Dava, Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan
Ulus, Hacıbayram Camii ve Civarı, Bentderesi İle Ankara Kalesi
ve Civarını kapsayan alanın 5366 sayılı Yıpranan
Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların
Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması
Hakkında Kanun'un 2.maddesi uyarınca "Yenileme Alanı"
olarak tespit edilmesine ilişkin 07.09.2005 günlü, 25929
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 08.08.2005 günlü,
2005/9289 sayılı Bakanlar Kurulu kararı, yenileme alanı
olarak tespit edilen bölge içerisinde bulunan Ankara İli,
Altındağ İlçesi, Ahiyakup Mahallesi, 8782 ada, 1, 13
sayılı parseller ile 8 pafta, 31 ada, 4 sayılı parsel ile
üzerindeki yapıların da Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanlığı tarafından
kamulaştırılmasına, 2942 sayılı Kamulaştırma
Kanunu'nun 27. maddesine göre "Acele
Kamulaştırmanın" uygulanmasına ilişkin 21.03.2007
günlü, 26469 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
Bakanlar Kurulu'nun 15.03.2007 günlü, 2007/11836 sayılı
kararı ile bu karar uyarınca Ankara Büyükşehir
Belediye Encümeni'nin 02.08.2007 günlü, 745.3253
sayılı acele kamulaştırma yapılmasına
ilişkin kararı ve bu kararın tashihine ilişkin anılan
encümenin 18.10.2007 günlü, 935 sayılı
kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle
açılmıştır.
Danıştay Altıncı Dairesi, 26.5.2008 günlü,
E:2008.2283 sayılı kararıyla; uyuşmazlık konusu
taşınmazın içerisinde yer aldığı, sit
alanı olarak tescil ve ilan edilen Ankara Tarihi Kent Merkezinin,
gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu
bölgede konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı
alanlarının oluşturulması, doğal afet risklerine
karşı önlemler alınması yolundaki 5366
sayılı Yasanın öngördüğü
amaçların gerçekleştirilmesine dönük olarak
yenileme alanı olarak ilan edilmesine ilişkin dava konusu Bakanlar
Kurulu Kararında, dava dilekçesindeki iddialar da göz
önünde tutulduğunda, kamu yararına ve hukuka
aykırı bir yön bulunmadığı, davacının
mülkiyet hakkının ihlal edildiği yolundaki iddiasına
gelince, Anayasanın mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına
olanak tanıyan düzenlemeleri uyarınca dava konusu edilen
Bakanlar Kurulu Kararı ile yenileme alanının tespit
edildiği, bu yönüyle hukuka aykırılık
taşımadığı, yenileme alanı kararının
kapsadığı alanın büyüklüğü,
bu alan kapsamında yer alan taşınmazların
çokluğu nedeniyle, yenileme alanının sınır
koordinatları yoluyla kroki şeklinde belirlenerek
gösterilmesinin teknik bir gereklilik olup, mülkiyet
hakkının bu şekilde ihlal edildiği iddiasının
yerinde görülmediği, acele kamulaştırmaya ilişkin
işlemler yönünden uyuşmazlık incelendiğinde; 5366
sayılı Yasanın 2. ve 4. maddelerinde yer alan
kamulaştırma yapılır hükümlerine göre, bu
yasa uyarınca yapılacak kamulaştırmalarda 2942
sayılı Yasanın acele kamulaştırmayı içeren
27. maddesi de dahil tüm hükümlerinin uygulanmasının
öngörüldüğü; dosyanın incelenmesinden,
Bakanlar Kurulu'nun 15.03.2007 günlü, 2007/11836 sayılı
Kararında, Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan ve
08.08.2005 günlü, 2005.9289 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile yenileme alanı olarak tespit edilen bölgenin Ankara
Büyükşehir Belediyesi tarafından
kamulaştırılmasında, 2942 sayılı
Kamulaştırma Kanunu'nun 27.maddesinin uygulanmasının
öngörüldüğü, bu karar uyarınca, Ankara
Büyükşehir Belediye Encümeni tarafından, yenileme
alanı içerisinde oluşturulan etap içerisinde
anılan Yasa uyarınca acele kamulaştırma işlemlerine
başlanıldığı, yenileme alanı içerisindeki
etap sınırında meydana gelen değişiklik üzerine
de önceki belediye encümeni kararının tashihi yolunda karar
alındığı, bu kararların alınmasından
önce 1.5000 ve 1.1000 ölçekli koruma amaçlı
nazım ve uygulama imar planı ve notlarının Ankara Yenileme
Alanı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu'nun 17.05.2007 günlü, 25 sayılı kararı ve
düzeltme içeren 03.10.2007 günlü, 68 sayılı kararı
ile uygun bulunduğu, uyuşmazlık konusu
taşınmazların bu planlar kapsamında yer
aldığının anlaşıldığı,
uyuşmazlığa konu edilen, yenileme alanı olarak tespit
edilen bölgenin kamulaştırılmasında 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27.maddesinin uygulanmasının
kararlaştırıldığı ve "aceleliğine
Bakanlar Kurulunca karar alınacak haller" kapsamında dava konusu
kararın alındığı görülmekte olup, bu durumda
aceleliği gerektiren durumun varlığı yönünden
yargısal incelemenin yapılmasının gerektiği, tarihi ve
kültürel yapı ile bu özellikleri taşıyan
alanlarla ilgili çalışmaların güç ve zahmetli
bir iş olduğu kadar, bu bölgelerin ruh ve
yapısının geniş bir zaman dilimi içerisinde yok
olmakla karşı karşıya kalması nedeniyle, tarihi ve
kültürel varlıkların ve değerlerin korunması
amacıyla yenileme alanları içerisinde yıpranan ve
özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş alanların yeniden
inşa ve restore edilerek, bu bölgede konut, ticaret,
kültür, turizm ve sosyal donatı alanlarının
oluşturulması, doğal afet risklerine karşı önlemler
alınmasına yönelik olarak
kamulaştırılmasında acele kamulaştırmaya
ilişkin hükümlerin uygulanmasında kamu yararı
bulunduğundan, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka
aykırılık görülmediği, Ankara Tarihi Kent Merkezi
kapsamında kalan ve 5366 sayılı Yasa uyarınca yenileme
alanı olarak tespit edilen bölgede yapılacak
kamulaştırmalarda acele kamulaştırma hükümlerinin
uygulanması kararı doğrultusunda ve bu alandaki plan hükümlerinin
gerçekleştirilmesi amacıyla Ankara Büyükşehir
Belediye Encümeni tarafından alınan dava konusu kararlarda da
hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle
yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar vermiştir.
Davacılar
bu karara itiraz etmekte ve yürütmenin durdurulmasını
istemektedirler.
5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve
Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek
Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında
Kanun’un Amaç ve Kapsam başlıklı birinci
maddesinde: "Bu Kanunun amacı, büyükşehir
belediyeleri, büyükşehir belediyeleri sınırları
içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe
belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu
belediyelerin yetki alanı dışında il özel
idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz
tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma
kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile
bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin
gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu
bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı
alanları oluşturulması, tabiî afet risklerine
karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel
taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve
yaşatılarak kullanılmasıdır.
Bu Kanun, yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda
oluşturulacak olan yenileme alanlarının tespitine, teknik
altyapı ve yapısal standartlarının belirlenmesine,
projelerinin oluşturulmasına, uygulama, örgütlenme,
yönetim, denetim, katılım ve kullanımına ilişkin usûl ve esasları kapsar" kuralı yer
almıştır.
Anılan Yasanın Alanların Belirlenmesi başlıklı
2.maddesinde ise: "Yenileme alanları, il özel idarelerinde il
genel meclisi, belediyelerde belediye meclisi üye tam
sayısının salt çoğunluğunun kararı ile
belirlenir. İl özel idaresinde il genel meclisince,
büyükşehirler dışındaki belediyelerde belediye
meclisince alınan kararlar Bakanlar Kuruluna sunulur.
Büyükşehirlerde ise ilçe ve ilk kademe belediye
meclislerince alınan bu kararlar, büyükşehir belediye
meclisince onaylanması halinde Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu
projenin uygulanıp uygulanmamasına üç ay içinde
karar verir.
Bakanlar Kurulunca kabul edilen alanlardaki uygulama bir program dahilinde etap etap projelendirilebilir.
Etap proje ve programları, meclis üye tam sayısının
salt çoğunluğunun kararı ve belediyelerde belediye
başkanının, il özel idarelerinde valinin onayı ile
uygulamaya konulur.
Belirlenen alan sınırları içindeki tüm
taşınmazlar, belediyece ve il özel idaresince hazırlanacak
yenileme projelerinin kültür ve tabiat varlıklarını
koruma kurulunca karara bağlanmasını müteakip bu Kanuna
göre yapılacak yenileme projesi hükümlerine tâbi
olurlar. Büyükşehir belediye sınırları
içinde büyükşehir belediyelerinin
yapacaklarının dışında kalan yenileme projeleri,
ilçe ve ilk kademe belediyelerince hazırlanması ve
meclislerinde kabulünden sonra büyükşehir belediye
başkanınca onaylanarak yürürlüğe girer. Buna
göre kamulaştırma ve uygulama yapılır.
Yenileme alanlarının teknik altyapı ve yapısal
standartların oluşturulması, bu alanların yönetimi ile
örgütlenme ve uygulama alanlarında bulunan hak sahiplerinin veya
bölge halkının katılımına dair usûl
ve esaslar yönetmelikte belirlenir" kuralları
bulunmaktadır.
5366
sayılı Yasa uyarınca hazırlanan, 17.11.2005 günlü,
2005.9668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile onaylanan ve 14.12.2005 günlü, 26023 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe konulan 5366
sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nin tanımlar
başlıklı 4. maddesinin (f) bendinde "Yenileme alanı, sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan
edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının
içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine
Bakanlar Kurulu'nca kabul edilerek belirlenen alanları" ifade
eder şeklinde tanımlanmıştır.
Yukarıda yer verilen düzenlemeler uyarınca bir
alanın 5366 sayılı Yasa uyarınca yenileme alanı olarak
belirlenebilmesi için öncelikle bu bölgenin kültür
ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca sit alanı olarak
tescil ve ilan edilmiş olan bölge ve bu bölgelere ait koruma
alanları içinde yer alması ve yine aynı bölgenin
yıpranmış ve özelliğini kaybetmeye yüz
tutmuş olması gerekmektedir.
Davalı
idarelerce, uyuşmazlığa konu taşınmazın da yer
aldığı bölgenin 12.4.1980 günlü, A-2167
sayılı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu
kararı ile belirlenen Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer
aldığı, bu kapsamda anılan karar ile bölgede
arkeolojik ve kentsel sit alanları ile korunması gerekli
taşınmaz kültür varlıklarının tespit ve
tescilinin yapıldığı, 1.1000 ölçekli Ulus
Tarihi Kent Merkezi Koruma Amaçlı İmar Planının
Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun
10.11.1989 günlü, 954 sayılı kararı ile uygun
görüldüğü, daha sonra Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından ihale edilerek yeniden
yaptırılan Ankara Eski Kent Dokusu Koruma Amaçlı
İmar Planlarının Ankara Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 02.07.2004 günlü, 9280
sayılı kararı ile uygun görülüp, 1.5000 ve .1000 ölçekli nazım ve uygulama imar
planlarının Altındağ Belediye Meclisi'nin 08.02.2005
günlü, 26 sayılı kararı ve Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 14.09.2005 günlü, 2405
sayılı kararı ile onaylandığı, bu kapsamda
yenileme alanı sınırlarına ilişkin Ankara
Büyükşehir Belediye Meclisi'nin 15.07.2005 günlü, 1952
sayılı kararı sonrasında dava konusu Bakanlar Kurulu
Kararının alındığı, yenileme alanının
266,81 hektarı kapsadığı, Ankara Tarihi Kent Merkezi
Yenileme Alanı içerisinde Ulus, Kale, Eski Kent Dokusu ile Roma
Hamamı'nın yer aldığı belirtilmektedir.
Ancak, dosyanın incelenmesinden, yenileme alanı
sınırlarının tespitine ilişkin Bakanlar Kurulu
Kararında, alanın büyüklüğü nedeniyle
sınırın X ve Y koordinatları şeklinde belirtilmekle
yetinildiği ve Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında sit alanı
ve koruma alanı olarak belirlenen bölgenin
sınırlarının bu kararda işaretli
olmadığı, dolayısıyla sit alanı ve koruma
alanı sınırları ile yenileme alanı sınırlarının
çakışıp
çakışmadığının
anlaşılamadığı, buna ilişkin olarak dosyada
başkaca bir belge de olmadığı anlaşıldığından,
yenileme alanı sınırı tespitine ilişkin Bakanlar
Kurulu kararının bu yönüyle 5366 sayılı Yasaya
uygun olup olmadığının tespiti yapılamamıştır.
Bu
aşamada, belirtilen hususun teknik bir bilgiyi gerektirmesi nedeniyle
konusunda uzman bilirkişi kurulunca yerinde yaptırılacak
keşif ve bilirkişi incelemesinden sonra konunun
açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Davacı tarafından, yenileme alanı
sınırının iptali istenilirken her ne kadar
açıkça sınırın 5366 sayılı Yasa'ya
aykırı olarak belirlendiği, bölgenin Yasa kapsamındaki
şartları taşımadığı öne
sürülmemişse de; iptal davalarında re'sen
araştırma ilkesi çerçevesinde iptali istenilen idari
işlemin hukuka ve kamu yararına uygunluğunun tespiti
amacıyla işlemin tüm unsurları yönünden idari
yargı yerince incelenebileceği açık olduğundan,
olayda da öncelikle yenileme alanı sınırına
yönelik olarak sınırın 5366 sayılı Yasa'ya uygun
olarak belirlenip belirlenmediğinin yargı yerince tespiti
gerekeceği açıktır. Diğer taraftan, 5366 sayılı Yasa uyarınca
bir bölgenin yenileme alanı olarak saptanabilmesi için
bölgenin sadece sit alanı ve koruma alanlarını
içermesi yeterli olmayıp, aynı zamanda bu
özellikteki alanın yıpranmış ve özelliğini
kaybetmeye yüz tutmuş olduğunun da ortaya konulması gerekmektedir.
Bu durumda, yerinde yaptırılacak keşif ve bilirkişi
incelemesi ile, yenileme alanı
sınırının 5366 sayılı Yasa'ya uygun belirlenip
belirlenmediğinin yanısıra, bölgenin anılan Yasa ile
öngörülen şartları taşıyıp taşımadığı
hususunun da bölgenin bütünü incelenmek suretiyle ortaya
konulması, bu kapsamda uyuşmazlığa konu
taşınmazların yenileme alanı içerisinde yer
almasının uygun olup olmadığının saptanması
suretiyle sonucuna göre işlem hakkında karar verilmesi
gerekirken, Danıştay Altıncı Dairesince bu yola
başvurulmaksızın yürütmenin durdurulması
isteminin reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Davanın
acele kamulaştırılmaya ilişkin 15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile
bu karar uyarınca davacıların taşınmazlarının
acele kamulaştırılması yolundaki 2.8.2007 günlü,
745.3253 sayılı Ankara Büyükşehir Belediye
Encümeni kararı ve bu kararın tashihine ilişkin 18.10.2007
günlü, 935 sayılı encümen kararına yönelik
kısmına gelince;
5366
sayılı Yasa'nın 2. ve 4. madde hükümleri ile yenileme
alanlarında kamulaştırma yapılabileceği
belirtilmiş olduğundan, anılan Yasa uyarınca yapılacak
olan kamulaştırmalarda 2942 sayılı Yasanın acele
kamulaştırmayı düzenleyen 27. maddesi
hükmünün de uygulanabileceği açıktır.
2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun Acele
kamulaştırma başlıklı 27. maddesinde ise: "3634
sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun
uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine
Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla
öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan
taşınmaz malların kamulaştırılmasında
kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak
üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o
taşınmaz malın (Değişik ibare: 24/4/2001
– 4650.15 md.) 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde
uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri,
idare tarafından mal sahibi adına (Değişik ibare: 24/4/2001
– 4650.15 md.) 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve
ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el
konulabilir." kuralına yer verilmiştir.
Anayasa'nın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca
mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasa'ya
uygun olarak yasayla sınırlandırılması
mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler
öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Buna göre, bir
taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının
kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el
değiştirmesi) kamu yararının karşılanması
zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından
üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27.
maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde
öngörülen yöntemlerin bir kısmının
uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak
başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde
hükmü ile acele kamulaştırmada olağan
kamulaştırmaya oranla özel koşulların
varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma
yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak
tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli
Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt
savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda
öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli
olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle
üstün kamu yararının ve kamu düzeninin
korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma
yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda
üçüncü koşul olan aceleliğine Bakanlar
Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu
düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki
koşula paralel nitelik taşıması gerektiği
açıktır. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de,
acele ve istisnai
hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının
çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun
büyük zararlara uğramasının da muhtemel
olabileceği belirtilerek maddede belirtilen şartların
varlığına bağlı olarak kıymet takdiri
dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya
bırakılarak, maddede öngörülen süre ve
şekilde taşınmaza el konulması düzenlenmiştir.
Tarihi ve kültürel değerlerin yok
olmalarının önlenmesi, bu değerlerin korunması ve
yaşatılarak gelecek kuşaklara aktarılması
amacıyla, 5366 sayılı Yasa uyarınca
yıprandığı ve özelliğini kaybetmeye yüz
tuttuğu tespit edilen tarihi ve kültürel değerlerin
bulunduğu taşınmazların 2942 sayılı Yasanın
27. maddesinde yer alan koşullarla acele
kamulaştırılmalarında kamu yararının
bulunduğunda tereddüt olmamakla birlikte, 5366 sayılı Yasa
uyarınca yenileme projeleri kapsamında yapılacak olan
kamulaştırmalarda, Yasanın 4. maddesinde, yenileme
alanlarında bulunan yapıların boşaltılması,
yıkımı ve kamulaştırılmasında anlaşma
yolunun esas olduğu, anlaşma sağlanamayan hallerde gerçek
ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan
taşınmazların ilgili idarelerce
kamulaştırılabileceğinin belirtilmiş olduğu da
gözönünde bulundurulduğunda, yenileme projelerinin
uygulanmasında öncelikle anlaşma yoluna gidilmesi
gerektiği, anlaşma sağlanamayan durumlarda
kamulaştırma yapılması ve bu halde de
kamulaştırmanın 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi
uyarınca gerçekleştirilebilmesi için ise yukarıda
da açıklandığı üzere acele
kamulaştırmanın koşullarının
gerçekleşmiş olduğunun açıkça ortaya
konulması gerektiği tabiidir.
Bu açıklamalar çerçevesinde,
bakılmakta olan dava değerlendirildiğinde, olayda yenileme
alanı olarak belirlenen sınırlarda uygulamanın etaplar
şeklinde projelendirildiği de gözönünde
bulundurularak, projelendirme aşamalarında projenin
uygulanmasına yönelik olarak davalı belediyece, öncelikle
taşınmaz malikleri ile anlaşma yoluna gidilmesi,
anlaşmanın gerçekleşememesi halinde de yine ilk önce
olağan kamulaştırma yolunun tercih edilmesi, ancak 2942
sayılı Yasanın 27. maddesinde yer alan acelelik halinin
bulunduğunun saptanması halinde anılan madde uyarınca acele
kamulaştırılması zorunlu bulunan taşınmazlara
yönelik olarak gerekli tespitler yapılıp sebepleri de
belirtilmek suretiyle başvuruda bulunulması ve bunun sonucunda da
başvuruda bulunulan taşınmazlara yönelik inceleme
yapılarak koşulların gerçekleşmesi halinde Bakanlar
Kurulunca 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca
aceleliğine karar verilmiş olan taşınmazlara yönelik
olarak acele kamulaştırma işlemlerinin
yürütülmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanlığı'nca 2.3.2007 günlü, 221
sayılı yazı ile İçişleri Bakanlığı'na
yapılan başvuruda; yenileme alanındaki planların
bittiği belirtilerek, bu alandaki kamulaştırmaların 2942
sayılı Yasanın 27 nci maddesine göre yapılabilmesi
amacıyla Bakanlar Kurulunca izin verilmesi için gereğinin
yapılması istenilmek suretiyle genel bir yetkinin talep edildiği
ve hangi taşınmazların, hangi zorunlu nedenlerle acele
kamulaştırılmasının istenildiğinin
açıklanmadığı, belediyenin başvurusu
üzerine, İçişleri Bakanlığının
başvuruyu iletmesi sonucunda da dava konusu 15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararının alındığı
anlaşılmaktadır.
15.3.2007
günlü, 2007.11836 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararında ise; Ankara Tarihi Kent Merkezi kapsamında yer alan
ve 8.8.2005 günlü, 2005/9285 sayılı kararname ile yenileme
alanı olarak tespit edilen bölgenin Ankara Büyükşehir
Belediyesi tarafından kamulaştırılmasında, 2942
sayılı Kamulaştırma Kanununun 27 nci maddesinin
uygulanması, İçişleri Bakanlığının
5.3.2007 tarihli ve 45303 sayılı yazısı üzerine,
anılan Kanunun 27 nci maddesine göre Bakanlar Kurulunca
kararlaştırılmıştır, denilmek suretiyle
anılan bölgeye ilişkin genel bir acele kamulaştırma
yetkisi verilmesi ve böylece acele kamulaştırılacak
taşınmazları tespit konusunda tamamen belediyeye takdir
hakkı tanınmış olması nedeniyle dava konusu Bakanlar
Kurulu kararında 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinin
amacına ve uygulanma koşullarına uyarlık
görülmemiştir.
15.3.2007 günlü, 2007.11836 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı yukarıda yer verilen gerekçelerle
hukuka aykırı bulunduğundan, bu karara dayanılarak tesis
edilen, Ankara Büyükşehir Belediye Encümeni kararları
da dayanaklarının kalmamış olması nedeniyle hukuka
uygun bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davacıların itirazının
kabulü ile, 8.8.2005 günlü, 2005.9289
sayılı Bakanlar Kurulu kararı hakkında yerinde
yaptırılacak keşif ve bilirkişi incelemesi sonucuna
göre yeniden bir karar verilmek üzere itiraza konu Danıştay
Altıncı Dairesi kararının bu
bölümünün kaldırılmasına,
oyçokluğu ile, 15.3.2007 günlü, 2007.11836
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Ankara
Büyükşehir Belediye Encümeninin 2.8.2007 günlü,
745.3253 sayılı ve 18.10.2007 günlü, 935 sayılı
kararlarının ise olayda 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunun 4001 sayılı Kanunla
değişik 27 nci maddesinde öngörülen ve
yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için
gerekli olan koşulların gerçekleştiği
anlaşıldığından yürütülmelerinin durdurulmasına
oybirliği ile 8.7.2008 gününde karar verildi.
K A R ? I O Y
X- 8.8.2005 günlü, 2005/9289 sayılı Bakanlar Kurulu
kararına yönelik olarak yürütmenin durdurulmasına
karar verilebilmesi için 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen
koşulların bakılan uyuşmazlıkta
gerçekleşmediği anlaşıldığından,
yürütmenin durdurulması isteminin reddine ilişkin Daire
kararına yapılan itirazın reddi oyuyla, kararın bu
bölümüne karşıyız.