T.C.
D A N I Ş T A Y
İdari Dava Daireleri Kurulu
Esas No:2008/11
Karar No:2009/3108
Özeti :
Deprem sonucu bir bölgedeki binalarda oluşan tüm zararların idarenin tazmin
sorumluluğu altında bulunmasının mümkün olmadığı, olayda, davalı idarenin zararı
ağırlaştırıcı bir işlem ve eyleminin bulunmadığı, inşaat sahiplerinin eyleminin
sonucunda zararda artış meydana geldiği anlaşıldığından, idarece tazmini gereken
maddi ve manevi bir zararın bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan
(Davalı) : Mudanya Belediye Başkanlığı
Vekili :
Av. ...
Karşı Taraf (Davacı) : ...
Vekili :
Av. ...
İstemin Özeti :
Bursa 2. İdare Mahkemesinin 25.10.2007 günlü, E:2007/1715, K:2007/2183 sayılı
ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması davalı idare tarafından
istenilmektedir.
Savunmanın
Özeti : Bursa 2.
İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve
temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi …..'ün
Düşüncesi : Temyiz
isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı …..'ın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare mahkemesince verilen kararın dayandığı
hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir
nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle,temyiz
isteminin reddi ile temyiz edilen ısrar kararının tazminat isteminin kabulüne
ilişkin kısmının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; Mudanya İlçesi, Ömerbey Mahallesi, Kümbet Mevkii, ...
pafta, ... ada, ... ve ... sayılı parseller (yeni ... pafta, ... ada, ...
parsel) üzerinde yapılan yapılardan davacının maliki olduğu ... Blok ... nolu
konutun 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde zarar görmesi nedeniyle
uğranıldığı ileri sürülen 6.923,23.-TL maddi, 3.000,00.-TL manevi zararın olay
tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle
açılmıştır.
Bursa 2. İdare Mahkemesi 20.4.2006 günlü, E:2005/224,
K:2006/667 sayılı kararıyla; Mudanya Asliye Hukuk Mahkemesinin 1999/161 ve
1999/314 sayılı dosyalarında davacıya ait taşınmaza ilişkin olarak yerinde
yaptırılan keşif ve dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda
düzenlenen raporla dosyanın birlikte değerlendirilmesinden, söz konusu, 4
bloktan oluşan yapıların hasar görmesinde belediye, müteahhit, mal sahibi, TUS
ve şantiye şefinin kusur oranlarının belirlendiği, söz konusu yapılarda hasar
meydana gelmesinde, blokların imalatında, mühendislik kurallarına ve yapı
ruhsatına uygunluğu denetlememekten dolayı sorumluluk derecesine göre davalı
belediyenin %33 oranında kusurlu olduğu, davalı belediyenin %33 kusur oranına
tekabül eden 276,93.- YTL kısmın idareye tazminat talebiyle başvuruda
bulunulduğu tarihten itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı
idarece davacıya ödenmesine, manevi tazminatın patrimuanda meydana gelen
eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracı
olduğu, başka türlü giderim yollarının bulunmayışı ve yetersiz kalışı, manevi
tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirdiği, davacının
taşınmazındaki hasar üzerine duyduğu üzüntü nedeniyle uğradığı manevi zararın
giderilmesi gerektiğinden uğranılan zararın niteliği ve miktarı hasar meydana
gelmesi sırasında taşınmazın durumu ve idarenin zararının meydana gelmesindeki
kusurunun ağırlığı ve hasar oranı göz önüne alınırsa takriben 200,00.- YTL
manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle
birlikte idarece davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi ve manevi tazminat
talebinin reddine karar vermiştir.
Anılan karar, temyizen incelenmesi sunucu Danıştay Altıncı ve
Onbirinci Daireleri Müşterek Kurulu'nun 11.7.2007 günlü, E:2006/7796,
K:2007/4395 sayılı kararıyla; Mudanya İlçesi, Ömerbey Mahallesi, Kümbet Mevkii,
... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan ... ve ...
bloklarından oluşan yol seviyesi altında 1, yol seviyesi üstünde 5 kat olmak
üzere toplam 6 kat, 14,50m yüksekliğinde yapı yapılmak üzere 14.10.1994 günlü,
6/197 sayılı yapı ruhsatının düzenlendiği, ancak ruhsata aykırı olarak bodrum
katın zemin kat olarak inşa edildiği ve inşaatın B+Z+4 kat olması gerekirken Z+5
kat olarak bitirildiği, Mahkemece hükme esas alınan Şişli 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinde müteahhit aleyhine ... Sitesi ... ve ... blokları hakkında
düzenlenen bilirkişi raporunda, blokların hasar görmesinde payı olan etkenlerin
belirlendiği; bunların birincisinin, yapı ruhsatına uymamak olduğu, bodrum katın
fiilen zemin kat olarak inşa edilmiş olmasında ruhsata aykırılık bulunduğu,
ikincisinin, yumuşak kat etkisinin artmasına yol açmak olduğu, taşıyıcı olmayan
ve betonarme taşıyıcı elemanlar arasında yer alan bölme duvarlarının, deprem
yüklerinin taşınmasında önemli rol oynadıklarının bilimsel çalışmalar sonucunda
ortaya konulduğu, yumuşak kat üzerine etkiyen deprem yükü, yumuşak kat üzerinde
kalan bina yüksekliğinin karesi ile hemen hemen doğru orantılı olduğu, Bodrum
katların zemine gömülü ve çevre duvarları çoğunlukla betonarme perde şeklinde
olduğundan, binanın zemine tutunma yeteneğini arttırdığı, zemin altı 1 ve zemin
üstü 5 kat, toplam 6 kat için projesi hazırlanıp onaylanmış ve yapı ruhsatı
verilmiş binanın, zemin üstü 6 kat şeklinde inşaa edilmiş olmasının zemin
(dükkan, cam bölme v.b. düzenlemelerden dolayı yumuşak kat özelliği taşıyan)
katı etkileyen deprem yüklerinin, projesinde öngörülenden daha büyük olmasına
yol açtığı, üçüncüsünün, kolon ve kirişlerde etriye sıklaştırılmasının
yapılmaması olduğu, etriye sıklaştırılmasının deprem yüklerinin betonarme
elemanları tarafından taşınabilmesi için yapılmasının kaçınılmaz olduğu,
dördüncüsünün, beton kalitesinin projede öngörülenden düşük olması olduğu, düşük
kalitede beton ile oluşturulan kolon ve kiriş gibi taşıyıcı elemanların taşıma
kapasitelerinin de o oranda düşük olduğunun belirtildiği, sonuç olarak da kusur
oranları belirlenirken, söz konusu blokların imalatında mühendislik kurallarına
ve yapı ruhsatına uygunluğu denetleyememekten ya da denetlemekte yetersiz
kalmaktan dolayı sorumluluk dereceleri dikkate alındığında belediyenin %33
oranında kusurlu olduğu yolundaki belirlemenin Mahkemece esas alınarak
uyuşmazlık hakkında hüküm kurulduğunun anlaşıldığı, bu durumda ruhsata aykırı
olarak yapılan inşaat nedeniyle depremde meydana gelen zararın ortaya çıktığı,
dolayısıyla idarenin İmar Hukuku kapsamında inşai faaliyet sürecinde tazminle
sorumlu kılınacak derecede kamu hizmetini kusurlu şekilde işlettiğinden söz etme
olanağı bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından davalı idarenin olayda hizmet kusuru
bulunduğundan bahisle maddi ve manevi tazminata
hükmedilmesinde hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmuş ise de, İdare
Mahkemesi, bozma kararına uymayarak önceki kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare, Bursa 2. İdare Mahkemesi'nin 25.10.2007 günlü,
E:2007/1715, K:2007/2183 sayılı ısrar kararının bozulmasını istemektedir.
Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi
eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde de, tam yargı
davaları idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel
olanlar tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdari yargıda idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini
için açılan tam yargı davalarında idarenin tazmin borcunun doğması için ortada
bir zararın ve zarara yol açan idareye yüklenebilir bir eylemin bulunması,
zararla eylem arasında nedensellik bağının kurulması ve hizmet kusuru ya da
kusursuz sorumluluk esaslarına göre idare hukukuna özgü tazmin sebeplerinin
olması gerekmektedir. Tam yargı davalarında idarenin tazmin sorumluluğu
belirlenirken öncelik hizmet kusurunun varlığı araştırılmalı, hizmet kusuru
yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağı irdelenmelidir.
Hizmet kusurunun varlığı istikrar bulan yargısal kararlarda
hizmetin kötü veya geç işlemesi yahut hiç işlememesi hallerinde kabul
edilmektedir.
Öte yandan, idarenin sorumlu tutulabilmesi için zarara yol
açan işlem veya eylemin idare tarafından yapılmış olması gerektiğine göre, zarar
gören kişilerin eyleminden, üçüncü kişilerin eyleminden, zorlayıcı sebeplerden
(mücbir sebepler) ileri gelen zararların idareye ödettirilemeyeceği, dolayısıyla
bu gibi durumlarda idarenin hukuki sorumluluğunun bulunmadığı yine idari yargı
kararlarında kabul edilmiş bir idare hukuku ilkesidir.
Zorlayıcı sebep (mücbir sebep), kökeni, doğal, sosyal ve
hukuki olması itibariyle failin dışında kalan, fail tarafından önlenme olanağı
bulunmayan, önceden takdir ve tahmin edilemeyen olaylar olarak tanımlanmaktadır.
Gerek yargısal kararlar, gerekse öğretide kabul edilen bu
tanımlamaya göre zorlayıcı sebep kavramını oluşturan temel unsur, "dışsallığın"
yanı sıra "önlenemez" ve "öngörülemez" olmasıdır.
Depremin, "önlenemez" ve "öngörülemez" olması nedeniyle
zorlayıcı sebebin tipik bir örneğini oluşturduğu kuşkusuzdur. Zarar, münhasıran
depremden kaynaklanmışsa idarenin sorumluluğundan söz etmeye hukuken olanak
bulunmamakta ise de zararın zorlayıcı sebep dışında idare tarafından
ağırlaştırıldığının yargı yerince saptanması durumunda zararın ağırlaşan, artan
kısmı bakımından kusuru gözönünde tutularak idarenin tazminle sorumlu tutulması
gerekmektedir. Örneğin, deprem bölgesi olarak saptanan bir alanda deprem
mevzuatına uygun yapılaşma koşullarına aykırı olarak inşaat ruhsatı verilmesi,
fay hattının yapılaşmaya açılması gibi durumlarda ilgili idarelerin deprem
sonucu bir bölgedeki doğan zarardan kusurları oranında sorumlu tutulacağı
tabiidir. Ancak, deprem sonucu bir bölgedeki binalarda oluşan tüm zararların
idarenin tazmin sorumluluğu altında bulunduğundan söz edilemeyeceği de
kuşkusuzdur.
Somut olayın irdelenmesine geçmeden önce, zarar görenin
eyleminin zararın doğmasında başlıca etken olduğu hallerde idarenin
sorumluluktan kurtulacağının da belirtilmesi zorunlu görülmüştür.
Uyuşmazlıkta, davacı 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem
sonucunda binasında oluşan hasar nedeniyle uğradığı zararın tazminini
istemektedir.
Dosyanın incelenmesinden; Mudanya İlçesi, Ömerbey Mahallesi,
Kümbet Mevkii, ... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan
... ve ... Bloklarından oluşan yol seviyesi altında 1, yol seviyesi üstünde 5
kat olmak üzere toplam 6 kat, 14,50 metre yüksekliğinde yapı yapılmak üzere
14.10.1994 günlü, 6/197 sayılı yapı ruhsatı düzenlenmesine karşın ruhsata aykırı
olarak bodrum katın zemin kat olarak inşa edildiği ve inşaatın B+2+4 kat olması
gerekirken 2+5 kat olarak bitirildiği, yapı ruhsatına uymamanın blokların zarar
görmesinde başlıca etken olduğu, dava konusu yerle ilgili olarak projeye uygun
inşaat yapılıp yapılmadığının tespiti amacıyla inşaatın devamı esnasında TMMOB
İnşaat Mühendisleri Odası ile Mudanya Belediye Başkanlığı arasında yapılan
yazışmalar sonucunda, anılan Odanın Belediye Başkanlığına muhatap 5.5.1995
günlü, 522 sayılı yazısı ile, konuyla ilgili bilirkişi incelemesi sonucunda,
inşaatın onaylı projesine uygun yapıldığı, bu bakımdan inşaatın devamı yönünde
görüş bildirildiği, inşaatın daha sonra ruhsatına aykırı olarak tamamlandığı,
henüz iskan edilmeden deprem sonucunda zarar oluştuğu anlaşılmaktadır.
Olayda, davalı idarenin zararı ağırlaştırıcı bir işlem ve
eyleminin bulunmadığı, inşaat sahiplerinin eyleminin sonucunda zararda artış
meydana geldiği, bu durumda idarece tazmini gereken maddi ve manevi bir zararın
bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, deprem sonucunda oluşan bireysel zararlardan
dolayı davalı idareleri kusursuz sorumluluk esaslarına göre tazminle sorumlu
tutmaya da hukuken olanak bulunmamaktadır. Zira, bireysel olmayan o bölgede
yaşayan için genel nitelikte olan deprem gibi doğal afetlerden doğan zararlar
ilgili mevzuatı çerçevesinde devletçe ödenmektedir.
Açıklanan nedenlerle, davalı
idarenin temyiz isteminin kabulüne, Bursa 2. İdare Mahkemesince verilen
25.10.2007 günlü, E:2007/1715, K:2007/2183 sayılı kararın Danıştay Altıncı ve
Onbirinci Daireleri Müşterek Kurulu'nca verilen karar doğrultusunda bozulmasına,
dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, 17.12.2009 gününde esasta ve
gerekçede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Temyiz edilen İdare Mahkemesi
kararının maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin hüküm fıkrasında 2577
sayılı Yasanın 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden
hiçbirisi bulunmadığından temyize konu kararın anılan bölümünün onanması,
kararın manevi tazminata ilişkin kısmının ise, bozulması gerektiği gerekçesiyle
karara esas ve gerekçe yönünden katılmıyoruz.
KARŞI OY
XX- Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden;
Bursa 2. İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu,
dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile
temyize konu kararın onanması oyuyla, karara katılmıyoruz.
Not:
İdare Hukuku Ana Sayfa,
İdari Yargı,
İmar Hukuku,
Kamu Görevlileri (Memur) Hukuku,
İdare,
İhale Hukuku,
Kamu Mali Yönetimi,
Vergi Hukuku,
Başlıklar,
Haberler,
Makale,
İçtihat,
Mevzuat,
Hukuki Açıklamalar,
Dava Dilekçeleri,
Linkler, Sitene
Ekle,
English
|
|
|
Ortalama Puan: 3.66 Toplam Oy: 3
|
|
|
|