|
T.C. D A N I Ş T A Y Altıncı Daire
Esas No : 2009/12899 Karar No : 2010/3038
Özeti :
Büro tescil belgesi ile sicil durum belgesi bulunan proje müelliflerince
hazırlanarak imzalanan projelerin plan ve mevzuat hükümlerine göre
incelenerek onaylanması ve dolayısıyla en son aşamada yapı ruhsatı
hususunda görevli ve yetkili idarenin 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca
belediyeler ile valilikler olduğu, Yasa ile belirlenmiş bir
yetkilendirme olmadan belediyelerin mimari projelerde meslek odasından
ayrıca "proje onay belgesi" isteme yükümlülüğünün bulunmadığı hakkında.
Temyiz
İsteminde Bulunan : Melikgazi Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı
Taraf : TMMOB Mimarlar Odası Kayseri Şubesi
Vekili : Av. ...
İstemin
Özeti : Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 23.7.2009 günlü,
E:2008/914 , K:2009/501 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu
ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan
kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay
Tetkik Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi : Temyiz isteminin
kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi : Kayseri Melikgazi
İlçesi, Hisarcık İbrahim Tennuri Mahallesi ... pafta ... ada, ... sayılı
parsele verilen 13.12.2007 günlü 18 sayılı yapı ruhsatının iptali
yolunda verilen idare mahkemesi kararının bozulması davalı idare
tarafından istenilmektedir.
3194 sayılı Yasanın 22. maddesinde Planlı Alanlar Tip İmar
Yönetmeliğinin 57. maddesinde, 2.6.2005 günlü 25833 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan Türk Mühendis ve Mimar Odaları, Birliği Mimarlar
Odası Serbest Meslek Mimarlık Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki
Denetim Yönetmeliğinin 4. maddesinde yer alan kurallardaki amaç mimarlar
odasına kayıtlı olmayan ve büro tescil belgesi almayan mimar ve
mühendislerin yani kanunlarda ve bunların uygulanmasına yönelik olarak
çıkarılan yönetmelikler de belirtilen şartları taşımayan mimar ve
mühendislerin, 3194 sayılı Yasa kapsamında mesleklerini serbest olarak
icra edebilmelerini engellemek olduğundan, mimar ve mühendislerin
mesleklerini serbest olarak icra edebilmeleri için kayıtlı olduğu
odasından büro tescil belgesini alması ve her yıl yenilemesi ve ilgili
idareye yapı ruhsatı eki olarak iletmesi gerekmektedir |
Bununla birlikte büro tescil belgesi ile sicil durum belgesi yanında her
proje için ayrıca meslek odasından proje onayı alınacağı yolunda yasal
bir düzenleme bulunmamaktadır
Büro tescil belgesi ile sicil durum belgesi bulunan proje müelleflerince
hazırlanarak imzalanan projelerin, plan ve mevzuat hükümlerine göre
incelenerek onaylanması dolayısıyla son aşamada yapı ruhsatı hususunda
görevli ve yetkili idarenin 3194 sayılı Yasa uyarınca belediyeler ve
valilikler olduğu kuşkusuzdur.
Bu durumda yasa ile belirlenmiş bir yetkilendirme olmadan belediyenin
mimari projelerde meslek odasından proje onay belgesinin alınması
yükümlülüğünü getiren Kayseri Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği
esas alınmak suretiyle verilen kararda isabet bulunmadığından dava
dilekçesinde yer alan iddialarda göz önüne alınarak proje müellifinin
sicil durumu belgesi bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre
karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenle temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının bozulmasının
uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava Kayseri İli, Melikgazi İlçesi, Hisarcık İbrahim Tennuri Mahallesi,
... pafta, ... ada, ... sayılı parsele verilen 13.12.2007 günlü, 18
sayılı inşaat ruhsatının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince,
davalı idare tarafından 13.12.2007 günlü, 18 sayılı yapı ruhsatı için
proje müellifinden büro tescil belgesinin istendiği, ancak her proje
için Kayseri Büyükşehir Belediyesi imar yönetmeliğinin 5715. maddesi
uyarınca ayrı ayrı aranması gereken proje onay belgesinin istenmediği,
bu durumda, yapı ruhsatı verilebilmesi için proje müellifinin büro
tescil kaydının bulunması yanında ayrıca her proje için onay belgesi
aranması gerektiğinden, proje onay belgesi bulunmayan projeye dayalı
olarak verilen davaya konu yapı ruhsatının hukuka aykırı olduğu
gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz
edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 22. maddesinin 1.fıkrasında; "Yapı
ruhsatiyesi almak için belediyeye, valiliklere yapı sahipleri veya
kanuni vekillerince dilekçe ile müracaat edilir. Dilekçeye sadece; tapu
(istisnai hallerde tapu senedi yerine geçecek belge), mimari proje,
statik proje, elektrik ve tesisat projeleri, resim ve hesapları, röperli
ve ya yoksa, ebatlı kroki eklenmesi gereklidir..." hükmüne yer
verilmiştir.
Diğer taraftan Planlı Alanlar İmar Yönetmeliğinin 57.maddesinde, "...
Proje müelliflerince hazırlanarak imzalanan tatbikat projeleri beş takım
halinde düzenlenerek, usulüne göre dosyalanıp idarenin ilgili
birimlerine teslim edilir. İdarece, ruhsata esas belgeler, plan ve
mevzuat hükümlerine göre incelenir. Herhangi bir eksiklik veya yanlışlık
bulunmuyor ise, başvuru tarihinden itibaren 30 gün içinde ruhsat
verilir. Herhangi bir eksikliğin veya yanlışlığın bulunması halinde,
müracaat tarihinden itibaren 15 gün içinde eksiklik veya yanlışlığı
bildiren bir yazı ekinde tatbikat projeleri iade edilir. Eksiklik ve
yanlışlıklar giderildikten sonra yapılacak müracaat üzerine 15 gün
içinde yapı ruhsatı verilir. Yapı ruhsatı verilmeden önce yapının
denetimine ilişkin bütün fenni mesuliyetler kamu adına üstlenilir.
Proje müellifliği ve yapım işlerinin denetimine dair fenni mesuliyet
üstlenen mimarların ve mühendislerin, 27.1.1954 günlü, 6235 sayılı Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu uyarınca ilgili meslek odasına
kayıtlı olmaları, büro tescillerini yaptırıp her yıl için yenilemeleri
gerekir. İdare her proje için, proje müelliflerinin, fenni mesullerin,
şantiye şeflerinin mevzuata aykırı uygulama sebebiyle süreli veya
süresiz olarak mesleki faaliyet haklarının kısıtlanıp kısıtlanmadığını
belirlemek üzere, ilgili meslek odasınca elektronik ortamda ve maktu bir
bedel karşılğında düzenlenen, işin adının da yazılı olduğu sicil durum |
belgesini ister. Haklarında kısıtlama bulunan meslek adamlarına ait
projeler onaylanmaz, fenni mesuliyet ustlenilmesine izin verilemez, yapı
ruhsatı düzenlenemez. Yapım işlerinde yapı müteahhidi, taşeron ve
şantiye şefi olarak görev alanlar aynı zamanda fenni mesul olarak görev
üstlenemezler. İdare projeleri incelerken 5.12.1951 tarihli ve 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na uygunluğu da gözetir." hükmüne
yer verilmiştir.
Ayrıca, 2.6.2005 günlü, 25833 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türk
Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Mimarlar Odası Serbest Mimarlık
Hizmetlerini Uygulama, Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliği'nin 4.
maddesinde; Serbest mimarlık hizmetleri büro tescil belgesi: Mimarlar
Odası tarafından verilen ve her yıl yenilenen serbest mimarın serbest
mimarlık hizmetli yapılmaya yetkili olduğunu belirleyen belge, Mimari
proje müellifi sicil durum belgesi: Mimarın ürettiği projeleri kurum ve
kuruluşlara vermeden önce ilgili mimarlar odası birimden aldığı belge
olarak tanımlanmış bulunmaktadır.
Yukarıda yer alan düzenlemelerdeki amaç; mimarlar odasına kayıtlı
olmayan, büro tescil belgesi almayan mimar ve mühendislerin yani
kanunlarda ve bunların uygulanmasına yönelik olarak çıkarılan
yönetmeliklerde belirtilen şartları taşımayan mimar ve mühendislerin
3194 sayılı İmar Kanunu kapsamında mesleklerini serbest olarak icra
edebilmelerini engellemek olduğundan, mimar ve mühendislerin
mesleklerini serbest olarak icra edebilmeleri için büro tescil
belgelerinin bulunması ve kısıtlı olup olmadıklarını belirlemek üzere
sicil durumu belgesinin düzenlenmesi aranılmaktadır.
Ancak, büro tescil belgesi ile sicil durum belgesi yanında her proje
için ayrıca meslek odasıdan proje onayı alınacağına ilişkin herhangi bir
yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Ayrıca, büro tescil belgesi ile sicil durum belgesi bulunan proje
müelliflerince hazırlanarak imzalanan projelerinin plan ve mevzuat
hükümlerine göre incelenerek onaylanması ve dolayısıyla en son aşamada
yapı ruhsatı hususunda görevli ve yetkili idarenin 3194 sayılı İmar
Kanunu uyarınca belediyeler ile valiliklerin olduğu açıktır.
Bu noktadan hareketle, Yasa ile belirlenmiş bir yetkilendirme olmadan
belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay
belgesinin" alınması yükümlülüğünü getiren Kayseri Büyükşehir Belediyesi
İmar Yönetmeliğinin esas alınması suretiyle dava konusu inşaat
ruhsatının iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında yasal isabet
görülmemiştir.
Diğer taraftan, dava dilekçesinde davalı idareye sunulan mimari projenin
proje müellifinin anılan proje için sicil durum belgesinin olmamasına
karşın; mimari projenin kabul etmesi suretiyle 13.12.2007 günlü, 18
sayılı inşaat ruhsatının düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı
iddiasına dayanılmak suretiyle söz konusu inşaat ruhsatının iptalinin
istenildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, büro tescil belgesi, sicil durum belgesi ve proje onayı
kavramları farklı hususları düzenlendiğinden dava dilekçesindeki
iddialar çerçevesinde proje müellifinin sicil durum belgesi bulunup
bulunmadığı hususunun araştırılmasından sonra ulaşılacak sonuca göre
İdare Mahkemesince uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi
gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 23.7.2009 günlü,
E:2008/914 , K:2009/501 sayılı kararının bozulmasina, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 23.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
T.C. D A N I Ş T A Y Altıncı Daire
Esas No : 2009/14900 Karar No : 2010/3380
Özeti :
Taşıt yollarının 1/5000 ölçekli nazım imar planında yer alması gerektiği
hakkında.
Temyiz
İsteminde Bulunan : ... Sanayi Mamulleri Satış ve
Araştırma A.Ş.
Vekili
: Av. ...
Karşı
Taraf :
1- İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili
: Av. ...- Av. ...
2-
Bayraklı Belediye Başkanlığı-İZMİR
Vekili
: Av. ...
İstemin
Özeti : İzmir 2. İdare Mahkemesinin 28.7.2009 günlü,
E:2008/626, K:2009/1186 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu
ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan
kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay
Tetkik Hakimi Hayati Ölmez'in Düşüncesi : Temyiz isteminin
kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi : İzmir İli, Bayraklı
İlçesi Salhane Mahallesi Değirmen Mevkiinde bulunan ve tapunun 499
pafta, 8722 ada 4 parselinde kayıtlı taşınmazında kapsayan alanda
Karşıyaka Belediye Meclisinin 4.10.2007 günlü 10/195 sayılı kararıyla
kabul edilen ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 28.11.2007 günlü
01.2383 sayılı kararıyla değiştirilerek onaylanan 1/1000 ölçekli
Karşıyaka, Salhane ve Turan Bölgesi uygulama İmar planı Revizyonunun
iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare mahkemesi kararının
bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde, uygulama imar planı, tasdikli
hali hazır haritalar üzerine varsa kadastral durum işlenmiş olarak nazım
imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı
adalarının, bunların yoğunluk ve düzenini yolları ve uygulama için
gerekli etapları ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak
tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden uyuşmazlık konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli
nazım imar planında "Merkezi İş Alanı" ve "Yeşil Alan" olarak ayrıldığı,
1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise Merkezi İş Alanı Yeşil Alan ve
12 metrelik taşıt alanına ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Bu husus, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının, dayanağı
olan nazım imar planına, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve
kamu yararına uygun olup olmadığının somut bir biçimde saptanmadan ve
yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan verilen kararda
isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle temyiz konusu idare mahkemesi kararının bozulmasının
uygun olacağı düşünülmektedir. |
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, İzmir İli, Bayraklı İlçesi Salhane Mahallesi Değirmen Mevkii, ...
pafta, ... ada ... parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda Karşıyaka
Belediye Meclisinin 4.10.2007 günlü, 10/195 sayılı kararıyla kabul
edilen ve İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin 28.11.2007 günlü, 01.2383
sayılı kararıyla değiştirilerek onaylanan 1/1000 ölçekli Karşıyaka,
Salhane ve Turan Bölgesi uygulama İmar planı Revizyonunun iptali
istemiyle açılmış, İdare |
Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, İzmir Büyükşehir Belediye
Meclisince 15.6.2007 tarihinde onanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı
değişikliklerinde dava konusu taşınmazın "Merkezi İş alanı" ve "Yeşil
alan" olarak ayrıldığı, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı
revizyonunda ise, taşınmazların 1/5000 ölçekli nazım imar planı
revizyonuna uygun olarak "Merkezi iş alanı, yeşil alan ve yol'da"
kaldığı, 12 metrelik taşıt yolunun nazım imar planı ana kararlarını
esastan değiştirmediği, bu nedenle dava konusu imar planı ile üst
ölçekli 1/5000 ölçekli nazım imar planının birbiriyle uyumlu olduğu
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde, "Uygulama imar planı",
tasdikli hali hazır haritalar üzerine varsa kadastral durum işlenmiş
olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin
yapı adalarının, bunların yoğunluk ve düzenini yolları ve uygulama için
gerekli etapları ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak
tanımlanmıştır.
İmar mevzuatı uyarınca 1/1000 ölçekli imar planlarının yapılabilmesi
için nazım imar planının bulunması ve alt ölçekli uygulama imar
planlarının üst ölçekli imar planlarına uygun olması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden uyuşmazlık konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli
nazım imar planında "Merkezi İş Alanı" ve "Yeşil Alan" olarak ayrıldığı,
1/1000 ölçekli uygulama imar planında ise "Merkezi İş Alanı, Yeşil Alan
ve 12 metrelik taşıt yolu" kullanımına ayrıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda nazım imar planında yer alması gereken 12 metrelik taşıt
yolunun 1/5000 ölçekli planda bulunmaması karşısında nazım imar planına
aykırı olarak yapılan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile ilgili
olarak verilen idare mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 2. İdare Mahkemesinin 28.7.2009 günlü,
E:2008/626, K:2009/1186 sayılı kararının bozulmasina, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 06.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi. |
T.C. D A N I Ş T A Y Altıncı Daire
Esas No : 2008/3984 Karar No : 2010/3389
Özeti :
Turizm merkezi ilan edilen alanda plan yapma yetkisinin Kültür ve Turizm
Bakanlığı'na geçeceği ancak daha önce yetkili makamca yapılan imar
planlarının kendiliğinden hükümsüz kalmayacağı hakkında.
Temyiz
İsteminde Bulunan : Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili
: Av. ...
Karşı Taraf
: ... Vekili
: Av. ...
İstemin
Özeti : Antalya 2. İdare Mahkemesinin 31.10.2007 günlü,
E:2006/1293, K:2007/1576 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu
ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay
Tetkik Hakimi Hayati Ölmez'in Düşüncesi : Temyiz isteminin
kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. |
Danıştay
Savcısı Mehmet Ali Samur'un Düşüncesi : İdare ve vergi
mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi
için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin
birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen
Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, Antalya İli, Merkez Çakırlar Köyü, ... ada, ... parsel sayılı
taşınmazı kapsayan alana ilişkin 1/25.000 ölçekli nazım imar planının
kabulüne yönelik Antalya Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.6.2005 günlü,
464 sayılı kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince,
dosyanın incelenmesinden, dava konusu taşınmazın bulunduğu alanının
19.4.2007 günlü ve 2007/12050 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Turizm
Merkezi" olarak ilan edilmiş olması nedeniyle bu tarihten itibaren
davalı Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın bu alanda plan yapma
yetkisinin son bulduğu, 2634 sayılı Yasa'nın 7.maddesi uyarınca, bu
alandaki her ölçekteki planları yapmaya, yaptırmaya, re'sen onaylamaya
ve tadil etmeye Kütür ve Turizm Bakanlığı'nın yetkili olduğu, bu karar
uyarınca Turizm Merkezi ilan edilen alanda turizm merkezi sınırları
içinde belirlenen amaçlar doğrultusunda bu amaçların
gerçekleştirilmesini sağlamak üzere taşınmazların kullanımına yönelik
fonksiyonları belirleyen ve taşınmazların turizm merkezi sınırları
içinde kullanımına yönelik düzenlemeleri kapsayan her ölçekteki imar
planlarının Kültür ve Turizm Bakanlığınca yeniden yapılması
gerekeceğinden, dava konusu 1/25.000 ölçekli planın davacı taşınmazı
açısından getirdiği plan kararlarının uygulama imkanı kalmadığı, bir
başka deyişle hükümsüz kaldığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu
karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu'nun 7. maddesinde "Bakanlık; kültür ve
turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri içinde her
ölçekteki planları yapmaya, yaptırmaya, resen onaylamaya ve tadil etmeye
yetkilidir." kuralı yer almıştır.
İdari işlemlerin tesis edildikleri tarih itibariyle hukuki denetimleri
yapılacağı gibi geriye dönük olarak hukuki sonuç da doğurmayacakları
idare hukukunun temel ilkelerindendir.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 1/25.000 ölçekli nazım imar
planının Antalya Büyükşehir Belediye Meclisinin 17.6.2005 günlü
kararıyla kabul edildiği, bu dönemde dava konusu taşınmazın bulunduğu
alanın turizm merkezi alanı olarak ilan edilmediği, alanın , 19.4.2007
günlü ve 2007/12050 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile turizm merkezi
olarak ilan edildiği ve alanda planlama yetkisinin bu tarihten itibaren
Kültür ve Turizm Bakanlığı'na geçtiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, işlemin tesis edildiği tarihte yetkili olan Antalya
Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından yapılan imar planına ilişkin
alanın, daha sonra 19.4.2007 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile turizm
merkezi ilan edilmesiyle, planın uygulanma imkanı kalmadığından
behsedilmeyeceğinden yetkili makam tarafından yapılan imar planının
şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına uygun olup
olmadığı hususları değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi
gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, Antalya 2. İdare Mahkemesinin 31.10.2007 günlü,
E:2006/1293, K:2007/1576 sayılı kararının bozulmasina, dosyanın adı
geçen mahkemeye gönderilmesine 6.4.2010 gününde oybirliğiyle karar
verildi. |
T.C. D A N I Ş T A Y Altıncı Daire
Esas No : 2008/5856 Karar No : 2010/3899
Özeti :
3194 Sayılı İmar Kanunu'nun Arazi ve Arsa Düzenlemesi başlıklı 18.
maddesinin 2. fıkrası uyarınca, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilk ve
ortaöğretim kurumları, yol, meydan, park, çocuk bahçesi, yeşil saha,
ibadet yeri ve karakol gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili
tesislerin oluşturulması amacıyla %40'a varan oranda düzenleme ortaklık
payı alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığ hakkında.
Temyiz
İsteminde Bulunan : Sarıyer Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf :
...,
...,
...
Vekili : Av. ...
İstemin
Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 31.12.2007 günlü,
E:2006/125, K:2007/3139 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu
ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay
Tetkik Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi : Temyiz isteminin
reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı Elmas Mucukgil'in Düşüncesi : İdare ve vergi
mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi
için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin
birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen
Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, İstanbul, Sarıyer, Zekeriya Köy, Uzunçarşı Mevkii, ... pafta,
.sayılı parselin bulunduğu alanda parselasyon yapılmasına ilişkin
31.5.2005 günlü, 542 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi
incelemesi sonucunda düzenlenen bilirkişi raporu ile dosyadaki bilgi ve
belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu ... sayılı
parselin hisseli mülkiyete dayalı bir parsel olduğu, bölgenin 2863
sayılı Kanun kapsamında özel bir konumu bulunduğu ve bu alanda 2981
sayılı Yasa hükümlerinin uygulanamayacağı, uygulamanın dayanağı koruma
amaçlı imar planının tasdik tarihinin 20.10.2003 olduğu, planlama
aşamasında kullanılan ilkelerde DOP alanlarının %35'e göre düzenlenmiş
olduğu, bu nedenle anılan plana dayalı olarak yapılan uygulamada daha
sonraki 3.12.2003 tarihinde yürürlüğe giren ve DOP oranını %40'a çıkaran
kanuni değişikliğin bölgede uygulanmasının mümkün olmadığı halde, 22
sayılı parselden %35'e DOP yerine %38 oranında DOP kesintisi yapılmış
olduğu anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idarece temyiz
edilmiştir. |
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu ... pafta, ... parsel sayılı
44.000 m2 yüzölçümlü taşınmazın bulunduğu alanda 1997 yılında
yapılan parselasyon işleminin iptal edildiği, alanın sit kapsamında
olması nedeniyle 1/1000 ve 1/5000 ölçekli koruma amaçlı imar planlarının
yapıldığı, 31.5.2005 günlü, 542 sayılı belediye encümeni kararı ile 3194
sayılı İmar Kanunu'nun 18.maddesi ile 2981 sayılı Yasa'nın Ek-1.maddesi
uyarınca parselasyon yapılması üzerine anılan işlemin iptali istemiyle
bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Öncelikle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun Arazi ve Arsa Düzenlenmesi
başlıklı 18.maddesinin 2.fıkrasında "Belediyeler veya valiliklerce
düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların dağıtımı sırasında bunların
yüzölçümlerinden yeteri kadar saha, düzenleme dolayısıyla meydana gelen
değer artışları karşılığında "düzenleme ortaklık payı" olarak
düşülebilir. Ancak, bu maddeye göre alınacak düzenleme ortaklık payları,
düzenlemeye tabi tutulan arazi ve arsaların düzenlemeden önceki
yüzölçümlerinin yüzde kırkını geçemez." hükmü yer aldığından parselasyon
işleminin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan anılan Kanun hükmü
uyarınca, Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları,
yol, meydan, park, çocuk bahçesi, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol
gibi umumi hizmetlerden ve bu hizmetlerle ilgili tesislerin
oluşturulması amacıyla %40'a varan oranda düzenleme ortaklık payı
alınmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, İdare Mahkemesince, imar planının onama aşamasında
yürürlükte olan yasal düzenlemede İdarelerin %35 'e kadar DOP alma
yetkisi bulunduğunun kabulü suretiyle fazla DOP alındığı yolundaki
gerekçesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, dava konusu olayda, alanda yapılan ilk parselasyonun
yargı kararı ile iptali sonrasında kadastral parsellere dönüş yapılarak
kadastral parsellerin esas alınması suretiyle parselasyon yapılması
gerekirken, iptal edilen parselasyon sonucu oluşmuş olan imar
parsellerinin esas alınması suretiyle parselasyon yapıldığı
anlaşıldığından,anılan işlemde bu yönden dağıtım ilke ve esaslarına
uyarlık bulunmamaktadır.
Nitekim, davalı idarece 3.5.2007 günlü, 452 sayılı belediye encümeni
kararıyla kadastral parsellere dönülerek yeniden uygulama yapıldığı
belirtilmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, anılan hususun gözönünde
|
|
|
|
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
|
| |