Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı[1]
Kararın Özeti
Parselasyon plânlarına karşı açılan davalarda
dava açma süresinin, Anayasanın 114’üncü maddesine göre yazılı bildirim
tarihinden itibaren başlayacağı hk.
6785 sayılı İmar Kanununun 45’inci maddesinde “İmar ve yol istikamet
plânlarına göre hazırlanan parselasyon plânları yapılıp, belediye
encümeninin, varsa imar idare heyetinin tasdikinden sonra, bir ay müddetle
belediye dairesine asılır. Tashih edilecek plânlar da aynı hükme tabidir.
Bu plânlara askı müddetinin hitamından itibaren 30 gün içinde itiraz
edilebilir. Müddeti içinde yapılacak itirazlar belediyece tetkik veya uygun
görülürse tashih edilerek tekrar encümenin, varsa imar idare heyetinin
tasdikine sunulur.
Kat’ileşen parselasyon plânları tescil
edilmek üzere tapu ve kadastro dairesine gönderilir. Bu daireler
alakalıların muvafakatını aramaksızın sicillerini bu plâna göre tanzim ve
tesis ederler. Bu maddeye göre yapılan ilan tebligat addedilir” hükmü yer
almış ve İçtihadın Birleştirilmesine konu olan her üç kararda da dava ilan
tarihine göre 3546 sayılı Danıştay Kanununun 32’nci maddesi ile belli idari
dava açma süresi geçirildikten sonra açılmış ise de bu davaların açıldığı
tarihte yürürlükte bulunan TC Anayasasının 114’üncü maddesinin 12’nci
fıkrasındaki “idarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süre aşımı
yazılı bildirim tarihinden başlar” hükmü muvacehesinde ilan tarihini dava
açma süresine başlangıç kabul etmek imkansızdır. Zira Anayasanın temel hukuk
kuralları dışında bir konuyu ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu hükmün daha
önceki kanunlarda bulunup aynı konuyu düzenleyen hükümlere aykırı olması
halinde, konuyu yeniden düzenleyen Anayasa hükmünün uygulanması tabiidir. Bu
nedenlerle içtihadın, yazılı bildirim tarihini dava açma süresine
başlangıç olarak kabul eden, 6’ncı Dairenin Esas 1967/996, Karar
1968/216 ve Esas 1965/454, Karar 1966/1647 sayılı kararları dairesinde
birleştirilmesine 7.2.1990 tarihinde üçte iki oyçokluğu olmadığından
12.2.1970 tarihinde salt çoğunlukla karar verildi.
- - · - -
D. Altıncı D’nin 23.1.2004 gün ve
E: 2002/3687, K: 2004/387 s.k.
Kararın Özeti
Vekile yapılan tebligatın
dava açma süresini başlatmayacağı hk.
Dava, Trabzon İli,
Maçka ilçesi, ... Köyü, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazı
kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18.maddesi uyarınca
gerçekleştirilen parselasyon işlemine ilişkin 27.8.1996 tarihli, 531 sayılı
Maçka Belediye Encümeni Kararının iptali istemiyle açılmış; İdare
Mahkemesince, davacının en geç, Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali
istemiyle açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu
düzenlenen bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından itiraz edildiği
26.3.2001 tarihinde, dava konusu işlemden haberdar olduğunun kabulü
gerektiğinden bahisle, bu tarihten itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 7.maddesinde öngörülen 60 günlük süre içinde açılması
gereken davanın, 26.2.2002 tarihinde açılmış olması nedeniyle süreaşımı
yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
T.C. Anayasasının
125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı
bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında da Anayasa kuralına
paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin
yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiş, 7201 sayılı
Tebligat Kanununa ilişkin Tebligat Tüzüğünün 51.maddesinde ise tebliğin
muhatap muttali olmuş ise geçerli olacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin
tebliğ tarihi sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bunun
tarihin iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.
Nitekim Danıştay
İçtihatları Birleştirme Kurulunun parselasyon planlarına karşı açılacak
davalara ilişkin 12.2.1970 günlü, E:1969/2, K:1970/1 sayılı İçtihadı
Birleştirme Kararında da, Anayasanın idarenin işlemlerinden dolayı açılacak
davalarda süreaşımının yazılı bildirim tarihinden başlayacağı hükmü
karşısında ilan tarihini dava açma süresine başlangıç tarihi kabul etmenin
imkansız olduğu, zira Anayasanın temel hukuk kuralları dışında bir konuyu
ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu hükmün daha önceki kanunlarda bulunup aynı
konuyu düzenleyen hükümlere aykırı olması halinde konuyu yeniden düzenleyen
Anayasa hükmünün uygulanmasının tabii olduğu hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 3194
sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapılan parselasyon planlarında ve
dağıtım cetvellerinde, düzenlemeye giren her taşınmaz mala karşılık
sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu imar parsellerinin parsel
büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin konumu gibi hususlar ayrı ayrı
gösterildiğinden, bu planların düzenlemeye tabi tuttukları taşınmaz
sahipleri için subjektif ve kişisel işlemler oldukları kuşkusuzdur.
Ayrıca, 2981 sayılı
Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon planlarında da yukarıda
belirtilen düzenlemelerin geçerli olduğu açıktır. Bu itibarla idarenin böyle
bir işlemi bizzat davacıya 7201 sayılı Yasanın ilgili hükümleri uyarınca
tebliğ etmesi gerekmektedir.
Anılan hükümler
uyarınca, olayda, Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan
davada davacı vekiline tebliğ edilen bilirkişi raporuna davacı vekili
tarafından 26.3.2001 tarihinde yapılan itirazda dava konusu işlemden
bahsedilmiş ise de bu kararın davacıya değil, davacının vekiline tebliğ
edilmiş olması karşısında, davacının bu tarihte dava konusu işlem hakkında
dava açmaya yeterli düzeyde bilgi sahibi olduğunun kabulüne olanak
bulunmadığından, bu raporun dava açmaya esas alınamayacağı tabiidir.
Bu nedenle, davalı
idarece söz konusu işlemin daha önceki bir tarihte davacıya tebliğ edildiği
ispatlanamadığına göre, davacının söz konusu işlemi öğrenme tarihi olarak,
dava dilekçesinde belirttiği 28.12.2001 tarihi kabul edilmek suretiyle, bu
tarihe göre süresinde açılan bu davanın esasına girilerek bir karar
verilmesi gerektiğinden İdare Mahkemesince davanın süreaşımı yönünden
reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle
Trabzon İdare Mahkemesinin 8.5.2002 günlü, E:2002/137, K:2002/268 sayılı
kararının BOZULMASINA, 10.120.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan
7.530.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 23.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
D. Altıncı D’nin 29.12.1993 gün ve
E: 1995/185, K: 1995/3784 s.k.
Kararın Özeti
Parselasyon
işlemi hakkında dava açabilecek düzeyde bilgi sahibi olunmaması nedeniyle,
bilgi almak amacıyla yapılan başvuru tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak
ele alınamayacağı hk.
D. Altıncı D’nin 29.11.1988 gün ve
E: 1988/1456, K: 1988/1497 s.k.[2]
Kararın Özeti
Parselasyon plânlarına karşı açılan davalarda
dava açma süresinin Anayasanın 125. maddesine göre yazılı bildirim
tarihinden itibaren başlayacağı hk.
D. Altıncı D’nin 10.11.2000 gün ve
E: 2000/4216, K: 2000/5676 s.k.
Kararın Özeti
Parselasyon işlemine karşı öğrenme üzerine dava
açma sürecinin başlayabilmesi için adli yargıdaki duruşma sırasında sadece
parselasyon yapıldığının öğrenilmesi üzerine bu sürenin başlamayacağı, ilan
tarihine göre de dava açma süresinin başlamayacağı, parselasyon işleminin
bizzat davacıya tebliğ edilmesi gerektiği, dava açma süresinin
başlayabilmesi için parselasyon ile ilgili olarak ayrıntılı bilgiye sahip
olunması gerektiği hk.
D. Altıncı D’nin 9.10.202 gün ve
E: 2001/3338,
K: 2002/4211 s.k.
Kararın Özeti
Dava dosyasının incelenmesinden davacının 3.4.1998 günlü dilekçesiyle
parselasyon işlemine itiraz ettiği anlaşıldığından anılan işlemi en geç bu
tarihte öğrenmesi karşısında parselasyon işleminin iptali ve bu işlem
nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle 2.2.2000
gününde açılan davanın süresinde olup olmadığının incelenmesi gerektigi hk.
D. Altıncı D’nin 28.11.2002 gün ve
E: 2001/4035, K: 2002/5721 s.k.
Kararın Özeti
Parselasyon işleminin amacının imar
planına uygun, düzgün imar parselleri oluşturmak olduğu, idare mahkemesince
bu işlemin amacının yeteri kadar arsayı konut yapımına hazır hale getirmek
olduğundan yalnızca kamu tesis alanını kapsayan sahada parselasyon
yapılamayacağı gerekçesinde isabet bulunmadığı ancak dava konusu işlemle
kapanan kadastral yolların belediyeye ait kadastral parsel olarak düzenleme
alanına dahil edilmesi ve belediye adına müstakil ya da hisseli parsel
oluşturmasında hukuka uyarlık görülmediği hk.
Dava, ... Mahallesi,
... ada, ... ve ... parsel sayılı taşınmazların da bulunduğu alanda 3194
sayılı İmar Kanunununun 18.maddesi uyarınca parselasyon yapılmasına ilişkin
23.10.1997 günlü, 4486 sayılı belediye encümen kararının iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, düzenleme ortaklık
payının kapanan kadastral yollar düşüldükten sonra hesaplanması gerekirken
hesaplanmadığı, parselasyon işleminin yeteri kadar arsayı konut yapımına
hazır hale getirmek amacına aykırı olarak sadece kamu tesis alanını kapsayan
alanda yapıldığı, imar planı hükümlerine aykırı olarak belediye tesis
alanında parseller oluşturulduğu, çevre yoluna cepheli ve yeşil alanda kalan
parsellerin civarda konut yapımına açılacak imar adaları bulunmadığı
nedeniyle yalnızca düzenleme ortaklık payı almak amacıyla üzerinde
yapılaşmalar bulunan ve kamu hizmetine tahsisli taşınmazlardan
hisselendirildiği anlaşıldığından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka
uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı
idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın
incelenmesinden, belediye encümeninin 23.10.1997 günlü, 4486 sayılı kararı
ile ... Mahallesi, ... ada, ... ada, ... ada, ... sayılı parselleri kapsayan
alanda 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca parselasyon yapıldığı, imar
planında düzenleme sahasında Defterdarlık Hizmet Alanı, Resmi Kurumlar,
Belediye Tesis Alanı ve çevre yoluna cepheli yeşil alan olduğu, bu
alanlardan yeşil alanda Devlet Demir Yolları ile özel şahıslara ait
parsellerin, 2069 ada, 1 sayılı parselde Defterdarlık hizmet binasının, 2
sayılı parselde, Adliye hizmet binasının ve 2070 adada üzerinde yapıların da
olduğu Devlet Demir Yolları ile özel şahıslara ait parsellerin bulunduğu,
ayrıca parselasyon sonucu, kapanan kadastral yolların imar parselline
dönüştürülerek belediye adına tescil edildiği ve belediye adına parsel
oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Parselasyon işleminin
amacı, imar planına uygun düzgün imar parselleri oluşturmak ve oluşan değer
artışları karşılığında yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi, yeşil saha
ve karakol gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlerin, düzenleme sahasındaki
parsellerin %35'i geçmemesi koşuluyla kesinti yapılması suretiyle bedelsiz
olarak kamunun eline geçmesini sağlamaktır. Bu nedenle İdare Mahkemesince bu
işlemin amacının yeteri kadar arsayı konut yapımına hazır hale getirmek
olduğu ve yalnızca kamu tesis alanını kapsayan sahada parselasyon
yapılamayacağı gerekçesinde isabet bulunmamaktadır.
Kapanan kadastral
yolların belediyeye ait kadastral parsel olarak düzenleme alanına dahil
edilmesi ve belediye adına müstakil ya da hisseli parsel oluşturulması
suretiyle daha fazla oranda düzenleme ortaklık payı alınması mümkün
bulunmadığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda, dava
konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu idare mahkemesi kararında
sonucu itibariyle isabetsizlik bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle,
dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu ... İdare Mahkemesinin ...
günlü, ... sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA
28.11.2002 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
[1] D.
İçt. Birl. Kur. Kar. 12.2.1970 tarih ve Esas: 1969/2, K: 1970/1
sayılı kararı.
[2] DD.
Sayı 74-75, s. 402, 403.