İPTAL DAVASINI AÇAN :
Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyeleri Kemal ANADOL, Haluk KOÇ ve 117 milletvekili
İPTAL DAVASININ KONUSU :
28.4.2005
günlü, 5340 Sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un;
1 -
3.
maddesiyle, 21.5.1986 günlü, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen Ek Madde 10’un “...bu Kanunda
öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda...” bölümünün,
2 -
18.
maddesiyle 17.6.1992 günlü, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun’un değiştirilen Ek 1. maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendinin,
3 -
22.
maddesiyle 28.4.2004 günlü, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında ?iddet ve
Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18. maddesinin değiştirilen üçüncü
fıkrasının,
Anayasa’nın 2., 8., 10., 11., 13., 59., 123., 138. ve
140. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin durdurulması
istemidir.
I - İPTAL VE YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN
GEREKÇESİ
İptal ve yürürlüğü durdurma istemlerini içeren
9.6.2005 günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:
“1) 28.4.2005 Tarih ve 5340 Sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 3 üncü Maddesiyle 3289 Sayılı
Kanuna Eklenen Ek Madde 10’da Yer Alan “bu Kanunda öngörülen veya özerk
federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” İbaresinin Anayasa’ya Aykırılığı
5340 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri hakkında Kanun’a
eklenen Ek Madde 10 hükmü ile; Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan ve üyeleri
ile adli ve idari yargı hakim ve savcılarının,
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonlar tarafından organize
edilen sportif faaliyetlerde, bu Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar
bünyesinde bulunan kurullarda görev alabilecekleri öngörülmüştür.
Bu hüküm uyarınca maddede belirtilen yargı
organlarının mensubu hakim ve savcılar Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğünün sürekli kurulları olan; Gençlik ve Spor ?uralarında,
Merkez Danışma Kurulunda, Merkez Ceza Kurulunda, Genel Müdürlük Ceza Kurulunda,
İl Ceza Kurulunda (3289 sayılı Kanun, m.8) görev alabilecekleri gibi; özerk
federasyonların, oluşturmak zorunda oldukları uluslararası federasyonların
öngördüğü bütün kurullarda ve disiplin ve ceza kurulları ile tahkim kurulunda da
görev yapabilecekler, yargı denetimine tabi idari eylem ve işlem tesis
edebileceklerdir. Böyle bir durumun, idari eylem ve işlemi tesis eden
hakim ve savcıyı, tesis edilen idari eylem ve işlemin
“tarafı” yapacağı açıktır.
Böyle bir durumu Anayasa’nın 2. maddesinde
belirtilen hukuk devleti ilkesiyle bağdaştırmak mümkün değildir. Çünkü hukuk
devleti adı verilen yönetim biçiminin temel unsurlarından birisi yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığıdır. Yargıyı taraf haline getiren bir düzenleme, bu
nedenle hukuk devleti ilkesine ve Anayasa’nın 2 nci
maddesine aykırıdır.
Anayasanın 138 inci maddesinde,
hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları ilkesi ifade edilmiştir.
Hakimleri taraf haline getiren bir düzenlemenin,
hakim bağımsızlığı ile bağdaşmayacağı ve bu nedenle Anayasanın 138 inci maddesi
ile de çelişeceği ortadadır.
Hakimlerin
bağımsızlığını korumak ve karar verme özgürlüğünü her türlü etkiden uzak tutmak
için Anayasanın 139 uncu maddesinde hakimlik ve savcılık teminatını kabul etmiş,
139 uncu ve 140 ıncı maddelerinde hakimlerin ve
savcıların özlük işleri hakkında yasalarda yer alması gereken ilkeler
gösterilmiş ve böylece yasama organının bunlara aykırı düzenlemeler yapması
önlenmiştir. Anayasa’nın 140 ıncı maddesinin beşinci
fıkrasında “hakimler ve savcılar, kanunda
belirtilenlerden başka, resmi ve özel hiçbir görev alamazlar” hükmüne yer
verilmiştir. Bu nedenle, hakim ve savcıların 3289
sayılı Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurularda
görev alabileceklerine ilişkin Ek Madde 10’da yer alan ibare Anayasa’nın 140
ıncı maddesine açıkça aykırıdır.
Anayasanın herhangi bir hükmüne aykırı bir
düzenlemenin Anayasanın 2 ve 11 inci maddelerindeki hukuk devleti, Anayasa’nın
üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 5340 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesiyle 3289 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 10’da yer alan “bu Kanunda
öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” ibaresi
Anayasa’nın 2 nci, 11 inci, 138 inci ve 140
ıncı maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.
2) 28.4.2005 Tarih ve 5340 Sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 22 nci
Maddesiyle Değiştirilen 3813 Sayılı Kanunun Ek Madde 1’in Birinci Fıkrasının (b)
Bendinin Anayasa’ya Aykırılığı
Ülkemizde spor federasyonları;
- Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı Federasyonlar,
- Özerk
Federasyonlar,
- Türkiye
Futbol Federasyonu
?eklinde ayrıma tabi tutulmaktadır.
Bu ayrımın temeli; Türkiye Futbol federasyonunun
3813 sayılı Yasa ile kurulması ve aynı Yasa ile,
özerk bir özel hukuk tüzel kişi olarak belirlenmesi, 04.03.2004 tarih 5105
sayılı Kanun ile 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri hakkında Kanun’a eklenen Ek Madde 9 ile yürürlüğe giren düzenleme
çerçevesinde özerk haline gelen altı federasyonun bulunması ve diğer 50’ye yakın
Federasyonun Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı olarak faaliyet göstermekte
olmalarıdır.
3289 sayılı Kanunun 19 uncu maddesinde “Federasyon
başkanlarının seçimi, kurulların teşkili, çalışmaları, görev, yetki ve
sorumlulukları ile kurullarını atamaya ilişkin hükümlerin çıkarılacak
yönetmelikle” belirleneceği öngörülmüştür. Bu hüküm uyarınca “Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü Federasyon Başkanları Seçim Yönetmeliği” (R.G.T. 26.08.2004,
sa.5565) çıkarılmıştır.
Bu yönetmeliğin, 5. maddesinin (c) fıkrası ile
başkan adaylarında aranacak şartlar arasında “En az lise ve dengi okul mezunu
olmak” sayılmıştır.
Bu yönetmeliğin yürürlükten kaldırdığı aynı isimli
yönetmelikle (R.G.T. 27.10.1993,
sa. 21741) “Yüksek öğrenim görmüş olmak” şartı
yer almakta iken bu şart, son Yönetmelikle “lise ve dengi okul mezunu olmak”
şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Futbol Federasyonu dışında kalan özerk
federasyonların, Genel kurulları tarafından oluşturulacak ana statülerine esas
olmak üzere Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanıp 14.07.2004
tarih ve 25522 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğü Özerk Spor Federasyonları Çerçeve Statüsü”nde başkan
adayları için hiçbir şart öngörülmemiştir.
Bu çerçeve statüye dayalı olarak kendi ana
statülerini oluşturan federasyon genel kurulları, bu
şartları serbestçe belirlemişler ve Basketbol Federasyonu örneğinde olduğu gibi
en az lise ve dengi mezunu olma şartını yeterli görmüşlerdir.
Hal böyle iken, 5340 sayılı Kanunun 18 inci
maddesiyle 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanunun ek 1 inci maddesi değiştirilerek futbol federasyonu başkan ve üyelerinin
seçilme şartları arasına “Yüksek Okul mezunu olmak” şartı eklenmiştir.
Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere; Türkiye
Futbol Federasyonu dışında kalan, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde
faaliyet gösteren bütün spor federasyonları ile diğer özerk federasyonlarda
seçilme şartları arasında “Yüksek Okul mezunu olmak” şartı yer almamaktadır. Bu
durumda, bu düzenlemenin yapılmasındaki gerçek amacın; yüksek okul mezunu
olmayan ancak daha önce bu görevi üstlenmiş kişilerin futbol federasyonu
başkanlığına yeniden seçilmelerinin engellenmesi olduğu açıktır.
Böyle bir düzenleme, “kanunların genelliği” ve
“kanunların kamu yararına dayanması” ilkeleri ile bağdaştırılamaz.
Kanunların genelliği ilkesi, yasaların, aynı
özellikleri taşıyan olaylara ve aynı durumda bulunan herkese uygulanabilecek
biçimde düzenlenmelerini zorunlu kılar. Ancak, bu zorunluluk mutlak değildir.
Yasa koyucunun, haklı nedenlere dayanmak suretiyle getirdiği bir yasa kuralının
istisnasını teşkil edecek halleri de belirleme yetkisine sahip olduğu söz
götürmez. Bu noktada yasa koyucunun daima göz önünde bulundurması gereken husus,
kamu yararı düşüncesidir. Kamu yararının söz konusu olmadığı bir alanda sadece
özel çıkarlar için, ya da kişi yararı gözetilerek kural getirilmesinin hukuk
devleti ilkesiyle bağdaşmayacağı, Anayasa Mahkemesinin çeşitli kararlarında
açıkça vurgulanmıştır.
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet
gösteren bütün spor federasyonları ile diğer özerk federasyonlarda seçilme
şartları arasında “Yüksek Okul mezunu olmak” şartı yer almazken sadece Türkiye
Futbol Federasyonu için böyle bir şart getirilmiş olmasında hiçbir haklı neden
bulunmadığı gibi, kamu yararı da yoktur. Bu nedenle, hukuk devleti ve dolaylı
olarak da Anayasanın 10 uncu maddesinde ifade edilen yasa önünde eşitlik
ilkelerine aykırı davranılmıştır.
Anayasanın 2 nci
maddesinde ifadesini bulan sosyal hukuk devleti, hukukun üstünlüğü gibi temel
bir ilke üzerine kuruludur. Sözü edilen ilkenin en önemli dayanakları arasında
adalet anlayışı ve her türlü imtiyazı reddeden yasa önünde eşitlik ilkesi yer
alır.
Yapılan bu düzenleme, Anayasanın “temel haklar ve
ödevler” başlıklı ikinci kısmının 59 uncu maddesinde “devlet, her yaştaki Türk
vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun
kitlelere yayılmasını teşvik eder ve başarılı sporcuyu korur” hükmüne yer
verilmiştir. Bu nedenle, bugün birçok ülkenin spor politikasında olduğu gibi
(Dünya futbol tarihinin unutulmayan isimleri Michel
Platini ve Franz Beckenbaur, lise mezunu olup
UEFA’da asbaşkanlık yapmaktadırlar.) ülkemizin spor politikasında da, sporun
topluma yaygınlaştırılması ilk sırayı teşkil etmesi gereken Anayasal bir
zorunluluktur.
Futbol sporunun içinde olan daha bilgili, daha
birikimli, daha deneyimli kişilerin bu spora hizmetin dışında tutulmasının,
sporun kitlelere yayılmasının teşvik edilmesi ilkesiyle bağdaştırılabilecek bir
yönü bulunmamaktadır. Bu nedenle iptali istenen düzenleme Anayasanın 59 uncu
maddesine de aykırıdır.
Kaldı ki, belli bir alanda yüksek öğrenim görmüş
olması, kişinin federasyon faaliyetlerini yüksek öğrenim görmemiş kişilerden
daha iyi yürüteceğinin ölçüsü de olamaz. Çünkü yükseköğrenim, kişiyi belli bir
alanda, (Örneğin, kimya, sanat tarihi, filoloji, tıp, hukuk, maliye gibi) yüksek
öğrenim düzeyinde bilgi ve beceri ile donatır. Ancak, örneğin kimya alanında
yükseköğrenim düzeyinde bilgi edinmiş olması, kişinin iyi bir spor yöneticisi
olmak için gerekli bilgi ve becerileri de kazandığı anlamına gelmez. Böyle bir
koşul belki “spor alanında yükseköğrenim görmüş olmak” bağlamında düşünülebilir;
fakat böyle bir sınırlamaya gidilmeden, her alanı içerebilecek şekilde,
yükseköğrenim görmüş olmanın seçilmenin koşulu haline getirilmesi, işin gereği
ile ilgisi olmayan bir niteliğin ölçüt konumuna sokulmasına yol açmaktadır.
Böyle bir koşul getirilmesinin, Anayasanın 59 uncu maddesinde ifade edilen spor
hakkının Anayasanın 13 üncü maddesinde belirtilen ilkelere aykırı bir biçimde
ölçüsüzce sınırlandırılması anlamını taşıyacağı; sporun kitlelere yayılmasını
önlemek ve başarılı sporcunun yöneticiliğini sırf yükseköğrenim görmediği için
engellemek yoluyla, Devletin Anayasanın 59 uncu maddesinde kendisine verilen
görevleri de yeterince yerine getirilmesine imkan
bırakmayacağı ortadadır.
Bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına
aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de
aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve
E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD.,sa. 24, shf. 225).
Açıklanan nedenlerle, 5340 sayılı Kanunun 18 inci
maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesinin (b) bendi Anayasanın 2
nci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve 59 uncu
maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.
3) 28.4.2005 Tarih ve 5340 Sayılı Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22 inci Maddesiyle Değiştirilen
5149 Sayılı Kanunun 18 inci Maddesinin Üçüncü Fıkrasının Anayasa’ya Aykırılığı
Spor Müsabakalarında ?iddet ve
Düzensizliğin Önlenmesi Dair Kanun 5149 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin
“Yasaklı olmalarına rağmen müsabakaya girmeleri halinde, faillere bir aydan bir
yıla kadar hapis cezası verilir” şeklindeki üçüncü fıkrası, 5340 sayılı Kanunun
22 nci maddesiyle “Hakkında idari makamlar veya
yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenler, müsabakanın
başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek müsabaka
süresince burada bulunmak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen veya yasaklı
olmasına rağmen spor alanına girenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası
verilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu düzenleme ile; 5149
sayılı Kanunun 18 inci, 21 inci ve 24 üncü maddeleri uyarınca üç aydan bir yıla
kadar varan “spor müsabakalarını seyirden men” cezası ile cezalandırılanların,
bu cezaları süresince, müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin
karakoluna giderek müsabaka sonuna kadar burada kalmaları öngörülmüş, ancak,
karakola gidilmesi gereken spor müsabakasının hangisi olduğu hususunda bir
belirleme yapılmamıştır. Bu durumda, herhangi bir spor müsabakası esnasında
işlediği bir fiil hakkında spor müsabakalarını seyirden men ceza almış bir kişi,
hangi spor dalında ve hangi kategoride olduğuna bakılmaksızın hiçbir spor
müsabakasını izleyemeyecektir. Bu durumda, sürekli değişik dallarda sayısız spor
organizasyonu gerçekleşen bir ilde bulunan bir kişi sürekli karakolda
kalabilecektir.
Böyle bir düzenleme “kurallarda belirlilik ve
öngörülebilirlik” ve “ölçülülük” ilkeleriyle bağdaşmaz.
Anayasanın 2 nci
maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de, vatandaşlarına
hukuk güvenliğini sağlamasıdır. Hukuk güvenliği, kurallarda belirlilik ve
öngörülebilirlik gerektirir. Hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi
için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir
zorunluluktur.
İptali istenen kural belirlilik, genellik, soyutluk
ve öngörülebilirlik özellikleri taşımaması nedeniyle yürütme yetkisinin amacına
uygun biçimde kullanılmasına elverişli olmadığı gibi, hukuk devleti ilkesi ile
de bağdaşmamaktadır. Açıklanan nedenlerle söz konusu kural, Anayasanın 2
nci maddesine aykırıdır.
Anayasanın 123 üncü maddesinde idarenin
görevlerinin yasa ile gösterileceği belirtilmiş, 8 inci maddesinde ise yürütme
yetkisinin ve görevinin Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılıp, yerine
getirileceği ifade edilmiştir.
Bu düzenlemeler yürütmenin - idarenin kanuniliği
ilkesini ifade etmekte ve tüm yetkilerini Anayasa ve kanunlardan alacağını
ortaya koymaktadır.
İptali istenen düzenleme ise, bu düzenlemenin
gereğini yerine getirecek olan idarenin yetkilerinde belirlilik sağlayamadığı
için Anayasanın 8 inci ve 123 üncü maddelerine de aykırı düşmektedir.
Diğer taraftan özgürlükler için getirilen
sınırlamaların, Anayasanın 13 üncü maddesi uyarınca ölçülü ve adil olması hakkın
özüne dokunmaması kısaca demokratik toplum düzeninin gerekleriyle uyum içinde
bulunması da zorunludur. Bu nedenle, 5340 sayılı Yasa ile getirilen bu
düzenlemenin Anayasanın belirtilen ilkeleriyle bağdaşmayacağı da açıktır.
Bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına
aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de
aykırılığı sonucunu doğuracaktır(Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve
E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD.,sa. 24, shf. 225).
Açıklanan nedenlerle, 28.04.2005 tarih ve 5340
sayılı Çeşitli Kanun’larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 22
nci maddesiyle değiştirilen 5149 Sayılı Kanunun 18
inci maddesinin üçüncü fıkrası Anayasanın 2 nci, 8
inci, 11 inci, 13 üncü ve 123 üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir.
lV
- YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ:
1) 5340 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesiyle 3289 sayılı Kanuna eklenen Ek Madde 10’da yer alan, “bu Kanunda
öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” ibaresi
Anayasanın 2 nci, 11 inci, 138 inci ve 140
ıncı maddelerine açıkça aykırı olup uygulanması
halinde özenle korunması gereken yargının bağımsızlığı ilkesini zedeleyeceğinden
sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlara neden olacağı açıktır.
2) Anayasanın 2 nci, 10
uncu, 11 inci, 13 üncü ve 59 uncu maddelerine açıkça aykırı olan 5340 sayılı
Kanunun 18 inci maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci
maddesinin (b) bendi hükmünün uygulamasıyla yapılacak seçimlerde, futbol
sporunun içinde olan daha bilgili, daha birikimli, daha deneyimli kişilerin bu
spora hizmetin dışında tutulması sonucunu da beraberinde getireceğinden sonradan
giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır.
3) Anayasanın 2
nci, 8 inci, 11 inci, 13 üncü ve 123 üncü
maddelerine açıkça aykırı olan 5340 sayılı Kanunun 22 nci
maddesiyle değiştirilen 5149 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrasının
uygulanması ile özgürlükler ölçülü ve adil olmayan bir şekilde
sınırlandırılacağından sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve
zararların doğabileceği kuşkusuzdur.
V - SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda açıklanan gerekçelerle 28.4.2005 tarih ve
5340 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun;
1) 3 üncü maddesiyle 3289 sayılı Kanuna eklenen
Ek Madde 10’da yer alan “bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda” ibaresi Anayasanın 2
nci, 11 inci, 138 inci ve 140
ıncı maddelerine aykırı olduğundan,
2) 18 inci maddesiyle değiştirilen 3813 sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun ek 1 inci
maddesinin (b) bendi Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11
inci, 13 üncü ve 59 uncu maddelerine aykırı olduğundan,
3) 22 nci maddesiyle
değiştirilen 5149 sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası Anayasanın 2
nci, 8 inci, 11 inci, 13 üncü ve 123 üncü
maddelerine aykırı olduğundan,
iptallerine
ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar
verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz. 09.06.2005”
II - YASA METİNLERİ
A - İptali İstenen Yasa Kuralları
5340 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un iptali istenilen kuralları da içeren 3.,
18. ve 22. maddeleri şöyledir:
1 - “MADDE 3- 3289 sayılı Kanuna aşağıdaki ek maddeler
eklenmiştir.
EK MADDE 10: Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay Başkan ve üyeleri
ile adlî ve idarî yargı hâkim ve savcıları; Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile
özerk federasyonlar tarafından organize edilen sportif faaliyetlerde, bu
Kanunda öngörülen veya özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda
görev alabilirler.
(…) ”
2 - “MADDE
18- 3813 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
EK MADDE 1 :Genel
Kurul tarafından seçilen organların, başkan ve üyelerinin seçilme şartları
şunlardır.
a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak.
b) Yüksek okul mezunu olmak.
c) Seçim tarihinden
önceki beş yıl içerisinde, bir defada bir yıl ve toplam iki yıl hak mahrumiyeti
cezası ile cezalandırılmamış olmak.
ç) Temerrüt
halinde, kesinleşmiş vergi ve sigorta borcu bulunmamak.
d) Devletin
şahsiyetine karşı işlenen suçlar ve organize suçlardan, zimmet, nitelikli
zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, emniyeti
suiistimal, hileli iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı
suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmî ihale ve
alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından dolayı
kesin hüküm giymemiş olmak.
Federasyon
kurullarında görev alan üyelerden yüksek okul mezunu olma şartı aranmaz.”
3 - “MADDE 22-
5149
sayılı Kanunun 18 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Hakkında idarî
makamlar veya yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenler,
müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek
müsabaka süresince burada bulunmak zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen
veya yasaklı olmasına rağmen spor alanına girenlere üç aydan bir yıla kadar
hapis cezası verilir.”
B - Dayanılan ve İlgili Görülen Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde, Anayasa’nın 2.,
8., 10., 11., 13., 59., 123., 138. ve 140. maddelerine dayanılmış, mahkememizce
de, 5. ve 38. maddeleri ilgili görülmüştür.
III - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün
8. maddesi gereğince, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI,
Fulya KANTARCIO?LU, Tülay TU?CU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM,
Cafer ?AT, A. Necmi ÖZLER, Ali GÜZEL ve Serdar
ÖZGÜLDÜR’ün katılımlarıyla 20.6.2005 gününde yapılan
ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının
incelenmesine, yürürlüğü durdurma isteminin bu konudaki raporun hazırlanmasından
sonra karara bağlanmasına OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.
IV - ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi ve ekleri, işin esasına ilişkin
rapor, iptali istenen Yasa kuralları, dayanılan ve ilgili görülen Anayasa
kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup
incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Yasa’nın 3. Maddesi İle 3289 Sayılı Kanun’a
Eklenen Ek 10. Maddesinde Yer Alan “Bu Kanunda Öngörülen Veya Özerk
Federasyonlar Bünyesinde Bulunan Kurullarda” İbaresinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yasa’nın 3. maddesi ile 3289
sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’a
eklenen Ek.10. maddesinde belirtilen hüküm uyarınca, maddede sayılan yargı
mensubu hakim ve savcıların yasada belirtilen kurullarda görev yapabilecekleri,
yargı denetimine tabi idari eylem ve işlem tesis edebilecekleri, böyle bir
durumun ise, idari eylem ve işlem tesis eden hakim ve savcıyı, tesis edilen
idari eylem ve işlemin tarafı yapacağı belirtilerek, kuralın Anayasa’nın 2.,
11., 138. ve 140. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
İptali istenen kuralda; Yargıtay, Danıştay ve
Sayıştay Başkan ve üyeleri ile adlî ve idarî yargı hâkim ve savcılarının Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’da belirtilen
kurullar ile özerk federasyonların bünyesinde bulunan kurullarda görev
alabilecekleri belirtilmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde
belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli
bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve
tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve
yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa’nın ve yasaların
üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde
olan devlettir.
Hukuk devletinin en önemli öğesi sayılan yargı
bağımsızlığı, mahkemelerin bağımsızlığı üzerine kurulur.
Hakimler de, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik güvencesi esaslarına
göre görevlerini yerine getirirler. Mahkemelerin bağımsızlığı ile
hakimlerin görevlerinde bağımsız olmaları,
birbirleriyle eş anlamlı, biri öbürünün nedeni ve doğal sayılacak ilkelerdir.
Hakimlik güvencesi de bu hukuksal
birleşkenin gereğidir.
Anayasa’nın 138. maddesinde “Hakimler,
görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani
kanaatlerine göre hüküm verirler.”denilmektedir. Yargı bağımsızlığı da,
yargının hiç bir organ ve makama bağlı olmadan, emir ve talimat almadan
görevlerini özgür biçimde yerine getirebilmesidir. Yargı görevine ilişkin olarak
Mahkemelere hiçbir telkin ve tavsiyede bulunulamaz ve genelge gönderilemez.
Herhangi bir baskının yapılması kadar yapılabilme olasılığı da yargı
bağımsızlığını zedeler. Yargı bağımsızlığından, yargının yalnızca yürütme organı
karşısındaki bağımsızlığı anlaşılmaz. Bu bağımsızlığın yürütme organı yanında
yasama organı ile devlet ve toplumda etkili olan sosyal - ekonomik baskı
grupları karşısında da gerçekleştirilmesi gerekir. Yasama, yürütme ya da öteki
güçlerin denetimine bağlı ve etkisine açık olan “yargı” bağımsız olamaz.
Bağımsız yargı, insan haklarının ve özgürlüklerinin
başlıca güvencesidir. Çünkü hukuk devleti, özünü yargının bağımsızlığında bulur.
Hakimlerin
görevlerine ilişkin nesnel (objektif) bağımsızlık, onlara tanınan bir ayrıcalık
olmayıp, bunun amacı adaletin her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan
uzak dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektir. Bağımsızlık,
hakimin, çekinme ve endişe duymadan, Anayasa’nın
öngördüğü gereklerden başka herhangi bir dış etki altında kalmadan, yansız
tutumla, özgürce karar verebilmesidir.
Hakimlik
teminatı, hakimlerin bağımsızlığını sağlamaya yönelik kurumların en önemlisidir.
Hakimlerin bağımsızlığı, hakimlerin objektif
bağımsızlığı olduğu halde, hakimlik teminatı hakimlerin kişisel bağımsızlığıdır.
Hakimlik teminatı hakimlere tanınan bir ayrıcalık
değil, toplum için kabul edilen ve hakimlerin görevlerini tam bir güven ve
tarafsızlık içinde yapabilmelerini sağlayan bir kurumdur. Burada söz konusu
olan, hakimin kişisel yararı olmayıp, kamunun
yararıdır.
Hakimlik
teminatının amacı, bu görevi yürütenlerin özgür ve tarafsız karar
verebilmelerini sağlamak, dolayısıyla topluma, adaletin her türlü baskı ve
etkiden uzak olarak dağıtıldığı hususunda güven vermektir.
İptali istenen Yasa’nın genel gerekçesinde, Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğü ile özerk federasyonların disiplin, ceza veya Tahkim
Kurulunda hâkim ve savcıların görev almalarının düşünüldüğü ve bir nevi yargı
görevi üstlenen bu kurullarda hâkim ve savcıların görev almalarına olanak
sağlandığı belirtilmiştir.
Anayasa’nın 140. maddesinde;
hakimlerin ve savcıların kanunda belirtilenlerden başka, resmi ve özel
hiçbir görev alamayacakları, buna paralel olarak ta, 2802 sayılı Hakim ve
Savcılar Kanunu’nun 48. maddesinde, yalnızca meslekleri ile ilgili kimi çalışma
ve faaliyetlere katılabilecekleri öngörülmüştür.
Hakim
ve savcıların meslekleri ile ilgili olmayan bu kurullarda görev alırken, bir
yandan da yargılama faaliyetine devam etmeleri, ileride karşılarına çıkacak
uyuşmazlıklarda, tarafsızlıklarına gölge düşürecek niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle; iptali istenen kural,
Anayasa’nın 2., 11., 138. ve 140. maddelerine
aykırıdır. İptali gerekir.
Fulya KANTARCIO?LU, Mehmet ERTEN ve ?evket APALAK
bu görüşe katılmamışlardır.
B - Yasa’nın 18. Maddesi İle Değiştirilen 3813
Sayılı Kanun’un Ek 1. Maddesinin Birinci Fıkrasının (b) Bendinin İncelenmesi
Dava dilekçesinde, Yasa’nın 18. maddesiyle 3813
sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un Ek 1.
maddesi değiştirilerek futbol federasyonu başkan ve üyelerinin seçilme şartları
arasında “Yüksek okul mezunu olmak” şartının eklendiği, kamu yararı ve haklı
neden bulunmaksızın yapılan bu düzenlemenin, “kanunların genelliği” ve
“kanunların kamu yararına dayanması” ilkeleri ile bağdaştırılamayacağı, sadece
özel çıkarlar için, ya da kişi yararı gözetilerek kural getirilmesinin
Anayasa’nın 2., 10., 11., 13. ve 59. maddelerine
aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 29. maddesine göre Anayasa Mahkemesi,
kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü’nün Anayasa’ya aykırılığı hususunda ilgililer tarafından ileri sürülen
gerekçelere dayanmaya mecbur değildir. Anayasa Mahkemesi taleple bağlı kalmak
kaydıyla başka gerekçe ile de Anayasa’ya aykırılık kararı verebilir. Bu nedenle,
kural Anayasa’nın 5. maddesi yönünden de incelenmiştir.
İptali istenen kuralla Futbol Federasyonu
başkanının seçilebilmesi için diğer şartlar yanında “yüksek okul mezunu olma”
şartı da getirilmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyetinin
sosyal bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir. Hukuk devletinin temel niteliği,
tüm devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır. Hukuk devleti,
insan haklarına saygı gösteren, bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran
ve bu düzeni sürdürmekle kendisini yükümlü sayan, tüm eylem ve işlemleri hukuka
uygun olan ve yargı denetimine bağlı bulunan devlettir.
Yasaların kamu yararının sağlanması amacına yönelik
olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini
gözetmesi hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu nedenle, yasa koyucunun hukuki
düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde
adalet, hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması
gerekir. Buna göre, kamu yararı düşüncesi olmaksızın, diğer bir anlatımla,
yalnız özel çıkar veya belli kişiler için bir yasa kuralı konulamaz.
Anayasa’nın 5. maddesinde, kişinin temel hak ve
özgürlüklerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette
sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve
manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak, devletin
temel amaç ve görevleri arasında sayılmıştır.
Madde gerekçesinde; “…Devlet aynı zamanda
milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür.
Devlet, ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır. Ferdin, insan haysiyetine
uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir.
Ferdin hayatında, temel hak ve özgürlüklerden
olduğu gibi yararlanmasını engelleyen sebepleri ortadan kaldırmak, sosyal
devletin görevidir.” denilmektedir.
Yasa koyucu iptali istenen kural
ile, Yüksek okul mezunu olmayan kişileri Federasyon
Başkanı olmaktan yoksun bırakmıştır. Hukuk devleti ilkesi, kişilerin demokratik
hakları olan seçme ve seçilme haklarının önündeki görevin gerekleri ile
bağdaşmayan engelleri kaldırmayı da içerir.
Bu nedenle; Federasyon Başkanı seçilebilmesi için
yüksek okul mezunu olma şartı getirilmesi Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine
aykırıdır. Kuralın iptali gerekir.
Mehmet ERTEN, A.Necmi
ÖZLER ve Osman Alifeyyaz PAKSÜT bu görüşe
katılmamışlardır.
Kural, Anayasa’nın 2. ve 5. maddelerine aykırı
görülerek iptal edilmiş olduğundan, 10., 11., 13. ve
59 . maddeleri yönünden incelenmesine gerek
görülmemiştir.
C - Yasa’nın 22. Maddesi İle Değiştirilen 5149
Sayılı Kanun’un 18. Maddesinin Üçüncü Fıkrasının İncelenmesi
Dava dilekçesinde, yapılan bu düzenleme ile “spor
müsabakalarını seyirden men” cezası ile cezalandırılanların, bu cezaları
süresince, müsabakanın başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna
giderek müsabaka sonuna kadar burada kalmalarının öngörülmesine ilişkin kuralın,
hangi spor dalında ve hangi kategoride olduğuna ilişkin hüküm taşımaması
nedeniyle “kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik” ve “ölçülülük” ilkelerine
aykırı olduğu ve bu nedenle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, Anayasa’nın 2.,
8., 11., 13. ve 123. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Kural ilgisi görülmesi nedeniyle, Anayasa’nın 38.
maddesi yönünden de incelenmiştir.
İptali istenen fıkrada; hakkında idari makamlar
veya yargı mercilerince müsabakalara giriş yasağı verilenlerin, spor
müsabakasının başlamasından iki saat önce bulunduğu yerin karakoluna giderek
müsabaka süresince burada bulunma zorunluluğu getirilmiş, bu yükümlülüğün yerine
getirilmemesi halinde üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verileceği
öngörülmüştür.
Hukuk devletinde, Yasa koyucunun Anayasa’nın açık
kurallarıyla birlikte, hukukun bilinen ve tüm uygar ülkelerde benimsenen
ilkelerine uygun davranması gerekir. Kamu düzeninin korunması, güven ve huzuru
bozan eylemlerin etkili bir biçimde önlenmesi için yasama organı, anayasal
sınırlar içinde, değişik cezalar öngörebilir. Ceza alanında düzenleme yaparken,
Anayasa’nın temel ilkelerine ve ceza hukukunun ana kurallarına bağlı kalmak
koşuluyla, toplumda belli eylemlerin suç sayılıp sayılmamaları, suç sayılanların
hangi tür ve ölçüde yaptırımlarla karşılanmaları gerektiği, yasa koyucunun
görevleri arasında sayılmıştır.
Yasa koyucunun sporda şiddetin önlenmesi konusunda
yasal düzenleme yapmasında herhangi bir sakınca yoktur. Türkiye, “Sportif
Karşılaşmalarda ve Özellikle Futbol Maçlarında Seyircilerin ?iddet Gösterilerine
ve Taşkınlıklarına Dair Avrupa Sözleşmesi”ni 25.9.1986 gününde imzalamış,
18.1.1990 tarihli 3608 sayılı Yasa ile Sözleşmenin onaylanması uygun
bulunmuştur.
Anayasa’nın 38. maddesinin 10. fıkrasında;
“İdare, kişi hürriyetini kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide
uygulayamaz.” denilmektedir.
İptali istenilen kuralla, idarenin vermiş olduğu
bir kararla kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu
doğuran bir yaptırım öngörülmekte ve müsabakanın yapıldığı yer ve hangi
müsabakalar için uygulanacağı yönünde yasal bir açıklık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle kural; Anayasa’nın 2. ve 38.
maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
Kuralın; Anayasa’nın 8.,
11., 13. ve 123. maddeleri yönünden incelenmesine gerek görülmemiştir.
V - YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMİ
28.4.2005 günlü,
5340 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;
A- 3. maddesiyle,
21.5.1986 günlü, 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun’a eklenen Ek Madde 10’un “...bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda...”bölümü,
B- 18. maddesiyle
değiştirilen 17.6.1992 günlü, 3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun’un ek 1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi,
C- 22. maddesiyle değiştirilen 28.4.2004 günlü, 5149 sayılı Spor Müsabakalarında
?iddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun’un 18.
maddesinin üçüncü fıkrası,
5.1.2006 günlü, E. 2005/55, K. 2006/4 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu
kuralların uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum
ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmi
Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜKLERİNİN DURDURULMASINA,
5.1.2006 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verildi.
VI - SONUÇ
28.4.2005 günlü, 5340 sayılı “Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un;
A - 3. maddesiyle 21.5.1986 günlü, 3289 sayılı
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun’a
eklenen Ek Madde 10’un “... bu Kanunda öngörülen veya
özerk federasyonlar bünyesinde bulunan kurullarda ...” bölümünün, Anayasa’ya
aykırı olduğuna ve İPTALİNE, Fulya KANTARCIO?LU, Mehmet ERTEN ile ?evket
APALAK’ınkarşıoyları ve
OYÇOKLU?UYLA,
B - 18. maddesiyle değiştirilen 17.6.1992 günlü,
3813 sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un ek
1. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER ile Osman
AlifeyyazPAKSÜT’ünkarşıoyları ve OYÇOKLU?UYLA,
C - 22. maddesiyle değiştirilen 28.4.2004 günlü,
5149 sayılı Spor Müsabakalarında ?iddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair
Kanun’un 18. maddesinin üçüncü fıkrasının, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, OYBİRLİ?İYLE,