Yeni Sayfa 2
28 Haziran 2007 PER?EMBE
Resmî Gazete
Sayı : 26566
ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Anayasa Mahkemesi
Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2005/61
Karar Sayısı : 2007/17
Karar Günü : 7.2.2007
İTİRAZ YOLUNA BA?VURAN
MAHKEMELER :
1 - Ankara 11. İdare
Mahkemesi (E:2005/61)
2 - Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Daireler Kurulu (E:2005/58)
İTİRAZLARIN KONUSU : 23.1.1987
günlü, 270 sayılı Yüksek Hâkimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
3. maddesinin (A) fıkrasının 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile
değiştirilen cetvelinin (1) numaralı sırasında yer alan “… (General-Amiral
rütbesinde olmak şartıyla)” ibaresi ile (2) numaralı sırasında yer alan “…
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı,…” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 10.,
139., 145. ve 157. maddelerine aykırılığı savıyla iptali istemidir.
Yeni Sayfa 1
I - OLAY
Davacının Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı olarak görev yaptığı
sırada ve emekliye ayrıldıktan sonra, yüksek hâkimlik tazminatının eksik
hesaplanmasına ilişkin işlemlere karşı açmış olduğu davalarda, itiraz konusu
ibarelerin Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkemeler iptali için
başvurmuşlardır.
II - İTİRAZLARIN GEREKÇELERİ
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu’nun E.2004/68 sayılı başvuru
kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“…TC Anayasasının, ‘Yargı’ başlığını taşıyan Üçüncü Bölümünün 2 numaralı
‘Yüksek Mahkemeler’ alt başlığı altında, A. Anayasa Mahkemesi (Mad.146-153), B.
Yargıtay (Mad.154), C. Danıştay (Mad.155), D. Askeri Yargıtay (Mad.156), E.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (Mad.157), F. Uyuşmazlık Mahkemesi (Mad.158)
şeklinde düzenlenmiştir.
Anayasanın bu düzenlemesi gereğince, yüksek mahkemeler arasında yer alan
Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin Başkanı, Başsavcısı, Daire Başkanları ve
Üyelerinin, diğer yüksek mahkemelerin (Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay,
Askeri Yargıtay ve Uyuşmazlık Mahkemesi) başkanı, başsavcısı, daire başkanları
ve üyeleri ile eşit düzey ve konumda olduğu belirtilmiştir.
1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 80/a maddesi; ‘Askeri
Yüksek İdare Mahkemesinin hakim sınıfından olan başkan, başsavcı, daire
başkanları ve üyeleri; aylık, ek gösterge, ödenek, yükselme ve yaş hadleri,
emeklilik ve diğer özlük hakları yönünden, Askeri Yargıtay başkanı, başsavcısı,
daire başkanları ve üyelerine uygulanan hükümlere tabidir.’ şeklindedir.
1600 sayılı Askeri Yargıtay Kanunu’nun 42 nci maddesi: ‘Askeri Yargıtay
Başkanı, Başsavcısı, İkinci Başkanı, Daire Başkanları ve Üyelerine Yargıtay
Başkan ve Üyeleri ile Cumhuriyet Başsavcısının aldıkları ek göstergeler
aylıkları ile birlikte verilir.’ hükmünü içermektedir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun ‘Ödenek’ başlıklı ve 20.03.1997
tarih ve 570 sayılı KHK’nin 3 ncü maddesi ile değişik 106 ncı maddesi: ‘Bu
Kanunun 2 nci maddesinde belirtilenlerden; -a)Anayasa Mahkemesi Başkanı,
Yargıtay Başkanı, Danıştay Başkanı, Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanı, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay Başsavcısı için brüt aylıkları tutarının %
240’ı ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının % 150’sinin, -b)
Anayasa Mahkemesi Üyeleri, Yargıtay-Danıştay Birinci Başkan Vekilleri, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Vekili, Yargıtay-Danıştay Daire Başkanları,
Yargıtay-Danıştay Üyeleri ile Adalet Bakanlığı müsteşarı için aylıkları
tutarının % 180’i ile bu kanuna göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının %
150’sinin, -c) Diğerleri için brüt aylıkları tutarının % 175’i ile bu kanuna
göre hesaplanacak en yüksek aylık tutarının % 150’sinin, toplamı kadar ödenek
verilir...’ şeklindedir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 13.07.1993 tarih ve 486 sayılı
KHK’nin 13 ncü maddesiyle değişik Ek Geçici 2 nci maddesi: ‘Kendi kanunlarında
gerekli değişiklik yapılıncaya kadar, ek gösterge, ödenek, mali, sosyal ve diğer
özlük hakları bakımından, -a) Askeri Yargıtay ve Askerî Yüksek İdare Mahkemesi
Başkanları ve Başsavcıları, Askeri Yargıtay İkinci Başkanı ile bu yüksek yargı
organlarının daire başkanları ve üyeleri, sırasıyla Yargıtay Başkanı, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay Birinci Başkan Vekili, Daire Başkanları ile
Üyeleri, -b) Birinci sınıfa geçirildikten sonra, bu sınıfta altı yılını
tamamlamış ve askeri yüksek yargı organı üyeliklerine seçilme niteliklerini
kaybetmemiş olan askeri hakim ve savcılar, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar
Kanunu hükümleri uyarınca 1 inci sınıf hakim ve savcılar -c) Birinci sınıfa
geçirilmiş ve askeri yüksek yargı organı üyeliklerine seçilme hakkını
kaybetmemiş olan askeri hakim ve savcılar; birinci sınıfa ayrılmış ve
Yargıtay-Danıştay üyeliklerine seçilme hakkını kaybetmemiş diğer hakim ve
savcılar, -d) Yukarıdakilerin dışında kalan askeri hakim ve savcılar, aldıkları
aylık derecesine eşit bulunan sınıf ve derecedeki diğer hakim ve savcılar, -e)
askeri adalet müfettişleri, adalet müfettişleri, -f) Askeri hakim adayları,
hakim ve savcı adayları, hakkındaki hükümlere tabidirler.’ hükmünü içermektedir.
357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu’nun ‘Özlük Hakları’ başlıklı 18 nci
maddesinde: ‘Askeri hakimler ve askeri savcılar ile yardımcılarının ve
adaylarının maaş dereceleri, maaş yükselmeleri ve diğer özlük hakları subaylar
hakkındaki kanun hükümlerine tabidir.
Askeri hakimler ve askeri savcılar ile yardımcılarına, almakta oldukları maaş
derecesinin tekabül ettiği sınıf ve derecede bulunan adliye hakim ve savcıları
ile yardımcılarına verilen ödenek miktarı esas olmak üzere adliye hakim ve
savcıları hakkındaki kanun hükümleri gereğince hakim ödeneği verilir.
Askeri Yargıtay Başkanı, II nci Başkanı, Daire Başkanları ve Üyeleriyle
Askeri Yargıtay Başsavcısı, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri
Başkanı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Başkanı ve Genelkurmay Adli Müşavirine aynı
Kanun hükümlerine göre Yargıtay Başkan ve üyelerine verilen miktar kadar ödenek
verilir.
Ödeneğin verilmesi ve kesilmesinde aynı Kanun esasları uygulanır.
Askeri hakimler ve askeri savcılar ile yardımcıları görevli bulundukları
mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle maaşlarından yoksun kılınamaz.
Adli müşavirlikler ile Milli Savunma Bakanlığı Askeri Adalet İşleri
Başkanlığı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Başkanlığı kadrolarında ve askeri
hakimler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.’ hükmü öngörülmüştür.
Yukarıda belirtilen yasa hükümleri Anayasadaki düzenlemeye uygun olarak,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısını tüm mali, sosyal ve diğer özlük
hakları yönünden Askeri Yargıtay Başsavcısı ile, Askeri Yargıtay Başsavcısını da
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile eşit haklara sahip kılmıştır.
270 sayılı ‘Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 3 üncü maddesinde : ‘A) Askeri
Yargıda aşağıda unvanları yazılı görevlerde bulunanlara hizalarında gösterilen
gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu
bulunan miktarda yüksek hakimlik tazminatı ödenir. Bu tazminat damga vergisi
hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz ve ödemelerde aylıklara ilişkin
hükümler uygulanır. Bu tazminattan yararlananlara ayrıca 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanunu’nun Ek 18 inci maddesi gereğince makam tazminatı
ödenmez’ hükmüne yer verilmiş ve cetvelin 1 numaralı sırasında: görev unvanı
‘Askeri Yargıtay Başkanı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı, Askeri Yargıtay
Başsavcısı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı (General-Amiral rütbesinde
olmak şartıyla)’ şeklinde belirtilerek, tazminat göstergelerinin 15.000 olduğu,
2 numaralı sırasında: görev unvanı ‘Askeri Yargıtay İkinci Başkanı, Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı, Askeri Yargıtay Daire Başkanları ve Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Daire Başkanları’ şeklinde belirtilerek, tazminat
göstergelerinin 8.000 olduğu düzenlemesi getirilmiştir.
270 sayılı ‘Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin
570 sayılı KHK ile değişik 3 ncü maddesinde ‘yer alan cetvelin 1 numaralı
sırasındaki ‘Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı’ sözcüğünün yanında
bulunan parantez içinde ‘General/Amiral rütbesinde olmak şartıyla’ kaydından,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının ‘General/Amiral rütbesinde’ olması
halinde 15.000 gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı alacağı, şayet
‘General/Amiral rütbesinde’ değilse aynı cetvelin 2 numaralı sırasına göre 8.000
gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı alacağı belirtilmiştir.
Ayrıca, 270 sayılı KHK’nin 570 sayılı KHK ile değişik 1 nci maddesinde yer
alan cetvelde ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Danıştay Başsavcısına 15.000
gösterge üzerinden yüksek hakimlik tazminatı ödeneceği belirtilmiştir.
12.02.2000 tarih ve 23962 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4505 sayılı
‘Sosyal Güvenlikle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Temsil
Tazminatı Ödenmesi Hakkında Kanun’un 5 nci maddesinin (a) fıkrasında:
‘Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile 2914
sayılı Yüksek Öğrenim Personel Kanununa göre makam veya yüksek hakimlik
tazminatı öngörülen kadrolarda bulunanlardan Bakanlar Kurulu Kararı ile
belirlenecek olanlara 30.000 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan
katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere temsil tazminatı
ödenir. Temsil tazminatı göstergelerini kadro ve görev unvanı itibariyle farklı
olarak belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.’ şeklinde hüküm mevcuttur.
4505 sayılı Kanunun belirtilen hükmü gereğince düzenlenerek 26 Nisan 2000
tarih ve 24031 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 10.03.2000 tarih ve 2000/457
sayılı ‘Temsil Tazminatı Ödenmesi Hakkındaki Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1 nci
maddesinde: ‘Aylıklarını 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 926 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu ile
2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu hükümlerine göre almakta olan
personelden ekli cetvelde yer alan gösterge rakamları üzerinden makam veya
yüksek hakimlik tazminatı alanlara, hizalarında gösterilen gösterge rakamının
memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunan miktarda Temsil
Tazminatı ödenir.’ hükmü yer almakta olup, aynı karara ekli cetvelde ise Makam
veya Yüksek Hakimlik Tazminatı Göstergeleri 30.000 olanların, Temsil Tazminatı
Göstergelerinin 30.000 olduğu; 20.000 olanların, 20.000 olduğu; 15.000
olanların, 20.000 olduğu; 10.000 olanların, 19.000 olduğu; 8.000 olanların,
18.000 olduğu; 7.000 olanların, 7.000 olduğu belirtilmiştir.
Davalı idare tarafından Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı olarak görev
yapmakta olan davacı hakim albaya, ‘general/amiral’ rütbesinde olmadığı
gerekçesiyle, 270 sayılı ‘Yüksek Hakimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 3 ncü maddesinde
yer alan cetvelin 1 numaralı sırasında belirtilen 15.000 gösterge karşılığı
yerine, aynı cetvelin 2 numaralı sırasında yer alan 8.000 gösterge karşılığı
üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı’ ödenmiş, buna bağlı olarak da, yukarıda
belirtilen 4505 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 10.03.2000 tarih ve 2000/457
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince davacıya 20.000 yüksek hakimlik
tazminatı göstergesinin karşılığı olan, 20.000 gösterge yerine, 8.000 yüksek
hakimlik tazminatı göstergesinin karşılığı olan 18.000 gösterge karşılığı
‘Temsil Tazminatı’ ödenmiştir.
270 sayılı KHK’nin 570 sayılı KHK ile değişik 3 ncü maddesinde yer alan
cetvelin 1 numaralı sırasında ‘Askeri Yargıtay Başsavcısı’ yönünden
‘general/amiral’ rütbesinde olma şartı aranmaksızın 15.000 gösterge üzerinden
‘yüksek hakimlik tazminatı’ ödeneceği belirtilmiş ve davacı tarafından ibraz
edilmiş olan maaş bordrosundan da, davalı idarenin ‘albay’ rütbesinde olan
Askeri Yargıtay Başsavcısına 15.000 gösterge üzerinden ‘yüksek hakimlik
tazminatı’ ödediği ve buna bağlı olarak da 20.000 gösterge üzerinden ‘temsil
tazminatı’ ödediği anlaşılmıştır.
Bu duruma göre, 270 sayılı KHK gereğince Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Başsavcısı dışındaki diğer yüksek mahkemelerin (Yargıtay, Danıştay ve Askeri
Yargıtay) Başsavcıları, herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmaksızın 15.000
gösterge üzerinden ‘yüksek hakimlik tazminatı’ ve buna bağlı olarak da 20.000
gösterge üzerinden ‘temsil tazminatı’ almakta, sadece Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Başsavcısı ‘general/amiral’ rütbesinde olduğu takdirde diğer yüksek
mahkemelerin başsavcılarına uygulanan göstergeler üzerinden ‘yüksek hakimlik
tazminatı’ ve dolayısıyla ‘temsil tazminatı’ alabilmekte, buna karşın ‘albay’
rütbesinde olduğu takdirde ise daha düşük gösterge üzerinden ‘temsil tazminatı’
almaktadır.
Davacının rütbesi ‘albay’ olmasına karşın, tüm yüksek mahkemelerin
başsavcıları gibi değerlendirilerek onlar gibi % 240 oranı üzerinden ‘hakimlik
tazminatı’ almakta iken, ‘yüksek hakimlik tazminatına’ rütbe engeli getirilmesi
iki ayrı yasa arasında bir çelişki oluşturduğu gibi, 270 sayılı KHK’nin değişik
3 ncü maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısına cetvelin hem 1 inci
sırasında, hem de 2 nci sırasında iki kez yer verilmesinin haklı hiçbir nedeni
bulunmadığı gibi, söz konusu KHK kendi içinde de çelişki taşımaktadır. Zira,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının rütbesinin yasada öngörülen
‘tuğgeneral/tuğamiral’ olmayıp da yine yasada öngörülen ‘albay’ olması, yapılan
görevin ‘Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başsavcılık görevi’ olduğu gerçeğini
değiştirmemekte, her iki rütbe ile yapılan görevin tüm yetki ve sorumluluğu aynı
bulunmaktadır.
Anayasanın ‘Cumhuriyetin nitelikleri’ ile ilgili 2 nci maddesinde: ‘Türkiye
Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan
haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.’ hükmüne yer
verilmiştir.
Anayasanın ‘Kanun önünde eşitlik’ ile ilgili 10 ncu maddesinde: ‘Herkes, dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri
sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye,
zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün
işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek
zorundadırlar.’ denilmektedir. Bu yasak, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı
kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını
engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme, eşitliğe aykırılık
oluşturur. Anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil
hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı
kurallara bağlı tutulursa Anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka
bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara
konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz.
Anayasanın ‘Hakimlik ve savcılık teminatı’ ile ilgili 139 ncu maddesinde:
‘Hakimler ve savcılar azlolunamaz, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen
yaştan önce emekliye ayrılamaz, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması
sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz.
Meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar,
görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya
meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki
istisnalar saklıdır.’ hükmü yer almıştır.
Anayasanın ‘Askeri Yargı’ ile ilgili 145 nci maddesinde: ‘Askeri yargı,
askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür. Bu mahkemeler,
asker kişilerin, askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya
askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak
işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.
Askeri mahkemeler, asker olmayan kişilerin özel kanunda belirtilen askeri
suçları ile kanunda gösterilen görevlerini ifa ettikleri sırada veya kanunda
gösterilen askeri mahallerde askerlere karşı işledikleri suçlara da bakmakla
görevlidirler.
Askeri mahkemelerin savaş veya sıkıyönetim hallerinde hangi suçlar ve hangi
kişiler bakımından yetkili oldukları, kuruluşları ve gerektiğinde bu
mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla
düzenlenir.
Askeri yargı organlarının kuruluşu, işleyişi, askeri hakimlerin özlük işleri
askeri savcılık görevlerini yapan askeri hakimlerin mahkemesinde görevli
bulundukları komutanlık ile ilişkileri, mahkemelerin bağımsızlığı, hakimlik
teminatı, askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenir. Kanun ayrıca
askeri hakimlerin yargı hizmeti dışındaki askeri hizmetler yönünden askeri
hizmetin gereklerine göre teşkilatında görevli bulundukları komutanlık ile olan
ilişkilerine de gösterir.’ hükmü yer almıştır.
Milli Güvenlik Konseyinin Anayasanın 145 inci maddesiyle ilgili değişiklik
gerekçesinde de: ‘Savaş ve sıkıyönetim hallerinde askeri mahkemelerin iş
hacminin artması, askeri hakim sayısının sınırlı olması sebepleriyle, bu
mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmesine imkan veren
hüküm ile askeri hakimlerin yargı hizmeti dışında, teşkilatında görevli
bulundukları komutanlık ile olan ilişkilerinin kanunla düzenleneceğini belirten
hüküm, madde metnine dahil edilmiştir. Askeri yargı organlarının kuruluş ve
işleyişleri, askeri hakimlerin özlük işlerinde mahkemelerin bağımsızlığı ve
hakimlik teminatına ilişkin genel hükümlerden aynen yararlanacakları, bunun
yargı hizmetinin bağımsızlığının tabii bir sonucu olduğu benimsenmiş, ancak
asker kişi olmaları ve silahlı kuvvetler bünyesi içerisinde görev yaptıkları
hususları göz önünde tutularak, yargı hizmeti dışındaki ilişkilerinin kanunla
düzenleneceği, bu düzenlemenin sadece bu hususa ait olduğu belirlenmiştir.’
denilmek suretiyle adli ve idari yargı hakimleriyle askeri hakimlerin özlük
işlerindeki eşitlik özellikle vurgulanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 27.04.1993 tarih ve E.1992/37, K.1993/18 sayılı
kararında: ‘...Oysa generallik ve amirallik askerlik mesleğinin rütbesidir.
Yüksek hakimlik tazminatı ise, adından da anlaşılacağı gibi, hakimlik mesleğinde
belirli süreleri doldurmuş ve belirli makamlara gelmiş kişilere görevlerinin
özellikleri göz önünde tutularak yapılmış bir gösterge sıralaması ile öngörülmüş
bir yargı tazminatıdır...’ denilmektedir (Resmi Gazete, tarih:12 Ekim 1995,
Sayı:22431, sayfa:47-48).
Yine, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2004 tarih ve E.2003/57, K.2004/57 sayılı
kararında: ‘...Anayasanın 145 nci maddesinin son fıkrasına ilişkin Milli
Güvenlik Konseyi Anayasa Komisyonunun Değişiklik Gerekçesinde de vurgulandığı
gibi, askeri hakimlerin özlük işlerinde mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik
güvencesine ilişkin genel hükümlerden aynen yararlanmaları, yargı
bağımsızlığının doğal bir sonucudur. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanunu’nun 19.04.2000 gün ve 4564 sayılı Kanunun 1 nci maddesiyle değişik 21
inci maddesi ve 23.05.1968 günlü Subay Sınıflandırma Yönetmeliğinin 3 üncü
maddesi uyarınca Silahlı Kuvvetlerde görevli subaylar iki esas sınıfa
ayrılmışlardır. Bunlardan biri ‘muharip sınıf’ subaylar, diğeri de ‘yardımcı
sınıf’ subaylardır. Askeri hakimler, ikinci sınıfa dahil muvazzaf subaylardır.
Bu nedenle, asker kişi olmaları ve Silahlı Kuvvetler bünyesi içerisinde görev
yaptıkları hususu göz önünde tutularak, yargı hizmeti dışındaki ilişkileri
askerlik hizmetinin gereklerine göre kanunla düzenlenecektir. Askerlik
hizmetinin gereklerinin ise yargı hizmeti yönünden mahkemelerin bağımsızlığı ve
hakimlik güvencesi ilkelerinden önce geldiği düşünülemeyeceği gibi, bu nedene
dayanılarak mahkemelerin bağımsızlığının ve hakimlik güvencesinin zedelenmesine
de izin verilemez. Askeri hakim sınıfı subaylara, diğer subaylardan farklı
tazminat ve ödenek verilmesi hakimlik görevinin gereğidir. Görev tazminatı,
hakimlik görevinin niteliği ve özelliği göz önünde bulundurularak saptandığına
göre rütbe, tazminatın belirlenmesinde etkileyici olmamalıdır. Başka bir
anlatımla, bu tazminat ilgililere, belirli bir rütbede oldukları için değil,
hakim ve savcı oldukları için verilmektedir.’ denilmektedir (Resmi Gazete,
tarih: 29 Temmuz 2004, Sayı: 25537, sayfa:61, 62).
Hukuk Devleti, hukukun üstünlüğü temeline oturur. Bu temel de, ‘kanun önünde
eşitlik’ ana unsurlardan birini oluşturur. Belirtilen esas ve ilkeler ise
ayrıcalığın her türünü reddetmektedir. Yüksek mahkeme olduğu Anayasa ile
düzenlenmiş olan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı kadrosuna atanma ve
fiilen bu görevi sürdürme şartlarını taşıyan davacı ile aynı durumda bulunan
diğer yüksek mahkemelerin başsavcıları ve özellikle de Askeri Yargıtay
Başsavcısının alacağı ‘Yüksek Hakimlik Tazminatı’ yönünden her hangi bir
sınırlama/kademelendirme bulunmadığı halde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Başsavcısına ‘general/amiral’ rütbesinde olmaması halinde daha düşük gösterge
karşılığı ‘Yüksek Hakimlik Tazminatı’ ödeneceği şeklinde bir sınırlandırma
getirilmesi, yapay ve sübjektif bir nitelikte bir düzenleme olup, yapılan
görevin önemine ve üstlenilen sorumluluğun derecesine uygun olarak tanınan
hakkın bütünlüğünü de bozmaktadır.
Hakimlik ve savcılık teminatı, Anayasanın aynı başlığı taşıyan 139 uncu
maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenleme, hakim ve savcıların görevlerinde
herhangi bir düşünce ve fütura kapılmadan tamamen vicdan rahatlığı içerisinde
görevlerini yapabilmelerinin garantisidir. Azlolunamazlık kendileri istemedikçe
Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılmamak, aylık, ödenek ve diğer
özlük haklarından her ne suretle olursa olsun yoksun bırakılmamak, hep
hizmetlerini tarafsız bir surette kanunlara uygun yapabilmelerini sağlamaya
matuftur.
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısına ödenen ‘Hakimlik Tazminatı’
miktarının tespitinde mevzuatta diğer yüksek mahkemelerin başsavcıları için
öngörülen ‘Hakimlik Tazminatı’ göstergesi esas alındığı halde, diğer yüksek
mahkemelerin (Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yargıtay) Başsavcılarının alacakları
‘Yüksek Hakimlik Tazminatı’ ile ilgili her hangi bir sınırlama söz konusu
değilken, aynı şartlara haiz olan davacının alacağı ‘Yüksek Hakimlik
Tazminatı’na ‘general/amiral’ rütbesinde olma yönünden sınırlama getirilmesi,
davacının özlük haklarının bir kısmından yoksun bırakılması anlamına gelir ki,
bu şekilde yapılan düzenleme, davacı açısından hakimlik ve savcılık teminatını
zedeler mahiyette olup, söz konusu kısıtlayıcı hükümlerin Anayasanın yukarıda
belirtilen ‘yargı bağımsızlığı’, ‘hukuk devleti’, ‘adalet anlayışı’, ‘kuvvetler
ayırımı’ ve ‘eşitlik’ ilkelerine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır…”
- Ankara 11. İdare Mahkemesi’nin E.2004/2718 sayılı başvuru kararının gerekçe
bölümü şöyledir:
“…Mahkememizce aynı kadroda görev yapan, aynı yetkileri kullanan ve aynı
sorumluluğu taşıyan kişilerin farklı ‘Yüksek Hakimlik Tazminatı’ ve dolayısıyla
‘Temsil Tazminatı,’ almalarının Anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı olduğu
sonucuna varıldığından, 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinde yer
alan cetvelin 1 numaralı sırasındaki Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı
sözcükleri yanında bulunan ‘General/Amiral rütbesinde olmak şartıyla’ kaydının
ve bağlı olarak Cetvelin ikinci sıra numarasında bulunan ‘Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Başsavcısı’ kelimelerinin iptali için Anayasa Mahkemesine
başvurulmasına ve dosyadaki belgelerin onaylı birer örneğinin anılan Mahkemeye
gönderilmesine, 14.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi…”
III - YASA METİNLERİ
A - İtiraz Konusu Kanun Hükmünde Kararname Kuralı
570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 2. maddesinin iptali istenilen
ibarelerini de içeren 23.1.1987 günlü, 270 sayılı Yüksek Hâkimlik Tazminatı
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinin (A) fıkrası şöyledir:
“A) Askeri Yargıda aşağıda unvanları yazılı görevlerde bulunanlara
hizalarında gösterilen gösterge rakamlarının memur aylıklarına uygulanan katsayı
ile çarpımı sonucu bulunan miktarda Yüksek Hâkimlik Tazminatı ödenir. Bu
tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmaz ve ödemelerde
aylıklara ilişkin hükümler uygulanır. Bu tazminattan yararlananlara ayrıca 926
sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun Ek 18 inci maddesi gereğince
makam tazminatı ödenmez.
Sıra No.
Kadro ve Görev Unvanı
Tazminat Göstergeleri
1.
Askeri
Yargıtay Başkanı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanı, Askeri Yargıtay
Başsavcısı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı (General-Amiral rütbesinde
olmak şartıyla)
15.000
2.
Askeri Yargıtay İkinci Başkanı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı,
Askeri Yargıtay Daire Başkanları ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daire
Başkanları
8.000
3.
Askeri
Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Üyeleri ile Birinci sınıfa ayrıldıktan
sonra bu sınıfta altı yılını tamamlamış ve askeri yüksek yargı organları
üyeliklerine seçilme niteliklerini kaybetmemiş askeri hâkim subaylar
7.000
4.
Birinci sınıfa
ayrıldıktan sonra bu sınıfta üç yılını tamamlamış ve Askeri Yargıtay ile Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi üyeliklerine Seçilme hakkını kaybetmemiş askeri hâkim
subaylar
4.500
5.
Birinci sınıfa
ayrılmış askeri hâkim subaylar
2.000”
B - Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararlarında Anayasa’nın 2., 10., 139., 145. ve 157. maddelerine
dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca 20.6.2005 ve 7.7.2005
günlerinde yapılan ilk inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik
bulunmadığından işin esasının incelenmesine karar verilmiştir.
V - BİRLE?TİRME KARARI
23.1.1987 günlü, 270 sayılı Yüksek Hâkimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin 3. maddesinin (A) fıkrasının 570 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ile değiştirilen cetvelinin (1) numaralı sırasında yer alan “…(General-Amiral
rütbesinde olmak şartıyla)” ibaresi ile (2) numaralı sırasında yer alan “…Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı,…” ibaresinin iptali istemiyle yapılan itiraz
başvurusuna ilişkin 2005/58 Esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki irtibat
nedeniyle 2005/61 Esas sayılı dava ile BİRLE?TİRİLMESİNE, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2005/61 Esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 7.7.2005 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.
VI - ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararları ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Kanun
Hükmünde Kararname kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri
ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp
düşünüldü:
Başvuru kararlarında, Anayasa’da yer alan düzenleme gereğince Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi Başkanı, Başsavcısı, Daire Başkanları ve üyelerinin diğer yüksek
mahkemelerin Başkan, Başsavcı, Daire Başkanı ve üyeleri ile eşit konumda olduğu,
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu’nun 80/a maddesi, Askeri Yargıtay
Kanunu’nun 42. maddesi, Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 106. ve Ek Geçici 2.
maddeleri ile Askeri Hâkimler Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan düzenlemelerde
mali, sosyal ve diğer özlük hakları yönünden Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Başsavcısının Anayasa’ya uygun olarak Askeri Yargıtay Başsavcısı ve dolayısıyla
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile eşit haklara sahip kılındığı, 270 sayılı
Yüksek Hâkimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede ise diğer yüksek
mahkeme başsavcıları yönünden öngörülmeyen bir ayrımın Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Başsavcısı yönünden getirildiği ve bulunduğu rütbeye göre Başsavcının
yüksek hâkimlik tazminatı göstergelerinin farklı rakamlar olarak belirlendiği,
oysa Başsavcının yerine getirdiği Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcılığı
görevi yönünden bulunduğu rütbenin bir öneminin bulunmadığı, farklı rütbelerde
yapılan Başsavcılık görevinin yetki ve sorumluluğunun aynı olduğu, davacının
özlük haklarının bir kısmından yoksun bırakılması anlamına gelen düzenlemenin
hâkimlik ve savcılık teminatını zedelediği ve yargı bağımsızlığı, hukuk devleti,
adalet anlayışı, kuvvetler ayrımı ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu,
belirtilen nedenlerle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısının alacağı yüksek
hâkimlik tazminatının bulunulan rütbeye göre farklılık göstermesi sonucunu
doğuran ve ancak General-Amiral rütbesinde bulunma durumunda diğer yüksek
mahkemeler başsavcıları gibi yüksek hâkimlik tazminatı alınabileceğini öngören
ve bu konuda rütbeye göre ikili bir ayırım gözeten kuralların, Anayasa’nın 2.,
10., 139., 145. ve 157. maddelerine aykırı bulunduğu ileri sürülmüştür.
İtirazlara konu kurallarla, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı’nın
alacağı “Yüksek Hâkimlik Tazminatı”, bulunduğu rütbeye göre farklı biçimde
düzenlenmekte, Başsavcının “General-Amiral” rütbesinde olması halinde tazminat
göstergesinin (15000) olacağı, bu rütbede olmaması halinde ise bu göstergenin
(8000) olacağı öngörülmektedir.
Anayasa’nın 145. maddesinin son fıkrasında, askeri hâkimlerin özlük
işlerinin, mahkemelerin bağımsızlığı, hâkimlik teminatı, askerlik hizmetlerinin
gereklerine göre kanunla düzenleneceği belirtilmektedir. Yargı fonksiyonunun
doğrudan doğruya adaletin gerçekleştirilmesi amacına yönelik niteliği ve hukuki
uyuşmazlıkları kesin olarak çözme özelliği, bu fonksiyonu yerine getiren devlet
organlarının daha güvenceli hale getirilmesini zorunlu kılmış, böylece yargı
organının yasama ve yürütme organları karşısında bağımsızlığı ilkesi kabul
edilirken yargı fonksiyonunu yerine getiren hâkimlerin de diğer kamu
görevlilerinden daha güvenceli bir statüye kavuşturulmaları benimsenmiştir.
Hâkimlik teminatı, yargılama görevinin her türlü baskıdan uzak olarak yerine
getirilmesi amacını güder. Bu teminat yargıca sağlanmış bir ayrıcalık olmayıp,
yargı görevinin gereğidir. Yargı bağımsızlığı, hâkimlerin görevleri dışında
özlük haklarıyla ilgili kişisel bağımsızlığa da kavuşturulmalarını gerektirir.
Anayasa’nın 145. maddesinin son fıkrasına ilişkin Milli Güvenlik Konseyi
Anayasa Komisyonu’nun Değişiklik Gerekçesinde de vurgulandığı gibi, askeri
hâkimlerin özlük işlerinde mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatına
ilişkin genel hükümlerden aynen yararlanmaları, yargı bağımsızlığının doğal bir
sonucudur. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile 357 sayılı
Askeri Hâkimler Kanunu, bu anayasal ilke doğrultusunda askeri hâkimlerin
statüsünü belirlemiştir. Askeri yargı ve yüksek askeri yargı organlarını
düzenleyen Anayasa’nın 145., 156. ve 157. maddelerinde “ortak” bir unsur olarak
yer alan “askerlik hizmetlerinin gerekleri” kavramının nitelik ve etki alanı
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarıyla açıklığa kavuşturulmuştur. Buna göre, adli ve
idari yargı yanında Anayasa’da ayrıca bir askeri yargı sisteminin kabulünü
gerekli kılan “askerlik hizmetlerinin gerekleri”, askerliğe ilişkin yerleşmiş
gelenek ve göreneklerle kurulmuş olan ve özü “disiplin”e dayanan bir düzenin
sürdürülmesi için gerekli görülen bir ilkedir. Anılan anayasal kurallarda
öngörülen “mahkemelerin bağımsızlığı”, “hâkimlik teminatı” ve “askerlik
hizmetlerinin gerekleri” ilkelerinin yaşama geçirilmesi, bunların birarada ve
birbirleriyle uzlaştırılması suretiyle yapılacak bir düzenlemeyle mümkün
olabilir. Böyle bir uzlaşma ve bağdaştırmanın olanaksız bulunması durumunda ise
“askerlik hizmetlerinin gerekleri” esasının, “mahkemelerin bağımsızlığı” ve
“hâkimlik teminatı” ilkelerinin elverdiği ölçüler içinde dikkate alınması
zorunlu olacaktır. Diğer bir deyişle, “askerlik hizmetlerinin gerekleri” ancak
askeri yargının bağımsızlığına ve bu bağımsızlığın güvencesi, dayanağı olan
hâkimlik teminatına dokunmadığı sürece ve o oranda sözkonusu olabilir.
Belirtilen bu açıklamalar ışığında, askeri hâkimlerin subay statüsünde asker
kişi olmalarından kaynaklanan yargı hizmeti dışındaki ilişkilerinin “askerlik
hizmetlerinin gerekleri”ne göre kanunla düzenleneceği doğaldır ve esasen 357
sayılı Askeri Hâkimler Kanunu’nun Ek 10. maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı
Kuvvetleri Personel Kanunu ve 211 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet
Kanunu’nun ilgili hükümleri bu doğrultuda kurallar öngörmüştür. Askeri
hâkimlerin “özlük işleri” kapsamına giren ve hâkimlik görevinin ifası nedeniyle
verilen ödenek, ek gösterge, tazminat gibi ödeme kalemlerinin, mahkemelerin
bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı ile doğrudan bağlantısı nedeniyle, genel adli
yargıya paralel biçimde düzenlenmesi anılan anayasal kuralların doğal gereğidir.
Esasen 357 sayılı Kanun’un 18., 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun Ek
Geçici 2., 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 3., 12.2.2000 günlü, 4505
sayılı Kanun’un 5. ve 631 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 11. maddeleri
ile bu paralellik -itiraz konusu kural dışında- sağlanmakta ve ifa edilen
hâkimlik görevinin gereği olarak askeri hâkim sınıfı subaylara, diğer
subaylardan farklı ödenek ve tazminat verilmesi esası benimsenmektedir. Yapılan
açıklamalar çerçevesinde askeri hâkimlerin “özlük işleri” kapsamında olan ve
salt ifa ettikleri hâkimlik görevleri nedeniyle genel adli yargı mensuplarına
ödenen tutarlara paralel biçimde kendilerine ödenmesi gereken ödenek, ek
gösterge ve tazminat gibi ödeme kalemlerinin “askerlik hizmetlerinin gerekleri”
gerekçe gösterilerek, farklı bir düzenlemeye tâbi tutulması, belirtilen anayasal
ilkelerle bağdaşmaz.
Askeri
Yüksek İdare Mahkemesi, Anayasa’nın “Cumhuriyetin Temel Organları” başlıklı
üçüncü kısmının “Yargı” alt başlıklı üçüncü bölümünde belirtilen yüksek
mahkemeler arasında yer almaktadır. Anayasa’nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi mensuplarının disiplin ve özlük işlerinin mahkemelerin
bağımsızlığı, hâkimlik teminatı ve askerlik hizmetlerinin gereklerine göre
kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Anılan hüküm, 145. maddede yer alan
düzenlemenin bir benzeri olup, bu hükmün anlam ve kapsamının belirlenmesinde,
145. madde gerekçesinin gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi yönünden “askerlik hizmetlerinin gerekleri” ancak mahkemenin
bağımsızlığına ve bu bağımsızlığın dayanağı olan hâkimlik teminatına dokunmadığı
sürece ve o oranda sözkonusu olabilir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin
anayasal yapısı karşısında, “askerlik hizmetlerinin gerekleri” nedenine
dayanılarak, bağımsızlığının ve hâkimlerinin teminatının zedelenmesine yol
açılması hukukça savunulabilir bir tutum olamaz. Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi’nin bağımsızlığını ve hâkimlerinin teminatını koruyacak güvenlik
alanının sınırına dayandığı anda “askerlik hizmetlerinin gerekleri” durur,
durdurulur; artık işlememesi, işletilmemesi gerekir. Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Başsavcısı, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yargıtay Başsavcılarıyla
birlikte, Anayasa’da öngörülen dört yüksek mahkeme Başsavcısından biridir.
Yukarıda belirtilen açıklama ve saptamalar ışığında, Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Başsavcısı’nın “özlük hakları” kapsamında olan “Yüksek hâkimlik
tazminatı”nın, diğer yüksek mahkemeler Başsavcılarına paralel biçimde
düzenlenmesi gerekirken; aynı görevi ifa edecek Başsavcının bulunduğu rütbeye
göre farklı tazminat alması esasını öngören düzenlemenin “askerlik hizmetlerinin
gerekleri” ile açıklanabilmesine imkân yoktur.
Anayasa’nın 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce,
felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun
önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik
ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” denilmektedir. Bu yasak,
birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı
kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için
farklı düzenleme, eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik,
mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar
aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın
öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve
durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik
uygulamalar yapılamaz.
Yüksek hâkimlik tazminatı, 270 sayılı Yüksek Hâkimlik Tazminatı Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname uyarınca hâkimlik mesleğinde belirli süreleri doldurmuş
ve belirli makamlara gelmiş kişilere görevlerinin özellikleri göz önünde
tutularak yapılmış bir gösterge sıralaması ile öngörülmüş bir yargı
tazminatıdır. 270 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesinde adli ve idari
yargı organlarında görevli hâkim ve savcılara, 3. maddesinde de askeri yargıda
görevli hâkim ve savcılara yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesine ilişkin esaslar
getirilmiştir. 270 sayılı KHK incelendiğinde, yüksek hâkimlik tazminatı
göstergelerinin düzenlenmesinde, yapılan işin özelliklerinin gözönünde tutulduğu
anlaşılmaktadır.
Anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesinin (A) fıkrasının 570 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesiyle değiştirilen cetvelinde, askeri
yargıda yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesi öngörülen hâkimlerin kadro ve görev
unvanları beş farklı grupta toplanmıştır. Yüksek hâkimlik tazminatı öngörülen
kadro ve görev unvanlarından her biri, bu gruplardan birinde yer almakta iken bu
durum Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı yönünden farklı şekilde
düzenlenmiş ve bulunduğu rütbeye bağlı olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesi
Başsavcısına iki farklı “kadro ve görev unvanı” grubu içinde yer verilmiştir.
(1) sıra numaralı grupta Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı
(General-Amiral rütbesinde olmak kaydıyla) unvanı yönünden 15.000 tazminat
gösterge rakamı üzerinden, (2) sıra numaralı grupta ise Askeri Yüksek İdare
Mahkemesi Başsavcısı unvanı yönünden 8.000 tazminat gösterge rakamı üzerinden
yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesi öngörülmüştür.
Yüksek hâkimlik tazminatı, hâkimlik görevinin niteliği ve özelliği gözönünde
bulundurularak saptanmakta, hâkim ve savcılar ile askeri hâkimler de bu görevde
bulunmaları nedeniyle yüksek hâkimlik tazminatı almaya hak kazanmaktadır. Bu
nedenle, yüksek hâkimlik tazminatının belirlenmesinde askerlik mesleğine ait
rütbelerin esas alınması olanaklı değildir.
İfa ettikleri yargı görevi gereği yüksek hâkimlik tazminatı alma bakımından
genel adli yargıda görevli diğer hâkimlerle aynı hukuksal durumda bulunan askeri
hâkim sınıfı subaylardan bir bölümüne, rütbeler esas alınarak kıyaslama yapılmak
suretiyle farklı yüksek hâkimlik tazminatı verilmesinin öngörülmesi, “askerlik
hizmetlerinin gerekleri”nden kaynaklanan bir nedene dayanmadığı gibi eşitlik
ilkesine de aykırılık oluşturur.
Açıklanan nedenlerle, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısına ödenecek
yüksek hâkimlik tazminatının belirlenmesinde askeri rütbeyi esas alan 570 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. maddesiyle değiştirilen 270 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 3. maddesinin (A) fıkrasındaki cetvelin, (1) numaralı sırasında yer
alan “…(General-Amiral rütbesinde olmak şartıyla)” ibaresi ile (2) numaralı
sırasında yer alan “… Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başsavcısı,…” ibaresi,
Anayasa’nın 10., 145. ve 157. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.
İtiraz konusu kuralın Anayasa’nın 2. ve 139. maddeleriyle ilgisi
görülmemiştir.
VII - SONUÇ
23.1.1987 günlü, 270 sayılı Yüksek Hâkimlik Tazminatı Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname’nin 3. maddesinin (A) fıkrasının, 20.3.1997 günlü, 570 sayılı Memurlar
ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen
cetvelinin, (1) numaralı sırasında yer alan “... (General-Amiral rütbesinde
olmak şartıyla)” ibaresi ile (2) numaralı sırasında yer alan “... Askeri Yüksek
İdare Mahkemesi Başsavcısı,...” ibaresinin, Anayasa’ya aykırı olduğuna ve
İPTALİNE, 7.2.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verildi.
Başkan
Tülay TU?CU
Başkanvekili
Haşim KILIÇ
Üye
Sacit ADALI
Üye
Fulya KANTARCIO?LU
Üye
Ahmet AKYALÇIN
Üye
Mehmet ERTEN
Üye
Mustafa YILDIRIM
Üye
A. Necmi ÖZLER
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
Üye
Serruh KALELİ
Üye
Osman Alifeyyaz PAKSÜT