dava açma süresinin başlaması için dava açmaya yeterli düzeyde bilgi sahibi olun
Tarih: 31.05.2007 Saat: 05:51
Konu:


Yeni Sayfa 8

D. Altıncı D’nin 23.1.2004 gün ve

E: 2002/3687, K: 2004/387 s.k. 

 

Kararın Özeti

Vekile yapılan tebligatın dava açma süresini başlatmayacağı hk.



Yeni Sayfa 7

 Dava, Trabzon İli, Maçka ilçesi, ... Köyü, ... Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18.maddesi uyarınca gerçekleştirilen parselasyon işlemine ilişkin 27.8.1996 tarihli, 531 sayılı Maçka Belediye Encümeni Kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacının en geç, Maçka Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan davada yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından itiraz edildiği 26.3.2001 tarihinde, dava konusu işlemden haberdar olduğunun kabulü gerektiğinden bahisle, bu tarihten itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7.maddesinde öngörülen 60 günlük süre içinde açılması gereken davanın, 26.2.2002 tarihinde açılmış olması nedeniyle süreaşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

T.C. Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin 2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden başlayacağı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa ilişkin Tebligat Tüzüğünün 51.maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise geçerli olacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bunun tarihin iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.

Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun parselasyon planlarına karşı açılacak davalara ilişkin 12.2.1970 günlü, E:1969/2, K:1970/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, Anayasanın idarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süreaşımının yazılı bildirim tarihinden başlayacağı hükmü karşısında ilan tarihini dava açma süresine başlangıç tarihi kabul etmenin imkansız olduğu, zira Anayasanın temel hukuk kuralları dışında bir konuyu ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu hükmün daha önceki kanunlarda bulunup aynı konuyu düzenleyen hükümlere aykırı olması halinde konuyu yeniden düzenleyen Anayasa hükmünün uygulanmasının tabii olduğu hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi uyarınca yapılan parselasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde, düzenlemeye giren her taşınmaz mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şuyulu imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin konumu gibi hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden, bu planların düzenlemeye tabi tuttukları taşınmaz sahipleri için subjektif ve kişisel işlemler oldukları kuşkusuzdur.

Ayrıca, 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon planlarında da yukarıda belirtilen düzenlemelerin geçerli olduğu açıktır. Bu itibarla idarenin böyle bir işlemi bizzat davacıya 7201 sayılı Yasanın ilgili hükümleri uyarınca tebliğ etmesi gerekmektedir.

Anılan hükümler uyarınca, olayda, Asliye Hukuk Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan davada davacı vekiline tebliğ edilen bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından 26.3.2001 tarihinde yapılan itirazda dava konusu işlemden bahsedilmiş ise de bu kararın davacıya değil, davacının vekiline tebliğ edilmiş olması karşısında, davacının bu tarihte dava konusu işlem hakkında dava açmaya yeterli düzeyde bilgi sahibi olduğunun kabulüne olanak bulunmadığından, bu raporun dava açmaya esas alınamayacağı tabiidir.

Bu nedenle, davalı idarece söz konusu işlemin daha önceki bir tarihte davacıya tebliğ edildiği ispatlanamadığına göre, davacının söz konusu işlemi öğrenme tarihi olarak, dava dilekçesinde belirttiği 28.12.2001 tarihi kabul edilmek suretiyle, bu tarihe göre süresinde açılan bu davanın esasına girilerek bir karar verilmesi gerektiğinden İdare Mahkemesince davanın süreaşımı yönünden reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Trabzon İdare Mahkemesinin 8.5.2002 günlü, E:2002/137, K:2002/268 sayılı kararının BOZULMASINA, 10.120.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 7.530.000 lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



 







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=516