Yeni Sayfa 4
İmar Uygulamaları (Parselasyon ) Sırasında Aynı Yerden İmar Parseli
"İmar Parseli" Verilmesini Engelleyen Zorunluluk Halleri
İmar plânlarının hayata geçirilmesi bakımından en önemli
olan ve geniş bir sahayı ilgilendiren araç ya da yöntem, imar uygulamasıdır.
“İmar Uygulaması" İmar uygulamaları (parselasyon-hamurlaştırma) sırasında, hak
sahiplerinin en önemli yaşadığı sorun ise eski taşınmazının olduğu aynı yerden
parsel verilmesi sorunudur. Burada hak sahiplerine aynı yerden parsel
verilmesini engelleyen nedenleri inceleyeceğiz.
Bu incelemeyi mutlaka okuyunuz.
Yeni Sayfa 3
İmar Uygulamaları (Parselasyon XE "Parselasyon" ) Sırasında Aynı Yerden İmar
Parseli XE "İmar Parseli" Verilmesini Engelleyen Zorunluluk Halleri
İmar plânlarının hayata geçirilmesi bakımından en önemli
olan ve geniş bir sahayı ilgilendiren araç ya da yöntem, imar uygulamasıdır. XE
“İmar Uygulaması" İmar uygulamaları (parselasyon-hamurlaştırma) sırasında, hak
sahiplerinin en önemli yaşadığı sorun ise eski taşınmazının olduğu aynı yerden
parsel verilmesi sorunudur. Burada hak sahiplerine aynı yerden parsel
verilmesini engelleyen nedenleri inceleyeceğiz.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin 1’inci
fıkrasında, imar hududu XE “İmar hududu" içinde bulunan binalı veya binasız
arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın
birbirleri ile yol fazlaları ile kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan
yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar plânına uygun ada ve parsellere
ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti XE “Kat Mülkiyeti" esaslarına
göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescili işlemlerini yaptırmaya
belediyelerin yetkili olduğu hükme bağlanmıştır.
İmar Kanununun 18.
Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi XE "Arazi ve Arsa
Düzenlemesi" ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinde,
düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya
yakınındaki eski parsellere tahsisinin sağlanacağı ana kural olarak
belirtilmiştir. Ancak bu kural her zaman uygulanacak bir kural değildir. Bunun
için koşulların uygun olması gerekir. Eğer koşullar uygun değilse bu kural
uygulanamaz ve artık başka yerden parsel verme durumu söz konusu olur. Aynı
maddenin (b) bendinde ise plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların
tam ve hissesiz bir imar parseline XE “İmar Parseli" intibak ettirilmesinin
sağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
Yine, 2981/3290 sayılı Yasanın 10/c maddesinde,
parselasyonun dağıtım aşamasında, yapıları yeniden doğan imar ada veya
parsel içinde kalanları yapı XE “Yapı" sahiplerine
verileceği hüküm altına alınmıştır.
Anılan Yasa ve yönetmeliklerin hükümlerinin
değerlendirmesinden parselasyon XE “Parselasyon" işlemiyle amaçlananın imar
plânı, plân raporu ve imar yönetmeliği hükümlerine göre imar adasını XE “İmar
Adası" n tüm biçim ve boyutu, yapı XE “Yapı" düzeni, inşat yaklaşma sınırı ve
bahçe mesafeleri, yapı yüksekliği ve derinliği, yerleşme yoğunluğu, taban alanı
XE “Taban Alanı" ve kat alanı sayısı, arazinin kullanma şekli, mülk sınırları,
mevcut yapıların durumu göz önüne alınmak suretiyle sorunsuz, üzerinde yapı
yapmağa elverişli imar parselleri oluşturmak olduğu açıktır.
3194 sayılı Yasanın 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve
Arsa Düzenlemeleri ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin düzenlemeyle
oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki
parsellere tahsisinin sağlanacağı yolundaki 10/a madde hükmü ile, yasa koyucu,
teknik yönden imkan olması halinde taşınmaz sahibine aynı yerden veya yakınından
arsa tahsisini öngörmektedir. Teknik yönden bunun mümkün olmaması halinde başka
bir yerden tahsis XE “Tahsis" yapılması da kaçınılmaz olacaktır.
Bazı hallerde aynı yerden parsel verilmesi yasal
zorunluluktur. 3194 sayılı Yasanın 18. Maddesine İlişkin Yönetmeliğin 8.
maddesinde, imar veya kadastro parselleri üzerine inşa edilmiş ve düzenleme
sırasında plân ve mevzuata göre muhafazasında mahzur bulunmayan bir yapının bir
imar parseli XE “İmar Parseli" içinde bırakılabileceği kurala bağlanmıştır.
Bu hüküm ancak konut olan parseller için geçerlidir. Bahsedilen şekildeki
parselde işyeri olması halinde anılan kuralın uygulanması mümkün değildir.
Nitekim, Danıştay bir kararında aşağıdaki sonuca varmıştır:
“... Dava dosyasında bulunan imar plânı örneklerinden,
uyuşmazlık konusu taşınmazların ayrık nizam 3 katlı ve ayrık nizam 7 katlı
konut alanında kaldığı, işyeri niteliğinde olan davacının fabrika binasının
taşınmazların imar plânındaki tahsis XE “Tahsis" şekline uygun bir yapı
XE “Yapı" niteliği taşımadığı anlaşıldığından, bu yapının müstakil bir
imar parseli XE “İmar Parseli" içinde korunması zorunluluğu
bulunmamaktadır....”
Danıştay, başka bir kararında, davacı payının, kadastral
parselinin bulunduğu yerde oluşturulan imar parseli XE “İmar Parseli" nde
değerlendirilmesi gerekirken, herhangi bir hukuki ve teknik zorunluluk XE
“Teknik Zorunluluk" bulunmadığı halde kendisine bir adada oluşturulan parselden
pay verilmemesi hukuku aykırı bulmuştur.
Danıştay 6. Dairesi başka bir kararında ise, parselasyonun
dağıtım aşamasında hukuki, teknik ve fiili zorunluluk XE “Fiili Zorunluluk" var
ise bu hususların parsel dağıtımın etkileyeceğine karar vermiştir.
D. Altıncı D’nin 28.1.1999 gün ve
E: 1998/426, K: 1999/479 s.k.
Kararın Özeti
İmar Kanununun 18. maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa
Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10/a maddesi hükmü gereği
parselasyon işlemi ile oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki
veya yakınındaki eski parsellere tahsisinin sağlanacağı hk.
Dava, davacının hissedar olduğu .....
Mahallesi, ..... parsel sayılı taşınmazı da kapsayan alanda 3194 sayılı Yasanın
18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmış;
İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu
düzenlenen raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte
incelenmesinden, dava konusu alanda bahçe mesafeleri, parsellerin durumu,
yapılaşma oranı ve yapı yoğunluğu dikkate alındığında davacının 190 m2
hissesinin müstakil parsel haline getirilerek 60 m2 oturma alanlı bir
yapının yapılmasının şehircilik ilkeleri, plânlama esasları ve kamu yararına
aykırı olacağının anlaşıldığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar
verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı Yasanın 18. maddesinin 1. fıkrasında, imar hududu içinde bulunan
binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin
muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya
belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar plânına
uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti
esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re’sen tescil işlemlerini
yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.
İmar Kanununun 18. maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa
Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10/a maddesinde, düzenleme
ile oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki
eski parsellere tahsisinin sağlanacağı, aynı madde (b) bendinde de plân ve
mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline
intibak ettirilmesinin sağlanacağı kuralı yer almaktadır.
Anılan Yasa ve Yönetmelik
hükümlerinin değerlendirilmesinden parselasyon işlemiyle amaçlanan imar plânı,
plân raporu ve imar yönetmeliği hükümlerine göre imar adasının tüm biçim ve
boyutu, yapı düzeni, inşaat yaklaşma sınırı ve bahçe mesafeleri, yapı yüksekliği
ve derinliği, yerleşme yoğunluğu, taban alanı ve kat alanı katsayısı, arazinin
kullanma şekli, mülk sınırları, mevcut yapıların durumu göz önüne alınmak
suretiyle sorunsuz, üzerinde yapı yapmaya elverişli imar parseli oluşturmak
olduğu açıktır.
Dosyanın incelenmesinden
ise dava konusu işlemle davacının 400 m2 alanlı ve üzerinde yapı
bulunmayan 2855 ada, 1 sayılı parseldeki 190 m2 hissesine karşılık
anılan parselin yakınında oluşturulan ve üzerinde bir başka şahısa ait yapı
bulunan 349 m2 alanlı 2863 ada, 8 sayılı parselden 1305/2400 (190 m2)
pay verilerek yapı sahibi ile hisselendirildiği, davacının hissesinin bulunduğu
2855 ada, 1 sayılı parselin ise davacı dışındaki eski hissedarlara (davalı idare
de dahil) müştereken tahsis edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yukarıda anılan Yasa ve Yönetmelik hükümleri gereği
dava konusu parselasyon işlemiyle davacının hissesi oranında müstakil parsel
oluşturmak mümkün olmasa bile kadastral parselinin bulunduğu yerden hisse
verilmesi gerekirken, zorunluluk olmadığı halde üzerinde yapı bulunan bir
parselden hisse verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle ..... İdare Mahkemesinin 30.10.1997 günlü,
E: 1996/ 144, K: 1997/438 sayılı kararının BOZULMASINA.
-
- ·
- -
D. Altıncı D’nin 18.5.1999 gün ve
E: 1998/2676, K: 1999/2714 s.k.
Kararın Özeti
Parselasyonun dağıtım aşamasında hukuki, teknik ve fiili
zorunluluk var ise bu hususların parsel dağıtımını etkileyeceği hk.
Dava, ....., ..... Beldesi, ..... Mahallesinde, 2981 sayılı
Yasanın 10/c maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin eski 4704 parsel
sayılı taşınmaza ilişkin kısmının ve bu parselasyona yapılan itirazın
reddedilmesine ilişkin 2.4.1996 günlü, 130 sayılı belediye encümeni kararının
iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; mahallinde yaptırılan keşif ve
bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve
belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, davacının 3 adet parselinin
parselasyona tabi tutulduğu ve her bir parselden eşit oranda düzenleme ortaklık
payı alınması gerekirken farklı oranlarda alındığı, parsellerin konumları
nedeniyle değerlerinin farklı olduğu, daha değerli yerde bulunan parselden daha
fazla, değersiz yerdeki parselden ise çok daha az oranda düzenleme ortaklık
payı alınarak eşdeğerde tahsis yapılmadığı anlaşıldığından, 4704 parsel sayılı
165 m2 yüzölçümlü değerli yerdeki taşınmaza yeni 357 ada, 1 parsel
numarası verildiği ve 85 m2 yüzölçümlü olarak oluşturulduğu ve bu
değerli parselde oluşan mağduriyetin eşdeğerde olmayan 2968 ve 2985 parsel
sayılı taşınmazlar ile giderilmeye çalışıldığı anlaşıldığından, parselasyonun
eşitlik ilkesine de aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline
karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 4704, 2968 ve 2985 parsel
sayılı üç adet taşınmazının parselasyon işlemi kapsamında bulunduğu, toplam
yüzölçümü 1096 m2 olan taşınmazlardan, yöre için hesaplanan %20
oranında toplam 226.90 m2’lik düzenleme ortaklık payı alındıktan
sonra kalan 881.56 m2’lik taşınmazın eski yerlerinde oluşturulan
parsellerin müstakil olarak tahsis edilmesi suretiyle karşılandığı, fazladan
verilen 11 m2’lik kısım için ise davacı aleyhine ipotek tesis
edildiği anlaşılmaktadır.
4704 parsel sayılı
taşınmazın daha değerli bir konumda bulunduğu, bu yerden düzenleme ortaklık
payı alındıktan sonra 131.18 m2 pay kalmış ise de, eski taşınmazın
büyük bir kısmının yol alanında kalmış olması nedeniyle yol alanı dışında kalan
kısmının daha küçük bir parsel haline getirildiği ve 85 m2’lik
müstakil bir imar parseli olarak davacıya tahsis edildiği, eksik verilen 46.18 m2’lik
kısmının ise yol alanında kalmış olması nedeniyle eski yerinden verilmesi
olanağı bulunmadığından ve başka bir yerden verilmesinin zorunlu olduğu, bu
nedenle, aynı düzenleme alanında bulunan davacıya ait eski 2968 ve 2985 parsel
sayılı taşınmazlarla birlikte değerlendirildiği ve bu taşınmazların bulunduğu
yerde oluşturulan ve müstakil olarak davacıya tahsis edilen 378 ada, 11 parsel;
378 ada, 12 parsel; 378 ada 13 parsel ve 363 ada 3 parsel sayılı taşınmazlara
ilave edildiği anlaşılmıştır.
Bu durum karşısında, düzenleme ortaklık payının yöre için,
hesaplanan %20 oranında ve her parselden eşit oranda alındığı, eski parsellerin
bulunduğu yerde oluşturulan yeni imar parsellerinin müstakil olarak davacıya
tahsis edildiği, fazladan verilen 11 m2’lik kısım için ipotek tesis
edildiği açık olduğundan ve parselasyon işleminde mevzuata aykırılık
bulunmadığından, dava konusu işlemlerin iptali yolundaki idare mahkemesi
kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Bursa 2. İdare Mahkemesinin 31.12.1997
günlü, E: 1996/339, K: 1997/1115 sayılı kararının BOZULMASINA.
-
- ·
- -
D. Altıncı D’nin 23.12.1999 gün ve
E: 1998/5820, K: 1999/6845 s.k.
Kararın Özeti
Düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra geriye kalan alan
için hukuki ve teknik zorunluluk yok ise aynı yerde oluşan parsele
hisselendirme yapılması gerektiği hk.
Dava, ..... İli, ..... İlçesi, ..... Köyü, ..... Mevkii, 14
pafta, 1492, 1493, 1498 ve 1499 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak 3194
sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali
istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dava konusu parselasyon işlemi ile
davacıya ait taşınmazlardan daha önce yapılan terkler de göz önünde
bulundurularak yasal oranda düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kadastral
parsellerin bulunduğu yerde oluşturulan 3117 m2 yüzölçümlü 8568 ada,
1 sayılı parselde tahsis yapılmasına olanak varken hiçbir teknik zorunluluk
bulunmadığı halde eski yerlerinden uzakta bulunan 8573 ada, 2 sayılı parselde
211/2400 oranında hisse tahsis edildiği, bu durumda davacının düzenleme ortaklık
payı alındıktan sonra kalan 518 m2 yeri karşılığında imar plânı
uyarınca 2000 m2’den az parsel büyüklüğü olmaması nedeniyle müstakil
parsel verme olanağı bulunmasa dahi kadastral parsellerinin bulunduğu yerde
oluşturulan imar parselinde hissedar yapılması gerekirken hukuki ve teknik bir
zorunluluk bulunmadan başka bir yerde hisseli parsel tahsisine ilişkin dava
konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar
verilmiş; bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali
yolundaki temyize konu ..... 2. İdare Mahkemesinin 18.6.1998 günlü, E: 1997/483,
K: 1998/536 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.
maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından
bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının ONANMASINA.
-
- ·
- -
D. Altıncı D’nin 21.5.1990 gün ve
E: 1989/239, K: 1990/1008 s.k.
Kararın Özeti
İdare Mahkemesince; parselasyon işlemi “yeni oluşan imar
parsellerinin mümkün mertebe aynı yerde veya yakınındaki eski parsellere
tahsisinin sağlanacağı” kuralına uyulmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş ise de
aynı yerden parsel tahsisinin mümkün olup olmadığı ve düzenleme ortaklık
paylarının parseller arasında eşit dağıtılıp dağıtılmadığı hususları
incelenmeden karar verilmesinde isabet görülmediği hk.
Dava, ....., 39 pafta, 626
ada, 15 parsel sayılı taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca
düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin 22.3.1988 günlü, 750 sayılı belediye
encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince davacının 626
ada, 15 parsel sayılı taşınmaza karşılık, İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca
yapılacak arazi ve arsa düzenlemeleri ile ilgili Yönetmeliğin yeni oluşan imar
parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere
tahsisinin sağlanacağı hükmüne aykırı olarak, yeni oluşan B adası, 3 no.lu
parselden 10 m2, C adası 1 no.lu parselden 46.52 m2 olmak
üzere hisseli parsel verilmesinde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle
işlem iptal edilmiş ve bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı Yasanın 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve
Arsa Düzenlemeleri ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin düzenlemeyle
oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki
parsellere tahsisinin sağlanacağı yolundaki 10/a madde hükmü ile, yasa koyucu,
teknik yönden imkan olması halinde taşınmaz sahibine aynı yerden veya yakınından
arsa tahsisini öngörmektedir. Teknik yönden bunun mümkün olmaması halinde
taşınmaz sahibine başka bir yerden tahsis yapılması da kaçınılmaz olacaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda da, davacının taşınmazına karşılık
aynı yerde tahsis yapılmaması nedenleri yukarıda belirtilen hususlar göz önünde
bulundurularak araştırılmadan salt yönetmelik maddesinin lafzına bakılarak ve
düzenleme ortaklık paylarının düzenlemeye tabi parseller arasında eşit olarak
alınıp alınmadığı hususunu incelemeden iptal kararı verilmesinde ve davacının
tazminat davasından vazgeçme istemi hakkında bir karar verilmemesinde isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, eksik incelemeye dayalı temyize konu
..... İdare Mahkemesinin 2.11.1988 günlü, E: 1988/381, K: 1988/959 sayılı
kararının BOZULMASINA.
-
- ·
- -
Kayseri İd. Mah.’nin 8.10.2001 gün ve
E: 2001/470, K: 2001/1074 s.k.
Kararın Özeti
AAD Yönetmeliğinin 10/a maddesi uyarınca mümkün ise aynı yerden
tahsis yapılması gerektiği hk.
Dava, mülkiyeti Hazineye ait ..... İli ..... Kasabası, .....
Mevkiinde bulunan 4475 parsel sayılı 6680 m2’lik taşınmazda 3194
sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin
dayanağı ..... Belediye Encümeninin 27.2.2001 günlü ve 12 sayılı kararının
iptali istemi ile açılmıştır.
3194 sayılı Yasanın 18. maddesinin 1. fıkrasında, belediye ve
mücavir alanın imar hududu içinde bulunan binalı ve binasız arsa ve arazileri
malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile,
yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle
birleştirmeye, bunları yeniden imar plânına uygun ada veya parsellere ayırmaya
müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya
ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu kurala
bağlanmıştır. 3194 sayılı Kanunun 19’uncu maddesiyle de, parselasyon plânlarının
hazırlanması ve tesciline ilişkin hususlar belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 2 Kasım 1985 günlü ve 18916 mükerrer sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan İmar Kanununun 12. maddesi uyarınca Yapılacak Arazi
ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmelik ile de anılan
maddenin uygulanmasına yönelik ayrıntılı düzenleme yapılmış olup, bu
Yönetmeliğin 10/3 maddesinde “düzenleme ile oluşacak parsellerin mümkün mertebe
aynı yerdeki veya yakınındaki parsele tahsisi sağlanır”, hükmüne yer
verilmiştir.
Anılan Yasa ve Yönetmelik hükümlerinin değerlendirilmesinden
parselasyon işlemiyle amaçlanılan binalı veya binasız arazi ve arsaların plân
ve mevzuata uygun şekilde imar adasının tüm biçim ve boyutu, yapı düzeni, inşaat
yaklaşma sınırı ve bahçe mesafeleri, yapı yüksekliği ve derinliği, yerleşme
yoğunluğu, taban alanı ve kat alanı katsayısı, arazinin kullanma şekli, mülk
sınırları, mevcut yapıların durumu göz önüne alınmak suretiyle üzerinde yapı
yapmaya veya tespit edilmiş olan diğer kullanma şekillerine uygun duruma
getirilmesi, maliklerin düzenlemeden sonra sahip olması gereken parsel
yüzölçümlerinin belirlenmesi, oluşacak imar parsellerinin mümkün olduğu kadar
aynı yerdeki eski parsel sahibine tahsisi, plân ve mevzuata göre korunabilecek
yapıların tam ve şuyusuz bir parsele rastlatılması, bunların uygulanmasında veya
mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden küçük olması veya
diğer teknik hukuki nedenlerle bağımsız parsel verilmemesi halinde bu
parsellerin yerine mümkün olduğu kadar aynı şart ve değerle şuyulu parsel
verilmesi olduğu açıktır.
Dava dosyasının
incelenmesinden; mülkiyeti Hazineye ait ..... İli ..... Kasabası .....
Mevkiinde bulunan 4475 parsel sayılı 6680 m2 yüzölçümlü taşınmazın
imar plânında okul alanı olarak gözükmekte iken ..... İl Milli Eğitim
Müdürlüğünün talebi üzerine ilköğretim okulu yaptırılmak üzere Milli Eğitim
Bakanlığına tahsis edildiği, aynı yerle ilgili olarak davalı belediye meclisinin
9.2.2001 tarih ve 2 sayılı kararı ile imar plânında değişiklik yapılarak
ilköğretim alanının kaldırıldığı ve imar plânında aynı Belde ..... Mahallesi 190
ada 1 parselin ilköğretim alanı olarak ayrıldığı ve buna bağlı olarak davalı
belediye encümeninin 27.2.2001 günlü ve 2001/12 sayılı kararı ile çekişmeli
taşınmazı da kapsayan alanda 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar
uygulaması yapılması üzerine bu işlemin iptali istemi ile bakılmakta olan
davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda; dava konusu
uygulama sonrasında oluşan parselasyon cetvelleri ile ekli kroki ve plânların
birlikte incelenmesinden; davacı idarenin imar plânında ilköğretim alanı olarak
gözüken 4475 parsel sayılı ve 6680.00 m2 yüzölçümlü taşınmazın
maliki olduğu, uygulama sonrasında ise davacı idareye 190 ada 1 parselin
müstakil olarak tahsis edildiği ve Düzenleme Ortaklık Payı adı altında herhangi
bir kesinti yapılmadığı, tahsis edilen yeni parsel ile eski parselin birbirine
uzak olduğu, uygulama öncesi durumda davacı idarenin maliki olduğu 4475 sayılı
parsel belde merkezinde bulunmakta iken uygulama sonrası tahsis edilen 190 ada 1
parselin ise beldenin gelişme alanı olarak tanımlanan bölgesinde yer aldığı,
anılan Yönetmeliğin 10/a maddesinde öngörülen “düzenleme ile oluşacak imar
parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki ve yakınındaki eski parsellere
tahsisi sağlanır” hükmüne uyulmama gerekçesinin davalı idare tarafından ortaya
konulmadığı, 4475 parselin yeni durumda büyük bir kısmının mülkiyeti davalı
idareye ait olan parsellere dönüştürüldüğü, imar uygulamasının bu şekilde
yapılmasını gerektirecek teknik ya da başka bir yönden herhangi bir zorunluluğun
söz konusu olmadığı anlaşılmakta olup, dava konusu edilen ..... Belediye
Encümeninin 27.2.2001 günlü ve 12 sayılı kararı ile yapılan imar uygulamasında
ilgili mevzuat hükümlerine ve dağıtımda gözetilmesi gereken hakkaniyet ilkesine
uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu parselasyon işleminin
İPTALİNE.
-
- ·
- -
D. Altıncı D’nin 22.10.2003 gün ve
E: 2002/2374, K: 2003/5072 s.k.
Kararın Özeti
Davacıya, imar plânında konut alanına isabet eden kadastral
parselinin bulunduğu yerden parsel tahsis edilmemesinin, 18. madde Uygulama
Yönetmeliğinde öngörülen imar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımındaki
esaslar çerçevesinde incelenmesi gerektiği hk.
Dava, davacıya ait ....., ..... Mahallesinde bulunan 31 pafta,
45 ada, 29 parsel sayılı taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca
parselasyon işlemine tabi tutulmasına ilişkin 20.8.1996 günlü, 1619 sayılı
belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince,
Danıştay Altıncı Dairesinin 17.1.2000 günlü, E: 1999/3, K: 2000/89 sayılı bozma
kararına uyularak yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda
düzenlenen rapora ek raporla dosyanın birlikte değerlendirilmesinden, dava
konusu 29 sayılı parselin düzenlenme öncesi alanının 75.00 m2
olduğu, %35 oranında düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra %28 oranında kamu
tesis alanına, %37 oranında 27.75 m2 imar parseline tahsis yapıldığı,
29 parsel üzerindeki kargir binanın imar mevzuatına göre tam ve hissesiz bir
imar parseline tekabül edecek konum ve büyüklükte olmadığından 3194 sayılı
Yasanın 18. maddesi Uygulama Yönetmeliğinin 8. maddesine göre değerlendirilme
olanağı bulunmadığının anlaşıldığı, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı
tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı
tarafından dava dilekçesinde 31 pafta, 45 ada, 29 sayılı kadastral parselinin
plânda konut alanında kaldığı, dava konusu uygulamayla da kadastral parselinin
bulunduğu belediye ve üçüncü kişiler adına tahsis edildiği, kendilerine de
kadastral parseline uzakta bulunan 3156 ada, 1 parsel sayılı taşınmazdan hisse
tahsis edildiği ileri sürülerek dava konusu parselasyon işleminin iptalinin
talep edildiği anlaşıldığından, davacıya kadastral parselinin bulunduğu yerden
tahsis yapılmama gerekçesinin 18. Madde Uygulama Yönetmeliğinde öngörülen imar
parsellerinin oluşturulması ve dağıtımındaki esaslar çerçevesinde Mahkemece
yeniden konusunda uzman üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak üç kişilik
bilirkişi kuruluna incelettirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, İdare Mahkemesi kararında
isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ..... İdare
Mahkemesinin 9.11.2001 günlü, E: 2001/ 956, K: 2001/1255 sayılı kararının
BOZULMASINA.
İmar uygulamalarında, parsel oluşturma ve dağıtım
sırasında, hak sahiplerine aynı yerden parsel verilmesini önleyen nedenler
vardır. Öncelikle, eğer taşınmazın imar plânına göre yol, yeşil alan gibi
düzenleme ortaklık payı XE “Düzenleme Ortaklık Payı" ile elde edilebilecek
sahalara rastlaması halinde bu alanlarda zaten imar parseli XE “İmar Parseli"
oluşturulamayacağından aynı yerden parsel verilmesi mümkün değildir.
Yine, imar plânı uyarınca ayrılıp, imar uygulaması XE “İmar
Uygulaması" sırasındada AAD Yönetmeliğinin 12. maddesi uyarınca ileride
kamulaştırma yapılmak üzere pay verilen alanlarda da imar parseli XE “İmar
Parseli" oluşturulamayacağından, aynı yerden parsel verilme ilkesi uygulanamaz.
Taşınmaz imar plânında başka alanlara da tahsis XE “Tahsis" edilmiş olabilir.
Biz bu durumu hukuki zorunluluk XE “Hukuki Zorunluluk" ile açıklıyoruz.
Bir yargı yerince, imar plânında park alanında kaldığından
bahisle korunması mümkün olmayan binanın bulunduğu yerin sahibine verilmeyip,
aynı yapı XE “Yapı" adası XE “Yapı Adası" içerisinde boş olan bir başka parsel
verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığına karar vermiştir.
“...Bu durumda,
davacıya ait taşınmazın imar plânında park alanında bulunduğundan, ilgilinin
ruhsatsız binasının korunmasının mümkün olmaması nedeniyle adı geçene aynı
yapı XE “Yapı"
adası XE “Yapı Adası"
içinde, boş olan bir başka
parsel verildiğinden, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca yapılıp
dava konusu edilen imar uygulamasın XE “İmar Uygulaması"
a ilişkin işlemde yukarıda
anılan mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
Danıştay bir kararında, imar plânında yolda kalan taşınmaza
göre daha küçük bir parsel verilmesini hukuka aykırı bulmamıştır.
“...parselasyon XE “Parselasyon"
plânı davacıların hisseleri
açısından değil, diğer taşınmaz sahiplerine de yukarıda belirtilen yönetmelik
hükümlerine göre dağıtım yapılması gerekeceğinden, davacıların büyük bir kısmı
yolda kalan taşınmazları için daha küçük bir parselin müstakil olarak verilmesi
veya tüm hissenin tek bir parsele verilmemesi gerektiği iddiaları dava konusu
parselasyon plânını sakatlayıcı nitelikte görülmemiştir.”
Danıştay başka bir kararında ise,
156 m2 alanlı kadastro parselin XE “Kadastro Parseli" in büyük bir
kısmının yolda kalması nedeniyle aynı yerden parsel verilmesinin mümkün
olmadığına ve düzenleme sonucu oluşan parsellerin davacıların hisselerinden
büyük olması karşısında iki ayrı parselden hisse verilmesinde isabetsizlik
bulunmadığına hükmetmiştir.
D. Altıncı D’nin 22.10.1992 gün ve
E: 1991/402, K: 1992/3869 s.k.
Kararın Özeti
İmar plânında yeşil alana tahsisli olan
davacı taşınmazına karşılık parselasyon sonucu oluşan bir parselin 2/3 ünün
verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı nedeniyle mahkemece, düzenlenen
bilirkişi raporunda düzenleme öncesi imar plânında yeşil alana tahsisli davacı
parselinin daha değerli olduğunun belirtildiği gerekçe gösterilerek düzenleme
işleminin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği hk.
Dava, ..... İlçesi, ..... Mahallesi, 329 ada, 36 parsel sayılı taşınmazı da
kapsayan 20.1.1987 günlü, 96 sayılı Belediye Encümeni kararıyla kabul edilen
parselasyon plânının bu taşınmazla ilgili kısmının iptali istemiyle açılmış,
İdare Mahkemesince; taşınmazın 26.9.1986 günlü, 3 sayılı Belediye Meclisi
kararıyla yapılan imar plânı değişikliği sonucu konut alanından çıkartılarak
yeşil alan olarak ayrıldığı, daha sonra yapılan parselasyon plânı ile davacıya
yeşil alana ayrılan 36 parsel sayılı taşınmaza karşılık aynı adada 10 parselin
2/3 hissenin verildiği, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi
sonucunda düzenlenen raporda; davacının 424 m2 büyüklüğünde, üzerinde
müstakil konut yapmaya uygun ve mülkiyeti yalnız kendisine ait bir parsele
sahip iken, düzenleme ile 546 m2 büyüklüğünde yeni düzenlenen imar
yoluna yaklaşık 45˚’lik bir açı ile gelen, genişliği arka cephede 14 m, bir
kenar uzunluğu 32.05 m, diğer kenar uzunluğu 45.54 m olan ve boyutları
itibarıyla yalnızca her katta bir konut yapılmasına olanak sağlayan bir parsele
ortak ettirildiği, plânın parselasyon ilkeleri ve kamu yararı açısından doğru
görülmekle birlikte plânlama teknikleri ile bağdaşmadığı, imar parsellerinin
davacıya da tek başına bir imar parseli verilebilecek şekilde düzenlenerek
davacının kaybettiği daha iyi ve değerli konumdaki arsanın telafi edilebileceği
ve hakkaniyet ilkesine böylece ulaşılabileceğinin belirtildiği, bilirkişi
raporunun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu, bu durumda plânlama
teknikleri ile hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı olduğu gerekçesiyle
parselasyon plânının dava konusu taşınmazla ilgili kısmının iptaline karar
verilmiş, bu karar davalı belediye vekilince temyiz edilmiştir.
Olayda, davaya konu taşınmazın,
26.9.1986 günlü, 3 sayılı Belediye Meclisi kararıyla imar plânında değişiklik
yapılarak yeşil alana tahsisli olduğu, yapılan düzenleme ile düzenleme alanında
%22.28 oranında düzenleme ortaklık payı alındığı, yasal sınırlar içinde kalan
düzenleme ortaklık payı çıkarıldıktan sonra davacıya ait parselin kalan kısmına
karşılık aynı adada oluşturulan ve konut alanında kalan 10 sayılı parselin 2/3
hissesinin tahsis edildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Karara dayanak alınan bilirkişi raporunda ise, uyuşmazlık konusu parselin
düzenleme öncesi ve sonrası konumu göz önüne alınmaksızın davacının düzenleme
öncesinde imar plânında yeşil alana tahsisli parselinin daha değerli olduğu
kabul edilip, müstakilen bir imar parseli verilebilecek şekilde düzenleme
yapılarak davacının uğradığı zararın telafi edilebileceği, 10 sayılı parselin
2/3 hissesinin davacıya tahsis edilmesinde plânlama teknikleri ve hakkaniyet ve
eşitlik ilkelerine aykırı davranıldığı sonucuna ulaşılmıştır.
Oysa, dava konusu parselin düzenleme öncesi tümüyle yeşil alana tahsisli olduğu
ve bu haliyle kamulaştırılması gerektiği göz önüne alındığında, imar plânında
konut alanında kalan 10 sayılı parselin teknik zorunluluk nedeniyle 2/3
hissesinin tahsis edilmesi karşısında davacının değer kaybı yönünden
mağduriyetinin söz konusu olamayacağı açıktır.
Bu itibarla düzenleme işleminde
mevzuata aykırılık bulunmadığı halde niteliği yukarıda açıklanan eksik inceleme
ürünü bilirkişi raporuna dayanılarak işlemin iptalinde usul ve yasaya uyarlık
bulunmamaktadır.
-
- ·
- -
D. Altıncı D’nin 22.2.1989 gün ve
E: 1988/1763, K: 1989/409 s.k.
Kararın Özeti
156 m2 alan kadastro
parselinin büyük bir kısmı yolda kaldığı nedeniyle aynı yerden parsel
verilmesinin mümkün olmadığı, düzenleme sonucu oluşan parsellerin davacıların
hisselerinden büyük olması karşısında iki ayrı parselden hisse verilmesinde
isabetsizlik bulunmadığı hk.
Dava, davacıların hissedarı oldukları
....., ....., ..... ada, ..... parsel sayılı taşınmazın 3194 sayılı Yasanın 18.
maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle
açılmış, İdare Mahkemesince, davacıların taşınmazından %26 oranında düzenleme
ortaklık payı alındıktan sonra kalan 115 m2 yerlerine karşılık yeni
oluşan imar adasının 1 ve 2 sayılı parsellerinden hisse verildiği, ancak yeni
oluşan imar adasında davacılara müstakil verilebilecek parseller var iken iki
parselde hisseli yer verilmesinin gerekçelerinin ortaya konmadığı nedeniyle
iptal edilmiş ve bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
İmar Kanununun 18. maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa
Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin (a)
bendinde, düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki
veya yakınındaki eski parsellere tahsisin sağlanacağı, (b) bendinde de, plân ve
mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline
intibak ettirilmesi gerektiği kuralı yer almıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, kadastral durumu itibariyle
156 m2 olan davacılara ait ..... parsel sayılı taşınmazın düzenleme
nedeniyle büyük bir kısmının yolda kalması nedeniyle düzenlemeden sonra aynı
yerde yer verilmesinin mümkün olmadığı, düzenlemeden sonra meydana gelen
parsellerin de davacıların hisselerinden büyük olması karşısında yeni oluşan
imar adasının ..... ve ..... sayılı parsellerinden hisse verildiği anlaşılmış
olup, yapılan düzenlemenin İmar Kanununun 18. maddesi ve bu maddenin
uygulanmasına ilişkin yönetmeliğe uygun olarak gerçekleştirildiği
anlaşılmıştır.
Parselasyon plânı davacıların hisseleri açısından değil,
düzenlenen tüm adalar açısından incelendiğinde, diğer taşınmaz sahiplerine de
yukarıda belirtilen Yönetmelik hükümlerine göre dağıtım yapılması
gerekeceğinden, davacıların büyük bir kısmı yolda kalan taşınmazları için daha
küçük bir parselin müstakil olarak verilmesi veya tüm hissenin tek bir parselden
verilmemesi gerektiği iddiaları dava konusu parselasyon plânını sakatlayıcı
nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle dava konusu işlemin iptali yolundaki .....
İdare Mahkemesinin 7.6.1988 günlü, E: 1988/93, K: 1988/349 sayılı kararında
yukarıda belirlenen yasal düzenlemeye uyarlık bulunmadığından BOZULMASINA.
İmar uygulamasının XE “İmar Uygulaması" dağıtım aşamasında
aynı yerden imar parseli XE “İmar Parseli" verilebilmesi için zorunlu kriter
bu alanın imar plânıyla konuta tahsis XE “Tahsis" edilmiş olması gerekir.
Taşınmazın bulunduğu alan imar plânıyla konut alanına ayrıldığı takdirde, aynı
yerden parsel verilmesini engelleyen sebebi, teknik zorunluluk XE “Teknik
Zorunluluk" ile açıklıyoruz. Teknik zorunluluk, XE “Teknik
Zorunluluk" kadastro parselini XE “Kadastro Parseli" n imar plânına isabet
ettiği yer, konut alanına tahsisli olduğu halde, burada oluşturulacak imar
parseline tahsis yapılması aşamasında aynı yerde bulunan diğer kadastro
parsellerinin birlikte değerlendirilmesi gereğinden kaynaklanmaktadır. Aynı
şekilde, aynı yerden parsel verilememesi halinde en yakın yerdeki parselden
verilememe hali de teknik zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Bu da daha çok
yukarıda bahsedilen umumi hizmet alalarına ve kamu tesislerine isabet eden
sahalarda bulunan taşınmazlar için geçerlidir. Bu kadastral parsellere yasal
zorunluluk nedeniyle aynı yerden imar parseli verilmesi olanağı yok iken, en
yakınında oluşturulan imar parselinden de yer verilmemesini teknik
zorunluluğa bağlamaktayız.
Bazen de, büyük bir alana sahip olan hak sahibin XE "hak
sahibi" e bir miktar parsel tam olarak verilirken, geriye kalan kısımlara aynı
yerden ya da yakınından yer verilememektedir. İşte böyle durumlarda, parsel
dağıtım konusunu uygulamaya giren diğer taşınmazlarla birlikte değerlendirmek
gerekir. Yani, tek bir kadastral parselin alan ve durumuna bakılarak doğru bir
sonuca ulaşmamız mümkün olamaz. Çünkü bir taşınmazdan üretilebilecek parsel
kadar imar parseli XE “İmar Parseli" nin bu kişiye verilmesi halinde diğerlerine
parsel verilemeyebilir.
Aynı yerden parsel tahsisinin mümkün olup olmadığının
denetiminin ise açılan davalar üzerine yargı yerlerince yapılması
gerekmektedir.
Nitekim, bu husus Danıştay kararında şu şekilde
açıklanmaktadır:
“...Yukarıda yer alan Yasa
hükmü uyarınca yapılacak parselasyonda, binalı ve binasız, arazi ve arsaların,
plân ve mevzuata uygun şekilde inşaata veya tespit edilmiş olan diğer kullanma
şekillerine uygun duruma getirilmesi, maliklerin düzenlemeden sonra sahip
olması gereken parsel yüzölçümlerinin belirlenmesi, oluşacak imar
parsellerinin mümkün olduğu kadar aynı yerdeki eski parsel sahibine tahsisi,
plân ve mevzuata göre korunabilecek yapıların tam ve şüyusuz bir parsele
rastlatılması, bunların uygulanmasında veya mal sahibine tahsis XE “Tahsis"
edilen miktarın bir imar parselinde XE “İmar Parseli" n küçük olması
veya diğer teknik ve hukuki nedenlerle bağımsız parsel verilememesi halinde, bu
parsellerin yerine mümkün olduğu kadar aynı şart ve değerlerle şüyulu parsel
verilmesi amaçlanmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden,
mahkemece, dava konusu parselasyon XE “Parselasyon" işlemiyle
davacının kadastral parseline karşılık teknik zorunluluklar XE
“Teknik Zorunluluk" nedeniyle tüm parsellerin aynı
yerden verilemediği, mümkün mertebe bulunduğu yerden ya da yakınındaki
parsellerden tahsis XE “Tahsis" yapıldığı anlaşıldığından bahisle
işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılmakta ise de teknik zorunluluk
kavramından neyin kastedildiği açıkça belirtilmediğinden mahkeme kararında
isabet görülmemiştir...”
Teknik zorunluluk XE “Teknik
Zorunluluk" nedeniyle, hak sahibine XE "hak sahibi" alanına karşılık olarak
tam parsel verildikten sonra geriye kalan ve tam bir parsel için yeterli
olmayan miktar için mümkün ise parçalanmadan bir imar pareline hisseli olanak
aktarılması gerekir. Eğer, diğer taşınmazların durumu da göz önüne
alındığında, bu mümkün değil ise, o zaman parçalar halinde diğer paresellere
hisse olarak aktarılabilir. Bu konuda idarenin daha serbest davranabileceğini
düşünmekteyiz. Yeter ki, bağımsız bir imar parseli XE “İmar Parseli" olabilecek
kadar büyük olan alanın parçalara bölünerek, başkalarına ait parsellere dağıtımı
yapılmasın.
İmar uygulamalarına
karşı açılan davalarda, hak sahiplerince kendilerine aynı yerden parsel
verilmediği, yakınından da verilmediği, verilen yerin ise eşdeğer olmadığı,
bununla birlikte başka yerlerdeki taşınmazlara karşılık üçüncü kişilere yer
verildiği, halbuki teknik zorunluluk XE “Teknik Zorunluluk" olmadığı gibi
iddiaların yapılması durumunda, bu hususun uygulamaya giren diğer tüm
taşınmazların dağıtımının da incelenerek iddianın araştırılması gerekir.
Uygulama alanında taşınmazların fazla olması ve karışık bir durum arz etmesi
halinde yargı yerince bu işlemin uzmanı olan bilirkişilere başvurması daha
sağlıklı bir çözüm olacaktır.
Danıştayın, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. Maddesi
Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi XE "Arazi ve Arsa Düzenlemesi"
ile ilgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10/a maddesi uyarınca, düzenlemeyle
oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski
parsele tahsisisin sağlanacağı kuralına ilişkin yorumu aşağıdaki şekilde
olmuştur.
“... Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 50.000 m2
yüzölçümlü taşınmazının düzenlemeye tabi tutulması sonucu taşınmazın %31’i
oranında 1537 m2’lik kısmının düzenleme ortaklık payı XE “Düzenleme
Ortaklık Payı" olarak alındığı, kalan miktarın 2848 m2’lik
kısmının müstakil parsel olarak eski yerinden tahsis XE “Tahsis"
edildiği, 348 m2’nin ise farklı yerlerdeki parsellere
hisselendirilmek suretiyle verildiği, uyuşmazlığın çözümü için İdare
Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelmesi sonucu düzenlenen raporda, bu tarz
düzenlemenin taşınmazlarının tamamı umumi hizmetlere ayrılan taşınmaz
maliklerine konut alanından taşınmaz sağlamaya yönelik olduğu, davacıya kendi
yerinden yer tahsisisin mümkün olduğu, bu durumun ise yönetmelik hükmüne
uygun bulunmadığı görüşüne yer verilmesi nedeniyle, mahkemece düzenleme
işleminin mevzuata aykırı bulunarak iptal edildiği anlaşılmıştır.
Ancak, yukarıda yazılı yönetmelik hükmü mutlak
uygulanması gerekli bir kural içermemekte, mümkün olması halinde düzenleme ile
oluşacak imar parsellerinin aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsele
tahsisinin sağlanmasını öngörmektedir.
Bu durumda, eski taşınmazının bulunduğu yerde 8 müstakil
parsel tahsis XE “Tahsis" edilen davacıya, kalan %10 oranındaki kısmın
başka yerlerden tahsisinin mevzuata aykırı bulunmaması nedeniyle işlemi iptal
eden temyize konu mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir...”.
Danıştay bir kararında iki adet taşınmazı uygulamaya giren
şahsa bir tam parsel verilip geriye kalan ve tek başına parsel olamayacak
büyüklükteki alanın teknik zorunluluk XE “Teknik Zorunluluk" nedeniyle iki
ayrı parselde hisseli verilmesinde ve bir kısım yerin de okul alanına pay
verilmesinde hukuka aykırılık görmemiştir.
“...Olayda, davacının maliki olduğu 475, öteki 135 m2
yüzölçümlü iki adet taşınmazın düzenlemeye tabi tutulduğu, sözü geçen
parsellerin daha önceki yola terklerinden ötürü düzenleme ortaklık payı XE
“Düzenleme Ortaklık Payı" alınmadığı, düzenleme sonucu oluşturulan ve
eski 1798 parselin yerine isabet eden 525 m2 yüzölçümlü 78 ada 15
parselin müstakilen tahsis XE “Tahsis" edildiği, kalan kısmının da
müstakil bir imar parseli XE “İmar Parseli" oluşturmasının mümkün
bulunmaması nedeniyle iki ayrı parselde 4 ve 16 m2 olmak üzere
hisselendirildiği, 47 m2 ‘sine karşılık ise İmar Kanununun 18.
maddesine ilişkin yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca okul alanından pay
verildiği temyiz dosyasının incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacıya düzenleme sonucu büyük olan
kadastral parselinden daha fazla 525 m2’lik müstakil bir imar
parseli XE “İmar Parseli" verildiği ve yapılaşma hakkının da arttığı
göz önüne alındığında davacının mağduriyetinin söz konusu olmadığı gibi,
teknik zorunluluk XE “Teknik Zorunluluk" nedeniyle kalan kısmının
hisseli olarak verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından eksik
incelemeye dayalı bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle işlemin
iptalinde isabet görülmemiştir...”
İmar
uygulamalarında, umumi hizmetlere ayrılan sahalar ile kamulaştırılmak üzere
pay verilen alanların çok olması ya da uygulama alanında yer alan kadastral
parsellerin alanlarının küçük miktarlarda olması halinde, mümkün mertebe aynı
yerden imar parseli XE “İmar Parseli"
verme ilkesine uyulması imkansızlaşır. Bunun da nedeni,
yapılan açıklamalar ışığında teknik zorunluluk XE “Teknik Zorunluluk"
tur.
Özetlemek gerekirse, imar uygulamasının XE “İmar
Uygulaması" dağıtım aşamasında mümkün mertebe aynı yerden imar parseli XE “İmar
Parseli" verilmesi gerekir. Bu kuralı iki ana husus ortadan kaldırmaktadır.
Bunlar da hukuki zorunluluk XE “Hukuki Zorunluluk" ya da imkansızlık ve
teknik zorunluluktur. XE “Teknik Zorunluluk" Hukuki zorunluluk XE “Hukuki
Zorunluluk" daha çok imar plânından kaynaklandığı için bu durumun açılacak bir
iptal davası ile ortadan kaldırılması mümkün olabilir. Ancak imar plânı veri
iken teknik zorunluluğu kaldırmak mümkün değildir.
Danıştay bir kararında, düzenleme sonucu geriye kalan alan
müstakil parsel için yeterli olmasa bile teknik bir zorunluluk bulunmadığı
halde davacının ruhsatlı binasının bulunduğu yerde oluşturulan parsele
hisselendirilmemesinde hukuka aykırılık olduğuna karar vermiştir.
Danıştay başka bir kararında ise, davacıya ait taşınmazın
parselasyon XE “Parselasyon" işlemine tabi tutulması sonucunda, davacıya
parselinin bulunduğu yerin uzağında daha az katlı imar nizamına tabi yerden imar
parseli XE “İmar Parseli" verilmesini imar mevzuatına aykırı bulmuştur.
D. Altıncı D’nin 15.2.2001 gün ve
E: 2000/151, K: 2001/949 s.k.
Kararın Özeti
Düzenleme sonucu geriye kalan alan
müstakil parsel için yeterli olmasa bile, teknik bir zorunluluk bulunmadığı
halde davacının ruhsatlı binasının bulunduğu yerde oluşturulan parsele
hisselendirilmemesinde hukuka aykırılık olduğu hk.
Dava, ..... İli, ...... İlçesi, ..... Mahallesi, 178 pafta, 1084 ada, 50 sayılı
parselin 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca parselasyon işlemine tabi
tutulmasına ilişkin 22.3.1994 günlü, 894 sayılı belediye encümeni kararının
iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden 502.50 m2’lik
kadastral 50 sayılı parselde davacının 2/8 oranında hissedar olduğu, davacının
hissesine düşen 125.62 m2’den %35 oranında düzenleme ortaklık payı
alındıktan sonra arta kalan 81.65 m2’nin plân uyarınca tek başına
imar parseli verilmesine yetmediği, davacıya aynı yerde oluşturulan 8301 ada, 4
sayılı parselde hisse verildiği, davacının yapısının isabet ettiği 3 sayılı
parselin de aynı yerdeki 1471 ada, 4 sayılı kadastral parsel hissedarına tahsis
edildiği anlaşıldığından uygulama zemine ait olup yapı bedeli şuyuun
giderilmesinde ayrıca dikkate alınacağından dava konusu parselasyon işleminde
mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu
karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı Yasanın 18. maddesi
uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında
Yönetmeliğin 10. maddesinin (a) fıkrasında; düzenlemeyle oluşacak imar
parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki eski parsellere
tahsis ettireceği, (b) fıkrasında da plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan
yapıların tam ve hissesiz bir imar parseline intibakının sağlanacağı kuralı yer
almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının kadastral 50 sayılı parseldeki hissesinin
düzenleme sonucu imar plânı hükümleri gereği müstakil imar parseli verilmesi
koşulunu sağlamadığı ve davacıya kadastral parselinin bulunduğu yerde
oluşturulan 8301 ada, 4 sayılı parselden hisse tahsis edildiği anlaşılmakta
ise de, davacının kadastral parselinin bulunduğu yerde yaptığı ruhsatlı
binasının olduğu yerde oluşturulan 8301 ada, 3 sayılı parselde hissedar
yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle 8301 ada, 3 sayılı parselin
müstakil olarak 1471 ada, 4 sayılı kadastral parsel hissedarına verilmesine ve
davacının anılan parselde hissedar yapılmamasına ilişkin dava konusu
parselasyon işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığından aksi yöndeki idare
mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ..... 1. İdare
Mahkemesinin 26.5.1999 günlü, E: 1997/ 244, K: 1999/511 sayılı kararının
BOZULMASINA.
-
- ·
- -
D. Altıncı D’nin 5.3.1993 gün ve
E: 1992/1325, K: 1993/832 s.k.
Kararın Özeti
Davacıya parselasyon sonucu büyük olan
kadastral parselinden daha fazla alanlı müstakil imar parseli verildiği,
yapılaşma hakkının da bu şekilde arttırıldığı, davacının mağduriyetinin olmadığı
gibi teknik zorunluluk nedeniyle kalan kısmının hisseli verildiği, işlemde bu
nedenlerle mevzuata aykırılık bulunmadığı nedeniyle mahkemece bilirkişi raporuna
dayanılarak işlemin iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği hk.
Dava, ..... Mevkii 1798 ve 1799 parsel sayılı taşınmazların 3194 sayılı İmar
Kanununun 18. maddesi uyarınca düzenlemeye tabi tutulmasına ilişkin işlemin
iptali dileğiyle açılmış, İdare Mahkemesince İmar Kanununun 18. maddesi metni
açıklanarak mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda
düzenlenen bilirkişi raporunun incelenmesinden, davacıya düzenleme sonucu
oluşturulan ve müstakilen tahsis edilen 525 m2’lik parselden başka
çeşitli parsellerde hisse verildiği, bunlardan 16 m2 hisse verilen
77 ada, 15 parselin kadastral parselin bulunduğu adada yer almadığı, sanılan
parselde beş adet hissedar olduğu, parselin yapılaşma nizamı ve ebatları
açısından uygulama yapılmasının çok güç olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle dava
konusu işlem iptal edilmiş, karar davalı belediye başkanlığınca temyiz
edilmiştir.
Olayda, davacının maliki olduğu 475, öteki 135 m2 yüzölçümlü iki adet
taşınmazın, düzenlemeye tabi tutulduğu, sözü geçen parsellerin daha önceki yola
terklerinden ötürü düzenleme ortaklık payı alınmadığı, düzenleme sonucu
oluşturulan ve es