Yeni Sayfa 18
Parselasyon
plânlarına karşı açılan davalarda dava açma süresinin, Anayasanın 114’üncü
maddesine göre yazılı bildirim tarihinden itibaren başlar.
Yeni Sayfa 17
3194 sayılı İmar Kanununun
18.maddesi uyarınca yapılan imar uygulaması XE “İmar Uygulaması" (parselasyon
XE “Parselasyon" ) işlemine karşı, bu işlemin hazırlık aşaması sona erip
belediye encümeni veya il idare kurulu kararı ile parselasyon plânlarının
onanmasından sonra askı süresini izleyen tarihten itibaren yahut askı süresi
içinde yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin tebliğinden itibaren veyahut da
öğrenme üzerine altmış gün içinde, taşınmazın bulunduğu yer idare mahkemesinde,
maliklerce iptal davası açılır. Ancak, çoğu kez parselasyon işlemleri
ilgililere tebliğ edilmez. Yalnızca askıya çıkartılarak kesinleştirilir. Bu
kesinleşme parselasyonu yapan idare tarafından uygulamaya geçilmesi bir baka
deyişle tapu dairesine gönderme ve parselasyon plânına göre işlem yapabilmeye
ilişkindir. Yoksa ilgililere tebliğ edilmeden ilgililer açısından kesinleşme
olarak algılanamaz.
Parselasyon XE "Parselasyon"
işlemleri subjektif işlemlerdir. Dolayısıyla bu işlemin ilgililere tebliğ
edilmesi gerekir. Ancak, uygulamada bu tebliğ yapılmamakta sadece ilan ile
yetinilmektedir.
İmar uygulamaları ilgililere
tebliğ edilmediğinden, mülk sahiplerince aradan uzun bir zaman ya da yıl/yıllar
geçtikten sonra bile, bu işlemi öğrenme üzerine imar uygulamasını XE “İmar
Uygulaması" n iptali için dava açabilirler. Bu durum ise gerek uygulamayı yapan
idare açısından gerekse dava konusu edilen parselin uygulama sonrası sahipleri
açısından sıkıntı yaratabilir. Keşke, bu duruma bir çözüm bulunsa da,
parselasyon XE “Parselasyon" işlemlerinin ilgililere tebliği sağlanabilse,
yahut maliklerin dava hakkını da kısıtlamadan bu işleme karşı dava açma
sürelerine sınırlama getirilerek, yeni bir süre düzenlemesi getirilmesi büyük
önem taşımaktadır.
İmar uygulamalarına ilişkin ayrı kanunlarda süre
düzenlemesi bulunmadığı için, bu konuda süre durumu 2577 sayılı Yasanın 7’nci
maddesine göre belirlenmektedir. Öyleyse, imar uygulamalarına karşı dava açma
süresi XE “Dava Açma Süresi" altmış gündür. Bu süre, parselasyon XE
“Parselasyon" plânının askıya çıkartılarak ilan edildiği son günden itibaren
başlar.
Eğer parselasyon XE “Parselasyon" plânı askı süresinde
iken, buna karşı itiraz edilmiş ise, bu taktirde, itiraza karşı cevap verme
süresi son ilan gününden sonra başlar. Bu halde ise dava açma süresi XE “Dava
Açma Süresi" son ilan gününden itibaren altmış gün geçtikten sonra
başlamaktadır.
1982 Anayasasının 125. maddesinde ve yine 2577 sayılı
Yasanın 7’nci maddesinde, dava açma süresin XE “Dava Açma Süresi" in tebliğ
tarihinden başlayacağı yönünde hüküm bulunmasına rağmen, uygulamada ise tebliğ
ile amaçlanan öğrenmenin tespit edildiği tarihten itibaren dava açma süresi
başlatılmaktadır. Eğer alınan duyum üzerine gerçekten imar uygulamasın XE “İmar
Uygulaması" ın yapılıp yapılmadığının öğrenilmek üzere sorulmasına ilişkin
olarak idarelere başvuru yapılması halinde ise dava açma süresi idarelerin
cevabının tebliğinden itibaren başlamaktadır.
İmar uygulamasıy XE “İmar
Uygulaması" la ilgili olarak 10. maddenin pek fazla uygulama imkanı
bulunmamaktadır. Çünkü, idarelerin yargı kararıyla imar uygulaması XE “İmar
Uygulaması" yapılmasına zorlanamayacağından, anılan madde uyarınca idareden
imar uygulaması yapılması istenilmesinin pratikte pek fazla yararı yoktur. Böyle
bir başvuru ancak temenniden ibarettir.
İmar uygulaması XE “İmar Uygulaması" nı daha sonra öğrenen kişinin 2577 sayılı
Yasanın 11. maddesi uyarınca değiştirilmesine yönelik başvuru yapılması halinde
ise, buna olumlu cevap bulmak da her zaman mümkün değildir. Bu durum hem imar
uygulamasını XE “İmar Uygulaması" yapan yönetim açısından ve hem de bu
uygulamayı tapuya kaydeden tapu idaresi açısından her zaman yerine
getirilebilen bir talep değildir. Uygulamada, imar uygulamasını yapan
yönetimlerce düzeltme yapılsa bile, bu düzeltme tapu idaresince yargı kararı
olmadan tescil edilmemektedir. Tapu idaresinin bu yönde tesis edecekleri
işlemlerine karşı idari yargıya başvurulması gerekir. Kaldı ki, imar uygulaması
işleminin kesinleştirilmesinden çok sonra 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi
uyarınca yapılan düzeltme başvurusu üzerine, idarece imar uygulaması işleminde
düzeltme yapması ihtimali fazla değildir.
Kural olarak, 2577 sayılı Yasanın
12. maddesine göre idari işlemlerden dolayı zarar görülmesi halinde, bu
işlemlere karşı iptal davası ve iptal davası üzerine tam yargı davası, iptal ve
tam yargı davasının birlikte veya doğrudan doğruya tam yargı davası açılması
mümkün ise de, imar uygulamalarına göre eksik yer verildiğini iddia eden
tarafın öncelikle bu uygulamanın iptaline ilişkin olarak dava açmasında fayda
vardır.