Yeni Sayfa 7
Yeni Sayfa 6
TARIH : 27 NİSAN 2007
NO : BA- 08 / 07
Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere,
temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım
çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir.
Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu
faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden,
devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan
milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir
yelpazeyi kapsamaktadır.
Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini
duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya
dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye
çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde
ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve
bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır.
Bu bağlamda;
Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı
kutlamaları ile aynı günde Kur'an okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı
medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir.
22 Nisan 2007 tarihinde ?anlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve
Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte
yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler
giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu
sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek
geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur.
Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde “Kutlu Doğum ?öleni”
için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl
Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim
okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas
ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk
İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda
haberler de kaygıyla izlenmiştir.
Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim
Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların
yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay
Başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici
tedbir alınmadığı gözlenmiştir.
Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara
müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve
bilgisi dahilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu
örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini
aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı
gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını
genişletmektedir.
Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın
siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret
alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye
çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka
bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya’da
ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye
Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde
yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel
niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir.
Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay
Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği
“Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına
yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile
hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir.
Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan
sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk
Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk
Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur.
Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki
yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını
açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması
gerekir.
Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne
mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin
düşmanıdır ve öyle kalacaktır.
Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için
kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme
konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan
bağlılığı ile inancı kesindir.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.