Yeni Sayfa 5
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin
ondördüncü fıkrasının, ikinci tümcesinde yer alan “… bu Kanunun 13 üncü
maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan …” ve “… hangi rütbede ifa
edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki…” bölümleri ile üçüncü ve dördüncü
tümcelerinin, Anayasa’nın 2., 10. ve 11. maddelerine aykırılığı savıyla iptali
ve yürürlüklerinin durdurulması istemidir.
Yeni Sayfa 4
27 Nisan 2007 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 26505
ANAYASA MAHKEMESİ
KARARI
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2005/51
Karar Sayısı : 2007/12
Karar Günü : 31.1.2007
İPTAL DAVASINI AÇAN :
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri Kemal ANADOL,
Haluk KOÇ ile birlikte 121 milletvekili
İTİRAZ YOLUNA BA?VURAN :
İstanbul 5. İdare Mahkemesi
DAVALARIN KONUSU : 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen 4.6.1937 günlü, 3201 sayılı
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin ondördüncü fıkrasının,
ikinci tümcesinde yer alan “… bu Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılan …” ve “… hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise
o rütbedeki…” bölümleri ile üçüncü ve dördüncü tümcelerinin, Anayasa’nın 2.,
10. ve 11. maddelerine aykırılığı savıyla iptali ve yürürlüklerinin durdurulması
istemidir.
I - İPTAL VE YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İLE İTİRAZ
İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ
A - İptal ve Yürürlüğün Durdurulması İsteminin
Gerekçesi
İptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini
içeren dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir:
“5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin gerekçesi
şöyledir:
‘Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003 tarihli ve E:2001/346 -
K:2003/63 sayılı Kararı ile Emniyet Teşkilatı Kanununun 55 inci maddesinin
ondördüncü fıkrasında geçen “Polis amiri olduktan sonra yapılan” ibaresinin
iptali üzerine; anılan maddede iptal edilmeyen ve halen yürürlükte bulunan
dokuzuncu ve onikinci fıkralarında geçen, bulunduğu rütbede zorunlu en az
bekleme sürelerine aykırı olacak bir uygulama ile karşı karşıya kalınmıştır.
Bu düzenleme ile, Anayasa Mahkemesi Kararı sonrasında oluşan
hukuksal boşluğu gidermek ve yürürlükte bulunan 55 inci maddenin dokuzuncu ve
onikinci fıkralarında öngörülen “Rütbelerde ve meslek derecelerinde en az
bekleme süreleri ve olumlu sicil almış olmak” hükümlerine aykırı uygulamayı
ortadan kaldırmak ve aynı dönemde rütbe alan emsaller arasında ortaya çıkan
eşitsizliği gidererek polis mesleğinin temeli olan hiyerarşik yapının ve
disiplin sisteminin korunması amaçlanmıştır.
Ayrıca, bu düzenleme ile Emniyet Hizmetleri Sınıfına girmeden
önce veya Emniyet Teşkilatında iken yapılan askerlik hizmeti, fiili çalışma
süresinden sayılarak aynı hukuksal durumdaki tüm personele eşit uygulamanın
yapılması sağlanacaktır.
Bu değişiklikle fiili çalışma süresine ilişkin her türlü
değerlendirmede mevzuat ve uygulamada belirlenmiş olan “emsali geçememe”
yönündeki objektif bir kıstas öngörülmüştür. Devlet Memurları Kanununda da kabul
gören emsal esası, Emniyet Teşkilatındaki her rütbe için öngörülen asgari
bekleme süresi gözetilerek belirlenecektir.’
Gerekçede yer alan, Anayasa Mahkemesi
Kararı sonrasında hukuksal boşluk oluştuğu değerlendirmesi doğru değildir.
İptal kararından önce ondördüncü fıkra
aynen şöyledir:
“Mevzuat hükümlerine göre
kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master,
doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, polis amiri
olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt
dışt kurs ve diğer görevler sebebi ile tedavi ve istirahat süreleri rütbe
terfiinde değerlendirilir”
Görüldüğü gibi ondördüncü fıkra,
askerlik hizmetini, rütbe terfilerinde sadece polis amiri olduktan sonra
yapanlar için dikkate almakta, daha önce yapılan askerlik hizmetlerini
dikkate almamaktaydı. Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003 tarihli ve E:2001/346 -
K:2003/63 sayılı Kararı ile bu fıkranın “...polis amiri olduktan sonra
yapılan...” bölümünün Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar
verilmiştir. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin kararından sonra askerlik
hizmetinin; rütbe terfilerinde sadece polis amiri olduktan sonra bu hizmeti
yapanlar için değil, daha önce yapanlar için de değerlendirilmesi, yasal bir
zorunluluk haline dönüşmüştür.
Esasen, iptal kararından sonra hukuki
bir boşluğun doğacağı durumlarda, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararının
yürürlüğe gireceği tarih, ileriye doğru ertelenmiş bir tarih olarak
belirlenmektedir. Anayasanın 153 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında Kanun, Kanun
Hükmünde Kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların
hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte
yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün
yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği öngörülmüştür. Anayasa
Mahkemesinin, iptal kararının yürürlüğe gireceği tarihi ileriye dönük olarak
ertelemiş olması da, öncelikle yasama organına aynı konuda, iptal kararının
gerekçesine uygun olarak yeni bir düzenleme yapması için olanak tanımak, doğan
hukuki boşluğu bir an önce gidermek amacına yönelik bulunmaktadır. Anayasanın
153 üncü maddesinin gerekçesinde de bu husus belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 11.06.2003
tarihli ve E:2001/346 - K:2003/63 sayılı Kararı ile “...polis amiri olduktan
sonra yapılan...” ibaresinin iptal edilmiş olması nedeniyle, 3201 sayılı Kanunun
55 inci maddesinin ondördüncü fıkrası, yalnız askerlik süresinin değil fakat
aynı zamanda yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi
ile tedavi ve istirahat sürelerinin de bulunulan rütbede, rütbe kıdeminde
değerlendirileceği anlamını kazanmıştır. Bu durumda; söz konusu sürelerin, ifa
edildiği veya geçirildiği rütbelere göre bir ayrım gözetilmeksizin rütbe
terfilerinde değerlendirilmesi gerekmektedir.
Hal böyle iken 5337 sayılı Kanunun 1
inci maddesi ile değiştirilen 3201 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin ondördüncü
fıkrasının ikinci cümlesinde, 3201 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan
rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon koruma, yurt dışı
kurs ve diğer görevler sebebiyle geçirilen süreler ile tedavi ve istirahat
sürelerinin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili
çalışma süresi içerisinde değerlendirilmesi esası getirilmiştir.
3201 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde
sayılan rütbeler içerisinde, belirtilen durumlar ve görevler nedeniyle geçirilen
sürelerin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili
çalışma süresi içinde değerlendirilmesinin, halen bu süreyi geçirdikleri veya
ifa ettikleri rütbeden daha üst rütbede bulunanların “kazanılmış hak”larının
ihlali sonucunu doğuracağı ve bu durumda bulunanlarla bulunmayanlar arasında söz
konusu sürelerin fiili çalışma süresi içinde değerlendirilip değerlendirilmemesi
bakımından Anayasanın 10 uncu maddesine aykırı bir eşitsizlik yaratacağı
açıktır.
Anayasanın 2 nci maddesinde Türkiye
Cumhuriyeti’nin sosyal bir hukuk devleti olduğu bildirilmiştir. Hukuk devleti,
insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve
işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu
geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm
devlet organlarına egemen kılan devlettir.
Sosyal hukuk devleti, toplum ve
çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir hukuk düzeni kurmak
durumundadır. Böyle bir hukuk düzeni ise, her alanda olduğu gibi, sosyal
güvenliğe ilişkin düzenlemelerde de, eşitlik, hukuk istikrarı, hukuk güvenliği
ve kazanılmış hakların korunması ilkelerinin gözetilmesini zorunlu kılmaktadır.
Özellikle kazanılmış hakların korunması, hukuk güvenliğinin ve dolayısı ile
hukuk devletinin temel unsurlarındandır.
Hukukta kazanılmış hakların korunması,
kamu kesiminde olsun, özel kesimde olsun, hukuki güvenliğin kanıtı, uygunluğun
ölçüsüdür. Olmadık bir nedenle kazanılmış hakların çiğnenmesi, Anayasal düzeyde
haklı bulunamaz.
Söz konusu düzenleme, kazanılmış
hakları ihlal ettiği, adaleti ve eşitliği gözetmediği için Anayasanın 2 nci
maddesinde belirtilen “sosyal hukuk devleti” ilkesine de aykırıdır.
5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin
değiştirdiği 04.06.1937 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun değişik 55 inci
maddesinin ondördüncü fıkrasının “Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan
askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili
çalışma süresinden sayılır.” şeklindeki üçüncü cümlesi ile “Bu sürelerin
sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne
sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.” şeklindeki son
cümlesi birlikte değerlendirildiğinde de, kazanılmış hakları korumayan bir durum
ortaya çıkmaktadır. Zira yukarıda da etraflıca açıklandığı üzere, Anayasa
Mahkemesinin iptal kararından sonra, kamu görevlisi olmadan önce veya bir
rütbeyi almadan önce askerlik yapanların askerlik hizmet süresinin, rütbe
terfiinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Söz konusu iki cümleyle yapılan
yeni düzenlemeye göre ise; emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik
hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma
süresinden sayılacak ancak bu sayılma sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar
rütbe olarak emsallerini geçemeyecekler yani rütbe olarak terfi
edemeyeceklerdir. Böyle bir durumun, belirtilen nedenle rütbe olarak terfi
edenlerle edemeyenler arasında Anayasanın 10 uncu maddesine aykırı bir
eşitsizliğe yol açacağı açıktır.
Diğer taraftan emniyet teşkilatına
girmeden önce askerlik yapanların askerlik hizmet süresinin, rütbe terfiinde
değerlendirilmesi bakımından kazanılmış haklarını koruyan bir düzenlemeye yer
verilmediğinden, 5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin değiştirdiği 04.06.1937
tarihli ve 3201 sayılı Kanunun değişik 55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasının
üçüncü ve son cümleleriyle yapılan düzenlemeler, Anayasanın 2 nci maddesinde
açıklanan hukuk devletinin temel unsurları arasında yer alan kazanılmış hakların
korunması ilkesi ile de bağdaşmamakta ve Anayasanın 2 nci maddesindeki hukuk
devleti ilkesine aykırı düşmektedir.
5337 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin
değiştirdiği 04.06.1937 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun değişik 55 inci
maddesinin ondördüncü fıkrasının “Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan
askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili
çalışma süresinden sayılır.” şeklindeki üçüncü cümlesinin iptali halinde söz
konusu ondördüncü fıkranın ikinci cümlesindeki “bu Kanunun 13 üncü maddesinde
sayılan rütbeler içerisinde yapılan” ibaresinin de iptali gerekecektir.
Çünkü, bu durumda, “emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti”
rütbe terfiinde değerlendirilemeyeceğinden, rütbe terfiinde değerlendirilecek
askerlik hizmeti, “3201 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler
içerisinde yapılan askerlik hizmeti” olarak sınırlandırılmış olacaktır.
Anayasanın 72 nci maddesinde vatan
hizmeti olarak nitelendirilen askerlik hizmeti, her Türkün hakkı ve ödevi
biçiminde düzenlenmiştir. Askerlik hizmeti zaten başlı başına bir “kamu görevi”
olup, devlet memuriyetine (emniyet teşkilatına) girmeden önce veya girdikten
sonra yapılması arasında bir fark bulunmamaktadır. Nitekim, 657 sayılı Devlet
Memurları Kanunu bu konuda farklı bir düzenleme getirmemiştir. Askerlik görevini
emniyet teşkilatına girmeden önce yapanlar ile girdikten sonra yapanlar aynı
hukuksal durumda bulunduklarından bunlara farklı kuralların uygulanması sonucunu
doğuran bir düzenleme, Anayasanın 10 uncu maddesinde eşitlik ilkesine de aykırı
düşecektir.
Yine böyle bir durumda, 3201 sayılı
Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılmayan askerlik
hizmeti rütbe terfiinde sayılmayacağı için, bu durum kazanılmış hakların
korunması ilkesi ile de bağdaşmayacaktır.
Anayasanın 2 nci maddesinde açıklanan
hukuk devletinin temel unsurları arasında “kazanılmış haklara saygı” yer
almaktadır. Bu nedenle yapılacak tüm düzenlemelerin, memurların ve kamu
görevlilerinin kazanılmış haklarını koruması gerekir. Kazanılmış hakları ortadan
kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan uygulamalar, Anayasanın 2 nci maddesinde
açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık
oluşturacağı gibi, toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır,
belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Diğer taraftan, bir yasa kuralının
Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun hukuk devleti,
Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkeleriyle çelişmesine yol açacak ve
dolayısı ile Anayasanın 2 nci maddesinin yanısıra, 11 inci maddesine de
aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve
E.1987/28, K.1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).
Açıklanan nedenlerle, 27.04.2005 tarih
ve 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1
inci maddesinin değiştirdiği 04.06.1937 tarihli ve 3201 sayılı Kanunun değişik
55 inci maddesinin ondördüncü fıkrasının ikinci cümlesindeki “bu Kanunun 13 üncü
maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan” ve “hangi rütbede ifa edilmiş
veya geçirilmiş ise o rütbedeki” ibareleri ile aynı fıkranın üçüncü ve son
cümleleri Anayasanın 2 nci, 10 uncu ve 11 inci maddelerine aykırı olup iptalleri
gerekmektedir.
IV. YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA İSTEMİNİN
GEREKÇESİ
3201 sayılı Kanunun 55 inci maddesinin
ondördüncü fıkrasını değiştiren 5335 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile yapılan
ve iptali istenen düzenlemeler; kazanılmış hakları korumadığından Anayasanın 2
nci maddesine açıkça aykırıdır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte
sonuçlara yol açan uygulamalar ise; toplumsal kararlılığı ve hukuksal güvenceyi
ortadan kaldırıp belirsizlik ortamına neden olacağı gibi, rütbe terfileri
yapılamayacak olan emniyet teşkilatı personelini de mağdur edeceğinden sonradan
giderilmesi güç ya da olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır.
Anayasanın 10 uncu ve 11 inci maddelerine de aykırı olan söz konusu
düzenlemelerin, kanun önünde eşitlik, Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı
ilkeleriyle çelişmeleri nedeniyle, hukukun üstünlüğü anlayışına aykırı bir
uygulamaya yol açacakları da ortadadır.
Arz ve izah olunan nedenlerle, iptali
istenen düzenlemeler hakkında yürürlüklerinin durdurulması da istenerek iptal
davası açılmıştır.”
B - İtiraz Başvurusunun Gerekçesi
İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, polis amiri
olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti sürelerinin rütbe terfiinde
değerlendirileceği yolunda 3201 sayılı Yasa’nın 4638 sayılı Yasa ile
değiştirilen 55. maddesinin ondördüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin daha
önce yapılan askerlik hizmeti sürelerinin rütbe terfiinde dikkate alınmaması
nedeniyle Anayasa Mahkemesinin 11.6.2003 günlü, E:2001/346, K:2003/63 sayılı
kararıyla eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunu, 5337 sayılı Yasa ile anılan
fıkrada yapılan değişiklik ile getirilen “Bu sürelerin sayılması sonucu
emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne sebeple olursa
olsun rütbe olarak emsallerini geçemez” hükmünün yol açacağı hukuki sonucun
Anayasa Mahkemesince daha önce iptal edilen hükmün sonuçları ile aynı olduğunu,
askerlik hizmet süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmesinin emsallerinin
geçilip geçilememesine bağlanmasının eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine aykırı
olduğunu, belirtilen nedenlerle Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin 5337
sayılı Yasa ile değiştirilen ondördüncü fıkrasının dördüncü tümcesinin iptali
gerektiğini ileri sürmüştür.
II - YASA METİNLERİ
A - İptali İstenilen Yasa Kuralı
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 27.4.2005 günlü, 5337
sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle değiştirilen ve iptali istenilen bölümleri ve
tümceleri de içeren ondördüncü fıkrasının yer aldığı 55. maddesi şöyledir:
“Polis Amirleri, rütbe sırası ile Komiser
Yardımcısı, Komiser, Başkomiser, Emniyet Amiri, 4 üncü Sınıf Emniyet Müdürü, 3
üncü Sınıf Emniyet Müdürü, 2 nci Sınıf Emniyet Müdürü, 1 inci Sınıf Emniyet
Müdürü ve Sınıf Üstü Emniyet Müdürüdür.
Bu rütbelere terfiler, bu maddede öngörülen sınav
ve eğitim şartı saklı kalmak üzere, kıdem ve liyakata göre yapılır.
Kıdem sırasının tespitinde, bulunulan rütbeye
terfi tarihi esas alınır. Aynı tarihte terfi edenlerden sicil notu yüksek, sicil
notlarının eşitliği halinde ödül ve takdirnamesi fazla, ödül ve takdirnamelerin
sayıca eşitliği halinde ise sicil numarası daha küçük olanlar diğerlerine göre
kıdemli sayılırlar.
Kıdem sırası, Emniyet Genel Müdürlüğünce her yıl
Mart ayında topluca Teşkilâta duyurulur.
Terfiler ve atamalar, kanuni zorunluluk halleri
dışında her yıl Haziran ayında topluca yapılır.
Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını
yerine getirmiş Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat
koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak
terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu
oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel işlerinden sorumlu Genel
Müdür Yardımcısının başkanlığında, Personel Dairesi Başkanı, 1 inci Hukuk
Müşaviri ve Genel Müdürün uygun göreceği iki Daire Başkanı ile Teftiş Kurulu
Başkan Yardımcılarının birinden teşekkül eder.
Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını
yerine getirmiş Komiser Yardımcısı, Komiser ve Başkomiserlerin liyakat
koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına göre sıralayarak
terfilerini önermek üzere Genel Müdürlük Merkez Değerlendirme Kurulu
oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel Müdürlüğü personel işlerinden sorumlu Genel
Müdür Yardımcısının başkanlığında, Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi
Başkanı, Personel Dairesi Başkanı, 1 inci Hukuk Müşaviri ve Genel Müdürün uygun
göreceği iki Daire Başkanı ile Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılarının birinden
teşekkül eder.
Üst rütbeye yükselmek için, kıdem şartlarını
yerine getirmiş Emniyet Amirleri ile 4 üncü, 3 üncü ve 2 nci Sınıf Emniyet
Müdürlerinin liyakat koşullarını belirlemek, üst rütbedeki boş kadro miktarına
göre sıralayarak terfilerini ve ikinci meslek derecesindeki görev unvanlarına
ataması yapılacak personeli değerlendirmek ve öneride bulunmak üzere Genel
Müdürlük Yüksek Değerlendirme Kurulu oluşturulur. Bu Kurul, Emniyet Genel
Müdürünün başkanlığında, Genel Müdür Yardımcıları, Teftiş Kurulu Başkanı, Polis
Akademisi Başkanı ve Emniyet Müdürü APK uzmanlarınca seçilecek birinci meslek
derecesindeki üç Emniyet Müdürü APK uzmanından teşekkül eder.
Kurullar her yıl Mayıs ayı başında toplanır ve
kararlar oy çokluğu ile alınır.
Rütbelerde belirlenen zorunlu bekleme süreleri
sonunda, bir üst rütbeye terfi edebilmek için üst rütbede boş kadro bulunması ve
bekleme süresi içindeki yıl sayısı kadar olumlu sicil alınmış olması şarttır.
Ancak, Başkomiserlikten Emniyet Amirliğine ve 3 üncü Sınıf Emniyet Müdürlüğünden
2 nci Sınıf Emniyet Müdürlüğüne terfi edebilmek için ayrıca, çıkarılacak
yönetmeliğe uygun olarak yapılacak yazılı sınavda başarılı olmak ve Polis
Akademisi Başkanlığınca düzenlenecek yöneticilikle ilgili hizmet içi eğitimi
başarı ile tamamlamak şarttır.
Polis amirlerinden Polis Akademisi mezunları,
Polis Akademisi mezunu sayılanlar ile Emniyet Genel Müdürlüğüne eleman
yetiştirmek üzere Polis Akademisi bünyesinde en az dört yıllık fakülte ve yüksek
okullarından mezun olanlar (A), komiser yardımcılığı kursunu başarıyla bitirmiş
olanlar (B) grubunu oluşturur.
İhtiyaç halinde meslekte fiilen altı yılını
dolduran, 37 yaşından gün almamış olan ve yönetmelikte belirtilen diğer
nitelikleri taşıyan polis memurlarından, yönetmelik hükümlerine göre açılacak
komiser yardımcılığı sınavını kazanıp dokuz aydan az olmamak üzere eğitim
kursunu başarıyla bitirenler komiser yardımcılığı rütbesine atanır.
Rütbelerde ve meslek derecelerinde zorunlu en az
bekleme süreleri aşağıda gösterilmiştir.
Meslek En Az Bekleme Süreleri
Rütbeler Dereceleri (A) (B)
--------------------------------------------------------------------------------------------------
Komiser Yardımcısı 9 4 6
Komiser 8 4 6
Başkomiser 7 3 Yaş Haddi
Emniyet Amiri 6 4
4 üncü Sınıf Emniyet Müdürü 5 3
3 üncü Sınıf Emniyet Müdürü 4 3
2 nci Sınıf Emniyet Müdürü 3 3
1 inci Sınıf Emniyet Müdürü 2 3
1 inci Sınıf Emniyet Müdürü 1 Yaş Haddi
Sınıf Üstü Emniyet Müdürü Derece üstü Yaş Haddi
Polis amirlerinin bir üst rütbeye terfiinde, bu
rütbedeki fiili çalışma süresi esas alınır.
Mevzuat hükümlerine göre kazanılmış hak aylığında
değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık, master, doktora ve avukatlık stajı
rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu Kanunun 13 üncü maddesinde
sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon
koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi
ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o
rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir. Emniyet
Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede ve
adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır. Bu
sürelerin sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe
terfilerinde her ne sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.
Taksirli suçlar hariç, paraya çevrilse veya tecil
edilse dahi alınan hapis cezaları, aylıksız izinde geçen süreler, uzun ve kısa
süreli durdurma cezaları ile meslekten ve memuriyetten men cezaları, ceza
süreleri kadar rütbe terfiini geri bıraktırır. Her olumsuz sicil, rütbe terfiini
bir yıl geciktirir.
(B) grubu polis amirlerinden en az dört yıllık
yüksek öğretim kurumunu bitirenlerin (A) grubuna geçmeleri aşağıdaki şartlara
bağlıdır:
a) Başkomiserlik rütbesinde (A) grubu polis
amirleri için öngörülen en az bekleme süresi kadar çalışmış olmak.
b) Başkomiser rütbesinden Emniyet Amiri rütbesine
terfide bu grup için ayrı yapılacak yazılı sınavda ve meslek içi yöneticilik
eğitiminde başarılı olmak.
c) Değerlendirme Kurulu kararıyla Emniyet Amiri
rütbesine terfi etmiş olmak.
(B) grubundan (A) grubuna geçecek olan amirlerin
sayısı, o yıl itibarıyla (A) grubundan Emniyet Amirliği rütbesine terfi
edenlerin sayısının % 10’unu geçemez.
Bu şekilde terfi edeceklerin sıralamasında sınav
notu esas alınır.
Rütbe terfileri ve sınavlar ile meslek içi
yöneticilik eğitim kursları, eğitim tarih ve süreleri ile değerlendirme
kurullarının çalışmalarına ilişkin esas ve usuller bu Kanunun yayımı tarihinden
itibaren üç ay içerisinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”
B - Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde ve başvuru kararında,
Anayasa’nın 2., 10. ve 11. maddelerine dayanılmıştır.
III - İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca
yapılan ilk inceleme toplantılarında, dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin
esasının incelenmesine karar verilmiştir.
IV - YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMİ
27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilen
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun değişik 55. maddesinin
ondördüncü fıkrasının, ikinci tümcesinde yer alan “… bu Kanunun 13 üncü
maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan …” ve “… hangi rütbede ifa
edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki…” bölümleri ile üçüncü ve dördüncü
tümcelerinin YÜRÜRLÜKLERİNİN DURDURULMASI İSTEMİNİN koşulları oluşmadığından
REDDİNE 30.5.2005 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.
V - BİRLE?TİRME KARARI
4.6.1937 günlü, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı
Kanunu’nun 55. maddesinin 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle
değiştirilen ondördüncü fıkrasının son tümcesinin iptali istemiyle yapılan
itiraz başvurusuna ilişkin 2006/150 Esas sayılı davanın, aralarındaki hukuki
irtibat nedeniyle 2005/51 Esas sayılı dava ile BİRLE?TİRİLMESİNE, esasının
kapatılmasına, esas incelemenin 2005/51 Esas sayılı dosya üzerinden
yürütülmesine, 4.12.2006 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.
VI - ESASIN İNCELENMESİ
Dava dilekçesi, başvuru kararı ve ekleri, işin
esasına ilişkin rapor, iptali istenilen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa
kuralları, bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten
sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A - Genel Açıklama
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesi, polis
amiri rütbelerine yapılacak atama ve terfilere ilişkin usul ve esasları
düzenlemektedir.
6.4.2001 günlü, 4638 sayılı Yasa ile değiştirilen
söz konusu maddenin; onüçüncü fıkrasında polis amirlerinin bir üst rütbeye
terfilerinde, bulundukları rütbedeki fiili çalışma sürelerinin esas alınacağı
belirtilmiş, ondördüncü fıkrasında ise bulundukları rütbelerde fiilen
çalışılmayan belirli sürelerin rütbe terfiinde değerlendirileceği öngörülmüş ve
polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti süresine de bu süreler
arasında yer verilmiştir. Anılan fıkra hükmü şöyledir: “Mevzuat hükümlerine
göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık,
master, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak,
polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik hizmeti, yurt dışı misyon
koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen süreler ile tedavi
ve istirahat süreleri rütbe terfiinde değerlendirilir.”
4638 sayılı Yasa’nın kimi kurallarının iptali
istemiyle açılan davada, Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin ondördüncü
fıkrasındaki “…polis amiri olduktan sonra yapılan…” bölümü, Anayasa
Mahkemesi’nin 11.6.2003 günlü, E:2001/346, K:2003/63 sayılı kararıyla;
“Askerlik hizmetinin rütbe kıdeminden sayılması ya da sayılmamasına ilişkin
düzenleme anayasal ilkelere uygun olması koşuluyla yasama organının takdirinde
olan bir husustur. Askerlik hizmetinin yerine getirilmesinde kişilerin kamu
görevlisi olup olmamasının ya da yürüttüğü kamu görevinin niteliğinin farklı bir
konum yarattığı kabul edilemez. Kamu görevlisi iken askerlik yapanlardan, bir
rütbeyi aldıktan sonra veya önce askerlik yapanlar aynı hukuksal durumda
bulunduklarından bunlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğuran dava
konusu bölüm, Anayasa’nın 10. maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine aykırıdır,
iptali gerekir.” gerekçesiyle iptal edilmiş ve iptal kararı 8.11.2003
günlü, 25283 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
3201 sayılı Kanun’un 55. maddesinin ondördüncü
fıkrası, 27.4.2005 günlü, 5337 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun’un 1. maddesiyle değiştirilmiş ve “Mevzuat hükümlerine
göre kazanılmış hak aylığında değerlendirilmesi yapılan her türlü uzmanlık,
master, doktora ve avukatlık stajı rütbe kıdeminde değerlendirilmez. Ancak, bu
Kanunun 13 üncü maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmeti,
yurt dışı misyon koruma, yurt dışı kurs ve diğer görevler sebebi ile geçirilen
süreler ile tedavi ve istirahat süreleri, hangi rütbede ifa edilmiş veya
geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilir.
Emniyet Teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmeti, atanılan ilk rütbede
ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılır. Bu sürelerin
sayılması sonucu emsallerine göre kıdemli sayılanlar rütbe terfilerinde her ne
sebeple olursa olsun rütbe olarak emsallerini geçemez.” halini almıştır.
B - 5337 Sayılı Yasa’nın 1. Maddesiyle
Değiştirilen 3201 Sayılı Yasa’nın 55. Maddesinin Ondördüncü Fıkrasının
İncelenmesi
1 - İkinci tümcesinde yer alan “…bu Kanunun 13.
maddesinde sayılan rütbeler içerisinde yapılan…” ve “…hangi rütbede ifa edilmiş
veya geçirilmiş ise o rütbedeki…” bölümleri
Dava dilekçesinde, Yasa’nın 55. maddesinin
ondördüncü fıkrasında belirtilen sürelerin Anayasa Mahkemesi’nin K:2003/63
sayılı kararı uyarınca bu sürelerin ifa edildiği veya geçirildiği rütbelere göre
bir ayrım yapılmaksızın rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerekirken 5337 sayılı
Yasa ile bu sürelerin hangi rütbede ifa edilmiş veya geçirilmiş ise o rütbedeki
fiili çalışma süresi içerisinde değerlendirilmesi esasının getirildiği, bu
kuralın ise belirtilen askerlik hizmet sürelerinin ifa edildiği rütbeden daha
üst rütbede bulunan kişilerin kazanılmış haklarının ihlali sonucunu doğuracağı
ve bu sürelerin fiili çalışma süresi kapsamında değerlendirilmesinin halen söz
konusu sürelerin ortaya çıktığı tarihteki rütbede bulunanlar ile daha üst
rütbede bulunanlar arasında eşitsizlik yaratacağı, belirtilen nedenlerle iptali
istenilen bölümlerin Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırılık oluşturduğu
ileri sürülmüştür.
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 13. maddesinde
emniyet hizmetleri sınıfı mensuplarının rütbeleri, polis memuru, komiser
yardımcısı, komiser, başkomiser, emniyet amiri, dördüncü sınıf emniyet müdürü,
üçüncü sınıf emniyet müdürü, ikinci sınıf emniyet müdürü, birinci sınıf emniyet
müdürü ve sınıf üstü emniyet müdürü rütbesi olarak sayılmış; Kanun’un 55.
maddesinin ondördüncü fıkrasının ikinci tümcesinde ise 13 üncü maddede sayılan
rütbeler içerisinde yapılan askerlik hizmet süresinin hangi rütbede ifa edilmiş
veya geçirilmiş ise o rütbedeki fiili çalışma süresi içerisinde
değerlendirileceği hükme bağlanmıştır.
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 13. maddesinde
sayılan rütbeler, polis memuru ve polis amiri rütbeleridir. 4638 sayılı Kanun
ile getirilen düzenlemede yalnızca polis amiri olduktan sonra yapılan askerlik
sürelerinin rütbe terfiinde değerlendirileceği öngörülmüş iken, 5337 sayılı Yasa
ile emniyet hizmeti sınıfındaki tüm rütbelerde yapılan askerlik hizmeti
sürelerinin rütbe terfiinde değerlendirilmesi kabul edilmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk
devleti, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup
güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk
düzeni kurup, bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan
kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün
kurallarıyla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde
Anayasa’nın ve yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin
bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Kazanılmış haklara saygı ilkesi, hukukun genel
ilkelerinden birisini oluşturmaktadır. Kazanılmış hak, özel hukuk ve kamu hukuku
alanlarında genel olarak, bir hak sağlamaya elverişli nesnel yasa kurallarının
bireylere uygulanması ile onlar için doğan öznel hakkın korunması anlamında
kabul edilmelidir. Kazanılmış bir haktan söz edilebilmesi için bu hakkın, yeni
yasadan önce yürürlükte olan kurallara göre bütün sonuçlarıyla fiilen elde
edilmiş olması gerekmektedir. Kazanılmış hak, kişinin bulunduğu statüden doğan,
kendisi yönünden kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş haktır. Bir statüye
bağlı olarak ileriye dönük, beklenen haklar, kazanılmış hak niteliği
taşımamaktadır.
Polis memuru olarak görev yapmakta iken askere
giden ve halen polis amiri rütbelerinden birinde bulunan kişiler yönünden
Anayasa Mahkemesi’nin K:2003/63 sayılı iptal kararı sonrasında ortaya çıkan
hukuki durumun kazanılmış hak oluşturması, bu sürenin ilgililerin bulunduğu
rütbe kıdeminden sayılması sonucunda bir üst rütbeye terfi etmiş olmalarına
bağlı bulunmaktadır. Polis memuru rütbesinde iken askerlik hizmetini yerine
getiren ve halen polis amiri rütbelerinden birinde bulunan kişilerden, askerlik
süresinin sayılması suretiyle bir üst rütbeye henüz terfi etmemiş olanlar
yönünden ise rütbe terfi yönünden kazanılmış bir hakkın varlığından söz
edilemeyeceğinden, iptali istenilen kuralın bu kişilerin kazanılmış haklarını
ihlal ettiği de söylenemez.
Anayasa’nın 10. maddesinde yer verilen eşitlik
ilkesine göre, herkes dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç,
din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare
makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket
etmek zorundadırlar.
“Yasa önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları
aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik
öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunanlar kişilerin
yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayrım yapılmasını
ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi
ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi
yasaklanmıştır. Yasa önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı
tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da
topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal
durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa
Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.
5337 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarihte,
askerlik hizmeti süreleri gözetilerek bir üst rütbeye terfi etmiş olanlar ile
bir üst rütbeye terfi etmemiş olanlar aynı hukuksal konumda bulunmadıklarından
eşitlik karşılaştırmasına esas alınamazlar.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu kural
Anayasa’nın 2. ve 10. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi
gerekir.
Fulya KANTARCIO?LU, “…hangi rütbede ifa edilmiş
ise o rütbedeki…” bölümü yönünden bu görüşe katılmamıştır.
2 - Üçüncü Tümce
Dava dilekçesinde, kamu görevlisi olmadan veya bir
rütbeyi almadan önce askerlik yapanların askerlik hizmeti sürelerinin Anayasa
Mahkemesi’nin K:2003/63 sayılı iptal kararı gereğince ilgililerin bulundukları
rütbe kıdeminde değerlendirilmesi gerekirken, getirilen yeni düzenleme ile
“emniyet teşkilatına girmeden önce yapılan askerlik hizmetinin atanılan ilk
rütbede ve adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılacağının”
hükme bağlandığı, bu kişilerin askerlik sürelerinin rütbe terfiinde
değerlendirilmesi bakımından kazanılmış haklarını koruyan bir düzenlemeye yer
verilmediği, askerlik görevinin yerine getirilmesi bakımından aynı hukuksal
durumda bulunan kişilerin askerlik sürelerinin değerlendirileceği rütbeler
yönünden farklı kurallara tabi tutulmasının Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı
olduğu, belirtilen nedenlerle iptali istenilen tümcenin Anayasa’nın 2. ve 10.
maddelerine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 55. maddesinin
ondördüncü fıkrasının üçüncü tümcesinde, emniyet teşkilatına girmeden önce
yapılan askerlik hizmetinin, emniyet teşkilatında atanılan ilk rütbede ve
adaylığın onanmasından sonra fiili çalışma süresinden sayılacağı belirtilmiştir.
Anayasa’ya uygun olmak kaydıyla yasa koyucunun
kamu görevlilerinin statülerine ilişkin yeni kurallar koyma ya da var olan
kuralları değiştirme yetkisinin bulunduğu kuşkusuzdur. Bu bağlamda askerlik
hizmetinin rütbe kıdeminden sayılması ya da sayılmaması, yasama organının
takdirinde olan bir husustur. Yasa koyucu, söz konusu takdirini emniyet
teşkilatına girmeden önce askerliğini yapanların askerlik hizmeti sürelerinin
rütbe kıdeminde değerlendirilmesi yönünde kullanmış ve bu sürelerin atanılan ilk
rütbe fiili çalışma süresinden sayılacağını hükme bağlamıştır.
Bir hakkın, kamu görevlisi statüsü yönünden
kazanılmış hak olarak nitelendirilebilmesi için gerekli olan hususlar yukarıda
belirtilmiş olup askerliğini emniyet teşkilatına girmeden önce yapmış olan
kişiler yönünden, askerlik sürelerinin atandıkları ilk rütbenin fiili çalışma
süresinden sayılacağının kurala bağlanması nedeniyle ihlal edilen kazanılmış bir
hakkın varlığından söz etmek mümkün değildir.
Anayasa’da öngörülen eşitlik ilkesi, aynı hukuki
konumda bulunanların aynı kurallara tabi tutulmalarını gerekli kılmaktadır.
Farklı hukuki konumda bulunanların farklı kurallara tabi tutulması, eşitlik