Yeni Sayfa 7
Yeni Sayfa 6
T.C.
A N K A R A
1 NOLU İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2004/2432
KARAR NO : 2006/2826
DAVACI
: Hayder Garip
VEKİLİ : Av. Gökhan Tural-İsmail Say Sk.
Yapı Han No:13/4 GAZİANTEP
DAVALILAR
: 1- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu /
ANKARA
VEKİLİ : Av. Özlem Üstündağ - Aynı
yerde
2- Sermaye Piyasası Kurulu / ANKARA
VEKİLİ
: Av. Aynur Konuralp - Aynı yerde
DAVANIN ÖZETİ
: Davacı tarafından, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurulunca yönetimine el konulan Türkiye İmar Bankası T.A.?. aracılığıyla satın
almış olduğu Devlet iç borçlanma senedinin ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun
reddine ilişkin işlemin iptali ile nominal tutarı olan 48.026,50 YTL zararın
faiziyle birlikte zararın oluşumunda hizmet kusuru bulunan idarelerden tazminine
karar verilmesi istenilmektedir.
BANKACILIK DÜZENLEME VE
DENETLEME KURUMU
SAVUNMASININ ÖZETİ : Denetim görevlerinin olmadığı, söz konusu
denetimin Sermeye Piyasası Kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca Sermaye Piyasası
Kuruluna ait olduğu nedeniyle kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, hazine
bonosu ve Devlet tahvili satış işlemlerinin sermaye piyasası mevzuatı
çerçevesinde değerlendirildiğinde sorumluluğun idarelerine yükletilemeyeceği,
davacının henüz gerçekleşmiş bir zararının bulunmadığı öne sürülerek yasal
dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
SERMAYE PİYASASI KURULU
SAVUNMASININ ÖZETİ :
Davacının uğradığını öne sürdüğü zararın tazmini istemini öncelikle Bankanın
sorumlu yöneticilerine yöneltmesi gerektiği, Banka hakkındaki iflas davası
sonuçlanmadan davacı açısından gerçek ve kesinleşmiş zararın söz konusu
olamayacağı, dava konusu olayda objektif sorumluluğa ilişkin şartlar oluşmadığı
gibi davalıların müteselsilen sorumluluğundan da söz edilemeyeceği, idare ile
ilgisi olmayan üçüncü kişilerin suç teşkil eden fiillerinden doğan zarar
sebebiyle idareye tazmin sorumluluğu yüklenemeyeceği, zararın yürütülen kamu
hizmetinin doğrudan sonucunu oluşturmadığı öne sürülerek davanın reddi gerektiği
savunulmaktadır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Ankara 1 Nolu İdare Mahkemesince dava dosyası incelenerek işin gereği
görüşüldü:
Davalı
idarelerin usule yönelik itirazları yerinde görülmediğinden esasın incelenmesine
geçildi.
Dava,
davacının, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca yönetimine el konulan
Türkiye İmar Bankası T.A.?. aracılığıyla satın almış olduğu Devlet iç borçlanma
senedinden dolayı uğradığı zararın hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülen
idarelerce faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine
ilişkin işlemin iptali ile 48.026,50 YTL zararın tazminine karar verilmesi
istemiyle açılmıştır.
Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden
doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış bulunmaktadır. İdarenin
belirtilen bu sorumluluğu hukuk devleti olma niteliğinin doğal sonucudur.
4389 sayılı
Bankalar Kanunu’nun 3. maddesinde, “Bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatın, Kanunda
gösterilen yetkiler çerçevesinde düzenlemeler de yapmak suretiyle uygulanmasını
sağlamak, uygulamayı denetlemek ve sonuçlandırmak, tasarrufların güvence altına
alınmasını temin etmek ve Kanunla verilen diğer görevleri yapmak ve yetkileri
kullanmak üzere kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip
“Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu” kurulmuştur. Kurum, tasarruf
sahiplerinin haklarını ve bankaların düzenli ve emin bir şekilde çalışmasını
tehlikeye sokabilecek ve ekonomide önemli zararlar doğurabilecek her türlü işlem
ve uygulamaları önlemek, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak
üzere gerekli karar ve tedbirleri almak ve uygulamakla yükümlü ve yetkilidir.”
denilmek suretiyle BDDK’nın görevleri sayılmış, aynı Kanun’un 5. maddesinde yer
alan, “1-Bu Kanun ile diğer kanunların bankalarla ilgili hükümlerinin
uygulanmasının ve her türlü bankacılık işlemlerinin denetimi, bankaların
varlıkları, alacakları, öz kaynakları, borçları, kar ve zarar hesapları
arasındaki ilgi ve dengelerin ve mali bünyeyi etkileyen diğer tüm unsurların
tespit ve tahlili Kurum adına doğrudan Başkana bağlı bir Kurul teşkil eden
bankalar yeminli murakıpları ve yardımcıları tarafından yapılır.
2-Bankalar
yeminli murakıpları ve yardımcıları; bu Kanunda yazılı görevleriyle kayıtlı
olmak üzere vergi inceleme yetkisine ve 20/2/1930 tarihli ve 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun hükümlerine aykırı hareket eden banka
ve ilgililer hakkında adı geçen Kanunun ek 1 inci maddesindeki yetkilere sahip
oldukları gibi tüm bankaların kuruluş kanunu hükümleri ile diğer kanunların
bankalarla ilgili hükümlerinin uygulanmasını da denetlemeye yetkilidirler” hükmü
ile Bankalar Yeminli Murakıpları’nın görevleri düzenlenmiştir.
Bu durumda,
BDDK’nın, tüm bankaları belli bir disiplin altında izlemek, bunların gerek mali
bünyelerinin sağlam olup olmadığı ve gerekse mevzuata uygun davranıp
davranmadıkları hususunda gerekli olan denetim ve gözetim görevini yerine
getirmekle yükümlü olduğu, bu çerçevede, bankaların Hazine Müsteşarlığına ve T.C
Merkez Bankasına gönderdikleri mali tablolar üzerinde yapılan inceleme
sonuçlarına göre, bankaların bankalar yeminli murakıpları tarafından
denetlenmesini sağladığı, yine bankalar yeminli murakıplarının yıllık çalışma
programına bağlı olarak bankaların merkez ve şubelerinin denetlendiği
görülmektedir.
Dava
dosyasının incelenmesinden; davacının Devlet iç borçlanma senedi satın aldığı
Türkiye İmar Bankası T.A.?.ne Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun
03.07.2003 tarihli ve 1085 sayılı kararı ile el konulduğu, bankacılık yapma ve
mevduat kabul etme izni kaldırılan Bankanın yönetim ve denetiminin Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonuna intikal ettiği, davanın ise davacının satın almış olduğu
Devlet iç borçlanma senedi bedelinin ödenmemesi nedeniyle uğranılan zararın
hizmet kusuru işledikleri iddiasıyla davalı idarelerce tazmini istemi ile
açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda;
Bankanın DİBS satışlarında BDDK'nın sorumluluklarının incelendiği 30/04-01
sayılı 09.01.2004 tarihli Başbakanlık Teftiş Kurulu Raporu, BDDK Başkanlığı'nın
21.10.2002 tarih BDDK.DEG/43-3-1346 sayılı onayı ile inceleme yapmakla
görevlendirilen Bankalar Yeminli Başmurakıbı tarafından düzenlenmiş olan
21.11.2002 tarih M-14/153-1520 sayılı mütalâa, Bankalar Yeminli Murakıplarınca
düzenlenmiş olan 21.08.2003 tarih, R-6, R-8, R-7, R-7, R-6, R-8, R-11, R-5, R-7,
R-10 sayılı rapor ile Bankanın bankacılık faaliyetlerinin durdurulmasının
sonrasında "İmar Bankasının Muhasebe ve Bilgi İşlem Sisteminin Genel İşleyişi
Hakkında" bankalar yeminli murakıpları, idari personel, bilgi işlem dairesi
başkanı ve diğer görevlilerden oluşan bir kurulca düzenlenen 15.09.2003 tarihli,
R-7, R-9, R-8, R-8, R-9, R-12, R-6, R-8, R-11, R-1, R-6 sayılı rapor
içeriğindeki tespitlerin birlikte değerlendirilmesinden, 25.10.1990 tarih ve
50/183 sayılı SPK kararı ile Banka'nın borsa üyelik ve aracılık faaliyetlerinde
bulunma yetkisinin kaldırıldığı ve bu kararın Hazine Müsteşarlığı'na, İMKB'ye ve
Banka'ya bildirildiği, BDDK kurulduktan sonra söz konusu kararın Hazine
Müsteşarlığı tarafından BDDK'ya gönderilmediği, 21.10.2002 tarihinde Banka'nın
yetkisi olmadığı halde yoğun bir şekilde DİBS satışına başladığı ve bunu gazete
ve televizyon reklamları ile halka duyurduğu, BDDK tarafından Bankaya Yönetim
Kurulu Üyesi olarak atanan kişi tarafından 13.01.2003 tarihinde Banka'nın DİBS
satışına başladığının BDDK'ya bildirilmesi üzerine, bu yazının, o dönemde
Banka'da denetim yapan bankalar yeminli murakıplarına bilgi için gönderildiği,
ayrıca Maliye Müfettişinin Banka nezdinde DİBS alım-satımının yapılıp
yapılmadığının tespitini istemesine ilişkin 14.03.2003 tarihli yazının BDDK'ya
gönderildiği, Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca bir bankanın DİBS satışı için
izin alması gerekirken, Banka'nın böyle bir izni olmadığı halde DİBS satışı
yaptığının BDDK yetkililerince bilindiği halde Kurulun bunu önlemeye yönelik
herhangi bir faaliyetinin bulunmadığı, Bankanın denetimi sürecinde yapılacak
tespitler ile bankanın hukuka aykırı işlemleri engellenebilecek iken, Bankalar
Kanunu açısından herhangi bir hukuki statüsü bulunmayan Merkez Yatırım A.?.nin
bilgi işlem sistemini yürütmesi ve DİBS işlemlerinin toplandığı sanal ATM
merkezi gibi hususlarla ilgili olarak bile tespit yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda,
BDDK'nın Bankalar Kanunu hükümleri uyarınca, görevini gerektiği biçimde yerine
getirmediği, Banka'nın yönetim ve işleyişindeki aksaklıkları ve Bankalar
Kanunu'na aykırı işlemlerini zamanında saptayarak tasarruf sahiplerinin hak ve
çıkarlarını koruyamadığı açıktır.
Sermaye
Piyasası Kurulu'nun hukuki sorumluluğuna gelince;
Sermaye
piyasası araçları 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 3/b maddesinde
tanımlanmış, gerek menkul kıymetler ve gerekse diğer sermaye piyasası araçları
şartlarının Sermaye Piyasası Kurulunca belirleneceği öngörülmüştür. Aynı
Kanun'un 22. maddesinin (g) bendinde, sermaye piyasasını ilgilendiren her türlü
iletişim araçları ile yapılan yayın, duyuru ve reklâmları izlemek ve bunların
yanıltıcı olduğu tespit edilenleri yasaklamak ve gereği yapılmak üzere ilgili
kuruluşlara bildirmek SPK'nın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır. Yasanın
30. maddesinin (b) fıkrası uyarınca sermaye piyasası faaliyetlerinde bulunan
aracı kuruluşların aynı Yasanın 31. maddesi uyarınca da bu faaliyetleri için
Kurumdan izin almaları zorunludur.
Ayrıca,
Sermaye Piyasası Kurulu Teşkilât, Görev ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinin
"Çalışma Birimlerinin Teşkilatı ve Görev Tanımları" başlıklı IV. Bölümünün 46.
maddesinde, "sermaye piyasalarında aracılık faaliyetlerini ifa eden veya
edebilecek kurum ve kuruluşların mevzuata uygun kuruluş ve faaliyetlerine izin
vermek... bu çerçevede gereken gözetim sistemini kurmak ve izlemek" görevinin,
"Aracılık Faaliyetleri Dairesi Başkanlığı"na; 50. maddesi ile, "ikinci el
piyasaların mevzuata uygun biçimde düzenli ve güvenli çalışmasını temin etmek
için piyasaları izlemek ve gözetimini yapmak, yatırımcının kolaylıkla, en az
maliyet ve güvenle piyasalarda işlem yapmasını sağlamak için gereken tedbirleri
almak ve düzenlemeler yapmak" görevinin "Piyasa Gözetim ve Düzenleme Dairesi
Başkanlığı"na verildiği görülmektedir.
Yukarıda
belirtilen mevzuat uyarınca, SPK'nın Hazine tarafından ihraç edilen DİBS'nin
ikincil piyasa işlemlerinde aracılık yapacaklara faaliyet izni vermek, ayrıca
sermaye piyasasını ilgilendiren her türlü iletişim araçları ile yapılan yayın,
duyuru ve reklâmları izlemek ve bunların yanıltıcı olanlarını saptayarak
yasaklamak ve gereği yapılmak üzere ilgili kuruluşlara bildirme görevinin
bulunduğu kuşkusuzdur.
Dosyadan,
Kurul'ca Bankanın aracılık faaliyetlerinde bulunma yetkisinin 21.11.1990 tarihli
kararla iptal edildiği, ancak DİBS alım-satımında yetkili olmayan Banka'nın
çeşitli gazete ve televizyonlarda ilân ve reklâmlar verdiği ve 1990 yılından
itibaren yatırımcılara DİBS sattığı, SPK'nın ise, bu konuda herhangi bir
önleyici faaliyetinin bulunmadığı ve SPK'nın Kanunun kendisine verdiği gözetim
ve denetim görevini yerine getirmediği anlaşılmaktadır.
Bu durumda,
SPK kararı ile borsa üyelik ve aracılık faaliyetlerinde bulunma yetkisi
kaldırılan İmar Bankasının, yetkisi olmadığı halde ilân ve reklâm vererek
yatırımcılara gerek DİBS satışını, gerekse bu ad altında satış yapmasını
zamanında önlem alarak engel olmayan BDDK ve SPK'nın olayda kusurlu davranışları
bulunduğu kuşkusuz olduğundan, davacının dosyada bulunan ve İmar Bankası'ndan
DİBS aldığını gösteren belgedeki yatırdığı tutar karşılığı zararının yasal
faiziyle birlikte anılan idarelerce ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan
nedenlerle; davanın kısmen kabulü ile işlem tutarı olan 32.399,96 YTL
zararın hizmet kusurları saptanan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yarı yarıya, davanın açıldığı 21.4.2004
tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak davacıya
ödenmesine, fazlaya ilişkin isteminin reddine, hükmedilen miktar
üzerinden hesaplanan 1.749,60 YTL nispi karar harcından peşin alınan 648,40 YTL
düşüldükten sonra kalan 1.101,20 YTL nispi karar harcının davacıya
tamamlattırılmasına, aşağıda dökümü gösterilen 1.843,75 YTL yargılama giderinden
haklılık oranına göre 599,91 YTL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, geriye
kalan 1.243,84 YTL yargılama gideri ile A.A.Ü.T.’ne göre hükmedilen miktar
üzerinden hesaplanan 3.072,00 YTL avukatlık ücretinin davalı idarelerden yarı
yarıya alınarak davacıya verilmesine, reddedilen miktar üzerinden hesaplanan
1.682,65 YTL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere yarı yarıya
verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın
tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde Danıştaya temyiz yolu açık olmak üzere
12.12.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BA?KAN
ÜYE ÜYE
Ziya ÖZCAN Mehmet KÜÇÜKGÖZ
Aydın TOPRAK
27710
33618 94866
YARGILAMA GİDERLERİ :
Başvurma Harcı : 10,10
Karar Harcı :
1.749,60
Vekalet Harcı :
1,80
Posta Gideri
: 82,25
Toplam :
1.843,75