gecekondunun yıkımı. imarhukukcusu Cafer ERGEN
Tarih: 16.04.2007 Saat: 14:39
Konu:


Yeni Sayfa 30



Yeni Sayfa 29

775 Sayılı Gecekondu XE “Gecekondu"  Kanununa Göre Yıkım

a. Gecekondu XE “Gecekondu"

2. dünya savaşından bu yana özellikle 3. dünya ülkeleri olarak adlandırılan az gelişmiş ülkelerde görülen hızlı nüfus artışı ile ortaya çıkan kentleşme sürecinde “gecekondu XE “Gecekondu" ” olgusu gündeme gelmiştir. 19. yüzyılda Paris’te ve Londra’da konut sıkıntısı nedeniyle ortaya çıkan gecekondu kavramı, ülkemizde 1940’lı yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye’de 1950’lerden sonra görülmeye başlayan iç göçler ve hızlı kentleşme hareketinin özellikle büyük kentlerimizde konut açığı sorununa ve gecekondulaşma gibi olumsuz bir yapılaşmaya neden olduğu bilinmektedir. ?ehre göç edenlerin ilk durağı gecekondu olmaktadır. Ancak yavaş sanayileşme ve güvenli yüksek ücretli iş azlığı gecekondu bölgelerini geçici alanlar olmaktan çıkarmakta, kesin kalıcılık sağlamaktadır. Ülkemizde kentleşme, gecekondulaşma ile çağrışım içindedir. Çarpık kentleşmenin en önemli özelliği gecekondudur.[1]

775 sayılı Gecekondu XE “Gecekondu"  Kanununun 2. Maddesinde; “Bu kanunda sözü geçen ‘Gecekondu’ deyimi ile, imar XE “İmar"  ve yapı XE “Yapı"  işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, kendisine ait olmayan arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapılar kastedilmektedir.” denilmektedir.

Gecekondulaşma, kırdan kente göçen kitlelerin temel konut edinme biçimi olarak Türkiye kentleşmesinin ilk aşamalarında ortaya çıktı. 1950’lerde de kurumsallaştı. Bu dönem gecekonduları, tam da toplumun kendine taktığı adı hak edecek bir süreç ile üretilmekte ve kullanılmaktaydı. Bu dönem gecekondularının temel özelliği, kırdan göçenlerin kamu arazisi üzerinde esas olarak kendi emekleri ile yapım sürecini gerçekleştirmeleridir.[2]

Yasadaki “kendisine ait olmayan arazi veya arsalar” ifadesi ile hazine, belediye, vakıflar vb. kamu arazileri ile şahıs arazileri kastedilmekte; bu arazileri işgal ederek yapılan izinsiz yapılar gecekondu XE “Gecekondu"  olarak tanımlanmaktadır.

Birinci kuşak gecekondulaşmaya ilişkin bu söylenenlerin 1970’li yıllardan itibaren ortaya çıkan ikinci kuşak gecekondular için büyük ölçüde geçerli olmadığı söylenebilir. Eskiden olduğu gibi kent yakın çevresindeki kamu arazilerinin kullanıcılar tarafından, üzerinde gecekondu XE “Gecekondu"  yapmak amacıyla işgal edilmesi arsa XE “Arsa"  elde etmenin tek yolu olmaktan çıkmış, kent çeperindeki arsalar bu kez sahipleri tarafından parsellenip satılmaya başlanmıştır. Noter tarafından onaylı bir belgeye dayalı olarak yapılan, ancak tapuya tescil edilemeyen bu hisseli arsa satışlarının tarihi eskilere gitse bile, 1970’lerde büyük kentlerde görülen hisseli satışların öncekilerden önemli farkları vardır. Öncelikle bu satışlarda satışa sunulan arsalar son derece küçük ve doğrudan gecekondu yapımına yöneliktir.[3]

Çoğunlukla kamu tüzel veya özel kişilerin mülkiyet hakkına tecavüz suretiyle yapılmış olması bunların açık bir özelliğidir. İmar XE “İmar"  İskan Bakanlığı’nın “Gecekondu XE “Gecekondu"  problemi” adlı raporunda “gecekondu XE “Gecekondu"  kendisine ait olmayan yerde, imar XE “İmar"  yasalarına aykırı, gayri sıhhi (sağlıksız), gayri fenni (planlama ve teknik olanaklardan yoksun) alelacele yapılmış olan konuttur” der. Ama bu yapıların kişilerin kendi arazisi üzerine kurulabileceği de unutulmamalıdır. Gecekondu patolojik yoğunluk derecesine ulaşacak kadar yoğun olan şehirsel yerleşme alanı XE “Yerleşme Alanı"  olarak görülmektedir.[4]

Gecekondulaşma kentlerimizin önemli problemi olmakla beraber, bu alanda alınan tedbirler yetersizdir. Bu güne kadar sadece polisiye tedbirlerle yetinilmiş ama bu alanda da önlemler eksik kalmıştır. Sadece gecekonduya göz yuman ya da gerekli tedbiri almayan yerel yönetimler sorumlu tutulurken, bu gecekonduyu yapan, onlara malzeme temin eden ve taşeronluğunu yapanlara yönelik tedbir yoktur. Oysa, gecekondu XE “Gecekondu"  inşaatındaki iş hacmi çok önemli boyutlardadır ve buna yönelik tedbirler alınmalıdır.[5]

Bu tanıma imarsız alanlarda hisseli tapu XE “Tapu"  sahiplerinin kendi arazileri üzerinde yaptıkları ruhsatsız yapılar XE “Ruhsatsız Yapılar" ı da katmak gerekmektedir. Bu anlamda; Gecekondu XE “Gecekondu" ; “imar XE “İmar"  ve yapı XE “Yapı"  işlerini düzenleyen mevzuata ve genel hükümlere bağlı kalınmaksızın, hazine, belediye, vakıflar vb. kamu arazileri ile şahıslara ait arazi veya arsalar üzerinde, sahibinin rızası alınmadan yapılan izinsiz yapılar ile imarsız alanlarda hisseli tapu sahiplerinin kendi arazileri üzerinde yaptıkları ruhsatsız yapılar” olarak tanımlanmakta iken, süreç içinde içeriği ve niteliği değişen gecekondu XE “Gecekondu" ; daha çok hazine arazileri ya da başkasının arazisi üzerinde bulunan yapıları, kaçak yapı XE “Kaçak Yapı"  ise; kendi mülkiyeti ya da hissesi üzerine İmar XE “İmar"  Mevzuatına aykırı olarak yapılan yapıları tanımlar biçimde kullanılmaya başlamıştır.[6]

Gecekonduda yaşayanlar genellikle oturdukları evlerin mülkiyetine sahip değildirler. Gecekonduların kuruldukları alanlar, satın alınmayan parsellenmemiş arazilerdir. Gecekondu XE “Gecekondu"  bölgelerinde evler genellikle sık ve tek katlıdır. Konutların sıklığı dışarıdan gelecek herhangi bir tehlikeye karşı korunma pisikolojisinden ileri gelmekte, evlerin tek katlı olmasının nedeni ise ekonomik olanaksızlıklar yanında, her zaman devletin güçleri tarafından yıkılma endişesinden doğmaktadır Konutlar teneke, çamur, biriket, taş vb. yapı XE “Yapı"  malzemelerinden oluşmaktadır. Bu binalar, ileride çok katlı yapılar haline geldiklerinde dar sıkışık şehir bölgeleri oluşmaktadır. Kuruluş alanları genellikle bataklık, dağların yamaç ve etekleri ile eski kent merkezleri ve kentlerin periferinde bulunmaktadır. Bunlar alt yapı yatırımlarının bulunmadığı, sağlık hizmetlerinin görülmediği, bu nedenle bulaşıcı hastalıkların kol gezdiği ayrıca, beslenme ve eğitim olanaklarını düşük olduğu alanlardır. Gecekondu bölgeleri ve mahalleleri kentin diğer semtlerine oranla nüfus sıklığı açısından daha yoğundur. Sürekli göç aldıklarından adeta canlı bir hücreye benzeyen bu alanlar, her geçen gün yatay ve dikey büyümekte ve kendilerini yenilemektedirler. Artan gecekondulaşma kentsel hizmetlerin aksamasına yol açmaktadır.[7]

1953 yılında yürürlüğe giren “Bina XE “Bina"  yapımını teşvik ve izinsiz yapılan binalar hakkında kanun” imar XE “İmar"  affı konusunu düzenleyen ilk yasadır. Gecekondu XE “Gecekondu"  kuşaklarının kenti sardığı 1966 yılında 775 sayılı Gecekondu kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun 18. maddesine göre “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan gecekondular...hiç bir karar alınmasına gerek olmaksızın belediye veya devlet zabıtası tarafından derhal yıktırılır” hükmü yer almaktadır. Ne var ki bu uygulanmamış ve sonraki yıllarda çıkarılan imar afları ile gecekondu XE “Gecekondu"  yapımına devam edilmiş; büyük kentlerin çevresinde yüzbinlerce gecekondu oluşmuştur. Fatih köprüsünü korumak için hazırlanan uçaksavar birliği bile planlanan tepenin gecekonducular tarafından işgal edilmesi nedeniyle başka yer aramak zorunda kalmıştır. 1983 de “İmar XE “İmar"  ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler Hakkında Kanun” başlığı ile yeni bir af yasası çıkarılmış, ardından aynı başlıkla 1984 de bir af yasası daha yayımlanmıştır. Halk arasında af kanunu ya da imar affı kanunu olarak anılan bu kanunlarla imar mevzuatına aykırı inşa edilmiş ve inşa edilmekte olan yapılarla gecekondular “mevzuata” uygun hale getirilmiş, af kapsamları sürekli genişletilmek suretiyle değiştirilmiştir. 1984 deki af yasası o yıla dek alışılagelmiş “kaçak yapı XE “Kaçak Yapı" ları bir defaya mahsus ruhsata bağlama” kuralını bile yeterli görmemiş, daha da öteye giderek “gecekonduya tapu XE “Tapu" ” sözünü vermiştir. Bu yasalarla gecekondular ve kaçak yapılar yasallaştırılmıştır.[8]

Seçim dönemlerinde göz yumulan kaçak yapı XE “Kaçak Yapı" laşma, imar XE “İmar"  aflarıyla bu kadar kolay yasallaştırılırsa, ülkemizdeki konutların yüzde 70’i elbette kaçak olur. Kaçak, adı üstünde, elektrik kaçağı, su kaçağı dediğimizde bir miktar sızıntı olduğunu, sıra dışı bir durum olduğunu, gitmesi gereken nokta yerine, bir miktar başka yerlere gidiyor anlamına gelir; meseleyi böyle anlarsınız. Kaçak dediğimiz olgu yüzde 70’lerde ise o zaman tersine bir durum vardır. Su ya da elektrik gitmesi gereken nokta yerine başka yere gidiyor demektir. Ülkemizde kaçak yapılaşmanın durumu bu. Yüzde 30 yasal konut, yüzde 70 kaçak konut. Yani bunun adına artık kaçak diyemeyiz. Kaçak konut yapmak sıradan hale gelmiş demektir.[9]

Türkiye’de yerel ya da genel her seçim öncesi seçime endeksli imar XE “İmar"  affı, hatta daha ileri gidilerek gecekondu XE “Gecekondu"  affı söylemlerine tanık olunmaktadır. Oy uğruna kaçak yapı XE “Kaçak Yapı" ya taviz verilip, hazine arazilerinin yağmalanmasına çanak tutulmaktadır. Özellikle yerel yönetimlerin seçim çekişmeleri gecekondu bölgeleri ile ilgili olarak daha gevşek ve hoşgörülü olmaya itmiştir. Denetim mekanizması gevşemekte ve bu gidişin farkında olanlar da fırsatı değerlendirmektedir. İmar XE “İmar"  mevzuatına uygun olarak ruhsatlı yapılaşan yurttaşlar bu durumda cezalandırılmış olurken, oy avcılarının hedef kitlesini teşkil eden kaçak yapı XE “Yapı"  sahipleri nasıl olsa af çıkacak söylentisiyle teşvik edilmektedir. Kenti yağmalayarak kent suçu işleyenler ödüllendirilecekmiş gibi bir hava yaratılmakta, her seferinde kentler taammüden katledilmektedir. Sonraki yıllar için örnek teşkil eden İmar affı yasaları nedeniyle; güvenirliği olmayan, sürekli değiştirilen ve en önemlisi uyulmaması halinde cezalandırılmayacağı umudu ile kasden çiğnenen imar mevzuatına ilişkin hükümler, sürekli af beklentisi içinde olan yerel yönetimler ve valilik makamlarınca uygulanamamaktadır. Af kapsamını sürekli genişletmek suretiyle değiştirmek ile imar mevzuatına aykırı yapı XE “İmar Mevzuatına Aykırı Yapı" laşmaların ve bu arada gecekondulaşmanın engellenebileceğini düşünmek iyimserlik olacaktır. Başka bir ifadeyle af olasılığının yüksek olduğu bir ortamda, otoritenin tesisi ve devamını sağlamak zor görünmektedir.[10]

Gecekondulaşmaya karşı alınması gereken en önemli önlem ise, dar gelirliler için imarlı, alt yapısı tamamlanmış ve uygun ödeme koşullarında arsa XE “Arsa"  üretilmesi ve bunlara satılmasıdır.[11]

Ayrıca hazine arazilerinin belediyelere ve toplu konut kooperatiflerine devri ile gecekondu XE “Gecekondu"  önleme bölgeleri oluşturulmalı, gecekondu yerine uydu kentler yapılmalıdır.[12]


 

[1]     İ.Hamit HANCI, “Gecekondulaşma ve Çocuk Suçluluğu”, Adli Tıp Dergisi, S:11, ss.55-62, 1995, http://www.kriminoloji.com/gecekondulasma.

[2]     http://www.erolkaya.org, a.g.m.

[3]     http://www.erolkaya.org, a.g.m.

[4]     İ.Hamit HANCI, a.g.m.

[5]     http://www.erolkaya.org, a.g.m.

[6]     http://www.tmmob.org.tr, a.g.m.

[7]     İ.Hamit HANCI, a.g.m.

[8]     İ.Hamit HANCI, a.g.m.

[9]     http://www.turkpoint.com, a.g.h.

[10]    İ.Hamit HANCI, a.g.m.

[11]    http://www.erolkaya.org, a.g.m.

[12]    İ.Hamit HANCI, a.g.m.







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=344