İmar
planına karşı açılan davanın yargılama süreci içerisinde verilecek kararlar ile
bu kararlar üzerine yeniden yapılacak olan imar planında inşai faaliyeti
durdurulan yapılar için öngörülen durumun, mevcut ruhsatın bu plana uygun olduğu
ve inşai faaliyetin devamını engelleyen bir yönünün bulunmadığının tespiti
halinde mühürlenmesini sona erdirilerek inşai faaliyete mevcut yapı ruhsatına
göre devamına izin verilmesi gerektiği, aksine bir durumun tespiti halinde ise,
yeni yapılan imar planına aykırı olan ruhsatının iptali yoluna gidileceği
hakkında.
Yapı
denetim kuruluşlarının, fenni mesuliyetini üstlendikleri her bir yapının, ruhsat
ve ekleri ile mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek, ruhsat ve eklerine
aykırı uygulama yapılması halinde durumu belirli süre içinde ilgili idareye
bildirmek konusundaki yükümlülüğünün, her yapı açısından yerine getirilip
getirilmediğinin, davalı idarece ayrı ayrı düzenlenecek raporlar ile
belirlenmesi ve bunun sonucuna göre ayrı ayrı cezai işlemlere konu edilmesi
gerektiği hakkında.
Alanın
büyük bir bölümünün doğal sit alanı içerisinde yer almasına karşın koruma bölge
kurulunun onayı alınmadan belediye meclisince kabul edilen dava konusu planların
askıya çıkarılarak yürürlüğe konulduğu, alanda yapılan işlemlerin Kentsel
Dönüşüm kavramı ile örtüşmediği, daha önce alanda koruma amaçlı nazım ve
uygulama imar planları kabul edilip onaylanan parselasyon işlemi sonucu imar
parselleri ile yol ve diğer donatı alanlarının oluşturulduğu, koruma amaçlı bu
planlara göre dönüşümün sağlanabileceği hakkında.
Anayasa
Mahkemesi kararıyla iptal edildiği bilinen (11.12.1986 tarihinden itibaren
görüntülü ve yazılı medya marifetiyle) 3194 sayılı Yasa'nın 47.maddesi hükmüne
dayanılarak, idarece verilmiş olan yapı ruhsatlarının hukuka aykırı olduğu,
dolayısı ile bu işlemden yararlanan yapı sahibi lehine müktesep hak
sağlamayacağı hususunun tartışmasız olduğu, müktesep haktan bahsedebilmek için,
yapı ruhsatının, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının kamuoyuna duyurulduğu
11.12.1986 tarihinden önce alınmış ve yapıya başlanılmış olması gerektiği
hakkında.
Kamulaştırma işlemi, düzenleyici bir işlem olan, imar planının uygulanması
niteliğinde olduğundan, taşınmazların 1.1000 ölçekli imar planından ayrıldığı
amaç doğrultusunda kamulaştırma yapılabileceği hakkında.
Hakkını
ihlal eden yapı ruhsatının iptaline ilişkin işlemden dolayı doğrudan tam yargı
davası açma yoluna gitmeyen davacı tarafından, ruhsat iptalinden sonra yıkım
işleminin tesis edilmesi ve tebliği üzerine yasal dava açma süresi içerisinde
açılan davada süre aşımı bulunmadığı hakkında.
Bir
taşınmazın satın alınma suretiyle malikinin değişmesi durumunun; taşınmazı her
yeni satın alan için önceki malik zamanında yapılan ve parselin oluşumunun
dayanağı olan parselasyon işlemine karşı dava açma süresi yeniden başlatma
nedeni olamayacağı hakkında.
İmar
planı değişikliğine konu taşınmazları satın alan kişinin mülkiyetin el
değiştirmesi üzerine davayı takip hakkının kendisine geçtiğinden bahisle yaptığı
başvurunun 2577 sayılı Yasa'nın 26. maddesi uyarınca dikkate alınması suretiyle
idare mahkemesince yeniden taraf teşkil ettirilmesi, diğer taraftan imar
planları gibi mülkiyet ilişkisine dayalı uyuşmazlıklarda malikin dava sonuna
kadar taşınmazla olan hukuki bağını, dolayısıyla davada taraf olma ehliyetini
koruyup korumadığı hususunun da önem arzettiği hakkında.
Mahallinde düzenlenen maili inhidam raporun yapının durumunun tesbiti suretiyle
tesis edilecek işleme hazırlık işlemi niteliğinde bulunması, bir öneri
açıklaması ve yönlendirme içermesi, hukuk düzeninde sonuç doğuran işlemin ise
raporda belirlenen hususların değerlendirilmesinden sonra idarece tesis edilmesi
karşısında; kesin ve yürütülmesi zorunlu niteliğe haiz olmayan 3194 sayılı
Yasa'nın 39. maddesi uyarınca yapının mevcut durumunun tespitine yönelik raporun
iptali istemiyle açılan davada uyuşmazlığın esasının incelenmesi suretiyle
verilen idare mahkemesi kararında yasal isabet bulunmadığı hakkında.