İkinci Baskıya Önsöz
İdare hukuku bakımından tüm idari
işlemlerin nihai amacı kamu yararıdır. Bu nedenle imar planları da kamu
yararına olması gereken düzenleyici işlemlerdir. İmar planları açısından
kamu yararı ise bir şehrin bütününü ilgilendirdiğinden aynı şehirde yaşayan
bireylerin kişisel çıkarlarının toplamına indirgenemez.
İmar planları ile düzenlenen alanlarda
bir arazi parçasının kamu yararına en uygun kullanım şekli belirlenir. Plan
hiyerarşisine göre imar planları yönetmelikler ve yapı ruhsatlarından önce
uygulanması gereken işlemlerdir. Planlı bir sahada imar planına aykırı alan
kullanımı mümkün değildir. Eğer imar planındaki tahsisi amacı dışında bir
alanda olması gerekiyorsa o zaman önce imar planında değişiklik yapılması
gerekir.
Son zamanlarda yapılan yasal
düzenlemeler ile ülkemizin tamamının planlı yaşama geçirilmesi
hedeflenmektedir. Özellikle çevre düzeni planı açısından ülkemizde plansız
alan kalmayacak şekilde kurallar getirilmiştir. Ancak bu çevre düzeni
planları imkanlar ölçüsünde yapılacaktır. Yani bu planların tamamlanması
için belirli bir tarih öngörülmemiştir. Bu bakımdan artık imar planları
toplumun her kesimini yakından ilgilendiren hukuki belge olarak karşımıza
çıkacaktır.
Büyükşehir belediyeleri açısından ise bu
belediyeler tüm ilin planlarında söz sahibi olmuşlardır. Yani, Büyükşehir
belediyelerinde ana yetki Büyükşehir belediyesinindir. Alt ve diğer
belediyeler Büyükşehir belediyelerinin hazırlayacakları çevre düzeni ve
nazım imar planlarına uygun olarak uygulama planlarını yapmakla
görevlidirler. Bu açıdan bakıldığında plan düzenlemesi bakımından yetkiler,
il düzeyinde toplanmış durumdadır. Öte yandan, Büyükşehir belediyesi olmayan
illere bakıldığında ise sadece il merkezi belediye sınırları içinde yapılan
seçimle yönetime gelen belediyeler de tüm ilin planlamasında söz sahibi
haline gelmiştir. Oysa il belediye yönetiminin ilçe belediye yönetimi
üzerinde hiçbir hakkı ve yetkisi bulunmamaktadır. Bu durumu biraz yumuşatmak
için İl Özel İdareleri de olaya dahil edilmiştir. Halbuki ilçe belediye
sınırları içinde bulunan bireyler il belediyesi seçimlerinde oy
kullanamamaktadır. Ancak oy vermedikleri il belediyesinin imar düzenlemesine
tabi tutulmaktadırlar.
Uygulamada en çok kullanılan plan
türleri nazım ve uygulama imar planı ile çevre düzeni planlarıdır. Genel
olarak imar planlamasında üçlü bir piramit bulunmaktadır. 1/25.000 ölçekli
çevre düzeni planı, 1/5.000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1.000 ölçekli
uygulama imar planıdır. 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planı en üstte yer
almakta, bu plana uymak zorunda olan nazım imar planları genel düzenlemeler
içermekte ve çevre ve nazım imar planlarına uygun olarak hazırlanacak olan
uygulama imar planları ise uygulamaya dönük plan niteliğinde olmaktadır.
İmar işlerinde genel olarak sorumluluk
yetersiz bulunmaktadır. Çünkü çok açık olarak imar hukukuna ve temel
bilgilere aykırı hareket edenler hakkında cezai müeyyide açısından bu
kişileri engelleyici bir ceza sistemimiz bulunmamaktadır. Böyle olunca da
imar hukuka aykırı hareket edenleri cesaretlendirmiş oluyoruz. İmar hukuku
konusunda genelde inceleme yapan görevlilerin bu alanlarda uzman
olmadıkları, sadece denetim görevlerini yaptıkları anlaşılmaktadır. Gerek
İçişleri Bakanlığı ve gerekse Bayındırlık ve İskân Bakanlığı görevlilerinin
denetimle görevlendirilenlerin konunun hem hukuki tarafını ve hem de teknik
ve bilimsel tarafını bilmeden yaptıkları denetim ve incelemelerin tam olarak
beklenen sonucu vermesi mümkün değildir. İmar hukukunda örneğin bir yeşil
alanı yahut sahil şeridini yapılaşmaya açanlara karşı Türk Ceza Kanunu’nda
özel bir ceza müeyyidesi getirilmeli yahut bu şekilde kamunun elinden çıkan
arazi ve arsaların değerlerinin hiç olmazsa belli bir kısmının bu kararı
veren görevlilerden ceza olarak geri alınmadığı sürece imar alanındaki
olumsuzlukları önleyebilmek mümkün bulunmamaktadır.
İmar planlarını yapan idarelerin, imar
hukukuna ve mülkiyet haklarına yeterince riayet etmemeleri durumunda,
gerekli başvuruların yapılması, idari dava açılması ve idari yargının imar
planı davalarını yargılama usulünün kapsayacak şekilde hazırlanan bu kitabın
içeriğinde her türlü imar planlarına dahil açıklama, içtihad ve uygulanması
gereken prosedür yer almaktadır. Bu çalışma, imar planları davalarına
bakılan İdare Mahkemelerinde uzun yıllar çalışılması sonunda edinilen
tecrübeye ve bu tür davaların incelenmesi sırasında yapılan sayısız keşif ve
bilirkişi incelemeleri nedeniyle defalarca bizzat taşınmaz başına gidilerek
yerinde yapılan araştıma ve gözlemlere dayalı olarak hazırlanmıştır.
Öncelikle ilk baskıya gösterilen ilgiden
dolayı memnuniyetimizi belirtirken genişletilerek hazılanan bu ikinci
baskının da faydalı ve yararlı olmasını temenni ederim. İkinci baskı için
güncel içtihatların dışında kitaba eklediğim “kentsel dönüşüm ve gelişim
proje uygulamaları”, “imar hukukunda kısıtlılık sorunu ve çözüm yolları” ve
“korunması gerekli kültür ve taşınmaz varlıkları ile ilgili ilke kararları”
konularıyla kitabın içeriğini daha fazla zenginleştirmeye çalıştım.
İkinci baskının hazırlanmasında manevi
desteğini esirgemeyen yıllarca beraber çalışarak bilgi ve tecrübelerinden
istifade ettiğim Emekli Hâkim (Kayseri Bölge İdare Mahkemesi Eski Başkanı),
Yeminli Mali Müşavir ve Yazar Sn. Celal KARAVELİO?LU’na, kitap çalışmaları
sırasında yardımlarını esirgemeyen eşim DR. Filiz DENİZLİ ERGEN’e, kitabın
ikinci baskısının yayınlanarak okuyuculara ulaştırılmasında bizleri teşvik
eden Sn. Koray SEÇKİN Beye ve tüm Seçkin Yayıncılık ailesine saygılarımla en
içten teşekkür ederim.
Cafer ERGEN
Ankara; Nisan 2009