Çevre,
tarihi ve kültürel değerlerin korunması imar uygulamaları gibi kamu yararını
ilgilendiren konularda dava açma ehliyetinin bu durum göz önünde bulundurularak
geniş yorumlanmak suretiyle saptanacağı, Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiş
bulunmaktadır.
Kararın
Özeti: Özel orman alanında yer alan yapılar için verilen inşaat ruhsatlarının
iptalini isteme hususunda mimarlık odasının dava açma ehliyetinin bulunduğu hk.
İstemin
Özeti :İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 30.12.2005 günlü, E:2004/1118; K:2005/2408
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay
Tetkik Hakimi ….. üşüncesi: Dava, İstanbul, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı köyü, Saip
Molla özel ormanı, 1-2 pafta, 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan sosyal
ve ticari tesislere yönelik olarak verilen
yapı
ruhsatlarının yasal dayanağı olmadığından bahisle yapılan başvuru üzerine tesis
edilen Beykoz Belediye Başkanlığı'nın 16.3.2004 günlü, (11)317 Gd 2331 sayılı
işlemi ile bu işlemde bahsi geçen 21.4.1988 günlü, 3000149 sayılı
yapı
ruhsatının, 21.4.1993 günlü, 3001007 sayılı
yapı
ruhsatının, 03.4.1998 günlü, 30001007 sayılı
yapı
ruhsatının ve ruhsat yenileme işlemlerinin iptali istemiyle açılmış, idare
mahkemesince davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
T.C.Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu
belirtilmektedir. Hukuk Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka
uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal
davaları yoluyla sağlanır.
2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve
maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için
menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdarenin
eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının
en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat
ihlali" olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı subjektif hak
ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir. Davacı ile iptali
istenilen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi, menfaat
ihlali koşulunun varlığı için yeterlidir. Bu itibarla yargısal kararlarda
menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir
menfaat ilgisinin kurulması gerektiği şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca; bir
menfaatin kişisel menfaat sayılabilmesi iptali istenilen işlemin doğrudan
doğruya davacı hakkında alınmasını gerektirmemektedir. Çevre, tarihi ve kültürel
değerlerin korunması imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda
dava açma ehliyetinin bu durum göz önünde bulundurularak geniş yorumlanmak
suretiyle saptanacağı, Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Dosyanın
incelenmesinden, Saip Molla özel ormanında, başta Anayasa olmak üzere, Orman
Kanunu'na, bu kanun uyarınca çıkarılan " Özel Ormanlarda ve Hükmi ?ahsiyete Haiz
Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda yapılacak İş ve İşlemler Hakkında Yönetmelik"
e, ilgili mevzuata, yerleşik yargı kararlarına ve kamu yararına aykırı olarak
inşaat ruhsatı
verildiğinden bahisle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu
itibarla, yukarıda yer alan yasal düzenlemeler, davanın niteliği ve davacı
tarafından ileri sürülen hususlar dikkate alındığında, davacının uyuşmazlık
konusu yapı
ruhsatlarının iptalini isteme konusunda dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna
varıldığından, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki idare mahkemesi
kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi kararının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı ….. şüncesi: Beykoz Belediye Başkanlığı'nca ilçe sınırları içerisinde
bulunan 1-2 pafta,6 parsel sayılı Saip Molla Özel Ormanı üzerinde sosyal ve
ticari tesislere ilişkin olarak verilen inşaat ruhsatlarının dayanağı
olmadığından bahisle yapılan başvuru üzerine davalı idarece tesis olunan
16.3.2004 günlü,317/Gd-2331 sayılı davalı idare işleminin ve bu işlemin konusu
olan ruhsatların ve ruhsat yenilemelerinin iptali istemiyle açılan davayı
ehliyet yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz
edilmiştir.
2577
sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinde, idari işlemler hakkında,
yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı
olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından
açılan davalar iptal davaları olarak tanımlanmıştır.
İdarenin
eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasında
en etkin araçlardan biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat
ihlali" olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun subjektif hak ihlallerinin
giderilmesiyle birlikte idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi
kapsamında belirlenmesi gerektiği açıktır. Bu bağlamda menfaat ihlali koşulu,
davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması
gereği şeklinde tanımlanmış olup, dava açma ehliyetinin iptal davasına konu olan
kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmesi gerekmektedir.
6235
sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 1.maddesinde ise; Birlik
ve odaların kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları olduğu belirtilmiş
olup,davacının kamu yararını koruma görev ve yükümlülüğü bir kamu kurumu
olmasının doğal sonucudur.
Dosyadaki belgelerden; uyuşmazlık konusu ruhsatların verildiği taşınmazın özel
orman niteliğinde olduğu, Anayasanın 169. maddesinde ormanlara zarar verebilecek
hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemiyeceğinin hükme bağlandığı, dava konusu
işlemler nedeniyle Saip Molla özel ormanının tapu sicilinde özel orman kaydı
olmasına rağmen bu husus dikkate alınmadan tamamının arsa gibi değerlendirilerek
yapılaşmaya açılması sonucunda ülkemizin doğal güzellik ve zenginlik kaynağının
tahrip edildiği anlaşıldığından,taşınmazla ilgili dava konusu işlemlerin "kamu
yararına"uygunluğu yönünden yargı denetimine tabi tutulması amacıyla açılan
davada,yukarıda anılan kanun hükmü uyarınca davacıyla kamu yararını yakından
ilgilendiren dava konusu karar arasında meşru, kişisel ve güncel menfaat
ilgisinin olduğu açık olduğundan T.M.M.O.B.Mimarlar Odası(İstanbul Büyükkent
?ubesi)'nın dava açma ehliyetinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle,davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu İdare
Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar
veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacı yanında davaya katılma isteminde
bulunan Orman Genel Müdürlüğü'nün, iptali istenen ruhsatın verildiği taşınmazın
özel orman alanı olması nedeniyle, davanın konusu ve sonucu ile doğrudan
ilgisinin bulunması nedeniyle davaya katılma istemi yerinde görülerek işin
gereği görüşüldü:
Dava,
İstanbul, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı köyü, Saip Molla özel ormanı, 1-2 pafta, 6
parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan sosyal ve ticari tesislere yönelik
olarak verilen
yapı
ruhsatlarının yasal dayanağı olmadığından bahisle yapılan başvuru üzerine tesis
edilen Beykoz Belediye Başkanlığı'nın 16.3.2004 günlü, (11)317 Gd 2331 sayılı
işlemi ile bu işlemde bahsi geçen 21.4.1988 günlü, 3000149 sayılı
yapı
ruhsatının, 21.4.1993 günlü, 3001007 sayılı
yapı
ruhsatının, 03.4.1998 günlü, 30001007 sayılı
yapı
ruhsatının ve ruhsat yenileme işlemlerinin iptali istemiyle açılmış, İdare
Mahkemesince,
yapı
ruhsatlarının şahsa yönelik işlemler niteliğinde olduğu, bu işlemlerle doğrudan
ilgisi bulunmayan ve söz konusu
yapı
ruhsatları nedeniyle güncel ve meşru bir menfaati olumsuz yönde etkilendiği
ispatlanamayan sivil toplum örgütlerinin, bu vasıfları nedeniyle şahsa yönelik
işlem halini almış olan
yapı
ruhsatlarının iptali istemiyle dava açma konusunda ehliyeti bulunmadığı, olayda
da davacı tarafından yapılan 08.3.2004 günlü başvuru ile Saip Molla Ormanı
olarak bilinen taşınmaz üzerinde "?" adıyla sürdürülen inşaatlarda, sosyal ve
ticari tesislere ilişkin ruhsatların yasal olmadığının ve gereğinin yapılmasının
istenildiği, davacının bu başvurusuna verilen 16.3.2004 günlü, 317 sayılı
cevapta, 1452 adet villadan 1132 adet villanın, sosyal ve ticari tesislerden de
292 adet bağımsız bölümün tamamlanarak toplam 1428 adet bağımsız bölüm için
yapı
kullanma izni alındığının ve tapuda kat mülkiyetine dönüştürüldüğünün
bildirilmesi üzerine, büyük bir bölümünün inşaatı tamamlanarak tapuda kat
mülkiyetine dönüştürülen yapılara ilişkin olarak verilen
yapı
ruhsatlarının iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşıldığından, söz konusu
ruhsatlar ile doğrudan bir ilgisi bulunmayan ve bu ruhsatlar nedeniyle kişisel,
güncel ve meşru bir menfaati etkilendiği tespit olunamayan davacının bu davayı
açma konusunda ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15/1-b
maddesi uyarınca davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiş, bu karar
davacı tarafından temyiz edilmiştir.
T.C.Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu
belirtilmektedir.
Hukuk
Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin
hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve
maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için
menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İdarenin
eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının
en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat
ihlali" olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı subjektif hak
ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun
denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir. Davacı ile iptali
istenilen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi, menfaat
ihlali koşulunun varlığı için yeterlidir. Bu itibarla yargısal kararlarda
menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir
menfaat ilgisinin kurulması gerektiği şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca; bir
menfaatin kişisel menfaat sayılabilmesi iptali istenilen işlemin doğrudan
doğruya davacı hakkında alınmasını gerektirmemektedir. Çevre, tarihi ve kültürel
değerlerin korunması imar uygulamaları gibi kamu yararını ilgilendiren konularda
dava açma ehliyetinin bu durum göz önünde bulundurularak geniş yorumlanmak
suretiyle saptanacağı, Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiş bulunmaktadır.
Dosyanın
incelenmesinden, Saip Molla özel ormanında, başta Anayasa olmak üzere, Orman
Kanunu'na, bu kanun uyarınca çıkarılan " Özel Ormanlarda ve Hükmi ?ahsiyete Haiz
Amme Müesseselerine Ait Ormanlarda yapılacak İş ve İşlemler Hakkında Yönetmelik"
e, ilgili mevzuata, yerleşik yargı kararlarına ve kamu yararına aykırı olarak
inşaat ruhsatı
verildiğinden bahisle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu
itibarla, yukarıda yer alan yasal düzenlemeler, davanın niteliği ve davacı
tarafından ileri sürülen hususlar dikkate alındığında, davacının uyuşmazlık
konusu yapı
ruhsatlarının iptalini isteme konusunda dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna
varıldığından, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki idare mahkemesi
kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 30.12.2005 günlü,
E:2004/1118; K:2005/2408 sayılı kararının BOZULMASINA, 25,10 YTL. karar harcı
ile fazladan yatırılan 19,90 YTL. harcın temyiz isteminde bulunana iadesine,
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 09.02.2007 gününde oyçokluğuyla
karar verildi.
KAR?I
OY: Dava, İstanbul, Beykoz ilçesi, Çavuşbaşı köyü, Saip Molla özel ormanı, 1-2
pafta, 6 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan sosyal ve ticari tesislere
yönelik olarak verilen
yapı
ruhsatlarının yasal dayanağı olmadığından bahisle yapılan başvuru üzerine tesis
edilen Beykoz Belediye Başkanlığı'nın 16.3.2004 günlü, (11)317 Gd 2331 sayılı
işlemi ile bu işlemde bahsi geçen 21.4.1988 günlü, 3000149 sayılı
yapı
ruhsatının, 21.4.1993 günlü, 3001007 sayılı
yapı
ruhsatının, 03.4.1998 günlü, 30001007 sayılı
yapı
ruhsatının ve ruhsat yenileme işlemlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
T.C.Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu
belirtilmektedir. Hukuk Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka
uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal
davaları yoluyla sağlanır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve
maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için
menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal
davası açmanın ön koşulu İdari işlemle menfaatin ihlal edilmiş olmasıdır.
Menfaat, kişi ile işlem arasında güncel, doğrudan ve hukuki olması gereken bir
ilişkidir. Böyle bir ilişki oluşmadan iptal davası açılamaz. Açılmış ise "dava
açma ehliyeti" yönünden reddi gerekir.
Dosyanın
incelenmesinden, davacı tarafından yapılan 08.3.2004 günlü başvuru ile Saip
Molla Ormanı olarak bilinen taşınmaz üzerinde "?" adıyla sürdürülen inşaatlarda,
sosyal ve ticari tesislere ilişkin ruhsatların yasal olmadığının ve gereğinin
yapılmasının istenildiği, davacının bu başvurusuna verilen 16.3.2004 günlü, 317
sayılı cevapta, 1452 adet villadan 1132 adet villanın, sosyal ve ticari
tesislerden de 292 adet bağımsız bölümün tamamlanarak toplam 1428 adet bağımsız
bölüm için
yapı
kullanma izni alındığının ve tapuda kat mülkiyetine dönüştürüldüğünün
bildirilmesi üzerine, büyük bir bölümünün inşaatı tamamlanarak tapuda kat
mülkiyetine dönüştürülen yapılara ilişkin olarak verilen
yapı
ruhsatlarının iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta üçüncü kişilere ait olan taşınmaz için verilen inşaat ruhsatlarına
ilişkin işlemlerin genel düzenleyici bir işlem niteliğinde olmadığı, subjektif
bir işlem olduğu ve bu ruhsatlara dayalı olarak yapılan inşaatların pek çoğunun
tamamlanarak
yapı
kullanma izni alınmış ve kat irtifakı da tesis edilmiş olması nedeniyle bu
aşamadan sonra iptali istenilen inşaat ruhsatları ile davacı arasında yukarıda
tanımlandığı şekilde aktüel, kişisel ve meşru bir ilişki oluşmadığı
anlaşıldığından, davacının dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki idare mahkemesi kararının
onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
Danıştay Altıncı Dairesinin 9.2.2007 gün ve E:2006/3763, K:2007/702
sayılı kararı.