Yeni Sayfa 17
İmar
planına karşı dava açma süresi ile ilgili içtihatlar.
Yeni Sayfa 15
ÖZET: Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşa ait taşınmazla ilgili olarak 3194
sayılı Yasanın 9. maddesinin 2. fıkrası uyarınca imar planı yapma yetkisinin
Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olduğu hk.
11.03.1998 tarihinde özelleştirme kapsamına alınan davacı kuruluşa ait
uyuşmazlık konusu taşınmazla ilgili olarak 3194 sayılı Yasanın 9. maddesinin 2.
fıkrası uyarınca Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yeniden plan
değişikliği yapılacağından hukuken ve fiilen uygulama olanağı kalmayan imar
planı değişikliğinin iptaline karar verilmesi gerekirken, aksi yöndeki idare
mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
ÖZET:İmar planlarına karşı askı süresi içinde yapılan itirazın reddedilmesi
üzerine dava açma süresinin başladığı hk.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 10.01.1995 gününde askıya çıkarılan imar
planına 31.01.1995 gününde itiraz ettiği, itirazın 13.02.1995 günü 3/9 sayılı
belediye Meclisi kararıyla reddedildiği, davacının isteği üzerine bu plana
dayalı olarak 27.04.1995 günü 11/84 sayılı belediye encümeni kararıyla ifraz
işleminin yapıldığı, davacının dava konusu işlemi en geç kadastro müdürlüğünde
tescil istem belgesini imzaladığı 12.07.1995 gününde öğrendiği, bu tarihten
itibaren 60 günlük dava açma süresi geçirilerek 09.12.1997 gününde davanın
açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yasal dava açma süresi geçirilerek 09.12.1997 gününde açılan
davanın esasının süre aşımı yönünden inceleme olanağı bulunmadığından, ifraza
ilişkin belediye encümeni kararı tarihinden itibaren davanın süresi içinde
açılmadığı gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddeden temyize konu idare
mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
ÖZET:1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olarak hazırlanan 1/1000 ölçekli
uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davada, uygulama imar planının
nazım imar planına uygun olup olmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerektiği
hk.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın 21.03.1997 onay tarihli
1/5000 ölçekli nazım imar planında organize sanayi bölgesi olarak belirlendiği,
1/1000 ölçekli uygulama imar planında da nazım plana uygun olarak aynı amaca
ayrıldığı, ancak sadece uygulama imar planının dava konusu edilip nazım planın
ise iptalinin istenilmediği anlaşıldığından, kesinleşen nazım plana uygun olarak
hazırlanmış bulunan dava konusu uygulama imar planında imar mevzuatına aykırılık
bulunmamaktadır.
İdare mahkemesince, uygulama imar planının şehircilik ilkelerine, planlama
esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla
bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de uyuşmazlık tamamen
idare mahkemesince araştırılarak açıklığa kavuşturulabilecek hukuki bir soruna
ilişkin olunduğundan bu aşamada dava konusu 1/1000 ölçekli planın nazım imar
planına uygun olup olmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekmektedir. Bu
itibarla uyuşmazlığın bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle çözümlenmesi
zorunlu özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren nitelikte olmaması nedeniyle,
ancak 1/5000 ölçekli nazım imar planının dava konusu edilmiş olması durumunda
incelenmesi mümkün olan suçlara ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar
verilmesinde isabet görülmemiştir.
ÖZET: İmar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların beliye
meclislerince karara bağlanması gerekirken isteminin belediye meclisine intikal
ettirilmeden reddedilmesinde yasaya uyarlık bulunmadığı hk.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu belediye meclisi kararının davacının plan
değişikliği istemiyle yaptığı başvuru üzerine davalı idarece gönderilen cevabi
yazıya eklenmediği davalı idarenin savunma ekinde, yer almadığı mahkemece 2 kez
ara kararıyla istenilmesine rağmen de gönderilmediği dolayısıyla böyle bir
belediye meclisi kararının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
3194 sayılı imar kanunun 8. maddesinde imar planlarının, değişikliklerinin ve
bunlara yapılan itirazların beliye meclislerince karara bağlanacağı kuralı yer
aldığından davacının isteminin belediye meclisine intikal ettirilmeden
reddedilmesinde yasaya uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu kararda
sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.
ÖZET: İmar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların beliye
meclislerince karara bağlanması gerekirken isteminin belediye meclisine intikal
ettirilmeden belediye başkan yardımcısınca reddedilmesinde yasaya uyarlık
bulunmadığı hk.
Dosyanın incelenmesinden, Hamitler, 16 pafta, 1037 parsel sayılı taşınmazın okul
alanına ayrılmasına ilişkin imar planının değiştirilmesi istemiyle yapılan
başvurunun 05.08.1997 günü, 5455 sayılı belediye başkan yardımcısı tarafından
imzalanan işlemle reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı
anlaşılmaktadır.
3194 sayılı imar kanunun 8. maddesinde imar planlarının, değişikliklerinin ve
bunlara yapılan itirazların belediye meclislerince incelenerek karara
bağlanacağı kuralı yer aldığından davacının isteminin belediye meclisinse
intikal ettirilmeden belediye başkan yardımcısınca reddedilmesinde yasaya
uyarlık bulunmamaktadır.
ÖZET: Dava idare yanında davaya katılanların katılımı sağlanmaksızın yapılan
keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun esas alınması suretiyle
davanın karara bağlanmasının hukuka aykırı olduğu hk.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşımazın malikleri olan İbrahim
Oruçoğlu ve Muhsin Oruçoğlu’nun davalı idare yanında davaya katılma istemlerinin
01.10.1997 gününde kabul edildiği ve aynı gün keşif kararı alındığı ancak re’sen
seçilen bilirkişilerin ünvanları ile keşif günü saati ve buluşma yerini içeren
naip üye yazınsının sadece davalı idare ile davacılara tebliğ edildiği
müdahillere ise herhangi bir tebligat yapılmadığı ve keşif tutanağında da
müdahilleri ya da vekillerinin imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dava idare yanında davaya katılanlar, kendilerinin katılımı sağlanmaksızın
yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun esas alınması
suretiyle davanın karara bağlanmasının hukuka aykırı olduğu iddiası ile kararı
temyiz etmektedirler.
Bu durumda müdahiller yönünden anılan eksikliğin giderilmesi amacıyla yeniden
keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılası suretiyle uyuşmazlığın karara
bağlanması gerekmektedir.
ÖZET:İmar planlarının değiştirilmesinde plan bütünlüğüne dikkat edilmesi
gerektiği hk.
Dosyada bulunan bilirkişi raporunda resmi kurum alanının yer seçiminin plan
bütününde incelendiğinde uygun olduğunun belirtildiği anlaşıldığından idare
mahkemesince anılan kısma ilişkin olarak dava konusu imar planının iptal
edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
ÖZET:Keşif ve bilirkişi giderinin yatırılmamış olmasının tek başına davanın
reddini gerektirmediği, bu halde de dosyadaki bilgi ve belgelere göre imar
planının mevzuata uygunluğunun denetlenmesi gerektiği hk.
Dosyada bulunan ya da taraflardan istenilmek suretiyle sağlanan bilgi ve
belgelerin incelenmesi suretiyle dava konusu imar planının mevzuata uygunluğunun
değerlendirilmesi ve uyuşmazlığın çözümlenmesi gereken giderlerin
yatırılmamasından dolayı keşif ve bilirkişi incelmesi yaptırılmamış olması
nedeniyle davacı iddialarının kanıtlanamadığı sonucuna varılmış ve bu gerekçe
ide davanın imar planına ilişkin kısmının reddedilmesi yerinde görülmemiştir.
ÖZET:1/25000 ve 1/5000 ölçekli planlara uygun olan 1/1000 ölçekli uygulama imar
planında planlama esaslarına ve mevzuata aykırılık bulunmadığı hk.
Dava, Çanakkale, Raşidin Çiftliği mevkiinde organize sanayi bölgesi kurulmasına
ilişkin yer seçimi kararının ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali
istemiyle açılmış; idare mahkemesince, Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı olan
davacının 14.04.1994 gününde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca onaylanan
yer seçimi kararına atıfta bulunarak yer seçiminin yanlış olduğu yönünde
14.12.1996 tarihinde basın organlarına beyanlarının olduğu anlaşıldığından,
anılan tarih itibariyle 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra 28.04.1997
gününde açılan davanın yer seçimine yönelik bölümünde süre aşımı bulunduğu
gerekçesiyle reddine; 1/25000 ve 1/5000 ölçekli imar planlarında da dava konusu
bölgenin organize sanayi bölgesi olarak belirlenmesi nedeniyle üst ölçekli imar
planlarına uygun olan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında planlama
esaslarına ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın imar planına
yönelik bölümünün reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz
edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle ONANMASINA.
ÖZET:
Onaylı imar planının iptali istemiyle son ilan tarihini izleyen günden itibaren
60 günlük süre geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis
edilmeksizin açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiği hk.
Düzenleyici işlem niteliğinde olan imar planına karşı, planın 3194 sayılı
Yasanın 8. maddesi uyarınca yapılan ilanın son gününü izleyen günden itibaren 60
gün içinde ya da imar planı uyarınca uygulama işlemi tesis edilmesi halinde bu
işlemin tebliğ tarihini tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde dava
açılması mümkündür.
Uyuşmazlık konusu olayda ise, 21.05.1990 onaylı imar planının iptali istemiyle
açılan bu davanın son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre
geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis edilmeksizin
09.06.1997 gününde açıldığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle
reddedilmesine ilişkin idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik
görülememiştir.
ÖZET: İmar durumu belgesinin imar planının uygulama işlemi olması nedeniyle
uygulama işlemine karşı dava süresi içinde dayanak olan imar planının da
iptalinin istenilmesinde süre aşımı bulunmadığı hk.
Dosyanın incelenmesinden, Afyon İli, ?uhut İlçesi, 30.K.II.2 pafta, 273 ada,
20,21,23 parsel sayılı taşımazları kapsayan alanda imar planı değişikliği
yapılarak taşınmazın imam hatip lisesi yeri olarak belirlenmesine ilişkin
08.12.1995 günlü, 104 sayılı belediye meclisi kararının 09.12.1995 – 08.01.1996
tarihleri arasında ilan edildiği, davacı tarafından imar durumunu öğrenmek
amacıyla 05.12.1996 gününde davalı idareye başvurulduğu, 09.12.1996 gününde
verilen cevap üzerine 16.12.1996 gününde söz konusu imar planı değişikliğinin
iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, Belediye tarafından 09.12.1996 gününde düzenlenen imar
durumu belgesi ile alınan taşınmazın İmam Hatip Lisesi yeri olarak
belirlendiğinin öğrenilmesi üzerine 60 günlük dava açma süresi içinde ve
16.12.1996 gününde işlemin dayanağını oluşturan imar planı değişikliğine karşı
açılan davanın yukarıda belirtilen Yasa hükmü uyarınca esasının incelenmesi
gereken süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
ÖZET:
İmar planı değişikliği yapılmasının gerekçelerini açıklayan plan müellifi
raporunun mevcut olmaması halında imar planı değişikliğinde imar mevzuatına
uyarlık bulunmadığı hk.
Dava,
davacının maliki olduğu, Bursa, Mudanya, Bademli Köyü, H.21.b.24.b pafta, 273
parsel sayılı taşınmazla ilgili 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinin
onaylanması yolundaki 25.11.1994 günlü 4/305 sayılı İl İdare Kurulu kararının
iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, imar planı değişikliği
yapılmasının gerekçelerini açıklayan plan müellifi raporunun mevcut olmadığı, bu
durumda dava konusu imar planı değişikliğinde imar mevzuatına uyarlık
bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare ve
müdahil tarafından temyiz edilmiştir.
ÖZET: İmar planının tümüyle iptal edildiği durumlarda, yeniden yapılan imar
planında uyuşmazlık konusu taşınmaz önceki plan ile aynı amaca ayrılmış olsa
dahi artık geçerliliği kalmayan imar planına karşı açılan davanın esasına
girilerek bir karar verilmesinin söz konusu olamayacağı hk.
Dosyanın
incelenmesinden, Bursa 1.İdare Mahkemesince verilen 16.02.2001 tarihli ara
kararı üzerine idarece gönderilen cevapta 17.08.1999 tarihinde meydana gelen
depremden sonra uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait 1/5000 ve
1/1000 ölçekli imar planlarının iptal edildiğinin ve deprem sonrası yeniden
yapılan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların 13.12.2000 tarihli, 66 sayılı
Belediye Meclisi kararıyla kabul edildiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu bölgenin imar planının tümüyle iptal edildiği durumlarda, yeniden yapılan
imar planında uyuşmazlık konusu taşınmaz önceki plan ile aynı amaca ayrılmış
olsa dahi artık geçerliliği kalmayan imar planına karşı açılan davanın esasına
girilerek bir karar verilmesi söz konusu değildir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesince, dava konusu imar planının tümüyle iptal
edilerek bölgede yeni bir imar planının yapıldığı iddiası araştırılmak suretiyle
ulaşılacak sonuca göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
ÖZET:
Yeni hazırlanan imar planında otopark alanının kaldırılarak konut alanına
dönüştürüldüğü, kaldırılan otopark alanı için yeni bir alan önerildiği, inşaat
alanı arttırılarak nüfus yoğunluğunun arttırıldığı, bu yerleşim yerlerindeki
özel araç sahipliği göz önüne alınarak yakın çevrede bulunan otopark alanlarının
yeterli olmadığı, nitekim dalgalı tapografik yapının izlendiği bölgede otopark
gibi kamusal alanların tesisi oldukça zorken dar alanların kaldırılmasının
planlama ilkelerine aykırı olduğu, yapılan plan değişikliğinin nazım imar planı
ana kararlarını bozacak nitelikte olmamakla birlikte eskiden beri var olan bir
sosyal teknik alt yapı alanının kaldırılmasının bölgedeki yapı düzeni ve
yoğunluğunu etkilediği sonucuna ulaşıldığından dava konusu imar planında
şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık görülmediği hk.
Dava, Bursa, Osmangazi, Eski Kaplıca Altı Mevkii, 265 pafta, 2135 ada, 215
parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının yaptırılması isteminin zımnen reddine
dair işlem ile alınan yerde ilgili imar planının kabulüne ilişkin 04.10.1991
günlü, 113 sayılı Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare
Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen
raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden,
uyuşmazlık konusu alanın fiilen otopark olarak kullanıldığı, yeni hazırlanan
imar planında otopark alanının kaldırılarak konut alanına dönüştürüldüğü,
kaldırılan otopark alanı için yeni bir alan önerildiği, inşaat alanı
arttırılarak nüfus yoğunluğunun arttırıldığı, bu yerleşim yerlerindeki özel araç
sahipliği göz önüne alınarak yakın çevrede bulunan otopark alanlarının yeterli
olmadığı, nitekim dalgalı tapografik yapının izlendiği bölgede otopark gibi
kamusal alanların tesisi oldukça zorken dar alanların kaldırılmasının planlama
ilkelerine aykırı olduğu, yapılan plan değişikliğinin nazım imar planı ana
kararlarını bozacak nitelikte olmamakla birlikte eskiden beri var olan bir
sosyal teknik alt yapı alanının kaldırılmasının bölgedeki yapı düzeni ve
yoğunluğunu etkilediği sonucuna ulaşıldığından dava konusu imar planında
şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık görülmediği
gerekçesiyle iptaline, diğer taraftan davalı idarece davacının yıkılmasını
istediği inşaat hakkında 11.11.1997 günlü 4372 sayılı Belediye Encümeni kararı
ile yıkım işlemi tesis edilmiş olduğundan davanın bu kısmının konusunun
kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
ÖZET: Anayasa Mahkemesince 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 3.
fıkrasının iptal edilmesinin davacının resmi tesis alanında kalan taşınmazına
yönelik olarak yapmış olduğu imar planı değişikliği başvurusu üzerine doğrudan
plan değişikliğinin yapılmasını gerektirmeyeceği; ilgililerin imar planı
değişikliği istemlerinin idarelerce çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatım dengesi
yönünden irdelenmesi gerektiği, planlamanın genel ilkeleri dikkate alınarak
uyuşmazlık konusu taşınmaza ayrıldığı amaç için ihtiyaç bulunmadığı sonucuna
varıldığı taktirde plan değişikliği yapılmasının mümkün olduğu; bu konuda
yapılacak yargısal denetimde de imar planı değişikliği isteminin şehircilik
ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının
incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği hk.
Dava; Kayseri, Yahyalı, Gazibeyli Mahallesi, Yol Mevkii, 280 ada, 1 parsel
sayılı imar planında okul alanında kalan taşınmaza yönelik olarak, Anayasa
Mahkemesinin 29.12.1999 günlü, K.1999/51 sayılı kararı ile 3194 sayılı İmar
Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 3. fıkralarının iptal edilmesi de dikkate
alınarak mevcut imar planının iptaliyle mülkiyet hakkı üzerindeki sınırlamanın
kaldırılması isteminin Milli Eğitim Müdürlüğünün görüşüne dayanılarak okul
alanına gereksinim duyulması nedeniyle reddine ilişkin 11.06.2002 günlü 15
sayılı Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince
keşif ve bilirkişi inceleme yapılabilmesi için davacıdan iki kez keşif avansı
istenilmesine karşın yatırılmadığından keşif ve bilirkişi incelemesi
yaptırılmadan dosya içerisinde yer alan belgeler göz önüne alındığından,
davacının 20 yıldan bu yana devam eden taşınmaz üzerindeki kısıtlığın mevcut
planın iptaliyle mülkiyet hakkı üzerindeki sınırlamaların ortadan kaldırılarak
tasarrufa olanak tanıyacak değişikliğin yapılmasını istediği, imar planında okul
alanında kalan taşınmaz üzerindeki kısıtlığın, taşınmazın okul yapımı için
kamulaştırılması, imar planı değişikliği ile okul yerinin değiştirilmesi yada
taşınmazın imar planında başka bir amaca ayrılması veya parselasyon yapılması
sonucunda imar parseli verilmesi hallerinden birisinin yapılması ile ortadan
kaldırılabileceği, imar planı değişikliği ve belirsizliğin kaldırılması Hukuk
Devleti gereği olduğundan, dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar davalı idare vekili tarafından
temyiz edilmiştir.
Anayasa Mahkemesince 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 3.
fıkrasının iptal edilmesinin davacının resmi tesis alanında kalan taşınmazına
yönelik olarak yapmış olduğu imar planı değişikliği başvurusu üzerine doğrudan
plan değişikliğinin yapılmasını gerektirmeyeceği açıktır.
Dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu taşınmazın
imar planında okul yeri olarak ayrıldığı; ancak aradan geçen 10 seneyi aşan
sürede parsel üzerinde herhangi bir uygulama yapılmadığı, taşınmazla ilgili
kamulaştırma işleminin de bulunmadığı, davacının plan değişikliği istemimin de
Belediye Meclisinde ret edildiği anlaşılmaktadır.
İlgililerin imar planı değişikliği istemlerinin idarelerce çevredeki nüfus,
yoğunluk ve donatım dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, planlamanın genel
ilkeleri dikkate alınarak uyuşmazlık konusu taşınmaza ayrıldığı amaç için
ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı taktirde plan değişikliği yapılmasının
mümkün olduğu; bu konuda yapılacak Yargısal denetimde de imar planı değişikliği
isteminin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup
olmadığının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği açıktır.