imar planı ile ilgili Danıştay İmar Hukuku İçtihatları
Tarih: 21.01.2008 Saat: 02:40
Konu: imar


Yeni Sayfa 17

İmar planına karşı dava açma süresi ile ilgili içtihatlar.



Yeni Sayfa 15

 

 

ÖZET: Özelleştirme kapsamına alınan kuruluşa ait taşınmazla ilgili olarak 3194 sayılı Yasanın 9. maddesinin 2. fıkrası uyarınca imar planı yapma yetkisinin Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait olduğu hk.[1]

11.03.1998 tarihinde özelleştirme kapsamına alınan davacı kuruluşa ait uyuşmazlık konusu taşınmazla ilgili olarak 3194 sayılı Yasanın 9. maddesinin 2. fıkrası uyarınca Başbakanlık Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca yeniden plan değişikliği yapılacağından hukuken ve fiilen uygulama olanağı kalmayan imar planı değişikliğinin iptaline karar verilmesi gerekirken, aksi yöndeki idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.

 

ÖZET:İmar planlarına karşı askı süresi içinde yapılan itirazın reddedilmesi üzerine dava açma süresinin başladığı hk.[2]

Dosyanın incelenmesinden, davacının 10.01.1995 gününde askıya çıkarılan imar planına 31.01.1995 gününde itiraz ettiği, itirazın 13.02.1995 günü 3/9 sayılı belediye Meclisi kararıyla reddedildiği, davacının isteği üzerine bu plana dayalı olarak 27.04.1995 günü 11/84 sayılı belediye encümeni kararıyla ifraz işleminin yapıldığı, davacının dava konusu işlemi en geç kadastro müdürlüğünde tescil istem belgesini imzaladığı 12.07.1995 gününde öğrendiği, bu tarihten itibaren 60 günlük dava açma süresi geçirilerek 09.12.1997 gününde davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

 Bu durumda, yasal dava açma süresi geçirilerek 09.12.1997 gününde açılan davanın esasının süre aşımı yönünden inceleme olanağı bulunmadığından, ifraza ilişkin belediye encümeni kararı tarihinden itibaren davanın süresi içinde açılmadığı gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddeden temyize konu idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.

 

ÖZET:1/5000 ölçekli nazım imar planına uygun olarak hazırlanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılan davada, uygulama imar planının nazım imar planına uygun olup olmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerektiği hk.[3]

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazın 21.03.1997 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planında organize sanayi bölgesi olarak belirlendiği, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında da nazım plana uygun olarak aynı amaca ayrıldığı, ancak sadece uygulama imar planının dava konusu edilip nazım planın ise iptalinin istenilmediği anlaşıldığından, kesinleşen nazım plana uygun olarak hazırlanmış bulunan dava konusu uygulama imar planında imar mevzuatına aykırılık bulunmamaktadır.

İdare mahkemesince, uygulama imar planının şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının belirlenmesi amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ise de uyuşmazlık tamamen idare mahkemesince araştırılarak açıklığa kavuşturulabilecek hukuki bir soruna ilişkin olunduğundan bu aşamada dava konusu 1/1000 ölçekli planın nazım imar planına uygun olup olmadığının belirlenmesi ile yetinilmesi gerekmektedir. Bu itibarla uyuşmazlığın bilirkişi incelemesi yaptırılması suretiyle çözümlenmesi zorunlu özel ve teknik bir bilgiyi gerektiren nitelikte olmaması nedeniyle, ancak 1/5000 ölçekli nazım imar planının dava konusu edilmiş olması durumunda incelenmesi mümkün olan suçlara ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılarak karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

 

ÖZET: İmar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların beliye meclislerince karara bağlanması gerekirken isteminin belediye meclisine intikal ettirilmeden reddedilmesinde yasaya uyarlık bulunmadığı hk.[4]

Dosyanın incelenmesinden, dava konusu belediye meclisi kararının davacının plan değişikliği istemiyle yaptığı başvuru üzerine davalı idarece gönderilen cevabi yazıya eklenmediği davalı idarenin savunma ekinde, yer almadığı mahkemece 2 kez ara kararıyla istenilmesine rağmen de gönderilmediği dolayısıyla böyle bir belediye meclisi kararının bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

3194 sayılı imar kanunun 8. maddesinde imar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların beliye meclislerince karara bağlanacağı kuralı yer aldığından davacının isteminin belediye meclisine intikal ettirilmeden reddedilmesinde yasaya uyarlık bulunmamaktadır.

Bu itibarla dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu kararda sonucu itibariyle isabetsizlik görülmemiştir.

 

ÖZET: İmar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların beliye meclislerince karara bağlanması gerekirken isteminin belediye meclisine intikal ettirilmeden belediye başkan yardımcısınca reddedilmesinde yasaya uyarlık bulunmadığı hk.[5]

Dosyanın incelenmesinden, Hamitler, 16 pafta, 1037 parsel sayılı taşınmazın okul alanına ayrılmasına ilişkin imar planının değiştirilmesi istemiyle yapılan başvurunun 05.08.1997 günü, 5455 sayılı belediye başkan yardımcısı tarafından imzalanan işlemle reddedilmesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

3194 sayılı imar kanunun 8. maddesinde imar planlarının, değişikliklerinin ve bunlara yapılan itirazların belediye meclislerince incelenerek karara bağlanacağı kuralı yer aldığından davacının isteminin belediye meclisinse intikal ettirilmeden belediye başkan yardımcısınca reddedilmesinde yasaya uyarlık bulunmamaktadır.

 

ÖZET: Dava idare yanında davaya katılanların katılımı sağlanmaksızın yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun esas alınması suretiyle davanın karara bağlanmasının hukuka aykırı olduğu hk.[6]

Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu taşımazın malikleri olan İbrahim Oruçoğlu ve Muhsin Oruçoğlu’nun davalı idare yanında davaya katılma istemlerinin 01.10.1997 gününde kabul edildiği ve aynı gün keşif kararı alındığı ancak re’sen seçilen bilirkişilerin ünvanları ile keşif günü saati ve buluşma yerini içeren naip üye yazınsının sadece davalı idare ile davacılara tebliğ edildiği müdahillere ise herhangi bir tebligat yapılmadığı ve keşif tutanağında da müdahilleri ya da vekillerinin imzasının bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Dava idare yanında davaya katılanlar, kendilerinin katılımı sağlanmaksızın yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun esas alınması suretiyle davanın karara bağlanmasının hukuka aykırı olduğu iddiası ile kararı temyiz etmektedirler.

Bu durumda müdahiller yönünden anılan eksikliğin giderilmesi amacıyla yeniden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılası suretiyle uyuşmazlığın karara bağlanması gerekmektedir.

 

 

ÖZET:İmar planlarının değiştirilmesinde plan bütünlüğüne dikkat edilmesi gerektiği hk.[7]

Dosyada bulunan bilirkişi raporunda resmi kurum alanının yer seçiminin plan bütününde incelendiğinde uygun olduğunun belirtildiği anlaşıldığından idare mahkemesince anılan kısma ilişkin olarak dava konusu imar planının iptal edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

 

 

ÖZET:Keşif ve bilirkişi giderinin yatırılmamış olmasının tek başına davanın reddini gerektirmediği, bu halde de dosyadaki bilgi ve belgelere göre imar planının mevzuata uygunluğunun denetlenmesi gerektiği hk.[8]

Dosyada bulunan ya da taraflardan istenilmek suretiyle sağlanan bilgi ve belgelerin incelenmesi suretiyle dava konusu imar planının mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi ve uyuşmazlığın çözümlenmesi gereken giderlerin yatırılmamasından dolayı keşif ve bilirkişi incelmesi yaptırılmamış olması nedeniyle davacı iddialarının kanıtlanamadığı sonucuna varılmış ve bu gerekçe ide davanın imar planına ilişkin kısmının reddedilmesi yerinde görülmemiştir.

 

ÖZET:1/25000 ve 1/5000 ölçekli planlara uygun olan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında planlama esaslarına ve mevzuata aykırılık bulunmadığı hk.[9]

Dava, Çanakkale, Raşidin Çiftliği mevkiinde organize sanayi bölgesi kurulmasına ilişkin yer seçimi kararının ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı olan davacının 14.04.1994 gününde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığınca onaylanan yer seçimi kararına atıfta bulunarak yer seçiminin yanlış olduğu yönünde 14.12.1996 tarihinde basın organlarına beyanlarının olduğu anlaşıldığından, anılan tarih itibariyle 60 günlük dava açma süresi geçtikten sonra 28.04.1997 gününde açılan davanın yer seçimine yönelik bölümünde süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddine; 1/25000 ve 1/5000 ölçekli imar planlarında da dava konusu bölgenin organize sanayi bölgesi olarak belirlenmesi nedeniyle üst ölçekli imar planlarına uygun olan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planında planlama esaslarına ve mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın imar planına yönelik bölümünün reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle ONANMASINA.

 

ÖZET: Onaylı imar planının iptali istemiyle son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis edilmeksizin açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerektiği hk.[10]

Düzenleyici işlem niteliğinde olan imar planına karşı, planın 3194 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca yapılan ilanın son gününü izleyen günden itibaren 60 gün içinde ya da imar planı uyarınca uygulama işlemi tesis edilmesi halinde bu işlemin tebliğ tarihini tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde dava açılması mümkündür.

Uyuşmazlık konusu olayda ise, 21.05.1990 onaylı imar planının iptali istemiyle açılan bu davanın son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük süre geçtikten çok sonra ve herhangi bir uygulama işlemi tesis edilmeksizin 09.06.1997 gününde açıldığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesine ilişkin idare mahkemesi kararında sonucu itibariyle isabetsizlik görülememiştir.

 

ÖZET: İmar durumu belgesinin imar planının uygulama işlemi olması nedeniyle uygulama işlemine karşı dava süresi içinde dayanak olan imar planının da iptalinin istenilmesinde süre aşımı bulunmadığı hk.[11]

Dosyanın incelenmesinden, Afyon İli, ?uhut İlçesi, 30.K.II.2 pafta, 273 ada, 20,21,23 parsel sayılı taşımazları kapsayan alanda imar planı değişikliği yapılarak taşınmazın imam hatip lisesi yeri olarak belirlenmesine ilişkin 08.12.1995 günlü, 104 sayılı belediye meclisi kararının 09.12.1995 – 08.01.1996 tarihleri arasında ilan edildiği, davacı tarafından imar durumunu öğrenmek amacıyla 05.12.1996 gününde davalı idareye başvurulduğu, 09.12.1996 gününde verilen cevap üzerine 16.12.1996 gününde söz konusu imar planı değişikliğinin iptali istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır.

Uyuşmazlık konusu olayda, Belediye tarafından 09.12.1996 gününde düzenlenen imar durumu belgesi ile alınan taşınmazın İmam Hatip Lisesi yeri olarak belirlendiğinin öğrenilmesi üzerine 60 günlük dava açma süresi içinde ve 16.12.1996 gününde işlemin dayanağını oluşturan imar planı değişikliğine karşı açılan davanın yukarıda belirtilen Yasa hükmü uyarınca esasının incelenmesi gereken süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

 

ÖZET: İmar planı değişikliği yapılmasının gerekçelerini açıklayan plan müellifi raporunun mevcut olmaması halında imar planı değişikliğinde imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı hk.[12]

 Dava, davacının maliki olduğu, Bursa, Mudanya, Bademli Köyü, H.21.b.24.b pafta, 273 parsel sayılı taşınmazla ilgili 1/1000 ölçekli imar planı değişikliğinin onaylanması yolundaki 25.11.1994 günlü 4/305 sayılı İl İdare Kurulu kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, imar planı değişikliği yapılmasının gerekçelerini açıklayan plan müellifi raporunun mevcut olmadığı, bu durumda dava konusu imar planı değişikliğinde imar mevzuatına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare ve müdahil tarafından temyiz edilmiştir.

ÖZET: İmar planının tümüyle iptal edildiği durumlarda, yeniden yapılan imar planında uyuşmazlık konusu taşınmaz önceki plan ile aynı amaca ayrılmış olsa dahi artık geçerliliği kalmayan imar planına karşı açılan davanın esasına girilerek bir karar verilmesinin söz konusu olamayacağı hk.[13]

 Dosyanın incelenmesinden, Bursa 1.İdare Mahkemesince verilen 16.02.2001 tarihli ara kararı üzerine idarece gönderilen cevapta 17.08.1999 tarihinde meydana gelen depremden sonra uyuşmazlık konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptal edildiğinin ve deprem sonrası yeniden yapılan 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planların 13.12.2000 tarihli, 66 sayılı Belediye Meclisi kararıyla kabul edildiğinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.

Bu bölgenin imar planının tümüyle iptal edildiği durumlarda, yeniden yapılan imar planında uyuşmazlık konusu taşınmaz önceki plan ile aynı amaca ayrılmış olsa dahi artık geçerliliği kalmayan imar planına karşı açılan davanın esasına girilerek bir karar verilmesi söz konusu değildir.                

Bu itibarla, İdare Mahkemesince, dava konusu imar planının tümüyle iptal edilerek bölgede yeni bir imar planının yapıldığı iddiası araştırılmak suretiyle ulaşılacak sonuca göre yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

ÖZET: Yeni hazırlanan imar planında otopark alanının kaldırılarak konut alanına dönüştürüldüğü, kaldırılan otopark alanı için yeni bir alan önerildiği, inşaat alanı arttırılarak nüfus yoğunluğunun arttırıldığı, bu yerleşim yerlerindeki özel araç sahipliği göz önüne alınarak yakın çevrede bulunan otopark alanlarının yeterli olmadığı, nitekim dalgalı tapografik yapının izlendiği bölgede otopark gibi kamusal alanların tesisi oldukça zorken dar alanların kaldırılmasının planlama ilkelerine aykırı olduğu, yapılan plan değişikliğinin nazım imar planı ana kararlarını bozacak nitelikte olmamakla birlikte eskiden beri var olan bir sosyal teknik alt yapı alanının kaldırılmasının bölgedeki yapı düzeni ve yoğunluğunu etkilediği sonucuna ulaşıldığından dava konusu imar planında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık görülmediği hk.[14]     

Dava, Bursa, Osmangazi, Eski Kaplıca Altı Mevkii, 265 pafta, 2135 ada, 215 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının yaptırılması isteminin zımnen reddine dair işlem ile alınan yerde ilgili imar planının kabulüne ilişkin 04.10.1991 günlü, 113 sayılı Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporla dosyada yer alan bilgi ve belgelerin birlikte incelenmesinden, uyuşmazlık konusu alanın fiilen otopark olarak kullanıldığı, yeni hazırlanan imar planında otopark alanının kaldırılarak konut alanına dönüştürüldüğü, kaldırılan otopark alanı için yeni bir alan önerildiği, inşaat alanı arttırılarak nüfus yoğunluğunun arttırıldığı, bu yerleşim yerlerindeki özel araç sahipliği göz önüne alınarak yakın çevrede bulunan otopark alanlarının yeterli olmadığı, nitekim dalgalı tapografik yapının izlendiği bölgede otopark gibi kamusal alanların tesisi oldukça zorken dar alanların kaldırılmasının planlama ilkelerine aykırı olduğu, yapılan plan değişikliğinin nazım imar planı ana kararlarını bozacak nitelikte olmamakla birlikte eskiden beri var olan bir sosyal teknik alt yapı alanının kaldırılmasının bölgedeki yapı düzeni ve yoğunluğunu etkilediği sonucuna ulaşıldığından dava konusu imar planında şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararına aykırılık görülmediği gerekçesiyle iptaline, diğer taraftan davalı idarece davacının yıkılmasını istediği inşaat hakkında 11.11.1997 günlü 4372 sayılı Belediye Encümeni kararı ile yıkım işlemi tesis edilmiş olduğundan davanın bu kısmının konusunun kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

ÖZET: Anayasa Mahkemesince 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 3. fıkrasının iptal edilmesinin davacının resmi tesis alanında kalan taşınmazına yönelik olarak yapmış olduğu imar planı değişikliği başvurusu üzerine doğrudan plan değişikliğinin yapılmasını gerektirmeyeceği; ilgililerin imar planı değişikliği istemlerinin idarelerce çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatım dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, planlamanın genel ilkeleri dikkate alınarak uyuşmazlık konusu taşınmaza ayrıldığı amaç için ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı taktirde plan değişikliği yapılmasının mümkün olduğu; bu konuda yapılacak yargısal denetimde de imar planı değişikliği isteminin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği hk.[15]

Dava; Kayseri, Yahyalı, Gazibeyli Mahallesi, Yol Mevkii, 280 ada, 1 parsel sayılı imar planında okul alanında kalan taşınmaza yönelik olarak, Anayasa Mahkemesinin 29.12.1999 günlü, K.1999/51 sayılı kararı ile 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 3. fıkralarının iptal edilmesi de dikkate alınarak mevcut imar planının iptaliyle mülkiyet hakkı üzerindeki sınırlamanın kaldırılması isteminin Milli Eğitim Müdürlüğünün görüşüne dayanılarak okul alanına gereksinim duyulması nedeniyle reddine ilişkin 11.06.2002 günlü 15 sayılı Belediye Meclisi kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince keşif ve bilirkişi inceleme yapılabilmesi için davacıdan iki kez keşif avansı istenilmesine karşın yatırılmadığından keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan dosya içerisinde yer alan belgeler göz önüne alındığından, davacının 20 yıldan bu yana devam eden taşınmaz üzerindeki kısıtlığın mevcut planın iptaliyle mülkiyet hakkı üzerindeki sınırlamaların ortadan kaldırılarak tasarrufa olanak tanıyacak değişikliğin yapılmasını istediği, imar planında okul alanında kalan taşınmaz üzerindeki kısıtlığın, taşınmazın okul yapımı için kamulaştırılması, imar planı değişikliği ile okul yerinin değiştirilmesi yada taşınmazın imar planında başka bir amaca ayrılması veya parselasyon yapılması sonucunda imar parseli verilmesi hallerinden birisinin yapılması ile ortadan kaldırılabileceği, imar planı değişikliği ve belirsizliğin kaldırılması Hukuk Devleti gereği olduğundan, dava konusu işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 Anayasa Mahkemesince 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 13. maddesinin 1 ve 3. fıkrasının iptal edilmesinin davacının resmi tesis alanında kalan taşınmazına yönelik olarak yapmış olduğu imar planı değişikliği başvurusu üzerine doğrudan plan değişikliğinin yapılmasını gerektirmeyeceği açıktır.

 Dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, dava konusu taşınmazın imar planında okul yeri olarak ayrıldığı; ancak aradan geçen 10 seneyi aşan  sürede parsel üzerinde herhangi bir uygulama yapılmadığı, taşınmazla ilgili kamulaştırma işleminin de bulunmadığı, davacının plan değişikliği istemimin de Belediye Meclisinde ret edildiği anlaşılmaktadır.

 İlgililerin imar planı değişikliği istemlerinin idarelerce çevredeki nüfus, yoğunluk ve donatım dengesi yönünden irdelenmesi gerektiği, planlamanın genel ilkeleri dikkate alınarak uyuşmazlık konusu taşınmaza ayrıldığı amaç için ihtiyaç bulunmadığı sonucuna varıldığı taktirde plan değişikliği yapılmasının mümkün olduğu; bu konuda yapılacak Yargısal denetimde de imar planı değişikliği isteminin şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olup olmadığının incelenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiği açıktır.

                

                      

 

 

 


 

[1] Danıştay Altıncı Dairesinin 15.05.2000 gün ve E:1999/1453, K:2000/2987 sayılı kararı.

[2] Danıştay Altıncı Dairesinin 08.10.2001 gün ve E:2000/3738, K:2001/4364 sayılı kararı.

[3] Danıştay Altıncı Dairesinin 21.12.2000 gün ve E:1999/5074, K:2000/6559 sayılı kararı.

[4] Danıştay Altıncı Dairesinin 15.02.2001 gün ve E:1999/6450, K:2001/952 sayılı kararı.

 

[5] Danıştay Altıncı Dairesinin 21.02.2001 gün ve E:1999/6985, K:2001/1097 sayılı kararı.

[6] Danıştay Altıncı Dairesinin 20.06.2000 gün ve E:1999/1195, K:2000/4117 sayılı kararı.

[7] Danıştay Altıncı Dairesinin 16.04.2003 gün ve E:2002/408, K:2003/2257 sayılı kararı.

[8] Danıştay Altıncı Dairesinin 18.05.1999 gün ve E:1998/3656, K:1999/2733 sayılı kararı.

 

[9] Danıştay Altıncı Dairesinin 04.06.2002 gün ve E:2000/6217, K:2002/3207 sayılı kararı.

[10] Danıştay Altıncı Dairesinin 25.01.2000 gün ve E:1998/7415, K:2000/378 sayılı kararı.

[11] Danıştay Altıncı Dairesinin 19.02.1998 gün ve E:1997/2458, K:1998/1010 sayılı kararı.

[12] Danıştay Altıncı Dairesinin 13.11.2002 gün ve E:2001/4754, K:2002/5038 sayılı kararı.

 

[13] Danıştay Altıncı Dairesinin 29.04.2003 gün ve E:2002/450, K:2003/2715 sayılı kararı.

[14] Danıştay Altıncı Dairesinin 27.03.2002 gün ve E:2001/339, K:2002/1916 sayılı kararı.

[15] Danıştay Altıncı Dairesinin 13.06.2005 gün ve E:2003/6642, K:2005/3506 sayılı kararı.

 

 







Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=1239