Yeni Sayfa 9
Kentsel
dönüşüm alanlarında yapılacak imar planlarının, bu hususta geçerli olan
şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve kamu yararı ilkelerine göre
düzenlenmesi gerekmektedir. Planlanacak sahanın Kentsel dönüşüm alanı olması
demek imar planının yapılmasında her hangi bir kurala bağlı olmadan çok yüksek
yoğunluk yapabilme anlamına gelmemektedir. Buna cevaz veren bir düzenleme
bulunmamaktadır. Kaldı ki kentsel dönüşümün ne olduğu açık bir tanım ile
tanımlanmamış ve kentsel dönüşümde belediyelerin imar mevzuatından başka bir
mevzuat uygulayacağına dair bir düzenlemede yapılmamıştır. Belediye Kanununun
73. maddesinde belediyeleri ve atıf ile büyükşehir belediyelerine kentsel
dönüşüm yetkisi verildikten sonra kentsel dönüşümün ve kurallarının
belediyelerin yetkileri ile vatandaşların haklarının neler olduğunun
ayrıntılı olarak düzenlenmesi gerekirdi. Böyle bir düzenleme olmadan
belediyelerin herhangi bir kritere ve kurala uymadan yani imar planı ile
ilgili ilkelere ve standartlara uymadan yaptıkları kentsel dönüşüm projeleri ne
kadar hukukidir sorusu akla gelmektedir. Plan hiyerarşisi ve plan bütünlüğü gibi
ana ilkelere uymadan ve çevre düzeni planına aykırı olarak yapılan kentsel
dönüşüm projelerinin, belediyelerin istekle girdiği ancak içinden çıkamayacağı
bir sorun olarak karşımıza çıkmamasını temenni ederiz.
Yeni Sayfa 8
KENTSEL DÖNÜ?ÜM MÜ KENTSEL BÖLÜ?ÜM MÜ
...?
Cafer ERGEN
GİRİ?
Kentlerdeki çarpık yapılaşma ve yarattığı
sorunların çağdaş şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarına uygun olarak
yeniden yapılandırılmasını sağlamak üzere kentsel dönüşüm projeleri gündeme
gelmiştir. Bu hususta 5393 sayılı Belediye Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir
Belediyesi Kanunu, 5436 sayılı Yıpranan Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların
Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ve 5104 sayılı
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesi Kanununda düzenlemeler yer
almaktadır.
Kentsel dönüşüm ne anlama geliyor. Kentsel
dönüşüm, kentsel gelişmenin, toplumsal, ekonomik ve mekansal olarak yeniden ele
alındığı ve kentteki sorunlu alanların sağlıklı ve yaşanabilir hale getirilmesi
için yıkıp, yeniden yapma, canlandırma, sağlıklaştırma veya yeniden yapılandırma
için proje üretilmesi ve uygulama yapılmasıdır. Özetle kentsel dönüşüm bir
kentin dokusun bozan sorunların giderilmesi anlamına geliyor.
Gecekondu dönüşüm/kentsel yenileme projelerinde,
“kent içinde kaçak yapılaşma alanları ile ekonomik ömrünü doldurmuş bulunan
çöküntü alanlarının, gerekli tüm kentsel ve sosyal donatı hizmetleri
getirilerek, olası tüm doğal afet riskleri de bertaraf edilecek şekilde yeniden
fenni ve sıhhi standartlara haiz bir şekilde yapılandırılması” amaçlanmaktadır.
KENTSEL DÖNÜ?ÜM VE GELİ?İM İLE İLGİLİ MAVZUAT
5393 sayılı BELEDİYE KANUNU’NUN 73. maddesinde, “Belediye,
kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore
etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal
donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî ve
kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri
uygulayabilir.” hükmü yer almakta, 69. maddesinde de, “Belediye; düzenli
kentleşmeyi sağlamak, beldenin konut, sanayi ve ticaret alanı ihtiyacını
karşılamak amacıyla belediye ve mücavir alan sınırları içinde, özel kanunlarına
göre korunması gerekli yerler ile tarım arazileri hariç imarlı ve alt yapılı
arsalar üretmek; konut, toplu konut yapmak, satmak, kiralamak ve bu amaçlarla
arazi satın almak, kamulaştırma yapmak, bu arsaları trampa etmek, bu konuda
ilgili diğer kamu kurum ve kuruluşları ve bankalarla iş birliği yapmak ve
gerektiğinde onlarla ortak projeler gerçekleştirmek yetkisine sahiptir.”
hükmüne yer verilmektedir.
Yine 69. maddeye gere, durumları 775 sayılı
Gecekondu Kanunu’nun 25 inci maddesine uyan kimselere de bu maddeye göre arsa ve
konut sağlanabilir. 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 25. maddesinde, “7
nci madde gereğince tesbit olunan önleme bölgelerindeki arsalar, öncelikle
gecekonduların ıslahı ve tasfiyesi sebepleriyle açıkta kalacaklara ve diğer
konutsuz vatandaşlara verilir.” hükmü yer almış ve 7. maddesinde de,
“Belediyelerin mülkiyetinde bulunan ve bundan sonra bu kanuna göre mülkiyetine
geçecek olan arazi ve arsalardan, belediye meclisi kararı ile belli edilip, İmar
ve İskan Bakanlığınca uygun görülenler, bu kanun hükümleri dairesinde konut
yapımına ayrılır.” hükmüne yer verilmiştir.
5216 sayılı
BÜYÜK?EHİR BELEDİYE KANUNUNUN 7/e maddesinde ise “Belediye Kanununun
69 ve 73 üncü maddelerindeki yetkileri kullanmak.” yetkisi Büyükşehir
belediyelerine verilmiş bulunmaktadır. Bu hükümlere göre gerek Büyükşehir
belediyelerine ve gerekse belediyelere kentsel dönüşüm ve gelişim projesi adı
altında geniş yetkiler verilmektedir. Bu durumu açıklamak bakımından denilebilir
ki, belediyelerin özel bir şahıs gibi hareket edebilmelerine imkan getirilmiş
ve kolaylık sağlanmıştır.
Belediyelerce, kentsel dönüşüm ve gelişim
projelerine konu olacak alanlar, belediye meclis kararı ile belirlenirler. Bu
kararın belediye meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilân
edilmesi gerekir. Bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı olarak ilân
edilebilmesi için; o yerin belediye veya mücavir alan sınırları içerisinde
bulunması ve en az ellibin metrekare olması şarttır. Kentsel dönüşüm ve gelişim
proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında
anlaşma yolu esastır.
Kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanlarında
yıkılarak yeniden yapılacak münferit yapılarda harçlarda indirim sağlanmıştır.
İlgili resim ve harçların dörtte biri alınır. Kentsel dönüşüm ve gelişim projesi
kapsamında bulunan mülk sahipleri tarafından açılacak davalar, mahkemelerde
öncelikle görüşülür ve karara bağlanır.
Öte yandan, büyükşehir belediyeleri, büyükşehir
belediyeleri sınırları içindeki ilçe ve ilk kademe belediyeleri, il, ilçe
belediyeleri ve nüfusu 50.000'in üzerindeki belediyelerce ve bu belediyelerin
yetki alanı dışında il özel idarelerince, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz
tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak
tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin
gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut,
ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturulması, tabiî afet
risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların
yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılmasını amaçlayan 16.6.2005 tarihli
ve 5436 sayılı YIPRANAN TARİHİ VE KÜLTÜREL TA?INMAZ VARLIKLARIN
YENİLENEREK KORUNMASI VE YA?ATILARAK KULLANILMASI HAKKINDA KANUN yürürlüğe
girmiştir.
Bu Kanuna göre, yenileme alanları, il özel
idarelerinde il genel meclisi, belediyelerde belediye meclisi üye tam sayısının
salt çoğunluğunun kararı ile belirlenir. İl özel idaresinde il genel meclisince,
büyükşehirler dışındaki belediyelerde belediye meclisince alınan kararlar
Bakanlar Kuruluna sunulur. Büyükşehirlerde ise ilçe ve ilk kademe belediye
meclislerince alınan bu kararlar, büyükşehir belediye meclisince onaylanması
halinde Bakanlar Kuruluna sunulur. Bakanlar Kurulu projenin uygulanıp
uygulanmamasına üç ay içinde karar verir.
Bakanlar Kurulunca kabul edilen alanlardaki
uygulama bir program dahilinde etap etap projelendirilebilir. Etap proje ve
programları, meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ve belediyelerde
belediye başkanının, il özel idarelerinde valinin onayı ile uygulamaya konulur.
Belirlenen alan sınırları içindeki tüm
taşınmazlar, belediyece ve il özel idaresince hazırlanacak yenileme projelerinin
kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurulunca karara bağlanmasını müteakip bu
Kanuna göre yapılacak yenileme projesi hükümlerine tâbi olurlar. Büyükşehir
belediye sınırları içinde büyükşehir belediyelerinin yapacaklarının dışında
kalan yenileme projeleri, ilçe ve ilk kademe belediyelerince hazırlanması ve
meclislerinde kabulünden sonra büyükşehir belediye başkanınca onaylanarak
yürürlüğe girer. Buna göre kamulaştırma ve uygulama yapılır.
Yine, 5104 sayılı KUZEY ANKARA GİRİ?İ KENTSEL
DÖNÜ?ÜM PROJESİ KANUNU ile kuzey Ankara girişi ve çevresini kapsayan
alanlarda kentsel dönüşüm projesi çerçevesinde fiziksel durumun ve çevre
görüntüsünün geliştirilmesi, güzelleştirilmesi ve daha sağlıklı bir yerleşim
düzeni sağlanması ile kentsel yaşam düzeyinin yükseltilmesi amaçlanmıştır.
Bu Kanunun 4. maddesine göre, ilgili mevzuatına
göre ilçe belediyeleri ve diğer kamu kuruluşlarına ait olan, her ölçek ve
nitelikteki imar plânları, parselasyon plânları ve benzeri imar uygulamalarına
dair izin ve yetkiler ile proje onayı, yapı izni, yapım sürecindeki yapı
denetimi, yapı kullanma izni ve benzeri inşaata dair izin ve yetkiler Proje alan
sınırları içinde kalan bölgede Belediyeye aittir. (Değişik son cümle:
5/4/2006-5481/1 md.) Proje alanı içinde her ölçekteki imar planları Belediyece
yapılır, yaptırılır ve onanır.
Proje alan sınırları içindeki tüm
gayrimenkuller, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuata uygun olarak
yapılmış ve onaylanmış herhangi bir ölçek ve türdeki imar plânı kapsamında
kalsalar dahi, bu Kanuna göre yapılacak plân hükümlerine tâbi olurlar.
Proje alan sınırları içinde kalan bölgede, bu
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan plânların uygulanması
Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren durur. Bu plânların kısmen veya
tamamen uygulanmaya devam edilmesi ya da bu Kanuna göre yeniden yapılması
hususunda Belediye yetkilidir.
KENTSEL DÖNÜ?ÜM PROJESİ UYGULAMASI
5104 ve 5436 sayılı Yasaların dışında, 5393
sayılı Belediye Kanunu ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu hükümlerine
göre kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulamaları nasıl yapılacaktır. 5393
sayılı Yasada yer alan kentsel dönüşüm ile ilgili hükümler, Belediye Kanunundan
ziyade İmar Kanununda yer alması gereken düzenlemelerdir. Çünkü anılan Yasanın
69-73. maddelerinde yer alan hükümler, imar mevzuatının uygulanmasına ilişkin
düzenlemeleri içermektedir.
Bir yerin kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı
olarak ilân edilebilmesi için;
·
Kentsel dönüşümün amacının, kentin
gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek;
konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal
donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî ve
kültürel dokusunu korumak olmalıdır.
·
Yerin belediye veya mücavir alan
sınırları içerisinde bulunması ve en az ellibin metrekare olması şarttır.
Nitekim, belediyelerin bu alanların dışında yetkileri bulunmamaktadır.
·
Meclis üye tam sayısının salt
çoğunluğunun kararı ile ilân edilir.
Kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent
kısımlarını yeniden inşa ve restore etme işi inşai faaliyet kapsamındadır. Bu
husus ise belediyelerin olağan görevidir. Bunun haricinde, konut alanları,
sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluşturma,
deprem riskine karşı tedbirler alma veya kentin tarihî ve kültürel dokusunu
koruma faaliyetleri ancak imar mevzuatı uygulanarak imar planı revizyonu ile
başlayan bir dizi karar ve uğraşılarla mümkündür. Burada belirtilen “kentin
tarihî ve kültürel dokusunu korumak” amacı için zaten 5366 sayılı Yıpranan
Tarihi Ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması Ve Yaşatılarak
Kullanılması Hakkında Kanunda yeterli düzenleme bulunmaktadır.
Olaya bu yönden bakıldığında, belediyelerin
kentin yapılaşma olmayan ve dolaysıyla eskiyen kısmı da olmayan kent alanı ile
ilgili olarak dönüşüm ve gelişim projesinin uygulamaması gerekir. Tabi ki, 5104
sayılı Yasa uygulaması bu durumun istisnasıdır. Yapılaşma olan kısım açısından
ise revizyon imar planı ile konut alanları, sanayi ve ticaret alanları,
teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı
tedbirler almak veya kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak gibi yasanın
verdiği görev yerine getirilmiş olur. Kısaca özetlemek gerekirse, nasıl ki,
2981-3290 sayılı Yasanın 10/c maddesinin üzerinde imar mevzuatına aykırı yapı
bulunmayan alanlarda ya da boş alanlarda uygulanmasının söz konusu olmadığı gibi
üzerinde yapı bulunmayan alanda kentsel dönüşüm projesi uygulamasından
bahsetmek mümkün değildir.
Esas sorun ise üzerinde eski yapı dokusu bulunan
eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etme işinin nasıl yapılacağı
hususudur. 5393 sayılı Yasanın 73. maddesinde, “kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımı ve kamulaştırılmasında
anlaşma yolu esastır” hükmü yer almaktadır. Anlaşma olmaz ise ne yapılacağı
belli değildir. Bu da kamulaştırmadır. Kamulaştırma tehdidi altında mülkiyet
sahiplerinin ne kadar güçleri olabilir. Bu sebeple anlaşmaya mecbur
edilmektedirler. Bir taraftan belediyelerin eline kamulaştırma yetkisi verilerek
diğer taraftan anlaşma yolu esastır demenin olumlu bir mantığı bulunmamaktadır.
Üstün olan tarafın anlaşmaya ihtilacı yoktur. Yasada, “Kentsel dönüşüm ve
gelişim projesi kapsamında bulunan mülk sahipleri tarafından açılacak davalar,
mahkemelerde öncelikle görüşülür ve karara bağlanır.” kuralı getirilmiştir.
Örneğin, kentsel gelişim ve dönüşüm projesinin
uygulandığı alanda mevcut yapısını yıkmayan özel şahıs bu iş için zorlanabilir
mi? Yapısı yıkılan şahsın yapısının belediyece yeniden yapılması için ödenecek
ücret ne olacak ? Ya da belediyelerce kentsel dönüşüm ve gelişim projesi
hazırlandıktan sonra özel mülkiyetler açısından uygulamayı özel şahısların
isteğine mi bırakılacak ?
Kentsel dönüşüm projelerinin en faydalı tarafı
ise imar mevzuatına aykırı yapılmış gecekonduların yıkımı ile imar kirliliğinin
temizlenecek olmasıdır.
1982 ANAYASASINA GÖRE MÜLKİYET HAKKI
Anayasa’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı
düzenlenmiştir. Kişinin bir şey üzerindeki hakimiyetini ifade eden mülkiyet
hakkı, malike dilediği gibi tasarruf olanağı verdiği ve ona özgü olduğundan
mutlak haklar arasındadır.
Anayasa’nın 35. maddesinde, “Herkes, mülkiyet ve
miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz”,
kuralına yer verilmiş, temel hak ve özgürlüklerin sınırını gösteren 13.
maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, Devletin ülkesi ve milletiyle
bölünmez bütünlüğünün, millî egemenliğin, Cumhuriyetin, millî güvenliğin, kamu
düzeninin, genel asayişin, kamu yararının, genel ahlâkın ve genel sağlığın
korunması amacı ile ve ayrıca Anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel
sebeplerle, Anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabileceği,
temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum
düzeninin gereklerine aykırı olamayacağı ve öngörüldükleri amaç dışında
kullanılamayacağı, bu maddede yer alan genel sınırlama sebeplerinin temel hak ve
hürriyetlerin tümü için geçerli olduğu belirtilmiştir.
Çağdaş demokrasiler, temel hak ve özgürlüklerin
en geniş ölçüde sağlanıp güvence altına alındığı rejimlerdir. Temel hak ve
özgürlüklerin özüne dokunup onları büyük ölçüde kısıtlayan veya tümüyle
kullanılamaz hale getiren sınırlamaların demokratik toplum düzeninin
gerekleriyle bağdaştığı kabul edilemez. Demokratik hukuk devletinin amacı
kişilerin hak ve özgürlüklerden en geniş biçimde yararlanmalarını sağlamak
olduğundan yasal düzenlemelerde insanı öne çıkaran bir yaklaşımın esas alınması
gerekir. Bu nedenle getirilen sınırlamaların yalnız ölçüsü değil, koşulları,
nedeni, yöntemi, kısıtlamaya karşı öngörülen kanun yolları hep demokratik toplum
düzeni kavramı içinde değerlendirilmelidir. Özgürlükler, ancak ayrık durumlarda
ve demokratik toplum düzeninin sürekliliği için zorunlu olduğu ölçüde
sınırlandırılabilmelidir.
Demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere
getirilen sınırlamanın, bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla
olması düşünülemez.
Demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne
olursa olsun, kısıtlamaların, bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması
ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan
kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir.
KENTSEL DÖNÜ?ÜM VE GELİ?İM PROJELERİNİN MALKİYET
HAKKI YÖNÜNDEN DE?ERLENDİRİLMESİ
İmar mevzuatımıza baktığımızda, bir taşınmazın
kullanım şekli genel olarak imar planlarıyla belirlenmektedir. Usulüne uygun
olarak yürürlüğe giren imar planlarındaki kullanım amacına uygun olarak mülk
sahiplerince yetkili makamlardan izinler alınarak yapılar yapılmaktadır. Kentsel
dönüşüm ve gelişim projeleri ile bu yetkiler ve haklar maliklerin elinden
alınarak belediyelere devredilmektedir.
5393 sayılı Yasaya göre kentsel dönüşüm ve
gelişim proje alanlarında bulunan yapıların boşaltılması, yıkımında anlaşma yolu
esas olduğu kabul edilmişse de, konut yapmak amacıyla malikin parselini elinden
zorla alınmasında eşit şartlarda anlaşmaya varmak mümkün değildir.
İmar mevzuatında yapıların nasıl yapılacağı ve ne
zaman yıkılacağı konusunda yasal düzenleme mevcuttur. Mülk sahipleri de bu yasal
düzenlemedeki haklarını kullanmaktadır. Yasal ömrünü tamamlayan ve yıkılacak
derecede tehlikeli yapı durumuna gelen binalar hakkında ise bu tür yapıların
acil olarak yıkılabilmesi yönünden belediyelerin elinde yasal yetkiler vardır.
Belediyelerce,
kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore
etmek amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulanırken, bu projelerin
meclis üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararı ile ilân edilmesinden sonra,
3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8. maddesi imar planı yapılması gerekir. İmar planı
yapılmadan belediye ve mücavir alanları sınırları içinde yapı yapılması mümkün
değildir. Belediyelerin kentsel dönüşüm ve gelişim alanlarında yapılacak
çalışmaları imar planıyla belirlemeden mülk sahipleriyle anlaşmaya çalışması
uygun değildir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 70.
maddesinde, “Belediye kendisine verilen görev ve hizmet alanlarında, ilgili
mevzuatta belirtilen usûllere göre şirket kurabilir.” hükmü yer almaktadır. Yani
belediyeler kendisine verilen bu görevleri bizzat yapabileceği gibi şirket
kurmak suretiyle bu işleri şirket aracılığıyla de yapabilmesine olanak tanınmış
bulunmaktadır.
Bu madde ile belediyelere ticari şirket
kurma yetkisi verilmiştir. Böylelikle yukarıda izah edilen hususlarda
belediyeler kuracakları şirketler aracılığıyla bu işlemleri yapabilecektir.
Dolaysıyla belediyeler bu imkanları kullanarak gelirlerini artıracaklardır.
Bunun karşılığında ise mülk sahiplerinin mülkiyet hakları kısıtlanacak ve
zorunlu olarak mülkiyetlerini belediyelere diğer bir ifade ile belediyelerin
kuracakları şirketlere devredeceklerdir. İşte bu sebeple, kentsel dönüşüm ve
gelişim uygulamasının mülkiyet hakkını ortadan kaldırdığını düşünmekteyiz.
Çünkü, kentsel dönüşüm ve gelişim projesi uygulaması sonunda zarara uğramamak
isteyen belediyenin mülkiyet sahiplerine parsellerinin gerçek karşılığı kadar
konut vermesi akılcı değildir. Çünkü amaç kamu yararından ziyade ekonomik
olmaktır. Aksi halde şirketin ayakta kalabilmesi zorlaşır.
Ülkemizdeki belediyelerin maddi
durumlarına ve olanaklarına bakıldığında her belediyenin bu tür projeleri
uygulaması mümkün değildir. Bu nedenle yasanın düzenlenmesi sırasında bu durum
dikkate alınmamıştır.
SONUÇ
Bir kamu kurumu olan belediyelerin işlem ve
eylemlerinin nihai amacının kamu yararı olması gerekir. Bu nedenle kentsel
dönüşüm ve bölüşüm projelerinde de nihai amacın kamu yararı olması gerekir.
Nihai amacın kamu yararından ayrılarak ticari amaca bir başka ifade ile belediye
karına yönelik olması halinde hemen hemen her belediyelerce kentin kar getirecek
her alanında kentsel dönüşüm ve bölüşüm projeleri uygulanmaya konulmasına
şaşırmamak lazımdır. Çünkü, Internet ortamında yapılan incelemeler sonunda bir
çok belediyenin kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulamaya koyduğu
görülmektedir.
Kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri gerçekten
gerekli miydi. Esasında bu soruya her proje için olumlu cevap vermek mümkün
değildir. Ancak gerçekten ihtiyaç duyulan kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm
Projesi gibi alanlarda yapılacak faaliyetlere ihtiyaç vardır. Bu gibi durumlarda
sözü edilen projelerin uygulanması gerekir. Sadece en fazla rant getirecek
alalarda kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulamaları ile yasanın amacından
uzaklaşılmış olur.