Yeni Sayfa 6
A- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin
31.5.2007 günlü 118. birleşiminde yapılan 5660 sayılı Kanun’un ikinci
görüşmesinde eylemli bir İçtüzük düzenlemesi olduğu ileri sürülen;
1- a) Cumhurbaşkanı tarafından bir
daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunların ikinci görüşmesinde maddelerinin daha sonra da
tümünün aynen kabulü için gereken karar yetersayısının Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu olduğuna,
b) Bu eylemli İçtüzük
düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un 1. maddesinin
kabulüne ilişkin 31.5.2007 günlü Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına,
2- a) Cumhurbaşkanının bir daha
görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri gönderdiği kanunların,
yapılan ikinci görüşmesinde usulüne uygun olarak kabul edilmeyerek reddedilen
maddeleriyle birlikte, tümünün oylanmasında Anayasa’nın öngördüğü yeter sayıya
ulaşılması halinde tüm maddelerinin kabul görmüş olacağına,
b) Bu eylemli İçtüzük
düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un tümünün kabulüne
ilişkin 31.5.2007 günlü Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına,
yönelik
iptal isteminin görevsizlik nedeniyle REDDİNE, 5.7.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE
karar verildi.
Yeni Sayfa 7
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2007/62
Karar Sayısı : 2007/66
Karar Günü : 5.7.2007
İPTAL DAVASINI
AÇAN :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri Deniz BAYKAL, Önder SAV ve 126 Milletvekili
İPTAL DAVASININ
KONUSU :
TBMM’nin
31.5.2007 günlü 118. birleşiminde yapılan 5660 sayılı Kanun’un ikinci
görüşmesinde eylemli İçtüzük kuralı olduğu ileri sürülen;
1-a) Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek
üzere TBMM’ne geri gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların ikinci
görüşmesinde maddelerinin, daha sonra tümünün aynen kabulü için gereken karar
yetersayısının TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu olduğu hükmünün;
b) Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz
parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un 1. maddesinin kabulüne ilişkin 31.5.2007
günlü TBMM kararının,
2-a) Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere
TBMM’ne geri gönderdiği kanunların yapılan ikinci görüşmesinde usulüne uygun
olarak kabul edilmeyerek reddedilen maddeleriyle birlikte, tümünün oylanmasında
Anayasa’nın öngördüğü yeter sayıya ulaşılması halinde tüm maddelerinin kabul
görmüş olacağına,
b) Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz
parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un tümünün kabulüne ilişkin 31.5.2007 günlü TBMM
kararının,
Anayasa’nın 87., 148.,
153. ve 175. maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri ve yürürlüklerinin
durdurulması istemidir.
I - İPTAL VE
YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ
Dava dilekçesinin yürürlüğü durdurma bölümünü de
içeren gerekçesi şöyledir:
“III. İPTALİ İSTENEN İ?LEMLERİN ANAYASAYA AYKIRILIK
GEREKÇELERİ
1. Eylemli bir İçtüzük
düzenlemesi olarak oluşturulmuş bulunan, “Cumhurbaşkanı tarafından bir daha
görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunların ikinci görüşmede tümünün veya maddelerinin
aynen kabulü için gereken karar yetersayısının Türkiye Büyük Millet Meclisi üye
tamsayısının beşte üç çoğunluğu olduğu” hükmünün ve bu İçtüzük düzenlemesinin
ayrılamaz parçası olan, TBMM’nin 5660 sayılı Kanunun 1 inci maddesini kabul
kararının Anayasaya aykırılığı
Anayasanın 175 inci maddesi, Anayasa değişikliği
tekliflerinin kabulü ve onaylanması bakımından kademeli bir usul öngörmüştür. Bu
kademeli usul, Anayasa değişikliği tekliflerinin kabulü için Türkiye Büyük
Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üçü ya da üçte ikisi biçiminde iki farklı
karar yetersayısının ve bunlara bağlı zorunlu ya da ihtiyari halkoylamasının
öngörülmüş olmasının sonucu olarak doğmuştur. İki defa görüşülme (bir başka
deyişle ivedilikle görüşme yasağı) ve gizli oy ilkeleri, söz konusu usulün her
aşamasında geçerli olan ilkelerdir.
Bu kademeli usulün ilk aşamasında, Anayasa
değişikliği teklifinin kabulü için TBMM üye tamsayısının en az beşte üç
çoğunluğunun oyu gerekmektedir. Bununla birlikte, söz konusu Anayasa değişikliği
teklifinin birinci aşamada üye tamsayısının beşte üçünden ve hatta üçte
ikisinden fazla bir çoğunlukla kabul edilmesi de olanaklıdır.
Anayasanın 175 inci maddesinin dördüncü fıkrasına
göre, “Meclisçe üye tamsayısının beşte üçü ile veya üçte ikisinden az oyla kabul
edilen Anayasa değişikliği hakkındaki Kanun, Cumhurbaşkanı tarafından Meclise
iade edilmediği takdirde halkoyuna sunulmak üzere Resmi Gazete’de yayımlanır.”
Bir başka deyişle, Anayasa değişikliğine ilişkin Kanunun TBMM’de beşte üçle üçte
iki arasında bir çoğunlukla kabul edilmiş olması durumunda, Cumhurbaşkanının
önünde iki seçenek vardır: Söz konusu Anayasa değişikliğine ilişkin Kanunu, bir
daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri göndermek ya da halkoylamasına sunmak. Bu
durum ve aşamada, gidilecek halkoylaması, “mecburi halkoylaması”
niteliğini taşımaktadır.
Bu ilk aşamada, Anayasa
değişikliğine ilişkin bir Kanunun Meclis üye tamsayısının üçte ikisiyle ya da
daha fazla bir çoğunlukla kabul edilmiş olması durumunda ise, Cumhurbaşkanının
önünde bulunan seçenek sayısı üçe çıkmaktadır: Söz konusu Anayasa değişikliğine
ilişkin Kanunu Resmi Gazete’de yayımlamak, bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye
geri göndermek ya da halkoylamasına sunmak.
Bu durumda yapılacak halkoylaması, isteğe bağlı –
ihtiyari bir niteliktedir.
Anayasanın 175 inci maddesinin Anayasa
değişikliklerine ilişkin olarak öngördüğü kademeli usulün ikinci aşaması ise,
Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun, bir daha görüşülmek üzere
Cumhurbaşkanınca TBMM’ye geri gönderilmesi durumunda ortaya çıkmaktadır. Bu
durumda, Anayasa değişikliği sürecinin devam edebilmesi için, TBMM’nin söz
konusu Anayasa değişikliğine ilişkin kanunu üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu
ile kabul etmesi gerekmektedir. Bu, Anayasanın “Cumhurbaşkanı Anayasa
değişikliklerine ilişkin kanunları bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine geri gönderebilir. Meclis, geri gönderilen Kanunu, üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul ederse Cumhurbaşkanı bu kanunu
halkoyuna sunabilir.” şeklindeki 175 inci maddesinin üçüncü fıkrasının öngördüğü
bir zorunluluktur. Kaldı ki, “Doğrudan veya Cumhurbaşkanının iadesi üzerine,
Meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile kabul edilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanun veya gerekli görülen maddeleri Cumhurbaşkanı
tarafından halkoyuna sunulabilir. Halkoylamasına sunulmayan Anayasa
değişikliğine ilişkin Kanun veya ilgili maddeler Resmi Gazete’de yayımlanır.”
düzenlemesini getiren Anayasanın 175 inci maddesinin beşinci fıkrasının amir
hükmü de, aynı zorunluluğu tekrarlamaktadır.
Bu düzenlemelerden görüldüğü
gibi, Anayasa koyucu tarafından, Anayasa değişikliğinin kabulü bakımından, bu
kademeli usulün ilk aşamasında TBMM üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu, kabul
yetersayısı olarak yeterli görülmüşken; Cumhurbaşkanınca bir daha incelenmek
üzere geri gönderme durumunun söz konusu olduğu ikinci aşamada, kabul
yetersayısının üye tamsayısının üçte ikisi olduğu açıkça hükme bağlanmıştır.
Anayasa değişikliklerinin teklif, görüşme ve
kabulüne ilişkin esaslar, Anayasanın 175 inci maddesinin
yanısıra, TBMM İçtüzüğünün 93 üncü ve 94 üncü maddelerinde de
düzenlenmiştir. Bunlardan “Anayasa değişiklik tekliflerinin kabulü” başlıklı 94
üncü madde de, “Anayasa değişiklik tekliflerinin birinci ve ikinci
görüşmelerinde maddelerin kabulü ile ikinci görüşmenin sonunda tümünün kabulü
üye tamsayısının beşte üçünün gizli oyu ile mümkündür” kuralı konulmuştur.
Bu düzenlemede göze çarpan ilk özellik, Anayasa
değişiklikleri için gerekli olan kabul yetersayısının hem değişiklik teklifinin
tümü, hem de her bir madde için ayrı ayrı
aranmasıdır. Burada dikkati çeken bir diğer husus ise, İçtüzüğün, Anayasa
değişiklikleri için gerekli kabul yetersayısını yalnızca yukarıda değinilen
kademeli usulün ilk aşaması bakımından düzenlemiş, ikinci aşamadaki, yani
Cumhurbaşkanı tarafından geri gönderilmesi üzerine bir daha görüşülmesi
sırasındaki kabul yetersayısı konusunda sessiz kalmış olmasıdır.
Ancak, ikinci aşamadaki kabul yetersayısı, yukarıda
açıkladığımız, Anayasanın 175 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkralarının
amir hükümleri uyarınca, TBMM üye tamsayısının üçte ikisi olmak zorundadır. Buna
göre, bir daha görüşülmek üzere Cumhurbaşkanınca geri gönderilen Anayasa
değişikliklerinin TBMM’de görüşülmesi sürecinde, maddelerinin ve tümünün kabulü
için İçtüzüğün 94 üncü maddesinde, beşte üç olarak belirtilmiş olan
yetersayının, üçte iki olması, Anayasanın 175 inci maddesinin amir hükmü
gereğidir.
Anayasa değişikliklerinde teklifin tümü için olduğu
gibi maddelerin kabulünde de aynı nitelikli kabul yetersayısının aranacağı
hususu, TBMM İçtüzüğünün yanısıra, Anayasa
Mahkemesinin E.1970/1, K.1970/31 sayılı kararında da açıklığa kavuşturulmuştur.
Anayasa Mahkemesi söz konusu kararında aynen şu değerlendirmeleri yapmıştır:
“Bir kanun teklifinin, tüm maddeleriyle birlikte
bir bütün teşkil ettiğinde kuşku yoktur. Anayasanın, bir
kanunun kabulü için, 86 ncı maddedeki genel kuraldan
ayrılarak özel bir yetersayı öngörmesi hallerinde kanunun maddeleri arasında bir
ayırım yaparak bir kısmı hakkında genel nitelikteki yetersayısının, diğer bir
kısmı hakkında da özel nitelikteki yetersayısının uygulanması nasıl söz konusu
olamazsa, kanunun tümünün görüşülmesi ve kabulü ile maddelerin görüşülmesi ve
kabulünde değişik yetersayıların aranması da düşünülemez.
Bu maddede geçen (teklifin kabulü) deyiminin, kanun
teklifinin, maddeler de dahil olmak üzere bütününü
kapsadığında şüphe yoktur. Zira yukarıda da açıklandığı
gibi, bir teklifin maddeleri kabul edilmedikçe, tümünün kabul edilmiş olmasının
bir mana ve değeri bulunmayacağı ve teklifin kanunlaşmasının mümkün olamayacağı
gibi, tümü oylanıp kabul edilmedikçe, sadece maddelerin oylanıp kabul edilmiş
olmasının da bir mana ve değeri bulunmaz ve böyle bir işleme tabi tutulan teklif
de kanun niteliği kazanamaz.
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere bir kanun
teklifinin kabulü için Anayasada özel bir yetersayının öngörülmesi hallerinde,
teklifin kabulü işlemini oluşturan ve sonunda kanun niteliğini kazanmada
vazgeçilmez bir unsur olan her oylamada söz konusu özel yetersayısının
aranmasının zorunlu olduğu üzerinde en küçük bir kuşkuya bile düşmek mümkün
değildir. (Aynı yöndeki değerlendirme için Bkz. Anayasa Mahkemesinin E.1973/19,
K.1975/87, K.T. 15.04.1975 sayılı kararı)
Anayasanın 175 inci maddesinin
üçüncü ve beşinci fıkraları, TBMM İçtüzüğünün 94 üncü maddesi ve yukarıda anılan
Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, Anayasa değişikliğine ilişkin kanunun
Cumhurbaşkanınca, bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderildiği durumda,
bu kanunun tümünün yanında, maddelerinin de tek tek
Meclisin üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile aynen kabul edilmesinin,
Anayasayı değiştirme sürecinin devam edebilmesi için bir zorunluluk olduğu
açıktır. Bu zorunluluk, üçte iki
çoğunlukla kabul edilmeyen maddelerin reddedilmiş sayılarak, Kanun metninden
çıkarılmasını gerektirir.
Yukarıda kabul yeter sayıları konusunda belirtilen
husus, öğretide bazı yazarlarca Anayasayı değiştiren kanunun tümüyle kabulü ile
maddelerinin kabulü bakımından bir ayrım yapılmamak suretiyle örtülü olarak (Özbudun,
Ergun, Türk Anayasa Hukuku, Yetkin Yay.,
7. Baskı, Ankara, 2002, s. 154; Tanör, Bülent/Yüzbaşıoğlu,
Necmi, 1982 Anayasasına Göre Türk Anayasa Hukuku,
Beta Yay., 8. Bası, İstanbul, 2006, s.273; Gönenç, Levent, Anayasa
Değişikliklerinin Türkiye Büyük Millet Meclisine Geri Gönderilmesi ve Halkoyuna
Sunulması, Yaşayan Anayasa, s. 1-2); bazı yazarlarca da bu ayrım yapılarak
açıkça kabul görmüştür (Teziç, Erdoğan, Türk
Parlamento Hukukunun Kaynakları ve İlgili Anayasa Mahkemesi Kararları, İÜHF
Yay., İstanbul, 1980, s. 173-175; Teziç, Erdoğan,
“Cumhurbaşkanının Geri Gönderme Yetkisi”, Anayasa Yargısı, S. 3, Ankara, 1987,
s. 83-105; Onar, Erdal, 1982 Anayasasında Anayasayı Değiştirme Sorunu, Ankara,
1993, s. 90 vd.)
Cumhurbaşkanı tarafından bir
daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen “Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”
un 31.05.2007 tarihindeki ikinci görüşme ve kabulü aşamasındaki oylamada,
Anayasanın 77 nci maddesinde değişiklik yapan
birinci madde için 366 kabul oyu kullanılmış olup; bu durum karşısında yukarıda
açıkladığımız, Anayasanın 175 inci maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları ile
Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, söz konusu maddenin reddedilmiş
sayılması gerekirdi. Buna karşın, oturumu yöneten TBMM Başkanı, açılan usul
tartışmasında, Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere geri
gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin Kanunların kabul edilebilmesi için üye
tamsayısının üçte iki çoğunluğunun oyunun gerekmediğini; kabul için gerekli
karar yetersayısının her durum için Anayasanın 175 inci maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen üye tamsayısının beşte üçü olduğunu ifade ederek, 366
kabul oyu verilmiş bulunan birinci maddenin kabul edilmiş olduğunu açıklamıştır.
TBMM İçtüzüğünde
Cumhurbaşkanınca tekrar görüşülmek üzere Meclise geri gönderilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunların aynen kabulünde uygulanacak karar yetersayısı
ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı için, söz konusu Anayasa değişikliğine
ilişkin 5660 sayılı Kanunun 1 inci maddesinin 366 kabul oyu ile ve kabul
yetersayısının Meclis üye tamsayısının beşte üçü olduğu açıklaması yapılarak
kabul edilmesi, eylemli olarak yeni bir içtüzük hükmü oluşturulması anlamına
gelmektedir.
Çünkü,
Anayasanın 88 inci maddesine göre, kanun tasarı ve tekliflerinin TBMM’nde
görüşülme usul ve esasları içtüzükle düzenlenmektedir ve Anayasa Mahkemesine
göre, İçtüzüğün bir kuralının değiştirilmesi ya da İçtüzüğe yeni bir kural
konulması niteliğinde olan TBMM işlem ve kararları, yeni bir İçtüzük kuralı
sayılmaktadır. (Bkz. Anayasa Mahkemesinin E. 1999/12, K. 1999/5, K.t. 25.03.1999
sayılı kararı)
Kuşkusuz TBMM’nin, yapılan oylama ile oluşmuş
bulunan 1 inci maddeyi kabul doğrultusundaki kararı da, bu eylemli içtüzük
düzenlemesinin ayrılamaz bir parçasıdır.
Gerek oluşturulmuş bulunan söz konusu eylemli
içtüzük hükmü gerekse onun ayrılamaz bir parçası niteliğini taşıyan TBMM’nin, 1
inci maddeyi kabule yönelik kararı, yukarıda açıkladığımız nedenlerle Anayasanın
175 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırıdır ve iptal edilmeleri
gerekmektedir.
2. “Cumhurbaşkanının bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderdiği Kanunların yapılan ikinci görüşmede
usulüne uygun olarak kabul edilmeyen veya reddedilen maddelerin kabul edilen
maddeleri ile birlikte tümü üzerindeki oylamaya taşınacağı ve Kanunun tümü
Anayasanın öngördüğü yetersayı ile kabul edilirse, bu kabul kararının geçerli
sayılarak, tüm maddelerinin kabul görmüş olacağı” hükmünün ve bu hükmün
ayrılamaz parçası olan 5660 sayılı Kanunun tümünün kabulüne ilişkin 31.05.2007
tarihli TBMM kararının Anayasaya aykırılığı
Yukarıda da belirtildiği gibi, bir kanun
teklifinin, tüm maddeleriyle birlikte bir bütün teşkil ettiğinde kuşku yoktur.
Teklifin kabulü deyiminin, kanun teklifinin
maddeler de dahil olmak üzere bütününü kapsadığı da
tartışmasızdır.
Bir teklifin maddeleri kabul edilmedikçe, tümünün
kabul edilmiş olmasının bir mana ve değeri bulunmayacağı
ve teklifin kanunlaşması mümkün olamayacağı gibi,
tümü oylanıp kabul edilmedikçe, sadece maddelerin oylanıp kabul edilmiş
olmasının da bir mana ve değeri bulunmaz ve böyle bir işleme tabi tutulan teklif
de kanun niteliğini taşımaz. (Bkz. Anayasa Mahkemesinin E.1970/1, K.1970/31
sayılı kararı)
Diğer yandan, “maddeleri usulüne uygun olarak kabul
edilmemiş olan bir kanunun tümünün sonradan usulünce kabul edilmiş olması, o
kanunun usulünce kabul edilmemiş maddelerden oluşması nedeniyle bir anlam
taşımaz........ bu aykırı
işlemleri İçtüzüğe ve Anayasaya uygun bir biçime dönüştürmeye olanak vermez”.
(Bkz. Anayasa Mahkemesinin E.1975/145, K.1975/198, K.T. 14.10.1975 sayılı
kararı)
5660 sayılı kanunun ikinci görüşmesinde ise,
Anayasanın öngördüğü karar yetersayısına ulaşan bir oyla yani usulüne uygun
olarak kabul edilmemiş olduğu için reddedilmiş dolayısı ile düşmüş sayılması, bu
nedenle de Anayasa değişikliğine ilişkin kanundan çıkarılması gereken birinci
maddenin, kanunun tümü için yapılan oylamaya katıldığı,
ve Kanunun tümü hakkındaki oylamada Anayasanın öngördüğü kabul yetersayısına
ulaşıldığı için kanunun tümünün kabul edildiğinin TBMM Başkanınca açıklandığı ve
dolayısı ile birinci maddenin de kanunlaştığı görülmüştür.
Söz konusu uygulama ile,
eylemli bir içtüzük hükmü oluşturulduğunda kuşku yoktur.
Ancak oluşturulan bu eylemli içtüzük hükmü
Anayasanın 175 inci maddesinin üçüncü fıkrasına, 153 üncü, 148 inci ve 87
nci maddelerine ve yukarıda belirtilen E.1970/1,
K.1970/31, K.T. 14.10.1975 sayılı Anayasa Mahkemesi kararlarına aykırıdır.
Anayasanın 175 inci maddesi Cumhurbaşkanı
tarafından bir daha görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderilen Anayasa
değişikliğine ilişkin kanunların aynen kabulü için, TBMM üye tamsayısının üçte
iki çoğunluğu olan bir karar yetersayısı öngörmüştür.
Belirtilen uygulama ve bunun
sonucunda oluşturulan eylemli İçtüzük hükmü ile Anayasanın öngördüğü üçte iki
yetersayı ile yani usulüne uygun olarak kabul edilmemiş, bir başka deyişle
reddedilmiş ve dolayısı ile düşmüş olan ve bu nedenle kanun metninden
çıkarılması gereken maddenin, kanun metninde muhafaza edilerek, kanunun tümü
için yapılan oylamaya taşınması, Anayasanın 175 inci maddesinde öngörülen özel
kabul yetersayısının etkisiz hale getirilmesi anlamını taşımakta ve bu açıdan
Anayasanın 175 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı düşmektedir.
Diğer yandan Anayasanın 175
inci maddesine aykırı olarak kabul edilmiş veya bir başka deyişle usulüne uygun
olarak kabul edilmemiş bir maddenin, kanunun tümünün oylamasına katılması
halinde, kanunun tümü için Anayasanın öngördüğü kabul yetersayısı ile kabul
kararı alınsa dahi, bu kabul kararı, maddelerin ayrı ayrı
kabulü ile tümüyle kabulü arasındaki, Anayasa Mahkemesinin yukarıda yer
verdiğimiz kararlarında da vurgulanan “birlikte mana ve değer kazandıkları”
doğrultusundaki olmazsa olmaz hukuki bağ nedeniyle de, Anayasanın 175 inci
maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı düşmekte ve geçerlilik kazanamamaktadır.
Ayrıca Kanunun tümü üzerinde yapılan oylamada,
Anayasanın öngördüğü çoğunlukla bir kabul kararına ulaşılması, reddedilmiş olan
maddenin kanun metninden çıkarılmamış bile olsa, kabul edilmiş olduğu sonucunu
doğurmamaktadır.
Çünkü,
yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararlarından anlaşıldığı gibi, bir
kanunun bir maddesinin usulüne uygun olarak kabul edilmemesinden doğan Anayasaya
aykırı durum, kanunun tümünün oylamasında varılan kararın da geçerlilik
kazanmasını engellemektedir.
Belirtilen bu hususlara rağmen, oluşturulan eylemli
İçtüzük düzenlemesi ile usulüne uygun olarak kabul edilmemiş, bir anlamda
reddedilmiş olan bir maddenin kanun metninden çıkartılmayarak kanunun tümü
üzerindeki oylamaya katılmasına ve tümü üzerindeki oylamada Anayasada öngörülen
yetersayı ile kabul kararına ulaşılması durumunda kanunun reddedilmiş veya
usulüne uygun olarak kabul edilmemiş tüm maddelerinin, kabul edilmiş maddeleri
ile birlikte kabul görmüş konumuna geçirilmesine imkan
tanınması; Anayasanın 175 inci maddesinin yanısıra,
yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararlarına ve dolayısı ile Anayasanın 153
üncü maddesinde belirtilen Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı ilkesine
de aykırı bir durumun ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Söz konusu eylemli İçtüzük
düzenlemesinin Anayasanın 148 inci maddesi karşısındaki konumuna gelince; burada
öncelikle Anayasanın 148 inci maddesinin, kanunların şekil bakımından Anayasaya
uygunluk denetimini, “son oylamanın öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı”
ile sınırlandırırken, Anayasa değişikliklerinde “teklif ve oylama çoğunluğuna ve
ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı” hususları ile
sınırlandırmak suretiyle, Anayasa değişikliklerinin şekil denetimini kanunlardan
daha kapsamlı tuttuğu söylenmelidir.
Bu noktada, kanunların şekil denetimi sadece son oylamanın öngörülen çoğunlukla
yapılıp yapılmadığı ile sınırlanmışken, Anayasa değişikliklerinde “oylama
çoğunluğuna” uyulup uyulmadığı ile sınırlanmış olmasının bir başka ayırt edici
ve dikkat çekici özellik olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Bu doğrultuda Anayasa koyucu, Anayasa
değişikliklerinde, Genel Kurulda yapılan birinci ve ikinci görüşmelerde,
Anayasanın 175 inci maddesinde öngörülen çoğunluklara maddelerin oylanmasında da
uyulup uyulmadığını Anayasa uygunluk denetimi kapsamı içinde tutmuş olmaktadır.
Ayrıca Anayasanın 175 inci maddesi ve Anayasa Mahkemesinin yukarıdaki kararı
doğrultusunda, Anayasa değişikliklerinde son oylamadan anlaşılması gerekenin,
ikinci görüşme sonunda maddelerle ilgili hem ayrı ayrı,
hem de tümü için yapılan oylamalar olduğunda kuşku yoktur.
Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararlarına
göre ise, bu oylamalar arasında da bir birlik ve bütünlük bulunmakta ve
birisinde söz konusu olan Anayasaya aykırı bir durum, diğerinin de Anayasaya
aykırı bir görünüm almasına ve geçerlilik kazanamamasına yol açmaktadır.
Bu açıklamalar, Anayasa değişikliklerinde son
oylama kavramı kapsamında düşünülen oylamalardan birisi olan “kanunun tümü”
üzerindeki oylamada da kabul için Anayasada öngörülen üçte iki çoğunluğun
mutlaka sağlanması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Ancak Anayasanın 148 inci maddesinde ifade edilen,
“öngörülen çoğunlukla oylama yapılması” koşulunun yerine getirilebilmesi için;
öncelikle Kanunun tümü üzerinde, Anayasanın 148 inci maddesinin öngördüğü
biçimle bir oylama yapılmış olması gerekmektedir.
Sözü geçen İçtüzük düzenlemesinin ise, usulüne
uygun olarak kabul edilmemiş olan, bu nedenle reddedilmiş sayılan ve Kanun
metninden düşürülmesi gereken bir maddeyi Kanunun tümü üzerindeki oylamaya
taşıması, “kanunun tümü” üzerinde Anayasanın öngördüğü biçimde bir oylama
yapıldığını tartışmaya açık hale getirmiştir.
Çünkü Kanun metninden düşürülmesi gereken bir madde
Kanunun tümü üzerindeki oylamaya taşınmıştır ve içinde reddedilmiş bir maddenin
yer aldığı metin ile yer almadığı metin bir ve aynı şeyler değildir. Bu metinler
üzerine Kanunun tümüne ilişkin oylama yapılırken, TBMM üyelerinin farklı
değerlendirmeler yapabileceği gözden kaçırılmamalıdır. ?öyle ki; bir
milletvekili reddedilen maddeye karşı olduğu için, bu maddenin düştüğü bir
teklifin veya Kanunun tümü üzerindeki oylamada kabul oyu kullanabileceği gibi;
bir başka milletvekili de desteklemesi nedeniyle, söz konusu madde teklif veya
Kanun metninde yer aldığı için, tümü üzerindeki oylamada kabul oyu kullanmak
isteyebilecektir.
Bu nedenle “Kanunun veya teklifin tümü” nün
kapsamına neyin alındığı çok önemlidir.
Söz konusu eylemli İçtüzük düzenlemesinde ise,
kabul edilmeyen, bu nedenle de Kanun metninden düşürülmesi gereken maddenin
Kanunun tümü üzerindeki oylamaya taşınmasına imkan
verilerek, “kanunun tümü” kavramının içeriğinin belirsiz hale gelmesine yol
açılmıştır.
Kanun metninden düşmesi gereken maddeye kabul oyu
veren milletvekilleri ile reddeden milletvekilleri, içinde bu maddenin de yer
aldığı bir bütünü değerlendirerek oy vermek durumunda bırakılmıştır.
Böylesi bir durumda, Kanunun tümü üzerinde yapılan
oylamada oy kullanan milletvekillerinin sağlıklı bir değerlendirme yapması
beklenemez ve Kanunun tümü üzerindeki oylamanın, Anayasanın 148 inci maddesinde
belirtilen anlamda bir son oylama niteliği taşıdığı ve Anayasanın 148 inci
maddesi ile uyum halinde olduğu söylenemez.
Diğer yandan reddedilmiş bir
maddenin Kanun metninden düşürülmeyerek, Kanunun tümü hakkındaki oylamaya
taşınması ve Kanunun tümünün Anayasanın öngördüğü karar yetersayısı ile kabulü
halinde, diğer maddelerle birlikte kabul edilmiş sayılması doğrultusundaki bir
uygulama ile ortaya çıkan bu İçtüzük düzenlemesi, TBMM’nin reddedilen maddeyle
ilgili olarak oluşmuş bulunan iradesinin de yok sayılması sonucunu verecek ve
Anayasanın 87 nci maddesinde TBMM’ne ve dolayısı ile
milletvekillerine tanınmış olan kanun koymak, değiştirmek, kaldırmak
yetkilerinin, Anayasanın 87 nci maddesinin gereğine
uygun biçimde yerine getirilmesini engelleyecek; bu bakımdan Anayasanın 87
nci maddesine de aykırı bir görünüm taşıyacaktır.
Söz konusu eylemli içtüzük hükmü ve onun ayrılamaz
bir parçası niteliğini taşıyan TBMM’nin 5660 sayılı Kanunun tümü hakkındaki
31.05.2007 tarihli kabul kararı, belirtilen nedenlerle Anayasanın 175, 148, 153
ve 87 nci maddelerine aykırı oldukları için,
birlikte iptal edilmeleri gerekmektedir.
IV. YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ
İptali istenen eylemli İçtüzük hükümlerinin
yürürlüğünün durdurulmaması halinde, 5660 sayılı Kanunla yapılan Anayasa
değişiklikleri, Cumhurbaşkanınca onaylanarak Resmi Gazete’de ilan edilmekle
yürürlüğe girecek veya halkoylamasına sunulabilecektir.
5660 sayılı Kanunla yapılan Anayasa
değişikliklerinin Cumhurbaşkanı seçiminde getirdikleri yöntemin, siyasal
yaşantımızda kuvvet ilişkilerini ve dengelerini değiştirecek ve Anayasanın
benimsediği parlamenter sistemi başkalaştıracak büyük boyutlu etkileri
olabilecektir.
Bu etkilerin, yasalaşma süreci Anayasaya aykırı
eylemli İçtüzük değişiklikleri çerçevesinde tamamlanmış bir yasa ile
gerçekleştirilmesi ise, hem hukuki hem de siyasi bakımdan kabul edilemez; hukuk
devleti ilkesi ile bağdaştırılamaz ve bundan doğacak toplumsal boyuttaki zarar
ve olumsuzlukların ileride giderilmesi beklenemez.
Bu gerekçelerle ve verilecek iptal kararının geriye
yürümemesi nedeniyle sonuçsuz kalmaması için, iptali istenen söz konusu eylemli
İçtüzük hükümleri ile bunların ayrılamaz parçası olan TBMM kararlarının, iptal
kararı yürürlüğe girinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasının da istenmesine
gerek duyulmuştur.”
…
VII. SONUÇ VE İSTEM
Yukarıda açıklanan gerekçelerle Anayasaya aykırı
olan:
1. TBMM’nin
31.05.2007 tarihli 118 inci birleşiminde yapılan 5660 sayılı Kanunun ikinci
görüşmesinde eylemli bir İçtüzük düzenlemesi olarak oluşturulan;
a.
“Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisine geri gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların ikinci
görüşmede tümünün veya maddelerinin aynen kabulü için gereken karar
yetersayısının Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu
olduğu” hükmünün,
b.
Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanunun 1
inci maddesinin kabulüne ilişkin 31.05.2007 tarihli TBMM kararının,
2. TBMM’nin
31.05.2007 tarihli 118 inci birleşiminde yapılan 5660 sayılı Kanunun ikinci
görüşmesinde eylemli bir İçtüzük düzenlemesi olarak oluşturulan;
a.
“Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere TBMM’ye geri gönderdiği Kanunların
yapılan ikinci görüşmede usulüne uygun olarak kabul edilmeyen veya reddedilen
maddelerinin kabul edilen maddeleri ile birlikte, tümü üzerindeki oylamaya
taşınacağı ve Kanunun tümü Anayasanın öngördüğü yetersayı ile kabul edilirse, bu
kabul kararının geçerli sayılarak tüm maddelerinin kabul görmüş olacağı”
hükmünün,
b.
Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz bir parçası olan, 5660 sayılı
Kanunun tümünün kabulüne ilişkin 31.05.2007 tarihli TBMM kararının,
iptallerine
ve iptal kararı yürürlüğe girinceye kadar yürürlüklerinin durdurulmasına ilişkin
talebimizi saygı ile arz ederiz.”
II - METİNLER
A- İptali İstenilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Kararları
TBMM’nin 31.5.2007 günlü 18. birleşiminde yapılan
5660 sayılı Kanun’un ikinci görüşmesinde, maddelerin kabul edilmesi için beşte
üç çoğunluğun yeterli olduğuna ilişkin eylemli içtüzük kuralı ve bu kurala göre
yapılan oylama ile, reddedilmesi gereken maddenin
yasanın tümüyle birlikte oylanabileceği, Anayasa’nın öngördüğü yeter sayı ile
kabul edilirse bu kabul kararının geçerli sayılarak tüm maddelerinin kabul
görmüş olacağına ilişkin eylemli içtüzük kuralı ve bu kurala göre yapılan
oylamadır.
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Dava dilekçesinde Anayasanın 87.,
148., 153. ve 175. maddelerine dayanılmıştır.
C- İlgili Görülen İçtüzük Kuralları
TBMM İçtüzüğü’nün Anayasa değişikliği ve Anayasada
değişiklik tekliflerinin kabulüne ilişkin 93. ve 94. maddeleri şöyledir:
“MADDE 93-
Anayasa değişiklik teklifleri, diğer kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesindeki usule tabidir. Ancak, bu teklifler Genel Kurulda iki defa
görüşülür.
İkinci görüşmeye, birinci görüşmenin bitiminden
kırksekiz saat geçmeden başlanamaz.
İkinci görüşmede yalnızca maddeler üzerinde
verilmiş değişiklik önergeleri görüşülür, birinci görüşmede üzerinde değişiklik
teklifi bulunmayan bir madde hakkında ikinci görüşmede önerge verilemez.
MADDE 94-
Anayasada değişiklik tekliflerinin birinci ve ikinci görüşmelerinde, maddelerin
kabulü ile ikinci görüşmenin sonunda tümünün kabulü üye tamsayısının beşte üç
çoğunluğunun gizli oyu ile mümkündür.
Birinci görüşmede gerekli çoğunlukla kabul oyu
alamayan bir madde ikinci görüşmede de gerekli çoğunlukta kabul oyu alamamışsa
reddedilmiş olur.
Teklif hakkında verilen değişiklik önergesinin
kabulü halinde, kabul için gerekli beşte üç çoğunluğun tespiti için bu önergenin
oylanması gizli oylama suretiyle tekrarlanır.”
III -
İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün
8. maddesi gereğince Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya
KANTARCIO?LU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Mustafa YILDIRIM, A.
Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, ?evket APALAK,
Serruh KALELİ ve Osman
Alifeyyaz PAKSÜT’ün katılmalarıyla 05.07.2007
gününde yapılan ilk inceleme toplantısında dava dilekçesi ve ekleri, ilk
incelemeye ilişkin rapor, iptali istenilen TBMM kararı ile dayanılan Anayasa ve
ilgili görülen İçtüzük kurallarıyla bunların gerekçeleri ve diğer yasama
belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Anayasa’nın 148. maddesinin birinci fıkrasında,
“Anayasa Mahkemesi, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün Anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu
denetler. Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil
bakımından inceler ve denetler,”; 85.
maddesinde ise “Yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına veya
milletvekilliğinin düşmesine 84 üncü maddenin birinci, üçüncü veya dördüncü
fıkralarına göre karar verilmiş olması hallerinde, Meclis Genel Kurulu kararının
alındığı tarihten başlayarak yedi gün içerisinde ilgili milletvekili veya bir
diğer milletvekili, kararın, Anayasaya, kanuna veya İçtüzüğe aykırılığı
iddiasıyla iptali için Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Anayasa
Mahkemesi, iptal istemini onbeş gün içerisinde kesin
karara bağlar” denilmektedir.
Anayasa’nın 85. maddesinde sözü edilen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına veya milletvekilliğinin düşmesine ilişkin TBMM
kararları ile Anayasa’nın 148. maddesinde belirtilen TBMM İçtüzüğü’nün, hukuki
nitelikleri bakımından birer parlamento kararı olduklarında duraksama
bulunmamaktadır. Anayasa’da sayılarak gösterilen bu kararlar
dışında kalan parlamento kararları kural olarak Anayasa’ya uygunluk denetimine
bağlı tutulamamakta ise de, Anayasa Mahkemesi’nin birçok kararında belirtildiği
gibi, iptali istenilen bir yasama tasarrufunun anayasal denetime bağlı
tutulabilecek nitelikte olup olmadığı saptanırken sadece, onun bu tasarrufta
bulunan organ tarafından nasıl nitelendirildiğine ve hangi ismin verildiğine
veya bu işlemin nasıl bir yöntem izlenerek yapıldığına bakılması yeterli
olmayıp, yapılış yöntemi ve adı ne olursa olsun hukuksal niteliği, etkisi ve
doğurduğu sonuçlar da gözetilmelidir. Yapılacak değerlendirme sonucunda,
iptali istenilen tasarrufun, Anayasa’nın 148. maddesi uyarınca Anayasa
Mahkemesi’nin denetim alanına giren kanun, KHK veya TBMM İçtüzüğü ile aynı değer
ve etkide bir işlem olduğu kanısına varılırsa bu işlem Anayasa Mahkemesi’nce
denetlenebilir. Aksi halde, hukuksal nitelikleri, etkileri
ve meydana getirdikleri sonuçlar bakımından, Anayasa’ya uygunluk denetimine tabi
tutulan kanun, KHK ve TBMM İçtüzüğü ile eşdeğerde bulunan ve bu nedenle de
belirtilen işlemlere özgü yöntem ve isimlerle tesis edilip, hukuki varlık
kazanması gereken bazı yasama tasarrufları, farklı yöntem ve isimlerle hukuk
sistemine dâhil edilerek Anayasa’ya uygunluk denetiminin kapsamı dışına
çıkarılabilir.
Bu durumda adı yeni bir içtüzük düzenlemesi veya
değişikliği olmadığı ve içtüzük yapılması ve değiştirilmesindeki yöntem
uygulanmadığı halde değer ve etkisi bakımından birer içtüzük kuralı niteliğinde
olan TBMM kararları anayasal denetime bağlı tutulabilir. Değer ve etkileri
bakımından aralarında fark bulunmayan yasama tasarruflarının aynı yargısal
denetime bağlı tutulmaları hukuk devleti olmanın da gereğidir.
Meclis kararları Anayasada açıkça öngörülen
istisnalar dışında anayasallık denetimine tabi değildir. Ancak Anayasa
Mahkemesinin denetimine tabi bir kural niteliğinde olduğu halde, “kural
iradesinin” meclis kararı örtüsü altında gerçekleştirilmesi, hukuk devleti ve
özgürlükler bakımından kimi zararlar doğurabilir. Bu nedenle meclis kararının bu
koşullar altında denetlenmesi zorunluluğu doğmuştur. Bu istisnai yolun temel
gerekçesi, meclis kararlarına karşı denetim olanağının bulunmaması ve
Anayasayı dolanma girişimlerinin hukuksal koruma göremeyeceği düşüncesidir.
5660 sayılı Yasa, 354 Milletvekili imzasıyla yazılı
olarak 3.5.2007 tarihinde TBMM Başkanlığına sunulan “Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ile başlayan sürecin
ürünüdür. “Teklif” ile başlayan süreç, “Anayasanın değiştirilmesi, seçimlere ve
halkoylamasına katılma” başlığını taşıyan Anayasanın 175. maddesinin öngördüğü
“özel” süreçtir. Bu sürecin teklif, oylama, kabul ve yürürlüğe girme yönlerinden
özel biçim koşulları olduğu gibi, bu süreç sonunda ortaya çıkan Meclis iradesine
özel hukuksal sonuçlar bağlanmıştır. Kabul edilen yasa, Anayasa hükmü haline
gelir ve esas yönünden denetimi olanaksız olup, şekil yönünden ise 148. maddede
belirtilen çerçeve içinde denetlenebilir. Yapılacak iptal başvurusu, yasalar ve
içtüzük yönünden altmış gün, şekil yönünden ise on günle sınırlı tutulmuştur.
Ayrıca Anayasa Mahkemesi, olağan yasalar ve içtüzük değişikliklerinde salt
çoğunlukla karar verebilirken, Anayasa değişikliklerinde iptale karar
verebilmesi nitelikli çoğunluk koşuluna bağlanmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anayasa değişikliği
üzerinde yapılan oylamalar, Anayasanın 175. maddesindeki şekil koşullarına
tabidir. Bu niteliğiyle “oylama” Anayasa yapım sürecinin ayrılmaz parçası olup,
Anayasanın 148. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca da ayrı ve münhasır bir
denetim konusunu oluşturmaktadır.
Anayasa’da açıkça öngörülmüş bir dava yolu
kapsamında denetim olanağı bulunan ve özel koşullara tabi tutulan bir şekil
aykırılığının, eylemli içtüzük değişikliği veya ihdası niteliğinde olduğu ileri
sürülerek iptal istemine konu edilmesi, Anayasanın yasalar ve Anayasa
değişiklikleri için öngördüğü şekil denetimine ilişkin sınırlarının aşılması
sonucunu doğuracağından kabul edilemez.
Nitekim 5660 sayılı Yasanın Cumhurbaşkanınca geri
gönderilmesi üzerine aynen kabul edilen 31.5.2007 gün ve 5678 sayılı Yasanın
şekil yönünden iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde dava açılmıştır.
Açıklanan gerekçelerle istemin görevsizlik
nedeniyle reddi gerekir.
IV - YÜRÜRLÜ?ÜN
DURDURULMASI İSTEMİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 31.5.2007 günlü
18. birleşiminde yapılan 5660 sayılı Kanun’un ikinci görüşmesinde eylemli bir
içtüzük düzenlemesi olduğu ileri sürülen;
1-a) Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek
üzere TBMM’ne geri gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların ikinci
görüşmede tümünün veya maddelerinin aynen kabulü için gereken karar
yetersayısının Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu
olduğuna;
b) Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz
parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un 1. maddesinin kabulüne ilişkin 31.5.2007
günlü Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına,
2-a) Cumhurbaşkanının bir daha
görüşülmek üzere TBMM’ne geri gönderdiği kanunların yapılan ikinci görüşmede
usulüne uygun olarak kabul edilmeyen veya reddedilen maddelerin kabul edilen
maddeleri ile birlikte, tümü üzerindeki oylamaya taşınacağı ve kanunun tümü
Anayasa’nın öngördüğü yeter sayı ile kabul edilirse bu kabul kararının geçerli
sayılarak tüm maddelerinin kabul görmüş olacağına,
b) Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz
parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un tümünün kabulüne ilişkin 31.5.2007 günlü
Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına,
yönelik
iptal istemleri 5.7.2007 günlü, E. 2007/62, K. 2007/66 sayılı kararla
görevsizlik nedeniyle reddedildiğinden, bunlara ilişkin yürürlüğün durdurulması
isteminin REDDİNE, 5.7.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verildi.
V - SONUÇ
A-
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 31.5.2007 günlü 118. birleşiminde yapılan 5660
sayılı Kanun’un ikinci görüşmesinde eylemli bir İçtüzük düzenlemesi olduğu ileri
sürülen;
1- a)
Cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet
Meclisi’ne geri gönderilen Anayasa değişikliğine ilişkin kanunların ikinci
görüşmesinde maddelerinin daha sonra da tümünün aynen kabulü için gereken karar
yetersayısının Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu
olduğuna,
b)
Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un
1. maddesinin kabulüne ilişkin 31.5.2007 günlü Türkiye Büyük Millet Meclisi
kararına,
2- a)
Cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne geri
gönderdiği kanunların, yapılan ikinci görüşmesinde usulüne uygun olarak kabul
edilmeyerek reddedilen maddeleriyle birlikte, tümünün oylanmasında Anayasa’nın
öngördüğü yeter sayıya ulaşılması halinde tüm maddelerinin kabul görmüş
olacağına,
b)
Bu eylemli İçtüzük düzenlemesinin ayrılamaz parçası olan, 5660 sayılı Kanun’un
tümünün kabulüne ilişkin 31.5.2007 günlü Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına,
yönelik
iptal isteminin görevsizlik nedeniyle REDDİNE, 5.7.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE
karar verildi.
Başkanvekili
Haşim KILIÇ |
Üye
Sacit ADALI |
Üye
Fulya KANTARCIO?LU |
Üye
Ahmet AKYALÇIN |
Üye
Mehmet ERTEN |
Üye
Mustafa YILDIRIM |
Üye
A.
Necmi ÖZLER |
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR |
Üye
?evket APALAK |
Üye
Serruh
KALELİ |
Üye
Osman
Alifeyyaz PAKSÜT |