Dava konusu uyuşmazlık davalı idare ile şirketler arasında yapılmış kira sözleşm
Tarih: 27.02.2007 Saat: 01:10
Konu:


imar hukuku ima hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku imar hukuku

T.C. D A N I ? T A Y Onuncu Daire Esas No : 2004/8703 Karar No : 2006/2507 Özeti : Dava konusu uyuşmazlık davalı idare ile şirketler arasında yapılmış kira sözleşmesinden doğmayıp, idarenin hareketsiz kalarak yaptığı idari eylemden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu hakkında. Temyiz Eden (Davacı) : … Vekili : Av. … Karşı Taraf (Davalı) : Maliye Bakanlığı - ANKARA İstemin Özet : Davacının maliki bulunduğu Ağrı Merkez Yolu Güzel Köyü, Köy Altı mevkiinde bulunan ve … parsel sayılı taşınmazın, idarenin hizmet kusuru nedeniyle dere yatağından taşan suların altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 134.991.230.000.-TL'nin, 119.700.000.-TL tesbit masrafıyla birlikte (toplam 135.110.930.000.-TL'nin) yasal faizide hesaplanarak ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılan dava sonunda Erzurum İdare Mahkemesince, davanın görev yönünden reddi yolunda verilen kararın davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmaların Özeti : Yerinde olmadığı ileri sürülen temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır. D.Tetkik Hakimi : Özden Atabek Düşüncesi : Uyuşmazlığa konu tazminat istemine neden olan eylem, idarenin gerekli denetim ve gözetimde bulunmamış olmasından kaynaklanmış olup, davanın görüm ve çözümü idari yargı yerinin görevine girmektedir. Bu nedenle,uyuşmazlığın esası incelenerek bir karar verilmesi gerekirken davanın görev yönünden reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı : Emin Celalettin Özkan Düşüncesi : İdari ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, sözkonusu maddede yazılı nedenlerden hiç birisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü: Dava, davacının maliki bulunduğu Ağrı Merkez Yolu Güzel Köyü, Köy Altı mevkiinde bulunan ve … parsel sayılı taşınmazın idarenin hizmet kusuru nedeniyle dere yatağından taşan suların altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen zarara karşılık 134.991.230.000.-TL'nin, 119.700.000.-TL tesbit masrafıyla birlikte (toplam 135.110.930.000.-TL'nin) yasal faizide hesaplanarak ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır. Erzurum İdare Mahkemesince; uyuşmazlık konusu olayda zarar verdiği iddia edilen eylemin (dere yatağı ıslahı) davalı idarenin eyleminden kaynaklanmayıp kum ve çakıl çıkarma işini ifa eden özel tüzel kişi niteliğini haiz … İnş. San. Tic. Ltd. ?irketine ait olduğu, bu nedenle taraflardan biri kamu idaresi olmayan davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu iddiasıyla anılan İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Anayasanın 125 inci maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2/6 ncı maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır. İdari işlem; idarenin, idare işlevi ile ilgili konularda aldığı tek taraflı, doğrudan uygulanabilen kararı olarak nitelenebilir. İdari eylem ise; idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir davranışı, bir tutumu veya hareketsizliği; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle; öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları ifade etmektedir. Dava dosyasının incelenmesinden; Ağrı İli, Merkez İlçesi, Yolugüzel Köyünde, ?eryan deresi yatağında Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan 35.000 m², 37.000 m² ve 30.000 m² yüzölçümlü kum ocağı sahalarının 2886 sayılı Kanun uyarınca açık teklif yöntemiyle ihaleye çıkarılmasının davalı idarece uygun görüldüğü, yapılan ihaleler sonucunda iki yıl süreyle 30.000 m²'lik 1 nolu kum ocağı sahasının 18.4.2000 tarihli kira sözleşmesi ile … İnş. San. Tic. Ltd. ?irketine, 37.000 m²'lik 2 nolu kum ocağı sahasının yine … İnş. San. Tic. Ltd. ?irketine, 35.000 m²'lik 4 nolu kum ocağı sahasının ise 3.8.2000 tarihli kira sözleşmesi ile …'ya kiraya verildiği, kiralama süreleri bittikten sonra … İnş. San. Tic. Ltd. ?irketinin dere yatağından rastgele kaçak kum-çakıl aldığı ve dere yatağını tahrip ettiğinin 19.9.2002 tarih ve 2002/7 sayılı Mahalli Çevre Kurul Kararına istinaden oluşturulan Kum-Çakıl Komisyonu maarifetiyle 5.11.2002 tarihinde yapılan denetim sonucu belirlendiği, kira sözleşme süreleri dolduktan sonra, davacının taşınmazının, kum ve çakıl çıkarılması nedeniyle tahrip olduğundan bahisle Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde yaptırdığı tesbit sonucu düzenlenen 21.10.2002 tarihli Bilirkişi Raporunda, kum ve çakıl çıkarılması sonucunda tarımsal toprağın tamamen tahrip olduğu, dava konusu taşınmazda malzeme çıkarılarak tarımsal toprağın yok edildiği, kum ve çakıl çıkarılan alanın sınırlarının belirsiz bulunduğu, doğal yapı ve ekolojik dengenin bozulduğu, dere yatağında kot farkı oluştuğu, kot düşüklüğü nedeniyle derenin, yatak değiştirmek suretiyle dava konusu taşınmazda tahribatlara devam ettiği, tahribatların önlenmesi için herhangi bir önlem alınmadığı, bu nedenle dere yatağı boyunca ve dava konusu taşınmaz ve komşu taşınmazlarda erozyon ve tahribatların sürdüğü belirtilerek 134.991.230.000.-TL zararın bulunduğu sonucuna varıldığı, davacı tarafından, ?eryan deresi kiraya verilirken dere yatağının yön değiştirmemesi için önlem alınmaması, ayrıca kiraya verilen kısımlar için sınırların belirtilmemesi, rastgele kum ve çakıl çıkarılması sonucu taşınmazında zarar meydana geldiği iddialarıyla bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü gibi davacı; Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan dere yatağını kum ocağı olarak kiraya veren davalı Bakanlığın, kiralanan yerlerin koordinatlarının, sınırlarının tam olarak belirlemediğini, kum ocağı işletmelerinin çevredeki taşınmazlara zarar vermemesi, dere yatağının değişmemesi için önlem almadığını, gerekli kontrolleri yapmadığını, olayda hizmet kusuru bulunduğunu ileri sürerek, uğradığını iddia ettiği zararın tazmini isteminde bulunmaktadır. Bu haliyle dava konusu uyuşmazlık, davalı idare ile şirketler arasında yapılmış kira sözleşmesinden doğmayıp, davalı Bakanlığın, dere yatağını kum ocağı olarak kiraya verme şeklindeki idari işlemlerinden ve kum ocağı işletmelerinin çevreye zarar vermemesi yolunda gerekli denetimleri yapmamasından, önlemler almamasından, bir başka deyişle hareketsiz kalarak yaptığı idari eylemden kaynaklanmaktadır. Davalı Bakanlığın idari işlemleri ve eylemleri üzerine açılan tam yargı davasının esası incelenerek, olayda davalı Bakanlığın hukuki sorumluluğunun belirlenmesi gerekirken, davanın görev yönünden reddedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesine uygun bulunan davacı temyiz isteminin kabulüne, Erzurum İdare Mahkemesinin 31.12.2003 tarih ve E:2003/931 K:2003/2007 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın yeniden karar verilmek üzere adıgeçen İdare Mahkemesine gönderilmesine 18.4.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





Bu haberin geldigi yer: Imar Hukukcusu
http://www.imarhukukcusu.com

Bu haber icin adres:
http://www.imarhukukcusu.com/modules.php?name=News&file=article&sid=108