imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Yeni Sayfa 21

4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun :

A- 10. maddesinin birinci fıkrasının;

1- “Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilir” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, ?evket APALAK ile Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyları ve OYÇOKLU?UYLA,

2- “... ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler” bölümünün siyasî partiler yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİ?İYLE,

B- 13. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİ?İYLE,

C- 21. maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, OYBİRLİ?İYLE,



Yeni Sayfa 22

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

Esas Sayısı     : 2004/107

Karar Sayısı  : 2007/44

Karar Günü  : 5.4.2007

 

İPTAL DAVASINI AÇANLAR :

1-  Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER (Esas Sayısı: 2004/107)

2- Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeleri Ali TOPUZ, Haluk KOÇ ile birlikte116 milletvekili (Esas Sayısı: 2004/108)

 

İPTAL DAVASININ KONUSU : 4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının, 21. maddesinin ve 13. maddesinin  birinci fıkrasında yer alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla …” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 10., 11., 13., 33. ve 69. maddelerine aykırılığı savıyla iptallerine ve yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi istemidir.

 

I - İPTAL VE YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI İSTEMLERİNİN GEREKÇESİ

- Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir:

 “04.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Yasası’nın

-10. maddesinin birinci fıkrasında,

 “Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve mesleki kuruluşlardan maddî yardım alabilir ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler.”

- 21. maddesinde de,

 “Dernekler mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilirler. Bildirimin şekli ve içeriği yönetmelikle düzenlenir. Nakdî yardımların bankalar aracılığıyla alınması zorunludur.”

kurallarına yer verilmiştir.

Bu kurallara göre, dernekler yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan yardım alabilecek ve siyasal partilere yardım yapabileceklerdir.

Anayasa’nın, siyasal partilerin uyacakları esasları düzenleyen 69. maddesinin onuncu fıkrasında, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasal partilerin temelli kapatılacakları belirtilmiştir.

Bu fıkrayla, siyasal partilerin yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, yabancı gerçek ya da tüzelkişilerden yardım alması yasaklanmış; tersine davranan siyasal partilerin kapatılmaları öngörülmüştür.

Oysa, incelenen Yasa’nın yukarıda yer verilen düzenlemelerine göre, bir derneğin yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan yardım alıp, kendi varlıklarına katılsa da bu yardımı dolaylı yoldan siyasal partilere “yardım” adı altında aktarmaları olanaklıdır.

Böylece, anayasal kurala uygunluğu sağlayacak bir önlem bulunmadığı için, yasa ile anayasal yasak dolaylı yoldan aşılmış olmaktadır.

Bu nedenle, incelenen Yasa’nın 10. maddesinin birinci fıkrası ile 21. maddesi Anayasa’nın 69, maddesinin onuncu fıkrasına aykırı düşmektedir.

 

IV - SONUÇ

1-Yukarıda açıklanan gerekçelerle, 04.11.2004 günlü, 5253 sayılı “Dernekler Kanunu”nun 10. maddesinin birinci fıkrası ile 21. maddesinin Anayasa’nın 69. maddesinin onuncu fıkrasına aykırı olmaları nedeniyle iptallerine,

2-Uygulanmaları durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçları gözönünde bulundurularak, söz konusu kuralların yürürlüklerinin durdurulmasına,

karar verilmesini arzederim.”

- Milletvekillerinin dava dilekçesinin gerekçe bölümü ise şöyledir:

“1) 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu Maddesinin Birinci Fıkrasındaki “siyasi partilerden” İbaresinin Anayasanın 2 nci, 11 inci ve 69 uncu Maddelerine Aykırılığı

04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasında, derneklerin maddi yardım alabilecekleri ve yardımda bulunabilecekleri tüzel kişilikler arasında siyasi partilere de yer verildiği görülmektedir. Bu kanunun 21 inci maddesinde ise, derneklerin mülki idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak kaydıyla yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilecekleri ifade edilmektedir.

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, derneklerin yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alıp, bu yardımı siyasal partilere “maddi yardım” adı altında aktarmalarının mümkün olduğu anlaşılmaktadır.

Anayasanın, “Siyasal partilerin uyacakları esaslar” başlığını taşıyan 69 uncu maddesinin onuncu fıkrasında,

“Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli kapatılırlar” denilmiştir. Aynı hüküm, 22.04.1983 tarih ve 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 66 ncı maddesinde de yer almıştır.

Söz konusu 10 uncu maddenin birinci fıkrasında siyasi partilerin, derneklerin maddi yardım alabilecekleri ve yardımda bulunabilecekleri tüzel kişilikler arasına alınması, siyasi partilerin Anayasanın 69 uncu maddesinde yasaklanan bir yardımı alabilmesine imkan tanıdığı için Anayasanın 69 uncu maddesinin onuncu fıkrasına aykırı düşmektedir.

Siyasi partilerin kuruluş ve çalışmalarında özgür olmaları temel ilkedir. Partiler, belli siyasal düşünceler çerçevesinde birleşen vatandaşların özgürce kurdukları, katıldıkları ve ayrıldıkları kuruluşlardır. Kamuoyunun oluşumunda önemli etkisi olan partiler, vatandaşların istem ve özlemlerinin gerçekleşmesine çalışan ve siyasal katılımları somutlaştıran hukuksal yapılardır.

Demokrasinin olmazsa olmaz koşulu olan partilerin, sosyal ve siyasal yaşamdaki etkileri ve ulusal istencin gerçekleşmesinde rolleri nedeniyle, anayasakoyucu, onları öteki tüzelkişilerden farklı tutarak, kurulmalarını, çalışmalarında uyacakları esasları ve kapatılmalarında izlenecek yöntem ve kuralları, özel olarak belirlemekle kalmamış; Anayasanın 69 uncu maddesinin son fıkrasında, çalışma, denetleme ve kapatılmalarının Anayasada belirlenen ilkeler çerçevesinde çıkarılacak bir yasayla düzenlenmesini de öngörmüştür. Bu madde esas alınarak çıkarılan 2820 sayılı Siyasî Partiler Kanununda, siyasî partilerin, kuruluşlarından başlayarak, çalışmaları, denetimleri ve kapatılmaları konularında, çok ayrıntılı kurallar getirilmiştir. Bu bağlamda; Anayasanın, siyasal partilerin uyacakları esasları düzenleyen 69 uncu maddesinin onuncu fıkrasında yer alan yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılacakları yolundaki ilkeye koşut bir hükme, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununun 66 ncı maddesinde de yer verilmiştir.

Çok partili bir siyasi hayatta, partilerin bağımsızlığını sağlamak, öte yandan da, partilerin karşılaşacakları mali güçlerin doğurabileceği sakıncaları gidermek çözülmesi gereken önemli bir sorundur. Demokratik bir düzende partilerin egemen güçler karşısında varlıklarını koruyabilmeleri için, mali nedenlerle bunlara bağlı olmamaları gerekir. İktidar yarışı eşit koşullar altında gerçekleşmelidir. (Erdoğan TEZİÇ, Anayasa Hukuku, 8. Bası, shf. 320 vd.)

Anayasa Mahkemesi siyasi partilere devlet yardımı yapılması konusundaki 6.7.1989 gün ve E.1988/39, K.1989/29 sayılı kararında aynen şöyle demiştir:

“Siyasî partilerin yukarıda açıklanan amaçlarına ulaşabilmeleri için gerekli, yeterli maddî ve nakdî olanaklara sahip olmaları zorunludur. Milletvekili ve yerel yönetimler seçimlerine katılarak “millî iradenin” oluşmasını sağlamayı temel hak ve ödev olarak üstlenen siyasi partilerin yaşamalarına ve gelişmelerine halkın ilgisinin yeterli olmadığı durumlarda, çok partili demokratik düzenin gerekli kıldığı ölçüde devletçe yardım yapılmasından yoksun kılmak, onların paraca güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına düşme tehlikesi ile karşılaşmalarını istemek olur ki, bunun hukuksallığı tartışılır. Parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen böyle bir tehlike ancak devletin yardımıyla giderilebilir. Yardımda bu bakımdan kamu yararının bulunduğu açıkça ortadadır. Öte yandan Anayasanın 5 inci maddesine göre “... Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak...” devletin temel amaç ve görevlerindendir. Hazine yardımı bu görev kapsamındadır.”

Görüleceği üzere Anayasa Mahkemesinin bu kararında, siyasi partilerin paraca güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına düşmesinin parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen bir tehlike olduğu, bu tehlikenin devlet yardımı ile önlenmesinin de Anayasanın 5 inci maddesine göre “... Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak...” görevi kapsamında olduğu vurgulanmıştır.

Siyasi partilerin etki ve baskısı altına düşeceği paraca güçlü kişi ve kuruluşların yabancı uyruklu olması, hele bunların yabancı devletler veya uluslar arası kuruluşlar olması halinde söz konusu tehlikenin boyutlarının daha da büyüyeceği yadsınamaz. Anayasakoyucu da, açıklanan tehlikenin büyüklüğü ve önemine uygun bir yaptırımı Anayasanın 69 uncu maddesinde getirmiş ve yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılmasını öngörmüştür. Diğer bir yaptırım ise, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan, Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden yardım veya bağış kabul eden parti sorumlusu veya aday veya aday adayının hapis cezası ile cezalandırılmalarıdır. (2820 s. K.m.116/3).

“Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak” görevi ile özdeşleşen bir konuda, 5253 sayılı Dernekler Kanununda bir önlem alınmayarak, dernekler vasıtasıyla dolaylı olarak söz konusu yardımın olanaklı hale getirilmesi, Anayasanın 69 uncu maddesinin yanısıra Anayasanın 2 nci maddesindeki “hukuk devleti” ilkesi ile de bağdaştırılamaz. Çünkü böyle bir düzenleme, dolaylı olarak, siyasal partilerin baskı ve engellerden uzak kalmalarını sağlamaya yönelik kurulma ve çalışma özgürlüğünü, Anayasa ve bu alanı düzenleyen yasalarla yapılan sınırlamaların ötesine taşımak anlamına gelir ki; bunun da Anayasanın 2 nci maddesinde kurala bağlanan demokratik hukuk devleti olmanın gereklerine ters düşeceği açıktır. Siyasî partilerin demokratik siyasî yaşamın vazgeçilmez öğeleri olmaları, devlet örgütü ve kamu hizmetleriyle yoğun ilişki içinde bulunmaları, onların her istediklerini yapabilecekleri anlamına gelmez. Hukuk devleti her şeyden önce hukukun üstünlüğünü kabul eden ve koruyan devlettir. Bir hukuk devletinde hukukun üstünlüğünü gerçekleştirecek en önemli hususlardan birisi de yasaların Anayasaya uygunluğunun sağlanmasıdır.

5253 sayılı Dernekler Kanununun 21 inci maddesinde, “yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alan derneklerin siyasi partilere yardım -yapamayacakları” şeklinde Anayasanın 69 uncu maddesine aykırılığı gideren bir hükme yer verilmemiş olduğundan, derneklerin “Yardım ve işbirliği”ni düzenleyen 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “siyasi partilerden” ibaresi hakkında iptal kararı verilmesi Anayasaya aykırılık sorununu ortadan kaldıracağı gibi, derneklerin siyasi partiler dışındaki diğer kuruluşlardan (benzer amaçlı derneklerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan) maddî yardım almaları ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunmaları da engellenmemiş olacaktır. Yine, derneklerin mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilmelerine cevaz veren hüküm de korunmuş olacaktır. Bu nedenle 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “siyasi partilerden” ibaresi ile ilgili olarak iptal isteminde bulunulmuştur.

Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti, onun kendiliğinden Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesini ifade eden 11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E. 1987/28, K. 1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa. 24, shf. 225).

Açıklanan nedenlerle 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “siyasi partilerden” ibaresinin, Anayasanın 2 nci, 11 inci ve 69 uncu maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekmektedir.

2) 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 13 üncü Maddesinin Birinci Fıkrasındaki “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla” İbaresinin Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve 33 üncü Maddelerine Aykırılığı

5253 sayılı Dernekler Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında dernek hizmetlerinin ücretlilere gördürülebilmesi için “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartı” getirilmiştir. Yapılan bu düzenleme ile, üye sayısı az olmakla beraber etkinlikleri çok gelişmiş bir düzeyde olan bir derneğin, bir “sekreter” bile çalıştırmasını engelleyen bir durum yaratılmıştır. Bu düzenleme, Anayasanın 33 üncü maddesinde açıklanan “dernek kurma hürriyetine” aykırıdır.

Gönüllü bir toplumsal kuruluş olan derneklerin kuruluşu, serbestçe varlık kazanma ve örgütlenme ilkeleri ile faaliyet güvencesi öğelerini kapsar. Anayasanın 33 üncü maddesinde yer alan dernek kurma hürriyeti, anılan öğelerin bir arada bulunmasıyla sağlanabilir. Etkinlikleri çok gelişmiş olan bir derneğin, üye sayısının 100’ün altında olması nedeniyle ücretli bir sekreter dahi çalıştıramaması şeklinde yaratılan bir durumun, derneğin “faaliyet güvencesi” ve dolayısı ile Anayasanın 33 üncü maddesi ile bağdaştırılması mümkün değildir.

Söz konusu düzenleme ile 100’den az üyesi olan derneklerin etkinlik yapabilme ve çalışma güçleri, 100’den fazla üyesi olan derneklere oranla, ücretli hizmetli kullanamayacakları için, sınırlandırılmış olmaktadır.

Böyle bir sınırlandırmanın Anayasanın 13 üncü maddesinde ifade edilen demokratik toplum düzeninin gereklerine ve ölçülülük ilkesine uygun düştüğü de söylenemez.

Bu düzenleme, dernek kurma özgürlüğüne Anayasanın eşitlik ilkesine de aykırı bir sınırlandırma getirmektedir.

Anayasanın 10 uncu maddesinde “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Anayasa Mahkemesinin bir çok kararında belirtildiği üzere bu kural, birbiri ile aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenlemeler getirmek eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur. Anayasanın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik olmayıp hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz.

Dernek, “Kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi topluluklarını” ifade eder (5253 s. Dernekler Kanunu m.2/a, 4721 s. Türk Medeni Kanunu m. 56). Bu nedenle, üye sayısı yedi olan dernek ile üye sayısı 100 olan derneğin hukuksai durumları arasında hiçbir fark olmayıp her iki dernek de hukuksal açıdan eşittir. Bu bakımdan, 100’den fazla üyesi olan derneklerle 100’den az üyesi olan dernekler arasında yaratılmış olan eşitsizlik, makul bir nedenle de açıklanamayacağı için Anayasaya aykırıdır.

Diğer taraftan 5253 sayılı Dernekler Kanununun 36 ncı maddesinin yollama yaptığı 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 99 uncu maddesinde “Dernek gelirleri, üye ödentisi, dernek faaliyetleri sonucunda veya dernek mal varlığından elde edilen gelirler ile bağış ve yardımlardan oluşur” hükmü yer almaktadır. Bu hükümde “üye ödentisi” dernek gelirleri arasında gösterilmiş ancak üye ödentisi, dernek üye sayısına göre bir belirlemeye tabi tutulmamıştır. O halde üye sayısı 100’den az olan bir derneğin üye ödentilerinden olan geliri, üye sayısı 100 ve üzerinde olan bir dernekten daha yüksek olabilir. Yine, üye sayısı 100’den az olan bir derneğin etkinliklerinin, üye sayısı 100 ve üzerinde olan bir dernekten çok daha gelişmiş bir düzeyde olması mümkündür. Bu durumdaki bir derneğin hizmetlerinin, sırf üye sayısının 100’ün altında olması nedeniyle, ücretliler eliyle yürütülmesinin engellenmesinin adil olamayacağı açıktır. Anayasanın 2 nci maddesinde yer alan hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına saygılı, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasakoyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve Anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir. Bu nedenle söz konusu hüküm, Anayasaya aykırı bir nitelik taşıdığı ve adil olmadığı için hukuk devleti ilkesine ve dolayısı ile Anayasanın 2 nci maddesine de aykırı düşmektedir.

Diğer taraftan, bir yasa kuralının Anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden Anayasanın 11 inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır (Anayasa Mahkemesinin 03.06.1988 tarih ve E. 1987/28, K. 1988/16 sayılı kararı, AMKD., sa.24, shf. 225).

Açıklanan nedenlerle, 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla” ibaresi Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve 33 üncü maddelerine aykırı olup, iptali gerekmektedir.

 

IV. YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA İSTEMİNİN GEREKÇESİ

04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10 uncu ve 21 inci maddelerindeki düzenlemeler nedeniyle yurtdışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan yardım alan derneklerin bu yardımı siyasal partilere aktarmaları mümkündür.

Anayasanın 69 uncu maddesinde ise, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzelkişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılacakları hükme bağlanmıştır.

Anayasa Mahkemesinin Siyasi partileri devlet yardımı yapılması konusundaki 6.7.1989 gün ve E.1988/39, K.1989/29 sayılı kararında, siyasi partilerin paraca güçlü kimi kişi ve kuruluşların etki ve baskısı altına düşmesinin parti içi çalışmaların demokrasi esaslarına uygun olması zorunluluğunu zedeleyen bir tehlike olduğu, bu tehlikenin devlet yardımı ile önlenmesinin de Anayasanın 5 inci maddesine göre “... Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak...” görevi kapsamında olduğu vurgulanmıştır.

Siyasi partilerin etki ve baskı altına düşeceği paraca güçlü kişi ve kuruluşların yabancı uyruklu olması, hele bunların yabancı devletler veya uluslararası kuruluşlar olması halinde söz konusu tehlikenin daha da büyüyeceği yadsınamaz. Bu durumu olanaklı kılan hükmün uygulanması halinde, giderilmesi güç yada olanaksız durum ve zararlar doğabileceği kuşkusuzdur.

Diğer taraftan, Anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması, hukuk devleti sayılmanın gereğidir. Anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin, bir hukuk devletinde sübjektif yararların üstünde, özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur. Hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende, kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından, bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır.

Arz ve izah olunan nedenlerle 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “siyasi partilerden” ibaresi hakkında, yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır.

5253 sayılı Dernekler Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “üye sayısının 100 kişiden çok olması” ibaresi ise, derneklerin çalışma ve etkinlik yapma güçlerini dernek kurma özgürlüğünü düzenleyen Anayasanın 33 üncü, 13 üncü, 11 inci, 10 uncu ve 2 nci maddelerine aykırı bir biçimde sınırlandırmıştır.

Böyle bir hükmün uygulanması, kimi derneklerin çalışmalarında engelleyici bir etki yapacak ve giderilmesi imkansız zararların ve hukuki durumların ortaya çıkmasına yol açacaktır.

Arz ve izah olunan nedenlerle 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “Üye sayısının 100 kişiden çok olması” ibaresi hakkında, yürürlüğünün durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır.

 

V. SONUÇ VE İSTEM

Yukarıda açıklanan gerekçelerle;

1) 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki “siyasi partilerden” ibaresinin Anayasanın 2 nci, 11 inci ve 69 uncu maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına,

2) 04.11.2004 tarih ve 5253 sayılı Dernekler Kanununun 13 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla” ibaresinin

Anayasanın 2 nci, 10 uncu, 11 inci, 13 üncü ve 33 üncü maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına

karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz.”

 

II - YASA METİNLERİ

A - İptali İstenen Yasa Kuralları

 4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun iptali istenen yasa kurallarını da içeren 10., 13. ve 21. maddeleri şöyledir:

1- “MADDE 10.- Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve mesleki kuruluşlardan maddi yardım alabilir ve adı geçen kurumlara maddi yardımda bulunabilirler.

5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun hükümleri saklı kalmak üzere, dernekler kamu kurum ve kuruluşları ile görev alanlarına giren konularda ortak projeler yürütebilirler. Bu projelerde kamu kurum ve kuruluşları, proje maliyetlerinin en fazla yüzde ellisi oranında ayni veya nakdi katkı sağlayabilirler.”

2- “MADDE 21.- “Dernekler mülki idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilirler. Bildirimin şekli ve içeriği yönetmelikte düzenlenir. Nakdi yardımların bankalar aracılığıyla alınması zorunludur.”

3- “MADDE 13.- Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla dernek hizmetleri gönüllüler veya yönetim kurulu kararı ile göreve başlatılan ücretliler aracılığıyla yürütülür.

Dernek yönetim ve denetim kurullarının kamu görevlisi olmayan başkan ve üyelerine ücret verilebilir. Verilecek ücret ile her türlü ödenek, yolluk ve tazminatlar genel kurul tarafından tespit olunur. Yönetim ve denetim kurulu üyeleri dışındaki üyelere ücret, huzur hakkı veya başka bir ad altında herhangi bir karşılık ödenemez.

Dernek hizmetleri için görevlendirilecek üyelere verilecek gündelik ve yolluk miktarları genel kurul tarafından tespit olunur.”

   

B - Dayanılan Anayasa Kuralları

Dava dilekçelerinde iptali  istenilen kuralların Anayasa’nın 2., 10., 11., 13., 33. ve 69. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

      

III - İLK İNCELEME

Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca E.2004/107 sayılı dosyada 1.12.2004 tarihinde, E.2004/108 sayılı dosyada ise 29.12.2004 tarihinde Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIO?LU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TU?CU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, Fazıl SA?LAM, A. Necmi ÖZLER ve Serdar ÖZGÜLDÜR’ün katılmaları ile yapılan ilk inceleme toplantılarında dosyalarda eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliği ile karar verilmiştir.

 

IV - ESASIN İNCELENMESİ

Dava dilekçeleri ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, iptali istenen Yasa kuralları, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

 

A- Birleştirme Kararı

4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “… siyasi partilerden …” ibaresi ile 13. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla …” ibaresinin iptali ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilemesi istemiyle, Esas 2004/108 sayılı dosyada Milletvekilleri tarafından açılan davanın, aralarındaki hukuki irtibat nedeniyle 2004/107 esas sayılı dava ile BİRLE?TİRİLMESİNE, esasının kapatılmasına, esas incelemenin 2004/107 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine 5.4.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verilmiştir.

 

B - Anayasa’ya Aykırılık Sorunu

Dava dilekçelerinde, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasına göre, derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve mesleki kuruluşlardan maddi yardım alabilecekleri ve adı geçen kurumlara maddi yardımda bulunabilecekleri; 21. maddesine göre de, derneklerin yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilecekleri; Anayasa’nın 69. maddesinin onuncu fıkrasında ise yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin kapatılacaklarının belirtildiği; oysa dava konusu düzenlemelere göre, bir derneğin yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan yardım alıp, bu yardım kendi varlıklarına katılsa da dolaylı yoldan siyasi partilere yardım adı altında aktarmalarının olanaklı olduğu; böylece anayasal kurala uygunluğu sağlayacak bir önlem bulunmadığı için yasa ile anayasal yasağın dolaylı yoldan aşıldığı; siyasi partilerin kuruluş ve çalışmalarında özgür olmalarının temel ilke olduğu, anayasa koyucunun siyasi partiler hakkında derneklerden farklı düzenlemeler öngördüğü; Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak görevi ile özdeşleşen bir konuda Dernekler Kanunu’nda önlem alınmayarak siyasi partilerin dernekler aracılığı ile yurtdışından yardım almalarının olanaklı hale geldiği, bu nedenlerle Anayasa’nın 2., 11. ve 69. maddelerine aykırı olduğu; öte yandan, etkinlikleri çok gelişmiş bir derneğin üye sayısının 100’ün altında olması nedeniyle ücretli bir sekreter bile çalıştıramamasının derneklerin faaliyet güvencesini ortadan kaldırdığı; kuralla dernek kurma özgürlüğüne sınırlama getirildiğinden Anayasanın 33. maddesine aykırı olduğu; üye sayısı 100’den fazla olan dernekler ile üye sayısı 100’den az olan dernekler arasında oluşan bu eşitsizliğin makul bir nedene dayanmadığı, bu nedenle Anayasa’nın 10. maddesinde sözü edilen eşitlik ilkesine de aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

1- Yasa’nın 10. Maddesinin Birinci Fıkrasının “Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilir” Bölümünün İncelenmesi

Anayasa’nın 3.10.2001 günlü ve 4709 sayılı Yasa ile değişik 33. maddesinin üçüncü fıkrasında, dernek kurma hürriyetinin ancak, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hürriyetlerinin korunması sebepleriyle ve kanunla sınırlanabileceği öngörülmüştür.

Anayasa’nın 33. maddesinin 4. fıkrasının ilk halinde derneklerin Anayasa’nın 13. maddesindeki genel sınırlamalara aykırı hareket edemeyecekleri gibi, siyasi amaç güdemeyecekleri, siyasi faaliyette bulunamayacakları, siyasi partilere destek olamayacakları, sendikalarla, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve vakıflarla bu amaçla ortak hareket edemeyecekleri belirtilmiştir. Bu maddenin dördüncü fıkrası, 23.7.1995 günlü, 4121 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Başlangıç Metni ve Bazı Maddelerinin Değiştilmesine Dair Kanun ile kaldırılmıştır.

Anılan anayasal değişiklikten sonra derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere benzer amaçlı dernekler, siyasi partiler, işçi ve işveren sendikaları ile mesleki kuruluşlarla ortak hareket edebilecekleri ve bu bağlamda maddi yardım alabilmeleri olanaklı hale geldiğinden kural Anayasanın 33. maddesine aykırı değildir.

Kuralın Anayasanın 69. maddesi ile ilgisi görülmemiştir.

Serdar ÖZGÜLDÜR ile ?evket APALAK bu görüşe katılmamışlardır.

2- Yasa’nın 10. Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer Alan “… ve adı geçen kurumlara maddi yardımda bulunabilirler.” Bölümünün İncelenmesi

İptal davasına konu olan kural uyarınca dernekler tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklere, siyasi partilere, işçi ve işveren sendikalarına ve meslekî kuruluşlara maddi yardımda bulunabileceklerdir.

Siyasi partilerin uyacakları esasların düzenlendiği Anayasa’nın 69. maddesinin onuncu fıkrasında, yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli olarak kapatılacağı belirtilmiştir.

Öte yandan, 5253 sayılı Dernekler Kanununun 21. maddesinde derneklerin mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilecekleri, bildirimin şekli ve içeriği yönetmelikte düzenleneceği ve nakdî yardımların bankalar aracılığıyla alınmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Kural ile derneklerin siyasi partilere maddi yardım yapmalarının yolunun açılması sonucunda, derneklerden siyasi partilere nakdi veya ayni yardım sağlanması olanaklı hale gelmiştir. Dernekler Kanunu’nun 21. maddesine göre derneklerin yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alabilecekleri de göz önüne alındığında, yurt dışındaki kişi veya kuruluşlardan ayni veya nakdi yardım alan derneklerin bu yardımları siyasi partilere aktarmalarına bir engel kalmamıştır.

Anayasa’nın 4121 sayılı Yasa ile değiştirilen 68. maddesinin sekizinci fıkrasında, Devletin siyasi partilere yeterli düzeyde ve hakça maddi yardım yapacağı belirtilmiş ve bu yardımın, siyasi partilerin üyelerinden alacakları aidatların ve bağışların tabi olduğu esasların yasa ile düzenlenmesi öngörülmüştür. Siyasi parti üyelerinin ödeyecekleri aidatlar ve bağışlar hakkında yasal düzenleme yapılmasının öngörüldüğü ve yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyrukluğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partilerin temelli kapatılması gerektiği göz önüne alındığında, anayasakoyucunun siyasi partileri her türlü dış etkilerden uzak tutmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan ayni ve nakdi yardım alan siyasi partilerin, yardım yapan kişi veya kuruluşların etkisine girmesi ve yurt dışından yönlendirilmeleri olanaklıdır. Buna göre, Yasa kuralı ile derneklerin kendi amaçlarını gerçekleştirmek amacıyla bile olsa, siyasi partilere maddi yardım yapma yolunun açılması, Anayasa’nın 69. maddesine aykırı görülmüştür.

Açıklanan nedenlerle, Dernekler Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasının “… ve adı geçen kurumlara maddi yardımda bulunabilirler” biçimindeki bölümünün siyasi partiler yönünden iptali gerekir.

Kuralın Anayasa’nın 2. ve 11. maddeleri ile ilgisi görülmemiştir.

3- Yasa’nın 13. Maddesinin Birinci Fıkrasında Yer Alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla …” İbaresinin İncelenmesi

Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlükler özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen nedenlerle sınırlandırılabileceğinden, iptali istenen kuralla getirilen sınırlamanın dernek kurma özgürlüğünün düzenlendiği 33. maddedeki nedenlere uygun olması gerekmektedir.

Anayasa’nın 33. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtildiği üzere,  milli güvenliğin ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın, genel ahlakın veya başkalarının hürriyetinin korunmasına yönelik olarak dernek kurma özgürlüğüne sınırlama getirilebilir.

Dernekler Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasında yer alan dava konusu kurala göre üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla dernek hizmetleri gönüllüler veya yönetim kurulu kararı ile göreve başlatılan ücretliler aracılığıyla yürütülebilecektir. Başka bir ifade ile, herhangi bir derneğin üye sayısı 100 kişinin altında ise, dernek hizmetleri gönüllüler veya ücret karşılığında istihdam edilen kişiler tarafından yerine getirilemeyecektir.

Dernekler Kanunu’nun 2. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, dernek “kazanç paylaşma dışında, kanunlarla yasaklanmamış belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere, en az yedi gerçek veya tüzel kişinin, bilgi ve çalışmalarını sürekli olarak birleştirmek suretiyle oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kişi toplulukları” biçiminde tanımlanmıştır. Dernekler belirli ve ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere çeşitli etkinliklerde bulunma durumundadırlar. Bu etkinlikleri gerçekleştirebilmek için de gönüllü veya ücretli personel çalıştırmaları kaçınılmazdır.

Dernekler Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenleme ile üye sayısı 100’ü aşmayan derneklerde gönüllü veya ücretli personel çalıştırılmasının engellenmesi, kurulmuş bir derneğin faaliyetlerine yönelmiş olduğundan dernek kurma ve dernek etkinliklerini yürütme özgürlüğüne yasa ile bir sınırlama getirildiği açıktır. Bu sınırlamanın 33. maddede belirtilen sınırlama nedenlerinden herhangi birine dayanmaması nedeniyle Anayasa’nın 33. maddesine aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle Dernekler Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla …” ibaresi Anayasaya aykırıdır. İptali gerekir.

4- 21. maddesinin İncelenmesi

5253 sayılı Dernekler Kanununun 21. maddesinde, derneklerin mülkî idare amirliğine önceden bildirimde bulunmak şartıyla yurt dışındaki kişi, kurum ve kuruluşlardan aynî ve nakdî yardım alabilecekleri, bildirimin şekli ve içeriğinin yönetmelikte düzenleneceği ve nakdî yardımların bankalar aracılığıyla alınmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir.

Anayasa’nın 33. maddesinde, derneklerin yurt dışındaki kişi ve kuruluşlardan aldıkları ayni ve nakdi yardımı siyasi partilere aktarmadıkları sürece yurt dışından yardım almalarını yasaklayan herhangi bir kural bulunmamaktadır.

Bu nedenle kural Anayasaya aykırı görülmemiştir. İptal isteminin reddi gerekir.

 

V - YÜRÜRLÜ?ÜN DURDURULMASI KARARI

 4.11.2004 günlü, 5253 sayılı “Dernekler Kanunu”nun;

A-1- 10. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “... ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler” bölümünün siyasi partiler yönünden,

2- 13. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla ...” ibaresi,

5.4.2007 günlü, E. 2004/107, K. 2007/44 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu bölüm ve ibarenin, uygulanmalarından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜKLERİNİN DURDURULMASINA,

B-1- 10. maddesinin birinci fıkrasının “Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilir” bölümüne,

2- 21. maddesine,

yönelik iptal istemleri, 5.4.2007 günlü, E. 2004/107, K. 2007/44 sayılı kararla reddedildiğinden, bu madde ve bölüme ilişkin yürürlüğün durdurulması isteminin REDDİNE,

5.4.2007 gününde OYBİRLİ?İYLE karar verildi.

 

VI - SONUÇ

4.11.2004 günlü, 5253 sayılı Dernekler Kanunu’nun :

A- 10. maddesinin birinci fıkrasının;

1- “Dernekler, tüzüklerinde gösterilen amaçları gerçekleştirmek üzere, benzer amaçlı derneklerden, siyasi partilerden, işçi ve işveren sendikalarından ve meslekî kuruluşlardan maddî yardım alabilir” bölümünün Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin REDDİNE, ?evket APALAK ile Serdar ÖZGÜLDÜR’ün karşıoyları ve OYÇOKLU?UYLA,

2- “... ve adı geçen kurumlara maddî yardımda bulunabilirler” bölümünün siyasî partiler yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİ?İYLE,

B- 13. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Üye sayısının 100 kişiden çok olması şartıyla...” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİ?İYLE,

Tarih: 22.11.2007 Saat: 02:06 Gönderen: imarhukukcusu

 
İlgili Bağlantılar
· Daha fazla imar
· Haber gönderen imarhukukcusu


En çok okunan haber: imar:
İdari Yargı Davaları (İdari yargı alanında en son çıkacak olan en güncel içtihat

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 0
Toplam Oy: 0

Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa

İlgili Konular

imar