imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

İdarî Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı i
İdarî Yargılama Usulü Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (Sevk Tarihi: 23/05/2005) İdarenin işlem ve eylemlerine karşı kişilerin açtıkları davaların makul süre içinde sonuçlandırılmasının ve yargı kararlarının uygulanması yoluyla yargının etkinliğinin sağlanmasında, çağdaş hukuk sistemlerinde gelişen yöntemlerin hukukumuza aktarılmasının gerekliliği ile son yıllarda, uluslararası alanda ve Ülkemizde Devlet – kişi ilişkilerinde yaşanan ve kişilerin bu ilişkide hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesini hedef alan düzenlemeler karşısında 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdarî Yargılama Usulü Kanununda da bazı değişikliklerin yapılması amacıyla hazırlanmıştır.

İDARİ YARGILAMA USULÜ KANUNUNDA DE?İ?İKLİK YAPILMASINA İLİ?KİN KANUN TASARISI Madde 1- 6/1/1982 tarihli 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “İlgiliye tebliğ edilen dava konusu işlem ve belgelerin asılları veya örnekleri dava dilekçesine eklenir.” Madde 2- 2577 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Ancak bu belgeler, büyükşehir belediye sınırları içindeki idare veya vergi mahkemesinin bulunduğu ilçe dışındaki asliye hukuk hâkimliklerine de verilebilir.” Madde 3– 2577 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin 1 inci fıkrasının ikinci cümlesindeki “ya da” ibaresi “ve” şeklinde değiştirilmiştir. Madde 4- 2577 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1. Danıştay, idare mahkemesi ve vergi mahkemesi başkanlıklarına veya 4 üncü maddede yazılı yerlere verilen dilekçeler Danıştayda Evrak Müdürlüğünce, idare ve vergi mahkemelerinde mahkeme başkanının veya hâkimin havalesi üzerine, harç ve posta ücretleri alındıktan sonra deftere derhal kayıtları yapılarak kayıt tarih ve sayısı dilekçenin üzerine yazılır. Dava bu kaydın yapıldığı tarihte açılmış sayılır. Dilekçeler Danıştayda Genel Sekreterlikçe görevli dairelere havale olunur.” Madde 5- 2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, 2 nci fıkrasının (b) bendindeki “ise” sözcüğü madde metninden çıkarılmış, maddeye aşağıdaki 5 inci fıkra eklenmiştir. “ 1. Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde altmış gündür.” “5. İlgili kanunlarda özel bir hüküm bulunmayan durumlarda, Resmî Gazetede yayımlanan işlemlerde de yayım tarihini izleyen günden itibaren dava açma süresi başlar.” Madde 6- 2577 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasına “Sürenin işlemeye başlayabilmesi için, ilgilisine yazılı olarak bildirilmesi gereken hallerde işlemde idari yargı mercilerinden hangisine ne kadar süre içinde başvurulabileceğinin doğru olarak gösterilmesi gerekir. Ancak, idari işlemin bütün unsurlarıyla öğrenilmesi durumunda da dava açma süresi işlemeye başlar.” cümleleri eklenmiş ve maddenin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “2. Tatil günleri sürelere dahildir. ?u kadar ki, sürenin son günü tatil gününe veya yetkili makamlarca verilen ve ülke çapında uygulanan idari izinlere rastlarsa, süre tatil veya idari izin gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar.” Madde 7- 2577 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 9- Danıştayın, idare veya vergi mahkemelerinin görevine giren uyuşmazlıklarda, adli veya askeri yargı yerlerine açılan davaların görev yönünden reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesi üzerine sayılan yargı yerlerince dava dosyası derhal görevli yargı yerine gönderilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir.” Madde 8- 2577 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “2. Otuz gün içinde hiç cevap verilmezse ya da otuz günlük süre içinde araştırma veya inceleme yapıldığı bildirilmiş olmasına rağmen başvuru tarihinden itibaren altmış gün içinde cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İlgililer bu sürelerin bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilirler. Dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, yetkili idari makamlarca kendiliğinden veya ilgilinin başvurusu üzerine sonradan cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde de dava açılabilir.” Madde 9- 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesinin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “3. İsteğin otuz gün içinde reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması ya da idarenin, otuz günlük sürenin geçmesinden sonra cevap vermesi hallerinde dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır.” Madde 10- 2577 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin başlığı “İdarî eylemlerden doğan tam yargı davaları” şeklinde, 1 inci fıkrasının birinci cümlesi ile 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “İdarî eylemlerden hakları ihlâl edilmiş olanların idari dava açmadan önce, zararın nedeninin idari eylem olduğunu yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.” “2. Adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddedilerek dosyanın görevli idari yargı merciine gönderilmesi halinde de, 1 inci fıkrada belirtilen başvuru yapılmamış ise dilekçenin ilgili idare merciine gönderilmesine karar verilir.” Madde 11- 2577 sayılı Kanunun 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendi ile 4 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “a) 3/a bendine göre, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda davanın reddine; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile başka bir idari yargı merciinin görevli olduğu konularda ise davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine,” “4. İlk inceleme üzerine Danıştay, mahkeme veya tek hâkim tarafından verilen; bu maddenin 1/a bendinde belirtilen Askeri Yüksek İdare Mahkemesi dışında idari yargının görevli olduğu konularda davanın görev ve yetki yönünden reddine ilişkin kararlarla, 1/c bendinde yazılı gerçek hasma tebliğ ve 1/d bendindeki dilekçe red kararlarına karşı kanun yollarına başvurulamaz.” Madde 12- 2577 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde, 3 üncü fıkrasının ikinci cümlesindeki “otuz günü” ibaresi “on beş günü” şeklinde değiştirilmiş, 4 üncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “1. Dava dilekçeleri ve eklerinin birer örneği davalıya; işlem dosyası dışındaki ekleriyle birlikte davalının savunması davacıya tebliğ olunur.” “Ancak tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, haklı sebeplerin bulunması halinde nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe karşı tarafa tebliğ edilir.” Madde 13- 2577 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin 3 üncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “3. Ancak, Devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya kurulunca gerekçesi belirtilmek suretiyle verilmeyebilir. Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemez. Devlet sırrı dışındaki gizlilik dereceli bilgi ve belgeler mahkemelerce talep edilmeleri halinde gönderilir.” Madde 14- 2577 sayılı Kanunun 22 nci maddesine aşağıdaki 3 üncü ve 4 üncü fıkralar eklenmiştir. “3. Karar, verildiği tarihten itibaren en geç iki ay içinde yazılır ve imzalanır. 4.Yürütmenin durdurulmasına karar verilen dosyalar tekemmül ettikleri tarihten itibaren üç ay içinde karara bağlanır.” Madde 15- 2577 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci cümlesindeki “ve verilen kararın neticesini” ibaresi “verilen kararın tarihini ve sonucunu” şeklinde değiştirilmiştir. Madde 16- 2577 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 24- 1. Mahkemelerin ve Danıştayın ilk derece olarak baktıkları davalara ait kararlarda: a) Kararı veren mahkeme veya dairenin adı ve dosyasının esas ve karar numarası, b) Tarafların, bulunuyorsa davaya müdahale edenin ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri, c) Davanın, savunmanın ve varsa müdahil savunmasının özeti, d) Danıştayda görülen davalarda tetkik hâkimi ve savcının ad ve soyadları ile düşünceleri, e) Duruşmalı davalarda duruşma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise hazır bulunan taraflar, müdahil ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları, f) Kararın dayandığı hukuki sebepler ile gerekçesi ve hüküm, tazminat davalarında hükmedilen tazminat miktarı, g) Kanun yolu, mercii ve süresi, h) Yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiği, ı) Kararın tarihi ve oybirliği veya oyçokluğu ile mi verildiği, i) Kararı veren mahkeme veya daire başkan ve üyelerinin veya hâkimin ad ve soyadları, mahkemelerde sicil numaraları ve imzaları ve varsa karşı oyları. 2. Temyiz ve itiraz üzerine verilen kararlarda: a) Kararı veren daire, kurul veya bölge idare mahkemesinin adı ve dosyanın esas ve karar numarası, b) Tarafların, bulunuyorsa müdahale edenin ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları yahut unvanları ve adresleri, c) Temyiz veya itiraza konu kararın özünü, sonucunu ve kararı veren yargı yerinin adı ile kararın tarih ve sayılarını içeren istem ile savunmanın ve müdahil savunmasının kısa özetleri, d) Danıştayda görülen istemlerde tetkik hâkimi ve savcının ad ve soyadlarıyla düşünceleri, e) Duruşma yapılmışsa hazır bulunan taraflar ve vekil veya temsilcilerinin ad ve soyadları, f) Onama kararlarında, temyize veya itiraza konu kararın bozulmasını gerektiren nedenlerin bulunmadığı yolundaki açıklama; düzelterek onama kararlarında düzeltilen konu; gerekçeli onama kararlarında eklenen veya değiştirilen gerekçe; bozma kararlarında bozma nedenleri ve bozma gerekçesi; işin esasına karar verildiği durumlarda gerekçe ve hüküm, g) Kanun yolu, mercii ve süresi, h) Onama kararlarında temyiz veya itiraz aşamasıyla ilgili yargılama giderlerinin hangi tarafa yükletildiği, ı) Kararın tarihi ve oybirliği veya oyçokluğu ile mi verildiği, i) Kararı veren kurul, daire ve mahkeme başkan ve üyelerinin ad ve soyadları, mahkemelerde sicil numaraları ve imzaları ve varsa karşı oyları, Belirtilir. 3. Yürütmenin durdurulması, kararın düzeltilmesi, yargılamanın yenilenmesi, dilekçe red, hâkimin reddi, feragat, kabul, delillerin tespiti ve benzeri kararlarda yukarıdaki hususlar, istemin özelliği göz önünde tutularak uygulanır. 4. İşlemden kaldırma, davanın açılmamış sayılması, idari merciine ve Danıştayda dairesine gönderme, ara kararları ve bu nitelikteki kararlar ile husumet, adli yardım, keşif ve bilirkişi istemleriyle ilgili kararlarda; karar başlığı, taraflar, dayanılan kanun hükmü ile talep ve sonuç yazılır.” Madde 17- 2577 sayılı Kanunun 25 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 25- Kararın mahkeme başkanı ve üyeleri veya hâkimi tarafından imzalı asıllarından biri, karar dosyasına, diğeri de dava dosyasına konur, mahkeme mührü ve başkan yahut hâkim, Danıştayda daire veya kurul başkanı veya görevlendireceği bir üye imzasıyla tasdikli birer örneği de taraflara onbeş gün içinde tebliğe çıkarılır.Resmî Gazetede yayımlanmış olan düzenleyici işlemlerin iptaline ilişkin kararlar Resmî Gazetede yayımlanır.” Madde 18- 2577 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasının sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Nihai kararlar ile kanun yolu başvurularına ait dilekçeler ve bunlar üzerine verilen kararların tebligatının davacının gösterdiği adreste yapılamaması halinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır.” Madde 19- 2577 sayılı Kanunun 27 nci maddesinin 2 nci fıkrasının ve aynı maddenin 7 nci fıkrasının sonuna sırasıyla aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Ancak, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için aranan koşulların dava dilekçesi ve eklerinden ilk aşamada saptanamaması durumunda; yıkım, geçici süreyle işyeri kapatma, meslek ve sanattan men, gibi uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, yürütmenin durdurulması hakkında bir karar verilinceye kadar davalı idarenin savunmasının alınmasına gerek olmaksızın geçici olarak ertelenebilir.” “Yürütmenin durdurulması kararları karar tarihinden itibaren onbeş gün içinde yazılır ve imzalanır.” Madde 20- 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin 3 üncü, 4 üncü ve 6 ncı fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “3. Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemeleri kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hallerde on yıl içinde, idare aleyhine Danıştay veya ilgili idari mahkemede maddi ve manevî tazminat davası açılabilir. 4. Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açabilir. Yukarıdaki fıkralar uyarınca açılan davalar sonucunda yargı kararının yerine getirilmediği mahkemece tespit edilirse sorumlu kamu görevlileri hakkında yetkili mercilere suç duyurusunda bulunulur.” “6. Tazminat ve vergi davalarında idarece, mahkeme kararının tebliğ tarihi ile ödeme tarihi arasındaki süreye kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz ödenir.” Madde 21- 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1. Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hâkimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, tarafların vekilleri, teminat, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sükûnunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemlerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanır.” Madde 22- 2577 sayılı Kanuna 31 inci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 31/a ilâ 31/e maddeleri eklenmiştir. “Davanın ihbarı ve davaya katılma Madde 31/a- 1. Danıştay, mahkeme veya hâkim, hak veya menfaati bir davanın sonucuna bağlı olan üçüncü kişilerin katılmalarını sağlamak amacıyla davayı tarafların talebi üzerine veya resen ihbar edebilir. 2. Görülmekte olan bir davada verilecek karardan hak veya menfaati etkilenecek üçüncü kişiler de, dava veya kanun yolu aşamalarında, davanın genişletilmemesi koşuluyla taraflardan birinin yanında kendiliğinden davaya katılma isteminde bulunabilir. Katılma istemine ilişkin dilekçeler, taraflara tebliğ edilir. Taraflar yedi gün içinde katılma istemine itiraz edebilir. Katılma istemi, Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından karara bağlanır. Katılma isteminde bulunulması, yürütmenin durdurulması isteminin incelenmesini, keşif ve bilirkişi incelemesi ile usule ilişkin diğer işlemlerin yapılmasını durdurmaz. Katılma isteminin kabulüne ilişkin karar, davaya katılana taraf niteliği kazandırmaz; davayı bulunduğu yerden itibaren katıldığı tarafla birlikte takip etme hakkı verir. Ancak üçüncü kişi, katıldığı tarafın rızasına bağlı olmaksızın, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını, yürütmenin durdurulmasını isteyebilir veya verilmiş yürütmenin durdurulması kararına itiraz edebilir ve kanun yollarına başvurabilir. Katılma nedeniyle yapılan yargılama giderleri davanın sonucuna bağlı olmaksızın katılan tarafından karşılanır, katılanın leh ve aleyhine vekalet ücreti takdir edilmez. Feragat Madde 31/b- Feragat davacının dava konusu isteminden, tarafların dava ve kanun yolu aşamalarından şarta bağlı olmaksızın kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Feragat beyanı, bu konuda vekaletnamesinde kendisine yetki verilen avukat veya bizzat davacı tarafından 4 üncü maddede yazılı mercilere verilecek dilekçeyle yapılır. Feragat dilekçesini alan merci dilekçeyi veren davacının kimlik tespitini de yapar. Düzenleyici ve genel işlemlere ilişkin davalarda yürütmenin durdurulması isteminin kabulü veya iptal kararından sonra feragat mümkün değildir. Bu nitelikteki davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilmesinden sonra posta ücretlerinde tebliğ işlemlerinin yapılmasını engelleyecek şekilde azalma olması halinde tebligat resmî pulla yapılır ve 26 ncı maddenin 1 inci ve 3 üncü fıkrası hükümleri uygulanmaz. Feragat kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurur. Yargılama giderleri feragat eden tarafa yüklenir. Kabul Madde 31/c- Kabul, şarta bağlı olmaksızın her aşamada, iptal davasında dava konusu idari işlemin yetkili makam tarafından geri alındığına; tam yargı davasında ise davacı talebinin kısmen veya tamamen kabul edildiğine ilişkin idare beyanının yargı merciine yazılı olarak bildirilmesidir. Davayı kabul, iptal ve tam yargı kararlarının hukuki sonuçlarını doğurur. Yargılama giderleri kabul eden tarafa yüklenir. Keşif Madde 31/d- Danıştay, mahkemeler ve hâkim, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine davayla ilgili araştırma ve incelemelerin yapılabilmesi için davanın her aşamasında keşfe karar verebilir. Keşfin yapılacağı gün ve saat, usulüne uygun olarak yapılacak tebligat ile taraflara bildirilir. İdari mahkemeler ve hâkim kendi yargı çevresi dışındaki keşfi yetkili idare ve vergi mahkemesine istinabe suretiyle yaptırır. Keşif, tarafların huzurlarında, katılmadıkları durumda ise yokluklarında yapılır. Danıştay ve mahkemeler, keşfi, üyelerinden birini naip olarak görevlendirmek suretiyle veya gerekli görülen hallerde heyet olarak yapabilir. Danıştay, keşif için, gerekli gördüğü takdirde idare ve vergi mahkemelerini de istinabe edebilir. Tarafların istemi üzerine veya resen konuyla ilgisi belirlenen kişiler keşif sırasında dinlenebilir ve beyanları tutanağa kaydedilir. Keşfe katılanlarca imzalanan tutanağın bir örneği taraflara verilir. Bilirkişi Madde 31/e- Danıştay, mahkeme veya hâkim, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren durumlarda bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözülmesi olanağı bulunan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Bilirkişi incelemesine gerek görülen hallerde Danıştay veya mahkeme, bilirkişi incelemesini heyet halinde yaptırabileceği gibi, incelemeyi yaptırmak üzere bir üyeyi de görevlendirebilir. Tek hâkimle bakılan davalarda bu inceleme hâkim tarafından yaptırılır. Bilirkişi seçimi Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından resen yapılır ve seçilen bilirkişilerin isim ve unvanları taraflara tebliğ olunur. Belli konularda oy ve düşüncesini bildirmek için resmen görevlendirilmiş kişi ve kuruluşlar varsa bilirkişi bunlar arasından seçilir. Danıştay, mahkeme veya hâkim bilirkişi olarak bir kişi görevlendirebileceği gibi üç veya beş kişiden oluşan bir kurul da görevlendirebilir. Bilgisine başvurulacak hususu bilmeksizin meslek ve sanatını yapmasına olanak bulunmayan ve açıkça meslek ve sanatını icra eden kimseler, uzmanlıkları konusunda bilirkişiliği kabul etmek zorundadırlar. Bunlar yalnız 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan tanıklar hakkındaki çekinme nedenlerinden dolayı bilirkişilikten çekinebilirler. Bilirkişi, hâkimler için öngörülen nedenlerden dolayı reddolunabilir. Ret isteminin, bilirkişinin seçildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç gün içinde ileri sürülmesi gerekir. Ret istemi, bilirkişiyi seçen Danıştay, mahkeme veya hâkim tarafından karara bağlanır. Danıştay, mahkeme veya hâkim gerekli görürse, bilirkişiye, “Görevimi adalete bağlı kalarak, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsızlıkla yerine getireceğime namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.” şeklinde yemin ettirir. Mahkemeye gelmekten veya gelip de görevini yapmaktan kaçınan bilirkişiler hakkında 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda yer alan tanıklara ilişkin hükümler uygulanır. Bilirkişi incelemesi yaptırmakla görevli üye veya hâkim bilirkişiye sorulacak soruları belirler. Bilirkişi yaptığı inceleme nedeniyle taraflardan veya başka bir idareden bilgi ve belge istenmesi gereğini duyarsa bunu görevli üye veya hâkime bildirir; bu isteğin yerine getirilmesi üye veya hâkimin uygun görmesine bağlıdır. Yerinde yapılmasına karar verilen incelemede taraflar da hazır bulunabilir. Görevli üye veya hâkim bilirkişi raporunun kaç örnek olacağını ve iki ayı geçmemek üzere verilecek süreyi belirler; bilirkişilerin başvurusu üzerine işin niteliğine göre bir ayı geçmemek üzere ek süre verilebilir. Raporun, tarafların ad ve soyadlarını, bilirkişinin çözümü ile görevlendirildiği hususları, inceleme konusu yapılan maddi olayları, gerekçeyi, sonucu, bilirkişiler arasında anlaşmazlık varsa bunun nedenini, düzenlendiği tarihi ve bilirkişilerin imzalarını taşıması gerekir. Azınlıkta kalan bilirkişi ayrı bir rapor verebilir. Bilirkişi raporunu mahkemeye verir. Verildiği tarih rapora yazılır ve birer örneği taraflara tebliğ edilir. Taraflar tebliğden itibaren yedi gün içinde rapora itiraz edebilirler. Soruların yeterince cevaplanmadığı veya raporun eksik ya da belirsiz olduğu saptanırsa bilirkişiden ek rapor istenebileceği gibi yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılabilir. Bilirkişinin ücreti üye veya hâkim tarafından takdir olunur. Bilirkişi ücretinin süre verilip iki kez istenilmesine rağmen yatırılmaması halinde dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verilir. Bilirkişi incelemesi yaptırılmasına mahkemece kendiliğinden karar verilmişse, bilirkişi ücretinin taraflardan veya Devlet hazinesinden tahsil edilmesi yoluna gidilir. Bilirkişi ücretiyle ilgili ilkeler keşif giderlerinde de uygulanır. Bilirkişi incelemesi daire veya mahkemece heyet halinde yaptırılacaksa, naip üyeye tanınan yetkiler daire veya mahkeme başkanınca kullanılır. Bilirkişi incelemesi gerektiğinde başka yargı çevresinde istinabe yoluyla da yaptırılabilir. Bilirkişinin oy ve görüşleri hâkimi ve mahkemeyi bağlamaz.” Madde 23– 2577 sayılı Kanuna 32 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 32/a ve 32/b maddeleri eklenmiş ve 34 üncü maddesinin birinci fıkrasına “imar” sözcüğünden sonra gelmek üzere “bakanlıklar, belediyeler ile kamu kurum ve kuruluşlarının her ölçekteki tüm imar planları” ibareleri eklenmiştir. “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyelerine ilişkin davalarda yetki Madde 32/a– Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının üyeleri hakkında tesis ettikleri idari işlemler ile vesayet makamlarının bu konudaki kararları hakkında açılacak davalarda yetkili mahkeme, işlemin tesis edildiği tarihte ilgilinin üyesi olduğu meslek kuruluşunun bulunduğu yer idare mahkemesidir. Eğitim ve öğretime ilişkin davalarda yetki Madde 32/b- Devlete, özel kişilere, vakıflara veya idarelere ait her dereceli öğretim kurumları ile öğrenci yurdu, dershane ve kurs gibi yerlerde görev yapan ve Devlet memuru olmayan öğretim elemanları ve öğrencilerle ilgili, göreve alma ve kayıt işleri dahil idari işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklarla, öğretim kurumunu ilgilendiren idari kararlara karşı açılacak davalarda, öğrenci yurdu ve öğretim kurumunun bulunduğu yer idare mahkemeleri yetkilidir.” Madde 24- 2577 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin 2 nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “2. İdare mahkemesine, vergi mahkemesine veya birden fazla idare veya vergi mahkemelerine açılmış bulunan davalarda mahkemece, taraflardan birinin isteği üzerine veya doğrudan doğruya, bağlantı hakkında karar verilmesi için bağlantılı davalarla ilgili dosyalar, değişik bölge idare mahkemesinin yargı çevrelerindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde dosya esas kaydı kapatılarak Danıştaya; aynı bölge idare mahkemesinin yargı çerçevesindeki mahkemelerde bulunduğu takdirde ise ara kararı verilerek o yer bölge idare mahkemesine gönderilir.” Madde 25- 2577 sayılı Kanunun 39 uncu maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 39- 1. Danıştayın dava konusu uyuşmazlığı incelemeye yetkili dairesi, bağlantılı dava dosyalarını öncelikle ve ivedilikle inceler ve bağlantının bulunup bulunmadığına karar verir.” 2. Danıştayca verilen karar bağlantı bulunmadığı yolunda ise, dosyalar ilgili mahkemelere geri gönderilir. 3. Bağlantının bulunduğuna karar verildiği takdirde, dosyanın gönderildiği Danıştayın merci tayinine görevli dairesi yetkili mahkemeyi kararında belirtir ve dosyaları bu mahkemeye göndererek diğer mahkemeye veya mahkemelere durumu bildirir. Yetkili mahkeme de durumu ilgililere duyurur.” Madde 26- 2577 sayılı Kanunun 42 nci maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1. Bölge idare mahkemesince veya Danıştayca bağlantı hakkında karar verilinceye kadar usulü işlemler durur. 2. Bağlantıya ilişkin işlemler sonuçlandırıldıktan sonra bu davalara bakmakla yetkili kılınan mahkeme, davalara bırakıldığı yerden devam eder.” Madde 27- 2577 sayılı Kanunun 43 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi ile 2 nci ve 3 üncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “b) Görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, uyuşmazlık Danıştayca çözümlenir.” “2. Görev ve yetki uyuşmazlıklarında Danıştay kararı ilgili mahkemelere bildirilir ve bu husus taraflara tebliğ olunur. 3. Danıştayca görev ve yetki uyuşmazlıkları ile ilgili olarak verilen kararlar kesindir.” Madde 28- 2577 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (a) bendinde yer alan “öğrencilerinin” ibaresinden sonra gelmek üzere “kayıt, nakil, ilişik kesme, disiplin” ibaresi, (b) bendinde yer alan “geçici görevlendirme” ibaresinden sonra gelmek üzere “vekaleten atama, ikinci görev, görev ve unvan değişikliği içermeyen il içi naklen atama” ibaresi eklenmiş, (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (e), (f), (g), (h) ve (ı) bentleri eklenmiş mevcut (e) bendi (j) olarak teselsül ettirilmiş, 3 üncü fıkrasına ve 5 inci fıkrasına sırasıyla aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “e) 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 75 inci maddesinin uygulanmasından, f) 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Kanununun uygulanmasından, g) 1380 sayılı Su Ürünleri Kanununun uygulanmasından, h) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu uyarınca valiliklerce, kaymakamlıklarca ve belediyelerce tesis edilecek işlemlerden, ı) Asker ailesine yardım ile ilgili işlemler hakkında açılacak davalardan, “Dilekçelerdeki hitap ve istekle bağlı kalınmaksızın, itiraz konusu olacak kararlara karşı yapılan kanun yolu başvurularında dosyalar bölge idare mahkemesine gönderilir.” “Ancak davanın tarafları, itiraz üzerine bölge idare mahkemesinin esas hakkında verdiği kararların temyizini, karar düzeltme yoluna gidilmişse verilecek kararın tebliği, gidilmemişse karar düzeltme süresinin dolduğu tarihten itibaren otuz gün içinde Danıştay Başsavcılığından isteyebilir. Temyiz dilekçesi itiraza konu edilen kararı veren mahkemeye veya bu mahkemeye gönderilmek üzere 4 üncü maddede belirtilen mercilere verilir ve bu istem hakkında temyizin şekil ve usulleri uygulanır. Bu aşamada usule aykırılık nedeniyle verilen mahkeme veya hâkim kararlarına karşı yedi gün içinde bölge idare mahkemesine itiraz edilebilir. Usulüne uygun başvurulara ait dosyalar cevap dilekçesi alındıktan veya cevap süresi geçtikten sonra Danıştay Başsavcılığına gönderilir. Danıştay Başsavcılığı, istemi uygun gördüğü takdirde düşüncesiyle birlikte dosyayı ilgili daireye gönderir. Danıştay ilgili dairesi, yapacağı inceleme sonucunda maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkinse veya temyiz olunan karardaki maddi yanlışların düzeltilmesi mümkünse bölge idare mahkemesi kararını bozarak işin esası hakkında da karar verir. Aksi halde kararı bozar ve dosyayı bölge idare mahkemesine gönderir. Bölge idare mahkemesi bozma kararına uymak zorundadır.” Madde 29- 2577 sayılı Kanunun 48 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Doğrudan Danıştaya verilen temyiz dilekçeleri, daire veya kurul başkanlığınca, ilgili mahkeme veya daireye gönderilir.” Madde 30- 2577 sayılı Kanunun 49 uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Temyiz üzerine verilecek kararlar Madde 49- 1. Temyiz incelemesi sonunda Danıştay: a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, b) Hukuka aykırı karar verilmesi, c) Usul hükümlerine uyulmamış olunması, Sebeplerinden dolayı incelenen kararı bozar; aksi halde onar. 2. Temyiz incelenmesi sonunda karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise kararın düzeltilerek onanmasına karar verilir. Temyiz olunan kararın sonucunun usule ve kanuna uygun olmasına rağmen gerekçenin hatalı olması ve yeniden yargılama yapılması gerekmeyen durumlarda gerekçe eklenerek veya değiştirilerek onama kararı verilebilir. 3. Kararların kısmen onanması ve kısmen bozulması hallerinde onanan kısım Danıştay kararında belirtilir. 4.İlk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülen davalarla ilgili nihai kararlara karşı yapılan temyiz başvurusu üzerine Danıştay İdari veya Vergi Dava Daireleri Kurulu, evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeter görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkinse veya temyiz olunan karardaki maddi yanlışların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi halde kararı bozar. 5. Temyiz incelemesi sonucunda verilen karar, dosya ile birlikte kararı veren mahkeme veya Danıştay dairesine gönderilir.” Madde 31- 2577 sayılı Kanunun 50 inci maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Temyizen verilen karar üzerine yapılacak işlemler Madde 50- 1. Temyiz kararı, dosyanın mahkeme veya Danıştay dairesine geldiği tarihten itibaren yedi gün içinde taraflara tebliğ edilir. 2. Kararın bozulması halinde mahkeme, dosyayı diğer bütün işlere göre öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir. Bozmaya uyularak verilen kararın temyizi halinde, temyiz incelemesi, verilen bozma kararındaki esaslarla sınırlı olarak yapılır. 3. Mahkeme bozmaya uymayarak eski kararında ısrar edebilir. Israr kararının ilgili tarafından temyizi halinde, dava, konusuna göre Danıştay İdarî veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca incelenir. Danıştayın ilgili dava dairesinin kararı uygun görülürse mahkemenin kararı bozulur; aksi halde onanır. Danıştay İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurulları kararlarına uyulması zorunludur. 4. Danıştay dairesinin kararının İdarî veya Vergi Dava Daireleri Kurulunca bozulması halinde, daire, bozma kararına uyarak dosyayı diğer bütün işlere göre öncelikle inceler ve varsa gerekli tahkik işlemlerini tamamlayarak yeniden karar verir. Verilen bu kararın temyizi halinde temyiz incelemesi bozma kararındaki esaslarla sınırlı olarak yapılır. Madde 32- 2577 sayılı Kanunun 52 nci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1. Temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olması, hâkim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yürütülmesini durdurmaz. Ancak, bu kararların teminat karşılığında yürütülmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili Danıştay dava dairesi, kurulu veya itirazı incelemeye yetkili bölge idare mahkemesince karar verilebilir. Danıştay dairelerinin ve bölge idare mahkemelerinin bu nitelikteki kararlarına itiraz edilemez. Davanın reddine ilişkin kararların temyizi veya itirazı halinde, dava konusu işlem hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi 27 nci maddede öngörülen koşulun varlığına bağlıdır. Danıştayın esas hakkındaki bozma kararına uyularak verilmiş kararlar ile bölge idare mahkemesinin kesinleşmiş kararlarının Başsavcılıkça temyizinde yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz.” Madde 33- 2577 sayılı Kanunun 54 üncü maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiştir. “Karşı taraf, süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunmamış olsa bile düzenleyeceği cevap dilekçesinde karar düzeltme isteminde bulunabilir. Bu takdirde bu dilekçe karar düzeltme dilekçesi yerine geçer. Karar düzeltme başvurularında yürütmenin durdurulması isteminde bulunulamaz. Başsavcılıkça yapılan temyiz istemleri üzerine verilen kararlara karşı kararın düzeltilmesi istenilemez.” Madde 34- 2577 sayılı Kanuna 57 nci maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki 57/a maddesi eklenmiştir. “Hâkimin reddi kararlarına karşı başvuru Madde 57/a- Hâkimin reddi ile ilgili merci kararları, uyuşmazlığın esasına karşı yöneltilecek itiraz veya temyiz başvurusunu inceleyecek yerde yedi gün içinde itiraz veya temyiz konusu yapılabilir. Bu durumda karşı tarafın cevabı alınmaz. Temyiz veya itiraz yerinin, aynı zamanda merci olarak istemi incelediği durumlarda bu hüküm uygulanamaz.” Madde 35- 2577 sayılı Kanunun 58 inci maddesinin 1 inci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “1. Taraflar, ileride açacakları idari davalarda ileri sürecekleri delillerin tespitini; o yerdeki idari yargı mercilerinden veya adliye mahkemelerinden, idari dava açtıktan sonra ise bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilir.” Madde 36- 2577 sayılı Kanunun 62 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. “Madde 62- Nöbetçi mahkeme çalışmaya ara verme süresi içinde; a) Yürütmenin durdurulmasına ve delillerin tespitine ait işleri, b) Kanunen belli süre içinde karara bağlanması gereken işleri, görür ve (a) ve (b) bentlerinde sayılan işlerle bağlı kalmaksızın, dilekçeler üzerinde 14 üncü madde uyarınca yapacağı ilk inceleme sonucunda 15 inci maddedeki kararları verir.” Madde 37- 2577 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesinin birinci fıkrasına birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir. “Belediye meclislerinin feshi istemlerinde belediye başkanının da savunması alınır.” Madde 38- 2577 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin 1 inci ve 2 nci fıkraları, 38 inci maddesinin 3 üncü, 4 üncü ve 5 inci fıkraları, 41 inci maddesi ve 43 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. Madde 39- 2577 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir. “Geçici Madde 6- Bu Kanunun 45 inci maddesinin 1 inci fıkrasına ek yapılan (a) ve (b) bendiyle aynı maddeye yeni eklenen (e), (f), (g), (h) ve (ı) bentlerinde yazılı uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihai kararlardan, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar ile Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararlar, Danıştayda temyiz edilebilir. Geçici Madde 7- Bu Kanunla 10 ve 11 inci maddelerde yapılan değişiklikler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonraki başvurularda uygulanır. Geçici Madde 8- Bu Kanunla getirilen yetki kuralları, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra açılacak davalarda uygulanır.” Madde 40- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Madde 41- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür. GENEL GEREKÇE 20/1/1982 tarihli ve 17580 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2577 sayılı İdarî Yargılama Usul Kanununda, yargılamanın mümkün olan süratle sonuçlandırılması amacıyla değişiklikler yapılmış olmasına rağmen geçen zaman içinde dava sayısında ortaya çıkan artış karşısında amacın gerçekleşememiş olması ve uygulamada görülen aksaklık, yeni bir yasal düzenlemeyi zorunlu kılmıştır. Eylem ve işlemlerinde hukuka bağlı olması gereken idarenin, yargısal denetiminin makul süre içinde sonuçlandırılması Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141 inci ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddelerinin bir gereğidir. Tasarıda esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararların yazımı ile tebligata çıkarılması için belirli süreler öngörülmüştür. Uygulamadaki sorunların çözümü, yargılama sürecinin kısaltılması nedenleriyle; bağlantı, görev ve yetkiye ilişkin konularda yeni düzenlemeler getirilmiştir. Adil yargılama ilkesinin sağlanabilmesi için davalı savunması ekinde gönderilen işlem dosyası haricindeki belgelerin de davacıya tebliği öngörülmüştür. Böylece idarî yargılama usulü sürecinde tarafların eşitliği ve yargılamaya açıklık getirilmesi sağlanmıştır. Anayasanın idarî işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı yolundaki 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasındaki hüküm dikkate alınarak dava açma süresine ilişkin olarak 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde değişiklik yapılmıştır. Tam yargı davalarında tazminat miktarının haklı sebeplerin bulunması halinde bir defaya mahsus olmak üzere nihaî karar verilinceye kadar artırılabilmesi kabul edilmiştir. Yargılamanın süratlendirilmesi ve uygulamada ortaya çıkan hak kayıplarının önlenmesi için de, adlî ve askerî yargı mercilerince verilen görevsizlik kararları üzerine dava dosyalarının doğrudan idarî yargı mercilerine gönderilmesi kabul edilmiş; yine gecikmelerin önlenebilmesi amacıyla nöbetçi kurulun görevinde olan işler artırılmıştır. Davanın ihbarı, davaya katılma, feragat ve kabul, keşif, bilirkişi incelemesi yapılması hususları idarî yargılama usulünün özellikleri dikkate alınarak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundan ayrı olarak düzenlenmiştir. Bölge idare mahkemelerince esasa ilişkin olarak verilen kararlar arasında içtihat birliğinin sağlanabilmesi için Danıştay Başsavcılığına bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurabilme olanağı sağlanmıştır. MADDE GEREKÇELERİ Madde 1- 2577 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının birinci cümlesinde, dava konusu edilecek işlemlerin ve belgelerin dilekçeye eklenmesi zorunluluğu öngörüldüğünden, yazılı bildirim yapılmayan idari işlemlere karşı açılan davalarda, idari yargı mercileri tarafından ilk inceleme sırasında dava dilekçelerinin bu nedenle reddine karar vermek zorunda kalınmakta, bu da uygulamada ilgililerin hak kayıplarına neden olabilmektedir. Bu durum dikkate alınarak maddeyle, idari davaların açılmasına ilişkin 2577 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının birinci cümlesinde yapılan değişiklikle, Anayasanın 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “idari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar” hükmüne uygun olarak, ilgililere tebliğ edilmemiş bulunan idari işlemlerin, dava dilekçesine eklenmesi zorunluluğu kaldırılmıştır. Madde 2- 2577 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde, dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrakın, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hâkimliklerine verileceği öngörülmüştür. İstanbul gibi büyükşehir belediyesi bulunan illerde dava dilekçesinin, idare ve vergi mahkemeleri yerine asliye hukuk mahkemelerine verilmesi, 2577 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde yer alan mevcut usule aykırı düştüğünden, bu durum dava açma süresi yönünden hak kayıplarına neden olmaktadır. Bu nedenle, yukarıda değinilen hak kayıplarının önüne geçmek için dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrakın, büyükşehir belediyesi sınırları içerisindeki idare veya vergi mahkemesinin bulunduğu ilçe dışındaki asliye hukuk hâkimliklerine de verilebileceği hususu hükme bağlanmıştır. Madde 3- 2577 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasında her türlü işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılacağı ancak, aralarında maddi ya da hukuki yönden bağlılık veya sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçeyle dava açılabileceği öngörülmüştür. Bu maddeden hareketle, davacılar, kendileri hakkındaki uygulama işlemleri ile birlikte aralarında sebep sonuç ilişkisi bulunmayan düzenleyici işlemin iptali istemi ile doğrudan Danıştaya başvurduklarından, Danıştayın iş yükü daha da artmaktaydı. Hem bu durumun ortadan kaldırılması hem de tek dilekçe ile dava açma halini tutarlı kılabilmek için, 5 inci maddenin 1 inci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “ya da” ibaresi yerine “ve” ibaresi getirilerek madde kapsamının daraltılması yoluna gidilmiştir. Madde 4- 2577 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine, 14 üncü maddede yer alan dilekçenin kaydıyla ilgili ilkeler de eklenerek, madde bu konudaki usul hükümlerini içerecek şekilde yeniden kaleme alınmıştır. Madde 5- 2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde idari dava açma süresi, Danıştay ve idare mahkemeleri için altmış; vergi mahkemeleri için otuz gün olarak belirlenmiştir. Uygulamada idare mahkemelerinde altmış gün içinde fakat otuz gün geçtikten sonra açılan davaların vergi mahkemelerinin görevinde görülmesi nedeniyle 15 inci maddenin 1 inci fıkrasının (a) bendi uyarınca bu mahkemelere gönderilmesi durumunda süre noktasından davaların reddine karar verildiği görülmektedir. Bu bakımdan, idari yargı yerlerinde açılan davalarda farklı dava açma süresi yerine, hak kayıplarına yol açmamak için, tek bir dava açma süresi öngörülmüştür. Öte yandan, 2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin beşinci fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır. Uygulamada, bazı düzenleyici olmayan idari işlemlerin de Resmi Gazetede yayımlandığı görüldüğünden, bu tür işlemlere karşı açılacak iptal davalarında da sürenin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı öngörülmüştür. Madde 6- Maddede, 2577 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 1 inci fıkrasında değişiklik yapılmış, “Temel hak ve hürriyetlerin korunması” başlıklı Anayasanın 40 ıncı maddesinin ikinci fıkrasına 3/10/2001 tarihli ve 4709 sayılı Kanunun 16 ncı maddesi ile yapılan ekleme ile, “Devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır.” hükmüne paralellik sağlanması amaçlanmıştır. Yapılan değişiklik ile, ilgilisine yazılı olarak bildirilmesi gereken hallerde idari işlemlerin metninde, işleme karşı idari yargı mercilerinden hangisine ne kadar süre içinde başvurabileceğinin doğru olarak gösterilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Dava açma hakkının kullanılması bakımından, işlem metninde idari yargı mercilerinden hangisine ne kadar süre içinde başvurabileceğinin doğru olarak gösterilmemesi durumunda, hak düşürücü niteliği olan dava açma süresinin işlemeye başlamayacağı kabul edilmiştir. Öte yandan, yazılı bildirim dışında, ilgili tarafından idari işlemin bütün unsurlarıyla öğrenildiğinin tespiti halinde yazılı bildirim şartlarının aranmayacağına ilişkin bir düzenleme öngörülerek, uygulamada ortaya çıkabilecek duraksamaların giderilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, 2577 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin 2 nci fıkrasında, genel idari izinlerde de dava açma süresinin tatili izleyen çalışma gününe kadar uzaması kabul edilerek hak kayıplarının önüne geçilmiştir. Madde 7- 2577 sayılı Kanunun yürürlükteki 9 uncu maddesinde, idari yargı yerlerinin görevine girdiği halde adli veya askeri yargı yerlerinde açılan davaların görev noktasından reddedilmesi üzerine ilgililer tarafından görevli idari yargı merciinde otuz gün içinde yeniden dava açılması öngörülmüş olmasına karşın, uygulamada adli yargı mercilerince tarafın talebi üzerine dava dosyalarının idari yargı mercilerine gönderilmesi nedeniyle dava açma sürelerinin geçirilmesi karşısında madde yeniden düzenlenerek, görev ret kararının kesinleşmesinden itibaren derhal dava dosyasının mahkemesince görevli idari yargı yerine gönderilmesi kabul edilmiştir. Öte yandan, görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemesine başvurma tarihi olarak kabul edilerek usul ile ilgili hak kayıplarının önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Madde 8- Maddeyle 2577 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinde yapılan değişiklikle “zimnî ret” süresi, idarenin genel olarak kabul edilen ve diğer kanunlarda yer alan otuz günlük cevap verme süresine uygun olarak düzenlenmiştir. Ayrıca davanın açılmaması veya davanın süreden reddi halinde yetkili idari makamlarca sonradan kendiliğinden veya ilgilinin başvurusu üzerine cevap verilmesi halinde de davanın açılabileceği kabul edilmiştir. Madde 9- 2577 sayılı Kanunun 11 inci maddesinde yapılan değişiklikle, Anayasanın 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre dava açma süresinin yazılı bildirimle başlayacağı hükmü de dikkate alınarak idarenin otuz günlük sürenin geçmesinden sonra cevap vermesi halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı düzenlenmiştir. Madde 10- Maddeyle değişiklik yapılması öngörülen 2577 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 1 inci fıkrasının birinci cümlesinde, idari eylemlerden dolayı hakları ihlâl edilmiş olanlar tarafından açılacak tam yargı davalarında idareye başvuru süresinin zararın nedeninin idari eylem olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren başlayacağı hükme bağlanmak suretiyle uygulamadaki tereddütlerin ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. İdarenin cevap süresi aynen korunarak, zararların hesaplanmasındaki etkin idari süreç gözetilmiştir. 2577 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında yapılan değişiklikle de, idarenin eylemlerinden doğan zararların tazmini istemiyle yapılacak başvurular için etkin bir inceleme usulünün benimsenmiş olması nedeniyle, adli veya askeri yargı yerlerince verilen görev ret kararları üzerine idari yargıda açılan davalarda da dilekçenin ilgili idare merciine gönderilmesi kabul edilmiştir. Öte yandan, madde başlığı madde metnine uygun olarak yeniden kaleme alınmıştır. Madde 11- 2577 sayılı Kanunun 15 inci maddesinde değişiklik öngören yargı mercilerince, adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda davanın reddine; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile başka bir idari merciinin görevli olduğu konularda ise davanın görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine karar verileceği kabul edilerek, askeri yargının görevine giren davalara ilişkin dosyalardan idari yargı alanındakilerin, Askeri Yüksek İdare Mahkemesine gönderilmesi imkânı sağlanmıştır. Madde 12- 2577 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde değişiklik yapan maddede öngörülen düzenleme ile tarafların cevap verme süresinin uzatılması talepleri otuz günden onbeş güne indirilerek dosyanın tekemmül süresi kısaltılmıştır. Ayrıca, davalının vereceği işlem dosyası dışındaki savunma eklerinin davacıya tebliğinin öngörülmesi suretiyle adil yargılama ilkesinin bir gereği daha yerine getirilmiştir. Bunun dışında, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktarın, haklı sebeplerin bulunması halinde nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabileceği kabul edilerek, davanın açıldığı tarih itibarıyla bilinemeyen ya da hesaplanamayan zarar miktarının tazminine de imkân sağlanmıştır. Madde 13- 2577 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin 3 üncü fıkrasında, mahkemece istenilen bilgi ve belgelerin Devletin güvenliğine veya yüksek menfaatlerine veya bunlarla birlikte yabancı devletlere de ilişkin olması durumunda, bu bilgi ve belgelerin Başbakan veya ilgili bakan tarafından gerekçesi bildirilmek suretiyle mahkemeye verilmeyebileceği yolunda bir düzenleme yer almakta olup, uygulamada hangi bilgi ve belgelerin bu kapsama girdiği noktasında tereddütler ortaya çıkmaktadır. Yapılan değişiklikle, mahkemeye verilmeyebilecek bilgi ve belgeler, “Devlet sırrı” niteliğinde olanlarla sınırlandırılmakta, bunlar dışındaki gizlilik dereceli bilgi ve belgelerin mahkemelerce istenilmesi halinde gönderilmesi gerektiği öngörülmektedir. Verilmeyen bilgi ve belgelere dayanılarak ileri sürülen savunmaya göre karar verilemeyeceği hükmü korunmak suretiyle de, Anayasanın 36 ncı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde ifadesini bulan “adil yargılanma hakkının” daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesi amaçlanmaktadır. Madde 14- 2577 sayılı Kanunun 22 nci maddesine eklenen 3 üncü fıkra ile, kararların verildiği tarihten itibaren iki ay içinde yazılıp imzalanacağına ;4 üncü fıkra ile de yürütmenin durdurulmasına karar verilen dosyaların tekemmül ettikleri tarihten itibaren üç ay içinde karara bağlanacağına ilişkin hükümlere yer verilerek uygulamada zaman zaman görülen gecikmelerin önüne geçilmesi ve yargının hızlandırılması amaçlanmaktadır. Madde 15- 2577 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinde yapılan değişiklikle, dava dosyası için düzenlenen tutanaklarda yer alması gereken unsurlara ilaveten, verilen kararın sonucunun yanında tarihinin de yazılması gerektiği öngörülmüştür. Madde 16- 2577 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi, ilk derece, itiraz ve temyiz üzerine verilen kararların özellikleri gözetilerek yeniden düzenlenmiştir. Madde 17- 2577 sayılı Kanunun 25 inci maddesinde yapılan değişiklikle, yargının hızlandırılması amacıyla, yazılmış olan kararların onbeş gün içinde taraflara tebliğe çıkarılacağı; Resmi Gazetede yayımlanan düzenleyici işlemlerin, usulde paralellik ilkesi gereğince, iptallerine ilişkin kararların da Resmi Gazetede yayımlanacağı hükme bağlanmıştır. Madde 18- 2577 sayılı Kanunun 26 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında, davacının gösterdiği adrese tebligat yapılamaması hâlinde, yeni adresin bildirilmesine kadar dava dosyasının işlemden kaldırılacağı, varsa yürütmenin durdurulması kararının kendiliğinden hükümsüz kalacağı ve dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren bir yıl içinde yeni adres bildirilmemesi durumunda davanın açılmamış sayılmasına karar verileceği hükme bağlanmaktadır. Madde metninde bu halin nihai kararlar ile kanun yolu başvuruları ve bunlar üzerine verilen kararların tebliğinde ortaya çıkması durumunda nasıl uygulama yapılacağına dair açıklık bulunmadığından, bu konudaki noksanlığın 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine yollama yapılarak giderilmesi amaçlanmıştır. Madde 19- İdari işlemin ayırt edici özelliği “icrailiği”, yani doğrudan uygulanabilirliğidir. Bu özelliği ile işlemin tekemmül ettiği andan itibaren hukuki etki ve sonuç doğuruyor olması ifade edilmektedir. İşleme karşı idari başvuru sürecinin harekete geçirilmesinin veya işleme karşı dava açılmasının işlemin bu özelliğini kaldırmayacağı 2577 sayılı Kanunda öngörülmüş ve Kıta Avrupası’ndaki idari yargı sistemlerinde kabul görmüş bir ilkedir. İlkenin arkasında idari işlemlerin kamu yararını gerçekleştirmek için tesis edildiği yönündeki varsayım ile kamu hizmetlerinin sürekliliği ilkeleri yatmaktadır. Ancak bu ilkenin katı uygulaması hakkaniyete ve adalete aykırı neticeler doğurabilmekte ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin en basit tanımındaki “bireylere hukuki güvence sağlıyor olma” özelliğini zedeleyebilmektedir. İşte bunun içindir ki, idari yargı sisteminde “yürütmenin durdurulması” kurumu kabul edilmiştir. İstisnai olan bu kurumun uygulanması da Anayasanın 125 inci maddesine göre, işlemde “açıkça hukuka aykırılık” ve “uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararın doğması” şartlarına tâbi kılınmıştır. Bu şartların birlikte uygulanması zorunluluğu her durumda yürütmenin durdurulması kurumundan beklenilen yararları doğurmayacak olması karşısında yürütmenin durdurulması hakkında bir karar verilinceye kadar davalı idarenin savunmasının alınmasına gerek olmaksızın işlemin yürütülmesinin ertelenmesi, yürütmenin durdurulmasının şartlarının hemen tespiti mümkün olmayan ve fakat uygulanmakla etkisi tükenecek idari işlemler için kabul edilmiştir. Sonuç olarak kural idarî işlemlerin icrailiği olup “uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemler” bunun istisnasını oluşturduğundan,genel kuralın geniş istisnanın dar yorumlanacağı açıktır. Madde 20- 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin 3 üncü fıkrasında, mahkeme kararlarına göre işlem tesis edilmeyen veya eylemde bulunulmayan hâllerde, idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabileceği hükme bağlanmakla beraber, bu davaların hangi süre içinde açılacağı öngörülmemiştir. Ayrıca, mahkeme kararlarının uygulanmamasının bir idari işlem mi yoksa eylem mi olduğu konusunda da tereddütler ortaya çıktığından, bu nedenle açılacak olan tazminat davalarının hangi sürede açılacağı konusunda uygulamada farklı kararlar verilmektedir. Anılan fıkrada yapılan değişiklikle, mahkeme kararlarının uygulanmaması nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarının mahkeme ilamlarının genel zamanaşımı süresi olarak kabul edilen on yıl içinde açılabilmesi kabul edilerek, uygulamada birliğin sağlanması amaçlanmıştır. 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin 4 üncü fıkrasında yapılan değişiklikle de, açılan davaların sonucunda kararın uygulanmadığını tespit eden mahkemeye, sorumlu kamu görevlileri hakkında yetkili mercilere suç duyurusunda bulunma yükümlülüğü getirilerek, yargı kararlarının daha etkin bir şekilde uygulanmasının sağlanması amaçlanmaktadır. 2577 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin 6 ncı fıkrasında, tazminat ve vergi davalarında kararın idareye tebliğinden itibaren infazın gecikmesi sebebiyle idarece kanunî gecikme faizi ödeneceği hükme bağlanmakta olup, bu fıkrada yapılan değişiklikle, mahkeme kararlarının etkinliğinin artırılması ve davacının haklarının idarece yerine getirilmesinde meydana gelebilecek gecikmelerden etkilenmemesi amaçlanmakta, infazın gecikmesi ifadesinin yanlış yorumlanması önlenerek, tazminat ve vergi davalarında, mahkeme kararının idareye tebliğ tarihinden ödeme tarihine kadar geçen süreye kamu alacakları için öngörülen en yüksek faizin ödenmesi kabul edilmektedir. Madde 21- Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıf yapılan bazı müesseseler, idari yargılama usulünün özelliği dikkate alınmak suretiyle 2577 sayılı Kanuna 31/a ilâ 31/e maddelerinin eklenmesi suretiyle düzenlenmiş olduğundan, buna bağlı olarak 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesi değiştirilmiştir. Öte yandan, idari yargılama usulünde idarenin “karşılık dava” açması mümkün olmadığından, “mukabil dava” hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan atıf kaldırılmıştır. Madde 22– 2577 sayılı Kanunun 31 inci maddesinde, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa atıf yapılan davanın ihbarı, davaya katılma, feragat, kabul, keşif ve bilirkişi müesseseleri idari yargılama usulünün özelliği dikkate alınmak suretiyle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundan bağımsız şekilde yeniden düzenlenerek, 31 inci maddeden sonra gelmek üzere 31/a ilâ 31/e maddeleri olarak Kanuna eklenmiştir. Madde 31/a– İdari yargıda aslî müdahalenin söz konusu olamayacağından hareketle, katılma isteminde bulunanın ancak taraflardan birinin yanında davaya katılabileceği öngörülerek gerekli düzenleme yapılmış; hak veya menfaati bir davanın sonucuna bağlı olan üçüncü kişilere de istem üzerine veya resen davanın ihbar edilebileceği; ihbarda bulunulanın da ancak katılma suretiyle davaya dahil olabileceği öngörülmüştür. Hakkında işlem tesis edilmeyen ancak dava konusu işlemden menfaati haleldar olan üçüncü şahısların açtığı iptal davalarında, bu davada hasım durumunda olamayan ancak hak veya menfaati bu davanın sonucuna bağlı olan ve bu davada verilecek karardan da doğrudan doğruya etkilenecek şahısların davaya katılmaları halinde, yanında katıldığı taraftan bağımsız olarak yürütmenin durdurulması isteminde bulunabilme, keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasını isteyebilme ve kanun yollarına başvurabilme imkânı tanınmıştır. Madde 31/b– Maddede feragat, idari yargılama usulünün özelliğine uygun bir şekilde düzenlenmiştir. İdari yargılama usulünde karşılık dava hali söz konusu olmadığından davalının feragatinden söz edilemeyeceği tabiîdir. Feragatin ilgilinin tek taraflı beyanıyla yapılacağı ve tarafların kanun yolu aşamalarında da davadan feragat edilebileceği benimsenmiştir. Maddede, feragat beyanının yazılı yapılması zorunluluğu öngörülmüş, uygulamada usulsüzlüklere ve hak kayıplarına neden olunmaması için feragat eden davacının kimlik tespiti zorunlu kılınmış ve feragat beyanının yapılacağı yerler 2577 sayılı Kanunun 4 üncü maddesindeki mercilerle sınırlı tutulmuştur. İptal davalarının, hukuk devleti ilkesini gerçekleştirme araçlarından en önemlilerinden birisi olması ve bu davaların objektif niteliği ile tarafların davaya tasarruf yetkisinin sınırlı olduğu dikkate alınarak düzenleyici ve genel işlemlere ilişkin davalarda idari işlemin hukuka aykırılığının yargı kararıyla belirlenmesinden sonra davadan feragat edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Buna bağlı olarak da yargılama giderlerinde ortaya çıkan azalmalarda tebligatların doğrudan resmi pulla yapılması kabul edilmiş, ayrıca tarafların kişilik ve niteliğinde ortaya çıkacak olan değişikliklerden davanın etkilenmemesi esası benimsenmiştir. Madde 31/c– Maddede kabul, idari yargılama usulünün özelliğine uygun bir şekilde düzenlenmiştir. Kabul için, kabul beyanının yargı mercilerine bildirilmesi yeterli görülmemiş, iptal davasında idari işlemin geri alınması, tam yargı davasında ise, davacı talebinin kısmen veya tamamen kabul edildiğinin yazılı olarak bildirilmesi zorunluluğu getirilmiştir. Öte yandan, kabul beyanının hukuki sonuç doğurabilmesi için, iradenin yetkili makama ait olması gerektiği hükme bağlanmıştır. Madde 31/d– Keşfin usul ve esasları, idari yargılama usulünün özelliğine uygun bir şekilde düzenlenmiştir. Maddede, keşif yapılmasına resen veya talep üzerine davanın her aşamasında karar verilebileceği, keşfin hâkim tarafından bizzat yapılabileceği veya yargı çevresi dışındaki keşiflerin istinabe suretiyle idare ve vergi mahkemesi vasıtasıyla yaptırılabileceği kabul edilmiş; heyet halinde görülen davalarda keşfin naip tarafından veya heyetçe yapılmasının da mümkün olabileceği belirtilmiştir. Danıştayda görülen davalarda keşfin bizzat yapılabileceği veya gerek görülmesi halinde idare ve vergi mahkemelerine istinabe suretiyle yaptırılabileceği hükme bağlanmıştır. Konuyla ilgisi belirlenen kişilerin de keşif mahallinde dinlenilebileceği kabul edilerek, resen araştırma ilkesi gereği her türlü bilginin toplanması amaçlanmıştır. Madde 31/e– Maddede bilirkişi ile ilgili hükümler yer almıştır. Hâkimin kendi meslekî veya genel bilgisi çerçevesi içinde çözümlenebilecek konular hakkında bilirkişiye başvurulamayacağı kabul edilmiş; bilirkişi sayısının, bir kişi olabileceği gibi üç ya da en fazla beş kişiden oluşan bir kurul şeklinde de oluşturulabileceği öngörülmüştür. Bilirkişi raporlarının takdiri delil niteliğinde olduğu hususu göz önüne alınarak bilirkişinin oy ve görüşlerinin hâkimi veya mahkemeyi bağlamayacağına madde metninde yer verilmiştir. Bilirkişilerin, özel bir sebep bulunmadıkça, belli konularda oy ve görüşünü bildirmek hususunda, resmi merciler veya bağlı bulundukları meslekî birlik veya kuruluşlarca resmen görevlendirilmiş olanlar ya da o hususu bilmeksizin meslek veya sanatıyla uğraşması mümkün olmayanlar arasından seçilmelerinin gerekli ve bu kimselerin de o konuda verilmiş bilirkişilik görevini kabul ve yerine getirmek zorunda olduğu kurala bağlanmıştır. Yapılan işin niteliği dikkate alınarak gerekli görüldüğü takdirde bilirkişiye yemin verilebileceği kabul edilerek, maddede yemin metnine yer verilmiştir. Bilirkişinin, hâkimler için öngörülen nedenlerden dolayı reddolunabileceği, ret isteminin, bilirkişinin seçildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren üç gün içinde ileri sürülmesi gerekeceği hükme bağlanmıştır. Maddi gerçeği resen saptamakla yükümlü olan idari yargı yerleri, ek bilirkişi raporu isteyebileceği gibi, yeni bir bilirkişi incelemesi de yaptırabilecektir. Yargılama sürecinde gecikmeye yol açılmaması için bilirkişinin raporunu vereceği süre maddede gösterilmiştir. Madde 23- Maddeyle, 2577 sayılı Kanuna 32 nci maddesinden sonra gelmek üzere 32/a ve 32/b maddeleri eklenmiş ve 34 üncü maddenin birinci fıkrasına ek ibare getirilmiştir. 32/a maddesiyle, vesayet makamının onayına tâbi idari işlemlerde asıl olanın, işlemi tesis eden merciin kararı olduğu hususu dikkate alınarak, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının, üyeleri hakkında tesis ettikleri idari işlemlere karşı açılacak davalarda özel bir yetki kuralı öngörülmüştür. 32/b maddesiyle de, eğitim ve öğretim işleri ile ilgili uyuşmazlıkların yerinde ve ivedilikle çözümü amacıyla özel yetki kuralları getirilmiştir. 34 üncü maddesine getirilen ekle, bakanlıklar, belediyeler ile kamu kurum ve kuruluşlarının her ölçekteki tüm imar planları ibaresi getirilerek, maddede yer alan imar ifadesi ile paralellik sağlanmıştır. Madde 24- 2577 sayılı Kanunun 38 inci maddesinin 2 nci fıkrasında yapılan değişiklikle sadece idare ve vergi mahkemeleri ile birden fazla idare veya vergi mahkemelerine açılmış bulunan davalar arasında bağlantı olabileceği kabul edilmiş; maddenin 3 üncü fıkrası yürürlükten kaldırılarak, idare ve vergi mahkemelerinde açılan dava ile Danıştayda görülmekte olan davalar arasında bağlantının varlığı kabul edilmek suretiyle bu davaların Danıştayda birlikte görülmesi yönündeki uygulamaya son verilmiştir. Ayrıca görülmekte olan davalar arasında bağlantının varlığına ilişkin kesin kararların yerine göre bölge idare mahkemesi veya Danıştay tarafından alınmasının öngörülmesi karşısında, ilgili idare ve vergi mahkemelerinin önceden bağlantının varlığına ilişkin karar vermelerine gerek görülmemiş ve madde buna göre yeniden düzenlenmiştir. Dosyanın; aynı yerdeki bölge idare mahkemesine ara kararıyla, Danıştaya ise izleme güçlüğü nedeniyle kaydı kapatılarak gönderilmesi benimsenmiştir. Madde 25- Tasarının 26 nci maddesiyle 2577 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, 39 uncu madde yeniden düzenlenmiştir. Madde 26- Tasarının 27 nci maddesiyle 2577 sayılı Kanunun 38 inci maddesinde yapılan değişikliğe paralel olarak, 42 nci madde yeniden düzenlenmiştir. Madde 27- 2577 sayılı Kanunun 43 üncü maddesine göre, görevsizlik veya yetkisizlik sebebiyle dosyanın gönderildiği mahkeme kendisini görevsiz veya yetkisiz gördüğü takdirde, uyuşmazlık söz konusu mahkeme aynı bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise bölge idare mahkemesince, başka bir bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde ise Danıştayca kesin olarak çözümlenmektedir. Bölge idare mahkemelerinin bu husustaki kararları kesinse de, bu kararlara uyularak verilen idare ve vergi mahkemesi kararlarının, görev ve yetkinin kamu düzeninden olması nedeniyle, Danıştay tarafından temyiz aşamasında bozulabilmesinin uygulamada sakınca yaratacağı açıktır. Ayrıca, temyiz edilmeden kesinleşen kararlarla, değişik bölge idare mahkemelerince verilen farklı yöndeki kararların varlığı, yargıda istikrarı da zedelemektedir. Düzenleme ile, yukarıda belirtilen sakıncaların giderilmesi amacıyla, mahkemeler arasındaki görev ve yetki uyuşmazlıklarında görevli ve yetkili mahkemeyi tayin görevi, mahkemelerin hangi bölge idare mahkemesinin yargı çevresinde olduğuna bakılmaksızın Danıştaya verilmiştir. Madde 28- Madde ile, bölge idare mahkemelerinin itirazen incelediği konular arttırılarak görev alanı genişletilmiştir. Diğer taraftan, 2577 sayılı Kanunun 45 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına yapılan ilave ile, itiraza konu olan davalara ait dilekçeler bölge idare mahkemesi başkanlığına hitaben düzenlenmesi gerekirken, Danıştay Başkanlığına hitaben düzenlenmesi nedeniyle Danıştaya gönderilmesi önlenerek bölge idare mahkemesine ulaştırılması imkânı getirilmek suretiyle usul ekonomisinin sağlanması amaçlanmaktadır. Öte yandan, bölge idare mahkemelerinin itiraz üzerine davanın esası hakkında verdikleri kararların kesin nitelik taşıması, uygulamada Danıştay içtihatlarıyla çelişen kararların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Her ne kadar 2577 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde, bölge idare mahkemesi kararlarına karşı kanun yararına temyiz edilebilme imkânı tanınmış ise de, kanun yararına temyiz isteğinin yerinde görülüp, kararın Danıştay tarafından bozulması, söz konusu kararların hukuki sonuçlarını etkilememektedir. Madde ile, taraflara bölge idare mahkemelerinin 45 inci maddedeki itiraz üzerine davanın esası hakkında verdiği kesinleşmiş kararlara karşı Kanunda yazılı sebeplerle Danıştay Başsavcılığından temyiz isteğinde bulunma hakkı ve usulü öngörülmektedir. Madde 29- 2577 sayılı

Tarih: 18.03.2007 Saat: 00:53 Gönderen: imarhukukcusu

 
İlgili Bağlantılar
· God
· God
· Daha fazla PHP-Nuke
· Haber gönderen imarhukukcusu


En çok okunan haber: PHP-Nuke:
Anayasa Kahkemesi Kararı, 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu imar hukukçusu Ca

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 0
Toplam Oy: 0

Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa


RE: Usayxoxutotonabypy (Puan: 1)
Gönderen: usas35287 Tarih: 05.05.2007 Saat: 02:48
(Kullanıcı Bilgisi )


Bu yorumun devamını oku...