imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

imar: Üçüncü kişilere ait olan taşınmazdan geçen kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin

İmar Davaları RehberiÜçüncü kişilere ait olan taşınmazdan geçen kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin, genel düzenleyici bir işlem niteliğinde olmadığı, subjektif bir işlem olduğu, iptali istenilen kıyı kenar çizgisi ile davacı arasında yukarıda tanımlandığı şekilde aktüel, kişisel ve meşru bir ilişki oluşmadığı anlaşıldığından, idare mahkemesince davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği hakkında.



          T.C.

D A N I ? T A Y

Altıncı Daire

Esas  No   : 2007/3388

Karar No   : 2007/5344

 

Özeti : Üçüncü kişilere ait olan taşınmazdan geçen kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin, genel düzenleyici bir işlem niteliğinde olmadığı, subjektif bir işlem olduğu, iptali istenilen kıyı kenar çizgisi ile davacı arasında yukarıda tanımlandığı şekilde aktüel, kişisel ve meşru bir ilişki oluşmadığı anlaşıldığından, idare mahkemesince davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı-ANKARA

                        2- (Davalı Yanında Müdahil) … Turizm Yatırım ve İşletme A.?.

            Vekili                : Av. …

                        3- (Davalı Yanında Müdahil) Alaçatı Belediye Başkanlığı

            Vekili                : Av. …

            Karşı Taraf        : TMMOB Mimarlar Odası Genel Başkanlığı

            Vekili                : Av. …

            İstemin  Özeti: İzmir 3. İdare Mahkemesince verilen 28.2.2007 günlü, E:2004/1029, K:2007/243 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi : Dava, İzmir, Çeşme İlçesi, Alaçatı, Liman mevkii, …-… pafta üzerine işlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan iki ayrı keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlar ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu kıyı kenar çizgisinin hukuka aykırı olarak tespit edildiği sonucuna varıldığından bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

            T.C.Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır.

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinin birinci fıkrasının (a)  bendinde iptal davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

            İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat ihlali" olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı subjektif hak ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir. Davacı ile iptali istenilen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi, menfaat ihlali koşulunun varlığı için yeterlidir. Bu itibarla yargısal kararlarda menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gerektiği şeklinde tanımlanmıştır.

            Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından İzmir, Çeşme ilçesi, Alaçatı, Liman mevkii, …-… pafta üzerine işlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

            Uyuşmazlıkta, üçüncü kişilere ait olan taşınmazdan geçen kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin genel düzenleyici bir işlem niteliğinde olmadığı, subjektif bir işlem olduğu, iptali istenilen kıyı kenar çizgisi ile davacı arasında yukarıda tanımlandığı şekilde aktüel, kişisel ve meşru bir ilişki oluşmadığı anlaşıldığından, davacının dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.

            Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi : İzmir,Çeşme İlçesi,Alaçatı,Liman Mevkii,…-… pafta üzerine işlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle açılan davada,dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

            İdari işlemlerin hukuka uygunluğunun yargı yoluyla denetimini amaçlayan iptal davasının görüşülebilmesi için ön koşullardan olan "dava açma ehliyeti" iptal davasına konu kararın niteliğine göre idari yargı yerince değerlendirilmektedir.

            İdari yargıda iptal davası açılabilmesi için idari işlem ile davacı arasında bir menfaat ilgisinin bulunması, bununda kişisel, güncel ve meşru olması gerekmektedir.

            Olayda da, İzmir,Çeşme İlçesi,Alaçatı,Liman Mevkii,…-… pafta üzerine işlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı,davacıların mülkiyeti kendilerine ait olmayan taşınmazla ilgili olarak subjektif bir işlem olan kıyı kenar çizgisinin iptalini istediği,kıyı kenar çizgisini belirleme işleminin genel düzenleyici nitelikte bir işlem olmaması nedeniyle davacı ile arasında aktüel,kişisel ve meşru bir ilişki olmadığından kıyı kenar çizgisi işlemine karşı dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.

                        Açıklanan nedenle, temyize konu İdare Mahkemesi Kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmüştür.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

            Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.

            Dava, İzmir, Çeşme İlçesi, Alaçatı, Liman mevkii, …-… pafta üzerine işlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan iki ayrı keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporlar ile dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu kıyı kenar çizgisinin hukuka aykırı olarak tespit edildiği sonucuna varıldığından bahisle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı ile davalı yanında davaya katılanlar tarafından temyiz edilmiştir.

            Davacı vekili tarafından verilen ve 02.7.2007 gününde Mahkeme kaleminde kayda giren temyize cevap ve Dairemizce verilen 08.6.2007 günlü mahkeme kararının yürütülmesinin durdurulması isteminin kabulüne ilişkin kararın kaldırılmasına ilişkin dilekçesinin içeriğinde "Danıştay Altıncı Dairesinin ve karara katılan yargıçların bu davadan çekilmesi gerektiği konusu" açıklandığından ve bu açıklamalar doğrultusunda bir değerlendirme yapılması istenildiğinden öncelikle bu hususun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

            1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 29. maddesinde:

            "1-Davada iki taraftan birine nasihat vermiş veya yol göstermiş olması,

            2-Davada iki taraftan biri veya üçüncü şahıs muvacehesinde kanunen icap etmeden reyini beyan etmiş olması.

            3-Davada şahit veya ehlihibre veya hakem ve yahut hakim sıfatiyle dinlenmiş veya hareket etmiş olması,

            4-Davanın dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) civar hısımlarına ait bulunması,

            5-Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi mucip esbabı mühimme bulunması."

            hallerinde hakimin bizzat kendisini reddedebileceği veya iki taraftan biri tarafından reddolunabileceği hüküm altına alınmış, aynı Kanun'un 35. maddesinde de hakimin reddi isteminin kabul edilmeyerek geri çevrileceği haller şu şekilde belirtilmiştir:

            1-Ret isteği zamanında yapılmamışsa,

            2-Ret sebebi veya inandırıcı delil gösterilmemişse,

            3-Ret isteminin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.

            Yukarıda bahsi geçen dilekçenin ilgili bölümünde Danıştay Altıncı  Dairesinin ve karara katılan yargıçların bu davadan çekilmesi gerektiği konusu açıklanırken aynen aşağıdaki gerekçelere yer verilmiştir:

            "İzmir, Çeşme İlçesi, Alaçatı Beldesi Turizm Merkezi kapsamında bulunan 28.03.2000 günü Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planı revizyonu ile Alaçatı Belediye Başkanlığı'nca hazırlanıp 07.02.2003 günlü ve 52 sayılı meclis kararı ile kabul edilerek İzmir 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu Kararı ile uygun görülen 1/1000 ölçekli imar planı değişikliklerinin ve bu değişikliğin davalı Bakanlıklar'ca onaylanmasına ilişkin işlemlerin iptali amacıyla açtığımız dava, Danıştay Altıncı Dairesi'nin 2004/1955E., 2006/4747K. sayılı ve 13.10.2006 günlü,  kararla reddedilmiş bulunmaktadır.

            Denizlerin, göllerin, akarsuların kıyısında veya ardında kalan alanlarda yapılacak planlamaların birinci adımının kıyı kenar çizgisi olması gerekmektedir. Danıştay 6. Dairesi'nde görülen davanın konusu imar planının dayanağı olan ve İzmir Valiliği'nce oluşturulan komisyonca belirlendikten sonra Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nca 06.07.1992 tarihinde onaylanan İzmir, Çeşme İlçesi, Alaçatı, Liman Mevkiinde harita üzerine işlenen dava konusu kıyı kenar çizgisi, 3621 sayılı Kıyı Yasası'na ve Uygulama Yönetmeliği'ne her yönüyle aykırı bir düzenlemedir. Planlamanın ilk adımı olan kıyı kenar çizgisi yanlış ve hukuka aykırı olunca, bu temele dayandırılan tüm işlem ve saptamaların da hukuka aykırı olması kaçınılmazdır.

            İzmir 3. İdare Mahkemesinin 2004/1029E. sayılı dosyasına ilişkin yürütmenin durdurulması kararı, bilirkişi raporu ile ekindeki harita ve krokiler, ardından ikinci kez yapılan bilirkişi incelemesinin raporu  ve bilirkişilerce çekilen, ayrıca uydu yoluyla alınan fotoğraflar  Danıştay 6. Dairesine sunulmuştur. Bu rapordaki anlatımlara, ekindeki kroki ve haritalara göre, kıyı kenar çizgisinin, dava konusu planın kapsadığı alanla tam anlamı ile örtüştüğü kesinlik kazanmıştır. Ancak Danıştay 6. Dairesi, İzmir 3. İdare Mahkemesi'nce 29.06.2005 günü verilen E:2004/1029 sayılı yürütmenin durdurulmasına ilişkin kıyı kenar çizgisinin iptali davasına konu olan pafta ile görülmekte olan davanın konusu arasında bir bağlantı kuramamıştır.

            Anayasa'nın 43. maddesine göre, denizin kıyısı ile birlikte kendine özgü doğal bir varlık olan azmağın kıyıları da, Kıyı Yasasının korunması altındadır. ancak denizin içinden geçirilen kıyı kenar çizgisi ile bu çizginin kara yönündeki kıyılar, kıyı şeritleri, azmak ve diğer doğal oluşumlar tümüyle anayasal korumanın dışına çıkarılmış, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki kamu varlıklarının özel mülkiyete dönüştürülmesinin köprüleri atılmıştır. Anayasa'nın buyurucu  temel kurallarına aykırı bir yapılaşmayı öngören imar planları, 3621 sayılı Yasanın kıyıda yapılmasını yasakladığı yapılaşmaya olanak sağlamıştır.

            Danıştay 6. Dairesi'nin  imar planının iptali istemimizi reddeden kararında, " öte yandan, imar planı değişikliğine ilişkin işlemlerin iptali amacıyla açılan bu davada kıyı kenar çizgisinin hukuka aykırı olduğuna ilişkin iddialara itibar edilemeyeceği gibi davacı tarafından uyuşmazlık konusu taşınmazdan geçen kıyı kenar çizgisinin iptal edildiğine ilişkin bir karar ibraz edilmemiştir." denilmiştir. Bu gerekçenin anlamı, hukuka ve gerçeğe aykırı kıyı kenar çizgisi hareket noktası alınarak, hukuka uygun imar planları yapılabileceği doğrultusundadır. Böyle bir anlayışı hukuk kuralları ile açıklamak olanaksızdır. Tüm bu olguların birlikte ele alınmasıyla gelinen noktada:

            a) Danıştay 6. Dairesi aynı uyuşmazlık kapsamında bugüne kadar izlediği hukuka aykırı çözümler nedeniyle kendisini, taraf konumuna getirmiştir. İzmir 3. İdare Mahkemesi'nin davalı yanlarca temyiz olunan 2004/1029E - 2007/243K. sayılı kararını onaması durumunda, daha önce imar planının iptali istemiyle açmış olduğumuz 2004/1955 E - 2006/4747 K. sayılı davanın reddi hakkındaki kararını gerekçesiz ve dayanaksız duruma düşürecektir. 6. Daire'nin, kendi kararının doğruluğunu ortaya koyması ise, ancak 3. İdare Mahkemesi'nin iptal kararını bozması ile olanaklıdır.

            Danıştay 6. Dairesi'nin imar planının iptal davasını, İzmir 3. İdare Mahkemesi'ndeki kıyı kenar çizgisinin iptali davasıyla bağlantılı davalar olarak benimsememesi ve bu arada imar planına ilişkin dava yönünden bekletici neden kabul etmemesi, böylesine uzlaşmaz bir çelişki yaratmıştır.

            b) İzmir 3. İdare Mahkemesi'nde iki kez yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapıldıktan sonra, hukuka aykırı kıyı kenar çizgisinin iptaline karar verilmiştir. Yerel Mahkeme'ce görevlendirilen bilirkişileri ve onların raporlarını görmezden gelen davalılar ise, bir takım kişi ve kuruluşlara hizmet bedeli ödeyerek beklentileriyle örtüştüğünü düşündükleri görüşlere dayanarak, yerel mahkeme kararını temyiz etmişlerdir.

            HUMK'nun 275. ve 276. maddelerine göre bir konuda bilirkişi incelemesine karar vermek ve bilirkişileri seçmek, davaya bakan yargıcın görevine girmektedir.

            HUMK'un 279. maddesine göre ise, "Ehlivukuf, diğer taraf hazır olmaksızın iki taraftan birini isticvap edemez..." Davanın yanlarının birbirlerinden ayrı olarak bilirkişilerle iletişim kurmaları, anılan madde ile kesin olarak yasaklanmışken, davalıların kendi kafalarından bilirkişiler atayıp, isteklerine göre düzenledikleri raporları kararın temyizi aşamasında geçerli kanıt gibi kabul ederek yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi, Türkiye'nin hukuk düzeni içinde değerlendirilebilecek bir uygulama olmamaktadır. Bu raporların Danıştay 6. Dairesi'nce benimsenmiş olması açıkça yürürlükteki yasalara aykırıdır.

            c) Gerek Danıştay 6. Daire'nin birinci derece yargı yeri olarak verdiği karar öncesinde, gerekse 3. İdare Mahkemesi'nin kararının temyizi aşamasında aynı Sayın Tetkik Hakimi'nin düşüncesini açıklaması da, davalara önyargılı yaklaşıldığının ve yansızlık ilkesinin çiğnendiğinin bir başka örneğidir.

            Danıştay 6. Dairesi imar planının iptali davasında verdiği ara kararları ile davayı sonlandıran kararı ile, HUMK'nun 29. maddesinin 1. ve 6. bentleri doğrultusunda yansızlığını yitirmiş bulunmaktadır. Açıkladığımız nedenlerle Danıştay 6. Dairesinin her iki kararına katılan Sayın Yargıçlarının kendi konumlarını ve her iki dosya içindeki değerlendirimelerine sorgulayarak 2577 sayılı Yasanın 31. maddesindeki yollama doğrultusunda HUMK 29. ve 31. maddelerine göre bu davaya bakmaktan çekilmelerine karar vermeleri gerektiğni düşünüyoruz. Bu olguyu anımsatıyor, bilgilerine sunuyor ve açıklamalarımız doğrultusunda bir değerlendirmeye varmalarını bekliyoruz."

            Yukarıda yer alan açıklamalardan da anlaşıldığı gibi davacı vekili tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca ne açıkça hakimin reddi isteminde bulunulmuş ne de çekinmeye davet edilmiştir. İstenen şey belirtilen açıklamalar çerçevesinde bu konunun değerlendirilmesidir.

            Bu istem değerlendirildiğinde de Alaçatı beldesi …-…(…) sayılı paftaya yönelik olarak 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının iptali istemiyle açılan davanın Dairemizin 13.10.2005 günlü, E:2004/1955, K:2006/4747 sayılı kararıyla reddedilmiş olması hususunun anılan davada bahsi geçen paftayla ilgisi olmayan …-… sayılı paftadan geçen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle açılan bu davada, idare mahkemesince verilen kararın temyiz incelemesi sırasında "Danıştay Altıncı Dairesinin ve karara katılan Yargıçlarının" yansızlığını yitirmesine yol açacağı iddiası, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 35. maddesinde belirtildiği gibi inandırıcı bir delile dayanmadığından, davacı vekilinin bu isteminin  geri çevrilmesine karar verilmiştir.

            Uyuşmazlığın esasına gelince:

            T.C.Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin Hukuk Devleti olduğu belirtilmektedir. Hukuk Devletinde idarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğu ve sonuçta idarenin hukuka bağlılığının yargısal denetimi iptal davaları yoluyla sağlanır.

            2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2.maddesinin birinci fıkrasının (a)  bendinde  iptal  davaları idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka  aykırı  olduklarından  dolayı  iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır.

            İdarenin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal denetim yoluyla sağlanmasının en etkin araçlarından biri iptal davaları olduğundan, iptal davalarında "menfaat ihlali" olarak tanımlanan subjektif ehliyet koşulunun kişiye bağlı subjektif hak ihlallerinin giderilmesinin yanı sıra idari işlemlerin hukuka uygunluğunun denetlenebilmesi kapsamında da belirlenmesi gerekmektedir. Davacı ile iptali istenilen idari işlem arasında kurulabilecek bir ilişki veya ilgi, menfaat ihlali koşulunun varlığı için yeterlidir. Bu itibarla yargısal kararlarda menfaat ihlali koşulu, davacının idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisinin kurulması gerektiği şeklinde tanımlanmıştır.

            Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından İzmir, Çeşme ilçesi, Alaçatı, Liman mevkii, …-… pafta üzerine işlenen kıyı kenar çizgisinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

            Uyuşmazlıkta, üçüncü kişilere ait olan taşınmazdan geçen kıyı kenar çizgisinin belirlenmesinin genel düzenleyici bir işlem niteliğinde olmadığı, subjektif bir işlem olduğu, iptali istenilen kıyı kenar çizgisi ile davacı arasında yukarıda tanımlandığı şekilde aktüel, kişisel ve meşru bir ilişki oluşmadığı anlaşıldığından, davacının dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.

            Bu itibarla, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle, İzmir 3. İdare Mahkemesince verilen 28.2.2007 günlü, E:2004/1029, K:2007/243 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 21.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

Tarih: 12.11.2009 Saat: 01:13 Gönderen: imarhukukcusu

 
İlgili Bağlantılar
· Daha fazla imar
· Haber gönderen imarhukukcusu


En çok okunan haber: imar:
İdari Yargı Davaları (İdari yargı alanında en son çıkacak olan en güncel içtihat

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 5
Toplam Oy: 2


Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa

İlgili Konular

imar