Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2006
2685
2004
2444
15/05/2006
KARAR METNİ
KORUNMASI
GEREKLİ SİT ALANINDA KALAN YAPILARIN YIKILMI? OLSA BİLE ORANLARININ, İMAR PLANI
İLE GETİRİLEN YAPILA?MA ORANLARINA GÖRE ÖNCELİKLİ OLDU?U HK.
Temyiz İsteminde Bulunan : ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Yenifoça Belediye Başkanlığı
İstemin Özeti :İzmir 4. İdare Mahkemesinin 29.9.2003 günlü, E:2002/279,
K:2003/960 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Mehmet Sıtkı Çelik'in Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi
ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, izmir, Yenifoça, ? pafta, ? parsel sayılı taşınmazdaki yapının, TAKS(Taban
Alanı Katsayısı) değerinin imar planındaki TAKS değerine uymadığından bahisle
inşaat ve yapı kullanma ruhsatlarının iptali ile 3194 sayılı Yasanın 32.maddesi
uyarınca yıktırılmasına ve aynı Yasanın 42.maddesi uyarınca para cezası
verilmesine ilişkin 25.9.2001 günlü, 147 sayılı belediye encümeni kararının
iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve
bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen raporda, uyuşmazlık konusu binanın
bulunduğu alanı da kapsayan imar planında TAKS değeri 0,75 olarak belirlenmiş
olmakla birlikte Yenifoça Kentsel Sit Alanı Yapılanma Hükümlerinin 3.2
maddesinde, yapının mevcut TAKS değerinin planla getirilen TAKS değerinden büyük
olması halinde yapının mevcut TAKS değerinin yapılaşmaya esas alınacağı hükmü
yer aldığından bu hüküm uyarınca, olayda yıkılıp yeniden inşa edilen uyuşmazlık
konusu yapının TAKS değeri her ne kadar planda öngörülen 0,75 'den büyük ve
0,975 olsa bile yukarıda anılan yapılanma hükümlerine uygun olduğu görüşü
bilirkişi tarafından ortaya konulmuş ise de bu yapılanma hükmünün, plandaki TAKS
değerinden fazla TAKS değerine sahip mevcut yapıları korumayı amaçladığı, yoksa
bu yapıların arsaları için TAKS değeri yönünden kazanılmış bir hak getirmeyi
amaçlamadığı bu nedenle imar planında öngörülen yapılaşma şartlarına aykırı
olarak verilen yapı ruhsatı ile yapı kullanma izin belgesinin geri alınmasına,
uyuşmazlık konusu yapının yıktırılmasına ve yapı sahibine para cezası
verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekilince temyiz
edilmiştir.
Yenifoça Kentsel Sit Alanı Yapılanma Hükümlerinin, "Koruma amaçlı imar planı
yapılanma koşulları" başlıklı 3.2. maddesinde; " Her yapı adası için TAKS değeri
planda ayrı ayrı belirtilmiştir. Boş parsellere yapılacak olan yapıların TAKS'ı
bu değerden büyük olamaz. Ancak yeni yapılan planda belirlenen TAKS değeri
yıkılıp tekrar yapılacak mevcut yapının TAKS değerinden büyük ise planla
belirlenen TAKS değeri esas alınabilir. Yapının mevcut TAKS değerinin planla
getirilen TAKS değerinden büyük olması halinde ise yapının mevcut TAKS değeri
yapılaşmada esas alınır" düzenlemesine yer verilmiştir.
Olayda, uyuşmazlık konusu yapının, kentsel sit alanında kaldığı, bu alanların
yapılanma hükümlerine ve 3.4.2000 günlü, 21 sayılı yapı ruhsatına uygun olarak
ancak bu yapının bulunduğu alanı da kapsayan imar planında öngörülen TAKS
değerinin aşılması suretiyle inşa edildiğinin tespiti üzerine dava konusu
işlemin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile yukarıya alınan düzenlemenin
değerlendirilmesinden; tarih öncesinden günümüze kadar gelen çeşitli
medeniyetlerin ürünü olan, yaşadıkları devirlerin sosyal, ekonomik, mimari ve
benzeri özelliklerini yansıtan kent ve kent kalıntılarını içeren ve korunması
gerekli sit alanında kalan yapıların yıkılmış olsa bile aslına uygun olarak
yeniden inşa edilebilmesi için bu yapıların TAKS oranının imar planında
öngörülen TAKS değerinden büyük olması halinde imar planı ile getirilen TAKS
değerinin istisnası olarak yapının TAKS değerinin esas alınması gerektiği
sonucuna varılmaktadır. Bu nedenle İdare Mahkemesince uyuşmazlık konusu olayda
imar planında öngörülen TAKS değerinin esas alınmasının zorunlu olduğu
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle İzmir 4.idare Mahkemesinin 29.9.2003 günlü, 2002/279,
K:2003/960 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL. karar harcı ile fazladan
yatırılan 15,30 YTL. harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı
geçen mahkemeye gönderilmesine 15.5.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:114)
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2007
2605
2006
4519
09/05/2007
KARAR METNİ
1.DERECE
ARKEOLOJİK SİT ALANINDA KALAN TA?INMAZA İLİ?KİN SERTİFİKA BEDELİYLE İLGİLİ
YERİNDE KE?İF VE BİLİRKİ?İ İNCELEMESİ YAPITIRILMASI GEREKTİ?İ HK.
Temyiz İsteminde Bulunan : 1- ?,?
Vekili : Av. ?
2-Maliye Bakanlığı-ANKARA
Karşı Taraf : 1-Maliye Bakanlığı-ANKARA
2- ?, ?, ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Ankara 6. İdare Mahkemesinin 14.5.2004 gün ve E:2003/1081,
K:2004/925 sayılı kararının taraflarca usul ve yasaya aykırı olduğu ileri
sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Karşı tarafın temyiz iddialarının reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi E.Emel Çelik'in Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile
mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sevil Bozkurt'un Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Duruşma yapılmasına gerek görülmedi.
Dava, davacılara ait Ankara İli, Yenimahalle İlçesi, AOÇ Mahallesi, 2090 ada, 47
sayılı parsel için belirlenen sertifika bedelinin arttırılması isteminin reddine
ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince 1. derece
arkeolojik sit alanında kalan taşınmazın 6.2.2003 gününde davacılar tarafından
m² si 65.651.800 liraya satın alınmasından sonra kıymet takdir komisyonunca
20.2.2003 gününde m² sine 250.000.000 lira değer biçildiği, bu durumda davalı
idare işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiş, bu karar esas yönünden davacı vekili, gerekçe yönünden davalı idare
tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacılara ait uyuşmazlığa konu taşınmazın 1.derece
arkeolojik sit alanında kalması nedeniyle 20.2.2003 tarihlerinden geçerli olmak
üzere sertifika düzenlenerek davacılara verildiği, davacıların sertifika
bedelinin arttırılması istemiyle davalı idareye yaptıkları başvurunun reddi
üzerine taşınmazın değerinin çok daha yüksek olduğu iddiasıyla bu davayı
açtıkları anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu taşınmazın sertifikasının düzenlendiği tarihteki
değerinin belirlenmesi için mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi
yaptırılması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle Ankara 6. İdare Mahkemesinin 14.5.2004 gün ve E:2003/1081,
K:2004/925 sayılı kararının BOZULMASINA, 20,60 YTL. karar harcı ile fazladan
yatırılan 15,30 YTL harcın temyiz isteminde bulunan davacıya iadesine, dosyanın
adı geçen mahkemeye gönderilmesine 9.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2005
5189
2005
1263
08/11/2005
KARAR METNİ
1.DERECE
ARKEOLOJİK SİT ALANI İÇERİSİNDE KALAN DAVACIYA AİT TA?INMAZ NEDENİYLE BA?KA BİR
HAZİNE TA?INMAZIYLA TAKAS EDİLMESİ İÇİN VERİLEN SERTİFİKANIN BİR KEZ
KULLANILMASIYLE ARTIK KULLANIM HAKKININ KALMADI?I HK.
Temyiz İsteminde Bulunan : Maliya Bakanlığı/ANKARA
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Konya 1.İdare Mahkemesince verilen 14.10.2004 günlü, E:2003/908,
K:2004/908 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Selçuk Topal'ın Düşüncesi : Dava konusu olayda, davacının
sertifikasına düzenleme tarihinden ihale tarihine kadar geçen süre için 4706
sayılı kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kanuni faiz uygulandığı, hesaplamada da
bir hata yapılmadığı ve davacının kendi rızası ile, mülkiyetleri hazine ve
davacıya ait olan taşınmazların mülkiyetlerinin karşılıklı düzenlenen resmi
senetle ve itiraz kaydı olmaksızın bedel farkı gözetilmeksizin başabaş trampa
yapılması karşısında dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığından,
aksi yöndeki temyize konu idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi : Dosyanın incelenmesinden; ? İli, ?
İlçesi ? Mahallesi ? pafta ? parsel sayılı ? m2'lik davacıya ait taşınmaz sit
alanı içerisinde bulunduğundan 43.750.000.000.-lira bedel takdir edilerek 1482
sayılı sertifika verilmiş, 21.03.2001 günlü, 10540 sayılı yazı ile bu
sertifikanın 237 nolu Tebliğe göre düzenlendiği ve bu belge ile Hazinece
yapılacak taşınmaz mal ihalelerine katılabilme imkanı bulunduğu davacıya
bildirilmiş, bunun üzerine davacı ? ada, ? parsel ve ? ada, ? parsel sayılı ve
29.04.2002 tarihinde ihaleye çıkarılan taşınmazları toplam 89.050.000.000.-lira
bedel ile satın almış, 27.05.2002 tarihli dilekçesi ile sertifika bedeline yasal
faiz işletildiğinde toplam bedelin ihale ile satın aldığı taşınmaz bedelinden
fazla olduğu aradaki farka dair yeni sertifika düzenlenmesi gerektiği istemiyle
davalı idareye başvurmuş, davalı idare bu başvuruyu 4.7.2004 günlü, 24253 sayılı
işlem ile reddetmiş, bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı
anlaşılmıştır.
237 nolu Milli Emlak Genel Tebliği Danıştay Altıncı Dairesinin 19.12.2000
günlü,E:1999/4899, K:2000/6483 sayılı kararı ile iptal edilmiş ise de, davacı
adına düzenlenen ve iptal edilen bu tebliğ uyarınca verilen 1482 sayılı
sertifikanın geçerli olduğu noktasında herhangi bir kuşku bulunmamaktadır.
Anılan bu sertifikaya, sertifika düzenleme tarihinden ihale tarihine kadar geçen
süre için 4706 sayılı Kanunun 6.maddesine göre kanuni faiz oranlarının
uygulandığı ve bu uygulanan oran dikkate alınarak, mülkiyetleri hazine ve
davacıya ait olan taşınmazların mülkiyetlerinin karşılıklı düzenlenen resmi
senetle ve itiraz kaydı olmaksızın bedel farkı gözetilmeksizin başabaş trampa
ettiklerinden davacının kendi rızasıyla gerçekleşen bu trampaya dayalı olarak
fazlaya dair bir hakkı bulunmamaktadır. Zira tüm işlemler davacının kendi rızası
ile gerçekletirilmiştir.
Bu durumda, davacının sertifikasına düzenleme tarihinden ihale tarihine kadar
geçen süre için 4706 sayılı kanunun 6. maddesi uyarınca kanuni faiz uygulandığı
ve hesaplamada da bir hata yapılmadığı ve davacının kendi rızası ile trampa
yapılması karşısında dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle ,davalı idareninin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme
kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ?, ?, ? Mahallesi, ? pafta, ? parsel sayılı birinci derece arkeolojik sit
alanında kalan ve kesin inşaat yasağı bulunan ? m2 yüzölçümlü taşınmaza
43.750.000.000,- lira bedel takdir edilerek düzenlenen sertifika bedeline faiz
uygulanması sonucunda oluşan toplam bedelin hazineye ait taşınmazın ihale
bedelinden fazla olduğundan aradaki fark kadar sertifika düzenlenmesi isteminin
reddine ilişkin 4.7.2002 günlü, 24.253 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış;
idare mahkemesince, davacının sertifika ile 29.4.2002 gününde yapılan ihale ile
hazineye ait ? ada, ? parsel ve ? ada, ? parsel sayılı taşınmazları toplan
89.050.000.000,- lira bedelle aldığı, sertifikada yer alan bedele ihale
tarihinde yürülükte bulunan 4706 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yasal faiz
uygulandığında hesaplanan miktarın ihale bedelinden yüksek olduğu, ihale bedeli
ile toplam sertifika bedeli arasında hazine lehine fark oluşması halinde bu
farkın ilgiliden peşinen tahsili yoluna gidileceği, ilgili lehine oluşan farkın
da hazinece ödenmemesi veya fark bedel karşılığında sertifika düzenlenmemesinin
ilgili kişilerin mağduriyetine neden olacağı anlaşıldığından, dava konusu
işlemde mevzuata uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar
davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun "Sit alanlarında kalan
taşınmaz mallar" başlıklı 6 ncı maddesinde: "21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca, sit alanı ilan edilmiş ve
onanlı koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilmiş arsa ve
arazilerin, Hazineye ait taşınmazlarla değiştirilmesi işlemlerinde, taşınmaz
maliklerinin kabul etmesi halinde Hazineye ait taşınmazların satış işlemlerinde
ödeme aracı olarak kabul edilmek üzere, taşınmazın bedelini gösteren bir belge
verilir.
Belgenin işleme tâbi tutulacağı tarihteki bedeli, belgede yazılı bedele kıymet
takdir tarihinden itibaren kanunî faiz uygulanmak suretiyle tespit edilir."
hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan Yasa hükmüne göre, sit alanında kalan ve kesin inşaat yasağı
bulunan taşınmazların kişilerin, istekleri üzerine taşınmazlarının değerini
gösteren ve 2863 sayılı Yasa hükümleri uyarınca hazine taşınmazlarıyla takas
edilmek üzere başka yerlerde bulunan hazineye ait taşınmazların satışına ilişkin
ihalelere katılma hakkını veren bir sertifika
verileceği, bu sertifika ile ilgililerin hazineye ait taşınmaz malların satışına
ilişkin ihalelere katılabileceği, dolayısıyla sertifika ile hazineye ait
taşınmaz malların satışına ilişkin ihaleye katılarak taşınmazın satın alınması
ile sertifikanın takas yoluyla kullanım hakkının kalmayacağı açıktır.
Dosyanın incelenmesinden; Konya, Meram İlçesi, Harmancık Mahallesi, 28 pafta,
874 parsel sayılı 8750m2'lik davacıya ait taşınmaz birinci derece arkeolojik sit
alanı içerisinde bulunduğundan 43.750.000.000,- lira bedel takdir edilerek 1482
sayılı sertifikanın verildiği, 21.03.2001 günlü, 10540 sayılı yazı ile bu
sertifikanın 237 nolu Tebliğe göre düzenlendiği ve bu belge ile Hazinece
yapılacak taşınmaz mal ihalelerine katılabilme imkanı bulunduğunun davacıya
bildirildiği, davacının 29.04.2002 tarihinde ihaleye çıkarılan 23925 ada ,1
parsel ve 23928 ada ,5 parsel sayılı taşınmazları toplam 89.050.000.000,- lira
bedel ile satın aldığı, 27.05.2002 tarihli dilekçesi ile sertifika bedeline
yasal faiz işletildiğinde toplam bedelin ihale ile satın aldığı taşınmaz
bedelinden fazla olduğu, aradaki farka yeni sertifika düzenlenmesi gerektiği
istemiyle davalı idareye başvurduğu, bu başvurunun 4.7.2004 günlü, 24253 sayılı
işlem ile reddedildiği anlaşılmaktadır.
237 nolu Milli Emlak Genel Tebliği Danıştay Altıncı Dairesinin 19.12.2000
günlü,E:1999/4899, K:2000/6483 sayılı kararı ile iptal edilmiş ise de, davacı
adına düzenlenen ve iptal edilen bu tebliğ uyarınca verilen 1482 sayılı
sertifikanın geçerliliği sürmektedir.
Bu sertifikaya, sertifika düzenleme tarihinden ihale tarihine kadar geçen süre
için 4706 sayılı Kanunun 6 ncı maddesine göre kanuni faiz oranlarının
uygulandığı, bu uygulanan oran dikkate alınarak ve sertifika ile takas hakkı
kullanılarak, mülkiyetleri hazine ve davacıya ait olan taşınmazların karşılıklı
düzenlenen resmi senetle ve itiraz kaydı olmaksızın bedel farkı gözetilmeksizin
başabaş trampa ettiklerinden davacının kendi rızasıyla gerçekleşen bu trampaya
dayalı olarak fazlaya dair bir hakkı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle Konya 1.İdare Mahkemesince verilen 14.10.2004 günlü,
E:2003/908, K:2004/908 sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 8.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2003
5230
2002
2857
28/10/2003
KARAR METNİ
ARKEOLOJIK
SİT ALANI OLARAK İLAN EDİLMİ? BİR ALANDA 2863 SAYILI YASA'DA ÖNGÖRÜLEN İLKE VE
KURALLARIN GEÇERLİ OLDU?U, BU NİTELİKTEKİ ALANLARDA 2981 SAYILI YASA UYARINCA
ISLAH İMAR PLANI, PARSELASYON VE BUNA BENZER GİBİ UYGULAMALAR YAPILAMAYACA?I HK.
Temyiz İsteminde Bulunan :? Belediye Başkanlığı
Vekili : Av?., Av. ?
Karşı Taraf : ? varisleri, ?, ??, ?, ?, ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 21.11.2001 günlü, E:2000/787,
K:2001/1157 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Özlem ?imşek'in Düşüncesi : 2981 sayılı Yasa'nın 3.
maddesi ile 2863 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde yer alan hükümlerin birlikte
değerlendirilmesinden, sit alanı olarak ilan edilmiş bir alanda 2981 sayılı Yasa
hükümleri uygulanamayacağından, 1. derece arkeolojik sit alanı olarak belirlenen
alanda dava konusu işlemle 2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca yapılan
parselasyon işleminde mevzuata uyarlık bulunmamaktadır. Bu nedenle, dava konusu
işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararının sonucu itibariyle onanması
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Dava, davacıya ait taşınmazın
bulunduğu alanda 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi uyarınca düzenleme yapılmasına
ilişkin ? Belediye Encümeni kararının iptali istemi ile açılmış, İdare
Mahkemesince dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, İdare Mahkemesince davacıya müstakil parsel
verilmesinin mümkün olup olmadığı araştırılmaksızın tesis edilen dava konusu
işlemin iptaline karar verildiği anlaşılmakta ise de; davacıya müstakil parsel
verilmesinin mümkün olup olmadığı hususunun İdare Mahkemesince araştırılarak
karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, eksik incelemeye dayalı İdare Mahkemesi kararında isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile İdare
Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ?, ?, ? 3. Bölge, ? Mevkii, 8 pafta, 415 sayılı parsele yönelik olarak
2981 sayılı Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca 18.2.2000 günlü, 2000/33 sayılı
belediye encümeni kararıyla yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, uyuşmazlık konusu alanı kapsayan ıslah imar
planının 26.8.1996 günlü, 1996/64 sayılı belediye meclisi kararıyla onandığı ve
27.8.1998 günlü, 1998/552 sayılı belediye encümeni kararıyla 2981 sayılı
Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca parselasyon işlemi yapıldığı, 1. derece
arkeolojik sit alanında kalan anılan parselin imar planında park yeri olarak
ayrılmış olması nedeniyle bedele dönüştürüldüğü, yapılan itiraz üzerine dava
konusu işlemle yasal oranda düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra 7507 ada, 1
sayılı parselde hisseli tahsis yapıldığı anlaşıldığından, 2981 sayılı Yasa'nın
müstakil imar parselleri oluşturarak ferdileştirmeyi sağlıklı bir duruma getirme
amacı gözönünde bulundurulduğunda, davacıya müstakil parsel tahsis edilmesinin
mümkün olup olmadığı araştırılmaksızın tesis edilen işlemde mevzuata uyarlık
görülmediğinden iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz
edilmiştir.
2981 sayılı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin Tanımlar ve Kısaltmalar
başlığını taşıyan 4. maddesinin 24. bendinde, ıslah imar planları; düzensiz ve
sağlıksız biçiminde oluşmuş yapı topluluklarının veya yerleşme alanlarının,
sınırları belli edilmek suretiyle mevcut durumu da dikkate alınarak dengeli,
düzenli ve sağlıklı hale getirilmesi amacıyla, halihazır haritalar üzerine
yapılan ve yapılanma şartlarını da belirleyen imar planıdır" şeklinde
tanımlanmıştır.
2981 sayılı Yasanın 10/c maddesinde ise, imar mevzuatına aykırı bina yapılmış,
hisseli arsa ve araziler veya özel parselasyona dayalı arazilerde, imar adası
veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa ve
arazileri birbirleriyle, yol fazlalarıyla veya Devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerle birleştirmeye bunları yeniden ada ve parsellere ayırmaya
belediyelerin yetkili oldukları hükmü yer almıştır.
Ancak, 2981 sayılı İmar affı Yasası'nın İstisnalar başlıklı 3. maddesinde, ? ve
? (Özel Kanun çıkarılıncaya kadar) Boğazları ile 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenmiş ve belirlenecek
yerlerde...........bu Kanun hükümleri uygulanmaz hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 17.
maddesinde, bir alanın koruma kurulunca sit olarak ilanının bu alandaki imar
planı uygulamasını durduracağı, koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar
koruma kurulu tarafından bir ay içinde geçiş dönemi yapı şartlarının
belirleneceği ilgili Valilikler ve belediyelerin anılan koruma amaçlı imar
planını en geç bir yıl içinde koruma kuruluna değerlendirilmek üzere vermek
zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 5.11.1999 günlü 658
sayılı ilke kararında, 1. Derece Arkeolojik Sit; Korumaya yönelik bilimsel
çalışmalar dışında aynen korunacak sit alanları olarak tanımlanmış ve bu
alanlarda, kesinlikle hiçbir yapılaşmaya izin verilmemesine, imar planlarında
aynen korunacak sit alanı olarak belirlenmesine, bilimsel amaçlı kazıların
dışında hiçbir kazı yapılamayacağına karar verilmiştir.
Yukarıdaki hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 2863 sayılı Yasa uyarınca 1.
derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmiş bir alanda aynı Yasa'nın 17.
maddesi uyarınca koruma amaçlı imar planı yapılarak anılan Yasa'da öngörülen
ilke ve kurallar çerçevesinde hareket edilmesinin gerektiği, bu nitelikteki
alanlarda 2981 sayılı Yasaya dayanılarak ıslah imar planı, parselasyon vb.
uygulamalar yapılamayacağı, başka bir deyişle 2981 sayılı Yasa'nın bu alanlarda
uygulanamayacağı açıktır.
Dava konusu olayda ise, 26.7.1996 günlü, 4226 sayılı ? II numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı uyarınca 1. derece arkeolojik sit alanı
olarak ilan edilmiş bir alanda 2981 sayılı Yasa'nın uygulanma olanağı
bulunmamasına karşın, 26.8.1996 günlü, 1996/64 sayılı belediye meclisi kararıyla
ıslah imar planının kabul edildiği ve kabul edilen bu plan uyarınca anılan
Yasa'nın 10/c maddesi uyarınca dava konusu parselasyon işleminin yapıldığı
anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 1. derece arkeolojik sit alanı kapsamında davacıya ait uyuşmazlık
konusu taşınmazın bulunduğu alanda 2863 sayılı Yasa'da öngörülen usul ve esaslar
ile belirlenen ilkeler gözardı edilerek 2981 sayılı Yasa uyarınca yapılan
parselasyon işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığından dava konusu işlemin
iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında sonucu itibariyle yasal isabetsizlik
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 21.11.2001
günlü, E:2000/787, K:2001/1157 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle
ONANMASINA, fazladan yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana
iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 28.10.2003 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-KAR-DER; SAYI:4)
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2003
2461
2002
3787
21/04/2003
KARAR METNİ
ÖZEL ÇEVRE
KORUMA BÖLGESİ OLARAK İLAN EDİLEN BİR ALANDA İMAR PLANLARINI ONAMA YETKİSİNİN
ÖZEL ÇEVRE KORUMA KURULU BA?KANLI?INA AİT OLDU?U, BU BÖLGENİN AYNI ZAMANDA SİT
ALANI OLMASI DURUMUNDA İMAR PLANLARI ONAYLAMADAN ÖNCE İLGİLİ KURULDAN GÖRÜ?
ALINMASI GEREKTİ?İ HK.
Temyiz İsteminde Bulunan : .... Başkanlığı
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının usul ve
yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Nejdet Bayram'ın Düşüncesi : 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kanunu ve 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin
birlikte değerlendirilmesinden, özel çevre koruma bölgesi ve aynı zamanda sit
alanı olan bir bölgede özel Kanun niteliğindeki 383 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname hükümlerinin uygulanacağı ve bu tür yerlerde yapılacak planları
onaylamaya yetkili organın da Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı olduğu; ancak,
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca planlar onaylanmadan önce ilgili koruma
kurulundan görüş alınmasının gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Dava konusu olayda, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca onaylanmış olan imar
planları idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir nitelikte
olduğundan, idare mahkemesince uyuşmazlığın esası incelenerek dava konusu edilen
imar planlarının hukuka uygunluğunun araştırılması suretiyle karar verilmesi
gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu idare mahkemesi kararının bozulmasının uygun
olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi : Davacının maliki olduğu
taşınmazın 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ile 1/1000 ölçekli imar planı
kapsamına alınmasına ilişkin Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı işleminin
iptali istemiyle açılan davanın, doğal sit alanı olarak belirlenen alanlara
ilişkin dava konusu İmar Planlarının Koruma Kurulunca onanmadığı, bu nedenle
idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde
bulunmadığından bahisle reddi yolunda verilen kararın taraflarca temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
2863 sayılı Yasanın 57.maddesinin (d) fıkrasında; Koruma Kurullarının, koruma
amaçlı imar planları ile bunların hertürlü değişiklikliklerini inceleyip
onamakla görevli ve yetkili olduğu, hükme bağlanmış; ancak bu hükme açıklama
getirilerek "Bu bent hükmünün uygulanmasında 19.10.1989 tarih ve 383 sayılı
KHK'nin 25 inci maddesine bakınız" denmek suretiyle atıfta bulunulan ve 383
sayılı KHK.nın "Uygulanmayacak Hükümler" başlığı altında düzenlenen
25.maddesinin (c) fıkrasında da; Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulandığı
Bölgede 2863 sayılı Kanunun 3386 sayılı Kanunun 14.maddesi ile değişik 57/d
maddesi hükmünün uygulanmayacağı açıkca belirtilmiştir.
2863 sayılı Yasanın anılan hükmüne göre; Koruma Kurullarının Koruma amaçlı imar
planlarını tadil etmeye ve onamaya yetkili olduğu kuşkusuzdur.
Diğer taraftan, 13.11.1989 günlü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 383
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile , 2872 sayılı Çevre Kanununun 9.maddesine
göre "Özel Çevre Koruma Bölgesi" olarak ilan edilen ve edilecek alanların sahip
olduğu çevre değerlerini korumak ve mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm
tedbirleri almak, bu alanların koruma ve kullanma esaslarını belirlemek, imar
planlarını yapmak mevcut her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve
re'sen onaylamak üzere Çevre Bakanlığına bağlı ve tüzel kişiliğe sahip Özel
Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı kurulmasına karar verilmiş ve anılan Kanun
Hükmünde Kararnameye göre Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilen yerlere ilişkin
her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve re'sen onaylamak yetkisi
Özel Çevre Koruma Kurulu Başkanlığına verilmiştir.
Anılan Yasa ve Kararname hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, hem sit
alanı olan ancak özel nitelikleri gereği korunması zorunlu olduğu için özel
çevre koruma alanı olarak da ilan edilen yerlerde, özel kanun niteliğindeki 383
sayılı KHK hükümlerinin uygulanacağı ve her ölçekteki planları yapma ve onaylama
yetkisinin Özel Çevre Koruma Kuruluna ait olduğu açıktır.
Bu durumda, doğal sit alanı olarak belirlenen ve Özel Çevre Koruma Kurumu
Başkanlığınca onaylanan planların koruma Kurulunca onaylanmadığından ortada
idari davaya konu olabilecek işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi
yolunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmütür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca onaylanan ve davacıya ait taşınmazı
da kapsayan 1/1000 ölçekli uygulama imar planı ile 1/5000 ölçekli nazım imar
planının iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, sit ilan edilen alanlara
ve çevresine ilişkin yapılacak imar planlarının ilgili koruma kurulunca
onandıktan sonra kesinleşeceği, doğal sit alanı olarak belirlenen Orhaniye
köyüne ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının sit alanlarındaki
koruma-kullanma koşullarına uygun kullanım getirmediği gerekçesiyle Muğla Kültür
ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunca onaylanmadığı, bu nedenle dava konusu
planların idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem
niteliğinde bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın 2577 sayılı
Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca reddine karar verilmiş; karar davalı idarece
temyiz edilmiştir.
2872 sayılı Çevre Kanununun 9.maddesine göre "özel çevre koruma bölgesi olarak
ilan edilen ve edilecek alanların sahip olduğu çevre değerlerini korumak ve
mevcut çevre sorunlarını gidermek için tüm tedbirleri almak, bu alanların koruma
ve kullanma esaslarını belirlemek, imar planlarını yapmak, mevcut her ölçekteki
plan ve plan kararlarını revize etmek ve resen onaylamak" amacıyla Özel Çevre
Koruma Kurumu Başkanlığının kurulmasına karar verilmiş ve buna ilişkin 383
sayılı Kanun Hükmünde Kararname 13.11.1989 günlü 20341 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Anılan Kararnamenin 12.maddesinde, Başkanlığa bağlı ana hizmet birimlerinden
Etüt Plan Proje Uygulama Daire Başkanlığının özel çevre koruma bölgesinin varsa
çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planları ile revizyonlarının tamamen veya
kısmen plan değişiklikleri dahil ada ve parsel bazına kadar imar mevzuatındaki
plan yapım ve teknik esaslarına göre yeniden incelenmesini, doğal çevreyi
olumsuz yönde etkileyeceği belirlenen projelerin yeniden yapılmasını, yerli ve
yabancı kişilere yaptırılmasını veya değiştirilmesini, yoksa gerekli görülen her
ölçekteki yeni plan ve projelerin imar mevzuatındaki teknik esaslara göre
yapılmasını veya yaptırılmasını sağlayacağı yönünde düzenleme getirilmiş; koruma
ve yapılaşma esasları başlıklı 19.maddesinde, Özel Çevre Koruma Kurumu
Başkanlığının görev ve yetkileri ayrıntılı olarak düzenlenmiş; 26.maddesinde,
diğer Kanunların bu Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı hükümlerinin özel çevre
koruma bölgesinde uygulanmayacağı hükmü yer almıştır.
23.7.1983 günlü 18113 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı gün yürürlüğe
giren Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 57/d maddesinde, koruma
kurullarının,koruma yüksek kurulunun ilke kararları çerçevesinde olmak kaydıyla
koruma amaçlı imar planları ile bunların her türlü değişikliklerini inceleyip
onamaya görevli ve yetkili olduğu kuralı getirilmiştir.
383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin anılan kuralların uygulanması ile ilgili
19/f maddesinde, 2863 sayılı Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu
çerçevesinde sit kararlarının saklı olduğu; ancak, kurumca hazırlanan plan ve
projelere göre gerektiğinde sit alanı içinde yer alabilecek yeni yapılaşmalara
ilişkin bina yükseklikliği, taban alanı ve kat alanı katsayısı gibi değerlerde
azalmaya gidilebileceği veya bu yapılaşma şartlarının tümüyle kaldırılabileceği,
yapılan veya revize edilen planların hazırlanması aşamasında Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulundan görüş alınacağı, yüksek kurulun da sit
alanlarının iptalinden ve tescilinden önce Başkanlıktan görüş isteyeceği;
25/c.maddesinde ise, 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin uygulandığı
bölgelerde 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 3386
sayılı Kanunun 14.maddesi ile değişik 57/d maddesi hükmünün uygulanmayacağı
hükme bağlanmıştır.
Genel olarak sit alanı olarak ilan ve tescil edilen bir bölgede imar planlarını
onaylama yetkisinin Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulllarına ait olduğu
kuşkusuzdur. Ancak 1989 yılında özel nitelikleri gereği korunması zorunlu olduğu
için özel çevre koruma alanı olarak ilan edilen yerlerle ilgili olarak 383
sayılı Kanun Hükmünde Kararname yürürlüğe girmiş ve bu alanlara ilişkin olarak
da her ölçekteki plan ve plan kararlarını revize etmek ve resen onaylamak
yetkisi Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığına verilmiştir. Bu duruma göre hem
özel çevre koruma alanı, hem de sit alanı olan bir alanda daha sonra yürülüğe
giren 383 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin uygulanacağı ve planları
onaylamaya yetkili organın da Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı olacağı
sonucuna ulaşılmıştır.
383 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 25/c maddesinde ise, sit alanı olarak
ilan edilen bir alanda koruma amaçlı imar planları ile bunların her türlü
değişikliklerini inceleyip onaylamaya koruma kurullarının yetkili olduğuna dair
2863 sayılı Yasanın 57/d maddesi hükmünün özel çevre koruma alanı olarak ilan
edilen bir alanda uygulanmayacağının ve yine aynı kararnamenin 19/f maddesinde,
Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca yapılan veya revize edilen planların
hazırlanması aşamasında Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun
görüşünün alınacağının açıkça belirtilmesi karşısında, Özel Çevre Koruma Kurumu
Başkanlığınca planlar onaylanmadan önce ilgili kuruldan görüş alınması
gerekmektedir.
Olayda, dava konusu planların yetkili Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığınca
onaylanması nedeniyle idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu
bir işlem niteliğinde olduğu açıktır.
Bu durumda, idare mahkemesince dava konusu işlemin yukarıda belirtilen hususlar
doğrultusunda hukuka uygunluğunun incelenerek karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının
BOZULMASINA, 21.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
DAN-KAR-DER ; SAYI:3
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2001
1716
2000
348
04/04/2001
KARAR METNİ
-
DERECE DO?AL SİT ALANINDA KALAN TA?INMAZIN
HAZİNE TA?INMAZI İLE DE?İ?TİRİLMESİ A?AMASINDA DE?ERININ SİT ALANI OLMADAN
ÖNCEKİ DURUMUNA GÖRE BELİRLENMESİ GEREKTİ?İ HK.
Temyiz İsteminde Bulunan :Maliye Bakanlığı
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının usul ve
yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Selçuk Topal'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile
mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen
hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında
belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın
dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını
gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ... Köyünde, 1.derece doğal sit alanı içinde kalan ... parsel sayılı
taşanmazın ... İlçesi, ... Mah. ... ada, ... parsel sayılı hazineye ait
taşınmazlarla değiştirilmesi isteminin, taşınmazların değerleri arasında %
20'den fazla fark olması nedeniyle reddine ilişkin ... günlü, ... sayılı işlemin
iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, yerinde yaptırılan keşif ve
bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyadaki bilgi ve belgelerin
birlikte değerlendirilmesinden, 2886 sayılı Yasa uyarınca oluşturulan komisyon
tarafından hazineye ait 7 ve 8 sayılı parsellere ... lira, davacıya ait 2144
sayılı parsele ise ... lira değer takdir edildiği, davacıya ait taşınmazın
değerinin 1.derece doğal sit alanı olmaması durumunda ... lira olacağı ve ilgili
yönetmelikte belirtilen değiştirilecek taşınmazların değerleri arasında % 20'den
fazla fark olmaması gerektiği yolundaki kısıtlamanın dışında bulunduğu sonucuna
varıldığından, taşınmazların değiştirilmesi teklifinin değerleri arasından %
20'den fazla fark olduğundan reddine ilişkin dava konusu işlemde mevzuata
uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; karar davalı idare
tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali yolundaki temyize konu
... İdare Mahkemesinin ... günlü, .... sayılı kararında, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma
nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından bozma istemi yerinde görülmeyerek anılan
mahkeme kararının ONANMASINA, 4.4.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
21.12.2008 23:37:46
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2005
1929
2003
5427
05/04/2005
KARAR METNİ
YAPININ
ESKİ ESER OLARAK TESCİLİNİN KISA SÜRE İÇERİSİNDE KAMULA?TIRILMASINI
GEREKTİRMEDİ?İ, BAKANLI?IN PROGRAM VE BÜTÇESİ UYARINCA DE?ERLENDİRME YAPACA?I,
BU DURUMDA DAVALI İDARENİN TA?INMAZIN KAMULA?TIRILMAMASI NEDENİYLE HİZMET
KUSURUNUN BULUNMADI?I SONUCUNA VARILDI?INDAN, TAZMİNAT ÖDENMESİNİN KO?ULLARININ
OLU?MADI?I HK.
Temyiz İsteminde Bulunan: ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : 1- Kültür ve Turizm Bakanlığı - ANKARA
2- Gümüşhane Valiliği - GÜMÜ?HANE
İstemin Özeti : Trabzon İdare Mahkemesinin 30.4.2003 günlü, E:2002/570,
K:2003/384 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti:Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Elif Emel Çelik'in Düşüncesi: Temyiz isteminin reddi ile
mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi: Davacıların paydaşı bulunduğu
korunması gerekli kültür varlığı olarak tescillenen yapının davalı idarelerce
uzun süre kamulaştırılmaması sonucu ortaya çıkan durumun hizmet kusurunu
oluşturduğu savıyla 3.430.000.000.-TL. maddi, 16.000.000.000 TL. manevi
tazminata hükmedilmesi istemiyle açılan davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi
kararının bozulması istenilmektedir.
Temyize konu kararın maddi tazminat isteminin reddine ilişkin bölümünde 2577
sayılı Yasanın 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden
hiçbirisi bulunmamaktadır.
Temyize konu kararın manevi tazminat isteminin reddine ilişkin bölümüne gelince;
Davacıların, koruma altına alınan kültür varlığı konağın gelecek kuşağa
kalmasını ve kültürel hizmetlerde kullanılmasını sağlamak için sürdürdükleri
çabaların sürüncemede kalmasından dolayı manevi yönden sıkıntı duydukları, elem,
keder, üzüntü yaşadıkları açıktır.
Bu nedenle İdare Mahkemesince davacıların manevi yönden duydukları elem ve
üzüntüyü karşılayacak ölçüde manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, buna
yönelik istemin de reddedilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyize konu kararın maddi tazminat isteminin reddine
yönelik bölümünün onanması; manevi tazminat isteminin reddine yönelik bölümünün
bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacıların hissedarı olduğu kültür varlığı olarak tescilli yapının uzun
süre kamulaştırılmaması nedeniyle doğan maddi ve manevi zararın tazmini
istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; taşınmazın kültür varlığı olarak tescil
edilmesinin yapının kullanımına bir sınırlama getirmediği, onarım yapılmaması
nedeniyle meydana gelen yıpranma ve diğer zararların oluşumunda idarelerin
kusurlu olduğundan söz edilemeyeceği, kültür varlığı olarak tescilden sonra
yapıların kısa süre içerisinde kamulaştırılmalarının gerekmediği, Bakanlığın
kamulaştırma programı ve bütçesi uyarınca değerlendirme yapacağı, bu durumda
davalı idarelerin hizmet kusuru bulunmadığından maddi ve manevi tazminatın
ödenmesini gerektirecek koşulların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiş, bu karar davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Tazminat isteminin yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu
Trabzon İdare Mahkemesinin 30.4.2003 günlü, E:2002/570, K:2003/384 sayılı
kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin
1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, bozma istemi
yerinde görülmeyerek anılan mahkeme kararının onanmasına, fazla yatırılan 11.97
YTL (11.970.000.-lira) harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı
geçen mahkemeye gönderilmesine 5.4.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI: 110)
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
1997
2366
1996
3616
20/05/1997
KARAR METNİ
2863 SAYILI
YASANIN 57.MADDESİNİN 2.FIKRASINDA BELEDİYELERİN KORUMA
KURULLARININ KARARLARINA UYMAK ZORUNDA OLDUKLARI KURALA BA?LANDI?INDAN
VE KORUMA KURULU KARARININ İPTALİ İSTEMİYLE DE DAVA AÇILMADI?INDAN, BU
KARAR UYARINCA YAPILAN İMAR PLANI DE?İ?İKLİ?İ İ?LEMİNDE MEVZUATA AYKI-
RILIK BULUNMADI?I HK.
Gaziantep İdare Mahkemesinin 29.9.1995 günlü, 1995/1201 sayılı kararı-
nın usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmekte-
dir.
Dava, Kahramanmaraş İli, ... İlçesi, ... Mahallesi, ... ada,
... parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında A-
dana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı uyarınca deği-
şiklik yapılmasına ilişkin 25.10.1993 günlü, 3/5-39 sayılı belediye
meclisi kararının iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, mahal-
linde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen ra-
porun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilmesin-
den, Ulucami'nin koruma alanı içinde kalan parselin B-4 olan yapı ni-
zamının dava konusu plan değişikliği ile B-2 olarak belirlendiği, oysa
cami etrafındaki yapılaşmanın B-4 yapı nizamında olduğu, konum itiba-
riyle de uzak olduğundan parseldeki yapılaşmanın caminin görünümünü
etkilemeyeceği anlaşıldığından,dava konusu plan tadilatının şehircilik
ve planlama ilkeleri ile kamu yararına aykırı olduğu gerekçesiyle ip-
taline karar verilmiş, bu karar davalı idare vekili tarafından temyiz
edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacıya ait taşınmazın ... günlü,
... sayılı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı i-
le belirlenen cami koruma alanı içinde kaldığı, parselde inşaat yapıl-
ması için izin verilmesi yolundaki davacı başvurusu üzerine tesis edi-
len ... günlü, ... sayılı Adana Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Kurulu kararı ile koruma alanı içindeki B-4 olan yapı nizamının B-2 o-
larak belediyesince düzenlenmesinden sonra konunun inceleneceğine ka-
rar verildiği ve bu karar uyarınca dava konusu ... günlü belediye mec-
lisi kararının alındığı anlaşılmaktadır.
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 57.
maddesinin 2.fıkrasında kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler dahil)
ile gerçek ve tüzel kişilerin koruma kurullarının kararlarına uymak
zorunda oldukları kurala bağlanmıştır.
Uyuşmazlık konusu plan değişikliği cami koruma alanı içinde ka-
lan taşınmazın B-4 olan yapı nizamının B-2 olarak düzenlenmesini öngö-
ren koruma kurulu kararı uyarınca yapıldığına ve dayanağını oluşturan
koruma kurulu kararının iptali istemiyle de herhangi bir dava açılma-
dığına göre bu karar uyarınca yapılan imar planı değişikliğinde mevzu-
ata aykırılık bulunmamaktadır. Dava konusu planın iptali yolundaki
mahkeme kararında bu nedenle isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesinin 29.9.1995 günlü,
1995/1201 sayılı kararının bozulmasına, karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:94)
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2006
1902
2005
1679
12/04/2006
KARAR METNİ
TA?INMAZIN
SİT NİTELİ?İNİN TARIMSAL KULLANIMLAR NEDENİYLE KAYBEDİLDİ?İNİN KABULÜNÜN MÜMKÜN
OLMADI?I HK.
Temyiz İsteminde Bulunan : Kültür ve Turizm Bakanlığı
Karşı Taraf : ?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Mersin İdare Mahkemesinin 30.9.2004 günlü, E:2003/250,
K:2004/1225 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi ?ule Tataroğlu'nun Düşüncesi :Taşınmazın doğal sit
özelliğini tarımsal kullanımlar nedeniyle kaybederek doğal yapısının değişime
uğraması sit kararının iptali için bir neden olamaz.
Bu durumda dava konusu parselin 1. derece doğal sit alanı dışına çıkartılması
halinde bu durumun doğal sit alanının bütünlüğünü ne şekilde etkileyeceğinin
belirlenmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinden mahkeme kararının
bozulmsının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ahmet Arslan'ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince
verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisi
|
|
|
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
|