imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

idari yargı: Hiçbir belediye kapanmayabilir, Danıştay, Any. Mah. kararını yorumladı.

  Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararındaki iptal hükmü gerekçesiyle yeni bir hukuki durum ortaya çıktığından, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının Resmi Gazetede yayımı tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde açılacak davaları da süresinde kabul etmek, Anayasada belirtilen hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.

                Yasa Koyucu tarafından, nüfusu 2000’in altına düşen belediyelerin tüzelkişilikleri sona erdirilerek köye dönüştürülmelerinde, 5393 sayılı Yasada yer alan yönteme istisna getirilerek, olağan prosedür yerine liste halinde sayma suretiyle doğrudan yasa çıkarma yolu benimsenmiştir.

                Bu itibarla, Türkiye İstatistik Kurumunca gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçları, Resmi Gazetede yayımlanmadığı ve ilgili belediyelere tebliğ edilerek sonuçlara itiraz veya iptal davası açma imkanı tanınmadığına ve yasanın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine doğrudan başvuru hakkı da olmadığına göre, davacı belediye tarafından nüfus sayımı sonuçlarının gerçeği yansıtmadığından bahisle, 5747 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin Genelgenin iptali istemiyle açılan bu davanın da Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen adrese dayalı nüfus sayımı sonucuna karşı açılan davalar kapsamında olduğunun kabulü zorunludur.

                Bu durumda, Anayasa Mahkemesi kararında, Genelgenin dayanağı 5747 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar yönünden iptaline karar verildiğinden, dava açan belediyelerin tüzel kişiliklerinin devam ettiği tartışmasızdır.



T.C.

D A N I ? T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas  No   : 2008/4826

Karar No   : 2008/8384

                Davacı                   :  Kovanlık Belediye Başkanlığı                    - Bulancak / GİRESUN

                Vekili                     : 

                Davalı                    :  İçişleri Bakanlığı

 

                Davanın Özeti  :  İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin 01.05.2008 gün ve 2008/34 sayılı Genelgenin; belediyelerin yetkilerinin ve gelirlerinin arttırılması gerekirken kapatılmasının çözüm olmadığı, belediyelerin kapatılması ile buralarda yaşayan halkın temel hizmetlerden yoksun kalacağı; Genelgenin kamu yararına, Anayasaya, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik ?artına aykırı olduğu ve Adrese Dayalı Nüfus Sayımı sonuçlarının gerçek nüfusu yansıtmadığı ileri sürülerek iptali ile 5747 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle, Anayasa Mahkemesine başvurulması istemidir.

                Savunmanın Özeti :  Davacı Belediyenin tüzel kişiliğinin yasayla kaldırılması nedeniyle hasım konumunda bulunmamaları gerektiği ve tüzel kişiliğin yasayla kaldırılmasının idari davaya konu olamayacağı; hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

                Danıştay Tetkik Hakimi ... Düşüncesi : Anayasa Mahkemesi kararında, Genelgenin dayanağı 5747 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla nüfuslarının 2.000’in üzerinde olduğunu ileri sürerek idari dava açan belediyelerin tüzel kişiliklerinin, açtıkları davaların sonucu beklenilmeden köye dönüştürülmesinin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu belirtilerek, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar yönünden iptal edildiğinden, Genelgenin yasal dayanağının kalmaması nedeniyle davacı Belediyeye hasren iptali gerektiği düşünülmektedir.

                Danıştay Savcısı ... Düşüncesi : Dava; İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin 01.05.2008 gün ve 2008/34 sayılı Genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.

                Davacı Belediye tarafından, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasanın Geçici 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle, Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 31.10.2008 gün ve E:2008/34, K:2008/153 sayılı kararı ile 5747 sayılı Yasa hakkında karar verildiğinden, dava konusu Genelge, ilgili Kanun ve bu konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararı esas alınarak işin esası incelendi.

        22.03.2008 tarih ve 26824 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6.3.2008 tarih ve 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasanın Geçici 1. maddesinde; " (1) Ekli (44) sayılı listede adları yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri, ilk genel mahalli idareler seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.

(2) Bu yerleşim yerleri için 2380 sayılı Kanun uyarınca verilen paylar, tüzel kişiliğin kalktığı yıl için İçişleri Bakanlığınca bildirilen nüfus esas alınmak suretiyle on yıl süreyle ilgili il özel idarelerine gönderilir.

(3) Köye dönüştürülen belediyelerin, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince yapılandırılan borçları ile kamu kurumlarına ve İller Bankasına olan borçları, bu belediyelerin tüzel kişiliklerinin fiilen sona erdiği tarihi takip eden yıldan itibaren, 2380 sayılı Kanun uyarınca genel bütçe vergi gelirleri tahsilât toplamı üzerinden belediyelere ayrılan toplam paydan bir yıl içinde İller Bankasınca kesilir ve on iki eşit taksit halinde alacaklı idarelere ödenir.

(4) Birinci fıkra hükmü uyarınca köye dönüştürülen belediyeler, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde 5393 sayılı Belediye Kanununun 8 inci maddesindeki usule bağlı olmaksızın, belediye meclisinin kararı ile bağlı olduğu il veya ilçe belediyesine mahalle olarak katılma talebinde bulunabilir. Katılma işleminin gerçekleşebilmesi için katılacak belediye ile katılınacak olan il veya ilçe belediyesinin sınırları arasında başka bir belediye veya köy bulunamaz. Bu belediyeler ile katılacakları il veya ilçe belediyeleri arasındaki meskûn sahadan meskûn sahaya olan uzaklık on kilometreden fazla olamaz. Katılım işlemi katılınacak belediye meclisinin olumlu kararı ile sonuçlanır." hükmü yer almıştır.

                5747 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, ekli 44 sayılı listede adları yazılı olan 862 belediyenin tüzel kişilikleri, ilk genel mahalli idareler seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.

                Anayasa Mahkemesinin 6.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 31.10.2008 gün ve E:2008/34, K:2008/153 sayılı kararında; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun halen yürürlükte olan 8. maddesinde, bir belde veya köyün veya bunların bazı kısımlarının meskun sahasının, komşu bir beldenin meskun sahası ile birleşmesi veya bu sahalar arasındaki mesafenin 5.000 metrenin altına düşmesi ve buralarda oturan seçmenlerin yarısından bir fazlasının komşu beldeye katılmak için başvurması halinde, katılınacak belde sakinlerinin oylarına başvurulmaksızın, katılmak isteyen köy veya belde veya bunların kısımlarında başvuruya ilişkin oylama yapılacağı, oylama sonucunun olumlu olması halinde başvuruya ait evrakın, valilik tarafından katılınacak belediyeye gönderileceği, belediye meclisinin, evrakın gelişinden itibaren otuz gün içinde başvuru hakkındaki kararını vereceği, belediye meclisinin uygun görmesi halinde katılımın kesinleşeceğinin öngörüldüğü belirtilmiştir.

                Ayrıca söz konusu kararda, bu düzenleme ile bazı koşulların varlığına bağlı olarak, nüfusu 2.000’in altına düşen belediyelerin, birleşme ve katılmalar ile nüfuslarını bu sayının üzerine çıkarmalarına, böylece tüzel kişiliklerini korumalarına olanak sağlandığı, 5747 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce, birleşme veya katılma prosedürünü 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesine göre sonuçlandırarak nüfusunu 2.000’in üzerine çıkaran belediyelerin hukuk güvenliklerinin korunmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.

                5393 sayılı Belediye Yasasının 11. maddesinde de, nüfusu 2.000'in altına düşen belediyelerin, Danıştay’ın görüşü alınarak, İçişleri Bakanlığı’nın önerisi üzerine müşterek kararname ile köye dönüştürüleceği hükmü yer almaktadır.

                Anılan kararda; hukuk devletinin sağladığı hukuk güvenliğinden yararlanarak ve yasaların kendilerine verdiği bir hakkı kullanarak, tüzel kişiliklerinin köye dönüştürülmesine esas alınan nüfus sayım sonuçlarının gerçeği yansıtmadığından bahisle, 5747 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla nüfuslarının 2.000’in üzerinde olduğunu ileri sürerek idari dava açan belediyelerin tüzel kişiliklerinin, açtıkları davaların sonucu beklenilmeden köye dönüştürülmesi ile Yasa’nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000’in üzerine çıkan belediyelerin tüzel kişiliklerinin köye dönüştürülmesinin Anayasa’da belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu, bu nedenle, geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının bu belediyeler yönünden iptali gerektiği gerekçesine yer verilmiştir.

                Yasa’ya ekli 44 sayılı listede gösterilen belediyelerden, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar ile Yasa’nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000’in üzerine çıkmış olanlar ve sınırları itibarıyla “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilmiş turizm bölge, alan ve merkezleri ve kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri” kapsamında kalanlar ile “Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca saptanan 2008 yılı turizm öncelikli yöreler“ listesinde yer alanların dışında kalan belediyelerin durumu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kararında:

                Yasa koyucunun, Anayasa’da öngörülen koşullara uymak kaydıyla, kamu hizmetinin gereklerini, kamu yararını ve Anayasanın 67. maddesindeki koşullar çerçevesinde yapılan seçimlerle oluşan yöre halkının beş yılla sınırlı iradesini gözetmek koşuluyla, ölçek sorununu dikkate alarak, daha etkin ve verimli bir kamusal hizmet sağlamak amacıyla, bir belediyenin ya da köyün tüzel kişiliğini kaldırabileceği, belediyeyi köye, köyü belediyeye dönüştürebileceği, bu nedenle, nüfusu 2000’in altına düşen belediyelerin tüzelkişiliklerinin sona erdirilerek köye dönüştürülmelerinde, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda yer alan yönteme istisna getirilerek, olağan prosedür yerine liste halinde sayma suretiyle doğrudan yasa çıkarma yolunun benimsenmesi yasa koyucunun takdir yetkisi içinde kaldığından, bu durumun Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığı, iptal isteminin anılan belediyeler bakımından bu yönden reddi gerektiği belirtilmiştir.

                Anayasa Mahkemesi kararının sonuç kısmında ise; 5747 sayılı Yasanın 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 11., 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25. ve 26. bentlerinin, 2. maddesinin (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; Yasa’ya ekli 44 sayılı listede gösterilen belediyelerden,

                1- Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar,

                2- Yasa’nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000’in üzerine çıkanlar,

                3- “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilmiş turizm bölge, alan ve merkezleri ve kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri” kapsamında kalanlar ile “Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca saptanan 2008 yılı turizm öncelikli yöreler“ listesinde yer alanlar,

                yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, 44 sayılı listede kalan bölümün ise Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verilmiştir.

                Yasa Koyucu tarafından, nüfusu 2000’in altına düşen belediyelerin tüzelkişilikleri sona erdirilerek köye dönüştürülmelerinde, 5393 sayılı Yasada yer alan yönteme istisna getirilerek, olağan prosedür yerine liste halinde sayma suretiyle doğrudan yasa çıkarma yolu benimsenmiştir.

                Bu itibarla, Türkiye İstatistik Kurumunca gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçları, Resmi Gazetede yayımlanmadığı ve ilgili belediyelere tebliğ edilerek sonuçlara itiraz veya iptal davası açma imkanı tanınmadığına ve yasanın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine bireysel A.Mahkemesine başvuru hakkı da olmadığına göre, davacı belediye tarafından nüfus sayımı sonuçlarının gerçeği yansıtmadığından bahisle, 5747 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin Genelgenin iptali istemiyle açılan bu davanın da Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen adrese dayalı nüfus sayımı sonucuna karşı açılan davalar kapsamında olduğunun kabulü zorunludur.

                Bu durumda, Anayasa Mahkemesi kararında, Genelgenin dayanağı 5747 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar yönünden iptaline karar verildiğinden, dava açan belediyelerin tüzel kişiliklerinin devam ettiği tartışmasızdır.

                Açıklanan nedenlerle, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin 01.05.2008 gün ve 2008/34 sayılı Genelgenin davacı Belediyeye yönelik olarak iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

                Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

                Dava; İçişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin 01.05.2008 gün ve 2008/34 sayılı Genelgenin iptali istemiyle açılmıştır.

                Davacı Belediye tarafından, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasanın Geçici 1. maddesinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle, Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiş ise de, Anayasa Mahkemesinin 31.10.2008 gün ve E:2008/34, K:2008/153 sayılı kararı ile 5747 sayılı Yasa hakkında karar verildiğinden, dava konusu Genelge, ilgili Kanun ve bu konuda verilen Anayasa Mahkemesi kararı esas alınarak, işin esasının incelenmesine geçildi.

        22.03.2008 tarih ve 26824 sayılı Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6.3.2008 tarih ve 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Yasanın Geçici 1. maddesinde; " (1) Ekli (44) sayılı listede adları yazılı belediyelerin tüzel kişilikleri, ilk genel mahalli idareler seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.

(2) Bu yerleşim yerleri için 2380 sayılı Kanun uyarınca verilen paylar, tüzel kişiliğin kalktığı yıl için İçişleri Bakanlığınca bildirilen nüfus esas alınmak suretiyle on yıl süreyle ilgili il özel idarelerine gönderilir.

(3) Köye dönüştürülen belediyelerin, 5393 sayılı Belediye Kanunu gereğince yapılandırılan borçları ile kamu kurumlarına ve İller Bankasına olan borçları, bu belediyelerin tüzel kişiliklerinin fiilen sona erdiği tarihi takip eden yıldan itibaren, 2380 sayılı Kanun uyarınca genel bütçe vergi gelirleri tahsilât toplamı üzerinden belediyelere ayrılan toplam paydan bir yıl içinde İller Bankasınca kesilir ve on iki eşit taksit halinde alacaklı idarelere ödenir.

(4) Birinci fıkra hükmü uyarınca köye dönüştürülen belediyeler, bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren altı ay içinde 5393 sayılı Belediye Kanununun 8 inci maddesindeki usule bağlı olmaksızın, belediye meclisinin kararı ile bağlı olduğu il veya ilçe belediyesine mahalle olarak katılma talebinde bulunabilir. Katılma işleminin gerçekleşebilmesi için katılacak belediye ile katılınacak olan il veya ilçe belediyesinin sınırları arasında başka bir belediye veya köy bulunamaz. Bu belediyeler ile katılacakları il veya ilçe belediyeleri arasındaki meskûn sahadan meskûn sahaya olan uzaklık on kilometreden fazla olamaz. Katılım işlemi katılınacak belediye meclisinin olumlu kararı ile sonuçlanır." hükmü yer almıştır.

                5747 sayılı Yasanın Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasıyla, ekli 44 sayılı listede adları yazılı olan 862 belediyenin tüzel kişilikleri, ilk genel mahalli idareler seçiminden geçerli olmak üzere kaldırılarak köye dönüştürülmüştür.

                Anayasa Mahkemesinin 6.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 31.10.2008 gün ve E:2008/34, K:2008/153 sayılı kararında; 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun halen yürürlükte olan 8. maddesinde, bir belde veya köyün veya bunların bazı kısımlarının meskun sahasının, komşu bir beldenin meskun sahası ile birleşmesi veya bu sahalar arasındaki mesafenin 5.000 metrenin altına düşmesi ve buralarda oturan seçmenlerin yarısından bir fazlasının komşu beldeye katılmak için başvurması halinde, katılınacak belde sakinlerinin oylarına başvurulmaksızın, katılmak isteyen köy veya belde veya bunların kısımlarında başvuruya ilişkin oylama yapılacağı, oylama sonucunun olumlu olması halinde başvuruya ait evrakın, valilik tarafından katılınacak belediyeye gönderileceği, belediye meclisinin, evrakın gelişinden itibaren otuz gün içinde başvuru hakkındaki kararını vereceği, belediye meclisinin uygun görmesi halinde katılımın kesinleşeceğinin öngörüldüğü belirtilmiştir.

                Ayrıca söz konusu kararda, bu düzenleme ile bazı koşulların varlığına bağlı olarak, nüfusu 2.000’in altına düşen belediyelerin, birleşme ve katılmalar ile nüfuslarını bu sayının üzerine çıkarmalarına, böylece tüzel kişiliklerini korumalarına olanak sağlandığı, 5747 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce, birleşme veya katılma prosedürünü 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesine göre sonuçlandırarak nüfusunu 2.000’in üzerine çıkaran belediyelerin hukuk güvenliklerinin korunmasının gerekli olduğu belirtilmiştir.

                5393 sayılı Belediye Yasasının 11. maddesinde de, nüfusu 2.000'in altına düşen belediyelerin, Danıştay’ın görüşü alınarak, İçişleri Bakanlığı’nın önerisi üzerine müşterek kararname ile köye dönüştürüleceği hükmü yer almaktadır.

                Anılan kararda; hukuk devletinin sağladığı hukuk güvenliğinden yararlanarak ve yasaların kendilerine verdiği bir hakkı kullanarak, tüzel kişiliklerinin köye dönüştürülmesine esas alınan nüfus sayım sonuçlarının gerçeği yansıtmadığından bahisle, 5747 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla nüfuslarının 2.000’in üzerinde olduğunu ileri sürerek idari dava açan belediyelerin tüzel kişiliklerinin, açtıkları davaların sonucu beklenilmeden köye dönüştürülmesi ile Yasa’nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000’in üzerine çıkan belediyelerin tüzel kişiliklerinin köye dönüştürülmesinin Anayasa’da belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu; bu nedenle, geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının bu belediyeler yönünden iptali gerektiği gerekçesine yer verilmiştir.

                Yasa’ya ekli 44 sayılı listede gösterilen belediyelerden, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar ile Yasa’nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000’in üzerine çıkmış olanlar ve sınırları itibarıyla “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilmiş turizm bölge, alan ve merkezleri ve kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri” kapsamında kalanlar ile “Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca saptanan 2008 yılı turizm öncelikli yöreler“ listesinde yer alanların dışında kalan belediyelerin durumu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi kararında:

                Yasa koyucunun, Anayasa’da öngörülen koşullara uymak kaydıyla, kamu hizmetinin gereklerini, kamu yararını ve Anayasanın 67. maddesindeki koşullar çerçevesinde yapılan seçimlerle oluşan yöre halkının beş yılla sınırlı iradesini gözetmek koşuluyla, ölçek sorununu dikkate alarak, daha etkin ve verimli bir kamusal hizmet sağlamak amacıyla, bir belediyenin ya da köyün tüzel kişiliğini kaldırabileceği, belediyeyi köye, köyü belediyeye dönüştürebileceği, bu nedenle, nüfusu 2000’in altına düşen belediyelerin tüzelkişiliklerinin sona erdirilerek köye dönüştürülmelerinde, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nda yer alan yönteme istisna getirilerek, olağan prosedür yerine liste halinde sayma suretiyle doğrudan yasa çıkarma yolunun benimsenmesi yasa koyucunun takdir yetkisi içinde kaldığından, bu durumun Anayasa’nın 2. maddesine aykırı olmadığı, iptal isteminin anılan belediyeler bakımından bu yönden reddi gerektiği belirtilmiştir.

                Anayasa Mahkemesi kararının sonuç kısmında ise; 5747 sayılı Yasanın 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının 11., 17., 18., 19., 20., 21., 22., 23., 24., 25. ve 26. bentlerinin, 2. maddesinin (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkralarının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine, Geçici 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının; Yasa’ya ekli 44 sayılı listede gösterilen belediyelerden,

                1- Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar,

                2- Yasa’nın yürürlüğe girdiği 22.3.2008 tarihinden önce 5393 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca yapılan katılma işlemi ile nüfusu 2000’in üzerine çıkanlar,

                3- “Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile ilan edilmiş turizm bölge, alan ve merkezleri ve kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri” kapsamında kalanlar ile “Bayındırlık ve İskân Bakanlığı’nca saptanan 2008 yılı turizm öncelikli yöreler“ listesinde yer alanlar,

                yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, 44 sayılı listede kalan bölümün ise Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal isteminin reddine karar verilmiştir.

                Anayasa Mahkemesinin belirtilen kararında, adrese dayalı nüfus sayım sonuçlarının, ilgili belediyelere yazılı olarak bildirilmediği, Resmî Gazete’de yayımlanmadığı dikkate alındığında, ilgili belediyelerin, kendilerine ilişkin nüfus sonuçlarından, en geç 5747 sayılı Yasa’nın Resmî Gazete’de yayımlandığı 22.3.2008 tarihi itibarıyla haberdar olduklarının ve idari dava açma sürelerinin de bu tarih itibarıyla başlayacağının kabulü gerektiği belirtildiğinden, açılan iptal davalarında süre sorununun irdelenmesi gerekmektedir.

                Anayasa’nın 125. ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesine göre, menfaatleri ihlal edilenler, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri istemiyle idari dava açabilme hakkına sahiptirler.

                2577 sayılı idari Yargılama Usulü Yasasının 7. maddesinde ise, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay’da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde ise ilan tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı kurala bağlanmıştır.

                Anayasa Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi, 5747 sayılı Yasa ile Türkiye İstatistik Kurumu tarafından 31 Aralık 2007 itibarıyla gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayım sonuçları  esas  alınmak  suretiyle,  nüfusu  2.000’in  altına  düşen  belde  belediyelerinin  köye dönüştürülmesi amaçlanmış, ancak söz konusu sonuçlar ilgili belediyelere yazılı olarak bildirilmemiş ve Resmi Gazete’de yayımlanmamıştır.

                Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ve çağdaş demokratik rejimlerin temel ilkelerinden biri olan “hukuk devleti” ilkesinin önkoşullarından birisi de hukuk güvenliğidir. Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, kişilerin, hukuk düzeninin koruması altındaki haklarını elde etmeleri için gereken her türlü önlemin alınmasını ve bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar.

                Bu itibarla, idarî işlemler yasallık karinesinden yararlanır ve bu karine gereği, idarî işlemlerin yerindeliği ve hukuka uygun olduğu varsayılır. İdarî davalar, idarenin işlem ve eylemlerinin hukuka uygunluğunun yargısal yolla denetlenmesi, kamu hizmetlerinin hukuk kurallarına ve hizmetin gereklerine uygun biçimde yapılmasının sağlanması, kamu hizmetlerinin getirdiği yarar ve zararların bireyler üzerindeki etkilerinin adaletli bir şekilde dengelenmesi için vatandaşlara tanınmış bir haktır. İdarî dâvalar, idare hukukuyla birlikte hukukun üstünlüğü, Devletin hukuka bağlılığı ilkesinin sonucu olarak hukuk alanına girmiştir. İdarî yargıda “idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dâvalar” biçiminde tanımlanan iptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayarak hukuk devletini gerçekleştiren önemli yollardandır. İptal davası kolay işleyen ve karmaşık olmayan niteliğiyle yargısal bir denetim yolu olarak öngörülmüştür. İptal davaları ile idarî işlemlerin hukuk kurallarına uygunluğu incelenir ve aykırılığın saptanması durumunda ise işlem ortadan kaldırılır. Böylece, idarenin hukuk kurallarına uygun şekilde hareket etmesi sağlanarak hukuk düzeni korunur.

                2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının, Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinde; kanunların, şekil ve esas bakımlarından Anayasaya uygunluğunun Anayasa Mahkemesince denetleneceği belirtilerek, yasalara karşı açılacak davaların incelenme yeri gösterilmiş; 150. maddesinde ise, kanunların Anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla doğrudan doğruya iptal davası açma hakkına sahip olanlar sayılmış; 152. maddesinde de davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak normu Anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması halinde Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükümleri yer almıştır.

                Hukuk sistemimizde Anayasanın 150. maddesinde sayılanlar dışında ilgililere doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesinde iptal davası açma hakkı tanınmamıştır. Bu çerçevede, olağan prosedür yerine nüfusu 2000’in altına düşen belediyelerin tüzelkişiliklerinin sona erdirilerek köye dönüştürülmeleri, 5747 sayılı Yasaya ekli liste halinde sayma suretiyle yapıldığından ve yukarıda belirtilen Anayasal kurallar uyarınca ilgili belediyelerin yasaya karşı doğrudan dava açma  hakkı bulunmadığından, bu belediyelerin ancak Yasanın uygulanmasına ilişkin   idari   işlemlere   karşı   iptal   davası  açılabilecekleri  de  kuşkusuzdur.  Açılacak   iptal

davalarında ise, süre sorununun yukarıda metni yer alan 2577 sayılı Yasa hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

                Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararındaki iptal hükmü gerekçesiyle yeni bir hukuki durum ortaya çıktığından, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının Resmi Gazetede yayımı tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde açılacak davaları da süresinde kabul etmek, Anayasada belirtilen hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir.

                Yasa Koyucu tarafından, nüfusu 2000’in altına düşen belediyelerin tüzelkişilikleri sona erdirilerek köye dönüştürülmelerinde, 5393 sayılı Yasada yer alan yönteme istisna getirilerek, olağan prosedür yerine liste halinde sayma suretiyle doğrudan yasa çıkarma yolu benimsenmiştir.

                Bu itibarla, Türkiye İstatistik Kurumunca gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçları, Resmi Gazetede yayımlanmadığı ve ilgili belediyelere tebliğ edilerek sonuçlara itiraz veya iptal davası açma imkanı tanınmadığına ve yasanın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine doğrudan başvuru hakkı da olmadığına göre, davacı belediye tarafından nüfus sayımı sonuçlarının gerçeği yansıtmadığından bahisle, 5747 sayılı Yasanın uygulanmasına ilişkin Genelgenin iptali istemiyle açılan bu davanın da Anayasa Mahkemesi kararında belirtilen adrese dayalı nüfus sayımı sonucuna karşı açılan davalar kapsamında olduğunun kabulü zorunludur.

                Bu durumda, Anayasa Mahkemesi kararında, Genelgenin dayanağı 5747 sayılı Yasa’nın geçici 1. maddenin (1) numaralı fıkrasının, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından gerçekleştirilen adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açanlar yönünden iptaline karar verildiğinden, dava açan belediyelerin tüzel kişiliklerinin devam ettiği tartışmasızdır.

                Açıklanan nedenlerle, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin 01.05.2008 gün ve 2008/34 sayılı Genelgenin davacı Belediyeye hasren iptaline, 105,00 -YTL yargılama giderinin ve karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 500,00 - YTL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan 40,50 YTL posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine 19.12.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.  



Not:

Kapanacak Belediyelere Müjde !

Adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açmayanlar da 60 gün içinde dava açabilecek. Çünkü Danıştay'a kararına göre;

"Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararındaki iptal hükmü gerekçesiyle yeni bir hukuki durum ortaya çıktığından, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının Resmi Gazetede yayımı tarihinden itibaren 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasında belirtilen esas ve usuller çerçevesinde açılacak davaları da süresinde kabul etmek, Anayasada belirtilen hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir."

Bu duruma göre Anayasa Mahkemesi kararı 6.12.2008 tarihinde yayımlandığından, bu tarihten sonra 60 gün içinde kapatılacak belediyelerin Adrese dayalı nüfus sayımı sonuçlarına yasal süresi içinde iptal davası açması halinde kapatılmayacaklar.

Gözler ve dikkatler, Yüksek Seçim Kurulunda.

 

Tarih: 20.12.2008 Saat: 23:42 Gönderen: imarhukukcusu

 
İlgili Bağlantılar
· Daha fazla imar
· Haber gönderen imarhukukcusu


En çok okunan haber: imar:
İdari Yargı Davaları (İdari yargı alanında en son çıkacak olan en güncel içtihat

Haber Puanlama
Ortalama Puan: 1
Toplam Oy: 1


Lütfen bu haberi puanlamak için bir saniyenizi ayırın:

Mükemmel
Çok İyi
İyi
İdare Eder
Kötü

Seçenekler

 Yazdırılabilir Sayfa Yazdırılabilir Sayfa

İlgili Konular

imar