T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2008/6857
Karar No : 2010/2145
Özeti :
Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanlarının karşılığı
olarak tapuda ana parsel maliki adına kayıtlı olarak kalmış bulunan hisselerin
tapu sicilinden bedelsiz olarak terkini gerektiğinden halen ana parsel maliki
üzerinde görülen veya satışlar sonucu üçüncü kişiler üzerinde bulunan bu gibi
paylar karşılığı olarak ana parsel malikine veya bu hisseleri satın alan
kişilere parselasyon sonucunda tahsis yapma olanağı bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan
: …
Vekili : Av. …
Karşı Taraf
: Konak Belediye Başkanlığı
Vekili
: Av. …
İstemin Özeti
: İzmir 4. İdare Mahkemesinin 22.02.2008 günlü, E:2007/1003, K:2008/245 sayılı
kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti
: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, usul ve
kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi
: Özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu fiilen oluşan
yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil alan gibi umumi hizmetlere ayrılan
yerler ile bunlara ilişkin payların tapudan bedelsiz olarak terkini
gerekmektedir. Çünkü, özel parselasyonla belirlenmiş olan bu gibi umumi hizmet
alanlarının bedelleri, bu yerdeki payları satın alan kişilerin ödedikleri
bedellere yansımış olmaktadır.
Bu nedenle, özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet
alanlarının karşılığı olarak tapuda ana parsel maliki adına kayıtlı olarak
kalmış bulunan hisselerin tapu sicilinden bedelsiz olarak terkini gerektiğinden
halen ana parsel maliki üzerinde görülen veya satışlar sonucu 3.kişiler üzerinde
bulunan bu gibi paylar karşılığı olarak ana parsel malikine veya bu hisseleri
satın alan kişilere parselasyon sonucunda tahsis yapma olanağı bulunmadığından
,anılan husus gözönünde bulundurulmaksızın verilen İdare Mahkemesi kararının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Handan Yağuş'un Düşüncesi
: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek
bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu
maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme
kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, İzmir, Konak İlçesi, Bozyaka Mahallesi, Kavaklıpınar Mevkii, …
pafta, … ada, … sayılı parselin bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanunun
18.maddesi ile 2981 sayılı Yasa'nın ek.1.maddesi uyarınca parselasyon
yapılmasına ilişkin 07.12.2006 günlü, 2930 sayılı belediye encümeni kararının
iptali istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince, özel parselasyon sonucunda hisseli
olarak arazilerin satılmasından sonra, yola isabet eden ve taşınmaz sahibi
üzerinde kalan hisselerin bedelsiz olarak yola terk edilmesinin esas olduğu,
ancak bu terklerin bedelsiz olarak yapılabilmesi için yola isabet eden
hisselerin, kök gayrimenkul sahibi üzerinde bırakılmasının gerektiği, bakılan
davada, uygulama sahası içinde bulunan 25,522 m² 'lik taşınmazın tamamının kök
gayrimenkul sahibince davacı ve diğer hisse sahiplerine satıldığı, bu satış
sırasında gayrimenkul sahibinin yola isabet eden yerlerin terkini konusunda
noterde verdiği taahhütnameden bir gün sonra vazgeçerek, yola isabet eden
hisselerini de başka şahıslara sattığı, böylece üzerinde yola isabet eden ve
bedelsiz terki gereken hissesinin bulunmadığı, uyuşmazlığın da yapılan uygulama
sonucunda yola isabet eden hisselerin bedelsiz olarak terk edilmek yerine
üzerinde evi olan kişilerin evlerinin olduğu parsellerden hisse verilmesinden
kaynaklandığı, olayda ana gayrimenkul üzerinde davacı gibi evi bulunanlar ile
evi bulunmayanlar arasında hukuki anlamda bir farklılık ve eşitsizlik
yaratılmamış olduğu, nitekim davalı idarece ana gayrimenkulden hisse satın
alanların tümünden aynı oranda düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra, kalan
hisselerin bulunduğu parsellerden hisse verilmek suretiyle dağıtım yapıldığı,
her ne kadar, davacı kök gayrimenkul sahibinin hisselerini muvazaalı bir şekilde
devrettiğini iddia etmiş ise de, muvazaalı satış işleminin var olup olmadığı
hususunun adli yargıda usulsüz satış ve tescil iddiasıyla açılacak tapu iptal
davasında incelenebilecek bir husus olduğu, böyle bir davanın da açılmadığı
anlaşıldığından, davacının bu iddiasının işlemi sakatlar nitelikte görülmediği,
bu durumda, özel parselasyon işlemleri sırasında kök maliklerce rızai olarak
yola terki taahhüt edilen taşınmazların, verilen taahhütten vazgeçilerek
satılması sonucu ortaya çıkan ve tek başına 18.madde uygulaması ile
giderilemeyen fiili durumdan dolayı, alandaki yapılaşmanın da büyük ölçüde
tamamlanmış olduğu gözetilerek 2981 sayılı Yasanın Ek-1 madde hükmü çerçevesinde
taşınmaz sahiplerine bulundukları yerden hisse verilmek suretiyle tesis edilen
dava konusu uygulama işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinde; imar hududu içinde
bulunan binalı veya binasız arza ve arazilerin malikleri veya diğer hak
sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile yol fazlaları ile kamu
kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye bunları yeniden
imar planına uygun ada ve parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat
mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil
işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu hükmüne yer verilmiştir.
2981 sayılı İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak
Bazı İşlemler ve 6785 sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanuna 3290 sayılı Yasanın 15.maddesiyle eklenen Ek 1. maddesinde "imar
planı olan yerlerde 09.05.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi
gereğince arza ve arazi düzenlemelerinde, binalı veya binasız arsa ve arazilere
bu kanundan önce özel parselasyona dayalı veya hisse karşılığı satın alınan
yerler dikkate alınarak müstakil, hisseli parseller veya üzerinde yapılacak
binaların daire miktarları gözönünde bulundurularak kat mülkiyeti esasına göre
arsa paylarının sahipleri adlarına re'sen tescil ettirmeye valilik veya
belediyeler yetkilidir." hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, kadastral … ada, … sayılı parselin 25.522
m² olduğu, davacının ana parsel malikinden özel parselasyon planına göre hisse
satın aldığı, ayrıca ana parsel malikinin özel parselasyon planındaki yol
payları olan 4796/28.667 hissesinin tamamını yola terk edeceğine ilişkin İzmir
2.Noterliğinin 19.03.1985 günlü, 16623 yevmiye nolu taahhütnamesinden vazgeçerek
yol paylarını 3.kişilere sattığı, davacı tarafından; tapuda terkini gereken yol
paylarının ana parsel maliki üzerinde kalarak 3.kişilere satışı nedeniyle
düzenleme sırasında bu kısımların düzenleme ortaklık payı hesabında
değerlendirilmediği, dolayısıyla daha fazla düzenleme ortaklık payı alınarak yol
paylarını satın alan kişilere de parselasyon sonucunda yer tahsis edildiği
iddialarıyla bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan, davalı idarece özel parselasyon sırasında ana parsel
malikinin yol paylarını tapuda terkin etmeyerek üzerinde bıraktığı, satış
işlemleri sonucu da anılan yol paylarının 3.kişilere geçtiği kabul edilmiş
bulunmaktadır.
Özel parselasyon planında görülen veya hisseli satışlar sonucu
fiilen oluşan yol, meydan, otopark, çocuk bahçesi, yeşil alan gibi umumi
hizmetlere ayrılan yerler ile bunlara ilişkin payların tapudan bedelsiz olarak
terkini gerekmektedir. Çünkü, özel parselasyonla belirlenmiş olan bu gibi umumi
hizmet alanlarının bedelleri, bu yerdeki payları satın alan kişilerin ödedikleri
bedellere yansımış olmaktadır.
Bu nedenle, özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet
alanlarının karşılığı olarak tapuda ana parsel maliki adına kayıtlı olarak
kalmış bulunan hisselerin tapu sicilinden bedelsiz olarak terkini gerektiğinden
halen ana parsel maliki üzerinde görülen veya satışlar sonucu 3.kişiler üzerinde
bulunan bu gibi paylar karşılığı olarak ana parsel malikine veya bu hisseleri
satın alan kişilere parselasyon sonucunda tahsis yapma olanağı bulunmamaktadır.
Olayda, yol paylarının tapuda terkin edilmesi gerektiği hususunda
tartışma bulunmadığından yol paylarının ana parsel maliki veya satış suretiyle
3.kişiler üzerinde bulunuyor olması (malikin kim olduğu) önem arz etmemektedir.
Bu itibarla, İdare Mahkemesinin yol paylarının ana parsel maliki
üzerinde bulunuyor olması halinde ancak bedelsiz olarak tapuda terkin edileceği
yolundaki gerekçesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Ayrıca, özel parselasyon planının dikkate alındığını belirten davalı
idarece 3.kişiler üzerinde bulunan yol payları nedeniyle parsel maliklerinin
muvafakatının gerektiği savunulmuş ise de, yukarıda yer alan açıklamalar
ışığında bu payların tapuda terkini zorunluluk arzettiğinden muvafakat
aranmayacağı da açıktır.
Bu durumda, anılan husus gözönünde bulundurulmaksızın tesis edilen
dava konusu işlemde dağıtım ilke ve esaslarına uyarlık bulunmadığından aksi
yöndeki İdare Mahkemesi kararında yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 22.02.2008 günlü,
E:2007/1003, K:2008/245 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 05.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.