imar: Kıyı kenar çizgisi açısından kazanılmış hak, kısmi yapılaşma. |
|
|
Davacının
taşınmazı mevzi değil uygulama imar planı kapsamında kaldığından dolayı, "kısmi
yapılaşma" değerlendirmesinin sadece parselin yer aldığı imar adası kapsamında
değil, sahil şeridindeki tüm imar adaları bazında yapılması gerektiği hk.
Danıştay
Altıncı Dairesinin 23.2.2005 gün ve E:2004/7361, K:2005/1115 sayılı kararı.
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar
Tarihi
ALTINCI
DAİRE
2005
1115
2004
7361
23/02/2005
KARAR METNİ
Davacının
taşınmazı mevzi değil uygulama imar planı kapsamında kaldığından dolayı, "kısmi
yapılaşma" değerlendirmesinin sadece parselin yer aldığı imar adası kapsamında
değil, sahil şeridindeki tüm imar adaları bazında yapılması gerektiği hk.
Danıştay Altıncı Dairesinin 23.2.2005 gün ve E:2004/7361, K:2005/1115 sayılı
kararı.
Kararın Düzeltilmesini İsteyen: ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Bulancak Belediye Başkanlığı - GİRESUN
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti : Danıştay Altıncı Dairesince verilen 24.3.2004 günlü, K:2004/1793
sayılı kararın; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54.maddesi uyarınca
düzeltilmesi istemidir.
Savunmanın Özeti:Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi ?ule Tataroğlu'nun Düşüncesi: Davalı idarece yapılan
tespite göre uygulama imar planının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde
yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında yapılaşmanın
gerçekleşmiş olması karşısında dava konusu taşınmaz açısından Yasa ve
Yönetmelikte öngörülen kısmi yapılaşma gerçekleştiğinden
Kıyı
Kanunu ve Yönetmeliği'ne uygun olan inşaat ruhsatının iptaline ilişkin işlemde
hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle kararın düzeltilmesi isteminin kabulü ile davanın reddi yolundaki
idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sefer Yıldırım'ın Düşüncesi: Kararın düzeltilmesi dilekçesinde
ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü
maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Yasasının 54.maddesinin 1.fıkrasının (c) bendine göre karar
düzeltme istemi yerinde görüldüğünden dairemizin 24.3.2004 günlü,
E:2002/4656,K:2004/1793 sayılı kararı kaldırılarak işin gereği görüşüldü:
Dava, Bulancak İlçesi, İsmetpaşa (Uçarlı) Mahallesi, ? ada, ? parsel sayılı
taşınmaz için davacıya verilen 5.6.2001 günlü, 1/47 sayılı inşaat ruhsatının
iptaline ilişkin 6.9.2001 günlü, ? sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış;
İdare Mahkemesince, inşaat ruhsatına konu taşınmazın 1985 tarihli imar planında
yeşil alanda kaldığı, 26.2.1986 günlü, 23 sayılı belediye meclisi kararı ile
yapılan değişiklik ile taşınmazın turizm amaçlı alana dönüştürülerek blok nizam
3 katlı yapılaşma hakkı tanındığı, 4.8.2000 günlü, 15 sayılı belediye meclisi
kararı ile kat adedinin 5'e çıkarıldığı, dava konusu inşaat ruhsatının 11.1.2001
günlü, 4 sayılı imar durumu belgesi uyarınca blok nizamı, 5 katlı yapılaşma için
verildiğinin görüldüğü, onaylı
kıyı
kenar
çizgisi
ile parsel mülkiyet sınırının çakıştığı, sahil şeridinin 3621 sayılı Yasanın
geçici maddesi uyarınca bu Yasaya uygun olarak imar planı revizyonunun
yapılmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz
edilmiştir.
2709 sayılı T.C. Anayasasının 43.maddesinde: "Kıyılar, Devletin hüküm ve
tasarrufu altındadır. Deniz,göl,akarsu kıyılarıyla,deniz ve göllerin kıyılarını
çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı
gözetilir.Kıyılarla sahil şeritlerinin kullanış amaçlarına göre derinliği ve
kişilerin bu yerlerden yararlanma imkan ve şartları kanunla düzenlenir." hükmü
yer almıştır. Anılan Anayasa hükmünde kıyılardan yararlanmak için
kıyı
alanının belirlenmesi yeterli görülmemiş,kıyıların kara yönünde devamı olan ve
onu çevreleyen sahil şeridinden yararlanmada bazı kurallara yer verilmiştir.Buna
göre kamu yararının gözetilmesi ve bu alanların kullanılış amaçlarına göre
derinliği ile kişilerin bu yerlerden yararlanma olanak ve koşullarının yasayla
düzenlenmesi öngörülmüştür.
3621 sayılı Kıyı
Kanununun 4.maddesinde; Sahil şeridi:
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki
alan olarak tanımlanmış, anılan Yasa uyarınca çıkarılan
Kıyı
Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4.maddesinde sahil şeridi
tanımlanırken sahil şeridinin birinci bölümünün,sadece açık alanlar olarak
düzenlenen yeşil alan, çocuk bahçesi, gezinti alanları, dinlenme ve Yönetmelikte
tanımlanan rekreaktif alanlardan ve yaya yollarından oluşan,
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren, kara yönünde yatay olarak 50 metre genişliğinde belirlenen
alan olduğu, ikinci bölümünün, sahil şeridinin birinci bölümünden sonra kara
yönünde yatay olarak en az 50 metre genişliğinde olmak üzere belirlenen ve
üzerinde sadece Kanunun 8. maddesinde ve bu Yönetmelikte tanımlanan toplumun
yararlanmasına açık günübirlik turizm yapı ve tesisleri, taşıt yolları,açık
otoparklar ve arıtma tesislerinin yer aldığı bölüm olduğu belirlenmiştir.
3621 sayılı Yasanın geçici maddesiyle, "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve kısmen veya tamamen yapılaşmış
1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil şeritleri ile ilgili hükümlerinin
geçerli olduğu." hükme bağlanmıştır.
Kıyı
Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinde yer alan ;kısmi
yapılaşma tanımı 30.3.1994 tarih ve 21890 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan
Yönetmelikle değiştirilerek, kısmi yapılaşma; "Belediye ve mücavir alan
sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992 tarihinden önce belirli bir kullanım
amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000 ölçekli mevzi imar planlarının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar
adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun
olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az su basman seviyesinde
inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan
toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam alanın
yüzde ellisinden fazla olması durumudur" biçiminde belirlenmiş, aynı Yönetmelik
değişikliği ile "Kentsel ve kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını
kapsamak yerleşmenin mevcut ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım
ve fonsiyonları içermek üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce
onaylanmış uygulama imar planlarının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde
yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki
tanıma uygun yapılaşma olması durumudur. Aksi halde (a) bendi hükmü geçerlidir."
hükmüne, Sahil ?eridinin belirlenmesine ilişkin 16.maddesinin 1.fıkrasının (b)
bendinde de, "11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar planı
bulunan kentsel ve kırsal yerleşmelerde, turizm merkez ve alanlarındaki turizm
amaçlı alanlar ile turizm merkez ve alanlarındaki kentsel ve kırsal
yerleşmelerde kısmen veya tamamen yapılaşma varsa, onaylı imar planındaki sahil
şeridi geçerlidir..." hükmüne yer verilmiştir.
Sözü edilen Yasa ve Yönetmelik hükümleri karşısında, sahil şeridinde yer alan
binaların korunabilmesi için 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama
imar planlarının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik band içerisinde kalan kesimde yer
alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında yapılaşmanın
gerçekleşmiş olması gerekmektedir.
Yönetmelik maddelerinde yer alan düzenlemelerle ile daha önce kanunla
belirlenmiş hakların korunması ve kişilerin mağdur edilmemeleri amaçlanmıştır.
Ancak imar hukukunda müktesep hak olarak belli bir ölçütün
Kıyı
Kanunun amacına uygun olarak belirlenmesi zorunludur. Bu nedenle yönetmelikte
mevzi imar planlarının olduğu yerlerle imar adası bazında uygulama imar planları
olan yerlerde tüm imar adaları bazında değerlendirme yapılmış ve mevzi imar
planlarının olduğu yerlerde yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya
kullanılan toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya
toplam alanın yüzde ellisinden fazla olması durumu, uygulama imar planları olan
yerlerde tüm imar adaları bazında toplam parsel sayısının veya toplam alanın
yüzde ellisinden fazla olması kişilere korunacak haklar sağlayan ölçüt olarak
alınmıştır.
Yönetmelikteki kısmi yapılaşma tanımı ve bu tanım uyarınca yapılacak
uygulamalara açıklık getirilen hükümlerle daha önce Kanunla verilen hakların
korunması ve vatandaşların mağdur edilmemeleri amaçlanmış, kısmi yapılaşmada
belli bir yoğunluğu zaten aşmış imar adalarında henüz yapılaşmamış parsellere
yapılaşma olanağı sağlanarak eşitlik ilkesinin bozulmamasına çalışılmıştır.
Bunun dışında doluluk oranı belirlenen miktarı sağlayamayan imar adalarında
yoğunluğu arttırıcı bir uygulamaya gidilmesinin Kanunun gerekçesine ve amacına
aykırı olacağı açıktır.
Olayda,dava konusu taşınmaz 1985 onay tarihli planda yeşil alanda kalmakta iken
26.2.1986 gününde yapılan plan değişikliği ile Blok nizamda 3 katlı Turizm
Alanına alınmış, 4.8.2000 günlü, 15 sayılı belediye meclisi kararı ile onaylanan
imar planı değişikliği ile söz konusu inşaatın bulunduğu imar adasında kat adedi
5'e çıkarılmış, davacıya imar planına uygun olarak hazırlananan imar durumu
belgesi ve inşaat ruhsatı verilmiş, adı geçen tarafından inşaata başlanmış,
Giresun Valiliği tarafından, inşaatın bulunduğu alanın yürürlükteki imar ve
kıyı
mevzuatına aykırı olarak planlandığı ve yapı ruhsatı verildiğinden bahisle
yeniden imar planı değişikliği yapılarak usulsüz verilen ruhsatların iptalinin
istenilmesi üzerine Belediye Başkanlığı tarafından davacıya verilen inşaat
ruhsatının iptaline karar verilmiştir.
Dosyadaki belgeler arasında yer alan Belediye Başkanlığının 24.5.2002 günlü
yazısında: Yönetmeliğin 4. maddesinin "Kısmi Yapılaşma" tanımının (b) fıkrasına
göre, 11 Temmuz 1992'den önce onaylanmış uygulama imar planlarının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 m'lik band içerisinde kalan kesiminde yer
alan imar adalarının tamamında yapılan tesbite göre yapılaşma oranının %50'yi
geçtiği belirtilmektedir.
İdare mahkemesince, dava konusu parselin yer aldığı imar adası bazında kısmi
yapılaşma gerçekleşmediğinden müktesep hak bulunmadığı sonucuna ulaşılmış ise
de; taşınmazın mevzi değil, uygulama imar planı kapsamında kalması, davalı
idarece yapılan tespite göre uygulama imar planının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik band içerisinde kalan kesiminde
yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında yapılaşmanın
gerçekleşmiş olması karşısında dava konusu taşınmaz açısından Yasa ve
Yönetmelikte öngörülen kısmi yapılaşmanın gerçekleştiğinin kabulü gerekir.
Bu durumda davanın reddi yolundaki idare mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Ordu İdare Mahkemesinin 19.6.2002 günlü, E:2001/801,
K:2002/428 sayılı kararının BOZULMASINA, 10.120.000.-lira karar harcı ile
fazladan yatırılan 7.530.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine
dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 23.2.2005 gününde oyçokluğuyla karar
verildi.
K A R ? I OY
3621 sayılı Yasanın 3830 sayılı Kanunla eklenen geçici maddesinde, "Bu Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihten önce mevzuat hükümlerine uygun olarak onanmış ve
kısmen veya tamamen yapılaşmış 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarının sahil
şeritleri ile ilgili hükümleri geçerlidir..." hükmü getirilmiş,
Kıyı
Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesinin (a) bendinde;"Kısmi
Yapılaşma; belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında; 11 Temmuz 1992
tarihinden önce belirli bir kullanım amacına dayalı olarak onaylanmış 1/1000
ölçekli mevzi imar planlarının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik kesim içerisindeki imar
adalarında; üzerinde yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan plan ve mevzuata uygun
olarak tamamlanmış yapılar ile ruhsat alınarak en az su basman seviyesinde
inşaatı tamamlanmış yapıların bulunduğu parsellerin sayısının veya kullanılan
toplam taban alanının imar adasındaki toplam parsel sayısının veya toplam alanın
yüzde ellisinden fazla olması durumudur" hükmü ile (b) bendinde "Kentsel ve
kırsal yerleşmelerde; meskun ve gelişme alanlarını kapsamak yerleşmenin mevcut
ve projeksiyon nüfusuna dayalı gerekli tüm kullanım ve fonsiyonları içermek
üzere hazırlanmış ve 11 Temmuz 1992 tarihinden önce onaylanmış uygulama imar
planlarının
kıyı
kenar
çizgisinden itibaren kara yönünde 100 metrelik bandı içerisinde kalan kesiminde
yer alan imar adalarının sayısının yüzde ellisinden fazlasında, (a) bendindeki
tanıma uygun yapılaşma olması durumudur..." hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Yönetmeliğin 16.maddesinin (c) fıkrasının 4. bendinde de, "Sahil şeridinde
11 Temmuz 1992 tarihinden önce yürürlükteki plan ve/veya mevzuata uygun olarak
yapılmış veya inşaat ruhsatı alınarak en az su basman seviyesine kadar inşaatı
tamamlanmış yapılardaki müktesep haklar saklıdır" hükmü getirilmiştir.
Yönetmelikteki uygulama imar planı bulunan alanlardaki sahil şeridinin; kısmen
ve tamamen yapılaşmış imar adaları ve kısmi yapılaşmanın oluşmadığı boş imar
adaları olmak üzere ikiye ayırarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda
anılan 11.7.1992 günlü 21281 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
ve 3621 sayılı
Kıyı
Kanununa bir geçici madde getiren 3830 sayılı Kanunla belirlenen sahil şeridi
içinde kalan ve daha önce yürürlükte olan plan ve mevzuata uygun olarak yapılmış
veya ruhsat alınarak 11.7.1992 gününde en az su basman seviyesine gelmiş
yapıların kazanılmış hakları bulunmaktadır. En az su basman seviyesinde
yapıların bulunduğu imar adalarında bu seviyedeki yapılar için onaylı plana göre
uygulamaya devam edilmesi, tüm imar adalarındaki parsel sayısına göre % 50 den
az veya hiç yapılaşma olmayan alanlarda ise plan revizyonu yapılması ve Yasanın
öngördüğü sahil şeridi belirlenerek uygulamaya geçilmesi gerekmektedir.
Dava konusu parselde 3830 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 11.7.1992 tarihinden
önce yürürlükte olan plan ve mevzuat hükümlerine göre alınmış inşaat ruhsatına
göre subasman seviyesine gelmiş bir inşaat olmaması nedeniyle kısmi yapılaşma
tanımına girmemekte ve müktesep hakkı bulunmamaktadır.
Bu durumda karar düzeltme isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda
belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.
(DAN-DER; SAYI: 111)
|
|
|
|
| |
|
Ortalama Puan: 0 Toplam Oy: 0
|
|
|
|