İMAR UYGULAMALARINDA
AYNI YERDEN PARSEL VERİLMESİ SORUNU
Cafer ERGEN
Giriş
3194 sayılı İmar Kanunu’nun “Arazi
ve Arsa Düzenlemesi” başlığını taşıyan 18. maddesinin 1. fıkrasında, belediye ve
mücavir alanın imar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri
malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile,
yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle
birleştirmeye, bunları yeniden imar plânına uygun ada veya parsellere ayırmaya
müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya
ve re’sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyelerin yetkili olduğu kurala
bağlanmıştır. 3194 sayılı Kanunun 19. maddesiyle de, parselasyon plânlarının
hazırlanması ve tesciline ilişkin hususlar belirtilmiştir.
Diğer taraftan, 2 Kasım 1985 günlü
ve 18916 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İmar Kanununun 18. maddesi
uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında
Yönetmelik ile de anılan maddenin uygulanmasına yönelik ayrıntılı düzenleme
yapılmıştır.
Anılan Yasa ve Yönetmelik
hükümlerinin değerlendirilmesinden; parselasyon işlemiyle amaçlananın binalı ve
binasız arazi ve arsaların plân ve mevzuata uygun şekilde imar adasının tüm
biçim ve boyutu, yapı düzeni, inşaat yaklaşma sınırı ve bahçe mesafeleri, yapı
yüksekliği ve derinliği, yerleşme yoğunluğu, taban alanı ve kat alanı katsayısı,
arazinin kullanma şekli, mülk sınırları, mevcut yapıların durumu göz önüne
alınmak suretiyle üzerinde yapı yapmaya veya tespit edilmiş olan diğer kullanma
şekillerine uygun duruma getirilmesi, maliklerin düzenlemeden sonra sahip
olması gereken parsel yüzölçümlerinin belirlenmesi, oluşacak imar parsellerinin
mümkün olduğu kadar aynı yerdeki eski parsel sahibine tahsisi, plân ve mevzuata
göre korunabilecek yapıların tam ve şüyusuz bir parsele rastlatılması, bunların
uygulanmasında veya mal sahibine tahsis edilen miktarın bir imar parselinden
küçük olması veya diğer teknik hukuki nedenlerle bağımsız parsel verilememesi
halinde bu parsellerin yerine mümkün olduğu kadar aynı şart ve değerle şüyulu
parsel verilmesi olduğu açıktır.
İmar Uygulaması
Çeşitleri
1.
3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi
uyarınca yapılan imar uygulaması,
2. 2981 sayılı Yasanın
10/c maddesi uyarınca yapılan ıslah imar uygulamaları,
3. 2981 sayılı Yasaya
3290 sayılı Yasa ile getirilen ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine
eklenen Ek Madde 1 uygulaması ve
4. 2981 sayılı Yasanın
10/b maddesi uygulamasıdır.
İmar Uygulaması
Tanımları
Genel olarak “arsa ve arazi
düzenlemesi”, arsa ve arazi parçalarının, tarım alanlarında verimi artırmak;
imar alanlarında ise, imara uygun ada ve inşaata elverişli parsel oluşumunu
sağlamak amacıyla yeniden ifraz XE “İfraz" edilmek üzere birleştirilmesidir.
Arazi ve arsa düzenlemesini XE
“Arazi ve Arsa Düzenlemesi" hamur kuralı, parselasyon, XE “Parselasyon"
şuyulandırma, imar uygulaması XE “İmar Uygulaması" gibi terimlerle ifade
edildiğini görülmektedir.
1- 18. Madde
Uygulaması:
3194 sayılı İmar Kanunu’na göre
arazi ve arsa düzenlemesi XE “Arazi ve Arsa Düzenlemesi" ise, belediye ve
mücavir alan XE “Mücavir Alan" sınırları içinde belediyece, bu sınırlar dışında
ise valiliklerce, imar hududu XE “İmar hududu" (plânı) içinde bulunan binalı
veya binasız arsa ve arazilerin malikleri veya diğer hak sahiplerinin
muvafakatı aranmaksızın birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına
veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirilmesi, bunları yeniden imar
plânına uygun ada ve parsellere ayrılması, müstakil, hisseli veya kat
mülkiyeti XE “Kat Mülkiyeti" esaslarına göre hak sahiplerine dağıtılması ve
re’sen tescil işlemlerinin yapılmasıdır.
2- 10/c Uygulaması:
2981/3290 sayılı Kanuna göre arazi
ve arsa düzenlemesi XE “Arazi ve Arsa Düzenlemesi" ise, belediye ve mücavir
alan XE “Mücavir Alan" sınırları içinde belediyece, bu sınırlar dışında ise
valiliklerce veya bu idarelerin talebi halinde kadastro müdürlüklerince, imar
mevzuatına aykırı bina XE “Bina" yapılmış, hisseli arsa ve araziler veya özel
parselasyona XE "özel parselasyon" dayalı arazilerde, imar adası XE “İmar
Adası" veya parseli olabilecek büyüklükteki alanlarda, binalı veya binasız arsa
ve arazileri birbirleri ile, yol fazlalarıyla veya devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerle birleştirilmesi, bunların yeniden ada ve parsellere
ayrılması, yapıların yeniden doğan imar ada veya parsel içinde kalanları yapı XE
“Yapı" sahiplerine, yapı olmayanları diğer hisse sahiplerine müstakil veya
hisseli veya kat mülkiyeti XE “Kat Mülkiyeti" esasların göre verilmesi, bunlar
adına tescil ettirilmesi ve tescil işlemi dışında kalanların hisselerini 2942
sayılı Kamulaştırma Kanunu’na göre tespit edilecek bedeli peşin ödenmek veya
parsel sahipleri aleyhine kanuni ipotek XE “İpotek" tesis edilerek, tapu
sicilinden terkin ettirilmesi gibi işlemlerinin tamamıdır.
3- Ek Madde 1
Uygulaması:
3290 sayılı Yasa ile 3194 sayılı
İmar Kanunu’na eklenen Ek Madde 1’ XE "Ek Madde 1" e göre imar uygulaması XE
“İmar Uygulaması" ise, belediye ve mücavir alan XE “Mücavir Alan" sınırları
içinde belediyece, bu sınırlar dışında ise valiliklerce, imar plânı olan
yerlerde, 9.8.1985 tarih ve 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi gereğince
arsa ve arazi düzenlemelerinde, binalı ve binasız arsa ve arazilere bu Kanundan
önce özel parselasyona XE "özel parselasyon" dayalı veya hisse karşılığı satın
alınan yerler dikkate alınarak müstakil, hisseli parselle XE "hisseli parsel"
ri veya üzerinde yapılacak binaların daire miktarları göz önünde bulundurularak
kat mülkiyeti XE “Kat Mülkiyeti" esasına göre arsa paylarını sahipleri
adlarına re’sen tescil ettirilmesi işlemleridir.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18
inci maddesinin birinci fıkrası ile 2981 sayılı Yasanın Ek-1 maddesinin
birlekte incelenmesinden; 2981 sayılı Yasanın Ek-1 inci maddesiyle 3194 sayılı
Yasanın 18 inci maddesi uyarınca yapılacak parselasyon işlemlerini tamamlayıcı
nitelikte uygulama yapılmasına olanak sağlandığı, bu maddenin amacının 3194
sayılı Yasa uyarınca yapılan parselasyon işlemlerinin uygulanmasında problemlere
neden olan özel parselasyona dayalı olarak veya hisse karşılığı satın alınan
yerlere bir çözüm getirmek olduğu, 2981 sayılı Yasanın Ek-1 inci maddesinin 3194
sayılı Yasanın 18 inci maddesinden farklı olarak özel parselasyona dayalı satın
alınan yerlerin müstakil tahsis edilmesi olanağını sağladığı, anılan maddenin
uygulanabilmesi için düzenlemenin ıslah imar planına dayanmasının gerekmediği
sonucuna varılmaktadır.
Aynı Yerden İmar
Parseli XE "İmar Parseli" Tahsisini Engelleyen Hususlar
2 Kasım 1985 günlü ve
18916 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İmar Kanununun 12. maddesi
uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında
Yönetmelik ile de anılan maddenin uygulanmasına yönelik ayrıntılı düzenleme
yapılmış olup, bu Yönetmeliğin 10/3 maddesinde “düzenleme ile oluşacak
parsellerin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki parsele tahsisi
sağlanır”, hükmüne yer verilmiştir.
İmar Kanununun 18.
Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi XE "Arazi ve Arsa
Düzenlemesi" ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinde,
düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya
yakınındaki eski parsellere tahsisinin sağlanacağı ana kural olarak
belirtilmiştir. Ancak bu kural her zaman uygulanacak bir kural değildir. Bunun
için koşulların uygun olması gerekir. Eğer koşullar uygun değilse bu kural
uygulanamaz ve artık başka yerden parsel verme durumu söz konusu olur. Aynı
maddenin (b) bendinde ise plân ve mevzuata göre korunması mümkün olan yapıların
tam ve hissesiz bir imar parseline XE “İmar Parseli" intibak ettirilmesinin
sağlanacağı kuralına yer verilmiştir.
Yine, 2981/3290 sayılı Yasanın 10/c maddesinde,
parselasyonun dağıtım aşamasında, yapıları yeniden doğan imar ada veya parsel
içinde kalanları yapı XE “Yapı" sahiplerine verileceği hüküm altına
alınmıştır.
3194 sayılı Yasanın 18. Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve
Arsa Düzenlemeleri ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin düzenlemeyle
oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya yakınındaki
parsellere tahsisinin sağlanacağı yolundaki 10/a madde hükmü ile, yasa koyucu,
teknik yönden imkan olması halinde taşınmaz sahibine aynı yerden veya yakınından
arsa tahsisini öngörmektedir. Teknik yönden bunun mümkün olmaması halinde başka
bir yerden tahsis XE “Tahsis" yapılması da kaçınılmaz olacaktır.
Anılan Yönetmeliğin 10. maddesinden, yolda kalan
taşınmazların hemen arkasındaki taşınmazların kadastral maliklerinden alınarak
yolda kala kişilere verilmesinin amaçlanmamaktadır. Bu nedenle öncelikle,
kadastral parsel maliklerine mümkün mertebe yeni oluşan imar parsellerinin eski
kadastral parseline denk gelen yerin verilmesine çalışılacak eğer bu mümkün
olmaz ise yakınındaki eski parselden yer verilmesi yoluna gidilecektir.
Hak Sahiplerine Aynı
Yerden Parsel Tahsisi Olanağını Kaldıran Zorunluluk Durumları
1. Taşınmazın imar plânında düzenleme
ortaklık payı ile oluşturulması gereken ve düzenlemeye tabi tutulan yerlerin
ihtiyacı olan Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları, yol,
meydan, park, otopark, çoçuk bahçesi, yeşil saha, pazar yeri, ibadet yeri (cami)
ve karakol gibi umumi hizmet alanlarına isabet etmesi (hukuki zorunluluk),
2. Taşınmazın imar
plânında AAD Yönetmeliğinin 12. maddesinde belirtilen sahalarda kalması
(hukuki zorunluluk XE “Hukuki Zorunluluk" ),
3. Taşınmazın bağımsız
imar parseli XE “İmar Parseli" olabilecek büyüklükte olmaması (fiili
zorunluluk XE “Fiili Zorunluluk" ),
4. Taşınmaz imar
plânında konut alanında kalmakla birlikte, aynı parsele tahsis XE “Tahsis"
edilebilecek birden çok kadastral parselin ya da hak sahibi XE "hak sahibi"
nin bulunması (teknik zorunluluk XE “Teknik Zorunluluk" ),
5. Taşınmazın imar
plânında konut alanında kalması ve yukarıda sayılan hususların bulunmaması
durumunda, taşınmazın bulunduğu alanın askeri güvenlik bölgesi, korunması
gerekli taşınmaz ve kültür varlığı koruma alanı vb. nedenlerle imar parseli XE
“İmar Parseli" oluşturulamayacak sahaya isabet etmesi (fiili zorunluluk XE
“Fiili Zorunluluk" ).
Özet: İmar Kanununun 18. maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi
ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 10/a maddesi hükmü gereği parselasyon
işlemi ile oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya
yakınındaki eski parsellere tahsisinin sağlanacağı hk.
Bu durumda, yukarıda anılan Yasa ve Yönetmelik
hükümleri gereği dava konusu parselasyon işlemiyle davacının hissesi oranında
müstakil parsel oluşturmak mümkün olmasa bile kadastral parselinin bulunduğu
yerden hisse verilmesi gerekirken, zorunluluk olmadığı halde üzerinde yapı
bulunan bir parselden hisse verilmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Özet: Parselasyonun dağıtım aşamasında hukuki, teknik ve fiili zorunluluk var
ise bu hususların parsel dağıtımını etkileyeceği hk.
… düzenleme ortaklık payının yöre için,
hesaplanan %20 oranında ve her parselden eşit oranda alındığı, eski parsellerin
bulunduğu yerde oluşturulan yeni imar parsellerinin müstakil olarak davacıya
tahsis edildiği, fazladan verilen 11 m2’lik kısım için ipotek tesis edildiği
açık olduğundan ve parselasyon işleminde mevzuata aykırılık bulunmadığından,
dava konusu işlemlerin iptali yolundaki idare mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Özet: Düzenleme ortaklık payı kesintisinden sonra geriye kalan alan için hukuki
ve teknik zorunluluk yok ise aynı yerde oluşan parsele hisselendirme yapılması
gerektiği hk.
Dava, ..... İli, ..... İlçesi, ..... Köyü, .....
Mevkii, 14 pafta, 1492, 1493, 1498 ve 1499 parsel sayılı taşınmazlara yönelik
olarak 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yapılan parselasyon işleminin
iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dava konusu parselasyon işlemi
ile davacıya ait taşınmazlardan daha önce yapılan terkler de göz önünde
bulundurularak yasal oranda düzenleme ortaklık payı alındıktan sonra kadastral
parsellerin bulunduğu yerde oluşturulan 3117 m2 yüzölçümlü 8568 ada, 1 sayılı
parselde tahsis yapılmasına olanak varken hiçbir teknik zorunluluk bulunmadığı
halde eski yerlerinden uzakta bulunan 8573 ada, 2 sayılı parselde 211/2400
oranında hisse tahsis edildiği, bu durumda davacının düzenleme ortaklık payı
alındıktan sonra kalan 518 m2 yeri karşılığında imar plânı uyarınca 2000 m2’den
az parsel büyüklüğü olmaması nedeniyle müstakil parsel verme olanağı bulunmasa
dahi kadastral parsellerinin bulunduğu yerde oluşturulan imar parselinde
hissedar yapılması gerekirken hukuki ve teknik bir zorunluluk bulunmadan başka
bir yerde hisseli parsel tahsisine ilişkin dava konusu işlemde mevzuata uyarlık
bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; bu karar davalı idare vekili
tarafından temyiz edilmiştir. ONANMASINA.
Özet: İdare Mahkemesince; parselasyon işlemi “yeni oluşan imar parsellerinin
mümkün mertebe aynı yerde veya yakınındaki eski parsellere tahsisinin
sağlanacağı” kuralına uyulmadığı gerekçesiyle iptal edilmiş ise de aynı yerden
parsel tahsisinin mümkün olup olmadığı ve düzenleme ortaklık paylarının
parseller arasında eşit dağıtılıp dağıtılmadığı hususları incelenmeden karar
verilmesinde isabet görülmediği hk.
3194 sayılı Yasanın 18. Maddesi Uyarınca
Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemeleri ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin
düzenlemeyle oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı yerdeki veya
yakınındaki parsellere tahsisinin sağlanacağı yolundaki 10/a madde hükmü ile,
yasa koyucu, teknik yönden imkan olması halinde taşınmaz sahibine aynı yerden
veya yakınından arsa tahsisini öngörmektedir. Teknik yönden bunun mümkün
olmaması halinde taşınmaz sahibine başka bir yerden tahsis yapılması da
kaçınılmaz olacaktır.
Uyuşmazlık konusu olayda da, davacının
taşınmazına karşılık aynı yerde tahsis yapılmaması nedenleri yukarıda belirtilen
hususlar göz önünde bulundurularak araştırılmadan salt yönetmelik maddesinin
lafzına bakılarak ve düzenleme ortaklık paylarının düzenlemeye tabi parseller
arasında eşit olarak alınıp alınmadığı hususunu incelemeden iptal kararı
verilmesinde ve davacının tazminat davasından vazgeçme istemi hakkında bir karar
verilmemesinde isabet görülmemiştir.
Özeti: AAD Yönetmeliğinin 10/a maddesi uyarınca mümkün ise aynı yerden tahsis
yapılması gerektiği hk.
Olayda; dava konusu uygulama sonrasında oluşan
parselasyon cetvelleri ile ekli kroki ve plânların birlikte incelenmesinden;
davacı idarenin imar plânında ilköğretim alanı olarak gözüken 4475 parsel sayılı
ve 6680.00 m2 yüzölçümlü taşınmazın maliki olduğu, uygulama sonrasında ise
davacı idareye 190 ada 1 parselin müstakil olarak tahsis edildiği ve Düzenleme
Ortaklık Payı adı altında herhangi bir kesinti yapılmadığı, tahsis edilen yeni
parsel ile eski parselin birbirine uzak olduğu, uygulama öncesi durumda davacı
idarenin maliki olduğu 4475 sayılı parsel belde merkezinde bulunmakta iken
uygulama sonrası tahsis edilen 190 ada 1 parselin ise beldenin gelişme alanı
olarak tanımlanan bölgesinde yer aldığı, anılan Yönetmeliğin 10/a maddesinde
öngörülen “düzenleme ile oluşacak imar parsellerinin mümkün mertebe aynı
yerdeki ve yakınındaki eski parsellere tahsisi sağlanır” hükmüne uyulmama
gerekçesinin davalı idare tarafından ortaya konulmadığı, 4475 parselin yeni
durumda büyük bir kısmının mülkiyeti davalı idareye ait olan parsellere
dönüştürüldüğü, imar uygulamasının bu şekilde yapılmasını gerektirecek teknik
ya da başka bir yönden herhangi bir zorunluluğun söz konusu olmadığı
anlaşılmakta olup, dava konusu edilen ..... Belediye Encümeninin 27.2.2001 günlü
ve 12 sayılı kararı ile yapılan imar uygulamasında ilgili mevzuat hükümlerine ve
dağıtımda gözetilmesi gereken hakkaniyet ilkesine uyarlık bulunmadığı sonuç ve
kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu parselasyon
işleminin İPTALİNE.
Özet: Davacıya, imar plânında konut alanına isabet eden kadastral parselinin
bulunduğu yerden parsel tahsis edilmemesinin, 18. madde Uygulama Yönetmeliğinde
öngörülen imar parsellerinin oluşturulması ve dağıtımındaki esaslar
çerçevesinde incelenmesi gerektiği hk.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından dava
dilekçesinde 31 pafta, 45 ada, 29 sayılı kadastral parselinin plânda konut
alanında kaldığı, dava konusu uygulamayla da kadastral parselinin bulunduğu
belediye ve üçüncü kişiler adına tahsis edildiği, kendilerine de kadastral
parseline uzakta bulunan 3156 ada, 1 parsel sayılı taşınmazdan hisse tahsis
edildiği ileri sürülerek dava konusu parselasyon işleminin iptalinin talep
edildiği anlaşıldığından, davacıya kadastral parselinin bulunduğu yerden tahsis
yapılmama gerekçesinin 18. Madde Uygulama Yönetmeliğinde öngörülen imar
parsellerinin oluşturulması ve dağıtımındaki esaslar çerçevesinde Mahkemece
yeniden konusunda uzman üniversite öğretim üyelerinden oluşturulacak üç kişilik
bilirkişi kuruluna incelettirilerek bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, İdare Mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
İmar
uygulamalarında, parsel oluşturma ve dağıtım sırasında, hak sahiplerine aynı
yerden parsel verilmesini önleyen nedenler vardır. Öncelikle, eğer taşınmazın
imar plânına göre yol, yeşil alan gibi düzenleme ortaklık payı XE “Düzenleme
Ortaklık Payı" ile elde edilebilecek sahalara rastlaması halinde bu alanlarda
zaten imar parseli XE “İmar Parseli" oluşturulamayacağından aynı yerden parsel
verilmesi mümkün değildir.
Yine, imar plânı
uyarınca ayrılıp, imar uygulaması XE “İmar Uygulaması" sırasındada AAD
Yönetmeliğinin 12. maddesi uyarınca ileride kamulaştırma yapılmak üzere pay
verilen alanlarda da imar parseli XE “İmar Parseli" oluşturulamayacağından,
aynı yerden parsel verilme ilkesi uygulanamaz. Taşınmaz imar plânında başka
alanlara da tahsis XE “Tahsis" edilmiş olabilir. Biz bu durumu hukuki
zorunluluk XE “Hukuki Zorunluluk" ile açıklıyoruz.
Özet: Davacının eski yerinin büyük bir kısmının umumi hizmet aianları olarak
belirlenen yerde kalması nedeniyle eski yerinden imar parseli verilmesi mümkün
olmadığından eski yerine mümkün olduğu kadar yakın ve eşdeğerde imar parselleri
tahsis edildiği anlaşıldığından parselasyon işleminde de mevzuata aykırılık
görülmediği hk.
Dava, Tokat, Merkez, Topçubağı Mahallesi, 133
pafta, 920 ada, 1 ve 2 parsel sayılı . taşınmazlara ilişkin olarak 1/1000
ölçekli revizyon imar planının ve bu plana dayanılarak tesis edilen parselasyon
işleminin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, mahallinde yaptırılan
keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi
ve belgelerle birlikte değerlendirilmesinden, bölgede bulunan dere güzergahının
değiştirilmesi suretiyle elde edilen alanların yapılaşma koşullarında artış
yapılması sonucunda oluşan sosyal ve teknik alt yapı ihtiyacının davacıya ait
parsel ve çevresinde düzenlendiği ve bu yerin yeşil alan, cami, kavşak ve konut
alanı olarak planlandığı anlaşıldığından, nazım imar planına da uygun olarak
yapılan dava konusu revizyon uygulama imar planının şehircilik ve planlama
ilkeleri ile kamu yararına uygun olduğu, bu plan uyarınca yapılan parselasyon
işlemi sırasında düzenleme ortaklık payının mevzuata uygun olarak alındığı,
davacının eski yerinin büyük bir kısmının umumi hizmet aianları olarak
belirlenen yerde kalması nedeniyle eski yerinden imar parseli verilmesi mümkün
olmadığından eski yerine mümkün olduğu kadar yakın ve eşdeğerde imar parselleri
tahsis edildiği anlaşıldığından parselasyon işleminde de mevzuata aykırılık
görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı
tarafından temyiz edilmiştir.Onanmasına.
Özet: İmar plânında yeşil alana tahsisli olan davacı taşınmazına karşılık
parselasyon sonucu oluşan bir parselin 2/3 ünün verilmesinde mevzuata aykırılık
bulunmadığı nedeniyle mahkemece, düzenlenen bilirkişi raporunda düzenleme
öncesi imar plânında yeşil alana tahsisli davacı parselinin daha değerli
olduğunun belirtildiği gerekçe gösterilerek düzenleme işleminin iptaline karar
verilmesinde isabet görülmediği hk.
Karara dayanak alınan bilirkişi raporunda ise,
uyuşmazlık konusu parselin düzenleme öncesi ve sonrası konumu göz önüne
alınmaksızın davacının düzenleme öncesinde imar plânında yeşil alana tahsisli
parselinin daha değerli olduğu kabul edilip, müstakilen bir imar parseli
verilebilecek şekilde düzenleme yapılarak davacının uğradığı zararın telafi
edilebileceği, 10 sayılı parselin 2/3 hissesinin davacıya tahsis edilmesinde
plânlama teknikleri ve hakkaniyet ve eşitlik ilkelerine aykırı davranıldığı
sonucuna ulaşılmıştır.
Oysa, dava konusu parselin düzenleme öncesi
tümüyle yeşil alana tahsisli olduğu ve bu haliyle kamulaştırılması gerektiği göz
önüne alındığında, imar plânında konut alanında kalan 10 sayılı parselin teknik
zorunluluk nedeniyle 2/3 hissesinin tahsis edilmesi karşısında davacının değer
kaybı yönünden mağduriyetinin söz konusu olamayacağı açıktır.
Bu itibarla düzenleme işleminde mevzuata
aykırılık bulunmadığı halde niteliği yukarıda açıklanan eksik inceleme ürünü
bilirkişi raporuna dayanılarak işlemin iptalinde usul ve yasaya uyarlık
bulunmamaktadır.
Özet: 156 m2 alan kadastro parselinin büyük bir kısmı yolda kaldığı nedeniyle
aynı yerden parsel verilmesinin mümkün olmadığı, düzenleme sonucu oluşan
parsellerin davacıların hisselerinden büyük olması karşısında iki ayrı
parselden hisse verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı hk.
Dava dosyasının incelenmesinden, kadastral
durumu itibariyle 156 m2 olan davacılara ait ..... parsel sayılı taşınmazın
düzenleme nedeniyle büyük bir kısmının yolda kalması nedeniyle düzenlemeden
sonra aynı yerde yer verilmesinin mümkün olmadığı, düzenlemeden sonra meydana
gelen parsellerin de davacıların hisselerinden büyük olması karşısında yeni
oluşan imar adasının ..... ve ..... sayılı parsellerinden hisse verildiği
anlaşılmış olup, yapılan düzenlemenin İmar Kanununun 18. maddesi ve bu maddenin
uygulanmasına ilişkin yönetmeliğe uygun olarak gerçekleştirildiği
anlaşılmıştır.
Parselasyon plânı davacıların hisseleri
açısından değil, düzenlenen tüm adalar açısından incelendiğinde, diğer taşınmaz
sahiplerine de yukarıda belirtilen Yönetmelik hükümlerine göre dağıtım
yapılması gerekeceğinden, davacıların büyük bir kısmı yolda kalan taşınmazları
için daha küçük bir parselin müstakil olarak verilmesi veya tüm hissenin tek bir
parselden verilmemesi gerektiği iddiaları dava konusu parselasyon plânını
sakatlayıcı nitelikte görülmemiştir.
İmar uygulamasının XE “İmar
Uygulaması" dağıtım aşamasında aynı yerden imar parseli XE “İmar Parseli"
verilebilmesi için zorunlu kriter bu alanın imar plânıyla konuta tahsis XE
“Tahsis" edilmiş olması gerekir. Taşınmazın bulunduğu alan imar plânıyla konut
alanına ayrıldığı takdirde, aynı yerden parsel verilmesini engelleyen sebebi,
teknik zorunluluk XE “Teknik Zorunluluk" ile açıklıyoruz.
Teknik zorunluluk, XE “Teknik
Zorunluluk" kadastro parselini XE “Kadastro Parseli" n imar plânına isabet
ettiği yer, konut alanına tahsisli olduğu halde, burada oluşturulacak imar
parseline tahsis yapılması aşamasında aynı yerde bulunan diğer kadastro
parsellerinin birlikte değerlendirilmesi gereğinden kaynaklanmaktadır. Aynı
şekilde, aynı yerden parsel verilememesi halinde en yakın yerdeki parselden
verilememe hali de teknik zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Bu da daha çok
yukarıda bahsedilen umumi hizmet alalarına ve kamu tesislerine isabet eden
sahalarda bulunan taşınmazlar için geçerlidir. Bu kadastral parsellere yasal
zorunluluk nedeniyle aynı yerden imar parseli verilmesi olanağı yok iken, en
yakınında oluşturulan imar parselinden de yer verilmemesini teknik
zorunluluğa bağlamaktayız.
Özet: Düzenleme sonucu geriye kalan alan müstakil parsel için yeterli olmasa
bile, teknik bir zorunluluk bulunmadığı halde davacının ruhsatlı binasının
bulunduğu yerde oluşturulan parsele hisselendirilmemesinde hukuka aykırılık
olduğu hk.
Dosyanın incelenmesinden, davacının kadastral 50
sayılı parseldeki hissesinin düzenleme sonucu imar plânı hükümleri gereği
müstakil imar parseli verilmesi koşulunu sağlamadığı ve davacıya kadastral
parselinin bulunduğu yerde oluşturulan 8301 ada, 4 sayılı parselden hisse
tahsis edildiği anlaşılmakta ise de, davacının kadastral parselinin bulunduğu
yerde yaptığı ruhsatlı binasının olduğu yerde oluşturulan 8301 ada, 3 sayılı
parselde hissedar yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Bu nedenle 8301 ada, 3 sayılı parselin müstakil
olarak 1471 ada, 4 sayılı kadastral parsel hissedarına verilmesine ve davacının
anılan parselde hissedar yapılmamasına ilişkin dava konusu parselasyon
işleminde mevzuata uyarlık bulunmadığından aksi yöndeki idare mahkemesi
kararında isabet görülmemiştir.
Özet: Davacıya parselasyon sonucu büyük olan kadastral parselinden daha fazla
alanlı müstakil imar parseli verildiği, yapılaşma hakkının da bu şekilde
arttırıldığı, davacının mağduriyetinin olmadığı gibi teknik zorunluluk
nedeniyle kalan kısmının hisseli verildiği, işlemde bu nedenlerle mevzuata
aykırılık bulunmadığı nedeniyle mahkemece bilirkişi raporuna dayanılarak işlemin
iptaline karar verilmesinde isabet görülmediği hk.
Davacıya düzenleme sonucu büyük olan kadastral
parselinden daha fazla 525 m2’lik müstakil imar parseli verildiği ve yapılaşma
hakkının da arttırıldığı göz önüne alındığında davacının mağduriyetinin söz
konusu olmadığı gibi, teknik zorunluluk nedeniyle kalan kısmının hisseli olarak
verilmesinde mevzuata aykırılık bulunmadığından eksik incelemeye dayalı
bilirkişi raporuna itibar edilmek suretiyle işlemin iptalinde isabet
görülmemiştir.
Özet: İmar plânında farklı bir amaca tahsis edilmiş yerde kalan yapının,
parselasyon işlemi sırasında korunmamış olmasında ve davacıya başka bir
parselden tahsis yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmadığı hk.
Dava dosyasında bulunan imar plânı
örneklerinden, uyuşmazlık konusu taşınmazların ayrık nizam 3 katlı ve ayrık
nizam 7 katlı konut alanında kaldığı, işyeri niteliğinde olan davacının fabrika
binasının taşınmazların imar plânındaki tahsis şekline uygun bir yapı niteliği
taşımadığı anlaşıldığından, bu yapının müstakil bir imar parseli içinde
korunması zorunluluğu bulunmamaktadır.
Kadastral parsel davacı ve diğer hissedarların
müşterek mülkiyetinde bulunduğundan ve her bir paydaş taşınmazın her
noktasında hak sahibi olduğundan, kadastral parselin küçük bir bölümüne fabrika
binası inşa eden davacıya fabrika binasının üzerinde bulunduğu yerde
oluşturulan parsellerin tahsis edilmemiş olmasında ve yine kadastral parselin
sınırları içinde oluşturulmuş bulunan sözü edilen binaya komşu parsellerden
pay verilmesine ilişkin işlemde mevzuata aykırılık görülmemiştir...”
Özet: Kadastral parsele uzak yerden tahsis yapılmasını gerektirecek teknik ya da
başka bir zorunluluk olmaması halinde aynı yerden tahsis yapılması gerektiği hk.
Dava, ....., ....., ..... Mevkii, 4475 sayılı
parseli de kapsayan alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca
parselasyon yapılmasına ilişkin 27.2.2001 günlü, 12 sayılı belediye encümen
kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın
incelenmesinden, ilköğretim alanı olarak gözüken ve kent merkezinde yer alan
Hazineye ait parselden düzenleme ortaklık payı alınmadan gelişme alanında
bulunan müstakil 190 ada, 1 sayılı imar parselinin tahsis edildiği, eski yerin
ise çoğunluğu belediyeye ait konut parsellerine dönüştürüldüğü, kadastral
parsele uzak yerden tahsis yapılmasını gerektirecek teknik ya da başka bir
zorunluluk da olmadığı anlaşıldığından, dava konusu işleminde imar mevzuatına ve
kamu yararına uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş; bu karar
davalı idare vekili tarafından temyiz edilmiştir.
ONANMASINA.
Özet: Davacının kadastral parseline karşılık teknik zorunluluk nedeniyle tüm
parsellerin aynı yerden verilmesinin mümkün olamayabileceği, bu halde yakınından
yer verilebileceği, öte yandan imar plânı ile kapanan kadastral yollar ile yeşil
alanlar gibi umumi hizmet alanlarının imar parseline dönüştürülerek belediye
adına parsel oluşturulamayacağı, bu gibi yerlerin kamu alanlarından düşülmesi
gerektiği hk.
Dosyanın incelenmesinden mahkemece dava konusu
parselasyon işlemiyle davacının kadastral parseline karşılık teknik
zorunluluklar nedeniyle tüm parsellerin aynı yerden verilmediği, mümkün
mertebe bulunduğu yerden ya da yakınındaki parsellerden tahsis yapıldığı
anlaşıldığından bahisle işlemin hukuka uygun olduğu sonucuna ulaşılmakta ise de
teknik zorunluluk kavramından neyin kastedildiği açıkça belirtilmediğinden
mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Diğer taraftan, dava konusu parselasyon işlemine
esas imar plânı ile kapanan yollar ve yeşil alanlar gibi umumi hizmet
alanlarının imar parseline dönüştürülerek belediye adına tescil edildiği ve
belediye adına parseller oluşturulduğu anlaşılmaktadır.
Parselasyon işlemleri sonucunda iskana açılan
alanlarda imar plânı ile öngörülmüş olan park, otopark, yeşil saha ve umumi
hizmet alanlarının sağlanması için, düzenlemeye giren kadastro parsellerinin
%35’ine kadarının düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz alınması mümkündür.
Ancak, kamu alanlarına ayrılan yerler toplamından imar plânı uyarınca kapanan
yollar gibi alanların miktarı düşüldükten sonra kalan miktarın parsel
maliklerinden alınması gerekir. Gerek 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi, gerekse
2981 sayılı Yasanın 10. maddesi uyarınca belediyenin bu usulle kendi adına
parseller oluşturması ve şahıs arazilerinden daha fazla düzenleme ortaklık
payı alması mümkün değildir. Dava konusu parselasyon işleminde bu yönüyle de
mevzuata uyarlık bulunmadığından, mahkemece işlemin iptali gerekirken davanın
reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir....”
Özet: Kamu
tesis alanında kalan … ada, … parselden yapılan hisselendirme ile kadastral
parselin bulunduğu yerde oluşan … ada, … parselden yapılan tahsisin yönetmeliğe
uygun olduğu ancak kalan miktarın kadastral parselin bulunduğu yerden
verilmesinin teknik olarak mümkün olduğu halde başka yerdeki ..ada, .. parselden
tahsis edilmesinde mevzuata uyarlık bulunmadığı hk.
İmar uygulamalarının dağıtım
aşamasında, aynı yerden parsel verilmesini engelleyen üçüncü bir zorunluluk
ise, fiili zorunluluktu XE “Fiili Zorunluluk" r. Fiili zorunluluk XE “Fiili
Zorunluluk" ise, taşınmazın düzenleme ortaklık payı XE “Düzenleme Ortaklık
Payı" kesintisi sonrası geriye kalan alanının, bağımsız parsel olamayacak
büyüklükte olması halinde, bu alana karşılık olarak, uygulama öncesi taşınmazın
bulunduğu yerin dışında, yakınında veya başka bir yerden hisse verilmesidir.
Bu halde, önce taşınmazın isabet
ettiği imar adasınd XE “İmar Adası" aki diğer yerlerde bulunan parsellere
hisselendirilmesi, eğer bunun da mümkün olmaması halinde, en yakınındaki imar
adasından verilmesi gerekmektedir. Taşınmaza aynı yerden parsel verilmesini
engelleyen fiili zorunluluk var diye, çok uzakta bir yerdeki parsele
hisselendirilmesi de uygun görülmemektedir. Danıştay’a göre fiili zorunluluk
bulunması durumunda aynı yerden parsel verilemeyebilir.
Diğer bir husus da, imar plânıyla
konut alanlarına tahsis XE “Tahsis" edilmekle birlikte, taşınmazın bulunduğu
yere yapı XE “Yapı" yapılmasını engelleyen başka sebepler de olabilir. Arazi
veya arsanın askeri güvenlik bölgesinde kalması, tescilli kültür ve tabiat
varlığının yapı yasağı getirilen koruma alanında bulunması, su havzası koruma
bandında yer alması yahut başka bir neden ile yapı yapılmasını engelleyen bir
alana rastlamış olması ihtimaldir. Böyle durumlarda olan alanlara da inşaat
yapılması mümkün değildir. Öyleyse, imar plânlarında konut alanlarında
kalmakla birlikte, yukarıda belirtilen ve yapı yasağı getirilen alanlarda
bulunan arsa ve araziler için aynı yerden imar parseli XE “İmar Parseli" verme
durumu gerçekleşmeyebilir. Bu gibi halleri de fiili zorunluluk XE “Fiili
Zorunluluk" olarak açıklıyoruz.
Taşınmaz sahibine aynı yerden
parsel verileme nedeni, imar uygulamasına XE “İmar Uygulaması" dayanak alınan
Yasa maddesinden kaynaklanabilir. 2981/3290 sayılı Yasanın 10/c maddesi
uyarınca yapılan uygulamalarda, çok küçük olan hisselere bedele dönüştürülerek,
bunlara parsel hiç verilmeyebilir. Bu maddeye ya da Ek 1 Maddesine göre yapılan
uygulamalarda, dağıtım aşamasında, hisseler ferdileştirilirken (bölünürken), bu
nedenle aynı yerlerden imar parseli XE “İmar Parseli" verilmesi mümkün
olmayabilir.
Hukuki zorunluluk XE “Hukuki
Zorunluluk" daha çok imar plânından kaynaklandığı için bu durumun açılacak bir
iptal davası ile ortadan kaldırılması mümkün olabilir. Ancak imar plânı veri
iken teknik zorunluluğu kaldırmak mümkün değildir.
Özet: Davacılara ait taşınmazlar yapı
yapılamayacak olan kıyı ve sahil şeridinin ilk 50 metrelik bölümünde kaldığından
ve parselasyon paftasında da buradaki taşınmazlar park olarak gösterildiğinden
eski yerinin daha değerli olmasının mümkün olmadığı ve bulunduğu yer dışında
imar parseli verilmesinin mevzuata uygun hk.
Davacıların kadastral parsellerinin yeri ve bu
yerde imar parseli oluşturularak tahsis yapılamayacağı dikkate alındığında, dava
konusu parselasyon işlemiyle fiziki ve teknik zorunluluklar da göz önünde
bulundurularak kadastral parsellerin dışında oluşturulan imar parsellerinden
tahsis yapılmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda, dava konusu parselasyon işleminin
iptali yolunda verilen idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Özet: Asgari parsel büyüklüğünün 2000 m2 olması nedeniyle müstakil parsel
tahsisi yapılamamasının fiili zorunluluktan kaynaklandığı, ancak eksik
incelemeye dayalı karar verilemeyeceği hk.
Parselasyon işlemi sırasında imar plânı ile
öngörülmüş olan park, otopark, yeşil saha ve umumi hizmet alanlarının
sağlanması için, düzenlemeye giren kadastro parsellerinin %35’i oranındaki
kısmının düzenleme ortaklık payı olarak bedelsiz alınması mümkündür. Ancak, kamu
alanlarına ayrılan yerler toplamından kapanan kadastro yolları gibi alanların
miktarı düşüldükten sonra kalan miktarın parsel maliklerinden alınması gerekir.
Gerek 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi, gerekse 2981 sayılı Yasanın 10. maddesi
uyarınca belediyenin bu usulle kendi adına parseller oluşturması ve şahıs
arazilerinden daha fazla düzenleme ortaklık payı alınması mümkün değildir.
Bu açıklamalar doğrultusunda parselasyon işlemi
sonucu belediye adına oluşturulan parsellerin nereden kaynaklandığı, belediyenin
parselasyona parsel mali olarak mı, yoksa yoldan ihdas edilerek kendi adına
oluşturduğu parsellerle mi girdiği hususları, gerek görülürse konusunda uzman
kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyeti aracılığıyla inceletilerek ulaşılacak
sonuca göre uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.
Danıştay Altıncı Dairesinin 14.11.2005 gün ve E:2003/8027, K:2005/5402
sayılı kararı.
Danıştay Altıncı Dairesinin 28.1.1999 gün ve E:1998/426, K:1999/479
sayılı kararı. Danıştay Dergisi, Sayı 94, sayfa 440-442.
Danıştay Altıncı Dairesinin 18.5.1999 gün
ve E:1998/2676, K:1999/2714 sayılı kararı.
[9]
Danıştay Altıncı Dairesinin 23.12.1999 gün ve E:1998/5820, K:1999/6845
sayılı kararı.
Danıştay Altıncı Dairesinin 21.5.1990 gün ve E:1989/239, K:1990/1008
sayılı kararı. Danıştay dergisi, Sayı 81, sayfa 204-206.
[11] Kayseri İdare Mahkemesinin 8.10.2001 gün ve E:2001/470,
K:2001/1074 sayılı kararı.
Danıştay Altıncı Dairesinin 22.10.2003 gün ve E:2002/2374, K:2003/5072
sayılı kararı.
[14] Danıştay Altıncı Dairesinin 23.5.2003 gün
ve E:2002/585, K:2003/3221 sayılı kararı.
Danıştay Altıncı Dairesinin 22.10.1992 gün ve E: 1991/402, K: 1992/3869
sayılı kararı. Danıştay Dergisi, Sayı 87, sayfa 358-360.
Danıştay Altıncı Dairesinin22.2.1989 gün
ve E: 1988/1763, K: 1989/409 sayılı kararı. Danıştay Dergisi, Sayı
76-77, sayfa 433-435.
Danıştay Altıncı Dairesinin 15.2.2001 gün ve E: 2000/151, K: 2001/949
sayılı kararı.
Danıştay Altıncı Dairesinin 5.3.1993 gün ve E:
1992/1325, K: 1993/832 sayılı kararı. DD. Sayı 88, s. 275-277.
Danıştay Altıncı Dairesinin 22.9.1999 gün ve E: 1998/4543, K: 1999/ 4156
s.k. Danıştay Dergisi, Sayı
belediyelerin
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı",
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", kamulaştırma, kamulaştırmasız el atma, imar affı, tapu tahsis belgesi,
imar dava dilekçe örnekleri, imar hukuku davalarına rapor hazırlama, imar
hukukundan kaynaklanan tazminat davaları, ecrisimisl, korunması gerekli kültür
ve taşınmaz varlıkları, sit alanları, eski eser, yıkılan ve yanan tarihi
eserler, ulaşım planı, çevre düzeni planı, nazım imar planı, uygulama imar
planı, mevzi imar planı, ilave imar planı, inşaat ruhsatı, yapı kullanma izni,
imar hukuku ile ilgili kanunlar, imar hukuku ile ilgili yönetmelikler ve her
türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu". imar davası, idari yargı uzmanı,
imar hukukcusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-11-27 (4933 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|