Karar Metni
Tarhiyat öncesi uzlaşma hükümlerine göre uzlaşılan
gelir (stopaj) vergisi ve fon payı üzerinden tahakkuk ettirilen gecikme
faizine ilişkin olarak düzeltme şikayet yoluyla yapılan başvurusunun zımnen
reddi yolundaki işlemin iptali istemiyle açılan davayı idari yargılama usulü
kanununun 11'inci maddesi hükümleri doğrultusunda süre aşımı yönünden
reddeden vergi mahkemesi kararında hukuka aykırılık bulunmadığı hk.[231]
Temyiz Eden : ... A.Ş.
Karşı Taraf : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Tarhiyat öncesi uzlaşma hükümleri
doğrultusunda uzlaşılan gelir (stopaj) vergisi ve fon payı üzerinden haksız
tahakkuk ettirildiği iddia edilen gecikme faizine ilişkin olarak düzeltme ve
şikayet yoluyla yapılan başvurunun zımnen reddi yolundaki işlemin iptali
istemiyle açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 124'üncü maddesi
uyarınca şikayet yoluyla başvuru hakkından dava açma süresi geçtikten sonra
düzeltme talepleri reddolanların yararlanabileceği, 19.7.2000 tarihli
tahakkuk fişi ile tahakkuk ettirilen gecikme faizine karşı 27.7.2000 tarihli
dilekçe ile düzeltme başvurusu yapıldığı anlaşıldığından, tahakkuk fişinin
gerek düzenlendiği tarihte gerekse düzeltme başvurusunun yapıldığı tarihte
tebliğ edildiği kabul edilse bile düzeltme başvurusunun kayda girdiği
28.7.2000 tarihi itibarıyla 30 günlük dava açma süresi geçmediğinden Vergi
Usul Kanununun 124'üncü maddesinden yararlanma olanağı bulunmadığı, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11'inci maddesinde, ilgililerin bir
işlemin kaldırılmasını, geri alınmasını, değiştirilmesini veya yeni bir
işlem yapılmasını üst makamdan üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan
idari dava açma süresi içinde isteyebileceğinin, bu başvurunun dava açma
süresini durdurmayacağının, altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin
reddolunmuş sayılacağının, dava açma süresinin bu tarihten sonra yeniden
işlemeye başlayacağının öngörüldüğü, tarhiyat öncesi uzlaşma toplantısında
uzlaşılan vergiler üzerinden hesaplanıp tahakkuk ettirilen gecikme faizinin
yer aldığı 19.7.2000 düzenleme tarihli tahakkuk fişinin düzeltme isteminde
bulunulan dilekçenin hazırlandığı 27.7.2000 tarihinde tebliğ edildiği kabul
edilse bile bu başvurunun davalı idarenin kaydına girdiği 28.7.2000
tarihinden itibaren 60 gün geçtikten sonra 26.9.2000 tarihinde reddolunmuş
sayılarak bu tarihten itibaren 30 günlük dava açma süresi içinde en geç
26.10.2000 tarihinde dava açılması gerekirken 27.10.2000 tarihinde Maliye
Bakanlığına yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine 5.1.2001 tarihinde
açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenemeyeceği, öte yandan vergi
daireleri kuruluş ve görev yönetmeliği uyarınca vergi daireleri gecikme
faizi hesaplamalarında tek yetkili kuruluş olduğundan ilgililerin yanlış
hesaplamanın varlığını ileri sürerek başvuru yapılabileceği bir üst mercii
de bulunmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden ... Vergi
Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; düzeltme şikayet başvuru
hakkından dava açma süresini geçirenler yararlanabildiğine göre bu hakkı
erken arama yolunu seçen mükelleflerin de yararlanması gerektiği, yargıyı
meşgul etmemek maksadıyla yapılan başvurular sonucunda açılan davanın
süresinde olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği
savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : Ahmet Derin
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar
Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından,
temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Nurten Karaçay
Düşüncesi : Davacı şirketin, tarhiyat öncesi uzlaşma
hükümleri doğrultusunda uzlaştığı tarhiyata uygulanan gecikme faizinin
fazladan tahakkuk ettirildiğini ileri sürerek Maliye Bakanlığına yaptığı
düzeltme şikayet başvurusunun zimnen reddi yolundaki işleme karşı açılan
davayı süre aşımından reddeden vergi mahkemesi kararı temyiz edilmektedir.
Davacının düzeltme şikayet başvurusunun zımnen reddi
suretiyle oluşturulan işleme karşı açılan davanın 2577 sayılı Kanunun
7.maddesi hükmüne göre süresinde olduğu görülmüştür. Ancak, düzeltilme
konusu 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 117-118.maddeleri hükmünde yer alan
vergi hataları kapsamında bulunmayıp, hukuki ihtilaf olması karşısında,
mahkemece davanın reddi yolunda verilen karar sonucu itibariyle yerinde
görülmüştür.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddinin uygun
olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği
görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi
yukarıda açıklanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle
Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri
sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda
bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, davacıdan
492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı (3) sayılı Tarife uyarınca 16.090.000.-
lira maktu harç alınmasına, 23.1.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Vergi Usul Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanun, genel ve yazılı bir idari usul yasası bulunmayan Ülkemizde
vergilendirme alanında geçerli usul yasalarıdır. 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu ise yargılama hukukunu düzenlemekle birlikte, yürürlükten
kaldırdığı 521 sayılı Danıştay Kanununda da olduğu gibi kimi idari usul
kurallarını da içermektedir.
İdari davaya konu olabilecek bir işlemin yaratılması ve
bu işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlemin
yapılmasının üst makamdan, yoksa aynı makamdan istenmesi yöntemine ilişkin
düzenlemeleriyle 2577 sayılı Yasanın 10 ve 11'inci maddeleri idari usul
kuralları koymaktadır. Bu iki kural öngördükleri yöntem yönünden genel
niteliktedir.
Vergilendirme alanında geçerli idari usullere ilişkin
Vergi Usul Kanunu hükümleri ise özel düzenleme içermektedir. Bir işlemin
yapılması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlemin yapılması
yönteminin Vergi Usul Kanununda yer alması halinde, özel kuralın önceliği
ilkesinden dolayı 2577 sayılı Yasanın 10 ve 11'inci maddelerinin değil,
Vergi Usul Kanununun özel düzenlemesinin uygulanması gerekmektedir.
Vergi Usul Kanununun "Vergi Alacağının Kalkması"
başlığını taşıyan Altıncı Kısmının Üçüncü Bölümü, vergi hatalarının
düzeltilmesi yöntemine ilişkin kurallara ayrılmıştır. 116'ncı maddeden
başlayan ve düzeltme zamanaşımına ilişkin 126'nci madde ile biten onbir
maddeden oluşan bu bölümde vergi hatasının ve bu kapsamdaki hesap ve
vergilendirme hatalarının tanımları, meydana çıkarılması, yetki, düzeltme
isteminin yapılması, incelenmesi, kapsamı, zamanaşımı ve şikayet yoluyla
vergi düzeltme istemi ayrı ayrı düzenlenmiştir.
Genel bütçeye giren ve gümrük idarelerince alınanlar
dışındaki vergi, resim ve harçlar ile il özel idareleri ve belediyelere ait
vergi, resim ve harçlar hakkında uygulanması 1'inci maddesinde öngörülen
Vergi Usul Kanunu kapsamındaki vergi, resim ve harçların hesabında veya
vergilendirmede yapılan, aynı Yasanın 117 ve 118'inci maddelerindeki tanıma
giren vergi hatalarının varlığına dayanılarak yetkili vergi idaresine
yapılan başvurular hakkında bu konudaki özel düzenleme olmasından dolayı 213
sayılı Yasanın Altıncı Kısmının Üçüncü Bölümündeki kurulların uygulanması
gerektiğinden, sözü edilen konularda gerek vergi dairesi müdürlüğüne gerekse
Maliye Bakanlığına yapılan başvuruların, 2577 sayılı Yasanın 10 ve 11'inci
maddelerinde genel olarak ilgililere tanınan başvurular olarak kabulüne
olanak bulunmamaktadır.
2577 sayılı Yasanın 10 ve 11'inci maddelerine
dayanılarak vergilendirmeye ilişkin ve idari davaya konu edilebilecek işlem
kurulması ya da kurulan işlemin üst makam veya yoksa aynı makamca
değiştirilmesi, kaldırılması, yeni işlem yapılması istenerek işlem
yaratılması; Vergi Usul Kanununun sebebi, 117 ve 118'inci maddelerinde;
yöntemi, 119, 120, 121, 122 ve 123'üncü maddeleriyle 1214'üncü; kapsamı,
125'inci; zamanaşımı da 126'ıncı maddelerinde gösterilerek, vergi
yükümlülerine ve aynı Yasanın 375'inci maddesiyle ceza muhatabına tanınan
düzeltme ve şikayet yoluyla yapılan vergi düzeltme istemleri dışındaki
başvurularda uygulanabilir. Dava açma süresi içinde düzeltme istenmesi
halinde şikayet yoluna başvurulması söz konusu değildir. Dava konusu
yapılmak istenen gecikme faizinin tarhiyattan önce uzlaşılan vergi üzerinden
Vergi Usul Kanununun Ek 11 ve 112'nci maddelerine göre hesaplandığı açıktır.
Vergi idaresince gecikme faizinin 19.7.2000 tarihinde tahakkuk fişine
bağlandığı sabit ise de bu fişin davacıya hangi tarihte tebliğ edildiği
belirsizdir. Tebliği üzerine 28.7.2000 tarihinde düzeltilmesi istendiğine
göre bu iki tarih arasındaki dokuz iş gününden birinde tebliğ edildiği de
açıktır. Düzenlendiği gün tebliğ edildiği iddia da edilmemiştir. Dolayısıyla
izleyen gün tebliğ edilmesiyle 28.7.2000 tarihinde tebliğ edilmesi arasında
dava açma süresi yönünden bir fark bulunmamaktadır. Her yılın 20 Temmuz-6
Eylül tarihleri arasındaki çalışmaya ara verme zamanında biten sürelerin 13
Eylül tarihine değin uzaması 2577 sayılı Yasa gereğidir. Bu nedenle davacı,
vergi mahkemesinde dava açma süresi içinde ve 28.7.2000 tarihinde düzeltme
istemiştir. Düzeltme başvurusuna göre cevap süresi bittikten sonraki otuz
gün içinde dava açılmadığından bu işlem kesinleşmiştir.
Davacı Maliye Bakanlığına aynı konuda 26.10.2000
tarihinde başvurmuş; yanıt alamamış ve yanıt süresinin bittiği 26.12.2000
tarihinden başlayarak 9'uncu gün dava açmıştır. Bu davanın, düzeltme
istemiyle ilgi kurularak süre aşımından reddi 2577 sayılı Yasanın 7'nci
maddesine aykırı olduğundan, bozulması gerektiği görüşüyle karara
katılmıyorum.
Karar Metni
Dava açma süresinin başlangıç yönünden vergi-ceza
ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin belgede yer alan imzanın davacıya ait
olup olmadığının yaptırılacak bilirkişi incelemesiyle saptandıktan sonra
karar verilmesi gerektiği hk.[232]
Temyiz Eden : ...
Karşı Taraf : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Adına kayıtlı bulunan otobüsle yaptığı
yolcu taşımacılığından elde ettiği geliri beyan dışı bırakan davacı adına
1996 ve 1997 takvim yılları için re'sen takdir yoluyla salınan ağır kusur
cezalı gelir vergisi, geçici vergi, fon payı ile kesilen usulsüzlük cezasına
karşı açılan davayı; 19.4.1999 gününde tebliğ olunan vergi ve ceza
ihbarnamelerine karşı 20.5.1999 tarihinde dolan yasal süreden sonra ve
21.5.1999 gününde açılan davanın incelenemeyeceği gerekçesiyle süre aşımı
yönünden reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının;
tebligatın kendisine yapılmadığı ve kapı altına bırakıldığı ileri sürülerek
bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği
savunulmuştur.
Tetkik Hakimi : M.Oğuz Ulaş
Düşüncesi : Davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda
verilen karara yönelik temyiz isteminde, tebliğ alındısında yer alan imzanın
davacıya ait olmadığı yolundaki iddiasının açıklığa kavuşturulması amacıyla
yapılacak inceleme sonucuna göre yeniden karar verilmek üzere kararın
bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
Savcı : Nurten Karaçay
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında
belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen
kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın
bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi
Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği
görüşülüp düşünüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen
hallerde vergi mahkemelerinde dava açma süresinin otuz gün olduğu, 2'nci
fıkrasının (b) bendinde ise vergi, resim, harçlar ve benzeri mali yükümler
ile bunların zam ve cezalarından doğan davalarda bu sürenin, tebliğin
yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı kurala bağlanmıştır.Bir yazılı
bildirimin dava açma süresini başlatabilmesi için tebliğ esaslarına uygun
yapılması zorunludur.
Vergi ve ceza ihbarnamelerinin Vergi Usul Kanununun
"Tebliğ Esasları" başlıklı 93'üncü maddesinin birinci fıkrasından dolayı
posta vasıtasıyla ilmuhaberli taahhütlü olarak tebliği ve tebligatın, aynı
yasanın 94'üncü maddesinin birinci ve son fıkrasındaki kurallar gereği
mükellef, kanuni temsilcisi, umumi vekili veya bunların tebligatın
yapılacağı sırada bulunmaması halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya
iş yerindeki memur ya da müstahdemlerinden birine yapılması gerekmektedir.
Davacının; adına 1995 ve 1996 takvim yılları için
salınan ağır kusur cezalı vergiler ve usulsüzlük cezasına karşı 21.5.1999
tarihinde açtığı davanın ihbarnamelerin tebliğ alındısında tebliğ tarihi
olarak görülen 19.4.1999 tarihine göre vergi mahkemesinde dava açma
süresinin geçirilmesinden sonra açıldığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden
reddine karar verilmişse de tebliğ alındısında; evrakı tebellüğ eden kişinin
kimliğinin belirtilmediği ve sadece tarih ve imza bulunduğu saptandığından
tebligatın kime yapıldığı belirsizdir. Her ne kadar tebliğ mazbatasında
davacının adı,soyadı ve adresinin bulunması nedeniyle evrakın davacının
imzasına bırakıldığı düşünülebilirse de temyiz dilekçesinde davacı,
ihbarnamelerin kendisine tebliğ edilmediğini iddia ettiğinden dava açma
süresinin tebliğ alındısında yazılı tarihi izleyen günden başlatılabilmesi
için ihbarnameleri tebellüğ edenin kimliği veya alındıdaki imzanın davacıya
ait olup olmadığının belirlenmesi gereklidir.
Taahhütlü ve ilmuhaberli gönderilen tebliğ evrakının
bırakıldığı kişinin kimliğinin, posta idaresinin ilgili biriminden sorularak
belirlenmesi olanaklı ise de tebliğ alındısındaki imzanın davacıya ait olup
olmadığının, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile
saptanamayacak teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren bir iş olduğu, bu konuda
2577 sayılı Yasanın 31'inci maddesinde yapılan gönderme nedeniyle Hukuk
Usulü Muhakemeleri Kanununun 275'inci maddesi uyarınca yaptırılacak
bilirkişi incelemesinin sonucuna göre yargıya varılabileceği açıktır.
Belirtilen nedenlerle, ... Vergi Mahkemesinin ... günlü
ve ... sayılı kararının, yukarıda açıklanan incelemeler yapıldıktan sonra
belirecek duruma göre yeniden karar verilmek üzere bozulmasına,
26.11.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YÖ/ÖEK
.
Karar Metni
Düzenlenen vekaletnamede açıkca vergi ve ceza
ihbarnamelerini tebliğ etme yetkisi verilmeyen ve umumi vekil de olmayan
kişiye yapılan teb-
ligatın usulüne uygun olarak yapıldığı kabul
edilemiyeceğinden, mükel-
lefin ittilaı tarihine göre açtığı davanın süresinde
açılmış sayılaca-
ğı hk.[233]
İnşaat işiyle uğraşan davacı şirket adına, vergi
incelemesi sonucu bu-
lunan matrah farkı üzerinden 1997 takvim yılı için
re'sen salınan ku-
rumlar, kurumlar geçici ve gelir (stopaj) vergileriyle
fon payı ve
bunlara bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezalarına
karşı açılan dava-
yı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7/1.
maddesinde, vergi
mahkemelerinde dava açma süresinin, özel kanunlarında
ayrı süre göste-
rilmeyen hallerde 30 gün olduğunun belirtildiği, 2.
fıkrasında da dava
açma süresinin tebliğ yapılan hallerde tebliğ tarihini
izleyen günden
başlayacağının hükme bağlandığı, uyuşmazlık konusu
olayda, davacı şir-
ket adına tarh olunan vergilerle kesilen cezaları
içeren ihbarnamenin
... tarafından düzenlenen ... gün ve ... sayılı
vekaletname ile davacı
şirketi temsile yetkili kılınan ... adlı şahsa ...
tarihinde tebliğ e-
dildiği, buna göre sözkonusu vergi ve cezalara karşı en
geç ... tari-
hinde dava açılması gerekirken ... tarihinde mahkeme
kaydına geçen di-
lekçe ile dava açıldığından davanın süre aşımı
nedeniyle reddi gerek-
tiği gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ...
gün ve 1998/149
sayılı kararının; vekalet verilen şahsa vergi ceza
ihbarnamelerinin
tebliğ edilmesine ilişkin yetki verilmediği ileri
sürülerek bozulması
istemidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 94. maddesinde,
tebliğin, mü-
kelleflere, bunların kanuni temsilcilerine, umumi
vekillerine veya
vergi cezası kesilenlere, tüzel kişilerde de bunların
başkan, müdür
veya kanuni temsilcilerine, tebligat yapılacak kimsenin
bulunmaması
halinde ikametgah adresinde bulunanlardan veya
işyerinde memur yada
müstahdemlerden birine yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı şirket adına düzenlenen vergi ve ceza
ihbarname-
leri, ... Noterliği tarafından düzenlenen ... tarihli
ve ... sayılı
vekaletnameye dayanılarak ... tarihinde şirketi temsile
yetkili kılı-
nan ... adlı şahsa tebliğ edilmiş olup, ... tarihinde
şirketin kanuni
temsilcisi tarafından açılan dava vergi mahkemesince
süre aşımından
reddedilmiştir.
Sözü edilen vekaletnamenin incelenmesinden, davacı
şirketin, a-
dı geçen Seyit Durmaz'ı yapılacak vergi
incelemelerinde, gerekli ev-
rakları ve şirketle ilgili her türlü ifadeyi vermeye,
incelemelere ka-
tılmaya, düzenlenen raporları imzalamaya, düzenlenen
tutanakları alma-
ya, uzlaşmalara katılmaya, vergi, harç ve cezalarını
ödemeye yetkili
kıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu içeriği itibariyle
düzenlenen veka-
letnamenin umumi vekaletname olmadığı, özel vekaletname
olarak düzen-
lendiği ve vekaletnamede bu kişiye verilen yetkiler
arasında vergi ve
ceza ihbarnamelerini tebellüğ etme yetkisi sayılmadığı
tartışmasızdır.
Bu durumda, şirketi belli konularda temsil etme yetkisi
bulunan
...'ın şirketin umumi vekili olarak kabul edilmesi
mümkün bulunmamak-
tadır. Bu nedenle de umumi vekil olmayan, vergilendirme
ile ilgili
tebliğ evrakını almaya da yetkili bulunmayan bu kişiye
yapılan tebli-
gatın usulüne uygun olarak yapıldığından söz edilmesi
olanaksızdır.
Yukarıda belirtilen hususlar karşısında, vergi ve ceza
ihbarna-
melerinin yetkisiz kişiye tebliğ edilmiş olması davacı
şirket açısın-
dan hukuki bir sonuç doğuramayacağındanusulsüz
tebligatın ıttılaı ta-
rihine göre açılan davanın süresinde açıldığının kabulü
gerektiğinden,
aksi yönde verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, ...
Vergi Mah-
kemesinin ... gün ve 1998/149 sayılı kararının
bozulmasına, karar ve-
rildi. (MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:102)
Karar Metni
Düzeltme ve şikayet başvurusuna iyuk'nun 11.maddesi
uyarınca 60 gün içinde cevap verilmemesi durumunda isteğin zımmen
reddedilmiş sayılarak zımni net süresinin bitim tarihinden itibaren 30 gün
içinde dava
açılması gerektiği hk.[234]
Özel okul işletmeciliğiyle uğraşan davacı şirket
tarafından yapılan
düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin Maliye
Bakanlığı iş-
lemine karşı açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu-
nun 7/1. ve 11. maddesi hükümleri uyarınca, idari
işlemin kaldırılma-
sı, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılması iste-
miyle 11. madde çerçevesinde yapılacak başvurulara 60
gün içerisinde
cevap verilmemesi durumunda, isteğin reddedilmiş
sayılarak 60 günlük
sürenin bitim tarihinden itibaren vergi mahkemelerinde
30 gün içeri-
sinde dava açılması gerektiği, olayda, yapılan tahakkuk
işleminde ver-
gi hatası bulunduğundan bahisle yapılan düzeltme
talebinin reddi üze-
rine 19.9.1995 tarihinde Maliye Bakanlığı kayıtlarına
giren dilekçe i-
le şikayet yoluna başvurulduğu, bu tarihten itibaren
söz konusu başvu-
ruya 60 gün içerisinde cevap verilmediğinden, bu
durumun zimni ret iş-
lemi sayılarak 60 günlük sürenin dolduğu tarihten
itibaren vergi mah-
kemesine 30 günlük süre içerisinde dava açılması
gerekirken bu sürenin
geçirilmesinden çok sonra ... tarihinde kayıtlara giren
dilekçe ile a-
çılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenemiyeceği,
her ne kadar ...
tarihli dilekçeye cevap verilmesi istemiyle ... tarihli
dilekçe ile
Maliye Bakanlığına başvurulmuş ise de, 11. madde
uyarınca bu başvuru-
nun yeni bir dava açma hakkı sağlamayacağı, kaldıki ...
tarihli dilek-
çeye Maliye Bakanlığınca verilen ... tarihli olumsuz
yanıt üzerine da-
va açılabileceği kabul edilse dahi, anılan işlem
hakkında davacı veki-
li tarafından ... tarihinde muttali olunduğu hususu
dikkate alındığın-
da 30 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra
14.4.1997 tarihinde
dava açıldığı, dolayısıyla bu yönü ile de davanın süre
aşımı nedeniyle
incelenemiyeceği gerekçesiyle reddeden ... Vergi
Mahkemesinin ... gün
ve 1997/145 sayılı kararının; Maliye Bakanlığına
yapılan başvuru İdari
Yargılama Usulü Kanununun 10. maddesi kapsamında
değerlendirildiğinde,
davanın süresinde açıldığı, diğer taraftan tebligatın
vekile yapılması
gerekeceğinden vekalet veren yükümlü şirkete yapılan
tebligatın geçer-
siz olduğu ileri sürülerek bozulması istemidir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi
yukarıda açık-
lanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve
nedenlerle Dairemizce de
uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede
ileri sürülen
iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak
durumda bulunmadı-
ğından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına,
karar verildi.
(MT/ES)
Karar Metni
2577 sayılı Kanunun 7.maddesi ile 213 sayılı Kanunun ek
7.maddesinde yer alan hükümler çerçevesinde açılan davanın süresinde olduğu
hk.[235]
Net aktif vergisi beyannamesini vermemesi nedeniyle
inceleme raporuna
dayanılarak davacı kooperatif adına re'sen salınan net
aktif vergisi
ile kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan davayı;
2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde, özel
kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde dava açma süresinin 30 gün
olduğunun hükme bağ-
landığı, dava konusu kaçakçılık cezalı net aktif
vergisine ait ihbar-
namenin ... tarihinde tebliğ edildiği, buna göre en son
... günü mesai
bitimine kadar dava açılması gerekirken 30 günlük süre
geçirildikten
sonra ... tarihinde dava açıldığının anlaşıldığı
gerekçesiyle 2577 sa-
yılı Kanunun 15.maddesinin 1/b bendi uyarınca süreaşımı
nedeniyle red-
deden ... Yedinci Vergi Mahkemesinin ... günlü ve
1997/1130 sayılı ka-
rarının; uzlaşılamadığına dair İl Uzlaşma Komisyonu
Kararının tebliği
üzerine açılan davanın süresinde olduğu, işin esasının
incelenmesi ge-
rektiği ileri sürülerek bozulması istemidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7.maddesinin 1.fık-
rasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı
süre gösterilme-
yen hallerde vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 213
sayılı Vergi U-
sul Kanununun ek 7.maddesinin 4.fıkrasında da,
uzlaşmanın vaki olmama-
sı halinde mükellef veya ceza muhatabının, tarhedilen
vergiye veya ke-
silen cezaya, uzlaşmanın vaki olmadığına dair tutanağın
kendisine teb-
liğinden itibaren genel hükümler dairesinde ve yetkili
vergi mahkemesi
nezdinde dava açabileceği, bu takdirde, dava açma
müddeti bitmiş veya
15 günden az kalmış ise bu müddetin tutanağın tebliği
tarihinden iti-
baren 15 gün uzayacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyanın ve temyiz dilekçesine eklenen belgelerin
incelenmesin-
den; dava konusu edilen kaçakçılık cezalı net aktif
vergisine ilişkin
ihbarnamenin davacı kooperatife ... tarihinde tebliğ
edildiği, sözko-
nusu vergi ve ceza için davacı kooperatif tarafından
... tarhinde uz-
laşma talep edildiği, ... tarihli uzlaşmaya
varılamadığına ilişkin İl
Uzlaşma Komisyonu Kararının aynı gün davacı kooperatife
tebliğ edildi-
ği, bunun üzerine davanın, 213 sayılı Kanunun ek
7.maddesinde belirti-
len 15 günlük ek süre içinde 6.10.1997 tarihinde
açıldığı anlaşıldı-
ğından Mahkemece davanın süreaşımı yönünden reddine
karar verilmesinde
yasal isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile ...
Yedinci
Vergi Mahkemesinin ... günlü ve 1997/1130 sayılı
kararının bozulması-
na, karar verildi. (MT/ES)
Danıştay Üçüncü Dairesinin 29/04/1998 gün ve
E:1996/6557, K:1998/1463sayılı kararı.
Karar Metni
Şartlı salıverme halinde davacı adına düzenlenen vergi
ve ceza ihbar-
namelerinin köy ihtiyar heyeti azasına tebliğ
edilmesinin vergi usul
kanununda yer alan hükümlere göre hukuken kabul
edilebilir olup olma-
dığı incelenerek karar verilmesi gerektiği hk.[236]
Nakliyecilik işinden dolayı götürü usulde mükellef olan
davacı adına
1992, 1993, 1994, 1995 (1995 yılı için 5 aylık) takvim
yıllarına iliş-
kin olarak salınan gelir vergisi ve fon payı ile
bunlara bağlı olarak
kesilen kusur cezalarına karşı açılan davayı; dava
dilekçesi ile vergi
dairesi savunmasından, ihbarnamelerin ... tarihinde
tebliğ edildiğinin
anlaşıldığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 7.maddesi u-
yarınca vergi mahkemesine açılacak davanın 30 gün
içinde, en geç
31.8.1995 tarihine kadar açılması gerektiği, ancak bu
tarih adli tati-
le rastladığından aynı Kanunun 8/3.maddesine göre, dava
açma süresinin
12.9.1995 tarihine kadar uzadığı, ilk davanın
14.11.1995 tarihinde A-
lanya Asliye Hukuk Mahkemesinden havale edilen dilekçe
ile açıldığı,
tebliğin yapıldığı 31.7.1995 tarihinde davacının ceza
evinde olmadığı,
23.5.1993 tarihinde ceza evinden tahliye olduğu
anlaşıldığından kısıt-
lı olduğu yolundaki iddianın yerinde görülmediği, bu
nedenle süresinde
açılmayan davanın esastan incelenmesinin mümkün
olmadığı gerekçesiyle
süre aşımı nedeniyle incelenmeksizin reddeden Antalya
Vergi Mahkemesi-
nin 8.5.1996 günlü ve 1996/268 sayılı kararının; ...
tarihinde yapılan
tebligatın usulsüz olduğu, usulsüz tebligatın
öğrenildiği tarihte da-
vanın açıldığı, şartlı tahliye edilen hükümlünün
vesayetinin kaldırıl-
madığı, Medeni Kanunun 415.maddesine göre vesayetin,
cezanın bitmesi
ile sona erdiği, 4 yıl 6 ay hapis cezasının da 1997
yılında sona erdi-
ği ileri sürülerek bozulması istemidir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun "Tebliğler" başlığını
taşıyan
Beşinci kısmında vergilendirme ile ilgili olup, hüküm
ifade eden bilu-
mum vesikalar ile yazıların muhatabına nasıl tebliğ
edileceği hükme
bağlanmış olup; 94.maddede, tebliğin mükelleflere,
bunların kanuni
temsilcilerine, umumi vekillerine veya vergi cezası
kesilenlere yapı-
lacağı kurala bağlandıktan sonra, "Veli, vasi ve
kayyımlara tebliğ"
kenar başlığını taşıyan 95.maddede, mükellef yerine
geçen veli, vasi
veya kayyım gibi vergi sorumlusu birden fazla olursa,
tebliğin bunlar-
dan yalnız birine yapılacağı, şayet tebliğin mevzuu
olan işe ayrı bir
vasi veya kayyım bakmakta ise, tebliğin bunlara
yapılacağı hükme bağ-
lanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; nakliyecilik işinden dolayı
vergi mü-
kellefi olan davacının ... günü kamyonuyla trafik
kazası geçirdiği, bu
kaza nedeniyle Alanya Asliye Ceza Mahkemesince 4 yıl 6
ay hapis cezası
ile cezalandırıldığı, ... tarihleri arasında Gazipaşa
Cezaevinde kal-
dığı, ... tarihinde şartlı salıverildiği, şartlı
salıverilme hali de-
vam ederken adına düzenlenen, vergi ve ceza
ihbarnamelerinin ... tari-
hinde, köy ihtiyar heyeti azası ... imzasına tebliğ
edildiği anlaşıl-
mış olup, vergi mahkemesince, şartlı salıverilme
halinde köy ihtiyar
heyeti azasına yapılan tebliğin Vergi Usul Kanununda
yer alan hükümle-
re göre hukuken kabul edilebilir olup olmadığı
incelenmeden bu tebli-
ğin usulüne uygun olduğu benimsenmek suretiyle verilen
kararda isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulü ile
Antalya Vergi
Mahkemesinin 1996/268 sayılı kararının bozulmasına,
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:98) (MT/ES)
Karar Metni
Davacı şirketin 29.4.1995 günü verdiği 1994 yılı
kurumlar vergisi be-
yannamesi üzerine düzenlenen tahakkuk fişiyle tahakkuk
eden vergilerin
terkinine yönelik 11.4.1996 gününde açılan davanın
süreaşımı nedeniyle
incelenmesine olanak bulunmadığı ekim 1995 dönemine ait
muhtasar be-
yanname ile tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisinin
yatırım indirimi
ile ilgisinin bulunmadığı hk.[237]
Davacı şirket adına beyan edilip vadesinde ödenmeyen
kurumlar vergisi-
nin 3.taksidi ve gelir (stopaj) vergisi borçlarının
tahsili amacıyla
tanzim ve tebliğ edilen ödeme emrinin ve kurumlar
vergisine ilişkin
tahakkuk işleminin iptali ile sehven ödenen kurumlar
vergisi 1. ve 2.
taksidinin red ve iadesi istemiyle açılan davayı; 2577
sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde belirtildiği
gibi dava açma
süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen
hallerde vergi mah-
kemelerinde otuz gün olduğu, davacı şirketin ... günü
verdiği ... yılı
kurumlar vergisi beyannamesi üzerine kesilen ve davacı
şirkete bildi-
rilen aynı tarih ve ... sayılı tahakkuk fişiyle
tahakkuk eden vergile-
rin terkinine ve iadesine yönelik isteğin davanın otuz
günlük dava aç-
ma süresi geçirildikten sonra ... günü açılmış
olmasından dolayı süre-
aşımı nedeniyle esasının incelenmesine imkan
bulunmadığı, 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesine göre %20
oranlı kurumlar ver-
gisi hesaplanırken yatırım indiriminin de matraha dahil
edilmesi ge-
rektiğinden, yani ilgili kanun maddesinin yürürlükte
olduğu dönemde
yatırım teşvik belgesi ile %100 yatırım indirimine
sahip davacı şirke-
tin kurumlar vergisi matrahından yatırım indirimini
düşmesi mümkün ol-
madığından beyanname üzerine tahakkuk eden kurumlar
vergisinin ödenme-
yen üçüncü taksidi için düzenlenen ödeme emrinde
mevzuata aykırılık
bulunmadığı, öte yandan, ödeme emrinde yer alan ve Ekim
1995 dönemine
ait muhtasar beyanname üzerine tahakkuk eden gelir
(stopaj) vergisinin
yatırım indirimi ile ilgisi bulunmadığından sözkonusu
amme alacağının
tahsiline yönelik olarak tanzim edilen ödeme emrinde bu
yönüyle de
mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddeden
Diyarbakır Vergi
Mahkemesinin 30.9.1996 günlü ve 1996/281 sayılı
kararının; şirketleri-
nin %100 yatırım indirimi kapsamında olduğu, cezai
müeyyide ile karşı-
laşmamak için kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği
ve ödeme ya-
pıldığı, daha sonra emsallerine bakarak dava açma
hakkının kullanılma-
sına karar verildiği, ödeme emrinin dayanağı
ihbarnamelerin tebliğ e-
dilmediği, bu nedenle kesinleşmiş bir borçtan
bahsedilemeyeceği ileri
sürülerek bozulması istemidir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi
yukarıda açık-
lanan Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve
nedenlerle Dairemizce de
uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede
ileri sürülen
iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak
durumda bulunmadı-
ğından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına,
karar verildi.
A Y R I Ş I K O Y
X-5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 25. maddesinde
yer a-
lan ve kurum kazancından % 25 oranında alınacak olan
kurumlar vergisi-
nin, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum
kazancının % 20
sinden az olamayacağını öngören düzenleme; ortada
kurumlar vergisine
tabi tutulacak bir kurum kazancı bulunması, ancak bu
kazançtan indirim
ve istisnalar düşüldükten sonra hesaplanan verginin
belli miktarın al-
tında kalması halinde uygulanabilecek bir düzenlemedir.
Olayda ise yatırım indirimi uygulanması sebebiyle
ortada kurum-
lar vergisine tabi bir kazanç bulunmamakta, dolayısıyla
değinilen 25.
madde hükmünün uygulanması olanağı da bulunmamaktadır.
Aksine bir uy-
gulama kanunun bir hükmü ile açıkca tanınmış olan
indirimin, aynı Ka-
nunun başka bir hükmünün farklı yorumlanması suretiyle
ortadan kaldı-
rılması sonucunu doğuracaktır. Böyle olunca yükümlü
kurumun bu hususa
yönelik iddiasının 6183 sayılı kanunun 58. maddesindeki
"böyle bir
borcu olmadığı" kapsamında düşünülmesi gerektiğinden
yükümlü temyiz
isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına
karar verilmesi
gerektiği görüşü ile karara katılmıyorum. (MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:97)
Karar Metni
Şirket adına düzenlenen ihbarnameye karşı şirketi
temsile yetkili bu-
lunmayan ortağın açtığı davanın incelenmesi olanağı
bulunmadığından
davanın ehliyet yönünden reddi gerekirken süre
aşımından reddinde isa-
bet bulunmadığı hk.[238]
Davacı şirketin 1991 takvim yılı kurumlar vergisi
beyannamesini verme-
mesi nedeniyle takdir komisyonu kararına dayanılarak
adına re'sen sa-
lınan kurumlar vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasına
karşı açılan
davayı; olayda, ihbarnamenin şirketin kurucu ortağı
...'ya ... tari-
hinde tebliğ edildiğinin, davanın ise ... tarihinde
aşıldığının anla-
şıldığı gerekçesiyle ve 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun
7/1. maddesinde belirtilen 30 günlük dava açma süresi
geçildikten son-
ra açılmasından dolayı süreaşımı nedeniyle reddeden
Samsun Vergi Mah-
kemesinin 19.12.1995 gün ve 1995/929 sayılı kararının;
ihbarname usu-
lüne uygun olarak tebliğ edilmediğinden öğrenme
tarihine göre davanın
süresinde açıldığının kabulü gerektiği ileri sürülerek
bozulması iste-
midir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377. maddesinde;
mükelleflerin
ve kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarh edilen
vergilere ve ke-
silen cezalara karşı vergi mahkemesinde dava
açabilecekleri hükme bağ-
lanmıştır.
Olayda, davaya konu olan vergi ve ceza ihbarnamesinin,
şirket
tüzel kişiliği adına düzenlendiği, ... tarihinde
şirketin kurucu orta-
ğı ...'nın iş arkadaşı ...'a işyeri adresinde tebliğ
edildiği, davanın
ise ... tarihinden itibaren bir yıl süreyle şirketi
temsile yetkili
kılınan ancak, davanın açıldığı tarihte şirketi temsil
yetkisi bulun-
mayan ortak tarafından açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle şirket adına düzenlenen ihbarnameye karşı
şirketi
temsile yetkili bulunmayan ortağın açtığı davanın
incelenmesi olanağı
bulunmadığından davanın ehliyet yönünden reddine karar
verilmesi gere-
kirken süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde
yasal isabet gö-
rülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile ...
Vergi
Mahkemesinin 1995/929 sayılı kararının bozulmasına,
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:97) (MT/ES)
Karar Metni
Ücretlerden kesilen ekonomik denge vergisine karşı
kesinti tarihinden itibaren (tahakkuk fişinin düzenlendiği tarihe göre
değil) 30 gün içinde dava açılması gerektiği hk.[239]
Davacının ücretinden 3986 sayılı Kanun gereğince
kesilen Ekonomik Den-
ge Vergisine karşı açılan davayı; 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü
Kanununun 7/1. maddesinde; dava açma süresinin özel
kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare
Mahkemelerinde atmış
ve Vergi Mahkemelerinde otuz gün olduğunun hükme
bağlandığı,sürelerle
ilgili olarak genel esasları belirleyen aynı Kanunun
8/1. maddesinde
de, sürelerin tebliğ yayın ve ilan tarihini izleyen
günden itibaren
başlayacağının belirtildiği, olayda dava konusu edilen
ekonomik denge
vergisinin birinci taksidine karşı 30 günlük dava açma
süresinin bitim
tarihi olan 1.7.1994 tarihine kadar dava açılması
gerekirken 15.7.1994
tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı
gerekçesiyle süre aşımı
nedeniyle reddeden İstanbul Altıncı Vergi Mahkemesinin
1994/1991 sayı-
lı kararının; dava açma süresinde tahakkuk tarihinin
esas alınması ge-
rektiği, tahakkuk tarihine göre de davanın süresi
içinde açıldığı ile-
ri sürülerek bozulması istemidir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi
yukarıda açık-
lanan Vergi Mahkemesinin 1994/1991 sayılı kararı, aynı
gerekçe ve
nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz
istemine ilişkin
dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın
bozulmasını sağ-
layacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin
reddine ve kararın
onanmasına karar verildi. (MT/ES)
Karar Metni
Dava açma süresinin, ihtirazi kayıt dilekçesinin
verildiği tarihten
değil, tahakkuk fişinin tebliğ tarihinden itibaren
işlemeye başlayaca-
ğı hk.[240]
Davacı adına 1994 yılı için tahakkuk eden Ekonomik
Denge Vergisine
karşı açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 7.
maddesinde; dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı
süre gösterilme-
yen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış
ve vergi mahke-
melerinde otuz gün olduğunun, bu sürelerin tebliğ
yapılan hallerde ve-
ya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı
tarihi izleyen
günden başlayacağının hükme bağlandığı, dosyanın
incelenmesinden, da-
vacının beyannamesi üzerinden 30.5.1994 tarihli fişle
tahakkuk ettiri-
lerek aynı tarihte kendisine tebliğ edilen Ekonomik
Denge Vergisini
5.7.1994 tarihli dilekçe ile dava konusu yaptığı
anlaşılmakta olup,
yukarıda açıklanan madde hükmü uyarınca dava açma
süresi 29.6.1994
tarihinde sona erdiğinden, 5.7.1994 tarihinde açılan
davanın süresinde
olmadığı gerekçesiyle süre aşımı yönünden reddeden
Vergi Mahkemesinin
kararının; 30.5.1994 tarhinde beyanname verilip
beyanname verme süresi
içinde 6.6.1994 tarihinde de ihtirazi kayıt
dilekçesinin verildiği,
dava açma süresinin bu tarihten itibaren işlemeye
başlaması gerektiği
ileri sürülerek bozulması istemidir.
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi
yukarıda açıklanan
Vergi Mahkemesi kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle
Dairemizce de uygun
görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri
sürülen iddialar
sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda
bulunmadığından tem-
yiz isteminin reddine ve kararın onanmasına karar
verildi.