Karar Metni
İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerine tesis
edilen işlem dolayısıyla, işlemin dayanağı düzenleyici işleme karşı açılan
davada da, ihtirazi kayıt dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı
inceleme yapılacağı hk.[161]
Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: ...
Vekilleri : Av. ...
Karşı Taraf : Başbakanlık
Davanın Özeti : 8.1.2003 gün ve 24987 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 2003/5141 sayılı; 14.10.2003 gün ve 25259 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 2003/6258 sayılı ve 14.3.2004 gün ve 25402 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 8.3.2004 gün ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının iptali istemiyle
açılan dava sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması istemine
ilişkindir.
Savunmanın Özeti : 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununda yer alan açık bir yetki hükmü kullanılarak çıkarılmış olan
Bakanlar Kurulu Kararlarının açıkça hukuka aykırı olduğunun ileri
sürülemeyeceği; 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı Eki Kararın 8 ila
13'üncü maddelerinin 2004/7792 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlükten
kaldırıldığı, bu nedenle davanın ve yürütmenin durdurulması isteminin reddi
gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Ayşegül Şahin'in Düşüncesi: Dosyanın
incelenmesinden; davacı Şirketçe, Temmuz/2004 dönemi özel tüketim vergisi
beyannamesinin, 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararının
8'inci maddesine göre hesaplanan özel tüketim vergisine itirazları olduğu
şerhini içeren ihtirazi kayıt dilekçesi ile verilmesinden sonra, bu
beyannameye göre tahakkuk ettirilen verginin tebliği üzerine, biranın tabi
olduğu özel tüketim vergisi oran ve miktarlarını düzenleyen 2003/5141;
K:2003/6258 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki
kararlarının "birayla" ilgili kısımlarının iptali istemiyle dava açıldığı
anlaşılmıştır.
Davacı Şirketin düzenleyici işlemlerin iptali istemini
içeren bu davayı açmasının nedeni tahakkuk işlemi, ihtirazi kayıtla verdiği
Temmuz/2004 dönemi beyannamesi üzerine tesis edildiğinden ve ihtirazi kayıt
dilekçesinde de 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ek Kararın 8'inci
maddesine göre hesaplanan vergiye itirazı bulunduğu belirtildiğinden,
2003/5141 ve 2003/6258 sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların,
bu uygulama işlemi dolayısıyla davacı Şirketin menfaatini ihlal ettiğinden
de söz edilemeyeceğinden, davacı Şirketin 2003/5141 ve 2003/6258 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının
yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddi; 2004/6992
sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ek Kararın "birayla" ilgili kısmının ise
Danıştay Yedinci Dairesinin 2003/2142 esasında kayıtlı dosyanıda
yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğinden, buna ilişkin istem
hakkında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı H.Hüseyin Tok'un Düşüncesi: Davacı
şirket tarafından 2003/5141, 2003/6258 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararlarının eki kararların bira ile ilgili kısımlarının iptali istemiyle
açılan davada, 2003/6258 sayılı kararın eki karara karşı açılan dava
sebebiyle Danıştay Yedinci Dairesince 29.4.2004 gün ve E:2003/2595 sayılı
kararla yürütmenin durdurulmasına karar verildiğinden anılan Bakanlar Kurulu
Kararı yönünden yürütmenin durdurulması hakkında karar verilmesine yer
olmadığına, dava konusu 2003/5141 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararlarının eki kararlara yönelik yürütmenin durdurulması isteminin ise,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27'nci maddesinde öngörülen
koşulların gerçekleştiği anlaşıldığından kabulüne karar verilmesi gerektiği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirketçe, Temmuz/2004
dönemi özel tüketim vergisi beyannamesinin, 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararının eki Kararın 8'inci maddesine göre hesaplanan özel tüketim
vergisine itirazları olduğu şerhini içeren ihtirazi kayıt dilekçesi ile
verilmesinden sonra, bu beyannameye göre tahakkuk ettirilen verginin tebliği
üzerine, biranın tabi olduğu özel tüketim vergisi oran ve miktarlarını
düzenleyen 2003/5141; 2003/6258 ve 2004/6992 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının iptali istemiyle
dava açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7'nci maddesinin 4'üncü fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde
dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu
işlemin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan
işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre, ilan tarihinden
itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu
edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu
edilebilmeleri, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması; bireysel
işlemin ise, birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulaması
niteliğinde bulunması koşuluna bağlıdır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 378'inci maddesininin
2'nci fıkrasında; mükelleflerin, beyan ettileri matrahlara ve bu matrah
üzerinden tarh edilen vergilere karşı dava açamayacakları hükme bağlanmış,
fıkranın devamında ise, bu Kanunun vergi hatalarına ait hükümlerinin mahfuz
olduğu belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27'nci
maddesinin 3'üncü fıkrasında da, ihtirazi kayıtla verilen beyannameler
üzerine yapılan işlemlere karşı dava yoluna gidilebileceği yolunda
düzenlemelere yer verilmek suretiyle, ihtirazi kayıtla verilen beyannamelere
dayanılarak yapılan tarh işlemlerinin idari davaya konu edilebileceği
dolaylı olarak kabul edilmiştir.
Bu düzenlemelere ve Danıştayın istikrar bulan
içtihadına göre, kural, beyan edilen matrahlar üzerinden yapılan tarh
işlemlerine karşı dava açılamayacağıdır. Bu kuralın istisnası, vergi hatası
sebebiyle öngörülen düzeltme ve şikayet başvuruları sonucu tesis edilen
işlemler ile ihtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinden yapılan tarh
işlemlerine karşı idari dava yoludur. Ancak, tüm bu hallerde, dava konusu
edilen idari işlemin hukuka uygunluk denetimi, söz konusu istisnai
durumlarla sınırlıdır..
Olayda; davacı Şirketin, düzenleyici işlemlerin iptali
istemini içeren bu davayı açmasının nedenini oluşturan tahakkuk işlemi,
ihtirazi kayıtla verdiği Temmuz/2004 dönemine ait beyannamesi üzerine tesis
edildiğinden ve ihtirazi kayıt dilekçesinde de, 2004/6992 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararının eki Kararın 8'inci maddesine göre hesaplanan vergiye
itirazı bulunduğu belirtildiğinden; söz konusu tahakkuk işleminin, 2004/6992
sayılı Bakanlar Kurulu Kararının uygulaması olduğu açıktır. Dolayısıyla, bu
uygulama işlemine dayanılarak, daha önceki tarihlerde Resmi Gazete'de
yayımlanan ve süresinde idari davaya konu edilmeyen 2003/5141 ve 2003/6258
sayılı Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların iptali istenen "birayla"
ilgili kısımlarının yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmesine
olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2003/5141 ve 2003/6258 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararlarının eki Kararların "birayla" ilgili kısımlarının
yürütülmesinin durdurulması isteminin incelenmeksizin reddine; 2004/6992
sayılı Bakanlar Kurulu Kararının eki Kararın "birayla" ilgili kısmının ise,
Dairemizin 2004/2142 esasında kayıtlı dosyasında yürütülmesinin
durdurulmasına karar verildiğinden, işbu dosyadaki istem hakkında ayrıca
karar verilmesine yer olmadığına, 2.12.2004 gününde oybirliği ile karar
verildi.
YÖ/ŞGK
Karar Metni
Dava konusu işlem, tebligat kanununda öngörülen usule
aykırı olarak davacıya muhtar eliyle tebliğ edildiğinden, davacının, söz
konusu işlemi muhtardan öğrendiğini belirttiği 11.11.2002 tarihinin işlemi
öğrenme tarihi olarak kabulü gerektiği hk.[162]
Temyiz İsteminde Bulunan: ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : İzmir Valiliği
İstemin Özeti : İzmir 4. İdare Mahkemesinin 21.02.2003
günlü, E:2002/1431, K:2003/255 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu
ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın
onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi:
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin Yakaköy Muhtarlığı eliyle
tebligata çıkarıldığı, tebligat zarfının üstünde davacının adresinin yer
almadığı, dosyada mevcut ikametgah İlmühaberinden ise davacının Yakaköy
Köyü, Cevizlidere mahallesi No:6 adresinde oturduğunun yazılı olduğu, davacı
tarafından da dava konusu işlemin 11.11.2002 gününde muhtar eliyle
öğrenildiğinden bahisle 22.11.2002 gününde bu davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlem, Tebligat Kanununda
öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar eliyle tebliğ edildiğinden,
davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini belirttiği 11.11.2002
tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Davalı idare
tarafından da, davacının bu işlemi daha önceki bir tarihte öğrendiğine
yönelik bilgi ve belge ibraz edilemediğine göre, bu tarih esas alındığında
davanın yasal süreler içinde açıldığı sonucuna varıldığından, İdare
Mahkemesince davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile
mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi: İdare ve
vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi
için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu
maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile
temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir İli, Bornova İlçesi, Yakaköy Köyü, ? pafta,
? ada, ? parsel sayılı taşınmaz üzerinde ruhsatsız olarak yapılan konut
inşaatının 3194 sayılı Kanunun 32.maddesi uyarınca yıkımına ilişkin
17.7.2002 günlü, 04/2002-178 sayılı il idare kurulu kararının iptali
istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava konusu
işlemin İzmir Bayındırlık ve İskan Müdürlüğü'nün 2.2.2002 günlü, 9220 sayılı
yazısı ile 13.9.2002 gününde Yakaköy Muhtarına tebliğ edildiği ve davacının
komşusuna da haber verildiği, davanın ise 2577 sayılı Yasanın 7.maddesinde
öngörülen 60 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 22.11.2002 gününde
açıldığı anlaşıldığından, 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca
davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı
açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala
bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin
2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari
uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden
başlayacağı belirtilmiş, aynı Kanununun 11.maddesinde üst makamlara başvurma
halinde dava açma süresinin nasıl hesaplanacağı düzenlenmiş, 7201 sayılı
Tebligat Kanununun 32.maddesindede usulüne aykırı yapılan tebligatlarda
muhutabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi sayılacağı öngörülmüştür.
3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesinde bu Kanun
hükümlerine göre ruhsat alınmadan yapılabilecek yapılar hariç, ruhsat
alınmadan yapıya başlandığı veya ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının
ilgili idarece tespiti, fenni mesulce tespiti ve ihbarı veya herhangi bir
şekilde bu duruma muttali olunması üzerine belediye veya Valilikce o andaki
inşaat durumunun tespit edileceği, yapının mühürlenerek inşaatın
durdurulacağı, yapı tatil zaptının, yapı yerine asılmak suretiyle yapı
sahibine tebliğ edilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren en çok bir ay
içinde yapı sahibince yapının ruhsata uygun hale getirilmemesi halinde
ruhsata aykırı yapının yıktırılacağı hükme bağlanmış, 7201 sayılı Tebligat
Kanununun 21.maddesinde de kendisine tebligat yapılacak kimse gösterilen
adreste bulunmazsa, tebliğ olunacak evrakın o yerin muhtar veya azasına
teslim edileceği ve ihbarnamenin binanın kapısına asılacağı, ihbarnamenin
kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, bir
yapının ruhsatsız ya da ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapıldığının tespit
edilmesi halinde 3194 sayılı İmar Kanununun 32.maddesi uyarınca düzenlenecek
olan yapı tatil tutanağının bir nüshasının yapı yerine asılması, bir
nüshasının da muhtara bırakılması ile yapı sahibine tebliğ edilmiş
sayılacağı, tutanağın düzenlendiği tarihten itibaren en çok bir ay içinde
yapının ruhsata uygun hale getirilerek veya ruhsat alınarak yapının imar
mevzuatına uygun hale getirilmemesi durumunda tesis edilecek yıkım işleminin
ise ilgilisine tebliğ edilmesinin şart olduğu, ilgilisi, tebligat yapılan
adreste oturmuyor ise bu işlemin yapı yerine asılması ve muhtara bırakılması
halinde ilgilisine tebliğ edilmiş sayılamayacağı, bu usulün kanunda sadece
yapı tatil zaptının tebliği için öngörüldüğü, yıkım işleminin tebliği
konusunda ise aksi ispatlanmadıkça ilgilinin öğrenme tarihi olarak beyan
ettiği tarihin tebliği tarihi olarak kabulü gerektiği sonucuna
varılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu işlemin Yakaköy
Köyü Muhtarlığı eliyle tebligata çıkarıldığı, tebligat zarfının üstünde
davacının adresinin yer almadığı , dosyada mevcut ikametgah İlmühaberinden
ise davacının Yakaköy Köyü, Cevizlidere mahallesi No:6 adresinde oturduğunun
yazılı olduğu, davacı tarafından da dava konusu işlemin 11.11.2002 gününde
muhtar eliyle öğrenildiğinden bahisle 22.11.2002 gününde bu davanın açıldığı
anlaşılmaktadır.
Bu durumda, dava konusu işlem, Tebligat Kanununda
öngörülen usule aykırı olarak davacıya muhtar eliyle tebliğ edildiğinden,
davacının, söz konusu işlemi muhtardan öğrendiğini belirttiği 11.11.2002
tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak kabulü gerekmektedir. Davalı idare
tarafından da, davacının bu işlemi daha önceki bir tarihte öğrendiğine
yönelik bilgi ve belge ibraz edilemediğine göre, bu tarih esas alındığında
davanın yasal süreler içinde açıldığı sonucuna varıldığından, İdare
Mahkemesince davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin
21.2.2003 günlü, E:2002/1431, K:2003/255 sayılı kararının bozulmasına,
16.090.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 11.910.000 lira harcın
temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 22.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:109)
YÖ/ŞGK
Karar Metni
Belediye encümeni kararıyla tesis edilen yıkım işlemine
karşı, 2577 sayılı Yasanın 11.maddesinde öngörülen usule göre dava
açılabileceği hk.[163]
Temyiz İsteminde Bulunan :1-?
Vekili : Av. ?
2- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf :1 - İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı
Vekili : Av. ?
2-?
Vekili : Av. ?
İstemin Özeti :İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 23.9.2003
günlü, E:2003/749, K:2003/1084 sayılı kararının davacı tarafından usul ve
yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması davalı idare tarafından ise
vekalet ücreti yönünden bozulması istenilmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nın
Savunmasının Özeti :Temyiz edilen kararın esasına ilişkin kısmında bozma
nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın
onanması gerektiği savunulmaktadır.
Davacının Savunmasının Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Halil Koç'un Düşüncesi :Davanın
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11. maddesinde öngörülen usule
uygun olarak süresinde açıldığının anlaşılması karşısında idare
mahkemesince, işin esasının incelenmesi suretiyle bir karar verilmesi
gerektiğinden mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi :Davacıya
ait yapıda projeye aykırı olarak yapılan ilavelerin 2960 sayılı yasanın 13/d
maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 23.1.2003 günlü 50 sayılı Büyük
Şehir belediye Encümeni Kararının iptali istemiyle açılan davayı süre
yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden; dava konusu belediye
encümen kararının davacıya tebliğini takiben 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi
uyarınca anılan karara itiraz edildiği, itirazın reddedilmesi izerine yasal
sürede davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle davanın süre yönünden reddine ilişkin
İdare Mahkemesi Kararının bozularak işin esası hakkında karar verilmesi
gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul, ? İlçesi, ? pafta, ? ada, ? sayılı
parselde bulunan yapıda projeye aykırı olarak yapılan tadilatların 2960
sayılı Yasanın 13/d maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin 23.1.2003 günlü,
50 sayılı belediye encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, İdare
Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava konusu belediye encümeni
kararının davacıya 7.2.2003 gününde tebliğ edildiği halde, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununda öngörülen 60 günlük dava açma süresi geçirildikten
sonra 22.5.2003 gününde açılan davada süre aşımı bulunduğu anlaşıldığından,
davanın süre yönünden reddine karar verilmiş, bu karar esas yönünden davacı
vekili, vekalet ücreti yönünden ise davalı idare tararfından temyiz
edilmiştir.
2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma
Süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün
olduğu; bu sürenin yazılı bildirim tarihini izleyen günden itibaren
başlayacağı belirtilmiş yine aynı Yasanın "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı
11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari
işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan,
idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun işlemeye
başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir
cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı isteğin reddedilmesi veya
reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye
başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı
hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, olayda, dava konusu belediye
encümeni kararının davacının adresine, 7.2.2003 gününde tebliğ edildiği,
davacı tarafından 21.2.2003 gününde davalı idareye başvurularak encümen
kararının iptalinin istenildiği, davalı idarece 9.4.2003 gününde itirazın
reddedilmesi üzerine de 22.5.2003 gününde dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 11.maddesinde öngörülen usule uygun olarak süresinde açıldığı
anlaşıldığından idare mahkemesince, işin esasının incelenmesi suretiyle bir
karar verilmesi gerekmektedir.
Öte yandan, İdare Mahkemesince, bozma kararından sonra
uyuşmazlık ve vekalet ücreti hakkında yeniden bir karar verileceğinden , bu
aşamada davalı idarenin temyiz istemi hakkında bir karar verilmesine gerek
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin
23.9.2003 günlü, E:2003/749, K:2003/1084 sayılı kararının bozulmasına,
20.600.000'er lira karar harcı ile fazladan yatırılan 15.300.000'er lira
harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 12.5.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-KAR-DER; SAYI:6)
Karar Metni
Vekile yapılan tebligatın dava açma süresini
başlatmayacağı hk.[164]
Temyiz İsteminde Bulunan :...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf :Maçka Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Trabzon İdare Mahkemesinin 8.5.2002
günlü, E:2002/137, K:2002/268 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu
ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi :
Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine
uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare
Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Trabzon İli, Maçka ilçesi, ... Köyü, ...
Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazı kapsayan alanda 3194 sayılı
İmar Kanunu'nun 18.maddesi uyarınca gerçekleştirilen parselasyon işlemine
ilişkin 27.8.1996 tarihli, 531 sayılı Maçka Belediye Encümeni Kararının
iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, davacının en geç, Maçka Asliye
Hukuk Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan davada yaptırılan keşif ve
bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporuna davacı vekili
tarafından itiraz edildiği 26.3.2001 tarihinde, dava konusu işlemden
haberdar olduğunun kabulü gerektiğinden bahisle, bu tarihten itibaren 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7.maddesinde öngörülen 60 günlük
süre içinde açılması gereken davanın, 26.2.2002 tarihinde açılmış olması
nedeniyle süreaşımı yönünden reddine karar verilmiş, bu karar davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
T.C. Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı
açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala
bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin
2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari
uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden
başlayacağı belirtilmiş, 7201 sayılı Tebligat Kanununa ilişkin Tebligat
Tüzüğünün 51.maddesinde ise tebliğin muhatap muttali olmuş ise geçerli
olacağı, muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi
sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve
bunun tarihin iddia ve ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.
Nitekim Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun
parselasyon planlarına karşı açılacak davalara ilişkin 12.2.1970 günlü,
E:1969/2, K:1970/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da, Anayasanın
idarenin işlemlerinden dolayı açılacak davalarda süreaşımının yazılı
bildirim tarihinden başlayacağı hükmü karşısında ilan tarihini dava açma
süresine başlangıç tarihi kabul etmenin imkansız olduğu, zira Anayasanın
temel hukuk kuralları dışında bir konuyu ayrıntılarıyla düzenlemesi ve bu
hükmün daha önceki kanunlarda bulunup aynı konuyu düzenleyen hükümlere
aykırı olması halinde konuyu yeniden düzenleyen Anayasa hükmünün
uygulanmasının tabii olduğu hüküm altına alınmıştır.
Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi
uyarınca yapılan parselasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde,
düzenlemeye giren her taşınmaz mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız
veya şuyulu imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı,
parsellerin konumu gibi hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden, bu planların
düzenlemeye tabi tuttukları taşınmaz sahipleri için subjektif ve kişisel
işlemler oldukları kuşkusuzdur. Ayrıca, 2981 sayılı Yasanın 10/c maddesi
uyarınca yapılan parselasyon planlarında da yukarıda belirtilen
düzenlemelerin geçerli olduğu açıktır. Bu itibarla idarenin böyle bir işlemi
bizzat davacıya 7201 sayılı Yasanın ilgili hükümleri uyarınca tebliğ etmesi
gerekmektedir.
Anılan hükümler uyarınca, olayda, Asliye Hukuk
Mahkemesinde tapu iptali istemiyle açılan davada davacı vekiline tebliğ
edilen bilirkişi raporuna davacı vekili tarafından 26.3.2001 tarihinde
yapılan itirazda dava konusu işlemden bahsedilmiş ise de bu kararın davacıya
değil, davacının vekiline tebliğ edilmiş olması karşısında, davacının bu
tarihte dava konusu işlem hakkında dava açmaya yeterli düzeyde bilgi sahibi
olduğunun kabulüne olanak bulunmadığından, bu raporun dava açmaya esas
alınamayacağı tabiidir.
Bu nedenle, davalı idarece söz konusu işlemin daha
önceki bir tarihte davacıya tebliğ edildiği ispatlanamadığına göre,
davacının söz konusu işlemi öğrenme tarihi olarak, dava dilekçesinde
belirttiği 28.12.2001 tarihi kabul edilmek suretiyle, bu tarihe göre
süresinde açılan bu davanın esasına girilerek bir karar verilmesi
gerektiğinden İdare Mahkemesince davanın süreaşımı yönünden reddine karar
verilmesinde isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Trabzon İdare Mahkemesinin
8.5.2002 günlü, E:2002/137, K:2002/268 sayılı kararının BOZULMASINA,
10.120.000 lira karar harcı ile fazladan yatırılan 7.530.000 lira harcın
temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 23.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
YÖ/ÖEK
Karar Metni
Parselasyon işleminin dayanağı olan imar planının,
parselasyonun idarece yeniden yapılmış olması nedeniyle bu aşamada
incelenemeyeceği hk.[165]
Temyiz İsteminde Bulunan : İstanbul Valiliği
Vekili :Av. ...
Karşı Taraf : ... Belediye Başkanlığı
Vekili :Av. ..., Av. ...
İstemin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin
25.1.2002 günlü, E:2000/1850, K:2002/52 sayılı kararının usul ve yasaya
aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti :Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın
onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Şule Tataroğlu'nun Düşüncesi
:Davacı imar planının iptali istemini parselin Temel Eğitim ve Lise alanı
olarak belirlenmesi yerine sadece Temel Eğitim alanı olarak ayrılmasının
daha uygun olduğu savına dayandırmaktadır. Bu durumda söz konusu iddianın
yönetmelikte öngörülen asgari standartlar da dikkate alınmak suretiyle dava
konusu alandaki eğitim alanı ihtiyacının belirlenmesi suretiyle karşılanması
gerekmektedir. Bu durumda mahkeme kararının parselasyon işlemine yönelik
kısmın onanması imar planına ilişkin kısmının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Dava,
Gaziosmanpaşa ilçesi, Boğazköy Beldesinde hazine adına kayıtlı ... pafta ...
parselide kapsayan alanda 2981 sayılı Kanunun 10/b-c maddesi uyarınca
uygulama yapılmasına ilşikin 15.2.1999 gün ve ... sayılı Belediye Encümeni
kararı ile bu uygulamanın dayanağı olan imar planlarının iptali istemi ile
açılmış, İdare Mahkemesince, 15.2.1999 gün ve ... sayılı Encümen kararı,
12.6.2000 gün ve ... sayılı Encümen kararı ile ortadan kaldırıldığından bu
konuda karar verilmesine yer olmadığına, uyuşmazlık konusu yerde yaptırılan
keşif ve bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın plana yönelik
kısmınında reddine karar verilmiştir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı
İdari YargılamaUsulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen
nedenlerden hiçbirisine uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı
hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın karar verilmesine yer
olmadığına ilişkin kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 11.11.1998 gün ...
sayılı Boğazköy Belediye Meclisi kararı ile 1/5000 ölçekli nazım imar planı
revizyonu ile 1/1000 ölçekli ıslah imar uygulama planının kabul edildiği ve
hazine adına kayıtlı 19.300 m2 büyüklüğündeki ... pafta ... parselin Temel
Eğitim ve lise alanı olarak belirlendiği, davacı idarenin ise söz konusu
parsellerin tamamının Temel Eğitim alanı olarak ayrılması gerektiği
belirtilerek dava açtığı anlaşılmakta ise de,bilirkişi raporunda bu konunun
incelenmediği görülmüştür.
İmar Planı Yapılması ve Değişikliklerine Ait Esaslara
Dair Yönetmeliğin 10.maddesi uyarınca Ek-1 deki tabloda belirtilen asgari
standartlara uyulup uyulmadığı konusunun araştırılmadan verilen kararda
isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle davacının encümen kararına yönelik
temyiz isteminin reddi ile kararın, karar verilmesine yer olmadığına yönelik
kısmının onanması, imar planlarına yönelik temyiz isteminin kabulü ile eksik
incelemeye dayalı idare Mahkemesi kararının redde yönelik kısmının ise
bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İstanbul, Gaziosmanpaşa, ... pafta, ... parsel
sayılı taşınmazda parselasyon yapılmasına ilişkin 15.2.1999 günlü, ...
sayılı belediye encümeni kararı ile, bu uygulamanın dayanağı olan ve son
onay tarihli imar planının iptali istemiyle açılmış, idare Mahkemesince;
E:2000/1182 sayılı dava dosyası ve yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi
sonucu düzenlenen raporun birlikte değerlendirilmesinden,dava konusu
parselasyon işleminin 12.6.2000 günlü 80 sayılı belediye encümeni kararı ile
ortadan kaldırıldığından söz konusu işlem hakkında karar verilmesine yer
olmadığına, davanın imar planına yönelik kısmında ise taşınmazın 11.11.1998
günlü Belediye Meclisi kararı ile kabul edilen 1/1000 ve 1/5000 ölçekli
planlarda kısmen yol, kısmen ilköğretim ve lise alanı olarak ayrıldığı,
planın şehircilik ve planlama ilkelerine uygun olduğu gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiş, bu karar davacı idare vekilince temyiz edilmiştir.
Temyize konu İdare Mahkemesi kararının parselasyon
işlemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmında 2577
sayılı İdare Yargılama Usulü Kanunun 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan
bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Davanın imar planına yönelik kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7.maddesinin 1.fıkrasında; "Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış ve vergi
mahkemelerinde otuz gündür." 4.fıkrasında da "İlanı gereken düzenleyici
işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak
bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya
uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler.
Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin
iptaline engel olmaz" hükümleri yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, 15.2.1999 günlü ... sayılı
belediye encümeni kararlarıyla onaylanan parselasyon işleminin 12.6.2000
günlü, ... sayılı belediye encümeni kararıyla yeniden parselasyon yapılması
nedeniyle geçerliliğini yitirdiği ve hukuken mevcut olmadığı
anlaşılmaktadır.
Bu durumda, anılan parselasyon işleminin dayanağını
oluşturan imar planının iptaline ilişkin istemin bu aşamada incelenemeyeceği
açıktır.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 5. İdare Mahkemesinin
25.1.2002 günlü, E:2000/1182, K:2002/51 sayılı kararının parselasyon işlemi
hakkında karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının ONANMASINA, imar
planına yönelik kısmının BOZULMASINA, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 10.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Karar Metni
Dava konusu uygulama işlemi üzerine düzenleyici işleme
karşı açılan davada süreaşımı bulunmadığı hk.[166]
Temyiz İsteminde Bulunanlar :...
Vekili :Av. ...
Karşı Taraf :1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili :Av. ...
2-... Belediye Başkanlığı
Vekili :Av.
İstemin Özeti :...İdare Mahkemesinin ... günlü, ...
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti :Temyiz edilen
kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun
olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Ömer Köroğlu'nun Düşüncesi :Dava
konusu uygulama işlemi üzerine düzenleyici işleme karşı açılan davada
süreaşımı bulunmadığından İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle temyiz isteminin kabulü ile İdare
Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine
uymayıp İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle İdare
Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ...'nda davacılara ait parselleri de kapsamına
alan bölgedeki 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve ... günlü, ...
sayılı imar durum belgesinin iptali istemiyle açıldığı, İdare Mahkemesince,
14.4.1999 onay tarihli imar planlarının 29.6.1999-28.7.1999 tarihleri
arasında askıya çıkarıldığı, davacının 27.2.1999 gününde yaptığı itirazın
cevap verilmeyerek reddedildiği, 14.1.2000 günlü dilekçeyle imar durumu
istenildiği, verilen imar durumu üzerine bakılan davanın açıldığı, dava
konusu plana karşı askı süresi içinde yapılan itiraza bir aylık askı
süresinin son gününden itibaren 60 günlük süre içinde cevap verilmemesi
üzerine itirazın zımnen reddedildiği tarih olan 25.9.1999 gününden itibaren
en geç 24.11.1999 gününde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten
sonra, imar durumu belgesinin tebliğ tarihi esas alınmak suretiyle 3.3.2000
gününde açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar
verilmiş, bu karar davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 7. maddesinin birinci fıkrasında
dava açma süresinin, özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde
Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari
uyuşmazlıklarda yazılı bildiriminin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren
başlayacağı, dördüncü fıkrasında ise ilanı gereken düzenleyici işlemlerde
dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu
işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan
işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği kurala bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
8.maddesinin 1.fıkrasında; "süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini
izleyen günden itibaren işlemeye başlar" hükmüne, yine aynı Kanunun
11.maddesinde; "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari
işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem
yapılması üst makamdan, üst makam yoksa iistemi yapmış olan makamdan, idari
dava açma süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan
idari dava açma süresini durdurur" hükmüne yer verilmiştir.
Düzenleyici işlem niteliğindeki imar planlarına karşı
askı süresi içinde itiraz edilmiş fakat süresi içinde dava açılmamış olsa
dahi, imar planının uygulanmasına yönelik işlem nedeniyle dayanağı olan imar
planının iptali istemiyle 257 sayılı Yasanın 7.maddesine belirtilen süre
içerisinde dava açılabileceğinde anılan hükümler karşısında duraksama
bulunmamaktadır.
Dava, davacılara ait taşınmazı da kapsamına alan
bölgeye ilişkin 1/5000 ve 1/1000 ölçekli imar planlarının ve uygulama işlemi
niteliğindeki 14.1.2000 günlü imar durrumu belgesinin iptali istemiyle
açılmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 14.4.1999 onay
tarihli imar planlarında taşınmazın belediye hizmet alanında kaldığını
belirten 14.1.2000 günlü ve aynı tarihte tebliğ edilen imar durumu ve
dayanağı imar planlarının iptali istemiyle 3.3.2000 gününde açılan davada
süreaşımı bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, imar planlarıyla bu planların uygulanması
niteliğindeki imar durumu belgesi hakkında inceleme yapılarak yeniden karar
verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, ...İdare Mahkemesinin ... günlü,
... sayılı kararının BOZULMASINA, 3.1.2003 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
DAN-KAR-DER; SAYI:1
YÖ/ŞGK
Karar Metni
İmar planına karşı bır aylık askı süresı ıçınde ve askı
süresının son gününü ızleyen günden ıtıbaren 60 günlük yasal ıdarı dava açma
süresı ıçerısınde ıtırazda bulunulabıleceğı ve dava açma süresının
hesaplanması hk.[167]
Temyiz İsteminde Bulunan :Başbakanlık Denizcilik
Müsteşarlığı
Karşı Taraf :1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili:Av. ...
2-... Belediye Başkanlığı
Vekili:Av. ...
İstemin Özeti :... İdare Mahkemesinin ... günlü,...
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmaların Özeti:Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bulumadığından usul ve kanuna uygun olan kararın
onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi :
Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Tülin Özgenç'in Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine
uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare
mahkemesi kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ..., ... pafta, ... parsel sayılı taşınmazı
belediye hizmet alanı olarak belirleyen 1/1000 ölçekli uygulama imar
planının onaylanmasına ilişkin ... günlü, ... sayılı ... Belediye Meclisi
kararının ve 1/5000 ölçekli nazım imar planında değişiklik yapılmasına
ilişkin ... günlü, 19 sayılı ... Büyükşehir Belediye Meclisi kararının
iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, dava
konusu imar planı değişikliklerinin 3.6.1998-3.7.1998 günleri arasında
askıya çıkartıldığı, askı süresi içinde ... gününde tebliğ edilen .. günlü,
.. sayılı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı yazısı ile de parselde plan
tadilatı yapıldığının davacı idareye bildirildiği, bu planlara karşı askı
süresi içinde itirazda bulunulmadığı,askı süresinden sonra ... günlü,...
sayılı dilekçe ile plan tadilatlarına karşı itirazda bulunulduğu ve itirazın
reddedilmesine ilişkin işlemin ... gününde tebliğ edilmesi üzerine ...
gününde bu davanın açıldığı anlaşıldığından, dava konusu planlara karşı askı
süresi içinde itirazda bulunulmadığından, son ilan tarihini izleyen günden
itibaren 60 günlük yasal idari dava açma süresi geçirildikten sonra açılan
davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle, davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b
maddesi uyarınca reddine karar verilmiş; bu karar davacı tarafından temyiz
edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma
Süresi" başlıklı 7. maddesinde dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı
süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün
olduğu; İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini
izleyen günden itibaren başlayacağı; yine aynı Yasanın "Üst Makamlara
Başvurma" başlıklı 11. maddesinde, ilgililer tarafından idari dava açılmadan
önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni
bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun
işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, Altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı kurala
bağlanmıştır.
Özel Kanun olan 3194 sayılı İmar Kanununun, "Planların
hazırlanması ve yürürlüğe konulması" başlıklı 8. maddesinin (b) bendinde
ise, "İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana
gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu
sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar
planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince
onaylanarak yürürlüğe girer. Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye
başkanlığınca tesbit edilen ilan yerlerinde bir ay süre ile ilan edilir. Bir
aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye Başkanlığınca
belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş
gün içinde incelenerek kesin karara bağlar" kuralı yer almaktadır.
Anılan maddelerin birlikte değerlendirilmesinden, imar
planlarına karşı, 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi kapsamında başvuru için,
özel bir Kanun olan 3194 sayılı Yasanın 8/b maddesi ile özel bir itiraz
süresi getirildiği anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında, imar planlarına
karşı, bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi
kapsamında başvuruda bulunulması ve bu başvuruya idari dava açma süresinin
başlangıç tarihi olan son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün
içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde, bu tarihi
takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihini izleyen
günden itibaren 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi
halinde bu cevap tarihini izleyen günden itibaren 60 günlük dava açma süresi
içinde idari dava açılabileceği gibi; planlara karşı askı süresinin son
gününü izleyen günden itibaren 60 günlük yasal idari dava açma süresi içinde
2577 sayılı Yasanın 11.maddesi kapsamında başvuruda bulunulması halinde ise,
işlemeye başlayan idari dava açma süresinin duracağı ve 60 gün içinde cevap
verilmemesi halinde istek reddedilmiş sayılacağından, 60 günlük yasal idari
dava açma süresinin kaldığı yerden işlemeye başlayacağı, bu sürenin son
gününe kadar cevap verilmesi halinde ise bu tarihi izleyen günden itibaren
yine kalan sürenin işlemeye başlayacağı ve toplam olarak 60 günlük bu süre
içinde idari dava açılabileceği sonucuna varılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda ise, 3.6.1998-3.7.1998 günleri
arasında askıda kalan planlara karşı askı süresinin son gününü izleyen
günden itibaren 60 günlük yasal idari dava açma süresi içinde ... günlü
dilekçe ile itirazda bulunulduğu ve 60 günlük süre içinde itirazın
reddedildiğinin ... gününde davacıya bildirilmesi üzerine, kaldığı yerden
işlemeye başlayan 60 günlük yasal idari dava açma süresi içinde ... gününde
bu davanın açıldığı anlaşıldığından, davanın süreaşımı nedeniyle reddi
yolundaki idare mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle ... İdare Mahkemesinin ... günlü,
... sayılı kararının BOZULMASINA 10.12.2001 gününde oyçokluğuyla karar
verildi.
K A R Ş I O Y :İdare Mahkemesi kararının onanması
gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyoruz.
Karar Metni
Turizm merkezi ilan edilen bölgenin 1/5000 ölçekli
nazım imar planı olmaksızın 1/1000 ölçekli uygulama imar planının yapılıp
onaylanmasında hukuka uyarlık bulunmadığı, dava konusu edilen diğer
işlemlerin iptali için ise süresinde dava açılmadığı hk.[168]
Davacılar : ..., ..., ..., ..., ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : 1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
2-... Belediye Başkanlığı
3-Turizm Bakanlığı
4-Başbakanlık
5-Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Davanın Özeti : 19.2.1980 onay tarihli 1/5000 ölçekli
nazım imar planının, 14.5.1998 günlü, 294 sayılı ... Belediye Meclisi kararı
ile kabul edilerek 27.5.1998 günü Turizm Bakanlığı'nca onaylanan ... ...
Bölgesi (... ile ... Bulvarı arasında kalan) "Kıyı ve Sahil Düzenlemelerini"
kapsayan 1/2000 ölçekli vaziyet planının, ... ... halihazır paftalarına
ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve alanın 1982 yılında Turizm
Merkezi olarak ilanına ilişkin kararın, imar mevzuatına, şehircilik
esaslarına, planlama ilkelerine ve kamu yararına aykırı olduğu, kıyı kenar
çizgisini aşan binalar yapıldığı, kıyı bandının yoğun yapılaşmaya açıldığı,
koruma kurulu kararlarına uyulmadığı, Konyaaltı Plajının korunması gerektiği
ileri sürülerek iptali istenilmektedir.
... Büyükşehir Belediye Başkanlığının Savunmasının
Özeti: Savunma verilmemiştir.
... Belediye Başkanlığının Savunmasının
Özeti:Uyuşmazlığa konu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının 1/5000 ölçekli
nazım imar planına göre yapıldığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Turizm Bakanlığının Savunmasının Özeti: Davanın
süresinde açılmadığı,uyuşmazlığa konu planların kesinleştiği, 1/1000 ölçekli
planın 2634 sayılı Yasanın 7.maddesi uyarınca onandığı, herhangi bir
yoğunluk artışı getirilmediği, Kıyı Kanununa uygun olduğu, turizm merkezinin
iptali isteminin şehrin gelişimi ve çevre değerleri açısından kabul
görmesinin mümkün olmadığı, davanın yasal dayanağının bulunmadığı ileri
sürülerek reddi gerektiği savunulmaktadır.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Savunmasının
Özeti:1980 yılı onaylı 1/5000 ölçekli planın iptali istemiyle süresinde dava
açılmadığı, turizm merkezi ilanından sonra bölgede 1/5000 ölçekli nazım imar
planının yapılmadığı, ileri sürülerek davanın reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Başbakanlığın Savunmasının Özeti: Davada süreaşımı
bulunduğu, davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülerek
davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi E. Emel Çelik'in Düşüncesi :
Uyuşmazlığa konu taşınmazların bulunduğu bölgenin turizm merkezi olarak
ilanına ilişkin karar ile 1/2000 ölçekli vaziyet planının 1980 yılı onaylı
1/5000 ölçekli planın iptali istemiyle açılan davanın süresinde olmaması
nedeniyle reddedilmesi, turizm merkezi ilanından sonra 1/5000 ölçekli plan
yapılmadan 1/1000 ölçekli planın yapılarak onaylanması 3194 ve 2634 sayılı
Yasa hükümlerine aykırı olduğundan anılan dava konusu 1/1000 ölçekli imar
planının iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi : 19.2.1980
onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar planının, 14.5.1998 günlü, 294 sayılı
... belediye meclisi kararı ile kabul edilerek 27.5.1998 günü Turizm
Bakanlığı'nca onaylanan ... Bölgesi (... ile ... Bulvarı arasında kalan)
"Kıyı ve Sahil Düzenlemelerini" kapsayan 1/2000 ölçekli vaziyet planının,
... halihazır paftalarına ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve
alanın 1982 yılında Turizm Merkez olarak ilanına ilişkin kararın iptali
istemiyle açılmıştır.
3194 sayılı Yasanın 8.maddesinin (b) fıkrasında; "imar
planlarının nazım imar planı ve uygulama imar planından meydana geleceği
mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu
sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar
planlarının ilgili belediyelerce yapılacağı veya yaptırılacağı ve bunların
belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe gireceği;
2634 sayılı Yasanın 7.maddesinde de Turizm bölgelerinde
ve turizm merkezlerinde Bakanlıkça yapılan veya yaptırılan ve İmar ve İskan
Bakanlığına sunulan planların 6 ay, haritalar ve kıyı kenar çizgisinin iki
ay içinde onaylanacağı, Bakanlığın Turizm alanlarında ve turizm
merkezlerinde İmar ve İskan Bakanlığınca onaylı nazım imar planlarına uygun
olarak, turizm amaçlı imar uygulama planlarını tadil etmeye ve onaylanmaya
yetkili olduğu kurala bağlanmış olup, dava dosyasının incelenmesinden
yukarıda belirtilen yasa kuralları uyarınca turizm merkezi olarak ilan
edilen bölge içerisinde kalan dava konusu alanla ilgili nazım imar planının
Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca, uygulama ima planının Turizm Bakanlığınca
onaylanmasında vaziyet planının Belediye ve Bakanlıkca müştereken onaylanmış
olan uygulama imar planına göre Turizm Bakanlığınca incelenerek w uygun
görülmesinde imar mevzuatına, kamu yararına ve şehircilik ilkelerine
aykırılık bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerekeceği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü.
Dava, 19.2.1980 onay tarihli 1/5000 ölçekli nazım imar
planının, 14.5.1998 günlü, 294 sayılı ... Belediye Meclisi kararı ile kabul
edilerek 27.5.1998 günü Turizm Bakanlığı'nca onaylanan ... Konyaaltı Bölgesi
(... ile ... Bulvarı arasında kalan) "Kıyı ve Sahil Düzenlemelerini"
kapsayan 1/2000 ölçekli vaziyet planının, ... halihazır paftalarına ilişkin
1/1000 ölçekli uygulama imar planının ve alanın 1982 yılında Turizm Merkezi
olarak ilanına ilişkin kararın iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılam Usulü Kanununun 7.maddesinde
dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde
Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, bu sürelerin idari
uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı, ilanı gereken düzenleyici
işlemlerde ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı hükme
bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, 1/5000 ve 1/1000
ölçekli imar planlarının iptali istemiyle 27.5.1998 gününde açılan davada
dilekçe ret kararı verilmesi üzerine 2.7.1999 gününde kayda giren yenileme
dilekçesinde yukarıda anılan imar planları yanında bölgenin 1982 yılında
turizm merkezi olarak ilan edilmesine ilişkin kararın, 1/2000 ölçekli
vaziyet planının da iptalinin istenildiği, ayrıca dava konusu işlemlerin
25.5.1998 günlü basından öğrenildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, uyuşmazlığa konu bölgeye ilişkin 1/2000
ölçekli vaziyet planının ve turizm merkezi ilanının 25.5.1998 gününde
öğrenilmesi üzerine yukarıda belirtilen yasal 60 günlük süre geçirildikten
sonra anılan işlemlerin iptali istemiyle 2.7.1999 gününde açılan davada
süreaşımı bulunmaktadır.
27.2.1980 gününde askıya çıkarılan 19.2.1980 onaylı
1/5000 ölçekli nazım imar planının iptali istemiyle askı süresinin son
gününü izleyen 60 gün içinde dava açılması gerekirken bu süre geçirildikten
sonra 27.5.1998 gününde açılan davanın bu kısmının da süreaşımı nedeniyle
esasının incelenme olanağı bulunmamaktadır.
Uyuşmazlığın 1/1000 ölçekli plana ilişkin kısmına
gelince;
3194 sayılı İmar Kanununun 5.maddesinde; nazım imar
planları; varsa bölge ve çevre düzeni planlarına uygun olarak hali hazır
haritalar üzerine yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve
arazi parçalarının gene kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini,
bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu,
çeşitli yerleşme alanlarının gelişme, yön ve büyüklükleri ile ilkelerini,
ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları gösteren ve
uygulama imar planının hazırlanmasında esas olmak üzere düzenlenen detaylı
bir raporla açıklanan ve raporu ile beraber bir bütün olan planlar; uygulama
imar planları ise, nazım imar planları esaslarına göre çizilen ve çeşitli
bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve
uygulama için gerekli imar uygulama proğramlarına esas olacak uygulama
etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren planlar olarak
tanımlanmıştır.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 7.maddesinde de,
Turizm Bakanlığının turizm alanlarında ve turizm merkezlerinde Bayındırlık
ve İskan Bakanlığınca onaylı nazım imar planlarına uygun olarak, turizm
amaçlı imar uygulama planlarını değiştirmeye ve onaylamaya yetkili olduğu
belirtilmiştir.
Yukarıdaki hükümlerin birlikte incelenmesinden, Turizm
merkezi ilanından itibaren planlamada var olan planlar arasındaki hiyerarşi
ilkesi uyarınca 1/5000 ölçekli nazım imar planı yapılıp onaylandıktan sonra
bu plana uygun olarak 1/1000 ölçekli uygulama imar planının da yapılarak
onaylanması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, turizm merkezi ilan edilen uyuşmazlığa konu
bölgenin 1/5000 ölçekli nazım imar planı olmaksızın 1/1000 ölçekli uygulama
imar planının yapılıp onaylanmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 19.2.1980 onaylı 1/5000 ölçekli
nazım imar planının, turizm merkezi ilanına ilişkin işlemin ve 1/2000
ölçekli vaziyet planının iptali istemiyle açılan davanın süre aşımı
nedeniyle reddine, 1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptaline, aşağıda
dökümü yapılan ...-lira yargılama giderinin yarısı olan ...-liranın davacı
üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı ile Avukatlık Ücret Tarifesine göre
....-lira avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya, ...-
lira avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalılardan ... Belediye
Başkanlığına verilmesine 5.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Karar Metni
Dava konusu işlemı tesis ve tebliğ etmeye yetkili
olmayan idari birime yapılan başvuru nedeniyle işlemden haberdar olunduğunun
kabul edilerek söz konusu başvuru ve başvuruya verilen yanıt esas alınarak
dava açma süresinin başlatılmasında isabet görülmediği hk.[169]
Temyiz İsteminde Bulunanlar:...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : 1-... Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili: Av. ...
2-... Belediye Başkanlığı
İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ...
sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bozulması
istenilmektedir.
... Büyükşehir Belediye Başkanlığının Savunmasının
Özeti: Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından
usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
... Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti:Savunma
verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Gül Filiz Ercan Aslantaş'ın
Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine
uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare
mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, ..., ..., Mahallesi, ... ada, ... parsel sayılı
taşınmazın da bulunduğu alanda 3194 sayılı İmar Kanununun 18.maddesi
uyarınca yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılmış, İdare
Mahkemesince; dosyanın incelenmesinden davacıların uyuşmazlık konusu
parselasyon işlemi ile ilgili olarak ... tarihli dilekçe ile ... Tapu Sicil
Müdürlüğüne başvurdukları, anılan idarece 2577 sayılı Yasanın 10.maddesinde
öngörülen süre içinde (60 gün)yanıt verilmemesine karşın ikinci altmış gün
içinde dava açılmadığı, sonradan söz konusu başvuruya verilen ... günlü
yanıt üzerine altmış günlük süre geçirildikten sonra ... gününde kayda giren
dilekçeyle açıldığı anlaşılan davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi
uyarınca süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karar davacılar
vekilince temyiz edilmiştir.
T.C.Anayasasının 125.maddesinde, idari işlemlere karşı
açılacak davalarda sürenin yazılı bildirim tarihinden başlayacağı kurala
bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinin
2.fıkrasında da Anayasa kuralına paralel bir düzenleme getirilerek idari
uyuşmazlıklarda dava açma süresinin yazılı bildirimin yapıldığı günden
başlayacağı belirtilmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanununun Uygulanmasına
İlişkin hükümleri içeren Tebligat Tüzüğünün 51.maddesinde ise, tebliğin
muhatap muttali olmuş ise muteber olacağı, aksi takdirde tebligatın
yapılmamış addedileceği muhatabın beyan ettiği tarihin tebliğ tarihi
sayılacağı ve muhatabın tebliğe muttali olduğunun ve bu tarihin iddia ve
ispatına cevaz bulunmadığı öngörülmüştür.
Diğer taraftan,3194 sayılı İmar Kanununun arazi ve arsa
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para
cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-10-08 (1959 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|