Karar Metni
Davacının asıl borçlu şirketin ortağı olmakla birlikte
şirketi temsil yetkisi bulunmadığı; bu durumda şirkete yapılan tebligatları
ikamet adresinde tebellüğe de yetkili olmayan davacının hukuki durumunda
usulüne aykırı olarak kendisine tebliğ olunan dava konusu ödeme emirleri
dolayısıyla herhangi bir değişiklik olmayacağından, bu ödeme emirlerine
karşı düzeltilmesi veya iptal edilmesi istemiyle kendi adına ıdarı başvuruda
bulunması veya idari dava açmasının mümkün bulunmadığı hk.[131]
Temyiz İsteminde Bulunan: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...-Av. ...
İstemin Özeti : Davacının ortağı olduğu ... İnşaat
Ticaret Sanayi Limited Şirketinin vergi borçlarından dolayı şirket adına
düzenlenerek davacıya tebliğ edilen ödeme emirlerinin geri alınması istemini
içeren başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemi; Dosyanın incelenmesinden,
davacı ve eşinin kurdukları yukarıda adı belirtilen şirketin vergi
borçlarının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emirlerinin davacının ev
adresine kapıya yapıştırılmak suretiyle tebliğ edildiği anlaşılmakta ise de;
şirket müdürü olan eşinden ayrılan davacının ikametgah adresinin eski eşinin
de ikametgah adresi olarak kabul edilemeyeceği; bu durumda, ödeme
emirlerinin şirket müdürü veya şirket müdürünün bilinen adreslerine tebliğ
edilmesi gerektiğinden, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı
kararının; davada süre aşımı bulunduğu, ödeme emirlerinin hukuka uygun
olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Bülent Seyitdanlığoğlu'nun Düşüncesi:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu
maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz
istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Güngör Göksu'nun Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve
yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile Vergi
Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden; davacının, ortağı olduğu ...
İnşaat Ticaret Sanayi Limited Şirketinin vergi borçlarının tahsili amacıyla
şirket adına düzenlenen ödeme emirlerinin 19.3.1998 tarihinde ev adresinde
tebliği üzerine, davalı Vergi Dairesi Müdürlüğüne ödeme emirlerinin geri
alınması istemiyle yapmış olduğu başvurusunun cevap verilmemek suretiyle
reddedildiği; bu işlemin iptali istemiyle 19.6.1998 tarihinde kayda giren
dilekçeyle açılan bu davada işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının
temyizen incelenerek bozulmasının istenildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yarglama Usulü Kanununun "Dava Açma
Süresi" başlıklı 7'nci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idari mahkemelerinde altmış,
vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54'üncü maddesinde, amme
alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal
bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı,
58'inci maddesinde ise, ödeme emrine karşı, böyle bir borcun bulunmadığı
veya kısmen ödendiği veya zaman aşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde
dava açılabileceği öngörülmüştür.
Aynı Kanunun 11'inci maddesinde ise, ilgililer
tarafınadan idari dava açılmadan önce, İdari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst
makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde
istenilebileceği; bu başvurmanın, işlemeye başlamış olan idari dava açma
süresini durduracağı; altmış gün içinde bir cevap verilmesse isteğin
reddedilmiş sayılacağı; isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması
halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvuru tarihine
kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı, hükmü yer almıştır.
Vergi Kanunlarına göre tahakkuk ettirilerek tahsil
edilebilir hale gelen, ancak vadesinde ödenmeyen vergilerin tahsili
amacıyla, 6183 sayılı Kanuna göre düzenlenen, kesin ve yürütülmesi zorunlu
idari işlem olan ödeme emrine karşı doğrudan dava açılabileceği gibi; 2577
sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 11'inci maddesi uyarınca, ödeme emrinin
kaldırılmasının. geri alınmasının, değiştirilmesinin üst makamdan, üst makam
yoksa ödeme emrini düzenleyen makamdan idari dava açma süresi içinde
istenilmesi ve bu şekilde yapılan başvurunun anılan maddede yazılı şekilde
reddi veya reddedilmiş sayılması durumunda dava hakkının kalan süre
içerisinde kullanılması da olanaklıdır.
Olayda; davacının asıl borçlu şirketin ortağı olmakla
birlikte şirket müdürü sıfatının, dolayısıyla şirketi temsil yetkisinin
bulunmadığı sabittir. Bu durum karşısında; Şirkete yapılacak tebligatları
ikamet adresinde tebellüğe de yetkili olmaya davacının hukuki durumunda,
usule aykırı olarak kendisine tebliğ olunan dava konusu ödeme emirleri
dolayısıyla herhangi bir değişiklik söz konusu olamayacağından; bu ödeme
emirlerine karşı düzeltmeleri veya iptal edilmeleri istemiyle kendi adına,
idari başvuruda bulunması veya idari dava açması da olanaksızdır. Bu
bakımdan; davayı bu yönleriyle incelemeksizin esasına girerek çözümleyen
Vergi Mahkemesinin temyize konu kararında isabet yoktur.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne,
mahkeme kararının bozulmasına, 6.11.2002 gününde oybirliği ile karar
verildi.
DAN-KAR-DER; SAYI:1
BŞ/ŞGK
Karar Metni
Vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra
vergi dairesine yapılan başvuruların v.u.k.'nun 124 üncü maddesi kapsamında
incelenmesi gerektiği hk.[132]
Temyiz İsteminde Bulunan: ...
Vekili : Av. ... - Av. ...
Karşı Taraf : ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti : Mülkiyeti Hazineye ait ... Kışlası
vasıflı binanın irtifak hakkının, tapud yapılan işlemle 49 yıllığına davacı
kuruma verilmesinden doğan ve ödenen damga vergisinin, irtifak hakkı
tesisine ilişkin işlemin iptal edilmiş bulunması nedeniyle iadesi istemiyle
vergi dairesi müdürlüğüne yapılan başvurunun reddine dair işlemi iptal eden
... Vergi Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının, Danıştay Yedinci
Dairesinin 25.11.1998 günlü, E:1997/2576; K:1998/4168 sayılı kararıyla; 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 122'nci maddesinde, mükelleflerin, vergi
muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile
isteyebilecekleri; 123'üncü maddesinde, düzeltme talebi yerinde görüldüğü
takdirde düzeltmenin yapılacağı, aksi halde, durumun düzeltme isteyene yazı
ile tebliğ olunacağı; 124'üncü maddesinde, vergi mahkemesinde dava açma
süresi geçtikten sonra yapılan düzeltme talepleri reddolunanların şikayet
yolu ile Maliye Bakanlığına başvuracakları; düzeltmenin kapsamını belirleyen
125'inci maddesinde, vergi mahkemesi, bölge idare mahkemesi ve Danıştaydan
geçmiş olan muamelelerde hata bulunduğu takdirde, hata hakkında bu yerlerce
karar verilmemiş olmak koşuluyla, söz konusu kararlar kesinleşmiş olsa dahi
aynı hükümlere göre düzeltilebileceği; 126'ncı maddesinde ise, vergi
hatalarının tarh zaman aşımı süresi dolmadan düzeltileceği öngörüldükten
sonra, düzeltme zaman aşımının özel hallerine yer verildiği; kanunun bu
kısmında, yapılan düzeltmelerde, düzeltme zaman aşımı ile ilgili süreler
dışında, ilgililerin düzeltme ve şikayet yollarına belli sürelerde
başvurmalarını zorunlu kılan herhangi bir kurala yer verilmediği; yöntemi
Vergi Usul Kanununda düzenlenmiş bulunan vergi hatalarının düzeltilmesi ile
ilgili başvurular nedeniyle düzenlenen işlemlerin iptali istemiyle açılacak
davalarda, 2577 sayılı Kanunun 7'nci maddesinde öngörülen otuz günlük
sürenin aranması ve bu sürenin, yazılı bildirim tarihinde başlatılması
gerektiği; olayda geliştiği üzere, davacı kurum tarafından, vergi
mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra Vergi Dairesi Müdürlüğüne
yapılan düzeltme başvurusunun reddi üzerine açılan davada, bu işlemin
yukarıda açıklanan düzeltme ve şikayet kapsamında bir başvuru olduğu,
davanın ancak, yapılacak şikayet başvurusunun Maliye Bakanlığınca reddi
üzerine açılabileceği göz ardı edilerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu
Kanununun idari makamların sükutu ve üst makamlara başvurmayı öngören
10'uncu maddesinin uygulanması suretiyle verilen kararda isabet görülmediği
gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyarak, idari merci tecavüzü
nedeniyle dava dilekçesini Maliye Bakanlığına tevdi eden ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının; ortada düzeltme-şikayet yoluna
başvurulması gereken bir vergi hatası bulunmadığı, vergiyi doğuran tapuya
tescil işleminin idare mahkemesince iptali nedeniyle, Hazinenin sebepsiz
zenginleştiği böyle bir uyuşmazlıkta, Borçlar Kanununun sebepsiz
zenginleşmeye ilişkin hükümlerinin uygulanması gerektiği; nitekim, vergi
dairesi müdürlüğünce de olayın vergi hatası kapsamında görülmeyerek,
mahkemece davanın kabul yolunda verilen ilk karar üzerine verginin iade
edildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Selman Aydın'ın Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin
1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi
reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Sadri Bozkurt'un Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve
yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi
mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
İlk derece mahkemesi kararlarının, Danıştayca,
uyuşmazlığın çözümü de gösterilerek bozulması durumunda; kararı bozulan
mahkemece, bu karara uyularak yeniden verilecek kararlara karşı yapılacak
temyiz başvurularının, bozma kararında yazılı esaslara uygunluğu bakımından
incelenmesi gerekir.
Dosyanın incelenmesinden, temyize konu vergi mahkemesi
kararının, Dairemizin açıklanan nitelikteki bozma kararına uyularak
verildiği anlaşıldığından, istemin reddine ve kararın onanmasına, 11.6.2001
gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ŞGK
Karar Metni
Gümrük vergisi tahakkukuna yapılan itirazın süreden
reddine ilişkin işlemlere karşı açılan davalarda, mahkemece, yalnızca
itirazın süresinde olduğunun tespiti halinde, daha tahakkukun hukukiliği
hakkı inceleme yapılamayacağı hk.[133]
Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı adına
... Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : ... Limited Şirketi
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ... Gümrük Müdürlüğünde yükümlü şirket
adına tescilli 17.6.1992 gün ve 190 sayılı gümrük giriş beyannamesi
muhteviyatı eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük bulunması üzerine, idarece
tespit edilen fiyat esas alınarak yapılan ek gümrük vergi ve resimleri
tahakkukuna vaki itirazın, Gümrük Yönetmeliğinin 409'uncu maddesine göre
süre aşımı yönünden reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı
reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... günlü,... sayılı kararını; tüzel
kişilere yapılacak tebliğin, kanuni temsilcilerine, bunun kanunda yazılı
sebeplerle mümkün olmaması halinde ise, memur veya müstahdemlerinden birine
yapılacağı; kanuni temsilcinin şahsi firmasına ait iş yerinde bulunan
işçisine yapılan tebligatın, bu firmanın vergi borçlarına ilişkin
tebligatlarda söz konusu olabileceği; olayda, davacı Şirket adına yapılan ek
tahakkuka ilişkin tebliğ alındısında, tebligatın "...'in işçisi ...'a tebliğ
edildi." şerhini ihtiva ettiği; şerhte sözü geçen "..."in de davacı...
Limited Şirketinin değil, kanuni temsilcisi ...'nin şahsi firması olduğu
anlaşıldığından; bu firmanın iş yerinde çalışan işçiye yapılan tebligatın,
davacı şirkete yapıldığının kabulüne olanak bulunmadığı; bu durumda, ek
tahakkuktan 18.6.1995 tarihinde haberdar olduğunu bildiren davacı Şirketin,
19.6.1995 tarihinde yapmış olduğu itirazın, anılan tarihe göre süresinde
olduğunun kabulü gerekeceğinden; aksi yolda verilen temyize konu kararda
isabet görülmediği gerekçesiyle bozan Danıştay Yedinci Dairesinin 21.4.1999
günlü, E:1998/759; K:1999/1612 sayılı kararına uymak suretiyle yeniden
yapılan inceleme sonucu; 17.6.1992 tarihinde fiilen ithal edilen eşya
nedeniyle yapılan ek tahakkukun, olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615
sayılı Gümrük Kanununun 86'ncı maddesinde öngörülen 3 yıllık zaman aşımı
süresi geçirilerek, 18.6.1995 tarihinde yükümlüye tebliğ edildiği
anlaşıldığından, zaman aşımına uğrayan söz konusu vergilerin davacıdan
istenilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının; davacı adına yapılan ek
tahakkukun usulüne uygun olarak tebliğ edildiği; söz konusu tebliğ üzerine
15 günlük süre geçirildikten sonra yapılan itirazın süre aşımı nedeniyle
reddinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği
savunulmuştur.
Tetkik Hakimi Selman Aydın'ın Düşüncesi: Uyuşmazlık,
yükümlü tarafından ithal edilen eşyanın beyan edilen kıymetinin düşük
bulunması üzerine yapılan ek tahakkuka vaki itirazın süresinde olmadığından
bahisle reddedilmesinden doğmuştur.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 78'inci maddesinde itiraz
sebepleri sayılmış, tahakkukun tebliği ve itiraz süresi 79'uncu maddede
düzenlenmiş, 80'inci maddesinde 78'inci maddenin 1, 2, 3 ve 6'ncı
fıkralarında yazılı sebeplerle yapılacak itirazların 81'inci maddeye göre
sırasıyla gümrük müdürlükleri gümrükler başmüdürlükleri, Gümrükler Genel
Müdürlüğünce karara bağlanacağı, Gümrükler Genel Müdürlüğünün kararlarına
karşı idari yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir.
Gümrük Kanununda itirazın süresi içinde yapılmaması
halinde yapılacak işlem konusunda herhangi bir hükme yer verilmemiş, bu
husus Gümrük Yönetmeliğinin 410'uncu maddesinde düzenlenmiştir. Sözü geçen
maddede "süresi içinde yapılmadığı idare amirlerince yapılacak inceleme
sonucundan anlaşılan itirazlara ait dilekçeler muameleye konmaz ve bu durum
itirazı yapan mükellefe yazı ile bildirilir." hükmü yer almıştır.
Yukarıda değinilen mevzuat hükümleri uyarınca, ek
tahakkuka süresinde itiraz edilmediğinden bahisle idarece tesis edilen
işleme karşı açılan davada mahkemece; itirazın süresinde yapılıp
yapılmadığının incelenmesi süresinde yapıldığı sonucuna varılıyorsa işlemin
iptaline karar verilmesi, işin esasının incelenmemesi gerekmektedir.
Mahkemece işlemin iptal edilmesi halinde ise sözü edilen Kanunun 81'inci
maddesi hükmü uyarınca, gümrük müdürlüğünce itiraz yerinde görülmezse vergi
miktarına göre gümrükler başmüdürlüğüne veya Gümrükler Genel Müdürlüğüne
gönderilmesi gerektiği tabii olmakla, olayda idari itiraz prosedürleri
tamamlanmadan, dolayısıyla itiraz hakkında esastan tesis edilmiş bir işlem
olmadan açılan davada, mahkemece işin esasına girmek suretiyle verilen
kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme kararının bozulması
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve
yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi
mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından
17.6.1992 tarihinde fiili ithali gerçekleştirilen eşya nedeniyle yapılan ek
tahakkukun, şirketin kanuni temsilcilerinden birinin şahsi işletmesinde, söz
konusu kişinin işçilerinden birine, 23.5.1995 tarihinde tebliğ edildiği; ek
tahakkuka 19.6.1995 tarihinde vaki itirazın, Gümrük Yönetmeliğinin 410'uncu
maddesi uyarınca, süre aşımı nedeniyle reddedildiği; bu ret işleminin iptali
istemiyle açılan davanın, mahkemece, adresinde bulunamayan davacı şirkete,
polis tarafından tespit edilen adreste yapılan tebligatta usulsüzlük
bulunmadığı, bu nedenle, 15 günlük yasal süre geçirilerek yapılan itirazın
süre aşımı nedeniyle reddinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle
reddedildiği; Dairemizce, tüzel kişilere yapılacak tebliğin, kanuni
temsilcilerine, bunun kanunda yazılı sebeplerle mümkün olmaması halinde ise,
memur veya müstahdemlerinden birine yapılacağı; kanuni temsilcinin şahsi
firmasına ait iş yerinde bulunan işçisine yapılan tebligatın, bu firmanın
vergi borçlarına ilişkin tebligatlarda söz konusu olabileceği; olayda,
davacı Şirket adına yapılan ek tahakkuka ilişkin tebliğ alındısında,
tebligatın "...'in işçisi ...'a tebliğ edildi." şerhini ihtiva ettiği;
şerhte sözü geçen "..."in de davacı ... Limited Şirketinin değil, kanuni
temsilcisi ...'nin şahsi firması olduğu anlaşıldığından; bu firmanın iş
yerinde çalışan işçiye yapılan tebligatın; davacı şirkete yapıldığının
kabulüne olanak bulunmadığı; bu durumda; ek tahakkuktan 18.6.1995 tarihinde
haberdar olduğunu bildiren davacı Şirketin, 19.6.1995 tarihinde yapmış
olduğu itirazın, anılan tarihe göre süresinde olduğunun kabulü
gerekeceğinden; aksi yolda verilen temyize konu kararda isabet görülmediği
gerekçesiyle bozulduğu; mahkeme tarafından, 17.6.1992 tarihinde fiili ithali
gerçekleştirilen eşya nedeniyle yapılan ek tahakkuk, 18.6.1995 tarihinde
tebliğ edildiğinden, uyuşmazlığa konu vergilerin zaman aşımına uğradığı
gerekçesiyle ek tahakkukun iptal edildiği anlaşılmıştır.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük
Kanununun 79'uncu maddesine göre kendilerine ek gümrük vergi ve resmi
tahakkuku tebliğ edilen mükelleflerin, idari dava açmadan önce; bu
tahakkuka, tahakkuk kağıdı üzerine atılan imza veya yazılı tebliğ tarihinden
itibaren onbeş günlük süre içerisinde anılan Kanunun 78'inci maddesinde
yazılı sebeplerin biri veya birkaçı ile itirazda bulunmaları; ancak bu
itiraz üzerine, aynı Kanunun 81 ve 84'üncü maddelerinde, dayanılan sebebe
göre, öngörülen prosedürün işletilmesi sonucu tesis edilen nihai işlemi,
2577 sayılı Kanunun 7'nci maddesinde yazıl genel dava açma süresi
içerisinde, idari davaya konu etmeleri gerekmektedir. Olayda olduğu gibi,
mükelleflerin itirazlarının, gümrük müdürlüklerince, 79'uncu maddede
öngörülen süre içerisinde olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin
reddedilmesi, söz konusu itiraz prosedürünün işlemesini engelleyen;
dolayısıyla, sonuçta, mükelleflerin itiraza konu ek tahakkukun hukuka
uygunluğunu dava yoluyla denetletme olanaklarını ortadan kaldıran, kesin ve
yürütülmesi zorunlu idari işlem tesisidir. Bu işlem, idarece geri alınmak
veya idari yargı yerince iptal edilmek suretiyle, hukuk düzeninden
kaldırılmadıkça, idari prosedürün yeniden işletilmesi ve idari dava hakkının
kullanılması olanaklı değildir. Bu şekilde tesis edilen işlemlerin idarece
geri alınmalarının veya konu edildikleri davada idari yargı yerlerince
hukuka aykırı bulunmaları sebebiyle iptal edilmelerinin hukuki sonucu da,
idarece, söz konusu itiraz prosedürünün işletilmesi ve bu prosedürün nihai
aşamasında tesis edilen idari işleme karşı mükellefin idari dava açma
hakkının doğmasıdır. Bu bakımdan; itirazın süre aşımı sebebiyle reddine dair
işlemi iptal eden idari yargı yerinin, bu kararın gereği olarak, idari
prosedürün idarece işletilmesinden önce, tahakkukun da hukukiliğini
incelemesi ve bu incelemenin sonucuna göre tahakkuk hakkında da karar
vermesi, Yargılama Hukukuna uygun değildir.
Bu nedenle, Dairemizin bozma kararına uyan Vergi
Mahkemesince, dava konusu işlemin iptali yolunda verilecek kararla
yetinilmesi gerekirken, tahakkukun hukukiliği hakkında da inceleme
yapılarak, tahakkukun iptaline karar verilmesinde isabet bulunmadığından,
temyize konu kararın bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden
verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına
alınacağından, bu hususta ayrıca karar verilmesine gerek olmadığına,
19.3.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ŞGK
Karar Metni
Süresinde yurt dışı edilmeyen ve halen yurt içinde
bulunan geçici ithale konu eşyalar nedeniyle 1615 sayılı kanunun 149 uncu
maddesi uyarınca tesis edilen işlemin yerinde olduğu hk.[134]
Temyiz İsteminde Bulunan : Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı adına
Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğü İSTANBUL
Karşı Taraf : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Halkalı Giriş Gümrük Müdürlüğünde
tescilli 20.7.1992 gün ve 62667 sayılı gümrük giriş beyannamesi muhteviyatı
eşya nedeniyle, davacı adına, ek olarak toplu konut fonu tahakkuk
ettirilmesi ve iki katı tutarında ceza kesilmesi yolunda tesis edilen
işlemi; olayda, davacı tarafından ithal edilen canlı hayvanların
ağırlığının, idarece tespit olunan ağırlığa nazaran noksan beyan edildiğinin
saptanması üzerine ağırlık farkına isabet eden kıymet üzerinden katma değer
vergisi ile toplu konut fonunun ek olarak tahakkuk ettirildiği; ek vergi
tahakkukuna karşı açılan davada İstanbul Yedinci Vergi Mahkemesince dava
konusu işlemin iptali yönünde verilen karara yapılan itiraz başvurusunun
İstanbul Bölge İdare Mahkemesince reddedilerek Vergi Mahkemesi kararının
onandığının anlaşıldığı; bu durumda, davacıdan istenen fon tutarına esas
alınan matrah üzerinden tahakkuk ettirilen ek katma değer vergisinin yargı
kararıyla kaldırılması karşısında, aynı matrah üzerinden hesaplanarak
davacıdan istenen toplu konut fonunda da yasal isabet görülmediği
gerekçesiyle iptal eden İstanbul Beşinci Vergi Mahkemesinin 17.11.1999 gün
ve E:1999/1199; K:1999/1311 sayılı kararının; ek vergi tahakkukunun vergi
mahkemesince zaman aşımı gerekçesiyle kaldırıldığı; fonlar vergi niteliği
taşımadığından, 5 yıllık zaman aşımına tabi bulunduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Muammer Topal'ın Düşüncesi : Uyuşmazlık
davacı kurum adına ek olarak toplu konut fonu tahakkuk ettirilmesinden
kaynaklanmış olup, Vergi Mahkemesince ek tahakkukun iptal edildiği
anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun dava açma
sürelerini düzenleyen 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma
süresinin, özel kanunlarında ayrı bir süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda
ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu,
2'nci fıkrasında ise, bu sürelerin; vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali
yükümler ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ
yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin yapıldığı
tarihi izleyen günden başlayacağı belirtilmiştir.
Olayda, toplu konut fonuna ilişkin evrak 8.3.1997
tarihinde davacı kuruma tebliğ edilmesine rağmen, söz konusu tahakkukun
iptaline ilişkin davanın, 2577 sayılı Kanunun yukarıda açıklanan 7'nci
maddesinde öngörülen altmış günlük süreden sonra, 8.5.1997 tarihinde, o
tarihte görevli bulunan, İdare Mahkemesinde açıldığı anlaşıldığından, işin
esası incelenmek suretiyle verilen Mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz steminin kabulü ile mahkeme
kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp, vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve
yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi ile vergi
mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma
Süresi" başlıklı 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin,
özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare
mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 2'nci
fıkrasında, bu sürelerin, idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin
yapıldığı; vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam
ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda: Tahakkuku tahsile bağlı olan
vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde veya tebliğ yerine geçen
işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine
ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin yapıldığı ve idarenin dava
açması gereken konularda ise ilgili merci veya komisyon kararının idareye
geldiği tarihi izleyen günden başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Olayda ise, davacı kurum adına tahakkuk ettirilen toplu
konut fonuna ilişkin 20.2.1997 gün ve 1457 sayılı evrak 8.3.1997 tarihinde
davacı kuruma tebliğ edildiği halde, söz konusu tahakkukun iptali istemine
ilişkin davanın, o tarihte görevli bulunan İdare Mahkemesinde 2577 sayılı
Kanunun yukarıda anılan 7'nci maddesinde öngörülen altmış günlük süre
geçirildikten sonra, 8.5.1997 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu duruma göre, davanın süre aşımı nedeniyle reddi
gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle verilen Mahkeme kararında yasal
isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; Mahkeme
kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek
ararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu
hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 14.3.2001 gününde
oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ŞGK
Karar Metni
Bir konuda oluşan içtihat uyarınca görevli ve yetkili
mahkemenin vergi mahkemesi olarak belirlenmesi durumunda, mevcut düzenlemeye
göre idare mahkemesinde açılan davanın süre aşımından reddedilemeyeceği
hk.[135]
Davacı şirket adına ek olarak destekleme ve fiyat
istikrar fonu tahak-
kuk ettirilmesi ve iki katı tutarında para cezası
kesilmesi yolunda
tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davayı;
... tarihinde
tebliğ edilen işleme karşı otuz günlük yasal süresinde
dava açılmadığı
gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve
... sayılı ka-
rarının; fon tahakkukuna karşı idare mahkemeleri için
öngörülen altmış
günlük süre içerisinde dava açıldığı ileri sürülerek
bozulması iste-
nilmektedir.
Uyuşmazlık konusu fon paylarının; vergi mahkemelerinin
görev a-
lanını düzenleyen 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri,
İdare Mahkeme-
leri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanunun
6'ncı maddesinde belirtilen anlamda; genel bütçeye, il
özel idareleri,
belediye ve köylere ait vergi, resim ve harç ile
benzeri mali yüküm
olarak kabulü olanaklı bulunmadığından, fon
uyuşmazlıklarına ilişkin
davaların görüm ve çözümünün vergi mahkemelerinin
görevine girmediği
kabul edilmekle birlikte, Danıştay Başkanlık Kurulunun
23.6.1999 gün
ve E:1999/41; K:1999/42 sayılı; Danıştay İdari Dava
Daireleri Genel
Kurulunun 5.2.1999 gün ve E:1998/639; K:1999/187
sayılı; Danıştay Ver-
gi Dava Daireleri Genel Kurulunun 10.12.1999 gün ve
E:1999/244;
K:1999/572 sayılı kararlarıyla, bir vergiye bağlı
olarak hesaplanan
fonlarla ilgili davaların; vergiye ilişkin uyuşmazlık
sonucu ortaya
çıkacak hukuki duruma bağlılığı, ayrıca, bu tür
uyuşmazlıkların, gerek
usul ekonomisi, gerekse davaların farklı mahkemelerde
görülmesinin uy-
gulamada ortaya çıkaracağı sakıncalar nedeniyle vergi
mahkemelerince
çözümlenmesine karar verilmiş bulunması karşısında,
vergi ile arala-
rında maddi bakımdan bağlılık bulunan fonlardan
kaynaklanan uyuşmaz-
lığı konu edinen işbu davaya; çözümsüzlüğün önlenmesi
açısından vergi
mahkemesince bakılmış olmasında isabetsizlik
görülmemiştir.
Temyize konu karar, davacı Şirkete ... tarihinde tebliğ
olunan
fon payı tahakkukuna karşı, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu-
nun 7'nci maddesinde vergi mahkemelerinde dava açma
süresi olarak be-
lirlenen otuz günlük sürenin geçirilmesinden sonra ...
tarihinde idare
mahkemesinde açılan davanın bu nedenle incelenemeyeceği
gerekçesine
dayalıdır. Sözü edilen 7'nci maddede, vergi
mahkemelerinde otuz gün
olduğu açıklanan dava açma süresi, davanın açıldığı
idare mahkemesi i-
çin altmış gün olarak öngörülmüştür. Her ne kadar,
davanın açılmasın-
dan sonra, idare mahkemesince görevsizlik kararı
verilerek, dosya,
vergi mahkemesine gönderilmişse de; yukarıda
açıklandığı üzere, yasal
düzenleme gereği İdari Yargı'nın özel görevli
mahkemeleri olan vergi
mahkemelerinin görevine girmeyen ve bu nedenle genel
görevli idare
mahkemeleri için öngörülen altmış günlük süreye tabi
bulunan davaya
ait dosyanın bu konuda oluşan içtihat uyarınca görevli
ve yetkili gö-
rülen vergi mahkemesine gönderilmesinin, davasını yasal
düzenlemeye
uygun olarak süresi içerisinde açan davacının, bu
nedenle hak kaybına
uğraması sonucunu yaratması, hak ve nesafet ilkeleriyle
bağdaşır ni-
telikte değildir. Bu bakımdan; esasının incelenmesi
gereken davanın
süre aşımı sebebiyle reddedilmesinde isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme
kararının
bozulmasına karar verildi. YÖ/ES
Karar Metni
1615 sayılı Kanunun 87. maddesine göre yapılan
başvuruya altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın kesin olması veya
başvurunun anılan
süre içerisinde reddedilmesi hallerinde, davanın, dava
açma süresi i-
çerisinde açılması gerektiğinden bu büre geçirildikten
sonra yapılan
ikinci başvurunun ikinci bir dava hakkı doğurmuyacağı
hk.[136]
... Gümrük Müdürlüğünde tescilli ... gün ve ...; ...
gün ve ...; ...
gün ve ... ;... gün ve ... sayılı tahakkuk kağıtları
muhteviyatı şeker
pancarının ithali nedeniyle fazladan alındığı ileri
sürülen vergi ve
resimlerin iadesi istemiyle yapılan ... gün ve ...
sayılı başvurunun
zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan
davayı; 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 4001 sayılı
Kanunla değişik
10'uncu maddesinden bahisle, olayda, davacının 1995
yılında ithali ya-
pılan emtiaya ilişkin olarak ... ve ... tarihli
tahakkuk fişleri ile
tahakkuk ettirilen gümrük vergisinin fazla tahakkuk ve
tahsil edilen
kısmının iadesi istemiyle ... tarihlerinde ... Gümrük
Müdürlüğüne ya-
pılan başvurulara cevap verilmediği; ... tarihinde
Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığına başvurulduğu; ... tarihinde davacıya
tebliğ edilen ...
gün ve ... sayılı yazı ile davacının daha önceki
başvurularına ilişkin
olarak ... Gümrük Müdürlüğüne talimat verildiği ve
konunun ilgili güm-
rük müdürlüğünden takibi gerektiği yolunda bilgi
verildiği; davacının
söz konusu yazıyı kesin olmayan cevap sayarak 6 ay
bekleme süresini
müteakiben 30 gün içerisinde dava açtığının
anlaşıldığı; görüldüğü ü-
zere en son ... tarih ve 974 sayılı yazı ile ... Gümrük
Müdürlüğünden
gümrük vergisi alacağının hesaplarına aktarılmasının
istenildiği, bu
isteme 60 gün içinde bir cevap verilmemesine rağmen,
süresinde mahke-
melerinde herhangi bir dava açılmayarak istemin bu kez,
Başbakanlık
Gümrük Müsteşarlığına hitaben yazılan ... gün ve ...
sayılı dilekçe i-
le tekrarlandığı; anılan idarenin ... tarih ve ...
sayılı yazısı ile
verdiği cevapta, "İlgi yazınızda bahsolunan konu ile
alakalı ... gün
... ve ... sayılı yazılarımızla ... Gümrük Müdürlüğüne
talimat veril-
miştir. Konunun adı geçen gümrük müdürlüğünden takibini
rica ederim."
denildiği; verilen bu cevabın ... tarihli dilekçeye
değil, evvelki
başvurulara karşılık olduğunun içeriğinden anlaşıldığı;
bu duruma gö-
re, ... tarihli başvuruya bir cevap verilmediğinin açık
olduğu; bu
takdirde davanın, ... tarihinden itibaren 30 gün içinde
açılması gere-
kirken ... günü açılmış olması nedeniyle süre aşımı
bulunduğu gerekçe-
siyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ...
sayılı kararının;
Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığının ... gün ve ...
sayılı yazısında, a-
çıkça, bu yazının ... günlü başvurunun cevabı olduğunun
belirtildiği;
bu kesin olmayan bir cevap olduğundan 2577 sayılı
Kanunun 10'uncu mad-
desinin 2'nci fıkrasına dayanılarak açılan davanın
süresinde olduğu i-
leri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı şirket tarafından ...
Cumhuri-
yetinden ithal edilen şeker pancarı nedeniyle ...
tarihlerinde yapılan
toplam ... lira tutarındaki vergi tahsilatının haksız
olduğundan ba-
hisle iadesi için ... ve ... tarihlerinde ... Gümrük
Müdürlüğüne baş-
vuruda bulunulduğu; bu başvurulara cevap verilmemesi
üzerine, ... ta-
rihinde ödenen vergi de dahil olmak üzere toplam ...
tutarındaki
verginin iadesi istemiyle ... tarihlerinde aynı idareye
başvurul-
duğu; bu başvurulara da cevap alınamadığından aynı
istemin, ... ta-
rihinde, Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı nezdinde
tekrarlandığı; anı-
lan idarece verilen ... gün ve ... sayılı cevabi
yazıda, konu ile il-
gili olarak ... Gümrük Müdürlüğüne talimat verildiğinin
belirtildiği;
bu yazının kesin cevap niteliği taşımadığından bahisle,
6 ay süreyle
kesin cevap verilmesinin beklendiği; cevap verilmemesi
üzerine de, is-
tem reddedilmiş sayılarak ... tarihide zımni ret
işleminin iptali is-
temiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 87'nci maddesinde, kanuna
göre
fazla alındığı anlaşılan gümrük vergisinin eşyanın
fiili ithal tari-
hinden itibaren bir yıl içerisinde geri verileceği,
mükelleflerin an-
cak maddi hesap hatası sebebiyle fazla alınmış verginin
geri verilme-
sini aynı süre içinde isteyebilecekleri, bu fıkra
hükmünün gümrük ver-
gisi ile birlikte gümrüklerce tahsil edilmekte olan
bütün vergileri
kapsayacağı belirtilmiş; 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun
"Dava açma süresi" başlıklı 7'nci maddesinde, dava açma
süresinin özel
kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde
Danıştayda ve idare mah-
kemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün
olduğu; bu sürele-
rin, idari uyuşmazlıklarda, yazılı bildirimin
yapıldığı; vergi, resim
ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve
cezalarından
doğan uyuşmazlıklarda, tebliğ yapılan hallerde veya
tebliğ yerine ge-
çen işlemlerde, tebliğin yapıldığı tarihi izleyen
günden başlayacağı
açıklanmış; aynı Kanunun 10'uncu maddesinde de,
ilgililerin, hakla-
rında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya
eylemin yapılması
için idari makamlara başvurabilecekleri; başvuruya
altmış gün içeri-
sinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı
ve ilgililerin
altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi
içinde, konu-
suna göre, Danıştayda, idare ve vergi mahkemelerinde
dava açabilecek-
leri; altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın
kesin olmaması ha-
linde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi sayabileceği
gibi, kesin
cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma
süresinin işlemeye-
ceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden
itibaren altı ayı
geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi
hallerinde, altmış
günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari
makamlarca cevap veri-
lirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde
dava açabileceği
öngörülmüştür.
Bu hükümlere göre; yapılan başvuruya altmış gün
içerisinde ida-
rece verilen cevabın kesin olması veya başvurunun
anılan süre içeri-
sinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi
hallerinde, dava-
nın, cevabın tebliğini veya cevap verilmemek suretiyle
geçen altmış
günü izleyen günden itibaren, açıklanan 7'nci maddede
davanın açılaca-
ğı idari yargı yerine göre belirlenen dava açma süresi
içinde açılması
gerektiğinden; bu süre geçirildikten sonra yapılan
ikinci başvuru üze-
rine, idarece verilen cevap veya cevap verilmemek
suretiyle tesis edi-
len işlem dolayısıyla ikinci bir dava hakkının doğması
olanaklı değil-
dir. Her ne kadar, anılan 10'uncu maddenin 2'nci
fıkrasının son cümle-
sinde, dava açılmaması veya davanın süreden reddi
hallerinde altmış
günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari
makamlarca verilen ce-
vap üzerine de dava açılabileceği açıklanmış ise de, bu
cümlede dava
açma olanağı sağlayacağı belirtilen cevabın ilk
başvuruya verilen ce-
vap olması gerektiği, maddenin anlatımından
çıktığından, ilk başvuru-
nun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine
yapılan sonraki
başvurular dolayısıyla bu hükmün uygulanma yeri
bulunmamaktadır.
Bu hukuki durum karşısında; davacı şirketin ithal
ettiği eşya-
lara ilişkin olarak fazladan tahsil edilen gümrük
vergisi ile katma
değer vergisinin iadesi istemiyle ... Gümrük
Müdürlüğüne ... tarihinde
yaptığı, ... liranın iadesi istemini içeren başvuru ile
... tarihinde
yaptığı, ... liranın iadesi istemini içeren başvuru
üzerine cevap ve-
rilmemek suretiyle tesis edilen ret işlemlerinin iptali
talebiyle 2577
sayılı Kanunun 7'nci maddesinde belirtilen süre içinde
dava açılması
gerekirken, bu süreler geçtikten sonra, ... tarihli
beşinci başvuru ü-
zerine tesis edilen zımni ret işleminin iptali
istemiyle, ... tarihin-
de açıldığı anlaşılan davayı süre aşımı sebebiyle
reddeden vergi mah-
kemesi kararında isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddine; mahkeme
kararı-
nın onanmasına karar verildi. YÖ/ES
(DAN-DER; SAYI:102)
Karar Metni
2577 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca, vergi ve ceza
ihbarnamesine karşı, dava açma süresi içinde yapılan başvuruya idarece
altmış güniçinde cevap verilmemesi durumunda, istek reddedilmiş
sayılacağından, dava açma süresinin; başvuru tarihine kadar geçen süre de
dikkate alınarak hesaplanması gerektiği hk.[137]
Teşvik belgesine sahip olan şirketin kuruluşu ile
sermaye artırımından
doğan damga vergilerinin süresinde ödenmediğinden
bahisle salınan ku-
sur cezalı damga vergisinin kaldırılması isteminin
vergi dairesi mü-
dürlüğünce reddi üzerine açılan davada; dava açma
süresi içinde yapı-
lan düzeltme isteminin ... gün ve ... sayılı işlemle
reddi üzerine,
... tarihinde açılan davanın süresinde olduğu
belirtilerek işin esası-
na geçildiği, İhracat ve Yatırımlarda Damga Vergisi ve
Harç İstisnası
Uygulanması Hakkında 2 Seri No'lu tebliğin 17'nci
maddesi açıklanarak,
dosyadaki belgelerin incelenmesinden, yükümlü şirketin
teşvik belgesi-
ne sahip olduğunun ve belgede ihracat taahhüdünün
bulunduğunun anla-
şıldığı; bu durumda, anılan tebliğin 17'nci
maddesindeki koşulları ta-
şıyan şirketin, kuruluşu ile sermaye artırımının damga
vergisine iliş-
kin istisnadan yararlanmasının icap ettiği gerekçesiyle
cezalı tarhi-
yatı kaldıran ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve
1997/553 sayılı kara-
rının; 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesi hükmü
uyarınca, davanın sü-
reden reddedilmesi gerektiği halde esastan karar
verildiği, teşvik
belgesinde, şirketin kuruluşu ve sermaye artırımı ile
ilgili bir şart
bulunmadığı gibi, vergi, resim ve harç istisnasının;
sadece yatırımda
kullanılacak yatırım kredisine, ikraz sözleşmesinin
yapıldığı tarihte
yürürlükte bulunan Bakanlar Kurulu kararı gereğince
uygulanacağının
belirtildiği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma
Süresi"
başlığını taşıyan 7'nci maddesinde; "1- Dava açma
süresi, özel kanun-
larında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve
idare mahkeme-
lerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gündür.
2- Bu süreler;
a) İdari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı,
b) Vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve
bunla-
rın zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda:
Tahakkuku tahsile bağlı
olan vergilerde tahsilatın; tebliğ yapılan hallerde
veya tebliğ yerine
geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluya alınan
vergilerde istahkak
sahiplerine ödemenin; tescile bağlı vergilerde tescilin
yapıldığı ve
idarenin dava açması gereken konularda ise ilgili merci
veya komisyon
kararının idareye geldiği;
Tarihi izleyen günden başlar" hükmü yer almıştır.
2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesinde; "1-İlgililer
tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması,
geri alınması,
değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst
makamdan, üst makam
yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma
süresi içinde is-
tenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari
dava açma süresi-
ni durdurur. 2-Altmış gün içinde bir cevap verilmezse
istek reddedil-
miş sayılır. 3-İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş
sayılması halinde
dava açma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma
tarihine kadar
geçen süre de hesaba katılır." hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, vergi ve ceza
ihbarnamelerinin ...
tarihinde yükümlü şirkete tebliğ edildiği, dava açma
süresi içerisinde
vergi dairesi müdürüğüne verilen dilekçe ile vergi ve
cezaların kaldı-
rılmasının istenildiği, istemin reddi yolunda tesis
edilen ... gün ve
... sayılı işlemin ... tarihinde yükümlü şirkete
tebliği üzerine, ...
tarihinde kayda geçen dilekçeyle dava açıldığı
anlaşılmaktadır.
Anılan 2577 sayılı Kanunun 7'nci maddesi uyarınca,
vergi mahke-
mesine, vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliği üzerine
30 gün içinde
dava açılması gerekir. Olayda ise, otuz günlük süre
içinde dava açıl-
mamıştır.
Diğer taraftan, 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesi
hükmünün o-
laya uygulanması mümkün ise de; vergi ve ceza
ihbarnamelerinin tebliği
üzerine, dava açma süresi içerisinde idari işlemin
iptali istemiyle
yapılan başvuruya (11.11.1994) altmış gün içinde cevap
verilmediğin-
den, istek reddedilmiş sayılıp, dava açma süresi
yeniden işlemeye baş-
layacağından; başvuru tarihine kadar geçen süre dikkate
alındığında en
son ... tarihinde dava açılması gerekirken, istemin
reddi yolundaki
işlemin tebliği üzerine ... tarihinde açılan davada
yine süre aşımı
bulunmaktadır.
Bu durumda, mahkemece, davanın süre aşımı yönünden
reddi gere-
kirken, işin esası incelenmek suretiyle cezalı
tarhiyatın kaldırılma-
sında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle;
mahkeme kara-
rının bozulmasına, karar verildi. (MT/ES)
Karar Metni
Gümrük vergi ve resimleri tahakkukun vaki itirazın
reddine dair işlemin tebliğinden itibaren 30 günlük dava açma süresi
geçtikten sonra
tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan
davada: mahkemece,
tahakkuka vaki itirazın reddine dair işleme karşı da
dava açılıp açıl-
madığının araştırılması gerektiği hk.[138]
Davacı tarafından Amerika Birleşik Devletleri
Büyükelçiliğinden satın
alınarak gümrük vergi ve resimlerinden muaf olarak
ithal edilen araca
ait ATR-1 belgesinin ibraz edilmediğinin tespiti
üzerine, muafiyet hü-
kümlerinden yararlandırılmayarak tahakkuk ettirilen
gümrük vergi ve
resimlerinin tahsili amacıyla tanzim ve tebliğ edilen
ödeme emrini;
Gümrük Kanununun 79 ve 84'üncü maddeleri ile 6183
sayılı Kanunun
55'inci maddesi açıklandıktan sonra; olayda, davacı
adına yapılan güm-
rük vergi ve resimleri tahakkukuna vaki itirazın
reddine dair işlemin
davacıya ... tarihinde tebliğ edildiği; bu karara karşı
açılacak dava-
ya ilişkin 30 günlük süre geçmeden, uyuşmazlığa konu
ödeme emrinin
... tarihinde düzenlenerek ... tarihinde tebliğ
edildiği hususlarının
anlaşıldığı; bu duruma göre, gümrük vergi ve resimleri
tahakkukuna va-
ki itirazın reddine dair işleme karşı dava açma süresi
dolmadan, dola-
yısıyla, amme alacağı kesinleşmeden ödeme emri
düzenlenip tebliğinde
isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden ... Vergi
Mahkemesinin ...
günlü, ... sayılı kararının; ATR-1 belgesi ibraz
etmeyen davacının mu-
afiyet hükümlerinden yararlandırılmaması suretiyle
yapılan tahakkukta
ve tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerinin
tahsili amacıyla ö-
deme emri tanzim ve tebliğinde isabetsizlik bulunmadığı
ileri sürüle-
rek bozulması istenilmektedir.
1615 sayılı Gümrük Kanununun 79'uncu maddesinin 1'inci
fıkra-
sında, "Tahakkuku yapan memurlar, yaptıkları
tahakkukları mükellefe
veya temsilcisine veya gümrük komisyoncusuna bildirerek
beyanname ve-
sair tahakkuk kağıtları üzerinde imza alırlar. Bu
suretle tahakkuka
bilgi edinmekten, beyanname ve tahakkuk kağıdını
imzalamaktan çekinen-
lere yazılı tebligat yapılır. İtiraz, ancak bu fıkrada
yazılı imza ve-
ya yazılı tebliğ tarihinden onbeş gün içinde yapılır."
hükmü yer al-
mış; aynı kanunun 84'üncü maddesinde ise,
mükelleflerin, 78'inci mad-
denin 4,5 ve 7'nci fıkralarında yazılı sebeplerden
biriyle on beş gün
içinde tahakkuku yapan idarenin bağlı bulunduğu gümrük
müdürlüğüne i-
tirazda bulunabilecekleri; bu merciin bir ay zarfında
vereceği karar-
lara karşı onbeş gün içinde Bakanlıkça tespit edilecek
normal fiyata
kadar olan miktarlar için bağlı bulundukları gümrükler
başmüdürlükle-
rine ve bu miktardan yukarı değerde olanlar için
Gümrükler Genel Mü-
dürlüğüne itiraz olunabileceği, bu itirazların
başmüdürlüklerce iki
ay, Gümrükler Genel Müdürlüğünce üç ay içinde karara
bağlanacağı, bu
karara karşı mükelleflerin vergi mahkemesine müracaat
edebilecekleri;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci
maddesinde de, dava
açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Da-
nıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi
mahkemelerinde otuz
gün olduğu belirtilmiş; aynı kanunun 27'nci maddesinin
3'üncü fıkra-
sında da, vergi mahkemelerinde, vergi
uyuşmazlıklarından doğan davala-
rın açılmasının, tarh edilen vergi, resim ve harçlar
ile benzeri mali
yükümlülerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu
edilen bölümü-
nün tahsil işlemlerini durduracağı hükme bağlanmıştır.
Olayda, davacı tarafından ithal edilen araca ilişkin
olarak ta-
hakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimlerine vaki
itirazın reddine da-
ir Ankara Gümrükleri Başmüdürlüğü işleminin, ...
tarihinde davacıya
tebliğ edildiği; tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve
resimlerinin tah-
sili amacıyla ... tarihinde düzenlenen ödeme emrinin
ise, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinde
öngörülen 30 günlük
dava açma süresi dolduktan sonra, ... tarihinde tebliğ
edildiği anla-
şıldığından, mahkemenin, ödeme emrinin, 30 günlük dava
açma süresi
geçmeden, dolayısıyla amme alacağı kesinleşmeden,
tebliğ edildiği yö-
nündeki karar gerekçesi yerinde değildir.
Ancak, davacıya ... tarihinde tebliğ edilen ve
tahakkuka vaki
itirazın reddine dair Ankara Gümrükleri Başmüdürlüğü
işlemine karşı
dava açılmış olması halinde, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu-
nun 27'nci maddesinin yukarıda açıklanan 3'üncü fıkrası
uyarınca, u-
yuşmazlığa konu vergi ve resimlerin tahsil işlemleri
duracağından, ke-
sinleştiklerinden söz edilemeyecektir.
Bu itibarla, mahkemece, öncelikle, tahakkuka vaki
itirazın red-
dine ilişkin Ankara Gümrükleri Başmüdürlüğü işlemine
karşı dava açılıp
açılmadığı hususu araştırılarak, sonucuna göre bir
karar verilmesi ge-
rekirken, ödeme emrinin yazılı gerekçe ile iptalinde
isabet görülme-
miştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne;
mahkeme kara-
rının bozulmasına karar verildi. YÖ/ES
Karar Metni
damga vergisini istihkaktan kesinti yapılması suretiyle
ödemesine yetki verilmeyen şirketçe, davacının istihkakında kesinti
suretiyle damga
vergisi ödendikten sonra davacıya yapılan son ödemenin,
İdari Yargıla-
Ma Usulü Kanununun 7. maddesinin 2. (b) bendi uyarınca
dava açma süre-
sinin başlatmayacağı; iadesi için düzeltme-şikayet
yoluna gidilebile-
ceği hk.[139]
Davacı firma ile ... A.Ş. isimli şirket arasında
düzenlenen sözleşmeye
ilişkin olup, ... A.Ş. tarafından istihkaktan kesinti
suretiyle ödenen
damga vergisine ait tahakkuk işleminin iptali ile,
tahsil edilen damga
vergisinin iadesi istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı
İdari Yargılama
Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında,
dava açma süresi-
nin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde
Danıştayda ve
idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde
otuz gün olduğu,
2'nci fıkrasında, bu sürelerin, a) İdari
uyuşmazlıklarda; yazılı bil-
dirimin yapıldığı, b) Vergi, resim ve harçlar ile
benzeri mali yüküm-
ler ve bunların zam ve cezalarından doğan
uyuşmazlıklarda: tahakkuku
tahsile bağlı olan vergilerde tahsilatın; tebliğ
yapılan hallerde veya
tebliğ yerine geçen işlemlerde tebliğin; tevkif yoluyla
alınan vergi-
lerde istihkak sahiplerine ödemenin; tescile bağlı
vergilerde tescilin
yapıldığı ve idarenin dava açması gereken konularda ise
ilgili merci
veya komisyon kararının idareye geldiği tarihi izleyen
günden başlaya-
cağı hükümlerinin yer aldığı; olayda, uyuşmazlığa konu
damga vergisi-
nin doğmasına sebep olan kok tozu satın alma
sözleşmesinin feshi üze-
rine, taraflar arasında yapılan ... günlü protokolle,
sözleşmeden do-
ğan damga vergisi düşüldükten sonra kalan istihkakın,
protokol tari-
hini izleyen bir ay içinde davacı kuruma ödenmesinin
kararlaştırıldı-
ğı, mahkemelerinin ... günlü ara kararı üzerine, ...
A.Ş. tarafından
verilen cevapta, söz konusu protokol kapsamındaki son
istihkak ödeme-
sinin ... tarihinde davacı kuruma yapıldığının
belirtildiği; buna gö-
re, uyuşmazlık konusu verginin kaynaktan tevkif
edildiğinin davacı
şirketçe en geç bu tarihte öğrenildiğinin kabulü
gerekeceği; dolayı-
sıyla, ... tarihinden itibaren, 30 günlük dava açma
süresinin son günü
olan ... günü mesai saati sonuna kadar dava açılması
gerekirken, bu
süre geçirildikten sonra, .......... tarihinde mahkeme
kaydına giren
dilekçe ile açılan davada süre aşımı bulunduğu
gerekçesiyle reddeden
... Vergi Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının;
yükümlü tara-
fından, ... A.Ş.'den bakiye alacağın öde
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para
cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-10-08 (1942 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|