Karar Metni
Bakanlar Kurulunca idari izin ilan edilen tarihin, dava
açma süresini etkilemediği hk.[121]
Temyiz İsteminde Bulunan: ... Limited Şirketi
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
Gürbulak Gümrük Müdürlüğü Doğubayazıt/A?RI
İstemin Özeti : Gürbulak Gümrük Müdürlüğünde tescilli
22.10.2001 gün ve 815 sayılı giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların beyan
edilen kıymetlerinin noksan olduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki
itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesini açıklayarak, olayda,
22.3.2002 tarihinde tebliğ edilen işlemin iptali istemiyle, 30 günlük dava
açma süresi geçirildikten sonra 24.4.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile
dava açıldığının anlaşıldığı; dava açma süresinin son günü olan 22.4.2002
tarihinde, kamu çalışanlarının idari izinli sayılmasının dava açma süresini
etkilemeyeceği gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddeden Erzurum Vergi
Mahkemesinin 27.5.2002 gün ve E:2002/206; K:2002/219 sayılı kararının;
davanın süresinde açıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Çağlar Işık'ın Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin
1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi
reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Mukaddes Aras'ın Düşüncesi: İdare ve
vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi
için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci
fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu
maddeye yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile
temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi
yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle
Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen
iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından,
temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına, 20.600.000-
(Yirmimilyonaltıyüzbin) lira maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına,
23.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ŞGK
Karar Metni
Ortada, 2577 sayılı Yasanın 7'nci maddesinin 4'üncü
fıkrasında tanımlanan anlamda uygulama işlemi bulunmadığından; davanın
düzenleyici işleme ilişkin kısmının, düzenleyici işlemin resmi gazete'de
yayımı tarihinden çok sonra açılmış olmasından dolayı, süre aşımı nedeniyle
incelenmesine olanak bulunmadığı hk.[122]
davacı : ?
Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı
İstemin Özeti : 21.7.1985 tarih ve 18818 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 15 seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğin
"J-Avukatlık Ücretleri" başlıklı bölümünde yer alan düzenlemenin iptali
istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi uyarınca, ilk incelemeyle
görevlendirilen Tetkik Hakimi Bülent Seyitdanlıoğlu'nun açıklamaları
dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda altmış gün olduğu; 4'üncü
fıkrasında da, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan
tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemin uygulanması
üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi
aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre, ilan tarihinden
itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu
edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu
edilebilmeleri, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması; bireysel
işlemin ise, birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulaması
niteliğinde bulunması gerekmektedir.
Olayda; davacı tarafından, 21.7.1985 tarih ve 18818
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel
Tebliğinin "J-Avukatlık Ücretleri" başlıklı bölümünde yer alan düzenlemenin,
1136 sayılı Avukatlık Kanununun (4467 sayılı Kanunun 77'nci maddesi iye
değişik) 164'üncü maddesi doğrultusunda değiştirilmesi istemiyle, 15.4.2002
günlü dilekçeyle yapılan başvuruya ilişkin olarak 15.4.2004 gün ve 016534
sayılı yazı ile bilgi verilmesi üzerine, anılan yazı ile, anılan Tebliğin
belirtilen maddesinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda
açıklanan 7'nci maddesinde sözü edilen uygulama işlemi; ilgili idari birim
tarafından kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak
kişiler hakkında tesis edilen işlemdir. Olayda; 21.7.1985 tarih ve 18818
sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel
Tebliğinin "J-Avukatlık Ücretleri" başlıklı bölümünde yer alan düzenlemenin
iptali istemiyle, Maliye Bakanlığının 15.4.2004 gün ve 16534 sayılı
yazısının tebliği üzerine dava açılmış ise de; söz konusu yazı, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun anılan 7'nci maddesinin dördüncü bendinde
belirtilen anlamda bir uygulama işlemi olmayıp, bu haliyle idari yargı
yerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülebilir bir nitelik de
taşımamaktadır.
Bu bakımdan, ortada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 7'nci maddesinin 4'üncü fıkrasında tanımlanan anlamda uygulama
işlemi bulunmadığından; davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmının, 15 seri
nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin Resmi Gazete'de yayımı tarihinden
itibaren işleyen idari dava açma süresinin dolmasından çok sonra açılmış
olmasından dolayı, süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak
bulunmamaktadır.
Davanın, Maliye Bakanlığı yazısının iptali istemine
ilişkin kısmına gelince; anılan yazının, idari yargı yerinde dava konusu
edilebilecek kesin ve yürütülebilir nitelik taşımaması nedeniyle, bu davada
incelenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, davanın Genel Tebliğin iptaline
ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci
maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre aşımı yönünden reddine,
Maliye Bakanlığı yazısının iptaline ilişkin kısmının ise, yine anılan bent
hükmü uyarınca incelenmeksizin reddine; yargılama giderlerinin davacı
üzerinde bırakılmasına 2.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:109)
YÖ/ŞGK
Karar Metni
Davacıdan teminat istenilmesi yolunda tesis edilen
işlem 6183 sayılı kanun uyarınca değil, 4458 sayılı Kanun uyarınca tesis
edilmiş olup, "idari karar" niteliğinde olduğu konusunda kuşku bulunmayan bu
işlem, aynı Kanunun 242 maddesi uyarınca idari itiraz prosedürüne tabi
olduğu hk.[123]
Temyiz İsteminde Bulunan: ... Un Fabrikaları Sanayi ve
Ticaret Anonim Şirketi
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
Mersin Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirkete ait 4.9.1998 gün ve
98/D1-3043 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında, işlendikten sonra
ihraç edilmek kaydıyla ithal edilen eşyalara ait asli ve feri kamu
alacaklarının garanti altına alınması amacıyla teminat istenilmesi yolunda
tesis edilen işleme vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle
açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci; 4458
sayılı Gümrük Kanununun 205 ve 242'nci maddelerini açıklayarak, dosyanın
incelenmesinden, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun
hükümleri uyarınca teminat istenilmesi yolunda tesis ve tebliğ edilen işleme
karşı davacı tarafından, sırasıyla, Mersin Gümrük Müdürlüğü, Mersin
Gümrükleri Başmüdürlüğü ve Gümrük Müsteşarlığı nezdinde yapılan itirazların
reddi üzerine işbu davanın açıldığının anlaşıldığı; ancak, dava konusu
işlemin, 6183 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen, kesin ve yürütülmesi
zorunlu bir işlem olması sebebiyle, 4458 sayılı Kanunun 242'nci maddesinde
düzenlenen itiraz prosedürüne tabi olmadığı, bu sebeple, tebliğinden
itibaren 30 gün içerisinde dava konusu edilmesi gerekirken, 18.5.2000
tarihinde tebliğ edilen işleme karşı, itiraz prosedürü işletildikten sonra,
5.6.2001 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle, süre
aşımı yönünden reddeden İçel Birinci Vergi Mahkemesinin 12.7.2001 gün ve
E.2001/321; K.2001/529 sayılı kararının; işlemin idari itiraz prosedürüne
tabi olması sebebiyle, itiraz üzerine tesis edilen işlemin iptali istemiyle
açılan davada süre aşımı bulunmadığı ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Çağlar Işık'ın Düşüncesi: Davacıdan
teminat istenilmesi yolunda tesis edilen, davaya konu işlem 6183 sayılı
Kanun uyarınca değil, 4458 sayılı Kanunun 202 ila 207'nci maddeleri arasında
düzenlenen hükümler doğrultusunda tesis edilen ve 4458 sayılı Kanunun 3'üncü
maddesinin 5'inci fıkrasında tanımı yapılan "idari karar" niteliğinde bir
işlem olduğundan, aynı Kanunun 242'nci maddesi uyarınca idari itiraza
tabidir. Bu sebeple mahkeme kararının gerekçesine katılmak mümkün değildir.
Ancak, İdari kararlara karşı 4458 sayılı Kanunun
242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasına göre, 7 gün içerisinde doğrudan ilgili
başmüdürlüğe itiraz yoluna gidilmesi ve tesis edilecek işleme karşı dava
açılması gerekirken, olayda, önce gümrük müdürlüğüne, ardından başmüdürlüğe,
sonrasında Gümrük Müsteşarlığına itiraz edilerek açılan dava süresinde
olmadığından, mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Emel Cengiz'in Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve
yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi
mahkemesi kararının onanmas gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirket tarafından,
4.9.1998 gün ve 98/D1-3043 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında,
işlendikten sonra ihraç edilmek üzere yurda getirilen ham maddelerin
işlendikten sonra ihraç edildiklerine dair çıkış beyannamelerinin sahte
olduğunun anlaşılması üzerine, eşyalara ait vergilerin garanti altına
alınması amacıyla, davacıdan teminat istenildiği ve aksi takdirde 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca
işlem tesis edileceğinin bildirildiği; söz konusu işlemin 18.5.2000
tarihinde tebliği üzerine, davacı tarafından sırasıyla, 24.5.2000 tarihinde
Mersin Gümrük Müdürlüğüne, 5.7.2000 tarihinde Mersin Gümrükleri
Başmüdürlüğüne ve 11.8.2000 tarihinde de Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığına
itiraz başvurusunda bulunulduğu, Gümrük Müsteşarlığının ret işleminin
14.5.2001 tarihinde tebliği üzerine de, Mersin Gümrük Müdürlüğünün, teminat
istenilmesi yolundaki 25.4.2000 gün ve 21004 sayılı işleminin iptali
istemiyle, 5.6.2001 tarihinde dava açıldığı anlaşılmıştır.
4458 sayılı Gümrük Kanununun 202'nci maddesinin 1'inci
fıkrasında, gümrük mevzuatı uyarınca, gümrük idarelerinin, gümrük
vergilerinin ödenmesini sağlamak üzere teminat verilmesini gerekli görmeleri
halinde, bu teminatın yükümlü veya yükümlü olması muhtemel kişi tarafından
verileceği; 205'inci maddesinde, gümrük vergileri için kabul edilecek
teminatlar ile bunların değerlendirilmesinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu hükme bağlandıktan
sonra, itirazlar başlıklı 242'nci maddesinin 3 ve 5'inci fıkralarında,
kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük
vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin
bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri; ilk
kararın alındığı gümrük idaresinin gümrük başmüdürlüğü olduğu hallerde, bu
karara karşı onbeş gün içinde Gümrük Müsteşarlığına itiraz edilebileceği;
hüküm altına alınmış; 3'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının 5'inci bendinde
ise, bağlayıcı tarife ve menşe bilgileri de dahil olmak üzere, gümrük
idaresinin, gümrük mevzuatı ile ilgili olarak belirli bir konuda bir veya
daha fazla kişi üzerinde hukuki sonuç doğuracak tasarrufları, idari karar
olarak tanımlanmıştır.
Mahkemece, Mersin Gümrük Müdürlüğünün, dahilde işleme
izin belgesi kapsamında ithal edilen eşyalara ait asli ve fer'i kamu
alacaklarına karşılık teminat gösterilmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Kanun
uyarınca işlem tesis edileceği yolundaki işlemi, 6183 sayılı Kanun uyarınca
tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olarak
değerlendirilerek, söz konusu işleme karşı idari itiraz yoluna
başvurulmaksızın, doğrudan dava konusu edilmesinin icap ettiği gerekçesiyle
hüküm tesis edilmiş ise de; sözü edilen işlemin, 6183 sayılı Kanun uyarınca
değil, 4458 sayılı Kanunun 202'nci maddesi uyarınca tesis edilen ve aynı
Kanunun 3'üncü maddesinin 5'inci fıkrasında tanımı yapılan "idari karar"
niteliğinde olması ve yukarıda değinilen 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrası
uyarınca idari itiraza tabi bulunması sebebiyle, Mahkemenin bu gerekçesine
katılmak mümkün değildir.
Ancak, idari kararlara karşı, 4458 sayılı Kanunun
242'nci maddesinin 3'üncü fıkrası hükmü uyarınca, tebliğinden itibaren yedi
gün içerisinde ilgili başmüdürlüğe itiraz edilmesi ve itiraz üzerine tesis
edilecek işleme karşı da, tebliğini izleyen günden itibaren, otuz günlük
dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken; davacı tarafından,
önce yetkisiz makam olan gümrük müdürlüğüne düzeltme başvurusunda bulunarak,
bu başvurunun reddedilmesi üzerine,süresi sonra, sırasıyla, başmüdürlüğe ve
Gümrük Müsteşarlığına itiraz yoluna gidildiği dosyanın incelenmesinden
anlaşılmakla, süresi geçtikten sonra yapılan söz konusu itirazlara verilen
cevapların, dava hakkı doğurması olanaklı bulunmadığından; bu nedenle
incelenmeksizin reddi gereken davada, açıklanan şekilde verilen kararda
isabet mevcut değilse de; temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, sonucu
itibarıyla yerinde olan temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine;
20.600.000.- (Yirmimilyonaltıyüzbin) lira maktu karar harcının temyiz
edenden alınmasına, 2.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
BŞ/ÖEK
Karar Metni
Ödeme emrine karşı, 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesi
uyarınca üst makama başvuralabileceği; ancak, üst makam yerine işlemi yapan
makama yapılan başvurunun, işlemeye başlamış olan dava açma süresini
durdurmayacağı, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki mahkeme
kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmadığı hk.[124]
Temyiz İsteminde Bulunan: ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
Mardin Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : Davacı Şirket adına düzenlenerek tebliğ
edilen 11.1.2002 günlü ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin kısmının
iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 58'inci maddesi uyarınca, ödeme emrinin iptali istemiyle
yedi günlük süre içerisinde dava açılması gerektiği; dosyanın
incelenmesinden, 16.1.2002 tarihinde tebellüğ edilen ödeme emri için, davalı
Gümrük Müdürlüğüne yapılan başvurunun 15.2.2002 gün ve 2002/1 sayılı kararla
reddi üzerine, 15.3.2002 tarihinde dava açıldığının anlaşıldığı; 4458 sayılı
Gümrük Kanununda, ödeme emirleri için itiraz prosedürü öngörülmediğinden,
söz konusu başvurunun anılan Kanunun 242'nci maddesinde düzenlenen idari
itiraz olarak kabul edilemeyeceği; öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 11'inci maddesi kapsamında değerlendirilse bile, üst
makamalara yapılan başvuruların işlemeye başlayan dava açma süresini
durdurmayacağı; bu haliyle, yedi günlük dava açma süresinden sonra açılan
davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden Diyarbakır Vergi
Mahkemesinin 22.1.2003 günlü; E:2002/776; K:2003/15 sayılı kararının; 4458
sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesi uyarınca yapılan başvurunun reddine
ilişkin kararın, 20.2.2002 tarihinde, şirketle ilgisi bulunmayan üçüncü
kişiye tebliğ edildiği, bu karardan 12.3.2002 tarihinde haberdar olunması
üzerine dava açıldığı, davanın süre aşımı nedeniyle reddinin hukuka aykırı
olduğu ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Abidin İldeş'in Düşüncesi: Olayda, dava
konusu işleme karşı, üst makam olan Gümrük Başmüdürlüğü yerine, işlemi tesis
eden Mardin Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğundan; bu başvurunun,
işlemeye başlayan dava açma süresini durdurması 2577 sayılı Kanunun 11'inci
maddesi hükmü karşısında olanaklı değildir. Bu itibarla, ödeme emrinin
tebliği tarihine nazaran, 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin 1'inci
fıkrasında öngörülen 7 günlük sürenin geçirilmesinden sonra açılan davanın
süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabetsizlik
yoktur.
Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: İdare ve
vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi
için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci
fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu
maddeye yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile
temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma
yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:
Temyiz başvurusu, davacı Şirket adına düzenlenerek
tebliğ edilen 11.1.2002 günlü ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin
kısmının iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 11'inci maddesi kapsamında değerlendirilse bile, üst makamalara
yapılan başvuruların işlemeye başlayan dava açma süresini durdurmayacağını
da belirterek süre aşımı nedeni ile reddeden mahkeme kararının bozulmasına
ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma
Süresi" başlıklı 7'nci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış,
vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54'üncü maddesinde, amme
alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal
bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı,
58'inci maddesinde ise ödeme emrine karşı böyle bir borcun bulunmadığı veya
kısmen ödendiği veya zaman aşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava
açılabileceği öngörülmüştür.
İdari Yargılama Usulü Kanununun "Üst Makamlara
Başvurma" başlıklı 11'inci maddesinde ise, ilgililer tarafından, idari dava
açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi
veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış
olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın
işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden
işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba
katılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen maddenin 4'üncü fıkrasında
yer alan "Bu madde hükümleri, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali
yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden ve bunların zam ve cezalarından
doğan uyuşmazlıklarda uygulanmaz" hükmü 18.6.1994 gün ve 21964 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 4001 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi ile 18.6.1994
tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.
4001 sayılı Kanunun anılan 6'ncı maddesinin
gerekçesinde, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh,
tahakkuk ve tahsili ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda,
idari davaya konu olacak işlemlere karşı mevcut hükümlere göre dava
açılmadan önce idari makamlara başvurulmasının mümkün bulunmadığı, başvuru
yapılması dava süresini durdurmadığı için daha sonra açılan davaların
süreden reddedildiği, bu sebeple çoğu zaman hak kayıplarına neden olunduğu,
gerek bu gibi haksızlıkların ortadan kaldırılması ve gerekse dava yoluna
başvurulmadan idareye yapılacak başvuru yoluyla uyuşmazlıkların
çözümlenmesinin sağlanmasının, dava sayısını azaltma yönünden yapacağı
olumlu etki göz önüne alınarak, söz konusu fıkranın yürürlükten kaldırıldığı
belirtilmiştir.
Buna göre; 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesinin
4'üncü fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla güdülen amacın, tıpkı diğer
idari işlemlerde olduğu gibi, tarh, tahakkuk ve tahsil işlemleriyle
karşılaşan yükümlülere, bu işlemlerin kaldırılması, geri alınması,
değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için dava açma süresi içinde
idareye başvuru yolunu açmak, bu başvuru ile dava açma süresini durdurmak ve
böylece uyuşmazlıkların, dava aşamasına gelmeden, idari süreç içerisinde
yeniden incelenip halledilmesi olduğu anlaşılmaktadır.
Sözü edilen hukuki durum karşısında; 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca Gümrük Müdürlükleri
tarafından düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali için doğrudan
dava açılabileceği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun sözü
edilen 11'inci maddesi uyarınca, ödeme emirlerinin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst
makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde
istenebilir. Belirtilen koşullara uygun olarak yapılan başvurular üzerine
tesis edilen olumsuz işlemlere karşı ise, 2577 sayılı Kanunun 11'inci
maddesinde öngörülen esaslara uyulmak şartıyla, idari yargı mercilerine
müracaat edilebileceği tabiidir.
Ancak; dava konusu işleme karşı, üst makam olan Gümrük
Başmüdürlüğü yerine işlemi tesis eden Mardin Gümrük Müdürlüğüne başvuruda
bulunulduğundan; bu başvurunun üst makama yapılmaması nedeniyle; işlemeye
başlayan dava açma süresini durdurması olanaklı değildir.
Bu bakımdan; 16.1.2002 tarihinde tebliğ edilen ödeme
emrinin iptali istemiyle, 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin 1'inci
fıkrasında öngörülen 7 günlük sürenin geçirilmesinden sonra, 15.3.2002
tarihinde açılan davanın, yazılı gerekçe ile süre aşımı nedeniyle reddi
yolundaki mahkeme kararının gerekçesine katılmak mümkün değil ise de,
varılan sonuç itibarıyla karar yerinde görülmüştür.
Açıklanan nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen
hususlar anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden,
istemin reddine, 20.600.000.- (Yirmimilyonaltıyüzbin) lira maktu harç
tutarının temyiz eden davacı Şirketten alınmasına, 5.10.2004 gününde
oybirliği ile karar verildi.
YÖ/ŞGK
Karar Metni
Yönetim kurulu üyeliği ve dolayısıyla şirketi temsil
yetkisi sona eren kişi tarafından, şirket adına açılan davanın
incelenmeksizin reddi gerektiği hk.[125]
Temyiz İsteminde Bulunan:Yahya Galip Vergi Dairesi
Müdürlüğü ANKARA
Karşı Taraf : ... Ahşap Sanayi ve Ticaret Anonim
Şirketi
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : 1994 yılı defter ve belgelerinin
incelemeye ibraz edilmemesi üzerine, indirimlerinin kabul edilemeyeceğinden
bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, davacı Şirket adına
Eylül-Aralık/1994 dönemleri için, salınan katma değer vergisine ve kesilen
kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi; dava, davacı Şirketi temsil yetkisi
13.8.1999 tarihinde sona ermiş bulunan ... tarafından 29.2.2000 tarihinde
açılmış ise de; konuya ilişkin olarak Mahkemelerince verilen ara kararı
üzerine, davacı Şirketi temsile yetkili olduğu dönemde, anılan kişi
tarafından, davacı Şirket adına vekil tayin edilen Av. ...'nın davaya,
Şirket adına vekil olarak katılmak istediğini bildirmesi ve anılan avukatın,
fiilen tasfiye edilmemiş olan Şirket tarafından azledilmemiş olması
nedeniyle, istemin kabulü suretiyle esasın incelenmesine geçildiği; dava
dosyası ile Mahkemelerinin 2000/137 ve 1997/68 ve Ankara Altıncı Vergi
Mahkemesinin 1997/153 esas sayılı dosyalarına ibraz edilen alış belgeleri
üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen raporda,
9-12/1994 dönemlerinde ödenecek katma değer vergisi bulunmadığının
belirlendiği, raporda yapılan tespit ve değerlendirmelerin Mahkemelerince de
uygun bulunduğu; böyle olunca, dava konusu işlemde isabet görülmediği
gerekçesiyle iptal eden Ankara Birinci Vergi Mahkemesinin 2.3.2001 günlü ve
E:2000/136; K:2001/178 sayılı kararının; davanın, davacı Şirketi temsil
yetkisi bulunmayan kişi tarafından açılması nedeniyle incelenmeksizin reddi
gerektiği, öte yandan inceleme raporuna dayalı tarh ve ceza kesme
işlemlerinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Kadir Özkaya'nın Düşüncesi: Davacı
Şirketi temsile yetkisi bulunmayan kişi tarafından Şirket adına açılan
davada, Şirketi temsile yetkisi bulunan avukatın, sonradan davayı sürdürmek
istemesi, davaya, inceleme olanağı kazandırmayacağından, davanın
incelenmeksizin reddi gerektiği görüşüyle, mahkeme kararının bozulmasının
uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Mükellef
şirketin yapılan vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı
tarafından istenen kanuni defterlerin ve belgelerin ibraz edilememesi
sebebiyle 1994 eylül aralık dönemi için tarh ve tebliğ edilen kaçakçılık
cezalı katma değer vergisi aleyhine açılan dava üzerine kaçakçılık cezalı
katma değer vergisini tarhiyatını terkin eden Ankara 1 inci Vergi Mahkemesi
kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.
Mükellef şirketin yapılan vergi incelemesi sırasında
vergi inceleme elemanı tarafından istenen kanuni defter ve belgelerin mücbir
sebeble ibraz edilemediğinden 1994 eylül aralık dönemi için mükellef şirkete
yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatı aleyhine açılan dava
üzerine Ankara 1 inci Vergi Mahkemesi daha önce mükellef şirket tarafından
mahkemeye ibraz edilmiş olan alış faturaları üzerinde yaptırılan bilirkişi
incelemesi neticesinde mükellef şirket tarafından yapılmış olan katma değer
vergisi indirimlerinin yerinde olduğunun görülerek kaçakçılık cezalı katma
değer vergisi tarhiyatı terkin edilmiştir.
Katma değer vergisi indirimleri için yapılan resen
tarhiyat aleyhine açılan davada mücbir sebeble evvelce ibraz edilememiş olan
faturalar üzerinde mahkeme ara kararı ile bilirkişi incelemesi yaptırılması
yerinde bulunmaktadır. Ancak bu inceleme sırasında davalı vergi dairesine de
haber verilerek vergi dairesince de söz konusu faturaların incelenmesi
suretiyle bunların gerçek fatura olup olmadıklarının tesbiti gerekmektedir.
Netekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun Esas No 2001/321 ve
Karar No 2001/468 sayılı kararı ile Esas No 2001/ 154 ve Karar No 2001/290
sayılı kararı da bu yöndedir. Bu durumda vergi dairesince faturalar üzerinde
yapılacak inceleme neticesinde faturaların gerçek mal ve hizmet alımına
ilişkin olup olmadıkları tesbit edilmeden bir karar verilmesi mümkün
olmadığından davalı vergi dairesince söz konusu faturalar üzerinde inceleme
yapılmasını temin edilerek bir karara varılmak üzere Ankara 1 inci Vergi
Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Uyuşmazlık, defter ve belgeleri incelemeye ibraz
edilmeyen davacı Şirket adına, indirimlerinden hareketle tesis edilen tarh
ve ceza kesme işlemlerinin iptali istemiyle, davacı Şirket adına, dava
tarihi itibarıyla temsil yetkisi sona ermiş olan yönetim kurulundaki
üyesince açılan davada, dava konusu işlemleri istemin özeti bölümünde yazılı
gerekçe ile iptal eden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek
bozulması istenilmektedir.
Türk Ticaret Kanununun 317'nci ve takip eden
maddelerinde Anonim Şirketlerin, idare meclisi tarafından idare ve temsil
olunacağı, şirket ana sözleşmesinde hüküm bulunması halinde, bu yetkinin,
meclis üyelerinden en az birisine veya pay sahibi olması zorunlu olmayan
müdüre devredilebileceği hükmü yer almıştır. Dosyanın incelenmesinden,
davacı Şirket adına tesis edilen tarh ve ceza kesme işlemlerinin iptali
istemiyle 29.2.2000 tarihinde, Şirket adına dava açan ...'nun, 12.8.1996
tarih ve 166 sayılı kararla, 13.8.1996 tarihinden itibaren üç yıllığına,
şirketi temsile yetkili kılındığı; Mahkemece dava tarihi itibarıyla yetki
süresinin sona erdiğinin anlaşılması üzerine, ara kararı ile, anılan
kişinin, dava tarihi itibarıyla Şirketi temsile yetkili olup olmadığının
sorulduğu; cevaben, Av. ...'nın davaya vekil olarak katılmak istediğini
bildirdiği; Mahkeme tarafından da, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe
ile bu istemin kabulü ile esasın incelenmesi suretiyle karar verildiği
anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, vergi mahkemelerinde dava açma süresinin otuz
gün olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre; vergi mahkemesinde açılan davanın
esasının incelenebilmesi, anılan süre içerisinde ve usulüne uygun olarak
açılmış bulunmasına bağlıdır. Davanın usulüne uygun olarak açılmış kabul
edilebilmesi için ise, dava açanın, Medeni Kanun Hükümlerine göre dava açma
ehliyetinin olması ya da bu ehliyete sahip, gerçek/tüzel kişiyi temsil
edebilme yetkisinin bulunması zorunludur. Olayda; dava, yönetim kurulu
üyeliği ve, dolayısıyla, Şirketi temsil yetkisi sona eren ... tarafından
açılmış bulunmaktadır. Davanın, bu haliyle, ilk inceleme aşamasında, anılan
Kanununun 15'inci maddesi uyarınca ve ehliyet yönünden incelenmeksizin reddi
gerekmektedir.
Her ne kadar, Mahkemenin ara kararı üzerine, Şirket
avukatı tarafından, davaya, Şirketi temsilen katılınmak istenilmiş ve bu
istek, Mahkemece de, yeriden görülerek, davanın esası karara bağlanmış ise
de; anılan istemin, yukarıda sözü edilen idari dava açma süresinden sonra
yapılmış olması sebebiyle, ehliyetsiz kişi tarafından açılan ve, bu nedenle,
incelenmeksizin reddi gereken davanın, canlandırılmasını sağlaması, hukuken
olanaklı değildir. Bu bakımdan; temyize konu karar, Yargılama Hukuku
kurallarına aykırı olarak verilmiş bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme
kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek
kararla birlikte yargılama girderleri de dikkate alınacağından, bu hususta
hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 1.6.2004 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
YÖ/ÖEK
Karar Metni
Davacı adına tesis edilen bireysel işlemin, iptali
istenilen bakanlar kurulu kararının uygulanması niteliğinde olmaması
nedeniyle, söz konusu bakanlar kurulu kararının resmi gazete'de yayımı
tarihinden itibaren işlemeye başlayan idari dava açma süresinin dolmasından
çok sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu hk.[126]
Davacı : Tüketiciler Derneği Adına Yönetim Kurulu
Başkanı
Davalı : 1-Başbakanlık ANKARA
2-İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
İSTANBUL
Davanın Özeti : 30.12.2002 gün ve 24831 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan 2002/4480 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının, su
teslimlerinde, katma değer vergisi oranını %18 olarak belirleyen kısmının
iptali istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi uyarınca, ilk incelemeyle
görevli Tetkik Hakimi Bülent Seyitdanlıoğlu'nun açıklamaları dinlenildikten
sonra işin gereği görüşüldü:
2577 sayılı İdari Yargı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda altmış gün olduğu; 4'üncü
fıkrasında da, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan
tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemin uygulanması
üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi
aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.
Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre, ilan tarihinden
itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu
edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu
edilebilmeleri, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması; bireysel
işlemin ise, birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulaması
niteliğinde bulunması gerekmektedir.
Olayda; dava dilekçesine ekli, İstanbul Su ve
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen, söz konusu
tahakkuk işleminin su faturalarında %18 oranında katma değer vergisi
tahakkuk ettirildiğinden bahisle, dayanağı olduğu belirtilen ve 30.12.2002
gün ve 24831 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2002/4480 sayılı Bakanlar
Kurulu kararının iptali istemiyle 10.3.2004 gününde kayda giren dilekçeyle
bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanununun yukarıda
açıklanan 7'nci maddesinde sözü edilen uygulama işleminin; ilgili idari
birim tarafından, kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere
dayanılarak, kişiler hakkında tesis edilen işlem olduğu; ancak, olayda
olduğu gibi, mal tesliminde veya hizmet ifasında, vergi kanunlarına göre
düzenlenen faturalarda gösterilen katma değer vergisi miktarının, vergi
idaresi tarafından, ilgili vergi kanunu uyarınca hesaplanmış, yani tarh
edilmiş bir vergi olmadığı açıktır. Bu nedenle, İSKİ Genel Müdürlüğü
tarafından düzenlenen faturalarda yazılı su bedeline %18 oranında katma
değer vergisi uygulanması, herhangi bir düzenleyici işlemin uygulanması
niteliğinde kabul edilemez.
Bu bakımdan; ortada, yukarıda belirtilen kanun
maddesinin 4'üncü fıkrasında tanımlanan anlamda uygulama işlemi
bulunmadığından; iptali istenilen Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete'de
yayımı tarihinden itibaren işlemeye başlayan idari dava açma süresinin
dolmasından çok sonra açılan bu davanın, süre aşımı nedeniyle incelenmesine
olanak yoktur.
Açıklanan nedenle; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre
aşımı yönünden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde
bırakılmasına, 31.3.2004 gününde oybirliği karar verildi.
YÖ/ÖEK
Karar Metni
İhracat teslimlerinden doğan katma değer vergilerinin
iadesi istemiyle, ilk olarak yapılan başvuruların zımnen reddi üzerine,
süresi içerisinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek, daha sonra
yapılan ikinci başvurunun, yeni bir dava hakkı doğurmayacağı, ikinci
başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde
kabul edilemeyeceği hk.[127]
Temyiz İsteminde Bulunan: ? Vergi Dairesi Müdürlüğü
Karşı Taraf : ? Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret
Limited Şirketi
İstemin Özeti : Davacı Şirketin, 1995/Ocak-Mayıs
dönemlerindeki ihracat teslimlerinden doğan katma değer vergilerinin iade ve
mahsubu talebiyle yaptığı 18.12.2000 tarihli başvurunun, ilgili dönemlerde
sahte fatura düzenleyen bir firmadan alışları bulunduğu, dolayısıyla, iade
isteminin teminatsız yerine getirilemeyeceğinden bahisle, reddine ilişkin
işlemi; davacı Şirketin ilgili dönemlerdeki ihracat teslimleri nedeniyle
iadesini istediği katma değer vergilerinin, dönemler itibarıyla, olumlu
rapor ve teminat aranmaksızın iade edilebilecek sınırların altında
kaldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle
iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; davacı
Şirketin sahte fatura kullandığı yönünde rapor bulunması nedeniyle, iade
isteminin teminatsız yerine getirilemeyeceği ileri sürülerek bozulması
istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Ergün Gökdam'ın Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin
1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi
reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı H.Hüseyin Tok'un Düşüncesi: Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve
yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi
mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirketin ihracat
teslimlerinden doğan katma değer vergisi iade alacağının ödenmesi istemiyle
yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemi iptal eden vergi mahkemesi
kararının bozulması istemine ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacı Şirketin,
1995/Ocak-Mayıs dönemlerindeki ihracat teslimlerinden doğan katma değer
vergisi iade alacağı için 28.2.1995, 27.3.1995, 21.5.1995 ve 26.6.1995
tarihlerinde yaptığı başvurulara cevap verilmediği; daha sonra, 18.12.2000
tarihinde aynı yönde yapılan başvurunun ise, ilgili dönemlerde, sahte fatura
düzenlediği saptanan bir firmadan alışlarının bulunması nedeniyle, iade
isteminin teminatsız yerine getirilmesinin mümkün olmadığından bahisle ve
22.12.2000 tarihli işlem ile reddi üzerine, buna dair işlemin iptali
istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, vergi mahkemelerinde otuz
gün olduğu belirtilmiş; 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde
ise, süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmış;
aynı Kanunun 10'uncu maddesinde de, ilgililerin, haklarında idari davaya
konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara
başvurabilecekleri; altmış gün içerisinde cevap verilmezse isteğin
reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren
dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştayda, idare ve vergi
mahkemelerinde dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde idarece
verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi
sayabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma
süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren
altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi hallerinde, altmış
günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse,
cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği
öngörülmüştür.
Bu hükümlere göre; yapılan başvuruya altmış gün
içerisinde idarece verilen cevabın kesin olması veya başvurunun anılan süre
içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi hallerinde,
davanın, cevabın tebliğini veya cevap verilmemek suretiyle geçen altmış günü
izleyen günden itibaren, açıklanan 7'nci maddede, davanın açılacağı idari
yargı yerine göre belirlenen dava açma süresi içinde açılması gerektiğinden;
bu süre geçirildikten sonra yapılan ikinci başvuru üzerine, idarece verilen
cevap veya cevap verilmemek suretiyle tesis edilen işlem dolayısıyla ikinci
bir dava hakkının doğması olanaklı değildir. Her ne kadar, anılan 10'uncu
maddenin 2'nci fıkrasının son cümlesinde, dava açılmaması veya davanın
süreden reddi hallerinde altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili
idari makamlarca verilen cevap üzerine de dava açılabileceği açıklanmış ise
de, bu cümlede dava açma olanağı sağlayacağı belirtilen cevabın ilk
başvuruya verilen cevap olması gerektiği, maddenin anlatımından çıktığından,
ilk başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine yapılan
sonraki başvurular dolayısıyla bu hükmün uygulanma yeri bulunmamaktadır.
Bu hukuki durum karşısında; davacı Şirketin, ihracat
teslimlerinden doğan katma değer vergilerinin iadesi istemiyle ilk olarak
yaptığı başvuruların cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, bu
işlemin iptali istemiyle, 2577 sayılı Yasanın yukarıda açıklanan 7'nci
maddesinde belirtilen süre içinde dava açılması gerekirken; bu süreler
geçirilerek, 18.12.2000 tarihinde yapılan ikinci başvurunun reddine ilişkin
22.12.2000 tarihli işlemin iptali istemiyle, 22.1.2001 tarihinde açılan işbu
davanın, süre aşımı sebebiyle reddi, 2577 sayılı Yasanın 15'inci maddesinin
1'inci fıkrasının yukarıda anılan (b) bendi hükmü gereği olduğundan; Vergi
Mahkemesince, işin esasına girilerek, istemin özeti bölümünde yazılı
gerekçeyle verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme
kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek
kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu
hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 24.3.2004 gününde
oybirliği ile karar verildi.
(DAN-KAR-DER; SAYI:5)
YÖ/ŞGK
Karar Metni
Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin iptali
istemiyle danıştay'da dava açılamayacağı hk.[128]
Davacı : ...
Vekili : Av. ...
Davalı : Maliye Bakanlığı ANKARA
Davanın Özeti : 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun 21'inci
maddesi ile 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2'nci maddesinin
verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi
Genel Tebliğinin "1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümünün iptali
istenilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, ilk inceleme
ile görevli Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in açıklamaları dinlenildikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Davada, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun 21'inci
maddesi ile 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2'nci maddesinin
verdiği yetkiye dayanılarak 27.12.1996 tarih ve 22860 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin
"1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümünün iptali istenilmektedir.
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 148'inci
maddesinde; kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi İçtüzüğünün şekil ve esas bakımından Anayasaya uygunluğunun
Anayasa Mahkemesince denetleneceği belirtilerek, yasalara karşı açılacak
davaların incelenme yeri gösterilmiştir.
Anayasaya uygunluğun yargısal denetimi için, Anayasanın
150'nci maddesi uyarınca iptal davası açılabileceği gibi, 152'nci maddesi
uyarınca da; mahkemede açılan bir davada uygulanacak olan kanun ya da kanun
hükmünde kararname Anayasaya aykırı görüldüğü takdirde iptali için yine
Anayasa Mahkemesine başvurulması gerekmektedir.
Buna göre; davacının, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun
21'inci maddesinin iptali yolundaki isteminin incelenmesine olanak
bulunmamaktadır.
Davanın Genel Tebliğin iptali istemine ilişkin kısmına
gelince:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma
süresi" başlıklı 7'nci maddesinin dördüncü fıkrasında; ilanı gereken
düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren
başlayacağı; ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin,
düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava
açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; "1.Taşıtların lüks
dereceleri" başlıklı bölümü iptal istemine konu olan 11 seri nolu Motorlu
Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin 27.12.1996 tarih ve 22860 sayılı Resmi
Gazetede yayımlandığı; davacı tarafından satın alınan ve anılan Tebliğ
hükümleri uyarınca lüks kabul edilen 16 JD 966 plaka sayılı 2001 model
Nissan Terrano marka araca ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin 6.1.2003
tarihinde ödendiği anlaşılmakla, Danıştay Başkanlığına hitaben İstanbul
Dördüncü İdare Mahkemesine verilen ve Mahkeme kayıtlarına 2.9.1993 tarihinde
giren dilekçe ile açılan bu davada süre aşımı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davanın 4962 sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması
Hakkında Kanunun 21'inci maddesinin iptali istemine ilişkin kısmının,
incelenmeksizin reddine; 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel
Tebliğinin "1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümünün iptaline
ilişkin kısmının ise, süre aşımı yönünden reddine; aşağıda dökümü gösterilen
yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; artan posta ücretinin
istem halinde davacıya iadesine, 1.10.2003 gününde oybirliği ile karar
verildi.
BŞ/ŞGK
Karar Metni
Teminat mektubunun çevrilmesi işlemine karşı açılan
davada süre olmakla birlikte, mahkemece uyuşmazlık konusunun hatalı
değerlendirilmesiyle verilen kararda isabet bulunmadığı hk.[129]
Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük
Müsteşarlığı adına
... Gümrük Müdürlüğü
Karşı Taraf : ... Anonim Şirketi
Vekilleri : 1- Av. Dr. ...
2- Av. ....
İstemin Özeti : ... Gümrük Müdürlüğünde tescilli
1.7.1999 gün ve 13741 sayılı geçici giriş beyannamesi kapsamı eşyanın,
tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığından bahisle, söz konusu eşya için
verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin olarak tesis edilen
işlemi ve Gümrük Kanununun 149'uncu maddesi uyarınca davacı Şirket adına
kesilen para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemi; davalı idarenin
süreye ilişkin defi yerinde görülmeyerek, dosyanın incelenmesinden, geçici
ithal yoluyla yurda getirilen geminin 30.7.1999 tarihinde resmi makamlardan
izin almadan, demirli bulunduğu ... Limanını terkettiğinden bahisle ithal
esnasında verilen teminat mektubunun nakde çevrildiğinin ve teminatın iki
katı tutarında para cezası kesildiğinin anlaşıldığı; olayda, maden kömürü ve
kum çıkartma işlerinde kullanılmak üzere 1.7.1999 tarihinde yurda sokulan
geminin, 30.7.1999 tarihinde Türk kara sularını haber vermeden terk ettiği
sabit ise de, söz konusu terk işleminin davacı Şirketin bilgisi dışında
olduğu, davacı Şirketçe olayın öğrenilmesinden itibaren yurt içindeki ilgili
tüm birimlere ihbarda bulunulduğu, geminin yurdu terk etmesinin de davacı
Şirketin işletme ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle Sahil Güvenlik
Komutanlığının emri doğrultusunda gerçekleştiğinin saptandığı; hal böyle
olunca, geminin tahsis amacına uygun kullanılmadığından söz edebilmenin
mümkün olamayacağı sonucuna ulaşıldığı; öte yandan, süresinden sonra yurt
dışına çıkan geminin giriş ayniyatına uygun olmadığı yönünde idarece bir
tespit yapılmadan, 1990/132 sayılı Genelge hükümlerinin uygulanamayacağı
gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı
kararının; geçici olarak ithal edilen geminin, tahsis amacına uygun olarak
kullanılmaması nedeniyle davacı Şirketçe verilen teminat mektubunun nakde
çevrilmesinin ve Gümrük Kanununun 149'uncu maddesi uyarınca para cezası
kesilmesinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi Nazlı Yanıkdemir'in Düşüncesi: Temyiz
başvurusu; davacı Şirketin geçici ithal ettiği geminin, tahsis amacına uygun
çalıştırılmaması ve gümrük müdürlüğünün bilgisi olmadan yurt dışına
çıkarılması nedeniyle ithal esnasında verilen teminatın nakde çevrilmesine
ilişkin işlemi ve davacı Şirket adına kesilen para cezasına karşı yapılan
itirazın reddine ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması
istemine ilişkindir.
2577 sayılı Yasanın 7'inci maddesinin 1'inci
fıkrasında, dava açma süresinin vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu hükme
bağlanmıştır.
Davacı Şirket tarafından iptali istenen 2.2.2000 gün ve
4115 sayılı teminatın nakde çevrilmesi işlemine karşı, 30 günlük süre
geçtiğikten sonra 6.9.2000 tarihinde açılan davada, süre aşımı
bulunmaktadır.
Mahkeme kararının; davacı Şirket adına para cezası
kesilmesine ilişkin hüküm fıkrasına gelince:
Davacı Şirket adına para cezası kesilmesi, geçici ithal
edilen eşyanın tahsis amacına uygun olarak kullanılmaması ve süresinden önce
yurt dışına çıkarılması sebeplerine dayanmakta olup; mahkemece, uyuşmazlığın
kaynağı eksik incelenerek karar verilmiş bulunmaktadır.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme
kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Geçici
ithal suretiyle Türkiye'ye sokulan tarak gemisinin işlemleri yaptırılmadan
yurt dışına çıkışı sebebiyle geçici ithal sırasında alınan
1.507.516.850.000.- lira teminat mektubunun nakde çevrilerek irat
kaydedilmesi ve teminat tutarının 2 katı para cezası kesilmesi işlemini
iptal eden ... 4'üncü Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek
bozulması talep edilmektedir.
İhtilaf konusu İngiliz Bandıralı W.H.Resolution isimli
tarak gemisi davacı şirket tarafından 1.7.1999 tarihli gümrük giriş
beyannamesi ile 2 yıl süreyle geçici ithal sureti ile Türkiye'ye ithal
edilmiştir.
Ancak; mezkur tarak gemisinin Karadenizdeki çalışmaları
Sahil Güvenlik Komutanlığınca Kabotaj Kanununu ihlal ettiği gerekçesiyle
durdurularak Türk karasularını terk etmesi bildirilmiştir.
Ayrıca, tarak gemisini getirten davacı şirketin maden
işletme ruhsatının da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca 19.1.1998
tarihinde iptal edilmiş olduğunun bildirilmesi üzerine, adı geçen tarak
gemisi 30.7.1999 tarihinde resmi mercilere haber vermeden Türkiye'yi terk
etmiştir.
W.H. Resolution isimli tarak gemisine Port Said
limanında bağımsız kuruluş olan Bureau Veritas tarafından yapılan sörvey
sonucunda Türk Gümrüğüne girişte tutulan raporda yazılı teçhizatında
eksiklik veya fazlalık bulunmadığı tespit edilmiştir.
Bu durumda; davacı şirket tarafından 1.7.1999 tarihinde
2 yıl süre ile geçici ithali yapılan W.H Resolution isimli tarak gemisinin,
30.7.1999 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden Sahil Güvenlik
Komutanlığının emri ile Türkiye'yi terk etmesi 2 yıllık geçici ithal süresi
içinde bulunduğundan ve bu terk sırasında gemi teçhizatında herhangi bir
artış veya eksilme bulunmadığı bağımsız kuruluş olan Bureau Veritas
tarafından tespit ve tevsik edildiğinden ve mücbir sebeple kanuni süresi
içinde yapılan, Türkiye'yi terk fiilinin bizzat davacı şirket tarafından
resmi mercilere bildirilmiş olduğundan mevzuata aykırı olarak yapılan
teminat mektubunun irat kaydedilmesi işlemi ile 2 kat para cezasının
iptaline karar veren ... Vergi Mahkemesi kararı, olay tarihinde yürürlükte
bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 118'inci maddesi ile 119'uncu maddesi
hükümlerine ve 22.9.1990 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 1990/132 sayılı
Maliye Bakanlığı Genelgesi hükümlerine uygun bulunduğundan, hukuki mesnedi
bulunmayan temyiz talebinin reddi ile ... Vergi Mahkemesi kararının tasdiki
gerekeceği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği
görüşüldü:
Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına tescilli 1.7.1999
gün ve 13741 sayılı geçici giriş beyannamesiyle ithal edilen eşyanın tahsis
amacına uygun olarak kullanılmadığından bahisle gümrük vergi ve resimlerine
ilişkin olarak verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin işlemi
ve davacı Şirket adına kesilen para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin
işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci
maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin vergi mahkemelerinde otuz
gün olduğu belirtilmiş; 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde
ise, süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.
Olayda, geçici ithal edilen eşyaya ilişkin olarak
tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimleri ile ilgili teminat mektubunun
nakde çevrilmesi yolunda bankaya 2.2.2000 tarihinde yazı gönderildiği,davacı
Şirketin de teminat mektubu tutarı vergi ve resimleri 23.2.2000 tarihinde
... Gümrük Müdürlüğüne ödediği ihtilafsız olup;davacı Şirketçe teminatın
nakde çevrilmesi yolundaki işleme en geç bu tarihte muttali olunduğunun
kabulü gerekir. Hal böyle olunca; teminat mektubunun nakde çevrilmesi
yönünde tesis edilen işleme karşı 30 gün içinde dava açılması gerekirken, bu
süre geçirilerek 6.9.2000 tarihinde açılan davanın süre aşımı sebebiyle
reddi yukarıda anılan Yasa hükmünün gereği olup; Vergi Mahkemesince işin
esasına girilerek istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen kararın
teminat mektubuna ilişkin hüküm fıkrasında bu nedenle isabet görülmemiştir.
Mahkeme kararının; para cezasına ilişkin hüküm
fıkrasına gelince:
Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına tescilli
1.7.1999 gün ve 13741 sayılı geçici giriş beyannamesiyle ithal edilen
geminin,tahsis amacına uygun olarak kullanılmaması ve 30.7.1999 tarihinde
hiçbir gümrük işlemi yaptırmadan Türk kara sularını terk etmesi nedeniyle
ithal esnasında tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimleri tutarında
verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesi yönünde işlem tesis edildiği ve
1615 sayılı Gümrük Kanununun 149'uncu maddesi uyarınca para cezası
kesildiği, para cezası kararına karşı yapılan itirazın da, dava konusu
edilen işlemle, ithal edilen eşyaya ilişkin olarak verilen 1.7.1999 günlü
taahhütnamede beyan edilen tahsis amacına uygun olarak kullanılacağı yere
ait 31.7.1997 gün ve IR5083 sayılı işletme ruhsatının, 19.1.1998 tarihinde
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
iptal edildiği, geminin maden kömürü ve kum çıkartma işlemlerinde
kullanılmasının yasal yönden mümkün olmaması ve bu durumun anılan firma
tarafından bilinmesine rağmen, bu amaçla kullanılacağı taahhüt edilerek
geçici ithal talebinde bulunulması nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır.
Bu açıklamaya göre, olayda, davacı Şirket adına kesilen
para cezası, mahkeme kararında söylendiğinin aksine, geminin usulüne uygun
olarak Yurda geçici ithal edilmesinden sonra amacına uygun çalıştırılmaması
ve izinsiz yurt dışı edilmesi sebebine değil; dava konusu 8.6.2000 gün ve
3272 sayılı itirazın reddine dair kararda da açıkça vurgulandığı üzere,
geminin geçici ithalinin usulsüz olarak yapılması sebebine dayalı
bulunmaktadır. Dolayısıyla, Mahkeme kararının, maddi olayın hatalı
nitelendirilmesiyle verilen anılan hüküm fıkrasında da, bu bakımdan isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne ve
mahkeme kararının bozulmasına; 22.5.2003 gününde oybirliği ile karar
verildi.
DAN-KAR-DER ; SAYI:2
BŞ/ÖEK
Karar Metni
Düzenleyici işlemlere karşı, süresinden sonra dava
açilabilmesi için, uygulanmalarına dair işlem tesis edilmesi, uygulama
işlemlerinin, idari davaya konu olabilecek, kesin ve yürütülmesi gerekli
işlem niteliği taşımaları gerektiği hk.[130]
Davacı : ... Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
Vekili : Av. ...
Davalı : 1-Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı
2-Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına
... Gümrük Müdürlüğü
İstemin Özeti : 22.7.1999 gün ve 23763 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları ve Depoları
Yönetmeliğinin 36'ncı maddesinde yer alan, "Limit üzerinde gerçekleştiği
belirlenen satışa ilişkin eşya da noksan addedilerek işlem yapılır. Bu tür
eşyanın gümrük vergileri tahsil edilir." hükmü ile, ... Gümrük Müdürlüğünün
... gün ve ... gün ve ... gün ve ... gün ve ... sayılı işlemlerinin; olay
tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununda, antrepo olarak
kabul edilen gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarından limit fazlası
satılan eşyaların noksan eşya addedilmesine ve vergiye tabi tutulmasına
yönelik bir düzenlemenin olmadığı; bu haliyle, iptali istenilen yönetmelik
hükmünün kanuna aykırı olduğu; öte yandan, yönetmelik hükmü ile vergi
konulmasının, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla
konulacağı yolundaki Anayasa'nın 73'üncü maddesine de aykırılık teşkil
ettiği; 22.7.1999 tarihinden önce yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri
uyarınca, gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarından, Türkiye'den çıkış
yapan veya transit geçen yolculara 5 karton sigara satılabilirken, bu
tarihte yayımlanan ve davaya konu edilen yönetmelik hükmü ile, bu miktarın 3
karton'a indirildiği; yeni düzenlemenin, geçiş için makul bir süre
tanınmadan, yayımı tarihi
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para
cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-10-08 (2248 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|