imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 12
imar hukuku



2577 sayılı İYUK Madde 7 ile ilgili Danıştay İçtihatları 112


Yeni Sayfa 2

Karar Metni

Bakanlar Kurulunca idari izin ilan edilen tarihin, dava açma süresini etkilemediği hk.[121]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: ... Limited Şirketi

Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

Gürbulak Gümrük Müdürlüğü Doğubayazıt/A?RI

İstemin Özeti : Gürbulak Gümrük Müdürlüğünde tescilli 22.10.2001 gün ve 815 sayılı giriş beyannamesi muhteviyatı eşyaların beyan edilen kıymetlerinin noksan olduğundan bahisle yapılan ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesini açıklayarak, olayda, 22.3.2002 tarihinde tebliğ edilen işlemin iptali istemiyle, 30 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra 24.4.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile dava açıldığının anlaşıldığı; dava açma süresinin son günü olan 22.4.2002 tarihinde, kamu çalışanlarının idari izinli sayılmasının dava açma süresini etkilemeyeceği gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddeden Erzurum Vergi Mahkemesinin 27.5.2002 gün ve E:2002/206; K:2002/219 sayılı kararının; davanın süresinde açıldığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Tetkik Hakimi Çağlar Işık'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Mukaddes Aras'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddeye yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanmış bulunan mahkeme kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine; kararın onanmasına, 20.600.000- (Yirmimilyonaltıyüzbin) lira maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına, 23.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

BŞ/ŞGK

 

 

 

 

Karar Metni

Ortada, 2577 sayılı Yasanın 7'nci maddesinin 4'üncü fıkrasında tanımlanan anlamda uygulama işlemi bulunmadığından; davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmının, düzenleyici işlemin resmi gazete'de yayımı tarihinden çok sonra açılmış olmasından dolayı, süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı hk.[122]

 

davacı : ?

Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı

İstemin Özeti : 21.7.1985 tarih ve 18818 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15 seri No'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğin "J-Avukatlık Ücretleri" başlıklı bölümünde yer alan düzenlemenin iptali istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi uyarınca, ilk incelemeyle görevlendirilen Tetkik Hakimi Bülent Seyitdanlıoğlu'nun açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda altmış gün olduğu; 4'üncü fıkrasında da, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre, ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması; bireysel işlemin ise, birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulaması niteliğinde bulunması gerekmektedir.

Olayda; davacı tarafından, 21.7.1985 tarih ve 18818 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin "J-Avukatlık Ücretleri" başlıklı bölümünde yer alan düzenlemenin, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun (4467 sayılı Kanunun 77'nci maddesi iye değişik) 164'üncü maddesi doğrultusunda değiştirilmesi istemiyle, 15.4.2002 günlü dilekçeyle yapılan başvuruya ilişkin olarak 15.4.2004 gün ve 016534 sayılı yazı ile bilgi verilmesi üzerine, anılan yazı ile, anılan Tebliğin belirtilen maddesinin iptali istemiyle bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun yukarıda açıklanan 7'nci maddesinde sözü edilen uygulama işlemi; ilgili idari birim tarafından kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak kişiler hakkında tesis edilen işlemdir. Olayda; 21.7.1985 tarih ve 18818 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15 seri numaralı Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin "J-Avukatlık Ücretleri" başlıklı bölümünde yer alan düzenlemenin iptali istemiyle, Maliye Bakanlığının 15.4.2004 gün ve 16534 sayılı yazısının tebliği üzerine dava açılmış ise de; söz konusu yazı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun anılan 7'nci maddesinin dördüncü bendinde belirtilen anlamda bir uygulama işlemi olmayıp, bu haliyle idari yargı yerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülebilir bir nitelik de taşımamaktadır.

Bu bakımdan, ortada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 4'üncü fıkrasında tanımlanan anlamda uygulama işlemi bulunmadığından; davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmının, 15 seri nolu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren işleyen idari dava açma süresinin dolmasından çok sonra açılmış olmasından dolayı, süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Davanın, Maliye Bakanlığı yazısının iptali istemine ilişkin kısmına gelince; anılan yazının, idari yargı yerinde dava konusu edilebilecek kesin ve yürütülebilir nitelik taşımaması nedeniyle, bu davada incelenmesi mümkün değildir.

Açıklanan nedenlerle, davanın Genel Tebliğin iptaline ilişkin kısmının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre aşımı yönünden reddine, Maliye Bakanlığı yazısının iptaline ilişkin kısmının ise, yine anılan bent hükmü uyarınca incelenmeksizin reddine; yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına 2.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

(DAN-DER; SAYI:109)

 

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

 

Karar Metni

Davacıdan teminat istenilmesi yolunda tesis edilen işlem 6183 sayılı kanun uyarınca değil, 4458 sayılı Kanun uyarınca tesis edilmiş olup, "idari karar" niteliğinde olduğu konusunda kuşku bulunmayan bu işlem, aynı Kanunun 242 maddesi uyarınca idari itiraz prosedürüne tabi olduğu hk.[123]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: ... Un Fabrikaları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

Mersin Gümrük Müdürlüğü

İstemin Özeti : Davacı Şirkete ait 4.9.1998 gün ve 98/D1-3043 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında, işlendikten sonra ihraç edilmek kaydıyla ithal edilen eşyalara ait asli ve feri kamu alacaklarının garanti altına alınması amacıyla teminat istenilmesi yolunda tesis edilen işleme vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 205 ve 242'nci maddelerini açıklayarak, dosyanın incelenmesinden, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca teminat istenilmesi yolunda tesis ve tebliğ edilen işleme karşı davacı tarafından, sırasıyla, Mersin Gümrük Müdürlüğü, Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğü ve Gümrük Müsteşarlığı nezdinde yapılan itirazların reddi üzerine işbu davanın açıldığının anlaşıldığı; ancak, dava konusu işlemin, 6183 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen, kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olması sebebiyle, 4458 sayılı Kanunun 242'nci maddesinde düzenlenen itiraz prosedürüne tabi olmadığı, bu sebeple, tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde dava konusu edilmesi gerekirken, 18.5.2000 tarihinde tebliğ edilen işleme karşı, itiraz prosedürü işletildikten sonra, 5.6.2001 tarihinde açılan davanın süresinde olmadığı gerekçesiyle, süre aşımı yönünden reddeden İçel Birinci Vergi Mahkemesinin 12.7.2001 gün ve E.2001/321; K.2001/529 sayılı kararının; işlemin idari itiraz prosedürüne tabi olması sebebiyle, itiraz üzerine tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada süre aşımı bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Tetkik Hakimi Çağlar Işık'ın Düşüncesi: Davacıdan teminat istenilmesi yolunda tesis edilen, davaya konu işlem 6183 sayılı Kanun uyarınca değil, 4458 sayılı Kanunun 202 ila 207'nci maddeleri arasında düzenlenen hükümler doğrultusunda tesis edilen ve 4458 sayılı Kanunun 3'üncü maddesinin 5'inci fıkrasında tanımı yapılan "idari karar" niteliğinde bir işlem olduğundan, aynı Kanunun 242'nci maddesi uyarınca idari itiraza tabidir. Bu sebeple mahkeme kararının gerekçesine katılmak mümkün değildir.

Ancak, İdari kararlara karşı 4458 sayılı Kanunun 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrasına göre, 7 gün içerisinde doğrudan ilgili başmüdürlüğe itiraz yoluna gidilmesi ve tesis edilecek işleme karşı dava açılması gerekirken, olayda, önce gümrük müdürlüğüne, ardından başmüdürlüğe, sonrasında Gümrük Müsteşarlığına itiraz edilerek açılan dava süresinde olmadığından, mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Emel Cengiz'in Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanmas gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirket tarafından, 4.9.1998 gün ve 98/D1-3043 sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında, işlendikten sonra ihraç edilmek üzere yurda getirilen ham maddelerin işlendikten sonra ihraç edildiklerine dair çıkış beyannamelerinin sahte olduğunun anlaşılması üzerine, eşyalara ait vergilerin garanti altına alınması amacıyla, davacıdan teminat istenildiği ve aksi takdirde 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca işlem tesis edileceğinin bildirildiği; söz konusu işlemin 18.5.2000 tarihinde tebliği üzerine, davacı tarafından sırasıyla, 24.5.2000 tarihinde Mersin Gümrük Müdürlüğüne, 5.7.2000 tarihinde Mersin Gümrükleri Başmüdürlüğüne ve 11.8.2000 tarihinde de Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığına itiraz başvurusunda bulunulduğu, Gümrük Müsteşarlığının ret işleminin 14.5.2001 tarihinde tebliği üzerine de, Mersin Gümrük Müdürlüğünün, teminat istenilmesi yolundaki 25.4.2000 gün ve 21004 sayılı işleminin iptali istemiyle, 5.6.2001 tarihinde dava açıldığı anlaşılmıştır.

4458 sayılı Gümrük Kanununun 202'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, gümrük mevzuatı uyarınca, gümrük idarelerinin, gümrük vergilerinin ödenmesini sağlamak üzere teminat verilmesini gerekli görmeleri halinde, bu teminatın yükümlü veya yükümlü olması muhtemel kişi tarafından verileceği; 205'inci maddesinde, gümrük vergileri için kabul edilecek teminatlar ile bunların değerlendirilmesinin 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine tabi olduğu hükme bağlandıktan sonra, itirazlar başlıklı 242'nci maddesinin 3 ve 5'inci fıkralarında, kişilerin, düzeltme taleplerine ilişkin kararlara, idari kararlara, gümrük vergilerine ve cezalara karşı yedi gün içinde kararı alan gümrük idaresinin bağlı bulunduğu gümrük başmüdürlüğü nezdinde itirazda bulunabilecekleri; ilk kararın alındığı gümrük idaresinin gümrük başmüdürlüğü olduğu hallerde, bu karara karşı onbeş gün içinde Gümrük Müsteşarlığına itiraz edilebileceği; hüküm altına alınmış; 3'üncü maddesinin 1'inci fıkrasının 5'inci bendinde ise, bağlayıcı tarife ve menşe bilgileri de dahil olmak üzere, gümrük idaresinin, gümrük mevzuatı ile ilgili olarak belirli bir konuda bir veya daha fazla kişi üzerinde hukuki sonuç doğuracak tasarrufları, idari karar olarak tanımlanmıştır.

Mahkemece, Mersin Gümrük Müdürlüğünün, dahilde işleme izin belgesi kapsamında ithal edilen eşyalara ait asli ve fer'i kamu alacaklarına karşılık teminat gösterilmesi, aksi takdirde 6183 sayılı Kanun uyarınca işlem tesis edileceği yolundaki işlemi, 6183 sayılı Kanun uyarınca tesis edilen kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem olarak değerlendirilerek, söz konusu işleme karşı idari itiraz yoluna başvurulmaksızın, doğrudan dava konusu edilmesinin icap ettiği gerekçesiyle hüküm tesis edilmiş ise de; sözü edilen işlemin, 6183 sayılı Kanun uyarınca değil, 4458 sayılı Kanunun 202'nci maddesi uyarınca tesis edilen ve aynı Kanunun 3'üncü maddesinin 5'inci fıkrasında tanımı yapılan "idari karar" niteliğinde olması ve yukarıda değinilen 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrası uyarınca idari itiraza tabi bulunması sebebiyle, Mahkemenin bu gerekçesine katılmak mümkün değildir.

Ancak, idari kararlara karşı, 4458 sayılı Kanunun 242'nci maddesinin 3'üncü fıkrası hükmü uyarınca, tebliğinden itibaren yedi gün içerisinde ilgili başmüdürlüğe itiraz edilmesi ve itiraz üzerine tesis edilecek işleme karşı da, tebliğini izleyen günden itibaren, otuz günlük dava açma süresi içerisinde dava açılması gerekirken; davacı tarafından, önce yetkisiz makam olan gümrük müdürlüğüne düzeltme başvurusunda bulunarak, bu başvurunun reddedilmesi üzerine,süresi sonra, sırasıyla, başmüdürlüğe ve Gümrük Müsteşarlığına itiraz yoluna gidildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmakla, süresi geçtikten sonra yapılan söz konusu itirazlara verilen cevapların, dava hakkı doğurması olanaklı bulunmadığından; bu nedenle incelenmeksizin reddi gereken davada, açıklanan şekilde verilen kararda isabet mevcut değilse de; temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, sonucu itibarıyla yerinde olan temyize konu kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddine; 20.600.000.- (Yirmimilyonaltıyüzbin) lira maktu karar harcının temyiz edenden alınmasına, 2.11.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

BŞ/ÖEK

 

 

Karar Metni

Ödeme emrine karşı, 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesi uyarınca üst makama başvuralabileceği; ancak, üst makam yerine işlemi yapan makama yapılan başvurunun, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurmayacağı, davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki mahkeme kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik bulunmadığı hk.[124]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: ...

Vekili : Av. ...

Karşı Taraf : Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına Mardin Gümrük Müdürlüğü

İstemin Özeti : Davacı Şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen 11.1.2002 günlü ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58'inci maddesi uyarınca, ödeme emrinin iptali istemiyle yedi günlük süre içerisinde dava açılması gerektiği; dosyanın incelenmesinden, 16.1.2002 tarihinde tebellüğ edilen ödeme emri için, davalı Gümrük Müdürlüğüne yapılan başvurunun 15.2.2002 gün ve 2002/1 sayılı kararla reddi üzerine, 15.3.2002 tarihinde dava açıldığının anlaşıldığı; 4458 sayılı Gümrük Kanununda, ödeme emirleri için itiraz prosedürü öngörülmediğinden, söz konusu başvurunun anılan Kanunun 242'nci maddesinde düzenlenen idari itiraz olarak kabul edilemeyeceği; öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11'inci maddesi kapsamında değerlendirilse bile, üst makamalara yapılan başvuruların işlemeye başlayan dava açma süresini durdurmayacağı; bu haliyle, yedi günlük dava açma süresinden sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle reddeden Diyarbakır Vergi Mahkemesinin 22.1.2003 günlü; E:2002/776; K:2003/15 sayılı kararının; 4458 sayılı Gümrük Kanununun 242'nci maddesi uyarınca yapılan başvurunun reddine ilişkin kararın, 20.2.2002 tarihinde, şirketle ilgisi bulunmayan üçüncü kişiye tebliğ edildiği, bu karardan 12.3.2002 tarihinde haberdar olunması üzerine dava açıldığı, davanın süre aşımı nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması ve duruşma yapılması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Abidin İldeş'in Düşüncesi: Olayda, dava konusu işleme karşı, üst makam olan Gümrük Başmüdürlüğü yerine, işlemi tesis eden Mardin Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğundan; bu başvurunun, işlemeye başlayan dava açma süresini durdurması 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesi hükmü karşısında olanaklı değildir. Bu itibarla, ödeme emrinin tebliği tarihine nazaran, 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin 1'inci fıkrasında öngörülen 7 günlük sürenin geçirilmesinden sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolunda verilen mahkeme kararında isabetsizlik yoktur.

Bu nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddeye yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu, davacı Şirket adına düzenlenerek tebliğ edilen 11.1.2002 günlü ödeme emrinin katma değer vergisine ilişkin kısmının iptali istemiyle açılan davayı; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 11'inci maddesi kapsamında değerlendirilse bile, üst makamalara yapılan başvuruların işlemeye başlayan dava açma süresini durdurmayacağını da belirterek süre aşımı nedeni ile reddeden mahkeme kararının bozulmasına ilişkindir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava Açma Süresi" başlıklı 7'nci maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 54'üncü maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir "ödeme emri" ile tebliğ olunacağı, 58'inci maddesinde ise ödeme emrine karşı böyle bir borcun bulunmadığı veya kısmen ödendiği veya zaman aşımına uğradığı iddialarıyla 7 gün içinde dava açılabileceği öngörülmüştür.

İdari Yargılama Usulü Kanununun "Üst Makamlara Başvurma" başlıklı 11'inci maddesinde ise, ilgililer tarafından, idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba katılacağı hüküm altına alınmıştır. Sözü edilen maddenin 4'üncü fıkrasında yer alan "Bu madde hükümleri, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsilinden ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda uygulanmaz" hükmü 18.6.1994 gün ve 21964 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4001 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi ile 18.6.1994 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.

4001 sayılı Kanunun anılan 6'ncı maddesinin gerekçesinde, vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlerin tarh, tahakkuk ve tahsili ve bunların zam ve cezalarından doğan uyuşmazlıklarda, idari davaya konu olacak işlemlere karşı mevcut hükümlere göre dava açılmadan önce idari makamlara başvurulmasının mümkün bulunmadığı, başvuru yapılması dava süresini durdurmadığı için daha sonra açılan davaların süreden reddedildiği, bu sebeple çoğu zaman hak kayıplarına neden olunduğu, gerek bu gibi haksızlıkların ortadan kaldırılması ve gerekse dava yoluna başvurulmadan idareye yapılacak başvuru yoluyla uyuşmazlıkların çözümlenmesinin sağlanmasının, dava sayısını azaltma yönünden yapacağı olumlu etki göz önüne alınarak, söz konusu fıkranın yürürlükten kaldırıldığı belirtilmiştir.

Buna göre; 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesinin 4'üncü fıkrasının yürürlükten kaldırılmasıyla güdülen amacın, tıpkı diğer idari işlemlerde olduğu gibi, tarh, tahakkuk ve tahsil işlemleriyle karşılaşan yükümlülere, bu işlemlerin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması için dava açma süresi içinde idareye başvuru yolunu açmak, bu başvuru ile dava açma süresini durdurmak ve böylece uyuşmazlıkların, dava aşamasına gelmeden, idari süreç içerisinde yeniden incelenip halledilmesi olduğu anlaşılmaktadır.

Sözü edilen hukuki durum karşısında; 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca Gümrük Müdürlükleri tarafından düzenlenip tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali için doğrudan dava açılabileceği gibi, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun sözü edilen 11'inci maddesi uyarınca, ödeme emirlerinin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebilir. Belirtilen koşullara uygun olarak yapılan başvurular üzerine tesis edilen olumsuz işlemlere karşı ise, 2577 sayılı Kanunun 11'inci maddesinde öngörülen esaslara uyulmak şartıyla, idari yargı mercilerine müracaat edilebileceği tabiidir.

Ancak; dava konusu işleme karşı, üst makam olan Gümrük Başmüdürlüğü yerine işlemi tesis eden Mardin Gümrük Müdürlüğüne başvuruda bulunulduğundan; bu başvurunun üst makama yapılmaması nedeniyle; işlemeye başlayan dava açma süresini durdurması olanaklı değildir.

Bu bakımdan; 16.1.2002 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrinin iptali istemiyle, 6183 sayılı Kanunun 58'inci maddesinin 1'inci fıkrasında öngörülen 7 günlük sürenin geçirilmesinden sonra, 15.3.2002 tarihinde açılan davanın, yazılı gerekçe ile süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki mahkeme kararının gerekçesine katılmak mümkün değil ise de, varılan sonuç itibarıyla karar yerinde görülmüştür.

Açıklanan nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden, istemin reddine, 20.600.000.- (Yirmimilyonaltıyüzbin) lira maktu harç tutarının temyiz eden davacı Şirketten alınmasına, 5.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

YÖ/ŞGK

 

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Yönetim kurulu üyeliği ve dolayısıyla şirketi temsil yetkisi sona eren kişi tarafından, şirket adına açılan davanın incelenmeksizin reddi gerektiği hk.[125]

 

Temyiz İsteminde Bulunan:Yahya Galip Vergi Dairesi Müdürlüğü ANKARA

Karşı Taraf : ... Ahşap Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

Vekili : Av. ...

İstemin Özeti : 1994 yılı defter ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmemesi üzerine, indirimlerinin kabul edilemeyeceğinden bahisle, inceleme raporuna dayanılarak, davacı Şirket adına Eylül-Aralık/1994 dönemleri için, salınan katma değer vergisine ve kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin işlemi; dava, davacı Şirketi temsil yetkisi 13.8.1999 tarihinde sona ermiş bulunan ... tarafından 29.2.2000 tarihinde açılmış ise de; konuya ilişkin olarak Mahkemelerince verilen ara kararı üzerine, davacı Şirketi temsile yetkili olduğu dönemde, anılan kişi tarafından, davacı Şirket adına vekil tayin edilen Av. ...'nın davaya, Şirket adına vekil olarak katılmak istediğini bildirmesi ve anılan avukatın, fiilen tasfiye edilmemiş olan Şirket tarafından azledilmemiş olması nedeniyle, istemin kabulü suretiyle esasın incelenmesine geçildiği; dava dosyası ile Mahkemelerinin 2000/137 ve 1997/68 ve Ankara Altıncı Vergi Mahkemesinin 1997/153 esas sayılı dosyalarına ibraz edilen alış belgeleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonunda düzenlenen raporda, 9-12/1994 dönemlerinde ödenecek katma değer vergisi bulunmadığının belirlendiği, raporda yapılan tespit ve değerlendirmelerin Mahkemelerince de uygun bulunduğu; böyle olunca, dava konusu işlemde isabet görülmediği gerekçesiyle iptal eden Ankara Birinci Vergi Mahkemesinin 2.3.2001 günlü ve E:2000/136; K:2001/178 sayılı kararının; davanın, davacı Şirketi temsil yetkisi bulunmayan kişi tarafından açılması nedeniyle incelenmeksizin reddi gerektiği, öte yandan inceleme raporuna dayalı tarh ve ceza kesme işlemlerinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Kadir Özkaya'nın Düşüncesi: Davacı Şirketi temsile yetkisi bulunmayan kişi tarafından Şirket adına açılan davada, Şirketi temsile yetkisi bulunan avukatın, sonradan davayı sürdürmek istemesi, davaya, inceleme olanağı kazandırmayacağından, davanın incelenmeksizin reddi gerektiği görüşüyle, mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Mükellef şirketin yapılan vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı tarafından istenen kanuni defterlerin ve belgelerin ibraz edilememesi sebebiyle 1994 eylül aralık dönemi için tarh ve tebliğ edilen kaçakçılık cezalı katma değer vergisi aleyhine açılan dava üzerine kaçakçılık cezalı katma değer vergisini tarhiyatını terkin eden Ankara 1 inci Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.

Mükellef şirketin yapılan vergi incelemesi sırasında vergi inceleme elemanı tarafından istenen kanuni defter ve belgelerin mücbir sebeble ibraz edilemediğinden 1994 eylül aralık dönemi için mükellef şirkete yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatı aleyhine açılan dava üzerine Ankara 1 inci Vergi Mahkemesi daha önce mükellef şirket tarafından mahkemeye ibraz edilmiş olan alış faturaları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde mükellef şirket tarafından yapılmış olan katma değer vergisi indirimlerinin yerinde olduğunun görülerek kaçakçılık cezalı katma değer vergisi tarhiyatı terkin edilmiştir.

Katma değer vergisi indirimleri için yapılan resen tarhiyat aleyhine açılan davada mücbir sebeble evvelce ibraz edilememiş olan faturalar üzerinde mahkeme ara kararı ile bilirkişi incelemesi yaptırılması yerinde bulunmaktadır. Ancak bu inceleme sırasında davalı vergi dairesine de haber verilerek vergi dairesince de söz konusu faturaların incelenmesi suretiyle bunların gerçek fatura olup olmadıklarının tesbiti gerekmektedir. Netekim Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunun Esas No 2001/321 ve Karar No 2001/468 sayılı kararı ile Esas No 2001/ 154 ve Karar No 2001/290 sayılı kararı da bu yöndedir. Bu durumda vergi dairesince faturalar üzerinde yapılacak inceleme neticesinde faturaların gerçek mal ve hizmet alımına ilişkin olup olmadıkları tesbit edilmeden bir karar verilmesi mümkün olmadığından davalı vergi dairesince söz konusu faturalar üzerinde inceleme yapılmasını temin edilerek bir karara varılmak üzere Ankara 1 inci Vergi Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Uyuşmazlık, defter ve belgeleri incelemeye ibraz edilmeyen davacı Şirket adına, indirimlerinden hareketle tesis edilen tarh ve ceza kesme işlemlerinin iptali istemiyle, davacı Şirket adına, dava tarihi itibarıyla temsil yetkisi sona ermiş olan yönetim kurulundaki üyesince açılan davada, dava konusu işlemleri istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe ile iptal eden Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Türk Ticaret Kanununun 317'nci ve takip eden maddelerinde Anonim Şirketlerin, idare meclisi tarafından idare ve temsil olunacağı, şirket ana sözleşmesinde hüküm bulunması halinde, bu yetkinin, meclis üyelerinden en az birisine veya pay sahibi olması zorunlu olmayan müdüre devredilebileceği hükmü yer almıştır. Dosyanın incelenmesinden, davacı Şirket adına tesis edilen tarh ve ceza kesme işlemlerinin iptali istemiyle 29.2.2000 tarihinde, Şirket adına dava açan ...'nun, 12.8.1996 tarih ve 166 sayılı kararla, 13.8.1996 tarihinden itibaren üç yıllığına, şirketi temsile yetkili kılındığı; Mahkemece dava tarihi itibarıyla yetki süresinin sona erdiğinin anlaşılması üzerine, ara kararı ile, anılan kişinin, dava tarihi itibarıyla Şirketi temsile yetkili olup olmadığının sorulduğu; cevaben, Av. ...'nın davaya vekil olarak katılmak istediğini bildirdiği; Mahkeme tarafından da, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçe ile bu istemin kabulü ile esasın incelenmesi suretiyle karar verildiği anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, vergi mahkemelerinde dava açma süresinin otuz gün olduğu belirtilmiştir. Bu hükme göre; vergi mahkemesinde açılan davanın esasının incelenebilmesi, anılan süre içerisinde ve usulüne uygun olarak açılmış bulunmasına bağlıdır. Davanın usulüne uygun olarak açılmış kabul edilebilmesi için ise, dava açanın, Medeni Kanun Hükümlerine göre dava açma ehliyetinin olması ya da bu ehliyete sahip, gerçek/tüzel kişiyi temsil edebilme yetkisinin bulunması zorunludur. Olayda; dava, yönetim kurulu üyeliği ve, dolayısıyla, Şirketi temsil yetkisi sona eren ... tarafından açılmış bulunmaktadır. Davanın, bu haliyle, ilk inceleme aşamasında, anılan Kanununun 15'inci maddesi uyarınca ve ehliyet yönünden incelenmeksizin reddi gerekmektedir.

Her ne kadar, Mahkemenin ara kararı üzerine, Şirket avukatı tarafından, davaya, Şirketi temsilen katılınmak istenilmiş ve bu istek, Mahkemece de, yeriden görülerek, davanın esası karara bağlanmış ise de; anılan istemin, yukarıda sözü edilen idari dava açma süresinden sonra yapılmış olması sebebiyle, ehliyetsiz kişi tarafından açılan ve, bu nedenle, incelenmeksizin reddi gereken davanın, canlandırılmasını sağlaması, hukuken olanaklı değildir. Bu bakımdan; temyize konu karar, Yargılama Hukuku kurallarına aykırı olarak verilmiş bulunmaktadır.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama girderleri de dikkate alınacağından, bu hususta hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 1.6.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

YÖ/ÖEK

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Davacı adına tesis edilen bireysel işlemin, iptali istenilen bakanlar kurulu kararının uygulanması niteliğinde olmaması nedeniyle, söz konusu bakanlar kurulu kararının resmi gazete'de yayımı tarihinden itibaren işlemeye başlayan idari dava açma süresinin dolmasından çok sonra açılan davada süre aşımı bulunduğu hk.[126]

 

Davacı : Tüketiciler Derneği Adına Yönetim Kurulu Başkanı

Davalı : 1-Başbakanlık ANKARA

2-İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü İSTANBUL

Davanın Özeti : 30.12.2002 gün ve 24831 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2002/4480 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının, su teslimlerinde, katma değer vergisi oranını %18 olarak belirleyen kısmının iptali istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 14'üncü maddesi uyarınca, ilk incelemeyle görevli Tetkik Hakimi Bülent Seyitdanlıoğlu'nun açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda altmış gün olduğu; 4'üncü fıkrasında da, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak bu işlemin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri belirtilmiştir.

Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre, ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayan dava açma süresi içerisinde idari davaya konu edilmeyen düzenleyici işlemlerin, bu tarihten sonra davaya konu edilebilmeleri, ilgili hakkında uygulama işlemi yapılmış olması; bireysel işlemin ise, birlikte dava konusu yapıldığı düzenleyici işlemin uygulaması niteliğinde bulunması gerekmektedir.

Olayda; dava dilekçesine ekli, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen, söz konusu tahakkuk işleminin su faturalarında %18 oranında katma değer vergisi tahakkuk ettirildiğinden bahisle, dayanağı olduğu belirtilen ve 30.12.2002 gün ve 24831 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2002/4480 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle 10.3.2004 gününde kayda giren dilekçeyle bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı İdari yargılama Usulü Kanununun yukarıda açıklanan 7'nci maddesinde sözü edilen uygulama işleminin; ilgili idari birim tarafından, kural koyucu nitelikteki düzenleyici işlemlere dayanılarak, kişiler hakkında tesis edilen işlem olduğu; ancak, olayda olduğu gibi, mal tesliminde veya hizmet ifasında, vergi kanunlarına göre düzenlenen faturalarda gösterilen katma değer vergisi miktarının, vergi idaresi tarafından, ilgili vergi kanunu uyarınca hesaplanmış, yani tarh edilmiş bir vergi olmadığı açıktır. Bu nedenle, İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen faturalarda yazılı su bedeline %18 oranında katma değer vergisi uygulanması, herhangi bir düzenleyici işlemin uygulanması niteliğinde kabul edilemez.

Bu bakımdan; ortada, yukarıda belirtilen kanun maddesinin 4'üncü fıkrasında tanımlanan anlamda uygulama işlemi bulunmadığından; iptali istenilen Bakanlar Kurulu Kararının Resmi Gazete'de yayımı tarihinden itibaren işlemeye başlayan idari dava açma süresinin dolmasından çok sonra açılan bu davanın, süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak yoktur.

Açıklanan nedenle; davanın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendi uyarınca süre aşımı yönünden reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 31.3.2004 gününde oybirliği karar verildi.

YÖ/ÖEK

 

 

 

 

 

Karar Metni

İhracat teslimlerinden doğan katma değer vergilerinin iadesi istemiyle, ilk olarak yapılan başvuruların zımnen reddi üzerine, süresi içerisinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek, daha sonra yapılan ikinci başvurunun, yeni bir dava hakkı doğurmayacağı, ikinci başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın süresinde kabul edilemeyeceği hk.[127]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: ? Vergi Dairesi Müdürlüğü

Karşı Taraf : ? Tarım Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi

İstemin Özeti : Davacı Şirketin, 1995/Ocak-Mayıs dönemlerindeki ihracat teslimlerinden doğan katma değer vergilerinin iade ve mahsubu talebiyle yaptığı 18.12.2000 tarihli başvurunun, ilgili dönemlerde sahte fatura düzenleyen bir firmadan alışları bulunduğu, dolayısıyla, iade isteminin teminatsız yerine getirilemeyeceğinden bahisle, reddine ilişkin işlemi; davacı Şirketin ilgili dönemlerdeki ihracat teslimleri nedeniyle iadesini istediği katma değer vergilerinin, dönemler itibarıyla, olumlu rapor ve teminat aranmaksızın iade edilebilecek sınırların altında kaldığından, dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; davacı Şirketin sahte fatura kullandığı yönünde rapor bulunması nedeniyle, iade isteminin teminatsız yerine getirilemeyeceği ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Ergün Gökdam'ın Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, 2577 sayılı Kanunun 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında sayılan bozma nedenlerine uymadığından, temyiz istemi reddedilerek kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı H.Hüseyin Tok'un Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddi ile vergi mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu; davacı Şirketin ihracat teslimlerinden doğan katma değer vergisi iade alacağının ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemi iptal eden vergi mahkemesi kararının bozulması istemine ilişkindir.

Dosyanın incelenmesinden; davanın, davacı Şirketin, 1995/Ocak-Mayıs dönemlerindeki ihracat teslimlerinden doğan katma değer vergisi iade alacağı için 28.2.1995, 27.3.1995, 21.5.1995 ve 26.6.1995 tarihlerinde yaptığı başvurulara cevap verilmediği; daha sonra, 18.12.2000 tarihinde aynı yönde yapılan başvurunun ise, ilgili dönemlerde, sahte fatura düzenlediği saptanan bir firmadan alışlarının bulunması nedeniyle, iade isteminin teminatsız yerine getirilmesinin mümkün olmadığından bahisle ve 22.12.2000 tarihli işlem ile reddi üzerine, buna dair işlemin iptali istemiyle açıldığı anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş; 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde ise, süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmış; aynı Kanunun 10'uncu maddesinde de, ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri; altmış gün içerisinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı; ilgililerin, altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre, Danıştayda, idare ve vergi mahkemelerinde dava açabilecekleri; altmış günlük süre içinde idarece verilen cevabın kesin olmaması halinde, ilgilinin, bu cevabı, istemin reddi sayabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği; bu takdirde, dava açma süresinin işlemeyeceği; ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği; dava açılmaması veya davanın reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitiminden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği öngörülmüştür.

Bu hükümlere göre; yapılan başvuruya altmış gün içerisinde idarece verilen cevabın kesin olması veya başvurunun anılan süre içerisinde cevap verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi hallerinde, davanın, cevabın tebliğini veya cevap verilmemek suretiyle geçen altmış günü izleyen günden itibaren, açıklanan 7'nci maddede, davanın açılacağı idari yargı yerine göre belirlenen dava açma süresi içinde açılması gerektiğinden; bu süre geçirildikten sonra yapılan ikinci başvuru üzerine, idarece verilen cevap veya cevap verilmemek suretiyle tesis edilen işlem dolayısıyla ikinci bir dava hakkının doğması olanaklı değildir. Her ne kadar, anılan 10'uncu maddenin 2'nci fıkrasının son cümlesinde, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca verilen cevap üzerine de dava açılabileceği açıklanmış ise de, bu cümlede dava açma olanağı sağlayacağı belirtilen cevabın ilk başvuruya verilen cevap olması gerektiği, maddenin anlatımından çıktığından, ilk başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine yapılan sonraki başvurular dolayısıyla bu hükmün uygulanma yeri bulunmamaktadır.

Bu hukuki durum karşısında; davacı Şirketin, ihracat teslimlerinden doğan katma değer vergilerinin iadesi istemiyle ilk olarak yaptığı başvuruların cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, bu işlemin iptali istemiyle, 2577 sayılı Yasanın yukarıda açıklanan 7'nci maddesinde belirtilen süre içinde dava açılması gerekirken; bu süreler geçirilerek, 18.12.2000 tarihinde yapılan ikinci başvurunun reddine ilişkin 22.12.2000 tarihli işlemin iptali istemiyle, 22.1.2001 tarihinde açılan işbu davanın, süre aşımı sebebiyle reddi, 2577 sayılı Yasanın 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının yukarıda anılan (b) bendi hükmü gereği olduğundan; Vergi Mahkemesince, işin esasına girilerek, istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen temyize konu kararda hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına; bozma kararı üzerine Mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 24.3.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

(DAN-KAR-DER; SAYI:5)

 

YÖ/ŞGK

 

 

 

Karar Metni

Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin iptali istemiyle danıştay'da dava açılamayacağı hk.[128]

 

Davacı : ...

Vekili : Av. ...

Davalı : Maliye Bakanlığı ANKARA

Davanın Özeti : 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun 21'inci maddesi ile 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2'nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin "1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümünün iptali istenilmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince, ilk inceleme ile görevli Tetkik Hakimi Kurtuluş Beyribey'in açıklamaları dinlenildikten sonra işin gereği görüşüldü:

Davada, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun 21'inci maddesi ile 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun 2'nci maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 27.12.1996 tarih ve 22860 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin "1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümünün iptali istenilmektedir.

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 148'inci maddesinde; kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün şekil ve esas bakımından Anayasaya uygunluğunun Anayasa Mahkemesince denetleneceği belirtilerek, yasalara karşı açılacak davaların incelenme yeri gösterilmiştir.

Anayasaya uygunluğun yargısal denetimi için, Anayasanın 150'nci maddesi uyarınca iptal davası açılabileceği gibi, 152'nci maddesi uyarınca da; mahkemede açılan bir davada uygulanacak olan kanun ya da kanun hükmünde kararname Anayasaya aykırı görüldüğü takdirde iptali için yine Anayasa Mahkemesine başvurulması gerekmektedir.

Buna göre; davacının, 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun 21'inci maddesinin iptali yolundaki isteminin incelenmesine olanak bulunmamaktadır.

Davanın Genel Tebliğin iptali istemine ilişkin kısmına gelince:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Dava açma süresi" başlıklı 7'nci maddesinin dördüncü fıkrasında; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı; ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Dosyanın incelenmesinden; "1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümü iptal istemine konu olan 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin 27.12.1996 tarih ve 22860 sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı; davacı tarafından satın alınan ve anılan Tebliğ hükümleri uyarınca lüks kabul edilen 16 JD 966 plaka sayılı 2001 model Nissan Terrano marka araca ilişkin motorlu taşıtlar vergisinin 6.1.2003 tarihinde ödendiği anlaşılmakla, Danıştay Başkanlığına hitaben İstanbul Dördüncü İdare Mahkemesine verilen ve Mahkeme kayıtlarına 2.9.1993 tarihinde giren dilekçe ile açılan bu davada süre aşımı bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle; davanın 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanunun 21'inci maddesinin iptali istemine ilişkin kısmının, incelenmeksizin reddine; 11 seri nolu Motorlu Taşıtlar Vergisi Genel Tebliğinin "1.Taşıtların lüks dereceleri" başlıklı bölümünün iptaline ilişkin kısmının ise, süre aşımı yönünden reddine; aşağıda dökümü gösterilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına; artan posta ücretinin istem halinde davacıya iadesine, 1.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

BŞ/ŞGK

 

 

Karar Metni

Teminat mektubunun çevrilmesi işlemine karşı açılan davada süre olmakla birlikte, mahkemece uyuşmazlık konusunun hatalı değerlendirilmesiyle verilen kararda isabet bulunmadığı hk.[129]

 

Temyiz İsteminde Bulunan: Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

... Gümrük Müdürlüğü

Karşı Taraf : ... Anonim Şirketi

Vekilleri : 1- Av. Dr. ...

2- Av. ....

İstemin Özeti : ... Gümrük Müdürlüğünde tescilli 1.7.1999 gün ve 13741 sayılı geçici giriş beyannamesi kapsamı eşyanın, tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığından bahisle, söz konusu eşya için verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin olarak tesis edilen işlemi ve Gümrük Kanununun 149'uncu maddesi uyarınca davacı Şirket adına kesilen para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemi; davalı idarenin süreye ilişkin defi yerinde görülmeyerek, dosyanın incelenmesinden, geçici ithal yoluyla yurda getirilen geminin 30.7.1999 tarihinde resmi makamlardan izin almadan, demirli bulunduğu ... Limanını terkettiğinden bahisle ithal esnasında verilen teminat mektubunun nakde çevrildiğinin ve teminatın iki katı tutarında para cezası kesildiğinin anlaşıldığı; olayda, maden kömürü ve kum çıkartma işlerinde kullanılmak üzere 1.7.1999 tarihinde yurda sokulan geminin, 30.7.1999 tarihinde Türk kara sularını haber vermeden terk ettiği sabit ise de, söz konusu terk işleminin davacı Şirketin bilgisi dışında olduğu, davacı Şirketçe olayın öğrenilmesinden itibaren yurt içindeki ilgili tüm birimlere ihbarda bulunulduğu, geminin yurdu terk etmesinin de davacı Şirketin işletme ruhsatının iptal edilmesi nedeniyle Sahil Güvenlik Komutanlığının emri doğrultusunda gerçekleştiğinin saptandığı; hal böyle olunca, geminin tahsis amacına uygun kullanılmadığından söz edebilmenin mümkün olamayacağı sonucuna ulaşıldığı; öte yandan, süresinden sonra yurt dışına çıkan geminin giriş ayniyatına uygun olmadığı yönünde idarece bir tespit yapılmadan, 1990/132 sayılı Genelge hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle iptal eden ... Vergi Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; geçici olarak ithal edilen geminin, tahsis amacına uygun olarak kullanılmaması nedeniyle davacı Şirketçe verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesinin ve Gümrük Kanununun 149'uncu maddesi uyarınca para cezası kesilmesinin yerinde olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hakimi Nazlı Yanıkdemir'in Düşüncesi: Temyiz başvurusu; davacı Şirketin geçici ithal ettiği geminin, tahsis amacına uygun çalıştırılmaması ve gümrük müdürlüğünün bilgisi olmadan yurt dışına çıkarılması nedeniyle ithal esnasında verilen teminatın nakde çevrilmesine ilişkin işlemi ve davacı Şirket adına kesilen para cezasına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

2577 sayılı Yasanın 7'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu hükme bağlanmıştır.

Davacı Şirket tarafından iptali istenen 2.2.2000 gün ve 4115 sayılı teminatın nakde çevrilmesi işlemine karşı, 30 günlük süre geçtiğikten sonra 6.9.2000 tarihinde açılan davada, süre aşımı bulunmaktadır.

Mahkeme kararının; davacı Şirket adına para cezası kesilmesine ilişkin hüküm fıkrasına gelince:

Davacı Şirket adına para cezası kesilmesi, geçici ithal edilen eşyanın tahsis amacına uygun olarak kullanılmaması ve süresinden önce yurt dışına çıkarılması sebeplerine dayanmakta olup; mahkemece, uyuşmazlığın kaynağı eksik incelenerek karar verilmiş bulunmaktadır.

Açıklanan nedenle, temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Bilgin Arısan'ın Düşüncesi: Geçici ithal suretiyle Türkiye'ye sokulan tarak gemisinin işlemleri yaptırılmadan yurt dışına çıkışı sebebiyle geçici ithal sırasında alınan 1.507.516.850.000.- lira teminat mektubunun nakde çevrilerek irat kaydedilmesi ve teminat tutarının 2 katı para cezası kesilmesi işlemini iptal eden ... 4'üncü Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması talep edilmektedir.

İhtilaf konusu İngiliz Bandıralı W.H.Resolution isimli tarak gemisi davacı şirket tarafından 1.7.1999 tarihli gümrük giriş beyannamesi ile 2 yıl süreyle geçici ithal sureti ile Türkiye'ye ithal edilmiştir.

Ancak; mezkur tarak gemisinin Karadenizdeki çalışmaları Sahil Güvenlik Komutanlığınca Kabotaj Kanununu ihlal ettiği gerekçesiyle durdurularak Türk karasularını terk etmesi bildirilmiştir.

Ayrıca, tarak gemisini getirten davacı şirketin maden işletme ruhsatının da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca 19.1.1998 tarihinde iptal edilmiş olduğunun bildirilmesi üzerine, adı geçen tarak gemisi 30.7.1999 tarihinde resmi mercilere haber vermeden Türkiye'yi terk etmiştir.

W.H. Resolution isimli tarak gemisine Port Said limanında bağımsız kuruluş olan Bureau Veritas tarafından yapılan sörvey sonucunda Türk Gümrüğüne girişte tutulan raporda yazılı teçhizatında eksiklik veya fazlalık bulunmadığı tespit edilmiştir.

Bu durumda; davacı şirket tarafından 1.7.1999 tarihinde 2 yıl süre ile geçici ithali yapılan W.H Resolution isimli tarak gemisinin, 30.7.1999 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden Sahil Güvenlik Komutanlığının emri ile Türkiye'yi terk etmesi 2 yıllık geçici ithal süresi içinde bulunduğundan ve bu terk sırasında gemi teçhizatında herhangi bir artış veya eksilme bulunmadığı bağımsız kuruluş olan Bureau Veritas tarafından tespit ve tevsik edildiğinden ve mücbir sebeple kanuni süresi içinde yapılan, Türkiye'yi terk fiilinin bizzat davacı şirket tarafından resmi mercilere bildirilmiş olduğundan mevzuata aykırı olarak yapılan teminat mektubunun irat kaydedilmesi işlemi ile 2 kat para cezasının iptaline karar veren ... Vergi Mahkemesi kararı, olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununun 118'inci maddesi ile 119'uncu maddesi hükümlerine ve 22.9.1990 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 1990/132 sayılı Maliye Bakanlığı Genelgesi hükümlerine uygun bulunduğundan, hukuki mesnedi bulunmayan temyiz talebinin reddi ile ... Vergi Mahkemesi kararının tasdiki gerekeceği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Temyiz başvurusu; davacı Şirket adına tescilli 1.7.1999 gün ve 13741 sayılı geçici giriş beyannamesiyle ithal edilen eşyanın tahsis amacına uygun olarak kullanılmadığından bahisle gümrük vergi ve resimlerine ilişkin olarak verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesine ilişkin işlemi ve davacı Şirket adına kesilen para cezasına vaki itirazın reddine ilişkin işlemi iptal eden mahkeme kararının bozulması istemine ilişkindir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7'nci maddesinin 1'inci fıkrasında, dava açma süresinin vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu belirtilmiş; 15'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (b) bendinde ise, süre aşımı halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

Olayda, geçici ithal edilen eşyaya ilişkin olarak tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimleri ile ilgili teminat mektubunun nakde çevrilmesi yolunda bankaya 2.2.2000 tarihinde yazı gönderildiği,davacı Şirketin de teminat mektubu tutarı vergi ve resimleri 23.2.2000 tarihinde ... Gümrük Müdürlüğüne ödediği ihtilafsız olup;davacı Şirketçe teminatın nakde çevrilmesi yolundaki işleme en geç bu tarihte muttali olunduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca; teminat mektubunun nakde çevrilmesi yönünde tesis edilen işleme karşı 30 gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçirilerek 6.9.2000 tarihinde açılan davanın süre aşımı sebebiyle reddi yukarıda anılan Yasa hükmünün gereği olup; Vergi Mahkemesince işin esasına girilerek istemin özeti bölümünde yazılı gerekçeyle verilen kararın teminat mektubuna ilişkin hüküm fıkrasında bu nedenle isabet görülmemiştir.

Mahkeme kararının; para cezasına ilişkin hüküm fıkrasına gelince:

Dosyanın incelenmesinden; davacı Şirket adına tescilli 1.7.1999 gün ve 13741 sayılı geçici giriş beyannamesiyle ithal edilen geminin,tahsis amacına uygun olarak kullanılmaması ve 30.7.1999 tarihinde hiçbir gümrük işlemi yaptırmadan Türk kara sularını terk etmesi nedeniyle ithal esnasında tahakkuk ettirilen gümrük vergi ve resimleri tutarında verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesi yönünde işlem tesis edildiği ve 1615 sayılı Gümrük Kanununun 149'uncu maddesi uyarınca para cezası kesildiği, para cezası kararına karşı yapılan itirazın da, dava konusu edilen işlemle, ithal edilen eşyaya ilişkin olarak verilen 1.7.1999 günlü taahhütnamede beyan edilen tahsis amacına uygun olarak kullanılacağı yere ait 31.7.1997 gün ve IR5083 sayılı işletme ruhsatının, 19.1.1998 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü tarafından iptal edildiği, geminin maden kömürü ve kum çıkartma işlemlerinde kullanılmasının yasal yönden mümkün olmaması ve bu durumun anılan firma tarafından bilinmesine rağmen, bu amaçla kullanılacağı taahhüt edilerek geçici ithal talebinde bulunulması nedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır.

Bu açıklamaya göre, olayda, davacı Şirket adına kesilen para cezası, mahkeme kararında söylendiğinin aksine, geminin usulüne uygun olarak Yurda geçici ithal edilmesinden sonra amacına uygun çalıştırılmaması ve izinsiz yurt dışı edilmesi sebebine değil; dava konusu 8.6.2000 gün ve 3272 sayılı itirazın reddine dair kararda da açıkça vurgulandığı üzere, geminin geçici ithalinin usulsüz olarak yapılması sebebine dayalı bulunmaktadır. Dolayısıyla, Mahkeme kararının, maddi olayın hatalı nitelendirilmesiyle verilen anılan hüküm fıkrasında da, bu bakımdan isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne ve mahkeme kararının bozulmasına; 22.5.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

DAN-KAR-DER ; SAYI:2

BŞ/ÖEK

 

 

 

 

 

 

Karar Metni

Düzenleyici işlemlere karşı, süresinden sonra dava açilabilmesi için, uygulanmalarına dair işlem tesis edilmesi, uygulama işlemlerinin, idari davaya konu olabilecek, kesin ve yürütülmesi gerekli işlem niteliği taşımaları gerektiği hk.[130]

 

Davacı : ... Turizm Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi

Vekili : Av. ...

Davalı : 1-Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı

2-Başbakanlık Gümrük Müsteşarlığı adına

... Gümrük Müdürlüğü

İstemin Özeti : 22.7.1999 gün ve 23763 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Gümrük Hattı Dışı Eşya Satış Mağazaları ve Depoları Yönetmeliğinin 36'ncı maddesinde yer alan, "Limit üzerinde gerçekleştiği belirlenen satışa ilişkin eşya da noksan addedilerek işlem yapılır. Bu tür eşyanın gümrük vergileri tahsil edilir." hükmü ile, ... Gümrük Müdürlüğünün ... gün ve ... gün ve ... gün ve ... gün ve ... sayılı işlemlerinin; olay tarihinde yürürlükte bulunan 1615 sayılı Gümrük Kanununda, antrepo olarak kabul edilen gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarından limit fazlası satılan eşyaların noksan eşya addedilmesine ve vergiye tabi tutulmasına yönelik bir düzenlemenin olmadığı; bu haliyle, iptali istenilen yönetmelik hükmünün kanuna aykırı olduğu; öte yandan, yönetmelik hükmü ile vergi konulmasının, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı yolundaki Anayasa'nın 73'üncü maddesine de aykırılık teşkil ettiği; 22.7.1999 tarihinden önce yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri uyarınca, gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarından, Türkiye'den çıkış yapan veya transit geçen yolculara 5 karton sigara satılabilirken, bu tarihte yayımlanan ve davaya konu edilen yönetmelik hükmü ile, bu miktarın 3 karton'a indirildiği; yeni düzenlemenin, geçiş için makul bir süre tanınmadan, yayımı tarihi







Yeni Sayfa 1





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para

cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".












imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-10-08 (2248 okuma)

[ Geri Dön ]