Karar Metni
Bir öznel ıdarı ışlemın ılgılısı açısından hukuksal
sonuç doğurabılmesı, ışlemın yöneldığı kışıye yazılı olarak bıldırımle
mümkün olduğundan, böyle bır bıldırımın bulunmaması halınde davanın
süreaşımı nedenıyle reddedılemeyeceğı hk.[101]
Temyiz İsteminde Bulunan : ....
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ... Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ... üniversitesi, İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi 2. sınıf öğrencisi olan davacının başarısızlık nedeniyle
okuldan kaydının silinmesine ilişkin ... günlü fakülte yönetim kurulu
kararının iptali istemiyle açılan davada; davayı süreaşımı nedeniyle
reddeden ... İdare Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının, 2577 sayılı
Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Nihat TOKTAŞ'in Düşüncesi :
Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekeceği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Cem ERBÜK'ün Düşüncesi : ...
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencisi olan davacının
kaydının silinmesine ilişkin işleme karşı açtığı davayı süre aşımı yönünden
reddeden idare mahkemesi kararı temyiz edilmiştir.
2577 sayılı yasanın 7 nci maddesinde; dava açma
süresinin idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin yazılı
bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı hükmüne yer
verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının ek sınavlar sonunda
genel not ortalamasını tutturamadığından ... günlü fakülte yönetim kurulu
kararı ile başarısızlıktan kaydının silindiğine dair ... günlü, ... sayılı
yazının davacının kayıtlı son adresine gönderildiği belirtilmekte ise de,
söz konusu yazının davacıya tebliğ edildiğini gösteren yazılı bildirimin
bulunmadığı anlaşıldığından, davanın süre aşımı yönünden reddedilmesinde
hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteğinin kabulü ile idare
mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği
görüşüldü.
Uyuşmazlık, ... üniversitesi, İktisadi ve İdari
Bilimler Fakültesi 2. sınıf öğrencisi olan davacının başarısızlık nedeniyle
okuldan kaydının silinmesine ilişkin ... günlü fakülte yönetim kurulu
kararının iptali isteminden kaynaklanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.
maddesinde, dava açma süresinin idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu
sürenin yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı kurala
bağlanmıştır.
Subjektif idari işlemlerin ilgililer bakımından
hukuksal sonuç doğurabilmesinin temel koşulu işlemin yöneldiği kişiye yazılı
olarak tebliğ edilmesidir. Bu nitelikteki bir tebliğin yapılmaması durumunda
işlemin o kişi bakımından hukuksal sonuç doğurduğundan bahsedilemez.
Dava dosyasının incelenmesinden, ... üniversitesi,
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencisi olan davacının, ...
Üniversitesi Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin 22. maddesi uyarınca 2.00 genel
not ortalamasını sağlayamaması nedeniyle yönetmelik hükümleri uyarınca
2000-2001 öğretim yılında yaz okuluna devam ettiği ve 1-3 Ekim 2001
tarihlerinde seçtiği üç dersten yapılan not yükseltme sınavında başarısız
olması üzerine yönetmeliğin 22. maddesi uyarınca ... günlü fakülte yönetim
kurulu kararı ile kaydının silindiği, davacıya hitaben yazılan ... gün ve
... sayılı kaydının silindiğinin bildirilmesine ilişkin yazının ...
tarihinde davacının adresine tebliğ edilmek üzere PTT'ye teslim edildiği,
idarenin ayrıca davacınında isminin yer aldığı okuldan kaydı silinen
öğrencileri gösterir yazıyı okulun ilan panosunda ilan ettiği, davacının
bundan sonra öğrencilik sıfatıyla ilgili olarak okul nezdinde hiçbir
girişimde bulunmadığı, ilk defa ... günlü dilekçeyle öğrenim durumu hakkında
bilgi verilmesi istemiyle idareye başvuran davacıya ... gün ve ... sayılı
yazıyla, okuldan kaydının silindiğinin ... günlü yazıyla kendisine
bildirildiğinin belirtilmesi üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince, davacının seçtiği üç dersten
başarısız olması üzerine ... günlü kararla kaydının silinmesinden sonra güz
dönemi için kayıt yaptırmaması ve derslere girmemesiyle kaydının silindiğini
en geç bu tarihte öğrendiği ve böylece yazılı bildirimle amaçlanan öğrenme
hususunun gerçekleştiği, bu tarihten itibaren idari dava açma süresi içinde
dava açması gerekirken ... tarihinde açılan davada süreaşımı bununduğu
gerekçesiyle dava süreaşımı yönünden reddedilmiştir.
Davacının okuldan kaydının silindiğine dair ... günlü
fakülte yönetim kurulu kararının bildirimine ilişkin ... gün ve ... sayılı
yazının davacıya tebliğ edilmek üzere PTT'ye verilmekle ve okuldaki ilan
panosuna asılmakla tebliğ edilmiş sayıldığı davalı idarece belirtilmiş ise
de, davacı açısından hukuksal sonuç doğuran ... gün ve ... sayılı yazının
davacıya tebliğ edildiğini gösterir herhangi bir yazılı belgenin dava
dosyasında bulunmadığı anlaşıldığından, davanın süreaşımı nedeniyle
reddedilmesi yönündeki temyize konu idare mahkemesi kararında hukuksal
isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesi kararının
bozulmasına 11.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Karar Metni
Aralarında sebep-sonuç ilişkisi bulunan iki idari
işlemden biri hakkında süre yönünden verilen karar hukuka aykırı olmakla
birlikte davanın esasının irdelendiği kısmı için yapılan yargısal denetim ve
değerlendirme dava konusu edilen işlemlerin her ikisini de kapsadığından
mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu hk.[102]
Temyiz İsteminde Bulunan : ... A.Ş.
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : ... Valiliği
İstemin Özeti : Davacı şirketin, ... İli ... İlçesi ...
Köyünde bulunan ve sahibi olduğu parsellerin bitişiğinde yer alan, devletin
hüküm ve tasarrufundaki taşınmazın tarafına satılması ya da kiralanması
isteği ile yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile anılan yerin bir
başka kişiye kiralanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada;
davacı şirketin söz konusu yerin kendisine satılması ya da kiralanması
talebiyle davalı idareye 12.8.1998 tarihli dilekçe ile yapmış olduğu
başvuruya 2577 sayılı Yasanın 7. ve 10. maddelerinde yer alan hüküm uyarınca
60 gün içerisinde idarece cevap verilmemesi durumunda bunun zımnen ret
kararı olarak kabul edilerek 60 günlük dava açma süresi içinde dava açılması
gerekirken, 2 yıl gibi bir süre geçtikten sonra davalı idarece, davacı
şirketin yapmış olduğu başvurunun 9.8.2000 tarihinde reddedilmesi üzerine
24.8.2000 tarihinde açılan davanın bu kısmında süre aşımı bulunduğu,
Ağaçlandırma Yönetmeliğine uygun olarak ve davalı idarenin takdir yetkisine
dayanılarak 3. kişiye ağaçlandırma amacıyla kiralanmasında hukuka aykırılık
bulunmadığı gerekçesiyle davanın; söz konusu yerin kendisine satılması ya da
kiralanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline
yönelik kısmını süre yönünden, dava konusu yerin bir başkasına kiraya
verilmesine ilişkin kısmını esastan reddeden ... İdare Mahkemesinin ... gün
ve ... sayılı kararının; davalı idareye yaptıkları başvurunun diğer şahıstan
daha önce olduğu, iyi niyet kurallarının ihlal edildiği, davanın süresinde
olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen
incelenerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Melek Şendil Yan'ın Düşüncesi :
2577 sayılı Yasanın 10.maddesi uyarınca davanın süresinde olduğu açık olup,
bu yönüyle mahkeme kararı hukuka aykırı bulunmakla birlikte, uyuşmazlık
konusu yerin bir başkasına kiraya verilmesine yönelik işlem için yapılan
değerlendirmenin, süre yönünden reddine karar verilen işlemin de
değerlendirmesini içerdiğinden sonuç olarak kararın hukuka uygun olduğu
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Ülkü Erbük'ün Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine
uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin reddiyle idare
mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği
görüşüldü :
Uyuşmazlık; davacı şirketin, ... İli ... İlçesi ...
Köyünde bulunan ve sahibi olduğu parsellerin bitişiğinde yer alan, devletin
hüküm ve tasarrufundaki taşınmazın tarafına satılması ya da kiralanması
isteği ile yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem ile anılan yerin bir
üçüncü kişiye kiralanmasına ilişkin işlemden kaynaklanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7.
maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen
hallerde Danıştay ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu, 10. maddesinde
ise, ilgililerin haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya
eylemin yapılması için idari makamlara başvurabilecekleri, altmış gün içinde
bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış
günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre
Danıştaya, idare ve vergi mahkemelerine dava açabilecekleri, altmış günlük
süre içinde idarece verilen cevap kesin değilseilgili bu cevabı istemin
reddi sayarak dava açabileceği gibi kesin cevabı da bekleyebileceği, bu
takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak bekleme süresinin başvuru
tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın
süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili
idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün
içinde dava açabileceği hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, davacı şirketin maliki
bulunduğu parsellerin bitişiğinde devletin hüküm ve tasarrufu altında
bulunan taşınmazın kendilerine satışı ya da kiralanması talebi ile davalı
idareye 12.8.1998 tarihinde başvurduğu, herhangi bir cevap verilmemesi
üzerine 3.8.2000 tarihinde başvurusunu yinelediği, 9.8.2000 tarihinde
verilen cevap ile sözkonusu taşınmazın D.S.İ. 14. Bölge Müdürlüğünce dere
yatağında olduğu ve doğal yatağın korunması, memba ve mansap akış
şartlarının sağlanması gerektiği belirtildiğinden ticari amaçla kiralanması
mümkün olmadığı için başvurusunun reddedilerek bu yerin, ağaçlandırmak üzere
talep eden bir başka kişiye ... D.S.İ. 1. Bölge Müdürlüğü Etüd ve Planlama
Şube Müdürlüğünün görüşleri doğrultusunda ağaçlandırmak ve başka amaçla
kullanılmamak üzere kiraya verildiğinin bildirilmesi üzerine bakılan davanın
açılmış olduğu anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Yasanın 10. maddesinde yer alan dava
açılmayan haller ile davanın süreden reddi halinde altmış günlük sürenin
bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilmesi halinde cevabın
tebliğinden itibaren dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağı
yolundaki kural karşısında idare tarafından davacının 12.8.1998 günlü
başvurusunu 3.8.2000 tarihinde yinelenmesi üzerine 9.8.2000 tarihinde
verilen cevaba karşı 24.8.2000 tarihinde açılan davanın süresinde
olduğundan, uyuşmazlığın davacının başvurusunun reddine ilişkin işlemin
iptaline yönelik kısmının esasının incelenmesi gerekmektedir.
Uyuşmazlığın, söz konusu taşınmazın başka birine kiraya
verilmiş olmasına ilişkin kısmı için idare mahkemesince; ağaçlandırma
yönetmeliğine uygun biçimde idarenin takdir yetkisine dayanılarak
kiralandığından hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine
karar verilmiştir.
Öte yandan, davacının bu yerin kendisine kiraya
verilmesi ya da satılması istemiyle başvuruda bulunurken bu yeri hangi
amaçla kullanmak istediğini belirtmemiş olmasına karşın, bu yerin kiraya
verildiği diğer kişi tarafından ise başvuru sırasında kullanım amacının
ağaçlandırmaya yönelik olduğu bildirilmiş, sadece bu koşulda kiralanmasının
uygun olduğu idare tarafından yaptırılan inceleme sonucu saptanmıştır.
Bu haliyle dava konusu edilen işlemler arasında
sebep-sonuç ilişkisi bulunduğu açık olup davanın, söz konusu taşınmazın bir
başka kişiye kiraya verilmiş olmasına ilişkin kısmı için yapılan yargısal
denetim ve değerlendirme, davacının talebinin reddine ilişkin kısmı da
içermektedir.
Bu durumda; davanın süre yönünden reddine ilişkin
kısmında kanunda yer alan kurala uyarlık bulunmamakla birlikte, davanın
esasının irdelendiği kısmı için yapılan değerlendirmenin, dava konusu edilen
işlemlerin her ikisini de kapsar niteliği bulunduğundan mahkeme kararında
sonucu itibariyle hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe
Usul ve Yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından,
temyiz isteminin reddi ile anılan kararın 2577 sayılı Yasanın 49. maddesinin
2. fıkrası hükmü uyarınca yukarıda belirtilen gerekçe ile onanmasına
,19.3.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
YÖ/ÖEK
Karar Metni
6235 sayılı TMMOB Yasasının 27. maddesinde yazılı ihtar
cezasının kesin olduğu belirtildiğinden, oda haysiyet divanınca verilen
cezaya karşı itiraz edilmesi durumunda itirazda geçen sürelerin dava açma
süresini kesmeyeceği hk.[103]
Davacı : ...
Vekili : Av. ...
Davalılar : 1-Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği
Vekili : Av. ...
2-TMMOB Kimya Mühendisleri Odası
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Davacının yazılı uyarı cezası ile
cezalandırılmasına ilişkin ... Mühendisleri Odası Onur Kurulunun ... gün ve
... nolu toplantısında alınan kararı onayan TMMOB Yüksek Onur Kurulunun ...
gün ve ... sayılı kararı ile kararın dayanağı TMMOB Disiplin Yönetmeliğinin,
TMMOB Mali İşler Yönetmeliğinin ve Kimya Mühendisleri Odası Bütçe
Yönetmeliğinin Resmi Gazetede yayımlanmadığından bahisle iptali istemidir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği
savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi Yücel Bulmuş'un Düşüncesi :
Davanın süre aşımından reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği
görüşüldü :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 3622 sayılı
Yasa ile değişik 14. maddesi uyarınca dava dilekçesi incelendi.
2577 sayılı Yasanın 7.maddesinin 1.fıkrasında,
Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde idari dava açma süresinin, yazılı
bildirimin yapıldığı tarihten itibaren altmış gün olduğu belirtilmiş, aynı
maddenin 4.fıkrasında da, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma
süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu
işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan
işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri, düzenleyici
işlemin iptal edilmemiş olmasının bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline
engel olmayacağı kuralı yer almış, yine aynı Yasanın 11. maddesinde ise,
ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması,
geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan,
üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde
istenebileceği, bu başvurunun, işlemeye başlamış olan idari dava açma
süresini durduracağı kurala bağlanmış, 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği Kanununun 27. maddesinde de, haysiyet divanları tarafından
verilen yazılı ihtar cezalarının kati olduğu hükme bağlanmış, yasanın bu
maddesinde parantez içinde yer alan "hiçbir mercie itiraz olunamaz" ibaresi
yargı denetimi yolunu kapadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 19.7.1963
gün ve 196 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Kimya Mühendisleri Odası
...Yönetim Kurulu Üyesi olan davacının, Kimya Mühendisleri Odası Onur
Kurulunun 5.5.2001 günlü ve 4 sayılı kararı ile yazılı uyarı cezası
cezalandırıldığı, bu kararın 14.5.2001 gününde davacıya tebliğ edildiği, bu
karara karşı 23.5.2001 gününde TMMOB Yüksek Onur Kuruluna itiraz ettiği,
itirazın anılan Kurulun 8.9.2001 gün ve 2001/70 sayılı kararı ile
reddedilerek davacıya 28.9.2001 gününde tebliğ edilmesi üzerine yazılı uyarı
cezası ile birlikte dayanağı yönetmeliklerin iptali istemiyle 16.11.2001
gününde bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Yukarıda anılan 6235 sayılı Yasanın 27. maddesinin
değerlendirilmesinden oda haysiyet divanlarınca verilen yazılı uyarı
cezalarının kesin olup, itiraz yolunun kapalı olduğu, ancak idari yargı
yoluna başvurulabileceği anlaşılmıştır.
Bu durumda itiraz müessesesi olmayan yazılı uyarı
cezasına karşı itiraz edilmesi durumunda, itirazda geçen süreler dava açma
süresini kesmeyeceğinden, Oda Onur Kurulunca 14.5.2001 gününde tebliğ edilen
yazılı uyarı cezasına karşı 60 günlük dava açma süresinin son günü olan
13.7.2001 günü mesai bitimine kadar dava açılması gerekirken 16.11.2001
gününde açılan davada süre aşımı bulunmaktadır.
Ayrıca, uygulama işlemine karşı süresinde dava
açılmadığı açık olduğundan işlemin dayanağı yönetmeliklere karşı açılan
davada da süre aşımı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle davanın süre aşımından reddine
27.2.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.
Karar Metni
Deniz ticaret odasında memur olan davacının görevine
son verilmesi
üzerine, kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi
istemiyle iş mahke-
mesinde açtığı davanın görev yönünden reddi ve bu
kararın kesinleşme-
sinden sonra, görevine son verilme istmenin iptali
istemiyle açtığı
davada süre aşımı bulunduğu hk.[104]
Davalı idareye bağlı Deniz Ticaret Odası Derince Şubesi
memuru olarak
görev yapan davacının görevine son verilmesine ilişkin
işlemin iptali
istemiyle açılan davada; davacı hakkında usulüne uygun
açılmış bir so-
ruşturma olmadığı, davacıya isnat edilen fiillerin
nitelik itibariyle
ortaya konulmadığı gibi bu konuda davacının hangi
eylemde bulunduğunu
gösterir herhangi bir bilgi, belge ve tanık
ifadesininde olmadığı an-
laşıldığından işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı
gerekçesiyle dava ko-
nusu işlemi iptal eden ... İdare Mahkemesinin ... gün
ve ... sayılı
kararının; davanın süresinde olmadığı öne sürülürek
2577 sayılı Yasa-
nın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması
istemidir.
Uyuşmazlık davacının görevine son verilmesine ilişkin
işlemden
doğmuştur.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7/1
maddesinde, da-
va açma süresinin, özel kanunlarında ayı süre
gösterilmeyen hallerde
Danıştay'da ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu
hükme bağlanmış,
aynı Yasanın 9/1 maddesindede çözümlenmesi Danıştay'ın,
idare ve vergi
mahkemelerinin görevlerine girdiği halde adli ve askeri
yargı yerleri-
ne açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi
halinde, bu hu-
sustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden
itibaren otuzgün
içinde görevli mahkemede dava açılabileceği, görevsiz
yargı merciine
başvurma tarihinin, Danıştay'a, idare ve vergi
mahkemelerine başvurma
tarihi olarak kabul edileceği hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden, İstanbul ve Marmara, Ege,
Akdeniz,
Karadeniz Bölgeleri Deniz Ticaret Odası Yönetim
Kurulunun ... günlü
kararıyla, ... tarihi itibariyle davacının görevine son
verildiği,
davacının kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi
istemiyle ... tari-
hinde Kocaeli 1.İş Mahkemesinde dava açtığı, bu
mahkemenin ... günlü
kararıyla, uyuşmazlığın idari yargının görevinde olduğu
gerekçesiyle
görev yönünden reddedildiği, bu kararın Yargıtay
9.Hukuk Dairesinin
... günlü kararıyla onanarak davacı vekiline ...
gününde tebliğ edil-
diği bundan sonra davacı tarafından ... günlü
dilekçeyle görevine son
verilme işleminin bu davaya konu edildiği
anlaşılmıştır.
Davacı tarafından adli yargı yerinde açılan davanın
konusunun
tam yargı davası, idari yargıda açılan bu davanın
konusunun ise göreve
son verilme işleminin oluşturması karşısında olayda
yukarıda anılan
yasanın 9/1 maddesinin uygulanma olanağı
bulunmamaktadır.
Bu itibarla görevine son verilmesine ilişkin Yönetim
Kurulu Ka-
rarından çok sonra, davacının en geç iş aktinin
feshinden doğan ihbar
ve kıdem tazminatlarının ödenmesi istemiyle adli
yargıda dava açtığı
... tarihinde görevine son verme işlemini öğrendiği
kabul edilse bile,
bu tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılması
gerekirken, adli yar-
gı yerinde açılan ve konusu farklı olan davanın görev
yönünden redde-
dilerek kesinleşmesi üzerine ... gününde açılan davada
süre aşımı bu-
lunmaktadır.
Bu durumda idare mahkemesince, davanın süre aşımı
yönünden red-
di gerekirken işin esası incelenerek verilen kararda
isabet görülme-
miştir.
Açıklanan nedenlerle ... İdare Mahkemesi kararının
bozulmasına
karar verildi. BŞ/ES
Karar Metni
İdarenin tesis ettiği işlemin doğrudan tarafı olmayan
ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu bulunmayan ilgililerin
açacakları
davalarda, işlemin varlığını ve içeriğini öğrenme
tarihinin açıkca be-
lirlenebildiği durumlarda, öğrenme tarihinin yazılı
bildirime karine
sayılması ve dava açma süresinin başlangıcına esas
alınmasının idari
istikrar ve kamu düzeninin gereği olduğu hk.[105]
... İli, ... İlçesi ... Kasabası ... mevkiindeki
150.000 m2 yüzölçümlü
orman sahasının turistik tesis yapımı için 49 yıllığına
tahsisine
ilişkin davalı idarenin ... gün ve ... sayılı işleminin
iptali iste-
miyle açılan davada; orman alanının turizm amacıyla
tahsisinde kamu
yararı bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi
iptal eden ... İda-
re Mahkemesinin ... gün ve ... sayılı kararının; hukuka
aykırı olduğu
öne sürülerek 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca
temyizen ince-
lenerek bozulması istemidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 7.
maddesinde dava
açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Da-
nıştay'da ve idare mahkemelerinde 60 gün olduğu ve bu
sürelerin teb-
liğ, yayım ve ilan tarihini izleyen günden itibaren
işlemeye başlaya-
cağı kuralı bulunmaktadır.
"Yazılı bildirim" kuralı, yönetilenlere menfaatlerini
ihlal
eden nitelikteki işlemlerin idare tarafından açık ve
anlaşılabilir bir
biçimde duyurularak, bir yandan onlara bu işlemlere
karşı idari yolla-
ra veya dava yoluna başvurmaları konusunda inceleme ve
düşünme imkanı
sağlamak, öte yandan gereksiz, belirsiz ve mükerrer
başvurulara meydan
vermemek amacını taşımaktadır. Bu nedenle, ilke olarak
idarenin, iş-
lemlerini ilgililere yazılı olarak tebliğ etmesi ve
işlem idari yargı
mercii önüne getirildiğinde de bu yazılı bildirim
belgesinin dava dos-
yasına sunulması gerekir. Ancak bu kural; idarenin
yazılı bildirim
belgesini dosyaya ibraz edememesi halinde, idare
mahkemesi hakiminin
uygulamayı, uygulamanın sonuçlarını, dosyada mevcut
bilgi ve belgele-
ri, dava konusu işlemin ve bununla ilgili diğer
işlemlerin özelliğini
değerlendirerek bunları yazılı bildirime karine olarak
almasına ve
belli bir tarihi yazılı bildirimin yapıldığı en son
tarih olarak kabul
etmesine engel değildir. Her durumda yazılı bildirim
belgesinin dosya-
ya sunulmasını gerekli görmek, kamu düzeninden sayılan
ve idari istik-
rarı sağlamak amacını taşıyan "dava açma süresi"
kurumunun çoğu kez
işletilmemesine ve dava hakkının kötüye kullanılmasına
yol açmak olur.
Özellikle idarenin tesis ettiği işlemin doğrudan tarafı
olmayan
ve bu nedenle de idarece yazılı bildirim zorunluluğu
bulunmayan, ilgi-
lilerin, açacakları davalarda öğrenme tarihinin açıkça
saptanabildiği
durumlarda öğrenmenin yazılı bildirime karine alınması
kamu düzeninin
gereklerindendir.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, ...
tarihinde
Tarım Orman ve Köyişleri Bakanlığınca yapılan tahsis
işleminden sonra
davacı belediyece uyuşmazlık konusu alan için müdahil
şirkete ... ta-
rihinde yapı ruhsatı verildiği, verilen ruhsatta
"150.000 m2 Tarım Or-
man ve Köyişleri Bakanlığından tahsisli alan"
belirtmesi yapıldığı,
ayrıca tahsis işlemine dayanılarak karayolunun
kapatılması üzerine çı-
kan ihtilaf üzerine davacı belediye ile Marmaris Orman
İşletme Müdür-
lüğü arasında yapılan 14.5.1996 ve 28.5.1996 günlü
yazışmalardan bu
hususun Orman İşletme Müdürlüğünce de teyit edildiği,
ancak gerek 1990
yılında gerekse 1996 yılında dava yoluna gidilmediği,
tahsis işlemine
dayalı olarak kapatılan karayolunun yeniden açılması
konusunda alınan
... tarihli encümen kararı üzerine müdahil şirketin
verdiği ... tarih-
li cevap üzerine tahsisin varlığının öğrenildiği öne
sürülerek açılan
davada idare mahkemesince temyize konu kararın
verildiği anlaşılmakta-
dır.
Davacı belediyenin uyuşmazlık konusu orman alanının
1987 yılın-
da tahsisine ilişkin işlemin varlığını bu alan için
1990 yılında yapı
ruhsatını verdiği tarihte kesin olarak bildiği ve bu
hususun 1996 yı-
lında Orman İşletme Müdürlüğünce teyit edildiğinin
dosyadaki yazılı
belgelerle sabit olması karşısında, idare mahkemesince
davanın süre
aşımı gerekçesiyle reddi gerekirken, uyuşmazlığın esası
incelenerek
verilen temyize konu kararda hukuka uyarlık
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesi kararının
bozulmasına
karar verildi. BŞ/ES
Karar Metni
İlan edilen profesörlük kadrosu için yapılan başvuru
üzerine kesin bir işlem tesis edilmeden profesörlük atamasıyla ilgili olarak
idarece yü-
rütülmesi gereken bir dizi işlem için öngörülen
sürelerin davanın
açılmasına ilişkin sürelerin hesaplanmasında dikkate
alınmasında huku-
ka uyarlık bulunmadığı hk.[106]
Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Ana-
bilim Dalında Doçent olarak görev yapan davacının,
Rektörlüğün ilan
ettiği boş bulunan profesörlük kadrosu için yaptığı ...
günlü başvuru
hakkında herhangi bir işlem yapılmaması üzerine,
Öğretim Üyeliğine
Yükseltme ve Atama Yönetmeliği hükümleri uyarınca işlem
yapılması is-
temiyle ... gününde yaptığı ikinci başvuruya yanıt
verilmeyerek zımnen
reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davayı
süre aşımı ne-
deniyle reddeden ... İdare Mahkemesinin ... gün ve ...
sayılı kararı-
nın, 2577 sayılı Yasanın 49 maddesi uyarınca temyizen
incelenerek bo-
zulması istemidir.
İdare Mahkemesince, uyuşmazlık, Erciyes Üniversitesinde
açık
bulunan profesörlük kadrosu için yapılan duyuru üzerine
... tarihinde
başvuran davacının bir bilgi alamadığından ...
tarihinde, önceki mü-
racaatına göre işlem yapılması yolundaki isteğine cevap
verilmemesiyle
oluşan ret işleminin iptali istemi olarak
nitelendirilmiş ve bu kap-
samda incelenmiştir.
Dava dilekçesindeki anlatımlardan böyle bir sonucu
ulaşan ...
İdare Mahkemesince; profesörlük başvurusu üzerine
ilgili yasal düzen-
lemeler gereği, müracaatın bitim tarihini izleyen bir
ay içinde jüri
oluşturulacağı ve iki aylık sürede de adayların
seçiminin yapılacağı,
bu sürenin bittiği ... tarihinde ret işleminin
oluştuğu, bu tarihi
izleyen altmış gün içinde 2577 sayılı Yasanın 11.
maddesi uyarınca
idareye başvurulması ya da dava açılması gerektiği
gerekçesiyle bir
yıl sonra yapılan başvuru üzerine açılan dava süre
aşımından reddedil-
miştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.
maddesinde, ida-
ri dava açma süresinin, idari mahkemelerde altmış gün
olduğu kurala
bağlanmıştır. İdari işlemin ilgilisine bildirimi
üzerine başlıyacak
olan ve dava süresini altmış gün durduracak olan
itirazla ilgili ku-
rallar Yasanın 11. maddesinde; daha önce bir idari
işlem yok iken, yö-
netimi karar almaya yönlendiren başvuruyla ilgili
kurallar ise 10.
maddede düzenlenmiştir.
Belirtilen yasa kurallarından da anlaşılacağı gibi,
idari iş-
lemler, ilgililerin önceden bir girişimleri olmadan ya
da bireylerin
başvuruları üzerine oluşmaktadır.
İdari işlemler kimi zaman da, idarece yapılan
duyurulardan son-
ra ilgili istekleri değerlendirilmek suretiyle halka
işlemler oluştu-
rulacağına göre bu tür davalarda süre durumunu farklı
şekilde ele al-
mak gerekir.
Bakılan uyuşmazlıkta ise sonunda Rektör onayıyla
kesinleşecek
bir dizi işlemden oluşan zincir işlemlerin yapılması
söz konusudur.
Zinciri oluşturan sıra işlemlerin alınması için ilgili
yönetmelikte
öngörülen süreler, olası sürüncemelerin önüne geçilmesi
amacıyla ko-
nulmuş olup idari dava süresine esas alınamazlar.
Bu durumda sürelerin geçtiği varsayılarak, başvurunun
reddedil-
diği sonucuna varmak, idari işlem kuramı ile
geliştirilmiş idare huku-
ku ilkeleriyle bağdaşmaz. Söz konusu süreler geçtikten
sonra da halka
işlemler oluşturulabilir. Kaldı ki profesör atamasının
yönetim kurulu
kararı ve rektör onayıyla gerçekleştiği de yasa
kuralıdır.
Bu durumda, yapılan ilanı izleyen başvuru sürecinden ve
bir di-
zi işlemin alınmasından sonra oluşacak olan profesörlük
atamasıyla il-
gili kesin ve son işlemin oluşum süreci ve biçimi
dışına çıkılarak;
zincir işlemi oluşturan bazı ön işlemlerin alınışıyla
ilgili sürelerin
geçtiğinden söz edilip, idari işlemin oluştuğu
varsayılarak, dava
açılmadan önceki idari itiraz yoluna değinilerek dava
süresinin dol-
duğu sonucuna varmaya hukuken olanaklı değildir.
Öte yandan, 2577 sayılı Yasanın 10. maddesinde
öngörülen şekil-
de bir müracaat ve susarak oluşan ret işleminin olayda
gerçekleşip
gerçekleşmediğinin, mahkemenin bu yolda yapacağı
irdelemeden sonra de-
ğerlendirileceği de kuşkusuzdur.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesi kararının
bozulmasına
karar verildi. BŞ/ES
Karar Metni
Davacıya verilen kademe ilerlemesinin durdurulması
cezası kesin bir
işlem olduğundan, 2577 sayılı Yasanın 11.maddesi
uyarınca üst makama
yapılan itirazın dava açma süresini durdurmayacağı
hk.[107]
Davacının, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasıyla
cezalandırılma-
sı, ancak sözleşmeli personel olarak görev yapması
nedeniyle sözleşme
ücretinden 1/8 oranında kesinti yapılmasına ilişkin
TEDAŞ Merkez Di-
siplin Kurulunun ... gün ve ... sayılı kararının iptali
istemiyle açı-
lan davada; dosyanın incelenmesinden, anılan kararın
davacıya ... günü
tebliğ edildiği, davacının ... tarihinde itiraz ettiği
ve itirazının
reddedilmesi üzerine ... gününde bu davayı açtığının
anlaşıldığı, 2577
sayılı Yasanın 7. maddesinde dava açma süresinin
belirlendiği, kesin
bir işlem olan davacıya verilen kademe ilerlemesinin
durdurulması ce-
zasına 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca yapılan
itirazın, dava
açma süresini durdurmayacağı, ... tarihinden itibaren
yasal süresi i-
çinde dava açılması gerekirken ... tarihinde açılan
davanın süresinde
olmadığından incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle
davayı süre
aşımı nedeniyle reddeden Ankara 6. İdare Mahkemesinin
... gün ve ...
sayılı kararının; 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi
uyarınca temyizen
incelenerek bozulması istemidir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen
kararların temyiz
yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü
Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında yazılı nedenlerin
bulunmasına
bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe
Usul ve
Yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden
bulunmadığından,
temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:102) (MT/ES)
Karar Metni
Ortodonti uzmanı olarak görev yapan davacının özel
hizmet tazminatı ve döner sermaye payının uzman tabipleri için ödenen oranda
ödeneceği hk.[108]
Ankara Hastanesinde Ortodonti Uzmanı olarak görev yapan
davacının özel
hizmet tazminatı ve döner sermaye payının, tabip
olmayan uzmanlar ye-
rine uzman tabipler için belirlenen oranlar üzerinden
ve aradaki far-
kın 1981 yılından itibaren yasal faiziyle birlikte
ödenmesi istemiyle
yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali
istemiyle açılan
davada; davacının "Ortodonti" ana dalında uzman tabip
olması nedeniyle
bu ünvana sahip olan kişiler için öngörülen oranlar
üzerinden döner
sermaye payı ve özel hizmet tazminatı ödenmesi
gerektiği gerekçesiyle
dava konusu işlemin bu kısmını iptal eden, ödenmeyen
özel hizmet taz-
minatı ve döner sermaye payının 1981 yılından itibaren
yasal faiziyle
ödemesi istemine ilişkin kısmını ise, 2577 sayılı
yasanın 7.11 ve 12.
maddeleri uyarınca ... gününden itibaren hesaplanacak
farkın yasal fa-
iziyle ödenmesine, bu tarihten önceki uygulamalar için
süre aşımı ne-
deniyle reddine karar veren ... İdare Mahkemesinin ...
gün ve ... sa-
yılı kararının; davacının " Ortodonti Uzmanı "
olduğunun, ancak "Ta-
bip" olmadığının tartışmasız olduğu öne sürülerek 2577
sayılı İdari
Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesi uyarınca temyizen
incelenerek
bozulması istemidir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen
kararların temyiz
yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü
Yasasının 49.maddesinin 1.fıkrasında yazılı nedenlerin
bulunmasına
bağlıdır.
İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe
Usul ve
Yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden
bulunmadığından,
temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına
karar verildi.
(MT/ES)
Karar Metni
Tıpta uzmanlık öğrenimi yapan araştırma görevlilerine
nöbet tazminatı ödenmesi gerektiği hk.[109]
K.T.Ü. Farabi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalında
araştırma görevlisi olarak tıpta uzmanlık öğrenimi
yapan davacının
1.1.1991 tarihine kadar ödenen nöbet tazminatının, bu
tarihten itiba-
ren durdurulması üzerine, ödemesi durdurulan nöbet
tazminatının ödenme
si istemiyle 31.8.1992 günlü başvurusunun reddine
ilişkin işlem ile iş
lemin dayanağı Maliye Bakanlığının 12 seri nolu
tebliğinin davacı ve
davaya davacı yanında katılan Türk Tabipler Birliği
Merkez Konseyi ta-
rafından, 1989 yılında çıkarılan Bakanlar Kurulu Kararı
ile tüm doktor
ların nöbet tazminatı almaya başladıkları, tıpta
uzmanlık eğitimi yap-
ması nedeniyle 2547 sayılı Kanun ve 2914 sayılı kanuna
tabi olduğu,
2914 sayılı Yasanın 20.maddesinde, bu kanunda hüküm
bulunmayan haller-
de 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı
Devlet Memurları Ka
nunu hükümleri uygulanır kuralının yer aldığı, 2809
sayılı Kanunun Ge-
çici 3.maddesi ile üniversitelerde tıpta uzmanlık
eğitimi yapan araş-
tırma görevlisi doktorların, Sağlık Bakanlığı
bünyesinde 657 sayılı ya
saya tabi olarak çalışan emsallerinden daha düşük
düzeyde aylık olmama
ları için bir düzenleme yapıldığı, buna göre
üniversitelerde tıpta uz-
manlık öğrenimi yapmakta olanlara verilecek aylıkların
net tutarının
Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışan aynı durumdaki
personele verilen
aylık vesair ödemelerin net tutarından düşük olması
durumunda, aradaki
farkın hiçbir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın
kendilerine tazmi-
nat olarak ödeneceğinin belirtildiği, ayrıca 2547
sayılı Yasanın 50/e
maddesinde de, "tıpta uzmanlık öğrenimi yapanlara
verilecek aylık veya
ödeneklerin tesbitinde aynı durumda bulunan Sağlık
Bakanlığı personeli
aylık ve ödenekleri gözönünde tutulur" denilerek aynı
statüde bulunan
doktorların yarı yasalara sağlı olmaları nedeniyle
birbirleri karşısın
da mağdur olmalarının önlenilmek istenildiği, 1992 Mali
Yılı Bütçe Ka-
nununda da yataklı tedavi kurumlarında nöbet
tutanlardan, bu nöbet kar
şılığında kurumunca izin kullanmasına izin
verilmeyenlere nöbet tazmi-
natı verileceği hükmümün yer aldığı, tüm bu hükümler
karşısında Maliye
Bakanlığı tebliğinin eksik ve yetersiz olduğu öne
sürülerek iptalleri
istenilmektedir.
10.3.1989 gün ve 20104 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
ve iptali iste
nilen Maliye ve Gümürk Bakanlığı 12 seri nolu
Yükseköğretim Kanunu ve
Yükseköğretim Personel Kanunu Genel Tebliği ile, gerek
çeşitli yüksek-
öğretim kurumlarından Bakanlığa intikal eden
yazılardan, gerekse Bütçe
Kontrolörlerinin yaptıkları incelemeler sonucunda
hazırlanan raporlar-
dan, Üniversitelerde tıpta uzmanlık öğremini yapanlara
ödenecek fark
tazminatının hesabında tereddütlerin bulunduğu ve
farklı uygulamaların
yapıldığının anlaşıldığı gerekçe gösterilerek, 2547
sayılı Yasanın 50.
maddesi ile 3/t maddesi ve 2547 sayılı Yasının 50/e
maddesine açıklık
getiren 2809 sayılı Yasanın Geçici 3.maddesi
açıklandıktan sonra, Tıp
Fakültelerinde araştırma görevi kadrolarında uzmanlık
eğitimi yapan
doktorlar ile Sağlık Bakanlığına bağlık Kurumlarda aynı
durumdaki dok-
torların aylıkları arasındaki net farkın nasıl
hesaplanacağı örnekler
verilerek açıklanmıştır.
Dava konusu işlemde, davacıya nöbet tazminatı
ödenememesi 12 seri nolu
Genel Tebliği hükümlerine dayandırılmış ise de, adı
geçen Genel Tebliğ
de nöbet tazminatına değinen bir hüküm ve açıklama yer
almadığından,
davanın Genel Tebliğin iptaline ilişkin kısmının reddi
gerekmektedir.
Davanın, davacıya nöbet tazminatı ödenemiyeceğine
ilişkin kısmına ge-
lince;
2547 sayılı Yükseköğretim Yasasının 50/e maddesinde,
tıpta uzmanlık öğ
renimi yapanlara verilecek aylık veya ödeneklerin
tesbitinde ayni du-
rumdaki Sağlık Bakanlığındaki personelir aylık ve
ödemeklerinin gözö-
nünde tutulacağı, ayrıca sözü edilen (e) fıkrasına göre
yapılacak uygu
lamalara açıklık getiren 2809 sayılı Yasının geçici
3.maddesinde de,
tıpta uzmanlık öğrenimi yapmakta olanlara yapılacak
aylık ve her türlü
ödemelerin net tutarının Sağlık Bakanlığının aynı
durumda bulunan per-
soneline verilen aylık ve her türlü ödemelerin net
tutarından az olma-
sı halinde aradaki farkın hiçbir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaksızın
kendilerine tazminat olarak ödeneceği kurala
bağlanmıştır.
Uyuşmazlık, Maliye Bakanlığınca bu son maddedeki hükmün
devamlı nite-
likteki ödemelerle ilgili olduğu kabul edilerek Genel
Tebliğde nöbet
tazminatına ilişkin bu hükme yer verilmemesinden
kaynaklanmıştır.
Sağlık Bakanlığının aynı durumda bulunan personeline
ödenen nöbet taz-
minatının, 2914 sayılı Yasanın Geçici 3.maddesi
uyarınca tıpta uzman-
lık öğrenimi gören araştırma görevlilerine de ödenmesi
yasanın hükmüne
ve amacına uygundur.
Aksine bir yorum yasanın amacına aykırı olacağı ve aynı
işi yapan kişi
ler arasında adaletsiz bir durum yaratacağından, tıpta
uzmanlık öğreni
mi yapan davacıya nöbet tazminatı verilmemesine ilişkin
işlemde hukuka
uyarlık görülmemiştir.
Davanın nöbet tazminatı ödenmesi istemine ilişkin kısmı
ise, tam yargı
davası niteliğinde olduğundan, davacıya ödenmesi
gereken nöbet tazmina
tının hesaplanmasında 2577 sayılı Yasanın sürelere
ilişkin hükümleri-
nin gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 12.maddesi
İdari İşlemler-
den, 13.maddesi de idari eylemlerden doğan zararların
karşılanması ama
cıyla açılacak tam yargı davalarının açılma yöntem ve
sürelerini düzen
lemiş bulunmaktadır.
"İptal ve Tam Yargı Davaları" başlığını taşıyan ve
"ilgililer hakları-
nı ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve
İdare ve Vergi
Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya
iptal ve tam yar-
gı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce
iptal davası aça-
rak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki
kararın veya ka
nun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın
tebliği veya bir
işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra
tarihinden iti-
baren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler.
Bu halde de il-
gililerin, 11.madde uyarınca idareye başvurma hakları
saklıdır." hükmü
nü koyan 12.maddeye göre, maddi ve manevi zararlara
neden olan idari
işlemlerden dolayı ilgili doğrudan doğruya tam yargı
davası açabilece-
ği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte de
açabilir; ya da önce
iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması
üzerine bu husustaki
kararın tebliğinden itibaren de dava açma süresi içinde
tam yargı dava
sı açma yoluna gidebilir.
12.Maddenin son tümcesinin yollamada bulunduğu,
11.madde "Üst Makamla-
ra başvurma" yı düzenlemekte olup ilk üç fıkrası
"ilgililer tarafından
idari dava açılmadan önce, idari işlemin kaldırılması,
geri alınması,
değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst
makamdran, üst makam
yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma
süresi içinde iste-
nebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava
açma süresini
durdurur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek
reddedilmiş sa-
yılır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması
halinde dava aç
ma süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine
kadar geçmiş sü
rede hesaba katılır" hükmünü taşımaktadır.
12.Madde, belirtilen seçeneklerin dışında, dördüncü bir
seçeneği daha
düzenlemiş bulunmakta ve ilgililerin "... bir işlemin
icrası sebebiyle
doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava
süresi içinde
tam yargı davası" davası açabileceklerine işaret
etmektedir. Bu tümce
521.sayılı Danıştay Kanununun 71.maddesine, 1740 sayılı
Yasa ile yapı-
lan değişiklikle eklenmiş ve 2577 sayılı Yasanın
12.maddesinde 71.mad-
denin değişik Özeti aynen tekrarlanmıştır. Mülga 521
sayılı Yasanın
sözkonusu maddesinde yapılan değişiklik gerekçesine
göre, hakkın ihla-
li işlemin icrası (uygulanması) tarihinde vuku bulmuş
ise, tam yargı
davası işlemin uygulandığı tarihten itibaren yasal süre
içinde açılabi
lecektir.
Bu hükümler karşısında, özel hizmet tazminatı yönünden
belli bir uygu-
lama tarihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda
İdari Yargılama
Usulü Kanununun 7.maddesini göre uygulama tarihinden
itibaren altmış
gün içinde, uygulama üzerine davacı idareye başvurmuş
ise 12.maddenin
göndermede bulunduğu 11.maddeye göre idarenin bu
başvuruya cevap verme
miş olduğu hallerde uygulama tarihinden itibaren engeç
20 gün, idare-
nin cevap verdiği durumlarda ise uygulama tarihinden
başvuru tarihine
kadar geçen süre de hesaba katılmak koşuluyla cevabın
davacıya tebliğ
tarihinden itibaren almış gün içinde idari davanın
açılmış olması gere
kir.
Başka bir anlatımla dava, davacının idareye başvurduğu
tarihten itiba-
ren 120 gün içinde açılmış ise ilgiliye, davanın
açıldığı tarihten ge-
riye doğru 120 günü geçmemek koşuluyla, başvuru
tarihinden geriye doğ-
ru altmış günlük süre içindeki ilk uygulama esas
alınarak özel hizmet
tazminatının ödenmesi gerekecek, idareye başvuru
tarihinden itibaren
120 günlük ya da idarenin cevabının tebliğ tarihinden
itibaren altmış
günlük süreler geçtikten sonra açılmış olan davalarda
ise ancak dava
tarihinden geriye doğru altmış günlük süre içinde kalan
ilk uygulama-
dan doğan zarara hükmedilebilecektir.
Olayda davacının, 1.9.1991 tarihinden itibaren tuttuğu
nöbet tazminatı
nın ödenmesi istemiyle 31.8.1992 günlü başvuru
dilekçesi ile idareye
yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine 15.9.1992
tarihinde dava açıl-
dığından, nöbet tazminatının idareye başvuru tarihinden
geriye doğru
60 günlük kısmının davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle davanın Genel Tebliğe ilişkin
kısmının reddine,
dava konusu işlemin iptaline ve nöbet tazminatının,
idareye başvuru ta
rihinden geriye doğru 60 günlük süreye ilişkin
kısmının, başvuru tari-
hinden hesaplanacak yasal faizi ile birlikte
ödenmesine, nöbet tazmina
tı ödenmesi isteminin fazlaya ilişkin kısmının süre
aşımı sebebiyle
reddine karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:91) ŞT/NÇ
Karar Metni
Tıpta uzmanlık eğitimi yapan ve fakülteye bağlı
uygulama hastanesinde araştırma görevlisi hekimi olarak çalışan davacının
yasal zorunlu çalışma süresini aşan ve izin verilerek karşılanamayan nöbet
hizmetleri için emsalı sağlık personeline ödenen miktar gözönüne alınarak
ücret ödenmesi gerektiği hk.[110]
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde asistan
olarak görev ya
pan davacının, 1992 Mali Yılı Bütçe Yasasının
46.maddesinin d bendi
uyarınca nöbet tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı
başvurunun reddine
ilişkin işlemin iptali ve hakettiği nöbet
tazminatlarının yasal faiziy
le birlikte ödenmesi istemiyle açılan davada; Ankara
Üniversitesi Tıp
Fakültesi Hastanesinde asistan olarak çalışmakla
yataklı tedavi kuru-
munda görev yaptğı açık olan davacının, 1992 yılı Bütçe
Yasasının 46.
maddesinin d bendi uyarınca 1.4.1992 gününden itibaren
nöbet hizmetle-
ri tazminatından yararlandırılması gerekirken, aksine
tesis edilen iş-
lemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava
konusu işlemi ip-
tal iden ve 1.4.1992 tarihinden itibaren nöbet
tazminatı ödenmesine ve
dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına
ilişkin Ankara 6.İda
re Mahkemesinin 8.4.1994 gün ve 827 sayılı kararının
bozulması istemi-
dir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen
kararların temyiz yolu
ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Ya-
sasının 49.maddesinde belirtilen nedenlenden birinin
bulunması halinde
mümkün olup, davalı idarece öne sürülen hususlar
mahkeme kararının, iş
lemin iptaline ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasını
gerektirecek nite-
likte görülmemiştir.
İdare Mahkemesi kararının davacıya 1.4.1992 gününden
itibaren ödenmesi
gereken nöbet hizmetleri tazminatının, dava tarihinden
itibaren uygula
nacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine
ilişkin kısmına ge-
lince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 12.maddesi
idari işlemler-
den, 13.maddesi de idari eylemlerden doğan zararların
karşılanması ama
cıyla açılacak tam yargı davalarının açılma yöntem ve
usullerini düzen
lemiş bulunmaktadır.
"İptal ve Tam Yargı Davaları" başlığını taşıyan ve
"ilgililer hakları-
nı ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştay'a Ve
İdare ve Vergi
Mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya
iptal ve tam yar-
gı davalarını birlikte açabilecekleri gibi, ilk önce
iptal davası aça-
rak, bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki
kararın veya
kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın
tebliği veya
bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı
icra tarihinden
itibaren dava süresi içinde tam yargı davası
açabilirler. Bu halde de
ilgililerin 11.madde uyarınca idareye başvurma hakları
saklıdır." kura
lının yeraldığı 12.maddeye göre, maddi ve manevi
zararlara neden olan
idari işlemlerden dolayı ilglii doğrudan doğruya tam
yargı davası aça-
bileceği gibi iptal ve tam yargı davasını birlikte
açabilir; ya da ön-
ce iptal davası açarak bu davanın kararı bağlanması
üzerine, bu husus-
taki kararın tebliğinden itibaren de dava süresi içinde
tam yargı dava
sı açma yoluna gidebilir.
12.maddenin son tümcesinin yollamada bulunduğu 11.madde
"Üst makamlara
başvurma" yı düzenlemekte olup ilk üç fıkrası"
İlgililer tarafından
idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması,
geri alınması de
ğiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst
makamdan, üst makam yok
sa işlemi yapmış olan makamdan, İdari dava açma süresi
içinde istenebi
lir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava açma
süresini durdu
rur. Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek
reddedilmiş sayılır.
İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılma halinde
dava açma süresi
yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar
geçmiş süre de hesa
ba katılır." kuralı yer almaktadır.
12.madde, belirtilen seçeneklerin dışında, dördüncü bir
seçeneği daha
düzenlenmiş bulunmakta ve ilgililerin "... bir işlemin
icrası sebebiy-
le doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren
dava süresi için-
de tam yargı davası" açabileceklerine işaret
etmektedir. Bu tümce 521
sayılı Danıştay Kanununun 71.maddesine, 1740 sayılı
Yasa ile yapılan
değişiklikle eklenmiş ve 2577 sayılı Yasanın
12.maddesinde 71.maddenin
değişik Özeti aynen tekrarlanmıştır. 521 yasılı Yasanın
söz konusu mad
desinde yapılan değişiklik gerekçesine göre, hakkın
ihlali işlemin ic-
rası (uygulanması) tarihinde vuku bulmuş ise, tam yargı
davacı işlemin
uygulandığı tarihten itibaren yasal süre içinde
açılabilecektir.
Bu hükümler karşısında, nöbet tazminatı yönünden belli
bir uygulama ta
rihi esas alınarak istekte bulunulan davalarda İdari
Yargılama Usulü
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para
cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-10-08 (2248 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|