Karar Özeti
Hatalı olduğu ileri sürülen intibak işlemlerinin, en
geç intibak tari-
hini izleyen aybaşında aylık almakla ve sonraki
yıllarda da intibaka
dayanılarak kademe ilerlemesi şeklinde yapılan yükselme
işlemleri sonu
cu öğrenildiğinin ve böylece yazılı bildirimle
amaçlanan "öğrenme" nin
gerçekleşmiş olduğunun kabulü gerektiği hk.[31]
Ege Üniversitesi Fen Fakültesinde uzman olarak çalışan
davacının
1.1.1984 tarihinden geçerli olmak üzere 17.9.1985
tarihinde yapılan in
tibakının düzeltilmesi için 14.4.1987 günlü dilekçeyle
yaptığı başvuru
nun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan
dava sonucunda;
İdare Mahkemesince verilen iptal kararı temyiz
incelemesi sonucunda;
Danıştay Beşinci Dairesi kararı ile bozulmuş ise de,
İdare Mahkemesi
bozma kararına uymayarak iptal kararında ısrar
etmiştir.
Davalı idare bu kez İdare Mahkemesi ısrar kararını
temyiz etmekte ve
bozulmasını istemektedir.
Danıştay Beşinci Dairesi, İdare Mahkemesi kararını,
davacının hatalı
olduğundan bahisle düzeltilmesini istediği ve 1.1.1984
tarihinden ge-
çerli olmak üzere 17.9.1985 tarihinde yapılan
intibakına ait işlemin
kendisine hangi tarihte tebliğ edilmiş bulunduğuna
ilişkin özel bir
belge bulunmamakta ise de; adı geçenin gerek dava
dilekçesindeki be-
yanlarından, gerek intibakının düzeltilmesi için
idareye yaptığı baş-
vuruya ait 14.4.1987 günlü dilekçesinden, hatalı
olduğunu öne sürdüğü
intibak işlemini en geç 1985 yılında öğrenmiş
bulunduğunu ve böylece
"tebliğ"den beklenen amacın esasen gerçekleşmiş olduğu
anlaşıldığından
davacının 2577 sayılı Yasanın 11.maddesinde öngörülen
süreyi geçirdik-
ten ve aradan yaklaşık iki yıllık bir süre geçtikten
sonra idareye yap
tığı başvuruya verilen yanıt üzerine açtığı davanın
esastan inceleme
olanağı bulunmadığı, bu nedenle davanın süre aşımı
yönünden reddedilme
si gerekirken, Mahkemenin belirtilen noktayı gözardı
ederek uyuşmazlı-
ğın esası hakkında karar vermesinde hukuki isabet
görülmediği gerekçe-
siyle bozmuştur.
İdare Mahkemesince; iptal davalarının objektif
nitelikte davalar oldu-
ğu ve bu davalarda idari işlemin hukuka uygun olup,
olmadığının denet-
lendiği, bu denetimin kısıtlanmasının hukuk devleti
ilkesine ters düşe
ceği, öte yandan İdare Hukukuna has bir müessese olan
dava açma süresi
nin hak düşürücü bir süre olmadığı, idari işlemin
süreklilik arzettiği
durumlarda, idarenin hukuka uygun davranma ödevinin de
sürdüğü ve kişi
nin yeniden istemde bulunmakta bir yararı kalmamış
olmadığı sürece ida
reye yeniden başvurup istemde bulunarak idarenin hukuka
uygun davranma
ya zorlanabilmesinin gerektiği, bu durumda kamu
personelinin başlangıç
derecesinin tesbitine veya intibaklarının yapılmasına
ilişkin işlemler
de, onların tüm meslek yaşamları boyunca etkisini
sürdüren parasal ve
özlük hakları yönünden hukuki sonuç doğurmaya devam
eden işlemler olma
sı nedeniyle 2577 sayılı yasanın 10.maddesine göre
yeniden yapılacak
başvuru üzerine tesis edilen işlemlerin ileriye dönük
sonuç doğurmak
üzere dava konusu edilmelerinin olanaklı kılınmasının
gerektiği Danış-
tay'ın çeşitli Dairelerince verilen kararların da bu
yönde bulunduğu,
belirtilen hukuksal durum karşısında davacı tarafından
intibakının dü-
zeltilmesi istemiyle 27.5.1987 tarihinde idareye
yapılan başvurunun
2577 sayılı Yasanın 10.maddesi kapsamında
değerlendirilmesi gerektiği
ve tesis edilen işleme karşı açılan davanın süresinde
olduğu gerekçe-
siyle dava konusu işlemin iptali yolundaki ilk
kararında ısrar etmiş-
tir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7.maddesinde, dava açma sü
resinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen
hallerde Danıştay
ve İdare Mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin
idari uyuşmaz-
lıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen
günden başlayacağı
hükme bağlanmakta, aynı Yasanın 11.maddesinde de
"ilgililer tarafından
idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması,
geri alınması,
değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst
makamdan, üst makam
yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma
süresi içinde iste-
nebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava
açma süresini
durdurur.
Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek
reddedilmiş sayılır, iste
ğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde
dava açma süresi
yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar
geçen süre de hesa-
ba katılır" hükmüne yer verilmiştir.
Anayasanın 125.maddesinde ve 2577 sayılı yasanın
7.maddesinin 2-a ben-
dinde, idari işlemlere karşı açılacak davalarda
sürenin, yazılı bildi-
rimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı
kuralına yer veril-
mek suretiyle idari davalarda dava süresinin
başlamasında yazılı bil-
dirimin esas alınması öngörülmüştür.
Bu kural yönetilenlere menfaatlerini ihlal eden
nitelikteki işlemlerin
idare tarafından açık ve anlaşılır biçimde duyurularak
bir yandan onla
ra bu işlemlere karşı idari yollara veya dava yoluna
başvurmaları konu
sunda inceleme ve düşünme olanağı sağlamak, öte yandan
gereksiz, müp-
hem ve mükerrer başvurulara meydan vermemek amacını
taşımaktadır. Bu
nedenle ilke olarak idarenin işlemlerini ilgililere
yazılı olarak teb-
liğ etmesi ve işlem idari yargı mercii önüne
getirildiğinde de yazılı
bildirim belgesini dava dosyasına sunması
gerekmektedir. Ancak bu ku-
ral idarenin yazılı bildirim belgesini dosyaya ibraz
edememesi halin-
de, idare mahkemesi hakiminin uygulamayı, uygulamanın
sonuçlarını, dos
yada mevcut bilgi ve belgeleri, dava konusu işlemin ve
bununla ilgili
diğer işlemlerin özelliğini değerlendirerek bunları
yazılı bildirime
karine olarak almasına ve belli bir tarihi yazılı
bildirimin yapıldığı
en son tarih olarak kabul etmesine engel değildir.
Herhalde ve durumda
yazılı bildirim belgesinin dosyaya sunulmasını gerekli
görmek, kamu dü
zeninden sayılan ve idari istikrarı sağlamak amacını
taşıyan "dava sü-
resi" kurumunun çoğu kez işletilmemesine ve dava
hakkının kötüye kulla
nılmasına yol açmak olur.
Gerek davacının dava dilekçesindeki beyanlarından,
gerek intibakının
düzeltilmesi için idareye yaptığı başvuruya ait
14.4.1987 günlü dilek-
çeden hatalı olduğunu öne sürdüğü intibak işlemini en
geç 1985 yılında
gğrenmiş bulunduğunun anlaşılması karşısında, adı
geçenin söz konusu
işlemi en geç intibak tarihini izleyen aybaşında maaş
almakla, ve son-
raki yıllarda da aynı intibaka dayanılarak kademe
ilerlemesi şeklinde
yapılan yükselme işlemleri sonucu öğrendiğinin ve
böylece yazılı bildi
rimle amaçlanan "öğrenme" hususunun gerçekleşmiş
olduğunun kabulü zo-
runlu bulunduğundan, süresinde dava konusu edilmeyen
söz konusu inti-
bak işleminin düzeltilmesi istemiyle yapılan 14.4.1987
günlü başvuru-
nun reddi üzerine açılan davanın süresinde olmadığı
açıktır.
Bu nedenle "idari istikrar" ilkesi ve bu ilkeyi
gerçekleştiren "dava
süresinin" getiriliş amacıyla bağdaşmayan idare
mahkemesi kararında hu
kuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin
kabulü ile İzmir
2.İdare Mahkemesinin 18.11.1992 günlü, 1992/1044 sayılı
ısrar kararı-
nın bozulmasına karar verildi.
KARŞI OY:
Danıştay Beşinci Dairesinin bozma kararı üzerine İzmir
2.İdare Mahkeme
since verilen ve iptal kararında ısrar edilmesine
ilişkin bulunan kara
rın usul ve hukuka uygun olduğu ve dilekçede ileri
sürülen temyiz ne-
denlerinden kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte
olmadığı anla-
şıldığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi ve
İdare Mahkemesi
kararının onanması gerektiği oyuyla karara karşıyız.
ŞT/SE
Karar Özeti
Rize Ayder kaplıcasının, turizm merkezi olarak
belirlenmesinde kanuna aykırılık bulunmadığı hk.[32]
Dava, Turizm Merkezleri oluşturulmasına dair Bakanlar
Kurulunun 18.3.
1987 günlü 87/11608 sayılı Kararının; bu karara ekli
listenin 18.sıra-
sında yer alan "Rize-Ayder Kaplıcası Turizm Merkezi"ne
ilişkin kısmı
ile, bu karara dayanılarak hazırlanan ve Valiliğinca,
3194 sayılı İmar
Kanununun 8/b maddesine göre onaylanarak yürürlüğe
konulan "Ayder Kap-
lıcası Turizm Merkezi İmar Uygulama Planı" buna ilişkin
işlemlerin ip
tali istemiyle açılmıştır.
Bakanlar Kurulunun düzenleyici işlemi ile birlikte bu
kararla turizm
merkezi olarak belirlenen yerin turizm amaçlı imar
uygulama planı da
dava konusu edildiğinden; 2577 sayılı Kanunun
7.maddesinin 4.bendine
göre düzenleyici işlemin genel nitelikteki uygulama
işlemi üzerine açı
lan davada süre aşımı bulunmamaktadır.
Davacının, turizm merkezi olarak belirlenen yerde
taşınmazının bulunma
sı nedeniyle de, taraf ehliyetinin olmadığı yolundaki
savunmalar yerin
de görülmemiştir.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 1.maddesi, Kanunun
maacını, tu-
rizm sektörünü düzenleyecek, geliştirecek dinamik bir
yapı ve işleyişe
kavuşturacak tertip ve tedbirlerin alınmasını sağlamak
biçiminde açık-
lamış ve 4.maddesinde turizm bölgeleri, turizm alanları
ve turizm mer-
kezlerinin tesbitinde' ülkenin doğal, tarihi,
arkeolojik ve sosyo-kül-
türel turizm değerleri, kış, av ve su sporları ve
sağlık turizmi ile
mevcut diğer turizm potansiyelinin dikkate alınacağı
hükme bağlanmış-
tır.
Konuya ilişkin olarak çıkarılan ve 27.7.1987 günlü
18117 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan, 24.5.1983 günlü 83/6733 sayılı
Bakanlar Kurulu
kararı ile yürürlüğe konulan "Turizm Bölgeleri, Turizm
Alanları ve Tu-
rizm Merkezlerinin Belirlenmesi İçin Çalışma
Gruplarının Oluşturulması
Görev ve Yetkileri İle Çalışma Şekline İlişkin
Yönetmelik"te, turizm
bölgeleri, turizm alanları ve turizm merkezlerinin
tespit ve ilan edil
mesine ilişkin hükümlere yer verilmiş ve bunların
belirlenmesinde gö-
rev alacak çalışma gruplarının oluşumu, görev ve
yetkileri ile çalışma
şekline ait esaslar belirlenmiştir.
2634 sayılı Kanun ve Yönetmeliğe göre, turizm
merkezleri, turizm bölge
lerinin içinde veya dışında olabilir. Yeri, mevkii ve
sınırları Kültür
ve Turizm Bakanlığının önerisi üzerine bakanlar
kurulunca belirlenir
ve bu belirlemede, "Turizm yşnünden önem taşıma" hususu
asıldır.
Turizm yönünden önem taşıdığı için turizm merkezi
olarak belirlenen
bir yerin, sınırlarının ve genişliğinin ne olacağı
konusunda yasal dü-
zenlemelerle herhangi bir kısıtlama bulunmamakta,
yalnızca, ülkenin,
doğal tarihi, arkeolojik ve sosyo-kültürel turizm
değerleri ile kış,
av ve su sporları ve sağlık turizmi ile mevcut diğer
turizm potansiye-
linin dikkate alınması gerektiği belirtilmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Rize-Ayder kaplıcası
olarak bilinen
yerde, debisi az olan, yöresel kaplıca turizmine hizmet
veren ve yerel
olanaklarla işletilen kaplıca suyunun debisinin,
yapılan çalışmalar so
nunda artması sonucu, bu yörenin doğal güzellikleri de,
dikkate alına-
rak ulusal turizme hizmet verecek biçimde turizm
merkezi olarak tesbi-
tinde yarar görülmesi üzerine, Bakanlık içi ve
Bakanlıklar arası komis
yonlarda incelenerek, Bakanlar Kurulu kararı ile
"Rize-Ayder Kaplıcası
Turizm Merkezi" olarak ilan edildiği anlaşılmaktadır.
Bu tespitin 2634 sayılı Kanunun amacına ve yönetmelik
ile belirlenen
usul ve esaslara uygun olduğu ve böyle bir yerin turizm
merkezi olarak
belirlenmesinde kamu yararı bulunduğu sonucuna
varıldığından ve ayrıca
turizm merkezi kararı alınmadan önce Bakanlıklararası
komisyona Ayder
Kaplıcası Turizm Merkezinin konumu ve sınırlarını
gösteren harita ile
özelliklerini belirten raporun sunulduğu ve incelemenin
bu çerçevede
yapıldığı anlaşıldığından; davada kararnameye yönelik
olarak öne sürü-
len iptal istemi yerinde görülmemiştir.
Düzenleyici işlemle birlikte dava konusu edilen ve Rize
Valiliğince
3194 sayılı İmar Kanununun 8.maddesinin (b) bendine
göre onaylanarak
yürürlüğe konulan "Ayder Kaplıcası Turizm Merkezi İmar
Uygulama Planı"
ve buna ilişkin işlemlerin iptali istemine gelince:
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun, planlarla ilgili
7.maddesinde,
turizm bölgelerinde ve turizm merkezlerinde, Kültür ve
Turizm Bakanlı-
ğınca yapılan ya da yaptırılan ve İmar ve İskan
Bakanlığına sunulan
planların, altı ay içinde onaylanacağğ ve İmar İskan
Bakanlııınca onay
lı nazım imar planlarına uygun olarak hazırlanacak
turizm amaçlı imar
uygulama planlarını tadil etme ve onaylama yetkisinin
Kültür ve Turizm
Bakanlığında olduğu hüküm altına alınmıştır.
Dava konusu edilen "Ayder Kaplıcası Turizm Merkezi İmar
Uygulama Pla-
nı" ile 2634 sayılı Kanuna göre değil, 3194 sayılı
Kanuna göre ve Rize
Valiliğince onaylanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu
haliyle Valilik işle
mi ile yürürlüğe konulan turizm amaçlı imar uygulama
planının mevzuata
uygun olmadığı açıktır.
Ancak plan konusunda yetkili makam durumundaki Kültür
ve Turizm Bakan-
lığının 23.9.1987 günlü yazıları üzerine, planın, Rize
Valiliğinin
19.10.1987 günlü işlemi ile yürürlükten kaldırıldığı
anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın Kararnameye yönelik
bölümünün reddine,
Ayder Kaplıcası Turizm Merkezi İmar Uygulama Planı"
ise, Bakanlıkça
onaylanmadığı için yürürlükten kaldırıldığından davanın
bu kısmı hak-
kında ayrıca karar verilmesine yer olmadığına karar
verildi.
(DAN-DER; SAYI:76-77)
(MT/YÖ)
Karar Özeti
1- Resmi Gazetede yayımlanmayan bakanlar kurulu
kararına karşı açılan davada sürenin bu karara göre tesis edilen işlemin
yazılı bildirim
tarihinden itibaren başlayacağı;
2- Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca inşa edilmeyen
bekçi barınağının 6237 sayılı kanunun 4 ve 5.maddelerine göre il özel
idaresine devredilmeyeceği hk.[33]
Uyuşmazlık; İyidere Balıkçı Barınağının kullanma
hakkının Rize ili ö-
zel idaresine devredilmesine ilişkin Bakanlar Kurulu
kararının iptali
isteminden ibarettir.
Dava, Bakanlar Kurulu kararının, Rize İli Merkez
İyidere Balıkçı Barı-
nağının kullanma hakkının Rize ili özel idaresine
devredilmesine iliş-
kin kısmının iptali istemiyle açılmıştır.
Bakanlar Kurulunun iptali istenilen kararı Resmi
Gazetede yayınlanma-
mıştır.
İyidere Balıkçı Barınağının devir teslim işlemi ise
Bayındırlık ve İs-
kan Bakanlığı ile Özel İdare Kurulu arasında 12.6.1985
günlü tutanak
ile tesis edilmiş ve bu işlemde İyidere Belediyesi
taraf olmamıştır.
Davacı Belediye Başkanlığının başvurusu üzerine,
durumun Rize İli Özel
İdare Müdürlüğünce 21.8.1985 günlü işlemle davacıya
bildirildiği ve bu
yazılı bildirim üzerine davanın süresi içinde açıldığı,
dava dosyası-
nın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Anayasanın 125.maddesinin 3.fıkrasında yer alan "İdari
işlemlere karşı
açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden
başlar" hükmü ile
2577 sayılı İdari Yargılama usulü Kanununun
7.maddesinin 2.bendi hükmü
uyarınca davalı idarelerin süreye ilişkin itirazları
yerinde görülme-
miştir.
Genel gerekçesinde açıklandığı biçimde, "kıyı imalatını
esaslı surette
ele almak" amacıyla çıkarılan 6237 sayılı Limanlar
İnşaatı Hakkında
Kanun, ilk üç maddesinde yurt kıyılarındaki şehir ve
kasabalarımızın
ihtiyaçlarını karşılamak üzere iskele, rıhtım,
mendirek, barınak ve
limanlar inşaatı ile tesisat, teçhizat ve onarımlarıyla
ilgili genel
hükümler getirmekte; 4.maddesinde ise, "yaptırılan
tesisler inşalar
tamamlandıkça ilgisine göre ve icra vekilleri heyetince
kararlaştırı-
lacak esaslar dairesinde işletme teşekküllerine, Özel
idare veya be-
lediyelere devrolunur" hükmünü taşımaktadır. 4.maddenin
madde gerekçe-
si ise, anılan maddedeki yaptırılan tesisler ibaresini
"inşaaları bit-
miş veya bitecek olanlar" biçiminde açıklamaktadır.
6237 sayılı kanunun 5.maddesi ise bu Kanunun dışında;
"mevcut ve husu-
si kanunları ile inşa edilmekte olanlarla, bu kanun
gereğince ele alı-
nacak tesislerin bakım ve iyi halde bulundurulmaları
bunları işleten
teşekküllere aittir.
Denizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığı ile İktisadi
Devlet Teşekkül-
lerine ait olanların esaslı teminleri kendilerine
aittir. Belediye ve
mahalli idarelere ait olanların esaslı tamirleri
Bayındırlık vekaletin
ce yapılır..." hükmünü getirmiştir.
Anılan maddelerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda
Kanunun liman-
lar inşaatı konusunda Bakanlar Kuruluna, Bayındırlık
Bakanına ve Mali-
ye Bakanına bir takım yetkiler verdiği; Kanun kapsamına
giren tesisle-
rin inşaaları tamamlandıkça ilgisine göre Bakanlar
Kurulu Kararıyla
tespit edilecek esaslar dairesinde işletme
teşekküllerine, özel idare
veya belediyelere devredilmesi konusunda verilen
yetkinin ise, ancak
idarece yaptırılan tesisler için sözkonusu olduğu
anlaşılmaktadır.
Davalı idareler savunmalarında, İyidere Balıkçı
Barınağının 6237 sayı-
lı Kanunun 3.maddesine göre limanlar inşaatı Genel
Müdürlüğünce yaptı-
rıldığını öne sürerek, devir konusundaki tercihin İl
Özel İdaresi le-
hinde kullanıldığını açıklamakta iseler de; Dava
dosyasında bulunan
belgelerin incelenmesinden, İyidere Sahil Yolu yapımı
sırasında 66-083
66-536 Km. arasında kalan kesimin deniz tehribatı olan
korunması ama-
cıyla Karayollarınca yapılan iki adet mahmuzun, daha
sonra İyidere Be-
lediyesinin girişimleri sonucu uzatılarak balıkçı
barınağı haline dö-
nüştürüldüğü, 1982 ve 1983 yıllarında ise, İyidere
balıkçı barınağı-
nın, Bayındırlık Bakanlığı Limanlar İnşaatı Genel
Müdürlüğünün, 1982
yılı yatırım programı, Tarım, Balıkçı limanlar
sektöründe 82A110040
proje numarası ile yer alan "işletilmekte olan
yapıların onarım ve
islahı bölümünden" onarım işinin yapıldığı
anlaşılmaktadır.
Bayındırlık Bakanlığı Limanlar İnşaatı Genel
Müdürlüğünün, Bayındırlık
ve İskan Bakanlığı, Demiryolları, Limanlar ve Hava
Meydanları İnşaatı
Genel Müdürlüğü DLH.İnşaatı 1.Bölge Müdürlüğünün
yazıları da bu hususu
teyitetmektedir.
Esasen 1580 sayılı Belediye Kanununun 15.maddesinin
36.bendi de bele-
diyelere, belediye sınırları içinde umuma mahsus
iskele, rıhtım ve köp
rüleri, plana göre inşa ve idama etmek yetkisini
vermektedir.
Bu gerekçeyle, Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca inşa
edilmeyen, sade-
ce onarımı yapılan İyidere Balıkçı Barınağının, İdarece
yaptırılmış
gibi düşünülüp kullanım hakkının 6237 sayılı Kanunun 4
ve 5.maddeleri-
ne göre İl Özel İdaresine devredilmesinde Kanuna
uyarlık görülmemiş-
tir.
Açıklanan nedenlerle Bakanlar Kurulu Kararının, Rize
İli Merkez İyide-
re Balıkçı Barınağının kullanma hakkının Rize İli Özel
idaresine devre
dilmesine ilişkin kısmının iptaline karar verildi.
KARŞI OY:
İyidere Balıkçı Barınağı inşaatının; Bayındırlık ve
İskan Bakanlığı,
Demiryolları Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel
Müdürlüğünce
yapıldığını kanıtlayan bir belge dosya içinde yok ise
de; dosyadaki
bilgi ve belgelerden İyidere Balıkçı Barınağının
İyidere Belediyesince
yapıldığını kesin olarak kanıtlayan bir belge de mevcut
değildir.
Bu durumda, esaslı onarımı Bayındırlık Bakanlığınca
yapılan tesisin,
kullanım hakkının 6237 sayılı Kanunun 4 ve 5.maddeleri
uyarınca Rize
İli Özel İdaresine devredilmesine ilişkin işlemde
Kanuna aykırılık bu-
lunmadığından, çoğunlukça, Bakanlar Kurulu Kararının,
bu kısmının ip-
taline ilişkin olarak verilen karara karşıyız.
(MS/SE)
Karar Özeti
2577 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca iptal davası
üzerine tam yargı davası açılabilmesi yolundaki düzenlemesi ile, süresinde
açılan iptal davalarında esastan verilen bir karar üzerine işlemden doğan
zararların tazmini için tam yargı davası açılabilmesinin amaçlandığı, bu
itibarla iptal davasının süreden reddi halinde açılan tam yargı davasının da
süre nedeniyle incelenme olanağının bulunmadığı hk.[34]
Davacı : ?
Vekili : Av. ?
Davalılar : 1-Başbakanlık
2-Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
İstemin Özeti : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile
Bakanlar Kurulu'nun Çukurova Elektrik A.Ş. ile olan imtiyaz sözleşmesinin
feshi ile işletmelere el konulması kararları nedeniyle uğranıldığı ileri
sürülen zararların faizi ile birlikte tazmini istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Ahmet E?ERCİ'nin Düşüncesi:2577
sayılı Kanun'da belirtilen sürede açılmayan davanın süre yönünden reddi
gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onüçüncü Dairesince 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca Tetkik Hakiminin
raporu ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dava dosyası incelendi,
gereği görüşüldü:
Dava, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bakanlar
Kurulu'nun ? Elektrik A.Ş. ile olan imtiyaz sözleşmesinin feshi ile
işletmelere el konulması kararları nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen
zararların faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7.
maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen
hallerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu belirtilmiş, aynı Kanun'un
8. maddesinde; sürelerin; tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden
itibaren işlemeye başlayacağı, tatil günlerinin sürelere dahil olduğu kurala
bağlanmış; 11. maddesinde ise; ilgililer tarafından idari dava açılmadan
önce, idari işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni
bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan
makamdan idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun
işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, altmış gün
içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresinin yeniden
işlemeye başlayacağı ve başvuru tarihine kadar geçmiş sürenin de hesaba
katılacağı; 12. maddesinde de haklarını ihlal eden bir idari işlem
dolayısıyla Danıştay'a ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam
yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi
ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu
husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek
kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zarardan dolayı icra
tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilecekleri ve
ilgililerin Kanun'un 11. maddesi uyarınca idareye başvurma haklarının saklı
olduğu hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasının Danıştay Onuncu Dairesi'nin 14.6.2004
tarih ve E.2003/5878, K:2004/5518 sayılı kararıyla birlikte incelenmesinden;
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 11.6.2003 tarih ve 9176 sayılı
işlemiyle ? Elektrik A.Ş. ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında
imzalanan 9.3.1998 tarihli Görev Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesinin
feshine karar verildiği, şirketçe işletilen tesislere ve bu tesislerin
mütemmim cüzleri ile işletme faaliyeti için gerekli tüm araç ve gerece el
konulduğu, Bakanlığın fesih ve el koyma kararının re'sen uygulanmasıyla
ilgili olarak 11.6.2003 tarih ve 1921 sayılı, 12.6.2003 tarih ve 1929, 1930,
1931 sayılı işlemlerin tesis edildiği, bu işlemlerin gereği olarak Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının 12.6.2003 tarih ve 1939 sayılı yazısı üzerine
ve 3096 sayılı Kanunun 3. , 5. , ve geçici 2. maddelerine göre
kararlaştırılan, 17.6.2003 tarih ve 25141 sayılı Resmi Gazete'de de
yayımlanan 2003/5712 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ? Elektrik A.Ş.'nın
Görev Bölgesinde görevlendirilmesine ilişkin 26.9.1988 tarihli kararname ile
işletme haklarının bazı şirketlere verilmesine ilişkin 23.6.1989 tarihli
kararnamenin yürürlükten kaldırılmasına karar verildiği; davacının idare
kayıtlarına 7.8.2003 tarihinde giren 5.8.2003 tarihli dilekçeyle Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığına, başvurarak fesih ve elkoymaya ilşkin işlemlerin
kaldırılmasını istediği, başvurusuna cevap verilmemesi üzerine Bakanlar
Kurulu ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın fesih ve elkoymaya
ilişkin kararlarının iptali istemiyle Danıştay Onuncu Dairesi'nin
E:2003/5878 sayılı esasına kayıtlı davanın açıldığı, Danıştay Onuncu
Dairesi'nin 14.6.2004 tarih ve E.2003/5878, K:2004/5518 sayılı kararıyla
davanın süre yönünden reddi üzerine bakılan tazminat davasının açıldığı
anlaşılmaktadır.
? Elektrik A.Ş. ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
arasında imzalanan Görev Verilmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesi'nin feshi ve
el koyma kararı ile buna dayanılarak tesis edilen işlemler idari işlem
niteliğinde olduğu gibi; idari işlemlerden kaynaklanan zararların tazmini
isteminden önce, zarara neden olduğu ileri sürülen işlemlerin iptali
istemiyle davacı tarafından Danıştay Onuncu Dairesi'nde İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 12. maddesi kapsamında açılan davada, adıgeçenin idarelere
yaptığını belirttiği başvuruların 2577 sayılı Yasa'nın 11 inci maddesi
kapsamında yapılan bir başvuru olduğunda da kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun'un 12. maddesi uyarınca
iptal davası üzerine tam yargı davası açılabilmesi yolundaki düzenleme ile,
süresinde açılan iptal davalarında esastan verilen bir karar üzerine
işlemden doğan zararların tazmini için tam yargı davası açılabilmesi
amaçlanmıştır.
? Elektrik A.Ş.'nin hisse senetlerinin ekonomik
değerini yitirmesine neden olan kararın 17.6.2003 tarihli Resmi Gazete'de
yayımlanması üzerine, aynı gün İMKB tarafından ? hisse senetlerinin borsa
kaydından çıkarılmasına ve işlem görmekten sürekli men edilmesine karar
verilerek icra edilmesi sonucu dava açma süresi yukarıda belirtilen Yasa
hükümleri gereğince 18.6.2003 tarihinden itibaren işlemeye başlamıştır.
İncelenen olayda, davacının 7.8.2003 tarihinde Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı'na başvurduğu, yukarıda sözü edilen Yasa hükümleri gereği işlemeye
başlamış olan idari dava açma süresini kesen bu başvuruya davalı idarelerin
60 gün içinde cevap vermemesi üzerine dava açma süresinin yeniden işlemeye
başladığı, davacının başvurduğu 7.8.2003 tarihi itibariyle dava açma
süresinin 50 günü geçtiği dikkate alındığında 7.8.2003 tarihli başvuruya
göre 6.10.2003 tarihinde, dava açma süresi yeniden işlemeye başlayacak olup,
bu durumda en geç 15.10.2003 mesai saati bitimine kadar doğrudan doğruya tam
yargı davasının veya iptal ve tam yargı davalarının birlikte açılması
gerekmektedir.
Bu durumda davacı tarafından Bakanlar Kurulu ile Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın fesih ve elkoymaya ilişkin kararlarının
iptali istemiyle Danıştay Onuncu Dairesi'nin E:2003/5878 sayılı esasına
kayıtlı açılan davanın, anılan Daire'nin 14.6.2004 tarih ve E.2003/5878,
K:2004/5518 sayılı kararıyla süre yönünden reddi üzerine bakılan tam yargı
davası açıldığından, süre ret kararı üzerine 19.11.2004 tarihinde kayıtlara
giren dilekçe ile açılan tam yargı davasının da süre aşımı nedeniyle
esasının incelenmesi olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b
maddesi uyarınca davanın süreaşımı yönünden reddine, 15.300.000.-TL başvuru
harcı ile 20.600.000.-TL maktu karar harcı dışındaki 435.025.000-TL nisbi
harç ile artan posta giderinin istemi halinde davacıya iadesine 18.1.2005
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
DAN-DER; SAYI: 109)
BŞ/ÖEK
Karar Özeti
4. sınıf emniyet müdürü olan davacının 2004 yılı terfi
döneminde 3. sınıf emniyet müdürlüğüne yükseltilmediğini 12.5.2004 tarihinde
öğrenmesi üzerine, 18.5.2004 tarihinde yaptığı başvurunun, 2.7.2004
tarihinde tebliğ edilen işlemle reddi üzerine 20.7.2004 tarihinde açılan
davada süreaşımı bulunmadığı hk.[35]
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ?
Karşı Taraf : İçişleri Bakanlığı-ANKARA
İsteğin Özeti : Zonguldak İdare Mahkemesinin 6.8.2004
günlü, E:2004/1006, K: 2004/908 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle
temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve
kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği
yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Deniz Levent
Düşüncesi : Davacının, 3.sınıf emniyet müdürlüğüne
terfi ettirilmemesi üzerine 2577 sayılı Yasa'nın 11.maddesi uyarınca yaptığı
başvurusu işlemin öğrenilmesi ile işlemeye başlayan 60 günlük dava açma
süresini durdurması nedeniyle söz konusu başvurusunun reddi üzerine kalan
süre içinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmış olup aksi yönde
verilen idare mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Erkan Cantekin
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen
kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu
maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile
temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği
düşünüldü:
Dava,4 sınıf emniyet müdürü olan davacının 2003 yılı
terfi döneminde 3.sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirilmemesine ilişkin
işlemin iptali ile yoksun kaldığı özlük ve maddi haklarının yasal faiziyle
birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Zonguldak İdare Mahkemesinin 6.8.2004 günlü
E:2004/1006, K:2004/908 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden;
Kastamonu Emniyet Müdürlüğünde 4.sınıf emniyet müdürü olarak görev yapan
davacının Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme Kurulunca, 2004
yılında 4.sınıf emniyet müdürü rütbesinden 3.sınıf emniyet müdürü rütbesine
terfilerine karar verilen personele ait listeden 12.5.2004 tarihinde 3.
sınıf emniyet müdürlüğüne terfi ettirilmediğini öğrendiği, 18.5.2004 günlü
dilekçesiyle terfi ettirilmeyişinin sebeplerinin tarafına bildirilmesini
istediği, başvuruya verilen cevabın 2.7.2004 gününde tebliği üzerine bakılan
davanın açıldığının anlaşıldığı, olayda, davacının bir üst rütbeye terfi
ettirilmediğini 12.5.2004 tarihinde öğrendiği, bu tarihten itibaren altmış
günlük dava açma süresinin başladığı, bu durumda sürenin son günü olan
12.7.2004 tarihi mesai bitimine kadar dava açılması gerekirken bu süre
geçirilerek 20.7.2004 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esas
yönünden incelenme olanağı bulunmadığı, davacı terfi ettirilmediğini
12.5.2004 tarihinde öğrendikten sonra 18.5.2004 tarihinde idareye başvuruda
bulunmuş ise de terfi ettirilmeyişinin sebeplerin bildirilmesi istemine dair
söz konusu başvurunun 2577 sayılı Yasanın 11.madde kapsamında bir istemi
içermediği, bu nedenle dava açma süresini durduracak nitelikte bir başvuru
olmadığı sonuç ve kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın süre aşımı
yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, davalı idareye yapmış olduğu başvurusuna
ilişkin dilekçenin itiraz mahiyetinde olduğunu, itiraz dilekçesinde, açıkça
kararı kabul etmediğine dair ifade bulunmamasının nedeninin polis idari
yapısının gereği böyle bir ifade kullanılmasının sakıncalı olmasından
kaynaklandığını, aksi takdirde itiraz amacı olmayan bir dilekçeyi kuruma
vermesinin nedeni olmayacağını, davanın süresinde açıldığını öne sürmekte ve
idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7.maddesinde, İdare Mahkemelerinde dava açma süresinin özel kanunlarında
ayrı süre gösterilmeyen hallerde yazılı bildirim tarihinden itibaren altmış
gün olduğuna işaret edilmiş, 11. maddesinin 3. fıkrasında, "ilgililer
tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması, üst makamdan, üst
makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde
istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma
süresini durduracağı, 60 gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş
sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması halinde dava
açma süresinin yeniden başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçmiş sürenin
de hesaba katılacağı kurala bağlanmıştır.
Olayda, İdare mahkemesince; 4.sınıf emniyet müdürü
olarak görev yapan davacının, Emniyet Genel Müdürlüğü Yüksek Değerlendirme
Kurulunca, 2004 yılında 3.sınıf emniyet müdürlüğü rütbesine yükseltilmesine
karar verilen personele ait listeden 12.5.2004 tarihinde 3.sınıfa terfi
ettirilmediğini öğrendiği, 18.5.2004 tarihinde idareye verdiği dilekçe ile
terfi ettirilmeyişinin sebeplerinin bildirilmesine dair yaptığı başvurusunun
2577 sayılı Yasa'nın 11.maddesi kapsamında bir istemi içermediği, bu nedenle
dava açma süresini durduracak nitelikte bir başvuru olmadığından öğrenme
tarihi olan 12.5.2004 tarihinden itibaren 60 günlük sürenin son günü
12.7.2004 tarihine kadar dava açmayarak 20.7.2004 tarihinde açılan davanın
süre aşımı nedeniyle inceleme olanağı bulunamadığı gerekçesiyle dava
reddedilmiş ise de;davacının 3.sınıf emniyet müdürlüğüne terfi
ettirilmediğini 12.5.2004 tarihinde yayımlanan terfi listesinden öğrenmesi
üzerine 2577 sayılı Yasa'nın 11.maddesinin tanıdığı başvuru hakkını
kullanarak 18.5.2004 tarihinde davalı idare kayıtlarına geçen dilekçe ile
yaptığı başvuruda, terfi ettirilen kişilerden rütbe terfi süresini yeni
doldurmuş ve kıdem sırasında son sırada bulunan kişinin terfi ettiğini,
kendisinin ise 32.sırada bulunmasına rağmen terfi ettirilmeyişinin
nedenlerinin bildirilmesini istediği, bu durumda, 3.sınıf emniyet
müdürlüğüne yükseltilmemesi işlemine karşı itirazına ilişkin iradesini
ortaya koyarak yapmış olduğu 2577 sayılı Yasa'nın 11.maddesi kapsamında
bulunan başvurusunun idareye ulaşması üzerine işlemin öğrenilmesi ile
başlayan 60 günlük dava açma süresinin durduğu, başvurusunun idarece reddine
ilişkin işlemin davacıya 2.7.2004 tarihinde tebliği ile yeniden işlemeye
başlayan dava açma süresinden kalan 53 günlük süre içinde 20.7.2004
tarihinde kayda geçen dilekçe ile açılan davanın süresinde olduğu anlaşılmış
olup davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin mahkeme kararında hukuki
isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle,davacının temyiz talebinin kabulü
ile Zonguldak İdare Mahkemesince verilen 6.8.2004 günlü, E: 2004/1006 ,
K:2004/908 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.
maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa
ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen nedenler gözetilmek
suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye
gönderilmesine, kullanılmayan 16.400.000..lira yürütmenin durdurulması
harcının isteği halinde davacıya iadesine 28.1.2005 tarihinde oybirliği ile
karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:110)
BŞ/ÖEK
Karar Özeti
Komiser yardımcılığına terfi tarihi 30.6.1999 olarak
belirlenerek bu husus kendisine 9.3.2000 tarihinde bildirilen davacının
kıdem sıralamasının düzeltilmesi için 10.4.2000 tarihinde yaptığı başvurunun
reddi üzerine dava açmayıp, 2002 yılında yeniden yaptığı başvurunun reddi
üzerine açtığı süre aşımı bulunmadığı hk.[36]
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): İçişleri
Bakanlığı-ANKARA
Karşı Taraf : ...
İsteğin Özeti : Ankara 11. İdare Mahkemesinin 11.3.2003
günlü, E:2002/332, K:2003/336 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle
temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Temyizi istenen kararın usul ve
kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği
yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Deniz Levent
Düşüncesi : Davacının terfi tarihinin düzeltilmesi
istemiyle açtığı davanın süresinde olmadığı anlaşıldığından idare mahkemesi
kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Yaşar Uğurlu
Düşüncesi :İdare ve vergi mahkemelerince verilen
kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen
nedenlerin bulunması gerekmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu
maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile
temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği
düşünüldü:
Komiser yardımcısı olan davacı, komiser yardımcılarının
kıdem sıralamasını gösteren 14.3.2002 tarihli işlemin düzeltilmesi için
20.5.2002 tarihinde yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 7.6.2002 günlü
işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
Ankara 11.İdare Mahkemesinin 11.3.2003 günlü
E:2002/332, K:2003/336 sayılı kararıyla; davacının 1998 yılında açılan
komiser yardımcılığı kursunu tamamladıktan sonra 30.6.1999 tarihinde komiser
yardımcısı olarak göreve başladığı, terfisinin aynı dönemde polis akademisi
mezunları ile birlikte yapılmadığı, kıdem sıralamasını gösteren listenin
Emniyet Genel Müdürlüğünün 14.3.2002 günlü işlemi ile duyurulduğu, davacının
bu işlemin iptali istemiyle dava açtığının anlaşıldığı , Emniyet Hizmetleri
Sınıfı Personelinin Rütbe Yükselmeleri ile Görev Ünvanlarında Uygulanacak
Esaslara Dair Yönetmelik hükümlerinde polis amirlerinden polis akademesi
mezunları ile 4 yıllık yükseköğretim kurumlarından mezun olan polis
memurlarından 6 aylık komiser yardımcılığı kursunu başarı ile bitirmiş
olanlar aynı grup içinde değerlendirildiği ve komiser yardımcılığına
atananların aynı yıl yaz dönemi polis akademisi mezunları ile birlikte
topluca yapılacağının belirtildiği, bu düzenlemenin emniyet personeli
arasındaki eşitliğin sağlanmasına yönelik olduğu, her ne kadar davacının
bulunduğu komiser yardımcılığı rütbesine terfi ettiği 30.6.1999 tarihi esas
alınarak kıdem sıralaması yapılmış ise de, mevzuat hükümlerine göre
davacının aynı yıl yaz dönemi polis akademesi mezunları ile birlikte topluca
atanmasının yapılması gerektiğinden, dava konusu işlemde ilgininin
atamasının yapıldığı tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uyarlık
bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu
öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını
istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7/1.maddesinde, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, 11.maddesinin
ilk üç bendinde ise, ilgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari
işlemin kaldırılmasının, geri alınmasının, değiştirilmesinin veya yeni bir
işlem tesis edilmesinin üst makamdan, üst makam yoksa işlemi tesis etmiş
olan makamdan, idari dava açma süresi içinde istenebileceği, bu başvurunun,
işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini durduracağı, başvuruya
altmış gün içinde cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin
reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması durumunda ise dava açma süresinin
yeniden işlemeye başlayacağı ve başvurma tarihine kadar geçen sürenin de
hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
Dava dosyasın da bulunan belgelerin incelenmesinden;
polis memuru iken 1998 yılında açılan komiser yardımcılığı kursunu
tamamlayarak 30.6.1999 tarihinde komiser yardımcılığına atanan ve aynı
tarihte göreve başlayan davacıya, bu atama tarihi esas alınarak belirlenen
kıdem sıralamasını gösteren 9.3.2000 günlü 501196 sayılı listenin tebliği
üzerine 10.4.2000 tarihli dilekçesiyle, polis akademisi mezunlarıyla
birlikte mezun olmadığını yayımlanan kıdem kitapcığından öğrendiğini
belirterek kıdem sıralamasındaki yerinin düzeltilmesi istemiyle idareye
başvurduğu, başvurusunun reddine ilişkin 9.5.2000 tarihli işlem davacıya
16.5.2000 tarihinde tebliğ edildiği halde bu işlemin iptali talebiyle dava
açmadığı, ancak kendisiyle aynı durumdaki bir kişi tarafından açılan davada
İdare Mahkemesince işlemin iptal edilmesi nedeniyle bu kişinin kıdem
sıralamasındaki yerinin düzeltildiğini 14.3.2002 tarihli kıdem sıralamasını
gösteren listeden öğrendiğinden bahisle kendisinin de kıdem sıralamasındaki
yerinin düzeltilmesi için 20.5.2002 tarihinde yaptığı başvurusunun
reddedilmesine ilişkin 7.6.2002 günlü, işlemin iptali istemiyle bakılan
davanın açıldığı anlamıştır.
Olayda, 30.6.1999 tarihinde komiser yardımcılığına
atanan ve aynı tarihte göreve başlayan davacının, 9.3.2000 tarihli kıdem
listesinin tebliği üzerine 10.4.2000 tarihinde kıdem sıralamasının
düzeltilmesi istemiyle 2577 sayılı Yasanın 11.maddesi uyarınca itirazda
bulunduğu, bu başvurusunun reddine ilişkin 9.5.2000 tarihli işlem 16.5.2000
tarihinde kendine tebliğ edildiği halde kalan dava açma süresi içinde söz
konusu işlemin iptali istemiyle dava açmadığı, bu süreler geçirildikten çok
sonra aynı kıdem ve atama tarihini ihtiva eden 14.3.2002 tarihli kıdem
sıralamasını gösterir listede mezuniyet tarihinin hatalı olduğunu öne
sürerek 20.5.2002 tarihinde yaptığı başvurunun da yukarıda anılan 11.madde
hükmü uyarınca yeni bir dava açma süresi ihya etmeyeceği açık olup İdare
Mahkemesince bu hususlar gözetilerek bakılan davanın süre aşımı nedeniyle
reddi gerekirken işin esası hakkında karar verilmesinde hukuki isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin
kabulü ile Ankara 11. İdare Mahkemesince verilen 11.3.2003 günlü,
E:2002/332, K:2003/336 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin
3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen
nedenler gözetilmek suretiyle yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı
geçen Mahkemeye gönderilmesine 21.12.2004 tarihinde oybirliği ile karar
verildi.
YÖ/ŞGK
Karar Özeti
PTT personel yönetmeliğinin 140 ve 141. maddeleri
uyarınca disiplin
cezalarının kesinleşme tarihinin bu disiplin cezalarına
karşı yapılan
itirazın reddine dair işlemin ilgiliye tebliğ edildiği
tarih olduğu,
bu nedenle davada süre aşımı bulunmadığı hk.[37]
Samsun İdare Mahkemesinin 8.1.1999 günlü, E:1998/856,
K.1999/5 sayılı
kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen
incelenerek bozulması
isteminden ibarettir.
Davalı idarede teknisyen olarak görev yapan davacı,
Personel
Yönetmeliğinin 120/j ve 399 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin 45/b
maddesi uyarınca sözleşmesinin feshedilmesine ilişkin
Yüksek Disiplin
Kurulunun 17.10.1997 günlü, 48 sayılı ve bu kararın
kesinleşmesine
ilişkin 11.5.1998 günlü, 20 sayılı kararlarının iptali
istemiyle dava
açmıştır.
Samsun İdare Mahkemesinin 8.1.1999 günlü, ... K:1999/5
sayılı
kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7.maddesinde,
"Dava açma süresi, özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde,
Danıştayda ve İdare Mahkemelerinde altmış gün ve vergi
mahkemelerinde
otuz gündür.Bu süreler idari uyuşmazlıklarda yazılı
bildirimin yapıl-
dığı tarihi izleyen günden başlar." hükmünün ve yine
aynı Yasanın 11.
maddesinde de, "İlgililer tarafından idari dava
açılmadan önce idari
işlemin kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi
veya yeni bir iş-
lem yapılması üst makamdan, üst makam yoksa işlemi
yapmış olan makam-
dan, idari dava açma süresi içinde istenebilir.Bu
başvurma, işlemeye
başlamış olan idari dava açma süresini durdurur. Altmış
gün içinde bir
cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin
redddedilmesi veya
reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden
işlemeye başlar
ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba
katılır." hükmünün
yer aldığı, dosyanın incelenmesinden; davacının Ordu
Telekom Müdürlü-
ğünde görevli iken telefondan yararlanmak suretiyle
oluşan hırsızlık
suçundan hüküm giydiği ve hapis cezasının ağır para
cezasına çevrile-
rek ertelendiği, davalı idarenin 17.10.1997 gün ve 48
sayılı işlemiyle
sözleşmesinin feshine karar verildiği, bu işlemin
11.2.1998 tarihinde
davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından aynı gün
karara itiraz
edildiği, itiraz tarihinden itibaren kanunda öngörülen
60 günlük süre
içinde cevap verilmemesine rağmen dava açılmayarak
itiraz üzerine ve-
rilecek cevabın beklendiği, itirazın reddine ilişkin
11.5.1998 gün ve
20 sayılı işlemin 20.8.1998 tarihinde davacıya tebliğ
edildiği ve
9.10.1998 tarihinde bakılan davanın açıldığının
anlaşıldığı, anılan
Kanunun 11.maddesi hükmü uyarınca davalı idareye
itirazın yapıldığı
11.2.1998 tarihinden sonraki 61.günde yani 12.4.1998
tarihinde işle-
meye başlayan dava açma süresi 11.6.1998 tarihinde
dolmasına rağmen,
bu süre geçirildikten sonra 9.10.1998 tarihinde açılan
davada süre
aşımı bulunduğundan olayın esasının incelenemeyeceği ve
dava açma sü-
resi geçirildikten sonra davacıya verilen cevabın dava
açma süresini
yeniden başlatmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle dava
süre aşımı yö-
nünden reddedilmiştir.
Davacı, sözleşmesinin feshine ilişkin işlemin Yönetim
Kurulu
Kararıyla kesinleşeceğini, ortada böyle bir karar
bulunmadığını, ken-
disine de bu konuda tebligat yapılmadığından dava açma
süresinin devam
ettiğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının
temyizen incelene-
rek bozulmasını istemektedir.
2 Nisan 1975 tarihli 15196 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan PTT
Personel Yönetmeliğinin 125.maddesinde; ilgili personel
hakkında gö-
revden çıkarma cezasının Yüksek Disiplin Kurulunca
verilebileceği,
126.maddesinde, ataması Yönetim Kuruluna ait olan
personelin görevden
çıkarma cezalarının Yönetim Kurulu, diğer personel
hakkında ise Yük-
sek Disiplin Kurulu kararıyla tekemmül edeceği hükme
bağlanmış olup,
140.maddesinde, disiplin cezalarına karşı itiraz yolu
düzenlenmiş ve
Yüksek Disiplin Kurulunca verilen cezalara karşı yine
Yüksek Disiplin
Kuruluna itiraz edebileceği belirtilmiş ayrıca, "itiraz
süresi" baş-
lıklı 141. maddesinde de; atamaya yetkili amir ve
disiplin kurulu ka-
rarlarına yapılacak itirazların, disiplin cezasının
ilgiliye tebliğ
tarihinden itibaren 10 gün içinde yapılması gerekeceği,
atamaya yetki-
li amir ve Yüksek Disiplin Kurulu kararlarına karşı
kanuni süreler
içinde yargı mercilerine başvurulabileceği, bu süreler
içinde itiraz
edilmeyen disiplin cezalarının kesinleşmiş olacağı
hükmü yer almıştır.
Dosyanın incelenmesinden; davalı idarede teknisyen
olarak çalı-
şan davacının, şefin odasında bulunan devlete ait
telefonlardan ayrı
zamanlarda yararlanarak hırsızlık suçunu işlediği sabit
olduğundan ba-
hisle yargılanması sonucunda Ordu Ağır Ceza
Mahkemesinin 13.11.1995
günlü, ..., K:1995/150 sayılı kararıyla 2 ay 17 gün
hapis cezası aldı-
ğı, bu cezanın ağır para cezasına çevrilip tecil
edildiği, bu suç ne-
deniyle Türk Telekomünikasyon A.Ş Yüksek Disiplin
Kurulunun 17.10.1997
günlü 48 sayılı kararıyla disiplin yönünden durumu
değerlendirilerek
Personel Yönetmeliğinin 120/j ve 399 sayılı KHK'nin
45/b maddeleri
uyarınca sözleşmesinin feshedildiği, bu kararın
kendisine 11.2.1998
tarihinde tebliğ edilmesi üzerine davacının aynı günlü
dilekçe ile
itiraz ettiği ve itirazın reddine ilişkin 11.5.1998
günlü 20 sayılı
Yüksek Disiplin Kurulu kararının 20.8.1998 tarihinde
tebliğ edilmesi
üzerine de 9.10.1998 tarihinde bakılan davayı açtığı
anlaşılmıştır.
Bu durumda; davacı hakkında tesis edilen işlemin
disiplin ceza-
sı mahiyetinde olduğu açık olup, yukarıda anılan
hükümler uyarınca di-
siplin cezasının kesinleşme tarihi, bu disiplin
cezasına karşı yapılan
itirazın reddine dair işlemin ilgiliye tebliğ tarihi
olduğundan, iti-
razının reddine dair işlemin 20.8.1998 tarihinde
davacıya tebliğ
edilmesi üzerine bu tarihten itibaren 60 gün içinde
açılan davada süre
aşımı bulunmadığından, davanın süre aşımı yönünden
reddine ilişkin ka-
rarda hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin
kabulüyle,
Samsun İdare Mahkemesince verilen 8.1.1999 günlü,
E:1998/856, K:1999/5
sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesi-
nin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin
3622 sayılı Yasa
ile değişik 3.fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen
hususlar göze-
tilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı
geçen Mahkemeye
gönderilmesine karar verildi. BŞ/ES
Karar Özeti
Kamu personeli yabancı dil seviye tespit sınavında
başarılı olanların,
sınav tarihinden itibaren beş yıl içinde ileriye dönük
şekilde hukuki
soruşturmadan yararlanmak üzere 2577 sayılı yasanın
10.maddesi uyarın-
ca idareye başvurmaları ve anılan hüküm gereğince dava
açmaları mümkün
bulunduğundan 2577 sayılı yasanın 12.maddesi hükmü
gereğince davanın
süre aşımı yönünden reddedilmesinde hukuka uyarlık
bulunmadığı hk.[38]
Davacı, 3.11.l992 günününde yapılan Kamu Personeli
Yabancı Dil
Sınavında 85 puan alarak başarılı olması ve (B)
düzeyini tutturmasına
karşın yabancı dil tazminatından yararlandırılmaması
üzerine yabancı
dil tazminatının ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun
reddine ilişkin
işlemin iptali ve yabancı dil tazminatının 1992 yılı
Kasım ayından i-
tibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine
hükmedilmesi istemiyle da-
va açmıştır.
Malatya İdare Mahkemesinin 8.3.1995 günlü, 1995/183
sayılı ka-
rarıyla, olayda, davacının yabancı dil tazminatından
yararlandırılması
talebiyle 25.8.1994 günlü dilekçe ile başvurduğu, bu
başvurudan önceki
son icra tarihinin son aylık aldığı tarih olan
15.8.1994 olduğu, ida-
renin 25.8.1994 tarihli başvuruya en son 24.10.1994
gününde cevap ver-
mesi gerektiği, idarenin 26.9.1994 tarihinde işlem
tesis ettiği ancak
bu işlemi davacıya 15.11.1994 günü tebliğ ettiğinin
anlaşıldığı, dava-
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para
cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-10-08 (2226 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|