Kararın Özeti
Uygulama işleminin af yasası kapsamına girmesi
davacının düzenleyici işlemle menfaat ilişkisini ortadan kaldırmayacağından
davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmının incelenmesi gerektiği hk.[21]
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : İstanbul
Üniversitesi Rektörlüğü
Vekili : Av. ...
Diğer Davalı : Başbakanlık
İstemin Özeti : Danıştay Sekizinci Daire esasına
kayıtlı davada, Danıştay Beşinci ve Sekizinci Daireleri Müşterek Heyetince
verilen 5.1.2000 günlü, E:1998/4607, K:2000/3 sayılı kararı, davacı ve
davalı idarelerden İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü temyiz etmekte ve
bozulmasını istemektedirler.
Davacının Savunmasının Özeti : Disiplin cezasına konu
eylemin Devletin şahiyetine karşı işlenen suçlar kapsamında olmadığı
belirtilerek davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile kararın bu kısmının
onanması gerektiği savunulmuştur.
Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti : Davacının
temyiz talebinin reddi ile kararın incelenmeksizin redde ilişkin hükmünün
onanması gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi Tuncay Dündar'ın Düşüncesi: 2577
sayılı Yasanın "Dava açma süresi" başlıklı 7.maddesine göre idari işlemin
uygulanması üzerine ilgililer düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut
her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Dava tarihi itibariyle hem
düzenleyici işlem hem de uygulama işlemi bakımından usulen dava açma hakkına
sahip olduğu anlaşılan davacının, uygulama işleminin af yasası kapsamına
girmesiyle düzenleyici işlemle menfaat ilişkisi ortadan kalkmaz. Bu nedenle
davacının temyiz isteminin kabulü; ilgilinin eyleminin Devletin şahsiyesine
karşı işlenmiş suçlar kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, davalı idarenin
temyiz isteminin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Cem Erbük'ün Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında belirtilen nedenlerden
hiçbirisine uymayıp Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın dayandığı
hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir
nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Daire
kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel
Kurulunca gereği görüşüldü:
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sağlık Hizmetleri sınıfında
hemşire olan davacıya, Kamu Kurumlarında Çalışan Personelin Kılık ve
Kıyafetine dair Yönetmeliğe uymaması nedeniyle, Yükseköğretim Kurumları
Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin 5/g maddesi
uyarınca uyarma cezası verilmesine ilişkin 10.6.1998 günlü, 10855 sayılı
işlemin ve bu işlemin dayanağı Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan
Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açılan
davada; Danıştay Beşinci ve Sekizinci Daireleri Müşterek Kurulunca Af Yasası
kapsamında bulunan disiplin cezasına ilişkin kısım için karar verilmesine
yer olmadığına, dava konusu ile ilgisi ortadan kalktığından Yönetmeliğin
iptaline ilişkin kısmının ise incelenmeksizin reddine ilişkin bulunan
5.1.2000 günlü, E:1998/4607, K:2000/3 sayılı kararın, incelenmeksizin redde
ilişkin kısmını davacı, karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmını ise
davalı idarelerden İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü temyiz etmekte ve
bozulmasını istemektedirler.
Danıştay Beşinci ve Sekizinci Daireleri Müşterek
Heyetince 5.1.2000 günlü, E:1998/4607, K:2000/3 sayılı kararıyla; davacıya
verilen uyarma cezasının 4455 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin
Disiplin Cezalarının Affı Hakkındaki Yasa Kapsamında olduğu, ilgilinin
davaya devam dilekçesinin bulunmadığı, davanın Yönetmeliğin iptaline ilişkin
kısmına ilişkin olarak ise davacının dava için devam iradesine uygun olarak
dilekçe vermemesinden dolayı dava konusu ile ilgisinin ortadan kalktığı
gerekçesiyle davanın disiplin cezasına ilişkin kısmı için karar verilmesine
yer olmadığına, yönetmeliğin iptaline ilişkin kısmının ise incelenmeksizin
reddine karar verilmiştir.
Davacıya verilen uyarma cezasının, 4455 sayılı Memurlar
ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkındaki Yasa
kapsamında olduğu ve ilgilinin davasına devam dilekçesinin de bulunmadığı
anlaşıldığından, davanın bu kısmına ilişkin olarak verilen karar usul ve
hukuka uygun olup; davalı idarenin temyiz istemi yerinde görülmemiştir.
Davacının temyiz istemine gelince; 2577 sayılı Yasanın
7. maddesinin 4. bendinde, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava
süresinin, ilan tarihini izleyen günden başlayacağı; ancak bu işlemlerin
uygulanması üzerine ilgililerin, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem
yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri, düzenleyici işlemin
iptal edilmemiş olmasının bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel
olmayacağı hükmü yer almaktadır.
Bu hüküm ile ilgililere, herhangi bir düzenleyici
işlemin uygulanması üzerine açabilecekleri davalarda seçimlik hak
tanınmakta; düzenleyici işlem ile uygulama işlemi için ayrı ayrı, birlikte
yada yalnızca herhangi biri hakkında dava açılabileceği açıkca hükme
bağlanmış bulunmaktadır. Buradan hareketle ilgilinin, uygulama işleminin
tesisi, bir başka anlatımla, düzenleyici işlemle menfaat alakası kurulması
olanağı sağlayan bir uygulama işlemi üzerine, doğrudan doğruya düzenleyici
işlemin iptali istemiyle dava açabileceğinde herhangi bir duraksama
bulunmamaktadır.
Bu hukuksal saptama, bakılan uyuşmazlıkta gözönünde
bulundurulduğunda, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve
Memurları Disiplin Yönetmeliği ile bu Yönetmelik dayanak alınarak verilen
disiplin cezasına karşı birlikte dava açılırken, düzenleyici işlemin iptali
isteminde menfaati bulunan davacının; uygulama işlemi olan disiplin
cezasının, davanın devamı sırasında affa uğrayarak kaldırılması üzerine
artık düzenleyici işlemin iptali isteminin incelenmeyeceğinin kabulü, hukuka
uygun bulunmamış ve bu nedenle de temyize konu kararın incelenmeksizin redde
ilişkin kısmında mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Sekizinci Dairesinin
E:1998/4607 esasına kayıtlı bulunan dosyada, Danıştay Beşinci ve Sekizinci
Daireleri Müşterek Heyetince verilen 5.1.2000 günlü, E:1998/4607, K:2000/3
sayılı kararın, davacıya verilen uyarma cezasına ilişkin kısmı için karar
verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmına yönelik olarak davalı idarenin
temyiz isteminin reddiyle ONANMASINA oybirliği ile, düzenleyici işleme
yönelik olarak incelenmeksizin redde ilişkin kısmı için, işin esası
görüşülmek üzere davacının temyiz isteminin kabulü ile BOZULMASINA oyçokluğu
ile 3.11.2000 günü karar verildi.
K A R Ş I O Y
X- Davacı, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim
Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin ilgili maddesini, hakkında
tesis edilen uygulama işlemi ile birlikte dava konusu etmiştir. Hiç
kuşkusuz, bu davayı açmasına olanak sağlayan uygulama işlemi üzerine,
yalnızca Yönetmeliğe karşı da dava açabilirdi;
ancak bu yolu seçmemiş; her iki işleme birlikte dava
açmıştır.
Davanın görülmesi sırasında, Disiplin Cezalarının Affı
hakkındaki Kanun yürürlüğe girmiş ve davacının davasına devam etme iradesini
ortaya koyabilmesi için kendisine kanunla bir aylık süre tanınmış olmasına
rağmen, bu süre içerisinde, davaya devam dilekçesi vermemiş ve böylece
disiplin cezasının Af Kanunu kapsamında olup olmadığı hususunun Dairece
değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi durumu ortaya çıkmıştır.
Temyiz edilen kararla ilgili, dosyanın incelenmesinden
Danıştay Beşinci ve Sekizinci Daireleri Müşterek Heyetince, bu durum dikkate
alınarak karar verildiği görülmekte ve kendisine kanunla tanınan süre
içerisinde davasına devam etmek istediğini bildirmeyen davacının, bu süre
bittikten ve Dairece karar verildikten sonra, yapmış olduğu temyiz
başvurusunun yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle davacının temyiz isteminin reddi ile
usul ve hukuka uygun bulunan Danıştay Beşinci ve Daireleri Müşterek
Heyetinin 5.1.2000 günlü, E:1998/4607, K:2000/3 sayılı kararının bu kısmının
da onanması oyuyla, karara karşıyız.
YÖ/ŞGK
Kararın Özeti
Genel düzenleyici nitelikte olan ve parselasyon
işleminin dayanağını oluşturan imar planına karşı uygulama işlemi olan
parselasyon işlemi nedeniyle uyuşmazlık yaratıldığı; ancak davanın
parselasyon işlemi açısından yasal dava açma süresi geçirildikten sonra
açılması nedeniyle imar planının iptaline ilişkin istemin bu aşamada
incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın parselasyon işlemine
ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddi yolundaki daire kararının uygun
bulunduğu hk.[22]
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davalılar) : 1-Turizm Bakanlığı
2-... Valiliği
3-... Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : ... İli, ... İlçesi, ... Beldesi, ...
Mevkii, ... ve ... parsel sayılı taşınmazlara ilişkin, 18.1.1996 günlü,
4/332 sayılı İl İdare Kurulu Kararı ile önerilen ve gerekli düzeltmeler
yapılmak suretiyle 2634 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca Turizm
Bakanlığınca onaylanan 1/1000 ölçekli ... uygulama imar planı revizyonu ile
22.10.1996 günlü ... Belediyesi Encümen Kararı ile onaylanan parselasyon
işleminin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesi
16.11.1999 günlü, E:1998/4461, K:1999/5753 sayılı kararla; dava konusu
edilen parselasyon işleminin 30.10.1996-21.11.1996 tarihleri arasında ilan
edildiği, dava dilekçesinde ise askı süresi içerisinde parselasyon işlemine
yapılan itiraz üzerine belediyece "mağduriyetiniz giderilecektir" şeklinde
yanıt verildiğinin belirtildiği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
8. maddesinin 1. fıkrasında; "Süreler, tebliğ, yayın veya ilan tarihini
izleyen günden itibaren işlemeye başlar." hükmüne, yine aynı Kanunun 11.
maddesinde; "İlgililer tarafından idari dava açılmadan önce, idari işlemin
kaldırılması, geri alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması
üst makamdan, üst makam yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma
süresi içinde istenebilir. Bu başvurma işlemeye başlamış olan idari dava
açma süresini durdurur." hükmüne yer verildiği; yukarıdaki yasal
düzenlemelere ve Dairelerinin süregelen içtihatlarına göre, parselasyon
planlarına karşı bir aylık askı süresi içinde 2577 sayılı Yasanın 11.
maddesi kapsamında başvuruda bulunulması ve başvuruya idari dava açma
süresinin başlangıç tarihi olan son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60
gün içinde cevap verilmeyerek isteğin reddedilmiş sayılması halinde bu
tarihi takip eden 60 günlük dava açma süresi içinde veya son ilan tarihinden
itibaren 60 gün içinde cevap verilmek suretiyle isteğin reddedilmesi halinde
bu cevabın tebliğini izleyen tarihten itibaren 60 günlük dava açma süresi
içinde idari dava açılabildiği, 3194 sayılı Yasanın 19. maddesinin 1.
fıkrasında; "İmar planlarına göre parselasyon planları yapılıp, belediye ve
mücavir alan içinde belediye encümeni, dışında ise il idare kurulunun
onayından sonra yürürlüğe girer. Bu planlar bir ay müddetle ilgili idarede
asılır..." hükmünün öngörüldüğü, davacının askı süresi içinde parselasyon
işlemine yapmış olduğu itiraz nedeniyle verilen yanıtın tebliğ tarihi belli
değil ise de, son ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde yanıt
verilmediği kabul edildiğinde bu tarihi izleyen 60 günlük dava açma süresi
geçirildikten sonra yapılan ve dava açma süresini yeniden başlatmayan
başvuruya verilen yanıt üzerine 16.7.1998 gününde açılan davanın parselasyon
işlemine ilişkin bölümünde süreaşımı bulunduğu, 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasında, "dava açma süresinin, özel
kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve İdare
Mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, 4. fıkrasında
da; "ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen
günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer,
düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava
açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye
dayalı işlemin iptaline engel olmaz; hükümlerinin yer aldığı, genel
düzenleyici nitelikte olan ve parselasyon işleminin dayanağını oluşturan
imar planına karşı uygulama işlemi olan parselasyon işlemi nedeniyle
uyuşmazlık yaratıldığı; ancak davanın parselasyon işlemi açısından yasal
dava açma süresi geçirildikten sonra açılması nedeniyle imar planının
iptaline ilişkin istemin bu aşamada incelenme olanağı bulunmadığı
gerekçesiyle davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süreaşımı
yönünden reddine, imar planına ilişkin bölümünün incelenmeksizin reddine
karar verilmiştir.
Davacı, davada süreaşımı bulunmadığını öne sürerek
anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Turizm Bakanlığın Savunmasının Özeti : Temyiz isteminin
reddi gerektiği savunulmaktadır.
... Valiliği ve ... Belediye Başkanlığı Savunmalarının
Özeti : Temyiz dilekçesine yanıt verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Nalan Terzi'nin Düşüncesi :
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Turan Karakaya'nın Düşüncesi : ... ...
İlçesi ... beldesinde davacıya ait taşınmaza ilişkin 1/1000 ölçekli ...
uygulama imar planı revizyonu ile 22.10.1996 günlü ... Belediye Encümeni
kararı ile onaylanan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan dava
sonucunda, Danıştay Altıncı Dairesince, davanın parselasyon işlemine ilişkin
bölümünün süreaşımı yönünden reddine, imar planına ilişkin bölümünün
incelenmeksizin reddi yolunda verilen karar, davacı tarafından temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen
nedenlerden hiçbirisine uymayıp Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın
dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın davanın
parselasyon işleminin iptali isteminin süre aşımı yönünden reddine ilişkin
bölümünün bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Danıştay Altıncı Dairesi kararının imar planına ilişkin
bölümünün incelenmeksizin reddine yönelik kısmına gelince;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 7.
maddesinin 4. fıkrasında "ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi,
ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin
uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut
her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işleminin iptal
edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz" hükmü
yer almıştır.
Yukarıda yer alan hüküm uyarınca düzenleyici işlemlere
karşı, ilan tarihinden itibaren dava açılabileceği gibi, bu düzenlemeye
dayalı olarak bir işlem tesis edilmesi halinde, dava açma süresi geçmiş olsa
bile düzenleyici işlemin iptali istemiyle uygulama işleminin tabi olduğu
dava açma süresi içinde dava açma olanağı getirilmiştir.
Uygulama işlemine karşı açılan davada süre aşımı
bulunması halinde, düzenleyici işlemin iptali istemininde süre aşımı
nedeniyle reddi gerekeceği kuşkusuzdur.
Bu durumda, uygulama imar planı revizyonunun iptali
istemininde süre aşımı nedeniyle reddi gerekirken aksine verilen kararda
isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Danıştay Altıncı Dairesince
verilen kararın davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süre aşımı
nedeniyle reddine ilişkin kısmının onanması, imar planına ilişkin bölümünün
incelenmeksizin reddi yolundaki kısmının ise bozulması gerekeceği
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel
Kurulunca, temyiz aşamasında 2577 sayılı Yasanın 17. maddesi 2. fıkrası
gereği duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek dosya incelendi, gereği
görüşüldü:
... İli, ... İlçesi, ... Beldesi, ... Mevkii, ... ve
... parsel sayılı taşınmazlara ilişkin 18.1.1996 günlü, 4/332 sayılı İl
İdare Kurulu kararı ile önerilen ve gerekli düzeltmeler yapılmak suretiyle
2634 sayılı Yasanın 7. maddesi uyarınca Turizm Bakanlığınca onaylanan 1/1000
ölçekli ... uygulama imar planı revizyonu ile 22.10.1996 günlü, 26 sayılı
... Belediye Encümeni kararı ile onaylanan parselasyon işleminin iptali
istemiyle açılan dava sonucunda; Danıştay Altıncı Dairesince verilen ve
davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümünün süreaşımı nedeniyle reddine,
imar planına ilişkin bölümünün ise incelenmeksizin reddine ilişkin bulunan
16.11.1999 günlü, E:1998/4461, K:1999/5753 sayılı karara karşı, davacı
temyiz isteminde bulunmakta ve kararı bozulmasını istemektedir.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden,
Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu
dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek
nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacının temyiz isteminin reddine,
Danıştay Altıncı Dairesinin 16.11.1999 günlü, E:1998/4461, K:1999/5753
sayılı kararının ONANMASINA, 29.9.2000 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
... İli ... İlçesi ... Beldesindeki taşınmazı, Turizm
Bakanlığınca onaylanan imar planı doğrultusunda parselasyon işlemine tabi
tutulan davacı, parselasyon işlemine 13.11.1996 tarihinde itiraz etmiş;
davalı Belediye bu başvuruya verdiği cevapta, itirazının yerinde olduğunu,
mağduriyetinin asgari düzeye indirileceğini davacıya bildirmiştir. Geçen
süre içinde davalı idareden konuyla ilgili başka bir bilgi alamayan davacı,
13.4.1998 tarihinde tekrar davalı belediyeye başvurup, arazisinin turizm
alanına ayrılmasının, tarım dışı amaçla kullanılmasının yerinde olmadığını
belirterek, arazisi üzerinde İmar Yasasının 18 inci maddesi uygulamasından
vazgeçilmesini istemiş; bu başvuruya davalı belediyece verilen 26.5.1998
tarihli cevapta ise; parselasyon işleminin kesinleştiği davacıya
bildirilmiştir. Bu cevap üzerine davacı, söz konusu parselasyon işleminin
dayanağı imar planıyla birlikte iptali istemiyle bu davayı açmış
bulunmaktadır.
Temyizen incelenen kararda da ifade edildiği üzere,
parselasyon işlemlerine karşı, idari dava açma süresine, İmar Yasasına göre
yapılan son ilan tarihini izleyen günün başlangıç alınması gerekmektedir.
Ancak ilgililerin bir aylık askı süresi içinde idareye başvuruları varsa ve
bu başvurular kabul edilmişse idari dava açma süresinin, idarenin daha sonra
olumsuz yönde tesis edeceği işleme kadar işlemeyeceği açıktır.
Dava konusu olayda, parselasyon işleminin, davacının
ilan süresi içinde yaptığı itirazın davalı Belediyece kabul edilmiş olması
nedeniyle kesinleşmediği, anılan işlemin kesinleştiğinin bildirildiği tarih
itibariyle de davacının 2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesine göre süresi
içinde dava açtığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır.
Açıkladığım nedenle temyize konu Danıştay Altıncı
Dairesince verilen, davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin kararın
bozulması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki karara karşıyım.
YÖ/ÖEK
Kararın Özeti
Davacıya ait evrakların iadesine ilişkin yazının hangi
tarihte davacıya tebliğ edildiği saptanamamış ise de bu yazının il müdürlüğü
tarafından aynı il içindeki davacının ikametgah adresine postalanması
karşısında bu tarihten bir yıl beş ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra
idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan
davada süre aşımı bulunduğu hk.[23]
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı) : Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf (Davacı) : ...
Vekili : Av. ...
İstemin Özeti : Tunceli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce
27.8.1990 tarihinde yapılan memuriyet sınavını kazanan ancak Genel
Müdürlüğün 17.1.1991 tarihli onayıyla bu sınavın iptal edilmesi üzerine
ataması yapılmayan davacının, sınavın iptaline ilişkin işlemin geri alınması
ve atamasının yapılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin
iptali istemiyle açtığı davada, ... İdare Mahkemesince verilen ve dava
konusu işlemin iptaline ilişkin bulunan karar, Danıştay Onikinci Dairesinin
23.10.1997 günlü, E:1995/11171, K:1997/2418 sayılı kararı ile bozulmuş ise
de; Mahkemenin bozmaya uymayarak ilk kararında ısrarı üzerine, davalı idare
bu kez 12.3.1999 günlü, E:1999/215, K:1999/292 sayılı ısrar kararını temyiz
etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi ile ısrar
kararının onanması gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Nalan Terzi'nin Düşüncesi :
Davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile ısrar kararının onanması
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Efser Koçakoğlu'nun Düşüncesi :
Tunceli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce 27.8.1990 tarihinde yapılan
memuriyet sınavını kazanan ancak sınavın iptali üzerine ataması yapılmayan
davacının sınavın iptaline ilişkin işlemin geri alınması ve atamasının
yapılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemi iptal eden
Mahkemenin ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2577 sayılı yasanın 7 ve 11. maddelerinde dava açma
süreleri belirlenmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, Tunceli Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğünce 27.8.1990 tarihinde yapılan sınavı davacının kazandığı, ancak
sınavın usulüne göre yapılmadığından bahisle 17.1.1991 tarihinde sınavın
iptal edildiği ve davacıya 19.2.1991 tarihli yazıyla durumun bildirilerek
davacıya sınav kağıtlarının iade edildiği, bu yazının davacıya tebliğ
tarihinin bilinmediği, davacının da 27.7.1992 tarihinde davalı idareye
başvurduğu, başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle 26.10.1992
tarihinde dava açtığı anlaşılmaktadır.
Tunceli Gençlik Spor İl Müdürlüğü sınavının iptaline
ilişkin yazının Tunceli'de ikamet eden davacıya postalandığı ve davacının da
bu tarihten itibaren 1 yıl 5 ay gibi bir süre geçtikten sonra idareye
yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açtığı
gözönüne alındığında davanın süresinde açılmadığı kanaatına varılmaktadır.
Açıklanan nedenle temyizen incelenen Mahkemenin ısrar
kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel
Kurulunca gereği görüşüldü.
Tunceli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünce 27.8.1990
tarihinde yapılan memuriyet sınavını kazanan ancak Genel Müdürlüğün
17.1.1991 tarihli onayıyla bu sınavın iptal edilmesi üzerine ataması
yapılmayan davacının, sınavın iptaline ilişkin işlemin geri alınması ve
atamasının yapılması yolundaki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali
istemiyle açtığı dava sonucunda; ... İdare Mahkemesince verilen ... günlü,
... sayılı, dava konusu işlemin iptaline ilişkin karar, temyiz incelemesi
sonucunda Danıştay Onikinci Dairesinin 23.10.1997 günlü, E:1995/11171,
K:1997/2418 sayılı kararı ile bozulmuş ise de, ... İdare Mahkemesi bozma
kararına uymayarak iptal kararında ısrar etmiştir.
Davalı idare, ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ...
sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
... İdare Mahkemesince; 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununun 2670 sayılı Kanunla değişik "Devlet Memurluğuna Alınma" başlığı
altındaki 46-52. maddelerinde memurluğa alınmada takip edilecek usul ve
şartların belirtildiği, 243 sayılı KHK ile değişik 50. maddesinde de "Devlet
kamu hizmet ve görevlerine Devlet memuru olarak atanacakların açılacak
Devlet memurluğu sınavlarına girmeleri ve sınavı kazanmaları şarttır."
hükmüne yer verildiği, öte yandan, ilk defa Devlet Kamu Hizmeti ve
Görevlerine Devlet Memuru olarak Atanacaklar için Mecburi Yeterlik ve
Yarışma Sınavları Genel Yönetmeliğinin "Duyurma" başlığını taşıyan 8.
maddesi uyarınca müracaat süresinin bitiminden en az 15 gün önce duyuru
yapılmasının zorunlu bulunduğu, 27.8.1990 tarihinde yapılacak olan sınavla
ilgili duyurunun 21-24 Ağustos 1990 tarihleri arasında Tunceli Belediyesi
hoparlörleri vasıtası ile yapılmasının Tunceli Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğünün 20.8.1990 tarih ve 734 sayılı yazısı ile Belediye
Başkanlığından istenildiği, anılan tarihler arasında duyuru yapılmasını
müteakip 27.8.1990 tarihinde sınavın yapıldığı, ancak Yönetmeliğin 8.
maddesi uyarınca 15 günlük bekleme süresini uygulamadan sınavın yapılmış
olması nedeniyle Genel Müdürlük Makamının 17.1.1991 tarihli onayı ile
memuriyet sınavının iptal edildiği ve davacının atamaya esas evraklarının
iade edildiği, davacının atamasının yapılması yolundaki başvurusunun ise
dava konusu işlem ile reddolunduğu, uyuşmazlıkta, Yönetmeliğin 8. maddesi
uyarınca 15 günlük bekleme süresine uyulmamış olmasının idarenin kendi
hizmet kusurundan kaynaklandığı, bu hususta davacıya yüklenebilecek herhangi
bir kusur olmadığı gibi davacının herhangi bir hata ve hilesinin de
bulunmadığı, bu durumda, davacının iyi niyetle sınava girip kazandığı,
idareyi yanıltan bir davranışının bulunmadığı ve sınava girmesine ve
atanmasının yapılmasına engel olan yasal bir koşulun da bulunmadığı
anlaşılmış olmakla, davacı açısından memuriyet sınavının iptal edilmesinde
ve neticede atamasının yapılmamasında belirtilen yönleri ile hukuka ve
mevzuata uyarlık görülmediği, davalı idarenin davanın süresinde olmadığı
iddiasının ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde;
dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde
Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu ve bu sürenin idari
uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden
başlayacağının belirtildiği ve aynı Kanunun 11. maddesinde de; "1-İlgililer
tarafından idari dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst makamdan, üst
makam yoksa, işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma süresi içinde
istenebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava açma süresini
durdurur. 2- Altmış gün içinde bir cevap verilmezse istek reddedilmiş
sayılır. 3- İsteğin reddedilmiş sayılması halinde dava açma süresi yeniden
işlemeye başlar ve başvurma tarihine kadar geçmiş süre de hesaba katılır."
hükmüne yer verildiği, olayda; davacının, Tunceli Gençlik ve Spor İl
Müdürlüğünce 27.8.1990 tarihinde yapılan memuriyet sınavına teknisyen
kadrosunda katılıp kazandığı, ancak Genel Müdürlüğün 17.1.1991 günlü oluru
ile sınavın iptal edilip Tunceli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün 19.2.1991
tarihli yazısıyla davacıya ait sınav kağıtlarının davacıya hangi tarihte
tebliğ edildiği yolundaki Mahkemelerinin 27.2.1995 tarihli ara kararına
davalı idarece verilen cevapta; anılan yazının davacıya postalandığının
ancak tebliğ alındısının bulunmadığının bildirilmesi karşısında, yukarıda
yer alan 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7. maddesinde, dava
açma süresinin yazılı bildirim tarihinden itibaren başlayacağı hükme
bağlandığından, davalı idarece, davacıya yapılan tebligata ilişkin tebliğ
alındı belgesinin ibraz edilememesi nedeniyle bu iddianın yerinde
görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararda ısrar
edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden, Danıştay Onikinci
Dairesinin 23.10.1997 günlü, E:1995/11171, K:1997/2418 sayılı kararında da
açıklandığı üzere; davacıya ait evrakların iadesine ilişkin 19.2.1991
tarihli, Tunceli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü yazısının hangi tarihte
davacıya tebliğ edildiği yolundaki 27.2.1995 tarihli ara kararına, davalı
idarece verilen cevapta; anılan yazının davacıya postalandığının ancak
tebliğ alındısının bulunmadığının bildirildiği görüldüğünden, 19.2.1991
tarihli yazının hangi tarihte davacıya tebliğ edildiği saptanamamış ise de;
gerek bu yazının Tunceli Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne ait olması ve
davacının Tunceli'deki ikametgah adresine postalanması, gerekse de davacının
bu tarihten bir yıl beş ay gibi uzun bir süre geçtikten sonra idareye
yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açması
karşısında, sınavın iptal edilmesi nedeniyle atamasının yapılmayacağını,
idareye başvurduğu 27.7.1992 tarihinden çok önce öğrendiğinin kabulü
gerektiği, buna göre, 26.10.1992 tarihinde açılan davanın 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanununun 7. ve 11. maddeleri hükümleri uyarınca süresinde
olmadığı görüldüğünden, davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesi
gerekirken, esas hakkında karar verilmesinde usule uyarlık bulunmadığından,
dava konusu işlemin iptal edilmesinde hukuka uygunluk bulunmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin
kabulü ile Danıştay Onikinci Dairesinin bozma kararı doğrultusunda, ...
İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının BOZULMASINA ve dosyanın
... İdare Mahkemesine gönderilmesine 3.12.1999 günü oyçokluğu ile karar
verildi.
KARŞI OY
... İdare Mahkemesince verilen ... günlü... sayılı
ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve davalı idare
tarafından ileri sürülen temyiz sebeplerinin bu kararın
bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz
isteminin reddi ve kararın onanması oyuyla, bozulmasına ilişkin karara
karşıyız.
YÖ/ŞGK
Kararın Özeti
Bir işlemin sebep unsurunu oluşturan başka bir işleme
karşı dava açılmadığı veya bu işleme karşı açılan davanın süre aşımı
nedeniyle inceleme olanağının bulunmadığı durumlarda, sebep unsurunu
oluşturan işlem hakkında hüküm tesis edilmeksizin hukuka uygun olup
olmadığının incelenerek sonraki işlemin hukukiliğinin değerlendirilmesinin
gerektiği hk.[24]
Temyiz Eden (Davalı) : Sağlık Bakanlığı
Karşı Taraf (Davacı) : ...
İstemin Özeti : ... İdare Mahkemesince, Danıştay
Onikinci Dairesinin bozma kararına uyulmayarak, iptal kararında ısrarına
ilişkin olarak verilen ... günlü, ... sayılı kararı, davalı idare temyiz
etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz dilekçesine yanıt
verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi Adnan Zengin'in Düşüncesi:
Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesinin ısrar kararının onanması ve
işin esasına yönelik temyiz incelemesi için dosyanın Danıştay Onikinci
Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı Efser Koçakoğlu'nun Düşüncesi : Ebe
olarak görev yapan davacının olumsuz olarak düzenlenen 1992 yılı sicil fişi
ile bu sicile dayanılarak 1993 yılı kademe ilerlemesinin geri alınmasına
ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada idare mahkemesince olumsuz
sicile karşı açılan davanın süreden reddi, kademe ilerlemesinin geri
alınmasına ilişkin kısmın iptali yolunda verilen ısrar kararının davalı
idarece temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının 1992 yılı olumsuz
siciline karşı süresinde dava açmadığı, sicilin olumsuz olarak kesinleştiği
anlaşıldığından, kademe terfi için gerekli o yıl içinde olumlu sicil alma
koşulunu taşımayan davacının sehven yapılan kademe terfi işleminin geri
alınmasında mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle temyizen incelenen mahkemenin ısrar
kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel
Kurulunca gereği görüşüldü.
Ebe olarak görev yapan davacının, 1992 yılı sicilinin
olumsuz olarak düzenlenmesine karşın 1993 yılında kademe ilerlemesi
yapılmasından sonra kademe ilerlemesinin hatalı yapıldığından bahisle bu
işlemin 14.11.1995 günlü, 160879 sayılı işlemle geri alınması üzerine 1992
yılı sicilinin olumsuz düzenlenmesi işleminin ve 1993 yılında yapılan kademe
ilerlemesinin geri alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle dava
açılmıştır.
... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla;
davacının 1992 yılı sicilinin olumsuz olarak düzenlendiği ve bu durumun
davacıya 27.4.1993 gününde tebliğ edildiği, davacının olumsuz sicile karşı
657 sayılı Kanunun 118.maddesinde öngörülen itiraz hakkını kullanmadığı gibi
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7.maddesinde belirlenen 60
günlük sürenin geçirilmesinden çok sonra idarece yapılan terfinin geri
alınması üzerine idareye yaptığı 7.12.1995 günlü başvurusunun reddine
ilişkin işlem üzerine olumsuz sicil işleminin ve yapılan terfinin geri
alınması işleminin iptali istemiyle dava açtığı, olumsuz sicil işlemine
karşın açılan davada süre aşımı bulunduğu ancak 1993 yılı içinde yapılan
kademe ilerlemesinin daha sonra hatalı yapıldığı anlaşılarak geri
alınmasında doğrudan ilişkisi bulunan olumsuz sicil işlemi hakkında hüküm
tesis etmeksizin hukuka uygun olup olmadığının incelenmesinin gerektiği,
dosyadaki belgelerden davacının 1992 yılı sicilinin somut bilgi ve belgelere
dayanmaksızın, objektif kriterler gözetilmeksizin olumsuz olarak
düzenlendiğinin anlaşıldığı, bu durumda hukuka uygun olmayan şekilde
düzenlenen olumsuz sicile dayalı olarak davacının kademe ilerlemesinin geri
alınmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle 1992 yılı siciline karşı
açılan davanın süre yönünden reddine, kademe ilerlemesinin geri alınması
işleminin iptaline karar verilmiştir.
Bu kararın iptale ilişkin kısmı temyiz incelemesi
sonunda, Danıştay Onikinci Dairesinin 30.4.1997 günlü, E:1996/3681,
K:1997/938 sayılı kararıyla; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun
64.maddesinde kademe ilerlemesi yapılabilmesi için gerekli koşullardan
birisinin de o yıl içinde olumlu sicil alınmış olması olarak belirlenmiş
olduğu, davacının 1992 yılı sicilinin olumsuz düzenlendiği ve bunun
kendisine 27.4.1993 tarihinde tebliğ edildiği, yasal süre içinde itiraz yada
dava açma yoluna gidilmeyerek kesinleştiği, idarece 1993 yılında hatalı
olarak yapılan kademe ilerlemesinin daha sonra geri alınmasında mevzuata
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline hükmeden idare mahkemesi
kararı bozulmuştur.
... İdare Mahkemesi ... günlü, ... sayılı kararıyla,
Danıştay Onikinci Dairesince verilen bozma kararına uymayarak kademe
ilerlemesinin geri alınması işleminin iptali yolundaki ilk kararında ısrar
etmiştir.
Davalı idare anılan ısrar kararını; 1992 yılı sicili
olumsuz olarak düzenlediği ve olumsuz sicilin kesinleştiği, olumsuz sicile
karşın hatalı olarak yapılan terfiin geri alınmasında hukuka aykırılık
bulunmadığını öne sürerek temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Davanın 1992 yılı siciline dair kısmı işin esası
incelenmeksizin süreaşımı nedeniyle reddedilmiş olmakla birlikte, sözü geçen
sicil kademe terfiinin geri alınmasına ilişkin işlemin sebep unsurunu
oluşturduğundan, anılan sicilin, bu sicille ilgili bir hüküm tesis
edilmeksizin hukukiliğinin incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması
gerekmekte olup, İdare Mahkemesince bu yolda bir inceleme ve değerlendirme
yapılmasında hukuki isabet bulunmaktadır.
Ancak uyuşmazlığın esası hakkında temyiz incelemesi
yapmakla görevli Daire tarafından inceleme yapılmamış olduğundan
uyuşmazlığın esasının bu aşamada Danıştay İdari Dava Daireleri Genel
Kurulunca incelenmesi mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle; ... İdare Mahkemesince Danıştay
Onikinci Dairesinin verdiği bozma kararına uyulmayarak işin esasına
geçilmesi yolunda verilen ısrar kararı hukuka uygun bulunduğundan ... günlü,
... sayılı kararın bu kısmının ONANMASINA, ancak uyuşmazlığın esası ile
ilgili olarak temyiz incelemesini yapan Dairesince bir karar verilmemiş
olduğundan, uyuşmazlığın esası hakkında temyiz incelemesi yapılmak üzere
dosyanın görevli Danıştay Onikinci Dairesine gönderilmesine, 1.10.1999 günü
oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun "Kademelerde
İlerleme Şartları" başlıklı 64.maddesinde, Devlet memurunun kademe
ilerlemesi yapabilmesi için gerekli şartlar belirlenmiş olup, bu madde
hükmüne göre memurun kademe ilerlemesi yapabilmesi için bulunduğu kademede
en az bir yıl çalışmış olmasının yanında o yıl içinde olumlu sicil almış
bulunması gerekmektedir.
Olayda ise, 1992 yılı sicili olumsuz düzenlenen ve bu
durum kendisine 27.4.1993 tarihinde tebliğ edilen davacı, olumsuz sicile
karşı yasal sürede itiraz ya da dava açma yoluna gitmemiş ve sözkonusu sicil
olumsuz olarak kesinleşmiştir.
Bu durumda, 1992 yılı sicili olumsuz olan ve
dolayısıyla da 1993 yılında kademe terfi yapabilmesi için gerekli o yıl
içinde olumlu sicil almış olmak koşulunu taşımayan davacı hakkında idarece
1993 yılında hataen yapılan kademe terfii işleminin daha sonra geri
alınmasında mevzuata aykırılık bulunmadığındanİdare Mahkemesince bu yöndeki
işlemin iptaline hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığından temyize konu
ısrar kararının bozulması oyuyla, karara karşıyız.
YÖ/ÖEK
Kararın Özeti
Emekli aylığı almakta olan kişinin resmi sağlık
kurumundaki cihazın arızalı olması nedeniyle özel bir sağlık kuruluşunda
çektirdiği tomografi ücretinin tamamının ödenmemesi işleminin bu hususdaki
tüzük kuralının ihmal edilmek suretiyle iptali gerektiği hk.[25]
Emekli Sandığından emekli aylığı almakta olan davacının
özel sağlık
kurumunda çektirdiği tomografi ücretinin tamamının
ödenmemesi işlemi-
nin ve bu işlemin dayanağı olan düzenleyici işlemlerin
iptali ile ...
liranın tazminine karar verilmesi istemiyle açtığı dava
sonunda Danış-
tay Onuncu Dairesince verilen ve davanın reddine
ilişkin bulunan
9.10.1995 günlü, 1995/4260 sayılı kararı, davacı temyiz
etmekte ve bo-
zulmasını istemektedir.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden,
Danıştay
Onuncu Dairesince; 5434 sayılı Yasanın Geçici 139.
maddesinin 3715 sa-
yılı Yasanın 3. maddesiyle değişik 1. fıkrasında ve
devam eden fıkra-
larında, madde hükmünde sayılanların, yasayla
düzenlenecek genel sağ-
lık sigortası kapsamına alınacakları tarihe kadar,
hastalanmaları ha-
linde resmi sağlık kurumlarıyla kamuya yararlı dernek
ve vergiden muaf
vakıflara ait sağlık kuruluşlarında tüzükte
belirlenecek usul ve esas-
lara göre muayene ve tedavi ettirileceklerinin
belirtilmiş olduğu, e-
mekli aylığı alanlarla birlikte bunların 67. maddede
belirtilen ve ka-
nunen bakmakla yükümlü olduğu aile bireylerinin de
madde kapsamında
sayıldığı, ayrıca yasal düzenlemede muayene ve
tedavinin, ilgililerin
tedavisi süresince gerekli ilaç ve iyileştirme
vasıtalarının sağlanma-
sını da kapsayacağının öngörüldüğü, yine aynı maddede
muayene ve teda-
vilerin usul, şekil ve şartlarıyla bu hususta ilgili
kurumlara ve san-
dığın ödeme ve tahsilat işlerini yapan bankalara
verilecek görevler ve
bunlarla ilgili esasların Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığının mütala-
ası alınmak suretiyle Maliye Bakanlığınca hazırlanacak
tüzükte sapta-
nacağının hükme bağlandığı, ... tarih ve ... sayılı
Resmi Gazetede ya-
yımlanan Emekli Adi Mallüllük ve Vazife Malüllüğü
Aylığı Bağlanmış O-
lanlarla, Bunların Kanunen Bakmakla Yükümlü
bulundukları Aile Fertle-
ri, Dul ve Yetim Aylığı Alanların Muayene ve Tedavileri
Hakkında Tüzü-
ğün Ek 6. maddesinde ise Resmi sağlık kurumlarında
yapılamayan enjek-
siyonlarla bu kurumlarda bulunmadığı veya yapılamadığı
için özel sağ-
lık kuruluşlarında çektirilen röntgen filmleri ve
yaptırılan tahlil
giderlerinin, belgelendirilmek koşuluyla, "Sağlık ve
Sosyal Yardım Ba-
kanlığına Bağlı Yataklı Tedavi Kurumlarında Yapılacak
Muayene, Tetkik,
Tahlil, Müdahale, Ameliyat ve Tedavilere Ait Fiyat
Tarifesi"nde sapta-
nan fiyatlar, bu tarifede bulunmadığı takdirde,
üniversiteler tıp fa-
külteleri hastanelerinde uygulanan fiyatlar üzerinden
sandıkça karşı-
lanacağının öngörüldüğü, aktarılan yasa hükmüyle yasada
sayılan ilgi-
lilerin yine yasada belirtilen resmi sağlık
kurumlarıyla, kamuya ya-
rarlı dernek ve vergiden muaf vakıflara ait sağlık
kuruluşlarında tü-
zükle belirlenecek usul ve esaslara göre muayene ve
tedavi ettirile-
cekleri öngörülerek, ilgililerin hangi kurumlarda
tedavi ve muayene
ettirilecekleri ve bu konudaki usul ve esasların
tüzükle belirlenece-
ğinin kurala bağlandığı, bu duruma göre yasa hükmünde
belirtilen ku-
rumlar dışında yaptırılan muayene ve tedavi
giderlerinin tamamının
sandıkça ödeneceğine ilişkin bir hükme yer verilmediği,
Tüzüğün Ek.6.
maddesinde ise yasada belirtilen kurumlarda
bulunamadığı için özel
sağlık kuruluşlarında çektirilen röntgen filmi
giderlerinin ödeme usul
ve esasları belirlenerek hangi oranlarda sandıkça
karşılanacağının
hükme bağlandığı, anılan maddede belirtilen ve Maliye
Bakanlığınca ha-
zırlanan fiyat Tarifesinin de 1993 Mali Yılı Bütçe
Uygulama Talimatına
eklenen (Ek.10) Bütçe uygulama Talimatının iptali
istenilen 5. madde-
sinde de özel sağlık kuruluşlarında çektirilen röntgen
filmleri gider-
lerinin belgelendirilmek koşuluyla (Ek.10)'da yer alan
fiyat tarife-
sindeki fiyatlar kadarının ödeneceği, bunu aşan
kısmının hasta tara-
fından karşılanacağının belirtildiği, bu itibarla,
Yasanın verdiği
yetkiye dayanılarak hazırlanan ve usul ve esasları
belirtir Tüzük'ün
Ek.6. maddesi ve 1993 Mali Yılı Bütçe Uygulama
Talimatı'nın iptali is-
tenilen 5. maddesinin uygulama işlemine dayanak alınan
kısmında hukuka
aykırılık bulunmadığı, davacıya yönelik uygulanma
işlemine gelince,
dosyanın incelenmesinden davacının Ankara İbni Sina
Hastanesinde teda-
visi sırasında cihazın arızalı olması nedeniyle
incelemenin başka bir
merkezde yapılmasının uygun olduğunun belirtilmesi
üzerine özel sağlık
kuruluşunda beyin tomografisini çektirdiği, davalı
idarece de Tüzükte
belirtilen ve Bütçe Uygulama Talimatına eklenen Fiyat
Tarifesinde yer
alan miktarda ödemede bulunulduğu anlaşıldığından
uygulama işleminde
de hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın
reddedildiği an-
laşılmaktadır.
5434 sayılı Yasa'nın Geçici 139. maddesinde ilgililerin
muayene
ve tedavilerinin sandıkça karşılanacağı öngörülmüş,
muayene ve tedavi
giderleri sandık tarafından karşılanmakla birlikte
ayakta veya mesken-
de tedavi halinde kullanılacak ilaç bedellerinin %
10'unun hak sahip-
leri tarafından ödeneceği, muayene ve tedavilerin usul,
şekil ve şart-
larıyla bu hususta ilgili kurumlara ve sandığın ödeme
ve tahsilat iş-
lerini yapan bankalara verilecek görevler ve bunlarla
ilgili esasların
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığının değerlendirmesi
esas alınarak Ma-
liye Bakanlığınca hazırlanacak tüzükle saptanacağı
hükme bağlanmıştır.
Anılan Yasa maddesinde ayakta veya meskende tedavi
halinde kul-
lanılacak ilaç bedellerinin % 10'u dışında, muayene ve
tedavi giderle-
rinin bir bölümünün ilgililer tarafından ödeneceği
yolunda bir hükme
yer verilmediği gibi, tüzükle de tedavi usul ve
esaslarının saptanması
konusunda yetki verilmiş olup, ödenecek miktarların
belirlenmesine i-
lişkin bir yetki verilmemiştir.
Öte yandan anılan Yasa maddesinin 5434 sayılı Yasaya
eklenmesi-
ne ilişkin 1425 sayılı Yasanın Türkiye Büyük Millet
Meclisine sevkedi-
len tasarı Özetinde ilaç ve iyileştirme vasıtaları
giderlerinin % 20
sinin ilgililerce ödeneceği yer almışken, tasarının bu
kısmı benimsen-
meyerek tasarıdan çıkarılmak suretiyle yasalaşmış, 2771
sayılı Yasay-
la da savurganlığın önlenmesi gerekçesine dayalı olarak
ilaç bedel-
lerinin % 10'unun ilgililerce ödenmesi yolunda bir
fıkra 5434 sayılı
Yasanın Geçici 139. maddesine eklenmekle birlikte
muayene ve tedavi
giderleri konusunda başka bir yükümlülük
getirilmemiştir.
Tüzüğün Ek 6. maddesinde ise Yasayla verilen yetkinin
dışında
özel sağlık kuruluşlarında çektirilen röntgen filmleri
giderlerinin
belgelendirilmek koşuluyla Sağlık ve Sosyal Yardım
Bakanlığına Bağlı
Yataklı Tedavi Kurumlarında Yaplacak Muayene, Tetkik,
Tahlil, Müdaha-
le, Ameliyat ve Tedavilere Ait Fiyat Tarifesinde
saptanan fiyatların,
bu tarifede bulunmadığı takdirde, üniversiteler tıp
fakülteleri hasta-
nelerinde uygulanan fiyatlar üzerinden sandıkça
karşılanacağı belir-
tilmiştir.
1993 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatı'nın iptali
istenilen 5.
maddesinde de tüzükte belirtilen ve Bütçe Uygulama
Talimatına eklenen
(Ek 10) fiyat Tarifesinde yer alan miktarların
ödeneceği öngörülmüş-
tür.
Bütçe Uygulama Talimatı ve ekli fiyat Tarifesine
dayanak olarak
gösterilen 1993 Mali Yılı Bütçe Yasası'nın 4.
maddesinde öngörülen
Hastane ücretlerine ilişkin olarak verilen yetki ise
sandığın, bu ku-
rumlara ödeyeceği miktarlara ilişkin olup, ilgililerce
ödenecek mik-
tarlara yönelik bulunmamaktadır.
Bu duruma göre de yasaların uygulanmasını göstermek
için çıkar-
tılan tüzük, yönetmelik ve talimatların dayalı
oldukları yasalara ay-
kırı düzenlemeler taşıyamayacaklarının idare hukuku
ilkelerinden olma-
sı ve 2577 sayılı Yasa'nın 7/4. maddesi gereği
düzenleyici işlemin ip-
tal edilmemiş olmasının bu düzenlemeye dayalı işlemin
iptaline engel
oluşturmaması nedeniyle, Tüzüğün ilgili maddesinin
iptali istenmemekle
birlikte; 1993 Mali Yılı Bütçe Uygulama Talimatının 5.
maddesinin
röntgen film bedellerine ilişkin kısmıyla, eksik ödeme
işleminin iptal
edilerek, istem doğrultusunda eksik ödenen miktarın
yasal faiziyle
birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi
gerekirken, davanın red-
dedilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin
kabulüne, Da-
nıştay Onuncu Dairesinin 1995/4260 sayılı kararının
BOZULMASINA, ka-
rar verildi. (MT/NÇ)
Kararın Özeti
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
7.maddesinin 4.fıkrası hükmü uyarınca uygulama işlemi üzerine ve bu işlemin
süresine tabi olarak dava açabilmek için, mutlaka bir uygulama işleminin
bulunması gerektiği hk.[26]
İstanbul 2.İdare Mahkemesince verilen ve Mahkemenin,
Danıştay Altıncı
Dairesinin bozma kararına uymayarak, iptal kararında
ısrarına ilişkin
bulunan 1996/437 sayılı kararını davalı idareler temyiz
etmekte ve bo-
zulmasını istemektedirler.
İstanbul 2.İdare Mahkemesince, Danıştay Altıncı
Dairesinin boz-
ma kararına uyulmayarak iptal kararında ısrar edilmesi
üzerine davalı
idareler bu kez 1996/437 sayılı ısrar kararını temyiz
etmekte ve bo-
zulmasını istemektedirler.
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden;
Bostancı
... pafta, ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın
kamulaştırılmasına i-
lişkin Kadıköy Belediye Encümeninin ... günlü, ...
sayılı kararının,
davacılara tebliği üzerine, kamulaştırma kararının ve
dayanağı olan
1/1000 ölçekli uygulama imar planının iptali istemiyle
davanın açıldı-
ğı, daha sonra aynı belediye encümeninin ... günlü, ...
sayılı kararı
ile de 2942 sayılı Kanunun 21 inci maddesi uyarınca
taşınmazın kamu-
laştırılmasından vazgeçilerek, ... günlü, 80/3 sayılı
encümen kararı-
nın iptali ile tapu sicilindeki kamulaştırma şerhinin
kaldırılmasına
karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacıların bu davayı, kamulaştırma işlemi üzerine ve
2577 sa-
yılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci maddesinin 4
üncü fıkrası
hükmünden yararlanmak suretiyle açtıkları kuşkusuzdur.
2577 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin 1 inci fıkrası
"Dava açma
süresi özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen
hallerde Danıştay'da
ve İdare Mahkemelerinde altmış ve Vergi Mahkemelerinde
otuz gündür."
hükmünü, 4 üncü fıkrası da, "İlanı gereken düzenleyici
işlemlerde dava
süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar.
Ancak bu işlem-
lerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem
veya uygulanan
işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler.
Düzenleyici
işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı
işlemin iptaline
engel olmaz." hükmünü taşımaktadır.
Bu durumda, menfaat alakası bulunmak koşuluyla kişinin
bir dü-
zenleyici işleme karşı dava açabilmesinin iki yolu
bulunmakta; ilgili
kişi ya düzenleyici işlemin ilan tarihinden itibaren
dava açma süresi
içerisinde ya da bu işlemin uygulanması halinde,
uygulama işlemi üze-
rine ve bu işlemin süresine tabi olarak dava açma
olanağına sahip bu-
lunmakta; ikinci olanaktan yararlanabilmek ve
bakılabilir nitelikte
bir dava açabilmek için mutlaka bir uygulama işleminin
bulunması ge-
rekmektedir.
Davacılar tarafından, kamulaştırma işlemi ile bunun
dayanağı o-
lan 1/1000 ölçekli imar planının iptali istemi ile dava
açılmış ise
de; genel, düzenleyici nitelikte olan ve kamulaştırma
işleminin daya-
nağını oluşturan imar planına karşı, uygulama işlemi
olan kamulaştırma
işlemi nedeniyle uyuşmazlık yaratılan bu davada, davalı
idare tarafın-
dan, kamulaştırma işleminden vazgeçildiği
bildirildiğinden; Danıştay
Altıncı Dairesinin ... günlü, 1995/3158 sayılı bozma
kararında belir-
tildiği üzere, imar planının iptaline ilişkin istemin,
bu aşamada in-
celenme olanağı bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz
istemlerinin ka-
bulü ile İstanbul 2.İdare Mahkemesince verilen ...
günlü, 1996/437 sa-
yılı kararın, Danıştay Altıncı Dairesinin bozma kararı
doğrultusunda
bozulmasına ve dosyanın adı geçen Mahkemeye
gönderilmesine, karar
verildi.
K A R Ş I O Y
X- Dava, düzenleyici işlem olan imar planının,
kamulaştırma iş-
lemi tesis edilmek suretiyle davacılar hakkında
uygulanması üzerine,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci
maddesinin 4 üncü
fıkrası hükmüne uygun olarak ve her iki işlemin iptali
istemini içerir
bir biçimde açılmış; ancak daha sonra davalı idare,
belediye encümeni
kararıyla, kamulaştırma işleminden vazgeçmiştir.
Başlangıçta önkoşullar yönünden usule uygun bir biçimde
ve sü-
resi içerisince açıldığı anlaşılan davada; idarenin
daha sonra uygula-
ma işleminden vazgeçmiş olması halini, davanın
bakılabilme özelliğini
değiştirilebilir nitelikte kabul etmek, anılan 7 nci
maddenin lafzına
uygun olmadığı gibi getiriliş amacına da uygun
değildir.
Bu nedenle, İstanbul 2.İdare Mahkemesince verilen ısrar
kararı-
nın onanması ve dosyanın, uyuşmazlığın esası incelenmek
üzere Danıştay
Altıncı Dairesine gönderilmesi oyuyla, karara karşıyız.
(MT/ES)
(DAN-DER; SAYI:97)
Kararın Özeti
Ecrimisil düzeltme ihbarnamesinin tebliğ tarihinden
itibaren 60 gün içinde açılan davada süreaşımı bulunmadığı hk.[27]
Hazineye ait taşınmazın 1.1.1991-31.12.1993 döneminde
fuzulen işgali
nedeniyle ecrimisil istenilmesine ilişkin ecrimisil
ihbarnamesi ile bu
ihbarnameye karşı yapılan başvuru üzerine düzenlenen
ecrimisil düzelt-
me ihbarnamesinin iptali istemiyle açılan davada,
İstanbul 6.İdare
Mahkemesince verilen ve Mahkemenin, Danıştay Altıncı
Dairesinin
12.3.1996 günlü, 1996/1115 sayılı bozma kararına
uymayarak davanın sü-
re yönünden reddine dair ilk kararında ısrarına ilişkin
bulunan
10.12.1996 günlü, 1996/1398 sayılı kararı, davacı
temyiz etmekte ve
bozulmasını istemektedir.
Davacı bu kez, İdare Mahkemesinin 1996/1398 sayılı
ısrar kara-
rını temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci
maddesinde,
idari uyuşmazlıklarda dava açma süresinin özel
kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde, Danıştayda ve İdare
Mahkemelerinde yazılı bil-
dirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren 60 gün
olduğu belir-
tilmiş; aynı Kanunun 11 inci maddesinde de, "İlgililer
tarafından ida-
ri dava açılmadan önce idari işlemin kaldırılması, geri
alınması, de-
ğiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması üst
makamdan, üst makam
yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açma
süresi içinde iste-
nebilir. Bu başvurma, işlemeye başlamış olan idari dava
açma süresini
durdurur. Altmış gün içinde cevap verilmezse istek
reddedilmiş sayı-
lır. İsteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması
halinde dava açma
süresi yeniden işlemeye başlar ve başvurma tarihine
kadar geçmiş süre
de hesaba katılır" hükmü yer almıştır.
Bu konuda özel kanun niteliğinde olan 2886 sayılı
Devlet İhale
Kanununun uygulanmasını düzenleyen Devlete Ait Taşınmaz
Mal Satış,
Trampa, Kiraya verme, Mülkiyetin Gayrı Aynı Hak Tesis,
Ecrimisil ve
Tahliye Yönetmeliğinin 80 inci maddesinde tesbit ve
takdir edilecek
ecrimisil tutarının fuzuli şagile ecrimisil ihbarnamesi
ile tebliğ e-
dileceği, ecrimisilin bu ihbarnamenin tebliğ tarihinden
itibaren bir
ay içinde ödenmesi gerektiği tebliğ edilen işlemde bir
hata bulunduğu
düşünülerek rızaen ödenmek istenilmediği takdirde aynı
süre içinde
tebliğ eden idareye dilekçe ile müracaat edilerek
düzeltme talebinde
bulunulabileceği, bu taleplerin Milli Emlak Müdürlüğü
veya Mal Müdür-
lüğünce incelenerek neticesinin ecrimisil düzeltme
ihbarnamesi ile mu-
hataplarına tebliğ edileceği; aynı yönetmeliğin 81 inci
maddesinde i-
se, düzeltme isteminde bulunmuş olması halinde
ecrimisil düzeltme ih-
barnamesinin muhatabına tebliğ tarihinden itibaren 1 ay
içerisinde ec-
rimisil alacağının ödeneceği, bu sürenin son gününün
ödenmesi gereken
ecrimisilin vade tarihi olduğu hükmüne yer verilmiştir.
İstanbul 6.İdare Mahkemesince; mevzuatta öngörülen usul
uyarın-
ca ilgililerin, ecrimisil ihbarnamesinin kendilerine
tebliğ tarihinden
itibaren 60 günlük idari dava açma süresi içinde dava
açabilecekleri
gibi, bir ay içerisinde söz konusu ecrimisili ödemek ya
da yine bir ay
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar
hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi",
"imar para
cezaları", "imar kirliliği suçları", "idare hukuku", "idari yargılama usulü" ve
her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar
hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-10-08 (2290 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|