Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/24
KARAR NO:
2007/24
KARAR TR :
4.6.2007
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: Asker
kişi sanık hakkında, Askeri Ceza Kanunu’nun 117/1. maddesinde düzenlenen
suçu nedeniyle açılan kamu davasının,askeri mahkemede yargılanmayı
gerektiren ilgi kesilmiş olsa dahi ASKERİ YARGI yerinde görülmesinin
gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Müdahil : M.T
Sanık : L.A.
O L A Y
: Isparta 40. Hf. P. Er Eğt. A. Çvş. Tlg. Tb. Komutanlığı emrinde görevli
sanık P. Çvş. Levent Abiri’nin, 27.11.2000 günü, Takım’ın toplu olarak
bulunduğu sırada, sigara içenlerin sigaralarını söndürmelerini istediği,
verilen emri duymayan ancak erlerin topluca sigaralarını söndürdüklerini
gören aynı Komutanlık emrinde görevli müdahil P. Er Mutlu Tosyalıoğlu
sigarasını söndürmek üzere yere atmak üzereyken, müdahilin yanına gelerek
elindeki sigarayı alıp, müdahilin yüzüne, kulağına basmaya çalıştığı,
müdahilin elini tutarak mani olmak istemesine rağmen hareketlerine devam
ettiği, müdahilin, “rahatlayacaksan elime bas” demesi üzerine, cismen eza
verecek şekilde yanan sigarayı müdahil P. Er Mutlu Tosyalıoğlu’nun sağ eline
bastırarak söndürdüğü, böylece, asta müessir fiil suçunu işlediği ileri
sürülerek, eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 117/1. maddesi uyarınca
cezalandırılması istemiyle Dağ Komando Okulu Ve Eğitim Merkezi Komutanlığı
Askeri Savcılığı’nın 11.5.2001 gün ve E:2001/1272, K:2001/326 sayılı
iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
DA? KOMANDO
OKULU VE E?İTİM MERKEZİ KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ : 24.12.2002 gün ve
E:2002/120, K:2002/722 sayıyla; asker kişi sanık hakkında Askeri Ceza
Kanunu’nun 117/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası
açılmış ise de, toplanan delillere göre eylemin Türk Ceza Kanunu’nda
düzenlenen “tedbirsizlik veya dikkatsizlik sonucu yaralamaya sebebiyet
vermek” suçunu oluşturduğu kanaatine varıldığı, yargılama aşamasında sanığın
terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılamayı gerektiren ilginin de
kesildiği açıklanarak, yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek,
dava dosyası, Isparta 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
ISPARTA 1.
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ : 31.12.2004 gün ve E:2003/143, K:2004/748 sayıyla;
yargılama sırasında bilgisine başvurulan uzman bilirkişi beyanına göre,
müdahilin elinde bulunan lezyonun, mutlaka uzun süre kuvvet sarf edilmek
suretiyle sıcak bir cisim temas ettirilmek ya da bastırmak yolu ile meydana
geldiği anlaşıldığından, eylemin sübutu halinde Askeri Ceza Kanunu’nun
117/1. maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağı açıklanarak, yargılama
görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı
vermiş, kararın temyiz edilmeyerek kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, aynı
Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Recep SÖZEN, Hasan DENGİZ, Nuri NECİPO?LU’nun, katılımlarıyla yapılan
04.06.2007 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ayla SONGÖR’ün askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Turgut
SÖNMEZ’in davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalaa edilmektedir.
Aynı
Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191
sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı
gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu
mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması
askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış
olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin
"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa
Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Buna göre,
askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce
işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez.
Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal
kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir
önemi bulunmamaktadır.
Sanığın
yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden
anlaşılmaktadır.
Olumsuz
görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren askeri
yargı yerince, eylemin tedbirsizlik veya dikkatsizlik sonucu yaralamaya
sebebiyet vermek suçunu oluşturduğu belirtilmiş ise de, iddianame içeriği,
müdahilin tüm aşamalardaki değişmeyen anlatımları ile dosyadaki diğer
deliller gözetildiğinde, sanığa yüklenen eylemin, Askeri Ceza Kanunu’nun
117. maddesinin 1. fıkrasında düzenlenen asta müessir fiil suçu olarak
değerlendirilebileceği, bu suçun da “askeri suç” olduğu açıktır.
353 sayılı
Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin
kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma
görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri bir suç olmaması askeri bir suça
bağlı bulunmaması durumunda, askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren
ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği düzenlenmiş
bulunduğundan ve somut olayda sanığa yüklenen eylemin askeri suç olduğu,
353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi uyarınca davanın askeri yargı yerinde
görülmesi ve Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri
Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Dağ
Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 24.12.2002
gün ve E:2002/120, K:2002/722 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,
04.06.2007 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/25
KARAR NO:
2007/25
KARAR TR :
4.6.2007
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: Asker
kişi sanığa yüklenen “adiyen müessir fiil, müteselsilen silahlı şartlı
tehdit, hürriyetten mahrum etmek” suçlarının askeri suç olmaması, askeri
suça bağlı bulunmaması ve askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin
kesilmiş olması nedeniyle, açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde
görülmesinin gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanık : M.Ç.
O L A Y
: Van/Erciş 10. Piyade Tugayı Tow Bölük Komutanlığı emrinde görevli sanık P.
Er Mehmet Çiftçi’nin, 20.5.2001 günü 21.00-23.00 saatleri arasında,
cephanelik 3 nolu kule nöbetçisi olarak görevlendirildiği, nöbete silahsız
ve mühimmatsız olarak gönderilen sanığın yanında bir sopa götürdüğü, aynı
yerde 23.00-01.00 saatleri arasında nöbetçi olarak görevlendirilen P. Er
Mustafa Gül’ün, nöbeti devralmak için 3 nolu kuleye geldiğinde, sanığın
kendisine “ben burada sabit nöbetçi kalacağım silahını bana ver ve git”
dediği, Mustafa Gül’ün silahını vermemesi üzerine, elindeki sopayla
Mustafa’nın başına ve karnına 3-4 kez vurduğu, elindeki silahı alarak havaya
ateş edip “hücum yeleğini çıkar bana ver” dediği, Mustafa’nın hücum yeleğini
vermemesi üzerine, silahı Mustafa’ya doğrultarak “seni vururum” dediği, aynı
saatlerde 1 ve 2 nolu kulelerde nöbet tutmakta olan P. Er Birol Atlıhan, P.
Onb. Bilal Bilir ve P. Er Turgay Esen’den hücum yeleği ve dolu şarjörlerini
isteyip, vermemeleri üzerine tehdit ettiği ve şarjörleri aldığı, rastgele
havaya ateş ettiği, bu sırada olay yerine gelen hazırkıtanın kendisini
iknaya ve elindeki silahı almaya çalıştığı, Shh. Er Abdülkadir Tankçı, Kad.
Bçvş. İbrahim Pınarbaşı ile Lv. Bçvş. Haşim Şimşek’e “gelmeyin vururum”
dediği, ayaklarının dibine ateş ettikten sonra havaya ateş etmeyi sürdürdüğü
ve tel örgülerden atlayarak kışla dışına çıktığı, kamyoneti ile oradan
geçmekte olan sivil kişi Mahmut Acar’ı tehditle durdurarak kamyonete binip
kışla nizamiye kapısına geldiği, nizamiyede nöbet tutan Mu. Er Ali Akgül’ü
tehditle nöbet yerinden uzaklaştırdığı, havaya ateş ettiği, olay yerine
gelen rütbeli şahıslardan oluşan grubun “teslim ol,silahını bırak” çağrısı
üzerine jeneratör binasına girip burada görev yapan Hv. Svn. Er Mesut Uslu
ile P. Er Cevdet Altay’a “sizinle işim yok, sizinle sadece eve gideceğiz”
dediği, tüfeğin namlusu Mehmet Uslu’nun ensesinde olacak şekilde erler önde
karargah binasının önüne geldiği sırada erlere “yere yatın” dediği, havaya
bir el ateş ettiği ve olay yerine gelmesini istediği Kışla Komutanı
tarafından ikna edildiği, böylece, sanığın adiyen müessir fiil, müteselsilen
silahlı şartlı tehdit, hürriyetten mahrum etmek, müteselsilen silahla üste
ve amire fiilen taarruz ve taarruza teşebbüs etmek suçlarını işlediği
ileri sürülerek, P. Er Mustafa Gül’e karşı adiyen müessir fiil suçundan
eylemine uyan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 456/4., P. Er Mustafa Gül, P.
Onb. Bilal Bilir, P. Er Turgay Esen, P. Er Birol Atlıhan ve sivil kişi
Mahmut Acar’a karşı müteselsilen silahlı şartlı tehdit suçundan eylemine
uyan aynı Kanun’un 188/4, 80., Hv. Svn. Er Mesut Uslu ile P. Er Cevdet
Altay’a karşı hürriyetten mahrum etmek suçundan eylemine uyan aynı Kanun’un
179/1-3, 80., Kad. Bçvş. İbrahim Pınarbaşı, Lv. Bçvş. Haşim
Şimşek’e ve Mu. Er Ali Akgül’e karşı müteselsilen silahla üste ve
amire fiilen taarruz ve taarruza teşebbüs etmek suçlarından eylemine uyan
Askeri Ceza Kanunu’nun 91/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle
Jandarma Asayiş Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 6.6.2001 gün ve
E:2001/1130, K:2001/363 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
JANDARMA
ASAYİŞ KOLORDU KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ:9.3.2005 gün ve E:2005/28,
K:2005/33 sayıyla; öncelikle sanığın Haşim Şimşek ile İbrahim Pınarbaşı’na
karşı üste fiilen taarruz ve Bilal Bilir’e karşı üstü tehdit suçlarına konu
eylemleri nedeniyle açılan kamu davasının tefrikine karar verilmiş, sanık
hakkında adiyen müessir fiil, müteselsilen silahlı şartlı tehdit, hürriyeti
tahdit suçları ile mağdur Ali Akgül’e karşı üste fiilen taarruz suçuna konu
eylemde mağdurun vücut bütünlüğüne yönelik olarak taarruz niteliğinde bir
eyleminin bulunmaması nedeniyle eylemin müteselsilen silahlı şartlı tehdit
suçu içerisinde değerlendirilmesi gereken silahlı şartlı tehdit suçunu
oluşturduğu, bu suçların askeri suç olmadığı, askeri bir suça bağlı
bulunmadığı ve sanığın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle askeri
mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin de kesildiği, bu nedenle
yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik
kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Erciş
Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
Erciş Asliye
Ceza Mahkemesi, sanığa yüklenen tehdit ve hürriyeti tahdit suçları nedeniyle
sanığı yargılama görevinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle tüm
suçlar açısından görevsizlik kararı vermiş, karar kesinleşerek, dava
dosyası, Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
ERCİŞ A?IR
CEZA MAHKEMESİ: 2.2.2006 gün ve E:2006/21, K:2006/21 sayıyla; üste fiilen
taarruz suçunun askeri bir suç olduğu, fiilin bir bütün olarak
değerlendirildiğinde diğer suçlamaların da buna bağlı olduğu ve birlikte
görülmesinde zaruret bulunduğu, üste fiilen taarruz suçunun müteselsilen
silahlı şartlı tehdit suçu içerisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği
hususunun askeri yargı yerince gözetilmesinin gerektiği, bu nedenle
yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, itirazı
kabil olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası, kendisine
gelmekle, Yargıtay Cumhuriyet Baş-savcılığı’nca Mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememize
gönderilen dava dosyasında Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 11.12.2006 gün ve
E:2006/32, K:2006/32 sayılı kararı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin
Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen
koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun
bulunmayan başvurunun reddine karar verilip, dosyanın Mahkemesine
gönderilmesinden sonra, bu kez dosyadaki eksiklik giderilip, adli yargı
yerince verilen görevsizlik kararı kesinleştirilerek dava dosyası, kendisine
gelmekle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Recep SÖZEN, Hasan DENGİZ, Nuri NECİPO?LU’nun, katılımlarıyla yapılan
04.06.2007 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında, sanığa yüklenen adiyen müessir fiil, müteselsilen silahlı
şartlı tehdit, hürriyetten mahrum etmek ve Ali Akgül’e karşı işlendiği ileri
sürülen suç nedeniyle açılan kamu davaları yönünden, Yasa'nın 14. maddesinde
öngörüldüğü biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından,
esasın incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ayla SONGÖR’ün adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Turgut
SÖNMEZ’in davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalaa edilmektedir.
Aynı
Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191
sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı
gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu
mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması
askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış
olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin
"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa
Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Buna göre,
askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce
işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez.
Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal
kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir
önemi bulunmamaktadır.
211 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 76. maddesinde, "Nöbet;
askerlikteki müşterek hizmetlerin yapılmasını ve devamını sağlamak maksadı
ile bu hizmetlerin belli bir sıra ve süre ile subay, askeri memur, astsubay,
askeri öğrenci, erbaş ve erler ile Silahlı Kuvvetler Teşkilatı içinde
vazifeli olan bilumum sivil şahıslar tarafından yapılmasıdır.
Nöbetçi:
nöbet hizmetinin yapılması için görevlendirilen şahıstır” şeklinde tarif
edilmiş, 77. maddesinde de, "Kıtalarda, karargahlarda ve askeri kurumlarda
nöbet hizmetine tabi tutulacak personelin kimler olacağı, nöbet
hizmetlerinin yapılış tarzı ile şekli ve nöbetçilere ait vazifeler
talimatname ile tayin ve tesbit olunur." denilmiştir.
1632 sayılı
Askeri Ceza Kanunu'nun, "Nöbetçi, karakol, devriyenin tarifi" başlığı
altında düzenlenen 15. maddesinde;
"1-Bu
kanunun tatbikatında nöbetçi hazarda ve seferde emniyet, muhafaza, disiplin,
tarassut maksatlariyle silahlı olarak bir yere konulan ve muayyen bir
talimatı bulunan tek veya çift askerdir.
2- Karakol
hazarda ve seferde aynı maksatlarla konulan ve bir amir emrinde bulunan
silahlı bir
kısım askerdir.
3-Devriye
hazarda ve seferde aynı maksatlarla muayyen bir mıntakada seyyar olarak
vazife yapan bir veya daha ziyade silahlı askerdir." denilmekte, benzer
düzenleme İç Hizmet Kanunu'nun 78. maddesinde de yer almaktadır.
Aynı
Kanun'un 106. maddesinde "Askeri karakola, nöbetçiye ve devriyeye hakaret
eden veya bunları dinlemiyen veya bunlara mukavemette bulunan yahut fiilen
taarruz eden bu suçları amire karşı yapmış sayılır ve öylece
cezalandırılır." denilmekte olup, her iki madde birlikte
değerlendirildiğinde 15. maddede yazılı olan nöbetçilerin belli suçlar
karşısında amir sayılacakları, daha açık bir anlatımla, maddede yazılı
suçları işleyenlerin, bu suçları amire karşı işlemiş kabul edilerek ast gibi
cezalandırılacakları; 12. maddesinde de “Bu kanunun tatbikatında (Hizmet)
tabirinden maksat gerek malûm ve muayyen olan ve gerek bir amir tarafından
emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması halidir” denilerek
yasanın uygulanmasında hizmetin gerek malum ve muayyen olan ve gerek bir
amir tarafından emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması
hali olduğu belirtilmiştir.
Olumsuz
görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren adli yargı
yerince, üste fiilen taarruz suçunun askeri bir suç olduğu ve diğer
suçlamaların da buna bağlı olduğu ve birlikte görülmesinde zaruret
bulunduğu, üste fiilen taarruz suçunun müteselsilen silahlı şartlı tehdit
suçu içerisinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunun askeri yargı
yerince gözetilmesinin gerektiği gerekçesine yer verilmiş ise de, sanık
hakkında Kad. Bçvş. İbrahim Pınarbaşı ve Lv. Bçvş. Haşim Şimşek’e karşı
müteselsilen üste fiilen taarruz suçu ile diğer suçlar arasında davaların
birlikte görülmesini zorunlu kılan bir bağlılığın bulunmadığı, sanığın
mağdur Ali Akgül’e karşı işlediği ileri sürülen tehdit suçunun ise, Askeri
Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde öngörülen suçlar arasında yer almaması
karşısında, eylemin amire karşı işlenen suç olarak kabul edilemeyeceği
sonucuna varılmıştır.
Öte yandan,
sanığın, Mustafa Gül, Birol Atlıhan, Turgay Esen, Mahmut Acar, Mesut Uslu ve
Cevdet Altay’a karşı işlediği ileri sürülen, adiyen müessir fiil,
müteselsilen silahlı şartlı tehdit ile hürriyetten mahrum etmek suçlarının,
Askeri Ceza Kanununda düzenlenen askeri suç kapsamında olmayıp, Türk Ceza
Kanununda düzenlenen suçlar kapsamında bulundukları kuşkusuzdur.
Sanığın
yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden
anlaşılmaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, yüklenen suçların askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması, sanığın terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılanmasını
gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa'nın 4191
sayılı Yasa ile değişik 17. maddesi hükmü uyarınca, davanın adli yargı
yerinde görülmesi ve Erciş Ağır Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının
kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Erciş
Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2.2.2006 gün ve E:2006/21, K:2006/21 sayılı
GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 04.06.2007 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN
OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/27
KARAR NO:
2007/27
KARAR TR :
2.7.2007
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: Asker
kişi sanıklara yüklenen “üste fiilen taarruz” ve “asta müessir fiil”
suçlarının, Türk Ceza Kanununda düzenlenen “kasten yaralama” suçu kapsamında
kaldığı, bu suçun da askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve
askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle,
açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanıklar : 1- Y.A.
2- İ.G.
O L A Y
:Erzurum/ Pasinler 7/2 Mknz. P. Tb. 5. Mknz. P. Bl. Komutanlığı emrinde
görevli sanık P. Çvş. Yusuf Arslan’ın, 1.9.2004 günü, hazır kıta çavuşu
olarak görevli olduğu sırada, aynı Komutanlık emrinde görevli sanık P. Onb.
İkram Günde’yi üzerini değiştirerek hazır kıtadaki görevinin başına geçmesi
konusunda uyardığı, uyarısının dinlenmemesi üzerine, P. Onb. İkram Günde’yi
oturduğu yerden iterek düşürdüğü, bu duruma sinirlenen İkram Günde’nin de
yerden kalkarak Yusuf Arslan’a yumrukla vurduğu, daha sonra her ikisinin de
birbirlerine vurması ile gelişen kavgada İkram Günde’nin yere düşerek
baygınlık geçirdiği, İkram Günde hakkında hayati tehlike geçirdiği
belirterek geçici doktor raporunun düzenlendiği, Yusuf Arslan’ın ise
herhangi bir rapor almadığı, böylece sanık Yusuf Arslan’ın, İkram Günde’ye
hayati tehlikeye maruz bırakacak şekilde itekleyip, yumrukla birkaç kez
vurarak yaralamak suretiyle asta müessir fiil suçunu, İkram Günde’nin ise
maruz kaldığı müessir fiilin meydana getirdiği ağır ve haksız tahrik
neticesi Yusuf Arslan’a yumrukla vurmak suretiyle üste fiilen taarruz suçunu
işlediği ileri sürülerek, sanık Yusuf Arslan’ın eylemine uyan Askeri Ceza
Kanunu’nun 117/1., sanık İkram Günde’nin eylemine uyan aynı Kanun’un 91/1.
maddeleri uyarınca cezalandırılmaları,cezalarından Türk Ceza Kanunu’nun
51/son maddesi uyarınca indirim yapılmasına karar verilmesi istemiyle 9.
Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 24.11.2004 gün ve E:2004/1220,
K:2004/719 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
9. KOLORDU
KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ: 3.7.2006 gün ve E:2006/78, K:2006/420 sayıyla;
sanık Yusuf Arslan’ın çavuşluğa nasıp emri tüm araştırmalara rağmen
bulunamadığından sanığın onbaşı rütbesinde kabul edilmesi gerektiği
sonucuna varıldığı, bu durumda sanıklara yüklenen eylemin karşılıklı müessir
fiil suçunu oluşturduğu, 353 sayılı Yasa’nın 17. maddesi gereğince terhis
edilmiş olan sanıkları yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar
kesinleşerek, dava dosyası,Pasinler Asliye Ceza Mahkemesi’ne
gönderilmiştir.
PASİNLER
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 16.2.2007 gün ve E:2006/339, K:2007/25 sayıyla;
sanık Yusuf Arslan’ın çavuş diploması bulunduğu ve fiilen çavuş rütbesini
kullandığı, bu nedenle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek
kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Pasinler Cumhuriyet Başsavcılığı’nca,
Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Recep SÖZEN, Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ’in, katılımlarıyla yapılan
02.07.2007 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ayla SONGÖR’ün adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Kamil
SEVİMLİ’nin davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalaa edilmektedir.
Aynı
Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191
sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı
gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu
mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması
askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış
olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin
"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa
Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Buna göre,
askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce
işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez.
Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal
kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir
önemi bulunmamaktadır.
Olumsuz
görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren adli
yargı yerince, sanıklardan Yusuf Arslan’ın çavuş rütbesinde olduğu kabul
edilmiş ise de, dosyanın incelenmesinde, dosyada bulunan “Çavuş Diploması”
başlıklı tarihsiz belgenin sınav kurulu başkanı, iki üye, talimgah komutanı
ile Pasinler Garnizon Komutanı tarafından onaylandığı; diplomanın
içeriğinden, adı geçenin 03.12.2003 tarihinde başlayıp 06.02.2004 tarihine
kadar devam eden 1983/4 üncü dönem Çavuş kursunu başarı ile bitirdiği ve
kıtasında göreceği intibak ve tamamlama eğitiminde de başarılı olduğu
takdirde Çavuş olmaya layık görüldüğü anlaşılmıştır.
Yapılan
inceleme sonucu ilgilinin Çavuşluğa nasbedildiğini gösterir bir belge ve
kaydın bulunamadığı nedenleri ile suç tarihinde sanığın, diğer sanıkla aynı
rütbede olduğu kabul edilerek, sanıklara yüklenen eylemin Türk Ceza
Kanununda düzenlenen suçlar kapsamında kaldığı sonucuna varılmıştır.
Sanıkların
yargılama aşamasında terhis edildikleri dosya içindeki bilgi ve
belgelerden anlaşılmaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, yüklenen suçların askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması, sanıkların terhis edilmesiyle askeri mahkemede
yargılanmalarını gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle, 353 sayılı
Yasa'nın 4191 sayılı Yasa ile değişik 17. maddesi hükmü uyarınca, davanın
adli yargı yerinde görülmesi ve Pasinler Asliye Ceza Mahkemesi'nin
görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Pasinler
Asliye Ceza Mahkemesi’nin 16.2.2007 gün ve E:2006/339, K:2007/25 sayılı
GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.07.2007 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN
OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2007/29
KARAR NO:
2007/29
KARAR TR :
2.7.2007
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: Sivil
kişi sanık hakkında "bakaya kalmak" suçu nedeniyle açılan kamu davasının,
353 sayılı Yasa uyarınca ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanık : C.K.
O L A Y
: Halen Genelkurmay Öz. Kuv. Des. Kt. Mhf. Bl. Komutanlığı emrinde görevli
sanık P. Er Celal Kalın’ın, adına çıkarılan celp çağrı pusulasının 18.4.2005
tarihinde kendisine tebliğ edildiği, 21.11.2005 günü askerlik şubesinde
hazır bulunmasının istendiği, 23.11.2005 tarihinde askerlik şubesine gelen
sanığın bir gün yol süresi ile kıtasına sevk edildiği, en geç 25.11.2005
gününe kadar acemi birliğine katılması gerekirken,makbul bir mazereti
olmaksızın 26.11.2005 tarihinde acemi birliğine katıldığı, böylece sanığın
25.11.2005-26.11.2005 tarihleri arasında geç iltihak suretiyle bakaya
kalmak suçunu işlediği ileri sürülek, eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun
63/1-A, Ek-8.,5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 75/1, 49/1. maddeleri
uyarınca cezalandırılması istemiyle Genelkurmay Başkanlığı Askeri
Savcılığı’nın 9.5.2006 gün ve E:2006/247, K:2006/159 sayılı iddianamesiyle
kamu davası açılmıştır.
GENELKURMAY
BAŞKANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ: 16.11.2006 gün ve E:2006/337, K:2006/397
sayıyla; 353 sayılı Yasa’nın 5.10.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5530 sayılı
Yasa ile değişik 13. maddesi uyarınca, sanığa yüklenen eylem nedeniyle
sanığı yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle
görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava
dosyası, Karşıyaka 4. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
KARŞIYAKA 4.
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 5.1.2007 gün ve E:2006/750, K:2007/3 sayıyla; 5530
sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce işlenmiş olduğu ileri sürülen suç
nedeniyle sanığı yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek
kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, kendisine gelmekle Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Recep SÖZEN, Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ’in, katılımlarıyla yapılan
02.07.2007 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde adli
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ayla SONGÖR’ün adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Kamil
SEVİMLİ’nin davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalaa edilmektedir.
Sanığın
sivil kişi olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa’nın asker olmayan (sivil)
kişilerin askeri mahkemelerde yargılanma koşullarını belirleyen maddeleri
yönünden değerlendirme yapılması gerekmektedir.
353 sayılı
Yasa’nın 11. maddesinde, “Askeri mahkemeler, asker olmayan kişilerin
aşağıda yazılı suçlarına ilişkin davalarına bakarlar.
A) Askeri
Ceza Kanununun 55, 56, 57, 58, 59, 63, 64, 81, 93, 94, 95, 100, 101 ve
102nci maddelerinde yazılı suçlar;
B) Birinci
askeri yasak bölgeler içinde veya nöbet yerlerinde, karakollarda, kışla ve
karargahlarda, askeri kurumlarda, yerleşme ve konaklama amacıyla kullanılan
bina ve mahaller içinde askerlere fiilen taarruzda bulunan, söven veya
hakaret eden veyahut askerlik görevine ilişkin işleri yapmaya veya yapmamaya
zorlamak için şiddet ve tehdide başvuranların Türk Ceza Kanunu'nun bu
fiillere ilişkin 188, 190, 191, 254, 255, 256, 257, 258, 260, 266, 267, 268,
269, 271, 271 ve 273 üncü maddelerinde gösterilen suçları;
C) Nöbetçi,
devriye, karakol, inzibat, askeri trafik, kolluk veya kurtarma ve yardım
görevi yapan askerlere (Umumi emniyet ve asayişi korumaya ilişkin önleyici
ve adli zabıta görevlerini ifa ettikleri sırada jandarma, subay, astsubay,
erbaş ve erleri hariç) karşı bu görevleri yaptıkları sırada işlenen
yukarıdaki (B) fıkrasında yazılı suçlar;”
D) (İptâl:
Anayasa Mah. nin 14.2.1978 Tarihli ve E. 1977/130, K. 1978/13 sayılı kararı
ile.)
E) Diğer
kanunlar ile askeri mahkemelerde yargılamaları öngörülen suçlar” denilerek
asker olmayan kişilerin askeri mahkemede yargılanma koşulları belirlenmiş
iken, madde, 5530 sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile değiştirilerek,
uluslararası anlaşmalar gereğince yabancı asker kişilerin askeri mahkemede
yargılanmalarını gerektiren suçları hakkında soruşturma ve kovuşturma
yapılmasının Milli Savunma Bakanının iznine bağlı olacağı düzenlenmiştir.
Öte yandan,
353 sayılı Yasa’nın 13. maddesi 5530 sayılı Yasa’nın 4. maddesi ile
değiştirilerek, Askeri Ceza Kanunu’nun 55, 56, 57, 58, 59, 61, 63, 64, 75,
79, 80, 81, 93, 94, 95, 114 ve 131. maddelerinde yazılı suçların, askeri
mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış
zamanında işlenmesi halinde, bu kişilerin yargılanmalarının adli yargı
mahkemeleri tarafından, Askeri Ceza Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle
yapılacağı, belirtilmiştir.
353 sayılı
Yasada yapılan bu değişiklikle, sivil kişilerin barış zamanında, Askeri
Ceza Kanunu’nun yukarıda belirtilen maddelerinde yazılı suçları işlemeleri
halinde adli yargı yerinde yargılanacakları kuşkusuzdur.
Açıklanan
nedenlerle, 5530 sayılı Yasa ile değişik 353 sayılı Yasa’nın 13. maddesi
uyarınca davanın adli yargı yerinde görülmesi ve Karşıyaka 4. Asliye Ceza
Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ :
Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Karşıyaka
4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 5.1.2007 gün ve E:2006/750, K:2007/3 sayılı
GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.07.2007 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN
OLARAK karar verildi.