Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2006/29
KARAR NO:
2006/29
KARAR TR :
6.11.2006
(Ceza
Bölümü)
K A R A R
ÖZET: Asker
kişi sanığa yüklenen eylemin “kasten yaralama” suçunu oluşturması ve bu
suçun da askeri suç olmaması, askeri suça bağlı bulunmaması ve askeri
mahkemede yargılanma-yı gerektiren ilginin kesilmiş olması nedeniyle, açılan
kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği hk.
Davacı : K.H.
Mağdur
: B.T.
Sanık : E.K.
O L A Y
: Dicle Öz. G/K. Komutanlığı emrinde görevli sanık J. Er Ertuğrul Kılıç’ın,
1.6.2001 günü, aynı Komutanlık sorumluluk sahası içerisinde bulunan 2 nolu
kulede 09-12 saatleri arasında tüfekli nöbetçi olarak görevli bulunan mağdur
J. Er Bilal Taylan’ın yanına giderek, kulenin yanında bulunan su deposuna
bakacağını söylediği sırada mağdurun, psikolojik sorunları olduğunu bildiği
sanıktan firar edebileceği düşüncesiyle şüphelenmesi ve nöbet yerinden
uzaklaşmasını istemesi üzerine, aralarında çıkan tartışma sonucunda, mağdur
Bilal Taylan’ın burnuna yumrukla vurduğu, böylece amire fiilen taarruz
suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 91/1
maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle 7. Kolordu Komutanlığı Askeri
Savcılığı’nın 13.6.2001 gün ve E:2001/2184, K:2001/520 sayılı iddianamesiyle
kamu davası açılmıştır.
7. KOLORDU
KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ: 2.10.2003 gün ve E:2003/239, K:2003/971
sayıyla; yargılama aşamasında, sanığın “mağdurun öncelikle kendisinin
boğazını sıktığı” yönündeki ifadesinin aksi kanıtlanamadığından, şüpheden
sanık yararlanır ilkesi ışığında önce mağdurun yersiz müdahale ve icapsız
fiillerde bulunduğunun kabul edilerek, mağdurun Askeri Ceza Kanunu’nun 106.
maddesindeki korumadan yararlandırılmaması yoluna gidildiği, böylece eylemin
aynı rütbedeki erler arasında meydana geldiği, eylemin Türk Ceza Kanunu’nun
456/4. maddesinde düzenlenen suça uyduğu, sanığın yargılama sırasında
terhis edildiği açıklanarak, yargılama görevinin adli yargı yerine ait
olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar
kesinleşerek, dava dosyası, Dicle Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
DİCLE ASLİYE
CEZA MAHKEMESİ : 7.9.2005 gün ve E:2005/34, K:2005/90 sayıyla; olay günü,
mağdurun nöbetçi olması nedeniyle yüklenen eylemin amire karşı yapılmış
sayılması gerektiği, Askeri Ceza Kanunu’nun 92. maddesi uyarınca sanığın
ifadesinde belirttiği hususun Türk Ceza Kanunu’nun 51. maddesine göre
indirim nedeni olarak düzenlendiği, böylece yüklenen eylemin Askeri Ceza
Kanunu’nun 91/1. maddesindeki suçu oluşturduğu açıklanarak, yargılama
görevinin askeri yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle, 7 gün içinde
itiraz yolu açık olmak üzere görevsizlik kararı vermiş, karar tebliğ
edilerek, Mahkememize gönderilen dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce
10.7.2006 gün ve E:2006/13, K:2006/15 sayılı kararı ile, 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 1 ve 14.
maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı Yasa’nın 27. maddesi
uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun reddine karar verilip
dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, bu kez dosyadaki eksiklikler
giderilip karar kesinleştirilerek dava dosyası, Dicle Cumhuriyet
Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Recep SÖZEN, Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ’in katılımlarıyla yapılan
06.11.2006 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözü-münde askeri
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Namık
ÖZTÜRK’ün, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalaa edilmektedir.
Aynı
Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191
sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı
gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu
mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması
askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış
olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin
"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa
Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Buna göre,
askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce
işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez.
Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal
kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir
önemi bulunmamaktadır.
211 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun 76. maddesinde, "Nöbet;
askerlikteki müşterek hizmetlerin yapılmasını ve devamını sağlamak maksadı
ile bu hizmetlerin belli bir sıra ve süre ile subay, askeri memur, astsubay,
askeri öğrenci, erbaş ve erler ile Silahlı Kuvvetler Teşkilatı içinde
vazifeli olan bilumum sivil şahıslar tarafından yapılmasıdır.
Nöbetçi:
nöbet hizmetinin yapılması için görevlendirilen şahıstır” şeklinde tarif
edilmiş, 77. maddesinde de, "Kıtalarda, karargahlarda ve askeri kurumlarda
nöbet hizmetine tabi tutulacak personelin kimler olacağı, nöbet
hizmetlerinin yapılış tarzı ile şekli ve nöbetçilere ait vazifeler
talimatname ile tayin ve tesbit olunur." denilmiştir.
1632 sayılı
Askeri Ceza Kanunu'nun, "Nöbetçi, karakol, devriyenin tarifi" başlığı
altında düzenlenen 15. maddesinde;
"1-Bu
kanunun tatbikatında nöbetçi hazarda ve seferde emniyet, muhafaza, disiplin,
tarassut maksatlariyle silahlı olarak bir yere konulan ve muayyen bir
talimatı bulunan tek veya çift askerdir.
2- Karakol
hazarda ve seferde aynı maksatlarla konulan ve bir amir emrinde bulunan
silahlı bir
kısım askerdir.
3-Devriye
hazarda ve seferde aynı maksatlarla muayyen bir mıntıkada seyyar olarak
vazife yapan bir veya daha ziyade silahlı askerdir." denilmekte, benzer
düzenleme İç Hizmet Kanunu'nun 78. maddesinde de yer almaktadır.
Aynı
Kanun'un 106. maddesinde "Askeri karakola, nöbetçiye ve devriyeye hakaret
eden veya bunları dinlemiyen veya bunlara mukavemette bulunan yahut fiilen
taarruz eden bu suçları amire karşı yapmış sayılır ve öylece
cezalandırılır." denilmekte olup, her iki madde birlikte
değerlendirildiğinde 15. maddede yazılı olan nöbetçilerin belli suçlar
karşısında amir sayılacakları, daha açık bir anlatımla, maddede yazılı
suçları işleyenlerin, bu suçları amire karşı işlemiş kabul edilerek ast gibi
cezalandırılacakları; 12. maddesinde de “Bu kanunun tatbikatında (Hizmet)
tabirinden maksat gerek malûm ve muayyen olan ve gerek bir amir tarafından
emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması halidir” denilerek
yasanın uygulanmasında hizmetin gerek malum ve muayyen olan ve gerek bir
amir tarafından emredilen bir askeri vazifenin madun tarafından yapılması
hali olduğu belirtilmiştir.
Öte
yandan, İç Hizmet Yönetmeliği'nin "Askerlikte Nöbet Hizmetleri" başlığı
altında düzenlenen 382 ve devamı maddelerinde nöbet hizmetleriyle ilgili
hükümler düzenlenmiştir. Yönetmeliğin 395. maddesinde, "Kıt'alarda her
Kuvvetin özelliğine uygun olarak nöbet hizmetleri yürütülür. Bu yönetmeliğin
dışında kalan veya ayrıca özellik arzeden nöbet hizmetleri ihtiyaca göre
komutanlıklarca; bu yönetmelik esasları gözönünde tutularak hazırlanıp
uygulanır." denilmektedir.
Açıklanan
yasa hükümleri ile buna bağlı olarak İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği gibi
mevzuat hükümleri gözetilerek amir olma durumunun tespit edilmesi
gerekmektedir.
Dosyanın
incelenmesinde, dosya içinde mevcut Merkez Jandarma Karakol Komutan-lığının
1.6.2001 tarihli nöbet çizelgesinden, 09.00-12.00 saatleri arasında yakınan
Bilal Taylan’ın 2 nolu kule devriye nöbetçisi olarak görevlendirildiği
anlaşılmıştır.
Ancak, olay
sırasında, sanığın “mağdurun önce kendisinin boğazını sıktığı” yönündeki
ifadesinin aksinin askeri ve adli yargı yerlerince kanıtlanamadığının
belirtilmesi karşısında, mağdurun yersiz müdahale ve icapsız fiillerde
bulunduğu kabul edilerek, Askeri Ceza Kanunu’nun 106. maddesindeki korumadan
yararlanmasının mümkün olmadığı, bu durumda, eylemin kasten yaralama suçunu
oluşturduğu kuşkusuzdur.
Sanığın
yargılama aşamasında terhis edildiği dosya içindeki bilgi ve belgelerden
anlaşılmaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, yüklenen suçun askeri suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması, sanığın terhis edilmesiyle askeri mahkemede yargılanmasını
gerektiren ilginin de kesilmiş olması nedeniyle, 353 sayılı Yasa'nın 4191
sayılı Yasa ile değişik 17. maddesi hükmü uyarınca, davanın adli yargı
yerinde görülmesi ve Dicle Asliye Ceza Mahkemesi'nin görevsizlik kararının
kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Dicle
Asliye Ceza Mahkemesi’nin 7.9.2005 gün ve E:2005/34, K:2005/90 sayılı
GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.11.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN
OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2006/30
KARAR NO:
2006/30
KARAR TR :
6.11.2006
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: Mülki
(idari) görevlerine girmesi nedeniyle, jandarma personeli olan asker kişi
sanık hakkında açılan kamu davasının ADLİ YARGI yerinde görülmesinin
gerektiği hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanık : V.K.
O L A Y
: Datça İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde görevli sanık J.Ulş.Er Volkan
Kalaycı’nın, 21.8.2004 günü, aynı Komutanlık emrinde görevli Uzm.J.Çvş.
Satılmış Çakmak komutasında, idaresindeki 748164 plaka sayılı askeri araç
ile 14.00-18.00 saatleri arasında devriye görevine çıktıkları sırada, aracı
Satılmış Çakmak’ın belirttiği istikametin aksine ve hızlı kullandığı, araç
komutanının emirlerine riayet etmediği gibi “arabayı uçuruma sürerim”
diyerek tehdit ettiği, böylece, emre itaatsizlikte ısrar etmek ve üst“ü
tehdit suçlarını işlediği ileri sürülerek, eylemine uyan Askeri Ceza
Kanunu’nun 87/1, 82/2. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle Güney
Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 9.11.2004 gün ve E:2004/3023,
K:2004/788 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
GÜNEY DENİZ
SAHA KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ :15.6.2005 gün ve E:2005/524, K:2005/210
sayıyla; yüklenen üst’ü tehdit suçundan sanığın beraetine, diğer suç
açısından ise, jandarmanın mülki görevleri sırasında işlendiği, ayrıca
yargılama sırasında sanığın terhis edildiği nedeniyle yargılama görevinin
adli yargı yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş,
temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Datça Asliye Ceza
Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
DATÇA ASLİYE
CEZA MAHKEMESİ : 11.11.2005 gün ve E:2005/276, K:2005/236 sayıyla; asker
kişi sanığı, asker kişiye karşı, askerlik hizmet ve görevleri nedeniyle
işlediği ileri sürülen suç nedeniyle yargılama görevinin askeri yargı yerine
ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, Mahkememize gönderilen
dava dosyasında, Uyuşmazlık Mahkemesi’nce 6.3.2006 gün ve E:2006/2, K:2006/2
sayılı kararı ile, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi
Hakkında Kanun’un 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından,
aynı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan başvurunun
reddine karar verilip dosyanın Mahkemesine gönderilmesinden sonra, bu kez
dosyadaki eksiklikler giderilip karar kesinleştirilerek dava dosyası, aynı
Mahkemece, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında, Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Recep SÖZEN, Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ’in katılımlarıyla yapılan
06.11.2006 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME: Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ: Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde adli
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ahmet BEŞİNCİ’nin adli yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Yardımcısı Namık
ÖZTÜRK’ün, davanın çözümünün adli yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 Sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise öğretide ve uygulamada:
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalaa edilmektedir.
Ancak, sanık
Jandarma Personeli olduğuna göre, Jandarmanın hangi nitelikteki görevler ile
görevlendirildiğine ilişkin yasal düzenlemenin göz önünde tutulması, suça
konu olayın meydana geldiği sırada yerine getirilmekte olan görevin, Yasa'da
belirtilen görevlerden hangisine uygun olduğunun incelenmesi, görevli yargı
yerinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir.
2803 sayılı
Jandarma Teşkilat Görev Ve Yetkileri Kanunu’nun 7. maddesinde, Jandarmanın
sorumluluk alanlarında genel olarak görevleri:
a) Mülki
görevleri;
Emniyet ve
asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men,
takip
ve tahkik
etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak,
ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak,
b) Adli
görevleri;
İşlenmiş
suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve
bunlara ilişkin adli
hizmetleri
yerine getirmek,
c) Askeri
görevleri;
Askeri kanun
ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkanlığı'nca verilen
görevleri
yapmak,
d) Diğer
görevleri;
Yukarıda
belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam
hükümlerinin icrası ile
bunlara
dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmak, şeklinde
sayılmıştır.
Jandarma
Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliğinin, “Mülki Görevlerin Esasları”
başlığı altında düzenlenen 45. maddesinde, “Jandarma:
a.Halkın
can, ırz ve malını korur.
b.Suç
işlenmesini önlemek ve kamu düzenini sağlamak için gerekli önlemleri alır
c.Asayişi ve
gerek kamunun, gerekse kişilerin güvenliğini ve konut dokunulmazlığını
korur.
d…….
e.Kamunun
huzur ve sükununu bozan; kanunlara, nizamlara ve kamu düzenine aykırı bütün
eylemlerin işlenmesine; yasa ve nizamlar gereğince engel olur.
………”
denildikten sonra “Mülki Görevlerin Yürütülüş Esasları” başlığı altında
düzenlenen 46. maddesinde, “Jandarma mülki görevlerini esas olarak;
a……
b.Önleyici
kolluk görevini, kendi görev bölgesinde düzenli devriyeler gezdirerek
aksaksız yürütmek
c.Hizmet
sırasında dikkatli ve uyanık bulunarak herhangi bir suçun işlenip,
işlenmediğini araştırmak, Devlete, kamu veya kişilere, mal ve eşyalara
yönelik tehlike, sabotaj, kaza vb. durumlarda gecikmeksizin yardım etmek;
kanuni gereğini yerine getirmek” şeklinde sayılmaktadır.
Dosyanın
incelenmesinden, dosya içinde mevcut önleyici kolluk devriyesi hizmet
kağıdına göre, sanığın olay günü, olay sırasında önleyici kolluk devriyesi
olup “yol emniyet ve kontrol devriyesi”nde görevli olduğu, bu görevin de
Jandarmanın askerlik görevi ile ilgili olmayıp mülki görevi ile ilgili
olduğu anlaşılmıştır.
2803 sayılı
Kanun’un 15 ve Yönetmeliğin 186. maddelerine göre jandarma personelinin
ancak askeri hizmete ilişkin eylemlerinden dolayı askeri yargıya tabi
bulundukları kuşkusuzdur.
Açıklanan
nedenlerle, asker kişi sanığın mülki görevleri sırasında işlediği ileri
sürülen suç nedeniyle hakkında açılan kamu davasının adli yargı yerinde
görülmesi ve Datça Asliye Ceza Mahkemesi’nin görevsizlik kararının
kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ADLİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Datça
Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11.11.2005 gün ve E:2005/276, K:2005/236 sayılı
GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.11.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN
OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2006/31
KARAR NO: 2006/31
KARAR TR :
11.12.2006
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Kanun’un 107. maddesi 15. fıkrası uyarınca, denetim süresinde hapis
cezasını gerek-tiren kasıtlı bir suç işleyen hükümlü hakkındaki şartla
salıverilme kararının geri alınmasında, hükmü veren ilk derece mahkemesinin
görevli olduğu hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Hükümlü :
M.Y.
O L A Y
: Antalya 3. P. Er Eğt. Tug. Avcı Tb. 3. Bl. Komutanlığı emrinde görevli P.
Er Muharrem Yavuz’un, cezaevi idaresine karşı ayaklanmaya teşvik ve
azmettirmek ve fiilen ayaklanmaya katılmak suçu nedeniyle yapılan
yargılaması sonucunda 58. Er Eğitim Tümen Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce
25.12.1996 gün ve E:1996/84, K:1996/811 sayı ile yedi yıl altı ay hapis ile,
görevli memura hakaret, saldırgan sarhoşluk suçları nedeniyle Koyulhisar
Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılaması sonucunda 16.12.1998 gün ve
E:1998/6, K:1998/65 sayı ile verilen iki ay altı gün hapis, 1.672.000.TL
ağır para, iki ay hafif hapis cezaları, Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi
Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nce 5.3.1999 gün ve 1996/84, K:1999/14 sayı ile
içtima edilerek yedi yıl sekiz ay altı gün hapis, 1.672.000.TL ağır para,
iki ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, kesinleşen
bu hükmün, Hafik Kapalı Cezaevinde infazı sırasında, askeri yargı yerince
verilen yedi yıl altı ay hapis cezası dışında kalan cezalarının 4616 sayılı
Yasa kapsamında kaldığı, askeri yargı yerince verilen cezasının 647 sayılı
Yasa hükümleri uyarınca hesap edilerek şartla salıverilmesine karar
verilmesi için Hafik Cumhuriyet Başsavcılığı’nca gönderilen yazı üzerine,
Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce, 25.12.2000 gün ve 2000/285 Müt. sayı ile,
647 sayılı Yasa'nın 19 ve ek-2. maddeleri uyarınca, bihakkın tahliye tarihi
21.6.2005 olan sanığın 25.12.2000 gününden geçerli olmak üzere şartla
salıverilmesine karar verilmiştir.
Hükümlü
Muharrem Yavuz’un, bihakkın tahliye tarihi olan 21.6.2005 gününden önce
deneme süresi içinde,16.7.2001 günü hırsızlık suçunu işlemesi nedeniyle
Koyulhisar Asliye Ceza Mahkemesi'nce 29.3.2002 gün ve E:2001/76, K:2002/17
sayı ile, üç yıl bir gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmesi
ve hükmün de 21.12.2004 günü kesinleşmesi üzerine, Koyulhisar Cumhuriyet
Başsavcılığı’nca, sanık hakkındaki 25.12.2000 günlü, 2000/285 Müt. sayılı
şartla salıverilme kararının geri alınması Sivas 2. Ağır Ceza
Mahkemesi'nden istenilmiştir.
SİVAS 2.
A?IR CEZA MAHKEMESİ: 7.4.2005 gün ve 2005/51 Müt. sayıyla; 825 sayılı
Kanun'un 5. maddesi uyarınca, hükümlü hakkında mahkumiyet kararını vermiş
bulunan askeri mahkemece şartla salıverilme kararının geri alınmasına karar
verilmesi gerektiği açıklanarak, “mahkememizin yetkisizliğine” şeklinde
karar vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek, dava dosyası, Dağ Komando
Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri Mahkemesi'ne gönderilmiştir.
DA? KOMANDO
OKULU VE E?İTİM MERKEZİ KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ 29.4.2005 gün ve
E:2005/803, K:2005/154 sayıyla; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin yerleşmiş
içtihatları dikkate alındığında şartla salıverilme kararının geri alınmasına
karar verme görevinin şartla salıverilme kararını veren mahkemeye ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek
kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi
Komutanlığı Askeri Savcılığı'nca, Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında,Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ, M.Sadık LİMAN’ın, katılımlarıyla yapılan
11.12.2006 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Her ne kadar adli yargı yerince hükümde "mahkemenin
görevsizliğine" denmemiş ise de; karar gerekçesinde adli mahkemenin görevli
olmayıp, askeri mahkemenin görevli olduğu açıkça belirtildiğinden,
"mahkemenin yetkisizliğine" şeklinde verilen karar görevsizlik kararı olarak
kabul edilmiştir. Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun'da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, adli ve askeri yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ahmet BEŞİNCİ’nin askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Tezer Türkay
GÜVEN’in, davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
Şartla
salıverilme, 1.3.1926 tarih ve 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 16 ile 17.
maddelerinde ve daha sonra da 13.7.1965 tarih ve 647 sayılı Cezaların İnfazı
Hakkında Yasa'nın 19. maddesinde yeniden düzenlenmiş ve şartla salıverilme
kararının geri alınması ise, Türk Ceza Yasası'nın 17. maddesinin 3506 sayılı
Yasa ile değişik 1. fıkrasının 1. cümlesinde "şartla salıverilmiş olan
hükümlü geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir cürümden dolayı şahsi
hürriyeti bağlayıcı bir cezaya mahkum olur veya mecbur olduğu şartları
yerine getirmez ise, şartla salıverilme kararı geri alınır." hükmü ile
düzenlenmiş iken, 13.11.2004 gün ve 25642 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp
1 Haziran 2005 günü yürürlüğe giren 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük
ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 12. maddesi ile 825 sayılı Ceza
Kanununun Mevkii Mer’iyete Vaz’ına Müteallik Kanun ve 765 sayılı Türk Ceza
Kanunu bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte, 29.12.2004 gün ve 25685
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanıp 1 Haziran 2005 günü yürürlüğe giren 5275
sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 122. maddesi
ile de 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun yürürlükten
kaldırılmıştır.
Şartla
salıverilme öğretide, mahkum edildiği hürriyeti bağlayıcı cezalardan
Yasa'nın gösterdiği bir kısmını iyi hal ile kurallara tam uyarak geçirmiş
bulunan mahkumun, konulmuş olan şartlara her bakımdan uymaması durumunda
geri alınması koşuluyla mahkumiyet süresini tamamıyla bitirmeden mercii'nce
alınacak bir kararla salıverilmesi olarak tanımlanmaktadır.
Şu halde,
şartla salıverilme; ceza hükmünü ve ilgilinin hükümlü sıfatını ortadan
kaldırmayıp, ceza süresinin sonuna kadar şahsi hürriyeti bağlayıcı bir
cezaya mahkum olacak şekilde yeniden kasten suç işlememek ve mecbur olduğu
şartları yerine getirmek koşullarıyla tanınan bu haktan yararlanan hükümlü
hakkındaki cezanın infaz şekillerinden biridir.
Şartla
salıverilme 5275 sayılı Yasa’nın “Koşullu salıverilme” başlığı altında
düzenlenen 107. maddesi ile yeniden düzenlenmiştir. Maddenin 11. fıkrasında,
“Bir hükümlünün koşullu salıverilmesi hakkında ceza infaz kurumu idaresi
tarafından hazırlanan gerekçeli rapor, hükmü veren mahkemeye; hükümlü başka
bir yerde bulunuyorsa o yerde bulunan aynı derecedeki mahkemeye verilir.
Mahkeme, bu raporu uygun bulursa hükümlünün koşullu salıverilmesine dosya
üzerinden karar verir. Mahkeme, raporu uygun bulmadığı takdirde gerekçesini
kararında gösterir. Bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir”, 12.
fıkrasında, “Koşullu salıverilen hükümlünün, denetim süresinde hapis
cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen
yükümlülüklere, hakimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi halinde
koşullu salıverilme kararı geri alınır” denilmektedir.
Aynı
Yasa’nın 15. fıkrasında ise “Koşullu salıverilme kararının geri
alınmasına;
a)Hükümlü
geri kalan süre içinde işlediği kasıtlı bir suçtan dolayı hapis cezasına
mahkum edilirse, hükmü veren ilk derece mahkemesi veya bölge adliye
mahkemesi tarafından,
b)Hükümlünün
bağlı tutulduğu yükümlülükleri yerine getirmemesi halinde koşullu
salıverilme kararına esas teşkil eden hükmü veren ilk derece mahkemesi veya
bölge adliye mahkemesi veya koşullu salıverilme kararını vermiş olan mahkeme
tarafından,
Dosya
üzerinden karar verilir. Bu kararlara karşı itiraz yolu açıktır” hükmü yer
almaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, cezaevi idaresine karşı ayaklanmaya teşvik ve azmettirmek ve
fiilen ayaklanmaya katılmak suçu nedeniyle 58. Er Eğitim Tümen Komutanlığı
Askeri Mahkemesi'nin kararıyla yedi yıl altı ay hapis cezasına mahkum olan
hükümlü Muharrem Yavuz’un, deneme süresi içinde hırsızlık suçu nedeniyle
hapis cezasına mahkum edildiği anlaşıldığından, koşullu salıverilme
kararının hükmü veren ilk derece mahkemesi tarafından geri alınması, bu
nedenle Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nce
verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle Dağ
Komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 29.4.2005
gün ve E:2005/803, K:2005/154 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA,
11.12.2006 gününde OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2006/33
KARAR NO:
2006/33
KARAR TR :
11.12.2006
(Ceza
Bölümü)
ÖZET:Asker
kişi sanığın, Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçu
nedeniyle açılan kamu davasının,askeri mahkemede yargılanmayı gerektiren
ilgi kesilmiş olsa dahi ASKERİ YARGI yerinde görülmesinin gerektiği
hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanık : T.K.
O L A Y
: Çanakkale İl Merkez Jandarma Komutanlığı emrinde görevli J. Er sanık Tekin
Keyvan’ın, 2.7.2001 tarihinde valizlikte yapılan aramada, istihkakı dışında
valizinden beş adet yazlık kamuflaj eğitim elbise pantolonu, üç adet eğitim
elbisesi üstü, bir adet turizm jandarma pantolonu, bir adet gömleği, bir
adet şapkası, iki adet bot, dolabında yapılan aramada da bir takım yazlık
kamuflaj elbisesi, bir takım turizm yazlık elbisesi ve bir takım manevra
kemeri bulunduğu, 4.7.2001 tarihinde memleketinde yakınlarının evlerinde
yapılan aramalarda ise birçok askeri giyim eşyası, matara, asker çantası ve
örme bel kemeri gibi askeri malzemelerin bulunduğu, ele geçirilen bu
malzemelerin sanığın istihkakının olmayıp az kullanılmış ve halen
kullanılabilecek durumda olduklarının anlaşıldığı, böylece, sanığın
teselsülen askeri eşyayı çalmak suçunu işlediği ileri sürülerek, eylemine
uyan Askeri Ceza Kanunu’nun 131/1, Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddeleri
uyarınca cezalandırılması istemiyle 2. Kolordu Komutanlığı Askeri
Savcılığı’nın 15.10.2001 gün ve E:2001/1763, K:2001/915 sayılı
iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
2.Kolordu
Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanığın yüklenen eylem nedeniyle
cezalandırılmasına karar vermiş, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi
üzerine, Askeri Yargıtay 4. Dairesi’nce, sanığın birliğindeki dolabı ve
valizlikte yapılan aramalarda ele geçirilen askeri malzemeler ile
memleketindeki yakınlarının evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen
askeri malzemelerin, birlik zimmetinde olup olmadığı, birlik zimmetinde yer
alıyorsa, suç tarihi itibarı ile belirtilen malzemelere ilişkin bir eksiklik
bulunup bulunmadığının araştırılmamış olması gerekçesiyle hükmün bozulmasına
karar verilmiştir.
2. KOLORDU
KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ:30.12.2005 gün ve E:2005/1282, K:2005/1269
sayıyla;sanığa yüklenen eylemin askeri eşyayı gizlemek suçu kapsamında
kaldığı, sanığın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle Askeri Ceza
Kanunu’nun 192. maddesi uyarınca yargılama görevinin adli yargı yerine ait
olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar
kesinleşerek, dava dosyası, Çanakkale 1. Asliye Ceza Mahkemesi’ne
gönderilmiştir.
ÇANAKKALE 1.
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ:6.7.2006 gün ve E:2006/321,K:2006/367 sayıyla; Askeri
Ceza Kanunu’nun 192. maddesinde askeri eşyayı gizlemek suçunun sivil kişiler
tarafından işlendiği takdirde yargılama görevinin adli yargı yerine ait
olduğu belirtilmiş, olayda ise başlangıçta asker kişi olan sanığın yargılama
aşamasında terhis edildiği anlaşıldığından bu maddenin uygulama yeri
bulunmadığı, bu nedenle yargılama görevinin askeri yargı yerine ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, kararın temyiz edilmeyerek
kesinleşmesi üzerine, dava dosyası, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı’nca,
Mahkememize gönderilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE: Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün, Ahmet AKYALÇIN’ın
Başkanlığında,Üyeler; Süleyman ÖZCAN, Hamdi Yaver AKTAN, Muvaffak TATAR,
Tamer KORKMAZ, Hasan DENGİZ, M.Sadık LİMAN’ın, katılımlarıyla yapılan
11.12.2006 günlü toplantısında;
I-İLK
İNCELEME : Yapılan incelemede, usule ilişkin işlemlerde 2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş Ve İşleyişi Hakkında Kanun’da belirtilen
süre ve biçim yönünden bir eksiklik görülmediği, askeri ve adli yargı
yerleri arasında Yasa'nın 14. maddesinde öngörüldüğü biçimde olumsuz görev
uyuşmazlığı doğduğu anlaşıldığından, esasın incelenmesine oybirliği ile
karar verildi.
II-ESASIN
İNCELENMESİ :Raportör-Hakim G.Fatma BÜYÜKEREN’in, davanın çözümünde askeri
yargı yerinin görevli olduğu yolundaki raporu ve dosyadaki belgeler
okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ahmet BEŞİNCİ’nin askeri yargı, Askeri Yargıtay Başsavcı Tezer Türkay
GÜVEN’in, davanın çözümünün askeri yargı yerinin görev alanına girdiğine
ilişkin yazılı ve sözlü açıklamaları dinlendikten sonra GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP
DÜŞÜNÜLDÜ:
353 sayılı
Askeri Mahkemeler Kuruluşu Ve Yargılama Usulü Kanunu'nun "Askeri
Mahkemelerin Görevleri" başlığı altında düzenlenen İkinci Bölümünde yer alan
"Genel Görev" başlıklı 9. maddesinde; "Askeri Mahkemeler Kanunlarda aksi
yazılı olmadıkça asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker
kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri
ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler"
denilmektedir.
"Askeri suç"
ise, öğretide ve uygulamada;
a) Unsurları
ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan, başka bir
anlatımla, Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza yasası ile
cezalandırılmayan suçlar,
b) Unsurları
kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda kısmen diğer ceza yasalarında gösterilen
suçlar,
c) Türk Ceza
Kanunu'na atıf suretiyle askeri suç haline dönüştürülen suçlar, olmak üzere
üç grupta mütalâa edilmektedir.
Dosyada
mevcut, Çanakkale İl Merkez Jandarma Komutanlığı’nın Ekim 2005 tarihli
yazısından, suça konu malzemelerin, birlik zimmetinde bulunduğu ancak
saymanlıkça yapılmakta olan kayıt silme, sarf işlemleri nedeniyle her yıl
kayıtlarda değişiklik olması, aynı cins malzemelerin her yıl yenilerinin
verilmesi ve suç tarihinde birlik mal sorumlusu olan personelin değişmiş
olması nedeniyle suç tarihi itibariyle belirtilen malzemelere ilişkin bir
eksiklik bulunup bulunmadığının tesbit edilemediğinin bildirildiği, aynı
Komutanlığın 2.12.2005 günlü yazısından, suça konu malzemelerden bir
kısmının istihkak olarak verilen terhisinde geri alınan malzemelerden olup,
bir kısmının ise görevin özelliğine göre verilen malzemeler olduğunun
bildirildiği anlaşılmıştır.
Aynı
Yasa’nın 13.10.1996 gün ve 22786 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4191
sayılı Yasa’yla değişik 17. maddesinde; “askeri mahkemelerde yargılanmayı
gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu
mahkemelerin bakma görevini değiştirmez. Ancak suçun askeri bir suç olmaması
askeri bir suça bağlı bulunmaması ve sanık hakkında kamu davası açılmamış
olması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer” denilmekte iken, maddenin
"... ve sanık hakkında kamu davası açılmamış olması ..." tümcesi Anayasa
Mahkemesi'nin 11.3.2000 gün ve 23990 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan
1.7.1998 gün ve E:1996/74, K:1998/45 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Buna göre,
askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce
işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakma görevini değiştirmez.
Ancak yüklenen suçun askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı
bulunmaması halinde, askeri mahkemenin görevinin sona ereceği açıktır. İptal
kararı nedeniyle, sanık hakkında kamu davasının açılmış olup olmamasının bir
önemi bulunmamaktadır.
Olumsuz
görev uyuşmazlığına konu kamu davasında, görevsizlik kararı veren askeri
yargı yerince sanığa yüklenen eylemin askeri eşyayı gizlemek suçunu
oluşturduğu ancak sanığın yargılama aşamasında terhis edilmesiyle Askeri
Ceza Kanunu'nun 192. maddesi uyarınca yargılama görevinin adli yargı yerine
ait olduğu gerekçesine yer verilmiş ise de, tüm dosya içeriğinden sanığın
eylemi Askeri Ceza Kanunu’nun 131. maddesinde düzenlenen suçlar kapsamında
bulunduğundan ve 353 sayılı Yasa'nın 17. maddesinde, askeri mahke-melerde
yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle daha önce işlenen suçlara ait
davalara bu mahkemelerin bakma görevinin değişmeyeceği, ancak suçun askeri
bir suç olmaması askeri bir suça bağlı bulunmaması durumunda, askeri
mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesiyle, askeri mahkemenin
görevinin sona ereceği düzenlenmiş bulunduğundan ve somut olayda sanığa
yüklenen eylemin askeri suç olduğu anlaşıldığından 353 sayılı Yasa’nın 17.
maddesi uyarınca davanın askeri yargı yerinde görülmesi ve 2. Kolordu
Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin görevsizlik kararının kaldırılması
gerekmiştir.
SONUÇ:
Davanın çözümünde ASKERİ YARGI yerinin görevli olduğuna, bu nedenle 2.
Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesi’nin 30.12.2005 gün ve E:2005/1282,
K:2005/1269 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 11.12.2006 gününde
OYBİRLİ?İ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
* * *
Uyuşmazlık
Mahkemesi Başkanlığından:
ESAS NO
: 2006/34
KARAR NO:
2006/34
KARAR TR :
11.12.2006
(Ceza
Bölümü)
ÖZET: 2247
sayılı Yasa'nın 1 ve 14. maddesinde belirtilen koşullar oluşmadığından, aynı
Yasa'nın 27.maddesi uyarınca yöntemine uygun bulunmayan BAŞVURUNUN REDDİNE
karar verilmesinin gerektiği
hk.
K A R A R
Davacı : K.H.
Sanık : E.S.
O L A Y
: Halen Söke/Aydın 11. P. Tug. 4. P. Tb. 11. P. Bl. Komutanlığı emrinde
görevli P. Er Erhan Saz’ın, 6.6.2004 tarihine kadar Askerlik Şubesine
müracaatla askere sevkini sağlatması gerekirken kanunen geçerli bir mazereti
olmaksızın askere sevkini sağlatmadığı, böylece, 6.6.2004-20.7.2005 günleri
arasında temadi eden bakaya suçunu işlediği ileri sürülerek eylemine uyan
Askeri Ceza Kanunu’nun 63/1-a maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle
Ege Ordusu Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 30.3.2006 gün ve E:2006/447,
K:2006/236 sayılı iddianamesiyle kamu davası açılmıştır.
Ege Ordusu
Komutanlığı Askeri Mahkemesi, sanığın yüklenen eylem nedeniyle
cezalandırılmasına karar vermiş, karar henüz kesinleşmemiştir.
EGE ORDUSU
KOMUTANLI?I ASKERİ MAHKEMESİ: 11.10.2006 gün 2006/113 Evrak sayıyla; sanık
hakkında, verilen mahkumiyet kararı tebliğ edilemediği için henüz
kesinleşmediğinden hükme esas kanun maddesinin 5530 sayılı Kanunla değişik
353 sayılı Kanun’un 13. maddesi gereğince askeri yargı yerinin görevi dışına
çıktığı açıklanarak, 5530 sayılı Kanunla değişik 353 sayılı Kanun’un 6ncı ek
geçici maddesi uyarınca yargılama görevinin adli yargı yerine ait olduğu
gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, temyiz edilmeyen karar kesinleşerek,
dava dosyası, Bitlis Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiştir.
BİTLİS
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ: 13.11.2006 gün ve E:2006/227, K:2006/284 sayıyla;
askeri yargı yerince verilen kararın sanığa tebliğ edildiği, sanık
tarafından yasal süre içinde temyiz edilmediği, böylece ilgili kararın sanık
tarafından temyiz edilmeyerek 2.10.2006 günü kesinleştiği halde görevsizlik
kararı verildiği, 5530 sayılı Yasa ile değişik 353 sayılı Kanun’un ek geçici
6/2 maddesi uyarınca ancak kesinleşmeyen dava dosyaları hakkında görevsizlik
kararı verilebileceği belirtildiğinden yargılama görevinin askeri yargı
yerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, dava dosyası,
Bitlis Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, Mahkememize gönderilmiştir.
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı",
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve
"ımar hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-07-21 (1483 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|