21 Temmuz 2007 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 26589
UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ KARARLARI
Uyuşmazlık Mahkemesi
Başkanlığından:
ESAS
NO : 2004/127
KARAR NO:
2007/31
KARAR TR :
2.4.2007
(Hukuk Bölümü)
ÖZET: Su ve
kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan büyükşehir
belediyelerinde 2560 sayılı İSKİ Kanunu’nun 23. maddesine göre tahsil edilen
atık su bedelinin, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3914 sayılı
Kanun’la eklenen mükerrer 44. maddesinde düzenlenen çevre temizlik vergisi
uygulamasının kapsamı dışında kalması nedeniyle vergi, resim, harç ve benzeri
mali yükümlülük niteliğinde OLMADI?I İDARİ YARGI kararının, hüküm uyuşmazlığına
konu 30.12.1994 ila 29.2.2000 dönemlerine ait atık su bedeli ve gecikme zammına
ilişkin kısmının KALDIRILMASI ve hukuk ve usule uygun bulunan ADLİ YARGI
kararının BENİMSENMESİ suretiyle HÜKÜM UYUŞMAZLI?ININ GİDERİLMESİ hk
K A R A R
Hüküm
Uyuşmazlığının Giderilmesini İsteyen : İZSU Genel Müdürlüğü
Vekilleri : Av. F.U.-Av.N.K.
Karşı
Taraf : Selin Apartmanı adına Yönetici M.K.S.
Vekili : Av. Ö.T
O L A Y :İZSU
Genel Müdürlüğü’nün 1991 yılında gönderdiği sözleşme örneği ile aboneliğe davet
edilen Selin Apartmanı Yönetimince, artezyen kullanımından kaynaklanan atık
suların kendi foseptik çukuruna akıtıldığı öne sürülerek itiraz edilmiş;
13.5.1996 tarihli dilekçe ile de, apartman adına atık su ücreti tahakkuk
ettirilmemesi ve tahakkuk ettirilen ücretlerin de silinmesi istenilmiş; ancak,
İZSU tarafından, 1.11.1994 tarihi itibarıyla 101295 no’lu örnekleme atık su
aboneliği tesis edilmiş olan Selin Apartmanı’ndan Kasım/1994 ila Temmuz/2000
tarihleri arasına ilişkin, 28.7.2000 tarihi itibarıyla hesaplanan
1.584.160.000.-TL atık su ücreti ve 2.664.657.200.-TL gecikme zammı olmak üzere
toplam 4.248.817.200.-TL’nin ödenmesi istenilmiştir.
1 - Davacı
Apartman Yöneticisi vekilince, müvekkil apartman adına tahakkuk ettirilen atık
su ücretleri ve gecikme zammı tutarı 4.248.817.200.- liranın terkinine ve
dayanağı olan atık su tarifesinin iptaline karar verilmesi istemiyle, 3.8.2000
gününde idari yargı yerinde dava açılmıştır.
İZMİR 3.
VERGİ MAHKEMESİ; 4.6.2001 gün ve E:2000/915, K:2001/860 sayı ile, davanın,
yükümlü adına tahakkuk ettirilen atıksu ücreti ve dayanağı tarife ve yönetim
kurulu kararlarının iptali istemiyle açıldığı, yükümlünün, bulundukları
apartmanın şehir kanalizasyonuna doğrudan bağlantısı bulunmadığını ve
belediyeden atıksudan dolayı alınmakta olan bir hizmet söz konusu olmadığını,
davalı idarenin ise, bu hizmetin varlığını iddia etmesi üzerine söz konusu
uyuşmazlığın açığa kavuşturulabilmesi amacıyla 28.02.2001 tarihinde yapılan
mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan ve Mahkemelerince
benimsenen bilirkişi raporuna göre, apartmanın önündeki caddede bir kanalizasyon
şebekesi ve dolayısıyla kanalizasyon hizmeti bulunduğu, apartmanın atık
sularının da foseptikler vasıtasıyla kanalizasyon şebekesine boşaltıldığı
anlaşıldığından, abonelik tesis işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı, tahakkuk
ettirilen atıksu bedeli ile tarifesi ve dayanağı yönetim kurulu kararına
gelince; öncelikle, 1994 yılına ilişkin tarh ve tahakkuk zamanaşımı 1999 yılında
dolduğuna göre, 2000 yılında 1994 yılının değişik aylık dönemleri için yapılan
atıksu tahakkukunda zamanaşımı bulunduğu, Belediye Gelirleri Kanunu'na 15.7.1993
günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 3914 sayılı Kanun’la eklenen ve "Çevre Temizlik
Vergisi" başlığını taşıyan mükerrer 44 üncü maddeden söz ederek, çevre temizlik
vergisi tarifesinde yer alan bina gruplarının tespitine ilişkin Bakanlar Kurulu
Kararının 31.12.1993 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak 1.1.1994 tarihinden
itibaren yürürlüğe girdiği, buna göre 1.1.1994 tarihinden itibaren gerek katı
atık, gerekse atıksu için belediye yahut belediyelere bağlı olarak hizmet gören
su ve kanalizasyon idarelerince istenilen meblağların, çevre temizlik vergisini
teşkil ettiği, ayrıca, 2560 sayılı Kanun'un 1.maddesinin 1. ve 4. fıkraları ile
bu Kanuna 3305 sayılı Kanun’la eklenen Ek 5.maddede; Büyükşehir belediyelerine
ait olan su kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere büyükşehir belediyelerine
bağlı, müstakil bütçeli, kamu tüzel kişiliğine haiz "Su ve Kanalizasyon İdaresi
Genel Müdürlüklerinin" kurulduğunun belirtildiği, yukarıda anılan mükerrer 44.
maddenin 12. fıkrasının son cümlesinde açıklandığı gibi atık su bedellerinin
"tahsiline" ilişkin uygulamayı yürütecek olan idarelerin, büyükşehir
belediyelerine bağlı olarak kurulmuş bulunan işte bu genel müdürlükler olduğu,
bağlı oldukları büyükşehir belediyesi isimlerine göre İSKİ, ASKİ gibi adlarla
anılan bu idareler, aslında büyükşehir belediyesine ait olan su kanalizasyon
hizmetlerini yürütmek üzere kurulan ve bu konularda görevli ve yetkili bulunan
idareler olduklarından, mükerrer 44. maddedeki tarife ve çevre temizlik vergisi
tarifesinde yer alan bina gruplarını belirleyen Bakanlar Kurulu Kararına göre,
atıksu ile ilgili olarak bina gruplarını topluca veya ayrı ayrı dikkate almak
suretiyle ve su tüketim bedelini aşmamak üzere alınacak olan çevre temizlik
vergisini tespit için belediye meclislerine verilen yetkiyi kullanma hakkına
sahip bulundukları, ancak, tarifenin 2560 sayılı Kanun'un 3305 sayılı Kanun’la
değişik 23. maddesindeki esaslara göre düzenlenmesinin mümkün bulunmadığı, zira,
uygulanması için tüm koşulların yerine getirildiği 1.1.1994 tarihinden itibaren
uygulanan ve anılan ödentiyi çevre temizlik vergisi kapsamına alan 2464 sayılı
Kanun'un mükerrer 44 üncü maddesi, konu ile ilgili tüm kamu idarelerine hitap
eden ve bu verginin tarifesini, bina gruplarını, haddini belirleyen bir yeni
düzenleme teşkil ettiği, beldelerden bir kısmı vergiyi düzenleyen mükerrer 44
üncü madde ve buna ilişkin mevzuata göre çevre temizlik vergisini hesaplayıp
alırken diğer kısmında vergi dışı ve akdi bir ilişki sayılan zamana ait
tarifeleri uygulamalarının vergi yükünün kanunla konulup değiştirilebileceği
hakkındaki Anayasa'nın 73/2. maddesine aykırılık teşkil ettiği, “Tahsile ait
Usuller" deyiminin mükerrer 44. madde esaslarına uymak suretiyle tarife yapmayı
ve bu tarifeye göre çevre temizlik vergisini tahsil etme işlemlerini ifade
ettiği, esasen, yeni bir hüküm olan mükerrer 44 üncü madde ile, anılan genel
müdürlüklere münhasıran tahsile ait usullerin bırakılmış olmasının, 2560 sayılı
Kanun'un 23'üncü maddesinin artık uygulanamayacağını gösterdiği, nitekim,
Danıştay 9. Dairesi’nin benzer bir uyuşmazlıkta karar düzeltme aşamasında
verdiği 29.6.1999 tarih ve E: 1998/2387, K: 1999/2815 sayılı kararının da bu
yönde olduğu, bu durumda; İZSU Genel Müdürlüğü’nün 2560 sayılı Kanun’un 23.
maddesindeki esaslara göre dava konusu dönem için tahakkuk ettirdiği atık su
ücreti ve ilgili tarife ile dayanağı yönetim kurulu kararlarında yasal uyarlık
görülmediği gerekçesiyle dava konusu atık su ücreti tahakkuku ile dayanağı
tarife kararının atıksu ücretine ilişkin kısmının iptaline karar vermiş; bu
karar, davalı idarenin temyiz istemi üzerine DANIŞTAY DOKUZUNCU DAİRESİ’nin
11.6.2002 gün ve E:2001/4337, K:2002/2823 sayılı kararıyla onanmak ve karar
düzeltme isteği de aynı DAİRE’nin 3.12.2003 gün ve E:2002/5303, K:2003/5284
sayılı kararıyla reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.
2 - İZSU
vekili tarafından, 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri arasına ilişkin kuyu atık
su konut bedeli olarak ödenmeyen 1.115.110.000.- TL asıl alacak ile 61.590.733.-
TL işlemiş faiz ve 2.275.233.200.-TL işlemiş gecikme zammı olmak üzere
3.451.933.933.-TL alacağın tahsili için Selin Apartmanı adına 9.3.2000 gününde
İZMİR 16. İCRA MÜDÜRLÜ?Ü’nün 2000/1450 sayılı dosyasında ilâmsız takip
başlatılmıştır.
Davacı
Apartman Yöneticisi vekilince, itiraz süresinin geçmesi ile takibin kesinleştiği
belirtilerek, dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1450
sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, bu icra takibine konu ve miktarda
borcun olmadığının tespitine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet
tazminatına hükmedilmesi istemiyle, 17.8.2000 gününde adli yargı yerinde menfi
tespit davası açılmıştır.
İZMİR 11.
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 5.6.2003 gün ve E:2000/669, K:2003/470 sayı ile, davacı
vekili dilekçesiyle davalı idarenin müvekkili aleyhine İzmir 16. İcra
Müdürlüğü’nün 2000/1450 sayılı dosyası ile takibe giriştiğini, itiraz süresinin
geçmesi sebebiyle takibin kesinleştiğini, müvekkilinin davalı idareye karşı
borçlu olmadığının tespitini istediğini bildirdiği, Selin Apartmanı’na davalı
tarafından tahakkuk ettirilen 3.451.933.933.-TL atık bedeli için 16. İcra
Müdürlüğü’nün 2000/1540 Esası altında apartman aleyhine takip yapılmış olup,
davacı bu dava ile borçlarının olmadığının tespitine karar verilmesini istediği,
öncelikle atık su bedelinin çevre temizlik vergisi içinde mi yoksa dışında mı
olduğu ve konunun çözümlenmesine vergi mahkemelerinin mi yoksa adli yargının mı
bakması gerektiği konusunda bazı tereddütler yaşanmış ise de, daha sonra
belirlenen uygulama ve ayrıca 13.Hukuk Dairesi’nin 6.12.2001 tarih
2001/10852-11423 sayılı içtihadında açıkça belirtildiği üzere, İZSU’nun 2560
sayılı Yasa hükümlerine göre kurulmuş ve atıksular için tesisler kurmak,
tarifeler hazırlamak, kullanma ve atık sular için para tahsil etmek görev ve
yetkisi ile donatılmış olduğu, bu yetkinin de idare tekiline verildiği, böylece
atık su bedelinin çevre temizlik vergisi içerisinde olmadığı, konunun
çözümlenmesinin de adli yargının görevinde olduğunun belirlendiği, keza belediye
yaptığı diğer hizmetlerin karşılığını vatandaşlardan alabiliyorsa atıksu içinde
tesis kurarak bir harcama yaptığına göre bunun bedelini de kullananlardan alması
kadar normal bir davranış olamayacağı, dolayısıyla, atık bedeli çevre temizlik
vergisi içinde olmayıp, konunun çözümlenmesinin de adli yargı mahkemelerinin
görevleri dahilinde bulunduğu, yapılan incelemede bilirkişi verdiği 2 ayrı rapor
ile yeraltından çıkarılan her damla suyun atık su olarak değerlendirilmesi
gerektiğini bildirdiği, Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğu, ayrıca 2.
rapor ile bilirkişinin tarifeye göre hesaplamalarda yaparak idare tarafından
talep edilen atıksu bedelinin ve gecikme bedelinin uygun olduğunu belirlediği,
böylece davalının tarife uyarınca davacı tarafa borcunu bildirdiği, talep edilen
bedel kadar davacının alacağının mevcut olduğu, davacı taraf icra inkar
tazminatı istemiş ise de, bu konuda tedbir konulup davacı alacağını geciktirici
bir süreç yaşanmadığına göre icra inkar tazminatı talebinin reddinin icap ettiği
gerekçesiyle davanın reddine, dosyada tedbir verilmediği ve davalının alacağı bu
şekilde durdurucu bir eylem olmadığından davalı lehine icra inkar tazminatı
verilmesine bu dosya için yer olmadığına karar vermiş; bu karar, davacı
vekilinin temyiz istemi üzerine YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ’nin 11.3.2004 gün ve
E:2003/12807, K:2004/3210 sayılı kararı ile onanmak ve karar düzeltme isteği de
aynı DAİRE’nin 14.9.2004 gün ve E:2004/8038, K:2004/11863 sayılı kararıyla
reddedilmek suretiyle kesinleşmiştir.
UYUŞMAZLIK
MAHKEMESİNDEN İSTEK :
İZSU Genel
Müdürlüğü vekilince, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce, Selin Apartmanı’nın
1994-2000 dönemine ilişkin İdarelerince tahakkuk ettirilen atıksu bedeli
borcunun olduğu, diğer bir ifadeyle, borçlu Selin Apartmanı’nca 1994-2000
dönemine ilişkin atıksu bedelinin ödenmediği tespit edilmiş ve İZSU Genel
Müdürlüğü’nün alacaklı olduğu tespit edilmişken ve bu karar kesinleşmişken İzmir
3. Vergi Mahkemesi’nce (1994-2000) aynı döneme ilişkin atıksu bedeline ilişkin
tahakkukun iptal edildiği, bu durumda, yukarıda sözü edilen İzmir 11. Asliye
Hukuk Mahkemesi ilamı ile, 1994-2000 tarihleri arasına ilişkin İdareleri
tarafından İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1540 Esas sayılı dosyası ile
yapılan 3.451.933.933.-TL atıksu bedeli + gecikme bedeline ilişkin borçlarının
olmadığının tespiti talebi reddedilmiş olmasına karşılık, İzmir 3. Vergi
Mahkemesi'nce aynı döneme ilişkin atıksu ücreti tahakkukunun iptaline karar
verildiğinden, söz konusu atıksu bedelinin tahsil edilemez hale geldiği, esasen,
mahkeme kararları arasındaki çelişmenin, 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu'na 3914 sayılı Kanun’la eklenen mükerrer 44. madde ile 01.01.1994
tarihinden itibaren getirilen "atık su ile ilgili çevre temizlik vergisi"
uygulamasına ilişkin olarak büyükşehir belediyeleri hakkında Danıştay ve
Yargıtay'ca farklı görüşlerin benimsenmiş olmasından kaynaklandığı,Danıştay'ın,
2464 sayılı Kanun'un mükerrer 44. maddesine göre atık su bedelinin 01.01.1994
tarihinden itibaren vergi olduğu ve 2560 sayılı İSKİ Kanunu'nun 23. maddesi
uygulanamaz hale geldiğinden, su ve kanalizasyon idarelerince de mükerrer 44.
maddeye göre hesaplanarak istenebileceği görüşünü benimsemesine karşılık,
Yargıtay'ın, 2464 sayılı Kanun'un mükerrer 44. maddesinin 12. fıkrası ile
büyükşehir belediyelerinin ayrık tutulması nedeniyle 2560 sayılı Kanun
hükümlerine göre su ve kanalizasyon idarelerince abonman sözleşmesine dayalı
olarak istenen atık su bedelinin bir ücret olduğu görüşünün benimsendiği,
nitekim, Anayasa Mahkemesi’nin 14.02.1991 tarih ve E:1990/18, K:1991/4 sayılı
kararında, atık su bedelinin vergi veya benzeri mali yükümlülük olmadığının
açıkça belirtildiği; çevre düzenlemesinde kullanılan atık su bedeli alınmasına
ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada adli ve idari yargı yerleri
arasında doğan görev uyuşmazlığında Uyuşmazlık Mahkemesi'nce, 17.06.1996 gün ve
1996/33-76 sayı ile, davanın adli yargı yerinde görülmesine karar verildiği,
ayrıca Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 16.06.2003 tarihli 2002/56 ve 2003/33 sayılı
hüküm uyuşmazlığına ilişkin kararından söz ederek, atıksu bedeline ilişkin
tahakkukun iptali için açılan davalarda vergi mahkemelerinin Uyuşmazlık
Mahkemesi kararına rağmen halen kendilerini görevli görerek hüküm tesis
ettikleri, Danıştay’ın ise, vergi mahkemelerinin esas hakkında verdikleri
kararları onaylayarak Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarını gözardı ettiği, idari
yargıda halen derdest olan bini aşkın atıksu dava dosyaları bulunduğu dikkate
alındığında, her bir uyuşmazlık dosyası için Uyuşmazlık Mahkemesi'ne müracaat
edilerek ayrı(dosyasına münhasır) karar çıkartılmak istenmesi halinde bu hususun
hem bir kaos yaratacağı, hem de adaletin işleyişini yavaşlatacağı, atıksu bedeli
ile ilgili tüm ihtilaflarda adli yargı merciilerinin görevli olduğu konusunda
uyulması zorunlu hale getirilmiş ilke kararı alınmasını, İzmir 11. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin kesinleşen 05.06.2003 tarih ve 2000/669 E, 2003/470 K sayılı
kararı ile atıksu bedelinin tahsiline karar verilmiş iken İzmir 3. Vergi
Mahkemesi’nce aynı döneme ilişkin tahakkukun terkinine dair verilen 04.06.2001
tarih ve 2000/915 E, 2001/860 K sayılı kesinleşmiş karar ile İdareleri alacağı
olan atıksu bedeli tahsil edilemez hale geldiğinden; atıksu bedelinin çevre
temizlik vergisi uygulamasının dışında kalması nedeniyle vergi, resim, harç ve
benzeri mali yükümlülük niteliğinde olmadığına, İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin
görev ve yetkisi dışında verdiği ve kesinleşen 04.06.2001 tarih ve 2000/915
Esas, 2001/860 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, İzmir 11. Asliye Hukuk
Mahkemesi'nin kesinleşen 05.06.2003 tarih ve 2000/669 Esas, 2003/470 Karar
sayılı kararının benimsenmesine, atıksu bedelinin tahsiline ilişkin davaların
görümü ve çözümünde adli yargının görevli bulunduğuna, vergi mahkemesinin
görevsizliğine, bu suretle hüküm uyuşmazlığının giderilmesine ve duruşma
yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Başkanlıkça,
2247 sayılı Yasa’nın 24. ve 16. maddelerine göre ilgili Başsavcıların yazılı
düşünceleri istenilmiştir.
YARGITAY
CUMHURİYET BAŞSAVCISI :
İzmir 3.
Vergi Mahkemesi tarafından verilen 04.06.2001 gün ve 2000/915 Esas, 2001/860
Karar sayılı kararı ile İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen
05.06.2003 gün ve 2000/669 Esas, 2003/470 Karar sayılı kararı nedeniyle oluşan
hüküm uyuşmazlığının giderilmesi için İZSU Genel Müdürlüğü vekili tarafından
2247 sayılı Kanun’un 24. maddesi gereğince yapılan müracaatla ilgili Uyuşmazlık
Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 2005/127 Esas sayılı dosyasının incelendiği, Selin
Apartmanı yöneticisince davalı İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Su ve
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) aleyhine İzmir 3. Vergi
Mahkemesi’ne, 1994-2000 yıllarının bir kısmına ait 4.248.817.200.-TL tutarındaki
atık su bedeli tahakkuk işlemi ve dayanağı atık su ile ilgili tarifenin iptali
için dava açıldığı, yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilerek, dava
konusu atık su ücreti tahakkuku ile dayanağı tarife kararının atıksu ücretine
ilişkin kısmının iptaline dair verilen kararın temyiz incelemesi sonunda onanmak
suretiyle kesinleştiği, davacının, davalı idarenin atıksu bedeline ilişkin
olarak 3.451.933.933.-TL alacak için İzmir 16. İcra Müdürlüğü'nün 2000/1450 Esas
sayılı takip dosyası ile icra takibinde bulunduğu, itiraz edilmeyip takibin
kesinleşmesi nedeniyle icra takibinin davanın sonuçlanmasına kadar
durdurulmasıyla borçlarının olmadığına karar verilmesi istemiyle davalı İZSU
Genel Müdürlüğü aleyhine İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açıldığı,
yargılama sonunda 05.06.2003 tarih ve 2000/669 Esas, 2003/470 Karar sayılı
kararıyla, davanın reddine karar verilerek temyiz incelemesi sonucu onanmak
suretiyle kesinleştiği, 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi
Hakkında Kanun’un 24. maddesinde belirtilen hüküm uyuşmazlığının oluşabilmesi
için, iki farklı yargı merci tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin olarak
verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflardan en az biri
aynı olan, kararlar arasında çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin
olanaksız olmasının gerektiği, adli ve idari yargı yerlerince davanın esası
hakkında verilmiş ve kesinleşmiş kararlar bulunduğu, taraflar ve davaların
konusu ve sebepleri ve taraflarının da aynı olduğu ve uyuşmazlığın doğduğunun
anlaşıldığı, 2560 sayılı Kanun’un 1. maddesi ile İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken
her türlü tesisi kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere
İstanbul Büyükşehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğine
haiz bir kuruluş olarak İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün
kurulduğu, anılan Yasanın 13. maddesinin (a) bendinde, su satışı ve kullanılmış
suların uzaklaştırılmasına karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak
ücretler İSKİ'nin gelirleri arasında sayılmış; aynı Yasanın değişik 23.
maddesinde, "Su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış
suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı
tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde yönetim ve işletme giderleri ile,
amortismanları doğrudan gider yazılan yenileme, ıslah ve tevsi masrafları ve
%10'dan aşağı olmayacak nispetinde bir kâr oranı esas alınır. Tarifelerin
tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esaslar bir yönetmelik ile belirlenir”
hükümlerine yer verildiği, 2560 sayılı Yasa’ya 5.6.1986 tarih ve 3305 sayılı
Yasa ile eklenen "Bu Kanun diğer büyükşehir belediyelerinde de uygulanır"
şeklindeki Ek 5. madde hükmüne dayanılarak, Bakanlar Kurulu kararı ile, İzmir
Büyükşehir Belediyesi'nin su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek üzere İzmir
Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı müstakil bütçeli ve kamu tüzel kişiliğini haiz
bir kuruluş olarak İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü’nün
kurulduğu, davacı vekili dilekçesinde, kullanılan artezyen suyunu kendi mülk ve
imkanlarıyla yeraltından sağlamış olduklarını ve apartmana ait foseptik çukuru
bulunduğunu, kanalizasyonlara atıksu vermediklerini, kurum ile sözleşme
yapmadıklarını, bu nedenle, atıksu parası alınamayacağını ileri sürdüğü,
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü; 14.10.1991 gün ve 1991/29 Esas, 1991/29 Karar
sayılı kararı ile, gerek 2560 sayılı Yasa'nın 23. maddesi gerekse buna
dayanılarak çıkarılan İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 5,16 ve 17. maddelerinde,
İSKİ'ye ait kanalizasyonları kullananlardan atık su bedelinin tarifeye göre
alınacağının belirtildiği ve bunun taraflar arasında bir sözleşmeye
dayandırılacağının hükme bağlandığı, buyurucu nitelikteki bu hükmün sözleşme
yapılmaksızın atık su üretenleri de sözleşme yapmakla yükümlü kıldığı, bu hükme
uymayanların sözleşme yapma durumunda olmaları nedeniyle atıksu bedeli ödemekten
kaçınmalarına olanak bulunmadığı, İSKİ tarafından düzenlenen tarifelerle tespit
edilen atık su bedelinin Anayasa'nın 73. maddesinde öngörüldüğü biçimde kanunla
konulan vergi, resim, harç ve benzeri bir mali yükümlülük olduğundan söz
edilemeyeceği, bu itibarla, atık su bedeli, vergi, resim, harç ve benzeri mali
yükümlülük olmayıp, özel hukuk alanındaki alacak borç ilişkisini içeren abonman
sözleşmesine dayalı ve idare tarafından düzenlenen tarife uyarınca alınan bir
bedel olduğundan, bu konuyla ilgili anlaşmazlığın çözümünün adli yargının
görevine girdiği gerekçesiyle ve Anayasa Mahkemesi'nin 14.02.1991 gün ve
1990/18; 1991/4 sayılı kararında da, “atık su bedeli, İdareyle kişi arasında
sözleşmeyle alacak-borç ilişkisi doğmakta, atık suların uzaklaştırılması
karşılığında alınan ücretlerin vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük
olarak kabul edilmemesi gerekir" denildiği, yukarıda belirtilen Anayasa
Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarındaki su bedelinin, vergi benzeri
mali yükümlülük olmayıp, idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan
özel hukuk ilişkisi çerçevesinde ve hizmet karşılığında "maliyet-kar esasına
göre idarece belirlenen tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu" yolundaki
kabulün sonuçları itibarıyla; idarenin faaliyet alanı ile ilgili olarak
yürürlüğe koyduğu Yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal
denetiminin idari yargı yerinde, abonman sözleşmesine dayanan bir alacak-borç
ilişkisi kapsamındaki atık su bedelinin tahsiline ilişkin davaların ise adli
yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerektiği, 3914 sayılı Belediye Gelirleri
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 1. maddesiyle 2464 sayılı
Belediye Gelirleri Kanunu'na eklenen mükerrer 44.madde ile, su ve kanalizasyon
hizmetleri özel bir yasa ile düzenlenmiş bulunan Büyükşehir Belediyeleri
bakımından, 1.1.1994 tarihinden itibaren atık su ile ilgili olarak tahsil
edilecek bedelin ücret mi yoksa vergi mi olduğu noktasında düğümlenen
uyuşmazlığın, mali sıkıntı içinde bulunan belediyelere, katı atıkların
toplanması ve atık suların uzaklaştırılması hizmetleri karşılığında gelir
sağlamak amacıyla, acil ve pratik bir çözüm olarak çevre temizlik vergisi ihdas
edilirken, aynı kaynaktan (atık su) özel kanunlarına göre gelir sağlamakta
bulunan büyükşehir belediyeleri bakımından bir değişiklik öngörülmeyip, mevcut
uygulamanın sürdürülmesi yolundaki iradenin açıkça belirtildiği, belediye
gelirleri bakımından genel bir yasa olan 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu'nda, özel yasa niteliğindeki 2560 sayılı İSKİ Kanunu'nun 23. maddesini
yürürlükten kaldıran bir hüküm de bulunmadığı, buraya kadar yapılan açıklamalar
ışığında: su ve kanalizasyon hizmetleri 2560 sayılı İSKİ Kanunu ile düzenlenen
büyükşehir belediyelerinin, atık su bedeli uygulaması bakımından 2464 sayılı
Belediye Gelirleri Kanunu'nun 3914 sayılı Kanun’la eklenen mükerrer 44. maddesi
ile getirilen çevre temizlik vergisi düzenlemesinin dışında kaldığı; söz konusu
vergi düzenlemesinin, büyükşehir belediyelerince 2560 sayılı Yasa'nın 23.
maddesine göre atık su bedelinin bir ücret olarak alınmasına engel teşkil
etmeyeceği, su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan
büyükşehir belediyeleri bakımından, atık su bedelinin tahsiline ilişkin
davaların görüm ve çözümünün adli yargı, Tarifeler Yönetmeliği ile buna dayanan
tarife kararlarının yargısal denetiminde idari yargının görevli bulunduğu,
açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığa konu edilen İzmir 3.Vergi Mahkemesi'nin
kesinleşmiş kararının kaldırılarak İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı
benimsenmek suretiyle hüküm uyuşmazlığının giderilmesine karar verilmesi
gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
DANIŞTAY
BAŞSAVCISI :
Davacı Selin
Apartmanı yöneticisi adına 1994 ila 2000 yıllarının değişik dönemleri için
tahakkuk ettirilen atık su bedeli ile dayanağı tarife ve yönetim kurulu
kararının iptali istemiyle İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel
Müdürlüğü aleyhine açılan dava sonucunda verilen ve davalının temyizi üzerine
Danıştay 9. Dairesi’nce onanmak suretiyle kesinleşen tarife ve tahakkuk
işlemlerinin iptaline ilişkin İzmir 3.Vergi Mahkemesi’nin 4.6.2001 tarih ve
E:2000/915; K:2001/860 sayılı kararı ile aynı tarifeye dayalı olarak tahakkuk
ettirilen ve ödenmemesi üzerine icra takibine geçilen atık su bedelinden dolayı
davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan ve İzmir 11. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nce davanın reddine ilişkin olarak verilen ve Yargıtay tarafından
onanmak suretiyle kesinleşen 5.6.2003 tarih ve E:2000/669; K:2003/470 sayılı
karar arasında İZSU Genel Müdürlüğü’nce hüküm uyuşmazlığı oluştuğu ileri
sürülerek bunun giderilmesinin istenildiği, adli ve idari yargı kararları
arasında oluştuğu ileri sürülen hüküm uyuşmazlığının çözümü için öncelikle hüküm
uyuşmazlığının oluşup oluşmadığının belirlenmesi gerektiği, 2247 sayılı Yasa’nın
24.maddesine göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için, adli, idari veya askeri
yargı mercilerinden en az ikisi tarafından görevle ilgili olmaksızın kesin
olarak verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından
en az biri aynı olan iki ayrı kararın bulunması ve bu kararlar arasındaki
çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesinin olanaksız olması gerektiği, hüküm
uyuşmazlığına konu edilen kararlardan İzmir 3.Vergi Mahkemesi kararı, Selin
Apartmanı Yöneticisi tarafından 1994-2000 yıllarının değişik dönemleri için
tahakkuk ettirilen atık su bedeli ile dayanağı tarife ve yönetim kurulu
kararının iptali istemiyle açılan davada, tarifenin ve buna dayalı tahakkuk
işleminin iptaline ilişkin olarak verilmiş bir karar, İzmir 11. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nin kararı ise, aynı tarifeye dayalı olarak aynı kişiler adına
tahakkuk ettirilen ve ödenmemesi üzerine icra takibine geçilen atık su
bedelinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti istemiyle açılan menfi
tespit davasında, davanın reddi yolunda verilmiş bir karar olduğu, bu durumda,
adli ve idari yargı mercileri tarafından esasa ilişkin olarak verilip
kesinleşen, aynı konu ve sebebe dayalı, tarafları aynı olan söz konusu kararlar
arasında çelişki olduğu gibi, bu çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi de
olanaksız bulunduğundan, olayda 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen
anlamda hüküm uyuşmazlığının varlığının kabulü gerektiği, anılan uyuşmazlığın ne
yolda çözümleneceğine gelince; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun
mükerrer 44 üncü maddesinde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde
bulunan ve belediyelerin katı atık toplama ile kanalizasyon hizmetlerinden
yararlanan konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binaların çevre temizlik
vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, 12 inci fıkrasında, belediyelerin su
tüketim bedelini aşmamak üzere meclislerince belirlenecek miktarda çevre
temizlik vergisi almalarının ve bu verginin su tüketim bedeli ile birlikte tarh
ve tahakkuk etmiş sayılarak, bu bedel ile birlikte tahsil edilmesinin
öngörüldüğü, Çevre Temizlik Vergisi Tarifesinde yer alan bina gruplarının
tespitine ilişkin 31.12.1993 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu
Kararı’nın 8 inci maddesinde, Kararın 1.1.1994 tarihinden itibaren geçerli olmak
üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtildiğinden, 1.1.1994 tarihinden
itibaren atık su bedelinin çevre temizlik vergisi kapsamına alınmış bulunduğu,
olayda, yükümlünün, kullandıktan sonra İZSU Genel Müdürlüğü’ne ait şehir
kanalizasyonuna verdiği ifade edilen atık sudan dolayı 1994-2000 yıllarının
muhtelif dönemleri için istenen meblağ çevre temizlik vergisi olarak
nitelendiğine göre, davanın Vergi Mahkemesinde karara bağlandığı biçimde çözümü
isabetli olup, bu kararla çelişen adli yargı kararının kaldırılması gerektiği,
açıklanan nedenlerle, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen 5.6.2003
tarih ve E:2000/669, K:2003/470 sayılı ve menfi tespit isteminin reddi yolundaki
kararının kaldırılması ve İzmir 3. Vergi Mahkemesi kararı doğrultusunda karar
verilmesi gerektiği yolunda yazılı düşünce vermiştir.
USULE İLİŞKİN
İNCELEME:
Uyuşmazlık
Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: M. Lütfü
ÜÇKARDEŞLER, Coşkun ÖZTÜRK, Serap AKSOYLU, Esen EROL, Abdullah ARSLAN ve Levent
ÖZÇELİK’in katılımlarıyla yapılan 02.04.2007 günlü toplantısında;
Uyuşmazlık
Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 01.05.2006 gün ve E:2004/127 sayılı “Görüşme ve Ara
Karar Tutanağı” ile, konunun, İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin kesinleşen 4.6.2001
günlü, E:2000/915, K:2001/860 sayılı kararı ile İzmir 11. Asliye Hukuk
Mahkemesi’nin kesinleşen 5.6.2003 günlü, E:2000/669, K:2003/470 sayılı kararı
arasında 30.12.1994-29.2.2000 dönemine ilişkin atık su ile ilgili tahsilat
hakkındaki dava yönünden, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörüldüğü
şekilde doğduğu öne sürülen hüküm uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle, İZSU
Genel Müdürlüğü vekili tarafından yapılan başvuru olduğu belirtildikten sonra,
“KARAR :
İncelemenin tamamlanması için:
1 -
Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yapılan başvuruya ait dilekçe ve eklerinin karşı tarafa
(Selin Apartmanı Yönetimine ) yasal süre olan 30 gün içinde cevap verilmek üzere
tebliği suretiyle dosyanın tekemmülünün sağlanmasına,
2 -
Uyuşmazlıkla ilgili bulunması nedeniyle İzmir 1. Vergi Mahkemesince İZSU
Tarifeler Yönetmeliği’nin 13/4-b. maddesinin iptali yolundaki 19.4.1999 gün ve
E:1997/361, K:1999/261 sayılı kararına ilişkin dava dosyasının incelenmek üzere
mahkemesinden istenilmesine,
3 - İZSU
Genel Müdürlüğünden,
a)İZSU
Tarifeler Yönetmeliği’nin, bu Yönetmelik hükümlerinden varsa mahkeme kararı ile
iptal edilen veya usulünce değiştirilenleri tarihleriyle birlikte gösteren tam
metninin;
b) İzmir 3.
Vergi Mahkemesinin kesinleşen kararı üzerine İZSU Genel Müdürlüğünce Çevre
Temizlik Vergisi tahsilatı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılıp
yapılmadığının sorulmasına ve buna ilişkin varsa belgelerin istenilmesine,
01.05.2006
gününde OYBİRLİ?İ İLE karar verildi” denilmiştir.
Bunun
üzerine:
1 -
Uyuşmazlık Mahkemesi’ne yapılan başvuruya ait dilekçe ve ekleri karşı tarafa
(Selin Apartmanı Yönetimine ) tebliğ edilmiş ve Selin Apartmanı Yönetimi
vekilince yasal süresi içinde cevap verilmiştir.
2 - İzmir 1.
Vergi Mahkemesi’nce İZSU Tarifeler Yönetmeliği’nin 13/4-b. maddesinin iptali
yolundaki 19.4.1999 gün ve E:1997/361, K:1999/261 sayılı kararına ilişkin dava
dosyası incelenmek üzere Mahkemesinden istenilmiş ve söz konusu dosya
Mahkememize gönderilmiştir.
3 - İZSU
Genel Müdürlüğü’nce;
a)İZSU
Tarifeler Yönetmeliği’nin, bu Yönetmelik hükümlerinden mahkeme kararı ile iptal
edilen veya usulünce değiştirilenleri tarihleriyle birlikte gösteren tam metni
gönderilmiştir.
b) İzmir 3.
Vergi Mahkemesi’nin kesinleşen kararı üzerine İZSU Genel Müdürlüğü’nce çevre
temizlik vergisi tahsilatı doğrultusunda herhangi bir işlem yapılıp
yapılmadığının sorulması üzerine, dava konusunun atıksu olduğu ve henüz tahsil
edilmediği bildirilmiştir.
Daha sonra,
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 5.3.2007 gün ve E:2004/127 sayılı ara
kararı ile, “İzmir 3. Vergi Mahkemesi’nin kesinleşen 4.6.2001 günlü, E:2000/915,
K:2001/860 sayılı kararı ile İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kesinleşen
5.6.2003 günlü, E:2000/669, K:2003/470 sayılı kararı arasında, 2247 sayılı
Yasa’nın 24. maddesinde öngörüldüğü şekilde doğduğu öne sürülen hüküm
uyuşmazlığının giderilmesi istemiyle, İZSU Genel Müdürlüğü vekili tarafından
yapılan başvurunun incelenmesi sırasında gerekli görüldüğünden, İZSU Genel
Müdürlüğü’nden:
Selin
Apartmanı’nın 30.12.1994-29.2.2000 tarihleri arasındaki her bir dönem için atık
su bedeli borcunun hesaplanmasına dayanak teşkil eden tarifenin;
a)
Hangi Genel Kurul ya da Yönetim Kurulu kararıyla belirlendiğinin,
b) Bu Genel
Kurul veya Yönetim Kurulu kararlarından hangilerinin iptal edildiğinin,
c) Genel
Kurul veya Yönetim Kurulu kararlarının iptal nedeni mahkeme kararı ise, bu
kararların kesinleşme durumunun,
sorulmasına
ve buna ilişkin bilgi ve belgelerin gönderilmesinin istenilmesine, 05.03.2007
gününde OYBİRLİ?İ İLE karar verildi” denilmiş, bunun üzerine, davalı idarenin
21.3.2007 günlü yazısı ekinde istenilen bilgi ve belgeler Mahkememize
gönderilmiştir.
2247 sayılı
Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 24. maddesinin
2592 sayılı Kanun’la değişik birinci fıkrasında, “1 nci maddede gösterilen yargı
mercilerinden en az ikisi tarafından, görevle ilgili olmaksızın kesin olarak
verilmiş veya kesinleşmiş, aynı konuya ve sebebe ilişkin, taraflarından en az
biri aynı olan ve kararlar arasındaki çelişki yüzünden hakkın yerine getirilmesi
olanaksız bulunan hallerde hüküm uyuşmazlığının varlığı kabul edilir.” hükmü yer
almaktadır.
Anılan hükme
göre, hüküm uyuşmazlığının varlığı için:
a) Uyuşmazlık
yaratan hükümlerin, adli, idari veya askeri yargı mercilerinden en az ikisi
tarafından verilmesi,
b) Konu, dava
sebebi ve taraflardan en az birinin aynı olması,
c) Her iki
kararın da kesinleşmiş olması,
d) Kararlarda
davanın esasının hükme bağlanması,
e) Kararlar
arasındaki çelişki nedeniyle hakkın yerine getirilmesinin olanaksız bulunması
koşullarının birlikte gerçekleşmesi aranmaktadır.
Hüküm
uyuşmazlığı bulunduğu ileri sürülen adli ve idari yargı kararlarının
incelenmesinden:
a) Adli
ve idari yargı yerlerince verilmiş kararlar bulunmaktadır.
b)
30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri arasına ilişkin atık su ve gecikme zammı
yönünden her iki yargı yerinde görülen davada, konu aynı olduğu gibi, dava
sebebi ve tarafları da aynıdır.
c) Her
iki karar da kesinleşmiştir.
d) Söz
konusu kararlarda davanın esası hükme bağlanmıştır.
e) ASLİYE
HUKUK MAHKEMESİ’nce; 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri için hesaplanan kuyu
atık su bedeli, gecikme zammı ve faizinin tahsili amacıyla ödeme emri
gönderilmek suretiyle icra takibi yapılması üzerine, Selin Apartmanı
Yöneticiliği tarafından, itiraz süresinin geçmesi ile takibin kesinleştiği
belirtilerek, dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1450
sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, bu icra takibine konu ve miktarda
borcun olmadığının tespitine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet
tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
VERGİ
MAHKEMESİ’nce; şehir suyu kullanırken aynı zamanda artezyenden de faydalanan ve
101295 abone numarası ile 01.11.1994 tarihinden itibaren davalı idarenin
örnekleme atıksu abonesi olan Selin Apartmanı Yöneticiliği tarafından, davalı
idarece, 1994 yılının Kasım ila 2000 yılının Temmuz ayları için atıksu bedeli
ile gecikme zammı hesaplanması üzerine, ilgili dönemlere ilişkin atıksu bedeli
ve gecikme zammının kaldırılması ve tarifenin iptali istemiyle açılan davada,
dava konusu atık su ücreti tahakkuku ile dayanağı tarife kararının atıksu
ücretine ilişkin kısmının iptaline karar verilmiştir.
Buna göre,
adli yargı kararı ile, İZSU Genel Müdürlüğü’ne atık su bedeline ilişkin olarak
tanınan tahsil etme hakkının, idari yargı yerince verilen tahakkukun terkini
yolundaki karar nedeniyle infaz edilebilme olanağının kalmadığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen
nedenlerle, İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İzmir 3. Vergi Mahkemesi
kararları arasında, 2247 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde öngörülen koşulların
gerçekleştiği 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri arasındaki dönemlere ait atık
su bedeli ve gecikme zammı yönünden HÜKÜM UYUŞMAZLI?I BULUNDU?UNA, OYBİRLİ?İ ile
karar verilmiştir.
İNCELEME VE
GEREKÇE :
Başvuru
dilekçesi ve ekleri, uyuşmazlığa konu edilen kararlara ilişkin dava dosyaları,
ilgili Başsavcıların düşünce yazıları, dayanılan Yasa ve Yönetmelik kuralları
ile uygulamaya ilişkin İZSU Genel Kurul ve Yönetim Kurulunun atık su tarifeleri,
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün 1.5.2006 ve 5.3.2007 günlü ara kararları
uyarınca ilgili yerlerce gönderilen dosya, bilgi ve belgeler, getirtilen ve konu
ile ilgili görülen yargı kararları, davacı tarafından verilen cevap dilekçesi ve
ekleri ve Raportör- Hakim Nurdane TOPUZ’un hazırladığı rapor, okunup
incelendikten; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı
Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINO?LU’nun yazılı düşünceler
doğrultusundaki açıklamaları da dinlendikten sonra, 2247 sayılı Yasa’nın 25.
maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak GERE?İ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
20.11.1981
gün ve 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İstanbul Büyük Şehir Belediyesinin
su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gereken her türlü tesisi
kurmak, kurulu olanları devralmak ve bir elden işletmek üzere İstanbul Su ve
Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü kurulduğu, İstanbul Su ve Kanalizasyon
İdaresi’nin, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı müstakil bütçeli ve kamu
tüzel kişiliğini haiz bir kuruluş olduğu belirtilmiş, 6. maddesinin (f)
bendinde, su satışı ve kullanılmış suların boşaltılmasına ilişkin
tarifeleri
inceleyerek
karara bağlamak, Genel Kurulun görevleri arasında sayılmış, 9. maddesinin (k)
bendinde, Genel Müdürlükçe hazırlanan su satışı ve kullanılmış suların
boşaltılmasına ilişkin tarifeleri tespit ederek Genel Kurulun onayına sunmak,
Yönetim Kurulunun görevleri arasında yer almış, 13. maddesinin (a) bendinde,
İSKİ’nin gelirleri arasında su satışı ve kullanılmış suların uzaklaştırılmasına
karşılık, tarifesine göre abonelerden alınacak ücretler, gösterilmiş, 23.
maddesinde, su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış
suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı
tarifeler yapılacağı, bu tarifelerin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri
ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah
ve tevsi masrafları ve % 10'dan aşağı olmayacak nispetinde bir kar oranının esas
alınacağı, tarifelerin tespiti ile tahsilatla ilgili usul ve esasların bir
yönetmelik ile belirleneceği, ek 5. maddesinde, bu Kanunun diğer büyükşehir
belediyelerinde de uygulanacağı, geçici 10. maddesinde ise, diğer büyükşehir
belediyelerinde kurulacak su ve kanalizasyon idarelerinin adına, kadrolarına,
mevcut personelinin ve mal varlığının devrine ilişkin esasların İçişleri
Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile tespit edileceği
düzenlemesine yer verilmiştir.
İstanbul Su
ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün Kuruluşu Hakkında 2560/3009 sayılı
Kanun’a eklenen 3305 sayılı Kanun ve 25.03.1987 tarih, 19411 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11.03.1987 tarih ve 87/11594 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde su ve kanalizasyon
hizmetlerini yürütmek amacıyla 01.04.1987 tarihinden itibaren İzmir Büyükşehir
Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi kurulmuştur.
İzmir Su ve
Kanalizasyon İdaresi (İZSU) Genel Müdürlüğü’nün 3305 sayılı Yasa ile değişik
23. maddesi hükmü gereği, su satışı ve atıksuların uzaklaştırılması
hizmetleriyle ilgili tarifelerin hangi kriterlere göre hesaplanacağı ve bu
şekilde saptanan bedellerin hangi usul ve esaslara göre tahsil edileceğini
belirlemek amacıyla İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün
“Tarifeler Yönetmeliği” İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Yönetim
Kurulu'nun 30.12.1987 tarih, 87 / 119 sayılı, Genel Kurul'un 13.03.1988 tarih,
GK/4 sayılı kararı ile kabul edilerek 01.01.1988 tarihinden itibaren yürürlüğe
girmiştir.
İZSU Kuruluş
Yasası’nın 1. maddesinin 2. fıkrasıyla belirlenen görev alanı içerisinde,
kaynaklardan sağladığı içme ve kullanma suyunu konutlara, işyerlerine, sanayiye
vb. ulaştırılması ve kullandıktan sonra uzaklaştırılmasıyla ilgili olarak
abonelerine götürdüğü her türlü hizmetin bedel, teminat ve yaptırımlarla
bunların tahsili esaslarının düzenlendiği Tarifeler Yönetmeliği’nin 51.
maddesinde, Yönetim Kurulunca tespit edilen tarifelerin, her yıl bütçe ile
birlikte Genel Kurulun onayına sunulacağı, tarife değişikliğini gerektiren
fevkalade durumlarda Genel Kurulun olağanüstü toplantıya çağrılabileceği, yıl
içinde yapılacak tarife ve tarife değişikliğinin uygulama tarihini tespite Genel
Kurulun yetkili olduğu, ancak su satış bedellerinin tespitine esas girdileri
içeren bir formülasyonun Genel Kurul'ca onaylanması halinde onaylanan bu formül
uyarınca herhangi bir duyuruya gerek kalmaksızın su satış bedellerinin hesap
edilerek uygulanmasının başlatılmasının İZSU Yönetim Kurulu Kararıyla yürürlüğe
gireceği belirtilmiştir.
Olayda, Vergi
Mahkemesinde dava, şehir suyu kullanırken aynı zamanda artezyenden de faydalanan
ve 101295 abone numarası ile 01.11.1994 tarihinden itibaren davalı idarenin
örnekleme atıksu abonesi olan Selin Apartmanı Yöneticiliği tarafından, davalı
idarece, 1994 yılının Kasım ila 2000 yılının Temmuz ayları için atıksu bedeli
ile gecikme zammı hesaplanması üzerine ilgili dönemlere ilişkin atıksu bedeli ve
gecikme zammının kaldırılması ve tarifenin iptali istemiyle açılmıştır. Asliye
Hukuk Mahkemesindeki dava ise, 30.12.1994 ila 29.2.2000 tarihleri için
hesaplanan kuyu atıksu bedeli, gecikme zammı ve faizinin tahsili amacıyla ödeme
emri gönderilmek suretiyle icra takibi yapılması üzerine Selin Apartmanı
Yöneticiliği tarafından, itiraz süresinin geçmesi ile takibin kesinleştiği
belirtilerek, dava sonuçlanıncaya kadar İzmir 16. İcra Müdürlüğü’nün 2000/1450
sayılı takibinin tedbiren durdurulmasına, bu icra takibine konu ve miktarda
borcun olmadığının tespitine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötüniyet
tazminatına hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.
Hüküm
uyuşmazlığına konu atık su bedeli yönünden konu incelendiğinde;
Su abonesi
olmayan kişi hakkında İSKİ Tarifeler Yönetmeliği hükümlerine göre tahakkuk
ettirilen atık su bedeline ilişkin faturanın iptali istemiyle açılan bir davada;
İSTANBUL 3. VERGİ MAHKEMESİ’nce, dava konusu bedelin vergi, resim, harç benzeri
mali yüküm olduğu kabul edilmek suretiyle işin esası hakkında verilen kararı
temyizen incelemekte olan DANIŞTAY DOKUZUNCU DAİRESİ tarafından, işyerinde yer
altı suyunun kullanılması nedeniyle İSKİ tarafından istenen atık su bedelinin
vergi, resim, harç benzeri mali yükümlülük olmayıp, akdi nitelik taşıdığı
kanaatine varıldığından bahisle temyiz incelemesi ertelenerek, 2247 sayılı
Yasa’nın 20. maddesine göre görevli yargı yerininin belirlenmesi için başvuruda
bulunulması üzerine, UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ; 14.10.1991 gün ve
E:1991/29, K:1991/29 sayı ile, gerek 2560 sayılı Yasa’nın 23. maddesi gerekse
buna dayanılarak çıkarılan İSKİ Tarifeler Yönetmeliği’nin 5,16 ve 17.
maddelerinde, İSKİ’ye ait kanalizasyonu kullananlardan atık su bedelinin
tarifeye göre alınacağının açıkça belirtildiği ve bunun taraflar arasında bir
sözleşmeye dayandırılacağının hükme bağlandığı, buyurucu nitelikteki bu hükmün
sözleşme yapılmaksızın atık su üretenleri de sözleşme yapmakla yükümlü kıldığı,
bu hükme uymayanların sözleşme yapma durumunda olmaları nedeniyle atık su bedeli
ödemekten kaçınmalarına olanak bulunmadığı, sözleşmeden kaçınmanın söz konusu
bedelin ödenmesinden kurtulma sonucunu doğurmayacağı ve bunların da sözleşmeli
sayılmalarının gerektiği, öte yandan Yasa ve Yönetmelik ile öngörülen usul ve
esaslara göre İSKİ tarafından düzenlenen tarifelerle tespit edilen atık su
bedelinin Anayasa’nın 73. maddesinde öngörüldüğü biçimde kanunla konulan vergi,
resim, harç ve benzeri bir mali yükümlülük olduğundan söz edilemeyeceği, bu
itibarla, atık su bedeli, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük olmayıp,
özel hukuk alanındaki alacak- borç ilişkisini içeren abonman sözleşmesine dayalı
ve idarece düzenlenen bir tarife uyarınca alınan bir bedel olduğundan, bu
konuyla ilgili anlaşmazlığın çözümünün adli yargının görevine girdiği
gerekçesiyle ve Anayasa Mahkemesi’nin 14.2.1991 gün ve E:1990/18, K:1991/4
sayılı kararında yazılı gerekçede de bu görüşün kabul edildiğinden bahisle,
Danıştay Dokuzuncu Dairesi’nce yapılan başvurunun KABULÜ ile uyuşmazlık konusu
davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiğine karar vermiştir. (Bu karar
26.11.1991 tarih ve 21063 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.)
Anılan
Uyuşmazlık Mahkemesi kararında atıfta bulunulan ANAYASA MAHKEMESİ’nin 8.5.1991
tarih ve 20865 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14.2.1991 gün ve E:1990/18,
K:1991/4 sayılı kararında, atık sular karşılığı alınacak bedelin niteliği sorunu
ayrı bir başlık altında ele alınmış ve aynen “Vergi benzeri mali
yükümlülüklerin en belirgin özellikleri (...) genellikle, bir kamu hizmeti
karşılığında kamu gücüne dayanılarak tek taraflı yükletilmeleri, harç ve resime
göre, daha çok ücret görünümünde olmalarıdır.
Atık su
bedeli, kullanılmış suların uzaklaştırılması karşılığında yapılacak bir tarifeye
ve abonman sözleşmesine göre alınmaktadır. Başka bir deyişle, idareyle kişi
arasında sözleşmeyle alacak- borç ilişkisi doğmakta, ödenecek miktar İSKİ ile
kişi arasında abonman sözleşmesiyle özel hukuk ilişkisi kurulmasından sonra
yapılan hizmet karşılığında maliyet- kâr esasına göre belirlenmektedir. Ödemenin
hukuksal dayanağı, kamu gücüne değil, tarifeye ve iki taraf arasında yapılan
abonman sözleşmesine dayanmaktadır. Nitekim, ödemelerin yapılmaması durumunda
İSKİ alacağını, Amme Alacaklarının Tahsili Hakkındaki Yasa’ya göre değil, özel
hukuk ilişkisi içinde ilgili Yasa’ya göre alacaktır. Abone ile İstanbul Su ve
Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) arasında yapılan abonman sözleşmesi, daha çok “tip”
sözleşme görünümündedir. Hizmetten yararlanan kişinin, sözleşmeyi idareyle
birlikte düzenlemesi yerine katılımı (iltihakı) söz konusudur. Ancak bu durum,
idareyle kişi arasında kurulan özel hukuk ilişkisini, kamu hukuku ilişkisine
dönüştürmez. Çünkü, birçok durumda hizmetin tekel niteliği ve çok kişiye
götürülme zorunluluğu, işin, çoğunlukla, tip sözleşmelerle ve kişilerin
katılımıyla gerçekleşebilmesini olanaklı kılmaktadır. (...)”
“Açıklanan
nedenlerle, atık suların uzaklaştırılması karşılığında alınan ücretlerin vergi,
resim, harç benzeri mali yükümlülük olarak kabul edilmemesi gerekir”
denilmiştir.Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi ile Uyuşmazlık Mahkemesi
kararlarındaki “atık su bedelinin, vergi benzeri mali yükümlülük olmayıp,
idareyle kişi arasında abonman sözleşmesiyle kurulan özel hukuk ilişkisi
çerçevesinde ve hizmet karşılığında maliyet-kâr esasına göre idarece belirlenen
tarifeye dayanılarak alınan bir ücret olduğu” yolundaki kabulün sonuçları
itibarıyla: idarenin faaliyet alanıyla ilgili olarak yürürlüğe koyduğu
yönetmelik ile buna dayanan tarife kararlarının yargısal denetiminin idari yargı
yerinde -idare mahkemeleri-; abonman sözleşmesine dayanan bir alacak- borç
ilişkisi kapsamındaki atık su bedelinin tahsiline ilişkin davaların ise adli
yargı yerinde görülüp çözümlenmesi gerekmekte olup, uygulama bu doğrultuda
istikrar kazanmıştır.
Ne var ki,
15.7.1993 tarih ve 3914 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun’un 1. maddesiyle 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’na eklenen
Mükerrer 44.madde ile, katı atık ve atık su ile ilgili “çevre temizlik vergisi”
ihdas edilmesi ve yasal süreç tamamlandıktan sonra da 1.1.1994 tarihinden
itibaren uygulamaya geçilmesi üzerine atık su ile ilgili uyuşmazlıkların,
belediye ayrımı gözetilmeksizin vergi kapsamına alındığı gerekçesiyle vergi
mahkemelerinde bakılarak sonuçlandırılması ve diğer taraftan tahsilata ilişkin
uyuşmazlıkların da ücret kapsamında adli yargı yerinde çözümlenmesine devam
edilmesi nedeniyle, inceleme konusu uyuşmazlık ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Su ve
kanalizasyon hizmetleri özel bir yasa ile düzenlenmiş bulunan büyükşehir
belediyeleri bakımından, 1.1.1994 tarihinden itibaren atık su ile ilgili olarak
tahsil edilecek bedelin ÜCRET mi yoksa VERGİ mi olduğu yönündeki uyuşmazlığın
çözümlenebilmesi için anılan Yasanın mükerrer 44. maddesinin incelenmesi
gerekmiştir:
2464 sayılı
Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3914 sayılı Kanun’la eklenen Mükerrer 44.
maddesinin birinci fıkrasında, “Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde
bulunan ve belediyelerin katı atık toplama ile kanalizasyon hizmetlerinden
yararlanan konut, işyeri ve diğer şekillerde kullanılan binalar, çevre temizlik
vergisine tabidir.” hükmü yer almış; aynı maddenin onikinci fıkrasında,
“Belediyeler, atık su ile ilgili olarak da; katı atıklarla ilgili tarifede yer
alan bina gruplarını topluca veya ayrı ayrı dikkate almak suretiyle ve su
tüketim bedelini aşmamak üzere meclislerince belirlenecek miktarda çevre
temizlik vergisi alırlar. Atık su ile ilgili çevre temizlik vergisi, su tüketim
bedeli ile birlikte tarh ve tahakkuk etmiş sayılır ve bu bedel ile birlikte
tahsil edilir. Su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş
bulunan belediyelerde ise, atık su bedellerinin tahsiline ilişkin uygulama kendi
kanunlarındaki hükümlere tabidir.” denilmiş ve son fıkrasında da, bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esasların, İçişleri ve Çevre Bakanlıklarının
görüşleri alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından belirleneceğine işaret
edilmiştir.
Anılan Yasa
maddesine ilişkin “Belediye Gelirleri Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı” Genel Gerekçesinde (Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel
Müdürlüğü; 10.6.1993-Sayı: B.02.0.KKG/101 - 530/04937), çevre temizlik
vergisinin, belediyelerin içinde bulunduğu mali
sıkıntılara
acil ve kısa vadeli bir çözüm olmak üzere getirildiği belirtilmiş; madde
gerekçelerinde ise onikinci fıkra hakkında, “Belediyeler, belediye meclislerince
yapılacak tarifeler üzerinden su tüketim bedelini aşmamak üzere, kanalizasyon
hizmetlerinden yararlananlardan belirlenecek miktarlarda ayrıca çevre temizlik
vergisi alacaklar, su tüketim bedeli ile birlikte tarh ve tahakkuk ettirilecek
bu vergi su bedeli ile birlikte tahsil olunacaktır. Ancak su ve kanalizasyon
hizmetleri ayrı bir kanunla düzenlenmiş bulunan belediyelerde, atık su
bedellerinin tahsiline ilişkin uygulama kendi kanunlarındaki hükümlere tabi
olacaktır.” denilmiştir.
Buna göre,
yasakoyucu tarafından, mali sıkıntı içinde bulunan belediyelere, katı atıkların
toplanması ve atık suların uzaklaştırılması hizmetleri karşılığında gelir
sağlamak amacıyla, acil ve pratik bir çözüm olarak çevre temizlik vergisi ihdas
edilirken aynı kaynaktan (atık su) özel kanunlarına göre gelir sağlamakta
bulunan büyükşehir belediyeleri bakımından bir değişiklik öngörülmeyip mevcut
uygulamanın sürdürülmesi yolundaki irade açıkça belirtilmiştir.
Nitekim,
anılan Yasa maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak uygulamaya ilişkin usul
ve esasları açıklamak üzere Maliye Bakanlığı’nca çıkarılan ve 8.1.1994 tarih ve
21812 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 14 seri no’lu Belediye Gelirleri Kanunu
Genel Tebliği’nin 9. maddesinde, “Maddenin onikinci fıkrası uyarınca, atık su
bedeli almayan belediyeler, atık su ile ilgili olarak da su tüketim bedelini
aşmamak üzere çevre temizlik vergisi alacaklardır. Bu şekilde alınacak verginin
belediye meclislerince tespitinde, katı atıklarla ilgili tarifede yer alan bina
grupları, topluca veya ayrı ayrı dikkate alınacaktır. Atık su ile ilgili çevre
temizlik vergisi, su tüketim bedeli ile birlikte tarh ve tahakkuk etmiş
sayılacak ve bu bedel ile birlikte tahsil edilecektir. Halen atık su bedeli
almakta olan belediyelerce ayrıca bu vergi alınamayacaktır.” denilmek suretiyle,
çevre temizlik vergisinin atık su bedeli almayan belediyeleri ilgilendirdiği,
atık su bedeli alan belediyelerin ise kapsam dışında kaldığı açıklanmıştır.
Öte yandan,
belediye gelirleri bakımından genel bir yasa olan 2464 sayılı Belediye Gelirleri
Kanunu’nda, özel yasa niteliğindeki 2560 sayılı İSKİ Kanunu’nun 23. maddesini
yürürlükten kaldıran bir hüküm de bulunmamaktadır.
Buraya kadar
yapılan açıklamalar ışığında: su ve kanalizasyon hizmetleri 2560 sayılı İSKİ
Kanunu ile düzenlenen büyükşehir belediyelerinin, atık su bedeli uygulaması
bakımından 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 3914 sayılı Kanun’la
eklenen Mükerrer 44. maddesi ile getirilen çevre temizlik vergisi düzenlemesinin
dışında kaldığı; sözkonusu vergi düzenlemesinin, büyükşehir belediyelerince 2560
sayılı Yasa’nın 23. maddesine göre atık su bedelinin bir ücret olarak alınmasına
engel teşkil etmeyeceği açıktır.
Bunu
doğrulayan bir açıklama, sözü edilen Mükerrer 44. madde gerekçesinde de yer
almaktadır. Şöyle ki, anılan maddede konuya ilişkin herhangi bir ibareye yer
verilmediği halde, birinci fıkra gerekçesinde, “ (...) Maddede, yararlanılması
söz konusu edilen katı atık toplama hizmetleri endüstriyel atıklar dışında kalan
evsel atık toplama hizmetlerini içermektedir. Bu düzenleme, endüstriyel
atıklarla ilgili olarak diğer mevzuattaki düzenlemelere ve bunlara ilişkin
hükümlerin uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. (...)” denilmiş olup,
yasakoyucu bu suretle, düzenlemeden önceki uygulamaların sürdürülmesi iradesini
farklı bir yöntemle de ortaya koymuş bulunmaktadır.
Varılan bu
sonuca göre ve büyükşehir belediyelerince alınan atık su bedelinin vergi,
resim, harç ve benzeri mali yükümlülük niteliğini taşımaması karşısında,
uyuşmazlıkta öncelikle görev sorununun çözümlenmesi gerekecektir.
2464 sayılı
Yasa’nın Mükerrer 44. maddesi ile getirilen düzenleme büyükşehir belediyelerince
ücret olarak tahsil edilen atık su bedelinin hukuki niteliğini değiştirmediğine
göre bu düzenlemeden önce istikrar kazanmış bulunan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin
göreve ilişkin uygulamasının yeniden ele alınmasını gerektiren bir neden de
bulunmamaktadır.
Kaldı ki,
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bülümü’nün yine hüküm uyuşmazlığı konusunda verdiği
16.6.2003 gün ve E:2002/56; K:2003/33 ve E:2002/57; K:2003/34 sayılı kararları
da bu yöndedir.
Buna göre,
su ve kanalizasyon hizmetleri ayrı bir Kanunla düzenlenmiş bulunan
büyükşehir belediyeleri bakımından, atık su bedeline ilişkin davaların görüm
ve çözümünde adli yargı yeri görevli bulunduğundan, incelenen uyuşmazlığa konu
edilen İZMİR 3. VERGİ MAHKEMESİ kararı, atık su bedeli ve gecikme zammı
yönünden 2577 sayılı Yasa’nın 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendine aykırı
olarak görevi dışında verilmiş bir karar niteliğinde olup, hüküm uyuş
Yeni Sayfa 1
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı",
imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve
"ımar hukukçusu".
imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-07-21 (3919 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|