imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Danıştayın harcırah yolluk ile ilgili kararları
imar hukuku



Türkiyenin imar hukuku sorunları


Yeni Sayfa 14 Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İKİNCİ DAİRE

2005

4297

2004

7942

23/12/2005

 

KARAR METNİ

1.1.2002 TARİHİNDEN İTİBAREN KAMU PERSONELİNE İLİŞKİN OLARAK GEREÇEKLEŞTİRİLEN YÖNETSEL TASARRUFLARDAN KAYNAKLANAN HARCIRAH ÖDEMELERİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN İDARELER AÇISINDAN BİR ZORUNLULUK OLDU?U (6245 SAYILI HARCIRAH KANUNU KAPSAMINDA BULUNAN KURUM VE KURULUŞLARDA; 22.7.2003 TARİHİNDEN İTİBAREN İLK DEFA VEYA YENİDEN GÖREVE ALINANLAR İLE 27.4.2005 TARİHİNDEN İTİBAREN ZORUNLU YER DE?İŞTİRME, SINAV, SA?LIK SEBEPLERİ VE EŞ DURUMU DIŞINDA KENDİ YAZILI TALEPLERİ ÜZERİNE NAKLEN ATANANLAR HARİCİNDE); ANILAN TARİHTEN SONRA OLUŞAN VE KAMU PERSONELİ AÇISINDAN BELİRSİZLİKLER İÇEREN BİR HUKUKSAL ORTAMDA HARCIRAHINI ALAMAYANLARIN, BU BELİRSİZLİK ORTAMININ YARGISAL SÜREÇ SONRASINDA HUKUKSAL AYDINLI?A KAVUŞMASI İLE BİRLİKTE YAPACAKLARI BAŞVURULARIN, 2577 SAYILI KANUN'UN 10. MADDESİ KAPSAMINDA GÖRÜLMESİ VE BAŞVURULARA İLİŞKİN OLARAK TESİS EDİLEN İŞLEMLERE KARŞI AÇILACAK İDARİ DAVALARDA DAVA AÇMA SÜRESİNİN, ANILAN MADDEDE YER ALAN SİSTEMATİ?E GÖRE DE?ERLENDİRİLMESİ GEREKTİ?İ HK.<
Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davacı): ...
Vekili : Av. ...
Karşı Taraf : Tarım ve Köyişleri Bakanlığı (Köy Hizmetleri Genel
Müdürlüğü)-Ankara.
İsteğin Özeti : Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 30.9.2003 günlü, E:2003/516, K:2003/1059 sayılı kararının onanması yolunda Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle düzeltilmesi ve İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.
Cevabın Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi : B. Ufuk Kadıgil.
Düşüncesi : Düzeltme isteminin kabulüyle Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararın kaldırılarak İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Semra Şentürk.
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce 5286 sayılı Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün Kaldırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesi hükmü uyarınca davacının kadrosunun Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na devredilmesi nedeniyle anılan Bakanlık hasım mevkiine alınmak suretiyle işin gereği düşünüldü:
Dava, Köy Hizmetleri ... İl Müdürlüğü'nde jeofizik mühendisi olarak görev yapmakta iken, Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü Köy İçmesuları Daire Başkanlığı emrine jeofizik mühendisi olarak yolluksuz biçimde tesis edilen 27.5.2002 günlü işlemle naklen atanan davacının, sürekli görev yolluğunun ödenmesi amacıyla yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 7.2.2003 günlü, 02015 sayılı işlemin iptali ve sürekli görev yolluğunun hakediş tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 30.9.2003 günlü, E:2003/516, K:2003/1059 sayılı kararıyla; "yolluk istemine dayanak yapılan ve atama isteminin yolluksuz olduğu belirtilen personel nakil bildiriminin 25.7.2002 tarihinde davacıya tebliğ edilmesine rağmen 60 günlük yasal dava açma süresi geçtikten sonra 31.1.2003 tarihli başvurusunun 7.2.2003 tarihinde reddi üzerine 8.4.2003 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle esasını inceleme olanağı bulunmadığı" gerekçesiyle 2577 sayılı Kanun'un 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacının, davanın süresinde açıldığını öne sürerek yaptığı temyiz başvurusu üzerine Danıştay Beşinci Dairesi, 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararıyla; "Ankara 9. İdare Mahkemesi'nce verilen 30.9.2003 günlü, E:2003/516, K:2003/1059 sayılı karar ve dayandığı gerekçenin hukuk ve usule uygun olduğu, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığı" gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararını onamıştır.
Davacı; davanın süresinde açıldığını ve hakkında tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı kararın düzeltilmesini ve İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1/c bendine uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Beşinci Dairesi'nce verilen 26.5.2004 günlü, E:2004/656, K:2004/2528 sayılı karar kaldırılarak uyuşmazlık yeniden incelendi;
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti'nin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu vurgulanmıştır. Belirtilen bu ilkelerin gereği olarak 125. maddede; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, idari işlemlere karşı açılacak davalarda sürenin, yazılı bildirim tarihinden başlayacağı, 128. maddede; Devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği, 138. maddede; yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, 153. maddede; Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesi'nin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete'de hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı, 161. maddede de; Devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzelkişilerinin harcamalarının, yıllık bütçelerle yapılacağı, bütçe kanununa bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamayacağı kuralına yer verilmiştir.
Kamu hizmetinin yürütülmesinde asli unsuru oluşturan ve statü hukukuna tabi olan kamu görevlileri ile ilgili olarak Devlet (dar anlamda idarenin) tarafından tesis edilen tek taraflı irade açıklamaları, çeşitli görünüm biçimleri içerisinde somutlaşmaktadır. Bu irade açıklamalarından bir tanesi de; atama işlemidir. Atama işleminin de çeşitli görünüm biçimlerinde somutlaştığı, kamu görevine girişin kural olarak bir kadroyla ilişkilendirme ile başladığı, görev sırasındaki geçişlerin (yatay veya dikey) hep bir kadrodan diğerine geçiş biçiminde olduğu görülmektedir. Bu genel kuralın dışında, geçici görevlendirme, görevlendirme, vekaleten görevlendirme ve ikinci görev gibi işlemlerle asıl kadroda değişiklik sonucunu doğurmayan göreve yönelik değişikliklerde olmaktadır.
İdarenin takdir yetkisi içerisinde re'sen kullanabileceği bir yetki durumunda olan atama işlemi, aynı zamanda kamu görevlisinin mevzuatın öngördüğü koşulların varlığı halinde talep edebileceği bir hak olarak da ifade edilebilir. Atama işlemi sonucunda görev yeri değişen bir kamu görevlisinin maddi açıdan belli bir külfetle karşı karşıya kalacak olması nedeniyle, pozitif düzenlemelerde kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bu külfetin kamu adına paylaşılması amacını taşıyan düzenlemelere yer verilmiştir. Türk hukuk sisteminde "harcırah" olarak geçen kavram, kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanan bu külfetin kamu adına paylaşımıdır.
Bu kavramın tanımı doktrinden, hukuksal metinlerden ve yargısal kararlardan yapılacak olursa; harcırah; "devamlı veya geçici bir görevle bir yere gönderilen görevlilere, bu yere gidebilmelerine, orada yiyip içme ve konaklama gibi yapacakları diğer giderlere karşılık verilen para; yolluk" olarak tanımlanabilir. 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin (a) bendinde de; harcırah, bu Kanuna göre ödenmesi gereken yol masrafı, gündelik, aile masrafı ve yer değiştirme masrafından birini, birkaçını veya tamamını ifade eden bir kavram olarak tanımlanmıştır.
14.1.1988 günlü, 311 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri İle İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname'nin 16. ve 17. maddelerinin, Anayasa'nın 2., 5., 10. ve 128. maddelerine aykırılığı savıyla Anayasa Mahkemesi'nde açılan iptal davasında; Yüksek Mahkeme tarafından verilen 28.9.1988 günlü, E:1988/12, K:1988/32 sayılı kararda, "harcırah" konusu ile ilgili olarak yapılan değerlendirmeler genel olarak şunlardır; "??. bilindiği üzere, kamu görevlileri ile kamu yönetimleri arasındaki hizmet ilişkileri kural tasarruflarla düzenlenmektedir. Kamu personeli, belirli bir statüde, nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte, o statünün sağladığı aylık, ücret, atanma, yükselme ve nakil gibi kimi öznel haklara sahip olmaktadır.
Kazanılmış hak deyimi, öğretide ve uygulamada, niteliği ve kapsamı ile açık biçimde tanımlanmamıştır. Anayasa Mahkemesi'nce de kabul edildiği üzere, "statü hukuku" esasına dayalı nesnel ve düzenleyici kuralların egemen olduğu idare hukuku alanında bu tür haktan genellikle söz edilmemektedir. Burada ancak statü hukukunun olanak verdiği oranlarda ve koşullarda, genel durumun kişisel duruma dönüşmesinden sonra kazanılmış haklar ortaya çıkabilmektedir.
Kamu personeline, geçici veya sürekli görevle görevlendirilmeleri durumunda yol parası, gündelik, aile masrafı, yer değiştirme gideri, kurs yevmiyesi veya yol gideri olarak tazminat verilmesi biçimindeki ödemeler, statü hukukunun kişisel duruma dönüşmesinden sonra ortaya çıkan kazanılmış hak niteliğinde değildir. Yolluk ödemesi, kamu hizmetinin gerektirdiği durumlarda, bu hizmet için görevlendirilen kişilerin katlanacakları giderleri karşılamak üzere yapılan parasal nitelikli bir idari işlemdir. Yolluk, geçici veya sürekli görevlendirmelerde görevliler tarafından yapılan masrafın karşılığıdır. Başka bir deyişle, statü hukukunun düzenlediği ve her zaman kullanılabilen öznel ve kazanılmış bir hak olmayıp, gerektiğinde görevlendirilen kişilere, katlandıkları zorunlu giderlerin karşılığı olarak yapılan bir ödemedir. Statü hukuku esasına dayalı bu tür ödemelerde kazanılmış hak söz konusu değildir. Yapılan masrafı karşılamak amacıyla gerçekleştirilen düzenleme işin mahiyetine uygun bulunmaktadır.
6245 sayılı Kanuna göre yapılan ödemelerin tümü, yolluk (harcırah) tur. Görevin özelliğine, yolluğa hak kazanan kişinin durumuna göre, yolluk unsurlarından birinin veya birkaçının ödenmemesi, kimi durumlarda yolluk unsurlarının tek tek hesaplanması yönteminden ayrılarak kurs gündeliği, komple kamyon bedeli, abonman kartı gibi başka isimler altında belirli bir ödeme yapılması, ödemenin Kanuna göre yolluk niteliğini değiştirmemektedir. Hangi isim altında verilirse verilsin, yolluk, periyodik biçimde değil, hizmet yapılmasına gerek duyulması ve hizmetin yapılması koşulu ile ödenmektedir.
Harcırah Kanunu, kamu hukuku alanında, çalışanla çalıştıranlar arasındaki istihdam ilişkilerini ve buna dayanan mali hakları düzenleyen bir yasa değil, 1. maddesinde belirtildiği üzere, genel, katma ve özel bütçeli idarelerde, bunlara bağlı sabit ve döner sermayeli kurumlarda, özel yasalarla kurulmuş banka ve teşekküllerde ... yolluk ödenmesini gerektiren hizmet yapılması hallerinde uygulanacak kuralları içeren bir gider yasası niteliğindedir."
Bu anlatımlar ışığında "harcırah"; bir kamu görevlisinin kamu hizmetinin yürütülmesi amacıyla katlanmak zorunda kaldığı mali külfete, kamunun aktif katılımını sağlayan bir hukuksal argüman olarak tanımlanabilir. Ve dolayısıyla, atama işleminin farklı görünüm biçimleri arasında, mali külfetin kamu adına paylaşımında farklı anlayışların yerleşmesi, sosyal devlet ve hukuk devleti ilkeleri göz önünde bulundurulduğunda kabul edilebilir olmaktan uzaktır.
Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, "harcırah" konusu ile ilgili olarak 1.1.2002 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere uygulamaya sokulan yasama tasarrufları ve bu tasarruflara ilişkin yargısal süreçte Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararlara değinilmesi açıklayıcı olacaktır. Buna göre; 1.1.2002 tarihinden itibaren yürürlüğe konulan yasama tasarrufları ile Anayasa Mahkemesi'nce yapılan anayasal denetimin niteliğini bir açıdan sınıflandıracak olursak, 1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasındaki dönemi; bütçe kanunları ile harcırah ödemelerinin kısıtlanmaya çalışıldığı ve Anayasa Mahkemesi'nce şekil bakımından anayasal denetimin yapıldığı dönem, 22.7.2003 ve sonrasındaki dönemi de; 6245 sayılı Harcırah Kanunu'ndaki değişiklikler ile harcırah ödemelerinin kısıtlanmaya çalışıldığı ve Anayasa Mahkemesi'nce esas bakımından anayasal denetimin yapıldığı dönem olarak ikiye ayırabiliriz.
1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasındaki dönemde, ilk olarak; 4726 sayılı 2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 6. maddesinin (g) bendinden bahsetmek gerekmektedir. 22.12.2001 günlü, 24618 (1. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 1.1.2002 tarihinden geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 12.12.2001 günlü, 4726 sayılı 2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 6. maddesinin (g) bendinde; "6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel hükümler gereğince anılan Kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmez, bu amaçla başka bir adla ödeme yapılamaz.
Yukarıdaki fıkra kapsamına girenlerden, aynı fıkra kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimleri arasında naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlere, harcırah talep etmediklerine ilişkin yazılı beyanda bulunmaları halinde, 6245 sayılı Harcırah Kanununda veya özel mevzuatlarında bu atama veya görevlendirmeler için öngörülen harcırah ödenmez, bu amaçla başka bir adla dahi olsa herhangi bir ödeme yapılamaz.
6245 sayılı Harcırah Kanunu ile diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümleri uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile; "1.1.2002 tarihinden itibaren 6245 sayılı Kanun kapsamında bulunsun ya da bulunmasın tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ve naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlerden harcırah talep etmediklerine ilişkin yazılı beyanda bulunanlara" harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır .
28.3.2003 günlü, 25062 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 22.10.2002 günlü, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararı ile; anılan Kanun'un 6. maddesinin (g) bendinin iptaline karar verilmiştir. Anılan kararda; "Anayasa'nın 161. ve 162. maddelerinin getiriliş amacı, bütçe yasalarında yıllık bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek, böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutarak kendi yapısı içinde bütünleştirmektir.
Harcırah verilmesini gerektirecek durumlar ile harcırah verilecek kişiler 6245 sayılı Harcırah Kanunu ile bu Yasa kapsamı dışında kalan kurum ve kuruluşların kendi kuruluş yasalarında belirlenmiştir. 2002 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 6. maddesinin iptal istemine konu olan (g) fıkrasının birinci paragrafında, 6245 sayılı Yasa kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel hükümler gereğince anılan kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmeyeceğinin; üçüncü paragrafında da 6245 sayılı Harcırah Kanunu ile diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hükümlerinin 2002 mali yılında uygulanmayacağı öngörülerek anılan bütçe yasasıyla öteki yasalarda değişiklik yapılmıştır. Bu nedenle kurallar, Anayasa'nın 87., 88., 161. ve 162. maddelerine aykırıdır." gerekçesine yer verilmiştir.
1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasındaki dönemde, ikinci olarak; 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 51. maddesinin (f) bendinden bahsetmek gerekmektedir. 31.3.2003 günlü, 25065 (1. Mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 1.1.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 29.3.2003 günlü, 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanunu'nun 51. maddesinin (f) bendinde; "10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanun kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlar ile özel hükümler gereğince anılan Kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah ödenmez, bu amaçla başka bir adla ödeme yapılamaz.
Yukarıda belirtilen kurum ve kuruluşlarda istihdam edilen personelden, kendilerinin yazılı talebi üzerine 1.4.2003 tarihinden itibaren bu kurum ve kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimleri arasında naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlere, 10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanunda veya özel mevzuatlarında bu atama veya görevlendirmeler için öngörülen harcırah ödenmez, bu amaçla başka bir adla dahi olsa herhangi bir ödeme yapılamaz.
10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanunun 10 uncu maddesinin 2, 3 ve 4 üncü bentleri kapsamında 1.4.2003 tarihinden itibaren görevlerinden ayrılacaklar ile anılan Kanunun 11 inci maddesine göre aynı tarihten itibaren harcıraha hak kazanacak olanlara ve özel hükümler gereğince söz konusu Kanun kapsamı dışında yer alan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının aynı durumlarda bulunan personeline, bu nedenlere bağlı olarak ilgili mevzuatında öngörülen harcırah ödenmez; bunlardan, ilgili mevzuatında yer değiştirmeleri halinde harcırah verilmesi öngörülmüş olanlara, yer değiştirme koşulu aranmaksızın ve damga vergisi hariç hiçbir vergiye tabi tutulmaksızın 500 milyon lira tutarında ödeme yapılır.
10.2.1954 tarihli ve 6245 sayılı Kanun ile diğer mevzuatın bu bende aykırı hükümleri uygulanmaz." hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme ile; "31.3.2003 tarihinden itibaren 6245 sayılı Kanun kapsamında bulunsun ya da bulunmasın tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, istihdam edilme şekline bakılmaksızın; ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile kendilerinin yazılı talebi üzerine 1.4.2003 tarihinden itibaren bu kurum ve kuruluşlar arasında veya bunların başka yerlerdeki birimleri arasında naklen ataması yapılanlar ile başka yerlerde sürekli veya geçici olarak görevlendirilenlere" harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır.
22.7.2003 günlü, 25176 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 17.7.2003 günlü, E:2003/41, K:2003/8 sayılı Kararı ile; "anılan Kanunun 51. maddesinin (f) fıkrasının, Anayasa'ya aykırılığı konusunda güçlü belirtiler bulunduğu gözetilerek, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi için esas hakkında karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasına" karar verilmiştir. 8.12.2004 günlü, 25664 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 22.1.2004 günlü, E:2003/41, K:2004/4 sayılı karar ile "anılan bendin 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a), (c) ve (d) fıkraları ile 2. ve 3. maddeleri ile değiştirildiğinden, bu bende ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına" kararı verilmiştir.
Dolayısıyla, 1.1.2002 ile 21.7.2003 tarihleri arasına ilişkin dönemde bütçe kanunları ile getirilen kısıtlayıcı düzenlemelerin, Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararları ile hukuka aykırılığı saptanmış bulunmaktadır.
22.7.2003 ve sonrasındaki dönemde; ilk olarak; 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendinden bahsetmek gerekmektedir. Ülkemizde harcırah kavramına yönelik temel hukuksal metin; 6245 sayılı Harcırah Kanunu'dur. Bu Kanun'un "Seyahat ve Vazifenin Mahiyetine Göre Verilecek Harcırah Yol Masrafı, Yevmiye, Aile Masrafı ve Yer Değiştirme Masrafının Birlikte Verilmesini İcabettiren Haller" başlıklı II. Kısmında yer alan ve yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafının verileceği halleri düzenleyen 10. maddesinin 1. bendinde yer alan; "yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye yeniden veya naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar," biçimindeki düzenleme, 12.8.2003 günlü, 25197 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 22.7.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile değiştirilmiş, ve anılan bendin başına; "Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresi eklenmiş ve bentte yer alan "yeniden veya" ibaresi metinden çıkarılmıştır. Buna göre; anılan maddenin 1. bendi; "Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere; Yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar," biçiminde bir düzenlemeye dönüşmüştür. Bu değişiklikler ile; "22.7.2003 tarihinden itibaren 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlarda, ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile kendi yazılı talepleri üzerine naklen atananlara" harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır.
22.7.2003 ve sonrasındaki dönemde; ikinci olarak; 5335 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendinden bahsetmek gerekmektedir. 27.4.2005 günlü, 25798 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 21.4.2005 günlü, 5335 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi ile; 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile değişik 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 1. bendi yeniden değişikliğe uğramış ve anılan bendin başına; "Zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere;" ibaresi eklenmiştir. Buna göre; anılan maddenin 1. bendi; "Zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere; Yurt içinde veya dışındaki daimi bir vazifeye naklen tayin olunanlarla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar;" biçiminde bir düzenlemeye dönüşmüştür. Bu değişiklik ile; "27.4.2005 tarihinden itibaren 6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlarda, zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu (bu madde uyarınca sürekli görev yolluğu almaya hak kazananların eşlerinin atamaları) dışında kendi yazılı talepleri üzerine naklen atananlara" harcırah ödenmemesi amaçlanmıştır.
5335 sayılı Kanun'un 4. maddesinin (a) bendi, 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 1. bendine 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile eklenen ibareyi kaldırmakla birlikte, 26.11.2005 günlü, 26005 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesi'nin 4.5.2005 günlü, E:2004/54, K:2005/24 sayılı kararı ile 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 1. bendinin başına 31.7.2003 günlü, 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile eklenen "Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresinin iptaline karar verilmiştir. Anılan kararda; "?Nakil işlemi, idarece, takdir yetkisi kapsamında, kamu görevlisinin istemi olmaksızın tesis edilebileceği gibi, mevzuatın öngördüğü koşulların varlığı halinde, yine takdir yetkisi kapsamında, kamu görevlisinin talebi üzerine de tesis edilebilir. Bu anlamda, nakil isteminde bulunmak, kamu görevlileri için, bir hak olarak gözükmekte ise de, istemin yerine getirilmesinin kamu yararı ve hizmetin gerekleri ile sınırlandırılmış olması nedeniyle, bu hakkın kullanılmasıyla ortaya konulan istemin, idarelerce, mutlaka karşılanması zorunluluğu bulunmamaktadır. Her iki durumda da, yargısal denetim yetkisi saklı kalmak kaydıyla, işlemin tesis edilip edilmeyeceği idarenin takdirindedir.
Öte yandan, 657 sayılı Kanunun 62. maddesinin 2595 sayılı Kanunun 4'üncü maddesiyle değişik 3'üncü paragrafında, yer değiştirme suretiyle yapılan atamalarda, memurlara, yolluklarının, atama emirleri tebliğ edilince ödeme emri aranmaksızın, saymanlıklarca derhal ödeneceği hükmü yer almış, anılan Kanun hükmünde görev yerinin değişmesinin isteğe bağlı olup olmaması yönünden, bir ayrım yapılmamıştır.
Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Bu maddede belirtilen sosyal hukuk devleti, temel hak ve özgürlükleri en geniş ölçüde gerçekleştiren ve güvence altına alan, toplumsal gerekleri ve toplum yararını gözeten, kişi ve toplum yararı arasında denge kuran, toplumsal dayanışmayı en üst düzeyde gerçekleştiren, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak eşitliği, sosyal adaleti sağlayan, çalışma hayatının gelişmesi için önlemler alarak çalışanları koruyan, sosyal güvenlik sorunlarını çözmeyi yüklenmiş, ülkenin kalkınmasıyla birlikte ulusal gelirin sosyal katmanlar arasında adaletli biçimde sağlanmasını amaç edinmiş devlettir. Güçsüzleri güçlülere ezdirmemek ilkesi, herkesi, bu arada çalışanları, emeklilerle yaşlıları, durumlarına uygun düzenlemelerle, sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşatmayı gerektirir.
Nakil işlemi sonucunda, görev yeri değişen kamu görevlilerinin, maddi açıdan belli bir külfetle karşı karşıya kalmaları ve bu külfetin, kamu hizmetinin yürütülmesinden kaynaklanması nedeniyle, isteklerine dayalı olarak nakledilmiş bile olsalar, söz konusu külfetin kamuca karşılanması icap ettiğinden, iptali istenilen kural, Anayasa'nın 2. maddesiyle bağdaşmamaktadır.
Öte yandan, Anayasa'nın 10. maddesindeki "Kanun önünde eşitlik ilkesi" hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.
Kendi yazılı talepleri üzerine nakledilen kamu görevlileri ile re'sen nakledilen kamu görevlilerinin, nakil işleminin hukuksal niteliği yönünden ve yer değiştirmeye bağlı olarak ödenen harcırah bakımından, aynı hukuksal konumda oldukları kuşkusuzdur. Aynı hukuksal konumda olanlar arasında farklı kurallar öngörülmesi Anayasa'nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur." gerekçesine yer verilmiştir.
Dolayısıyla, 22.7.2003 ve sonrasındaki dönemde, 6245 sayılı Kanun'un 10. maddesinin 1. bendine 4969 sayılı Kanun'un 1. maddesinin (a) bendi ile getirilen kısıtlayıcı düzenlemenin ("Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere" ibaresi), Anayasa Mahkemesi'nin söz konusu kararı ile hukuka aykırılığı saptanmış bulunmaktadır.
1.1.2002 tarihinden itibaren "harcırah" konusuna özgü yasama tasarrufları ve bu tasarruflara ilişkin Anayasa Mahkemesi kararlarının ortaya çıkardığı görünüm; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın dayanağı ve amaçladığı hukukun üstünlüğü ilkesini gerçekleştirmenin olmazsa olmaz koşulu durumundaki kuvvetler arası denge ilkesinden uzaklaşıldığıdır. Bu uzaklaşma ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan hukuki belirsizlik ortamından olumsuz biçimde etkilenen kamu görevlilerinin hak kaybının önlenmesi için; idari yargı yerlerinde uygulanmakta olan dava açma süreleri ile ilgili bir yorumun getirilmesini zorunlu kılmıştır.
Buna göre, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinde yer alan; dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu bu sürelerin, idari uyuşmazlıklarda; yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden başlayacağı yolundaki hüküm ile yine anılan Kanun'un 10. maddesinde yer alan; ilgililerin, haklarında idari davaya konu olabilecek bir işlem veya eylemin yapılması için idari makamlara başvurabileceği, altmış gün içinde bir cevap verilmezse isteğin reddedilmiş sayılacağı, ilgililerin altmış günün bittiği tarihten itibaren dava açma süresi içinde, konusuna göre Danıştay'a, idare ve vergi mahkemelerine dava açabileceği, altmış günlük süre içinde idarece verilen cevap kesin değilse ilgilinin bu cevabı, isteminin reddi sayarak dava açabileceği gibi, kesin cevabı da bekleyebileceği, bu takdirde dava açma süresinin işlemeyeceği, ancak, bekleme süresinin başvuru tarihinden itibaren altı ayı geçemeyeceği, dava açılmaması veya davanın süreden reddi hallerinde, altmış günlük sürenin bitmesinden sonra yetkili idari makamlarca cevap verilirse, cevabın tebliğinden itibaren altmış gün içinde dava açabileceği yolundaki hüküm, idari yargı yerlerince uygulanan genel kurallar arasında yer almaktadır.
Uyuşmazlık konumuz bağlamında, Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği kuralı ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi hükmünün birlikte değerlendirilmesi sonucunda ise, söz konusu Anayasa Mahkemesi kararları uyarınca idarelerin harcırah ödemeleri konusunda yeniden bir değerlendirme yapıp, hak edilen harcırahı ilgilisine ödemesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin bir gereği olmasına karşın, idarelerin bu yükümlülüğünü yerine getirmeyerek hareketsiz kalması durumunda, ilgililerin hukuki sonuçlarından yararlanmak üzere 10. madde uyarınca haklarında kanunun öngördüğü işlemin yapılması için her zaman idareye başvurmaları ve isteklerinin reddedilmesi halinde de 10. maddede öngörülen usule uygun olarak idari yargıda dava açmaları mümkün bulunmaktadır.
Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve sonuç olarak, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 62. maddesinde yer alan; "yer değiştirme suretiyle yapılan atamalarda memurlara atama emirleri tebliğ edilince yolluklarının, ödeme emri aranmaksızın saymanlıklarca derhal ödeneceği" hükmü, harcırah konusuna özgü söz konusu yasama tasarrufları, bu tasarruflara ilişkin yargısal süreç ve yargısal süreç içerisinde Anayasa Mahkemesi'nce verilen kararlardaki hukuksal vurgular göz önünde bulundurulduğunda ve de sosyal hukuk devleti ilkesi boyutunda düşünüldüğünde; 1.1.2002 tarihinden itibaren kamu personeline ilişkin olarak gerçekleştirilen yönetsel tasarruflardan (6245 sayılı Harcırah Kanunu kapsamında bulunan kurum ve kuruluşlarda; 22.7.2003 tarihinden itibaren ilk defa veya yeniden göreve alınanlar ile 27.4.2005 tarihinden itibaren zorunlu yer değiştirme, sınav, sağlık sebepleri ve eş durumu dışında kendi yazılı talepleri üzerine naklen atananlar haricinde) kaynaklanan harcırah ödemelerinin gerçekleştirilmesinin idareler açısından bir zorunluluk olduğu; ve en önemlisi anılan tarihten sonra oluşan ve kamu personeli açısından belirsizlikler içeren bir hukuksal ortamda harcırahını alamayanların, bu belirsizlik ortamının yargısal süreç sonrasında hukuksal aydınlığa kavuşması ile birlikte yapacakları başvuruların, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi kapsamında görülmesi ve başvurulara ilişkin olarak tesis edilen işlemlere karşı açılacak idari davalarda dava açma süresinin, anılan maddede yer alan sistematiğe göre değerlendirilmesinin idari yargı yerleri açısından da hakkaniyete uygun bir yargılama sürecinin başlangıç noktası sayılacağıdır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle Ankara 9. İdare Mahkemesi'nin 30.9.2003 günlü, E:2003/516, K:2003/1059 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 23.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
BŞ/ÖEK

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

İKİNCİ DAİRE

2006

39

2005

2612

18/01/2006

 

KARAR METNİ

DAVA KONUSU İŞLEMİN DAYANA?I OLARAK İLERİ SÜRÜLEN YASA MADDESİ ANAYASA MAHKEMESİNCE İPTAL EDİLMESİ NEDENİYLE TESİS EDİLEN İŞLEMİN HUKUKİ DAYANA?I KALMAMIŞTIR. BU NEDENLE YOLLU?A İLİŞKİN TEMYİZ TALEBİNİN KABULÜ GEREKTİ?İ HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): ?
Vekili : Av. ?
Karşı Taraf : Milli Eğitim Bakanlığı/ ANKARA
İsteğin Özeti : İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 24.2.2005 günlü, E:2004/62, K:2005/380 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : Ayhan Göker
Düşüncesi :Dava konusu işlemin dayanağı olan düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Semra Şentürk
Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 7/1. maddesinde, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, davalı idareninde iddiası da bulunmasına karşın davanın süresinde açılıp açılmadığı konusunda araştırma yapılmaksızın, davanın sonuçlandırıldığı anlaşılmakla, yargılama usulü yönünden İdare Mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava, Bingöl İli ? İlçesi Milli Eğitim Vakfı İlköğretim Okulunda öğretmen olarak görev yapmakta iken, İstanbul İli ? İlköğretim Okuluna öğretmen olarak atanan davacının, 29.8.2003 günlü, 78960 sayılı işlemin yolluksuz kısmının iptali ile hakettiği yolluğun dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İstanbul 5. İdare Mahkemesinin 24.2.2005 günlü, E:2004/62, K:2005/380 sayılı kararıyla; davacının talebi üzerine tesis edilen atama işlemi nedeniyle 4969 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme uyarınca harcırah ödenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, davacının kendi isteği üzerine tesis edilen yolluksuz atama işleminin, 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 4969 sayılı Kanunun 1. maddesiyle değişik 10. maddesinin 1.bendi uyarınca tesis edildiği anlaşılmış olup, sözkonusu hükmün Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesi'nin 4.5.2005 günlü, E:2004/54, K:2005/24 sayılı kararıyla 6245 sayılı Harcırah Kanunu'nun 10. maddesinin (1) numaralı bendinin başına 31.7.2003 günlü, 4969 sayılı sayılı Yasa ile eklenen "Kendi yazılı talepleri üzerine gönderilenler hariç olmak üzere;" ibaresinin, Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği, kararın 26.11.2005 günlü Resmi Gazete'de yayımlandığı anlaşılmıştır.
Anayasanın 153. maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümeyeceğine ilişkin bulunan kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın bir davaya bakmakta olan mahkeme tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa'nın 152. maddesinde düzenlenmiş olan; "Anayasa'ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" kuralının, yazılı hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı hem öğretide hem de yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Anayasa'nın 152/3 maddesinde öngörülen; Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." şeklindeki kural da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının, bu karardan önce açılmış bulunan ve bakılmakta olan davalarda uyulması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu hukuksal durum karşısında dava konusu işlemin dayanağı olarak ileri sürülen yasa maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle tesis edilen işlemin hukuki dayanaktan yoksun kaldığı tartışmasızdır.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İstanbul 5. İdare Mahkemesince verilen 24.2.2005 günlü, E:2004/62, K:2005/380 sayılı kararın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 18.1.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(DAN-DER; SAYI : 112)
BŞ/Aİ

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

BEŞİNCİ DAİRE

2002

1607

2000

623

10/04/2002

 

KARAR METNİ

NAKİL İŞLEMİNİN TEBLİ? TARİHİNİN YASAL FAİZİN BAŞLAMASINA ESAS ALINACA?I HK.<
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): ... Valiliği
Karşı Taraf : ...
İsteğin Özeti : ... 1. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: M. Emin Kaçar
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı : Günay Erden
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısın da anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Hizmetli olan davacı, ... Defterdarlığı Vergi Denetmenleri Bürosundan ... İlçesi Vergi Dairesi Müdürlüğü emrine atanmasına ilişkin 20.5.1998 tarihli işlemin harcırah ödenmeyeceğine ilişkin kısmının iptali ve hak ettiği yolluğun yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
... 1. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla; yasalarda, ilgililerin yolluk almayacaklarına ilişkin beyanları ya da nakil işleminin isteğe bağlı olarak gerçekleştirilmesi durumunda yolluk ödenmeyeceğine ilişkin bir hüküm bulunmadığından, ...'dan ...'e atanan davacıya 657 sayılı Yasanın 62 ve 6245 sayılı Yasanın 5 ve 10/1. maddeleri uyarınca yolluk ödenmesi gerektiği gerekçesiyle 20.5.1998 tarihli işlemin harcırah verilmeyeceğine ilişkin kısmı iptal edilmiş ve hesaplanacak harcırahın atama işleminin ilgiliye tebliğ edildiği tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.
Davalı idare, davacının nakil işleminden önce harcırah istemediğini bildirdiğini, kendi istemi doğrultusunda yolluk ödenmemesinin hukuka uygun olduğunu ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, davalı idare tarafından ileri sürülen hususlar İdare Mahkemesi kararının işlemin iptaline ve hesaplanacak yolluğun yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesine ilişkin kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Kararın yasal faizin başlangıç tarihiyle ilgili kısmına gelince;
Dairemizin yerleşik içtihatlarında, iptal ve tam yargı davasının birlikte açılması ve tazmini istenen maddi zararlar için yasal faiz istenmesi durumunda, hükmedilecek maddi tazminat için davanın (birlikte açılan iptal ve tam yargı davasının) açıldığı tarihten (varsa, bu davaya konu olan başvuru tarihinden) itibaren faiz yürütülmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
Davacı, iptal ve tam yargı davasını birlikte açarak ödenmeyen yolluğun yasal faiziyle birlikte tazminini istediğine göre, yukarıda yer alan açıklamalar karşısında iptal davasının açıldığı 17.6.1998 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekmekte olup; nakil işleminin tebliğ edildiği 25.5.1998 tarihinin İdare Mahkemesince yasal faizin başlangıç tarihi olarak alınmasında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, ... 1. İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararının işlemin iptali ile ödenmeyen yolluğun yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesine ilişkin kısmının davalı idarenin temyiz isteminin reddi ile onanmasına, kararın yasal faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmının ise davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek faizin başlangıç tarihi hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adıgeçen Mahkemeye gönderilmesine, 10.4.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

DAN-KAR-DER ; SAYI:2
YÖ/ŞGK

 

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

BEŞİNCİ DAİRE

1999

3259

1996

2675

28/10/1999

 

KARAR METNİ

EMEKLİYE AYRILMA İSTEMLİ DİLEKÇELERİNDE EMEKLİYE AYRILDIKLARI TARİH İ-
TİBARİYLE İKAMET ETTİKLERİ ADRESİ BİLDİRMİŞ OLMALARI NEDENİYLE KENDİ-
LERİNE HARCIRAH ÖDENMEYEN İLGİLİLERİN, EMEKLİYE AYRILDIKLARI TARİHTEN
İTİBAREN HARCIRAH KANUNUNUN 56. MADDESİNDE ÖNGÖRÜLEN 6 AYLIK SÜRE İ-
ÇİNDE ADRESLERİNİ DE?İŞTİRMİŞ OLMALARI HALİNDE, BU SÜRE İÇİNDE İDARE-
LERİNE BAŞVURARAK AYNI KANUNUN 10/2. MADDESİ UYARINCA KENDİLERİNE HAR-
CIRAH ÖDENMESİNİ İSTEYEBİLECEKLERİ VE BU NEDENLE DAVALI İDARECE AKSİ
YÖNDE TESİS EDİLEN İŞLEMDE HUKUKA UYARLIK BULUNMADI?I HK.<
Ankara 10. İdare Mahkemesinin 22.5.1996 günlü, E:1994/947,
K:1996/518 sayılı kararıyla; 6245 sayılı Harcırah Kanununun 10. madde-
sinde, yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafının
birlikte verilmesini icabettiren hallerin düzenlendiği; maddenin 2.
fıkrasında, emekliliğini isteyen veya emekliye sevk olunan yahut hak-
larında toptan ödeme hükümleri uygulanan memur ve hizmetlilere, Türki-
ye dahilinde ikamet edecekleri yere kadar ve yalnız bir defaya mahsus
olmak üzere yukarıda sözüedilen harcırahın verilebileceğinin belirtil-
diği; aynı Yasanın 56/c. maddesinde ise, memur ve hizmetlilerden vefat
edenlerle (4. maddenin son fıkrası şümulüne giren hizmetliler de dahil
olmak üzere) emekliye veya açığa çıktıktan sonra ayrılış tarihini ta-
kibeden 6 ay içinde vefat edenlerin aileleri efradına ölüm hadisesinin
vukuu tarihinden itibaren 6 ay zarfında müracaat etmeleri halinde bu
Kanuna göre müstahak oldukları harcırahın verileceğinin hükme bağlan-
dığı; dava dosyasının incelenmesinden, davacının davalı Belediyenin
Teftiş Kurulundan ... tarihinde Müfettiş olarak emekli olduğu ve aynı
tarihli emeklilik dilekçesinde ikamet adresini Ankara olarak bildirdi-
ği; ancak, daha sonra 18.3.1994 ve (her ne kadar Mahkeme kararında
sehven ... olarak yazılmış ise de) ... tarihli dilekçeleri ile idareye
başvurarak, bundan sonra Kuşadası'nda oturacağından bahisle Ankara-Ku-
şadası arası için harcırah tahakkuk ettirilerek ödenmesini istediği;
bu isteminin, ... günlü "emekliliği talep" dilekçesinde adresinin An-
kara olarak gösterilmesi nedeniyle ve Harcırah Kanununun 10. maddesine
istinaden reddedildiğinin anlaşıldığı; adıgeçen Yasanın 56/c. madde-
sinde emekliye veya açığa çıktıktan sonra ayrılış tarihini takip eden
6 ay içinde, vefat edenlerin aileleri efradına ölüm hadisesinin vukuu
tarihinden itibaren 6 ay içinde müracaat etmeleri halinde bu Kanuna
göre müstahak oldukları harcırahın verileceği açıkça ifade olunduğun-
dan, sözkonusu hüküm gereğince davacıya harcırah ödenmesi gerekirken
aksi yönde tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçe-
siyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare, davacının, emeklilik istemini içeren dilekçesinde
emekliliğini geçireceği ikametgah adresi olarak Ankara'yı gösterdiği-
ni, bu nedenle adıgeçene harcırah tahakkuk ettirilmediğini; adıgeçenin
2. başvurusunu yaptığı ... tarihi itibariyle emekli statüsüne kavuşmuş
olduğunu; öte yandan, 6245 sayılı Yasanın 56/c. maddesinin bu davanın
konusuyla ilgisi bulunmadığından, Mahkemece bu hükme dayanılmasının i-
sabetli olmadığını öne sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek
bozulmasını istemektedir.
Dava konusu uyuşmazlığın, davalı idarede Müfettiş olarak görev
yapmakta iken emekliye ayrılan ve emekliye ayrılma dilekçesinde emekli
aylığını alacağı adres olarak Ankara İlini göstermiş olan davacının,
bundan sonra Kuşadası'nda ikamet edeceğinden bahisle harcırahının An-
kara-Kuşadası arasındaki mesafe dikkate alınarak ödenmesi yolundaki
isteminin davalı idarece kabul edilmemesinden kaynaklandığı tartışma-
sızdır.
6245 sayılı Harcırah Kanununun "Harcırah alabilmek için müraca-
at müddeti" başlığını taşıyan 56. maddesinin (c) bendinde, memur ve
hizmetlilerden vefat edenlerle (4 üncü maddenin son fıkrası şümulüne
giren hizmetliler de dahil olmak üzere) emekliye veya açığa çıktıktan
sonra ayrılış tarihini takibeden 6 ay içinde vefat edenlerin aileleri
efradına ölüm hadisesinin vukuu tarihinden itibaren 6 ay zarfında mü-
racaat etmeleri halinde bu Kanuna göre müstahak oldukları harcırahın
verileceği hükme bağlanmıştır.
Yukarıda sözü edilen 56. maddenin (c) bendi incelendiğinde, bu
hükümle "henüz bir kamu görevini yürütmekte iken vefat eden" memur ve
hizmetliler ile, "emekliye veya açığa çıktıktan sonra ayrılış tarihini
takibeden 6 ay içinde vefat eden" memur ve hizmetliler ayırımı yapıl-
mak (bir başka ifadeyle, bu iki farklı durum da gözönünde bulundurul-
mak) suretiyle, vefat etmiş olan memur ve hizmetlilere ilişkin olarak
ve bunların aileleri efradına verilecek harcırah yönünden düzenleme
getirildiği görülmekte olup; davacının "halen emekli statüsünde" oldu-
ğunun dosyadan anlaşılmış olması nedeniyle, Harcırah Kanununun vefat
eden memur ve hizmetliler yönünden düzenleme getiren 56/c. madde hük-
münün dava konusu olaya uygulanmasına hukuken olanak bulunmadığından,
İdare Mahkemesinin, bu hüküm uyarınca davacıya harcırah ödenmesi ge-
rektiği gerekçesiyle iptal hükmü kurmasında hukuki isabet görülmemiş-
tir.
Öte yandan, Harcırah Kanununun dava konusu olayda uygulanması
gereken maddelerinden biri olan 10/2. maddesinde, emekliliğini isteyen
veya emekliye sevk olunan, yahut haklarında toptan ödeme hükümleri uy-
gulanan memur ve hizmetlilere, Türkiye dahilinde ikamet edecekleri ye-
re kadar ve yalnız bir defaya mahsus olmak üzere bu maddede sayılan
yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yer değiştirme masrafının bir-
likte ödeneceği; "Harcırah alabilmek için müracaat müddeti" başlığını
taşıyan ve olayda uygulanması gereken diğer bir madde olan 56. madde-
nin (a) bendinde de, re'sen veya isteği üzerine emekliye ayrılan memur
ve hizmetlilerle açıkta kalan ve vekalet emrine alınan memurlara ve
cezaen olmamak üzere kurumlarınca vazifelerine son verilen hizmetlile-
re vazifelerinden ayrıldıkları tarihten itibaren 6 ay zarfında müraca-
at etmeleri halinde bu Kanuna göre müstahak oldukları harcırahın veri-
leceği açıkça hükme bağlanmıştır.
Bu maddelerde yer alan hükümler karşısında, davalı Belediyede
Müfettiş olarak görev yapmakta iken isteği üzerine ... tarihinde emek-
liye ayrıldığı ve bu tarihten itibaren yukarıda öngörülen 6 aylık süre
içinde yaptığı ... ve ... günlü başvurularında Kuşadası'nda ikamet e-
deceğini belirttiği açık olan davacıya Ankara-Kuşadası arasındaki me-
safe için harcırah ödenmesi gerekirken, davalı idarece aksi yönde te-
sis edilen ... günlü işlemde mevzuata ve hukuka uyarlık görülmediğin-
den, anılan işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararı hüküm fık-
rası itibariyle hukuka uygun bulunmaktadır.
Öte yandan, davacının davalı Belediyede görevli bulunduğu sıra-
da verdiği emekliye ayrılma istemine ilişkin dilekçesinde emekli aylı-
ğını alacağı adresi Ankara İli olarak göstermesinin, emekliye ayrıldı-
ğı tarihten sonra da aynı İl'de ikamet edeceğine ilişkin sınırlayıcı
bir beyan niteliğinde kabul edilmesi mümkün olmadığından, davalı ida-
renin bu konuya ilişkin aksi yöndeki iddiasına itibar edilememiştir.
Kaldı ki, dava konusu olayda olduğu gibi, "Harcırah Kanununun 10. mad-
desine göre emekliye ayrılan kişilere adreslerini değiştirmelerinden
dolayı harcırah ödenemeyeceğinin" kabulü halinde, bu durumun, emekliye
ayrılan kişilere, anılan Yasanın 10/2. maddesinde ödeneceği hükme bağ-
lanan harcırahla ilgili olarak 6 ay içinde idarelerine müracaat etme
imkanı sağlayan 56. maddenin uygulanabilirliğini ortadan kaldıracağı,
bir başka ifadeyle, maddede öngörülen 6 aylık sürenin uygulanmaması
sonucu doğuracağı da tartışmasızdır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle
Ankara 10. İdare Mahkemesince verilen ve hüküm fıkrası itibariyle hu-
kuka uygun bulunan ... günlü, ... sayılı kararın yukarıda belirtilen
gerekçeyle onanmasına, karar verildi.
(DAN-DER; SAYI:103) YÖ/ES

 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

BEŞİNCİ DAİRE

1999

1280

1996

800

27/04/1999

 

KARAR METNİ

HARCIRAH ÖDENEN KİŞİLERİN BEYANLARININ GERÇEK DIŞI OLDU?UNUN SAPTANMA-
SI HALİNDE HER ZAMAN 6245 SAYILI HARCIRAH KANUNUNUN 60. MADDESİNİN 1.
FIKRASI HÜKMÜNÜN UYGULANABİLECE?İ HK.<
Köy Hizmetleri Niğde İl Müdürlüğünde memur olarak görev yapmakta iken
emekliye ayrılan davacı; kendisine ödenen harcırahın geri istenilmesi-
ne ilişkin ... günlü, ... sayılı işlemin iptali ile ... lira manevi
tazminatın kendisine ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açmıştır.
... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sayılı kararıyla;
davacının eşinin ... Endüstri Meslek Lisesinde öğretmen olarak göreve
devam ettiği, davacının emekli olduktan sonraki resmi yazışmalarında
Niğde adresini gösterdiği, evlilik kurumunun karı ile kocanın birlikte
yaşaması kuralı üzerine kurulduğu, davacıya Hopa-Kemalpaşa'da ikamet
ettiğine ilişkin ikamet senedi düzenleyen muhtar ile davacının kızlık
soyadının aynı olduğu; daha sonra Jandarma marifetiyle yapılan araş-
tırmada düzenlenen ve aynı muhtarca da imzalanan tutanakta, davacının
Kemalpaşa'da ikamet etmediğinin tespit edildiği, bu nedenle davacının
ikamet adresini yanlış beyan ederek aldığı harcırahın 6245 sayılı Ka-
nunun 60. maddesi uyarınca kendisinden geri istenilmesinde hukuka ay-
kırılık bulunmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacı, ikamet adresinin Hopa-Kemalpaşa olduğunu, bu hususun
muhtardan alınan belge ile kanıtlandığını öne sürmekte ve İdare Mahke-
mesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz
yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması ha-
linde mümkündür.
6245 sayılı Harcırah Kanununun 10. maddesinin 2851 sayılı Yasa
ile değişik 2. fıkrasında; emekliliğini isteyen veya emekliye sevk o-
lunan, yahut haklarında toptan ödeme hükümleri uygulanan memur ve hiz-
metlilere, Türkiye dahilinde ikamet edecekleri yere kadar ve yalnız
bir defaya mahsus olmak üzere yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve
yer değiştirme masraflarının birlikte ödeneceği; 56. maddesinin (a)
bendinde de; re'sen veya isteği üzerine emekliye ayrılan memur ve hiz-
metlilerden, görevden ayrıldıkları tarihten itibaren 6 ay içinde baş-
vuranlara, bu Kanuna göre hak ettikleri harcırahın verileceği hükme
bağlanmış olup, bu hükümlere göre; emekliye ayrılan memura ikamet ede-
ceği yere kadar harcırah ödenebilmesi için, görevden ayrıldıkları ta-
rihten itibaren 6 ay içinde kurumlarına başvurarak Türkiye dahilinde
yerleşmek niyeti ile oturacakları yeri belirtmiş olmaları yeterli gö-
rülmüş, bu konunun belgeye dayalı olarak kanıtlanması şartı aranmamış-
tır.
Ancak yine aynı Yasanın 60. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanuna
göre tahakkuk edecek istihkakın miktarını artıracak şekilde gerçeğe
aykırı beyanname verenlerin, bu yolla aldıkları fazla harcırahın Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna veya genel hükümlere göre
tahsil olunacağı hükme bağlanmış olmakla; kendisine, yukarıda anılan
10. maddesinin 2. fıkrası ve 56. maddenin (a) bendi uyarınca harcırah
ödenen kişilerin beyanının gerçek dışı olduğunun saptanması halinde
60. maddenin 1. fıkrası hükmünün uygulanacağı açıktır.
Açıklanan nedenlerle, ... İdare Mahkemesinin ... günlü, ... sa-
yılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını
gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile
anılan kararın onanmasına karar verildi.
YÖ/ES
(DAN-DER; SAYI:102)





 

 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

BEŞİNCİ DAİRE

1997

2612

1995

2039

17/11/1997

 

KARAR METNİ

KANUNDA HARCIRAHIN AMACI VE NİTELİ?İNE İLİŞKİN OLARAK BELİRTİLEN ESAS-
LAR GÖZÖNÜNE ALINDI?INDA, HARCIRAHIN UNSURLARI VE DAVACININ BUNLARDAN
HANGİSİNİ ALABİLECE?İ GÖZETİLEREK KARAR VERİLMESİ GEREKTİ?İ HK.<
... İdare Mahkemesinin ... günlü, 1995/197 sayılı kararının dilekçede
yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
... İdare Mahkemesinin ... günlü ve 1995/197 sayılı kararıyla; 657 sa-
yılı Yasanın 177. maddesi ile, bir görevin ifası için sürekli veya ge-
çici olarak görev yerinden ayrılan devlet memurlarına yol gideri ve
gündeliklerinin ödeneceğinin kurala bağlandığı, naklen atama işlemi
neticesinde davacının anılan yasada öngörülen yolluğu hak ettiği, da-
valı idarece tesis edilen sürekli görev yolluğu verilmemesine ilişkin
işlemde usul ve yasaya uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu
işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare; davacının ilçede görev yapmakta iken de il merke-
zinde ikamet ettiğini, dolayısıyla naklen atama işlemi sonucunda fii-
len taşınmadığını, aksi yönde beyanının 6245 sayılı Yasanın 60. madde-
si kapsamına gireceğini öne sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının tem-
yizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
6245 sayılı Harcırah Kanununun "Harcırahın Unsurları" başlıklı
5. maddesinde harcırahın yol masrafı, yevmiye, aile masrafı ve yerde-
ğiştirme masrafını ihtiva ettiği belirtilerek dört unsuru olduğu kabul
edilmiştir. Anılan yasanın 10. maddesinin 1. fıkrasında ise yurt için-
de veya dışındaki daimi bir vazifeye yeniden veya naklen tayin olunan-
larla yabancı memleketlerdeki memuriyet merkezi tebdil olunan veyahut
bu yerlerden yurt içinde diğer bir daimi vazifeye tayin edilen memur
ve hizmetlilere yeni vazife mahallerine kadar yol masrafı, yevmiye, a-
ile masrafı ve yer değiştirme masrafının birlikte verileceği hükme
bağlanmıştır. Memuriyet mahalli ise 3. maddenin (g) bendinde, memur ve
hizmetlinin asıl görevli olduğu veya ikametgahının bulunduğu şehir ve
kasabaların belediye sınırları içinde bulunan mahaller ile bu mahalle-
rin dışında kalmakla birlikte yerleşim özellikleri bakımından bu şehir
ve kasabaların devamı niteliğinde bulunup belediye hizmetlerinin götü-
rüldüğü veya kurumlarınca sağlanan taşıt araçları ile gidilip geline-
bilen yerler olarak tanımlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden; ... İl merkezine naklen atanan dava-
cının, daha önceki görev yeri ... İlçesinde çalışmakta iken de aile-
siyle birlikte ...'da ikamet ettiği ve ... Kaymakamlığınca verilen i-
zin sonucu hergün Konya'ya gidiş geliş yaptığı anlaşılmaktadır.
Kanunda harcırahın amacı ve niteliğine ilişkin olarak belirti-
len esaslar gözönüne alındığında, davacı ve ailesinin ... 'da ikamet
etmeleri dolayısıyla fiili şartları gerçekleşmediğinden adıgeçenin ai-
le masrafı ve yerdeğiştirme masrafı alamayacağı açık olmakla beraber,
harcırahın diğer iki unsuru olan yol masrafı ile davacının eski memu-
riyet mahalli ile naklen atandığı mahal arasındaki uzaklık gözönüne a-
lınarak tespit edilecek bir günlük yevmiyenin davacıya verilmesi ge-
rekmektedir.
Bu durumda, Mahkemece 6245 sayılı Harcırah Kanununun ilgili hü-
kümleri ve fiili durum incelenmeksizin 657 sayılı yasada yer alan ko-
nuya ilişkin genel hükümlere dayanılarak verilen kararda hukuki isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüy-
le, ... İdare Mahkemesinin ... günlü, 1995/197 sayılı kararının 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b fıkrası uya-
rınca bozulmasına, karar verildi. (MT/ES)

(DAN-DER; SAYI:96)




 

Dairesi

Karar Yılı

Karar No

Esas Yılı

Esas No

Karar Tarihi

ONUNCU DAİRE

1991

3209

1989

1688

11/11/1991

 

KARAR METNİ

EMEKLİYE AYRILAN MEMURUN GÖREVİNDEN AYRILDIKTAN SONRA ALTI AY İÇİNDE
BAŞVURMASI HALİNDE, TÜRKİYE DAHİLİNDE İKAMET EDECE?İ YERE KADAR BİR DE
FAYA MAHSUS OLMAK ÜZERE ÖDENEN YOLLU?UN, ANCAK ALTI AYLIK SÜRE İÇİNDE,
İKAMET EDECE?İNİ BELİRTTİ?İ YERE TAŞINMAMASI HALİNDE GERİ ALINABİLECE-
?İ HK.<
Davalı idarece, Malatya'da görevli iken emekliye ayrılan davacıya, Ma-
latya-Edirne arası için ödenen yolluğun, emekli olduktan sonra Tarsus'
a yerleştiği nedeniyle geri istenmesine ilişkin işlemin iptali istemiy
le açılan dava sonucunda İdare Mahkemesince dava konusu işlemin iptali
yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmekte-
dir.
6245 sayılı Yasanın 59.maddesinde "Harcırah memur ve hizmetlinin gidi-
şinde ve ailenin nakli sırasında peşin olarak ödenir. Harcırah tam mik
tarının önceden tayin ve tesbitinin mümkün olmadığı hallerde yetecek
miktarda para avans olarak verilir. Harcırahını kati olarak veya avans
suretiyle alanlardan sati sebepler yüzünden daimi ve muvakkat vazife
mahallerine 15 gün içinde hareket etmeyenler ile 10.maddenin 2.bendi
kapsamına girenlerden 56.maddede belirtilen süre içinde ikamet edecek-
leri yere taşınmayanlar aldıkları parayı derhal iade etmeye mecburdur-
lar" hükmü getirilmiştir.
Anılan Yasanın, davacının emekliye ayrıldığı, harcırah aldığı ve dava
konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 10. ve 56.mad
desi hükümlerinin yukarıda hükmü yazılı 59.maddesi il






Yeni Sayfa 6





belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar
planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği
suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve
"ımar hukukçusu".

 













imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-07-20 (1131 okuma)

[ Geri Dön ]