rarın Özeti
2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanunun
yürürlükte olduğu 12.9.1980-7.12.1983 tarihleri arasında çıkarılan Bakanlar
Kurulu Kararlarına karşı açılan iptal davalarının esasının incelenmesi gerektiği
hk.
Kararın Özeti
Vergi ve ceza ihbarnamelerine karşı dava açma
süresi içinde yaptığı düzeltme başvurusu reddedilen davacının, şikayet yoluna
gitmeyerek açtığı davada, dilekce ve eklerinin merciine tevdii gerekirken,
davanın süre aşımı nedeniyle reddinde isabet görülmediği hk.
1995 ve 1996 yılları için salınan ağır kusur cezalı
kurumlar vergisi ve geçici vergi üzerinden hesaplanan ağır kusur cezasının
düzeltilmesini isteyerek, vergi mahkemesinde dava açma süresi içinde vergi
dairesi müdürlüğüne başvuran ve istemi reddedilen yükümlünün, tarhiyatın
kaldırılması istemiyle açtığı davayı süre aşımı nedeniyle reddeden vergi
mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, Turizm Bakanlığı Döner
Sermaye İşletmeleri Merkez Müdürlüğüne bağlı İstanbul Döner Sermaye İşletmeleri
Müdürlüğünün 1995 ve 1996 yıllarına ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin
verilmediğinden bahisle resen salınan uyuşmazlık konusu vergi ve cezalara ait
ihbarnamelerin 21.12.2000 gününde tebliği üzerine 4.1.2001 gününde vergi
dairesine düzeltme başvurusunda bulunulduğu, düzeltme isteminin reddine dair
yazının 20.2.2001 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, 15.3.2001 tarihinde vergi
mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmaktadır.
Vergi Usul Kanununun yukarıda sözü edilen hükümleri
uyarınca, düzeltme başvurusunun reddi üzerine şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına
başvurulması ve ancak Bakanlığın olumsuz yanıtı üzerine işlemin iptali istemiyle
dava açılması mümkün olduğundan, merciine başvurulmadan açılan davanın
incelenmesi mümkün değildir.
Bu nedenle, şikayet mercii olan Maliye Bakanlığına
müracaat edilmeden açılan davada, vergi mahkemesince 2577 sayılı Kanunun
yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca, dilekçenin Maliye Bakanlığına tevdii
gerekirken, davanın süre aşımı nedeniyle reddinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile
İstanbul 8. Vergi Mahkemesinin 29.1.2003 günlü ve E:2003/71, K:2003/103 sayılı
ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından
yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek bulunmadığına, 27.2.2004
gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Kararın Özeti
Düzeltme zamanaşımı süresi içinde yapılan
başvurunun reddi yolundaki işleme karşı dava açılmaması nedeniyle zamanaşımı
süresinden sonra yapılan aynı konudaki düzeltme başvurusu üzerine kurulan
olumsuz işlemin yeni bir dava hakkı doğurmayacağı hk.
Yükümlü bankanın mülkiyetinde bulunan taşınmazların 1989
yılında ... Konut Anonim Şirketine devri nedeniyle tahsil edilen tapu harcının
ret ve iadesi istemiyle yapılan düzeltme ve şikayet başvurusunun reddine ilişkin
işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolundaki karar temyiz edilmiştir.
Bir kısım arsalarının ... Konut Anonim Şirketine ayni
sermaye olarak konulması nedeniyle 26.12.1989 tarihinde tapu harcı ödeyen
yükümlü banka 22.3.1990 tarihli dilekçesiyle 2982 sayılı Kanun uyarınca her
türlü vergi, resim ve harçtan muaf olması gerektiğini ileri sürerek düzeltme
talebinde bulunmuş, ödediği tapu harcının ret ve iadesini istemiştir. Bu istemin
cevapsız kalması üzerine 9.1.1998 tarihinde ikinci kez düzeltme talebinin ve
Maliye Bakanlığına şikayet başvurusunun reddi üzerine 17.7.1998 tarihinde dava
açmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 114 üncü maddesinde,
vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak beş
yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına
uğrayacağı, 126 ncı maddesinde ise 114 üncü maddede yazılı zamanaşamı süresi
dolduktan sonra meydana çıkarılan vergi hatalarının düzeltilemeyeceği
belirtilmiştir.
Olayda, hatanın yapıldığı 1989 yılını takip eden yıldan
itibaren beş yıl olan zamanaşımı süresi içinde ve 22.3.1990 tarihinde yapılan
düzeltme başvurusu, düzeltme zamanaşımı süresinde ise de, bu başvuruya yanıt
verilmemek suretiyle kurulan işleme karşı süresinde dava açılmamıştır. Düzeltme
zamanaşımı süresi dolduktan sonra ve 1998 yılında aynı konuda yeniden yapılan
düzeltme başvurusunun reddi yeni bir dava hakkı doğurmayacağından davanın reddi
yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 7.12.2001 gününde
oyçokluğu ile karar verildi.
Kararın Özeti
Mahsup isteminin kısmen reddedildiğini
düzeltme fişinin tebliği ile öğrenen davacının fiili mahsubun düzeltme fişinden
sonra yapıldığı iddiasının düzeltme fişinin tebliği tarihinde başlayan dava açma
süresini değiştirmeyeceği hk.
Yükümlü
şirketin iadesi gereken kurumlar vergisi ve fon payının Nisan 1996 dönemi gelir
(stopaj) vergisine mahsubu isteminin kısmen reddi yolundaki düzeltme fişinin
tebliği üzerine açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki vergi
mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden davacının 1995 yılı kurumlar
vergisi beyannamesinde, mahsuplardan sonra kalan ve iadesi gereken ... lira
kurumlar vergisi ile ... lira fon payı beyan edildiği, bu vergi ve fon payının
da Nisan 1996 dönemi gelir (stopaj) vergisi borcuna mahsubu isteminin; ...- lira
kurumlar vergisi ve ...- lira fon payına ilişkin kısmının ... tarih ve ...
sayılı düzeltme fişiyle kabul edildiği, aynı düzeltme fişinde, ... İnşaatının
geçici kabulünün 1992 yılında yapılmış olması, ... İnşaatının da halen devam
etmesi nedeniyle söz konusu hakedişlerden kesilen verginin iade ve mahsubunun
mümkün olmadığı belirtilerek düzeltme fişinin 23.10.1996 gününde davacıya tebliğ
edildiği ve mahsubun 25.10.1996 gününde yapıldığı anlaşılmaktadır.
Mahsup isteminin kısmen reddine ilişkin düzeltme fişinin
davacıya 23.10.1996 da tebliğ edildiği ihtilafsızdır.
İdari davaların, dava konusu işlemin yazılı olarak
bildiriminden başlayarak 2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesinde belirlenen 30 gün
içinde açılması gerektiğinden, bu süre geçirildikten sonra, 25.11.1996 gününde
açılan davanın süre aşımından reddi yolundaki ısrar kararında hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, 26.5.2000 gününde
oyçokluğu ile karar verildi.
Kararın Özeti
Özel kanunlarda öngörülen ve bitmesi
çalışmaya ara verme zamanına rastlayan dava açma sürelerinin de ara vermenin
sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren yedi gün uzamış sayılacağı hk.
Eksik ödenen Aralık 1996 dönemine ilişkin gelir (stopaj)
vergisinin tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan
davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; davayı
süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Yükümlü kurumun temyiz istemini inceleyen Danıştay
Dördüncü Dairesi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; ödeme emrinin davacı kuruma
... tarihinde tebliğ edildiği, davanın yedi günlük dava açma süresi
geçirildikten sonra ... tarihinde açıldığı kabul edilerek, davanın süre aşımı
yönünden reddine karar verilmiş ise de, söz konusu ödeme emrine ait tebliğ
alındısının incelemesinden, mahkemece tebliğ tarihi olarak kabul edilen ...
tarihinin, posta merkezlerince basılan kaşedeki
... ve ... tarihlerinden çok önceki bir tarih olduğundan, tebliğ evrakının
postaya verilmeden çok önceki bir tarihte tebliğ edildiğinin fiilen ve hukuken
kabul edilemeyeceği, davalı idarece verilen savunmada bu konuda hiç bir iddiaya
da yer verilmediği, sadece esas ile ilgili savunma yapıldığı, temyiz
dilekçesinde ileri sürülen hususların araştırılması gerekirken süre aşımı
nedeniyle davanın reddinde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle kararı
bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve
...
sayılı kararıyla; aslı getirtilen tebliğ alındısından, evrakın ... tarihinde
posta merkezine verildiği, tebliğin ... tarihinde yapıldığı ve aynı tarihte de,
posta işletmesine teslim edildiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle ilk kararında
direnmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve dava
açma
süresinin geçmediği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Aralık 1996 dönemine ilişkin gelir (stopaj) vergisi
borcunun
tahsili amacıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrine karşı açılan davanın süre
aşımı nedeniyle reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü tarafından
temyiz edilmiştir.
Kamu alacağının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrine
karşı yedi gün içinde dava açılacağı 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun 58 inci maddesi gereğidir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci
maddesinin 1 inci fıkrasında yer alan, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen
hallerde dava açma süresinin vergi mahkemelerinde otuz gün olduğuna ilişkin
kural ile özel kanunlarda öngörülen süreler saklı tutulmuş, 8 inci maddesinin 3
üncü fıkrasında da bu kanunda yazılı sürelerin bitmesi çalışmaya ara verme
zamanına rastlarsa, bu sürelerin ara vermenin sona erdiği günü izleyen tarihten
itibaren yedi gün uzamış sayılacağı kurala bağlanmıştır.
Çalışmaya ara verme süresinde biten sürelerin uzayacağına
ilişkin bu düzenleme, özel bir düzenlemedir. Bu nedenle bitimi çalışmaya ara
verme zamanına rastlayan sürenin, özel kanunlarda öngörülen dava açma süresi
olması halinde de uzayacağı açıktır.
Çalışmaya ara verme zamanına rastlayan 11.8.1997
tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine karşı yedi gün içinde olmamakla birlikte
uzamış süre içinde, 19.8.1997 tarihinde dava açıldığı anlaşıldığından, davanın
süre aşımı noktasından reddine ilişkin ısrar kararında hukuka uygunluk
görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı ısrar kararının bozulmasına karar verildi.
Kararın Özeti
İhbarnamelerin davacının eski ortağına tebliğ
edildiği tarih esas alınarak davanın süre aşımından reddinde hukuka uygunluk
bulunmadığı hk.
Yükümlünün adi ortaklık şeklinde faaliyet göstermesine
karşın inşaat malzemeleri ticaretine ilişkin işlemleri şahsi işletmesine ait
defterlere kaydettiğinin tespiti üzerine adına Şubat 1995 dönemi için ağır kusur
cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi
Mahkemesi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; tarhiyata ilişkin vergi ve ceza
ihbarnamesinin, ... gününde tebliğ edildiği halde, davanın 2577 sayılı Yasanın 7
nci maddesinin birinci bendinde belirtilen 30 günlük dava açma süresi
geçirildikten sonra ... gününde açıldığı ve süre aşımı bulunduğu gerekçesiyle
2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendi uyarınca
davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay
Onbirinci Dairesi, ... günlü ve ... sayılı kararıyla; 1991 yılı uyuşmazlığıyla
ilgili dosyada bulunan belgelerden; ..., ... ve ...'ın ifadelerine başvurulduğu,
bu ifadelere göre ... ile ...'ın nakliyecilik faaliyetini adi ortaklık şeklinde
yürüttüğü, inşaat malzemeleri ticaretinde ise adi ortaklığın söz konusu
olmadığı, ... ile ...'ın herhangi bir sermaye
koymadıkları, kardan pay almak suretiyle ... ile birlikte çalıştıkları, ...'in
... tarihinde kendi adına mükellefiyet tesis ettirdiği, kardan pay almak
şeklinde yürütülen ilişkinin 1994 yılında sona erdiği, 1991 yılına ilişkin dava
dosyasında vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğ edildiği ... ile yükümlü ...
arasında inşaat malzemeleri ticareti işinin adi ortaklık şeklinde yürütülmediği
sonucuna ulaşıldığı, bu durumda yükümlünün temsilcisi, vekili veya ortağı
olmayan bir kişiye ... tarihinde yapılan tebligatta yasaya uygunluk
bulunmadığından,
yükümlünün ihbarnameden haberdar olduğunu ileri sürdüğü tarih esas alınarak
davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, süre aşımı yönünden
reddeden mahkeme kararında yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı
bozmuştur.
Bozmaya uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve ...
sayılı kararıyla; dosyadaki belgelerden, bir veya daha fazla ortağın idare ve
temsil işleri ile görevlendirildiği hususunda vergi dairesine bilgi
verilmediğinin anlaşıldığı, adi ortaklıkta katma değer vergisine ilişkin vergi
ve ceza ihbarnamesinin ortaklardan yalnız birine tebliğinin yeterli olduğu,
olayda da ortaklık adına yapılan ağır kusur cezalı tarhiyata ait ihbarnamenin
ortaklardan ...'e tebliğ edildiği gerekçesiyle süre aşımı yönünden davanın reddi
yolundaki ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden yükümlü davanın süresinde
olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir. Şubat 1995 dönemi için
salınan kusur cezalı katma değer vergisine karşı açılan davanın süre aşımı
nedeniyle reddi yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan inceleme raporu ve eki tutanaklardan
davacının inşaat malzemeleri ticaretini öteden beri şahsi işletmesi olarak
yürüttüğü, 1988 yılında ...'ın, 1992 yılında ...'in emeklerini sermaye olarak
koyarak bu işletmeye ortak oldukları, 1994 yılında adi ortaklığın sona
erdirildiği ve ortaklardan ...'in aynı iş yerinde ... tarihinde inşaat
malzemeleri ticareti nedeniyle mükellefiyet tesis ettirdiği, inceleme elemanınca
ortaklık defterinde kayıtlı olmayan belgelere ilişkin katma değer vergisi
indirimlerinin kabul edilmemesi sonucu cezalı tarhiyat uygulandığı ve dava
konusu yapıldığı anlaşılmaktadır.
İfadelerine başvurulan tüm ortaklar 1994 yılının son
ayında ortaklığın sona erdiğini beyan etmelerine rağmen Şubat 1995 dönemi için
düzenlenen ihbarnamelerin ... tarihinde ...'e tebliğinin yasal olduğunun kabulü
mümkün değildir.
Davacı tarafından ıttıla tarihine göre 30 gün içinde
açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken sürenin söz konusu bildirime ait
tarih esas alınarak hesabı suretiyle davanın süre aşımından reddi yolundaki
ısrar kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı ısrar kararının bozulmasına karar verildi.
Kararın Özeti
Tarhiyata karşı dava açma süresi içinde vergi
dairesi müdürlüğüne düzeltme başvurusu reddedilen davacının şikayet başvurusunda
bulunmadan açtığı davada dilekçe ve eklerinin maliye bakanlığı'na tevdii
gerekirken davanın süre aşımı nedeniyle reddinde hukuka uygunluk görülmediği hk.
Yükümlü şirket adına 1989 yılı için kusur cezalı tapu
harcı salınmış, gecikme faizi hesaplanmıştır. İhbarname ile duyurulan harç ve
gecikme faizine karşı dava açma süresi içinde düzeltme başvurusu yapılmış, bu
istemin reddi yolundaki işlemin tebliği üzerine tarhiyatın kaldırılması
istemiyle vergi mahkemesinde dava açılmıştır.
Davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve ...
sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci ve 11 inci
maddelerinde dava açma süresi ve üst mercie başvuru yollarının düzenlendiği,
davacının, ... tarihinde tebliğ edilen ihbarnamede yer alan harç ve gecikme
faizinin düzeltilmesi istemiyle ... tarihinde vergi dairesi müdürlüğüne
başvurduğu, istemin reddine ilişkin yazının ... tarihinde tebliği üzerine,
tarhiyatın kaldırılması istenerek ... tarihinde dava açıldığı, dava açma süresi
... tarihinde sona erdiğinden, davanın süresinde açılmadığı gerekçesiyle,
davanın süre aşımından reddine karar vermiştir.
Bir vergilendirme hatasına dayalı olarak vergi idaresine
yapılacak düzeltme başvurusu üzerine yanıtın vergi mahkemesinde dava açma
süresinden sonra verilmesi halinde şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına
başvurulması gerekmektedir.
Davacı kurumun, vergisi uyuşmazlık konusu dönemde, dava
açma süresini geçirmeden düzeltme istemesine rağmen, bu istemin ilgili vergi
dairesi müdürlüğünce reddedildiği ancak, bu süreçte dava açma süresinin
geçirildiği saptanmaktadır. Dolayısıyla başvurunun, dava açma süresinden sonra
yapılmış bir başvuru olarak değerlendirilmesi gerektiğinden, idari başvuru
yolları tüketilmeksizin, kesin ve yürütülebilir özellikte bulunmayan düzeltme
isteminin reddi üzerine vergi mahkemesine başvurulmasına olanak bulunmamaktadır.
Vergi mahkemesince, davacının vergi dairesine yaptığı
başvurunun reddi sonucunda şikayet mercii olan Maliye Bakanlığına müracaat
edilmeden açılan davada, dilekçenin 2577 sayılı Yasanın yukarıda açıklanan
hükümleri uyarınca, Maliye Bakanlığına tevdii gerekirken, davanın süre aşımı
nedeniyle reddinde hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü ve ... sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden
verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm
kurulmasına gerek bulunmadığına karar verildi.
Kararın Özeti
Gümrük Yönetmeliğinin 442.maddesinin
uygulanmasına ilişkin olarak idarece kurulmuş bir işlem bulunmadığından,
yönetmeliğin yayımı tarihine göre 2577 sayılı Yasanın 7.maddesinde öngörülen
süre geçirildikten sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddinde hukuka
aykırılık görülmediği hk.
... Bitki ve Bitkisel Ürünler Gümrük Müdürlüğünde
tescilli ... gün ve ... sayılı gümrük giriş beyannamesi kapsamı eşya nedeniyle
hesaplanan gümrük vergisi ve katma değer vergisi ile ileride karar altına
alınacak bu vergilerin üç katı tutarındaki para cezalarını da karşılayacak
tutarın depoya alınması istemine yapılan itiraz üzerine Gümrükler Genel
Müdürlüğünün ... gün ve ... sayılı kararı ile gümrük vergisine yönelik itiraz
kabul edilmiş, katma değer vergisine ilişkin itirazın reddi yolundaki kararın
... tarihinde tebliği üzerine dava açılmıştır.
Davacı şirket, 1615 sayılı Gümrük Kanununun 158 inci
maddesinin Anayasaya aykırı olduğundan bahisle konunun Anayasa Mahkemesine
gönderilmesi ve Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ve izleyen maddelerinin
iptaliyle para cezasının kaldırılması istemiyle dava açmıştır.
Davayı inceleyen Danıştay Yedinci Dairesi, ... günlü ve
... sayılı kararıyla; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci
maddesinde dava açma süresine yer verildiği, düzenleyici işlemlerin
uygulanmasının, bu işleme dayanılarak idare tarafından bir işlem tesis
edilmesiyle mümkün olduğu, olayda, Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ve
izleyen maddelerinin uygulanmasına yönelik idarece tesis edilmiş bir işlemin
bulunmadığı, her ne kadar davacı şirket Gümrükler Genel Müdürlüğünün ... günlü
ve ... sayılı kararının tebliği üzerine dava açmışsa da, söz konusu karar;
Gümrük Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ve müteakip maddelerinin uygulanmasına
değil, ithal konusu eşyalara ait gümrük vergisi ve katma değer vergileri ile
ileride karar altına alınacak para cezasını karşılayacak tutarın depoya
alınmasına dair Gümrük Müdürlüğü işlemine yönelik itirazın kısmen reddine
ilişkin olduğu, esasen dava tarihi itibarıyla Gümrük Kanunu uyarınca alınmış bir
para cezası kararının da bulunmadığı, bu nedenle, 2577 sayılı Yasanın 7 nci
maddesinin 4 üncü fıkrasının olayda uygulanması söz konusu olmadığından,
3.2.1973 günlü ve 14437 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Gümrük
Yönetmeliğinin 442 nci maddesi ve izleyen maddelerinin yayımı tarihinden çok
sonra açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenmesine olanak bulunmadığı
gerekçesiyle davayı reddetmiştir.
Karar yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve gümrük para
cezalarına karşı yetkili mahkemenin Gümrük Yönetmeliği ile tayininin hukuka
aykırı olduğu, vergi uyuşmazlıklarında dava açma süresi 30 gün olmasına rağmen,
Gümrük Kanununun 158 inci maddesiyle gümrük vergisine bağlı para cezalarına
yapılacak itirazların 15 gün ile sınırlandırılmasının Anayasanın 13 üncü
maddesine aykırılık teşkil ettiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi Kararın özet
bölümünde yazılı Danıştay Yedinci Dairesinin ... günlü ve ... sayılı Kararı,
aynı hukuksal nedenler ve gerekçeyle Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz
dilekçesinde ileri sürülen iddialar Kararın bozulmasını gerektirecek durumda
görülmemiştir.
Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine karar verildi.
Kararın Özeti
Şikayet başvurusunun zımnen reddi üzerine 30
günlük sürede açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddinde hukuka uygunluk
bulunmadığı hk.
Satın aldığı gayrimenkul nedeniyle yükümlü şirket adına
tahakkuk ettirilerek tahsil edilen tapu harcının iadesi istemiyle yaptığı
düzeltme isteminin reddi üzerine şikayet yoluyla yapılan başvurunun zımnen
reddine ilişkin işleme karşı dava açılmıştır.
Davayı inceleyen ........... Vergi Mahkemesi, ... günlü,
1996/1819 sayılı kararıyla; yükümlü şirketin ... tarihli dilekçe ile yaptığı
düzeltme isteminin reddine ilişkin yazının ... tarihinde tebliğ edildiği, Maliye
Bakanlığına şikayet yoluyla ... tarihinde başvurulduğu ve 60 günlük cevap
süresinin, ... tarihinde, dava açmak için geçerli 30 günlük sürenin ise ...
tarihinde sona erdiği, davanın ...
tarihinde, süresinden sonra açıldığı gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle
reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Dokuzuncu
Dairesi, ... günlü, 1998/722 sayılı kararıyla; Davacı şirketin düzeltme
isteminin reddine ilişkin işlemi ... tarihinde tebellüğ etmesi üzerine ...
tarihinde Maliye Bakanlığına şikayet yoluyla başvurduğu, Bakanlığın 60 günlük
cevap süresinin ... tarihinde sona ermesi nedeniyle, ... tarihinde açılan
davanın süresinde olduğu, uyuşmazlığın düzeltme ve şikayet müessesesi kapsamı
içerisinde çözümlenmesi gerekirken, vergi mahkemesince davanın süre aşımı
yönünden reddedilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü,
1998/613 sayılı kararıyla; ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeye
ek olarak, Maliye Bakanlığına şikayet yoluyla başvurma tarihine kadar geçen 22
günlük sürenin dava açma süresine eklenmemesi halinde, mükelleflerin şikayet
başvurusunu istedikleri tarihte yapmaları gibi bir durumun ortaya çıkacağı,
vergi mahkemesinde dava açma süresinin 30 gün olduğu, Maliye Bakanlığı işleminin
dava konusu edilmesi sebebiyle, bu işlemin tebliğ tarihinden itibaren, yasa
hükümleri gözardı edilerek davacılara yeniden 30 günlük dava açma süresi
verilmesine imkan bulunmadığı, Maliye Bakanlığı işleminin ilk derece mahkemesi
olarak Danıştay'da dava konusu edilmesi halinde davacılara yukarıda belirtilen
esaslar dahilinde 60 günlük dava açma süresi tanındığı, 6.10.1995 tarihinde
açılan davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği gerekçesiyle ilk kararında
direnmiştir.
Israr kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiş ve
davaya konu yapılan olumsuz işleme karşı 30 gün içinde dava açıldığı, davanın
esasının incelenmesi gerektiği ileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.
Yükümlü şirketten tahsil edilen tapu harcının iadesi
istemiyle yapılan şikayet başvurusunun zımnen reddi yolundaki işlemin iptali
istemiyle açılan davayı süre aşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi ısrar
kararı temyiz edilmiştir.
Vergi Usul Kanununun 124 üncü maddesinde, vergi
mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talebi
reddolunanların, şikayet yolu ile Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri
öngörülmüştür.
Bu düzenleme nedeniyle vergilendirmeye ilişkin
işlemlerde Vergi Usul Kanununun 116 ncı maddesi ve devamında belirtilen
vergilendirme ve hesap hataları bulunması halinde ilgililer, bu işlemlere karşı
süresinde vergi mahkemesinde dava açabilecekleri gibi söz konusu 30 günlük
süreyi geçirdikten sonra düzeltme ve şikayet yolunu da izleyebilirler. Kanunun
126 ncı maddesinde düzeltme zamanaşımı süresinin vergi alacağının doğduğu takvim
yılını takip eden yılın başından başlayarak beş yıl olduğu kabul edilmiştir.
Bu kurallar uyarınca yapılan şikayet başvurusu üzerine
açıkca veya zımnen kurulan işlemler, 2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesi uyarınca
tebliğinden başlayarak 30 gün içinde vergi mahkemesinde açılacak iptal davasına
konu edilebilirler. Şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin işlemlere karşı
dava açma süresi ise istemin reddedilmiş sayıldığı tarihi izleyen günden
başlatılarak hesaplanacağından, tapu harcının vergi hatası nedeniyle ret ve
iadesi istenerek ... tarihinde yapılan şikayet başvurusuna yanıt verilmemesi
nedeniyle istemin reddedilmiş sayıldığı ... tarihi gözönüne alındığında, 30
günlük dava açma süresi geçirilmeden ve ... gününde açılan davanın esasının
incelenmesi gerekirken süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda hukuka
uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü, 1998/613 sayılı kararının, şikayet başvurusunun zımnen
reddi yolundaki işlem Maliye Bakanlığı işlemi olduğundan, vergi dairesi
müdürlüğü husumetiyle açılan davada hasım düzeltildikten sonra davanın esası
incelenerek karar verilmek üzere bozulmasına, yeniden verilecek kararda
karşılanacağından yargılama giderleri yönünden hüküm kurulmasına gerek
bulunmadığına, karar verildi.
Kararın Özeti
Düzenleyici işlemin ilan tarihini izleyen
günden itibaren 60 günlük
süre içinde açılmayan davanın süre aşımından reddi gerektiği hk.
Dava; 253 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin "Sevk
İrsaliyesiin Düzenlenmesinden Sonra Emtianın Sevk Edilmesi" başlıklı (A/2)
işaretli bölümünün iptali istemiyle açılmıştır.
Davayı inceleyen ... Dairesi ... günlü, 1998/2789 sayılı
kararıyla; 253 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin 22.1.1997 günlü 22885
sayılı Resmi Gazetede yayımlandığı, 2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesi uyarınca
ilan tarihini izleyen günden itibaren 60 gün içinde dava açılması gerekirken söz
konusu Tebliğin A/2 bölümünün iptali istemiyle 6.10.1997 gününde açılan davanın
süresinde olmadığı gerekçesiyle 2577 sayılı Yasanın 15 inci maddesinin 1-d
bendine göre davayı süre aşımından reddetmiştir.
Kararı temyiz eden davacı kurum, davanın düzenleyici
işlemin şirket aleyhine uygulanmasından sonra 60 günlük dava açma süresi içinde
açıldığını, sevk irsaliyesi bulunmadığı yolunda şirket yetkililerinin gıyabında
düzenlenen yoklama tutanağının tebliği üzerine açılan davanın süresinde olduğunu
ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
253 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin (A/2)
işaretli bölümünün iptali istemiyle açılan davayı süre aşımından reddeden
Danıştay Dördüncü Daire kararı temyiz edilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci
maddesinin 4
üncü bendinde; ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresinin ilan tarihini
izleyen günden itibaren başladığı ancak, bu işlemlerin uygulanması üzerine
ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine
birden dava açabilecekleri kurala bağlanmıştır.
253 sayılı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği; 22.1.1997
günlü ve 22885 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olup, ilan tarihini izleyen
günden itibaren 60 gün içinde açılması gereken dava, ... gününde açılmıştır.
Davacı, dava konusu Genel Tebliğe dayanılarak hakkında
yapılmış ve idari davaya konu edilebilecek nitelikte somut bir işlem bulunduğunu
belgelemediğinden, dava açma süresinin uygulama işleminin bildirim tarihine göre
hesaplanmasını gerektiren bir durum da bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından,
süresinde açılmayan davanın bu yönden reddinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, karar verildi.
Kararın Özeti
Usulüne uygun yapılmamış bir yazılı bildirime
dayanılarak davanın süre aşımı nedeniyle reddinde hukuka uygunluk bulunmadığı
hk.
Davacı, adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı dava
açmış ve ihbarnamelerin usulüne uygun tebliğ edilmediğini iddia etmiştir.
Davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi, ... günlü, 1995/92
sayılı kararıyla; ödeme emirlerinin yükümlünün adresinde aynı çatı altında
oturan eşi ... imzasına ... tarihinde tebliğ edildiği, davanın, dava açma süresi
geçirildikten sonra ... tarihinde açıldığı, yükümlünün 1989 yılında boşandığı
eşine yapılan tebligatın geçerli olmadığını ileri sürmesi üzerine getirtilen
vergi ve ceza ihbarnamesi tebliğ alındılarının incelenmesinden, ihbarnamelerin
yükümlünün bilinen adresinde
... gününde eşi ... imzasına tebliğ edildiğinin anlaşıldığı, bu durumda
yükümlünün boşandığı eşi ile aynı çatı altında oturmadığını kanıtlayamadığı,
aynı çatı altında oturduğu kişiye yapılan tebligattan haberdar olmamasının da
düşünülemeyeceği gerekçesiyle davayı süre aşımı nedeniyle reddetmiştir.
Yükümlünün temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci
Dairesi, ... günlü, 1996/128 sayılı kararıyla; Vergi Usul Kanununun 100 ve 101
inci maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden bilinen adresin birden çok
olması halinde en son bildirilen adresin veya bu makamca tespit edilen adresin
esas alınacağı, söz konusu olayda ihbarnameler ile ödeme emirlerinin tebliğ
edildiği adres ile ihbarname ve takdir komisyonu kararında yazılı adresin farklı
olduğu, dava dilekçesinde bildirilen adrese ise davalı idare savunması ile
mahkeme kararının tebliğ edildiği, birden fazla bilinen adresi olan yükümlüye
ihbarname ve ödeme emri tebligatının geçerli bir şekilde yapıldığından söz
edebilmek için tebligat yapılan adresin idareye en son bildirilmiş veya usulune
uygun bir şekilde tesbit edilmiş adres olması gerektiği, idarece bu yönde
yapılmış bir tesbit bulunmadığı, mahkemece de bu hususun araştırılmadığı
gerekçesiyle kararı bozmuş, vergi idaresinin karar düzeltme istemini
reddetmiştir.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü ve
1997/247 sayılı kararıyla ilk kararında ısrar etmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve 1989
yılında boşandığı eşi ile birlikte oturmadığını, tebligatlardan tesadüfen haber
olduğunu ve buna göre süresinde dava açıldığını ileri sürerek bozulmasını
istemiştir.
Davacı adına düzenlenen ödeme emirlerine karşı açılan
davayı süre aşımı nedeniyle reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz
edilmiştir.
Davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin ... adresinde,
"aynı çatı altında oturan eşi Ayfer Kul" imzasına ... tarihinde tebliğ edildiği
ve ... tarihinde mahkeme kaydına giren dilekçe ile dava açıldığı
anlaşılmaktadır.
Dava dilekçesine ekli ... Asliye Hukuk Mahkemesinin, ...
günlü ve 1989/550 sayılı ilamından, davacı ve ...'un 1989 yılında boşanmış
oldukları görülmektedir. Ödeme emrinin tebliğ edildiği tarih itibarıyla davacı
ve Ayfer Kul'un boşanmış oldukları ve aynı çatı altında yaşadıklarına dair de
herhangi bir tespit bulunmadığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı Yasanın 7 nci maddesinde dava açma sürelerine
yer verilmiş ve bu sürelerin başlaması yazılı bildirimin usule uygun olarak
yapılmış olmasına bağlanmıştır. Ödeme emrine ait yazılı bildirimin Vergi Usul
Kanununun 100 üncü ve 101 inci maddeleri gereğince yükümlünün bilinen en son
adresinde yapılması gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; takdir komisyonu kararları ve
ihbarnamelerde yükümlüye ait adresin, ... şeklinde yazıldığı ancak,
ihbarnamelerin ve ödeme emirlerinin ... adresinde, idarenin savunması ile
kararın ise dava dilekçesinde bildirilen ... adresinde tebliğ edildiği
belirlenmektedir. Bu durumda davacının birden fazla bilinen adresi olduğu
anlaşılmaktadır. Ödeme emirlerine ilişkin tebliğin geçerli kabul edilebilmesi
için tebligat yapılan adresin, Vergi Usul Kanununun 100 üncü ve 101 inci
maddeleri uyarınca idareye en son bildirilmiş veya idarece usulüne uygun bir
şekilde saptanmış ve tebligata elverişli adres olması gerekmektedir.
Herhangi bir kanıt bulunmadığı halde, davacının boşandığı
da sabit, eski eşine ait ikametgah adresinde ikamet ettiği yaklaşımıyla verilen,
davanın süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki ısrar kararında hukuka uygunluk
bulunmamaktadır.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi
Mahkemesinin ... günlü, 1997/247 sayılı kararının bozulmasına, karar verildi.
Kararın Özeti
İdari yargılama hukukunda dava açma
sürelerinin kamu düzeniyle ilgili olduğu ve hak düşürücü süre niteliği taşıdığı,
ancak yasada öngörülen hallerde uzayacağı, duracağı ve kesileceği, vergi
mahkemesinde 30 günlük dava açma süresi geçirildikten sonra açılan davanın süre
aşımı yönünden reddi gerektiği hk.
2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 103 üncü
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, eğlence vergisi hasılatının % 10'unun İzmir
Veremle Savaş Derneğine ödenmesi istemiyle dernek tarafından 26.10.1990 gününde
yapılan başvuruya cevap verilmemek suretiyle kurulan olumsuz işleme karşı ...
tarihinde açılan dava, İzmir 3.İdare Mahkemesince reddedilmiştir.
Davacının temyiz başvurusu, Danıştay Dokuzuncu Dairesince
incelenmiş ve karar; 2576 sayılı Yasanın 6 ncı maddesinin (a) fıkrası uyarınca,
eğlence vergisi hasılatından Veremle Savaş Derneğine pay ayırılmasının, 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alması nedeniyle, sosyal amaçlı
yardımlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümünün vergi mahkemesinin görevine
girdiği, bu nedenle dosyanın vergi mahkemesine gönderilmesi gerektiğinden söz
edilerek bozulmuş ve bu karar uyarınca dosya, vergi mahkemesine gönderilmiştir.
Davayı inceleyen İzmir 3.vergi Mahkemesi, ... günlü ve
... sayılı kararıyla; Danıştay Dokuzuncu Dairesince davanın görüm ve çözümünün
vergi mahkemesine ait olduğuna karar verildiğinden, mahkemelerince görev
uyuşmazlığının devam ettirilmesinin mümkün olmadığı, dava açma sürelerinin, 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 7 nci ve 8 inci maddelerinde
düzenlendiği, olayda, eğlence vergisi payının ödenmesi için davalı idareye
26.10.1990 tarihinde başvurulduğu, 2577 sayılı Yasanın 10 uncu maddesi uyarınca
60 gün içinde cevap verilmediğinden, bu sürenin bittiği ... tarihinde isteğin
reddedilmiş sayıldığı, yasadan dolayı kurulmuş sayılan olumsuz işleme karşı,
vergi mahkemelerinde dava açılması halinde geçerli olan 30 günlük dava açma
süresinin ... tarihinde sona ereceği, ... tarihinde açılan davanın süre aşımı
nedeniyle reddi gerektiği ancak, davanın konusunun, vergi, resim, harç ve
benzeri mali yükümlülükle veya bunlara ait zam ve cezalarla ilgili olmadığı,
vergi hasılatından kesilecek payın davacı derneğe ödenmesiyle ilgili bulunduğu,
nitekim, davacı tarafından da, davanın çözümünün, idare mahkemesinin görevine
girdiği düşüncesiyle bu mahkemelerde geçerli olan 60 günlük dava açma süresi
içinde ve ... tarihinde dava açıldığı, idare mahkemesince verilen kararın,
Danıştay Dokuzuncu Dairesi tarafından görev yönünden bozulması üzerine dosyanın
mahkemelerine intikal ettiği, davanın çözümünün idare veya vergi mahkemesinden
hangisinin görevine gireceği hususunun mahkemeler arasında dahi değişik
yorumlandığı, davanın görüm ve çözümünün hangi mahkemenin görevine girdiğinin
davacı tarafından tespitin çok zor olduğu, bu yüzden davacının idare
mahkemesinde dava açmasından dolayı kusurlu görülemeyeceği, her ikisi de idari
yargı mercii olan idare ve vergi mahkemelerinde dava açma sürelerinin farklı
düzenlenmesinden kaynaklanan bu durumun, davacı aleyhine yorumlanarak idare
mahkemesinde süresi içinde açılan davanın, Danıştay kararıyla görevlendirilen
vergi mahkemesinde süre aşımından reddinin, genel hukuk kuralları, hakkaniyet ve
adalet prensiplerine ters düşeceği, kendi kusuru dışında yargı mercilerinin
farklı görüşleri nedeniyle dava açma hakkının engellenmesi sonucunu doğuracağı,
her ne kadar, idare mahkemesince görev yönünden reddedilen ve işlemin
tebliğinden itibaren 31 ila 60 ıncı gün arasında açılmış olan ve vergi
mahkemesinin görevindeki her dava için bu mahkemelerde açılacak davanın süre
aşımından reddi gerekmekte ve aksi görüşle bu davaların süresinde kabulü
halinde, vergi mahkemesinde dava açma süresini geçiren bazı kişilerce süresi
geçen vergi davalarının idare mahkemesinde açılabileceği ancak, bunun açıkça
vergi mahkemesinin görevinde olmasına rağmen idare mahkemesinde açılan davalarla
sınırlı tutulması gerektiği, bu nedenle, idare mahkemesinde görev yönünden
reddedilerek vergi mahkemesine gelen dava dosyalarının yukarıdaki açıklamalar
doğrultusunda titizlikle incelenmesi ve davanın süresinde olup olmadığına,
olayın gelişimine göre karar verilmesinin hakkaniyet gereği olduğu, aksi halde,
idare mahkemesinde dava açan herkesin, dava açma süresi 60 gün olmasına karşın,
mahkemece davanın görev yönünden reddi ile dosyanın vergi mahkemesine
gönderilmesi olasılığını düşünerek, vergi
mahkemeleri için belirlenen 30 günlük dava açma süresini esas alarak dava açması
gibi hukuki dayanağı olmayan güvensiz bir durumun ortaya çıkacağı, bu
açıklamalar karşısında davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiği, 2464
sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 103 üncü maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca,
belediyelerin eğlence vergisi hasılatının % 10'unu verem savaşına ayıracakları,
kendi sınırları içinde, veremle savaş derneği teşkilatı varsa bu payı yardım
olarak adı geçen derneğe verecekleri hüküm altına alınarak belediyelerin bu
konuda yükümlü kılındıkları, teşkilat tabirinin, bir amacı gerçekleştirmek üzere
olşuturulan kuruluşu ifade ettiği, veremle savaş dispanserleri, veremle savaş
amacını gerçekleştirmek ve uygulamak üzere oluşturulmuş hastane, sanatoryum,
provantoryum, aeryum ve BCG kampanyası ile gezici röntgen, verem tarama ekipleri
gibi kuruluşlardan biri olduğu, İzmir Veremle Savaş Derneği Ana Tüzüğünün, 4. ve
5 inci maddelerinde amacın, görev ve çalışma esaslarının gösterildiği, ayrıca
tüzükte, derneğin şubesi olmadığının belirtildiği, bu durumda, derneğin amaç ve
görevleri kapsamında yardım yaptığı tüm kuruluşların, derneğin teşkilatı olarak
kabul edilmesi gerektiği, sözü edilen maddede, dernek veya şube sözcüğünün
değil, teşkilat sözcüğünün kullanıldığı, kaldı ki Veremle
Savaş D
imar hukukçusu
belediyelerin "imar", "ımar" ve "imar hukuku", "ımar hukuku", "kaçak yapı", imar planı", "arazi ve arsa düzenlemesi", "imar para cezaları", "imar kirliliği suçları", ve her türlü imar sorunlarına çözüm getirecek olan "imar hukukcusu" ve "ımar hukukçusu".
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-06-21 (3090 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|