imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Danıştay Onüçüncü (13.) Daire içtihatları (113 nolu Danıştay Dergisi- imar, imar hukuku) 90
imar hukuku



Türkiyenin imar hukuku sorunları


Yeni Sayfa 21

ONÜÇÜNCÜ DAİRE KARARLARI

 

BANKALAR VE ŞİRKETLER

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onüçüncü Daire

Esas  No   : 2005/3575

Karar No   : 2006/253

 

Özeti : Kıyı bankaları, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun düzenleme ve denetimi kapsamında bulunmayan, yurt dışında, dış kaynakları yurt içine göndermeden değerlendirerek faaliyet gösteren bankalar olduğundan ve bu bankalardaki hesaplarda Türk bankacılık hukuku kapsamında mevduat olarak kabul edilmeyip, sigorta kapsamı dışında tutulduğundan, kıyı bankalarındaki hesapları Fon güvencesi kapsamına almayan dava konusu 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararında, dayanağı 4021 sayılı Yasa'ya aykırılık görülmediği hakkında.

 

            Davacı              : …

            Davalılar           : 1- Başbakanlık - ANKARA

                                      2- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu - ANKARA

            Vekili                : Av. …

                                      3-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu - İSTANBUL

            Vekili                : Av. …

                                      4- Hazine Müsteşarlığı - ANKARA

            İstemin Özeti    : 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun 2003/6668 sayılı "Bankalar Kanunu'nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T.İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Kararı"nın iptali, 5021 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin 2. paragrafının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması ve kıyı bankasındaki ödenmeyen 18.000.-YTL hesap karşılığının ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.

            Başbakanlık'ın Savunmasının Özeti: Dava süresi içinde açılmamış ise bu yönden davanın reddine karar verilmesi, davacının durumu Bakanlar Kurulu kararına uygun ise mevduat idare tarafından ödeneceğinden davanın konusunun kalmadığı, gerçekleşmiş bir zararı bulunmadığı, esas yönünden ise Türkiye İmar Bankası ile ilgili olarak idarenin kendisine yüklenen denetim ve gözetim yetkisini kullanarak hareket ettiği, Bakanlar Kurulu kararının hukuka uygun tesis edildiği belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Hazine Müsteşarlığı'nın Savunmasının Özeti: Hazine Müsteşarlığı'nın görev ve sorumluluğunun ödemelerle ilgili hususlarda öneri sunmak ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun yapacağı ödemelere  uygun vadeler ve faizle uyumlu Fon'a ihraç olunacak özel tertip Devlet İç Borçlanma Senedi çıkarmak olması nedeniyle hasım mevkiinden çıkarılması gerektiği, Bakanlar Kurulu kararının 5021 sayılı Kanun'a uygun olarak tesis edildiği, Karar uyarınca ödeme yapılacak ve yapılmayacak konumda bulunanlar belirlenmiş ve ödemeler başlamış olduğundan davanın konusunun kalmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Savunmasının Özeti: 4969 sayılı Kanun'un geçici 2. maddesinin 1. fıkrası ile mevduat hesaplarının ayrı bir tüzel kişiliğe sahip Fon'ca ödeneceği  belirtildiğinden hasım mevkiinden çıkarılması gerektiği, denetim  ve gözetim görevinin yerine getirilmediği  iddiasının gerçeklerle  bağdaşmadığı,  5021 sayılı Yasanın davada uygulanacak norm olmaması nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması isteminin dayanağı bulunmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (FON) Savunmasının Özeti: 5020 sayılı Yasa uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde İstanbul İdare Mahkemesi yetkili bulunduğundan davanın yetki yönünden reddi gerektiği, Fon tarafından kanunlar ve Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde ödeme yapılması zorunlu olduğundan husumet yöneltilemeyeceği, davacının hesabının dava dışı İmar Bank Off-Shore Ltd. nezdinde değerlendirilmekte iken, Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasından önce devlet güvencesinden yararlanmak amacıyla kaydî-fiktif olarak havale edilmiş gösterilerek dava konusu hesabın açıldığı, hesabın off-shore olarak değerlendirildiği dönemde sigorta pirimi kesilmediğinden mudinin hiçbir katkı sağlamadığı sistemden parasını talep edemeyeceği, davacının hesabını Fon'ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına almak amacıyla Bankanın yurt içi hesabına aktardığı, Fon açısından iptali talep edilebilecek bir idari işlem bulunmadığı, Fon ile Bankanın ayrı tüzel kişilikler olduğu, iddialarını tüzel kişiliği devam eden Banka aleyhine ileri sürebileceği, 5021 sayılı Yasa'nın Anayasa'ya uygun olduğu belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Tetkik Hâkimi Aytaç KURT'un Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden davacının kıyı bankasında açmış olduğu hesap karşılığının ödenmesini istediği görülmektedir. Dava konusu 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kıyı bankalarındaki hesaplar için herhangi bir düzenleme yapılmadığından tasarruf mevduatı sigortası kapsamında olmayan davacı hesabı için ödeme yapılmayacağı yolundaki düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Ünal DEMİRCİ'nin Düşüncesi: Dava, 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali ve Türkiye İmar Bankası T.A.Ş.'nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin 3.7.2003 tarihli ve 1085 sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Kararı üzerine davacının anılan bankadaki hesabı karşılığının ödenmemesi nedeniyle uğradığı öne sürülen zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

            Danıştay Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih ve E:2005/3760, K:2005/3421 sayılı Kararı ile; " ... dayanağı 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının son paragrafında yer alan kuralın Anayasa Mahkemesinin 4.5.2005 tarih ve E:2004/4, K:2005/25 sayılı kararı ile iptal edilmesi sonucunda dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinin de hukuki geçerliliği kalmadığı gerekçesiyle 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının anılan maddesi iptal edildiğinden ve Danıştay Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih ve E:2005/3215, K:2005/3420 sayılı kararıyla da, anılan Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 3. bendi iptal edildiğinden, davanın iptal edilen bu maddelere yönelik kısmının konusu kalmamıştır.

            4389 sayılı Bankalar Kanununun 10. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun uygulanmasında yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle ivazsız veya bir ivaz karşılığında istendiğinde ya da belli bir vadede iade edilmek üzere para kabulünün mevduat kabulü sayılacağı, ... 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu hükümlerine göre Sermaye Piyasası araçları ihracı hakkında bu madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiş, Yasanın 15/1. maddesinde de; "Bankalardaki tasarruf mevduatı kamu tüzel kişiliğini haiz Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından sigorta edilir." hükmü yer almış bulunmaktadır.

            27.12.2003 tarih ve 25329 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5021 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasında "18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir." kuralına yer verilmiştir.

            Yasanın bu hükmü ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının defaten veya taksitler halinde ödenmesi ve taksitler halinde ödeme durumunda esas alınacak faiz oranlarını belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verildiği açıktır.

            Anılan Yasa hükmü uyarınca T. İmar Bankası nezdinde bulunan mevduatın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca ödenmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek üzere çıkarılan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesinde, tasarruf mevduatının taahhütname alınmak kaydıyla bu Kararın 6. maddesinde belirtilen şekilde ödeneceğine değinilmiş, 6. maddesinde, tasarruf mevduatı hesapları ile ilgili olarak kendisine ödeme yapılacak kişilerden 3.7.2003 tarihine kadar bu Kararın 9. maddesinin (c) bendinde belirtilen şekilde  yürütülen brüt faiz tutarı dahil olmak üzere, mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşmayanlara mevduatının tamamına eşit tutarda, 10 milyar TL'yi aşanlara ise 10 milyar TL tutarında hak sahipleri adına T.C. Ziraat Bankası nezdinde vadesiz mevduat hesabı açılacağı, mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşanların bakiye alacakları için bu Kararın 7. maddesinde belirtilen vadelerde T.C. Ziraat Bankası A.Ş. nezdinde vadelerine kadar blokeli mevduat hesapları açılacağı, 7. maddesinde 10 milyar TL'yi aşan miktarda alacağı olan hak sahiplerinin bakiye alacak tutarının 5 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 3 ay vadeli, 5 milyar TL'den 15 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 12 ay vadeli, 15 milyar TL'den 30 milyar TL'ye kadar olan kısmı  için 18 ay vadeli, 30 milyar TL'den 60 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 24 ay vadeli, 60 milyar TL'den 170 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 30 ay vadeli 170 milyar TL ve üzerindeki kısım için ise 36 ay vadeli hesapların hak sahipleri adına Fon tarafından T.C. Ziraat Bankası A.Ş. nezdinde açtırılacağı, 8. maddesinde, T.C. Ziraat Bankası nezdinde bu Karar çerçevesinde açılan hesaplara Fon tarafından açıldığı tarihi izleyen iş günü valörünün uygulanacağı, söz konusu hesaplara uygulanacak faiz oranının ilgili faiz tahakkuk dönemi sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünce en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısının tahakkuk dönemi başlangıç tarihinde en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısına bölünmesi ile bulunan oran olduğu, 9. maddesinde T. İmar Bankası T.A.Ş.'nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarih olan 3.7.2003 tarihi itibariyle tasarruf mevduat toplamları en yüksek beş bankaca tasarruf mevduatına uygulanan faiz oranlarının ortalaması ile T. İmar Bankası T.A.Ş.nin kamuya ilân ettiği ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdiği âzami faiz oranlarını aşmamak kaydıyla tasarruf mevduat hesaplarına 3.7.2003 tarihi itibariyle tahakkuk ettirilecek brüt faizlerden yasal kesintiler düşüldükten sonra kalan tutarların da bu Kararla belirlenen ödeme usul ve esasları çerçevesinde ödeneceği, 13. maddesinde mudilere ödenecek miktarlardan bu tutarların T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye devredilene kadar geçen sürede doğmuş ve doğacak alacaklarından ve aktarmadan sonraki tutarların, belirlenen esas ve usullere göre yapılacak ödemelerden kaynaklanan her türlü ihtilaf ve itirazın muhatabının Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ve iflasına karar verilmesi halinde müflis Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. iflas masası olduğu belirtilmiştir.

            2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan düzenlemeler 5021 sayılı Kanunun 1. maddesi ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanmakta olup içeriği itibariyle anılan yasal düzenlemeye ve diğer üst normlara aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

            Öte yandan, bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T. İmar Bankasında bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca ödenecek olan mevduatın kademelendirilmesinde ve ödemenin bir takvime bağlanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

            Bankalar Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacı, tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerini korumak, mali piyasalarda güven ve istikrarı ve ekonomik  kalkınmanın gereklerini de dikkate alarak kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışmasını sağlamak üzere bankaların kuruluş, yönetim, çalışma, devir birleşme, tasfiye ve denetlenmelerine ilişkin esasları düzenlemek olarak ortaya konulmuştur. Bu çerçevede yasanın öngördüğü hususları gerçekleştirmek üzere kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun oluşumu ve görevleri izleyen maddelerde yer almış, bankaların denetlenmeleri sonucunda alınacak önlemler 4491 sayılı Yasayla değişik 14. maddede belirtilmiştir.

            14. maddenin 3 numaralı fıkrasının (a), (b), (e) ve (d) bentlerinde; Kurumun, bir bankanın 2 numaralı fıkra kapsamında alınması istenen önlemleri kısmen ya da tamamen almadığını, alınmış olsa bile mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan bulunmadığını ya da bu tedbirler alınsa bile güçlendirilemeyecek derecede zayıf olduğunu, yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmediğini, yükümlülüklerin toplam değerinin, varlıklarının toplam değerini aştığını, faaliyetine devamının mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arzettiğini tespit ettiği takdirde, o bankanın temüttü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimini Fona devretmeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.

            Aynı maddenin 5 numaralı fıkrasının (a) ve (ab) bentlerinde, Fonun 3 numaralı fıkra hükümlerine göre kendisine devredilen bankaların devir tarihindeki bilançosu esas alınmak suretiyle, sigorta kapsamında bulunan mevduat tutarını aşmamak ve hisselerinin tamamına sahip olmak kaydıyla sermayesine tekabül eden zararı devralmaya yetkili olduğu ve bu zararlara istinaden yapılacak ödemelerin karşılığını temsil eden hisselerin de fona intikal edeceği belirtilmiş olup; 6 numaralı fıkrasında da; "Fon, (5) numaralı fıkra hükümlerine göre hisseleri kendisine intikal eden bankanın:

            a) Gerektiğinde mali ve teknik yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve yükümlülüklerini kısmen veya tamamen, mevcut bankalardan istekli olanlara ya da kurulacak bir bankaya devretmeye veya bankayı isteklisi bulunan başka bir bankayla birleştirmeye,

            b) Mali sistemde güven ve istikrarın sürdürülmesini teminen, Kurulca gerekli görülen hallerle sınırlı olmak üzere; mali bünyesinin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması için ... alacaklarını zararlarını devralmaya, bu şekilde sahip olduğu aktifleri ve hisse senetlerini iskonto veya sair suretle üçüncü kişilere satmaya, banka kayıtlarına göre gerçek bir muameleye dayandığı tespit edilen doğmuş ve doğacak borçlarını garanti etmeye, her türlü alacak ve varlıkların nakde tahvilini kendisi sağlayabileceği gibi, yapacağı anlaşmalar çerçevesinde kamusal sermayeli olanlar da dahil olmak üzere diğer bankalar veya üçüncü kişiler aracılığıyla Fon nam ve hesabına bunları tahvil ettirmeye,

            c) Hisselerinin üçüncü kişilere devredilmesine imkan bulunmaması halinde, (a) ve (b) bentlerindeki yetkileri yanında, bu fıkradaki sınırlamalarla bağlı olmaksızın, varlık ve yükümlülüklerini devralmaya ve/veya varlık ve yükümlülükleri ile ilgili hertürlü işlemi yapmaya,

            Ve gerekli göreceği her türlü tedbiri almaya ya da banka hakkında (5) numaralı fıkranın (aa) alt bendi hükümlerini uygulamaya yetkilidir. Bu fıkra ve (5) numaralı fıkra hükümlerine göre yapılan devir işlemlerinde alacaklı ve borçluların rızası aranmaz." hükmü yer almış bulunmaktadır.

            Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, T. İmar Bankası T.A.Ş.'nin yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediği, alınması gereken tedbirleri almadığı, bankanın faaliyetine devam etmesi halinde, mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz edecek duruma geldiği hususlarının saptanması üzerine anılan bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin olarak anılan BDDK kararının alındığı, Bankalar Kanununun 16/1. maddesi hükmü uyarınca anılan bankanın yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna İntikal ettiği ve Fon tarafından T. İmar Bankasının iflasının talep edildiği anlaşılmakta olup; İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılan işlemlerle, mevzuat ve iptal kararı gereği idarece gerçekleştirilecek işlemlerin henüz sonuçlanmamış olması nedeniyle bu aşamada davacının gerçekleşmiş bir zararından söz etmeye olanak bulunmamaktadır.

            Bu durumda, iflas masasına alacaklı kaydı yaptırma ve takibe başlama hakkı olan davacının, bu takip sonucunda tazmini gereken gerçekleşmiş zararının olup olmadığı ortaya çıkacağından, henüz gerçekleşmiş bir zararı bulunduğundan söz edilemeyeceği cihetle tazminat talebi yerinde görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptal edilen maddelerine yönelik olarak davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davanın diğer kısımlarının ise reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Hazine Müsteşarlığı hasım konumundan çıkarıldıktan sonra işin gereği görüşüldü:

            Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.

            Dava, 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun 2003/6668 sayılı "Bankalar Kanunu'nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T.İmar Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller Hakkında Kararı"nın iptali ve kıyı bankasındaki hesap karşılığının ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

            Davacı, 5021 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler Hakkında Kanun'un 1. maddesinin 2. paragrafının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulmasını istemektedir, ancak anılan kural Anayasa Mahkemesinin 4.5.2005 günlü E:2004/4, K:2005/25 sayılı kararıyla iptal edildiğinden, bu konudaki istem incelenmeksizin işin esasına geçildi.

            Dosyanın incelenmesinden, davacının 4.6.2003 tarihinde İmar Bank Off Shore Limited'te hesap açtırdığı, ancak bu hesabının yurt içindeki bankada mevduat hesabına dönüşmediği ve parasının kıyı bankasında (off-shore) kaldığı anlaşıldığından, davacının Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yatırdığı tutarın iadesi istemi kıyı bankalarındaki hesaplar yönünden incelendi.

            5021 sayılı Kanunun 1. maddesiyle, " 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunun 14. maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar.Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir. " kuralı getirilmiştir.

            Görüldüğü üzere, Yasa kuralı ile mevduat niteliği taşıyan hesapların Fon'ca ödenmesinin esasları belirlenmiş, buna karşın kıyı bankalarındaki hesaplar kapsam dışı tutulmuştur.

            Yasanın bu hükmüne dayanılarak çıkarılan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T. İmar Bankası T.A.Ş. nezdinde bulunan tasarruf, ticari kuruluşlar ve diğer kuruluşlar mevduatının Fon'ca ödenmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiş, Yasaya koşut olarak kıyı bankalarındaki hesaplar için Fon'ca herhangi bir ödeme öngörülmemiştir.

            Bilindiği gibi, kıyı bankaları, BDDK'nun düzenleme ve denetimi kapsamında bulunmayan, yurt dışında, dış kaynakları yurt içine göndermeden değerlendirerek bankacılık yapan bankalardır. Kıyı bankacılığı, ülke dışında sağlanan fonların yine ülke dışında kullanılmasını amaçlayan bir bankacılık türü olarak tanımlanmaktadır. Bu bankalardaki hesaplar da Türk bankacılık hukuku kapsamında mevduat hesabı olarak nitelendirilmemekte ve sigorta kapsamı dışında tutulmaktadır. Kıyı bankalarına para yatırılması suretiyle hesap açılması halinde, bu hesapların muhatabı hesabın yatırıldığı ülkenin adresindeki kıyı bankasıdır. Bu hesaba yönelik haklar da kıyı bankasının bulunduğu ülkenin, o kıyı bankaları için uyguladığı hukuka tâbidir. Yurt dışındaki kıyı bankaları, mevduat toplanmasına ve toplanan mevduatın geri ödemesine ilişkin işlerini Türkiye'deki bir muhabir banka aracılığıyla gerçekleştirmektedir.

            Bu durumda, kıyı bankalarındaki hesapları, bu hesapların nitelikleri gereği yurt içi bankalarda açılan mevduat hesaplarına uygulanan Fon güvencesi kapsamına almayan dava konusu Bakanlar Kurulu kararı, dayanağı 5021 sayılı Kanun ve hukuka uygun bulunmaktadır.

            Davacının tazminat istemine gelince:

            Davacı, yurt dışındaki bir kıyı bankasına havale yaptırmak suretiyle hesap açtırdığına ve bu hesabı yurt içinde mevduata dönüşmediğine göre anılan hesabın Fon güvencesi kapsamına girmediği sonucuna varıldığından davacının tazminat isteminin kabulüne olanak bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan 310,30.-YTL yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekili için 1.920,00.- YTL nispî vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na verilmesine  20.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onüçüncü Daire

Esas  No   : 2005/6591

Karar No   : 2006/1512

 

Özeti : İmar Bankasının mevduat kabul etme ve bankacılık faaliyetlerinde bulunma izninin kaldırıldığı tarihten sonra, yönetim ve denetimi Fon'a geçen Bankadaki sigorta kapsamında yapılacak ödemelerin taksitle yapılmasını ve bu taksit dönemi içerisinde belirlenen oranlarda faiz ödenmesini öngören 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurul kararında hukuka aykırılık görülmediği,

            Bakanlar Kurulu kararının eki taahhütname ve ibranamenin dava açma özgürlüğünü kısıtlayıcı bölümleri ise Dairemizin 20.01.2006 tarih, E:2005/2424, K:2006/247 sayılı kararıyla iptal edildiğinden davanın belirtilen kısma yönelik bölümü hakkında karar verilmesine yer bulunmadığı hakkında.

 

            Davacılar          : 1- …, 2- …, 3- …, 4- …

            Vekilleri            : Av. …

            Davalılar           : 1- Başbakanlık - ANKARA

                                      2- Hazine Müsteşarlığı - ANKARA

                                      3- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu - İSTANBUL

            Vekili                : Av. …

            Davanın Özeti   : 03.01.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 29.12.2003 tarih ve 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile ekinin  ve bu karara dayanak  alınan önerilerin iptali, 5021 sayılı Kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine gönderilmesi istenilmektedir.

            Başbakanlık Savunmasının Özeti: Dava süresi içinde açılmamış ise bu yönden davanın reddine karar verilmesi, davacının durumu Bakanlar Kurulu kararına uygun ise mevduat idare tarafından ödeneceğinden davanın konusunun kalmadığı, gerçekleşmiş bir zararı bulunmadığı, esas yönünden ise Türkiye İmar Bankası ile ilgili olarak idarenin kendisine yüklenen denetim ve gözetim yetkisini kullanarak hareket ettiği, Bakanlar Kurulu kararının hukuka uygun tesis edildiği belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (FON) Savunmasının Özeti: 5020 sayılı Yasa uyarınca uyuşmazlığın görüm ve çözümünde  İdare Mahkemesi görevli bulunduğundan davanın görev yönünden reddi gerektiği, Fon tarafından kanunlar ve Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde ödeme yapılması zorunlu olduğundan husumet yöneltilemeyeceği,  Fon açısından iptali talep edilebilecek bir idari işlem bulunmadığı, Fon ile Bankanın ayrı tüzel kişilikler olduğu, iddialarını tüzel kişiliği devam eden Banka aleyhine ileri sürebileceği belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Hazine Müsteşarlığı'nın Savunmasının Özeti: Kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Tetkik Hâkimi Aytaç KURT'un Düşüncesi: Banka kanunlarının temel amaçları, tasarruf sahiplerinin korunması ve kredilerin düzenlemesidir. Mevduat sigortası, mevduat sahiplerini bankaların ödemede acze düşmesi riskine karşı korumaya, yani mevduatın doğrudan doğruya korunmasına yönelik kurumlardan biridir.

            Mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nda "bankacılık  işlemleri" ibaresi kullanılmış (m.14,m.15/a/f.1,m.16, m.22/4, Ek madde 1/1.6 Ek madde 6...) ve yine, başka tüzel ve gerçek kişiler tarafından yapılamayacak olan sadece bankaların yapabileceği işlemler ile bankalar tarafından da yapılabilecek işlemler belirtilmiş olmakla birlikte, bu kavramın tanımı yapılmamıştır. Bankacılık işlemlerinin sınıflandırılmasında en yaygın olan "Bilanço esasına göre" yapılan sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmada mevduat kabulü, bilançoda yer alan bankacılık işlemleri bölümünün pasif işlemler kaleminde yer alır ve bu kalemin başka gelen işlemini oluşturur.

            Mevduat kabulü en eski ve temel bir bankacılık işlemi olduğu halde, Bankalar Kanunu'nda "mevduat kabulü" ile "bankacılık işlemleri" ifadelerine ayrı ayrı yer verildiği görülmektedir. (m.7, m.14, m.15.a/a/f.1, m.16, m.22/No:4, Ek madde 1, Ek madde 6...) Bunun sebebi, bir taraftan ticaret bankaları ile mevduat kabul etmeyen bankaları(kalkınma ve yatırım) arasındaki sistem farklılığını belirgin duruman getirmek, diğer taraftan da mevduat kabulünü, diğer bankacılık işlemlerinden ayırarak farklı hükümlerle güven altına almaktır.

            Mevduat kabulü 4389 sayılı Kanun'un 10/1'de tanımlanmış olup bu düzenlemeye göre mevduat kabulünün unsurları halka duyuru yapılması, halktan para alınması dır.

            Burada aynî iade söz konusu değildir. (3182 sayılı Kanun'da aynen iade söz konusu idi. m.13/2)4389 ile "aynî ve misli iade" ifadelerine yer verilmemiştir.

            Para kabulünün "ivazsız veya bir ivaz karşılığında" olması mevduat kabulü sayılma bakımından önemli değildir. Mevduat kabulü sayılma bakımından, paranın hangi özel amaç için alındığı önemli değildir. Fakat bu husus, alınan paranın "mevduat" sayılması açısından önem taşır. Teminat karşılığı para alınması mevduat sayılmaz., Keza geri vermenin istendiğinde veya belli bir vadede  olması ve alınan para karşılığında mevduat cüzdanı yerine katılma belgesi, makbuz, senet gibi belgelerin verilmesi ya da hiçbir belge verilmemesi de mevduat kabulü sayılma bakımından önemli değildir.

            Sermeye Piyasası Kanunu hükümlerine göre sermaye piyasası araçlarının ihracı, mevduat kabul etmeyen bankaların (yatırım ve kalkınma bankaları) bankalardan ve kendi müstakrizlerinden genel esaslar dahilinde para sağlamaları da mevduat kabulü sayılmaz.

            Bankalar Kanunu'na göre kurulan bankalar ile yurtdışı kurulmuş olan bankaların Türkiye'de açmış oldukları şubeler (m.7/3) mevduat kabulü izni almak suretiyle mevduat kabulüne yetkili olurlar. (m.7/4,m.10/1,c.1) özel kanunları uyarınca mevduat kabulüne diğer yetkili olanlar ise Tasarruf Sandıkları, Tarım Kredi Kooperatifleri ve bunların bölge birlikleri ve PTT (5584 sayılı Yasa uyarınca)

            Tasarruf mevduatı bizzat Kanunda tanımlanmıştır.(m.10/2)

            Tasarruf mevduatının unsurları ise,

            a) Gerçek kişilere ait olması,

            b) Tasarruf mevduatı hesabı adı altında açtırılan hesaba yatırılmış olması,

            c) Bu hesabın ticarî işlemlere konu olmamasıdır.

            Tasarruf mevduatı hesabı döviz cinsinden, vadeli-vadesiz veya ihbarlı açılabilir. Bütün bu hususlar Banka Kanunun m.10/2.a hükmündeki tasarruf mevduatı tanımının unsurları mevcut olduğu sürece, tasarruf mevduatı sayılma bakımından herhangi bir etkiyi haiz değildir.

            Mevduat sigortası uygulamasının tasarruf mevduatı ile sınırlı tutulmasının gerekçesi, tasarruf mevduatı dışında kalan mevduat sahiplerinin basiretli davranmaları gerektiğidir.

            Türk Banka Hukukunda tasarruf mevduatı sigorta ilk defa 1983 'te kurulmuş olup, önceki dönemlerde önerildiği üzere, 1981-1982 yıllarında yaşanan bankalar krizinde yetersiz kalmış olması sonucunda Bankalar Tasfiye Fonu sistemi geliştirilmiş, 70 sayılı KHK ile ihdas edilen bu sistemin adı " Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu" kurulmuştur.

            Bankalardaki tasarruf mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu sigorta eder.

            TMSF, gerçek anlamda bir sigortacı değildir. Fonun en önemli gelir kaynağı sigorta primleridir.

            a)Sigorta primleri bankaların yurt içi şubelerinde gerçek kişiler tarafından açılmış olan Türk Lirası cinsinden tasarruf mevduatı ile tasarruf mevduatı niteliğini haiz altın repo ve tevdiat hesaplarının toplamı üzerinden hesaplanır. (31.10.2003 tarih ve 1143 sayılı BDDK kararı m.3)        

            b)Pirim oranları bakamından 2000/682 sayılı Kararda tasarruf mevduatı sigorta pirim  oranları, bankaların sermaye yeterliliği rasyolarıyla ilişkileriyle belirlenmiştir.

            Tasarruf mevduatı sigortasından, tarafların iradelerinin söz konusu olmadığı, Kanun uyarınca kendiliğinden doğan bir hukukî ilişki mevcuttur. buna göre, tasarruf mevduatı sigorta işleminde, tarafların karşılıklı iradelerine dayanan hukuksal bir ilişki, bir sigorta sözleşmesi söz konusu değildir. Bankalar Kanunu m. 15/6, c. 2 cümledeki bu koruma, 2000/682 sayılı Kararda ve Yönetmelikte sigorta olarak nitelendirilmektedir.

            Tasarruf mevduatı sigortası, "tasarrufların korunması" amacıyla ihdas edilen bir devlet tasarrufudur; bir tazminat müessesesi değil, aksine bir garanti müessesesidir. Aynı zamanda bankacılık sektöründe güven ve istikrarı sağlamak amacıyla kurulmuştur.

            Bu koruma, Kanundan dolayı, tasarruf mevduatı hesabının açılmasıyla başlar. Bu korumanın başlaması, sigorta priminin ödenmesi koşuluna bağlı değildir. 4969 sayılı Kanunun Geçici 2. madde/2. fıkra, 4389  EK 1. maddeye göre banka tarafından beyan edilmeyen tasarruf mevduatı için pirimi banka öder. Prim ödenmesi, tasarruf mevduatı mevduat sigortasının sebebi değil, sonucudur. 5020 sayılı Kanunun m. 27 ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu'na eklenen EK madde 1/f.1, 4969 sayılı Kanunun Geçici madde 2/No1...." doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde kanıtlanan mevduat ödenir." ibaresinin de Anayasa Mahkemesi kararıyla  iptali bu konudaki güvenceyi ifade etmektedir.

            Sigorta kapsamındaki mevduat türü tasarruf mevduatıdır. (Bankalar Kanunu m.15/1,6,a Ek madde 1/f.1,4969 Geçici madde 2/1,31.10.2003 tarih ve 1143 sayılı Karar m.1,2 Yönetmelik m.1,57)

            Sigorta kapsamı dışındakiler ise,

            a)Türkiye'de faaliyet gösteren ve mevduat kabulüne yetkili bankaların yurt dışında ve off-shore merkezlerde faaliyet gösteren şubeleri ve yurt dışında kurdukları bankaları

            b)Türkiye'de münhasıran kıyı bankacılığı faaliyeti göstermek üzere kurulan bankalar

            c)Bankalardaki repo  işlemleri sigorta kapsamı dışındadır.

            Yine  off-shore  mevduat sigorta kapsamında değildir. (31.10.2003 tarih ve 1143 sayılı BDDK kararı , 2000/682 sayılı Bakanlar Kurulu kararı m.2)

            Tasarruf mevduatı sigortasının işlemeye başlaması bir bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin kurul kararı Resmî Gazete'de yayımlandıktan sonra. bankanın yönetim ve denetiminin Fon'a intikal etmesiyle Fon'un, tasarruf mevduatını Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği esas ve usullere göre tespit ederek doğrudan veya ilân edilecek bir banka aracılığı ile ödemesiyle başlayan bir süreçtir.r (4389 m.16/3, Ek madde 1/f,1; 4969 Geçici m.2/1, Yön. m.8/c, m.57/f.1)

            Mevduat kabul etme izni kaldırılan bankadaki tasarruf mevduatına, bu tarihten sonra faiz tahakkuk ettirilmez. Bu faizler mevduat sigortası kapsamında değildir.

            29.12.2003 tarih ve 6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararında taksitler halinde ödemeler için faiz uygulanmıştır.

            Davacılar tarafından taksitli ödeme yapılamayacağı, defaten ödeme yapılması gerektiği, taksitli ödemeler için uygulanan faiz oranının TÜFE'ye endekslenmesinin yerinde olmadığı, mülkiyet hakkının hiçe sayıldığı, taahhütname alınmasının hak arama hürriyetine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmektedir.

            2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan anılan düzenlemeler 5021 sayılı Kanunun 1.maddesi ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun Geçici 2.maddesinin (1) numaralı fıkrası ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanmakta olup içeriği itibariyle anılan yasal düzenlemeye aykırı bir yönü  bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı Mehmet KARAO?LU'nun Düşüncesi: Dava, 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eki taahhütnamenin ve bu karara dayanak alınan önerilerin iptali  istemiyle açılmıştır.

            Danıştay Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih ve E:2005/3760, K:2005/3421 sayılı Kararı ile; "...dayanağı 5021 sayılı Kanunun 1.maddesinin (1) numaralı fıkrasının son paragrafında yer alan kuralın Anayasa Mahkemesinin 4.5.2005 tarih ve E:2004/4, K:2005/25 sayılı kararı ile iptal edilmesi sonucunda dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının 3.maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinin de hukuki geçerliliği kalmadığı gerekçesiyle 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının anılan maddesi iptal edildiğinden ve Danıştay Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih ve E:2005/3215, K:2005/3420 sayılı kararıyla da,anılan Bakanlar Kurulu Kararının 3.maddesinin (a) fıkrasının 3.bendi iptal edildiğinden davanın iptal edilen bu maddelere yönelik kısmının konusu kalmamıştır.

            27.12.2003 tarih ve 25329 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5021 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun Geçici 2.maddesinin (1) numaralı fıkrasında "18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14 üncü maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile ödemelere ilişkin diğer hususlar Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir." kuralına yer verilmiştir.

            Yasanın bu hükmü ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının defaten veya taksitler halinde ödenmesi ve taksitler halinde ödeme durumunda esas alınacak faiz oranlarını belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verildiği açıktır.

            Anılan Yasa hükmü uyarınca T.İmar Bankası nezdinde bulunan mevduatın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca ödenmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek üzere çıkarılan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3/a-(2,4) maddesinde, Kanunun ilgili maddeleri uyarınca Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarihten sonra açıldığı tesbit edilen hesaplar ile muvazaalı olduğu fon tarafından tesbit edilen hesapların sigorta kapsamında tasarruf mevduatı olarak kabul edilmeyeceği ve bu hesaplara ilişkin fon tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağı 3.maddesinin (b) bendinde,Banka kayıtlarında tasarruf mevduatı olarak izlenen hesaplardan,vade başlangıç tarihi hesap açılış tarihinden önce olanlara....tahakkuk ettirilecek faizlerin hesap açılış tarihi esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiş, 5.maddesinde, tasarruf mevduatının taahhütname alınmak kaydıyla bu Kararın 6.maddesinde belirtilen şekilde ödeneceğine değinilmiş, 6.maddesinde, tasarruf mevduatı hesapları ile ilgili olarak kendisine ödeme yapılacak kişilerden 3.7.2003 tarihine kadar bu Kararın 9.maddesinin (c) bendinde belirtilen şekilde  yürütülen brüt faiz tutarı dahil olmak üzere, mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşmayanlara mevduatının tamamına eşit tutarda, 10 milyar TL'yi aşanlara ise 10 milyar TL tutarında hak sahipleri adına T.C.Ziraat Bankası nezdinde vadesiz mevduat hesabı açılacağı,mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşanların bakiye alacakları için bu Kararın 7.maddesinde belirtilen vadelerde T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde vadelerine kadar blokeli mevduat hesapları açılacağı, 7.maddesinde 10 milyar TL'yi aşan miktarda alacağı olan hak sahiplerinin bakiye alacak tutarının 5 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 3 ay vadeli, 5 milyar TL'den 15 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 12 ay vadeli, 15 milyar TL'den 30 milyar TL'ye kadar olan kısmı  için 18 ay vadeli, 30 milyar TL'den 60 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 24 ay vadeli, 60 milyar TL'den 170 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 30 ay vadeli 170 milyar TL ve üzerindeki kısım için ise 36 ay vadeli hesapların hak sahipleri adına Fon tarafından T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde açtırılacağı, 8.maddesinde, T.C.Ziraat Bankası nezdinde bu Karar çerçevesinde açılan hesaplara Fon tarafından açıldığı tarihi izleyen iş günü valörünün uygulanacağı,söz konusu hesaplara uygulanacak faiz oranının ilgili faiz tahakkuk dönemi sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünce en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısının tahakkuk dönemi başlangıç tarihinde en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısına bölünmesi ile bulunan oran olduğu, 9.maddesinde T.İmar Bankası T.A.Ş.nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarih olan 3.7.2003 tarihi itibariyle tasarruf mevduat toplamları en yüksek beş bankaca tasarruf mevduatına uygulanan faiz oranlarının ortalaması ile T.İmar Bankası T.A.Ş.nin kamuya ilan ettiği ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdiği azami faiz oranlarını aşmamak kaydıyla tasarruf mevduat hesaplarına 3.7.2003 tarihi itibariyle tahakkuk ettirilecek brüt faizlerden yasal kesintiler düşüldükten sonra kalan tutarların da bu Kararla belirlenen ödeme usul ve esasları çerçevesinde ödeneceği, 13.maddesinde mudilere ödenecek miktarlardan bu tutarların T.C.Ziraat Bankası A.Ş 'ye devredilene kadar geçen sürede doğmuş ve doğacak alacaklarından ve aktarmadan sonraki tutarların,belirlenen esas ve usullere göre yapılacak ödemelerden kaynaklanan her türlü ihtilaf ve itirazın muhatabının Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ve iflasına karar verilmesi halinde müflis Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. iflas masası olduğu belirtilmiştir.5.maddesinde, tasarruf mevduatının taahhütname alınmak kaydıyla bu Kararın 6.maddesinde belirtilen şekilde ödeneceğine değinilmiş, 6.maddesinde, tasarruf mevduatı hesapları ile ilgili olarak kendisine ödeme yapılacak kişilerden 3.7.2003 tarihine kadar bu Kararın 9.maddesinin (c) bendinde belirtilen şekilde  yürütülen brüt faiz tutarı dahil olmak üzere, mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşmayanlara mevduatının tamamına eşit tutarda, 10 milyar TL'yi aşanlara ise 10 milyar TL tutarında hak sahipleri adına T.C.Ziraat Bankası nezdinde vadesiz mevduat hesabı açılacağı,mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşanların bakiye alacakları için bu Kararın 7.maddesinde belirtilen vadelerde T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde vadelerine kadar blokeli mevduat hesapları açılacağı, 7.maddesinde 10 milyar TL'yi aşan miktarda alacağı olan hak sahiplerinin bakiye alacak tutarının 5 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 3 ay vadeli, 5 milyar TL'den 15 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 12 ay vadeli, 15 milyar TL'den 30 milyar TL'ye kadar olan kısmı  için 18 ay vadeli, 30 milyar TL'den 60 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 24 ay vadeli, 60 milyar TL'den 170 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 30 ay vadeli 170 milyar TL ve üzerindeki kısım için ise 36 ay vadeli hesapların hak sahipleri adına Fon tarafından T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde açtırılacağı, 8.maddesinde, T.C.Ziraat Bankası nezdinde bu Karar çerçevesinde açılan hesaplara Fon tarafından açıldığı tarihi izleyen iş günü valörünün uygulanacağı,söz konusu hesaplara uygulanacak faiz oranının ilgili faiz tahakkuk dönemi sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünce en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısının tahakkuk dönemi başlangıç tarihinde en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısına bölünmesi ile bulunan oran olduğu, 9.maddesinde T.İmar Bankası T.A.Ş.nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarih olan 3.7.2003 tarihi itibariyle tasarruf mevduat toplamları en yüksek beş bankaca tasarruf mevduatına uygulanan faiz oranlarının ortalaması ile T.İmar Bankası T.A.Ş.nin kamuya ilan ettiği ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdiği azami faiz oranlarını aşmamak kaydıyla tasarruf mevduat hesaplarına 3.7.2003 tarihi itibariyle tahakkuk ettirilecek brüt faizlerden yasal kesintiler düşüldükten sonra kalan tutarların da bu Kararla belirlenen ödeme usul ve esasları çerçevesinde ödeneceği, 13.maddesinde mudilere ödenecek miktarlardan bu tutarların T.C.Ziraat Bankası A.Ş 'ye devredilene kadar geçen sürede doğmuş ve doğacak alacaklarından ve aktarmadan sonraki tutarların,belirlenen esas ve usullere göre yapılacak ödemelerden kaynaklanan her türlü ihtilaf ve itirazın muhatabının Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ve iflasına karar verilmesi halinde müflis Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. iflas masası olduğu belirtilmiştir.

            2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan düzenlemeler 5021 sayılı Kanunun 1.maddesi ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun Geçici 2.maddesinin (1) numaralı fıkrası ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanmakta olup içeriği itibariyle anılan yasal düzenlemeye ve diğer üst normlara aykırı bir yönü bulunmamaktadır.

            Öte yandan,bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T.İmar Bankasında bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca ödenecek olan mevduatın kademelendirilmesinde ve ödemenin bir takvime bağlanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.

            5021 sayılı Kanunun  verdiği yetkiye dayanılmak suretiyle ''Taahhütname ve İbraname'' başlığıyla Bakanlar kurulu tarafından yapılan düzenlemenin birinci paragrafında, ilgilinin Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. nezdindeki mevduat hesabı üzerinde rehin, haciz ve tedbir bulunmadığı taahhüt edilmekte, rehin, haciz ve ihtiyati tedbir mevduat sahibinin mevduatını çekmesine ve serbestçe tasarruf etmesine engel oluştururken rehin hakkı sahibi,haciz koyan ve ihtiyati tedbir kararı alan kişi ya da kişilere öncelik sağlanmasını da önlemektedir. Düzenleme bu haliyle dayanağı yasayla verilen yetkiyi aşar nitelikte değildir.

            Dava konusu  metnin ikinci paragrafına gelince; ilgilinin beyanının aksine bir durumun saptanması halinde üzerinde kısıtlama bulunan hesabın serbest bırakılması veya tarafına fazladan veya haksız ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde bildirimde bulunulması sonrasında ödemede bulunulacağını taahhüt eden bölümünde, dayanağı Yasa hükmüne ve düzenlemenin amacına aykırılık bulunmamakla birlikte bildirimden itibaren  geri ödeme süresinin 1 gün olarak belirlenmesi kısmının yasaya  uygunluğunun irdelenmesi  gerekmektedir.

            Bankalar Kanunu ve 5021 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin "e" bendinde belirtildiği üzere Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu alacağının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği açıktır. Fon tarafından haksız olarak yapılan ödemenin iadesi için kamu alacağının tahsil yöntemi esas alınmakla birlikte fazla ya da haksız yapılan ödemenin bildiriminden itibaren kaç günlük bir sürede iade edileceğine, dayanağı Yasada yer verilmemiştir.Bu durumda  haksız yapılan bir ödemenin iadesi için özel bir süre öngörülmemiş olmakla vadesi belli olmayan alacak için de 6183 sayılı Kanun hükümlerinin belirleyici olacağı kuşkusuzdur.6183 sayılı Kanunun 37. maddesinde, kamu alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödeneceği, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş kamu alacaklarının Maliye Bakanlığınca  belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödeneceği, bu ödeme süresinin son gününün kamu alacağının vadesi günü olduğu belirtilmekte olup, bu kurala göre özel kanunlarında süresi belirlenmeyen Fon alacağının da bildirimden itibaren 1 aylık süreye tabi olacağı, 1 günlük sürenin Kanun hükmüne  aykırı  olduğu açıktır.

            Aynı metnin ikinci paragrafında yer alan ödenmeyen alacağın Fon tarafından 6183 sayılı Yasa hükümlerine göre tahsil edileceği ve T.C.Ziraat Bankasında ilgili adına açılan blokeli hesabın Fon adına rehinli olduğunu belirleyen kısmında da yasaya aykırı bir yön bulunmamakla birlikte  "18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanun ve/veya bu Kanun hükümleri uyarınca yapılan ve/veya yapılacak ödemelere ilişkin olarak Başbakanlık ve/veya Hazine Müsteşarlığı ve/veya Fon ve/veya T.C.Ziraat Bankası A.Ş. aleyhine herhangi bir dava açmayacağımı, açmış bulunduğum dava bulunmadığını ve/veya açmış bulunduğum davadan feragat ettiğimi veya derhal feragat edeceğimi, etmediğim takdirde yapılan ödemenin durdurulacağını ve nakden ödenen meblağı derhal iade edeceğimi kabul, beyan ve taahhüt ederim." şeklindeki taahhüt ile ödeme yapılması, dava açılmaması ya da açılmış olan davadan feragat edilmesi koşuluna bağlanmış, feragat edilmemesi halinde ödeme yapılmamasını   ya da yapılmış olan ödemenin iade edileceğini kabule  ilgilileri  zorlayan bir düzenlemeye yer verilmiştir.

            Anayasanın "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmında yer alan "Hak Arama Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde  " Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir " kuralı  yer almakta olup  Anayasada temel hak olarak düzenlenen dava hakkının  Anayasanın 14. maddesi gereğince ancak kanunla sınırlanmasının mümkün olması karşısında düzenleyici idari işlemlerle sınırlandırılamayacağı açıktır.

            Bu itibarla Anayasal bir hak olan dava hakkını sınırlandıran dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı eki Taahhütnamenin  bu bölümünde hukuka uyarlık bulunmamakta olup taahhütnamenin son fıkrasında ise dayanağı yasal düzenlemeye aykırı bir yön  görülmemiştir.

            Açıklanan nedenlerle,dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptal edilen maddelerine yönelik olarak davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, Bakanlar Kurulu Kararı eki Taahhütname ve İbraname başlıklı metnin ikinci paragrafında yer alan "1 gün" ibaresi ile yine aynı paragrafta yer alan  "18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanun ve/veya bu Kanun hükümleri uyarınca yapılan ve/veya yapılacak ödemelere ilişkin olarak Başbakanlık ve/veya Hazine Müsteşarlığı ve/veya Fon ve/veya T.C.Ziraat Bankası A.Ş. aleyhine herhangi bir dava açmayacağımı, açmış bulunduğum dava bulunmadığını ve/veya açmış bulunduğum davadan feragat ettiğimi veya derhal feragat edeceğimi, etmediğim takdirde yapılan ödemenin durdurulacağını ve nakden ödenen meblağı derhal iade edeceğimi'' ibaresinin iptaline, davanın diğer kısımlarının ise reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

 

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Onüçüncü Dairesince Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:

        &nbs


imar hukukcusu








belediyelerin imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-06-09 (2828 okuma)

[ Geri Dön ]