ONÜÇÜNCÜ DAİRE KARARLARI
BANKALAR VE ŞİRKETLER
T.C.
D A N I Ş T A Y
Onüçüncü Daire
Esas No : 2005/3575
Karar No : 2006/253
Özeti : Kıyı bankaları,
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun düzenleme ve denetimi kapsamında
bulunmayan, yurt dışında, dış kaynakları yurt içine göndermeden değerlendirerek
faaliyet gösteren bankalar olduğundan ve bu bankalardaki hesaplarda Türk
bankacılık hukuku kapsamında mevduat olarak kabul edilmeyip, sigorta kapsamı
dışında tutulduğundan, kıyı bankalarındaki hesapları Fon güvencesi kapsamına
almayan dava konusu 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararında, dayanağı 4021
sayılı Yasa'ya aykırılık görülmediği hakkında.
Davacı
: …
Davalılar : 1- Başbakanlık - ANKARA
2- Bankacılık Düzenleme ve Denetleme
Kurumu - ANKARA
Vekili : Av. …
3-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu -
İSTANBUL
Vekili
: Av. …
4- Hazine Müsteşarlığı - ANKARA
İstemin Özeti
: 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun
2003/6668 sayılı "Bankalar Kanunu'nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası
Uyarınca Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T.İmar
Bankası T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar
Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller
Hakkında Kararı"nın iptali, 5021 sayılı Yasa'nın 1. maddesinin 2. paragrafının
iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması ve kıyı bankasındaki ödenmeyen
18.000.-YTL hesap karşılığının ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
Başbakanlık'ın
Savunmasının Özeti: Dava süresi içinde açılmamış ise bu yönden davanın reddine
karar verilmesi, davacının durumu Bakanlar Kurulu kararına uygun ise mevduat
idare tarafından ödeneceğinden davanın konusunun kalmadığı, gerçekleşmiş bir
zararı bulunmadığı, esas yönünden ise Türkiye İmar Bankası ile ilgili olarak
idarenin kendisine yüklenen denetim ve gözetim yetkisini kullanarak hareket
ettiği, Bakanlar Kurulu kararının hukuka uygun tesis edildiği belirtilerek,
davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Hazine
Müsteşarlığı'nın Savunmasının Özeti: Hazine Müsteşarlığı'nın görev ve
sorumluluğunun ödemelerle ilgili hususlarda öneri sunmak ve Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu'nun yapacağı ödemelere uygun vadeler ve faizle uyumlu Fon'a ihraç
olunacak özel tertip Devlet İç Borçlanma Senedi çıkarmak olması nedeniyle hasım
mevkiinden çıkarılması gerektiği, Bakanlar Kurulu kararının 5021 sayılı Kanun'a
uygun olarak tesis edildiği, Karar uyarınca ödeme yapılacak ve yapılmayacak
konumda bulunanlar belirlenmiş ve ödemeler başlamış olduğundan davanın konusunun
kalmadığı belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) Savunmasının Özeti: 4969 sayılı
Kanun'un geçici 2. maddesinin 1. fıkrası ile mevduat hesaplarının ayrı bir tüzel
kişiliğe sahip Fon'ca ödeneceği belirtildiğinden hasım mevkiinden çıkarılması
gerektiği, denetim ve gözetim görevinin yerine getirilmediği iddiasının
gerçeklerle bağdaşmadığı, 5021 sayılı Yasanın davada uygulanacak norm olmaması
nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması isteminin dayanağı bulunmadığı
belirtilerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu'nun (FON) Savunmasının Özeti: 5020 sayılı Yasa uyarınca
uyuşmazlığın görüm ve çözümünde İstanbul İdare Mahkemesi yetkili bulunduğundan
davanın yetki yönünden reddi gerektiği, Fon tarafından kanunlar ve Bakanlar
Kurulu kararı çerçevesinde ödeme yapılması zorunlu olduğundan husumet
yöneltilemeyeceği, davacının hesabının dava dışı İmar Bank Off-Shore Ltd.
nezdinde değerlendirilmekte iken, Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat
kabul etme izninin kaldırılmasından önce devlet güvencesinden yararlanmak
amacıyla kaydî-fiktif olarak havale edilmiş gösterilerek dava konusu hesabın
açıldığı, hesabın off-shore olarak değerlendirildiği dönemde sigorta pirimi
kesilmediğinden mudinin hiçbir katkı sağlamadığı sistemden parasını talep
edemeyeceği, davacının hesabını Fon'ca sağlanan mevduat güvencesi kapsamına
almak amacıyla Bankanın yurt içi hesabına aktardığı, Fon açısından iptali talep
edilebilecek bir idari işlem bulunmadığı, Fon ile Bankanın ayrı tüzel kişilikler
olduğu, iddialarını tüzel kişiliği devam eden Banka aleyhine ileri sürebileceği,
5021 sayılı Yasa'nın Anayasa'ya uygun olduğu belirtilerek, davanın reddi
gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hâkimi Aytaç KURT'un Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden davacının kıyı
bankasında açmış olduğu hesap karşılığının ödenmesini istediği görülmektedir.
Dava konusu 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kıyı bankalarındaki
hesaplar için herhangi bir düzenleme yapılmadığından tasarruf mevduatı sigortası
kapsamında olmayan davacı hesabı için ödeme yapılmayacağı yolundaki düzenlemede
hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı
Ünal DEMİRCİ'nin Düşüncesi: Dava, 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de
yayımlanan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının iptali ve Türkiye İmar
Bankası T.A.Ş.'nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin
kaldırılmasına ilişkin 3.7.2003 tarihli ve 1085 sayılı Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurulu Kararı üzerine davacının anılan bankadaki hesabı karşılığının
ödenmemesi nedeniyle uğradığı öne sürülen zararının yasal faiziyle birlikte
tazmini istemiyle açılmıştır.
Danıştay
Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih ve E:2005/3760, K:2005/3421 sayılı Kararı
ile; " ... dayanağı 5021 sayılı Kanunun 1. maddesinin (1) numaralı fıkrasının
son paragrafında yer alan kuralın Anayasa Mahkemesinin 4.5.2005 tarih ve
E:2004/4, K:2005/25 sayılı kararı ile iptal edilmesi sonucunda dava konusu
Bakanlar Kurulu Kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinin de
hukuki geçerliliği kalmadığı gerekçesiyle 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararının anılan maddesi iptal edildiğinden ve Danıştay Onüçüncü Dairesinin
8.7.2005 tarih ve E:2005/3215, K:2005/3420 sayılı kararıyla da, anılan Bakanlar
Kurulu Kararının 3. maddesinin (a) fıkrasının 3. bendi iptal edildiğinden,
davanın iptal edilen bu maddelere yönelik kısmının konusu kalmamıştır.
4389 sayılı
Bankalar Kanununun 10. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun uygulanmasında
yazılı ya da sözlü olarak veya herhangi bir şekilde halka duyurulmak suretiyle
ivazsız veya bir ivaz karşılığında istendiğinde ya da belli bir vadede iade
edilmek üzere para kabulünün mevduat kabulü sayılacağı, ... 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanunu hükümlerine göre Sermaye Piyasası araçları ihracı hakkında bu
madde hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiş, Yasanın 15/1. maddesinde de;
"Bankalardaki tasarruf mevduatı kamu tüzel kişiliğini haiz Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu tarafından sigorta edilir." hükmü yer almış bulunmaktadır.
27.12.2003 tarih
ve 25329 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5021 sayılı Kanunun 1. maddesi ile
değiştirilen 4969 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasında
"18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (3)
numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi
uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan
bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı
olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz
uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak
mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile
ödemelere ilişkin diğer hususlar Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir."
kuralına yer verilmiştir.
Yasanın bu hükmü
ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda
bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının defaten
veya taksitler halinde ödenmesi ve taksitler halinde ödeme durumunda esas
alınacak faiz oranlarını belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verildiği
açıktır.
Anılan Yasa
hükmü uyarınca T. İmar Bankası nezdinde bulunan mevduatın Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunca ödenmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek üzere çıkarılan
2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 5. maddesinde, tasarruf mevduatının
taahhütname alınmak kaydıyla bu Kararın 6. maddesinde belirtilen şekilde
ödeneceğine değinilmiş, 6. maddesinde, tasarruf mevduatı hesapları ile ilgili
olarak kendisine ödeme yapılacak kişilerden 3.7.2003 tarihine kadar bu Kararın
9. maddesinin (c) bendinde belirtilen şekilde yürütülen brüt faiz tutarı dahil
olmak üzere, mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşmayanlara mevduatının tamamına
eşit tutarda, 10 milyar TL'yi aşanlara ise 10 milyar TL tutarında hak sahipleri
adına T.C. Ziraat Bankası nezdinde vadesiz mevduat hesabı açılacağı, mevduat
tutarı 10 milyar TL'yi aşanların bakiye alacakları için bu Kararın 7. maddesinde
belirtilen vadelerde T.C. Ziraat Bankası A.Ş. nezdinde vadelerine kadar blokeli
mevduat hesapları açılacağı, 7. maddesinde 10 milyar TL'yi aşan miktarda alacağı
olan hak sahiplerinin bakiye alacak tutarının 5 milyar TL'ye kadar olan kısmı
için 3 ay vadeli, 5 milyar TL'den 15 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 12 ay
vadeli, 15 milyar TL'den 30 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 18 ay vadeli, 30
milyar TL'den 60 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 24 ay vadeli, 60 milyar
TL'den 170 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 30 ay vadeli 170 milyar TL ve
üzerindeki kısım için ise 36 ay vadeli hesapların hak sahipleri adına Fon
tarafından T.C. Ziraat Bankası A.Ş. nezdinde açtırılacağı, 8. maddesinde, T.C.
Ziraat Bankası nezdinde bu Karar çerçevesinde açılan hesaplara Fon tarafından
açıldığı tarihi izleyen iş günü valörünün uygulanacağı, söz konusu hesaplara
uygulanacak faiz oranının ilgili faiz tahakkuk dönemi sonunda Devlet İstatistik
Enstitüsünce en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısının tahakkuk dönemi
başlangıç tarihinde en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısına bölünmesi
ile bulunan oran olduğu, 9. maddesinde T. İmar Bankası T.A.Ş.'nin bankacılık
işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarih olan 3.7.2003
tarihi itibariyle tasarruf mevduat toplamları en yüksek beş bankaca tasarruf
mevduatına uygulanan faiz oranlarının ortalaması ile T. İmar Bankası T.A.Ş.nin
kamuya ilân ettiği ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdiği âzami faiz
oranlarını aşmamak kaydıyla tasarruf mevduat hesaplarına 3.7.2003 tarihi
itibariyle tahakkuk ettirilecek brüt faizlerden yasal kesintiler düşüldükten
sonra kalan tutarların da bu Kararla belirlenen ödeme usul ve esasları
çerçevesinde ödeneceği, 13. maddesinde mudilere ödenecek miktarlardan bu
tutarların T.C. Ziraat Bankası A.Ş.'ye devredilene kadar geçen sürede doğmuş ve
doğacak alacaklarından ve aktarmadan sonraki tutarların, belirlenen esas ve
usullere göre yapılacak ödemelerden kaynaklanan her türlü ihtilaf ve itirazın
muhatabının Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ve iflasına karar verilmesi halinde
müflis Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. iflas masası olduğu belirtilmiştir.
2003/6668 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan düzenlemeler 5021 sayılı Kanunun 1. maddesi
ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin (1) numaralı fıkrası
ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanmakta olup içeriği itibariyle anılan
yasal düzenlemeye ve diğer üst normlara aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Öte yandan,
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T. İmar
Bankasında bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunca ödenecek olan mevduatın kademelendirilmesinde ve ödemenin bir
takvime bağlanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bankalar
Kanununun 1. maddesinde, Kanunun amacı, tasarruf sahiplerinin hak ve
menfaatlerini korumak, mali piyasalarda güven ve istikrarı ve ekonomik
kalkınmanın gereklerini de dikkate alarak kredi sisteminin etkin bir şekilde
çalışmasını sağlamak üzere bankaların kuruluş, yönetim, çalışma, devir birleşme,
tasfiye ve denetlenmelerine ilişkin esasları düzenlemek olarak ortaya
konulmuştur. Bu çerçevede yasanın öngördüğü hususları gerçekleştirmek üzere
kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun oluşumu ve görevleri
izleyen maddelerde yer almış, bankaların denetlenmeleri sonucunda alınacak
önlemler 4491 sayılı Yasayla değişik 14. maddede belirtilmiştir.
14. maddenin 3
numaralı fıkrasının (a), (b), (e) ve (d) bentlerinde; Kurumun, bir bankanın 2
numaralı fıkra kapsamında alınması istenen önlemleri kısmen ya da tamamen
almadığını, alınmış olsa bile mali bünyesinin güçlendirilmesine imkan
bulunmadığını ya da bu tedbirler alınsa bile güçlendirilemeyecek derecede zayıf
olduğunu, yükümlülüklerini vadesinde yerine getirmediğini, yükümlülüklerin
toplam değerinin, varlıklarının toplam değerini aştığını, faaliyetine devamının
mevduat sahiplerinin hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından
tehlike arzettiğini tespit ettiği takdirde, o bankanın temüttü hariç ortaklık
hakları ile yönetim ve denetimini Fona devretmeye yetkili olduğu kurala
bağlanmıştır.
Aynı maddenin 5
numaralı fıkrasının (a) ve (ab) bentlerinde, Fonun 3 numaralı fıkra hükümlerine
göre kendisine devredilen bankaların devir tarihindeki bilançosu esas alınmak
suretiyle, sigorta kapsamında bulunan mevduat tutarını aşmamak ve hisselerinin
tamamına sahip olmak kaydıyla sermayesine tekabül eden zararı devralmaya yetkili
olduğu ve bu zararlara istinaden yapılacak ödemelerin karşılığını temsil eden
hisselerin de fona intikal edeceği belirtilmiş olup; 6 numaralı fıkrasında da;
"Fon, (5) numaralı fıkra hükümlerine göre hisseleri kendisine intikal eden
bankanın:
a) Gerektiğinde
mali ve teknik yardım da sağlamak suretiyle, varlık ve yükümlülüklerini kısmen
veya tamamen, mevcut bankalardan istekli olanlara ya da kurulacak bir bankaya
devretmeye veya bankayı isteklisi bulunan başka bir bankayla birleştirmeye,
b) Mali sistemde
güven ve istikrarın sürdürülmesini teminen, Kurulca gerekli görülen hallerle
sınırlı olmak üzere; mali bünyesinin güçlendirilmesi ve yeniden yapılandırılması
için ... alacaklarını zararlarını devralmaya, bu şekilde sahip olduğu aktifleri
ve hisse senetlerini iskonto veya sair suretle üçüncü kişilere satmaya, banka
kayıtlarına göre gerçek bir muameleye dayandığı tespit edilen doğmuş ve doğacak
borçlarını garanti etmeye, her türlü alacak ve varlıkların nakde tahvilini
kendisi sağlayabileceği gibi, yapacağı anlaşmalar çerçevesinde kamusal sermayeli
olanlar da dahil olmak üzere diğer bankalar veya üçüncü kişiler aracılığıyla Fon
nam ve hesabına bunları tahvil ettirmeye,
c) Hisselerinin
üçüncü kişilere devredilmesine imkan bulunmaması halinde, (a) ve (b)
bentlerindeki yetkileri yanında, bu fıkradaki sınırlamalarla bağlı olmaksızın,
varlık ve yükümlülüklerini devralmaya ve/veya varlık ve yükümlülükleri ile
ilgili hertürlü işlemi yapmaya,
Ve gerekli
göreceği her türlü tedbiri almaya ya da banka hakkında (5) numaralı fıkranın
(aa) alt bendi hükümlerini uygulamaya yetkilidir. Bu fıkra ve (5) numaralı fıkra
hükümlerine göre yapılan devir işlemlerinde alacaklı ve borçluların rızası
aranmaz." hükmü yer almış bulunmaktadır.
Dava dosyasında
mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden, T. İmar Bankası T.A.Ş.'nin
yükümlülüklerini vadesinde yerine getiremediği, alınması gereken tedbirleri
almadığı, bankanın faaliyetine devam etmesi halinde, mevduat sahiplerinin
hakları ve mali sistemin güven ve istikrarı bakımından tehlike arz edecek duruma
geldiği hususlarının saptanması üzerine anılan bankanın bankacılık işlemleri
yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin olarak anılan BDDK
kararının alındığı, Bankalar Kanununun 16/1. maddesi hükmü uyarınca anılan
bankanın yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna İntikal ettiği
ve Fon tarafından T. İmar Bankasının iflasının talep edildiği anlaşılmakta olup;
İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre başlatılan işlemlerle, mevzuat ve iptal
kararı gereği idarece gerçekleştirilecek işlemlerin henüz sonuçlanmamış olması
nedeniyle bu aşamada davacının gerçekleşmiş bir zararından söz etmeye olanak
bulunmamaktadır.
Bu durumda,
iflas masasına alacaklı kaydı yaptırma ve takibe başlama hakkı olan davacının,
bu takip sonucunda tazmini gereken gerçekleşmiş zararının olup olmadığı ortaya
çıkacağından, henüz gerçekleşmiş bir zararı bulunduğundan söz edilemeyeceği
cihetle tazminat talebi yerinde görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptal edilen maddelerine
yönelik olarak davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
davanın diğer kısımlarının ise reddine karar verilmesinin uygun olacağı
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile
Hazine Müsteşarlığı hasım konumundan çıkarıldıktan sonra işin gereği görüşüldü:
Davalı
idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava, 3.1.2004
tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Bakanlar Kurulu'nun 2003/6668
sayılı "Bankalar Kanunu'nun 14 üncü maddesinin (3) Numaralı Fıkrası Uyarınca
Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan T.İmar Bankası
T.A.Ş. Nezdinde Bulunan Tasarruf, Ticari Kuruluşlar ve Diğer Kuruluşlar
Mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunca Ödenmesine İlişkin Esas ve Usuller
Hakkında Kararı"nın iptali ve kıyı bankasındaki hesap karşılığının ödenmesine
karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Davacı, 5021
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Bankalar Kanunu Hükümlerine
İstinaden Bankacılık İşlemleri Yapma ve Mevduat Kabul Etme İzni Kaldırılan
Türkiye İmar Bankası Türk Anonim Şirketi Hakkında Tesis Edilecek Bazı İşlemler
Hakkında Kanun'un 1. maddesinin 2. paragrafının iptali için Anayasa Mahkemesi'ne
başvurulmasını istemektedir, ancak anılan kural Anayasa Mahkemesinin 4.5.2005
günlü E:2004/4, K:2005/25 sayılı kararıyla iptal edildiğinden, bu konudaki istem
incelenmeksizin işin esasına geçildi.
Dosyanın
incelenmesinden, davacının 4.6.2003 tarihinde İmar Bank Off Shore Limited'te
hesap açtırdığı, ancak bu hesabının yurt içindeki bankada mevduat hesabına
dönüşmediği ve parasının kıyı bankasında (off-shore) kaldığı anlaşıldığından,
davacının Bakanlar Kurulu kararının iptali ve yatırdığı tutarın iadesi istemi
kıyı bankalarındaki hesaplar yönünden incelendi.
5021 sayılı
Kanunun 1. maddesiyle, " 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunun 14.
maddesinin (3) numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa)
alt bendi uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni
kaldırılan bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf
mevduatı, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına
bağlı olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede
faiz uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak
mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile
ödemelere ilişkin diğer hususlar.Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
" kuralı getirilmiştir.
Görüldüğü üzere,
Yasa kuralı ile mevduat niteliği taşıyan hesapların Fon'ca ödenmesinin esasları
belirlenmiş, buna karşın kıyı bankalarındaki hesaplar kapsam dışı tutulmuştur.
Yasanın bu
hükmüne dayanılarak çıkarılan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile
bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T. İmar Bankası
T.A.Ş. nezdinde bulunan tasarruf, ticari kuruluşlar ve diğer kuruluşlar
mevduatının Fon'ca ödenmesine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiş, Yasaya koşut
olarak kıyı bankalarındaki hesaplar için Fon'ca herhangi bir ödeme
öngörülmemiştir.
Bilindiği gibi,
kıyı bankaları, BDDK'nun düzenleme ve denetimi kapsamında bulunmayan, yurt
dışında, dış kaynakları yurt içine göndermeden değerlendirerek bankacılık yapan
bankalardır. Kıyı bankacılığı, ülke dışında sağlanan fonların yine ülke dışında
kullanılmasını amaçlayan bir bankacılık türü olarak tanımlanmaktadır. Bu
bankalardaki hesaplar da Türk bankacılık hukuku kapsamında mevduat hesabı olarak
nitelendirilmemekte ve sigorta kapsamı dışında tutulmaktadır. Kıyı bankalarına
para yatırılması suretiyle hesap açılması halinde, bu hesapların muhatabı
hesabın yatırıldığı ülkenin adresindeki kıyı bankasıdır. Bu hesaba yönelik
haklar da kıyı bankasının bulunduğu ülkenin, o kıyı bankaları için uyguladığı
hukuka tâbidir. Yurt dışındaki kıyı bankaları, mevduat toplanmasına ve toplanan
mevduatın geri ödemesine ilişkin işlerini Türkiye'deki bir muhabir banka
aracılığıyla gerçekleştirmektedir.
Bu durumda, kıyı
bankalarındaki hesapları, bu hesapların nitelikleri gereği yurt içi bankalarda
açılan mevduat hesaplarına uygulanan Fon güvencesi kapsamına almayan dava konusu
Bakanlar Kurulu kararı, dayanağı 5021 sayılı Kanun ve hukuka uygun
bulunmaktadır.
Davacının
tazminat istemine gelince:
Davacı, yurt
dışındaki bir kıyı bankasına havale yaptırmak suretiyle hesap açtırdığına ve bu
hesabı yurt içinde mevduata dönüşmediğine göre anılan hesabın Fon güvencesi
kapsamına girmediği sonucuna varıldığından davacının tazminat isteminin kabulüne
olanak bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan
310,30.-YTL yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına, Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu vekili için 1.920,00.- YTL nispî vekâlet ücretinin
davacıdan alınarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na verilmesine 20.01.2006
tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Onüçüncü Daire
Esas No : 2005/6591
Karar No : 2006/1512
Özeti : İmar Bankasının
mevduat kabul etme ve bankacılık faaliyetlerinde bulunma izninin kaldırıldığı
tarihten sonra, yönetim ve denetimi Fon'a geçen Bankadaki sigorta kapsamında
yapılacak ödemelerin taksitle yapılmasını ve bu taksit dönemi içerisinde
belirlenen oranlarda faiz ödenmesini öngören 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurul
kararında hukuka aykırılık görülmediği,
Bakanlar Kurulu
kararının eki taahhütname ve ibranamenin dava açma özgürlüğünü kısıtlayıcı
bölümleri ise Dairemizin 20.01.2006 tarih, E:2005/2424, K:2006/247 sayılı
kararıyla iptal edildiğinden davanın belirtilen kısma yönelik bölümü hakkında
karar verilmesine yer bulunmadığı hakkında.
Davacılar : 1- …, 2- …, 3- …, 4- …
Vekilleri : Av. …
Davalılar : 1- Başbakanlık - ANKARA
2- Hazine Müsteşarlığı - ANKARA
3- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu -
İSTANBUL
Vekili : Av. …
Davanın Özeti
: 03.01.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 29.12.2003 tarih
ve 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile ekinin ve bu karara dayanak
alınan önerilerin iptali, 5021 sayılı Kanunun iptali için Anayasa Mahkemesine
gönderilmesi istenilmektedir.
Başbakanlık
Savunmasının Özeti: Dava süresi içinde açılmamış ise bu yönden davanın reddine
karar verilmesi, davacının durumu Bakanlar Kurulu kararına uygun ise mevduat
idare tarafından ödeneceğinden davanın konusunun kalmadığı, gerçekleşmiş bir
zararı bulunmadığı, esas yönünden ise Türkiye İmar Bankası ile ilgili olarak
idarenin kendisine yüklenen denetim ve gözetim yetkisini kullanarak hareket
ettiği, Bakanlar Kurulu kararının hukuka uygun tesis edildiği belirtilerek,
davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tasarruf
Mevduatı Sigorta Fonu'nun (FON) Savunmasının Özeti: 5020 sayılı Yasa uyarınca
uyuşmazlığın görüm ve çözümünde İdare Mahkemesi görevli bulunduğundan davanın
görev yönünden reddi gerektiği, Fon tarafından kanunlar ve Bakanlar Kurulu
kararı çerçevesinde ödeme yapılması zorunlu olduğundan husumet
yöneltilemeyeceği, Fon açısından iptali talep edilebilecek bir idari işlem
bulunmadığı, Fon ile Bankanın ayrı tüzel kişilikler olduğu, iddialarını tüzel
kişiliği devam eden Banka aleyhine ileri sürebileceği belirtilerek, davanın
reddi gerektiği savunulmaktadır.
Hazine
Müsteşarlığı'nın Savunmasının Özeti: Kendilerine husumet yöneltilemeyeceği,
yasal dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hâkimi Aytaç KURT'un Düşüncesi: Banka kanunlarının temel amaçları, tasarruf
sahiplerinin korunması ve kredilerin düzenlemesidir. Mevduat sigortası, mevduat
sahiplerini bankaların ödemede acze düşmesi riskine karşı korumaya, yani
mevduatın doğrudan doğruya korunmasına yönelik kurumlardan biridir.
Mülga 4389
sayılı Bankalar Kanunu'nda "bankacılık işlemleri" ibaresi kullanılmış
(m.14,m.15/a/f.1,m.16, m.22/4, Ek madde 1/1.6 Ek madde 6...) ve yine, başka
tüzel ve gerçek kişiler tarafından yapılamayacak olan sadece bankaların
yapabileceği işlemler ile bankalar tarafından da yapılabilecek işlemler
belirtilmiş olmakla birlikte, bu kavramın tanımı yapılmamıştır. Bankacılık
işlemlerinin sınıflandırılmasında en yaygın olan "Bilanço esasına göre" yapılan
sınıflandırmadır. Bu sınıflandırmada mevduat kabulü, bilançoda yer alan
bankacılık işlemleri bölümünün pasif işlemler kaleminde yer alır ve bu kalemin
başka gelen işlemini oluşturur.
Mevduat kabulü
en eski ve temel bir bankacılık işlemi olduğu halde, Bankalar Kanunu'nda
"mevduat kabulü" ile "bankacılık işlemleri" ifadelerine ayrı ayrı yer verildiği
görülmektedir. (m.7, m.14, m.15.a/a/f.1, m.16, m.22/No:4, Ek madde 1, Ek madde
6...) Bunun sebebi, bir taraftan ticaret bankaları ile mevduat kabul etmeyen
bankaları(kalkınma ve yatırım) arasındaki sistem farklılığını belirgin duruman
getirmek, diğer taraftan da mevduat kabulünü, diğer bankacılık işlemlerinden
ayırarak farklı hükümlerle güven altına almaktır.
Mevduat kabulü
4389 sayılı Kanun'un 10/1'de tanımlanmış olup bu düzenlemeye göre mevduat
kabulünün unsurları halka duyuru yapılması, halktan para alınması dır.
Burada aynî iade
söz konusu değildir. (3182 sayılı Kanun'da aynen iade söz konusu idi.
m.13/2)4389 ile "aynî ve misli iade" ifadelerine yer verilmemiştir.
Para kabulünün
"ivazsız veya bir ivaz karşılığında" olması mevduat kabulü sayılma bakımından
önemli değildir. Mevduat kabulü sayılma bakımından, paranın hangi özel amaç için
alındığı önemli değildir. Fakat bu husus, alınan paranın "mevduat" sayılması
açısından önem taşır. Teminat karşılığı para alınması mevduat sayılmaz., Keza
geri vermenin istendiğinde veya belli bir vadede olması ve alınan para
karşılığında mevduat cüzdanı yerine katılma belgesi, makbuz, senet gibi
belgelerin verilmesi ya da hiçbir belge verilmemesi de mevduat kabulü sayılma
bakımından önemli değildir.
Sermeye Piyasası
Kanunu hükümlerine göre sermaye piyasası araçlarının ihracı, mevduat kabul
etmeyen bankaların (yatırım ve kalkınma bankaları) bankalardan ve kendi
müstakrizlerinden genel esaslar dahilinde para sağlamaları da mevduat kabulü
sayılmaz.
Bankalar
Kanunu'na göre kurulan bankalar ile yurtdışı kurulmuş olan bankaların Türkiye'de
açmış oldukları şubeler (m.7/3) mevduat kabulü izni almak suretiyle mevduat
kabulüne yetkili olurlar. (m.7/4,m.10/1,c.1) özel kanunları uyarınca mevduat
kabulüne diğer yetkili olanlar ise Tasarruf Sandıkları, Tarım Kredi
Kooperatifleri ve bunların bölge birlikleri ve PTT (5584 sayılı Yasa uyarınca)
Tasarruf
mevduatı bizzat Kanunda tanımlanmıştır.(m.10/2)
Tasarruf
mevduatının unsurları ise,
a) Gerçek
kişilere ait olması,
b) Tasarruf
mevduatı hesabı adı altında açtırılan hesaba yatırılmış olması,
c) Bu hesabın
ticarî işlemlere konu olmamasıdır.
Tasarruf
mevduatı hesabı döviz cinsinden, vadeli-vadesiz veya ihbarlı açılabilir. Bütün
bu hususlar Banka Kanunun m.10/2.a hükmündeki tasarruf mevduatı tanımının
unsurları mevcut olduğu sürece, tasarruf mevduatı sayılma bakımından herhangi
bir etkiyi haiz değildir.
Mevduat
sigortası uygulamasının tasarruf mevduatı ile sınırlı tutulmasının gerekçesi,
tasarruf mevduatı dışında kalan mevduat sahiplerinin basiretli davranmaları
gerektiğidir.
Türk Banka
Hukukunda tasarruf mevduatı sigorta ilk defa 1983 'te kurulmuş olup, önceki
dönemlerde önerildiği üzere, 1981-1982 yıllarında yaşanan bankalar krizinde
yetersiz kalmış olması sonucunda Bankalar Tasfiye Fonu sistemi geliştirilmiş, 70
sayılı KHK ile ihdas edilen bu sistemin adı " Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu"
kurulmuştur.
Bankalardaki
tasarruf mevduatının Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu sigorta eder.
TMSF, gerçek
anlamda bir sigortacı değildir. Fonun en önemli gelir kaynağı sigorta
primleridir.
a)Sigorta
primleri bankaların yurt içi şubelerinde gerçek kişiler tarafından açılmış olan
Türk Lirası cinsinden tasarruf mevduatı ile tasarruf mevduatı niteliğini haiz
altın repo ve tevdiat hesaplarının toplamı üzerinden hesaplanır. (31.10.2003
tarih ve 1143 sayılı BDDK kararı m.3)
b)Pirim oranları
bakamından 2000/682 sayılı Kararda tasarruf mevduatı sigorta pirim oranları,
bankaların sermaye yeterliliği rasyolarıyla ilişkileriyle belirlenmiştir.
Tasarruf
mevduatı sigortasından, tarafların iradelerinin söz konusu olmadığı, Kanun
uyarınca kendiliğinden doğan bir hukukî ilişki mevcuttur. buna göre, tasarruf
mevduatı sigorta işleminde, tarafların karşılıklı iradelerine dayanan hukuksal
bir ilişki, bir sigorta sözleşmesi söz konusu değildir. Bankalar Kanunu m. 15/6,
c. 2 cümledeki bu koruma, 2000/682 sayılı Kararda ve Yönetmelikte sigorta olarak
nitelendirilmektedir.
Tasarruf
mevduatı sigortası, "tasarrufların korunması" amacıyla ihdas edilen bir devlet
tasarrufudur; bir tazminat müessesesi değil, aksine bir garanti müessesesidir.
Aynı zamanda bankacılık sektöründe güven ve istikrarı sağlamak amacıyla
kurulmuştur.
Bu koruma,
Kanundan dolayı, tasarruf mevduatı hesabının açılmasıyla başlar. Bu korumanın
başlaması, sigorta priminin ödenmesi koşuluna bağlı değildir. 4969 sayılı
Kanunun Geçici 2. madde/2. fıkra, 4389 EK 1. maddeye göre banka tarafından
beyan edilmeyen tasarruf mevduatı için pirimi banka öder. Prim ödenmesi,
tasarruf mevduatı mevduat sigortasının sebebi değil, sonucudur. 5020 sayılı
Kanunun m. 27 ile 4389 sayılı Bankalar Kanunu'na eklenen EK madde 1/f.1, 4969
sayılı Kanunun Geçici madde 2/No1...." doğruluğu hiçbir şüpheye yer vermeyecek
şekilde kanıtlanan mevduat ödenir." ibaresinin de Anayasa Mahkemesi kararıyla
iptali bu konudaki güvenceyi ifade etmektedir.
Sigorta
kapsamındaki mevduat türü tasarruf mevduatıdır. (Bankalar Kanunu m.15/1,6,a Ek
madde 1/f.1,4969 Geçici madde 2/1,31.10.2003 tarih ve 1143 sayılı Karar m.1,2
Yönetmelik m.1,57)
Sigorta kapsamı
dışındakiler ise,
a)Türkiye'de
faaliyet gösteren ve mevduat kabulüne yetkili bankaların yurt dışında ve
off-shore merkezlerde faaliyet gösteren şubeleri ve yurt dışında kurdukları
bankaları
b)Türkiye'de
münhasıran kıyı bankacılığı faaliyeti göstermek üzere kurulan bankalar
c)Bankalardaki
repo işlemleri sigorta kapsamı dışındadır.
Yine off-shore
mevduat sigorta kapsamında değildir. (31.10.2003 tarih ve 1143 sayılı BDDK
kararı , 2000/682 sayılı Bakanlar Kurulu kararı m.2)
Tasarruf
mevduatı sigortasının işlemeye başlaması bir bankanın bankacılık işlemleri yapma
ve mevduat kabul etme izninin kaldırılmasına ilişkin kurul kararı Resmî
Gazete'de yayımlandıktan sonra. bankanın yönetim ve denetiminin Fon'a intikal
etmesiyle Fon'un, tasarruf mevduatını Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği esas ve
usullere göre tespit ederek doğrudan veya ilân edilecek bir banka aracılığı ile
ödemesiyle başlayan bir süreçtir.r (4389 m.16/3, Ek madde 1/f,1; 4969 Geçici
m.2/1, Yön. m.8/c, m.57/f.1)
Mevduat kabul
etme izni kaldırılan bankadaki tasarruf mevduatına, bu tarihten sonra faiz
tahakkuk ettirilmez. Bu faizler mevduat sigortası kapsamında değildir.
29.12.2003 tarih
ve 6668 sayılı Bakanlar Kurulu kararında taksitler halinde ödemeler için faiz
uygulanmıştır.
Davacılar
tarafından taksitli ödeme yapılamayacağı, defaten ödeme yapılması gerektiği,
taksitli ödemeler için uygulanan faiz oranının TÜFE'ye endekslenmesinin yerinde
olmadığı, mülkiyet hakkının hiçe sayıldığı, taahhütname alınmasının hak arama
hürriyetine aykırılık oluşturduğu ileri sürülmektedir.
2003/6668 sayılı
Bakanlar Kurulu kararı ile yapılan anılan düzenlemeler 5021 sayılı Kanunun
1.maddesi ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun Geçici 2.maddesinin (1) numaralı
fıkrası ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanmakta olup içeriği itibariyle
anılan yasal düzenlemeye aykırı bir yönü bulunmadığından davanın reddi
gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı
Mehmet KARAO?LU'nun Düşüncesi: Dava, 3.1.2004 tarih ve 25335 sayılı Resmî
Gazete'de yayımlanan 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eki
taahhütnamenin ve bu karara dayanak alınan önerilerin iptali istemiyle
açılmıştır.
Danıştay
Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih ve E:2005/3760, K:2005/3421 sayılı Kararı
ile; "...dayanağı 5021 sayılı Kanunun 1.maddesinin (1) numaralı fıkrasının son
paragrafında yer alan kuralın Anayasa Mahkemesinin 4.5.2005 tarih ve E:2004/4,
K:2005/25 sayılı kararı ile iptal edilmesi sonucunda dava konusu Bakanlar Kurulu
Kararının 3.maddesinin (a) fıkrasının (1) numaralı bendinin de hukuki
geçerliliği kalmadığı gerekçesiyle 2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının
anılan maddesi iptal edildiğinden ve Danıştay Onüçüncü Dairesinin 8.7.2005 tarih
ve E:2005/3215, K:2005/3420 sayılı kararıyla da,anılan Bakanlar Kurulu Kararının
3.maddesinin (a) fıkrasının 3.bendi iptal edildiğinden davanın iptal edilen bu
maddelere yönelik kısmının konusu kalmamıştır.
27.12.2003 tarih
ve 25329 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 5021 sayılı Kanun'un 1. maddesi ile
değiştirilen 4969 sayılı Kanunun Geçici 2.maddesinin (1) numaralı fıkrasında
"18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14 üncü maddesinin (3)
numaralı fıkrası veya (5) numaralı fıkrasının (a) bendinin (aa) alt bendi
uyarınca bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan
bankalarda bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatı,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından ödenir. Mevduat tutarlarına bağlı
olarak defaten veya taksitler halinde ödeme, taksitler halinde ödemede faiz
uygulanması durumunda esas alınacak faiz oranları, ödemelerle ilgili olarak
mudiler ve hak sahiplerinden alınacak taahhütnamelerde yer alacak hususlar ile
ödemelere ilişkin diğer hususlar Hazine Müsteşarlığı ve Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunun müşterek önerisi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir."
kuralına yer verilmiştir.
Yasanın bu hükmü
ile bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan bankalarda
bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki tasarruf mevduatının defaten
veya taksitler halinde ödenmesi ve taksitler halinde ödeme durumunda esas
alınacak faiz oranlarını belirleme konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verildiği
açıktır.
Anılan Yasa
hükmü uyarınca T.İmar Bankası nezdinde bulunan mevduatın Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunca ödenmesine ilişkin esas ve usulleri düzenlemek üzere çıkarılan
2003/6668 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 3/a-(2,4) maddesinde, Kanunun ilgili
maddeleri uyarınca Bankanın bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme
izninin kaldırıldığı tarihten sonra açıldığı tesbit edilen hesaplar ile
muvazaalı olduğu fon tarafından tesbit edilen hesapların sigorta kapsamında
tasarruf mevduatı olarak kabul edilmeyeceği ve bu hesaplara ilişkin fon
tarafından herhangi bir ödeme yapılmayacağı 3.maddesinin (b) bendinde,Banka
kayıtlarında tasarruf mevduatı olarak izlenen hesaplardan,vade başlangıç tarihi
hesap açılış tarihinden önce olanlara....tahakkuk ettirilecek faizlerin hesap
açılış tarihi esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiş, 5.maddesinde, tasarruf
mevduatının taahhütname alınmak kaydıyla bu Kararın 6.maddesinde belirtilen
şekilde ödeneceğine değinilmiş, 6.maddesinde, tasarruf mevduatı hesapları ile
ilgili olarak kendisine ödeme yapılacak kişilerden 3.7.2003 tarihine kadar bu
Kararın 9.maddesinin (c) bendinde belirtilen şekilde yürütülen brüt faiz tutarı
dahil olmak üzere, mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşmayanlara mevduatının
tamamına eşit tutarda, 10 milyar TL'yi aşanlara ise 10 milyar TL tutarında hak
sahipleri adına T.C.Ziraat Bankası nezdinde vadesiz mevduat hesabı
açılacağı,mevduat tutarı 10 milyar TL'yi aşanların bakiye alacakları için bu
Kararın 7.maddesinde belirtilen vadelerde T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde
vadelerine kadar blokeli mevduat hesapları açılacağı, 7.maddesinde 10 milyar
TL'yi aşan miktarda alacağı olan hak sahiplerinin bakiye alacak tutarının 5
milyar TL'ye kadar olan kısmı için 3 ay vadeli, 5 milyar TL'den 15 milyar TL'ye
kadar olan kısmı için 12 ay vadeli, 15 milyar TL'den 30 milyar TL'ye kadar olan
kısmı için 18 ay vadeli, 30 milyar TL'den 60 milyar TL'ye kadar olan kısmı için
24 ay vadeli, 60 milyar TL'den 170 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 30 ay
vadeli 170 milyar TL ve üzerindeki kısım için ise 36 ay vadeli hesapların hak
sahipleri adına Fon tarafından T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde açtırılacağı,
8.maddesinde, T.C.Ziraat Bankası nezdinde bu Karar çerçevesinde açılan hesaplara
Fon tarafından açıldığı tarihi izleyen iş günü valörünün uygulanacağı,söz konusu
hesaplara uygulanacak faiz oranının ilgili faiz tahakkuk dönemi sonunda Devlet
İstatistik Enstitüsünce en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısının
tahakkuk dönemi başlangıç tarihinde en son açıklanan tüketici fiyat endeks
sayısına bölünmesi ile bulunan oran olduğu, 9.maddesinde T.İmar Bankası
T.A.Ş.nin bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı
tarih olan 3.7.2003 tarihi itibariyle tasarruf mevduat toplamları en yüksek beş
bankaca tasarruf mevduatına uygulanan faiz oranlarının ortalaması ile T.İmar
Bankası T.A.Ş.nin kamuya ilan ettiği ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına
bildirdiği azami faiz oranlarını aşmamak kaydıyla tasarruf mevduat hesaplarına
3.7.2003 tarihi itibariyle tahakkuk ettirilecek brüt faizlerden yasal kesintiler
düşüldükten sonra kalan tutarların da bu Kararla belirlenen ödeme usul ve
esasları çerçevesinde ödeneceği, 13.maddesinde mudilere ödenecek miktarlardan bu
tutarların T.C.Ziraat Bankası A.Ş 'ye devredilene kadar geçen sürede doğmuş ve
doğacak alacaklarından ve aktarmadan sonraki tutarların,belirlenen esas ve
usullere göre yapılacak ödemelerden kaynaklanan her türlü ihtilaf ve itirazın
muhatabının Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. ve iflasına karar verilmesi halinde
müflis Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. iflas masası olduğu
belirtilmiştir.5.maddesinde, tasarruf mevduatının taahhütname alınmak kaydıyla
bu Kararın 6.maddesinde belirtilen şekilde ödeneceğine değinilmiş, 6.maddesinde,
tasarruf mevduatı hesapları ile ilgili olarak kendisine ödeme yapılacak
kişilerden 3.7.2003 tarihine kadar bu Kararın 9.maddesinin (c) bendinde
belirtilen şekilde yürütülen brüt faiz tutarı dahil olmak üzere, mevduat tutarı
10 milyar TL'yi aşmayanlara mevduatının tamamına eşit tutarda, 10 milyar TL'yi
aşanlara ise 10 milyar TL tutarında hak sahipleri adına T.C.Ziraat Bankası
nezdinde vadesiz mevduat hesabı açılacağı,mevduat tutarı 10 milyar TL'yi
aşanların bakiye alacakları için bu Kararın 7.maddesinde belirtilen vadelerde
T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde vadelerine kadar blokeli mevduat hesapları
açılacağı, 7.maddesinde 10 milyar TL'yi aşan miktarda alacağı olan hak
sahiplerinin bakiye alacak tutarının 5 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 3 ay
vadeli, 5 milyar TL'den 15 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 12 ay vadeli, 15
milyar TL'den 30 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 18 ay vadeli, 30 milyar
TL'den 60 milyar TL'ye kadar olan kısmı için 24 ay vadeli, 60 milyar TL'den 170
milyar TL'ye kadar olan kısmı için 30 ay vadeli 170 milyar TL ve üzerindeki
kısım için ise 36 ay vadeli hesapların hak sahipleri adına Fon tarafından
T.C.Ziraat Bankası A.Ş.nezdinde açtırılacağı, 8.maddesinde, T.C.Ziraat Bankası
nezdinde bu Karar çerçevesinde açılan hesaplara Fon tarafından açıldığı tarihi
izleyen iş günü valörünün uygulanacağı,söz konusu hesaplara uygulanacak faiz
oranının ilgili faiz tahakkuk dönemi sonunda Devlet İstatistik Enstitüsünce en
son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısının tahakkuk dönemi başlangıç
tarihinde en son açıklanan tüketici fiyat endeks sayısına bölünmesi ile bulunan
oran olduğu, 9.maddesinde T.İmar Bankası T.A.Ş.nin bankacılık işlemleri yapma ve
mevduat kabul etme izninin kaldırıldığı tarih olan 3.7.2003 tarihi itibariyle
tasarruf mevduat toplamları en yüksek beş bankaca tasarruf mevduatına uygulanan
faiz oranlarının ortalaması ile T.İmar Bankası T.A.Ş.nin kamuya ilan ettiği ve
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdiği azami faiz oranlarını aşmamak
kaydıyla tasarruf mevduat hesaplarına 3.7.2003 tarihi itibariyle tahakkuk
ettirilecek brüt faizlerden yasal kesintiler düşüldükten sonra kalan tutarların
da bu Kararla belirlenen ödeme usul ve esasları çerçevesinde ödeneceği,
13.maddesinde mudilere ödenecek miktarlardan bu tutarların T.C.Ziraat Bankası
A.Ş 'ye devredilene kadar geçen sürede doğmuş ve doğacak alacaklarından ve
aktarmadan sonraki tutarların,belirlenen esas ve usullere göre yapılacak
ödemelerden kaynaklanan her türlü ihtilaf ve itirazın muhatabının Türkiye İmar
Bankası T.A.Ş. ve iflasına karar verilmesi halinde müflis Türkiye İmar Bankası
T.A.Ş. iflas masası olduğu belirtilmiştir.
2003/6668 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılan düzenlemeler 5021 sayılı Kanunun 1.maddesi
ile değiştirilen 4969 sayılı Kanunun Geçici 2.maddesinin (1) numaralı fıkrası
ile Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye dayanmakta olup içeriği itibariyle anılan
yasal düzenlemeye ve diğer üst normlara aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
Öte
yandan,bankacılık işlemleri yapma ve mevduat kabul etme izni kaldırılan T.İmar
Bankasında bulunan tasarruf mevduatı sigortası kapsamındaki Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonunca ödenecek olan mevduatın kademelendirilmesinde ve ödemenin bir
takvime bağlanmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
5021 sayılı
Kanunun verdiği yetkiye dayanılmak suretiyle ''Taahhütname ve İbraname''
başlığıyla Bakanlar kurulu tarafından yapılan düzenlemenin birinci paragrafında,
ilgilinin Türkiye İmar Bankası T.A.Ş. nezdindeki mevduat hesabı üzerinde rehin,
haciz ve tedbir bulunmadığı taahhüt edilmekte, rehin, haciz ve ihtiyati tedbir
mevduat sahibinin mevduatını çekmesine ve serbestçe tasarruf etmesine engel
oluştururken rehin hakkı sahibi,haciz koyan ve ihtiyati tedbir kararı alan kişi
ya da kişilere öncelik sağlanmasını da önlemektedir. Düzenleme bu haliyle
dayanağı yasayla verilen yetkiyi aşar nitelikte değildir.
Dava konusu
metnin ikinci paragrafına gelince; ilgilinin beyanının aksine bir durumun
saptanması halinde üzerinde kısıtlama bulunan hesabın serbest bırakılması veya
tarafına fazladan veya haksız ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde
bildirimde bulunulması sonrasında ödemede bulunulacağını taahhüt eden bölümünde,
dayanağı Yasa hükmüne ve düzenlemenin amacına aykırılık bulunmamakla birlikte
bildirimden itibaren geri ödeme süresinin 1 gün olarak belirlenmesi kısmının
yasaya uygunluğunun irdelenmesi gerekmektedir.
Bankalar Kanunu
ve 5021 sayılı Kanunun Geçici 1. maddesinin "e" bendinde belirtildiği üzere
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu alacağının 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre
tahsil edileceği açıktır. Fon tarafından haksız olarak yapılan ödemenin iadesi
için kamu alacağının tahsil yöntemi esas alınmakla birlikte fazla ya da haksız
yapılan ödemenin bildiriminden itibaren kaç günlük bir sürede iade edileceğine,
dayanağı Yasada yer verilmemiştir.Bu durumda haksız yapılan bir ödemenin iadesi
için özel bir süre öngörülmemiş olmakla vadesi belli olmayan alacak için de 6183
sayılı Kanun hükümlerinin belirleyici olacağı kuşkusuzdur.6183 sayılı Kanunun
37. maddesinde, kamu alacaklarının hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda
ödeneceği, hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş kamu alacaklarının
Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay
içinde ödeneceği, bu ödeme süresinin son gününün kamu alacağının vadesi günü
olduğu belirtilmekte olup, bu kurala göre özel kanunlarında süresi belirlenmeyen
Fon alacağının da bildirimden itibaren 1 aylık süreye tabi olacağı, 1 günlük
sürenin Kanun hükmüne aykırı olduğu açıktır.
Aynı metnin
ikinci paragrafında yer alan ödenmeyen alacağın Fon tarafından 6183 sayılı Yasa
hükümlerine göre tahsil edileceği ve T.C.Ziraat Bankasında ilgili adına açılan
blokeli hesabın Fon adına rehinli olduğunu belirleyen kısmında da yasaya aykırı
bir yön bulunmamakla birlikte "18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanun ve/veya
bu Kanun hükümleri uyarınca yapılan ve/veya yapılacak ödemelere ilişkin olarak
Başbakanlık ve/veya Hazine Müsteşarlığı ve/veya Fon ve/veya T.C.Ziraat Bankası
A.Ş. aleyhine herhangi bir dava açmayacağımı, açmış bulunduğum dava
bulunmadığını ve/veya açmış bulunduğum davadan feragat ettiğimi veya derhal
feragat edeceğimi, etmediğim takdirde yapılan ödemenin durdurulacağını ve nakden
ödenen meblağı derhal iade edeceğimi kabul, beyan ve taahhüt ederim." şeklindeki
taahhüt ile ödeme yapılması, dava açılmaması ya da açılmış olan davadan feragat
edilmesi koşuluna bağlanmış, feragat edilmemesi halinde ödeme yapılmamasını ya
da yapılmış olan ödemenin iade edileceğini kabule ilgilileri zorlayan bir
düzenlemeye yer verilmiştir.
Anayasanın
"Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmında yer alan "Hak Arama
Hürriyeti" başlıklı 36. maddesinde " Herkes, meşru vasıta ve yollardan
faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve
savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir " kuralı yer almakta olup
Anayasada temel hak olarak düzenlenen dava hakkının Anayasanın 14. maddesi
gereğince ancak kanunla sınırlanmasının mümkün olması karşısında düzenleyici
idari işlemlerle sınırlandırılamayacağı açıktır.
Bu itibarla
Anayasal bir hak olan dava hakkını sınırlandıran dava konusu Bakanlar Kurulu
Kararı eki Taahhütnamenin bu bölümünde hukuka uyarlık bulunmamakta olup
taahhütnamenin son fıkrasında ise dayanağı yasal düzenlemeye aykırı bir yön
görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle,dava konusu Bakanlar Kurulu Kararının iptal edilen maddelerine
yönelik olarak davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
Bakanlar Kurulu Kararı eki Taahhütname ve İbraname başlıklı metnin ikinci
paragrafında yer alan "1 gün" ibaresi ile yine aynı paragrafta yer alan
"18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Kanun ve/veya bu Kanun hükümleri uyarınca
yapılan ve/veya yapılacak ödemelere ilişkin olarak Başbakanlık ve/veya Hazine
Müsteşarlığı ve/veya Fon ve/veya T.C.Ziraat Bankası A.Ş. aleyhine herhangi bir
dava açmayacağımı, açmış bulunduğum dava bulunmadığını ve/veya açmış bulunduğum
davadan feragat ettiğimi veya derhal feragat edeceğimi, etmediğim takdirde
yapılan ödemenin durdurulacağını ve nakden ödenen meblağı derhal iade
edeceğimi'' ibaresinin iptaline, davanın diğer kısımlarının ise reddine karar
verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay Onüçüncü Dairesince Tetkik Hâkiminin raporu ve sözlü açıklamaları
dinlenildikten sonra gereği görüşüldü:
&nbs
imar hukukcusu
belediyelerin imar hukukçusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-06-09 (2828 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|