imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Danıştay Onikinci (12.) Daire içtihatları (113 nolu Danıştay Dergisi- imar, imar hukuku) 89
imar hukuku



Türkiyenin imar hukuku sorunları


Yeni Sayfa 20

 

ONİKİNCİ DAİRE KARARLARI

 

MEMURLAR VE Dİ?ER KAMU GÖREVLİLERİ

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onikinci Daire

Esas  No   : 2003/1213

Karar No   : 2006/497

 

Özeti : Koruma ve güvenlik görevlisi kadrosuna atanmak için aranılan boy şartını taşımayan davacının atamasının yapılmamasında hukuka aykırılık bulunmadığ hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

            Karşı Taraf                    : 1- Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı - ANKARA

                                                 2- Türkiye Elektrik İletim A.Ş. Genel Müdürlüğü-

            Vekili                            : Av. …

            İsteğin Özeti                : Devlet memurluğu sınavı sonuçlarına göre davalı Türkiye Elektrik İletim A.Ş. emrine koruma ve güvenlik görevlisi olarak yerleştirilen davacının, adaylarda aranılan asgari boy şartını taşımadığından bahisle atamasının yapılmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; Numune Hastanesince düzenlenen 25.10.2002 günlü raporda davacının boyunun, 1.67 m olarak  tesbit edildiğinin belirtilmesi nedeniyle başvuru koşulları arasında yer alan en az 1.70 m boyunda olmak koşulunu taşımadığı anlaşılan davacı hakkında tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda Ankara 3. İdare Mahkemesince verilen 13.11.2002 günlü, E:2001/1662, K:2002/1631 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca davacı tarafından temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

            Devlet Personel Başkanlığının Savunmasının Özeti: Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

            T.E.İ.A.Ş.Genel Müdürlüğünün Savunmasının Özeti: Temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi : Metin Çağlar

            Düşüncesi                    : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

            Danıştay Savcısı           : E.Nur Necef

            Düşüncesi                    : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen  incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin  bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

            İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Ankara 3. İdare Mahkemesince verilen 13.11.2002 günlü, E:2001/1662, K:2002/1631 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 20.2.2006 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

 

K A R Ş I   OY

            Dava, 17.10.1999 tarihinde yapılan  Devlet Memurluğu Sınavında başarılı olan ve davalı idare emrine Koruma ve Güvenlik Görevlisi olarak yerleştirilen davacının, atamasının  yapılmamasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

            Devlet Personel Başkanlığınca yayımlanan Devlet Memurluğu Sınavında Başarılı Olanların Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atanabilecekleri Kadro ve Pozisyonlar ile Aranacak Niteliklere Ait Kılavuzda, "Başvuru Şartları" arasında boyun 1.70 metre veya daha uzun olması hususu belirtilmiş ise de, 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkındaki Yasada ve bu yasanın uygulanmasına ilişkin  Yönetmelikte böyle bir şart getirilmemiş olduğundan  kılavuz hükümleriyle  yasa ve yönetmelikte bulunmayan şartlar  getirilmesinde hukuka uyarlık bulunmadığından davacı hakkında kılavuzdaki şartları taşımadığı belirtilerek tesis edilen işlemde  mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle, davayı reddeden temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği oyu ile  aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.

 

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onikinci Daire

Esas  No   : 2004/4382

Karar No   : 2006/539

 

Özeti : Kamu görevine alınmada cinsiyet ayrımı yapılamayacağı hakkında.

 

            Davacı              : Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği,

            Vekili                : Av. …

            Davalılar           : 1- Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü-ANKARA

            Vekili                : Av. …

                                      2- Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi - ANKARA

            Vekili                : Av …

            Davanın Özeti   : Davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun  252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için," Cinsiyeti erkek olmak." ibaresini içeren düzenlemenin; Anayasanın  2. maddesinde Devletin demokratik sosyal bir hukuk Devleti olduğunun belirtildiğini, kadın hakları yönünden Devletin temel niteliklerine aykırı koşullar getirilemeyeceğini, 3232 sayılı Kanunla uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunca onaylanan Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi hükümlerine göre,istihdam konularında eşit seçim kıstasları uygulanması da dahil,kadınların erkeklerle eşit istihdam olanaklarına sahip olma haklarının bulunduğunu, 3458 sayılı Kanun hükümleri uyarınca elde edilen "Mühendis" ünvanının idari düzenlemelerle ortadan kaldırılamayacağını ileri sürerek iptaline karar verilmesini istemektedir.

            Davalı Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü Genel Müdürlüğünün Savunmasının Özeti: 2804 sayılı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Kanununun 2. maddesinde sayılan görevleri yürütmek üzere,büyük bir çoğunlukla arazide,genellikle de meskun olmayan mahallerde oldukça zor ve meşakkatli şartlarda hizmet verilmeye çalışıldığını,açıktan ataması yapılacak mühendislerin uzun süreli çalışmalar için alınacağını,bu nitelik belirlemesinde kesinlikle ayrımcılık düşünülmediğini,bu yöndeki değerlendirmelerinin Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'nca da benimsendiğini, gerekçelerinin haklı olmasına rağmen kamuoyunda oluşan tepkiler üzerine,ilgili maddenin iptali için yapılan girişimin Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'nca kabul görmeyerek reddedildiğini,haklı gerekçelere dayanılarak yapılan düzenlemenin hukuka uygun olduğu ileri sürülmekte ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Davalı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığının Savunmasının Özeti: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde tanımlanan iptal davasının açabilmesi için davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin menfaat ihlalinin bulunmadığını, Merkezce yapılan KPSS sınavları ve yerleştirme işlemlerinin Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre yürütüldüğünü, KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Kılavuzunun bu Yönetmelik hükümlerine göre hazırlandığını,ilgili mevzuat hükümleri uyarınca,herhangi bir kadro için gerekli koşulları o kadroda  eleman  çalıştıracak  olan kamu kurum  veya kuruluşu  ile ilgili mevzuat çerçevesinde belirleyerek Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı'na başvurduklarını,gerekli incelemelerden sonra koşulları belirlenmiş kadroların sınıf,ünvan, derece, sayısı ve bu kadrolar için aranılacak nitelikleri kapsayan bilgilerin kendilerine bildirildiğini, Kılavuzda yer alan koşulun kendileri ile bir ilgisi bulunmadığı ileri sürülmekte ve davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi : M.Önder Tekin

            Düşüncesi                    : Dava; KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için, "Cinsiyeti erkek olmak." ibaresini içeren düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.

            TC. Anayasasının; kamu hizmetlerine girme hakkının düzenlendiği 70 inci maddesinde; Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez." hükmü yer almaktadır.

            .Anayasa'nın 10. maddesinde; Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları hükmüne yer verilmiştir.

            Bu kural,birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamaz.

            Eşitlik, hukuk devletine ait bir ilke ve ayrıca onun kaçınılmaz bir gereği olarak nitelendirilmektedir. Anayasa Mahkemesi kararlarında da eşitlik ilkesine aykırılığın aynı zamanda hukuk devletine de aykırılık oluşturduğu vurgulanmıştır. Eşitlik aynı zamanda hukukun genel ilkelerindendir. Anayasa Mahkemesi eşitlikle ilgili kararlarında ilkeyi açıkça hukukun genel ilkesi olarak nitelendirmemektedir.Ancak; "hukukun bilinen ve bütün uygar ülkelerde kabul edilen ilkeler" olarak tanımladığı hukukun genel ilkeleri içinde "eşitlik" ilkesinin de var olması gerekir.

            Eşitlik ilkesi öncelikle bir haktır. Eşitlik ilkesinin bir hak olarak kabul edilmesi halinde bu ilkeden yararlananlar açısından eşit işlem görmeyi ve ayrım gözetilmemesini isteme hakkı da olacağı da kuşkusuzdur. Hak eşitliği hukuki bir eşitlik iken, "ayrımcılık yasağı" eşitliğin dinamik ve farklı şekillerde(renk,ırk,cinsiyet,din gibi)uygulaması olarak karşımıza çıkmaktadır.

            Anayasanın yukarıda yer verilen hükümlerinden de anlaşılacağı üzere,herkes cinsiyet yönünden kanun önünde eşittir. Aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında cinsiyet farklılığının hukuksal eşitsizliğe gerekçe olabileceği kabul edilemez.

            Bir yüksek öğretim lisans programına devam edilerek alınan mezuniyet diploması; diplomaya hak kazanan kişinin mesleği her koşulda yerine getirmeye hak kazandığını göstermektedir.Kamu hizmetine girmede cinsiyet ayrımcılığına dayalı engelleyici yönde getirilen koşullar eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi, işlevselliği kalmayan meslek ünvanlarının dolaylı olarak kişilerin elinden alınması suretiyle hak kaybına yol açacaktır.

            Son olarak 7.5.2004 günlü ve 5170 sayılı Kanunla Anayasanın 10. maddesine getirilen ek hükümle,kadınlar ve erkeklerin eşit haklara sahip oldukları,Devletin,bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır.Yapılan Anayasa değişikliği ile Devletin kadın-erkek eşitliğini sağlanması konusunda pozitif bir yükümlülüğünün bulunduğunu vurgulayan bir anlam taşımaktadır. (Birleşmiş Milletler 2002 yılı İnsani Kalkınma Raporu'na göre,cinsiyete bağlı gelişme endeksine göre yapılan sıralamada Türkiye 66 ülke arasında 63. sıradadır.)

            4857 sayılı İş Kanununun 5. maddesi de, "eşit davranma ilkesi"ni düzenlemiştir.Buna göre iş ilişkisinde, dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce,felsefi inanç,din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayrımcılık yapılamayacaktır. Madde,iş sözleşmesinin yapılmasında,şartlarının oluşturulmasında,uygulanmasında ve sona erdirilmesinde cinsiyet nedeniyle farklı işlem yapma yasağını getirmektedir. Madde gerekçesinde,maddenin Anayasanın 10. maddesine dayandığı,çalışma şartlarının yaratılmasında cinsler arasında ayrımcılık yapılmamasının çok eskilere dayanan bir geleneğimiz olduğu, düzenleme ile Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine uyum sağlandığının amaçlandığı belirtilmektedir.

            Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde de;Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerden yararlanmanın; cinsiyet,ırk,dil,renk,dil,din,siyasal ve diğer kanaatler,ulusal veya sosyal köken.veya herhangi başka bir durum bakımından hiçbir ayrımcılık yapılmadan sağlanacağı kuralına yer verilmiştir.

            Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de; ayrımcılık kavramının, Sözleşmenin daha iyi bir şart koşmasa bile, bir bireyin, yerinde bir gerekçe gösterilmeden,bir başkasına nazaran daha az iyi muameleye maruz kaldığı vakaları da kapsadığını vurgulamıştır. (Abdulaziz, Cabales ve Balkandalı kararı, İngiltere, 28.5.1985)

            Kadınlara karşı yapılan ayrımcılığı ortadan kaldırmayı amaçlayan başka bir uluslararası sözleşmede; Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Tüm Ayrımcılık Biçimlerinin Kaldırılması Sözleşmesi(CEDAW)'dir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca 18.12.1979 tarihinde kabul edilen Sözleşme 3.9.1981 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye bu sözleşmenin onaylanmasını, 3232 sayılı ve 11.6.1985 tarihli Yasayla uygun bulmuştur.Sözleşme,Bakanlar Kurulunun 85/9772 sayılı ve 24.7.1985 tarihli kararıyla da onaylanmış ve 14.10.1985 tarihinde yayınlanmıştır.Kadınlara Karşı Tüm Ayrımcılık Biçimlerinin Kaldırılması Sözleşmesi, sözleşme-içi özel koruma sistemi öngören Birleşmiş Milletler sözleşmelerinden Türkiye'nin onayladığı ilk sözleşmedir.

            Sözleşmenin 11. maddesinde; istihdam alanında ayrımcılığı kaldırmak için tüm uygun önlemlerin alınması,özellikle çalışma hakkı,aynı istihdam olanakları hakkı,meslek ve işini özgürce seçme hakkı,yükselme ve iş güvencesi hakkı,mesleksel eğitim hakkı,eşit ücret hakkı,eşdeğer bir iş için işlem eşitliği hakkı,sosyal güvenlik hakkı,sağlığın korunması ve çalışma koşulları güvenliği hakkı konularında aynı hakların tanınmasını sağlamak için tüm uygun önlemlerin alınması; evlilik ya da analık nedeniyle ayrımcılığı önlemek ve gerçek çalışma haklarını güvenceye almak için uygun önlemler almayı üstlenmesi,gebelik ya da analık izni nedeniyle işten çıkarmanın yaptırımlara bağlanarak yasaklanması,ücretli analık izni verilmesi,gebe kadınlara özel korumalar sağlanması konularında uygun önlemlerin alınmasını üstlenme konusunda taraf devletlerin yükümlülük altında oldukları vurgulanmıştır.

            Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması Komitesi de, sözleşme kurallarının devletlerce uygulanmasında gerçekleştirilen ilerlemeleri incelemek amacıyla oluşturulmuştur. Ayrıca, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi de, Sözleşmedeki rapor sisteminin yürütülmesi, hem de taraf devletlerin ülkelerinde meydana gelen olaylarda, Sözleşmeye aykırılıkta bulunulduğu iddiasıyla yapılacak bireysel şikayetlerin incelenmesi yetkisine sahiptir.Komite yapılan başvurular sonucunda taraf devletlerin ayrımcılık yasağına ilişkin ihlal iddiaları bulunduğuna dair birçok karar vermiştir

            Açıklanan nedenlerle,kamu hizmetine alınmada erkeklerle eşit muameleye tabi tutulmaları gereken kadınların Anayasa ve uluslar arası sözleşmelere aykırı olarak,bu haktan yoksun bırakmalarına neden olacak şekilde KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için, "Cinsiyeti erkek olmak." ibaresi ile getirilen düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığından,iptali gerekeceği düşünülmektedir.

            Danıştay Savcısı           : Yaşar Uğurlu

            Düşüncesi                    : Dava; Türk Mühendisler ve Mimar Odaları Birliği tarafından KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Kılavuzunun 252 kodunda yer alan, "Cinsiyeti erkek olmak" ibaresini içeren düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.

            Anayasa'nın 10. maddesinde; Herkesin, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınanamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları, 70. maddesinde, Her Türk'ün kamu hizmetlerine girme hakkına sahip bulunduğu ve hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemeyeceği hükme bağlanmış olup,11.6.1985 tarih ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine Katılmanın Uygun Bulunduğuna Dair 3232 sayılı Kanunla uygun bulunan ve Bakanlar Kurulunun 24.7.1985 tarih ve 85/9722 sayılı kararı ile onaylanan 14.10.1985 tarih ve 18898 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmenin 11. maddesinde ise, Taraf Devletlerin, istihdam alanında kadınlara karşı ayırımı ve kadın erkek eşitliği esasına dayanarak eşit haklar sağlamak için özellikle hangi konularda uygun önlemlerin alınacağının sayıldığı,  Başbakanlığın 21.1.2004 tarih ve 2004/7 sayılı Genelgesinde de, personel alımında hizmet gerekleri dışında cinsiyet ayırımının Anayasamız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerdeki kadın-erkek eşitliğine ilişkin hükümlere aykırılık teşkil edeceği,  4857 sayılı İş Kanunu'nun 5. maddesinde de, iş ilişkisinde dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

            Açıklanan bu hükümler karşısında kamu hizmetlerine girişte kadın-erkek eşitliğinin teminat altına alındığı anlaşılmaktadır.

            Dosyada mevcut KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Kılavuzundaki Tabloya göre, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğünün merkez teşkilatının mühendis kadrolarına yapılacak atamalar için toplam 100 mühendisin atanacağı ve ataması yapılacak mühendislere ilişkin koşul kodlarının incelenmesinde 88 adeti için  "Cinsiyeti erkek olmak" koşuluna yer verildiği, 12 si için ise cinsiyeti erkek olmak koşuluna yer verilmediği anlaşılmıştır.Bu durumda, kamu hizmetlerine girişte kadın erkek eşitliği teminat altına alındığına göre ve personel alımlarında başvuru şartlarının görevin gerektirdiği nitelikler ve hizmet gerekleri doğrultusunda belirlenmesi gerekeceğinden, bunun dışında klavuzun 252 kodunda belirtilen "Cinsiyeti erkek olmak" ibaresi yukarıda açıklaması yapılan hükümler karşısında hukuka uygunluk bulunmamıştır.

            Açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile KPSS -2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Kılavuzunun 252. kodunda yer alan "Cinsiyeti erkek olmak" ibaresini içeren düzenlemenin iptalinin gerekeceği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince duruşma için önceden belirlenen 22.2.2006 tarihinde davacı Türk ve Mühendis Odaları Birliği vekili Av. …'ın geldiği,davalı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nü temsilen Av. …'nun ve diğer davalı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı'nı temsilen Av. …'ın geldiği görülerek Danıştay Savcısı Yaşar Uğurlu hazır olduğu halde açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne göre söz verilip dinlendikten ve Savcının düşüncesi alındıktan sonra duruşmaya son verildi.Dava dosyasındaki belgeler incelenerek işin gereği düşünüldü:

            Davalı idarelerden Ö.S.Y.M. Başkanlığı'nın davacı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin dava konusu işlem nedeniyle menfaatinin etkilenmediği,dolayısıyla dava açma ehliyetinin bulunmadığına yönelik usuli itirazı haklı görülmeyerek işin esasına geçildi

            Dava; KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun  252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için," Cinsiyeti erkek olmak." ibaresini içeren düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.

            Anayasa’nın 10. maddesinde, “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep  ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu yasak, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını, ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasa’nın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa’nın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında değişik uygulamalar yapılamaz.

            İdare hukuku alanında eşitlik ilkesi kamu hizmeti kavramı ile birlikte aktarılmaktadır.Buna göre eşitlik kamu hizmetinin genel ilkelerinden biridir.Bu çerçevede idare,kamu hizmetini dilediğine sunmakta özgür olmadığı gibi,eşit durumda bulunanlara eşit,farklı konumda bulunanlara da farklı biçimde sunmak zorundadır.Ayrıca kamu hizmetinin tarafsızlığı ilkesi,"ayrımcılık yapmama"yükümlülüğünü de içinde barındırmaktadır.

            TC. Anayasasının; kamu hizmetlerine girme hakkının düzenlendiği 70 inci maddesinde de; Her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemez. " hükmü yer almaktadır.

            Anayasanın yukarıda yer verilen hükümlerinden de anlaşılacağı üzere,herkes cinsiyet yönünden kanun önünde eşittir.Aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında cinsiyet farklılığının hukuksal eşitsizliğe gerekçe olabileceği kabul edilemez.Bir yüksek öğretim lisans programına devam edilerek alınan mezuniyet diploması; diplomaya hak kazanan kişinin mesleği her koşulda yerine getirmeye hak kazandığını göstermektedir.Kamu hizmetine girmede cinsiyet ayrımcılığına dayalı engelleyici yönde getirilen koşullar eşitlik ilkesine aykırı olacağı gibi,işlevselliği kalmayan meslek ünvanlarının dolaylı olarak kişilerin elinden alınması suretiyle hak kaybına yol açacaktır.

            Dosyanın incelenmesinden,Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatının mühendis kadrolarına yapılacak atamalar için KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunda  100 adet mühendis kadrosundan 88 adeti için 252 kodu ile " Cinsiyeti erkek olmak." koşuluna yer verildiği anlaşılmıştır.

            Olayda,Anayasanın yukarıda anılan hükümleri gereğince, kamu kurum ve kuruluşlarına, personel alımlarında, başvuru şartlarının görevin gerektirdiği nitelikler ve hizmet gerekleri doğrultusunda eşitlik ilkesine uygun bir şekilde belirlenmesi gerekmekte olup, bunun dışında hiçbir ayırım gözetilemiyeceği kuşkusuz olduğundan, Tercih Kılavuzunda Anayasanın 10. ve 70. maddelerinin öngördüğü eşitlik ilkesine aykırı bir  şekilde düzenlenen koşulda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

            Diğer yönden,dava konusu Ek Yerleştirme Kılavuzunun yürütülmesinin durdurulmasından önce eski düzenlemeye göre,yapılıp sonuçlanan sınavları kazanarak göreve başlayan kişilerin kazanılmış haklarının saklı olduğu ve Kılavuzun iptaline ilişkin kararın sonra açılacak sınavlar yönünden sonuç doğuracağı açıktır.

            Açıklanan nedenlerle, dava konusu KPSS-2004/2 ve Ek Yerleştirme Tercih Klavuzunun 252 kodunda yer alan ve Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Merkez Teşkilatına mühendis kadrosuna yapılacak atamalar için," Cinsiyeti erkek olmak." Ibaresini içeren düzenlemenin iptaline, aşağıda ayrıntıları gösterilen 151.40.-YTL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900.-YTL avukatlık ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,kullanılmayan 68.00.-YTL harç ile 36.70.-YTL posta ücret avansının istemi halinde davacıya iadesine, 22.2.2006 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

 

K A R Ş I   O Y

            Olayda, Anayasanın 135. ve 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununun 2. maddesi uyarınca, davacı birliğin, üyelerinin hak ve menfaatleri arasında birliktelik olmayan, mensuplarının ortak çıkarlarını zedelemeyen, bir kısım üyelerinin lehine bir kısmının aleyhine sonuç doğuracak şekilde tercih klavuzundaki koşula karşı subjektif anlamda dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.

            Bu nedenle, usul yönünden yukarıda belirtilen gerekçe ile çoğunluk kararına katılmamakla beraber esas yönünden karara katılıyorum.

 

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onikinci Daire

Esas  No   : 2005/438

Karar No   : 2006/292

 

Özeti : Davacının disiplin yoluyla görevine son verilmesi işlemi nedeniyle yoksun kaldığı haklarının görevinden ayrıldığı tarihten itibaren hesaplanmak suretiyle  işlemi tesis eden idarece  ödenmesi gerektiği hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan (Taraflar):

            1- (Davalı)                    : Kültür ve Turizm Bakanlığı - ANKARA

            2- (Davalı)                    : Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğü,

            Vekili                            : Av. …

            3- (Davacı)                   : …

            Vekili                            : Av. …

            İsteğin Özeti                : Samsun İdare Mahkemesinin 23.11.2004  günlü, E: 2004/387, K:2004/1738 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

            Kültür ve Turizm Bakanlığının  Savunmasının Özeti: Davacının temyiz isteminin reddi gerekeceği yolundadır.

            Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünün Savunmasının Özeti: Savunma verilmemiştir.

            Davacının Savunmasının Özeti :Dava konusu işlemin iptaline ilişkin olarak ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle davalı idarelerin temyiz  istemlerinin  reddi gerekeceği yolundadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi : Demet  Özen

            Düşüncesi                    : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

            Danıştay Savcısı           : E.Nur Necef

            Düşüncesi                    : Samsun İdare Mahkemesinin 23.11.2004 günlü ve E:2004/387, K:2004/1738 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

            Uyuşmazlık Türkiye Halk Bankası … Şubesinde şef olarak görev yapmakta iken 4046 sayılı Yasa uyarınca … İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne şef olarak atanan davacının, Türkiye Halk Bankası A.Ş. Disiplin Yönetmeliğinin 9/n maddesi uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 14.1.2004 günlü işlem ile bu işleme istinaden görevine son verilmesine ilişkin 22.1.2004 günlü Kültür ve Turizm Bakanlığı işlemiyle açıkta kaldığı sürede mahrum kaldığı özlük ve parasal haklarının ödenmesine ilişkindir.

            Davanın işlemlere ilişkin bölümünde davalı idarenin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.

            Davanın davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak ödenmesine ilişkin kısmına gelince;

            Olayda; davacının görevine son verilmesine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanlığı işleminin, Türkiye Halk Bankası Disiplin Kurulunca "görevden çıkarma cezası" ile cezalandırılmasına yönelik olarak verilen karar gereği tesis edildiği ve uygulama işlemi niteliğini taşıdığı açık olup, davacının dava konusu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle tazmini sorumluluğunun tümüyle davacının görevine son verilmesini gerektiren işlemi tesis eden Türkiye Halk Bankası A.Ş Genel Müdürlüğüne yüklenmesi gerektiğinden, bu hususta hüküm kurulmaması nedeniyle İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmediği gibi davacının dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının faizi ile birlikte tazminini istemesine karşın Mahkemece bu hususta hüküm kurulmaması ve yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak ödenmesine hükmetmek suretiyle de davacının dava konusu işlemler nedeniyle görevden ayrıldığı tarihten  dava tarihine kadar geçen sürede yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının tazmini gerektiği hususunun da gözardı edildiği anlaşıldığından temyize konu mahkeme kararında hukuka uyarlılık bulunmamaktadır.

            Belirtilen nedenlerle mahkeme kararının işlemlere ilişkin bölümünün onanması, parasal ve özlük haklarına ilişkin bölümünün de bozulması gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

            Dava; Türkiye Halk Bankası … Şubesinde şef olarak görev yapmakta iken  4046 sayılı Yasa uyarınca … İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne şef olarak atanan davacının, Türkiye Halk Bankası A.Ş. Disiplin Yönetmeliğinin 9/n maddesi uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 14.1.2004 günlü işlem ile bu işleme istinaden görevine son verilmesine ilişkin 22.1.2004 günlü Kültür ve Turizm Bakanlığı işleminin  iptaline ve açıkta kaldığı sürede yoksun kaldığı özlük ve parasal haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle açılmıştır.

            Samsun İdare Mahkemesinin 23.11.2004  günlü, E: 2004/387, K:2004/1738 sayılı kararıyla; dosyanın incelenmesinden, Samsun İdare Mahkemesinin E:2004/388 sayılı dosyasında mevcut olan ve Sinop Ağır Ceza Mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen 12.8.2004 tarihli bilirkişi raporunda; yapılan usulsüz işlemlerde davacının kusurunun ve ihmalinin bulunmadığının, olayın bir başka şefin planlayarak gerçekleştirdiği hırsızlıktan kaynaklandığının belirtildiği, bu durumda, soruşturmacı tarafından davacının ihmalinin ortaya konulmadığının ve bankadaki hırsızlık olayı ile mudilerin  hesaplarından usulsüz para çekilmesi olaylarının davacının güvenini kötüye kullanan bir şef tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması karşısında herhangi bir ihmalinin bulunmadığı sonucuna varılan davacının görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasında hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, tazminat isteminin kabulü ile mahrum kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.

            Davalı idareler, dava konusu işlemde usule mevzuata aykırlık bulunmadığını, davacı ise, görevine 14.1.2004 tarihinde son verilmesi nedeniyle peşin ödenen Ocak ayı maaşının büyük bir kısmının geri alınmasına ve Şubat ayı maaşının ödenmemesine rağmen İdare Mahkemesince işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak ödenmesine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kararın bu yönüyle eksik ve çelişkili bulunduğunu öne sürmekteler, davalı idareler  İdare Mahkemesi kararının iptale ve kabule ilişkin kısmının, davacı ise, kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedirler.

            İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkün olup, İdare Mahkemesi kararının; dava konusu işlemlerin iptaline dair kısmında davalı idarelerce ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.

            Kararın; yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak davacıya ödenmesi yolundaki kısmına gelince;

            Dosyanın incelenmesinden, Türkiye Halk Bankası Ayancık Şubesinde şef olarak görev yapmakta iken 4046 sayılı Yasa uyarınca Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü emrine şef olarak atanan davacının, Türkiye Halk Bankası Ayancık Şubesinde görev yapmakta iken işlediği iddia edilen disiplin suçu nedeniyle hakkında yapılan soruşturma sonucu Türkiye Halk Bankası Disiplin Kurulunun 13.11.2003 günlü kararı ile Türkiye Halk Bankası Disiplin Yönetmeliğinin 9/n maddesi uyarınca görevden çıkarma cezasıyla cezalandırıldığı ve bu kararın Yönetim Kurulunun 17.12.2003 günlü kararıyla onaylandığı, görevden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına yönelik kararın 14.1.2004 günlü Türkiye Halk Bankası işlemi ile davacıya tebliğ edilmesi üzerine Sinop Valiliği İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün 21.1.2004 günlü yazısıyla yapılacak işleme ilişkin olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Personel Dairesi Başkanlığından bilgi istenildiği, anılan Daire Başkanlığının dava konusu 22.1.2004 günlü yazısıyla; davacının Sinop İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne 4046 sayılı Yasanın 22. maddesi uyarınca şef olarak atandığından ve sürdürdüğü görevin Türkiye Halk Bankasındaki görevinin devamı niteliğinde olduğundan bahisle Türkiye Halk Bankasındaki görevi  sırasında işlemiş olduğu bir suçtan dolayı " görevden çıkarma cezası '' ile cezalandırılması nedeniyle memuriyet görevinin sona erdirilmesi gerektiğinin bildirildiği anlaşılmıştır.

            Olayda, davacının görevine son verilmesine yönelik  Kültür ve Turizm Bakanlığının dava konusu işleminin, Türkiye Halk Bankası Disiplin Kurulunun davacının '' görevden çıkarma cezası ''  ile cezalandırılmasına ilişkin kararı gereği tesis edildiği ve uygulama işlemi niteliğini taşıdığı açık olup, davacının dava konusu işlemler nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle tazmini konusunda tüm sorumluluğun davacının görevine son verilmesini gerektiren işlemi tesis eden Türkiye Halk Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğüne yüklenmesi gerektiğinden, bu hususta hüküm kurulmaması nedeniyle İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmında  hukuki isabet görülmemiştir.

            Öte yandan, davacı dava konusu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının faizi ile tazminine hükmedilmesini istemesine karşın İdare Mahkemesince faiz istemi hakkında hüküm kurulmaması ve davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak ödenmesine hükmedilmek suretiyle dava konusu işlemler nedeniyle davacının görevinden ayrıldığı tarihten dava tarihine kadar geçen sürede yoksun kaldığı parasal ve özlük  haklarının gözardı edilmesi nedenleriyle de İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

            Açıklanan nedenlerle, Samsun İdare Mahkemesinin 23.11.2004  günlü, E: 2004/387, K:2004/1738 sayılı kararının; davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddi ile dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin kısmının onanmasına, davalı Kültür ve Turizm Bakanlığının ve davacının temyiz isteminin kabulü ile davacının yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının dava açma tarihi olan 10.3.2004 tarihinden itibaren hesaplanarak ödenmesine yönelik kısmının 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar gözetilerek bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine, kararın; Kültür ve Turizm Bakanlığının temyiz isteminin kabulüne ilişkin kısmı yönünden oyçokluğu, diğer kısımları yönünden ise oybirliği ile, 7.2.2006 tarihinde karar verildi.

 

K A R Ş I   OY

             Kararın; Kültür ve Turizm Bakanlığının temyiz isteminin kabulüne ilişkin kısmına katılmıyoruz

 

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onikinci Daire

Esas  No   : 2003/4617

Karar No   : 2006/1902

 

Özeti : Davacının satın aldığı araçla ilgili mal beyanını süresinde vermeyen davacının kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

            Karşı Taraf                    : Gaziantep Valiliği

            İsteğin Özeti                : Davacının Gaziantep İli … İlçesi … İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevini yürüttüğü döneme ilişkin olarak yapılan soruşturma sonucunda işlemiş olduğu fiillerin 657 sayılı Yasanın 125/C-a, 125/D-c, j maddesi uyarınca tevhiden 3 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasını gerektirdiği ancak davacının 1. derecenin 4. kademesinde olmasından dolayı bu cezanın brüt aylığının 1/2'si kesilmek suretiyle uygulanmasına dair işlemin  iptali istemiyle açılan davanın; davacıya isnat olunan ; satın aldığı araçla ilgili mal beyanını süresinde vermeme fiilinin subuta erdiği gerekçesiyle reddi yolunda Gaziantep İdare Mahkemesince verilen  28.2.2003 günlü, E:2001/1799, K:2003/216 sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

            Savunmanın Özeti        : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi : Yusuf Altıntaş

            Düşüncesi                    : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

            Danıştay Savcısı           : Erkan Cantekin

            Düşüncesi                    : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen  incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin  bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği düşünüldü:

            İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Gaziantep İdare Mahkemesince verilen  28.2.2003 günlü, E:2001/1799, K:2003/216 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 11.5.2006 tarihinde oybirliği  ile karar verildi.

 

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onikinci Daire

Esas  No   : 2003/2807

Karar No   : 2006/1963

 

Özeti : Davacının 4455 sayılı Af Kanunu kapsamında bulunan 10 ay kısa süreli durdurma cezasına ait sürenin rütbe terfisinde değerlendirilmesi isteminin reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

 

            Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı): …

            Karşı Taraf                    : İçişleri Bakanlığı

            İsteğin Özeti                : Davacının 4455 sayılı Af Kanunu kapsamında bulunan 10 ay kısa süreli durdurma cezası süresinin rütbe terfisinde değerlendirilmesi için yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın mevzuat gereği bulunulan rütbede fiili çalışma süresi esas alınacağından tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle reddi yolunda Ankara 9.İdare Mahkemesince verilen 30.12.2002 günlü, E:2002/96, K:2002/1832 sayılı kararın dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.

            Savunmanın Özeti        : Temyizi istenen kararın usul ve kanuna uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.

            Danıştay Tetkik Hakimi : Müjgan Karyağdı

            Düşüncesi                    : İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından anılan kararın onanması gerektiği düşünülmüştür.

            Danıştay Savcısı           : Erkan Cantekin

            Düşüncesi                    : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen  incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin  bulunması gerekmektedir.

            Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

            Hüküm veren Danıştay Onikinci Dairesince davacının Anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmeyerek işin gereği düşünüldü:

            İdare ve Vergi Mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin bulunması halinde mümkündür. Ankara 9.İdare Mahkemesince verilen 30.12.2002 günlü, E:2002/96, K:2002/1832 sayılı karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davacı üzerinde bırakılmasına, 15.5.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

 

          T.C.

D A N I Ş T A Y

Onikinci Daire

Esas  No   : 2003/1159

Karar No   : 2006/207

 

Özeti : Yüksek Disiplin Kurulunca 657 sayılı yasanın 130. maddesi uyarınca savunma alınmadan verilen


imar hukukcusu








belediyelerin imar hukukçusu

Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-06-09 (2768 okuma)

[ Geri Dön ]