İKİNCİ DAİRE KARARLARI
ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI
T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas No : 2005/3253
Karar No : 2006/59
Özeti : Anayasanın 152/3
maddesinde öngörülen “Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkında karar
kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır.” kuralının Anayasa
Mahkemesinin verdiği iptal kararının, bu karardan önce açılmış olan ve
görülmekte olan davalarda uyulmasının gerektiği hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı - ANKARA
Karşı
Taraf : …
İsteğin
Özeti : Kars İli Arpaçay İlçesi … Köyü İlköğretim Okulunda
öğretmen olarak görev yapan davacının, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü emrine
öğretmen olarak atanmasına ilişkin 18.1.2005 günlü, 4927 sayılı işlemin
yolluksuz kısmının iptali ile hakettiği harcırahın dava tarihinden itibaren
hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmesi yolunda
Ankara 10.İdare Mahkemesi'nce verilen 20.7.2005 günlü, E:2005/779, K:2005/1130
sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden
ibarettir.
Cevabın
Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik
Hakimi : Hasan Delice
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği
düşünülmüştür.
Danıştay
Savcısı : Celalettin Yüksel
Düşüncesi
: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen
incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49
uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
İdare ve vergi
mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek
bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde
belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlıdır.
Anayasanın 153.
maddesinde yer alan ve iptal kararlarının geriye yürümeyeceğine ilişkin bulunan
kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan
kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçları önlemek
amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın bir davaya bakmakta olan mahkeme
tarafından itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine götürülen konularda
uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde Anayasa'nın 152. maddesinde
düzenlenmiş olan; "Anayasa'ya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi"
kuralının, yazılı hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı hem öğretide hem
de yargısal içtihatlarla kabul edilmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda, Anayasa'nın
152/3 maddesinde öngörülen; Anayasa Mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar
kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır" şeklindeki kural
da Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararının, bu karardan önce açılmış
bulunan ve bakılmakta olan davalarda uyulması gerektiğini açıkça ortaya
koymaktadır.
Açıklanan
nedenle, Ankara 10.İdare Mahkemesi'nce verilen 20.7.2005 günlü, E:2005/779,
K:2005/1130 sayılı karar hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek
bir neden de bulunmadığından, davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle anılan
kararın yukarıda yazılı açıklamanın eklenmesi suretiyle onanmasına, temyiz
giderlerinin istemde bulunan davalı üzerinde bırakılmasına, 18.1.2006 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
İŞLEMDEN KALDIRMA
T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas No : 2004/4543
Karar No : 2005/4312
Özeti : Vefat eden kişiyi
ilgilendiren dava dilekçesinin iptali gerekeceği hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan (Davacı): …
Vekili : Av. …
Karşı
Taraf : Batman Valiliği
İsteğin Özeti
: Davacının, Batman İli Merkez Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı olarak görev
yapmakta iken idarecilik görevinin üzerinden alınarak İl içinde başka bir
kurumda öğretmen olarak görevlendirilmesine ilişkin 13.2.2002 günlü, 3368
sayılı işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda Diyarbakır İdare
Mahkemesince verilen 20.2.2003 günlü, E:2002/695, K:2003/179 sayılı kararın
dilekçede yazılı nedenlerle temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay İkinci Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3622
sayılı Yasayla değişik 14. maddesi uyarınca ilk inceleme ile görevli Tetkik
Hakimi Serpil Tunç'un açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler
incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 26. maddesinin 1 ve 2. fıkralarında
"Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik veya
niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin
başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin
mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar, dosyanın işlemden kaldırılmasına
ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş
ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır.
Yalnız öleni
ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir" hükmü yer almıştır.
Dairemiz temyiz
aşamasında dosyaya giren belgelerden davacının 19.9.2004 tarihinde vefat ettiği
anlaşılmakta olup, ilgili Mahkemece 2577 sayılı Yasanın yukarıda belirtilen 26.
maddesi gereğince bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan
nedenlerle gerekli işlem yapılmak üzere dosyanın Diyarbakır İdare Mahkemesine
gönderilmesine, 23.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
MEMURLAR VE Dİ?ER KAMU GÖREVLİLERİ
T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas No : 2005/2665
Karar No : 2005/4194
Özeti : İlköğretim
Müfettişlerinin, Anadolu Liselerinde görev yapan yönetici ve eğitici konumundaki
personelle ilgili olarak branş yeterliliği dışında soruşturma yapma yetkisine
sahip oldukları hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan (Davalı): Samsun Valiliği
Karşı
Taraf : …
İsteğin
Özeti : Samsun İdare Mahkemesi'nin 23.6.2005 günlü, E:2005/507,
K:2005/1095 sayılı kararının, dilekçede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari
Yargılama Usulü Kanunu'nun 49.maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması
isteminden ibarettir.
Cevabın
Özeti :Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu
nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi : Ali Ün
Düşüncesi : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı : S. Sema Kabukçu
Düşüncesi : … Merkez Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesinde
Teknik Müdür Yardımcısı olan davacının,soruşturma nedeniyle bu görevinden
alınmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada, Anadolu Meslek
Liseleri Öğretmenleri hakkında ilköğretim müfettişlerinin soruşturma yapma
yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemi iptal eden İdare Mahkemesi
kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Dosyanın
incelenmesinden; davacı hakkında Döner Sermaye iş ve işlemlerinin yapılmasında
yetersiz kaldığı ve işlerin yığılmasına sebebiyet vermesi nedeniyle valilik
oluru ile soruşturma açıldığı, ilköğretim müfettişi tarafından düzenlenen
soruşturma raporuna dayanılarak dava konusu işlemin tesis edildiği
anlaşılmaktadır.
Davacı hakkında
yapılan soruşturma konusu davacının branş yeterliğinin tespitine yönelik
değil,yöneticilik görevindeki tutum ve davranışlarına ilişkin olduğundan
soruşturmanın İlköğretim Müfettişi tarafından yapılmasında mevzuata aykırılık
bulunmamaktadır.
Bu durumda
soruşturma raporunda belirtilen hususlara göre davacının müdür yardımcılığı
görevinden alınması işleminin yargısal denetiminin yapılması gerekeceğinden aksi
yönde verilen kararda isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle temyiz isteminin kabul edilerek İdare Mahkemesi kararının
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay İkinci Dairesi'nce dosyanın tekemmül ettiği anlaşıldığından, yürütmenin
durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği düşünüldü:
Dava, … Merkez
Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi'nde Teknik Müdür Yardımcısı olarak görev
yapan davacının, Vali onayı ile görevlendirilen ilköğretim müfettişince yapılan
soruşturma üzerine getirilen teklif doğrultusunda, yöneticilik görevinin
üzerinden alınmasına ilişkin işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı
parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemiyle açılmıştır.
Samsun İdare
Mahkemesinin 23.6.2005 günlü, E: 2005/507, K:2005/1095 sayılı kararıyla; Milli
Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri Başkanlıkları Yönetmeliğinin
42.maddesinden bahisle, Anadolu Meslek ve Kız Meslek Lisesi Teknik Müdür
Yardımcısı olarak görev yapan davacı hakkında, yetkili olmayan İlköğretim
Müfettişlerince düzenlenen soruşturma raporuna dayanılarak tesis edilen dava
konusu işlemde, hukuka uyarlık görülmeyerek dava konusu işlemin iptaline, tazmin
isteminin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı idare,
davacı hakkında İlköğretim Müfettişlerinin soruşturma yapma yetkisinin olduğunu
ve soruşturma sonucu tesis edilen dava konusu işlemi iptal eden mahkeme
kararının, hukuka aykırı olduğunu öne sürmekte ve temyizen incelenerek
bozulmasını istemektedir.
İlköğretim
Müfettişlerinin, Anadolu Liselerinde görev yapan yönetici ve eğitici konumundaki
personel hakkında, soruşturma yapıp yapamayacaklarının çözümlenmesi, bu konuda
kurumsal ve statüleri bakımından yetkilerinin bulunup bulunmadığının
irdelenmesini gerekli kılmaktadır.
5442 sayılı İl
İdaresi Kanunu'nun 9. maddesinin (D) bendinde, Valinin, dördüncü maddenin son
fıkrasında belirtilen adli ve askeri teşkilat dışında kalan bütün Devlet daire,
müessese ve işletmesini denetleyeceği, teftiş edeceği belirtilmiş; 3797 sayılı
Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un 53. maddesinin 3.
fıkrasına dayanılarak düzenlenen ve 13.8.1999 günlü, 23785 sayılı Resmi
Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Müfettişleri
Başkanlıkları Yönetmeliği'nin, dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte
yürürlükte olan müfettiş ve müfettiş yardımcılarının görev alanlarını belirleyen
42. maddesinin (t) bendinde, "Valilikçe denetimi uygun görülen diğer okul ve
kurumlar", İlköğretim Müfettişlerinin görev alanları kapsamında yer almış; 43.
maddesinin d/1. bendinde, İl İdaresi Kanunu hükümlerine göre, valilikçe
verilecek soruşturma emirleri gereğince resmi ve özel okul ile kurumlarda
görevli öğretmen, yönetici ve diğer personel hakkında soruşturma yapmak, aynı
maddenin d/8. bendinde, soruşturmalarda, muhbir, şikayetçi, sanık ve tanıkların
celbi ve dinlenmesi gibi soruşturmanın gerektirdiği her türlü işlemlerin yerine
getirilmesinde ilgili mevzuat hükümlerine göre hareket etmek, anılan
Müfettişlerin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır.
Öte yandan, 4483
sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 2.
maddesinde, bu Kanunun, devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare
esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli
görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle
işledikleri suçlar hakkında uygulanacağı, 3. maddesinde ilçede görevli memurlar
ve diğer kamu görevlileri hakkında kaymakamın, ilde ve merkez ilçede görevli
memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında valinin soruşturma izni vermeye
yetkili oldukları, 5. maddesinde, izin vermeye yetkili merciin, bu kanun
kapsamına giren bir suç işlendiğini bizzat veya yukarıdaki maddede yazılı
şekilde öğrendiğinde bir ön inceleme başlatacağı, ön incelemenin, izin vermeye
yetkili mercii tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendirdiği bir veya
birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur
ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırılabileceği
belirtilmiştir.
Görüleceği
üzere, anılan İl İdaresi Kanununa göre, Valiye, adli ve askeri teşkilat dışında
kalan bütün Devlet daire, müessese ve işletmesini denetleme ve teftiş etme
yetkisi verilmiş, anılan Yönetmeliğin İlköğretim Müfettişlerinin görev
alanlarından birini belirleyen 42. maddesinin (t) bendinde de, Valilikçe
denetimi uygun görülen okul ve kurumlar açısından herhangi bir sınırlama
getirilmemiştir. Kaldı ki 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 23. maddesi
ile getirilen, İlköğretim Müfettişlerinin öğretim ve eğitim alanındaki görev ve
yetkilerinin, İlköğretim ve İlköğretim Öğretmenleri ile sınırlandırılmasına
ilişkin hüküm, 4359 sayılı Kanunun 16. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Dolayısıyla, Valilikçe uygun görülen tüm eğitim kurumlarında, konusu disiplin ya
da cezai yönden suç teşkil eden hususların soruşturulması konusunda kurumsal
açıdan İlköğretim Müfettişlerinin yetkiyi haiz oldukları açıktır. Nitekim anılan
4483 sayılı Kanunda da bu Kanun kapsamındaki memurlar hakkında ön inceleme
yapılması konusunda, kurumsal açıdan herhangi bir ayrıma gidilmemiştir.
Öte yandan
disiplin soruşturması ve cezai yönden ön inceleme yapan memurun, bu yetkisini
kullanabilmesi için, statü bakımından uygun niteliğe sahip olması gerektiği
mevzuatla ve yargısal içtihatlarla belirlenmiş bulunmaktadır. Bu bağlamda,
soruşturma izni vermeye yetkili mercii tarafından, memurların disiplin ya da
cezai yönden suç teşkil eden eylemleri nedeniyle soruşturma ya da incelemenin
denetim elemanlarınca yaptırılabileceğinde kuşku yoktur. Hatta, bu soruşturma ya
da incelemenin, denetim elemanları dışında, hakkında soruşturma ya da inceleme
yapılanın üstü konumundaki memur ve kamu görevlilerinden biri veya birkaçı
eliyle de yaptırılabileceği dikkate alındığında, Anadolu Lisesinde görev yapan
yönetici ve eğitici konumundaki personelin işledikleri suçlar nedeniyle denetim
konusunda uzmanlaşmış İlköğretim Müfettişlerinin statüleri bakımından soruşturma
ya da inceleme yapamayacakları düşünülemez.
Kaldı ki,
soruşturma ya da incelemenin idari işlem yönünden usul unsuru içinde yer aldığı
ve sonucunun yetkili makamı bağlayıcı nitelikte olmadığı dikkate alındığında;
Anadolu Liselerinde yönetici ve eğitici konumundaki personel hakkında soruşturma
ya da incelemenin usulüne uygun olarak görevlendirilmiş İlköğretim Müfettişleri
tarafından yapılmış olması, soruşturma sonucunun ve bu soruşturmada ortaya
konulan belgelerin, işlem tesisi için yetkili makamca değerlendirilmesine ve bu
değerlendirme sonucunda varılan kanaate göre işlem yapma yetkisinin
kullanılmasına engel teşkil etmemektedir.
Ancak, Lise
öğretmenlerinin branşlarındaki yeterliliklerinin tespiti ve bu konuyla ilgili
olarak yapılacak soruşturmaların, branşlara yönelik ayrı bir uzmanlık bilgisini
gerektirdiği gözönüne alındığında, branş yeterliliğinin tespiti ve
soruşturulmasının, ilköğretim müfettişlerinin denetim alanının dışında
tutulacağı da açıktır.
Dolayısıyla,
Vali tarafından soruşturma yapmak üzere görevlendirilen İlköğretim Müfettişi
tarafından davacı hakkında yapılan ve branş yeterliliği ile ilgili olmayan
soruşturmanın, soruşturmacının yetkisi açısından geçersizliğinden söz etmek
mümkün değildir.
Bu durumda,
davacının branş yeterliliğinin tespitine yönelik olmayan, eylemlerinin
incelenmesi sonucu belirlenen tespitlere dayalı olarak tesis edilen dava konusu
işlemin esasının irdelenerek bir karar verilmesi gerekli iken, yetkisiz
İlköğretim Müfettişlerinin soruşturmasına dayalı olduğu gerekçesiyle, işlemi
iptal eden Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Samsun İdare Mahkemesi'nce
verilen 23.6.2005 günlü, E:2005/507, K:2005/1095 sayılı kararın, 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına,
aynı maddenin 3.fıkrası gereğince yukarıda belirtilen hususlarda gözönünde
bulundurularak yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın, adıgeçen Mahkemeye
gönderilmesine, 19.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas No : 2004/3972
Karar No : 2006/77
Özeti : Müdür
Yardımcılığından norm kadro fazlası sayılarak alınan kişinin, görev yaptığı
okulda, branşında boş kadro olmaması halinde ihtiyaç bulunan bir okula öğretmen
olarak atanabileceği hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan (Davalı): İzmir Valiliği
Karşı
Taraf : …
İsteğin Özeti
: İzmir 1. İdare Mahkemesi'nin 15.2.2001 günlü, E:2001/764,
K:2002/104 sayılı kararının dilekçede yazılı nedenlerle temyizen
incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın
Özeti : Temyizi istenen kararın yöntem ve yasaya uygun olduğu, bu
nedenle istemin reddi gerekeceği yolundadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi : Ali Alpat
Düşüncesi : 6.8.1999 günlü işlemin (ikinci defa) iptaline
ilişkin Mahkeme kararının Dairemizce bozulduğu da dikkate alındığında, ilgili
mevzuata uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık
bulunmadığından aksi yöndeki Mahkeme kararının bozulması gerektiği
düşünülmüştür.
Danıştay
Savcısı : Fahrünnisa Tunca
Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların
temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Davacı, …
İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığından … İlköğretim Okulu Öğretmenliğine
atanmasına ilişkin 24.8.2001 günlü işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.
İzmir 1. İdare
Mahkemesinin 15.2.2001 günlü, E:2001/764, K:2002/104 sayılı kararıyla; davacının
… İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevinden norm kadro fazlası sayılmak
suretiyle alınarak aynı okul öğretmenliğine atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü
işlemin, İzmir 3. İdare Mahkemesinin 13.9.2000 günlü, E:1999/819, K:2000/525
sayılı kararıyla iptal edildiği, bu kararın Danıştay Beşinci Dairesinin
24.4.2001 günlü, E:2000/7040, K:2001/1534 sayılı kararıyla bozulması üzerine
dava konusu işlemin tesis edildiği, anılan dosyada İzmir 3. İdare Mahkemesinin
12.12.2001 günlü, E:2001/813, K:2001/1074 sayılı kararıyla davacının müdür
yardımcılığından alınmasına ilişkin işlemin iptal edildiği, bu durumda,
Danıştayın bozma kararı üzerine davacının okul müdür yardımcılığından aynı okula
öğretmen olarak atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü işlem, dava konusu
işlemin tesis edildiği tarihte hukuk aleminde varlığını sürdürdüğünden davacının
… İlköğretim Okulundaki öğretmenlik görevine devam etmesi gerekmekte olup, İzmir
3. İdare Mahkemesi kararının bozulmuş olması davacı hakkında yeni bir işlem
tesisini gerektirecek bir durum olmadığı gibi, davacının müdür yardımcılığından
alınmasına ilişkin işlem İzmir 3.İdare Mahkemesinin 12.12.2001 günlü,
E:2001/813, K:2001/1074 sayılı kararıyla iptal edilmiş olmakla idarece ileri
ileri sürülen gerekçe de ortadan kalkmış olduğundan işlemde hukuka uyarlık
bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare;
davacının görev yaptığı okulda, kendi branşında boş norm kadro olmadığını öne
sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını
istemektedir.
Öğretmen
ihtiyacının karşılanmasında personel istihdam sisteminde önemli değişiklikler
öngören "norm kadro" uygulaması ile her okul ve kurumda eğitim ve öğretim
hizmetlerinin gerekli ve yeterli personelce yürütülmesi, personel boyutunda atıl
kapasitenin oluşturulmaması, var olan atıl kapasitenin ihtiyaç duyulan okul ve
kurumlara yönlendirilerek verimliliğe dönüştürülmesi suretiyle kamu yararı ve
hizmet gereklerinin gözetildiğinde kuşkuya yer bulunmamaktadır.
Dava konusu
işlem tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim
Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin
değişik 30.maddesinin 4.fıkrasında, norm kadro fazlası müdür başyardımcıları ve
müdür yardımcılarının, istekleri ve müdür yardımcılığı boş bulunan kurum
müdürünün önermesi halinde aynı tür ve tipteki kurumlara müdür yardımcısı
olarak, bunun da mümkün olmaması halinde norm kadro durumuna göre öncelikle
kadrolarının bulunduğu kurumlara ya da diğer kurumlara öğretmen olarak
atanacakları hükmü yer almış; 21.6.2000 günlü, 2000/68 sayılı Genelgenin
6.maddesinde de, bu durumda olanların bulundukları okul ve kurumlarda açık
öğretmen norm kadrosu bulunması durumunda öncelikle bu kadroyla
ilişkilendirilecekleri; bunlardan görevli olduğu okul ve kurumlarda branşında
açık öğretmen norm kadrosu bulunmaması nedeniyle ilişkilendirilemeyenlerin
birden fazla eğitim bölgesi oluşturulan yerlerde koordinatör okula, eğitim
bölgesi oluşturulamayan veya tek eğitim bölgesi oluşturulan yerlerde ise aynı
yerleşim yeri içindeki branşında boş öğretmen norm kadrosu bulunan okul ve
kurumlara atanacaklari belirtilmiştir.
Anılan
Yönetmeliğin değişik 30. maddesinde, norm kadro fazlası olan müdür
yardımcılarının öncelikle kadrolarının bulunduğu kurumlara ya da diğer kurumlara
öğretmen olarak atanacaklarının öngörülmüş olması karşısında, 21.6.2000 günlü,
2000/68 sayılı Genelgenin 6.maddesiyle, bu konunun; bulundukları okul veya
kurumda branşlarında açık öğretmen norm kadrosu bulunması durumunda öncelikle bu
kadroyla ilişkilendirilecekleri, açık öğretmen norm kadrosu bulunmaması
nedeniyle ilişkilendirilemeyenlerin ise diğer okul ve kurumlara atanacakları
yolunda açıklama getirilmiştir.
Davacının …
İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevinden alınarak aynı okula öğretmen
olarak atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü işlemin iptali yolunda İzmir 3. İdare
Mahkemesi'nce verilen 13.9.2000 günlü, E:1999/819, K:2000/525 sayılı kararın,
Danıştay Beşinci Dairesinin 24.4.2001 günlü, E:2000/7040, K:2001/1534 sayılı
kararıyla ve ''norm kadro içinde kalan müdür yardımcıları ve norm kadro fazlası
davacı hakkında düzenlenmiş değerlendirme formları dikkate alınarak dava konusu
işlemin irdelenmesi gerektiği'' gerekçesiyle bozulması üzerine bakılan davaya
ait 24.8.2001 günlü işlemin tesis edildiği, sözü edilen bozma kararı üzerine
İzmir 3.İdare Mahkemesinin 12.12.2001 günlü, E:2001/813, K:2001/1074 sayılı
kararıyla 6.8.1999 günlü işlemin yeniden iptal edildiği, ancak bu kararın,
''değerlendirme puanına göre en son sırada bulunan davacının norm kadro fazlası
sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı'' gerekçesiyle
Dairemizin 22.11.2005 günlü, E:2004/1123, K:2005/3712 sayılı kararıyla bozulduğu
anlaşılmıştır.
Bu durumda,
davacının, … İlköğretim Okulu Müdür Yardımcılığı görevinden alınarak aynı okula
öğretmen olarak atanmasına ilişkin 6.8.1999 günlü işlem yürürlük kazandığından
yukarıda açıklanan Yönetmelik ve Genelge hükümlerine uygun olarak, anılan okulda
kendi branşında (Sosyal Bilgiler) açık norm kadro olmaması nedeniyle ihtiyaç
bulunan … İlköğretim Okulu Öğretmenliğine atanmasına ilişkin dava konusu işlemde
hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki
isabet görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle İzmir 1. İdare
Mahkemesi'nce verilen 15.2.2001 günlü, E:2001/764, K:2002/104 sayılı kararın
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b. fıkrası
uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanun'la değişik 3. fıkrası
gereğince ve yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar
verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 20.1.2006 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas No : 2005/2279
Karar No : 2005/4239
Özeti : Sicilinin olumsuz
doldurulması için somut bir bilgi ve belge bulunmadığından objektif
doldurulmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme
kararının bozulması gerektiği hakkında.
Kararın
Düzeltilmesini İsteyen ( Davacı): …
Vekili : Av. …
Karşı
Taraf : İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü -
Vekili : Av. …
İsteğin
Özeti : İzmir 3. İdare Mahkemesinin 30.9.2004 günlü, E:2004/891,
K:2004/1248 sayılı kararının onanmasına dair Danıştay İkinci Dairesince
verilen 13.4.2005 günlü, E:2004/7958, K:2005/1299 sayılı kararın dilekçede
yazılı nedenlerle düzeltilmesi isteminden ibarettir.
Cevabın
Özeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik
Hakimi : Hasan Delice
Düşüncesi : Karar düzeltme isteminin kabul edilerek İdare
Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay
Savcısı : Celalettin Yüksel
Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen
nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı
nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay İkinci Dairesi'nce işin gereği düşünüldü:
Dava, İzmir Su
ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünde mühendis olarak görev yapan davacının
olumsuz olarak düzenlenen 1999 yılı sicil raporunun iptali istemiyle açılmıştır.
İzmir 3. İdare
Mahkemesinin 30.9.2004 günlü, E:2004/891, K:2004/1248 sayılı kararıyla;
davacının olumsuz doldurulan sicil hanelerinin, nitelikleri itibariyle gözlem ve
kanaata dayalı cevapları gerektirmesi , davacının anılan yıl sicil raporunu
düzenleyen 1. ve 2. sicil amirlerinin davacı hakkındaki gözlem ve kanaatleri ve
davacının geçmiş yıl sicilinin de vasat düzeyde düzenlenmiş bulunması
karşısında, dava konusu sicilin olumsuz düzenlenmesinde hukuka ve sicillerin
objektif düzenlenmesi gerektiği yolundaki ilkelere aykırılıktan söz
edilemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Davacının 2002
yılı sicilinin husumet sonucu keyfi biçimde düzenlendiğini ileri sürerek yaptığı
temyiz başvurusu Danıştay İkinci Dairesinin 13.4.2005 günlü, E:2004/7958,
K:2005/1299 sayılı kararı ile reddedilerek, kararın hukuk ve usule uygun olduğu
gerekçesiyle İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.
Davacı;
sicilinin sicil amirlerince şahsi kin ve husumet sonucu olumsuz olarak
düzenlendiğini ileri sürerek kararın düzeltilmesini ve Mahkeme kararının
bozulmasını istemektedir.
Kararın
düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen hususlar 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 54. maddesinin 1/c fıkrası hükmüne uygun bulunduğundan karar
düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay İkinci Dairesince verilen 13.4.2005
günlü, E:2004/7958, K:2005/1299 sayılı karar kaldırılarak uyuşmazlığın esası
yeniden incelendi:
657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 111. maddesinde, Devlet memurlarının ehliyetlerinin
tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma
veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının başlıca
dayanak olduğu; 113. maddesinde, sicil amirlerinin belli zamanlarda
düzenleyecekleri sicil raporlarında, memurların liyakat derecesini not esasına
göre kıymetlendirerek tespit edecekleri; 115. maddesinde, sicil amirlerinin
maiyetlerindeki memurların sicil raporları ile birlikte, bunların genel durum ve
davranışları bakımından da olumlu ve olumsuz nitelikleri, kusur ve eksiklikleri
hakkında mütalaalarını bildirecekleri; 119. maddesinde de, sicil
raporlarındaki sicil notu ortalaması 100 üzerinden 60 ve daha yukarı olanların
olumlu sicil almış sayılacağı, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 60'ın
altında olanların olumsuz sicil almış sayılacağı belirtilmiştir.
657 sayılı
Devlet Memurları Kanunu'nun 121. maddesi hükmü uyarınca çıkarılan Devlet
Memurları Sicil Yönetmeliği'nde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir. Anılan
Yönetmeliğin 17. maddesinde, sicil amirlerinin sicil raporunu doldurdukları her
memuru;
a) dış görünüşü
(kılık, kıyafet),
b) zeka derecesi
ve kavrayış kabiliyeti,
c) azim ve
sebatkarlık, dürüstlük, sır saklamada güvenirlilik ve beşeri münasebetlerdeki
başarısı,
d) alkol, kumar,
vb. alışkanlıkları memuriyetle bağdaşmayacak ölçüde sürdürme, dedikodu yapma,
kıskançlık, kin tutma gibi kötü huy davranışları,
bakımından genel
bir değerlendirmeye tabi tutacakları, sicil döneminde edinilen bilgi ve
müşahadelerden yararlanılarak yapılacak değerlendirme sonuçlarına göre
memurların olumlu ve olumsuz yönleri, kusur ve noksanları hakkındaki
düşüncelerin sicil raporunun şahsiyet değerlendirilmesine ait bölümüne ayrı ayrı
açık ve gereğine göre kısa veya teferruatlı olarak yazılacağı, sicil amirlerinin
memurların genel durum ve davranışları hakkındaki düşüncelerinin, not
takdirlerinde dikkate alınacağı; 19. maddesinde, sicil amirlerinin sicil
raporlarını itinalı, doğru ve tarafsız bir şekilde düzenlerken, Devlete sadakat
ve bağlılığı, memuriyet sıfatının gerektirdiği şeref ve itibar ile hizmetlerin
süratli ve ekonomik bir şekilde yürütülmesini, güvenilir ve yetenekli memurların
yükselmelerini, diğerlerinin ise kamu hizmetlerinden uzaklaştırılmaları
gerektiğini esas alacakları; 20. maddesinde de, her derecedeki sicil amirlerinin
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak
memurlar hakkında sicil raporlarında yaptıkları değerlendirmelerin birbirinden
bağımsız ve 16 ncı madde hükümlerine göre etkili ve geçerli olduğu hükme
bağlanmıştır.
Yukarıda
belirtilen hukuki düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, sicil raporları; her
yıl için yeniden düzenlenen, ilgili memurun o yıl içindeki mesleki bilgisini,
deneyimini, tutum ve davranışlarını yansıtan ve tüm bu hususların yetkili sicil
amirlerince değerlendirilmesinden sonra oluşan bir hukuki belgedir. Sicil
raporlarında ki kanaatin oluşmasına etki eden hususların somut bilgi ve belgeye
dayandırılma zorunluluğu ise, "sicillerin objektifliği" ilkesinin sonucudur.
Dava dosyasının
incelenmesinden, davalı Genel Müdürlüğün Arıtma Tesisleri Daire Başkanlığına
bağlı Ruhsat ve Denetim Şube Müdürlüğünde Çevre Mühendisi olarak görev yapan
davacı hakkında 1997 yılında açılan soruşturma sonucu uyarma cezası verildiği,
23.7.1997 günlü işlemle de Abone İşleri Daire Başkanlığına bağlı Atıksu
Servisinde görevlendirildiği, bu işleme karşı açılan davada İzmir 1. İdare
Mahkemesinin 24.3.1998 günlü, E:1997/633, K:1998/209 sayılı kararıyla iptal
edildiği ve bu kararında Danıştay Beşinci Dairesinin 17.9.1998 günlü,
E:1998/1653, K:1998/2165 sayılı kararıyla onandığı, eski görevine iade edilen
davacının 30.3.1998 günlü işlemle de Konak Bakım Onarım Şube Müdürlüğünde
görevlendirilmesi üzerine açtığı davada İzmir 3. İdare Mahkemesinin 8.10.1998
günlü, E:1998/233, K:1998/784 sayılı kararıyla işlemin iptal edildiği, diğer
taraftan, davacı hakkında değişik sicil amirlerince düzenlenen 1998, 1997, 1996,
ve 1995 yıllarına ait sicil notlarının sırasıyla 64, 80, 80, 79 ve 79 olduğu,
uyuşmazlık konusu 1999 yılı sicil raporunu düzenleyen ve davacının 1 ve 2.
sicil amirleri tarafından davacı hakkında düzenledikleri 1998 yılı sicil
raporunda ise sırasıyla 79,3 ve 69 not verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda;
davalı idarece dava konusu işlemin gerekçesi olarak ileri sürülen ve davacıya
isnat edilen eylemlerin 1997 ve 1998 yıllarına ait bulunması, bu eylemler
nedeniyle tesis edilen görevlendirme işlemlerinin de mahkeme kararlarıyla iptal
edilmesi ve 1999 yılı sicil raporunun olumsuz düzenlenmesini hukuken geçerli
kılacak herhangi bir somut bilgi ve belge de sunulmaması nedeniyle uyuşmazlık
konusu sicilin hukuka ve sicilin objektif doldurulması gerektiği yolundaki
ilkeye aykırı olarak düzenlendiği anlaşıldığından, aksi düşünceyle verilen İdare
Mahkemesi kararında hukuksal isabet görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulüyle İzmir 3. İdare Mahkemesince
verilen 30.9.2004 günlü, E:2004/891, K:2004/1248 sayılı kararın 2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca
bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Kanunla değişik 3. fıkrası gereğince ve
yukarıda belirtilen hususlar da gözetilerek yeniden bir karar verilmek üzere
dosyanın adı geçen Mahkemeye gönderilmesine 20.12.2005 tarihinde oyçokluğuyla
karar verildi.
A Y R I Ş I K OY
İdare
Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuka ve usule uygun olup,
karar düzeltme isteminin reddedilerek Mahkeme kararının onanması gerektiği
görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.
Ö?RETİM İŞLERİ
T.C.
D A N I Ş T A Y
İkinci Daire
Esas No : 2004/1650
Karar No : 2006/527
Özeti : Anadolu Liselerine
Öğretmen Atanmasına ilişkin 5.9.2001 günlü 82904 sayılı genelgesinin 2.
paragrafı ile 3. paragrafının iptali hakkında.
Davacı
: …
Vekili
: Av. …
Davalı : Milli Eğitim Bakanlığı / ANKARA
İsteğin Özeti
: Davacı, Milli Eğitim Bakanlığının "Anadolu Liselerine Öğretmen Ataması"
konulu 5.9.2001 günlü, 82904 sayılı Genelgesinin 2. paragrafındaki
"..... Anadolu liseleri öğretmen kaynağı, yönetmelikte belirtilen
ölçütlere göre ihtiyacı karşılayabilecek sayıya ulaşıncaya kadar ilgi (b)
yönetmeliğin 17. maddesi gereğince düzenlenen ilgi (g) makam onayı ile
yönetmeliğin seçme sınavına yönelik hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak
üzere uygulanmamasına ...." cümlesi ile 3. paragrafındaki, "....., 1.
31.12.1999 tarihi itibariyle bu okullarda kadrolu olarak görev yapmakta iken
(c) Yönetmelik gereğince norm kadro ile ilişkilendirilemeyenler (Norm kadro
fazlası durumunda bulunanlar), ilgi (b) Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği
1.1.2000 tarihinden önce kadrolu olarak görev yapıp, bu tarihten önce bu
okullardan ayrılanlar ...... öncelik hakkına sahip olmak üzere ......, 2.
30 Eylül 2001 tarihi itibariyle Bakanlığımız kadrolarında en az üç yıl
öğretmenlik yapmış ve son üç yıllık sicil notu ortalaması 90 ve yukarı
olanların, sicil notu ortalamasına her hizmet yılı için bir puan eklenmek
suretiyle tercih ve puan üstünlüğü esasına dayalı olarak" cümlesinin iptalini
istemektedir.
Savunmanın
Özeti : Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı her türdeki Anadolu Liselerinde
eğitim-öğretim hizmetlerinin en etkin ve verimli şekilde yürütülmesi bakımından,
bu okullarda görev alacak öğretmenlerin nitelikleri, seçimi, atama ve yer
değiştirmelerine ilişkin usul ve esasların Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı
Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin Yönetmelikle
düzenlendiğini, anılan Yönetmeliğin 17/3 ve 24. maddeleri uyarınca Bakanlığa
verilen yetkiye dayanılarak acil ve zorunlu ihtiyaç nedeniyle çıkarılan
genelgenin mevzuata aykırı olmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi : Hasan Delice
Düşüncesi : Uyuşmazlık konusu genelge hükümlerinin Milli
Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına
İlişkin Yönetmelikle öngörülen sınav usulünü ortadan kaldırması nedeniyle,
anılan Yönetmeliğe aykırı genelge hükümlerinin iptali gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay
Savcısı : Saadet Ünal
Düşüncesi : Davacı, Milli Eğitim Bakanlığının "Anadolu
Liselerine Öğretmen Ataması" konulu 5.9.2001 günlü, 82904 sayılı Genelgesinin 2.
paragrafındaki".... Anadolu liseleri öğretmen kaynağı, yönetmelikte belirtilen
ölçütlere göre ihtiyacı karşılayabilecek sayıya ulaşıncaya kadar ilgi (b)
yönetmeliğin 17. maddesi gereğince düzenlenen ilgi (g) makam onayı ile
yönetmeliğin Seçme Sınavına yönelik hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak
üzere uygulanmasına..."cümlesi ile 3. paragrafındaki,"....1-31.12.1999 tarihi
itibariyle bu okullar da kadrolu olarak görev yapmakta iken (c) Yönetmelik
gereğince norm kadro ile ilişkilendirilemeyenler (norm kadro fazlası durumunda
bulunanlar), ilgi (b) Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce
kadrolu olarak görev yapıp, bu tarihten önce bu okullardan ayrılanlar....
öncelik hakkına sahip olmak üzere .......... 2,30 Eylül 2001 tarihi itibariyle
Bakanlığımız kadrolarında en az üç yıl öğretmenlik yapmış ve son üç yıllık sicil
notu ortalaması 90 ve yukarı olanların, sicil notu ortalamasına her hizmet yılı
için bir puan eklenmek suretiyle tercih ve puan üstünlüğü esasına dayalı olarak"
cümlesinin iptalini istemektedir.
Yasaların
uygulanmasını göstermek içine çıkartılan tüzük, yönetmelik ve talimatların
dayalı oldukları yasalara aykırı düzenlemeler öngöremeyecekleri İdare hukukunun
ilkelerindendir.
Milli Eğitim
Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseliri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına ilişkin
Yönetmelik hükümlerine göre, anadolu lisesi öğretmenliğine atamaların sınavla
yapıldığı; sınav sonuçlarının 5 yıl süreyle geçerli olduğu; daha önce bu
okullarda görev yapmakta iken herhangi bir nedenle bu Yönetmeliğin yürürlüğe
girdiği 1.1.2000 tarihinden önce görevlerinden ayrılmış olanların da, söz konusu
Yönetmeliğin geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sınava tabi tutulmaları
gerektiği; dava konusu genelgeyle ise, Yönetmeliğin Seçme sınavına yönelik
hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak üzere uygulanmamasına karar verildiği;
2000 yılında yapılan sınavı kazananlarda dahil olmak üzere belli nitelikleri
taşıyanlara öncelik tanımak suretiyle anadolu liselerine sınavsız öğretmen atama
usulünün getirildiği; davacının 2000 yılında yapılan sınavı kazandığı, ancak
tercih ve norm kadro durumuna göre o yıl atamasının yapılamadığı; sınavı
kazanmış olması nedeniyle 5 yıl tercihte bulunma hakkına sahip olan ilgilinin
atanmak istediği okula kendisinin değil, daha önce anadolu lisesinde görev
yapmış bir öğretmenin atandığı anlaşılmaktadır.
Milli Eğitim
Bakanlığı Anadolu liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve Atamalarına İlişkin
Yönetmelik Resmi Gazetede yayınlanmamış ise de, davalı idare Anadolu liselerine
öğretmen atamalarına ilişkin düzenlemeyi yönetmelik düzeyinde
gerçekleştirmiştir. Bundan kısa bir süre önce çıkartılan dava konusu genelge
ise, yönetmelik hükümlerinin uygulanmasını askıya almış; Yönetmelikle getirilen
sistemin temel unsuru olan sınav usulü ortadan kaldırılmış ve yapılan
uygulamanın da genelgede belirtilen öncelik sıralamasına koşut bir biçimde 2000
yılındaki sınavı kazananların haklarını ihlal edici bir nitelik taşıdığı
görülmüştür.
Bu durumda,
normlar hiyerarşisinde daha alt sırada bulunan bir genelgeyle yönetmelik
hükümlerinin askıya alınması ve Yönetmeliğin koruduğu hakların gözardı
edilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesinin uygun olacağı
düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren
Danıştay İkinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
Dava, Milli
Eğitim Bakanlığının "Anadolu Liselerine Öğretmen Ataması" konulu 5.9.2001
günlü, 82904 sayılı Genelgesinin 2. paragrafındaki "..... Anadolu
liseleri öğretmen kaynağı, yönetmelikte belirtilen ölçütlere göre
ihtiyacı karşılayabilecek sayıya ulaşıncaya kadar ilgi (b) yönetmeliğin 17.
maddesi gereğince düzenlenen ilgi (g) makam onayı ile yönetmeliğin seçme
sınavına yönelik hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak üzere uygulanmamasına
...." cümlesi ile 3. paragrafındaki, "....., 1. 31.12.1999 tarihi itibariyle bu
okullarda kadrolu olarak görev yapmakta iken (c) Yönetmelik gereğince norm kadro
ile ilişkilendirilemeyenler (Norm kadro fazlası durumunda bulunanlar), ilgi
(b) Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce kadrolu olarak
görev yapıp, bu tarihten önce bu okullardan ayrılanlar ...... öncelik
hakkına sahip olmak üzere ......, 2. 30 Eylül 2001 tarihi itibariyle
Bakanlığımız kadrolarında en az üç yıl öğretmenlik yapmış ve son üç yıllık sicil
notu ortalaması 90 ve yukarı olanların, sicil notu ortalamasına her hizmet yılı
için bir puan eklenmek suretiyle tercih ve puan üstünlüğü esasına dayalı olarak"
cümlesinin iptali istemiyle açılmıştır.
1999/Aralık
tarihli ve 2507 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinde yayımlanan
Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Anadolu Liseleri Öğretmenlerinin Seçimi ve
Atamalarına İlişkin Yönetmelik hükümlerine göre, Anadolu lisesi öğretmenliğine
atamaların sınavla yapıldığı; sınav sonuçlarının 5 yıl süreyle geçerli olduğu;
daha önce bu okullarda görev yapmakta iken herhangi bir nedenle bu Yönetmeliğin
yürürlüğe girdiği 1.1.2000 tarihinden önce görevlerinden ayrılmış olanların da,
söz konusu Yönetmeliğin geçici 1. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sınava tabi
tutulmaları gerektiği; dava konusu genelgeyle ise, Yönetmeliğin seçme sınavına
yönelik hükümlerinin 2001 yılına mahsus olmak üzere uygulanmamasına karar
verildiği; 2000 yılında yapılan sınavı kazananlar da dahil olmak üzere belli
nitelikleri taşı
imar hukukcusu
Türkiyenin imar hukukcusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-06-09 (2964 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|