T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2004/1613
Karar No : 2006/2164
Özeti : 2577 sayılı Yasanın
2.maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargı kararı ile idareleri işlem tesisine
zorlanamayacağı gibi idari eylem ve işlem niteliğinde ve idarenin takdir
yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine göre, İdare
Mahkemesince para cezası fahiş bulunduktan sonra idarenin yerine geçilerek para
cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunanlar:
1- …
Vekili : Av.
…
2- Konak Belediye Başkanlığı - İZMİR
Vekili : Av.
…
Karşı Taraf : 1-
Konak Belediye Başkanlığı - İZMİR
Vekili : Av.
…
2- …
Vekili : Av.
…
İstemin
Özeti : İzmir 4. İdare Mahkemesinin 19.12.2003 günlü, E:2003/838,
K:2003/1455 sayılı kararının taraflarca usul ve yasaya aykırı olduğu ileri
sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın
Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi Ahmet Berberoğlu'nun Düşüncesi: Temyize konu kararın, yıkım işlemine
yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen bozma
nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Kararın para
cezasına ilişkin kısmına gelince:
Dosyanın
incelenmesinden dava konusu işlem ile davacıya 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi
uyarınca 5.000.000.000 lira para cezası verildiği, İdare Mahkemesince de yapının
yeri, konumu, niteliği ve maliyet değeri dikkate alınarak para cezasının kısmen
iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2577
sayılı Yasanın 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargı kararı ile idareleri
işlem tesisine zorlanamayacağı gibi idari eylem ve işlem niteliğinde veya
idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine göre,
İdare Mahkemesince para cezası fahiş bulunduktan sonra idarenin yerine geçilerek
para cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, idare mahkemesi kararının yıkım işlemine yönelik olarak davanın
reddine ilişkin kısmının onanmasına, para cezasına ilişkin kısmının ise
bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı
M.İclal Kutucu'nun Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların
temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz
dilekçelerinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, tarafların isteminin reddi ile temyiz edilen Mahkeme
kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir,
Konak ilçesi, … caddesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz üzerindeki mevcut
binanın ön cephesine yapılan eklentinin 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi
uyarınca yıkımına, aynı Kanun'un 42. maddesi uyarınca davacıya 5.000.000.000.-
lira para cezası verilmesine ilişkin 15.4.2003 günlü, 491 sayılı belediye
encümeni kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, dosyanın
incelenmesinden, davacı tarafından ruhsatsız olarak takriben 9.40 x 5.00 m
ebatlarında demir profil üzerine (sabit malzemeyle) pergole yapıldığının ve
üzerinin şıngıl ile kapatıldığının 8.1.2003 gününde tesbit edildiği
anlaşıldığından, söz konusu ruhsatsız yapının yıkımına ilişkin işlemde hukuka
aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın yıkım işlemine yönelik kısmının
reddine, para cezasına gelince, yapının yeri, konumu, niteliği ve maliyeti göz
önüne alındığında, para cezasının alt sınırı olan 1.135.670.000.- lira olarak
verilmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle bu miktara yönelik olarak
davanın reddine, para cezasının 3.864.330.000.- liralık kısmının ise iptaline
karar verilmiş, bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Temyize konu
kararın, yıkım işlemine yönelik olarak davanın reddine ilişkin kısmında 2577
sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin birinci fıkrasında
belirtilen bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
Kararın para
cezasına ilişkin kısmına gelince:
2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesinin ikinci fıkrasında idari yargı
yetkisinin, idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı
olduğu, idari mahkemelerin, yerindelik denetimi yapamayacakları, yürütme
görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine
getirilmesini kısıtlayacak, idari eylem ve işlem niteliğinde veya idarenin
takdir yetkisini kaldırıcak biçimde yargı kararı veremeyeceği hüküm altına
alınmıştır.
Dosyanın
incelenmesinden dava konusu işlem ile davacıya 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi
uyarınca 5.000.000.000 lira para cezası verildiği, İdare Mahkemesince de yapının
yeri, konumu, niteliği ve maliyet değeri dikkate alınarak para cezasının kısmen
iptal edildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda, 2577
sayılı Yasanın 2. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yargı kararı ile idareleri
işlem tesisine zorlanamayacağı gibi idari eylem ve işlem niteliğinde veya
idarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemeyeceğine göre,
İdare Mahkemesince para cezası fahiş bulunduktan sonra idarenin yerine geçilerek
para cezası miktarının belirlenmesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, İzmir 4. İdare Mahkemesinin 19.12.2003 günlü, E:2003/838,
K:2003/1455 sayılı kararının yıkım işlemine yönelik olarak davanın reddine
ilişkin kısmının onanmasına, para cezasına ilişkin kısmının ise bozulmasına,
karar harcının yarısı olan 10,30'ar YTL. ile fazladan yatırılan 15,30'ar YTL.
harcın temyiz isteminde bulunanlara iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 21.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2005/6912
Karar No : 2006/1029
Özeti : 2577 sayılı Yasa'nın
7 ve 8. maddelerinde; idari dava açma süresi ile bu sürenin hesaplanmasında
uygulanacak olan genel esaslar düzenlenerek ve dava açma süresinin tebliğ
tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı öngörüldüğünden, dava açma
süresi bakımından uyuşmazlığa esas alınacak özel kanun olan 6183 sayılı Yasa'ya
göre dava konusu ödeme emrine 7 gün içinde dava açılabileceği açık olmakla
birlikte dava açma süresinin başlangıcının 2577 sayılı Yasa'nın 8. maddesinde
öngörülen genel esaslara tabi olacağı hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan: Muğla Kültür Balıkçıları ve Su Ürünleri Yetiştiricileri Birlik Derneği
Vekili : Av. …
Karşı
Taraf : Muğla Valiliği
İstemin
Özeti : Muğla İdare Mahkemesinin 14.6.2005 günlü, E:2005/589,
K:2005/663 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın
Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi: 2577 sayılı Yasa'nın 7/1 maddesinde, "dava
açma süresinin" özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da
ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu, anılan Kanun'un 8/1. maddesinde ise
dava açma süresinin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı
kurala bağlanarak, "dava açma süresinin başlangıcı" ile ilgili genel esaslar
belirlenmiştir.
6183 sayılı
Yasa'nın 58. maddesinde ise ödeme emirleri için 7 günlük dava açma süresi
öngörülmüştür.
Bu durumda,
"dava açma süresi" bakımından ödeme emirleri için 6183 sayılı Yasa'nın 58.
maddesi 7 günlük bir süre belirlenmiş ise de, bu sürenin hesaplanmasında 2577
sayılı Yasa'nın 8. maddesindeki genel esasların geçerli olacağı açıktır.
Açıklanan
nedenle, dava konusu ödeme emrine 2577 sayılı Yasa'nın 8/1. maddesi uyarınca
tebliğ tarihi olan 10.3.2005 gününü izleyen günden itibaren 7 günlük dava açma
süresi içinde açılan davada süreaşımı bulunmadığından, aksi yöndeki idare
mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı
Tülin Özgenç'in Düşüncesi: 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca verilen para
cezasının tahsili amacıyla düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan
davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının temyizen
incelenerek bozulması istenilmektedir.
6183 sayılı
Yasa'nın 58.maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir
borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ
tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği, hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı
Yasanın 8.maddesinde, sürelerle ilgili genel esaslar düzenlenmiş olup,
uygulamada da süreler tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden itibaren
başlatılmaktadır.
Dosyanın
incelenmesinden uyuşmazlığa konu ödeme emrinin davacıya 10.3.2005 tarihinde
tebliğ edildiği ve tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 7 günlük süre
içerisinde 17.3.2005 tarihinde dava açıldığı anlaşıldığından, aksi yönde verilen
Mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenle, temyize konu kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, 3194
sayılı İmar Kanunu'nun 42. maddesi uyarınca verilen para cezasının tahsili
amacıyla düzenlenen 1.3.2005 günlü, 214 sayılı ödeme emrinin iptali istemiyle
açılmış; İdare Mahkemesince, dava konusu ödeme emrinin 10.3.2005 tarihinde
tebliğ edilmesi üzerine 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesi uyarınca 10.3.2005
tarihinde işlemeye başlayan 7 günlük süre içinde dava açılması gerekirken, bu
süre geçirilerek 17.3.2005 tarihinde açılan davanın süreaşımı yönünden reddine
karar verilmiş, bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı
İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7/1. maddesinde; dava açma süresinin, özel
kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare
mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu, anılan Kanun'un
8/1. maddesinde de; sürelerin, tebliğ, yayın veya ilan tarihini izleyen günden
itibaren başlayacağı hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan,
6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesinde, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın,
böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında
tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde dava açabileceği kuralına yer
verilmiştir.
2577 sayılı
Yasa'nın 7 ve 8. maddelerinde; idari dava açma süresi ile bu sürenin
hesaplanmasında uygulanacak olan genel esaslar düzenlenmiş ve dava açma
süresinin tebliğ tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlayacağı
öngörülmüştür.
Bu itibarla,
dava açma süresi bakımından uyuşmazlığa esas alınacak özel kanun olan 6183
sayılı Yasa'ya göre dava konusu ödeme emrine 7 gün içinde dava açılabileceği
açık olmakla birlikte dava açma süresinin başlangıcının 2577 sayılı Yasa'nın 8.
maddesinde öngörülen genel esaslara tabi olacağı kuşkusuzdur.
Dava konusu
olayda da, 6183 sayılı Yasa'nın 58. maddesinde düzenlenmiş olan 7 günlük dava
açma süresi yukarıda yeralan düzenlemeler ışığında tebliğ tarihini izleyen
günden itibaren başlayacağından, 10.3.2005 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine
karşı 7 günlük süre içinde 17.3.2005 tarihinde açılan davada süreaşımı
bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, Muğla İdare Mahkemesinin 14.6.2005 günlü, E:2005/589, K:2005/663
sayılı kararının bozulmasına, 22,90 YTL. karar harcı ile fazladan yatırılan
17,00 YTL harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 10.3.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.