ALTINCI DAİRE KARARLARI
ESKİ ESERLER
(KORUNMASI GEREKLİ KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARI)
T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2005/6192
Karar No : 2006/163
Özeti : Sertifika bedelinin
Asliye Hukuk Mahkemesi kararından belirtilen miktara uygun olarak düzenlenmesi
gerekmekle beraber bu miktara ayrıca faiz uygulanamayacağı, faiz uygulanması
halinde bunun mükerrer olacağı hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan: Maliye Bakanlığı - ANKARA
Karşı
Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin
Özeti : Mersin İdare Mahkemesinin 28.4.2005 günlü, E:2004/505,
K:2005/564 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın
Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi Elif Emel Çelik'in Düşüncesi: Dava, davacının 1. derece doğal sit
alanında kalan taşınmazı için 1.3.2001 gününde düzenlenen sertifikanın, adli
yargı kararıyla belirlenen 72.000.000.000.- lira bedel üzerinden yasal faizi ile
birlikte yeniden belirlenmesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle
açılmıştır.
Mahkeme
kararının adli yargı kararıyla belirlenen miktar üzerinden sertifikanın
düzenlenmesi gerektiğinden bahisle dava konusu işlemin iptaline karar vermesine
ilişkin kısmında hukuka aykırılık bulunmadığından mahkeme kararının anılan
kısmının onanması, kararın faize ilişkin kısmı 4706 sayılı Kanun uyarınca
mükerrer faiz hesaplanmasına neden olacağından anılan kararın bu kısmının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı
Tülin Özgenç'in Düşüncesi: Davacının hissedarı olduğu Mersin ili, Silifke
ilçesi, Kurtuluş köyü, … parsel sayılı 1.derece doğal sit alanında kalan
taşınmaz için düzenlenen sertifikanın, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi kararında
belirtilen miktar üzerinden yasal faizi ile birlikte yeniden düzenlenmesi
isteminin reddine ilişkin işleminin iptali ile 72.000.000.000./lira sertifika
bedelinin anılan Mahkeme kararından itibaren işletilecek yasal faizinde
eklenmesi suretiyle bulunacak miktara yükseltilmesine karar verilmesi istemiyle
açılan dava sonucunda, İdare Mahkemesince, karar tarihinden itibaren işleyecek
yasal faizinde hesaplanması suretiyle sertifika bedelinin artırılması gerekirken
davacının bu yöndeki isteminin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık
bulunmadığından ipali yolunda verilen kararın temyizen incelenerek bozulması
istenilmektedir.
4706 sayılı
Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 6. maddesinde, taşınmazın
bedelini gösteren sertifikanın işleme tabi tutulacağı tarihteki bedelinin
belgede yazılı bedele kıymet takdir tarihinden itibaren kanuni faiz uygulanmak
suretiyle tesbit edileceği, hükme bağlanmıştır.
Davacıya adli
yargı kararı ile belirlenen miktar üzerinden sertifika düzenlenmesi
gerektiğinden İdare Mahkemesince verilen kararın bu kısmında 2577 sayılı Yasanın
49. uncu maddesinine 1. fıkrasında yazılı bozma nedenlerinden hiçbirisi
bulunmamaktadır.
Mahkeme
kararının faize ilişkin kısmına gelince; anılan yasa hükmü uyarınca tesbit
edilen sertifika bedeline, adli yargı kararından itibaren ayrıca kanuni faiz
uygulanması mükerrer faiz uygulanmasına neden olacağından aksi yönde verilen
Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan
nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının sertifika bedeli yönünden
onanması, faize ilişkin kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının
hissedarı olduğu Mersin İli, Silifke İlçesi, Kurtuluş Köyü, … parsel sayılı 1.
derece doğal sit alanında kalan taşınmaz için düzenlenen sertifikanın, Silifke
Asliye Hukuk Mahkemesi kararında belirtilen miktar üzerinden yasal faizi ile
birlikte yeniden düzenlenmesi isteminin reddine ilişkin 2.9.2003 günlü, 30393
günlü işlem ile sertifika bedelinin Silifke Asliye Hukuk Mahkemesince belirlenen
72.000.000.000.- liraya anılan mahkeme kararından itibaren işletilecek yasal
faizin de eklenmesi suretiyle bulunacak miktara yükseltilmesine karar verilmesi
istemiyle açılmış, İdare Mahkemesince; davacı adına düzenlenen 1.3.2001 günlü,
2753 sayılı sertifikanın bedelinin taşınmazın değerinden daha düşük olarak
belirlendiği ve anılan sertifika bedelinin 72.000.000.000.-lira olması
gerektiğinin kesinleşmiş yargı kararıyla tespit edilmiş olması karşısında,
davalı idarece söz konusu yargı kararında belirtilen miktar ile karar tarihinden
(14.12.2001) itibaren işleyecek yasal faizin de hesaplanması suretiyle sertifika
bedelinin arttırılması gerekirken davacının bu yöndeki isteminin reddinde hukuka
uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş, bu
karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu
idare mahkemesi kararının, adli yargı kararıyla belirlenen miktar üzerinden
sertifikanın düzenlenmesi gerektiğinden dava konusu işlemin anılan kısmının
iptaline ilişkin kısmında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.
maddesinin 1.fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.
İdare Mahkemesi
kararının faize ilişkin kısmına gelince;
4706 sayılı
Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun, sit alanlarında kalan taşınmaz
mallar başlıklı 6. maddesinde, "21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca, sit alanı ilan edilmiş ve onanlı
koruma amaçlı imar planında kesin inşaat yasağı getirilmiş arsa ve arazilerin,
Hazineye ait taşınmazlarla değiştirilmesi işlemlerinde, taşınmaz maliklerinin
kabul etmesi halinde Hazineye ait taşınmazların satış işlemlerinde ödeme aracı
olarak kabul edilmek üzere, taşınmazın bedelini gösteren bir belge verilir.
Belgenin işleme
tâbi tutulacağı tarihteki bedeli, belgede yazılı bedele kıymet takdir tarihinden
itibaren kanunî faiz uygulanmak suretiyle tespit edilir. " hükmü yer almıştır.
Yukarıda içeriği
yazılı hüküm uyarınca, davacıya ait sertifikanın işleme tabi tutulacağı
tarihteki bedeli, 1.3.2001 gününde düzenlenen sertifikada yazılı bedele kıymet
takdir tarihinden itibaren kanuni faiz uygulanmak suretiyle tesbit
edileceğinden, Silifke Asliye Hukuk Mahkemesi kararından itibaren ayrıca kanuni
faiz uygulanması mükerrer faiz uygulanmasına neden olacağından davacının bu
konudaki isteminin reddinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu durumda dava
konusu işlemin faize ilişkin kısmının iptaline ilişkin mahkeme kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan
nedenlerle, Mersin İdare Mahkemesi'nin 28.4.2005 günlü, E:2004/505, K:2005/564
sayılı kararının sertifika bedeline ilişkin kısmının onanmasına, faize ilişkin
kısmının bozulmasina, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 26.1.2006
gününde oybirliğiyle karar verildi.
GECEKONDU İŞLERİ
T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2005/6271
Karar No : 2006/2001
Özeti : İmar affı başvurusu
tarihi itibariyle 3.şahıslar ile belediye arasında hisseli durumda olan bir
taşınmazın 2981 sayılı Yasa'nın 10/a maddesinde belirtilen belediyeye ait
müstakil arazi kapsamında kabul edilmesi mümkün olmadığından, belirtilen
nitelikteki taşınmaz üzerinde bulunan gecekondu nedeniyle haksahibi
olunamayacağı dolayısıyla tapu verilmesi isteminin reddine ilişkin işlemde
mevzuata aykırılık bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan: Mamak Belediye Başkanlığı - ANKARA
Vekili : Av. …
Karşı
Taraf : …
Vekili : Av. …
İstemin
Özeti : Ankara 3. İdare Mahkemesinin 30.3.2005 günlü, E:2003/1406,
K:2005/453 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın
Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik
Hakimi Özlem Şimşek'in Düşüncesi: Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu
gecekondunun yeraldığı taşınmazın imar affı başvurusunda bulunulduğu tarih
itibariyle belediye ile 3.şahıslar arasında hisseli olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla,
anılan taşınmazın 2981 sayılı Yasa'nın 10/a maddesinde belirtilen belediyeye ait
müstakil arazi kapsamında kabul edilmesi mümkün olmadığından, imar affından
yararlanması mümkün olmayan gecekondu nedeniyle tapu verilmesi istemiyle yapılan
başvurunun reddine ilişkin işlemde sonucu itibariyle hukuka aykırılık
bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenle, davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden aksi yöndeki İdare
Mahkemesi kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı
Sedat Larlar'ın Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların
temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması
gerekmektedir.
Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden
hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının
onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, Ankara,
Mamak, Yatık Musluk Mahallesi, Duvardibi Caddesi, 65 numaralı gecekondu
nedeniyle tapu verilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 25.7.2003
günlü, 6560 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince,
uyuşmazlık konusu gecekondunun yer aldığı … ada, … sayılı parselin imar af
başvurusunda bulunulduğu tarih itibariyle Ankara belediyesi ile şahıslar
arasında paylı olduğu anlaşıldığından, belediye hissesinin dikkate alınması
suretiyle davacının hak sahibi kabul edilmesi gerektiği, bu durumda dava konusu
işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş, bu
karar davalı idarece temyiz edilmiştir.
2981 sayılı
Yasanın 9/C maddesinde, başkasının arsa veya arazisi üzerine yapılmış
gecekondular için, arsa sahibi ile gecekondu sahibinin anlaşmaları ve süresi
içinde müracaat etmeleri halinde, varsa ıslah imar planı, yoksa binanın konumu
dikkate alınarak ifrazen veya hisse olarak gecekondu sahibine devir, temlik ve
adına tescil edileceği, arsa sahibinin, yerinin gecekondu sahibine devrini
istemesi üzerine, mahkemece rayiç değerin takdiri yapılarak bedelin ödeneceği,
gecekondu sahibi ödemeye yanaşmazsa, arsa sahibinin Türk Medeni Kanununun 649.
maddesinin son fıkrası gereğince işlem yapılmasını Mahkemeden isteyeceği, lüzum
görülen hallerde ve üzerinde bir yerleşme alanı veya yapı topluluğu bulunması
halinde yukarıdaki işlemler beklenilmeksizin belediye veya valiliklerce arsa
veya arazilerin kamulaştırılacağı hükme bağlanmıştır.
Aynı Yasanın
10/a maddesinde de, bu kanun hükümlerine göre hazine, belediye, il özel
idaresine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğünün idare ettiği arsa veya araziler
üzerinde gecekondu sahiplerince yapılmış yapıların, 12. madde hükümlerine göre
tespit ettirildikten sonra, kayıt maliki kamu kuruluşunca bu yerin hak sahibine
tahsis edileceği ve bu tahsisin yapıldığının tapu sicilinin beyanlar
hanesinde gösterilerek ilgilisine "Tapu Tahsis Belgesi" verileceği hükme
bağlanmıştır.
Dosyanın
incelenmesinden, … ada, … sayılı parsel üzerinde bulunan gecekondu nedeniyle
27.4.1983 tarihinde imar affı başvurusunda bulunulması üzerine 16.3.1987 günlü,
671 sayılı tapu tahsis belgesinin düzenlendiği, tapu verilmesi istemiyle yapılan
başvurunun anılan gecekondunun 1993 yılında yapılan parselasyon işlemi
sonrasında oluşturulan ve şahıslara tahsis edilen … ada, … sayılı parselde
kaldığından bahisle reddedildiği, diğer taraftan … ada, … sayılı parselin imar
affı başvurusunda bulunulduğu tarih itibariyle Ankara belediyesi ile üçüncü
şahıslar arasında paylı olduğu anlaşılmaktadır.
Paylı durumda
bulunan taşınmazlarda paydaşlık giderilmediği sürece paydaşlardan her biri payı
oranında taşınmazın her noktasında hak sahibi olduğundan, taşınmazın hangi
bölümünün hangi paydaşa ait olduğunun belirlenemeyeceği, diğer taraftan
hazineye ait arsa veya araziler ile başkasına ait arsa veya araziler üzerinde
yapılmış gecekondular hakkında uygulanacak hükümlerin de farklı olması nedeniyle
olayda, belediye ile şahıs arasında paylı durumda bulunan uyuşmazlığa konu
taşınmazın 2981 sayılı Yasanın 10/a maddesinde belirtilen belediyeye ait
müstakil arazi kapsamında kabul edilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Gecekondunun
işgal ettiği alanın belediyeye ait payı aşıp aşmaması da belirtilen nedenlerle
sonuca etkili olmayacağından, sözkonusu gecekondu için tapu verilmesi isteminin
reddi yolundaki dava konusu işlemde sonucu itibariyle hukuk aykırılık
bulunmamaktadır.
Bu durumda,İdare
Mahkemesince uyuşmazlık hakkında yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan
nedenlerle, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 30.3.2005 günlü, E:2003/1406,
K:2005/453 sayılı kararının bozulmasına, 22,90 YTL. karar harcının temyiz
isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine
14.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İMAR İŞLERİ
T.C.
D A N I Ş T A Y
Altıncı Daire
Esas No : 2005/7550
Karar No : 2006/1946
Özeti : Muhtarlıktan izin
alınarak yapılan yapının Plansız Alanlar Yönetmeliği hükümlerine aykırı olarak
fazladan yapılan katları esas alınmak suretiyle 3194/42 uyarınca para cezası
verilmesi gerekirken, yapının tümü esas alınarak verilen para cezasında hukuka
uyarlık bulunmadığı hakkında.
Temyiz İsteminde
Bulunan: …
Karşı
Taraf : İzmir Valiliği
İstemin
Özeti : İzmir 3.İdare Mahkemesinin 24.06.2005 günlü, E:2005/456,
K:2005/466 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek
bozulması istenilmektedir.
Savunmanın
Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri
bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği
savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik
Hakimi G. Filiz Ercan Aslantaş'ın Düşüncesi: Uyuşmazlık konusu olayda,
mühürlenen yapının muhtarlıktan alınan izin ile yapıldığı, fen ve sağlık
kurallarına aykırı olduğu konusunda Valilikçe yapılmış herhangi bir tespitin de
bulunmadığı, zemin+1+2+çatı katından baret yapının Plansız Alanlar İmar
Yönetmeliği'nde öngörülen 2 kat ve 6.50 m. yüksekliği aşan kısımları hakkında
işlem yapılabileceğinden, yapının tamamının imara aykırı olduğu kabul edilmek
suretiyle tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığından
davanın reddi yolundaki mahkeme kararının bozulması gerektiği gerekmektedir.
Danıştay Savcısı
M. İclal Kutucu'nun Düşüncesi: İzmir Kemalpaşa … Köyü 2904 parsel sayılı
taşınmaz üzerinde imara aykırı yapı yapıldığı belirtilerek 3194 sayılı Yasanın
42.maddesi uyarınca 7.192.300.000 lira para cezası verilmesi yolundaki 3.1.2002
günlü 77 sayılı Valilik işleminin iptali istemiyle açılan davayı reddeden idare
mahkemesi kararının Danıştay 6.Dairesince, 3194 sayılı İmar Kanununun 42.
maddesinde belirtilen alt sınırın üzerinde para cezası verilmesinin gerekçesi
açıklığa kavuşturulduktan sonra yeniden karar verilmek üzere bozulmuş, olup
verilen yeni kararla bozma kararına uyulduğundan söz edilerek davanın reddine
karar verilmesi üzerine bu kararın bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
Dosyanın
incelenmesinden, mahkemece ara kararı ile, davalı idareden kanunda yazılı alt
sınırın üzerinde para cezası miktarının belirlenmesi nedenleri sorulmuş, verilen
cevapta,"gayrimenkulün bulunduğu yerleşim yeri, 23 Temmuz 2004 tarihli Resmi
Gazetede yayımlanan 5216 sayılı "Büyükşehir Belediyesi Kanunu" gereğince İzmir
Büyükşehir Belediyesi sınırları içerisine dahil edildiğinden, 23.12.2004 tarihli
teslim tutanağı ile Belediyesine teslim edildiği" bildirilmiş bu ara kararı
dışında mahkemenin her hangi bir araştırma yapmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda eksik
incelemeye dayalı mahkeme kararında isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle temyiz konusu mahkeme kararının bozulmasının uygun olacağı
düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren
Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, İzmir
Kemalpaşa, … Köyü, 2904 parsel sayılı taşınmaz üzerinde imara aykırı yapı
yapıldığından bahisle 3194 sayılı İmar Kanunun 42.maddesi uyarınca para cezası
verilmesine ilişkin 3.1.2002 günlü, 77 sayılı Valilik işleminin iptali istemiyle
açılmış, İdare Mahkemesince; Danıştay Altıncı Dairesinin 13.10.2004 günlü,
E:2003/907, K:2004/4877 sayılı bozma kararına uyularak, 30.5.2000 günlü tutanak
ile ruhsatsız olarak zemin+1+2+ çatı katı bitmiş durumda yapı yapıldığının
tespit edilerek mühürlendiği, fen ve sağlık kurallarına uygun olduğuna ilişkin
valilik görüşü alınmadığı, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinde belirlenen
yapılaşma koşullarına aykırı yaklaşık 91 m² taban alanına sahip betonarme tarzda
3 katlı yapı yapıldığı, sadece ikamete dönük bir yapı olma amacının aşıldığı,
anılan yapının davalı idarece hesaplanmış olan maliyet bedeli, yapının niteliği,
konumu ve büyüklüğü dikkate alındığında verilen para cezasının yasal sınırlar
içinde olduğu, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle
davanın reddine karar verilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3194 sayılı
Kanunun 27.maddesinde, belediye ve mücavir alanları dışında köy nüfusuna kayıtlı
ve köyde sürekli oturanların köy yerleşik alanları ve civarında ve mezralarda
yaptıracağı konut, hayvancılık ve tarımsal amaçlı yapılar için inşaat ve iskan
ruhsatı aranmayacağı, ancak yapının fen ve sağlık kurallarına uygun olması ve
muhtarlıktan izin alınması gerekeceği, Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğinin
29.maddesinde de köy ve mezraların yerleşik alanlarında ve civarında sadece köy
nüfusuna kayıtlı ve köyde sürekli oturanlarca yapılacak konut, tarım ve
hayvancılık amaçlı yapılar ve müştemilat binalarının yapı ruhsatı ve yapı
kullanma iznine tabi olmadığı, ancak yapı projelerinin fen ve sağlık kurallarına
uygun olduğuna dair Valilik görüşü alınmasından sonra muhtarlıkça izin verilmesi
ve bu izne uygun olarak yapı yapılmasının şart olduğu düzenlemesine yer
verilmiştir.
Plansız Alanlar
İmar Yönetmeliğinin, Belediye Mücavir Alan Sınırları Dışında Planı Bulunmayan
Köy ve Mezraların Yerleşik Alanlarında Uygulanacak Esaslar başlıklı 5.bölümün
52.maddesinde köy ve mezraların yerleşik alanlarında 2 kattan (6.50 m) fazla
katlı bina yapılamayacağı; meyilden dolayı birden fazla kat kazanılamayacağı
hükme bağlanmıştır.
Dosyanın
incelenmesinden, 30.5.2000 günlü tutanak ile zemin+1+2+çatı katı bitmiş,
betonarme tarzda konut yapıldığının tesbiti üzerine valilikçe 3194 sayılı İmar
Kanunun 42 nci maddesi uyarınca para cezası verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık
konusu olayda, mühürlenen yapının muhtarlıktan alınan izin ile yapıldığı, fen ve
sağlık kurallarına aykırı olduğu konusunda Valilikçe yapılmış herhangi bir
tespitin de bulunmadığı açıktır. Ancak zemin+1+2+çatı olarak yapılan yapının
yukarıda anılan Yönetmelik maddesi hükmüne aykırı olarak fazladan yapılan
katları esas alınmak suretiyle 3194 sayılı Yasanın 42.maddesi uyarınca para
cezası verilmesi gerekirken, yapının tümü esas alınarak para cezası verilmesine
ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan
nedenlerle İzmir 3.idare Mahkemesinin 24.6.2005 günlü, E:2005/456, K:2005/466
sayılı kararının bozulmasına, 22.90 YTL. karar harcı ile fazladan yatırılan
17.00 YTL. harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen
mahkemeye gönderilmesine 14.4.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.