T.C
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/3575
Karar No:1999/6105
ÖZETİ : ... turizm merkezi ilanına ilişkin
Bakanlar Kurulu Kararının mevzuata Aykırı olduğu hk.-DD.103
Davacı___ _j_ TEMA. Türkiye Erozyonla Mücadele.
Ağaçlandırma ve Doğal
Varlıkları Koruma Vakfı
Vekilleri____ -._ Av. ...
Davalılar : 1- Başbakanlık
2- Turizm Bakanlığı
İstemin Özeti : 11.1.1998 günlü. 23227 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 6.1.1998 günlü. 98/10496 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eki
listenin "Yeni ilan edilen yerler" başlıklı grubun 10.sırasında yer alan "...
Turizm Merkezi" ilanına ilişkin işlemin; uyuşmazlık konusu bölgenin ... İl
Sınırından itibaren başlayıp, bir doğa harikası olan koyda ... Çayı'nın
oluşturduğu yaklaşık 450 metre eninde 1500 metre uzunluğundaki 660 dönüm
ovacığın tamamında muz tarımı yapıldığı, bölgenin tamamen özel mülkiyette
olduğu, dava konusu işlemle bir rant alam yaratılmak istenildiği. Anayasa'ya.
yasalara ve kamu yararına aykırı olduğu öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Başbakanlık'in Savunmasının Özeti: Turizm alan ve
merkezlerinin 2634 sayılı Yasaya göre ilgili bakanlıkların görüşü doğrultusunda
hazırlanan Turizm Ba-kanlığı'mn önerisi ve Bakanlar Kurulu karan ile
gerçekleştirildiği. Turizm Ba-kanİTğınca henüz planlama, altyapı, önizin. tahsis
gibi işlemlerin yapılmadığı, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu
belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Turizm Bakanlığı'mn Savunmasının Özeti: Turizm
merkezlerinin öncelikle turizm yönünden önem taşıyan yörelerde ilan edilerek
ülkenin turizm kaynakları açısından değerlendirilmeyi bekleyen ve dünya
ölçeğinde yarışma olanakları sunacak olan doğal, tarihi, arkeolojik, kış. av.
su sporları, sosyo-kül türel değerler ve sağlık turizmine yönlendirme ile
turizmi genel dinlenme ve rekreasyon planlaması içinde ele alındığı, turizm
merkezi ilanım takiben ve mevcut üst ölçekli planlara ve mevzuata göre uygulama
imar planlarının gündeme geleceği, bir yerin turizm merkezi ilan edilmesinin
plansız bir yapılaşmaya açılması anlamım taşımadığı, henüz planlama, altyapı,
önizin. tahsis gibi işlemlerin gerçekleştirilmediği, dava konusu işlemin
mevzuta uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Selçuk Topal1in Düşüncesi: Yerinde
yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyanın
birlikte değerlendirilmesinden, bölgenin özellikleri de göz önünde
bulundurulduğunda, dava konusu işlemin mevzuata aykırı olduğu anlaşıldığından
iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Savcı Aynur Sahinok'un Düşüncesi: Dava.
11.1.1998 gunlu. 23227 sayılı
Resmi
Gazetede yayınlanan 6.1.1998 günlü. 96/10496 sayılı Bakanlar Kurulu karan eki
listenin "Yeni İlan Edilen Yerler" başlıklı grubun 10 sırasında yer alan "...
Turizm Merkezi" ilanına ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır.
Dava konusu turizm merkezi ilanına ilişkin işlesin
2634 sayılı Yasanın 3 ve 4. maddeleri ile 37. Maddesinin (A) fıkrası uyarınca
çıkartılan yönetmelikte öngörülen koşullara ve şehircilik ile planlama
esaslarına, kamu yararına uygun olup olmadığının saptanabilmesi amacıyla
Danıştay 6. Dairesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda turizm
merkezi ilan edilen alanın özellikle ... çayının denize döküldüğü yerde oluşan
deltanın denizden başlıyarak yarıya yakın bir bölümünü kapsadığı, turizm
alanının batısının ... Çayı, doğusunun or-manlıfc alan, kuzeyinin muz bahçeleri,
gürleyişinin ise denizle çevrili oduğu proje alammn muz bahçelerinden oluştuğu,
ayrıca bu alanda 2.konut niteHğinde bir site bulunduğu turiza merkezi tlan
edilen alanın esasında tan» dışı naksatlar-la kullanıl anlayacak nitelikte olup
1. sınıf sulanan dikili ve ekanoBrik ölçülerde ürün siman arazi durumunda olduğu
ayrıca doğal nadir güzellikleri itibarıyla doğal sit alam olarak korunmasında
yarar olduğu saptarımş bulunmaktadır.
Bu durmada bilirkişi incelemesi sonucunda
düzenlenen raporla dosyanın birlikte değerlendin lisesinden dava konusu işlenin
şehircilik ilkelerine. planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olaadiğı
anlaşıldığından ... Turız» Merkezi ilanına ilişkin dava konusu işlenir iptali
'gerekeceği düşünül tektedir.
TÜRK MİLLETİ ADIM
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakirinin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonr»
işin gereği görüşfildfi:
Dava, 11.1.1998 günlü. 23227 sayıl* Reari Gazetede
yayınlanan 6.1.1958 günlü. 1998/10496 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eti listenin
"Yeni ilan edilen yerler" başlıklı grubun 10.sırasında yer alan "... • ...
Turiz* Merkezi* iTanma ilişkin işlenin iptaTi istemiyle açılmıştır.
2534 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 3.Maddesinde,
turiz» ■erkezleri; turizm bölgeleri içfnde veya dışında yeri. mevkii ve
sınırlan bakanlığın önerisi. Bakanlar Kurulu karan ile tesbit ve ilan edilen
turiz» yönünden önem taşıyan yerler veya bölümler şeklinde tammlarmrrş. aym
Yasanın 4.maddesinde de. turizm bölgeleri, turizm alanları ve turizm
merkezlerinin tesbitınde, ülkenin doğal, tarihi, arkeolojik ve sosyo-kültürel
turizm değerleri, kış, av ve su sporları ve sağlık turizmi ile mevcut diğer
turizm potansiyelinin dikkate alınacağı hükme bağl anım ştı r.
2634 sayılı Yasa ile doğal, tarihi, arkeolojik ve
sosyo-kültürel turizm değerleri, mevcut diğer potansiyeller de dikkate alınarak
planlama ilkeleri doğrultusunda Turizm Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulu
kararı ile turizm merkezlerinin tesbit edileceği belirlenmiş ve bu bölgelerde
mevcut doğal, kültürel değerlerin kamu yararına korunması, turizm hizmetlerinin
gereği olarak bu alanların geliştirilmesi, turizm yatırım ve işletmelerinin
teşvik edilmesi ve denet* lenmesi de aym yasa ile düzenlenmiştir.
Dava konusu turizm merkezi ilanına ilişkin işlemin
2634 sayılı Yasanın 3 ve 4.maddeleri ile 37.maddesinin (A) fıkrası uyarınca
çıkartılan yönetmelikte öngörülen koşullara ve şehircilik ile planlama
esaslarına, kamı yararına uygun bulunup bulunmadığının saptanabilmesi
amacıyla dairemizin 7.7.1998 günlü ara
karan üzerine 27.1.1999 gününde uyuşmazlık konusu
yerde. Naip Üye ... tarafın
dan re'sen seçilen Prof.Dr............ Doç.Dr. ... ve Doç.Dr. ...'dan
oluşan bilirkişi
kurulunca keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış,
davacı temsilcisinin keşif sırasında bilirkişi kurulunda ziraat konusunda
uzman bir kişinin de bulunmasının uygun olacağı yolundaki iddiası; bilirkişi
kurulunun dava konusu olayın yerinde keşfi ve bilirkişi incelemesi için
yeterli olması nedeniyle yerinde görülmemiş. inceleme sonucu düzenlenen raporda
özetle: turizm., merkezi ilan edilen alanın özellikle ... Çayı'mn denize
döküldüğü yerde oluşan deltanın, denizden başlayarak yarıya yakın bir bölümünü
kapsadığı, turizm alanının batısının ... Çayı. doğusunun ormanlık
alan. kuzeyinin muz bahçeleri, güneyinin ise denirle çevrili olduğu, proje
alanının kapama muz bahçelerinden oluştuğu, bu alanda 2.konut niteliğinde
bir site bulunduğu, muz bahçeleri arasında yer yer alçak tünel şeklinde naylon
seralarda çilek üretiminin de yapıldığı, keşif gününde alanın- sulanması
için ... Çayı yatağından derin kuyudan alman su ile tevsii pompaj sulaması
yapılması için gerekli pompaj istasyonu, depo ve boru sisteminin
bitirilmiş olduğu, sistemin bu şekliyle henüz işletmeye açılmadığının
görüldüğü, alanın sulanan ve kapama muz bahçesi olarak kullanıldığı. ...
ÇayT'nın deltasından ibaret
olan. alüvyıyal. birinci sınıf tarım toprağı
niteliği taşıdığı, alanın turizme açılması ile arka tarafta kaTan
sözde tarım alam olarak muhafazası düşünülen kısmın da yaklaşım yolları ve
turiznr amaçlı kullanımın getireceği diğer tarım dışı kullanımlar için
elden çıkmasının söz konusu olacağı. ...'da turizm merkezi
olarak ilan edilen alanın 26 Ağustos 1998 günlü.
23445 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan "Tarım Alanlarının Tarım Dışı Gaye
ile Kullanılmasına Dair Yönetmelik" in, Tarınr Dışı Maksatlarla Kullanılamayacak
Olan Arazilere ilişkin 7.maddesinin a: bendindeki tanıma uyduğu, dava konusu
alanın. I.sınıf, sulanan, dikili ve ekonomik ölçülerde ürün alınan arazi
tanımına girdiği, raikraklimatik çote özel çevre koşuTTanna sahip ve
...'da az sayıda muz üretilebilen yerlerden ve bu alanın ...'da jeolojik
dönemlerde oluşup günümüze kadar etrafına yaşam saçmış nadir doğal
zenginliklerden birisi olduğu, bu gibi alanların sayısının ve genişliğinin
...'da ... Dağlarının güney eteklerinde fazla olmadığı, doğal sit alan gibi
korunmasında sayısız yararTar bulunduğu.alanın doğusunda kıyı boyu 1.derece
doğal sit alanlarının (Akdeniz Foklarının yaşam alanım içeren bölge)
uzandığı, kuzey doğusunda arkeolojik sit alanının yer aldığı, dava konusu
bölgenin ve yakın çevresinin korunması gerekli doğal ve kültürel varlıkların
bulunduğu çok hassas bir bölge olması ve özel tarımsal üretim yapılması
nedeniyle mevcut kullanıma aykırı olarak, tarım dışı amaçlarla
kullanılmasının mümkün olmadığı ve ....... Turizm
Merkezi ilanına ilişkin dava konusu
işlemde şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına
uyarlık bulunmadığı belirtilmiştir.
Anılan bilirkişi raporunun taraflara tebliği
üzerine, davalı idarelerce itiraz edilmiş ise de. öne sürülen iddialar,
ayrıntılı bir inceleme ürünü olan bilirkişi raporunun içeriği ve dosyadaki bilgi
ve belgeler karşısında yerinde görülmemiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile bilirkişi
raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu turizm merkezi kararının
bölgenin özellileri göz önünde bulundurulduğunda, ilgili mevzuata uygun olmadığı
sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan
nedenlerle, dava konusu ....... Turizm Merkezi kararının iptaline. 6.12.1999
gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C
DAKIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/357I
Karar No: 1999/6104-
ÖZETİ : ..... Kalesi turizm merkezi ilanına
ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının mevzuata aykırı olduğu hK.-DD.103
TEMA.Türkiye Erozyonla Mücadele Ağaçlandırma ve
Doğal
Varlıkları Koruma Vakfı Av. ...
1- Başbakanlık
2- Turizm Bakanlığı
İstemin Özeti : 11.1.1998 günlü. 23227 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 6.1.1998 günlü. 98/10496 sayılı Bakanlar Kurulu kararı eki
listenin "Yeni ilan
edilen yerler" başlıklı grubun 9.sırasında yer alan
"...-... Kalesi Turizm Merkezi" ilanına ilişkin işlemin: uyuşmazlık konusu
bölgenin kısmen milli park, kısmen de sit alam ve ....... Devlet Karayolu ile
deniz arasında kalan ... ve
... Milli Parklarını da içine alan genişliği 150
ila 500 metre arasında değişen yaklaşık 1500 metre uzunluğunda ormanlık bir alan
ve kesintisiz devam eden ikin-, ci bolünde ... KaTesini de içine alacak şekilde
... Cayma kadar uzanan doğal plajın deniz kaplumbağası üreme merkezi olduğu, ...
Sazlığı nedeniyle 1993 yılında Doğal Sit alam ilan edildiği, çok sayıda kuş
türünün barındığı, turizme açılmasının bölgenin tamamen yok olması sonucunu
doğuracağı, sit alanı statüsünden çıkartılmasında kamı yaran olmayıp
rantçıların yararının bulunduğu, Anaya-sa'ya, yasalara ve kamu yararına aykırı
olduğu öne sürülerek iptali istenilmektedir.
Başbakanlık'ın Savunmasının Özeti: Turizm alan ve
merkezlerinin 2634 sayılı Yasaya göre ilgili bakanlıkların görüşü doğrultusunda
hazırlanan Turizm Bakanlığı'nın önerisi ve Bakanlar Kurulu kararı ile
gerçekleştirildiği, Turizm Bakanlığınca henüz planlama, altyapı, önizin. tahsis
gibi işlemlerin yapılmadığı, dava konusu işlemin mevzuata uygun olduğu
belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Turizm Bakanlığı'nın Savunmasının Özeti: Turizm
merkezlerinin öncelikle turizm yönünden önem taşıyan yörelerde ilan edilerek
ülkenin turizm kaynaklan açısından değerlendirilmeyi bekleyen ve dünya ölçeğinde
yarışma olanakları sunacak olan doğal, tarihi, arkeolojik, kış, av. su
sporları, sosyo-kül türel değerler ve sağlık turizmine yönlendirme ile turizmi
genel dinlenme ve rekreasyon planlaması içinde ele alındığı, turizm merkezi
ilanım takiben ve mevcut üst ölçekli planlara ve mevzuata göre uygulama imar
planlarının gündeme geleceği, bir yerin turizm merkezi ilan edilmesinin plansız
bir yapılaşmaya açılması anlamını taşımadığı, henüz planlama, altyapı, Önizin,
tahsis gibi işlemlerin gerçekleştirilmediği, dava konusu işlemin mevzuta uygun
olduğu belirtilerek davamn reddi gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Selçuk Topal'in Düşüncesi : Yerinde
yaptırı1 an keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyanın
birlikte değerlendirilmesinden, bölgenin özellikleri de göz önünde
bulundurulduğunda dava konusu işlemin mevzuata aykırı olduğu anlaşıldığından
iptaline karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Savcı Aynur Şahinok'un Düşüncesi : Dava. 11.1.1993
günlü, 23227 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6.1.1998 günlü. 98/10496 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı eki Listenin "Yeni ilan edilen yerler" başlıklı grubun 9.
sırasında yer alan "...-... Kalesi Turizm Merkezi" ilanına ilişkin işlemin
iptali istemiyle açı 1: mıştır.
Dava konusu turizm merkezi ilanına ilişkin işlemin
2634 sayılı Yasanın 3 ve 4. maddeleri ile 37. Maddesinin (A) fıkrası uyarınca
çıkartılan yönetmelikte öngörülen koşullara ve şehircilik ile planlama
esaslarına, kamu yararına uygun olup olmadığının saptanabilmesi amacıyla
Danıştay 6. Dairesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda ...
Kalesinin içerisinde bulunduğu. ... çayından başlayarak doğudaki balıkçı
barınağına kadar uzanan turizm alanı hakkında doğal ve biyolojik Özellikleri
bakımından değerlendirme yapıldığından dava konu-
su
turizm alanında kamping ve günübirlik kullanımlar gibi yumuşak turizm türleri
yerine yoğun yapılaşmayı gerektiren kullanış türlerinin tercih edilmesinin dnğru
olmadığı, turizm alanının doğusunda bulunan orman ıs/letmesince- depo olarak
kullanılan alandada 1/25.000 ölçekli çevre düzeni planında öngörüldüğü şekliyle
tatil köyünün yapılaşması durumunda doğal çevreye fazlası ile olumsuz etki
yapacağı saptanmış bulunmaktadır.
Bu durumda bilirkişi incelemesi sonucunda
düzenlenen raporla dosyanın birlikte değerlendirilmesinden dava konusu işlemin
şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı
anlaşıldığından ....... Kalesinin Turizm Merkezi ilanına ilişkin dava konusu
işlemin ipta-li gerekeceği düşünül mektedi r.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
HaJcınriTrfn açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra
işin gereği görüşüldü:
Dava. 11.1.1998 günlü. 23227 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 6.1.1998 günlü. 1998/10496 sayılı Bakanlar Kurulu karan eki listenin
"Yeni ilan edilen yerler" başlıklı grubun 9.sırasında yer alan "...-... Kalesi
Turizm Herkeri" ilanına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 3.maddesinde,
turizm merkezleri: turizm bölgeleri içinde veya dışında yeri, mevkii ve
sınırlan bakanlığın önerisi. Bakanlar Kurulu kararı ile tesbit ve ilan edilen
turizm yönünden önem taşıyan yerler veya bölümler şeklinde tanımlanmış, aynı
Yasanın 4.maddesinde de. turizm bölgeleri, turizm alanları ve turizm
merkezlerinin tesbitinde; ülkenin doğal, tarihi, arkeolojik ve sosyo-kültürel
turizm değerleri, kış. av ve su sporları ve sağlık turizmi ile mevcut diğer
turizm potansiyelinin dikkate alınacağı hükme bağlanmıştır.
2634 sayılı Yasa ile doğal, tarihi, arkeolojik ve
sosyo-kültüreT turizm değerleri, mevcut diğer potansiyeller de dikkate alınarak
planlama ilkeleri doğrultusunda Turizm Bakanlığının önerisi ve Bakanlar Kurulu
karan ile turizm merkezlerinin tesbit edileceği belirlenmiş ve bu bölgelerde
mevcut doğal, kültürel değerlerin kamu yararına korunması, turizm hizmetlerinin
gereği olarak bu alanların geliştirilmesi, turizm yatırım ve işletmelerinin
teşvik edilmesi ve denetlenmesi de aynı yasa ile düzenlenmiştir.
Dava konusu turizm merkezi ilanına ilişkin işlemin
2634 sayılı Yasanın 3
ve 4.maddeleri ile 37.maddesinin (A) fıkrası uyanınca çıkartılan yönetmelikte
Öngörülen koşullara ve şehircilik ile planlama esaslarına, kamu yararına uygun
bulunup bulunmadığının saptanabilmesi amacıyla dairemizin 7.7.1998 günlü ara ka
rarı üzerine 28.1.1999 gününde uyuşmazlık konusu yerde. Naip Üye Bekir Aksoylu
tarafından re'sen seçilen Prof.Dr............. Doç.Dr. ... ve Doç. Dr. ...
oluşan bi
lirkişi kurulunca keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmış, davacı temsilcisinin
keşif sırasında bilirkişi kurulunda orman konusunda uzman bir kışının de bulun
masının .uygun olacağı yolundaki iddiası: bilirkişi kurulunun, dava konusu
olayın
yerinde keşfi ve bilirkişi incelemesi için yeterli olması nedeniyle yerinde gö
rülmemiş, inceleme sonucu düzenlenen raporda özetle; "... Kalesı'mn içerisinde
bulunduğu. ... çayından başlayarak doğudaki balıkçı barınağına kadar uzanan tu
rizm alanı hakkında doğal ve biyolojik özellikleri bakımından değerlendirme
ya-
pıldığında,
dava konusu turizm alammn batıda ... Çayı. doğuda balıkçı barTna-ğı, güneyde
Akdeniz ile çevrili olup, 6.5 km. uzunluğunda ve yaklaşık 0.5 k». eninde bir
alam kapsadığı.bu alam doğal ve biyolojik özellikleri bakımından üç "biyolojik
ada" ya ayırmanın mümkün olduğu, ... çayından başlayıp, doğuda ormanlık alana
uzanan ... Kalesi'nin de içersinde bulunduğu alan içinde ... Kalesi ve çevresini
içeren Arkeolojik Sit Alam İlgili Korusa Kurulu'nun öngördüğü koşullara uygun
olarak kültürel çevreye duyarlı ve sınırlı bir yapılaşma ile kullanılması, ilke
olarak koruma-Kullanma dengesinin gözetilmesi gerektiği, dava dosyası eki
....... Kalesi Turizm Merkezi "ni içeren 1/25.000 ölçekli çevre düzeni plan
kararları koruna-kullanma dengesini kültürel ve doğal çevre aleyhine
yönlendirecek bir yaklaşım içinde olduğunu gösterdiği, söz konusu plan
kararlarında ... Çayı doğusunda turizm tesis alam 66 ha., ... Kalesi doğusunda
turizm ve ikfncil konut 35 ha. öngörülürken. ... Kalesi çevresinde 9 ha.
günübirlik ve ... mevkiinde 15 ha. kamping alanının yeterli görüldüğü, açıkça
yoğun yapılaşsa-yı getiren kullanış türlerinin tercih edildiği, kanping,
günübirlik kullanımlar gibi "yumuşak turizm" türlerinin ise tercih edilmediği,
bu tür planlama yaklaşı-nnnın turizm potansiyelini sağlayan en önemli
unsurlardan doğal çevre için oTdu-gu kadar kültürel varlıklar (... Kalesi ve
Arkeolojik Sit Alam) içinde olumsuz etkileri olacağı, ayrıca bu alanların
dışında sulu tarım alanında mevcut olduğu, bu alamn turizm amaçlı kullanımla
beraber konut baskısı- altında olduğunun da gözlemlendiği, bu dengelerin
gözettiebileceği bir kullanım tarzrrnn, bu alan için öngörülebileceği, bu
kesimde bulunan doğal ve kültürel varlıkların yoğun kullanımına yol açmayan,
koruraa-kulTanma dengesini gözeten, yumuşak turiznr (çevreci ve kültürel
ağırlıklı) türlerine açılmasının uygun olacağı, turizm alanının orta bölümünde
bulunarr ormanlık alanda ise ew hassas biyolojik alanın bulunduğu, herhangi bir
yapılaşma eylemi bitki Örtüsü ve mevcut bitki örtüsü ile buna bağlı diğer yaşam
zincirine kısıtlı da olsa zarar vereceği, topografyanın dik, toprak örtüsünün
sığ olması, bu zarartn boyutTarrnTn geri dönülemez boyutlarda olmasına neden
olacağı, bu nedenle burada yapılaşmaya yönelik herhangi bir girişimde
bu-lunulmamasımn gerektiği, turizm alanının doğusunda bulunan orman işletmesince
depo olarak kullanılan alanda da; söz tamusu 1/25.000 çevre düzeni planında
öngörüldüğü şekli ile tatil köyünün yapılaşması durumunda doğal çevreye fazlası
ile olumsuz etki yapacağı, bu alanda daha küçük kapasiteli, yapılaşmanın en aza
inebildiği türden konaklama tesisi ile bir çözüm arannası gerektiği. .......
Kalesi Turizm Merkezi ilanına iTişkin dava konusu işlemin tümü ile şehirciTik
ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına uygun olmadığı belirtilmiştir.
Anılan bilirkişi raporunun taraflara tebliği
üzerine, davalı idarelerce itiraz edilmiş ise de, öne sürülen iddialar,
ayrıntılı bir inceleme ürünü olan bilirkişi raporunun içeriği ve dosyadaki bilgi
ve belgeler karşısında yerinde görülmemiştir.
Dosyada yer alan bilgi ve belgeler ile bilirkişi
raporunun birlikte değerlendirilmesinden, dava konusu turizm merkezi kararının
bölgenin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, ilgili mevzuata uygun
olmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, dava konusu ... ... Kalesi
Turiz» Merkezi kararının
iptaline. 6.12.1999 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
T.C.
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No : 2001/2332
Karar No : 2003/1487
Özeti : Gemilere verilecek para cezasında
tespitlerin, her ne kadar Gemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun
Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak Makbuzlara Dair
Yönetmeliğin 24. maddesinde suçun tespiti için tutanağın yeterli olduğu
belirtilmiş ise de, geminin bağlı olduğu dikkate alınarak aynı yönetmeliğin 21.
maddesinde belirtilen usule uygun olması gerektiği, bu usule uyulmaksızın
yapılan tespite dayanılarak verilen para cezasında mevzuata uyarlık bulunmadığı;
ödenen para cezasının yasal faizi ile birlikte iadesinin gerektiği; anılan
yönetmeliğin 24. madde hükmünün ise yasaya uygun olduğu hk.-DKD.1
Davacı |
: ... Gemisi Kaptanı... |
Vekilleri |
: Av.... |
Davalılar |
: 1- Çevre Bakanlığı |
|
2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı |
Vekili |
: Av. ... |
İstemin Özeti : Deniz kirliliğine neden olunduğu
için 2872 sayılı Çevre Kanununun 22 ve 24. maddeleri uyarınca
46.624.734.000.-lira para cezası verilmesine ilişkin 11.1.2001 günlü, 02/0005
sayılı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı işleminin ve 3.11.1987 günlü, 19623
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan JGemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda
Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair
Yönetrnelik"in 24. maddesinin; deniz kirliliğine neden olunmadığı, tek taraflı
tutanak tutulduğu, numunenin doğru yerlerden alınmadığı, yetki devri mümkün
olmadığı halde belediye başkanınca ceza yetkisinin devredildiği, para cezası
işleminin mevzuata aykırı olduğu; Yönetmeliğin 24. maddesinin de 21. madde ile
çeliştiği, suçun tespiti için gerekenlerin 21. madde de açıkça düzenlendiği
halde 24. maddede suçun tesbiti için tutanak tanziminin yeterli olduğunun
belirtildiği, bunun da yasaya aykırlık oluşturduğu İleri sürülerek İptali ile
ödenen para cezasının yasal faizi ve yabancı para cinsinden Türk Lirasına
çevrilmesi sırasında karar tarihi itibariyle uğranılacak kur farkı ile birlikte
iadesine karar verilmesi istenilmektedir.
Davalı Çevre Bakanlığının Savunmasının Özeti :
İptali istenilen yönetmelik hükmünde yasaya aykırılık bulunmadığı, para
cezası.işeminin de mevzuat hükümlerine uygun tesis edildiği ve ceza miktarının
bakanlık genelgesi doğrultusunda saptandığı, dayanaktan yoksun davanın reddi
gerektiği savunulmaktadır.
Davalı...
Büyükşehir Belediye Başkanlığının Savunmasının Özeti: Davanın süresinde
açılmadığı, mevzuat hükümierine uygun olarak para cezası işlemi tesis
edildiğinden dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi Selçuk Topa I'm
Düşüncesi : Deniz vasıtalarının
özellikleri kirletme olayının meydana gelmesinden
hemen sonra gemi veya teknenin olay mahallinden uzaklaşabileceği, denize dökülen
atığın dağıtabileceği veya benzeri nedenlerle analiz, fotoğraf, video çekimi
gibi işlemlerin yapılmasının mümkün olamayacağı göz önüne alındığında tutanak
tanzimi ile yetinilmesinde ve bu amaçla tutanak tanziminin yeterli olduğu
yolunda düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
İptali istenilen yönetmelik hükmünde suçun tespiti
için tutanak tanziminin yeterli olduğu belirtilmiş ise de, aynı Yönetmeliğin 21.
maddesinde suçun tespiti ile ilgili usuller öngörülmüş olup deniz kirliliğine
neden olduğu ileri sürülen geminin bulunduğu duruma göre bu maddede belirtilen
şekilde tespit yapılarak alınan numunelerin analiz sonuçlan dikkate alınarak
deniz kirliliğine neden olunduğunun saptanması halinde para cezası
verilebilecektir.
Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun
11.7.2002 günlü, E;2002/178, K:2002/639 sayılı kararında belirtildiği üzere;
2872 sayılı Yasanın "İdari Cezalarda Yetki" başlıklı 24/a ve "Deniz Araçlarına
Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak
Makbuzlara Dair Yönetmelik" in 12. maddesi; 1580 sayılı Belediye Kanununun 107.
maddesi; Belediye Zabıta Personel Yönetmeliğinin 3. maddesi ve 3030 sayılı
Yasanın büyükşehir belediye başkanının görevlerini düzenleyen 14. maddesinin f
ve p bentlerinde yer alan hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden, 2872 sayılı
Yasanın ve "Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın
Kesilmesi Usulleri İle Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik" in 12.
maddesinde yer alan büyükşehir belediye başkanlıkları ifadesinin bütün bir
belediye teşkilatını içine alan tüzel kişiliği ifade ettiği, belediye başkanının
ise bu tüzel kişiliği temsil etmeye yetkili olan kişi olduğu anlaşılmaktadır.
2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinde büyükşehir
belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanlığının tüzel
kişiliği ifade edilmiş ve bu cezanın büyükşehir belediye başkanlıkları tarfından
verilmesi amaçlanmıştır.
Yetki devri yasal düzenlemelerin açıkça öngördüğü
veya yasaklamadığı konularda bir görev yerine ait yetkinin başka bir görev
yerine aktarılmasıdır. Bu tüzel kişilik içinde yetki devri yapılması sonucunda
yapılan işlem ve eylemler o tüzel kişiliğe mal edilir. Eğer yasa belli bir
konuda idari makamı değil de o kamu hizmetini yürüten kişiyi yetkili kılmışsa
yetkinin doğrudan doğrıya bu kişi tarafından kullanılması gerekir.
Bu durum göz önünde bulundurulduğunda, büyükşehir
belediye başkanlıkları tabiri ile büyükşehir belediye başkanı kastedilmediğinden
büyükşehir belediye başkanına bağlı olan genel sekreter yardımcısı tarafından
büyükşehir belediye başkanının devrettiği yetkiye dayanarak 2872 sayılı Yasanın
22. ve 24. maddeleri uyarınca para cezası verilmesi işleminde yetki yönünden
mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu olayda geminin olay yerinde bağlı
olduğu dikkate alındığında. Yönetmeliğin 21. maddesinin A fıkrasında belirtilen
usulde tespit yapılması gerekmekte olup, 24. madde hükmü de dava konusu olayda
21,maddenin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Ancak, deniz kirliliğine neden olunduğu için para
cezası verilebilmesi için tespitlerin
usulüne uygun şekilde yapılması ve numunelerin de
usulüne uygun şekilde alınması
'gerektiğinden, dava konusu olayda deniz
kirliliğine neden olunduğu ileri sürülen durumu
kesin olarak saptamaya yönelik Yönetmelikte
belirtildiği şekilde usulüne uygun olarak tespit
yapılıp
numuneler alınmadığından para cezası verilmesi yolundaki işlemde mevzuata
uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın iptali istenilen
yönetmelik hükmüne ilişkin bölümünün reddine; para cezası işleminin iptaline ve
mevzuata aykırı işlemden dolayı ödenen para ceazsının da yasal faizi ile
birlikte iadesine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Dava,
deniz kirliliğine neden olunduğu için 2872 sayılı Çevre Kanununun 22, ve 24.
maddeleri uyarınca 46.624.734,000.-lira para cezası verilmesine ilişkin
11.1,2001 günlü, 02-0003 sayılı ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı işleminin ve
dayanağı olan Gemi ve Deniz Adamlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve
Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmeliğin 24.
maddesinin iptali ile tahsil olunan para cezasının faizi ve yabancı para
cinsinden Türk Lirasına çevrilmesi sırasında karar tarihi itibariyle uğranılacak
kur farkı ile birlikte İadesine karar verilmesi isteğiyle açılmıştır.
T.C.Anayasası'nın 124. maddesinde Başbakanlık,
Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren
kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere bunlara aykırı olmamak
şartıyla Yönetmelikler çıkarabilecekleri kurala bağlanmıştır,
2872 sayılı Yasanın 8. maddesinin l.fıkrasında, her
türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili Yönetmeliklerde
belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde
alıcı ortama vermek, depolamak, taşımak, uzaklaştırmak ve benzen faaliyetlerde
bulunmanın yasak olduğu belirtilmiş, aynı Yasanın 3301 sayılı Yasa ile değişik
22. maddesinde de bütün sahillerimizde, karasularımız ile iç sularımız olan
Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale boğazlarında, liman ve körfezlerimiz,
tabii ve suni göllerimiz ile akarsularımızda bu Yasanın 8. maddesinin
1.fıkrasındaki kirletme yasağına uymayan gemiler ile deniz araçlarına, tankerler
dahil diğer gemilerden her türlü atık ve artığı döken, sintine ■ tahliyesi
yapanlara para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.
Diğer taraftan yine aynı Yasanın 3301 sayılı Yasa
ile değişik 24. maddesinin son fıkrasında, gemi ve deniz araçlarına verilecek
cezalarda suçun tespiti, cezanın kesilmesi usulleri ile ceza uygulamasında
kullanılacak makbuzların şekli, dağıtımı ve kontrolü hususundaki esasların
yönetmeliklerle belirleneceği öngörülmüş olup, anılan Yasa hükmü uyarınca
hazırlanan Gemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve Cezanın
Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik 3.11.1987 günlü,
19623 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe grimiştir.
Anılan Yönetmeliğin 21. maddesinde suçun tespitine
ilişkin bazı düzenlemeler getirilmiş, 22. maddesinde, tespit tutanağının
kirlenmenin sebebi, kirlenme sahası, kirlenmenin yoğunluğu, kirlenmeye sebap
olan gemi ve deniz aracı, kirlenmeden sorumlu olanlar ve olay tarihi belirtilmek
suretiyle düzenleneceği, dava konusu edilen 24. maddesinde de kirletme ve
kirlenmelere ilişkin olarak,numune alınması,fotoğraf,film ve video çekimi
gerekli olmakla birlikte, suç un tespiti için tutanak tanziminin yeterli olduğu
hükmüne yer verilmiştir.
Davacı tarafından,yönetmeliğin 21.maddesinde suçun
tespiti için bir usul öngörüldüğü, 21. maddeye göre tutanak tutulmasının suçun
tespitinde yapılacak işlemlerden en son aşama olduğu, bu nedenle 24. maddede yer
alan tutanak tanziminin yeterli olduğu yolundaki hükmün 21. madde ile çeliştiği
öne sürülerek iptali istenilmekte ise de,deniz vasıtalarının özel İlkleri,
kirletme olayının meydana gelmesinden hemen sonra gemi veya teknenin olay
mahallinden uzaklaşabileceği,denize dökülen atığın dağılabileceği veya benzeri
nedenlerle analiz,fotograf,video çekimi gibi işlemlerin yapılmasının mümkün
olamayacağı gözönüne alındığında tutanak tanzimi ile yetinilmesinde ve bu amaçla
tutanak tanziminin
yeterli
olduğu yolunda düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden söz
konusu Yönetmelik hükmüne yönelik davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.
Davanın para cezasına yönelik bölümüne gelince;
2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinde Büyükşehir
Belediye Başkanlıkları tabiri ile Büyükşehir Belediye Başkanlığının tüzel
kişiliği İfade edilmiş Büyükşehir Belediye Başkanı kastedilmemiş olduğundan
Büyükşehir Belediye Başkanı adına yetkili sıfatıyla Genel Sekreter Yardımcısı
tarafından ceza uygulanmasına İlişkin işlem de yetki yönünden hukuka aykırılık
bulunmadığından, bu konudaki davacı savı yerinde görülmemiştir.
... Büyükşehir Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü
deniz ekiplerince 11.1.2001 gününde yapılan kontrollerde ... Bandıralı ... adlı
kuru yük gemisinin Marmara denizi ... açıklarında demirli bulunduğu sırada
şaftından yağ kaçırması sonucu yoğun deniz kirliliği olduğu görüldüğünden
fotoğraf çekilip, numuneler alınmış, laboratuvar analiz raporuyla da numunelerin
yağ içerdiği, Yasa ve Yönetmelikte İstenen değer, 15 ppm olduğu halde gemiden
alınan numunede 110 pmm, denizden alınan numunede ise 145 ppm yağ oranı tespit
edilerek geminin deniz kirliliğine neden olduğunun belirlenmiş olması karşısında
2872 sayılı Yasanın 24/a maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak 22/b maddesi ne
göre para cezası uygulanmasına ilişkin İşlem tesisi mevzuata uygun bulunmakta
ise de, dosyanın incelenmesinden para cezası miktarının hesaplanmasında hata
yapıldığı anlaşılmaktadır. Şöyle ki;
2872 sayılı Yasanın 20. maddesinde Yasanın 8.
maddesinin 1. fıkrasındaki yasağa uymayanlara ve 2. fıkrasındaki yükümlülüğü
yetkili mercilerce usulüne göre yapılan bildirime rağmen yerine getirmeyenlere
verilecek para cezalarının miktarı belirlenmiş, 19.6.1986 tarihinde yürürlüğe
giren Ek 1. maddesinde de bu Yasanın 18. maddesinin a, b, c ve d fıkralarında
öngörülen katılma payları ile 20, 21 ve 22. maddelerinde belirtilen ceza
miktarlarını on katına kadar artırmaya Bakanlar kurulunun yetkili olduğu kurala
bağlanmış, anılan yetkiye dayanılarak 1.8.1998 günlü, 23420 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan 98/11415 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla 2872 sayılı Yasada
öngörülen cezaların beş katına çıkarılmasına karar verilmiştir.
Daha önce, Türk Ceza kanununa 3506 sayılı Yasayla
eklenen Ek 2. madde hükümleri uyarınca para cezalan Bütçe Kanununda gösterilen
memur maaş katsayıları dikkate alınarak her yıl yeniden belirlenmekte ise de,
1.8.1999 günlü, 23773 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 4421 sayılı Türk Ceza
Kanunu ile Cezaların İnfazı Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair kanunun
4. maddesinin b bendinin 7 numaralı alt bendi uyarınca 1.8.1981 tarihinden
21.12.1987 tarihine kadar yürürlüğe girmiş Kanunlardaki para cezaları, 393
misline çıkarılmış ve bu cezaların her yıl Vergi Usul Kanunu uyarınca
belirlenecek yeniden değerleme oranında arttırılması öngörülmüştür.
Daha sonra çıkarılan bir Kanunla Türk Ceza
Kanununda değişiklik yapılmış olması karşısında daha önce Türk Ceza Kanununda
değişiklik yapan 3506 sayılı Kanunla çevre para cezalarının artırılmasını
öngören Bakanlar Kurulu kararı uygulanamayacağından dava konusu olayda verilen
para cezasının, 2872 sayılı Yasada öngörülen para cezası miktarının yukarıda
anılan Türk Ceza Kanunu ile 4421 sayılı Yasanın 4. maddesi uyarınca 393 kat ve
yeniden değerleme oranında arttırılarak hesaplanan bölümünde mevzuata aykırılık
bulunmaması nedeniyle bu miktara yönelik davanın reddine; para cezasının
98/11415 sayılı Bakanlar Kurulu kararına dayanılarak beş kat artırılmak
suretiyle fazla hesaplanan bölümünde ise mevzuata uyarlık bulunmadığından
iptaline ve fazla tahsil edilen bu miktarın davacıya iadesine karar verilmesinin
uygun olacağı düşünülmüştür.
TÜRK
MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince yapılan
tebligat üzerineönceden belirlenen 11.3.2003 gününde davacı vekili Av. ...'in,
davalı Çevre Bakanlığı temsilcisi Hukuk Müşaviri ...'in geldiği, davalı ...
Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekilinin gelmediği görüldü. Danıştay Savcısı
Habibe Ünal'ın katılmasıyla duruşma yapıldı. Aynı gün Tetkik Hakiminin
açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra İşin gereği
görüşüldü:
Dava, Deniz kirliliğine neden olunduğu için 2872
sayılı Çevre Kanununun 22. ve 24. maddeleri uyarınca 46.624.734.000.-lira para
cezası verilmesine ilişkin 11.1.2001 günlü, 02/0005 sayılı ... Büyükşehir
Belediye Başkanlığı işleminin ve 3.11.1987 günlü, 19623 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan "Gemi ve Deniz Araçlarına Verilecek Cezalarda Suçun Tespiti ve
Cezanın Kesilmesi Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelikin 24.
maddesinin iptali ile Ödenen para cezasının yasal faizi ve yabancı para
cinsinden Türk Lirasına çevrilmesi sırasında karar tarihi itibariyle uğranılacak
kur farkı ile birlikte iadesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2872 sayılı Yasanın 24. maddesi uyarınca
hazırlanan, Deniz Araçlarına Verilecek
Cezalarda Suçun Tesbiti ve Cezanın Kesilmesi
Usulleri ile Kullanılacak Makbuzlara Dair Yönetmelik'İn iptali istenilen 24.
maddesinde, "Kirletme ve kirlenmelere ilişkin olarak, numune alınması, fotoğraf,
film ve video çekimi gerekli olmakla birlikte, suçun tesbiti için tutanak
tanzimi yeterlidir" hükmü yer almıştır.
Davacı tarafından anılan yönetmeliğin 21.
maddesinde suçun tesbiti için bir usul öngörüldüğü, 21. maddeye göre tutanak
tutulmasının suçun tesbitinde yapılacak işlemlerden sonraki en son aşama olduğu,
bu nedenle 24. maddede yeralan tutanak tanziminin yeterli olduğu yolundaki
hükmün 21. madde İle çeliştiği, dava konusu ceza uygulamasında da geminin
şaftından denize yağ sızıntısı olduğu için numune alınarak fotoğraf çekildiğini
belirtir şekilde tek taraflı tesbit tutanağı tanzim edildiği, analiz
sonuçlarının beklenmediği, geminin şaftından yağ sızmasının mümkün olmadığı,
soğutmanın deniz suyuyla yapılarak aynı suyun hiç bir katkı yapılmaksızın
yeniden denize verildiği ileri sürülerek anılan madde hükmünün iptali
istenilmektedir.
Deniz vasıtalarının özellikleri, kirletme olayının
meydana gelmesinden hemen sonra gemi veya teknenin olay mahallinden
uzaklaşabileceği, denize dökülen atığın dağılabileceği veya benzeri nedenlerle
analiz, fotoğraf, video çekimi gibi işlemlerin yapılmasının mümkün olamayacağı
göz önüne alındığında tutanak tanzimi ile yetini I meşinde ve bu amaçla tutanak
tanziminin yeterli olduğu yolunda düzenleme getirilmesinde hukuka aykırılık
görülme
imar hukukcusu
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.
Yayınlanma:: 2007-06-06 (2138 okuma)
[ Geri Dön ]
|
|
|
|