T.C
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1997/7130
Karar No:1999/3313
ÖZETİ : Maden işletilmesi amacıyla verilen maden
ruhsatının ruhsat süresince taşınmazdan faaliyette bulunma hakkı tanımasının
taşınmazın ruhsat sahibine satılması veya kiralanması sonucunu doğurmayacağı
nedeniyle idarenin bu yönde işlem tesisine zorlanmasına ilişkin idare mahkemesi
kararında hukuka uyarlık bulunmadığı hk.-DD.102
Temyiz İsteminde Bulunan : Maliye Bakanlığı
Karşı Taraf : ... Holding A.Ş.
Vekilleri : Av.Dr. ...Av.Dr. ...
İstemin Özeti : İstanbul 2. İdare Mahkemesinin
16.9.1997 günlü, E:1997/ 714. K:1997/934 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı
olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın
onanması gerektiği savunulmaktadır.
Tetkik Hakimi Aylin Bayram'in Düşüncesi : Maden
Yasası uyarınca verilen maden ruhsatı, ruhsat sahibine sadece taşınmazı ruhsat
süresi içerisinde kullanma hakkı vermesi nedeniyle, idare mahkemesince maden
ruhsatı sahibine taşınmazın kiralanması veya satılması gerektiği yolunda karar
verilmesinde isabet bulunmadığından mahkeme kararının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
Savcı Turan Karakaya'mn Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare
mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında
anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle
idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir. TÜRK
MÎLLETÎ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra
işin gereği görüşüldü:
Dava, .... ..... ve ... Mahallelerinde, davacı
şirkete ait maden ruh
satı alanını kapsayan hazineye ait 580.000 m2 taşınmazın kiralanması veya satıl
ması yolundaki 20.3.1997 günlü başvurunun yanıt verilmemek suretiyle reddine
ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış; idare mahkemesince, dosyanın incelen
mesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazlar üzerinde faaliyet gösteren davacı şir
kete bağlı ... Çimentoları A.Ş.'ne 26.1.1966 tarihli Bakanlar kurulu Kararıyla
40 yıl süre ile maden işletme imtiyazı verildiği, Maden Kanununun yürürlüğe gir
mesiyle de ruhsatın 1987 yılından itibaren 20 yıl süre ile yenilendiğinin anla
şıldığı, devlet malından yararlanmak niteliğini de taşıyan ve kamu hizmetinin
sürekli ve düzenli yürütülmesini sağlayarak, genel ve ortak, aynı zamanda zorun
lu bir ihtiyacın görülmesi amacıyla davacı şirkete verilmiş olan maden işletme
imtiyazına dayanılarak yürütülen faaliyetlerin yer aldığı taşınmazların, davalı
idarece ecrimisil gibi işgal tazminatı niteliğinde bir karşılık da alınamayacağı
ve tahliye edilemeyeceğine ilişkin mahkeme kararlan göz önünde tutulduğunda ve
1966 tarihli Bakanlar Kurulu Kararıyla şirketin yürüttüğü faaliyetlere tahsis
edilmiş olan taşınmazların hukuki statüsü gereği davacı şirkete kiralanması veya
satılması gerekirken aksine tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği ge
rekçesiyle iptaline karar verilmiş, karar davalı idare tarafından temyiz edil
miştir.
Anayasanın 35. maddesinde, herkesin, mülkiyet ve
miras haklarına sahip olduğu, bu hakların ancak kamu yararı amacıyla, kanunla
sınırlanabileceği hükme bağlanmıştır.
734 sayılı Türk Medeni Kanununun 618. maddesinde
de, bir şeye malik olan kimsenin, o şeyde kanun dairesinde dilediği gibi
tasarruf etmek hakkını haiz olduğu, haksız olarak o şeye vaziyed eden herhangi
bir kimseye karşı istihkak davası ikame ve her nevi müdahaleyi menedebi1eceği
hükmü yer almaktadır.
3213 sayılı Maden Kanunu'nun 3. maddesinde, işletme
ruhsatının işletme faaliyetlerinin yürütülebilmesi için verilen yetki belgesini
ifade ettiği 4. maddesinde, madenlerin devletin hüküm ve tasarrufu altına olup.
içinde bulundukları arzın mülkiyetine tabi olmadığı 8. maddesinde, yürürlükte
olan arama, ön işletme veya işletme ruhsatı verilmiş maden sahası üzerinde başka
ruhsat verilmeyeceği, 14. maddesinde maden sahasından çıkarılacak cevherlerden
işletmenin yıllık brüt karının % 5'in devlet hakkı olarak, % 5'inin de
Madencilik Fon İştiraki şeklinde her yıl alınacağı,33. maddesinde de, arama, ön
işletme ve işletme ruhsatının fesholunması, yürürlük sürelerinin bitmesi veya
terk sebebiyle sonra ermesi hallerinde ruhsat sahibine tazminat verilmeksizin
kuyular, galeriler ve bunların muhafazası için yapılmış olan iksa tesislerin
devlete intikal edeceği. bunlar dışında kalan tesis, vasıta, alet ve malzemenin
ruhsat sahibine ait olduğu kuralları yer almıştır.
Dosyanın
incelenmesinden. ... İli. ... İlçesi. ... ve ... Mahallelerinde uyuşmazlık
konusu taşınmaz mallar üzerinde faaliyet gösteren davacı şirkete bağlı ...
Çimentoları T.A.Ş.'ne 26.1.1966 tarihli Bakanlar Kurulu Karan ile 40 yıl süreyle
maden işletme imtiyazı verildiği, 3213 sayılı Maden Kanununun yürürlüğe girmesi
ile işletme ruhsatının 1987 yılından itibaren 20 yıl süreyle yenilendiği,
anılan şirketin başka bir şirketin Menkul Kıymetler Tanzim Fonuna olan borcunu
üstlenmesi üzerine kendisine ait söz konusu taşınmazların 1989 yılında Fon' a
devredildiği ve taşınmazların 3.8.1983 tarihinde maliye hazinesi adına tapuda
tescil edildiği, davacı şirket tarafından 20.3.1997 günlü başvuru ile, maden
işletme ruhsatına sahip oldukları sahayı kapsayan uyuşmazlık konusu 580.000 m2
hazine arazisinin, şirkete kiralanması veya satılmasının istendiği, ancak, bu
başvuruya yanıt verilmemek suretiyle dava konusu işlemin tesis edildiği, istem
yanıt verilmeyerek zımnen reddedilmis.se de, uyuşmazlık konusu taşınmazlardan
satılması istenilenlerin kapalı teklif usulü ile satılmasının 20.6.1995
gününde. 21516 sayılı Bakanlık Oluru ile uygun görüldüğü, ancak yapılan
ihalelere katılan olmaması nedeni ile satışın gerçekleşemediği, bu arada
taşınmazların kiralanmasının sağlanması amacıyla işlemlere başlanıldığı, bu
konuda uygun görüşünün bulunması gerekli olan idarelerle yazışmalar yapıldığı,
ancak henüz kiralama ile ilgili işlemlerin sonuçlanmadığı ve taşınmazların
tamamının halen hazinenin mülkiyetinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığa konu taşınmazların hazinenin
mülkiyetinde olduğu hususu çekişmesiz olduğundan, hazine, yasalar çerçevesinde
bu mülkiyet hakkından kaynaklanan tasarruf etme yetkisine sahip bulunduğu gibi
maliki olduğu taşınmazlara ilişkin herhangi bir tasarrufu gerçekleştirme ya da
gerçekleştirmeme yolunda zorlanmasına da olanak bulunmamaktadır.
Diğer taraftan, taşınmaz maliki yasalar
çerçevesinde dilediği gibi tasarruf yetkisine sahip olmakla birlikte bu
yetkinin kamu yararı amacıyla kanunlarla sınırlanabilmesi de mümkündür. Nitekim
anayasa ve Maden Kanunu hükümleri uyarınca madenlerin aranması, işletilmesi,
değerlendirilmesi ve ekonomiye kazandırılmaları esas olduğundan, maden
işletmesi konusunda üstün kamu yararının varlığı nedeniyle madenlerin anılan
amaç doğrultusunda işletilebilmesinin sağlanabilmesi için yasalarla mülkiyet
hakkına sınırlandırmalar getirilmiştir. Bu doğrultuda. Maden Kanunu uyarınca,
devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerin işletilmesi amacıyla
verilen maden ruhsatlarına konu olan arazilerde maden işletilmesini olumsuz
etkileyecek faaliyetlere izin verilmemekte ve maden ruhsatı süresince ruhsat
sahibine araziyi kullanma, arazi özel mülkiyette ise irtifak ve/veya intifa
hakkı tesisi için kullanma amacına münhasır olarak kamulaştırılmasını isteme
yetkisi tanınmış bulunmaktadır.
Her ne kadar Maden Kanunu ile maden ruhsatına konu
arazilerde taşınmaz malikinin tasarruf yetkisine bazı sınırlandırmalar
getirilmiş ise de. bu husus ancak yasada sayılan durumlar ile sınırlı olup,
devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan madenlerin işletilmesi konusunda
işleticisine bu alanda resince
faaliyette bulunma ve işleticinin kullanım hakkının engellenmemesi şeklinde
belirlenmiş olduğundan, yasada yer almayan bir sınırlandırmanın yorum ve kıyas
yolu ile mülkiyet hakkının özünü zedeleyen bir biçimde yargı karan ile
getirilmesine olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, olayda, uyuşmazlığa konu taşınmazları
kapsayan alanda maden işletilmesi amacıyla davacı şirkete verilmiş olan maden
ruhsatı ile Yasa gereği sadece ruhsatın geçerlilik tarihi olan 4.3.2007 yılına
kadar faaliyette bulunma hakkı tanınmış olması taşınmazların davacı şirkete
satılması veya kiralanması sonucunu doğurmayacağından, idarenin bu yönde işlem
tesisine zorlanmasına ilişkin idare mahkemesi kararında hukuka uyarlık
bulunmamaktadır.
Ayrıca, yerleşik içtihatlar uyarınca, maden
ruhsatına dayanılarak faaliyette bulunulan taşınmazlardan ecrimisil alınmasına
ve tahliyesine olanak bulunmamakta ise de, ruhsat sahibinin Maden Yasasından
kaynaklanan intifa hakkı nedeniyle fuzuli şagil olarak nitelendirilemeyeceği, bu
faaliyet dolayısıyla devlet hakkı ve madencilik fon iştiraki adı altında devlete
bedel ödenmesi nedeniyle de ayrıca arazinin kiralanmasının söz konusu olmaması
gerekçeleriyle bu sonuca varılmış olması karşısında, bu durumun maden ruhsatı
sahibi lehine taşınmazın kiralanması ya da satılması gerektiği yolunda bir
sonuç yaratmayacağı açıktır.
Belirtilen hususlar göz önünde bulundurulduğunda,
hazineye ait uyuşmazlığa konu taşınmazların kiralanması yada satış yoluyla
mülkiyetin devri konusunda zorlanmasının anayasa ve yasalar ile korunan mülkiyet
hakkının özüne aykırı bulunması nedeniyle idare mahkemesince aksi yönde karar
verilmesinde isabet görülmemi şti r.
Açıklanan nedenlerle İstanbul 2. İdare Mahkemesinin
16.9.1997 günlü, E:1997/714, K:1997/934 sayılı kararının bozulmasına, dosyanın
adı geçen mahkemeye gönderilmesine 15.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/5097
Karar No:1999/5793
ÖZETİ : Taşınmazın 1. derece doğal sİt alaNI
niteliğinde olup olmadığı incelenirken doğal sit alanının bütününün göz önünde
tutulması gerektiği, sadece parsel bazında yapılan incelemenin yeterli olmadığı
hk.-DD.103
Kültür Bakanlığı
Karşı Taraf : ...
VekiVi_____ :_ Av. ... - Av. ...
İstemin Özeti: Aydın 1. İdare Mahkemesinin
10.12.1997 gunlu. E:1^96/1264. K:1997/1304 sayılı kararının usul ve yasaya
aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir. Tetkik
Hakini E. E»el Çelik'in Düşüncesi : Temyiz isterinin kabulü ile mahkeme
kararının bozulması gerektiği düçünülnektedir.
Savcı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Dava. -.. İli ...
İlçesi, ... Köyü
... parsel sayılı taşınmazların 1. derece doğal sit
alam olarak belirlenmesine ilişkin ..-II numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarım
Koruma Kurulu karanmn iptali isteğiyle açılmış idare mahkemesince, yaptırılan
keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak dava konusu
işlemin iptaline karar verilmiş, bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
İdare mahkemesince yaptırılan keşif ve bilirkişi
incelemesi sonucu düzenlenen raporda, çevresi 1. derece doğal sit alam özelliği
gösterdiği halde, uyuşmazlık, konusu parselin bitki örtüsü açısından zayıf
olduğu, güzel bir koyun kenarında yeF aldığı ve turizm amaçlı kullanıma uygun
olduğu belirtilerek 2. derece doğal sit olarak değerlendirilebileceği yolunda
görüş bildirilmiştir.
Dava konusu sit kararlarının yarımada ölçeğinde
doğal çevrenin kamu yararına korunması amacıyla alınmış kararlar olması
nedeniyle uyuşmazlık konusu alanın çevresi ile bir bütün olarak
değerlendiril»ek suretiyle 1. derece sit tam-mına uygun özellikler gösterip
göstermediğinin kamı yaran da dikkate alınarak somut bir biçınde ortaya
konulması gerekmektedir. Parsel bazında değerlendirile yapılarak sit derecesinin
değiştirilmesi 1. derece doğal sit alanının bütünlüğünün bozulmasına neden
olacağından ve korumasını zorlaştıracağından idare nahke-meşince yukarıda sözü
edilen bilirkişi raporu esas alınarak dava konusu işlesin iptaline karar
verilmesinde isabet gorülse»iştir-
Açıklanan nedenle teayize konu kararın bozulaası
gerektiği düşünül■üştür.
TÜRK MİLLETİ ADIHA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra
işin gereği görüşüldü:
Dava, ... İli. ... İlçesi, ... Köyü. ... Vöresinde
bulunan 310 ve 311 parsel sayılı taşınmazların 1. derece doğal sit alam olarak
beliriensesine ilişkin 14.2.1996 günlü. 5576 sayılı ... II Numaralı Kültür ve
Tabiat Varlıklarım Koruma Kurulu kararlarının iptali isteriyle açılaış; idare
mahkemesince, taşınmazın bulunduğu yerde yaptırılan keşif ve bilirkişi
incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle
birlikte değerlendirilmesinden, uyuşmazlık konusu taşınmazın, konumu,
büyüklüğü, topoğrafik yapısı bakımından çevresindeki yüksek alandan tamamen
farklı bir karakterde olduğu. I.derece doğal sit niteliği taşımadığı, turizm
amaçlı kullanıma çok uygun bulunduğu, bu kullanımın doğal sit bütününe herhangi
bir etkisinin de olmayacağının anlaşıldığı gerekçesiyle dava konusu işlemin
iptaline karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu
taşınmazın çevresindeki tepelerin tamamen ormanlık olduğu, arazının karayolunun
hemen batısında ve güzel bir koyun kenarında yeraldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, idare mahkemesi, bilirkişi raporuna göre
parselin 1.derece doğal sit alam özelliklerini taşımadığı gerekçesiyle
uyuşmazlığı karara bağlamıştır. Oysa. uyuşmazlık konusu parsel bir bütünün
parçası niteliğindedir ve yörenin bir bütün olarak ele alınması suretiyle tesis
edilmiş bulunan işlemin hukuka uygunluğunun, yine yörenin bir bütün olarak
ele alınması ve incelenmesi suretiyle
değerlendirilmesi
gerekmektedir. Geniş bir alanın içinde yer alan dava konusu parselin 1.derece
doğal sit tanımına uygun özellikler gösterip göstermediğinin. 1.derece doğal sit
alam dışına çıkartılması halinde, bu durumun doğal sit ala-mnın bütünlüğünü ne
şekilde etkileyeceğinin kamu yararı da dikkate alınarak somut bir biçimde
ortaya konulması zorunludur. Bu inceleme yapılırken, uyuşmazlık konusu
taşınmazın yeri açıkça gösterilerek hazırlanmış, çevresini de içeren haritanın
ve dava konusu işleme esas alınan çalışma raporlarının davalı idareden
istenilmesi suretiyle işlemlerin mevzuata uygunluğunun değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Bu durumda, yeterli olmayan bilirkişi raporu esas
alınarak verilen dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararında isabet
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu Aydın 1. idare
Mahkemesinin 10.12.L997 günlü.E:1996/1264, K:1997/1304 sayılı kararımn
bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 17.11.1999 gününde
oybirliğiyle karar verildi.