T.C.
DANIŞTAY
İçtihatları Birleştirme Kurulu
Esas No : 2002/2
Karar No : 2002/5
Özeti : ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun ... Koruma Amaçlı
İmar Planıyla ilgili olarak verdiği 4974 sayılı karar ile 5042 sayılı kararın
iptali istemiyle açılan davalarda, Zonguldak İdare Mahkemesince, dava konusu
işlemlerde yasal isabet bulunmadığı gerekçesiyle iptali yolunda verilen iki
kararın temyizen incelenmesi sonucunda Danıştay Altıncı Dairesince verilen
kararlar arasındaki aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla
giderilmesine yer olmadığı hk.-DKD.1
İÇTİHATLARI BİRLEŞTİRME KURULU KARARI
Danıştay
Altıncı Dairesinin 10.3.1999 günlü ve E:1998/809, K:1999/1325 sayılı karan ile
22.4.1999 günlü ve E:1998/2633, K:1999/2135 sayılı kararı arasındaki aykırılığın
içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesi istemini içeren ... Belediye
Başkanlığı Vekili Avukat ...'in başvurusunun Danıştay Başkanı tarafından Kurula
iletilmesi üzerine; sözü edilen kararlar, Raportör Üyenin raporu, ilgili mevzuat
İncelendikten ve Danıştay Başsavcısının özetle, "... Kültür ve Tabiat
Varlıklarını Koruma Kurulunun ... Koruma Amaçlı îmar Planı ile ilgili 16.12.1996
günlü ve 4974 sayılı kararına karşt açılan davada Altıncı Dairece, anılan
kararın idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem
niteliğinde görülerek buna ilişkin Mahkeme kararının esastan incelenerek
onanmasına karşın yine ... Koruma Amaçlı imar planıyla ilgili... Kültür ve
Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 13.1.1997 günlü ve 5042 sayılı kararına karşı
açılan davada ise, anılan karar yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde
görülmeyerek buna ilişkin mahkeme kararının bozulduğu, böylece maddi olay ve
hukuki dayanağı aynı olan Altıncı Dairenin söz konusu kararları arasında oluşan
ve benzer hukuk kurallarının değişik yorumlanarak uygulanmasından kaynaklandığı
sonucuna varılan aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesinin
gerekli olduğu, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu
Kanununun ilgili hükümleri ve kararların niteliği göz önüne alındığında, Kurulun
koruma amaçlı İmar planlarıyla ilgili kararlarının idari davaya konu olacak
kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olduğu, İçtihadın Altıncı Dairenin
10.3.1999 günlü ve E:1998/809, K:1999/1325 sayılı kararı doğrultusunda
birleştirilmesi gerektiği" yolundaki sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin
gereği görüşüldü.
... Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulu, 2863 sayılı Yasanın 17'nci ve
57'nci maddeleri uyarınca ... Koruma Amaçlı İmar Planıyla İlgili olarak aldığı
16.12.1996 günlü ve 4974 sayılı kararda,... Koruma Amaçlı İmar Planı son aşama
çalışmalarının uygun olduğuna, çevresel değerli yapılarda yeniden yapılanmaya
gidildiğinde mimari uygulama projeleriyle kuruldan izin alınması gerektiğine, bu
yapılara ilişkin raporların ve plan uygulama koşullarının plana eklenmesine,
13.1.1997 günlü ve 5042 sayılı kararda ise, ... Koruma Amaçlı İmar Planının
yapılan eklemelerle uygun bulunarak onanmasına ve Belediye Meclisinde
görüşülmesinin sağlanması için Belediye Başkanlığına gönderilmesine karar
vermiştir.
Söz konusu kararların iptali istemiyle Belediye Başkanlığınca açılan
davalarda, Zonguldak İdare Mahkemesi işin esasını inceleyerek, tesis edilen
işlemlerde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle 14.10.1997 günlü ve
E:1997/100, K:1997/561 sayılı, 30.12.1997 günlü ve E:1997/314; K:1997/1002
sayılı kararlarıyla anılan işlemleri iptal etmiştir.
İdare Mahkemesinin söz konusu kararlarının temyizen incelenmesi istemiyle
yapılan başvurular üzerine Danıştay Altıncı Dairesince verilen 10.3.1999 günlü
ve E:1998/809, K:1999/1325 sayılı karar ile 4974 sayılı Koruma Kurulu kararı
idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem niteliğinde
bulunarak, işlemi iptal eden Mahkeme kararı onanmış ve bu karar kesinleşmiş,
Altıncı Dairenin 22.4.1999 günlü ve E:1998/2633, K:1999/2135 sayılı kararında
ise 5042 sayılı Koruma Kurulu kararının hüküm ve sonuç doğurabilmesi için,
belediye meclisi kararına ihtiyaç bulunduğu, ortada tekemmül etmiş, idari davaya
konu olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle
İdare Mahkemesi karan bozulmuş, Zonguldak İdare Mahkemesi Altıncı Daire kararına
uyarak, işlemin iptaline yönelik davayı incelemeksizin reddetmiştir. Bu kararın
temyizine ilişkin dosya hakkında ise henüz karar verilmemiştir.
Görüldüğü üzere aykırı olduğu İleri sürülen kararlara konu uyuşmazlıklar,
Koruma Kurulunun koruma amaçlı imar planıyla ilgili olarak verdiği kararların,
maddi olay ve hukuki dayanağı aynı olmasına karşın, uyuşmazlığın çözümüne esas
alınan yasa hükmünün değişik yorumlanarak uygulanması sonucu ortaya çıkmıştır.
2863
sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkındaki Kanunun, sit atanı,
geçiş dönemi, koruma amaçlı imar planı ve kısmi plan değişikliği başlıklı 17'nci
maddesinde yer alan," Bir alanın koruma kurulunca sit olarak ilanı, bu alandaki
imar planı uygulamasını durdurur. Koruma amaçlı imar planı yapılıncaya kadar,
koruma kurulu tarafından bir ay içinde geçiş dönemi yapı şartları belirlenir.
İlgili valilikler ve belediyeler anılan koruma amaçlı imar planını en geç bir
yıl içinde koruma kuruluna değerlendirmek üzere vermek zorundadırlar.
Koruma kurulunca uygun görülerek belediye veya valilikçe onaylanan koruma
amaçlı planının yürürlüğe girmesi İle geçiş dönemi yapı şartları ayrıca karar
almaya gerek kalmadan kalkar.
Koruma amaçlı imar planlarının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat
varlıkları bakımından kısmen değiştirilmesi; ilgili kuruluşlarca gerekli
görüldüğü ve bu hususta koruma kurulu kararı alındığı takdirde, koruma kurulu
İlgili belediyeye ve ayrıca ilgili kurum ve kuruluşlara yazı ile bildirir.
Değişiklik teklifi bu tebligattan sonra en geç bir ay içinde belediye
meclisince karara bağlanır. Bu süre içinde gereken karar alınmadığı takdirde
belediye meclisi kararına lüzum kalmaksızın koruma kurullarınca karara bağlanan
hususlarda değişiklik teklifi kesinleşir.
Belediyeler plan hazırlık safhasında gerektiğinde Bakanlıktan teknik yardım
isteyebilirler." hükmü ile koruma kurallarının görev ve yetkilerini belirleyen
57'nci maddesinde yer alan ve "Koruma Kurulları, Koruma Yüksek Kurulunun ilke
kararları çerçevesinde olmak kaydıyla aşağıdaki İşleri yapmakla görevli ve
yetkilidir.
a) Bakanlıkça tespit edilen veya ettirilen korunması gerekli kültür ve
tabiat
varlıklarının tescilini yapmak,
b) Korunması gerekti kültür varlıklarının gruplandırılmasını yapmak,
c) Sit alanlarının tescilinden itibaren bir ay içinde geçiş dönemi yapı
şartlarını
belirlemek,
d) Koruma amaçlı imar planlan ile bunların her türlü değişikliklerini
İnceleyip onamak,
e) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının koruma
alanlarının
tespitini yapmak,
f) Korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarından özelliklerini kaybetmiş
olanlarının
tescil kaydını kaldırmak.
g) Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları
ile ilgili
uygulamaya yönelik kararlar almak,
Kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler dahil) ile gerçek ve tüzel kişiler,
koruma kurullarının kararlarına uymak zorundadırlar.
Koruma kurullarının başkan ve başkan yardımcıları, üyeler arasından kurulca
seçilir. Başkanın yokluğunda kurula başkan yardımcısı başkanlık eder.
Koruma Kurullarının çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar bir
yönetmelikle belirlenir." yolundaki hükümleri karşısında, koruma kurullarının
koruma amaçlı imar planlan ile ilgili kararlarının, idari davaya konu olabilecek
kesin ve yürütülmesi zorunlu kararlar olduğu, Yasada öngörülen, kurulca uygun
görülme, yerel idarelerce onaylanma hususu ise, imar planlarının imar mevzuatı
gereği yürürlüğe girme aşamasını belirleyen bir düzenleme
olup,
kurul kararlarının kesin ve yürütülmesi zorunlu işlem niteliğini ve bağlayıcı
olma özelliğini ortadan kaldırmadığı açıktır.
Yasanın yukarıda içeriği yazılı hükümleri ve koruma kurulu kararlarının
niteliği konusundaki bu saptamalar bağlamında Altıncı Dairenin 22.4.1999 günlü
ve 1999/2135 sayılı kararından sonra, koruma kurullarının 2863 sayılı Yasa
uyarınca yapılanma, koruma amaçlı imar planları hakkında verdiği kararlara karşı
açılan davalarda, Altıncı Dairece kurul kararları idari davaya konu olabilecek,
kesin ve yürütülmesi zorunlu idari işlem niteliğinde görülerek uyuşmazlıklar
karara bağlanmış ve Altıncı Dairenin bu konudaki kararları 10.3.1999günlü ve
E:1998/809, K:1999/1325 sayılı kararı doğrultusunda istikrar kazanmış
bulunduğundan 2575 sayılı Danıştay Kanununun 39'uncu maddesine göre içtihatların
birleştirilmesini lüzumlu kılacak şartların gerçekleşmemesi nedeniyle
içtihatların birleştirilmesine gerek bulunmadığına 14.11.2002 gününde
oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
X- ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun,... Koruma Amaçlı İmar
Planı ile ilgili kararlarına karşı açılan davalarda, Mahkemece işin esası
incelenerek verilen iptal kararlarına ilişkin olarak, Altıncı Dairece, ...
Koruma Amaçlı İmar Planı son aşama çalışmalarının uygun olduğuna ve çevresel
değerli yapılara ilişkin notların ve plan uygulama koşullarının plana
eklenmesine ilişkin ilk kararı, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi
gereken bir işlem niteliğinde görülerek, buna ilişkin Mahkeme kararı esastan
incelenerek onanmış olmasına karşın, yine ... Koruma Amaçlı imar Planının
yapılan eklemelerle onanmasına ve Belediye Meclisinde görüşülmesinin
sağlanmasının uygun olduğuna ilişkin ikinci kararı ise, idari davaya konu
olabilecek kesin ve yürütülmesi zorunlu bir işlem niteliğinde görülmeyerek, buna
İlişkin Mahkeme kararı bozulmuş ve böylelikle maddi olay ve hukuki dayanağı aynı
olan Altıncı Dairenin söz konusu kararları arasında oluşan ve benzer hukuk
kurallarının değişik biçimde yorumlanarak uygulanmasından kaynaklandığı sonucuna
varılan aykırılığın, içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesi gerekli
görülmüştür.
Gerçi, koruma amaçlı imar planlarıyla ilgili koruma kurulları kararlarına
karşı açılmış olan davalarda, bu kararlar, Altıncı Dairece idari davaya konu
olabilecek nitelikte görülerek karara bağlanmakta ve bu durumda artık içtihat
istikrar kazanmış ve içtihatların birleştirilmesine gerek kalmamış ise de, bu
konuda aksi görüş ve anlayışa dayanan ve isteme konu olan 22.4.1999 günlü ve
2135 sayılı kararla, davaya konu işlem idari davaya konu olabilecek nitelikte
görülmeyerek Mahkeme kararı bozulmuş, Mahkemece, bozma kararına uyularak karar
verilmiş ve bu kararın temyiz istemi henüz sonuçlanmamıştır.
Bu durumda, Altıncı Dairenin "Usuli Müktesap Hak" gereği ilk bozma kararı ile
benimsenmiş olan esaslara aykırı bir biçimde ikinci bir bozma kararı
veremeyeceği olgusu karşısında, bu hukuki sorunun çözümünün, ancak kararlar
arasında oluşan aykırılığın, içtihatların birleştirilmesi yoluyla bağlayıcı bir
sonuca kavuşturularak giderilmesi ve böylelikle uygulama bakımından sürekliliğin
sürdürülmesi ile olanaklı bulunduğundan İçtihadın birleştirilmesi gerektiği
oyuyla karara katılmıyoruz.
XX - İçtihatların birleştirilmesi istemi, ... Belediye Başkanlığı tarafından
yapılmış olup;... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun ... Koruma
Amaçlı İmar Planı ile ilgili olarak vermiş olduğu iki ayrı kararı konu edinen
davalarda, Zonguldak İdare Mahkemesince verilen kararlara karşı yapılan temyiz
başvurusu sonucunda, Danıştay Altıncı Dairesince
verilen
10.3.İ999 gün ve E:1998/809, K:1999/1325 sayılı kararla 22.4.1999 gün ve
E:1998/2633, K:1999/2135 sayılı karar arasındaki aykırılık bulunduğu iddiasına
dayalıdır.
2575 sayılı Danıştay Kanununun 39'uncu maddesinde, İçtihatları Birleştirme
Kurulu'nun, dava dairelerinin veya idari ve vergi dava daireleri genel
kurullarının kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında
aykırılık veya uyuşmazlık görülmesi veya birleştirilmiş içtihatların
değiştirilmesinin gerekli olması durumunda, içtihadın birleştirilmesine veya
değiştirilmesine karar vermekle görevli olduğu hükme bağlanmıştır.
Maddeden açıkça görüleceği üzere, Yasada öngörülen usul kurallarına uygun
olarak İçtihatları Birleştirme Kurulu Önüne getirilen bu konunun bu Kurulda
görüşülebilmesi;Danıştay dava dairelerinin veya İdari ve vergi dava daireleri
genel kurullarının kendi kararlan veya ayrı ayrı vermiş oldukları kararlar
arasında aykırılık veya uyuşmazlık bulunması veya birleştirilmiş İçtihatların
değiştirilmesine gerek olması koşullarına bağlıdır. Maddede sözü edilen anlamda
aykırılık ve uyuşmazlık ise, ancak maddi olay ve dayandığı hukuk kuralında
aynılık bulunmasına karşın, davada farklı hukuksal çözümlere ulaşılması
durumunda olabilecek niteliktedir. Bu bakımdan, dosyada, Danıştay Altıncı
Dairesinin, başvuru dilekçesinde belirtilen iki karan ile getirilen hukuksal
çözümler arasında aykırılıktan söz edilerek, içtihatların birleştirilmesine
karar verilmesi için, bu kararların verilmesine neden olan maddi uyuşmazlıklar
arasında açıklanan anlamda aykırılık bulunması gerekmektedir.
Altıncı Daire kararlarının ilgili bulunduğu davalara konu idari işlemlerin
ikisi de, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'na aittir ve koruma
imar planı ile ilgilidir. Ancak; bu olgu anılan kararların aynı maddi
uyuşmazlıkla ilgili oldukları anlamına gelmez. Aksine anlayış, bu kurulların
koruma imar planı ile ilgili görevlerinin aynı nitelikte olduğu ve bu görevle
ilgili kararlarının her zaman aynı hukuk kuralına dayanılarak alındığı anlamına
gelir ki, bu en azından, inceleme konusu olaydaki gerçeklerle bağdaşır nitelikte
değildir. Zira; İleride değinileceği üzere, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat
Varlıklarının Korunması Hakkında Kanun'da koruma kurullarına değişik görevler
verilmiştir. Bu görevlerin her biri, koruma imar planı ile ilgili, fakat
birbirinden ayrı maddi olay oluşturabilecek niteliktedir. Örneğin; korunması
gerekli kültür varlıklarının gruplandırılması ayrı olay; koruma alanı içinde
yapılanmaya izin verilmesi ayrı olaydır. Bu olaylara uygulanacak hukuk kuralları
da, aynı yasada öngörülmesine karşın birbirinin aynı değildir; daha açık olarak,
bu değişik maddi olaylara uygulanacak hukuk kuralı, birden fazladır. Örneğin;
yukarıda verilen ilk örnekte uygulanacak hukuk kuralı, 2863 sayılı Kanunun
57'nci maddenin ilk fıkrasının (b) bendi olmasına karşın; ikinci örnekte, aynı
yasanın 8'inci maddesidir. Bu bakımdan; Attıncı Daire kararları arasında içtihat
aykırılığından söz edilebilmesi için, koruma kurulu kararlarıyla, koruma imar
planlan arasında ilgi kurulması da yeterli değildir; ayrıca, bu kararların aynı
hukuk kuralına dayanılarak alınmış olmaları da gereklidir. Ancak bu durumda,
doğan uyuşmazlıklar hakkında ulaşılan farklı hukuksal çözümler arasındaki
aykırılıktan veya uyuşmazlıktan söz edilebilir.
Nitekim; Altıncı Dairenin önüne gelen olaylardaki durum da böyledir: İlk
olayda, ... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, ... Belediye Meclisince
kabul edilen ... Koruma Amaçlı İmar Planını, 2863 sayılı Kanunun 57'nci
maddesinin l'İnci fıkrasının (d) bendinde kendisine verilen yetki uyarınca
incelendikten sonra 16.12,1996 gün ve 4974 sayılı kararla olumlu bularak,
çizimlerin onaylanmak üzere Kurullarına iletilmesine karar vermiş ve aynı
kararla, ekli liste 2'de ada ve parsel numaraları verilen çevresel değerli
yapılarda yeni yapılanmaya gidildiğinde gabari, kütle, konum, oturum ve
cephelerin korunmasına yönelik mimari uygulama projeleriyle kurulun izninin
alınmasının gerektiği ve plan notları ve plan uygulama koşullarına bu doğrultuda
gerekli eklemenin yapılması yolunda iki ayrı karar daha alınmıştır. Bu
kararlardan ilki; yani yapılanma için kuruldan izin alınmasını gerektiren karar,
2863
sayılı Kanunun 8'incî maddesinde koruma kurullarına verilen yetkinin
kullanılmasıyla alınmış olduğu halde; plan notları ve plan uygulama koşullarına
ilk karar doğrultusunda gerekli eklemenin yapılması yolundaki ikinci karar, aynı
Kanunun 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasına dayanmaktadır. Yani, ... Kültür ve
Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun aynı gün, aynı sayı ile almış olduğu
kararın değişik fıkraları, 2863 sayılı Kanunla koruma kurullarına verilen farklı
görevlerle ilgili farklı hukuksal dayanakları olan farklı kararları
içermektedir. Altıncı Dairenin 10.3.1999 gün ve E: 1999/809, K:1999/1325 sayılı
ilk karan, Koruma Kurulu'nun 16.12.1996 gün ve 4974 sayılı kararının sözünü
ettiğimiz son iki fıkrasından, ilkinin; yani, yapılanma konusunda kuruldan izin
alınmasını gerektiren cümlenin iptali istemiyle açılan davada idare mahkemesince
verilen kararın temyizi dolayısıyla verilmiştir.
Altıncı Dairenin 22.4.1999 gün ve E:1998/2633, K:1999/2135 sayılı ikinci
kararı ise. Kurulun, 16.12.1996 gün ve 4974 sayılı kararın, plan notları ve plan
uygulama koşullarına yapılanma izni ile ilgili eklemenin yapılması yolundaki son
cümlesi (fıkrası) nın uygulamaya konulması amacıyla alınan ve ... Belediye
Meclisinde konunun görüşülmesini isteyen 13.1.1997 gün ve 5042 sayılı kararının
iptali istemiyle ... Belediye Başkanlığınca açılan davada idare mahkemesince
verilen kararın temyizi dolayısıyla alınmıştır. Koruma Kurulu'nun bu son kararı,
2863 sayılı Kanunun 17'nci maddesinin üçüncü fıkrasına dayalıdır. Belediye
Meclisine yapılmış öneri niteliğindedir.
Görüldüğü üzere, her iki Danıştay kararının ilgili bulunduğu idari
uyuşmazlıkların gerek maddi, gerekse hukuki dayanakları farklıdır. Bunun sonucu
olarak, her iki idari uyuşmazlık hakkında farklı çözümlere ulaşılması doğaldır.
Öte yandan; Rapora eklenen Altıncı Daire kararlarının hiçbirinde de, maddi
uyuşmazlıklar arasında aynılık yoktur. 4.5.1993 gün ve E:1993/965, K1993/1768
sayılı karar, koruma imar planının onanması ile; 27.5.1997 gün ve E:1996/1620,
K:1997/2606 sayılı karar, ruhsatsız yapının yıktırılmasına dair il idare kurulu
kararı ile; 20.3.2001 gün ve E:2000/3161, K:2001/1409 sayılı karar, ruhsatsız
yapılan yapının yıktırılmasına ilişkin koruma kurulu kararı ve bu yapıların
tahliyesine ilişkin belediye işlemleri ile; 24.1.2002 gün ve E:2000/6379,
K:2002/656 sayılı karar, koruma amaçlı imar planında değişiklik yapılmasına dair
teklifin belediye meclisince reddine dair kararla; 17.4.2002 gün ve E:2001/1405,
K:2002/2376 sayılı karar, 5'inci kat yıktırılarak kat irtifakı verilmesi
hakkında koruma kurulu kararı ile ilgilidir. Dolayısıyla, ne bu kararlar, ne de
bu kararlarla başvuru dilekçesinde verilen kararlar arasında maddi uyuşmazlık
bakımından aynılık ve hukuki çözümlerde aykırılık mevcuttur.
Ayrıca, 2863 sayılı Kanunun 57'nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan,
kamu kurum ve kurulları (belediyeler dahil) ile gerçek ve tüzel kişilerin,
koruma kurullarının kararlarına uymak zorunda oldukları yolundaki hüküm de,
koruma kurullarının her türlü kararının hukuki dayanağının aynı olduğunu
göstermez. Zira; bu düzenleme, herşeyden önce, koruma kurulu kararların hukuksal
dayanakları ile değil, hukuksal güç ve etkileriyle ilgilidir. İkincisi, bu
düzenlemenin uygulama alanı, 57'nci maddenin ilk fıkrasının bentlerinde koruma
kurullarına verilen yetkilerin kullanımı sonucu alınan kararlarla sınırlıdır.
Oysa; yukarıda örnekleri verildiği gibi, koruma kurullarına Kanunun başka
maddelerinde verilmiş, başka görev ve yetkiler de vardır. Bu görevler
dolayısıyla, verilen yetkilerin kullanılmasıyla alınan kararların hukuk
düzenindeki etkileri, İdare Hukukunun ve İdari Rejimin kendi ilkelerine tabidir.
Bu bakımdan; anılan düzenlemeye dayanılarak koruma kurullarının her türlü
kararının aynı veya benzeri idari uyuşmazlıklara neden olduğu; bu
uyuşmazlıkların çözümünün de, aynı olması gerektiği söylenemez.
Açıklanan bu nedenlerle, ortada, içtihatların
birleştirilmesini gerektirecek nitelikte aykırılık veya uyuşmazlık
bulunmadığından; bu gerekçe ile içtihatların birleştirilmesine gerek olmadığı
yolunda karar verilmesi gerektiği oyu ile, kararın gerekçesine katılmıyoruz.