DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/872
Karar No:1999/934
ÖZETİ : 2942 sayılı Yasanın 13. maddesi hükmü
uyarınca kamulaştırma işlemlerinin iptali istemiyle açılacak davalarda,
öğrenme tarihinin dava açma Süresinin başlangıcına esas alınamayacağı,
kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Yasada hüküm altına alınan Özel usulüne
göre tebligata çıkarılarak, tebliğ tarihini izleyen dava açma süresinin
başlangıcına esas alınacağı hk.-DD.101
Temyiz İsteminde Bulunan :.............
Vekili______ ı Av. ...
Karşı Taraf : ... Özel İdaresi BaşkanlığıVekili
: Av....
İstemin Özeti. : Trabzon İdare Mahkemesinin
20-10.1997. günlü. E:1997/668. K:1997/946 sayılı kararının usul ve yasaya
aykırı olduğu Öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bu
lunmadığından usul ve kanuna uygun olan k<jrann onanması gerekti|i
Savunulmakta
dır. : .
Tetkik Hakimi Sedef Polat'ın Düşüncesi : Temyiz
isteminin kabulü -ile mahkeme kararının bozulması gerektiği
düşünülmektedir.
.Savcı Habibe Ünal'ın Düşüncesi______ :_ Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hu
suslar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin
1.fıkrasında
belirtileri nedenlerden hiçbirisine uymayıp1 idare mahkemesince''verilen
kararıp
dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını
gerek
tirir nitelikte, görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle
idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik
hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra ışın gereği görüşüldü:
Dava....... Köyü. ... Kaplıcaları ... Mevkii.
... ada. ... parsel sa
yılı taşınmazın ... Yayla turizm evleri, yayla evlen ve günübirlik
tesislerin
yapılması amacıyla kamulaştırılmasına ilişkin 16.2.1994 günlü". 49 sayılı il
dai
mi encümeni kararının iptali istemiyle açılmış, idare mahkemesince: E:1996/9
esas sayılı acele el koyma ve tescil davasının görülmekte olduğu ... Asliye
Hu
kuk Mahkemesine -davacılar tarafından verilen 16.5.1997 günlü dilekçede,
cenaze
nedeniyle kamulaştırma iştent'inin iptali istemiyle idare mahkemesine dava
açama
dıklarını belirttiklerinden dava konusu kamulaştırma işleminin 16.5.1997
gününde
davacıların ıttılaına girdiğinin kabulü ile bu tarihi izleyen günden
itibaren
2942 sayılı Yasada öngörülen 30 günlük süre içerisinde dava açılması
gerekirken
bu süre geçirilerek 20.6."1997 tarihinde açılan davada süreaşnmı bulunduğu
gerek
çesiyle davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi uyarınca reddine karar
veril
miş.karar davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2942- sayılı Yasanın 13. maddesinde,
kamulaştırılması kararlaştırılan taşınmaz malın 7. maddedeki usule göre
tespit edilen sahibi, zilyet ve diğer ilgililerden adresi tespit olunanlara
tebliğ edilmek üzere; kamu I aştırılacak malın kamulaştırılmasına uygun
ölçekli bir plan veya ölçekli krokisi, kamulaştırma kararı, takdir olunan
kıymeti, kamulaştırma karşılığının veya ilk taksidinin milli bankalardan
birine hak sahibi adına yatırıldığına dair belge, kamulaştırmanın hangi
idare yararına yapıldığı ve açılacak davalarda husumetin kime
yöneltileceği, bedelin bankaya yatırıldığı tarihten başlayarak 30 nün
içinde notere verileceği, noterin 15 gün içerisinde belgeleri tebliğe
çıkaracağı, doğrudan tebligat ile beraber yukarıda yazılı kararların ayrıca
ilan olunacağı, ilanın kamulaştı-
rılması kararlaştırılan taşnnmaz malın
bulunduğu yerin, herkese açık yerlerinden birine ve belediye dairesine veya
köy odasına onbeş gün süreyle asılarak, kamu-laştınlacak taşınmaz malın
bulunduğu yerde gazete çıkıyor ise gazetelerden birisinde belgelerin özeti
en az bir defa yayınlanarak yapılacağı, yapılan araştırmalar sonucunda
adresleri bulunamayan veya adreslerinde noter aracılığı ile tebligat
yapılamayanlara, 7201 sayılı Tebligat Yasasının 28. maddesi gereğince ilan
yoluyla tebligat yapılacağı hüküm altına alınmıştır,
Dosyanın incelenmesinden. ... İlçesi Tapu Sicil
Müdür!üğü■nün asliye hukuk mahkemesine hitaben yazdığı 13.5.1997 günlü yazı
ekinde bulunan tapu kayıtlarında kamulaştırmaya konu taşınmazın 6/12
hissesinin .... 1/12'şer hissesinin de davacılara ait olduğu. ../in
öldüğünün belirtildiği anlaşılmaktadır.
2942 sayılı Yasanın yukarıda anılan maddesi
hükmü uyarınca kamulaştırma işlemlerinin iptali istemiyle açılacak
davalarda, öğrenme tarihinin dava açma süresinin başlangıcına esas
alınamayacağı, kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Yasada hüküm altına alınan
özel usulüne göre tebligata çıkarılarak, tebliğ tarihini izleyen günün dava
açma süresinin başlangıcına esas alınacağı açıktır.
Bu durumda davacıların ve ..-.'in başka bir
şahsın mirasçıları olup olmadığının, mirasçı değilde hissedar ise yukarıda
anılan hüküm uyarınca her hissedara ayn ayn noter aracılığıyla tebligat
yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğinden, eksik inceleme sonucu
verilen davanın süreden reddi yolundaki idare mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Trabzon İdare
Mahkemesinin 20.10.1997 günlü. E:1997/668. K:1997/946 sayılı kararının
bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 15.2.1999 gününde
oybirliğiyle karar verildi.
T.C
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/5181
Karar No:1999/5168
ÖZETİ_ :Deprem nedeniyle oluşan hak sahipliği
konusunda nihai kararı verecek olan Bayındırlık ve İskan Bakanlığının tesis
edeceği işlem üzerine dava açma süresinin belirlenebileceği hk.-DD.103
Temyiz İsteminde Bulunan: ... ■ Karşı Taraf :
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
İstemin Özeti : Eskişehir İdare Mahkemesinin
11.2.1998 günlü.E:1997725/.. K:1998/45 sayılı kararının usul ve yasaya
aykırı olduğu Öne sürülerek bozulması istenilmektedir. '
Savunmanın Özeti: Temyiz edilen kararda bozma
nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın
onanması gerektiği savunulmata-dır.
Tetkik
Hakimi Selçuk Topal'm Düşüncesi : 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 7.maddesinde dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre
gösterilmeyen hallerde Danıştay'da ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu
belirtilmiş olup, aynı kanunun 11.maddesinde ise ilgililer tarafından idari
dava açılmadan önce. idari işlemin kaldırılması, geri alınması,
değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılmasının üst makamdan, üst makam
yoksa işlemi yapmış olan makamdan, idari dava açma süresi içinde
istenebileceği, bu başvurmanın işlemeye başlamış olan idari dava açma
süresini durduracağı, altmış gün içinde bir cevap verilmez ise isteğin
reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması
halinde dava açma süresinin yeniden işlemeye başlayacağının ve başvurma
tarihine kadar geçen sürenin hesaba katılacağı hükme bağlanmıştır.
Dosyanın incelenmesinden 1.10.1995 tarihinde
... ili ... içerisinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle davacının
hak sahibi kabul edilmemesi üzerine yaptığı itirazın 27.12.1995 günü
mahalli komisyonca reddedilmesi üzerine 11.9.1996 günlü dilekçeyle ...
Asliye Hukuk Mahkemesine hak sahibi sayılmaması yolundaki işlemdeki
hususların doğru olmadığı yolunda tespit yaptırdığı, dolayısıyla komisyon
kararının tebliğ tarihi belli olmasa da hak sahibi sayılmadığından bu
tarihte haberdar olduğunun açık olduğu. 2577 sayılı Yasanın 11.maddesi
uyarınca bu işlemin iptali istemiyle dava açılabileceği gibi Bayındırlık ve
İskan Bakanlığına başvurma yoluna da gidilebileceği; ancak bu sürenin dava
açma süresi olan 60 günle sınırlı olduğu, bu başvurudan sonra 60 gün içinde
idarece cevap verilirse bu ret işlemine ya da 60 gün içinde cevap verilmezse
istek reddedilmiş sayılacağından 2577 sayılı Yasanın 11.maddesinde
belirtilen başvuruyla duran dava açma süresinden kalan süre içinde zımni ret
işlemine karşı dava açılması gerektiği, her durumda başvuru süresi ile dava
açma süresinin (60+60) 120 günü geçemeyeceği açıktır.
Olayda, davacının hak sahibi sayılmaması
yolundaki işlemin tebliğ tarihi belli değilse de işlemin öğrenme tarihi olan
11.9.1996 gününden itibaren yasal dava açma süresi geçirilerek 20.1.1997
gününde açılan davanın süreaşımı nedeniyle incelenme olanağı
bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle temyize konu idare
mahkemesi kararının belirtilen ek gerekçeyle onanması ger|fctiği
düşünülmektedir.
Savcı Tülin Özagenç'in Düşüncesi : Temyiz
dilekçesinde öne sürülen hususlar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü
Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine
uymayıp idare mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal
nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte
görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle
idare mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava, davacının 1.10.1995 tarihinde .......
ilçesinde meydana gelen dep
rem felaketi nedeniyle yerel mahkemece yaptırılan tesbite dayalı olarak hak
sa
hibi sayılması yönündeki başvurusunun reddine ilişkin işlemin iptali
istemiyle
açılmış; idare mahkemesince, 1.10.1995 gününde meydana gelen deprem
nedeniyle
hak
sahibi olarak kabul edilmemesi üzerine yaptığı itirazı komisyonca
reddedilen davacının bu ret kararım ... Asliye Hukuk Mahkemesine hak sahibi
sayılmasına ilişkin tesbit yapılması istemiyle verdiği 11.9.1996 günlü
dilekçeyle öğrendiğinin açık olduğu, bu tespit kararına dayanarak davalı
idareye yaptığı başvurunun reddedilmesi üzerine 20.1.1997 gününde açılan
davanın süreaşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle
reddine karar verilmiş: bu karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısı İle
Alınacak Tedbirler île Yapılacak Yardımlara Dair Kanunun 28.maddesinde bu
kanundan faydalanmak suretiyle inşaat kredisi verilmesini yada bina
yaptırılmasını isteyenlerin. İmar İskan Bakanlığınca yapılacak yardıma dair
o yerde yapılan ilandan itibaren iki ay içinde mahallin en büyük mülkiye
amirine yazılı müracaatta bulunmalarının ve taahhütname vermelerinin
mecburi olduğu. Afet Sebebiyle Hak Sahibi Olanların Tespiti Hakkında
Yönetmelik'in 16.maddesinde bu yönetmelikte belirtilen esaslara ve
kurallara göre hak sahibi niteliğini taşıyanların, talep ve taahhütname
vermelerini sağlamak üzere durumun mahallinde ilan olunacağı. 1/ maddesinde,
hak sahibi durumunda olanlardan inşaat kredisi verilmesini yada bina
yaptırılmasını isteyenlerin 16.maddede belirtilen ilan yapıldığı günden
itibaren iki aylık süre içinde mahalTin en büyük mülkiye amirine yazılı
olarak talep ve taahhütname vermelerinin şart olduğu. 21.maddesinde
komisyonun talep ve taahhütnameleri en kısa za manda inceleyip
değerlendirerek hak sahipleri listesini düzenleyeceği. 22.maddesinde, hak
sahibi olmadıkları anlaşılanlara durumun yazılı olarak tebliğ olunacağı, bu
tebligattan itibaren 15 günlük süre içinde ilgililerin itirazda
bulunabileceği, itirazın komisyonca incelenerek karara bağlanacağı, hak
sahipliği ve itiraz konusunda nihai kararın İmar ve İskân Bakanlığınca
verileceği kurala bağ-lannnştır.
Anılan hükümlerin birlikte
değerlendirilmesinden, hak sahipliğinden yararlanabilmek için iki aylık
süre içerisinde talep ve taahhütname vermenin zorunlu olduğu, talep ve
taahhütname vermeyenlerin hak sahipliğinden yararlanamayacağı, talep ve
taahhütnamelerin incelenip hak sahibi olmayanlara durumun yazılı olarak
tebliğ olunacağı, bu tebligattan itibaren 15 gün içinde itirazda
bulunulacağı, bu itirazın mahalli komisyonca incelenip karara bağlanacağı,
ancak hak sahipliği ve itiraz konusunda nihai kararın. Bayındırlık ve İskan
Bakanlığınca verileceği, hak sahipliği konusunda bakanlıkça verilecek
kararın ilgililer tarafından dava konusu edilebileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının ... ili.
... ilçesinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle davacının hak sahibi
kabul edilmesi yolundaki istemi nin komisyonca 24.10.1995 ve itiraz üzerine
27.12.1995 tarihlerinde reddedilmesi üzerine adı geçen tarafından ... Asliye
Hukuk Mahkemesinin 11.9.1996 günlü. E:1996/406. K:1996/383 sayılı tesbit
kararına dayalı olarak hak sahibi sayılması talebiyle 19.11.19% tarihinde
Bayındırlık ve İskan Bakanlığına başvurduğu, bakanlıkça bu istemine 60 gün
içinde yanıt verilmediği, davanın da cevap verme süresini izleyen dava açma
süresi içinde 20.1.1997 gününde açıldığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenlerle Eskişehir İdare
Mahkemesinin 11.2.1998 günlü. E: 1997/257. K: 1998/45 sayılı
kararın bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye
544gönderilmesine
2.11.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No : 2004/1477
Karar No : 2004/2115
Özeti : Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen
zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, uğranıldığı belirtilen zarar,
idarenin üzerine düşen görev ve yükümlülüğü gereği gibi yerine
getirmemesinden, dolayısıyla eylem ya da eylemsizliğinden kaynaklandığından,
mahkemece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13, maddesi uyarınca
davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi
gerekeceği hakkında.-DKD.5
Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1-...
Vekili : Av....
2- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
Karşı Taraf : 1- Bayındırlık ve İskan
Bakanlığı 2-... Belediye Başkanlığı
Vekili : Av....
3-...
Vekili : Av....
İstemin Özeti : Bursa 2. İdare Mahkemesinin
20.12.2000 günlü, E:2000/980, K:2000/1626 sayılı kararı davalı idarelerden
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından gerekçe yönünden davacı tarafından
da usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın Savunmasının
Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından,
usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
Davacı ile Yalova Belediye Başkanlığı'nın
Savunmalarının Özeti : Savunma verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi İsmet Çan'ın Düşüncesi :
Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan
bu davada, uğranıldığı belirtilen zarar İdarenin üzerine düşen görev ve
yükümlülüğü gereği gibi yerine getirmemesinden, dolayısiyla eylem ya da
eylemsizliğinden kaynaklandığından Mahkemece 2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 13. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp
açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekeceğinden anılan Yasanın 12.
maddesinin olaya uygulanması suretiyle davanın süreaşımı nedeniyle reddi
yolundaki kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi :
Dava, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde konutu yıkılan davacı
tarafından idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranıldığı Öne sürülen zararın
tazmini İsteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, 2577 sayılı Yasanın 12.
maddesinde öngörülen süre geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle
davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar taraflarca
temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasanın 13 üncü maddesinde; idari
eylemlerden haklan ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu
eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle
öğrendikleri
tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl
içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri
gerektiği, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki
İşlemin tebliğini izleyen günden İtibaren veya İstek halinde altmış gün
içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava
süresi içinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.
Tazminat istemine konu yapının bulunduğu
bölgenin çok riskli deprem kuşağında kaldığı önceden bilindiğine ve burada
olacak depremin olası sonuçlarının öngörülebilmesine olanak sağlayacak
düzeyde bilgi ve belgeler bulunduğuna göre, depremden doğabilecek zararların
önlenmesi, en aza indirilmesi için gerekli yasal tedbirleri almayan, denetim
ve kontrol görevlerini yerine getirmeyen, böylece zararın artmasına sebep
olan idarenin bu tutum ve davranışı hizmet kusuru sayılabilecek idari bir
eylemdir.
Bu durumda, uğranıldığı öne sürülen zarar idari
eylemden doğduğundan, Mahkemece dava açma süresinin 2577 sayılı Yasanın 13.
maddesi kapsamında değerlendirilerek buna göre karar verilmesi
gerekmektedir.
Açıklanan nedenle temyize konu İdare Mahkemesi
kararında isabet görülmediğinden bozulmasına karar verilmesinin uygun
olacağı düşünülmüştür.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı ve Onbirinci
Daireleri müşterek heyetince 2577 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi
uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları
dinlendikten ve dosyadaki belgeler İncelendikten sonra işin gereği
görüşüldü:
Dava, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem
nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın olay tarihinden itibaren
hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare
Mahkemesince dosyanın incelenmesinden, zararın davalı İdarelerin yapının
bulunduğu bölgenin 1. derece deprem bölgesi olmasına rağmen imar planları
yaparak imara açmaları, imar planlarında yapılaşma şartları belirlenirken
bölgenin özelliklerini dikkate almamaları, yapı ruhsatı verilen yapıların
mevzuata ve projesine uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol
etmemelerinden doğduğunun iddia edildiği, bu bağlamda tazmini istenen
zararın idari eylemlerden değil, 3194 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmelik
uyarınca imar planı yapmak, inşaat ruhsatı vermek, projeyi onaylamak,
yapılaşmayı kontrol etmek, yapı kullanma izni vermek gibi idari işlemlerden
kaynaklandığı, dava açma süresinin 2577 sayılı Yasa'nın 12. maddesi
kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava dilekçesinde zarar doğurduğu
iddia edilen işlemlerin tesis ve yürütme safhalarını tamamlamış işlemler
olduğu, işlemlerden doğduğu iddia edilen zararın İşlemlerin İcra tarihinde
değil, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremle ortaya çıktığı
anlaşıldığından 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu sahibi
olduğu evi yıkılan davacının bu tarihi İzleyen günden itibaren 60 gün içinde
veya bu süre içinde olmak koşuluyla 2577 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde
öngörülen başvuru yolunu kullandıktan sonra tam yargı davası açması
gerekirken, bu süreler geçtikten sonra açılan davada süreaşımı bulunduğu
gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar esas yönünden davacı,
gerekçe yönünden de davalı idarelerden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı
tarafından temyiz edilmiştir.
2577 sayılı Yasa'nın 13. maddesinde "İdari
eylemlerden haklan ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu
eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten
itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde
ilgili İdareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri
gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki
işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün
içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava
süresi içinde dava açılabilir" hükmü yer almaktadır.
Anayasa'nın
125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı
yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında; idarenin
kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme
bağlanmıştır.
Bir idari işlem veya bir idari sözleşmenin
uygulanması durumunda olmayan, İdarenin her türlü faaliyetlerinden veya
hareketsiz kalmasından, araçlarının kullanımından, taşınır ve taşınmaz
mallarının veya tesislerinin yönetiminden dolayı oluşan zararları idari
eylem sonucu oluşan zarar ve buna yolaçan eylemi de sonuç olarak idari eylem
kavramı içerisinde düşünmek gerekmektedir.
Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen
zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu
zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü,
yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat
ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar
açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve
ikamet İçin yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği,
afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini,
projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda
idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği,
denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı
irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve
bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği
veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca
yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz
konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin
"olumsuz eylem" olarak kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar
idarenin "olumsuz eyleminden" kaynaklandığından Mahkemece 2577 sayılı
Yasa'nın 13. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı
hususunun değerlendirilmesi gerekirken davanın süreaşımı nedeniyle reddi
yolundaki kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Bursa 2. İdare
Mahkemesinin 20.12.2000 günlü, E:2000/980, K:2000/1626 sayılı kararının
bozulmasına, 6.610.000.- lira karar harcı ile fazladan yatırılan 4,920.000.-
lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye
gönderilmesine 12.4>2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C
DANIŞTAY
Altıncı Daire
Esas No:1998/1839
Karar No:1999/2054
ÖZETİ : 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi
uyarınca yapılan başvuru üzerine altmış gün içerisinde yanıt verilmesi
halinde istemin reddedilmiş sayılacağı, bu tarihten sonra verilen yanıtın
istemin reddine ilişkin olmayıp bir işlem tesisine yönelik olması durumunda
ise yeni bir hukuki sonuç yaratan bu işleme karşı süresi içerisinde dava
açılabileceği hk.-DD.102
Temyiz İsteminde Bulunan: ...
Karşı Taraf : ... Belediye Başkanlığı
İstemin Özeti : Sakarya 2.İdare Mahkemesinin
3.12.1997 günlü.E:1997/1228. K:1997/913 sayılı kararının usul ve yasaya
aykırı olduğu öne sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi Aylin Bayram'm Düşüncesi :
Dosyanın incelenmesinden, davacının parselasyon işlemine itirazı üzerine
7.8.1997 günlü encümen karan ile itiraz doğrultusunda işlem tesis edildiği
ve bu işlemin de iptalinin istenildiği anlaşıldığından, mahkeme kararının
davanın parselasyon işleminin süre aşımı nedeniyle reddi yolundaki
bölümünün bozulması, kararın planın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki
bölümünün ise onanması gerektiği düşünülmektedir.
Savcı Aynur Şahinok'un Düşüncesi : 85 pafta.
303 ada. 24.25 ve 34 sayılı parsellerin konut alanından park alanına
ayrılmasına ilişkin 7.8.1997 günlü, 2832 sayılı davalı idare işlemi ile
anılan parsellerde yapılan parselasyon işleminin iptali istemiyle açılan
davayı süre yönünden reddeden idare mahkemesi kararı davacı tarafından
temyiz edilmiştir.
Temyiz dosyasının incelenmesinden: uyuşmazlık
konusu plan değişikliğine ilişkin karar ve parselasyon işleminin dosyada
bulunmadığı, dava dilekçesinde belirtilen 7.8.1997 günlü 2832 sayılı kararın
davacının itiraz dilekçeleri üzerine tesis edilmiş bir karar olduğu,
parselasyon işlemleri taşınmazların sahipleri için sübjektif ve kişisel
işlemler olduklarından ve ancak tebligatla bilgi sahibi olunabileceğinden
7201 sayılı yasanın ilgili hükümleri uyarınca davacıya tebliğ edilip
edilmediğinin araştırılmadığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan nedenle noksan incelemeye dayalı
olarak davanın süre yönünden reddine ilişkin idare mahkemesi kararının
bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik
Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten
sonra işin gereği görüşüldü:
Dava....... Hah..... pafta. ... ada. ... ve ...
parsel sayılı taşın
mazların ticaret alanından park alanına dönüştürülmesi yolundaki imar planı
de
ğişikliğine ilişkin belediye meclisi karan ve parselasyon işleminin iptali
is
temiyle açılmış: idare mahkemesince, dosyanın incelenmesinden, davacı
tarafından
5.3.1997 tarihinde dava konusu işlemlere itiraz edildiği. 60 gün içinde
yanıt
verilmemesi nedeniyle istek reddedilmiş sayılacağından bu tarihi izleyen
60 gün
içinde
dava açılması gerekirken bu süreler geçirildikten sonra davalı idarece
verilen 7.8.1997 günlü yanıt üzerine 9.10.1997 tarihinde açılan davada
süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın 2577 sayılı Yasanın 15/1-b maddesi
uyarınca reddine karar verilmiş; karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyize konu Sakarya 2.İdare Mahkemesinin
3.12.1997 günlü, E:1997/1228. K:1997/913 sayılı kararının davanın imar planı
değişikliğine ilişkin kısmının süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki bölümünde
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin 1.fıkrasında
sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bu-1unmamaktadır.
Davanın parselasyon işlemine ilişkin bölümüne
gelince;
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından
dava konusu işlemlere 5.3. 1997 tarihinde itiraz edildiği, itiraz ile
parselasyon işlemi sonucunda tamamı park yerinde kalan taşınmazlarına
karşılık hiç bir yer tahsis edilmediğinin belirtildiği, aynı nitelikli iki
başvuru daha yapıldığı, anılan başvurular üzerine belediye encümenin
7.8.1997 günlü, 2832 sayılı karan ile itirazların değerlendirilerek,
davacının parkta kalan taşınmazlarına karşılık 4376 ada, 6 sayılı parsel ile
4392 ada, 2 sayılı parselin tahsisine karar verildiği, davacı tarafından
anılan encümen kararı ile tesis edilen işlemin de yasaya uygun olmadığı öne
sürülerek bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun
11.maddesi uyarınca idari işleme karşı idari dava açma süresi içerisinde
yapılacak olan başvuru üzerine altmış gün içinde bir cevap verilmezse
isteğin reddedilmiş sayılacağı, bu tarihten itibaren durmuş olan dava açma
süresinin yeniden işlemeye başlayacağı ve dava açma süresi geçtikten sonra
aynı nitelikte başvuruların ve idarece verilen cevapların dava açma
süresini ihya etmeyeceği açık ise de, süresi geçtikten sonra idarece
verilecek olan yanıtın dava açma süresini ihya etmemesi için istemin reddi
yolunda bir yanıt olması gerektiği, idare tarafından başvuru
değerlendirilerek yeni işlem tesis edilmiş olması halinde ise yeni bir
hukuki durum ortaya çıkacağından, önceki işlemden farklı bir hukuki sonuç
yaratan bu işleme karşı süresi içerisinde dava açılabileceği sonucuna
varılmıştır. Olayda, davacının itiraz dilekçesi üzerine 7.8.1997 günlü
encümen kararı ile istemin reddedilme-yerek itirazın değerlendirilmek
suretiyle yeni bir işlem tesis edilmesi ve böylece önceki parselasyon
işleminin ortadan kalkması, davacının yeni tesis edilen bu işlemin de
iptalini istemiş olması karşısında, anılan encümen kararının 5.9. 1997
tarihli yazı ile davacıya tebliği üzerine 9.10.1997 gününde açılan davanın
süresinde olduğu sonucuna varıldığından, dava konusu parselasyon işleminin
incelenerek bir karar verilmesi gerekirken bu işleme ilişkin olarak da
davanın süre yönünden reddi yolundaki idare mahkemesi kararında isabet
görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle Sakarya 2.İdare
Mahkemesinin 3.12.1997 günlü, E:1997/1228, K:1997/913 sayılı kararının
davanın imar planına ilişkin kısmının süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki
bölümünün onanmasına, parselasyon işlemine ilişkin kısmının süreaşımı
nedeniyle reddi yolundaki bölümünün ise bozulmasına.
dosyanın
adı geçen mahkemeye gönderilmesine 20.4.1999 gününde oybirliğiyle karar
verildi.
Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.