imar

İmar Hukukçusundan Güncel Makaleler (imar)

imar hukuku (imar planları, arazi ve arsa düzenlemesi, kaçak yapı para cezası, inşaat ruhsatı vb.)dava dilekçe örnekleri

Tasnif edilmiş Danıştay Altıncı Dairesi İçtihatları

Danıştay imar ve imar hukuku içtihatları

imar hukuku ile ilgili terimler ve tanımlar


İmar Hukukçusu. Toki'den Ucuz Konut Satışı Devam Ediyor

+Hatalı ödemelerin geri alınması

+
18 uygulaması,

+
Danıştay içtihadı birleştirme kurulu kararı yargı kararının yerine getirilmemesi

+
Belediyelerin internet adresleri (web)

+
Görev tazminatı ile ilgili haberler

+
Konut finansmanı sistemine ilişkin çeşitli kanunlarda değişiklik yapılması hakkı

+
Toki'nin satılık evlerine yoğun talep var.

+
18. Madde uygulamasında hukuka aykırılık nedenleri imarhukukcusu cafer ergen

+Eski Haberler

+
2577 sayılı İYUK 7. Madde ile ilgili Danıştay İçtihatları

+657 sayılı Yasa uyarınca verilen uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yolu

+Radyoloji personelinin çalışma (mesai) saatleri

+
5018 sayılı Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu kapsamında Sayıştay Genel Kurulunun 14.6.2007 tarih ve 5189/1 sayılı kararı.

· ANAYASA MAHKEMESİNİN "YÜRÜRLÜ?Ü DURDURMA" KARARLARI

· ANAYASA MAHKEMESİNE İPTAL İSTEMİYLE YAPILAN BA?VURULAR ÜZERİNE VERİLEN KARARLAR

· İmar Hukuku Terimleri Sözlüğü

· idare hukukcusu (idare hukuku)

idari yargı
İdari yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak yürütmeyi durdurma istekli iptal ve tam yargı dava dilekçesi örneğini görmek için buraya tıklayınız.

İmar

Tüm içeriği görmek için tıklayınız

İdare Hukuku

İDARE HUKUKU

imarhukukcusu.com tüm haberler

imar, Eski Haberler
21.09.12
· İmarda kısıtlılık sorunu sona eriyor (5 Yıl ile sınırlandırıldı)
16.09.12
· imar planları ve imar uygulamaları nedeniyle ücret
08.09.12
· Tazminat davasının süreaşımı nedeniyle reddi halinde maktu avukatlık ücreti
· İlan edilmeksizin uygulamaya konulan bir imar planının şekil eksikliği nedeniyle
· Davanın niteliği itibariyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmas
· Özel parselasyon ile belirlenmiş bulunan umumi hizmet alanları
· İmar planı ile notu arasında birbirine aykırı hususların bulunması
· 5 yıllık inşaat ruhsatı süresi içinde yapı kullanma izin belgesi alınmaması hali
12.05.12
· Deprem nedeniyle oluşan zararda belediyenin kusursuz sorumluluğu yoktur
10.05.12
· Tapulu yerdeki yapı ruhsattsız da olsa 32. madde işletilmemişse tazminat gerekir
· Yeşil alan için yapılan bağış da DOP tan düşülür.
14.04.12
· Bam Adli Yargı Adalet Komisyonlarınca Bilirkişi Listelerinin Düzenlenmesi Hakkın
· Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
· Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
06.04.12
· Anayasa Mahkemesi’ne Göre 3194/42. Maddesinin Üçüncü Fıkrası (32 md)
· 42. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “…32…” ibaresi
01.04.12
· belediyelerin mimari projelerde meslek odasından ayrıca "proje onay belgesi" ist
· 125 nolu Danıştay Dergisi imar hukuku içtihatları
23.03.12
· Köy yerleşik alanı ve civarında imar yetkisi
· Yoldan İhdasen Oluşan Taşınmazlar Hakkında Yorum
· Anayasa Mahkemesi Kararı (Yoldan İhdas)
11.03.12
· Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı
05.03.12
· Çoğaltılmış Fikir Ve Sanat Eserlerini Derleme Kanunu
14.02.12
· Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı
21.12.11
· Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (21 Aralık 2011-28149)
· İmar Davaları Kitabı Üçüncü Baskı 2011
06.12.11
· İmar hukuku içtihatları (Danıştay Dergisi 124)
23.10.11
· 3194 sayılı Kanunun 5940 sayılı Kanunla değişik 42. maddesi uyarınca para cezası
· 1608 sayılı Kanun uyarınca idari para cezası verilmesine ve 1 kez yasaklanan faa
· Bedele Dönüştürülen Paya Takdir Edilen Karşılığın Artırılması Davası
· Cedit-Erenler-Topçular-28 Haziran Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Proje Alanı
09.09.11
· Her proje için müellif sicil durum belgesi alınması zorunlu
12.08.11
· Valilik görüşü alınmadığı gerekçesiyle yıkılamayacağı
· İmar planının yürütmesinin durdurulması üzerine yapının mühürlenmesi
· Ticaret alanında akaryakıt istasyonu yapılamaz
· müellif sicil durum belgesi ibraz edilmeden yapı ruhsatında hukuka uyarlık bulun
· Tadilat ruhsatının kat irtifakı sahibi kişilerin imzası, bu kişiler tarafından v
· 2981 sayılı Yasanın 10/b alanında 3194 sayılı Kanunun 18. madde uygulamasında DO
· Mutlak tarım arazileri
01.08.10
· www.idarehukuku.net Türkiye'nin İdare Hukuku - İdari Yargı Bilgilerine hoşgeldin
29.06.10
· Belediye Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
17.04.10
· Kaplıca izinlerini artık Valilikler verecek. Bakanlık yetkiyi devretti.
10.04.10
· Yeni imar para cezası hükümleri önceki (Kaçak yapı suçlarına) uygulanmaz.
08.04.10
· 3194/18 uyg. yapılmayan alanda kamulaştırma yapılabilir
03.04.10
· Nazım imar planının yürürlükteki 1/100000 ve 1/50000 ölçekli planlara uygun olma
28.01.10
· İmar planı ve inşaat ruhsatı iptali üzerine tazminat dava açma süresi
· Plan değişikliği isteminin reddi yolundaki işlemin değil doğrudan planın iptalin
· Planlı bir bölgede arazi ve arsa düzenlemesi yapılmadan kamulaştırma yapılması
· Dolgu alanında plan yapılabilmesi
· Binanın hukuken en son bittiği tarih

Eski Haberler

İmar hukuku ile ilgili Kanunlar

+imar kanunu (3194)
+il özel idaresi kanunu (5302)
+belediye kanunu (5393)
+büyükşehir belediyesi kanunu(5216)
+kamulaştırma kanunu (2942)
+kültür ve tabiat varlıklarını koruma kanunu (2863)

+yıpranan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması hakkında kanun (5366)
+yapı denetimi hakkında kanun (4708)
+gecekondu kanunu (775)
+imar ve gecekondu af kanunu (2981/3290)

İMAR HUKUKU İLE İLGİLİ YÖNETMELİKLER

+belediyeler tip imar yönt.
+imar affı yönetmeliği
+plansız alanlar yönt.
+plan yapım yönt.
+koruma amaçlı im. pln. yönt.
+kıyı kanunu uyg. yönt.
+tarım alanları yönt.
+karayolları kenarlarında..yönt.
+18. madde uygulama yönt.
+plan müellifleri yönt.
+gecekondu yönetmeliği

+imar ile ilgili tüm yönet.

SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SA?LIK SİGORTASI KANUNU

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Mevuzatı

idare hukuku (Danıştay) içtihatları

İdare hukuku İçtihatları

idare hukuku, iptal ve tazminat davası

İdari Yargıda (İdare Mahkemelerinde) açılacak Yürütmenin Durdurulması istekli iptal ve tazminat dava dilekçe örneği için tıklayınız.

İMAR

imar
içtihatları

Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İstanbul Bölge İdare Mahkemesi
Ankara Bölge İdare Mahkemesi
Konya Bölge İdare Mahkemesi
Aydın Bölge İdare Mahkemesi
Edirne Bölge İdare Mahkemesi
Manisa Bölge İdare Mahkemesi
Ordu Bölge İdare Mahkemesi
Van Bölge İdare Mahkemesi
Zonguldak Bölge İdare Mahkemesi
Sakarya Bölge İdare Mahkemesi
Samsun Bölge İdare Mahkemesi
Antalya Bölge İdare Mahkemesi
Gaziantep Bölge idare Mahkemesi
Denizli Bölge İdare Mahkemesi
Adana Bölge İdare Mahkemesi
İzmir Bölge İdare Mahkemesi
Erzurum Bölge İdare Mahkemesi
Eskişehir Bölge İdare Mahkemesi
Diyarbakır Bölge İdare Mahkemesi
Bursa Bölge İdare Mahkemesi
Malatya Bölge İdare Mahkemesi
Sivas Bölge İdare Mahkemesi
Kayseri Bölge İdare Mahkemesi
Trabzon Bölge İdare Mahkemesi
İdari Yargı (İDARE HUKUKU) Kitapları (Yayınları)
Bölge İdare Mahkemelerinin İnternet (Web) Adresleri - Sayfaları
BÖLGE İDARE MAHKEMELERİNİN İTİRAZ MERCİLERİ
Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun
Devlet Memurları Kanunu
Danıştay Kanunu
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası
İdari Yargılama usulü Kanunu
Hakimler ve Savcılar Kanunu
399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüslerinin Personel Rejimlerinin Düzenlenmesi ve 233 sayılı KHK''nin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

Danıştayın imar hukuku tazminat kısmına ilişkin kararları 17
imar hukuku




Yeni Sayfa 25

DANIŞTAY

Altıncı Daire

Esas  No:1998/3291

Karar No:1999/3978

OZETİ : 775 sayılı Gecekondu Kanununun 18. maddesinin 1. fıkrasında ilçe veya Büyükşehir ayırımı yapılmaksızın beledi­yelere ait taşınmazlara yer verildiği, ayrıca ilçe belediyelerinin uygulama iş­lemlerinde yetkili olduğu göz önüne alın­dığında, mülkiyeti ... Büyükşehir Beledi­yesine ait taşınmaz üzerinde bulunan ya­pının ... Belediye Başkanlığı tarafından 775 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verilmesinde mevzu­ata aykırılık bulunmadığı hk.-DD.103

Temyiz İsteminde Bulunan :- 1- ... Belediye Başkanlığı

Vekili i: Av. ... 2- ... Vekil_i_: Av. ...

Karşı Taraf__ __._ 1- ...

Vekiljj Av. ... 2- ... Belediye Başkanlığı Vekil i: Av. ...

İŞtlNj_n_Ozeti_: İstanbul 2.İdare Mahkemesinin 2b. 12.1997 günlü. E: 1997/ 338. K-.1997/1553 sayılı karar taraflarca usul ve yasaya aykırı olduğu one suru lerek bozulması istenilmektedir.

Savunmaların Özeti: Savunma verilmemiştir.

Tetkik Hakimi Sedef Polat'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mah­keme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Savcı Tülin Özgeni;'in Düşüncesi : ... İlçesi. ... Mahallesi ... pafta. ... ada, ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde izinsiz olarak yapılan yapının 775 sayılı Yasanın İS.maddesi uyarınca yıktırılmasına ilişkin işlemin iptali ile bu işlem nedenile uğranılan 600.000.000.- TL maddi zararın tazmini istemiyle açılan dava sonucunda, idare mahkemesince dava konusu işlemin iptali, tazminat istemi­nin ise reddi yolunda verilen kararın taraflarca temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

775 sayılı Gecekondu Yasasının 18.maddesinde. "Bu Kanunun yürürlüğe gir­diği tarihten sonra, belediye sınırları içinde veya dışında, belediyelere, hazi­neye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazi ve arsalarda veya dev­letin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapıîar inşa sırasında olsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın belediye veya devlet zabıtası tarafından der­hal yıktırılır." hükmü yer almıştır.

Dosyanın incelenmesinden. ... Büyükşehir Belediyesine ait uyuşmazlık ko­nusu taşınmaz üzerindeki izinsiz yapının davalı ... Belediye Başkanlığı tarafın­dan 775 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği anla­şılmaktadır.

775 sayılı Yasanın 18.madde 1.fıkrası kapsamında belediyelere ait taşın­mazlar yer aldığından, ayrıca uygulama işlemlerini yapma konusunda ilçe beledi­yeleri yetkili bulunduğundan davalı idarece tesis edilen işlemde ilgili yasa hükmüne aykırılık görülmemiştir.

Bu durumda, dava konusu yerin ... Büyükşehir Belediyesine ait olduğuh 775 sayılı Yasamn 3.fıkrası uyarınca izinsiz yapı hakkında amlan belediyece davalı idareye herhangi bir müracaatın bulunmaması karşısında İmar Kanunu mühürleri uyarınca işlem tesisi gerekirken 775 sayılı Yasa hükümlerine göre işlem tesisi­nin yerinde olmadığından bahisle verilen iptal kararında hukuki isabet görülme­miştir.

Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile te«yize-konu mahkeme kararının iptale ilişkin kısmının bozulması; davacının temyiz iste­minin reddi ile kararın tazminat isteğinin reddine yönelik kısmının ise onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, mülkiyeti ... Büyükşehir Belediyesine ait ... İlçesi, ... Mahalle­si, ... pafta. ... ada. ... parsel sayılı taşınmaz üzerinde yapılan oto yağlama ve yıkama ünitesinin 775 sayılı Gecekondu Kanununun 18.maddesi uyarınca maliki tarafından yıktırılması aksi taktirde ... Belediyesince yıktınlacağına ilişkin 21.2.1997 günlü. D/353 sayılı işlemin iptali ile yapının yıktırılması nedeniyle uğranıl diğı iddia edilen 600.000.000.-lira zararın faiziyle birlikte tazmini is­temiyle açılmış; idare mahkemesince, yapının üzerinde yer aldığı taşınmazın ma­liki ... Büyükşehir Belediye Başkanlığınca davalı ... Belediyesi Başkanlığı na herhangi bir müracaat yapılmaması karşısında 775 sayılı Gecekondu Kanununun 18/3

maddesi uyarınca İmar Kanununun yıkıma ili'şfcfn hükümleri uygulanması gerekirken 775 sayılı Kanun uyarınca yıkıma ilişkin işlem tesisinde mevzuata uyarlık bulun­madığından dava konusu işlemin iptaline, hukuken korunması gereken bir hakkın varlığından söz edilemeyeceğinden tazminat isteminin reddine karar verilmiş, ka­rar tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

Temyize konu mahkeme kararının, tazminat isteminin reddedilmesine ilişkin kısmında 2577 sayılı Yasanın 49.maddesinin 1.fıkrasında sayılan' bozma :nedenle-rınden hiçbiri bulunmamaktadır.

Mahkeme kararının iptale ilişkin kısmına gelince;

775 sayılı Gecekondu Kanununun 18.maddesinde, bu kanunun yürürlüğe girdi­ği tarihten sonra, belediye sınırlan içinde veya dışında belediyelere, hazine­ye, özel idarelere, katma bütçeli dairelere ait arazı ve arsalarda veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerde yapılacak, daimi veya geçici bütün izinsiz yapıların inşa sırasında alsun veya iskan edilmiş bulunsun, hiçbir karar alınmasına lüzum kalmaksızın, belediye veya devlet zabıtası tarafından derhal yıktınlacağı. yıkım sırasında lüzum hasıl olduğunda belediyelerin ilgili mülki­ye amirlerine başvurarak yardım isteyebilecekleri, mülkiye amirlerinin, devlet zabıtası ve imkanlardan faydalanmak suretiyle, izinsiz yapıların yıkımı konusun­da yükümlü oldukları, aynı maddenin 3.fıkrasında Özel kişilere veya bu maddenin birinci fıkrasında sözü geçenler dışındaki tüzel kişilere ait arazi ve arsalar üzerinde yapılacak izinsiz yapılar hakkında, arsa sahiplerinin yazılı müracaat­ları üzerine ve mülkiyet durumlarım tevsik etmeleri şartıyla bu madde hükümle­rinin aksi halde genel hükümler ve 6785 sayılı İmar Kanunu hükümlerinin uygula­nacağı hükmüne yer verilmiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda, mülkiyeti ... Büyükşehir Belediyesine ait ta­şınmaz üzerinde bulunan yapının davalı ... Belediye Başkanlığı tarafından 775 sayılı Gecekondu Kanununun 18.maddesi uyarınca yıktırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

775 sayılı Gecekondu Kanununun 18.maddesinin 1.fıkrasında, ilçe veya bü­yükşehir ayırımı yapılmaksızın belediyelere ait taşınmazlara yer verildiği, ay­rıca ilçe belediyelerinin uygulama işlemlerinde yetkili olduğu göz önüne alın­dığında, dava konusu işlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığın­dan, kararın iptale ilişkin kısmında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyize konu İstanbul 2.İdare Mahkemesinin 25.12. 1997 günlü. E:1997/338. K:1997/1553 sayılı kararının tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanmasına, kararın yıkım işlemine ilişkin kısmının bozulması­na, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 14.9.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

T.C

DAN I Ş T A Y

Altıncı Daire

Esas  No:1999/1643

Karar No:2Q00/2469

ÖZETİ : Yapı kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle zarara uğranıldığından bahisle maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan tazminat dava­sında idare mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin bölümünde isabetsizlik bulunmadığı ancak uygun bir miktar manevi tazminata da hükmedilmesi ve yasal faizin dava tarihinden itibaren hesaplanması ge­rektiği hk.-DD.104

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1- (Davacı) ...

2- (Davalılar)- ... Buyükşehir Belediye

Başkanlığı Vekili : Av. ... Vekili : Av. ... Karşı Taraf  : l-(Davalılar)- ... Buyükşehir Belediye Başkanlığı

Vekili : Av. ... Vekili : Av. ... 2-fDavacı) ...

İstemin Özeti : Antalya 2.İdare Mahkemesinin 19.11.1998 günlü, E:1996/ 1255, K:1998/1048 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek taraflarca bozulması istenilmektedir.

Davacının Savunmasının Özeti: Temyiz edilen kararın davamn kabulüne ilişkin kısmında bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından usul ve kanuna uy­gun olan kararın anılan bölümünün onanması gerektiği savunulmaktadır.

Davalıların Savunmalarının Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Leyla Kodakoğlu'nun Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Tülin Özgene'in Düşüncesi : Tarafların temyiz dilekçe­sinde öne sürülen hususlar. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.mad­desinin 1.fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp idare mahkeme­since verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan ka­rarın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.

Açıklanan nedenlerle temyiz istemlerinin reddiyle idare mahkemesi kararı­nın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten,ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava. davacının taşınmazına komşu....... Mahallesi. 1017 ada. 5 parsel

sayılı taşınmaz için verilen inşaat ruhsatının kesinleşen mahkeme kararları ile iptal edilmesine rağmen, yargı kararının uygulanmaması nedeniyle zarara uğratıl­dığından bahisle. 1 000.000.000.-lira maddi. 1.000.000.000.-lira manevi tazmina­tın, idarenin işlem tesis etmesi gerektiği iddia edilen tarihten itibaren işle­tilecek yasal fai2i ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmış: idare mahkemesince, mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen raporun dosyada bulunan bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilme­sinden, davacının bağımsız bölüm maliki olduğu binaya komşu parselde üçüncü kişi tarafından inşa edilen yapı için verilen inşaat ruhsatının ve bu ruhsatın daya­nağı olan, imar planının lejantında değişiklik yapılarak 0.5 m. olan su basman kotunun 2.50 m.ye çıkartılması yolundaki belediye meclisi kararının iptali iste­miyle açılan davada Antalya İdare Mahkemesince verilen ve kesinleşen 27.6.1995 günlü. E:1992/390. K:1995/481 sayılı iptal kararın 17.7.1995 gününde davalı ida­reye tebliğ edilmesine rağmen uygulanmaması ve davacının 20.6.1996 günlü dilek­çesi ile idareye yaptığı müracaatın reddi üzerine bu davamn açıldığı; bu durum­da yargı kararının gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle uğranılan maddi za­rarın tazmininin zorunlu olduğu, bilirkişilerin 18.7.1995 günü itibariyle dava-

cımn dairesinin (bina cephesi, hava akımı. ışık. manzara gibi özelliklerin de dikkate alınması sonucunda) ekonomik değerinde 850.000.000.- lira maddi kayıp olacağım belirlemiş olmaları nedeniyle bu meblağın 18.7.1995 gününden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, maddi tazminat istemi­nin fazlası ile manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiş, bu karar ta­raflarca temyiz edilmiştir.

İdare mahkemesi kararının 850.000.000.-lira maddi tazminat isteminin ka­bulüne, fazlaya ilişkin kısmının ise reddine ilişkin bölümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerin­den hiçbirisi bulunmamaktadır.

Manevi tazminat temelde gerçek bir tazmin aracı olmayıp doğrudan doğruya bir manevi tatmin aracıdır. Bir idari işlem veya eylem nedeniyle ızdırap duyan kişiye sadece tatmin aracı olan bir miktar para verilerek bu üzüntü ve sıkıntı­nın tam olmasa bile bir miktar azaltılması temel amaçtır. .

Uyuşmazlık konusu olayda, davacı bağımsız bölüm maliki olduğu binaya kom­şu parsel üzerine inşa edilen yapı nedeniyle huzurunun bozulduğunu, idarenin yargı kararının gereğini yerine getirmemesi nedeniyle 25 yıldır oturduğu daireyi terk ederek başka bir yere taşınmak zorunda kaldığını, yıllafdır sürdürdüğü hu­kuk mücadelesi de dikkate alındığında çektiği acı ve sıkıntının kısmen de olsa karşılanması gerektiğini iddia etmektedir.

Bu durum karşısında, dava konusu olayda manevi taminatın koşulları bulun­duğundan, davacının duyduğu elem ve sıkıntılarında dikkate alınması suretiyle uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, mahkeme,imar plam ve inşaat ruhsatının iptaline ilişkin idare mahkemesi kararının davalı idareye tebliğini izleyen günden itibaren he­saplanacak yasal faizin davacıya ödenmesine karar vermiş ise de, yerleşmiş yar­gısal içtihatlara göre, tazminata dava tarihinden itibaren yasal faiz işletil­mesi gerekmektedir. Bu nedenle, tazminat davasının açıldığı gün olan 18.10.1996 gününden itibaren yasal faize hükmedilmesi. fazlaya ilişkin istemin ise reddi gerekmektedi r.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Antalya 2.İdare Mahkemesinin119.11,1998 günlü, E:1996/1255, K:1998/1048 sayılı kararının 850.000.000.- lira maddi tazmi­nat isteminin kabulüne, istemin bu meblağı aşan bölümün ise reddine ilişkin kıs­mının onanmasına, kararın diğer bölümlerinin ise bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 26.4.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

T.C.

DANIŞTAY

Altıncı Daire

Esas No : 2004/1477

Karar No : 2004/2115

Özeti : Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, uğranıldığı belirtilen zarar, idarenin üzerine düşen görev ve yükümlülüğü gereği gibi yerine getirmemesinden, dolayısıyla eylem ya da eylemsizliğinden kaynaklandığından, mahkemece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13, maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekeceği hakkında.-DKD.5

Temyiz İsteminde Bulunanlar : 1-...
Vekili                     : Av....

2- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı

Karşı Taraf        : 1- Bayındırlık ve İskan Bakanlığı 2-... Belediye Başkanlığı

Vekili                      : Av....

3-...

Vekili                     : Av....

İstemin Özeti : Bursa 2. İdare Mahkemesinin 20.12.2000 günlü, E:2000/980, K:2000/1626 sayılı kararı davalı idarelerden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından gerekçe yönünden davacı tarafından da usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nın Savunmasının Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Davacı ile Yalova Belediye Başkanlığı'nın Savunmalarının Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi İsmet Çan'ın Düşüncesi : Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, uğranıldığı belirtilen zarar İdarenin üzerine düşen görev ve yükümlülüğü gereği gibi yerine getirmemesinden, dolayısiyla eylem ya da eylemsizliğinden kaynaklandığından Mahkemece 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekeceğinden anılan Yasanın 12. maddesinin olaya uygulanması suretiyle davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararın bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Habibe Ünal'ın Düşüncesi : Dava, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremde konutu yıkılan davacı tarafından idarenin hizmet kusuru nedeniyle uğranıldığı Öne sürülen zararın tazmini İsteğiyle açılmış, İdare Mahkemesince, 2577 sayılı Yasanın 12. maddesinde öngörülen süre geçtikten sonra açılmış olduğu gerekçesiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, bu karar taraflarca temyiz edilmiştir.

2577 sayılı Yasanın 13 üncü maddesinde; idari eylemlerden haklan ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle

öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki İşlemin tebliğini izleyen günden İtibaren veya İstek halinde altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.

Tazminat istemine konu yapının bulunduğu bölgenin çok riskli deprem kuşağında kaldığı önceden bilindiğine ve burada olacak depremin olası sonuçlarının öngörülebilmesine olanak sağlayacak düzeyde bilgi ve belgeler bulunduğuna göre, depremden doğabilecek zararların önlenmesi, en aza indirilmesi için gerekli yasal tedbirleri almayan, denetim ve kontrol görevlerini yerine getirmeyen, böylece zararın artmasına sebep olan idarenin bu tutum ve davranışı hizmet kusuru sayılabilecek idari bir eylemdir.

Bu durumda, uğranıldığı öne sürülen zarar idari eylemden doğduğundan, Mahkemece dava açma süresinin 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi kapsamında değerlendirilerek buna göre karar verilmesi gerekmektedir.

Açıklanan nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararında isabet görülmediğinden bozulmasına karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı ve Onbirinci Daireleri müşterek heyetince 2577 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler İncelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince dosyanın incelenmesinden, zararın davalı İdarelerin yapının bulunduğu bölgenin 1. derece deprem bölgesi olmasına rağmen imar planları yaparak imara açmaları, imar planlarında yapılaşma şartları belirlenirken bölgenin özelliklerini dikkate almamaları, yapı ruhsatı verilen yapıların mevzuata ve projesine uygun olarak yapılıp yapılmadığını kontrol etmemelerinden doğduğunun iddia edildiği, bu bağlamda tazmini istenen zararın idari eylemlerden değil, 3194 sayılı Yasa ve ilgili Yönetmelik uyarınca imar planı yapmak, inşaat ruhsatı vermek, projeyi onaylamak, yapılaşmayı kontrol etmek, yapı kullanma izni vermek gibi idari işlemlerden kaynaklandığı, dava açma süresinin 2577 sayılı Yasa'nın 12. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dava dilekçesinde zarar doğurduğu iddia edilen işlemlerin tesis ve yürütme safhalarını tamamlamış işlemler olduğu, işlemlerden doğduğu iddia edilen zararın İşlemlerin İcra tarihinde değil, 17.8.1999 tarihinde meydana gelen depremle ortaya çıktığı anlaşıldığından 17.8.1999 tarihinde meydana gelen deprem sonucu sahibi olduğu evi yıkılan davacının bu tarihi İzleyen günden itibaren 60 gün içinde veya bu süre içinde olmak koşuluyla 2577 sayılı Yasa'nın 11. maddesinde öngörülen başvuru yolunu kullandıktan sonra tam yargı davası açması gerekirken, bu süreler geçtikten sonra açılan davada süreaşımı bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar esas yönünden davacı, gerekçe yönünden de davalı idarelerden Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından temyiz edilmiştir.

2577 sayılı Yasa'nın 13. maddesinde "İdari eylemlerden haklan ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili İdareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabilir" hükmü yer almaktadır.

Anayasa'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.

Bir idari işlem veya bir idari sözleşmenin uygulanması durumunda olmayan, İdarenin her türlü faaliyetlerinden veya hareketsiz kalmasından, araçlarının kullanımından, taşınır ve taşınmaz mallarının veya tesislerinin yönetiminden dolayı oluşan zararları idari eylem sonucu oluşan zarar ve buna yolaçan eylemi de sonuç olarak idari eylem kavramı içerisinde düşünmek gerekmektedir.

Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet İçin yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin "olumsuz eylem" olarak kabulü gerekmektedir.

Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar idarenin "olumsuz eyleminden" kaynaklandığından Mahkemece 2577 sayılı Yasa'nın 13. maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekirken davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Bursa 2. İdare Mahkemesinin 20.12.2000 günlü, E:2000/980, K:2000/1626 sayılı kararının bozulmasına, 6.610.000.- lira karar harcı ile fazladan yatırılan 4,920.000.- lira harcın temyiz isteminde bulunana iadesine, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 12.4>2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

DANIŞTAY

Altıncı Daire

Esas      No:1999/2712

Karar   No:2000/2819

ÖZETİ : İdari yargılama usulünde, ilgili­lerin fazlaya ilişkin haklarını saklı tu­tarak tam yargı davası açabi1melerine olanak tanınmadığı hk.-DD.105

Temyiz İsteminde Bulunan : 1-  ... Belediye Başkanlığı

Vekili    : Av.  ..,

2-  ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı .Vekili    : Av.  ... Karşı Taraf       :   ...

Vekili                  : Av.   ...

İstemin Özeti : İstanbul 5.İdare Mahkemesinin 31.12.1998 günlü. E:1998/ 572, K:1998/1164 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu öne sürülerek bo­zulması  istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Sedef Polat'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Günay Erden'in Düşüncesi : Davacının, idari yargıda aç­tığı tam yargı davasında istemle sınırlı olarak tazminata hükmedilmesi ancak bi­lirkişi raporunda belirtilen zarar miktarının isteminden daha fazla olması nede­niyle, fazlaya ilişkin maddi haklarının tazminat olarak ödenmesi isteminin cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine ilişkin işlemin iptali ile 207.205.000. TL' sının yasal faiziyle birlikte Ödenmesine dair idare mahkemesi kararının bozulma­sı istenilmektedir.

İdari Yargılama Usulü Kanununda, ilgililerin fazlaya ilişkin maddi hakla­rının saklı tutarak tam yargı davası açabilecekleri yolunda bir hükme yer veril­mediğinden adı geçenin 1993 yılında açtığı davada, bilirkişi raporunda belirti­len zarar miktarının bu davada hükmolunan tazminat miktarını aşan kısmının taz­mini istemiyle yaptığı başvurusu üzerine açılan davanın bu nedenle reddi gerek­tiğinden temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşü­nülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADIM

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince tetkik hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

Dava, davacının, İstanbul 5. İdare Mahkemesinin de fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla açtığı-tazminat davasının 31.12.1996 günlü. E:1993/524, K:1996/1697 sayılı karar ile istemle sınırlı olarak kabul edilerek tazminine ka­rar verilen tazminat miktar ile bilirkişi raporunda tespit edilen zarar tutan arasındaki 207.205.000.- lira farkın yapının yıkım tarihinden itibaren yürütüle­cek yasal faizi ile birlikte tazmini ve bu farkın ödenmesi istemiyle davalı ida­reye yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin ipta­li istemiyle açılmış, idare mahkemesince; mahkemenin E:1993/524 esas sayısına kayıtlı dosyasında, bilirkişilerce 'davacı zararının 586.037.812_ lira olduğunun tesbıt edildiği, bilirkişi raporuna yapılan itirazların reddedildiği, mahkemenin 31.12.1996 günlü. E.1993/524, K:1996/1697 sayılı karan ile tazminat isteminin kabulüne karar verildiği. bu kararın Danıştay 6. Dairesinin ■ 27.10.1998 günlü. E:1997/3029. K:1998/4924 sayılı kararı ile onandığından fazlaya ilişkin 207.205. 000.- lira tazminat isteminin davalı idarece zımnen reddine ilişkin işlemin ip­taline, tazminat isteminin kabulü ile davanın açıldığı tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte ödemesine karar verilmiş, karar davalı idareler vekillerince temyiz edilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden. ... İlçesi, ... Mahallesi. ... pafta. ... ada. 38 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan yapının yıktırılması nedeniyle davacı tarafından uğramldığı öne sürülen 583.000.000.-lira maddi, 750.000.000.- lira manevi zararın en yüksek banka faiziyle tazmini  istemiyle açtığı davada.    İstan-

bul 5. İdare Mahkemesinin 31,12.1996 günlü, E:1993/524, K:1996/1697 sayılı kara­rı ile 378.832.000.- lira için maddi tazminat İsteminin kabulü ile davacıya ya­sal faiziyle birlikte ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemi ile ma­nevi tazminat istemine yönelik olarak davanın reddine karar verildiği, bu kara­rın Danıştay 6. Dairesinin 27.10.1998 günlü. E:1997/3029. K:1998/4924 sayılı ka­ran ile onandığı, davacı tarafından anılan tazminat davası nedeniyle bilirkişi incelemesi sonucunda davacı zararının 586.037.812.- lira olduğunun tesbit edil­diği, daha Önce fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması koşuluyla tazminat da­vası açtığından bilirkişilerce saptanan maddi zarar ile mahkemece istemiyle sı­nırlı olarak kabul edilerek tazminine hükmedilen tazminat arasındaki farkın yı­kım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte Ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İdari Yargılama Usulünde, ilgililerin fazlaya ilişkin haklarını saklı tu­tarak tam yargı davası açabilmelerine olanak tanınmamıştır.

Bu durumda, davacı tarafından daha önce açılan tazminata ilişkin davanın Mahkemenin 31.12.1996 gün ve E:1993/524. K:1996/1697 sayılı kararıyla sonuçlan-dınldığına göre, bu defa mahkemece hükmolunan tazminat miktarım aşan kısmın tazmini istemiyle açılan davada süre aşımı bulunduğu açık olduğundan tazminata hükmedilmesine ilişkin mahkeme kararında isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle İstanbul 5.İdare Mahkemesinin 31.12.1998 günlü. £:1998/572, K:1998/1164 sayılı kararının bozulmasına, 11.5.2000 gününde oybirli­ğiyle karar verildi.

 

 

T.C.

DANIŞTAY

Altıncı Daire

Esas No : 2004/359

Karar No : 2004/1691

Özeti : Davacıların murisinin, askerlik görevinin ifası sırasında 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara depreminde göçük altında kalarak vefat etmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan davacılara maddi ve manevi tazminat ödenmesi gereği, belirli bir miktar paraya ilişkin olarak saptanan ve manevi zararın telafisi için hükmedilecek manevi tazminata idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesinin 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun gereği olduğu ve avukatlık asgari ücret tarifesinde belirlenen avukatlık ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi ekleme olanağı bulunmadığı hakkında.-DKD.5

Temyiz İsteminde Bulunan : 1-Milli Savunma Bakanlığı

2-... kendi adına asaleten ...adına velayeten ...
Vekili                     : Av. ...

Karşı Taraf        : 1-... kendi adına asaleten ... adına velayeten ...
Vekili                    : Av....

2-Milli Savunma Bakanlığı

İstemin Özeti : Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 3.4.2003 günlü, E:2001/443, K:2003/307 sayılı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.

Tarafların Savunmalarının Özeti : Temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbiri bulunmadığından, usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Gonca Temizhan'ın Düşüncesi : Temyize konu kararın maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM'e dava açma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacılara Ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin bölümünde hukuka aykırılık bulunmadığından onanması, manevi zararın telafisi için hükmedilen miktara, idareye başvuru tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun uyarınca faiz yürütülmesi gerekeceğinden mahkeme kararının manevi tazminat miktarına faiz uygulanması isteminin reddine yönelik kısmının ise bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı Aynur Şahinok'un Düşüncesi : Davacıların yakınının 17 Ağustos 1999 depreminde vefat etmesinden dolayı talep edilen maddi ve manevi tazminatın yasal faziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davayı mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ve dosyada bulunan diğer belgelerin incelenmesi sonucunda destekten yoksun kalma nedeniyle uğranılan maddi zararın AYİM'e davanın açıldığı 2.6.2000 terhinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine olay tarihi ile dava açma tarihleri arasındaki faiz isteminin reddine, manevi tazminat isteminin  kısmen  kabulüne,  fazla  olan  kısmının  reddine,  manevi tazminata  ilişkin faiz

isteminin reddine,kararın verildiği tarihteki Avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanan Avukatlık ücreti+KDV nin taraflara ödenmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir.

Davacıların maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM'e dava açma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte Ödenmesine,manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin İdare Mahkemesi kararında hukuka aykıılık ve anılan kararda 2577 sayılı yasanın 49. maddesinde belirtilen bozma nedenleri bulunmadığından temyiz isteminin reddiyle temyiz konusu İdare Mahkemesi kararının onanması; Diğer taraftan temyiz dosyasının incelenmesinden Manevi tazminata, idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi 3095 sayılı yasa gereği olduğundan manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminin reddedilmesinde ve takdir edilen vekalet ücretine Katma Değer Vergisi eklenmesine İlişkin hüküm fıkrasında hukuki isabet bulunmadığı anlaşıldığından mahkeme kararının manevi tazminat miktarına faiz uygulanması isteminin reddine ve vekalet ücretine ayrıca katma Değer Vergisi eklenmesine İlişkin bölümünün bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı ve Onbirinci Daireleri müşterek heyetince 2575 sayılı Danıştay Kanununun Ek-I maddesi uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, askeri hizmete ilişkin bir yönü bulunmayan uyuşmazlığın görüm ve çözümünün idare yargı yerinin görevinde olduğuna, Üye ...'nun;  davacıların yakınının 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen

deprem nedeniyle ........  Suüstü Eğitim Merkez Komutanlığında askerlik hizmetini yaptığı

sırada vefat ettiği, Anayasa'nın 157. maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu, ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda İlgilinin asker kişi olması şartının aranmayacağının belirtildiği, 20.7.1972 günlü, 1602 sayıiı Yasa'nın 25.12.1981 günlü, 2568 sayılı Yasa ile değişik 20. maddesinde de aynı hükme yer verildiği, idari eylemin "askeri hizmete ilişkin bulunması" eylemin kanun ve nizamların Türk Silahlı Kuvvetlerine tanıdığı yetki ve görevlerin yerine getirilmesi amacına yönelik olması anlamını taşıdığı, askeri nitelikteki idari eylemi de askeri kural ve gerekler çerçevesinde yürütülen askeri hizmet sırasındaki bir hareket, tutum veya meydana gelen ya da getirilen bir olay olarak tanımlamak gerektiği, idari eylemin "asker kişiyi ilgilendirmesi" için de eylemin bir asker kişiye yönelmesi, zarar verici etkilerini bir asker kişinin beden veya malvarlığı sahasında meydana getirmiş olması gerektiği, davacıların yakınının 1602 sayılı Yasa kapsamında asker kişi olduğu, 3194 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca imarla ilgili hükümlerin Milli Savunma Bakanlığı ... Dairesi Başkanlığınca yerine getirildiği, bu Başkanlığın askeri hizmetin daha İyi koşullarda yerine getirilmesi için yer seçimi dahil mühendislik ve kontrol görevlerini yerine getirmek üzere teşkilatlandığı ve bu hizmetin de askeri hizmet kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinden Askeri Yüksek İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararı üzerine Sakarya 1. İdare Mahkemesince görülen davanın temyiz incelemesi aşamasında 2247 sayılı Yasanın 20. maddesi uyarınca inceleme ertelenerek görevli yargı merciinin belirtilmesi için uyuşmazlık mahkemesine başvurulması gerektiği, karşı oyuyla ve oy çokluğuyla karar verilerek işin gereği görüşüldü:

Dava; Dz.Er ...rin askerlik görevinin ifası sırasında 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen Marmara depreminde göçük altında kalarak vefat ettiği, davalı idarece deprem bölgesinde bulunan binalar depreme karşı dayanıklı İnşa edilseydi binanın yıkılmayacağı, bu yönden idarenin kusurlu olduğu, idare kusursuz olsa dahi, askerlik hizmetinin ifası amacıyla müteveffanın orada bulunmasının dahi idarenin sorumluluğu için yeterli bir neden olduğu iddialarıyla davacılardan baba  ...  için 3.000.000.000.- maddi,

2.500.000.000.- Tl. manevi, anne ... için 3.000.000.000.- lira maddi, 2.500.000.000.- lira manevi, kardeş ... için ise 350.000.000.- lira manevi olmak üzere toplam 11.350.000.000.-lira tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince davacılardan ... ve ...'in miras bırakanı Dz.Er ...'in desteğinden yoksunluk zararının miktarının tespiti için dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporla dosyanın İncelenmesinden, deprem sırasında yıkılan binanın gerek yapımı aşamasında gerekse daha sonraki tadilat ve yapılan ilavelerde davacının herhangi bir katkısının veya eyleminin bulunmadığı, yapının sahibi, müteahhidi ve hatta kiracısı da olmadığından zeminin özellikleri, imar planı, yapının imara uygunluğu gibi hususları inceleme, araştırma gibi bir durumun söz konusu olmadığı, davacının yapmış olduğu askerlik görevi dolayısıyla o binada kalmak zorunda olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın 2577 sayılı Yasanın 13. maddesi bağlamında idarenin eylem veya eylemsizliğinden, kaynaklanan tam yargı davası olarak değerlendirildiği, ülkemizin, jeolojik ve topoğrafik yapısı nedeniyle büyük can ve mal kayıplarına yol açan deprem felaketleriyle sık sık karşılaşan ülkelerin başında geldiği, afetlerin önlenmesi ve zararların azaltılması amacıyla alınması gereken tedbirleri araştırmak, bu konudaki temel hedef ve politikaları belirlemek, ülke içindeki bilimsel, teknik ve idari çalışmaları koordine etmek, ortak sonuçları tüzük, yönetmelik, talimat ve eğitim yoluyla uygulamaya aktarmak ve denetlemek, afet zararlarının azaltılması amacıyla ulusal ve uluslararası işbirliği, proje ve programları oluşturmak, elde edilen sonuçlan uygulamaya aktarmak, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı veya ikamet için yasaklanmış afet bölgelerini tespit ve ilan etmek, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini ve projelendirme esaslarını tespit etmek, depremleri ve etkilerini incelemek, elde edilen sonuçlara göre deprem katalogları ve ülkenin deprem haritalarını hazırlamak ve geliştirmek ve depremferden dolayı hasar görmüş yapıların takviye ve onarım yöntemleriyle ilgili çalışmalar yapmanın devletin yetki, görev ve sorumlulukları arasında olduğu, deprem olgusunun doğal bir olay olarak ortaya çıkmasının yanında, idarece gerçekleştirilecek uygulamalarla doğabilecek zararların Önlenmesi hatta ortadan kaldırılmasının mümkün olduğu, depremin, yeri, zamanı, koşulları vs. bakımından yapılacak değerlendirmelerden sonra mücbir sebep olarak değerlendirilebileceği, öngörülemezlik ölçütünün uygulanabilmesi için yer ve zaman olarak öngörmenin mümkün olmadığı fakat önlenemezlik ölçütü bakımından tedbirli ve öngörülü bir idareden beklenen özeni göstermesi sonucunda Öngörülemeyen doğal olayın yaratacağı zarardan kısmen veya tamemen kaçınma olanağının mümkün olduğu, bu zarardan kaçınmak için idarenin gerekeni yapmaması durumunda ise hizmet kusurundan sorumlu olacağı, davacıların çocuğu ve kardeşi olan ...'in askerlik görevini ifa ederken meydana gelen deprem sırasında vefat ettiği binanın 4 katlı 260 odalı ve 76 yıllık olduğu, binanın zaman içinde tadilata uğradığı ve ilaveler yapıldığı, depremden hemen sonra yıkılan bu binanın yıkılma nedeninin araştırılması için binadan numune alınmadığı, yapılan ilaveler ve tadilatlar nedeniyle depremden sonra yıkılan bina ile projeler arasında bağlantı kurulamadığı, aynı bölgede yıkılmayan davalı idareye ait tesisler bulunduğu, Mahkemece iki defa ara kararı ile davacıların murisinin vefat ettiği ... Su Üstü Eğitim Merkezi Komutanlığı Er Yatakhanesine ait inşaat, İskan ruhsatları ve tasdikli projelerin gönderilmesi İstenilmesine rağmen bu belgelerin idarece gönderilmediği, bunun da söz konusu belgelerin olmadığına karine teşkil ettiği, bu nedenle binanın gerçek yıkım nedeninin tespitinin yapılamadığı, bu itibarla Türkiye gibi birinci derecede deprem bölgesinde bulunan ve sık sık depremlerin olduğu ve gelecekte de olacağı bilinen bir ülkede, depreme dayanıklı, deprem koşullarına uygun bir bina olmadığı, deprem nedeniyle sadece bu hizmet kusurunun ağırlaştığı, dolayısıyla davalı idarenin meydana gelen zararı hizmet kusurunun bulunması nedeniyle tazmin etmesi gerektiği, davacılardan ... İçin bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma nedeniyle uğradığı maddi zarar 3.554.715.811.- Tl., anne ... için ise 3.237.241.127.-TL olarak tespit edilmiş ise de Mahkeme taleple bağlı olduğundan anne ve baba için ayrı ayrı 3.000.000.000.- Tl. olmak üzere toplam 6.000.000.000.- TL. maddi tazminatın davanın

AYİM'de açılma tarihi olan 2.6.2000 tarihinden İtibaren yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine, davacıların olay tarihi ile dava açma tarihi arasındaki faiz isteminin reddine, zarar ve zararı doğuran olay nedeniyle duyulan elem ve üzüntünün karşılığı olarak manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile anne ve baba için ayrı ayrı 1.000.000.000.- TL. , kardeş ... için 350.000.000.- TL olmak üzere toplam 2.350.000.000.- TL. manevi tazminatın davacılara ödenmesine, manevi tazminat İle ilgili olarak faiz isteminin ise reddine karar verilmiş, bu karar davalı idare tarafından, davanın süresinde açılmadığı, avukatlık ücretine KDV'nin dahil edildiği, olayda idarenin sorumluluğunun bulunmadığı ve davanın reddi gerektiği ileri sürülerek usul ve esas yönünden, davacı tarafından ise manevi tazminatın düşük tutulduğu ve bu tazminata faiz yürütülmediği iddiası ile esas yönünden usul ve hukuka aykırı olduğundan bahisle taraflarca temyiz edilmiştir.

Temyize konu kararın maddi tazminat İsteminin kabulü ile AYİM'e dava açma tarihinden itibaren maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davacılara Ödenmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik bölümünde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Temyize konu kararın manevi tazminat ile ilgili faiz isteminin reddine ve vekalet ücretine yönelik hüküm fıkrasına ilişkin bölümüne gelince;

Manevi tazminat, patrimuanda meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin aracı olmayıp, manevi tatmin aracı olduğundan ancak bu eksilmenin başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirdiğinden, sonuç olarak konusu belirli bir miktar paraya ilişkin olarak saptanan ve manevi zararın telafisi için hükmedilecek manevi tazminata, idareye başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine ilişkin Kanun gereği olduğundan, mahkeme kararının hükmedilen manevi tazminata yasal faiz uygulanması isteminin reddine ilişkin kısmında hukuki isabet görülmemiştir.

Kararın verildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 21. maddesinde; " bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Yasa hükümleri gereği katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir." denilmekte ise de, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Yasasının 20/4. maddesinde "belli bir tarifeye göre fiyatı tespit edilen işler ile biletle tahsil edilen hallerde tarife ve bilet bedeli, katma değer vergisi dahil edilerek tespit olunur ve vergi müşteriye ayrıca intikal ettirilmez." hükmü İle Anayasa'nın 73. maddesinde belirtilen "vergi resim harç ve benzeri yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır." şeklinde yasa maddelerinin bu düzenleniş biçimine karşın, "tarifede yer alan vekalet ücretlerine katma değer vergisi ayrıca ilave edilir." yolundaki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 21. maddesindeki düzenleme, normlar arasında aykırılık yaratmıştır. Bu gibi durumlarda ve Yargılama Hukuku bakımından öncelikle gözönünde tutulacak hüküm, Anayasa kuralıdır.

Yukarıda yazılı olan Anayasa kuralına dayanılarak çıkarılan 3065 sayılı Yasanın 20/4. maddesinde açıklandığı üzere, bu nitelikteki tarifelerde öngörülen miktarın içinde Katma Değer Vergisinin de bulunduğu, diğer bir ifade ile Katma Değer Vergisinin tarifede belirlenen miktar içinde yer aldığı belirtilmiştir. Bu itibarla, yasa hükmü gözetildiğinde, tarifedeki ücrete ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi mümkün değildir.

Bu durumda, idare mahkemesince, yukarıda yer verilen yasal düzenleme gözetilmeden, tarifede belirlenen vekalet ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi eklenmesi biçiminde hüküm kurulmasında, usu! ve yasa hükümlerine uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle temyize konu Sakarya 1. İdare Mahkemesinin 3.4.2003 günlü, E:2001/443, K:2003/307 sayılı kararının maddi tazminat isteminin kabulü ile AYİM'e dava açılma tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine ve manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne yönelik bölümünden onanmasına, kararın manevi tazminat miktarına faiz uygulanması isteminin reddine yönelik bölümü ile vekalet ücretine ayrıca

Katma Değer Vergisi eklenmesine dair hüküm fıkrasının bozulmasına, dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine 19.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

 

 

 


imar hukukcusu








Copyright © Imar Hukukcusu Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2007-06-05 (3135 okuma)

[ Geri Dön ]